Top Banner
F‹SKOB‹RL‹K taraf›ndan ma¤dur edilen ve icral›k olan f›n- d›k üreticileri, tepkilerini eylemle dile getirdiler. Üreticile- re alacaklar›n› ödemeyen ve icral›k duruma düflmelerine neden olan F‹SKOB‹RL‹K önünde bir araya gelen üreticiler, icra sürecinin durdurulmas›n› istediler. Öte yandan hükü- metin f›nd›k taban fiyat›n› belirleme zaman› yaklafl›rken üreticiler, insanca ve emeklerinin karfl›l›¤›n› alabilecek bir fiyat konusunda taleplerini sundular. Kürtçe, Arapça, Ermenice, Süryanice, Yunanca kardefllik ve bar›fl flark›lar›n› hayat› boyunca dillendiren ve halkla- r›n kardefllik abidesi olan Aram Tigran yaflam›n› yitirdi. Cenazesinin Amed’de denedilmesine izin vermeyen devlet, Ermeni sanatç› Tigran'›n son iste¤inin yerine ge- tirilmesine ‘provokasyon ortam› yarataca¤›’ bahanesiyle engel oldu. Kürt kültür ve edebiyat›n›n ne kadar “bizim” oldu¤u Tigran örne¤inde bir kez daha görüldü. Teknoloji harikalar yarat›yor ve her teknik ilerleme insanl›k fo- to¤raf›n› daha çok karart›yor. Ve insanlara flimdilik sabrederler, iler- lemenin 'geçici olumsuzluklar›na' katlan›rlarsa, ilerde dünya cenne- tinde yaflayacaklar› söyleniyor... Art›k herkes G2'sini çöpe at›p sevgili G3'üne kavuflabilir. ‹nsanlara önce ih- tiyaçlar› olmayan bir fley sat›l›p, ihtiyaç haline getiriliyor, sonra da sat›lan fley sürekli yenileniyor. 15 Günlük Siyasi Gazete •Y›l: 7 •Say›: 159 •17-31 A¤ustos 2009 • Fiyat›: 1 TL • e-mail:[email protected] • www.devrimcidemokrasi.net ‘Çözüm’ ad›na gelifltirilen tasfiyeciliktir Karadeniz turu gerçeklefltiren Erdo¤an, Rize’de yine üretici köylülerin protestosuyla karfl›- laflt›. Konuflmas› s›ras›nda eko- nomiden bahseden Erdo¤an’a, Sevim Topçu adl› bir kad›n, “Ekonomik kriz ne oldu say›n Baflbakan?" diye tepki göster- di. “Ekonomik kriz nedir ne de- ¤ildir sorsan tan›mlamaktan aciz olan insanlar bunlar” di- yen Erdo¤an, iflçiye, köylüye, emekçiye ve ezilenlere olan kinini kusarak kimin temsilcisi oldu¤unu bir kez daha göster- mifl oldu. Baflbakan “Ekonomik kriz nedir ne de¤ildir sorsan tan›mlamaktan aciz olan in- sanlar bunlar” diyedursun, biz de halk›n ekonomik krizden anlay›p anlamad›¤›n› onlara sorduk. Çeflitli ilerden farkl› ke- simlerdeki insanlara sordu¤u- muz soruya verilen cevap ‘kri- zi sefa sürenlerin de¤il, cefas›- n› çekenlerin bilece¤i’ yönün- deydi. Ayn› flekilde halk krizi bilmekle kalm›yor, etkisini ilik- lerine kadar hissediyor. Filistin Kurtulufl Örgütü (FKÖ)’nün en etkin gücü Abbasl› El Fetih örgütü, 1989 y›l›nda Tu- nus’ta yapt›¤› kongresinden tam 20 y›l sonra ilk kongresini, 4 A¤ustos günü gerçeklefl- tirdi. Bethlehem flehrinde gerçeklefltirilen ve taze kan takviyesinin yap›lmas›n›n plan- land›¤› ifade edilen kongre, 3 gün olarak planlanmas›na karfl›n bir hafta sürdü. Kon- gre sonuçlar›na bak›ld›¤›nda, kongrenin bafl›ndan sonuna kadar Mahmud Abbas’a ve onun kuyru¤una tak›lm›fl olan bir kesime yarad›¤› görülüyor. ‹srail iflgalinin etraf›n- da dönen ve bunun bir iflgal oldu¤unu söylemekten özellikle kaç›nan Abbas, El Fe- tih’in daha evvelden Filistin’in özgürlü¤ü için verdi¤i mücadeleyi terörizm olarak damgalayan ‹srail’in bugün alk›fllad›¤› “bar›flç›l mücadele”yi, konuflmas›n›n merke- zine oturtarak, “Silahl› mücadele seçenek” demekle yetindi. Abbas, Filistin devleti- nin kurulmas›n›n tek yolunun; Filistin halk›n›n ve örgütlerinin silahl› özgürlük mü- cadelelerini terörizm olarak gören ve bitirilmesini flart koflan yol haritas›na uy- maktan ve “bar›flç›l mücadele”den geçti¤ini iddia etti. SAYFA 12 Türk hâkim s›n›flar›n›n Kürt ulusal sorununda geldi¤i nokta ya da demokrasi havarisi kesi- lip “çözüm’’ demagojisi ve manipülasyonlar eflli¤inde seyreden süreç, emperyalistlerin hegemonik ç›karlar› gere¤i ifllemeye devam ediyor. Bu do¤rultuda TC devleti, Kürt ulusal sorununu mevcut ‘sorun’ düzeyinden ç›ka- r›p, kabul edilir s›n›rlara çekerek ve özellikle silahl› devrimci ulusal hareketi tasfiye ede- rek belli bir istikrara kavuflturup mevcut em- peryalist ç›karlara cevap verme çabas›nda. Irkç›, floven politikalarla Kürt ulusuna imha ve inkârdan baflka bir fley reva görmeyen bu devletin Kürt ulusal sorununa demokratik bir çözüm getirece¤ine en küçük bir ihtimal da- hi vermek, egemen Türk ulusu hâkim s›n›fla- r›n›n ezen ulus milliyetçili¤ine destek ver- mek anlam›na gelir. Türk hâkim s›n›flar›n›n Kürt ulusal sorununu çözeceklerini varsay- mak, onlara ilericilik misyonu atfetmek ve devrimci fikre haks›zl›k etmektir. Hâkim s›- n›flar›n, Kürt ulusuna karfl› hay›rhah bir tu- tum içinde olacaklar›n› ve bir parça iyi niyet besleyeceklerini ummak ya da imtiyazlar›n- dan vazgeçerek Kürt ulusunu ve ç›karlar›n› düflüneceklerini sanmak s›n›f bak›fl aç›s›ndan yoksun bir anlay›flt›r. “Demokratikleflme”, “Kürt sorununda demokratik çözüm”, “top- lumsal bar›fl ve mutabakat” gibi argümanlar alt›nda “akan kan›, analar›n gözyafl›n› dur- durmak istiyoruz” fleklinde döktükleri tim- sah gözyafllar›yla bilinç bulan›kl›¤› yaratmak istiyorlar. Timsah gözyafllar› eflli¤inde yap- mak istedikleri kirli ve gerici emellerini ger- çeklefltirmekten baflka bir fley de¤ildir. Ayaklar› yere basmayan, toz pembe bir iyimserlik tablosu yarat›larak, sorunun her halükarda çözülece¤i, silahla hiçbir fleyin el- de edilemeyece¤i söyleniyor, Kürt ulusal ha- reketi kapana k›st›r›lmak isteniyor. Kitlelerin mücadele azimleri törpülenerek bilinçleri dumura u¤rat›lmak isteniyor. Türk hâkim s›- n›flar›n›n “tarihi f›rsat’’ diye kendi adlar›na son derece hakl› olarak ileri sürdükleri ama maalesef ki Kürt ulusal hareketi ve kimi dev- rimci dostlar›m›z›n da kani olup sahiplendik- leri bu argüman, özünde ulusal hareketin tasfiye edilmesi için Türk hâkim s›n›flar› lehi- ne do¤mufl bir “tarihi f›rsat’’› anlatmaktad›r. Yaz›k ki, Kürt taraf› ve reel politika etraf›nda dört dönen kimi devrimci hareketler de kay- gan zemindeki politikalar›yla bu gerçe¤i kav- ramak bir yana, destekleyen ve benimseyen durumdad›rlar. Uluslar aras›nda tam eflitlik kabul edilip sa¤lanmadan, k›smi ulusal de- mokratik haklar ve özellikle de k›rp›larak gü- düklefltirilen talepler u¤runa ba¤›ms›zl›k hakk›ndan vazgeçilemez, milli zulümcü ta- hakküm kabul edilip meflrulaflt›r›lamaz. Ad›- na kim ne derse desin, ister “Kürt sorununun demokratik çözümü’’, isterse “demokratik- leflme’’ densin, tasfiyeci özü itibar›yla devri- min ve Kürt ulusunun kurtuluflunu baltala- yan bu süreç, ilerici görülüp desteklenemez. Marmara depremi ma¤duru olan ve bar›nma hakk› için mücadele eden Ar›zl› halk›, depremin 10. y›l- dönümünde polisin sald›r›s›na u¤- rad›. Evlerini koruyan depremze- delere polis vahflice sald›rd›. Bölge Çal›flma Müdür Yard›mc›s› Ercan Kale'nin evinin Ar›zl› konutlar›na tafl›nmak istenmesi üzerine, dep- remzedeler sitenin giriflinde bari- kat kurarak eflyalar› getiren kam- yonu engellemek istedi. Ancak po- lis ekipleri barikat önünde duran vatandafllara vahflice sald›rd›. Sal- d›r› s›ras›nda 4 vatandafl› gözalt›na alan polis, çok say›da vatandafl›n da yaralanmas›na neden oldu. Depremzedelerden Necla Azak, devletin polisinin 17 A¤ustos'un 10. y›l›n› depremzedeye dayak atarak karfl›lad›¤›n› belirterek, “Bi- zim ac›m›z› böyle mi paylafl›yorsu- nuz. 4 gün, 4 gece çocuklar›m› en- kazda arad›m. Buraya gelen bü- rokratlar deprem flehitlerinin kan› üzerinde oturuyor. Bu evlerin du- varlar›ndan çocuklar›m›z›n, eflleri- mizin, sevdiklerimizin kan› ak›yor. Bu devlet ölülerinin paras›n› yiyor. Biz bu evlerden ç›kmayaca¤›z. Bir kez olsun bu devlet, ölüsüne a¤la- yana vicdanl› davrans›n” dedi. Deprem ma¤duru Ar›zl› halk›na 10. y›l daya¤› Halk krizi iliklerine kadar hissediyor GÜNCEL SAYFA 4 GÜNCELSAYFA 4 Zere ve hasta tutsaklar için eylemler sürüyor 14 y›ll›k tutuklu¤u sonucunda kanser hastal›¤›na yakalanan ve sa¤l›k durumu gittikçe kötüye gi- den, buna ra¤men halen Adana Balcal› Hastanesi tutuklu ko¤uflunda tutulan Güler Zere ve tüm hasta tutsaklar için ülkenin birçok yerinde yo¤un eylemler, yürüyüfller gerçeklefl- tiriliyor. Demokrasi ve insan haklar›n› dilinden düflürmeyen devletin, kendi yasalar›n› , uzman-hastane rapor- lar›n› hiçe sayarak, kitlelerin tepkisini ve taleple- rini duymayarak Zere’yi ölüme terk etmesi, nas›l bir demokrasi öngörüldü¤ünü bir kez daha orta- ya koydu. Zere’nin hastanede kald›¤› ko¤uflu zi- yaret eden TBMM ‹nsan Haklar› ‹nceleme Komis- yonu Baflkan› Zafer Üskül, pervas›zca Zere’nin bak›ml›-donan›ml› bir ko¤uflta kald›¤›n›, bak›ma muhtaç olmad›¤›n› ve tahliyesini gerektirecek bir durumun olmad›¤›n› aç›klad›. Baflta ‹stanbul, An- kara, Adana, ‹zmir, Eskiflehir, Denizli, Mersin ol- mak üzere birçok ilde yap›lan eylemlerde Zere ve hasta tutsaklar›n serbest b›rak›lmas› istendi. Bir araya gelen devrimci-demokratik kurumlar, ya- salar›n uygulanmas›n› ve merhamet de¤il, adalet istediklerini kaydettiler. Öte yandan Erol Zavar’a Yaflama Hakk› Koordinasyonu üyeleri, Zavar ve hasta tutsaklar›n serbest b›rak›lmas› için 5 gün- lük açl›k grevi yapt›. SAYFA 2 Tatland›r›lm›fl balç›k üzerinde üryan duran reformizm GÜNCEL SAYFA 11 GÜNCELSAYFA 6 GÜNCELSAYFA 15 GÜNCELSAYFA 12 İcralık fındık üreticileri tepkili Halkların kardeşlik abidesi Aram Tigran PERSPEKT‹F S A Y F A 8-9 Kürt ulusal sorununda geliflmekte olan gerçek nas›l okunmal›, politikam›z hangi ç›k›fl noktalar›yla biçimlenmelidir ‹çiflleri Bakan›’n›n “Ad›na ne derseniz deyin sorunun çözümü için tüm kurumlar aras›nda mutabakat var” fleklindeki yaklafl›- m›, ordu ve baflbakan›n aç›klamalar›n› hat›rlatarak Cumhur- baflkan› Gül’ün “‹yi fleyler olacak” iyimserli¤ini yayg›nlaflt›rd›. Kürt ulusal sorununda ‘çözümün’ olaca¤›, ‘demokratikleflme’ ad›mlar› at›ld›¤› yan›lsamas› hakim k›l›nmaya çal›fl›l›yor. Med- ya ve sermaye örgütleri ‘tam destek’ beyan›nda bulundu. ‘Çö- züm’ rüzgar› çeflitli kesimleri peflinden sürüklüyor. El Fetih örgütü 20 y›l aradan sonra kongresini gerçeklefltirdi 3 G sizi mutlu eder mi
16

17 - 31 Ağustos 2009 - Sayı 159

Mar 05, 2016

Download

Documents

Ahmet Hakan

2001-2010 yılları arasında yayınlanan, Devrimci Demokrasi gazetesi.
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: 17 - 31 Ağustos 2009 -  Sayı 159

F‹SKOB‹RL‹K taraf›ndan ma¤dur edilen ve icral›k olan f›n-d›k üreticileri, tepkilerini eylemle dile getirdiler. Üreticile-re alacaklar›n› ödemeyen ve icral›k duruma düflmelerineneden olan F‹SKOB‹RL‹K önünde bir araya gelen üreticiler,icra sürecinin durdurulmas›n› istediler. Öte yandan hükü-metin f›nd›k taban fiyat›n› belirleme zaman› yaklafl›rkenüreticiler, insanca ve emeklerinin karfl›l›¤›n› alabilecek birfiyat konusunda taleplerini sundular.

Kürtçe, Arapça, Ermenice, Süryanice, Yunanca kardefllikve bar›fl flark›lar›n› hayat› boyunca dillendiren ve halkla-r›n kardefllik abidesi olan Aram Tigran yaflam›n› yitirdi.Cenazesinin Amed’de denedilmesine izin vermeyendevlet, Ermeni sanatç› Tigran'›n son iste¤inin yerine ge-tirilmesine ‘provokasyon ortam› yarataca¤›’ bahanesiyleengel oldu. Kürt kültür ve edebiyat›n›n ne kadar “bizim”oldu¤u Tigran örne¤inde bir kez daha görüldü.

Teknoloji harikalar yarat›yor ve her teknik ilerleme insanl›k fo-to¤raf›n› daha çok karart›yor. Ve insanlara flimdilik sabrederler, iler-lemenin 'geçici olumsuzluklar›na' katlan›rlarsa, ilerde dünya cenne-tinde yaflayacaklar› söyleniyor... Art›k herkes G2'sini çöpeat›p sevgili G3'üne kavuflabilir. ‹nsanlara önce ih-tiyaçlar› olmayan bir fley sat›l›p, ihtiyaçhaline getiriliyor, sonra da sat›lanfley sürekli yenileniyor.

15 Günlük Siyasi Gazete •Y›l: 7 •Say›: 159 •17-31 A¤ustos 2009 • Fiyat›: 1 TL • e-mail:[email protected] • www.devrimcidemokrasi.net

‘Çözüm’ ad›na gelifltirilen tasfiyeciliktir

Karadeniz turu gerçeklefltirenErdo¤an, Rize’de yine üreticiköylülerin protestosuyla karfl›-laflt›. Konuflmas› s›ras›nda eko-nomiden bahseden Erdo¤an’a,Sevim Topçu adl› bir kad›n,“Ekonomik kriz ne oldu say›nBaflbakan?" diye tepki göster-di. “Ekonomik kriz nedir ne de-¤ildir sorsan tan›mlamaktanaciz olan insanlar bunlar” di-yen Erdo¤an, iflçiye, köylüye,emekçiye ve ezilenlere olankinini kusarak kimin temsilcisioldu¤unu bir kez daha göster-mifl oldu. Baflbakan “Ekonomikkriz nedir ne de¤ildir sorsantan›mlamaktan aciz olan in-sanlar bunlar” diyedursun, bizde halk›n ekonomik krizdenanlay›p anlamad›¤›n› onlarasorduk. Çeflitli ilerden farkl› ke-simlerdeki insanlara sordu¤u-muz soruya verilen cevap ‘kri-zi sefa sürenlerin de¤il, cefas›-n› çekenlerin bilece¤i’ yönün-deydi. Ayn› flekilde halk krizibilmekle kalm›yor, etkisini ilik-lerine kadar hissediyor.

Filistin Kurtulufl Örgütü (FKÖ)’nün en etkin gücü Abbasl› El Fetih örgütü, 1989 y›l›nda Tu-nus’ta yapt›¤› kongresinden tam 20 y›l sonra ilk kongresini, 4 A¤ustos günü gerçeklefl-

tirdi. Bethlehem flehrinde gerçeklefltirilen ve taze kan takviyesinin yap›lmas›n›n plan-land›¤› ifade edilen kongre, 3 gün olarak planlanmas›na karfl›n bir hafta sürdü. Kon-gre sonuçlar›na bak›ld›¤›nda, kongrenin bafl›ndan sonuna kadar Mahmud Abbas’a veonun kuyru¤una tak›lm›fl olan bir kesime yarad›¤› görülüyor. ‹srail iflgalinin etraf›n-da dönen ve bunun bir iflgal oldu¤unu söylemekten özellikle kaç›nan Abbas, El Fe-tih’in daha evvelden Filistin’in özgürlü¤ü için verdi¤i mücadeleyi terörizm olarakdamgalayan ‹srail’in bugün alk›fllad›¤› “bar›flç›l mücadele”yi, konuflmas›n›n merke-zine oturtarak, “Silahl› mücadele seçenek” demekle yetindi. Abbas, Filistin devleti-nin kurulmas›n›n tek yolunun; Filistin halk›n›n ve örgütlerinin silahl› özgürlük mü-cadelelerini terörizm olarak gören ve bitirilmesini flart koflan yol haritas›na uy-maktan ve “bar›flç›l mücadele”den geçti¤ini iddia etti. SAYFA 12

Türk hâkim s›n›flar›n›n Kürt ulusal sorunundageldi¤i nokta ya da demokrasi havarisi kesi-lip “çözüm’’ demagojisi ve manipülasyonlareflli¤inde seyreden süreç, emperyalistlerinhegemonik ç›karlar› gere¤i ifllemeye devamediyor. Bu do¤rultuda TC devleti, Kürt ulusalsorununu mevcut ‘sorun’ düzeyinden ç›ka-r›p, kabul edilir s›n›rlara çekerek ve özelliklesilahl› devrimci ulusal hareketi tasfiye ede-rek belli bir istikrara kavuflturup mevcut em-peryalist ç›karlara cevap verme çabas›nda.Irkç›, floven politikalarla Kürt ulusuna imhave inkârdan baflka bir fley reva görmeyen budevletin Kürt ulusal sorununa demokratik birçözüm getirece¤ine en küçük bir ihtimal da-hi vermek, egemen Türk ulusu hâkim s›n›fla-

r›n›n ezen ulus milliyetçili¤ine destek ver-mek anlam›na gelir. Türk hâkim s›n›flar›n›nKürt ulusal sorununu çözeceklerini varsay-mak, onlara ilericilik misyonu atfetmek vedevrimci fikre haks›zl›k etmektir. Hâkim s›-n›flar›n, Kürt ulusuna karfl› hay›rhah bir tu-tum içinde olacaklar›n› ve bir parça iyi niyetbesleyeceklerini ummak ya da imtiyazlar›n-dan vazgeçerek Kürt ulusunu ve ç›karlar›n›düflüneceklerini sanmak s›n›f bak›fl aç›s›ndanyoksun bir anlay›flt›r. “Demokratikleflme”,“Kürt sorununda demokratik çözüm”, “top-lumsal bar›fl ve mutabakat” gibi argümanlaralt›nda “akan kan›, analar›n gözyafl›n› dur-durmak istiyoruz” fleklinde döktükleri tim-sah gözyafllar›yla bilinç bulan›kl›¤› yaratmak

istiyorlar. Timsah gözyafllar› eflli¤inde yap-mak istedikleri kirli ve gerici emellerini ger-çeklefltirmekten baflka bir fley de¤ildir.Ayaklar› yere basmayan, toz pembe biriyimserlik tablosu yarat›larak, sorunun herhalükarda çözülece¤i, silahla hiçbir fleyin el-de edilemeyece¤i söyleniyor, Kürt ulusal ha-reketi kapana k›st›r›lmak isteniyor. Kitlelerinmücadele azimleri törpülenerek bilinçleridumura u¤rat›lmak isteniyor. Türk hâkim s›-n›flar›n›n “tarihi f›rsat’’ diye kendi adlar›nason derece hakl› olarak ileri sürdükleri amamaalesef ki Kürt ulusal hareketi ve kimi dev-rimci dostlar›m›z›n da kani olup sahiplendik-leri bu argüman, özünde ulusal hareketintasfiye edilmesi için Türk hâkim s›n›flar› lehi-

ne do¤mufl bir “tarihi f›rsat’’› anlatmaktad›r.Yaz›k ki, Kürt taraf› ve reel politika etraf›ndadört dönen kimi devrimci hareketler de kay-gan zemindeki politikalar›yla bu gerçe¤i kav-ramak bir yana, destekleyen ve benimseyendurumdad›rlar. Uluslar aras›nda tam eflitlikkabul edilip sa¤lanmadan, k›smi ulusal de-mokratik haklar ve özellikle de k›rp›larak gü-düklefltirilen talepler u¤runa ba¤›ms›zl›khakk›ndan vazgeçilemez, milli zulümcü ta-hakküm kabul edilip meflrulaflt›r›lamaz. Ad›-na kim ne derse desin, ister “Kürt sorununundemokratik çözümü’’, isterse “demokratik-leflme’’ densin, tasfiyeci özü itibar›yla devri-min ve Kürt ulusunun kurtuluflunu baltala-yan bu süreç, ilerici görülüp desteklenemez.

Marmara depremi ma¤duru olanve bar›nma hakk› için mücadeleeden Ar›zl› halk›, depremin 10. y›l-dönümünde polisin sald›r›s›na u¤-rad›. Evlerini koruyan depremze-delere polis vahflice sald›rd›. BölgeÇal›flma Müdür Yard›mc›s› ErcanKale'nin evinin Ar›zl› konutlar›natafl›nmak istenmesi üzerine, dep-remzedeler sitenin giriflinde bari-kat kurarak eflyalar› getiren kam-yonu engellemek istedi. Ancak po-lis ekipleri barikat önünde duranvatandafllara vahflice sald›rd›. Sal-d›r› s›ras›nda 4 vatandafl› gözalt›naalan polis, çok say›da vatandafl›n

da yaralanmas›na neden oldu.Depremzedelerden Necla Azak,devletin polisinin 17 A¤ustos'un10. y›l›n› depremzedeye dayakatarak karfl›lad›¤›n› belirterek, “Bi-zim ac›m›z› böyle mi paylafl›yorsu-nuz. 4 gün, 4 gece çocuklar›m› en-kazda arad›m. Buraya gelen bü-rokratlar deprem flehitlerinin kan›üzerinde oturuyor. Bu evlerin du-varlar›ndan çocuklar›m›z›n, eflleri-mizin, sevdiklerimizin kan› ak›yor.Bu devlet ölülerinin paras›n› yiyor.Biz bu evlerden ç›kmayaca¤›z. Birkez olsun bu devlet, ölüsüne a¤la-yana vicdanl› davrans›n” dedi.

