1 1997-2006 Türkiye Bilim Göstergeleri Analizi Bülent Karasözen, Özlem (Gökkurt) Bayram, Burcu Umut ZanÖz Bu makalede Türkiye’nin 1997-2006 yılları arasında, Thomson ISI firmasının TBG (Temel Bilimsel Göstergeler) veritabanına göre yayınlar ve atıflar açısından dünyadaki konumu, yayınlar ve atıflar açısındaa hangi alanlarda uzmanlaştığı gösterilmiş, Web of Science veritabanındaki son on yılda Türkiye’nin uluslararası ortak yazarlı yayınların yıllara göre dağılımına yer verilmiştir. Makalede ayrıca bilimsel araştırmaların değerlendirmesinde ve ülkelerin bilim ve teknoloji göstergelerinin hazırlanmasında bibliyometrik göstergelerin kullanımı üzerinde durulmuştur. Anahtar Sözcükler: Web of Science,bibliyometri, yayın ve atıf sayıları, uluslararası ortak yazarlı yayınlar Abstract In this article, the rapid increase of publications and citations of publications from Turkey is analyzed for the period 1997-2006 using ISI’s Essential Science Indicators. Specialization and citation impact according to scientific disciplines, the internationally co-authored publications are given using bibliometric indicators. The importance of bibliometric analysis for the research evaluation and science and technology indicators is also emphasized. Keywords: Essential science indicators, citation impact, specialization index, internationally co-autored publicatiosn, reseaach evaluation. * Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Matematik Bölümü & Uygulamalı Matematik Enstitüsü. e-posta: [email protected]** Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih, Coğrafya Fakültesi, Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü. e-posta: [email protected]*** Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığ. e-posta: [email protected]
15
Embed
1997-2006 Türkiye Bilim Göstergeleri Analizieprints.rclis.org/12644/1/makale.pdf · 2012-12-14 · 1 1997-2006 Türkiye Bilim Göstergeleri Analizi Bülent Karasözen , Özlem (Gökkurt)
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
* Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Matematik Bölümü & Uygulamalı Matematik Enstitüsü. e-posta: [email protected] ** Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih, Coğrafya Fakültesi, Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü. e-posta: [email protected] *** Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığ. e-posta: [email protected]
2
Giriş
Bilim ve teknoloji, insan faktörünü içeren çok boyutlu, karmaşık bir yapıya sahip sosyal bir
olgudur. Bu nedenle, bir ülkenin bilim ve teknoloji politikası hedeflerinin saptanması ve
bunların gerçekleştirilmesi için, düzenli olarak verilere dayalı sistematik analizlerin
yapılması gerekmektedir. Birçok ülkede, uzun yıllardır düzenli olarak, diğer ülkelerle
kıyaslamaların ve sıralamaların da yer aldığı, uluslararası bilimsel dergilerdeki yayınlara ve
atıflara dayalı, bibliyometrik göstergeleri içeren raporlar yayınlanmaktadır. Amerika’da
Ulusal Bilim Komitesi (National Science Board), OECD, Avrupa Topluluğu, Japonya,
Brezilya, Almanya, İngiltere, Finlandiya, İtalya, Hollanda ve Norveç düzenli aralıklarla
yayınladıkları bilim ve teknoloji göstergelerini içeren raporlarda, ülkeler ve bilim dalları
arasında kıyaslamalar yapılmakta, buna bağlı olarak yeni hedefler saptanmaktadır. Benzer
şekilde ülkemizde de ilk defa olarak Mayıs 2007’de YÖK tarafından böyle bir çalışma
başlatılmış, Aralık 2007’de “1997-2006 Türkiye Bilim Göstergeleri Analizi” raporu
(Karasözen ve Bayram, 2007) tamamlanmıştır.
Bu raporlarda genel olarak uluslararası bilimsel dergilerdeki yayınlar ve atıflara
dayalı birçok bibliyometrik gösterge oluşturulmakta ve bunlar ülkelerin, üniversite ve
araştırma kurumlarının bilimsel performansının ölçümünde ve birbirleriyle
kıyaslanmasında kullanılmaktadır. Zaman zaman “scientometry” olarak da adlandırılan
bibliyometri son on yılda disipliner arası bir araştırma alanı haline gelmiştir.
Bibliyometrinin geçmişi 1900’lü yıllara kadar uzanmaktadır. 1926 yılında A. J. Lotka ilk
defa Chemical Abstract’ın on yıllık verilerine dayanarak araştırmacıların üretkenliğini
incelemiştir. Lotka’nın vardığı sonuç: n sayı kadar yayın yapanların, tek bir yayın yapanlara
oranı 1/n2 ve ortalama araştırmacı başına yayın sayısı 0.6 dır (Glänzel, 2003). Bunlardan
3
ilki yayınların araştırmacılara göre dağılımının düzgün bir dağılım göstermediğini ifade
etmekte; az sayıda araştırmacı çok sayıda yayın yaparken, çok sayıda araştırmacı az yayın
üretmekte ya da belirli bir zaman diliminde hiç yayın yapmamaktadır. Her iki kural aradan
seksen yıl geçmesine rağmen yaklaşık olarak geçerliğini sürdürmektedir. Benzer şekilde
aynı yıllarda ilk atıf analizlerinin yapıldığı da görülmektedir.
Biliyometriyle ilgili araştırmalar özellikle 1980’li yıllardan itibaren ivme kazanamıştır.
Başlangıçta, matematikçilerin, enformatikçilerin ve sosyologların uğraş alanı olan olan
biliyometriyle, kütüphacilerden giderek ilgilerinin arttığı gözlemlenmektedir. Intenet’in ve
bilişim teknolojilerinin hızla yaygınlaşması sonucu, kütüphaneciler bilgiye erişim,
koleksiyon geliştirme, kataloglama vb alanlardan yeni konulara yönelmekteler. Örneğin,
Almanya’daki Jülich Araştırma Merkezi Kütüpahnesinde 2003 yılında bibliyometrik
araştırmalar yapan bir birim kurulmuştur (Ball ve Tunger 2006). Bu birimde kurum, ülke
bazında, çeşitli bilim dallarında, yayın ve atıflara dayalı veriler üzerinde eğilim analizleri ve
kıyaslamalar yapılmakta.
Bibliyometrik araştırmaların sonuçları bilim politikalarının şekillendirilmesinde,
üniversite ve araştırma kurumlarının değerlendirilmesinde ve araştırma fonlarının
dağıtımında giderek daha fazla kullanılmaktadır. Bibliyometrik göstergeler bilimsel
yayınların etkisini yansıtmakla beraber, yayınların kalitesi hakkında bir bilgi
vermemektedir. Bu nedenle bibliyometrik göstergeler bilimsel araştırmaların
değerlendirilmesinde uzman görüşlerine temel oluşturacak tamamlayıcı bir araç olarak
kullanılmalıdır. Ayrıca bu göstergelerin mümkün olduğu kadar ayrıntılı ve dikkatli bir
şekilde hazırlanması, değerlendirme raporlarında kullanılan veritabanlarının kapsamı,
içeriği belirtilmesi ve bibliyometrik göstergelerin açık tanımları yapılmasını gerektiği
vurgulanmaktadır. Bibliyometrik analizin en büyük yararı bilim dünyasının ve bilim
yöneticilerinin büyük resmi görmelerini sağlamaktır.