Deprem ma¤duru Ar›zl› halk›na 10. y›l daya¤›

Halk krizi iliklerinekadarhissediyor�GÜNCEL SAYFA 4

� GÜNCELSAYFA 4

Zere ve hasta tutsaklar için eylemler sürüyor14 y›ll›k tutuklu¤u sonucunda kanser hastal›¤›nayakalanan ve sa¤l›k durumu gittikçe kötüye gi-den, buna ra¤men halen Adana Balcal› Hastanesi

tutuklu ko¤uflunda tutulan Güler Zere ve tümhasta tutsaklar için ülkenin birçok yerinde

yo¤un eylemler, yürüyüfller gerçeklefl-tiriliyor. Demokrasi ve insan haklar›n›

dilinden düflürmeyen devletin, kendiyasalar›n› , uzman-hastane rapor-

lar›n› hiçe sayarak, kitlelerin tepkisini ve taleple-rini duymayarak Zere’yi ölüme terk etmesi, nas›lbir demokrasi öngörüldü¤ünü bir kez daha orta-ya koydu. Zere’nin hastanede kald›¤› ko¤uflu zi-yaret eden TBMM ‹nsan Haklar› ‹nceleme Komis-yonu Baflkan› Zafer Üskül, pervas›zca Zere’ninbak›ml›-donan›ml› bir ko¤uflta kald›¤›n›, bak›mamuhtaç olmad›¤›n› ve tahliyesini gerektirecek birdurumun olmad›¤›n› aç›klad›. Baflta ‹stanbul, An-

kara, Adana, ‹zmir, Eskiflehir, Denizli, Mersin ol-mak üzere birçok ilde yap›lan eylemlerde Zere vehasta tutsaklar›n serbest b›rak›lmas› istendi. Biraraya gelen devrimci-demokratik kurumlar, ya-salar›n uygulanmas›n› ve merhamet de¤il, adaletistediklerini kaydettiler. Öte yandan Erol Zavar’aYaflama Hakk› Koordinasyonu üyeleri, Zavar vehasta tutsaklar›n serbest b›rak›lmas› için 5 gün-lük açl›k grevi yapt›. SAYFA 2

Tatland›r›lm›fl balç›k üzerinde üryan duran reformizm� GÜNCEL SAYFA 11

� GÜNCELSAYFA 6 � GÜNCELSAYFA 15 � GÜNCELSAYFA 12

İcralık fındık üreticileri tepkili

Halkların kardeşlik abidesi Aram Tigran

PERSPEKT‹FS A Y F A 8-9 Kürt ulusal sorununda geliflmekte olan gerçek nas›l okunmal›, politikam›z hangi ç›k›fl noktalar›yla biçimlenmelidir

‹çiflleri Bakan›’n›n “Ad›na ne derseniz deyin sorunun çözümüiçin tüm kurumlar aras›nda mutabakat var” fleklindeki yaklafl›-m›, ordu ve baflbakan›n aç›klamalar›n› hat›rlatarak Cumhur-baflkan› Gül’ün “‹yi fleyler olacak” iyimserli¤ini yayg›nlaflt›rd›.

Kürt ulusal sorununda ‘çözümün’ olaca¤›, ‘demokratikleflme’ad›mlar› at›ld›¤› yan›lsamas› hakim k›l›nmaya çal›fl›l›yor. Med-ya ve sermaye örgütleri ‘tam destek’ beyan›nda bulundu. ‘Çö-züm’ rüzgar› çeflitli kesimleri peflinden sürüklüyor.� �

EEll FFeettiihh öörrggüüttüü 2200 yy››llaarraaddaann ssoonnrraa kkoonnggrreessiinnii

ggeerrççeekklleeflflttiirrddii

3 G sizi mutlueder mi

Page 2: 17 - 31 Ağustos 2009 -  Sayı 159

Ülke gündeminin yine çok yo¤un oldu¤u bir dönemden geç-

mekteyiz. Bu yo¤un gündemin içerisinde mümkün oldu¤un-

ca çeflitli konulara iliflkin gündemleri yans›tmaya çal›fl›yoruz.

Özellikle dezenformasyonun yo¤un oldu¤u ülkemizde me-

selelere iliflkin daha do¤ru pencerelerden bak›lmas›na dair

çabam›z› sürdürüyoruz.

Ülkemiz egemen s›n›flar› ve onlar›n efendileri emperyalistler,

kendi ç›karlar› do¤rultusunda Türk devletine her istedikleri-

ni yapt›rmaktad›rlar. Vurgu yapt›¤›m›z gibi ABD emperyaliz-

mi, Ortado¤u, Kafkasya gibi stratejik merkezler üzerindeki

politikalar› ekseninde, önemli roller biçti¤i Türk devletini re-

organizasyon sürecine tabi tutmaktad›r. Emperyalist talan,

iflgal ve ya¤ma politikalar›n› Ortado¤u ve Kafkasya baflta ol-

mak üzere dünyan›n birçok co¤rafyas›nda hayata geçirmek

için kukla hükümetler kuran ABD emperyalizmi, Türk devle-

tine biçti¤i bu rolleri hayata geçirmesi içinse 2002 y›l›nda Er-

do¤an baflkanl›¤›ndaki AKP’yi hükümete getirmiflti.

Bu reorganizasyon sürecinin parçalar› olarak gerek Ergene-

kon süreci gerekse de Kürt ulusal sorununun gündemlefltiril-

mesi ve tüm bunlar olup biterken AKP hükümetinin liberal

‘taraf’larca demokrasi havarisi ilan edilmesi de bu sürecin bir

parças› olmaktad›r.

Sayd›¤›m›z ve saymad›¤›m›z birçok icraat›n olmas›na ra¤-

men bu süreçte Kürt ulusal sorunu ana gündem olmufl du-

rumdad›r. ABD bölge politikalar› eksenide “Kürt sorununu”

gündemine alm›fl ve yine politikalar›na h›zmet temelinde

“çözüme kavuflturma” sürecine girmifl durumdad›r.

Bugün Kürt ulusal sorununun çözümü için AKP hükümeti ta-

raf›ndan bafllat›lan ‘kürt aç›l›m›’, ‘demokratik çözüm’ çal›fl-

malar› yukar›da bahsetti¤imiz gibi emperlalistlerin iste¤i ve

“çözüm” ad› alt›nda devrimci dinamiklerin tasfiyesiye edil-

mesi hedefiyle sürdürülmektedir. Bu konuya iliflkin geçen

say›lar›m›zda yürüttü¤ümüz tart›flmalara bu say›da da de-

vam ediyoruz.

Ülke gündeminin Kürt ulusal sorununa odaklanmas›yla birlik-

te arka s›ralara ilerleyen ekonomik krizin etkileri de kendisini

göstermeye devam ediyor. Açl›k, yoksulluk ve iflsizlik her ge-

çen gün artarken, köylülük hükümetin uygulad›¤› politikalar-

la gün geçtikçe y›k›ma sürükleniyor. Bu koflullarda memur

sendikalar› da toplu ifl sözleflmesi sürecine girdi. Hükümet

yanl›s› sendikalar›n üye say›s› fazlal›¤›ndan kaynakl› görüflme-

lerde baflkanl›¤› üstlenmesi daha bafltan masaya yenik otur-

maya sebep oldu. Kamu emekçileri bu dönemde hükümet ta-

raf›ndan dayat›lan hak gasplar›na karfl› kurulduklar› yere, so-

kaklara geri dönmeleri gerekmektedir. ‘Hak verilmez al›n›r’

slogan›n›n alt› ancak bu flekilde doldurulur. Keza masa bafl›n-

da imzalanan kazan›mlar asl›nda önce sokakta kazan›l›r, ma-

sada tescillenir. Sokakta kazan›lmam›fl mücadelelerin sendika

bürokratlar›n›n masa bafl›ndaki pazarl›klar›yla kazan›laca¤›

hesab›n› gütmek bafltan yenilgiye mahkum bir bak›flt›r.

Ülkemizde birçok geliflme yaflan›rken dünya da hareketli.

Özellikle Maoistlerin etkin biçimde varl›k gösterdi¤i bölgeler

son derece hareketli durumda. Nepal’de Maoistler üçüncü

halk ayaklanmas›na haz›rlan›rken, Parachanda’n›n kat›ld›¤›

bir konferanstaki konuflmas›na yer veriyoruz. Hindistan ve

Peru’daki Maoistler de düflman kuvvetlerine karfl› sald›r›lar›-

n› art›rarak devam etmektedirler. Bu konulara iliflkin haber-

lerimize bu ay›m›zda da devam ediyoruz. Di¤er taraftan Or-

tado¤u’daki dengeler aç›s›ndan önemli olan El Fetih kongre-

sine iliflkin de bir de¤erlendirmemiz var.

YURT‹Ç‹ HESAP NO: Ertafl ÖZTÜRKYap› Kredi Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: 0094208-6‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: 1002 30000 1153314

YURTDIfiI HESAP NO:Ertafl ÖZTÜRK Yap› Kredi Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (Euro) 3013710-9‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (Euro) 1002 301000 1107308Emlak Bankas› ‹st. Atatürk Bulvar› fiubesi: (FRF) 00235699

Abonelik Süresi Yurtiçi Yurtd›fl› 6 AYLIK 12 YTL 35 EURO1 YILLIK 24. YTL 70 EURO

ABONE OL - ABONE BULOKU - OKUT

DERS‹M- Tarlas›n› domuzlara karfl›bekleyen köylü, askerler taraf›ndanöldüresiye dövüldü, hakarete u¤rad›.OHAL uygulamalar›n›n ara vermedi¤iDersim’de köylülere karfl› bask›lardevam ediyor. Geçti¤imiz günlerde‘güvenlik’ öne sürülerek birçok alanyasaklanm›fl, özellikle hayvanc›l›k vear›c›l›kla geçimini sa¤layan Dersimköylüsü zor durumda b›rak›lm›flt›.Daha önce de k›fll›k odun ihtiyac›n›karfl›lamak amac›yla Hozat'›n Boy-dafl köyüne giden Bülent Karatafl,askerler taraf›ndan ‘sorgusuz sualsiz’ve ‘terörist’ denilerek katledilmiflti.

Askeri operasyonlar›n yo¤un bir fle-kilde sürdü¤ü Dersim’de OHAL’i arat-mayan uygulamalardan birisi de Ho-zat Çaytafl› köyünde yafland›. 9A¤ustos günü, Hozat’›n Çaytafl› kö-yünde ikamet eden ve tarlas›n› do-muzlardan korumak için gece nöbet

tutan H›d›r Dilsiz isimli köylü, asker-ler taraf›ndan öldürülesiye dövüldü.Köye ba¤l› yaylada gece, tarlas›n›beklerken domuzlara atefl eden Dil-siz’in, bölgede operasyonda olan as-kerler taraf›ndan teslim al›nd›¤›, elle-rinin, kollar›n›n ba¤lanarak iflkence-ye maruz kald›¤› ve hakarete u¤ra-d›¤› ö¤renildi. Gece saat 01.00 civar-lar›nda yaflanan olaydan sonra Dil-siz'in, 'beni de beraber götürün' de-mesine ra¤men elinden av tüfe¤i al›-narak domuzlar›n içinde b›rak›ld›¤›ifade edildi. Dilsiz ise gece yar›s› tekbafl›na hiç bir güvenli¤i olmadan ya-ral› halde köyüne geldi. Söz konusuolaydan sonra Hozat Sa¤l›k Oca¤›'nagiden Dilsiz, Sa¤l›k raporu ald›ktansonra Hozat Cumhuriyet Baflsavc›l›-¤›’na sevk edildi. Savc›l›kta verdi¤iifade do¤rultusunda savc›l›¤›n konu-ya iliflkin araflt›rma yap›laca¤›n› söy-ledi¤i ö¤renildi.

ANKARA- Devrimci-demokratik ku-rumlara yönelik bask›lar devamediyor. Söz konusu kurumlar›nmeflru ve demokratik faaliyetleri‘yasad›fl›’ gösterilerek gözalt› ve tu-tuklama terörü estiriliyor. Son ola-rak polis, 11 A¤ustos'ta “TK‹P ope-rasyonu” olarak lanse etti¤i operas-yonla Mamak ‹flçi Kültür Evi’ne veçal›flanlar›na yönelik bask›nlar ger-çeklefltirdi. Kurum çal›flanlar› gözal-t›na al›n›rken, iki kifli de “örgüt pro-pagandas› yapmak” iddias›yla tu-tukland›. Ba¤›ms›z Devrimci S›n›fPlatformu (BDSP) ve Mamak ‹flçi Kül-tür Evi üyelerine yönelik bask›n vegözalt› terörü protesto edildi. Sald›-r›lar› protesto eden Ba¤›ms›z Dev-rimci S›n›f Platformu (BDSP) üyeleri'bask›lar bizi y›ld›ramaz' dedi.

Mamak ‹flçi Kültür Evi taraf›ndan 7-8-9 A¤ustos 2009 tarihlerinde ger-çeklefltirilen Mamak Kültür SanatFestivali’nin ard›ndan gerçeklefltiri-len sald›r›da, kurumun bilgisayarla-r›na, foto¤raflara, CD'lere, Eksen Ya-y›nc›l›k'a ait kitaplara ve kurum ar-flivinde bulunan çeflitli materyalle-re el konuldu. Kurum çal›flanlar›n›nevine de bask›n düzenleyen polis,Mamak ‹flçi Kültür Evi çal›flan› Gül-nür Ertafl ve Eksen Yay›nc›l›k Anka-ra Büro Temsilcisi Eda Ünalan'›nevinde arama yaparak iki kurumçal›flan›n› gözalt›na ald›.

Devletin gözalt› ve tutuklama terö-rü bununla kalmad›. 11 A¤ustos’ta-ki bask›n ve gözalt›larla yetinme-yen polis, bu sefer 14 A¤ustos ak-flam› saat 20:00 s›ralar›nda Mamak‹flçi Kültür Evi ve BDSP çal›fl›n› EvrimErdo¤du’yu gözalt›na ald›.

'Mücadele dinamiklerini yok etmekistiyorlar': Mamak ‹flçi Kültür Evi’ne

yap›lan bask›n› protesto etmekamac›yla Taksim tramvay dura¤›n-da bas›n aç›klamas› yap›ld›. BDSPsözcüsü, sald›r› amac›n›n ülkeyi di-kensiz gül bahçesine dönüfltürmek,toplumsal mücadele dinamikleriniezmek, iflçi s›n›f› ve emekçi halklar›teslim alabilmek, devrim ve sosya-lizm mücadelesini güçsüz b›rak-mak oldu¤unu söyledi.

Ankara'da Tuzluçay›r Dörtyol Kav-fla¤›’nda BDSP'liler taraf›ndan yap›-lan aç›klamada ise s›k s›k at›lan,“Bask›lar bizi y›ld›ramaz”, "Kurtuluflyok tek bafl›na ya hep beraber yahiçbirimiz”, "Faflizme karfl› omuzomuza" sloganlar› ile sald›r›lar pro-testo edildi. Yap›lan aç›klamadasald›r›lara dikkat çekilerek, müca-delenin devam edece¤i vurguland›.

Gözalt›na al›nanlardan ikisi tutuk-land›: Evlerine yap›lan bask›nlar so-nucu gözalt›na al›nan BDSP ve Ma-mak ‹flçi Kültür Evi çal›flanlar›, 14A¤ustos Cuma günü savc›l›¤a ç›ka-r›ld›lar. 3 gün gözalt›nda tutulan Er-tafl ve Ünalan ifadeleri al›nd›ktansonra tutuklanma talebiyle 11. A¤›rCeza Mahkemesi Sorgu Hakimi'nesevk edildiler. Ertafl ve Ünalan, "ya-sa d›fl› örgüt üyeli¤i" ve "örgüt pro-pagandas› yapmak" iddialar›ylasorguland›lar. Sorgular›n›n ard›ndanÜnalan ve Ertafl “yasad›fl› örgütTK‹P’nin faaliyetlerine kat›lmak veörgütün propagandas›n› yapmak”iddias›yla tutuklanarak Sincan Ka-d›n Kapal› Hapishanesine götürül-düler. BDSP ve Mamak ‹flçi KültürEvi çal›flanlar›na yönelik tutuklamaterörü çeflitli kurumlar›n da deste-¤iyle birçok ilde protesto edildi.

Askerlerden köylüyeiflkence ve hakaret

Mamak ‹flçi Kültür Evive BDSP'lilere sald›r›

2 17-30 A¤ustos 2009 GÜNCEL

14 y›ll›k tutuklu¤u sonucunda kanser hastal›¤›nayakalanan ve sa¤l›k durumu gittikçe kötüye giden,buna ra¤men halen Adana Balcal› Hastanesi tutuk-lu ko¤uflunda tutulan Güler Zere ve tüm hasta tut-saklar için ülkenin birçok yerinde yo¤un eylemler,yürüyüfller gerçeklefltiriliyor. Demokrasi ve insanhaklar›n› dilinden düflürmeyen devletin, kendi ya-salar›n› dahi hiçe sayarak, uzman-hastane raporla-r›n› hiçe sayarak, kitlelerin tepkisini ve talepleriniduymayarak Zere’yi ölüme terk etmesi, nas›l birdemokrasi öngördü¤ünü bir kez daha ortaya koy-du. Zere’nin hastanede kald›¤› ko¤uflu ziyaret edenTBMM ‹nsan Haklar› ‹nceleme Komisyonu Baflkan›Zafer Üskül, pervas›zca Zere’nin bak›ml›-donan›ml›bir ko¤uflta kald›¤›n›, bak›ma muhtaç olmad›¤›n› vetahliyesini gerektirecek bir durumun olmad›¤›n›aç›klad›. Baflta ‹stanbul, Ankara, Adana, ‹zmir, Eski-flehir, Denizli, Mersin olmak üzere birçok ilde yap›-lan eylemlerde Zere ve hasta tutsaklar›n serbestb›rak›lmas› istendi. Bir araya gelen devrimci-de-mokratik kurumlar, yasalar›n uygulanmas›n› vemerhamet de¤il, adalet istediklerini kaydettiler.

‘Yasalar uygulans›n’ANKARA- Güler Zere ve tüm hasta tutsaklar›n ser-best b›rak›lmas› için bir araya gelen demokratikkitle örgütleri Adalet Bakanl›¤› önünde bas›n aç›k-lamas› gerçeklefltirdi. Aç›klamay› yapan Avukat

Selçuk Koza¤açl›, kimseden af, merhamet ve insafbeklemediklerini, haklar› olan› istediklerini vurgula-d›. “Hukuk-yasa herkese göre ne ise, bize de o uy-gulans›n istiyoruz” diyen Koza¤açl› hukuksuzlu¤a

flöyle de¤indi: “Adalet Bakanl›¤›, 5275 say›l› Ceza veGüvenlik Tedbirlerinin ‹nfaz› Hakk›nda Kanunun16/2 maddesini uygulamal›d›r. Bizler Güler’in yafla-ma tutunabilmesi için ilgili kanunun, ‘tutuklununsa¤l›¤› tehlike teflkil ediyorsa ve bak›m› tedavisi ha-pishanede sa¤lanam›yorsa yahut çok uzun sürecekise cezan›n infaz› ertelenir’ hükmü uygulans›n istiy-oruz” dedi. Koza¤açl› son olarak Güler Zere ve di¤ertüm hasta tutsaklar›n yaflam›ndan Cumhurbaflkan-l›¤›, Adalet Bakanl›¤›, TBMM, Adli T›p Kurumu vebaflta Elbistan Cumhuriyet Baflsavc›l›¤› olmak üze-re, ilgili savc›lar›n sorumlu oldu¤unu belirtti.

Güler Zere için uyar› yürüyüflü ‹STANBUL- Birçok demokratik kurum, sendika, mes-lek örgütü, ayd›n ve sanatç› Zere ve hasta tutsakla-r›n serbest b›rak›lmas› için yürüyüfl gerçeklefltirdi.Zere’nin derhal serbest b›rak›lmas›n› isteyen ku-rum ve kifliler hükümeti uyard›. Taksim Tramvaydura¤›nda toplanan bini aflk›n kifli, buradan Galata-saray Lisesi'ne kadar yürüdü. Her hafta tekrar-lanacak olan yürüyüfl sonras›nda, Güler Zere’ninavukatlar›ndan Ça¤dafl Hukukçular Derne¤i ‹stan-bul fiube Baflkan› Taylan Tanay, ''Zafer Üskül mah-kum ko¤ufllar›n›n çok iyi oldu¤unu ifade etti. Biz oko¤ufllar› çok iyi biliyoruz! Kaç insan›m›z o ko¤ufl-larda katledildi. fiimdi de Güler Zere'yi katletmek is-tiyorlar. Biz buna izin vermeyece¤iz. Güler Zere'yi

öldürtmeyece¤iz'' diye konufltu. Bir ayd›r, AdanaBalcal› Hastanesi önünde k›z› Güler Zere için nöbettutan baba Haydar Zere, k›z›n›n sa¤l›k durumunungünden güne kötüye gitti¤ini belirterek, Üskül'e

flöyle seslendi: ''K›z›m gözlerimizin önünde eriyor.Daha ne kadar bekleyece¤iz? Bu mu adalet?''

Adli T›p Kurumu’nun önünde özgürlük nöbetiZere’nin tahliye edilmesi için birçok siyasi kurum,demokratik kitle örgütü, ayd›n ve sanatç› Adli T›pKurumu önünde nöbet tuttu. Adli T›p önünde aç›k-lama yapan Zere’nin avukatlar›ndan Oya Aslanflöyle konufltu: “Bir ayd›r raporun ç›kmas›n› bekli-yoruz. 2 günde verilecek bir raporun bir ay bekle-tilmesini, Adli T›p Kurumu’nun yine kötü niyetlidavranmas›n›n bir iflareti olarak alg›l›yoruz. Biz, bunedenle, genel kurul taraf›ndan rapor verilene ka-dar burada geceli gündüzlü bekleyece¤iz. Bu bek-leyiflimize, Özgürlük Nöbeti diyoruz.” Bas›n aç›kla-mas›n›n ard›ndan avukatlardan oluflan bir heyet,Zere’nin sa¤l›k raporu hakk›nda bilgi almak ama-c›yla Adli T›p Kurumu’na girerek yetkililerle görüfl-mek istedi. Uzun bekleyiflin ard›ndan heyete AdliT›p Kurumu’nun Baflkan›’n›n orada bulunmad›¤›,Baflkan Yard›mc›s› Yüksel Yaz›c›’n›n da misafirlerioldu¤u gerekçesiyle heyeti kabul edemeyece¤ibilgisi verildi. Heyetin kabul edilmemesiyle ilgiliaç›klama yapan avukat Ebru Timtik flunlar› dile ge-tirdi: “Adalet, bir güvenlik müdürünün iki duda¤›aras›ndan ç›kacaklara kald›. Güler Zere can çekiflir-ken adalet tatile ç›km›fl. Bizi, muhatap almaktanbile korkuyorlar.”

Hasta tutsaklar için kitlesel yürüyüflADANA- Tecride Karfl› Mücadele Platfor-mu, “Güler Zere’ye özgürlük” talebiyle‹nönü Park›’nda bir yürüyüfl gerçeklefl-tirdi. ‹nönü Park›’nda toplanan devrim-ci-demokrat kurumlar Adli T›p’a yürü-yüfl gerçeklefltirdi. “Bugün burada AdliT›p Kurumu’nun tutumunu protestoetmek için toplanm›fl bulunuyoruz”diyerek söze bafllayan Mehmet B›ld›r-c›n, “aylard›r süren ‘Güler Zere’ye öz-gürlük’ hayk›r›fl›m›zla Güler Zere vehasta tutsaklar›n sesi olmaya çal›fl›yo-ruz ve sesi olmaya devam edece¤iz”dedi. B›ld›rc›n, en temel insan haklar›-

n›n gere¤inin yerine getirilmesini ve yasal hüküm-lerin uygulanmas›n›, bunlara ba¤l› olarak Güler Ze-re ve di¤er tüm hasta tutuklular›n serbest b›rak›l-mas›n› istediklerini kaydetti.

Güler Zere ve hasta tutsaklar için eylemler sürüyor

ANKARA- Erol Zavar’a Yaflama Hakk› Koordinasyonu, hasta tutsaklar için 8 üyesiyle 5 günlük açl›k grevinebafllad›. Baflta Erol Zavar olmak üzere ve tüm hasta tutsaklar›n serbest b›rak›lmalar› için “Erol Zavar’a YaflamaHakk› Koordinasyonu”, Yüksel Caddesi ‹nsan Haklar› An›t› önünde yapt›¤› bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan yine ay-n› yerde befl günlük açl›k grevine bafllad›. Eyleme iliflkin Erol Zavar’a Yaflama Hakk› Koordinasyonu ad›na ElifZavar aç›klama yapt›. “Bizler arkadafllar›m›z›, sevdiklerimizi kefen içinde teslim almak istemiyoruz” diyen Zavar,hasta tutsaklar›n bir an önce tahliye edilmesini ve bu insanl›k ay›b›na son verilmesini istedi. Zavar, “Erol Zavar’aYaflama Hakk› Koordinasyonu olarak, olas› ölümlerin önüne geçmek, kamuoyunu bilgilendirmek ve hasta tut-saklar›n serbest b›rak›lmas›n› sa¤lamak için befl günlük süreli açl›k grevine bafll›yoruz” dedi. Hasta tutsaklar içinmerhamet de¤il adalet istediklerini söyleyen Zavar, “tüm duyarl› insanlar›, ilgili çevreleri, ayd›n ve sanatç›lar ileemekçi halk›m›z›, hakl› mücadelemize destek vermeye ça¤›r›yoruz” diyerek aç›klamas›n› sonland›rd›.