Her ne kadar kitaplar, tezler, raporlar, patentler bibliyometrik analizin öğeleri olarak
sayılsalar da, bilimsel makaleler ana öğeyi oluşturmakta, yayın ve yazar sayıları, yayınlara
yapılan atıflar bibliyometrik ölçümün temelini oluşturmaktadır. Yaın, atıf ve yazar
sayılarına bağlı olarak çeşitli bibliyometrik göstergeler üretilmektedir. Bibliyometrik
4
analizin yapılabilmesi için yayın sayısının yeterli büyüklükte olması gerektiğinden,
bibliyometrik analizler daha çok bölümler, araştırma grupları, üniversiteler ve ülkeler
düzeyinde gerçekleştirilmektedir. Bu analizlerde en çok kullanılan veritabanı bir çok
disiplini kapsaması, yayın ve atıflarla ilgili çok eski yıllara uzanan, yazarlar, kurumlar,
atıflar ve dergilerle ilgili verilerii içermesi nedeniyle, Thomson ISI firması tarafından
üretilen Science Citation Index(SCI) veya Web of Science(WOS)’ dır. Ancak son yıllarda
Scopus veritabanından ve Google Scholar’dan da yararlanılarak bibliyometrik analizlerin
yapıldığı görülmektedir (Meho ve Yang 2006). WOS’un kapsadığı dergiler açısından
bakıldığında fizik, kimya, biyoloji ve tıp alanlarında çok iyi; uygulamalı ve mühendislik
bilimlerinde, botanik ve zooolojide, yer bilimlerinde, matematik, psikolojide iyi olduğu;
sosyoloji, siyasi bilimler, antropoloji, ve eğitim bilimlerinde kısmen yeterli olduğu, beşeri
bilimleri temsilde yetersiz kaldığı görülmektedir (Moed, 2005). Bilindiği gibi sosyal ve
beşeri bilimlerde kitaplar, dergilerden daha yoğun olarak kullanılmaktadır.
Bu çalışmada yararlanılan Thomson ISI firmasının TBG (Temel Bilimsel
Göstergeler) veritabanı, 1997-31 Ağustos 2007 arasında, WOS(Web of Science)’da yer
alan temel bilimler, tıp ve mühendislik alanlarında 6166, sosyal bilimlerde 1.768 dergiyi ve
ISI konferans bildirileri veritabanı da dahil olmak üzere toplam 12.845 dergi ve konferans
bildiri kitabını içermektedir. Bu çalışmada veritabanındaki son on yılı, (1997–2006)
kapsayan veriler kullanılmıştır. Veritabanında sadece araştırma ve derleme (review)
makaleleri, konferans bildirileri ve araştırma notları, yayın olarak tanımlanmaktadır.
Ülkeler ve kurumların yayın, atıf, yayın başına ortalama atıf oranları, bilim dallarına göre,
kesişmeli beşer yıllık aralıklarla verilmektedir. Bir kurumun adı yayında birden fazla
geçtiği durumda, tüm yayın ve atıflar bir defa sayılmakta, yayında adı geçen tüm
kurumların katkıları ve aldıkları atıflar eşit olarak değerlendirilmektedir. TBG’de, ülkelerin,
kurumların, araştırmacıların ve dergilerin değerlendirilmesinde konu alanlarındaki atıflara
göre çeşitli eşik değerler kullanılmaktadır. Bibliyometrik analizlerde, sadece bu eşik
değerlerini aşan, ülke, kurum, araştırmacı ve dergiler yer almaktadır.. TBG’nin kullandığı 1
Kasım 2007 tarihli eşik değerler (Karasözen ve Bayram, 2007) de verilmiştir.
Bilim dallarının ve alt uzmanlık alanlarındaki yayın sıklığı, dergilerdeki makale
5
sayıları, atıf oranları, dergi etki faktörleri açısından farklılık gösterdiği bilinen bir gerçektir.
Benzer şekilde atıflarda da konu alanları arasında önemli farklılıklar bulunmaktadır. Bu
nedenle dünyadaki tüm bilimsel ve teknolojik göstergeleri içeren ülke raporlarında ve
bibliyometrik araştırmalarda ülke, kurum ve araştırmacıların bilimsel performansları konu
alanlara bağlı kalarak değerlendirilmektedir.