Hasta tutsaklar için befl günlük açl›k grevi bafllad›

Page 3: 17 - 31 Ağustos 2009 -  Sayı 159

Ülke gündemi Kürt ulusal sorununda emperyalizmin Türkdevleti eliyle gündemlefltirdi¤i sözde ‘çözüm’ tart›flmalar›-na kitlenmifl biçimde yol almaya devam ediyor. Önceki sa-y›lar›m›zda da dile getirdi¤imiz gibi emperyalistler, özellik-le Ortado¤u co¤rafyas›ndaki planlar› ekseninde, Türk dev-letini yeniden yap›land›rma sürecine sokmufl, bu reorgani-zasyon sürecinde de uluslararas› bir sorun konumundakiKürt ulusal sorununu ameliyat masas›na yat›rarak, ‘çözüm’aldatmac›s›n›n ard›na gizledi¤i yeni bir imha ve asimilas-yon politikas›n› yürürlü¤e koymufl durumda. Özellikle ABDemperyalizminin Türk devletine dayatt›¤› bu yeniden ya-p›land›rma sürecinde Türk hakim s›n›flar›n›n sözcüsü AKPhükümeti de ald›¤› direktifler do¤rultusunda görevlerini ic-ra etmeye çal›fl›yor. Kürt ulusal sorununu ‘Kürt aç›l›m›’, ‘de-mokratik çözüm’ safsatas›yla ele alarak çeflitli giriflimlerdebulunuyor. Yani bir taflla iki kufl esprisi uygulan›yor: Haz›rbu sorun bize yük, bu yükü hafiletelim; ama bunu yapar-ken de zeminimizi, vitrinimizi sa¤lamlaflt›ral›m. ‘Demokra-tiklefliyoruz’ ad› alt›nda yapal›m. Ve herkes buna inans›n,deste¤imiz ço¤als›n! Bu konuda çal›flmalar›n› sürdüren AKPhükümeti, ‹çiflleri Bakan› Beflir Atalay’› da ‘toplumun herkesimini sorunun çözümüne katmak’ için birçok siyasiçevre ile görüfltürme görevini yükledi. Siyasi parti, sivil top-lum kurulufllar› ve sermaye örgütleriyle görüflmeler yapanAtalay, sermaye örgütlerinden tam destek görürken m›z-m›zlanan CHP ve MHP’den ise ‘istemem!’ cevab› ald›. Kürtulusal hareketinin emperyalizm deste¤iyle tasfiyesiniamaçlayan ‘çözüm’ etraf›nda yarat›lan hava, çeflitli kesim-leri peflinden sürükledikçe sürüklüyor. Öyleki sorunun çö-zülece¤i, demokratikleflme yönünde ciddi ad›mlar at›ld›¤›inanc› hakim k›l›nmaya çal›fl›l›yor. Ve öyleki bu konuda‘olumlu, iyimser’ tablonun oldu¤una inananlar›n say›s›haylice...

Bilindi¤i gibi son günlerdeki aç›klamalar›n hemen ard›ndanmedyan›n tutumu da dikkate de¤er biçimde de¤iflim gös-terdi. Örne¤in, Baflbakan Erdo¤an’›n ‘Kürt aç›l›m›’yla ilgili

“Fuzili’nin fliirleri nas›l ruhumuza hitap ediyorsa, AhmediHani’nin fliirleri de bizi duyguland›rm›yor mu? Neflet ErtaflGönül Da¤› dedi¤i zaman her birimizin tüyleri ürperiyor.Ayn› zamanda fiivan Perver, Halepçe, Hazal dedi¤inde gö-nül dünyam›z›n derinliklerine dal›yoruz” fleklindeki aç›k-lamalar›ndan sonra medya Rojin’i stüdyo konu¤u etmifl,Neflet Ertafl’a da canl› ba¤lanm›flt›. Arka fonda sinevizyongösterimi yap›larak ‘Do¤u’dan kareler’ ard› ard›na veril-miflti. Y›llarca savafl, inkar, flovenizm, ›rkç›l›k kusan apo-letli medya, ‘Halepçe ve Hazal flark›lar›n›n gönül zenginli-¤i’ oldu¤u fleklindeki aç›klamar› bayrak ediniverdi. Adetaordu ve di¤er iktidar odaklar›n›n ak›l hocas›, bu yönüyle,teknokrat kalemflorlar›n›n dilinden ‘çözüm’ ve ‘bar›fl lafla-r›’ düflmüyor. O kadar ki bir ara Do¤an medya tekelininsahibi Ayd›n Do¤an’›n, AKP severlerin bafl›n› çekenlerdenve Yeni fiafak gazetesi yazar› Fehmi Koru ile birlikte tatilyapt›¤› ve muhtemelen bu süreç için sa¤lanan mutaba-kata Do¤an’›n da dahil edilmesi için görüfltükleri haberi

dikkatlerimizden kaçmad›. Devletin “Kürt aç›l›m›”, tümiçeri¤iyle de¤ilse de genel krokisiyle 14 Nisan 2009 tarih-li Genelkurmay Baflkan› aç›klamalar›nda ortaya konmufl-tu. Cumhurbaflkan› ve Baflbakan’›n, onlar›n aç›klad›klar›zeminde kalarak ‹çiflleri Bakan›’n›n, “Ad›na ne dersenizdeyin sorunun çözümü için tüm kurumlar aras›nda mu-tabakat var” fleklinde ifade ettikleri yaklafl›m›, “‹yi fleylerolacak” iyimserli¤ini yayg›nlaflt›rd›. Di¤er yandan “sorunuçözece¤iz” iddias›ndaki hükümetin, “aç›l›m dosyas›”nda

nelerin oldu¤u henüz net olarak bilinmiyor. Ancak, Erdo-¤an’›n söyledikleriyle birlikte Baflbakan Dan›flman› ÖmerÇelik ile devlet ve hükümetin Kürt kökenli “itibarl› adam-lar›”ndan biri olan Abdülkadir Aksu’nun aç›klamalar›, ön-görülen “çözüm”ün s›n›r tafllar›n› gösterir gibidir. “At›lacakher ad›m Türkiye’nin bütünlü¤ünü oluflturan ba¤lar› dahada s›k›laflt›rmak için” at›lacakt›r. Bu süreci “Bir fleyler ko-parmaya dönüfltürmek isteyenler hüsrana u¤rayacak-lar...”d›r. “...federasyon, co¤rafi ya da etnik özerklik sözkonusu olamaz.” Anayasa’da Kürtlere at›fta bulunulamazve “Milli e¤itim sisteminde Kürtçe e¤itim olmaz” aç›kla-mar› izledi. Bunlar hükümetin önceliklerini, koflullar›n›oluflturuyor. Cumhurbaflkan› da, Güroymak’› eski ad›yla(Norflîn) anarak gönülleri fethettikten sonra uçakta, Kürt-leri “bir millet”in; “büyük millet” Türklerin parças› görenanlay›fl› tekrarlamaktan geri kalmad›. “Çözüm”ü de “Tür-kiye’nin standartlar›n›n yükseltilmesi”nde gördükleriniaç›klad›.

Apoletli medya ‘çözüm’ ve ‘bar›fl’ havarisi olduBurada bir parantez açmak gerekirse, Türk Devleti’nin ‘Kürtaç›l›m›’, ‘demokratik çözüm’ çal›flmalar›nda burjuva feodalmedyan›n gösterdi¤i gayret dikkate de¤erdir. Medyan›nsistemin bekas›ndaki önemini bilmeyenler, egemenlerintekelinde olan medya kurulufllar›n›n bar›fl elçisi göreviniüstlendi¤ini düflünebilirler. Daha önce yay›mlad›klar› haberve yaz›larla bugün yapt›klar› aras›ndaki uçurum, dönemin

emperyalistler taraf›ndan, devlet eliyle çözülmek istendi¤i-ni göstermesi bak›m›ndan önemlidir. Medyan›n geçmiflteyapt›¤› hava bültenlerinde dahi kendisini belli eden ve flucümleyle somutlanan sözcükler durumu daha net anla-mam›za yard›mc› olacakt›r; “Ya¤›fllar do¤uya do¤ru gidi-yor.” Hava bültenini sunan spikerin bu sözleri bir heyecanve mutlu bir yüz ifadesiyle söylemesi, asl›nda o dönemdeKürt ulusal sorununa, Kürtlere, Kürt co¤rafyas›na bak›fl›ngöstergesidir. fiimdilerde ise ‘bölge halk›’ ad› alt›nda verilenhaberlerde, bölgenin do¤al güzellikleri ‘Munzur Beach-Do-¤unun Antalyas›’, ‘flemameli kolbast›’ gibi haberler yapa-rak ‘bölge halk›’n›n ne kadar iyi, do¤as›n›n ne kadar güzel,kültürlerin nas›l içiçe geçmiflli¤ini gösteriyor olmas›, tam daKürt ulusal sorunun emperyalistlerin ve ufla¤› hakim s›n›f-lar›n›n eliyle ‘çözüm’üne paralel geliflmelerdir.

Yine bir parantez açarsak, bahsini etti¤imiz medya kuru-lufllar› içerisinde Taraf gazetesinin büyük bir yeri vard›r. Ta-raf gazetesi hemen hemen her gün, konuya iliflkin her ha-

ber ve köfle yaz›s›nda AKP’yi demokrasinin tek temsilcisigibi gösteriyor. Türk devletinin reorganizasyon sürecininh›zlanmas›yla ortaya ç›kan bu gazete üzerine düflen göre-vi lay›k›yla yerine getirmektedir. Taraf›n› ABD emperyaliz-minden seçen Taraf ve flürekas› ‘Zaman’la birlikte fikri veruhi birliktelikleri gere¤i görevlerini lay›k›yla yapmaktalar.

Sermaye örgütlerinden sürece ‘tam destek’ Bu durum sadece medyada yaflanmamakta; patron örgüt-lenmelerinden tutal›m da egemen s›n›flar ve onlara hizmeteden herkesin içinde bulundu¤u durum bu. Baflbakan Er-do¤an’›n c›mb›zlanm›fl ve salya sümük ak›tan methiye do-lu sözleri sözkonusu kesimlere de nasip oluyor.

Devletin AKP tafleronlu¤unda hayata geçirmeye çal›flt›¤›‘Kürt aç›l›m›’ndaki geliflmeler bu ve daha birçok hayrete dü-flürecek olayla devam ederken, tabii ki bu konudaki en bü-yük ifl ‹çiflleri Bakan› Beflir Atalay’a düflmekte. Hükümetin‘Kürt aç›l›m›na’ bütün çevreleri katmak istemesi, tüm ke-simlerle uzlaflma aray›fl›nda olmas›, Beflir Atalay’› sorununkilit isimlerinden biri olma seviyesine getirdi. Beflir Atalay’›ntüm siyasi partilerden talep etti¤i randevu taleplerine De-mokrat Parti (DP), Demokratik Sol Parti (DSP), DemokratikToplum Partisi (DTP) gibi partiler olumlu cevap verirken,Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Milliyetçi hareket Partisi(MHP) ret cevab› verdiler. Atalay’›n sermaye örgütleriyleyapt›¤› toplant›larda ise, MÜS‹AD, TOBB gibi sermaye örgüt-leri de AKP’nin ‘Kürt aç›l›m›na’ tam destek verdiklerini aç›k-lad›lar. TOBB, sürece olan tam deste¤ini aç›kça beyan etti.Sonuç olarak ordusuyla, hükümetiyle, sermayesiyle devle-tin bir bütün mutabakat sa¤lad›¤› ve bunun ülke tarihi içe-risinde ay›rt edici bir özellik tafl›d›¤› söylenebilir.

Atalay’›n görüflme talebine olumlu yan›t veren partiler, gö-rüflmelerde kendi çözüm önerilerini sunduklar›n›, AKP’nin‘Kürt aç›l›m›’ konusunda kendi k›rm›z› çizgilerini de çizerekesasta süreçte mutab›k olduklar›n› ifade ettiler. Atalay’›nradevu talebine ret cevab› veren CHP ve MHP ise görüflme-me nedenlerini aç›klad›lar. MHP ad›na aç›klama yapanGrup Baflkanvekili Oktay Vural, “Hükümeti uyar›yoruz. Bumilletin birlik ve beraberli¤ini savunan bir parti olarak butip safsatalarla MHP’nin kap›s›n› çalmaya kimse cüretedemez. MHP olarak bin y›ll›k kardeflli¤imizi bozacak, PKKile müzakere döneminin bafllat›ld›¤› ve onlarla el s›k›fl›ld›-¤› bir dönemde, böyle bir konuda kesinlikle bir görüflmeyaklafl›m› içinde olmayaca¤›z” diyerek randevu talebinired ettiler.

Bu süreçte rol alamaman›n öfkesini yaflayan CHP ad›naaç›klama yapan Genel Baflkan Yard›mc›s› Onur Öymenise, "Hükümet bu konudaki politikas›n› tavr›n› ortayakoymad›kça biz görüflmeye ihtiyaç duymuyoruz. Ortal›¤›kar›flt›ran yaklafl›mlara, tutumlara katk›da bulunmak ni-yetimiz yoktur. Hükümet kendi söyleyece¤ini söyleye-meden baflkalar›na söyleyerek bu meseleyi çözmeye ça-l›fl›yor. Bu do¤ru bir yöntem de¤ildir, biz bunu olumlubulmuyoruz. O bak›mdan böyle bir görüflmeyi de gerekligörmüyoruz” diyerek partilerinin görüflme taleplerini red-dettiklerini belirtti.

Yap›lan bu aç›klamalar›n ard›ndan ise Erdo¤an, Baykal veBahçeli aras›ndaki tart›flma alevlendi. Erdo¤an görüflmele-re ret cevab› veren CHP ve MHP liderlerine geniflletilmiflAKP il baflkanlar› toplant›s›nda flu flekilde seslendi; “Say›nBahçeli'ye, say›n Baykal'a bir kez daha sesleniyorum; ge-lin kap›lar›n›z› kapatmay›n. Gelin bu sürecin d›fl›nda kal-may›n, siz de katk›n›z› verin, siz de yap›c› önerilerinizi su-nun. Bu meselede mutabakat olmayacaksa hangi mese-lede mutabakat olacak? Bu mesele de uzlaflmayaca¤›z dahangi meselede uzlaflaca¤›z? Bu konuya da katk›n›z olma-yacaksa hangi meseleye katk›n›z olacak? E¤er slogan at›-larak bu mesele çözülebilseydi, bu güne kadar zaten çok-tan çözülmüfl olurdu.”

‘Kürt Aç›l›m›’ rüzgar› esmeye devam ediyor

Hâkim s›n›flar›n kendilerine karfl› geliflen her türlü dirençtende¤il, kendi kontrolleri d›fl›nda geliflme, yükselme ve patlamanoktalar› oluflturabilecek direnç noktalar›ndan korktu¤u aç›kt›r.Günümüz dünyas›nda ve kuflkusuz geçmiflte de bu direnifl oda-¤› istisnas›z silahl› mücadele olmufltur. Hiçbir otoriter gücünkendisini frenlemesine izin vermeyen, onu en haz›rl›ks›z an›n-da ve en can al›c› noktas›ndan vurma gücüne sahip bir silahl›mücadele elbette ki egemenlerin uykusunu kaç›ran, onlar› tür-lü türlü kâbuslar görmesine sebep olan yegane güçtür. Amabunun yan›nda bir de s›n›rlar› belli mücadele alanlar› vard›r kibu hiç de korkulacak bir fley de¤ildir onlar için. Bir ak›m halinebile gelen mücadele biçimleri olarak özellikle Avrupa ülkelerin-de çok rastlan›lan “yarat›c›” direnifl modelleri san›ld›¤›n›n aksi-ne sistemi zora sokmak bir yana; sistemin kaç›n›lmaz olaraküretti¤i huzursuzlu¤un deflarj edilebilece¤i alanlar olarak bizzatsistemin arac› haline getirilmifltir. Bu dan›fl›kl› bir dövüfl de¤il el-bette, ancak zafere gidecek kabiliyette bir dövüfl hiç de¤il.Bunlardan neden bahsediyoruz? Kuflkusuz günümüzle iliflkisivar. Ancak bu mücadele biçimlerinin geçmiflte hangi koflullar-da ortaya ç›kt›¤›yla da ilgili düflünmek gerek. ‘Baflar›s›zl›¤a’ u¤-ram›fl sosyalizm denemelerinin ard›nda b›rakt›¤› deneyimlerive bu deneyimlerden yola ç›k›larak hata yap›lan noktalar› ger-çekçi ve bilimsel bir gözle aramak yerine, silahl› mücadelenin,

parti örgütünün ve proletarya diktatörlü¤ünün gereksizli¤ineve her fleyden önce sorun yaratan her türlü kötülü¤ün bunlar-dan kaynakland›¤›na dair bilumum sosyal demokrat, revizyo-nist ve reformist düflüncenin kaynakl›k etti¤i bu ak›m kuflku-suz çok yayg›n.Bu düflünüfl tarz›n›n politik sahnedeki ad›mlar› da kuflkusuz dü-flünce yap›s›na uygun olarak çok daha “makul” k›l›nm›fl eylemtarzlar›yla hayat bulur. Burada geçerken de¤inmekte fayda var:eylem biçimlerinin çeflitlili¤i iyidir. Tart›flt›¤›m›z bu de¤il elbet.Tart›fl›lan esas nokta bin bir çeflit eylem biçimimizin hangi esaseylemimizi güçlendirdi¤i, hangi stratejik do¤rultunun etraf›ndaflekillendi¤idir. Tek bir amaca kilitlenmifl, iktidarlaflmay› hedef-leyen do¤ru stratejik ad›mlara hizmet eden bir silahl› mücade-leyi destekleyen her ad›m, her eylem kuflkusuz yerindedir. An-cak flimdi baflka bir rüzgâr esiyor. “Silahl› mücadele tarihte kal-d›” diyen, tarihi kendiyle bafllat›p, kendiyle bitiren bir rüzgâr…Elbette ki kimi hareketler için silahl› mücadele geçmiflte kalanbir an› olabilir. Bu, o hareketin yak›n ve uzun vadeli hedefleri,stratejisi ve ideolojisiyle ilintilidir. Hat›rlatal›m silahlara kuman-da eden ideolojidir. E¤er ideolojik olarak dar burjuva ufuklarasahipseniz elbette ki barutunuz tükenmeye yüz tutabilir. E¤erki ideolojiniz küçük burjuvazinin ki ise elbette ki bafl›ndan beriisteksizce silahlanm›fl olabilirsiniz. Ama e¤er ideolojiniz proleter

devrimci ideoloji ise, iflte o zaman “zor” ve “silahl› mücadele” sizisteseniz de yakan›z› b›rakmayacak bir tarihsel gerçek olarakönünüzde duracakt›r. Meselemize dönecek olursak… “silahl› mücadele dönemi art›kgeride kald›” söylemi bahsetti¤imiz farkl›l›klar›n üzerinden atla-n›larak genellefltirilirse ki bugün yap›lan tam olarak budur, iflteo zaman tarihi inkâr sofras›na diz k›rm›fl›z demektir. Hümanizmhevesli “yarat›c›” sol ak›mlar›n zaten geçmiflten beri “özgürlük-çü sosyalizm” vb k›l›flarla dillerinden düflürmedikleri sözlerinflimdi daha güçlü politik öznelerce söylenmesi kendilerinin nekadar da hakl› olduklar›n›n kan›tlar› olarak sunulacak kuflku-suz. Ancak rüzgara kap›lmamak gerekir. Devrimcilik ço¤u za-man ak›nt›ya karfl› yüzmektir. Bugünün en tehlikeli ak›m› isekuflkusuz silahl› mücadeleye güvensizlik yayan bu tehlikeliak›md›r. Unutmamak gerekir ki bu ak›ma karfl› en etkili müca-dele biçimi yine silahl› mücadelenin kendisi olacakt›r. Hakim s›-n›flar›n kurmak istedi¤i hegemonyan›n kabu¤unu çatlatacakolan da, kitleleri savafl›n s›ca¤›nda politiklefltirecek olan da busilahl› mücadeledir. fiimdi güncel bir tart›flma vesilesiyle, Kürtulusal sorunu vesilesiyle dillendirilen “bu savafl bizim insanl›¤›-m›z› kaybetmemize sebep oldu” söylemi nereye oturmaktad›r.Savafl›n taraflar›n› atlayan, savafl›n meflrulu¤unu d›fllayan veher fleyden önemlisi silahl› mücadeleye olan güvensizli¤in s›rt›-

n› s›vazlayan bu söylem teorik olarak kime aittir. Marksizm’emi, yoksa onda hümanist bir yön arayan reformizme mi? Alt-husser’in “Marksizm teorik bir anti-hümanizmdir” belirlemesibunu dillendirenler için ne ifade etmektedir? Soruya cevap vermeyi muhataplar›na b›rakarak son söz olarakflu gerçe¤in alt›n› bir kez daha çizmek gerekir: Güncel olarak is-ter silahl› mücadele savunulsun ister yukar›da de¤indi¤imiz gi-bi “tarihte kald›” denilerek reddedilsin. E¤er bu mücadeleye ku-manda eden çizgi problemliyse önündeki engelleri bir bir devi-rip bizim nihai hedefe ulaflmam›z› sa¤layamaz. Bunun günü-müzdeki örne¤i “Kürt aç›l›m›” ekseninde tart›fl›lan “bar›fl” mese-lesidir. Savafla neden olan koflullar de¤iflmemiflken ve devrim-ci savafl›n sürdürülmesine iliflkin sebepler oldu¤u gibi yerindedururken “bar›fl” arzulamak iflte de¤endi¤imiz gibi çizgi sorunu-na iflaret etmektedir. Sebepleri ordadan kald›rmak ve gerçekanlamda “bar›fl” için günümüzde mücadelenin esasta da silahl›mücadelenin sürdürülmesi ertelenemez bir görevdir. BununTürkiye-Kuzey Kürdistan somutunda yolu Halk Savafl› stratejisiolarak yoldafl Kaypakkaya taraf›ndan sadece teorik düzlemdede¤il pratiklefltirilerekte kurtuluflun ›fl›kl› yolu olarak tarihenakfledilmifltir. fiimdi görev dün oldu¤u gibi bugünde bu ›fl›kl›yolda gerila savafl›na yüklenmektir.

Silahl› mücadele eskide mi kald›?‹smail UçarSINIF TAVRI

317-30 A¤ustos 2009GÜNCEL

CHP, MHP gibi birçok parti ve kurumlar›n tepkileri birbirinden çok fazla de¤ifliklik arz etmedi¤i aç›k. AKP’nin görüflme talebine olumlu cevap verenler de sözümüz ona k›r-m›z› çizgilerini çekmifl, fakat emperyalizmin çözümüne karfl› koyamayacaklar›n› anlad›klar›ndan çorbada bizimde tuzumuz olsun demifllerdir.

CHP ve MHP ise ülkenin hatta Ortado¤u’nun en önemli sorunlar›ndan olan Kürt ulusal sorununun AKP hükümeti eliyle çözülmesini istememektedirler. Bu tarihsel sorununAKP hükümeti taraf›ndan ‘çözüme’ kavuflturulmas› CHP ve MHP gibi partileri zay›flatacakt›r. Bu partilerin avazlar› ç›kt›klar› kadar ba¤›rmalar› da bundand›r. Çünkü bu çö-züm program› bizzat emperyalizm taraf›ndan haz›rlanan bir çözüm yoludur. Ülke sosyo ekonomik yap›s›n›n getirdi¤i yar› sömürgeli¤in bir sonucu olarak, bu sorunu çöz-me istemi ve program› ne AKP, ne MHP ne de CHP’nin tekelindedir. Hiçbiri efendilerinin çizdi¤i s›n›rlar d›fl›na ç›kamazlar. Velhas›l CHP veya MHP flu anda hükümette olsa-lard›, ortaya koyacaklar› ‘çözüm’ yolu (biçimsel farkl›l›k olsa da) AKP’ninkinden farkl› olmayacakt›. CHP ve MHP sergiledikleri bu tutumla kendi taban kitlelerine oynamak-tad›rlar. Zira tabana oynamamalr› dahilinde yok olufllar›n› da iyi görmekteler.

Düzen partilerinin tart›flmalar› üzerine birkaç söz

Page 4: 17 - 31 Ağustos 2009 -  Sayı 159

4 17-30 A¤ustos 2009 GÜNCEL

1999 sabah› meydana gelen Kocaeli Gölcükmerkezli deprem, büyük çapta can ve malkayb›na neden olmufltu. 17 A¤ustos depre-mi, tüm Marmara Bölgesi'nde, Ankara'dan‹zmir'e kadar genifl bir alanda hissedilmifl,resmi raporlara göre 17.480 ölüm, 23.781yaral› olmufl, 505 kifli sakat kalm›fl, 285.211konut, 42.902 iflyeri hasar görmüfl; resmi ol-mayan bilgilere göre ise yaklafl›k 50.000ölüm, a¤›r-hafif 100.000'e yak›n yaral› vard›.Ayr›ca 133.683 çöken bina ile yaklafl›k 600bin kifli evsiz kald›. Yaklafl›k 16 milyon in-san, depremden de¤iflik düzeylerde etki-lendi. Bu nedenle ülkemizin yak›n tarihiniderinden etkileyen en önemli olaylardanbiri Gölcük depremi.

Halktan 24.1 milyar lira ‘deprem vergisi’topland›: Halk y›llard›r kendi yaralar›n› sar-maya çabalarken kendisini her anlamda“sosyal, halktan yana vs.” olarak tan›mlayandevlet, “halk›n yaralar›n› sarmak, zararlar›n›karfl›lamak” ad›na 10 y›l önce “geçici” olarakgetirdi¤i vergileri “kal›c›” hale getirdi! DevletMarmara depremi için bu y›l›n haziran ay›na

kadar halktan 24.1 milyar lira ''deprem vergi-si'' toplad›. Ne var ki toplanmas›na ra¤menma¤dur insanlar halen ma¤dur, halen evsiz,haklar›n› isteyenler ise polis fliddetiyle karfl›-l›yor. Daha da önemlisi uzmanlar›n, “depremriski var, buna dair önlemler al›nm›yor, dev-letin önlem almas› gerekir” uyar›lar›na ra¤-men devletin ilgisizli¤i had safhada.

Devletin kendi kurumlar› olan Maliye Ba-kanl›¤› Muhasebat Genel Müdürlü¤ü verile-ri, Devlet Planlama Teflkilat› (DPT), Türk Sa-nayicileri ve ‹fladamlar› Derne¤i (TÜS‹AD) ileDünya Bankas›n›n maliyet hesaplamalar›n-dan yararlan›larak yap›lan bir araflt›rma,devletin halk›n ç›karlar›n› ne kadar “dikka-te” ald›¤›n›n bir göstergesi. Yap›lan araflt›r-mada; 10 y›l önce geçici oldu¤u belirtilerekgetirilen vergilerin önemli bir k›sm›n›n ''ka-l›c›'' hale geldi¤i, toplanan vergilerin mikta-r›n›n, depremin öngörülen maliyetini aflma-s›na karfl›n felaketin açt›¤› yaralar›n bir tür-lü sar›lamad›¤› söyleniyor.

Devlet üçk⤛da devam ediyor!: Çeflitli ku-rumlar›n, uzmanlar›n raporlar›na ve uyar›lar›-

na ve de halk›n tepkilerine ra¤men hiçbir ön-lem almaya tenezzül etmeyen devlet, adeta‘ben bildi¤imi okurum, siz ne anlars›n›z’ eda-s› tak›narak “ek vergilere” yeni “ek”ler yapa-rak halk›n zararlar›na zarar katarak “ek kar-lar” sa¤l›yor. Devlet, depremin hemen ard›n-dan ek gelir ve kurumlar vergisi, ek emlakvergisi, ek motorlu tafl›tlar vergisi, özel ileti-flim vergisi ve özel ifllem vergisi ihdas eden4481 say›l› kanunla “zararlar›n karfl›lanmas›n›amaçlad›¤›n›”, vergilerin bu çerçevede top-lanmaya baflland›¤›n›, aç›klam›fl, fakat 4481say›l› kanunun 31 Aral›k 2003 itibariyle yü-rürlükten kald›r›lmas›na karfl›n özel iletiflimvergisini Gider Vergileri Kanunu kapsam›naalarak halk› sömürmeye ve durumdan kar-vazifesi ç›karmaya devam ediyor.

Çalmaya devam!: Özel ifllem vergisi 2004 y›-l› bafl›nda “kald›r›lm›fl”sa da 4 y›lda bu yollayaklafl›k 1,8 milyar lira devlet bütçesine ak-tar›ld›. Bunun gibi kal›c› hale getirilen ve enönemli gelir-kar kayna¤›, bugün say›lar› 65milyonu aflan, telefon abonelerinden al›nanözel iletiflim vergisi ise 10 y›lda halk›n cebin-

den 22,3 milyar lira çal›nmas›na neden oldu.

Deprem vergisine zam düflünülüyor: Eko-nomik maliyeti 17 ile 24 milyar lira aras›ndabelirlenmesine ra¤men Marmara Depremiiçin bu y›l›n haziran ay›na kadar halktan 24,1milyar lira ''deprem vergisi'' toplanm›fl ve''deprem vergilerinden'' bu y›l›n sonuna ka-dar elde edilecek gelirin ise 27,2 milyar liraolaca¤› belirtiliyor. Yani devlet ne deprembölgelerinde yaralar› sar›yor, ne de depremsonras› güçlendirilmesi gereken yap›lar› güç-lendiriyor; devlet yaralar› daha da büyütü-yor, yap›lar› daha da çürütüyor. Devlet 72milyon nüfusa sahip ülkemizde kifli bafl›naödenen deprem vergisinin miktar›n› 375 lira-ya ç›karmay› planl›yor. Çeflitli bürokrat ve uz-manlar taraf›ndan yap›lan aç›klamalar, he-men hemen tüm projelerin yurt d›fl›ndansa¤lanan kredilerle gerçeklefltirildi¤ini ortayakoyuyor. 10 y›lda toplanan 24,1 milyar liral›kvergi depremin ekonomik maliyetinin üstün-de bir para. Bu durumda deprem vergilerin-den toplanan para nerelerde kullan›ld›?

17 A¤ustos depreminin 10. y›l›nda de¤iflen bir fley olmad›

“Ayaklar bafl olmaz” diyerek iflçi-emekçilere ki-nini kusan, üretemez halde geldi¤ini söyleyerektepkisini dile getiren çiftçiye “anan› da al git” di-yen Baflbakan Tayyip Erdo¤an halka hakaret et-meye devam ediyor. Karadeniz turu gerçeklefl-tiren Erdo¤an Rize’de yine üretici köylülerinprotestosuyla karfl›laflt›. Konuflmas› s›ras›ndaekonomiden bahseden Erdo¤an’a Sevim Topçuadl› bir kad›n, “Ekonomik kriz ne oldu Say›n Bafl-bakan?" diye tepki gösterdi. Erdo¤an protestokarfl›s›nda flaflk›na döndü. Sesini yükselterek,"Say›n Baflbakan ekonomik kriz yok mu? diyenTopçu, Erdo¤an’›n korumalar› ve polisler taraf›n-dan apar topar salondan ç›kar›ld›. Erdo¤an isebilindik kabaday›l›¤›n› sergileyerek tepkisini di-le getirenleri afla¤›lad›. “Ekonomik kriz nedir nede¤ildir sorsan tan›mlamaktan aciz olan insan-lar bunlar” diyen Erdo¤an, iflçiye, köylüye,emekçiye ve ezilenlere olan kinini kustu adeta.Temsil etti¤i s›n›flara hizmette kusur etmeyen,krizi emekçi halk›n s›rt›na yükleyerek sermaye-nin yükünü alan baflbakan, krizi iliklerine kadarhisseden halka hakaret ediyor, krizin olmad›¤›yalan›n› usanmadan söylüyor ve krizle yaflama-ya al›fl›lmas›n› tembihliyor.

Egemenlerin ç›kard›¤› krizin sebebi kendileri de-¤ilmifl gibi, s›rtlar›ndan atmaya çal›fl›yorlar.Emekçilere yönelik sald›r› yasalar›yla, tasfiye dü-zenlemeleriyle, y›k›m politikalar›yla, özellefltir-melerle, sosyal-ekonomik hak gasplar›yla krizinhalk üzerindeki etkisini gittikçe derinlefltirenegemenler, bir yandan da ‘kriz bizi te¤et geçti”yalan›n› söylüyor. Oysaki son zamanlarda yok-sullu¤un ciddi boyutlara ulaflt›¤›, iflsizli¤in yüzde20’leri geçti¤i, köylünün üretemez hale geldi¤i,esnaf›n kepenlerini tek tek kapatt›¤› somut ve-rileriyle önümüzde duruyor. Durum ortadaykenve kriz hali varken baflbakan krizin olmad›¤›n›,ekonominin iyi oldu¤unu, herkese hakk›n› ver-diklerini aymazca söylüyor. ‘Kriz var’ denmesinetahammül edemeyen baflbakan, tepkisini dilegetirenleri afla¤›l›yor, ifline gelmedi¤i için dehalktan krize iliflkin iktisadi aç›klamalar bekliyor.Halk›n iktisadi analizler yapacak durumu yok;fakat kendi yaflam›ndan hareketle krizin oldu-¤unu ve bundan etkilendi¤ini söylüyor. Kriz Bafl-bakan’› ve efendilerini de¤il, halk› vuruyor. Do¤alolarak ekmeklerini kesen krizi halk›n bilmesinede gerek yok.

‘Baflbakan’›n sözleri eme¤e sayg›s›zl›¤›n›n ifa-desidir’

Hanife ATAfi (Emekli ö¤retmen)/DERS‹M:Öncelikle flunu söyleyeyim; halk krizi Baflba-kan’dan daha iyi anlar. Çünkü bu krizden etkile-nen emekçi ve ezilen kesimlerdir. Ancak halk›nBaflbakan kadar söylem özgürlü¤ü bulunmad›-¤›ndan dolay› krizi kendi kendine yafl›yor. Zatenf›nd›k üreticisine “kriz nedir anlamazlar, gelipkrizden bahsediyorlar, provokatörlük yap›yorlar”demesi eme¤e karfl› sayg›s›zl›¤›n›n ifadesidir. Krizçok yönlü bir sözcüktür. Kriz siyasal iktidar›nekonomik, ideolojik ç›kmaz›d›r. Dolays›yla iktida-r›n içinde yaflad›¤› ç›kmazdan en çok etkilenecekolan halkt›r. Tüm bunlardan kaynakl› kriz; iflçile-rin iflten at›lmas›, tüccarlar›n mallar›n› kaybetme-si, küçük esnaflar›n iflas etmesidir. Bundan y›llarönce Bülent Ecevit’in baflbakan oldu¤u dönem-lerde halktan birinin Ecevit’e kasa f›rlatmas› eko-nomik krizin o dönemlerde de var oldu¤unungöstergesidir. Yani demek istedi¤im kriz her za-man vard›r ve olacakt›r. Yine o dönemlerde dev-let bankalara el koydu. Örne¤in; Halis Toprak veCem Uzan gibilerinin bankalar›na el koydu. Asl›n-da yolsuzluk diye el konuldu ama bu esasta ken-dilerinin (iktidar›n) yolsuzlu¤udur. Ayr›ca devleten çok bütçesini savafla ay›rmaktad›r. Türkiye’debirçok yeralt› ve üstü zenginlikleri mevcuttur.Bunlardan elde edilen gelirlerin birço¤u savaflaayr›lmaktad›r. Dedi¤im gibi devlet her krizdekendi cebini doldurursa di¤er ezilen bütün ke-simler zarar görecektir.

Hasan GÜNDÜZ (Çiftçi): Baflbakan’›n cebi dolu,krizin ne oldu¤unu kendisi bilmiyor. Halk›n neçekti¤ini bilmiyor, halktan uzak kapal› kap›lar ar-kas›ndan politikalar yürütüyor. Arkas›ndaki oymiktar›n› güvence olarak bilip, halka s›rt›n› dönü-yor. Kriz beni etkileyemez, ben 82 yafl›nda kendipilimle idare ederim. Ne kadar beni etkilemesede komflular›m›, ailemi ve çocuklar›m› etkilemifl-tir. Onlar› etkileyen kriz beni de etkilemifl say›l›r.Ondan benim de huzurum bozulmufl olur.

Nihat UZ (Kuaför): Bir Baflbakan olarak onu ikti-dara tafl›yan bireylere karfl› böyle bir tutum ser-gilemesini yad›rg›yorum. Baflbakan’›n bu tür ko-

nuflmas› iktidar süresince al›fl›lagelen tipik ko-nuflmas›d›r. Krizin beni etkiledi¤inden pek sözedemem. Bunun sebebi de küçük bir bölgedeyaflamam›z ve sanayi kurulufllar›n›n bulunma-mas›d›r. Krizin as›l ma¤durlar› ve göstergeleri bü-yük flehirlerde kapat›lan fabrikalard›r, sanayi ku-rulufllar›d›r, iflten ç›kar›lan emekçilerdir, iflçilerdirve f›nd›k üreticisidir.

‘Kriz zenginleri de¤il, garibanlar› vurdu…’

Netay Özcan (Anketör)/ADANA:Tüketici paneli yapan bir flirkette panel temsilci-si olarak çal›fl›yorum. Yapt›¤›m›z ev ziyaretlerin-de krizin aileleri nas›l etkiledi¤ini görüyoruz. Ge-nellikle “kriz nedeniyle maafllar›m›za zam alama-d›k, flirketimizin gerekçesi; kriz oldu¤undan dola-y› zam yapamayaca¤›z” yönünde oluyor. Ailemlebirlikte yaflayan biri olarak evdeki harcama du-rumu biraz daha k›s›tl› bir flekilde yap›lmaya bafl-land›. Bunu flöyle aç›klayabilirim; daha hesapl›al›flverifl için ucuz marketlere ve indirim günle-rinde al›flverifl yapmaya özen gösteriyoruz. Ziya-ret etti¤imiz evlerde de genel anlamda al›flverifl-lerinde ciddi bir düflüfl yaflanmakta oldu¤unu herhafta doldurduklar› al›fl verifl formundan görebi-liyoruz. Ailelerdeki bireylerin ço¤u kriz bahane-siyle ya iflten ç›kart›lm›fl durumda ya da maaflla-r› iflyeri taraf›ndan ödenmemekte. Hatta ve hat-ta yaflanan bu krizden dolay› insanlar›n evindehuzursuzluk bafl göstermektedir.

Taner N. (Berber): Y›llard›r berberlik mesle¤i ileu¤rafl›yorum. Kriz, Tayyip’e göre hava c›va. Onlar10-15 milyar maafl al›yor, her fleyleri avanta, mil-lete gelince yüzde üçlerle yüzde befllerle insan-lar› kand›r›yorlar. Tayyip’in bizi te¤et geçti deme-si… Hiçbir fley de¤il, delip geçti asl›nda. Buradabilmiyorum kendi gözüyle bakarsan›z, zengin ta-raf› düflündü¤ü için insanlara oyalama süreci su-nuyor. Ya abi kriz zenginleri de¤il, garibanlar›vurdu… Bugün Tayyib kendi zengin kesimine hertürlü avantaj› sundu, her fleyi sundu. Bugün ken-di çevresine göre kriz yok, bugün toplumun %70-80’ni gariban kesim oldu¤u için daha çok vurdu.Baflbakan filan, IMF, flu bu anlaflma yapmayacakflimdi gazetelerde görüyoruz nelerle u¤rafl›yoruz.Yani bilmiyorum adamlar kafalar›na göre hare-ket ediyorlar.

Cemre T. (Avukat): Tabi toplum üzerindeki krizyap›sal bir kere. Sistem bu flekilde oldu¤u sürecekriz bu flekilde devam edecek, ki kapitalist sis-tem bundan beslenir. Kriz de zaten var olan eflit-siz gelir da¤›l›m›n›, eflitsizler aras›ndaki aray› da-ha da aç›yor. Bu da toplumun içerisindeki halk›nsuç oranlar›na yans›yor, aile içerisindeki boflan-ma olaylar›na yans›yor. Mesela ifl davalar›na yan-s›yor, toplu iflten ç›karmalara ve devam›na yan-s›yor… Buna karfl› tepkileri dindirmek ve hukuk-sal anlamda gö¤üs germek için hükümet de kriz-den dolay› iflçilere daha a¤›r yasa maddeleri içe-ren kanunlar ç›kart›yor. Son iflçi yasas› da bunabir örnektir. Böylelikle hak aramalar›n›n da önü-ne geçerek iflsiz kalan iflçileri bir anlamda haks›zda b›rakm›fl oluyorlar. Öte yandan ceza davalar›da art›yor. ‹nsanlar ekonomik sebeplerle düfltük-leri darbo¤az sonucunda doland›r›c›l›k ve baflkafleylere meyil ediyorlar, fliddet art›yor, özellikleboflanma davalar›n›n art›fl sebebi genel olarakekonomik kriz.

‘Halktan kopuk yaflad›¤› için böyle konufluyor’

Semir Özdü (Esnaf)/MERS‹NGenel olarak ülke ekonomisine büyük bir yans›-mas› var krizin. Nas›l denir; millette para yok anla-yaca¤›n›z. Para dönmüyor piyasada, her kesimede yans›yor kriz. Üretici de, tüketici de ma¤duroluyor. Yani krizi çok derinden hissediyoruz. TayipErdo¤an’›n dediklerini dengesizlik olarak de¤erlen-diriyorum. Halk›n içinde olmad›¤› için, halktan ko-puk yaflad›¤› için, kendisi bilmedi¤i için böyle ko-nufluyor. Halk›n içine girse, halk›n ne çekti¤ini gör-se böyle bir konuflma yapmaz. Halk› afla¤›lamaz.

Asaf Turan (Esnaf): Kriz kendi iflyerimde var.Çeklerimi ödeyemiyorum. Kredi kart› borçlar›mvar, onlar› ödeyemiyorum. Genelde kriz var; amahalk bilinçsiz, bunun fark›nda de¤il. Biz esnaf ola-rak durumun fark›nday›z, bize sorarsan›z biz bili-riz. Ama normal bir vatandafla sorarsan›z bilmez,yani anlamaz.

Orhan Ural (Seyyar sat›c›): Ekonomik kriz insa-n›n, yaflam›n ta kendisidir. Ekonomik kriz olmasabu kadar sorunla karfl›laflmazd›k. Kendi ad›masöyleyeyim seyyar sat›c›l›k yap›yorum, zab›talar-

la bu kadar yüz göz olmazd›m. Belediye baflkan›-n›n olsun, di¤erlerinin olsun naz›n› çekmezdim.Burada bu flekilde oturmazd›m en az›ndan. Eko-nomik kriz olmasayd› bunlar olmazd›. Daha rahatbir yaflam tarz› olurdu; çocuklar›m için iyi bir ge-lecek olurdu, gelece¤ime daha güvenle bakabi-lirdim. Sadece bu de¤il, psikolojik yans›malar› davar krizin, maddi yans›malar› yan›nda. Eve gitti-¤imde cebimde para olmad›¤›nda çocuklar›mabir fley götürmedi¤imde evimin, çocuklar›m›n ih-tiyaçlar›n› karfl›layamad›¤›mda psikolojik olarakbana yans›yor. Bunun yans›malar› eflimin, çocuk-lar›m›n kalbini k›rmaya kadar var›yor.

‘Krizi baflbakandan daha iyi biliyoruz, çünkübiz yafl›yoruz’

Ali Alagöz: (‹flçi)/ ANKARABu memlekette kriz tabii ki var, hem de yüzdeyüz. Mesela ben 20 sene önce kazand›¤›m para-y› flimdi kazanam›yorum. Yani flimdi bakmak ge-rekiyor; asgari ücret bu memlekette kaç lira? Evkiralar› 400 k⤛t, asgari ücret 500 k⤛t, bu nas›lbir çeliflki. Nas›l geçinecez Baflbakan’a sormakgerekir. Yani bu kriz Baflbakan ve çevresini etki-lemiyor. Kriz Baflbakan’› niye etkilesin ki? Kriziyaratan onlar. Baflbakan ben demokrat›m diyorama her fleyi k›s›tl›yor bu ülkede.

Musa Duran (‹flçi): Bence memlekette kriz var,hem de afl›r› bir flekilde var. Baflbakan herhaldekrizin ne demek oldu¤unu hiç bilmiyor, biz on-dan daha iyi biliyoruz çünkü krizi biz yafl›yoruz,Baflbakan de¤il. Baflbakan ekmek, yol ve kazan-c›m›z›n ne kadar oldu¤unu bilmiyor. Asgari ücre-tin 500 milyon oldu¤u bir memlekette ev kirala-r› 400 milyon. Yol paras› günlük gidifl gelifl 3.50 TLoldu, ekmek harcamas› ayl›k dört yüz milyonubuluyor. Baflbakan hesaplas›n ayl›k kaç para edi-yor. Memlekette kriz var m›, yok mu o zamansöylesin. Do¤ru, Baflbakan aç›s›ndan kriz yok,çünkü mecliste kriz yok, AKP’de kriz yok. Amabiz vatandafllarda kriz var.

An›l fiahingöz (Ö¤renci-‹flçi):Kriz kapitalizmin yaratt›¤› bir kirdir. Krizi aç›kla-mak gerekirse ifl adamlar›n›n ya da zengin kesi-min karlar›na kar katan, azla yetinmeyip fazlaparaya susam›fl olan patronlar›n yaratt›¤› bir kriz-dir. Kriz bahanesiyle patronlar binlerce iflçiyiemekçiyi iflten at›yor. fiuanda bakt›¤›m›zda kriztabii ki var. Kendimden yola ç›karak bir fleylersöyleyeyim. Ben ö¤renciyim, bu kadar harç para-s› yetmiyormufl gibi flimdi de harçlara zam yap-maya çal›fl›yorlar. Ben de bu harç paras›n› yat›ra-mad›¤›mdan kaynakl› çal›flmak zorunda kal›yo-rum. Bu da krizin bir etkisi de¤il midir? Yani flim-di bakt›¤›m›zda kriz ortam› olmasa ve devlet biz-leri bu flekilde sömürmese… Devlet okullar› ad›alt›nda okuyoruz gibi gözüküyor; ama devlet bizyoksul emekçi insanlardan harç paras› al›yor, buda yetmiyormufl gibi bir de üstüne krizi ekliyor.Yani bu kriz Baflbakan vb gibi insanlar› etkile-mez, çünkü o krizi kendileri yaflam›yor, bizler ya-fl›yoruz. Özetleyecek olursam; bu kriz beni ciddiflekilde etkiliyor. Kriz vard›r ve etkisini ben ken-dim yafl›yorum.

Halk krizi iliklerine kadar hissediyor!

Marmara depremi ma¤duru ve Bar›nma hakk› için mücade-le eden Ar›zl› halk› depremin 10. y›ldönümünde polisin sal-d›r›s›na u¤rad›. Hibe parayla yap›lan evlerini koruyan dep-remzedelere polis vahflice sald›rd›. Bölge Çal›flma MüdürYard›mc›s› Ercan Kale'nin evinin dün Ar›zl› konutlar›na tafl›n-mak istenmesi üzerine, depremzedeler sitenin giriflinde ba-rikat kurarak eflyalar› getiren kamyonu engellemek istedi.Ancak polis ekipleri barikat önünde duran vatandafllaravahflice sald›rarak, kamyonu içeri ald›. Sald›r› s›ras›nda 4 va-tandafl› gözalt›na alan polis, çok say›da vatandafl›n da yara-lanmas›na neden oldu. Depremzedelerden Necla Azak, dev-letin polisinin 17 A¤ustos'un 10 y›l›n› depremzedeye dayakatarak karfl›lad›¤›n› belirterek, “Bizim ac›m›z› böyle mi pay-lafl›yorsunuz. 4 gün 4 gece çocuklar›m› enkazda arad›m. Bu-raya gelen bürokratlar deprem flehitlerinin kan› üzerindeoturuyor. Bu evlerin duvarlar›ndan çocuklar›m›z›n, efllerimi-zin, sevdiklerimizin kan› ak›yor. Bu devlet ölülerinin paras›-n› yiyor. Biz bu evlerden ç›kmayaca¤›z. Buras› Irak hüküme-ti taraf›ndan depremzedeye hibe edildi. Al›n eflyalar› gidinburadan. Bizi ac›lar›m›zla rahat b›rak›n. B›rak›n ölülerimizinan›s›na okutaca¤›m›z mevlitte rahat olal›m. Sizlerin hiç mivicdan› yok. Bir kez olsun bu devlet ölüsüne a¤layana vic-danl› davrans›n” dedi.

Ar›zl› halk›na 10. y›l daya¤›

Baflbakan, “Ekonomik kriz nedir ne de¤ildir sorsan tan›mlamaktan aciz olan insanlar bunlar” dedi¤i halka, ekonomik krizden anlay›p an-lamad›¤›n› sorduk. Çeflitli ilerden farkl› kesimlerdeki insanlara sordu¤umuz soruya verilen cevap ‘krizi sefa sürenlerin de¤il, cefas›n› çe-kenlerin bilece¤i’ yönündeydi. Ayn› flekilde halk krizi bilmekle kalm›yor, etkisini iliklerine kadar hissediyor.