Türkiyenin yayınlar ve atıflar açısından dünyadaki konumu:
Yirmi birinci yüzyılda, küreselleşmenin de etkisiyle bilimsel yayınlarda ABD, Avrupa
Topluluğu ve Japonya’nın üstünlüğü azalmakta, Çin dördüncü bir güç olarak kendisini
göstermektedir (Glänzel, Debackere ve Meyer, 2008). 1991 yılında Çin, dünyadaki bilimsel
yayın sıralamasında ilk on ülke arasında yer almazken, 2005 yılında %7.5 payla, 5. sıraya
yerleşmiştir. 1991-2005 yılları arasında yıllık ortalama yayın sayıları artışı %5’in üzerinde
olan dört ülke; Türkiye ve Kuzey Kore ( %16-17 yıllık ortalama artış), Tayvan ve
Brezilya’dır (%8 -9 yıllık ortalama artış) Çin’den sonra bilimsel yayın üretiminde dünyanın
en dinamik ülkeleri olarak görülmektedir (Glänzel, Debackere ve Meyer, 2008). Her ne
kadar ülkemizin 1981 yılında toplam 285 makaleyle dünyada çok alt sıralarda olduğu
düşünülüp, bu hızlı artışı normale yaklaşma olarak doğal karşılansa da, 1991 yılında
dünyada 38. konumdayken, 2007’de 19. sıraya yükselmemiz büyük bir başarı olarak
karşılanmaktadır (Glänzel, 2008). Benzer şekilde, bu çalışmada kullanılan zaman aralığında
(1997-2006), WOS(Web of Science) bibliyografik veritabanlarında Türkiye adresli makale
sayısı yıllık ortalama artışının % 16.5 olarak gerçekleştiği görülmektedir. Benzer şekilde
NSF raporlarında da Türkiye 1995-2005 yılları arasında % 16.4 yıllık ortalama yayın sayısı
artşıyla, dünyadaki toplam yayındaki payını % 3’ten % 1.1’e çıkartarak ön sıralarda yer
aldığı görülmektedir (NSF 2008).
1997 – 31 Ağustos 2007 arasındaki TBG verileri temel alınarak dünyadaki ülkelerin
yayın ve atıfların sıralamasında Türkiye, 146 ülke arasında, yayınlarda 23., atıflarda 30.
sırada bulunmaktadır (Karasözen ve Bayram, 2007). Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde
yayın ve atıf sayılarındaki artış, bu ülkeler bilimde yeni gelişmekte oldukları için gelişmiş
ülkelere oranla daha hızlı gerçekleşmektedir. Buna göre de zaman içinde ülkelerin atıf ve
6
yayınlar açısından dünyadaki payları değişmektedir. Dünyadaki yayınların büyük bir
bölümü Türkiye’nin de üyesi olduğu 30 OECD ülkesi tarafından yapılmaktadır. 1993
yılında OECD ülkelerinin dünyadaki toplam yayınlardaki payı % 87 iken, 2003’de % 84’e
düşmüştür. Türkiye’nin OECD ülkeleri arasındaki yayın payı, 1990’da % 0.19 iken,
2002’de % 1.21’e, 30 OECD ülkesi arasındaki sıralamada ise 26.’dan 15. sıraya
yükselmiştir (FIN, 2003, s.107). Benzer şekilde Türkiye, 1990–2002 yılları arasında kişi
başına % 57.4’lük yayın sayısı artışıyla OECD ülkeleri arasında Güney Kore’den sonra
ikinci sırada yer almaktadır. Türkiye’nin 1990’da milyon kişi başına yayın sayısı 60 iken,
2002’de 110’a yükselmiş; ancak Türkiye’nin OECD ülkeleri arasında sıralamadaki yeri, 29.
olarak kalmıştır (FIN, 2003, s.108-109). Atıflar açısından bakıldığında da Türkiye, atıf
sayıları en hızlı artan ülkelerde biridir; Türkiye’nin OECD ülkeleri arasındaki atıf payı
1990’da % 0.07 iken, 2002’de %0.38 yükselmiş, ancak sıralamadaki yeri 27. olarak
kalmıştır (FIN, 2003, s.110).
Tablo 1’de Türkiye’nin atıf-yayın oranın sürekli olarak yükseldği görülmektedir.
(Tablo 1): 1997- 2006 Yılları Arasında Atıf-Yayın Oranının Değişimi
Şekil 2’de TBG konu sınıflandırmasına göre 1997 – 31 Ağustos 2007 yılları
arasında, Türkiye’nin ve dünya’nın TBG konu alanlarına göre göreceli uzmanlaşma
indeksleri verilmiştir. Şekil 3’den Türkiye’nin başta, klinik tıp ve zirai bilimler olmak
üzere, farmakoloji ve toksikoloji, mühendislik, botanik ve zooloji, çevre bilimleri ve ekoloji
alanlarında yayınlar açısından uzmanlaştığı, diğer alanlarda ise uzmanlaşmadığı
görülmektedir. Malzeme bilimleri ve kimya, uzmanlaşma oranın dünya ortalamasına yakın
olduğu alanlardır.