AL‹

ALA

Z

AN

IL fi

AH

‹NG

ÖZ

MU

SA D

URA

N

ORH

AN

URA

L

SEM

‹R Ö

Z

Page 5: 17 - 31 Ağustos 2009 -  Sayı 159

517-30 A¤ustos 2009GENÇL‹K

Gerici dünya sisteminin ve Türk hâkim s›n›flar›-n›n sald›r›lar› yo¤unlaflt›kça ezilen milyonlar da-ha a¤›r koflullarla yüz yüze kalmaktad›r. Bahsiniyapt›¤›m›z a¤›r koflullar, dün oldu¤u gibi bugünde, bu koflullar› ortadan kald›racak devrimci birmüdahaleye ihtiyaç duymaktad›r.Gazetemizin sayfalar›nda dünyada ve ülkemiz-de yaflanan olaylara uzun uzad›ya de¤inmemizeve bunlar› bilimimizin ›fl›¤›nda yorumlamam›zavesile olan neden prati¤in bu gerçekler üzerin-den yükselmesidir. Fakat bir bafl›na sorunlar› tespit etmek yetmez.Sadece sorunlar› bilmek ve sorunlar üzerine ko-nuflmak çözüme dönük pratikler sergilenmedi¤imüddetçe hiç bir anlam ifade etmez. Böylesi birpratik mevcut gericili¤i için için büyütmek anla-m›na gelir. Öyleyse ihtiyac›m›z olan lafazanl›kde¤il devrimciliktir. Devrimci hareketin önemli oranda s›k›nt›lar ya-flad›¤› her birimizin üç afla¤› befl yukar› dile ge-tirdi¤i fleylerdir. Hemen her birimiz sorunlar› ve

sorunlara yol açan nedenleri tarif etmemize kar-fl›n olmas› gerekeni hayata geçirme konusundayetersiz kald›¤›m›z da, yapt›¤›m›z tespitler kadargerçektir. Belki de buradan bafllamal›. Bu yeter-sizliklere zemin sunan nedenlerden, kendimiz-den...Hâkim s›n›flar›n “demokrasi” ve “özgürlük”maskesi alt›nda giriflti¤i kapsaml› sald›r›lar›n ya-k›n dönemde ortaya ç›karaca¤› “yeni” sonuçlar,devrimci hareketi her yönüyle zor bir sürecinbekledi¤ini göstermektedir. Hakim s›n›flar›n; re-formist-revizyonist hareketler, liberaller, sat›l›kkalemflorlar ve kendisine hizmet eden daha on-larca araçla giriflti¤i bu kapsaml› sald›r›lar, önü-müzdeki süreçte devrimci güçlere daha yo¤unbir flekilde yönelecektir. Devrimci güçlere yönelecek sald›r›lardan bahse-derken sadece bask›nlar, gözalt›lar ve tutukla-malardan bahsetmiyoruz. Kan›m›zca, giriflilenkapsaml› ideolojik sald›r›lar›n yan›nda böylesifiili yönelimler “daha hafif” kalmaktad›r. Hâkim

s›n›flar›n “demokratikleflme” aç›l›mlar› ard›nagizlenen ve halk›n en “sa¤›ndan” en “soluna”kadar hemen bütün kesimlerince tart›fl›lan “Kürtaç›l›mlar›” ve “Alevi aç›l›mlar›” bu sald›r›lar›nson örneklerindendir.Birkaç cümlede ifade etti¤imiz bu büyük sorun-lar›n çözümü her yönüyle geliflkin örgütlü birmücadele talep etmektedir. Halk›n iktidar›n› te-sis etmek kolay de¤ildir. Onun için “al›flkanl›k-lardan” ve yetersizliklerden s›yr›lmal›y›z. Sorun-lar›n çözüm yolu aç›kt›r. Yap›lmas› gereken ide-olojiyi kavramak, günü do¤ru yorumlamak vepratik faaliyette derinleflmektir. Bunun ötesindebir çözüm yoktur.Hâkim s›n›flar›n kapsaml› sald›r›lar›n› bofla ç›-karmak onlarla her alanda mücadele edecek birörgütün varl›¤›yla mümkündür. Onun için boflaharcanacak bir dakikam›z dahi olmamal›d›r.Marks’›, Engels’i, Lenin’i, Stalin’i, Mao’yu tekrartekrar okumak, uluslararas› komünist hareketintarihine bununla birlikte dünya ve ülke tarihine

vak›f olmak, ekonomi ve felsefeyi ö¤renmek, ye-

ni demokrasi mücadelesini sald›r›lar karfl›s›nda

koruman›n ve güçlendirmenin ve elbette bunla-

r› pratikle buluflturmak yegâne dayana¤›d›r.

“Devrimci teori olmadan devrimci pratik ol-

maz!” diyorsak gere¤ini yerine getirmek zorun-

day›z. El yordam›yla yürüyenler de¤il dünya ve

ülke gerçe¤ini bilimimizin rehberli¤inde kavra-

yanlar ve yeni demokrasi mücadelesini büyü-

tenler olmal›y›z. Süreç “içi bofl sloganlarla” gö-

¤üslenemeyecek kadar a¤›r ve kapsaml› ilerle-

mektedir.

Halk gençli¤i, önümüzdeki sürecin zorluklar›n›

görerek bütün kurumlar›m›z› güçlendirmelidir.

Aya¤a kalkal›m ve yeni demokrasi mücadelesi-

nin rehberli¤inde daha nitelikli ve kitlesel bir

gençlik hareketi ve halk hareketi yaratmak/yara-

t›lmas›na ön ayak olmak için seferber olal›m.

‹deolojimizi kavrayal›m, günü do¤ru yorumlayal›m ve pratikte derinleflelimSinan Çak›ro¤luGENÇ YORUM

Ö¤renci Seçme S›nav› (ÖSS) sonuçlar›n›n aç›klanmas›yla

e¤itim sisteminin içinde oldu¤u durum bir kez daha göz-

ler önüne serildi. YÖK’ün yapboz tahtas›na çevirdi¤i ÖSS

sistemi tüm düzenlemelere ra¤men bir ifle yaramad›¤›n›

gösterdi. Yaman›n art›k dikifl tutmad›¤› dün aç›klanan s›-

nav sonucuyla bir kez daha görüldü. Özellikle YÖK’ün ter-

cihlerden önce baraj› geçen aday say›s›n› artt›rmaya yö-

nelik yapt›¤› düzenleme ile 2009-2010 akademik y›l› için

lisans ve ön lisans programlar›nda yapt›¤› 87 bin 855 kifli-

lik kontenjan art›fl›na ra¤men 26 bin 639 lisans, 61 bin

938 ön lisans olmak üzere 88 bin 571 kontenjan bofl kal-

d›. Bu y›lki ÖSS’de 429 bin 900 üniversite aday› aç›kta ka-

l›rken, 1468 okul birincisi herhangi bir programa yerlefle-

medi. Aday say›s›nda azalma olmamas›na ra¤men tercih

yapma oranlar›nda ciddi düflüfl yaflanmas› dikkat çekti.

Konuya iliflkin aç›klama yapan E¤itim ve Bilim Emekçileri

Sendikas› (E¤itim-Sen) bu durumun “Eflitsizlik, adaletsizle-

rin ve yanl›fl politikalar›n sonucu” oldu¤unu belirtti.

ÖSYM Baflkan› Yar›ma¤an, yaflananlara flafl›rm›fl(!)ÖSS’de her y›l de¤ifliklik yap›p sistemi kevgire çeviren, bu-

na ra¤men istediklerini elde edemediklerinden yak›nan

ÖSYM Baflkan› Ünal Yar›ma¤an, süt dükmüfl kedi misali

flaflk›nl›¤›n› dile getirdi. ÖSS'yi kazanarak tercih formu

gönderen 958 bin 628 adaydan 528 bin 728’i üniversiteye

yerleflti. YÖK, taban puanlar›n› geri çekti ama 88 bin 571

kontenjan yine boflta kald›. Okul birincilerinin de durumu

farkl› de¤il. 7 bin 755 okul birincisinden bin 468'i herhan-

gi bir bölüme yerleflemedi. Geçen y›l ise 4 bin 260 okul bi-

rincisinden 719'u aç›kta kalm›flt›. Yar›ma¤an ise bu duru-

ma flafl›rd›¤›n› söyledi. Yar›ma¤an, bu kadar çok okul bi-

rincisinin aç›kta kalmas›n›, 2008'de düz liselerin mezun

vermemesine ba¤lad›. Yar›ma¤an’›n, 88 bin 571’lik bofl

kontenjana getirdi¤i aç›kllaman›n ise de¤eri kendinden

menkul: “YÖK’ün kald›rd›¤› katsay›lar nedeniyle birçok

meslek liseli tercihlerini önümüzdeki y›la b›rakt›!”

‘Eflitsizlik, adaletsizliklerin ve yanl›fl politikalar›n so-nucudur’E¤itim-Sen yapt›¤› aç›klamada ÖSS tablosuna dikkat çe-

kerek e¤itim sistemindeki sorunlara de¤indi. E¤itim-Sen,

“Tablodan ç›kar›lmas› gereken ilk sonuç, YÖK’ün taban

puan›n› indirmifl olmas›na ra¤men bir lisans ya da ön li-

sans program›na yerleflen ö¤renci say›s› aras›nda belirgin

bir fark vard›r. ÖSYM’nin aç›klam›fl oldu¤u rakamlara göre

88 bin 571 kontenjan boflta kalm›flt›r. Anlafl›lan o ki,

YÖK’ün taban puan›n› afla¤›ya çekmesi bile kontenjanlar›

doldurmaya yetmemifltir” dedi. E¤itim-Sen, bunun tam

bir fiyasko oldu¤unu belirterek, ÖSYM Baflkan›’n›n iddiala-

r›na flöyle yan›t verdi: “2009 ÖSS sonuçlar›, e¤itim siste-

mindeki eflitsizlik, adaletsizliklerin ve yanl›fl politikalar›n

sonucudur.”

E¤itim-Sen: Tam bir fiyaskoE¤itim-Sen, sistemin kronik sorunlar›na iflaret ederek flöy-

le devam etti: “Önemli olan sadece sonuçlara bakarak yo-

rumlar yapmak de¤il, bu olumsuz sonuçlar› ortaya ç›ka-

ran nedenlere yönelmek ve çözüm için somut ad›mlar at-

makt›r. E¤itim Sen, bu konuda tüm yetkilileri sorumlulu-

¤a ça¤›rmakta, hükümeti e¤itimde ve yüksekö¤retimde

yaflanan eflitsizlikleri giderecek somut ad›mlar atmaya

davet etmektedir.” E¤itim-Sen, yaln›z sonuçlar› de¤il son-

ras›na da iflaret ederek, ö¤rencilerin bar›nma,, harçlar ve

di¤er sorunlar›na dikkat çekerek, emekçi çocuklar›na üni-

versite kap›lar›n›n fiilen kapat›ld›¤›n› kaydetti.

E¤itim sisteminin halibir kez daha gözlerönüne serildi

Yüksek Ö¤retim Kurumu (YÖK) taraf›ndan katk› pay›ad› alt›nda al›nan har(a)çlara ö¤rencilerin tepkileri bü-yüyor. YÖK’ün harç zamlar›na yüzde 8 ila yüzde 500oran›nda zam yapma önerisi üzerine her kesimdentepki gelmifl ve ö¤renciler yapt›klar› eylemlerle harçzamlar›n› protesto etmifllerdi. Ülkenin birçok ilindeyap›lan protesto eylemlerini izleyen günlerde YÖK ta-raf›ndan önerilen yüzde 500 zam önerisini kabul edil-memifl ve harçlara yüzde 8 oran›nda zam yap›lmas›konusunda karar k›l›narak konuyu Bakanlar Kuru-lu’na tafl›nm›flt›. Üniversite ö¤rencileri ise protesto ey-lemlerine devam ederek yap›lan yüzde 8 zamm›n dageri çekilmesini istediler. Ö¤renciler sadece zamlar›n

geri çekilmesini de¤il, harçlar›n tümden kald›r›lmas›n›,paras›z e¤itim yap›lmas›n› talep ediyor. Harç zamlar›-n›n görüflülece¤i Baflbakanl›k binas› önünde eylemyapmak için çeflitli illerden Ankara’ya gelen Genç-Senüyelerine polis gaz bombalar›yla sald›rd›, birçok kifliyigözalt›na ald›.

‹STANBUL- ‹stanbul’da bulunan üniversitelerde okuyanö¤renciler, Galatasaray Lisesi önünde bir araya gele-rek “Paras›z e¤itim istiyoruz. Harçlara hay›r” pankart›-n› aç›p Taksim Tramvay Dura¤›’na kadar yürüdü. Ta-leplerini içeren dövizler tafl›yan üniversite ö¤rencileri,yürüyüfl boyunca “Soka¤a, eyleme, özgürleflmeye”,

“Paras›z e¤itim istiyoruz”, “Müflteri de¤il ö¤renciyiz”sloganlar›n› att›lar. Halk›n ö¤rencilere alk›fllarla destekverdi¤i yürüyüflün ard›ndan Tramvay Dura¤›’nda ba-s›n aç›klamas› yap›ld›.Ö¤renciler ad›na aç›klama yapan Beril Karadeniz, zam-larla as›l hedeflenenin, e¤itim masraflar›n› tamamenkiflilerin üzerine y›kmak oldu¤unu söyledi. Neo-liberalpolitikalarla birlikte insan›n temel hakk› olan her fleyinmetaya dönüfltürüldü¤ünü dile getiren Karadeniz, ya-p›lmas› hedeflenen zamlara ve harç uygulamas›nakarfl› her yerde seslerini yükselteceklerini vurgulaya-rak, “Zam oran›n›n düflmesi bizler için önemli de¤ildir.Bizler paral› e¤itimin her yans›mas›na karfl› mücadele-mize devam edece¤iz. fiimdi zaman, sokaklar› ›s›tma-n›n zaman›d›r. fiimdi zaman, sokaklarda sesimizi yük-seltmeye devam etmenin zaman›d›r” dedi.

ANKARA- Üniversite har(a)ç zamlar›na karfl› çeflitli ey-lemlerle tepkisini dile getiren ö¤renciler, harçlara ya-p›lacak zamm›n görüflülece¤i Baflbakanl›k binas›nayürümek isteyince polisin sald›r›s›na u¤rad›. 14 kifli-nin gözalt›na al›nd›¤› sald›r›da çok say›da ö¤renci ya-raland›.Birçok ilden Ankara’ya gelen Genç-Sen üyeleri har(a)çzamlar›na tepki göstermek için sabah saatlerinde K›-z›lay Yeni Karamürsel binas› önünde topland›. “Harç-lara Zam Yapt›rmayaca¤›z” pankart›n›n tafl›nd›¤› ve“Hak verilmez al›n›r”, “Eflit, paras›z, bilimsel, anadildee¤itim” , “Harçlara de¤il maafllara zam”, “Ö¤renciyede¤il, YÖK’e barikat”, “Paras›z e¤itim hakt›r” sloganla-r›n›n at›ld›¤› eylemde ö¤renciler Baflbakanl›k binas›nado¤ru yürümek isteyince polis engeliyle karfl›laflt›lar.Bakanlarla görüflmek için bekleyen Genç-Sen heyetigözalt›na al›n›rken polis, ö¤rencilere gaz bombalar›y-la sald›rd›.

ESK‹fiEH‹R- Genç-Sen üyeleri harç zamlar›na karfl› Eski-flehir Hamamyolu güzergâh›nda eylem gerçeklefltirdi.K›z›lay ifl merkezi önünde toplanan Genç-Sen'lilereö¤renci velileri ve demokratik kitle örgütleri de kat›-larak destek verirdi. Buradan Yediler Park›’na yürü-yen ö¤renciler "Harçlara de¤il maafllara zam", “Harçzamlar› geri al›ns›n” sloganlar›n› att›lar.Yürüyüflün ard›ndan Genç-Sen ad›na yap›lan aç›kla-mada, "Haftalard›r harç zamlar›na karfl› bir direnifli ör-gütlüyoruz. Tam 1 ayd›r hep ayn› fleyi hayk›rd›k; harç-lara zam yapt›rmayaca¤›z. Bugüne kadar çok fley söy-ledik. Dedik ki ekonomi küçülüyorsa siz bu halktanve ö¤rencilerden neye göre harç ücretlerini büyük is-tiyorsunuz? Dedik ki maafllara %3 zam oran› belirle-yen hükümet harç zamlar› oranlar›n› neye göre belir-liyor? Paral› e¤itim ve zam hayallerini kuran sizlerinbu hayallerini bozana kadar karfl›n›zda dimdik dur-maya devam edece¤iz” denildi. D‹SK Emekli-Sen Bafl-kan› Baflarener’in de aç›klamada bulundu¤u eylem,alk›fllar ve sloganlar eflli¤inde sonland›r›ld›.

DEN‹ZL‹- Pamukkale Üniversitesi Harç Zamm› Karfl›t› Ö¤-renciler taraf›ndan yürütülen yaklafl›k iki haftal›k ça-l›flma, kampus içerisinde yap›lan yürüyüflle sonland›-r›ld›. Kampus içinde bildiri da¤›t›m› yapan ö¤renciler,zamlar›n krizin yaratt›¤› tahribatla bunalan emperya-lizmin ihtiyaçlar› do¤rultusunda gerçeklefltirildi¤i vur-gulanarak, bu zamla birlikte ö¤rencilerin iyice müflte-ri haline getirildi¤i belirtildi.

Har(a)ç zamlar›na tepkiler büyüyor

Page 6: 17 - 31 Ağustos 2009 -  Sayı 159

F‹SKOB‹RL‹K taraf›ndan ma¤dur edilenve fiekerbank taraf›ndan icral›k olan f›n-d›k üreticileri eylem yapt›.

‹cral›k durumuna düflürülen f›nd›k üreti-cileri 11 A¤ustos’ta Ordu’da eylem yapa-rak F‹SKOB‹RL‹K'i protesto etti. fieker-bank'›n F‹SKOB‹RL‹K'ten alacaklar› karfl›-l›¤›nda borç verdi¤i daha sonra da icragötürdü¤ü f›nd›k üreticileri, F‹SKOB‹RL‹K

binas› önünde durumu protesto etti.Üreticilere alacaklar›n› ödemeyen ve ic-ral›k duruma düflmelerine neden olanF‹SKOB‹RL‹K önünde bir araya gelen üre-ticiler, icra sürecinin durdurulmas›n› is-tediler. Üreticiler ad›na Tüm Köy-Sentemsilcisinin yapt›¤› aç›klamada f›nd›küreticisinin ma¤duriyetinin giderilmesigerekti¤i ifade edildi. Yap›lan aç›klama-larda f›nd›k üreticilerinin eylemlerinedevam edece¤i belirtildi. Ayr›ca Bulan-cak'ta kurulan f›nd›k masas›n›n da ku-

rulmaya devam edilece¤i, benzer birf›nd›k masas›n›n da Ordu'da kurulaca¤›ve imza kampanyas› düzenlenece¤i du-yuruldu. Cuma günü ise Giresun F‹SKO-B‹RL‹K önünde bir eylem yap›lacak.

F›nd›k-Sen: F›nd›¤›n fiyat› 6,86 TLolmal›d›r: Bu y›lki al›m›n insanca veeme¤i karfl›layacak bir maliyetle al›n-

mas›n› isteyen F›nd›k üreticileri, hükü-mete acil talepler sundu

Hükümetin f›nd›k taban fiyat›n› belirle-me zaman› yaklafl›rken üreticiler, emek-lerinin karfl›l›¤›n› alabilecekleri bir fiyatkonusunda taleplerini sunuyorlar. F›nd›kÜreticileri Sendikas› (F›nd›k-Sen), bu y›l›nmaliyetlerini göz önüne alarak f›nd›k fi-yat›n›n 6.68 TL olmas› gerekti¤ini aç›kla-d›. Yapt›¤› yaz›l› aç›klamada, maliyet he-saplamas›nda dünyada yetiflen di¤er

ürünlerin hesap kriterlerini esas ald›kla-r›n› belirten F›nd›k-Sen flu ifadelerde bu-lundu: “Farkl› kesimler taraf›ndan farkl›maliyet fiyatlar›n›n dillendirildi¤i bir or-tamda maliyet çal›flmalar›n› yaparkenbu y›lki girdi fiyatlar› art›fl›nda da, AKPhükümetinin enflasyon hedeflerini bazald›k. Hal böyleyken bile 1 kg f›nd›¤›nç›plak maliyetini 4.58 TL olarak ç›kmak-

tad›r. Ç›kan bu maliyet fiyat›n›n üzerine%25 kar pay› + %20 insanca yaflama pa-y›n› ekledi¤imizde; 1 kg f›nd›¤›n referansfiyat›n›n 6.86 TL olmas› gerekmektedir.”

‘F›nd›klar›m›z sökülmesin’: F›nd›kal›m›nda F‹SKOB‹RL‹K varken ve destek-lenmezken, TMO’ya al›m yapt›r›ld›¤›n›,daha sonra hiçbir fleyi çözmeden f›nd›kal›m›ndan el çekildi¤ini hat›rlatan F›n-d›k-Sen, hükümete acilen karfl›lanmas›için flu taleplerde bulundu:

� Dönüme 150,00 TL olarak verilecekdestek paralar› art›r›ls›n. Bu art›fl; piya-sada oluflan f›nd›k fiyat› ile aç›klad›¤›m›zreferans fiyat› aras›ndaki fark kadar ol-mal›. Belirlenen bu fark her ay sonundapeflin olarak ödenmelidir. Böylece kamuhiç olmazsa üretici ad›na piyasay› bu fle-kilde yerine getirmelidir.� 750 m rak›m›n üzerinde f›nd›k alanla-r›n›n söküm karar› özellikle Ordu, Gire-sun ve Trabzon gibi f›nd›¤›n anayurduolmufl illeri iki kere cezaland›rmak anla-m›na gelmektedir. Bu karar kabul edile-mez! 1983’den bu yana ilgili s›n›rlamayasalar›n› uygulamayarak zaten ceza-land›r›lan Giresun, Ordu ve Trabzonluf›nd›k üreticileri bu kararla bir de, arzfazlas›n›n sorumlusuymufl gibi ikinci kezcezaland›r›lmak istenmektedir. Giresun,Ordu ve Trabzon da dik yamaçlarda tan-r›n›n ve do¤an›n bir arma¤an› olan f›n-d›klar›m›z sökülmesin.� TMO’nun stoklar›nda bulunan yakla-fl›k 535 bin ton f›nd›k için ço¤unlu¤uüretici örgütü temsilcilerinden oluflanbir izleme-gözetleme komitesi kurul-sun. Bu stoklar tüccarlara gizlice servisedilmesin. Yetkililer taraf›ndan kamuo-yu aç›klanan “Üreticinin ç›karlar› gözeti-lecektir, TMO’nun stokundaki f›nd›k ge-rekirse ya¤l›¤a ayr›lacakt›r” gibi sözlerhavada kalmas›n.� Fiskobirlik’in garantörlü¤ünde 19 binf›nd›k üreticisinin fieker Banktan ürün pa-ras› alacaklar›na mahsuben kullanm›fl ol-du¤u kredilerden dolay› ihtarname uy-gulamas›na son verilsin. F›nd›k üreticisi-nin üzerinden haciz gölgesi kalks›n. Fis-kobirlik üreticilerin gerçek örgütü olacakyap›da yeniden kurgulans›n. Tar›m Sat›flKooperatifleri ve Birliklerini Dünya Ban-kas› iste¤i üzerine düzenleyen 4572 say›-l› Kooperatifler Yasas›’n›n flirketler lehineolan maddeleri üreticiler lehine olacakflekilde de¤ifltirilsin.

Demokratikleflme ad› alt›nda devletin ‘aç›l›m’lardan geçilmezken veyaflam›m›z›n her alan›na bu aç›l›mlar›n yaratt›¤› rüzgâr eserken di-¤er yandan emekçi kesimlerin ekonomik-sosyal haklar›na yöneliksald›r›lar›n, hak gasplar›n›n bir o kadar da furya haline geldi¤i bir sü-reci yafl›yoruz. Evet, demokrasi güçlerinin büyük bir k›sm›n›n da dâ-hil oldu¤u birçok kesimin, emperyalistlerin ve ufla¤› iktidar›n dayat-t›¤› ‘çözüm’ün yaratt›¤› rüzgâra kap›ld›¤›n› ve yaflanan bu sürecin ol-dukça yan›lsamal› bir flekilde alg›lanmas›na neden oldu¤unu söyle-mek mümkün. Nitekim KESK Baflkan› Sami Evren’in hala görüflül-mekte olan Toplu görüflmelere atfen Radikal gazetesinde yay›mla-nan yaz›s›nda yapt›¤› “toplu görüflmeleri toplum sözleflmesine çevi-relim” de¤erlendirmesi bizce manidard›r. Gündem “Kürt aç›l›mlar›y-la” ifllerken, emek cephesine yönelik sald›r›lar›n geçmifle oranla da-ha da derinleflmesine ra¤men emek mücadelesi, demokratik hak-lar ve talep mücadelesi oldukça silik bir konum edinmifl görünüyor. 2002’den beri her y›l›n 15 A¤ustos’unda yap›lan hükümet ile kamuemekçileri sendikalar› aras›ndaki görüflmelerin (ki görüflme de¤il,meflru bir hak olan grev ve toplu ifl sözleflmesi hakk›n›n gasp edile-rek masan›n dayat›ld›¤› bir seyirlik oyun) 7. si Türkiye Kamu-Sen,Memur-Sen, KESK ile hükümet aras›nda flu günlerde yap›l›yor. Tür-kiye Kamu-Sen gibi kamu emekçileri içerisinde devletin sözcülü¤ü-nü yapan, 2001’de toplu ifl sözleflmesi ve grev hakk›n›n gasp edil-mesinde büyük katk›lar› olan sendikalar› geçiyoruz. Toplu görüflme-

ler sürecinde KESK’de yer al›yor. KESK görüflmeler öncesinde çeflitliillerde yapt›¤› eylemlerle, Ankara’ya do¤ru oluflturdu¤u yürüyüflkollar›yla toplu görüflme de¤il, toplu ifl sözleflmesi hakk›n› istedikle-rini ve gerçekten kula¤a hofl gelen ‘T‹S yoksa grev’e gidecekleriniaç›klad›. Zira ilk günü gergin geçen görüflmelerde KESK Baflkan› Sa-mi Evren, son derece meflru ve hakl› olan ‘bu masa meflru de¤ildir’sözünü sarf etmifltir. Ne var ki üzerinde durulmas› gereken bu ku-la¤a hofl gelen cümle de¤il. Aksine bu sözü söyleten anlay›fl›n, mü-cadele biçiminin kendisi ve bir tutarl›l›k oluflturarak pratikte de ifl-leyip ifllemedi¤idir. Prati¤e bakt›¤›m›zda bu söylemin kerhen söy-lendi¤ini, ikircikli oldu¤unu ve ‘dostlar al›flveriflte görsün’ hesab›n›ngüdüldü¤ünü söylemek haks›zl›k olmayacakt›r. Sokakta mücadele edilerek ve bedeller ödenerek al›nan toplu iflsözleflmesi ve grev, zaten kamu emekçilerinin hakk›d›r. Daha aç›kbir ifadeyle söz konusu haklar verilmemifltir al›nm›flt›r. Bu hakk›,devletten geri iade etmesini beklemek en hafifinden ak›l tutulma-s›d›r. Nitekim bedeller ödenerek al›nan bu hak 2001’de medetumulan devlet taraf›ndan gasp edilmiflti. Bundan hareketle KESK’in‘hak verilmez al›n›r” gerçekli¤i ile ‘T‹S yoksa grev var’ ürkek ve deflantajvari söylemi bir paradoks oluflturuyor. Emekçilerle görüflme-de devleti temsil eden Bakan Hayati Yaz›c›’n›n flu ifadeleri çarp›c›-d›r: “Biz sendikalar›n yüzde 20 zam talebini kamuda kabul edeme-yiz. Çünkü bu zamm› iflçilere verirsek, a¤ustos ay›nda 2.5 milyon

memurun toplu görüflmesi var. Bu sözleflmeler o görüflmelere dekriter olur.” Bakan gerçe¤i ve tehlikeyi görmüfl. Emek örgütleri bugerçe¤i henüz görebilmifl de¤il, ya da görmek istemiyor: Hak veril-mez al›n›r! Bu sa¤lamadan hareketle ‘T‹S yoksa grev var” iddias›n›nsöylemde de pratikte de karfl›l›¤›n›n olmas› gerekti¤ini, bunun dol-dur boflalt ifllerle yap›lamayaca¤›n› rahatl›kla söyleyebiliriz. Gerekteoride gerekse de pratikte tarih hayati bir öneme sahiptir. Müca-dele tarihi insanl›¤a engin tecrübeler b›rakm›flt›r ve bu tarihin tec-rübeleri görülmelidir/görülmek zorundad›r. Kamu emekçileriningeçmiflteki mücadelesinden bir kesit sunarak bugünkü mücadele-ye ›fl›k tutmak bizce önemlidir. Halen haf›zalardad›r; 1991 y›l›ndasendikalar henüz ilk genel kurullar›n› dahi gerçeklefltirmemiflken,iflyerlerinden bafllayan fiili etkinlik ve eylemler, 2 Temmuz 1991’de-ki ilk Ankara yürüyüflü ile zirve yapm›flt›. 200’ü ‹stanbul’da, 350’siAnkara’da 550 kamu emekçisinin gözalt›na al›nd›¤›, 3 Temmuz’auzayan bu yürüyüfl sonunda hükümet zam oran›n› art›rmak zorun-da kalm›flt›. Böylece kamu emekçileri ANAP hükümeti ile fiili toplu-sözleflme yapm›flt›. KESK önceli KÇSP (Kamu Çal›flanlar› Sendikalar›Platformu) döneminde her y›l Temmuz ay›nda maafl art›fllar› tart›fl-malar› gündeme gelirken sendikalar ifl b›rakarak alanlara ç›kmak-tayd›. Hükümetler ücretlere zam oran›nda de¤ifliklikler yapmak zo-runda kal›yordu. Bu durum KÇSP sendikalar›na emekçiler nezdindemeflrulu¤u sa¤lamlaflt›rd›¤› gibi, grev ve toplusözleflmeyi kamu-

oyunda meflru k›l›yordu. Yine her y›l Kas›m ay›nda gelecek y›l›nbütçeleri hesaplan›rken KÇSP bileflenleri üretimden gelen gücünükullanmakta tereddüt etmiyordu. Bunlardan biri de 20 Aral›k 1994y›l›nda ülke genelinde 2 milyon emekçinin ifl b›rakmas›yd›. Bugüniçin kamu emekçilerini temsil eden örgütlerden KESK toplu sözlefl-me konusunda ›srarc› davranmamakta, dostlar al›fl veriflte görsünhesab› göstermelik eylemler yapmakta ve ifli baflka bahara b›rak-ma siyaseti izlemektedir. Üretimden gelen gücü kullanmamakemekçilere, emek mücadelesine karfl› ciddi bir sorumsuzluktur vehaks›zl›kt›r. Y›k›mlar›n, hak gasplar›n›n en uç seviyede yafland›¤› bugünlerde kamu emekçileri ma¤durdur, yoksullu¤a, yoksunlu¤amahkûm edilmektedir. Dolay›s›yla çeliflkiyi yo¤un yaflamaktad›r, bunedenledir ki ciddi bir dinamik oluflturmaktad›r. Haklar›n› alabilmekiçin mücadeleye at›lma noktas›nda bir tereddüt yaflayaca¤›n›n ihti-mali bile yoktur. O halde kamu emekçilerinin biricik fleyi üretimdengelen gücünü kullanmas›d›r. Bu gücü kullanmak için emekçileritemsil etti¤ini iddia etti¤i konfederasyonlar›n›-sendikalar›n› bask›la-mal›d›r. Yüz binlerce emekçinin çeliflkisini, talebini hesaba katma-yan, mevcut dinami¤i körelten ve taban›n›n sesini-sözünü almayanacizleflmifl, bürokratik bata¤a saplanm›fl, s›n›f› görmeyen, hakim s›-n›flar›n demokrasi ve hak ba¤›fllamas›na a¤z›n› açan sendikalar›nkarargahlar›; tam da üretimden gelen güçten baflka bir fleyi olma-yan kamu emekçileri taraf›ndan ‘bombalanmal›d›r!’

‘T‹S yoksa grev var’ ya da dostlar al›flveriflte görsünDursun BAfiTU⁄EME⁄‹N KÜRSÜSÜ

6 17-30 A¤ustos 2009 EMEKEmekçilerin haklar›n› t›rpanlayan ve bu sald›r›n›nbir parças›n› oluflturan yasalardan biri daha hü-kümet ve di¤er düzen partileri taraf›ndan yasalhale getirildi. Çal›flanlar›n emekleriyle oluflturulan‹flsizlik Fonu'nda biriken paran›n gasp edilerekHazine'ye ve teflvik olarak sermaye sahiplerineaktarmas›n› ön gören ve emek örgütlerinin ‘köle-lik yasas›’ olarak tan›mlad›¤› yasa tasar›s› Meclis-te kabul edildi. Yasa, Cumhurbaflkan› Abdullah

Gül’ün onay›n› bekliyor.Emekçilerin iflten ç›kar›lmalar› durumunda kulla-nabilece¤i iflsizlik ödene¤inin birikti¤i ‘‹flsizlik Fonu’emekçilerin al›n terinin gasp› fleklinde yasalaflt›r›la-rak sermayeye bir kez daha k›yak geçilmifli oldu.

Fon sermeyenin hizmetine sunulacak: AKP hükü-metinin ‘krize karfl› tedbir’, ‘ekonomiyi büyütmek’gibi yalanlarla aç›klad›¤› ve öve öve bitiremedi¤i

‘teflvik Paketi’nin kerameti gün yüzüne ç›k›yor.Mecliste kabul edilen yasaya göre çal›flanlar›nemekleriyle oluflturulan fon devlet hazinesine veteflvik ad› alt›nda sermaye çevrelerinin hizmetinesunulacak. Buna göre, fonda biriken paran›n dört-te üçü, 2009-2010 y›llar›nda, dörtte biri de 2011-2012'de Güneydo¤u Anadolu Projesi'nde (GAP) kul-lan›lmak üzere Hazine'ye aktar›l›yor. Ayr›ca iflçi iflealan iflverenlerin iflsizlik sigortas› ödemeleri ve hü-

kümetin krize karfl› aç›klad›¤› teflvik paketlerinden

yararlanacak iflverenlerin iflçiler için ödemesi gere-

ken primler de yine fondan karfl›lanacak. ‹flsizlik Si-

gortas› Fonu’nda Haziran ay› itibariyle biriken top-

lam para en son 42,2 milyar TL’ydi. Bu rakam, ser-

maye sahiplerinin a¤z›n› suland›r›yor; temsil etti¤i

sömürücü s›n›flara karfl› hizmet etti¤inden ötürü

de AKP hükümetini memnun ediyor.

Emekçilerin al›n terinigasp eden yasa

mecliste kabul edildi

‹cral›k f›nd›k üreticilerinden F‹SKOB‹RL‹K'e tepkiDireniflteki iflçilere sald›ran polis birçok kifliyi yaralad›, iflçilerinflantiye önündeki bekleyiflleri sürüyor. Yaklafl›k 3 ayd›r direni-flini sürdüren, ‹zmir Kent A.fi. iflçilerinin direniflini k›rmak için 3A¤ustos’ta 600 civar›nda çevik kuvvet polisi iflçilere sald›rd›.fiantiyelerini tafleron firmaya karfl› savunan iflçilerle polis ara-s›nda çat›flma ç›kt›. Çat›flmada yaralanan 4 iflçi hastaneye kal-d›r›ld›. Çat›flman›n ard›ndan baz› iflçiler Karfl›yaka Belediyesi’ninönüne gitti. ‹flçiler hem belediye binas› önünde hem de Örnek-köy fiantiyesi önünde bekleyifllerini sürdürüyor.

Daha önce de sald›rm›fllard›: Çevik kuvvet 22 Haziran’da dakamyon ç›kartma gerekçesiyle iflçilere sald›rm›flt›. Karfl›yakaBelediye Baflkan› Cevat Durak ise, 28 Haziran’da bir aç›klamayaparak, “iflçiler üzerilerine boya sürüyor, burunlar› bile kana-mad›” diyerek bundan sonra fliddet uygulayaca¤›n› belirtmifl vebelediyenin çeflitli masraflar›n›n iflçilerin direniflinden dolay› ol-du¤unu söylemiflti. Direnifli k›rmak için iflçileri ikna etmeye ça-l›flan ve Belediye’nin taraf›nda olan Belediye-‹fl Sendikas›'n›ntutumunda bir de¤ifliklilik olmad›. 15 Temmuz günü Kent A.fi.iflçileri, ziyaretlerine gelen Türk-‹fl’e ba¤l› Belediye-‹fl Sendikas›Karfl›yaka Bölgesi Baflkan› Cemal Küpeli’yi yumurta ya¤murunatutmufltu.

‘Sanki savafla gider gibi sald›rd›lar: Knt A.fi. iflçileri D‹SK/GE-NEL-‹fi sendikas›nda yapt›klar› aç›klama ile yap›lan sald›r›y› pro-testo ettiler. Sendika binas›na gelen iflçilerin vücutlar›n›n birçokyerinde darp izleri, morluklar ve k›r›klar oldu¤u görüldü. Sald›-r›n›n kapsaml› bir flekilde yap›ld›¤›n› ifade eden iflçiler, polisinsanki savafla gider gibi, üzerlerine hiçbir uyar›da bile bulunma-dan sald›rd›¤›n› belirtti.

'Halk›n mal›n› savunduk': Belediye’ye ait olan araçlar› baflkabelediyelere hibe etmek için buradan ç›karmaya çal›flt›klar›n›söyleyen sendikac›lar;”belediye ekonomik krizden etkilendi¤inisöylüyor, iflçileri ifllerinden ç›kar›yor ancak kamu mal› olan buaraçlar› baflka belediyelere hibe etmek istiyor. Bu nas›l bir an-lay›flt›r. Resmen komu mal›n› peflkefl çekiyorlar. Biz dün oradaayn› zamanda kamu mal›n›, yani halk›n mal›n› savunduk” dedi.

Direnifli Sürdürece¤iz: Konuflman›n devam›nda ise yap›lansald›r›n›n teflhirini yapacaklar›n› bildiren sendika temsilcileri, di-¤er sendika ve Demokratik Kitle Örgütlerinden de destek bek-lediklerini, direnifli sonuç al›n›ncaya kadar süreceklerini vurgu-lad›lar.

‹flçilerden ifl haklar› için 'ölüm orucu' haz›rl›¤›: S›k s›k polissald›r›s›na ma¤ruz kalan Kent A.fi. iflçileri sorunlar›n›n çözülme-mesi durumunda ölüm orucuna yatacaklar›n› belirttiler. Tafle-ronlaflmaya karfl› direnifl gösteren Kent iflçilerinin aileleriyle bir-likte sürdürdü¤ü mücadeleleri devam ediyor. Fakat iflçilerin bumücadelesi her f›rsatta CHP'li Karfl›yaka Belediye Baflkan› CevatDurak'›n talimatlar› do¤rultusunda, sald›r›larla bast›r›lmaya ça-l›fl›l›yor. Hat›rlanaca¤› üzere geçti¤imiz günlerde de polis yineiflçilere sald›rarak bir çok kiflinin yaralanmas›na neden olmufl-tu. Tüm bu sald›r›lar karfl›s›nda direnifllerini sürdüren iflçilerinson karar› ise, sorunlar› giderilmedi¤i taktirde ölüm orucunayatmak. Çözümsüzlü¤ün devam etti¤i taktirde eylem biçimle-rini de de¤ifltirecekleri ifadesinde bulunan Genel-‹fl Sendikas› 5Nol'u fiube baflkan› Mehmet Ç›nar, flunlar› dile getirdi: "3 ayd›rhaks›zl›¤a u¤rayan üyelerimiz ekmek kavgas› için bir direniflsergilemektedirler. ‹flçilerimize yap›lan bu haks›zl›k 3 ayd›r gö-rülmemekte ve çözülmemektedir. Bunun için bu sorun biranevvel giderimelidir, aksi taktirde 3 ayd›r bu s›ca¤›n alt›nda bek-leyen bu kadar iflsiz ve haks›zl›¤a u¤ram›fl üyelerimiz ya ölümorucuna yatacaklar ya da Ankara'ya yürüyüfl yapacaklard›r."

Kent A.fi. iflçisinepolis sald›rd›!

Gözalt›na al›nan TOK‹ iflçileri serbest b›rak›l-d›ktan sonra oturma eylemi bafllatarak gece-yi sokakta geçirdi.Haklar›n› almak için iflçilerin verdi¤i mücade-le, gösterdikleri direnifl egemenleri kayg›lan-d›r›yor. ‹flçilerin eylem yapaca¤›ndan korkanpolisin gözüne uyku girmiyor. K›rklareli’nin

Lüleburgaz ‹lçesi'ndeki TOK‹ iflçilerinin, parala-r›n› alamad›klar› için geçen hafta konutlar›nçat›s›na ç›karak eylem yapm›fllard›. TOK‹ iflçi-lerinin bu eyleminin benzerinin Kofçaz yolun-daki K›rklareli TOK‹ konutlar›nda çal›flan iflçile-rini taraf›ndan da yap›laca¤› kayg›s› polisi ha-reketlendirdi. Bunun üzerine polis, 11 A¤us-

tos günü konutlara bask›n yapt›. ‹flçileri uyku-sundan uyand›ran polis, 7 iflçiyi gözalt›na ald›.

‹flçiler geceyi sokakta geçirdiK›rklareli'nde Toplu Konut ‹daresi konutlar›inflaat›nda çal›flan, 1.5 y›ld›r ücretlerini ala-mad›klar› için ifl b›rakma eylemi yapan ve

gözalt›na al›nan TOK‹ iflçileri serbest b›rak›l-d›ktan sonra oturma eylemi bafllatt›lar. 8 iflçigeceyi sokakta yatarak geçirdi. ‹flçiler, kendi-lerine haks›zl›k yap›ld›¤›n›, suçsuz yere suçlumuamelesine maruz kald›klar›n› ifade ettiler.‹flçiler, ücret haklar›n› alana kadar flantiye bi-nas›n› terk etmeyeceklerini aç›klad›lar.

TOK‹ iflçileri polisin uykusunu kaç›r›yor

Page 7: 17 - 31 Ağustos 2009 -  Sayı 159

717-30 A¤ustos 2009GÜNCEL

Analar›n a¤›tlar›, ayn› zamanda ideolojileri olmufltur!

Geçti¤imiz hafta Baflbakan Recep Tayyip Er-do¤an, AKP grup toplant›s›nda yapt›¤› ko-nuflmada ‘Kürt aç›l›m›’nda saç›lmaya devametti. Baflbakan’›n sarf etti¤i sözlerden kay-nakl› birçok milletvekilinin salya sümük ‘a¤-lad›¤›!’ toplant›da, konuflman›n en tart›fl›lanve tart›fl›lmaya devam eden sözü, “Anneli-¤in ideolojisi ve siyaseti yoktur” oldu. De-mokrasicilik rüzgâr›n›n f›rt›na yaratt›¤› vebuna methiyelerin dizildi¤i bu günlerde bir-çok kesimin, hükümetin ‘Kürt aç›l›m›’na da-ir ifade ettiklerini, ‘devletin kendisiyle yüz-leflmesi’, ‘ülkenin demokratikleflmesi’ ve‘daha fleffaf davranarak olumlu ad›mlar›nat›lmas›na ön ayak olmak’ için çaba sarf et-mesi olarak de¤erlendiriyor. Kuflkusuz gö-ründü¤ü gibi de¤il bu. Zira her görünen ger-çek de¤ildir. ‘Demokrasi’, ‘bar›fl’, ‘çözüm’söylemlerinin havada uçufltu¤u flu süreçtehak ve talepler olarak bahfledilenler de,gerçek anlam ifade etmemekte. Kürt ulusalsorununa dönük devlet erkan›n›n diline pe-lesenk etti¤i ‘çözüm’ safsatas›nda da durumöyle. Annelerin evlatlar›n› kaybetmesine‘yüre¤i’ parçalanan Baflbakan, milletvekille-ri ve bakanlar›n döktü¤ü gözyafl› da timsahgözyafl›ndan baflka bir fley de¤ildir. Nitekimhalen gerillalara dönük imha sald›r›lar› sürü-yor, halen gerilla cenazeleri omuzlarda tafl›-n›yor ve halen çocuklar›n›n ölmemesi için

çaba gösteren ve bunun için devlet yetkili-leriyle görüflmek isteyen anneler, polisincoplar› ve kalkanlar›yla engelleniyor. Üstelikbunu tam da sahip olduklar› ideolojilerin-den hareketle yapmaktalar. Geçmiflte ve fluan da devam eden eylemleriyle, mücadele-leriyle anneler, her defas›nda siyasetlerinide ideolojilerini de ortaya koydular ve koy-maya da devam ediyorlar. Emperyalizmin mutfa¤›nda haz›rlanan veTürk devleti taraf›ndan servis edilen Kürtaç›l›m son günlerde gündemi oldukça mefl-gul ediyor. Geçti¤imiz günler içerisinde ge-rilla anneleri ve asker anneleri savafl iste-mediklerini ve birlikte yaflayabileceklerinigöstermek amac› ile bir araya gelmifllerdi.Vitrinde poz göstermek için bu durumu f›r-sat bilen Baflbakan Erdo¤an flöyle söylemifl-ti: “Analar›n ideolojisi olmaz.” Biz kad›nlarüretime kat›lmak için bedeller ödüyoruz.Biz kad›nlar devrime hizmet etmek için mü-cadele veriyoruz. Tarihlerini unutmadangeçmifllerinden ders ç›kararak çocuklar›nadaha iyi bir dünya b›rakmak için mücadeleeden, nice bedelleri ideolojileri, siyasetlerigere¤i ödeyen analar ad›na baflbakan gibi-leri rahatl›kla ahkam kesebiliyor, demagojiyapabiliyor. Y›llar önce bir gerilla annesinidahi konuflmayan Erdo¤an ne oldu da bir-den bu analar›n sesine kulak vermek istedi?