11
(Şekil 2): 1997-2007 Konu Alanlarında Uzmanlaşma
Çeşitli ülke raporlarında ve yayınlarda, göreceli uzmanlaşma indeksi kullanılarak
ülkelerin konu alanlarına göre sınıflandırılmasına çalışılmıştır. Buna göre ülkelerin
uzmanlaşma profilleri, tıp ve biyomedikal araştırmalar ağırlıklı “batı” modeli, eski Sovyet
Cumhuriyetleri ve Rusya’da da görülen “fizik” ve “kimya” ağırlıklı model, Avustralya ve
Güney Afrika’da görülen biyoloji, uzay ve yer bilimleri ağırlıklı “biyoloji-çevre” modeli,
gelişmekte olan Asya ülkelerinde rastlanan mühendislik ve kimya ağırlıklı “Japonya”
modeli olarak sınıflandırılmaktadır. Türkiye’nin uzmanlaştığı konu alanlarına bakıldığında
tam olarak bu sınıflandırmalardan hiç birine girmediği, daha çok “batı modeline” yakın
olduğu söylenebilir (Glaenzel 2008) .
Ortak yazarlı yayınlar:
-0,6 -0,5 -0,4 -0,3 -0,2 -0,1 0 0,1 0,2 0,3 Sosyal Bilimler
Molekoler Biyoloji & Genetik Uzay Bilimleri İmmünoloji Psikiyatri / Psikoloji Mikrobiyoloji Ekonomi & İşletme Fizik Biyoloji & Biyokimya Matematik Nöroloji / Davranış Bilimleri Bilgisayar Bilimleri Yer Bilimleri Kimya Malzeme Bilimleri
Çevre Bilimleri /Ekoloji Botanik & Zooloji
Mühendislik Farmakoloji & Toksikoloji
Zirai Bilimler Klinik Tıp
Konu Alanlarında Uzmanlaşma
12
Uluslararası ortak yazarlı yayın sayılarında, son yirmi yıldır, tüm ülkelerde artış
olduğu gözlemlenmektedir. Genel olarak araştırmacılar, giderek kurumların, ülkelerin ve
alanlarının sınırlarını aşarak ortak yayın yapmaktadır. Küreselleşme sonucu bilim
dünyasının giderek daha çok birbirine bağımlı ve etkilenir hale gelmesi, bu olgunun ana
nedenlerini oluşturmaktadır. İnternet’in sunduğu iletişim olanakları, WEB üzerinden bilgi
kaynaklarının paylaşılması, uluslararası projelere ve konferanslara katılım, araştırmacılar
arasındaki işbirliğini son yıllarda hızla artırmıştır. Ayrıca, bilimde söz sahibi olmak isteyen
ülkeler, araştırmacılarını ileri ülkelerdeki araştırmacılarla ortak yayın yapmaya teşvik
etmektedir (Glänzel, 2008). Bunların yanı sıra, yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin
dünya çapındaki hareketliliği, ortak yayın sayılarındaki artışı etkileyen etkenler olarak
kabul edilmektedir. 1988 yılında bir makale ortalama 3.06 yazar tarafından yazılırken, bu
sayısı 2003’de 4.22’ye yükselmiştir. Benzer şekilde 1996 yılında makalelerdeki ortalama
1.75 olan adres sayısı, 2005’de 2.68 olarak artmıştır (NSF, 2008).
Bu çalışmada, OECD, Avrupa Topluluğu ve diğer ülkelerin bilim ve teknoloji
raporlarında olduğu gibi, tam sayı yöntemi kullanılmıştır. Tam sayı ile sayma yöntemine
göre ortak yazarlı bir makalede, adresi bulunan her ülkenin katkısı eşit kabul edilip,
ülkelerin yayın sayılarına bir yayın olarak eklenmektedir. Son on yılda ülkemizdeki
uluslararası ortak yazarlı makalelerin, toplam makalelere oranı Şekil 3’de verilmektedir.