Asl›nda sistemin bu çarklar›na ve konuflma-lar›na al›fl›¤›z. Sitemi hapishanelerden, 1 Ma-y›slardan, 8 Martlardan, 25 Kas›mlardan bili-yoruz. Tayyip Erdo¤an, hiç tarihe dönüpbakmam›fl olmal› ki bu sözleri söyleyebili-yor. Tarih tan›kt›r ki analar tarihin her döne-minde ideolojik mücadele vermifllerdir vevermeye de devam ediyorlard›r

Mücadelenin öznesi anneler…Devrimci mücadelede, s›n›f savafl›m›nda ka-d›nlar›n, özellikle annelerin büyük katk›lar›olmufltur ve bu katk›lar› önemli yerde duru-yor. Halen s›n›f savafl›m› mücadelesindeolan ve bu mücadeleden dolay› bedellerödeyen nice analar, nice kad›nlar var… Sa-vunduklar›, u¤runa her türlü mücadele flek-lini bütün yüre¤iyle inanarak, bütün bilin-ciyle kuflanarak uygulayan binlerce kad›n,binlerce anne. Devletin, devrimci bilinci-de¤erleri y›kmakad›na ülkenin her bir yerini içerden, d›flar›-dan parçalamaya çal›flt›¤›nda, silahlar›ylaher bir köfleyi, her bir buca¤› tahakküm al-t›na almaya çal›flt›¤›nda, devletin bütün buuygulamalar›n› bofla ç›karmak için devrimcive komünistlerin her türlü mücadelesineanalar›n deste¤i eksik kalmam›flt›r. Sadecedestekle kalmam›fllar, mücadelenin öznesi

olmufllard›r. Özellikle devrimci ve komünist-lerin hapishanelerde devletin tecrit uygula-malar›na karfl› bafllatt›klar› ‘ölüm orucu di-renifli’ eylemlerinde d›flar›da en ön saflardaanneler yer al›yordu. Devletin kolluk kuv-vetleri taraf›ndan ak saçlar›ndan tutulupyerlerde sürüklenen anneler, ölüm orucun-daki evlatlar›yla ayn› koflullar›, ayn› tutsak-l›¤› yafl›yorlard›. Bedenlerini ölüme yat›ranevlatlar›n analar› olarak ölümü göze alarakgösterdikleri direnç ve cesaret düflmanakorku sal›yordu. Düflmana karfl› ç›rp›nan de-¤il, hayk›ran, cesaret gösteren, cesaret ve-ren annelerdi, kad›nlard›… Faili meçhullerde kendilerine ‘CumartesiAnneleri’ ad›n› vererek her dönem, hergün, her dakika çocuklar›n›n, efllerinin, akra-balar›n›n hesab›n› devletten soran yine an-nelerdi ve flu anda soran yine anneler…Ülkemizde oldu¤u gibi dünyan›n baflka yer-lerinde de anneler, kad›nlar mücadeleleriniveriyorlard›. Arjantin’de yine ‘May›s Meyda-n› Anneleri’ hapishanedeki çocuklar› için ha-pishane önlerini mesken eylemifllerdi… Onurun ve direniflin timsali anneler, Sovyetdevriminde, Paris komününde, Çin’de, Latin-lerde ön saflarda verdikleri savafl, tarihinsayfalar›na kaz›nm›flt›r.… Bu ülkenin siyasetini bilen, bu devletin netür katliamlar yapt›¤›n› bilen, devrimci mü-cadeleyi k›rmak için iflkence yapmak, kur-fluna dizmek gibi her türlü uygulamay› ken-dine mubah gören devletin yap›s›n›, kirli si-yasetini bilen anneler, bu tür politikalarakarfl› kendi ideolojisinin, siyasetinin de neolmas› gerekti¤ini bilenlerdir.Analar›n a¤›tlar›, ayn› zamanda ideolojileriolmufltur.Analar›n feryatlar›, ayn› zamanda siyasetle-ri olmufltur.Analar›n ideolojisini büyük flair Pablo Neru-da’n›n kahraman analara; haks›zl›¤a, zulme,sömürüye karfl› yüre¤i savaflta atan ve dimdik ayakta duran ve o¤ullar› ölen analarayazd›¤› türküde görelim:(…) Analar, onlar ayakta Bu¤day içindeler, onlar, Yücelerden yüce dururlar: Dünyay› doruktan seyreden, Bir ö¤le günefli gibi. Bir çan darbeleri gibi, Onlar. Ölmüfl gövdeler aras›nda, Zaferi çekiçleyen bir ses gibi Onlar, Kara bir ses gibi. Ey can evinden vurulmufl, Toz duman olmufl bac›lar! ‹nan›n o¤ullar›n›za. Kök oldu onlar (…)(…) Dursun,Dursun yas esvaplar›n›z. Y›¤›n, derleyin, Gözyafllar›n›z›; Bir metal oluncaya kadar: Bununla vuraca¤›z, Gündüz gece; Bununla çi¤neyece¤iz, Gündüz gece; Bununla tükürece¤iz Gündüz gece Kin kap›lar›n›, K›r›ncaya kadar (…)

ANKARA- Devlet, ‘polis orant›l› güç kullan›yor’ desede, ‘demokratikleflti¤ini’, insan haklar›nda, hu-kukta ‘standartlar›’ yakalad›¤›n› reklam etse deyaflananlar bunun yalan oldu¤unu göstermeyisürdürüyor. Kamu emekçilerinin eylemine sald›-ran polis, bir ö¤retmenin hayat›n› karartt›. Uzunsüredir tedavi gören ve iki ameliyat geçiren E¤i-tim-Sen üyesi Dengiz Sönmez sa¤ gözünü kay-betti. E¤itim-Sen’in 5 Haziran’da Toplu ‹fl Sözleflmesi(T‹S) için yapaca¤› eyleme kat›lmak üzere çeflitliillerden Ankara’ya gelen yüzlerce e¤itim emek-çisi Milli E¤itim Bakanl›¤›’ndan ald›klar› randevuüzerine dilekçe vermek için yürüyüfl gerçeklefl-tirecekti. Yürüyüfle izin vermeyen polis, e¤itimemekçilerine sald›rm›fl ve yaralananlar olmufltu.Dengiz Sönmez de, gözüne ald›¤› cop darbesiyleyaralanarak hastaneye kald›r›lm›flt›. Sönmez, ikiameliyat germesine ra¤men sa¤ gözünün gör-me yetisini kaybetti.

iki ameliyat geçirdi ama...E¤itim-Sen Ankara 2 No'lu fiube üyesi Sönmez,toplu ifl sözleflmesi için dilekçe vermek üzere,Milli E¤itim Bakanl›¤›'na yap›lacak yürüyüfle ka-t›lm›flt›. Polis, emekçileri yürütmemekte ›srarl›olunca biber gaz› ve göz yaflart›c› bombalarlasald›rd›. 23 y›ll›k ö¤retmen, yerde kalan bir arka-dafl›na yard›m etmek isterken polis copuna he-def oldu. Sönmez, gözüne isabet eden cop ne-deniyle iki ameliyat geçirdi; ama sa¤ gözününgörme yetisi sa¤lanamad›.

‘Arkadafllar›ma destek amac›yla gittim’5 Haziran günü yaflad›klar› sorunlar›n çözümüneiliflkin taleplerini iletmek üzere MEB’den ald›kla-r› randevu için flube ve genel merkez yöneticile-ri ile birlikte Zafer Park›’nda topland›klar› belir-ten Sönmez, “Ben de arkadafllar›ma destekamac›yla oraya gittim” dedi. Sönmez, yaflad›kla-r› sald›r›y› flöyle anlatt›: “Ön grupta arbede ç›kt›.Ben arka gruptayd›m. Polis ön grubu coplay›ncakaçt›k. Sonra gaz bombalar› geldi. 20 metre ge-ride bir flube yöneticimiz kalm›fl. Polisler onucopluyordu. Yan›na gittim, ‘Yapmay›n’ diye ba-¤›rd›m. Bir polis ‘O..... çocuklar›’ diye ba¤›rarak,copla vurdu. Gözüme geldi. Polisin yüzünü kas-k›n içinde görebildim. Ankara Numune Hastane-si’ne kald›r›ld›m. Kanaman›n oldu¤unu, kanamabitmeden müdahale edemeyeceklerini söyledi-ler. Bunun üzerine Atatürk E¤itim Araflt›rma Has-tanesi’ne gittim. Aral›kl› iki operasyon geçirdim.fiimdi yüzde 20 görme bozuklu¤um var. Trav-maya ba¤l› olarak da göz tansiyonu ve 5 dereceastigmat oluflmufl. ‹ki operasyon daha olmamgerekiyor.”

‘Bu iflin peflini b›rakmayaca¤›m’E¤itim emekçisi Sönmez, geçirdi¤i iki ameliyatara¤men iki tane daha geçirmesi gerekiyor. Sön-mez, “Bu iflin peflini b›rakmayaca¤›m. Beni buhale getirip, hayat›m› karartan polis memuru-nun bulunmas› için gereken bütün hukuk yolla-r›na baflvuraca¤›m. Polis kay›tlar›ndan istenirsebeni bu hale getiren flah›s çok rahat bulunabili-nir” diye konufltu. Sönmez, kendisine copla sal-d›ran polis memuru hakk›nda “darp” suçundanAnkara Cumhuriyet Baflsavc›l›¤›'na, polislerin ey-lemi amirlerinden habersiz gerçeklefltiremeye-cekleri görüflüyle de Ankara Valisi Kemal Önalhakk›nda “görevi kötüye kullanmak” suçundanYarg›tay Cumhuriyet Baflsavc›l›¤›'na suç duyuru-sunda bulundu¤unu ifade etti.

Polis copu ö¤retmenin

hayat›n› karartt›

Uygulanan y›k›m politikalar› birçok kesimi vuruyor. Bupolitikalar›n sonucunda emekçi kesimler gün geçtikçedaha da zor duruma düflüyor, iflsizlik, yoksulluk giderekt›rman›yor. Bu kesimlerden birisi de ö¤retmen adaylar›.Y›llarca okuyup üniversiteyi bitirmelerine ve s›navlaragirerek baflar›l› olmalar›na ra¤men, e¤itimde izlenen ne-o-liberal politikalar sonucunda bir türlü atanamayan ö¤-retmen adaylar› bu hukuksuzlu¤u, ilgisizli¤i çeflitli biçim-lerde protesto ediyor.Yüksek puanlar almalar›na ra¤men, atama yetersizli¤in-den dolay› atanamayan ve ma¤dur duruma düflen ö¤-retmen adaylar›, mevcut e¤itim politikalar›na tepkilerinidile getirmek ve haklar›n› aramak için ülkenin birçok ye-rinde çeflitli eylemler gerçeklefltirdi. Atama yetersizli¤in-den dolay› yüksek puanlar almalar›na ra¤men atanama-yan ö¤retmenler baflta Ankara, ‹stanbul, ‹zmir, Eskiflehir,

Bursa olmak üzere birçok ilde protesto eylemleri ger-çeklefltirerek, hukuksuzlu¤un bitmesini ve atamalar›n›nyap›lmas›n› istediler.

‘Devletin politikalar› bizleri açl›k grevine zorlam›flt›r’KPSS’den yüksek puan alan, atama yetersizli¤i nedeniy-le atanamayan “Atamas› Yap›lmayan Ö¤retmenler Plat-formu” üyeleri, S›hhiye Abdi ‹pekçi Park’›nda çad›r kura-rak 3 günlük açl›k grevi yapt›lar. Ellerinde "Nimet Abla,piyango bize ne zaman vuracak?”, “Hakk›m›z› aramayaI¤d›r’a m› gidelim?”, “Milli Eleme Bakanl›¤›” yaz›l› dövizlertafl›yan ö¤retmen adaylar› burada bas›n aç›klamas› yap-t›. KPSS ma¤duru binlerce ö¤retmen aday› oldu¤unu, ö¤-retmenlerin sorunlar›n›n 盤 gibi büyüdü¤ünü ifade edenö¤retmen adaylar›, bu durumun yak›n bir zamanda sos-yal patlama halini alaca¤›n› kaydederek flu aç›klamada

bulundu: “Devletin bu uygulamalar›, ilgisiz, sorumsuz ta-v›rlar› bizleri zaten bozulan sa¤l›¤›m›zdan tamamen vaz-geçirterek 3 günlük açl›k grevine itmifltir. Bu ülkede ö¤-retmenler de açl›k grevi yapmaya bafllad›. ‹çinde bulun-du¤umuz bu durum ö¤retmenleri y›llard›r adeta köle gi-bi gören bir zihniyetin ürünüdür.”

‘Ö¤retmen a盤› 140 bin’ Ö¤retmen adaylar›n›n yapt›¤› aç›klamada, “Sendikalar›naç›klamalar›na göre ö¤retmen a盤› 400 bin civar›ndad›r.Bir süre önce Milli E¤itim Bakanl›¤› Personel Dairesi Bafl-kan›’n›n a¤z›ndan kaç›rd›¤›na göre ise ö¤retmen a盤›140 bindir” denildi. Sözleflmeli ö¤retmen al›m›n›n daelefltirildi¤i aç›klamada, 2009-2010 e¤itim-ö¤retim y›l›n›nilk yar›s›nda 200 bin ö¤retmen atanmas›, KPSS’nin kald›-r›larak yeni ve güvenilir bir sistem getirilmesi ve sözlefl-

meli ö¤retmenli¤in kald›r›lmas› istendi.

‘KPSS kald›r›ls›n, ücretli ö¤retmenlik kald›r›ls›n, atamam›z yap›ls›n’Açl›k grevini sonland›ran ö¤retmen adaylar›, daha sonraMilli E¤itim Bakanl›¤›’na yürüdü. Bakanl›k önünde aç›kla-ma yapan ö¤retmen adaylar›, yaklafl›k 250 bin ö¤retme-nin KPSS'ye girmifl olmas›na ra¤men her y›l oldu¤u gibibu y›l da yaklafl›k 30 bin ö¤retmenin al›nmas›n›n beklen-di¤ini belirttiler. Talepleri karfl›lan›ncaya kadar farkl› iller-de farkl› eylem biçimleriyle mücadeleye devam edecek-lerinin alt›n› çizen adaylar, fiubat ay›na kadar hali haz›r-da ihtiyaç olan 200 bin ö¤retmen atamas›n›n yap›lmas›-n›, ücretli ö¤retmenli¤in kald›r›lmas›n›, KPSS’nin kald›r›l-mas›n›, fleffaf-güvenilir bir atama sistemi oluflturulmas›-n› istediler.

Atanmayan ö¤retmenler haklar› için açl›k grevindeydi

Page 8: 17 - 31 Ağustos 2009 -  Sayı 159

8 17-30 A¤ustos 2009 PERSPEKT‹F

Tarihsel bir derinli¤e sahip oldu¤u kadar, s›cak birsorun olarak Türk hâkim s›n›flar› kliklerinin aras›n-daki keskin dalafl›n öne ç›kan adresi olan “Ergene-kon”u da geride b›rakan Kürt Ulusal Sorunu, gün-demin ilk s›ras›na oturdu. Türk hâkim s›n›flar›n›nad koymakta zorlan›p, aralar›nda genel kabul gö-ren ortakl›kla “Kürt aç›l›m›’’ demekte karar k›ld›k-lar› kapsaml› tasfiyeci süreç, pek tabi-i olarak ülkemiz devrimci hareketinin de günde-mini iflgal edip ciddi tart›flma ve ayr›flmalara ne-den olmaktad›r. Mevcut tart›flmalar›n, do¤rultu,e¤ilim ve bak›fl aç›lar› ne olursa olsun, yürütülentart›flmalara müdahil olmak Komünistler aç›s›n-dan önlenemez bir zorunluluk ve ihtiyaçt›r.Bunu yaparken, kendimizi genel teoriden ileri git-meyen genel söylemle s›n›rlayamayaca¤›m›z gibi,yarat›lan tasfiyeci ve yan›lsat›c› atmosferin esiride olamay›z. ‹lke ve esaslar›m›zdan vazgeçeme-yiz, ama (bunlara ba¤l› kalmak kayd›yla) somutgeliflmelere müdahale edip yön veren devrimci si-yaseti de öteleyemeyiz. Tüm toplumsal siya-sal-sosyal meselelerde oldu¤u gibi ulusal so-runda da ister tarihsel olsun isterse de güncelgeliflmeler boyutuyla olsun, e¤er bir tart›flmayürütülecekse, temel s›n›f bak›fl aç›s›ndan vegenel ilkelerden sak›n›p uzak duramay›z. Bu-nunla birlikte, meselenin güncel pratik e¤ilimi,somut durumu, politik özellikleri ve aktüel po-zisyonunu göz ard› edemeyiz. ‹lgimizin bir an bile da¤›lamayaca¤› Kürt ulusalsorunundaki geliflmeleri yorumlarken, baz› te-mel yaklafl›m ve anlay›fllar›n alt›n› çizmek ihti-yaçt›r.

Hakim S›n›flar›n “Çözümü”Irkç›, floven ve ilkel-milliyetçi politikalarla Kürtulusuna imha ve inkârdan baflka bir fley revagörmeyerek, milli zulmün en azg›n ve en tes-cilli faflist markas› olarak ünlenen Türk hâkims›n›flar›n›n, Kürt ulusal sorununa demokratikbir çözüm getirece¤ine en küçük bir ihtimaldahi vermenin; egemen Türk ulusu hâkim s›-n›flar›n›n ezen ulus milliyetçili¤ine destek ver-mek anlam›na gelece¤i nettir. Türk hâkim s›n›f-lar›n›n Kürt ulusal sorununu çözeceklerini var-saymak; en hafifiyle onlara ilericilik misyonuatfetmek ve devimci fikre haks›zl›k etmektir.Egemen Türk ulusu hâkim s›n›flar›n›n, Kürt ulu-suna karfl› hay›rhah bir tutum içinde olacakla-r›n› ve bir parça iyi niyet besleyeceklerini veyaKürt ulusuna az da olsa dostluk duygular› bes-leyeceklerini ummak; ya da imtiyazlar›ndanvazgeçerek Kürt ulusunu ve ç›karlar›n› düflüne-ceklerini tasavvur etmek; al›k bir umu, s›n›f ba-k›fl aç›s›ndan yoksun bir tasavvur ve Türk hâ-kim s›n›flar›n› kabul edilir egemen güç görengörüfle sahip olmak demek olur.“Günefl Dil Teorisi”, “Pan Türkislamizm”, “Türk‹slam sentezi” gibi projelerden “Bir Türk Dünya-ya Bedeldir”, “Ne Mutlu Türküm Diyene” gibiafl›r›, azg›n, milliyetçi felsefeden beslenen Türkhâkim s›n›flar›n›n sald›rgan milliyetçi karakteri-ni bir kenara b›rak›p, Kürt ulusu üzerindeki ta-hakkümünü hafifletmelerini, zay›flatmalar›n›ve gevfletmelerini beklemek; onlar›n s›n›f ka-rakterlerini anlamamakla birlikte, gerici burju-va milliyetçi imtiyazlar›ndan feragat edecekle-rini sanmak olur.Hâkim s›n›flar›n milliyet meselesini s›n›f ç›kar-lar›na ba¤l› olarak ele alacaklar›n› unutmak vedolay›s›yla ulusal tahakküm ve bask› politika-lar›n›, yani herhangi bir ulusu ezme, ba¤›ml›l›kalt›nda tutma veya iflgal ve ilhak etme sald›r›-lar›n› s›n›f ç›karlar›ndan ba¤›ms›z bir fley olarakuygulad›klar›n› düflünmek ve tüm bunlar› ulu-sal pazara sahip ç›k›p sömürme hakk›n› garan-ti etme amac›ndan ayr› ele almak, Komünistpolitikada nadide bir körlük olur. Bu körlük,proleter s›n›f bak›fl aç›s›ndan sapm›fl, menfurmilliyetçi görüfle baflka aç›dan el uzatan incemilliyetçili¤in izleriyle malüldür.Ulusal sorun tüm özgünlü¤üne ve nüanslar›nakarfl›n, s›n›flar üstü bir mesele olmay›p, s›n›flarçat›flmas› zemininde veya s›n›f ayr›fl›m ve üs-tünlükleri sahas›nda geliflen bir olgudur. Ulusalsorun hangi hedef ve biçimlerde ortaya ç›kar-sa ç›ks›n, son tahlilde bir s›n›f mücadelesi me-selesi olarak s›n›f savafl›m›na ba¤lan›r. Ve kufl-kusuz ki, bu zeminde çözülür. Bu ba¤lamdagerçek çözüm gücü proleter devrimler d›fl›ndaaranamaz. Aramak balta almadan ormana git-meye bezer. Devrimci do¤rultu ve politika, emperyalizm vegerici hâkim s›n›flardan çözüm beklentisine gi-remez, böyle bir yan›lsamaya ortak olup bunadestek veremez. Devrimci politika, reformizmve tasfiyeci türevlerin ezen-ezilen realitesindegerici hâkim s›n›flar ve emperyalizm lehine ge-liflen uzlaflmay› besleyen oportünist politikayla

aras›na ilke koyarak kesin bir çizgi çeker. “Ulusla-r›n Kendi Kaderlerini Tayin Hakk›”n›n kay›ts›z flart-s›z tan›nmas›ndan ve uluslar›n tam hak eflitli¤in-den hareket eder. Ancak ileriye do¤ru at›lan hergerçek ad›m›, her devrimci geliflmeyi; milli zulmüngeriletilmesi ve proleter devrimin ç›karlar›na uy-gun görerek kabul eder-savunur. Ulusun hak vetaleplerini bir arfl›n da olsa geliflmesini ve ilerle-mesini ister, ama bu iyileflmelerin amaçlaflt›r›lma-s›n› asla benimsemez, devrimin önüne koymaz.Proleter devrimci siyaset, ulusal hareketin ulusaldemokratik talepler ekseninde geliflen tüm de-mokratik muhtevas›n› flarts›z destekler, amaonun burjuva milliyetçi ideolojik çizgisi ve ulusalayr›cal›klar edinme e¤ilimine karfl› ideolojik müca-dele yürütmeyi görev olarak bilir ve mücadele et-meyi ihmal etmez.

Emperyalizm kendi sorunlar›n› çözerTürk hâkim s›n›flar›n›n bugün Kürt ulusal sorunun-

da geldi¤i noktan›n ya da demokrasi havarisi ke-silip “çözüm’’ demagojisi ve manipülasyonlar eflli-¤inde seyreden-sürdürülen sürecin; emperyaliz-min dünyay› dizayn etme projesi ve hegomonikç›karlar›na uygun olarak, TC devleti-hâkim s›n›fla-r›na dayatt›¤› “yeniden yap›lanma’’ öz görevindendaha anlaml› baflka bir fleyle yüklü olmad›¤›, bugörevin yürütülmesinden baflka bir fley olmad›¤›aç›kt›r. Bu, TC devletinin Kürt ulusal sorununumevcut sorun düzeyinden ç›kar›p, kabul edilir s›-n›rlara çekerek ve özellikle silahl› devrimci ulusalhareketi tasfiye ederek belli bir istikrara kavuflupmevcut emperyalist ç›karlara cevap veren dahauygun pazar haline gelmelerini emreder. Öz ger-çek budur, geliflmeler buna ba¤l› ilerlemektedir.TC devleti hâkim s›n›flar›n›n iktidardaki kli¤i üze-rinden, gelenekselleflerek süregelen kokuflmuflterör demagojileri ve tabular› belli düzeyde yads›-narak, meflru taraf olan Kürt ulusal hareketinindolayl› da olsa “muhatap al›nmas›’’ ve meflruiyeti-

nin aç›k veya örtülü olarak teslim edilmesi ve bu-radan da Kürt kimli¤inin kabulüne gelinmesinde,tek yarat›c› gücün ulusal devrimci savafl oldu¤ugerçe¤i idrak edilmek durumundad›r. Bu da ikincigerçektir.Tüm gerçek flöyle okunabilir: Emperyalizm, herbak›mdan yaflad›¤› t›kan›kl›klar› aflmak için, dün-yay› istedikleri do¤rultuda ve ç›karlar›na uygunolarak düzenleme eylemi olarak gelifltirdikleri ge-nel dünya stratejileri veya menfur hesaplar› aç›-s›ndan, jeo-politik, jeo-stratejik önem tafl›yan ta-yin edici konumdaki bölgeleri; stratejik projeleri-nin öncelikli ihtiyac›na ba¤l› olarak, baflta birincilnüfuz alanlar› olmak üzere, di¤er tüm nüfuz alan-lar›n› yeniden yap›land›rma ve nüfuz alanlar›n› ge-niflletme u¤runa emperyalist sald›rganl›¤›n› sür-dürmektedir. Bafl› çekenin ABD emperyalizmi ol-du¤unu söylemeye gerek bile yok. Bu süreçtearalar›ndaki dalafl derinleflip su yüzüne ç›karken,di¤er taraftan iflgal, ilhak sald›r›lar›nda karfl› dire-

Kürt ulusal sorununda geliflmekte olan gerçek nas›l okun

u soruya yan›t verirkenveya politikam›z› belirle-yip yürütürken;

1)Yukar›da ortaya koy-mufl oldu¤umuz temel

prensip, anlay›fl ve gerçeklerden hareketetmeyi göz ard› edip, reel politik sürecinesiri olan e¤riliklere düflemeyiz, tasfiyecili-¤in bata¤›na saplan›p kalamay›z. Buna göre; a) ‹lkelerimizi ve temel anlay›fl›m›z› anl›k ç›-karlara feda edemez, lekeleyemeyiz.b) Reel siyaseti, ilke ve temel anlay›fllar›-m›zdan tecrit ederek güdüklefltiremeyiz,ikisi aras›ndaki s›k› ba¤› koparmadan koru-ruz.c) Tasfiyecilikle ve tasfiyeci politikayla ara-m›za kal›n çizgiler çekmekten asla imtinaedemeyiz.

2) Yukar›daki temel yaklafl›m ve özetledi¤i-miz de¤erlendirmelerimiz paralelinde; Kürtulusal hareketinin tasfiyesi hedefiyle geli-flen veya gelifltirilen uzlaflma sürecini ve buyönlü tüm politikalar›, tasfiyeci özleri gere-¤i desteklemiyoruz-destekleyemeyiz. Süre-

cin tasfiyeci oldu¤u ç›plak bir gerçektir. Ohalde; a) Emperyalist ve gerici hâkim s›n›flar›n tümdemagoji, safsata ve yalanlar›n› teflhir ede-rek, gerçek yüzlerini ve niyetlerini a盤a ç›-kar›p devrimci halk kitlelerine, özelde deKürt ulusuna göstermeyi vazgeçilmez birgörev olarak kabul ediyoruz-ederiz. b) Bu bak›mdan da Kürt ulusal hareketi bafl-ta olmak üzere, reel politika üzerinde bafl›dönercesine dönen tüm oportünist, tasfiye-ci, teslimiyetçi ve sivil toplumcu liberal siya-setlere karfl› ideolojik mücadele yürütmeyide önemseyerek üstleniriz. Tüm bunlar› aji-tasyon-propagandam›z›n temel unsurlar›olarak öne ç›kar›r›z.

3) Söz konusu süreç karfl›s›ndaki yaklafl›mve politikam›z› belirlerken, Kürt ulusununbafl›na çorap geçirilmek istendi¤i ve bununiçin de Kürt ulusal hareketine “deli gömle¤i’’giydirilerek elinin ba¤lanmak istendi¤i-tasfi-ye edilmek istendi¤ini berrak bir flekilde or-taya koyup görmek, tespit etmek duru-munday›z. Geliflmelerin Kürt ulusal hareke-ti ve ülkemiz devrimci hareketi aleyhineama emperyalizm ve faflist hâkim s›n›flar

lehine geliflece¤i her bak›mdan bellidir. Bu-na ba¤l› olarak; a) Kürt ulusu ve Kürt ulusal hareketini uyar-mak, tehlikeyi iflaret ederek mevcut pratike¤ilimlerinin hatal› ve sürecin yan›lt›c› oldu-¤unu büyük bir aç›kl›kla ifade etmek; Kürtulusunun gerçek kurtuluflunun neredengeçti¤ine vurgu yaparak bunu öne ç›kar-mak kaç›n›lmaz bir tutum ve ihtiyaç duru-mundad›r.b) Uluslar aras›nda eflitlik kabul edilip sa¤-lanmadan, k›smi ulusal demokratik haklarve özellikle de k›rp›larak kufla çevrilmifl gü-dük talepler u¤runa ba¤›ms›zl›k hakk›ndanvazgeçilemez, milli zulümcü tahakküm ka-bul edilip meflrulaflt›r›lamaz.c) Reformlar için mücadele, devrim ve dev-rimci kurtulufl mücadelesinin önüne asla ç›-kar›lamaz.d) Öte yandan, Kürt ulusal hareketi ve Kürtulusunun, hakl› mücadelesinin de bir sonu-cu-kazan›m› olarak tan›nan haklar›n› kul-lanmalar›na asla karfl› de¤iliz. Bilakis, herulusal demokratik hak ve talebin gelifltirilipilerletilmesi gibi, kullan›lmas›n› da isteriz,reddetmeyiz.

Güncel somut geliflmeler karfl›s›nda teorik

B

Page 9: 17 - 31 Ağustos 2009 -  Sayı 159

917-30 A¤ustos 2009PERSPEKT‹F

Bu realite emperyalizmi ekonomik-diplomatikbask›y› (“yumuflak güç’’) kullanmaya göreceli ola-rak daha çok itmektedir. Öte yandan uflakl›k ba¤-lar› içinde hükmetti¤i ülkelerde, planlar›n› hayatageçirebilme baflar›s› daha farkl› özgünlükler tafl›-y›p, nispeten daha kolay olmaktad›r. Ülkemiz ve benzer ülkeler, fiili sald›rganl›k d›fl›ndatutulup da bu “yumuflak zor’’ yoluyla yap›lanma-ya tabi tutulan ülkelerdir. TC devleti hâkim s›n›fla-r›na ve iktidar kli¤ine dikte edilen bu “yeniden ya-p›lanma’’ birçok aç›dan sürmektedir. Bunun enbüyük ayaklar›ndan biri (hatta di¤er ad›mlar› an-laml› ve ayn› zamanda olanakl› k›lan zorunluad›m) Kürt ulusal sorununun belli bir biçime çeki-lerek “terbiye’’ edilmesi hareketidir.Türk hâkim s›n›flar›n›n “aç›l›m-çözüm-demokra-tikleflme’’ diyerek bir bardak suda kopard›¤› f›rt›-nan›n di¤er emperyalist dayana¤› da AB emperya-lizmiyle uyum sürecidir. Bu uyum süreci de, em-peryalistlerin ortaklaflarak birlefltikleri “terörle

mücadele konsepti’’ kapsam›nda silahl› mücade-lelerin tasfiye edilmesi amac›n› önceline alarak TCdevletine dayatmaktad›r. Dayat›lan AB uyum sü-reci ba¤lam›nda gelifltirilen politikalar; anayasade¤iflikli¤i, demokratik normlar›n yükseltilmesi,K›br›s sorunu, Ermeni soyk›r›m› gibi genifl yelpaze-yi kaplasa da bunlar, emperyalizmin ç›karlar› ge-re¤i olup ülkemiz halklar› ve ezilen Kürt ulusununöz ç›karlar› temelinden kesin bir flekilde uzakt›r.Türk hâkim s›n›flar›, önüne koyulan ödevlerin ye-rine getirilmesini “demokratik aç›l›mlar’’ olaraklanse edip manipülasyona yol açarken, öte taraf-tan, ülke milli ç›karlar›n› uflakl›kla emperyalizmepeflkefl çekti¤ini de gizlemeye çal›flmaktad›r. Dola-y›s›yla, “demokratikleflme’’, “Kürt sorununda de-mokratik çözüm’’, “toplumsal bar›fl ve mutaba-kat’’, “muas›r medeniyetler seviyesi’’ gibi argü-manlar alt›nda “akan kan›, analar›n gözyafl›n› dur-durmak istiyoruz’’ ve benzeri fleklinde döktükleritimsah gözyafllar›yla, bilinç bulan›kl›¤› yarat›p kirli

ve gerici emellerini gerçeklefltirmekten baflka birfley yapmamaktad›rlar. Gerici faflist hâkim s›n›flar,“dikensiz bir gül bahçesi’’ yaratmak peflindedirler.Tasfiyecili¤i derinlefltirip devrimci hareketi silereksömürü düzenlerini sorunsuz bir flekilde sürdür-me hayali ve amac›ndad›rlar.

KKiimmiinn iiççiinn ““ttaarriihhii ff››rrssaatt””‹flleyen emperyalist politikalard›r, bunlar›n gerçekanlamda ezilen halklar ve uluslar yarar›na gelifl-mesi, emperyalizm ve tüm gerici s›n›flar›n do¤as›-na ayk›r›d›r. Ve bu, tart›flma götürmezdir. Ne yaz›kki, gerek Kürt ulusal hareketi ve gerekse de di¤erdevrimci hareketin bir k›sm›, bu gerçe¤i bilmesinekarfl›n, özü sa¤-liberal sivil toplumcu olan reel po-litika döngüsü içinde yalpalay›p bocalayan siya-setleriyle, onun da ötesinde ideolojik çizgilerinde-ki k›r›lman›n tabii uzant›s› olarak, bu tasfiyeci sü-recin birer aktörü ve parças› olmaktan kurtulama-maktad›rlar.

Tüm bunlardan sonra; “siyasi mücadele’’,”demok-ratik çözüm’’ ve benzeri ad›na tasfiyeci zemindeyürütülen pazarl›klar ve ülkemiz devrimci hareke-tinin de sahte sözcüklerin aldat›c›l›¤› ve “politikmücadele’’ ad› alt›nda, burjuva-liberal sa¤ do¤ayasahip reel politikaya dokunmadan tasfiyecili¤i al-k›fllayarak kat›ld›¤›, bu s›¤ kulvardaki uzlaflmac›e¤ilim çizgisinin gösterdi¤i rotan›n, Kürt ulusal ha-reketini diplomatik mücadele masas›nda kötü birkadere sürükleyece¤ini ve Kürt ulusunun boynun-daki “kölelik’’ boyunduru¤unun daha bir pekiflme-sine yol açaca¤›n› söylemek gerekir. Türk hâkim s›n›flar›n›n “tarihi f›rsat’’ diye kendi ad-lar›na son derece hakl› olarak ileri sürdükleri, amamaalesef ki Kürt ulusal hareketi ve kimi devrimcidostlar›m›z›n da kani olup sahiplendikleri bu argü-man, özünde ulusal hareketin tasfiye edilmesi içinTürk hâkim s›n›flar› lehine do¤mufl bir “tarihi f›r-sat’’› anlatmaktad›r. Yaz›k ki, Kürt taraf› ve reelpolitika etraf›nda dört dönen kimi devrimci hare-

ketler de kaygan zemindeki politikalar›yla bu ger-çe¤i kavramak bir yana, destekleyen ve benimse-yen durumdad›rlar. Ayn› argümanlar› paylaflanaymazl›k, düzen içinde kulaç atmakta, burjuva re-formcu paydada buluflmaktad›r. Çözüm paketlerideklare etmekten geri durmamaktad›rlar, bu “ta-rihi f›rsat›’’ kaç›rmamak için…Dolay›s›yla, Türk hâkim s›n›flar› ateflli bir flekilde;“çözüm için tarihi f›rsat”, “demokratik aç›l›m”,“toplumsal mutabakat-uzlafl›” edebiyatlar›yla sü-reci iflletme kararl›l›¤›ndan bir an bile geri durma-maktad›rlar. Utanmazca, analar›n gözyafllar›n› kirliemelleri için kullanmaktan geri durmamaktad›r-lar. “Demokrasi” ad›na ahkam kesmektedirler.Parlamentolar›nda alamad›klar› destek a盤›n›,burjuva liberal çevre ve tek tek kiflilerden tutal›mda reformist ak›m ve görüfllerden destek almaaray›fllar›yla-ald›klar› destekle doldurmaya çal›fl-maktad›rlar. ‹lgili çevreler bu tarihsel misyonlar›n›gururla yerine getirip gülücükler saçmaktad›rlar… Kürdistan topra¤›nda tepelere yazd›klar› yaz›lar›silmek, Kürdistan flehirlerinin de¤ifltirilmifl adlar›n›yad etmek, flartl› olarak operasyonlar› durdurmak,dil-kültür sahas›nda bir iki c›l›z ad›m atmak, ana-yasada genel anlamda k›smi düzenlemelerle (özügerici flekilde) ve bir muhtemel af’a yeflil ›fl›k yak-makla (ki, esasta bunlar› geçmeyecektir); Kürt ulu-sal hareketinin yaratt›¤› devrimci de¤erleri anlam-s›zlaflt›rarak Kürt ulusunu susturup yedeklemekistemektedirler. Böylece Kürdistan topraklar›nda,emperyalizm ve faflist gerici hâkim s›n›flar›n ser-mayesinin önündeki tüm engellerin kald›r›l›p hiç-bir engele tak›lmadan azami kârlar›n› elde etmekiçin sonsuz serbestiyle cirit atmas›, yani “terör’’tehdidi ortadan kalkm›fl topraklarda yap›lamam›fl-bekleyen kapitalist sermaye yat›r›mlar›n›n önünüs›n›rs›zca aç›p dolu-dizgin at koflturmas› sa¤lana-rak, emperyalist sömürgecili¤in huzurlu bir flekil-de ç›karlar›n› elde etmesi sa¤lanm›fl olacakt›r.Özetle, y›llard›r devrimci ulusal savafl nedeniylebelli ölçülerde emperyalizmin iflletmesi d›fl›ndakalan verimli topraklar›n, emperyalist kullan›maaç›lmas›, gerilla savafl›n›n engeline tak›lm›fl olupç›kar›lamayan yer alt›-yer üstü zenginlik kaynak-lar›n›n da ç›kar›larak emperyalizm ve yerli hâkims›n›flar›n kasalar›na aktar›lmas› sa¤lanm›fl olacak-t›r. Özellikle emperyalizmin içine girdi¤i kriz koflul-lar›nda bu, son derece anlam kazanmaktad›r. Türkhâkim s›n›flar›n›n “çözüm’’, “demokratikleflme’’gayretkeflli¤i alt›nda yatan sebepler iflte bunlard›r.Hiç kuflku yok ki, Kürt ulusal hareketi silahl› dev-rimci ulusal savafl›yla büyük kazan›mlar sa¤lad›.Fakat bu kazan›mlar›, TC devletinin “Kürt sorunun-da demokratik aç›l›m’’ diye pazarlad›¤› yukar›dakik›r›nt›larla telakki etmek do¤ru olamaz. Dahas›,Kürt ulusu ve hareketi, ödedi¤i bedeller ve meflruulusal haklar› bak›m›ndan bu kadar›n› de¤il, çokdaha fazlas›n› ve ba¤›ms›zl›¤›n› hak etmektedir.Gelinen süreçte en anlaml› kazan›m, bu mücade-lenin Türk hâkim s›n›flar›n›n y›llard›r imha ve in-kârla yok sayd›¤› Kürt ulusal kimli¤inin (özürlü deolsa) tan›nmas› ve ulusal mücadelesinin meflrulu-¤unu z›mnen de olsa kabul ettirmesiyle, Türk hâ-kim s›n›flar›n›n en ba¤naz kabuklar›n›n söylemdede olsa çatlat›lmas›d›r.Herkesten önce konuflmas› gereken Kürt ulusu vehareketini saymazsak (ki, bunun mevcut e¤ilimitasvip edilemez); tüm gerçeklik ve amaçlar›yla ne-rede durdu¤u belli olan, bu anlamda konuflmay›hak etmeyen Türk hâkim s›n›flar› ve özellikle deiktidar kli¤i, demokratl›k pozlar›yla meydan› kim-seye b›rakmadan en fazla konuflmakta ve özellik-le ezilen Kürt ulusundan haks›z puan toplamakta-d›r. Aç›k ki, Kürt ulusal meselesinin çözümü soru-nunda gerçek çözüm gücü olmayan ve olamaya-cak olanlar, ulusal sorunun “çözüm’’ bayraktarl›¤›-n› yapmaktad›rlar. Proleter devrimci politika ve sorumluluk buna ka-y›ts›z kalamaz ve gerici s›n›flardan çözüm beklen-tisine giremeyece¤i gibi bu yan›lsamaya ortakolup destek veremez. Bu en baflta Kürt ulusunakarfl› duydu¤u Komünist sorumluluk gere¤idir. Bu,devrimci teori, ilke ve pratik politikan›n; oportü-nist, liberal uzlaflmac› ve tasfiyeci siyaset çizgisitaraf›ndan karart›lmamas› için ideolojik-politik yü-kümlülü¤ü ve kitlelerin bilincinin buland›r›larakdüzene yedeklenmesine karfl› yüklendi¤i sorum-lulu¤unun gere¤idir. En önemlisi de devrimci halkkitlelerinin gelece¤i ve bunun da ötesinde bu ge-lecek karfl›s›ndaki ahlaki sorumlulu¤unun gere¤i-dir. Hiç kuflkusuz bu görev ve sorumluluk, teoriksöylemi yetersiz b›rak›p, pratik çal›flmalar saha-s›nda görevler yürütmeyi buyurmaktad›r. Tam so-rumluluk ancak böyle yerine getirilebilir.

mal› politikam›z hangi ç›k›fl noktalar›yla biçimlenmelidir

4) Ad›na kim ne derse desin, ister “Kürt soru-nunun demokratik çözümü’’, isterse “demok-ratikleflme’’ densin, bu sürecin tasfiyeci özüitibar›yla devrimimizi ve Kürt ulusunun kur-tuluflunu baltalayan gerici bir süreç oldu¤unuyads›yarak, ilerici görüp destekleyemeyiz.5) Bu süreç, emperyalizm ve yerli hâkim s›n›f-lar›n stratejisi olup ç›karlar› do¤rultusundagelifltirildi¤i ve geliflti¤i halde; Kürt ulusal ha-reketi mevcut durumda uzlaflmaya yatk›ntüm e¤ilim ve prati¤iyle sürece ortak olmak-ta, di¤er kimi devrimci hareketler de ayn› gi-diflat› desteklemektedirler.6) Yaflanan süreçte iki yan vard›r. Biri esas di-¤eri bunun karfl›s›nda oldukça güdük taliyand›r. Birinci ve esas yan tasfiyeciliktir. ‹kin-ci ve tali yan› k›rp›lm›fl k›smi demokratik-ulu-sal demokratik iyilefltirmeler fleklindeki sinsialdat›c›l›kt›r.

Biz hangi yan› destekleyece¤iz, tavr›m›z neolmal›d›r?a) Tasfiyecilikle; hem Kürt ulusal hareketi “ölütopra¤›na” gömülerek Kürt ulusunun ba¤›m-l›l›¤› perçinlenmek istenmekte ve hem deTürkiye-Kuzey Kürdistan devrimci ve Komü-nist hareketi buzlu sulara gömülmek istene-rek, faflist düzenlerini daha güçlü tesis edip

sürdürme stratejisi güdülmektedir!b) K›smi demokratik, ulusal demokratik talepve haklar›n tan›nmas›; ayn› tasfiyeci amacahizmet edip, gerçek amac› gizleme peçesiolarak kullan›lan sinsi bir oyundan ileri biranlam tafl›mamaktad›r.O halde, bir bütün olarak iki yan›yla da süre-cin desteklenmemesi do¤ru politikad›r. ‹kin-cinin aldat›c›l›¤›na kap›lmak, birinci amacahizmet etmek olur. Fakat bu, iyilefltirmelerireddetmek, kabul etmemek anlam›na gel-mez. Temel ayr›m noktam›z; bunlar›n redde-dilmesi de¤il, bunlar için mücadeleyi esaslafl-t›ran, devrimci amaçlar›m›zdan vazgeçen vebunlarla s›n›rl› politika yaparak devrimci poli-tikadan uzaklaflan çizgiye karfl› mücadele et-mektir.

7) Kürt ulusunun ba¤›ms›zl›¤› baflta olmaküzere, tüm ulusal demokratik hak ve taleple-rini kararl› devrimci s›n›f siyaseti ve tavr›ylasavunan mücadele bizlerin görevidir. Türkhâkim s›n›flar›n›n Kürt ulusu üzerindeki hertürlü bask›, zulüm ve tahakkümüne ve bu ta-hakkümün tüm yans›malar›na, sonuçlar›na,üstünlük ve imtiyazlar›na dayal› her türdeneflitsizliklere karfl› kararl› bir savafl›m vermek;Komünistlerin görevi olarak omuzlar›m›zda-

d›r.Bundan hareketle; a) demagoji, yalan ve hile-ye dayal› olup, flartlar› mevcut olmamaklagerçekçi olmayan ve hâkim s›n›flar›n oyunu-nun bir parças› durumuna gelen, “demokra-tikleflme’’, “çözüm’’, “bar›fl’’ gibi soyut söy-lemlere itibar edemez, bunlar›n hangi amaç-larla kullan›ld›¤›n›-ne anlama geldi¤ini aç›kla-yarak gerçekleri söylemekten geri durama-y›z.b) Kürt ulusunun her ulusal demokratik tale-bini, politik ajitasyon-propaganda ve politikaktivitemizin birer parças› olarak kullanmak-ta tereddüt edemeyiz. Sürece iliflkin genel politika ve ele al›fl›m›z› buflekilde özetlemekteyiz. Bizleri; anl›k ve kü-çük yararlar peflinde koflan pragmatist-fay-dac› güdülerle yürütülen, ilkesiz ba¤›ml› siya-set basiretsizli¤i ile güce tapan kuyrukçu, kü-çük-burjuva, oportünist, eklektik politikadanay›rarak, ezen ulus flovenizmi karfl›s›nda ol-du¤u gibi, ezilen ulus milliyetçili¤ine de bu-laflmadan, proleter devrimci siyasette tutananlay›fl bu MLM bak›fl aç›s›d›r. Komünistler, “Uluslar›n Kendi Kaderlerini Ta-yin Hakk›”n›n tan›nmas›ndan hiçbir koflul vehiçbir flartla vazgeçemezler. Zoraki gerici bir-liklere karfl› ç›karak, uluslar aras›nda tam hak

eflitli¤ine dayal› demokratik birlikleri savu-

nurlar. Küçük uluslar›n büyük uluslara ba-

¤›ml›l›¤›n› öngören emperyalist birlikleri te-

melden reddederler.

Emperyalist “çözümlerin” nemenem “çözüm”

oldu¤u dünü ve bugünüyle tüm tarihi tecrü-

bede sabittir. Sabittir ki, emperyalizm, ulusal

sorunu emperyalist ç›karlar›na ba¤l› olarak

ileri sürüp geri çekmek üzere elinde bir kart

olarak tutmaktan, yine bu ç›karlar u¤runa

de¤iflik uluslardan emekçi halklar› birbirine

k›rd›rmaktan ve “böl-parçala-yönet’’ siyase-

tinden baflka bir amaçla kullanmam›flt›r.

Onun hayâs›zca “ulusal sorunlar› çözme’’

misyonuyla ortaya ç›kmas›n›n, iki yüzlülü-

¤ünden ve emperyalist sald›rganl›¤›n yeni

“av’’lara göz dikmesinden baflka bir anlam

tafl›mad›¤›, ezilen dünya halklar› ve mazlum

uluslar nezdinde kan›tlam›fl bir sahtekârl›kt›r.

Tarihin tüm tan›kl›¤›, sosyalist çözüm d›fl›nda,

ezilen ulus milliyetçili¤inin “çözümü’’ de dahil

olmak üzere hiçbir “çözümün”, gerçekçi ve

kal›c› olamayaca¤›, ulusal sorunun devrimci

yolla halledilmesinin ise ancak proletarya

partisi önderli¤inde geliflen devrimlerle geli-

flebilece¤ini göstermektedir.

-politik siyaset, tutum ya da yaklafl›m›m›z ne olmal›d›r?

Page 10: 17 - 31 Ağustos 2009 -  Sayı 159

10 17-30 A¤ustos 2009 DÜNYA

Birleflik Nepal Komünist Partisi (Maoist) [UCPN(M)] Bafl-kan› Pushpa Kamal Dahal (Prachanda), efli ve k›z›ylabirlikte, 1 hafta sürece¤i iddia edilen bir ziyaret için 8A¤ustos Cumartesi günü ‹ngiltere’ye gitti. UCPN(M),mevcut hükümete tan›d›¤› sürenin dolmas›n›n ard›n-dan meclisin çal›flmalar›n› bloke ederek ülke çap›ndaprotesto gösterilerine bafllam›flt›. 1 ay sürece¤i aç›kla-nan eylemlerin bafllamas›n›n hemen ard›ndan Prac-handa’n›n ‹ngiltere seyahatine ç›kmas› merak uyan-d›rd›. Prachanda’n›n ziyaretine iliflkin resmi bir aç›kla-ma yap›lmad› ancak al›nan duyumlara göre Prachan-da’n›n, geçti¤imiz hafta sonuçlanan merkez komitetoplant›s›nda al›nan kararlar ile ilgili olarak Avrupa ça-p›ndaki Maoist kadrolarla bir araya gelmesi bekleni-yor. 3 hafta süren ve önemli kararlar›n al›nd›¤› merkezkomite toplant›s›nda al›nan kararlardan biri de Dev-rimci Enternasyonal Hareket (DEH) ve Güney AsyaMaoist Parti ve Organizasyonlar Koordinasyon Komi-tesi (CCOMPOSA) ile aksayan iliflkilerin gelifltirilmesiydi.Bu karar uyar›nca Prachanda’n›n ‹ngiltere ziyareti es-nas›nda DEH ve CCOMPOSA liderleri ile de bir araya ge-lebilece¤i tahmin ediliyor.

Prachanda: Art›k partiyi yönetmekle ilgilenece¤im‹ngiltere’ye hareket etmeden önce 6 A¤ustos’taUCPN(M) taraf›ndan Pokhara’da düzenlenen kadro e¤i-tim toplant›s›na kat›lan Prachanda, Maoist partinin 1ayl›k eylem program› ve süreç ile ilgili aç›klamalaryapt›. Protestolar›n ulusal hükümetin kurulmas›n›nönünü açaca¤›n› ancak kurulacak hükümete kendisi-nin önderlik etmeyece¤ini, yani baflbakan olmayaca-¤›n› belirten Prachanda, “Bundan böyle parti yöneti-miyle ilgilenece¤im.” dedi.Hükümetin sokak gösterilerini engelleme niyetindeoldu¤unu söyleyen Prachanda, bunun gerçekleflmesidurumunda “güçlü flekilde karfl›l›k” verilmesini istedi. Güvenli¤i Genç Komünistler Ligi taraf›ndan sa¤lananve yüzlerce kiflinin kat›ld›¤› kadro e¤itim toplant›s›naPrachanda d›fl›nda Maoist partinin önde gelen liderle-ri kat›ld›. 1 numaral› baflkan yard›mc›s› Mohan BaidyaKiran, baflkan yard›mc›s› Dr. Baburam Bhattarai, Badalad›yla da bilinen Genel Sekreter Ram Bahadur Thapabunlardan birkaç›.

UML’den tehditUCPN(M)’nin 8 a¤ustos’ta bafllatt›¤› sokak eylemleri veparlamento blokaj› sürüyor. Maoist parti, halk›n üs-tünlü¤ü ilkesini ve anayasay› çi¤neyerek general Ka-tawal’› yeniden ordunun bafl›na getiren Nepal Cum-hurbaflkan› Dr. Ram Baran Yadav’a karfl› harekete ge-çilmesi, bar›fl anlaflmas›n›n flartlar›n›n uygulanmas› veFederal Halk Cumhuriyeti Anayasas›’n›n yaz›m› süreci-nin bafllat›lmas› talepleri ile bafllatt›¤› eylemleri ülkeçap›nda sürdürece¤ini ve engellenmeleri durumundaeylemlerin tetiklenerek 3. Halk Ayaklanmas›’na veHalk Devrimi’ne dönüflebilece¤i uyar›s›nda bulundu.UCPN(M)’nin Yadav ile ilgili taleplerini reddeden [reviz-

yonist NKP(UML) ve kraliyet yanl›s› Kongre Partisi’ninbafl›n› çekti¤i] hükümet, Maoistleri “yasalara uymaya”ça¤›rarak kar›fl›kl›k ç›karmalar› ve fliddete baflvurma-lar› halinde sert bir flekilde karfl›l›k vermekle tehdit et-

ti. 8 A¤ustos’ta bas›na konuflan NKP(UML) Genel Sekre-teri Ishwar Pokharel, Maoistlerin “halk›n üstünlü¤ü”tart›flmas›n› ve cumhurbaflkan›n›n anayasay› çi¤nedi¤iiddias›n› kar›fl›kl›k yaratmak için bahane etti¤ini iddiaetti.Feodallerin topraklar› halk›n hizmetindeMaoistlerin verdi¤i taahhütlerin uygulanmas›n› izle-mek amac›yla oluflturulan bir parlamento komitesi-nin ulaflt›¤› sonuçlara göre Birleflik Nepal KomünistPartisi (Maoist), savafl› durdurarak genel siyasete kat›l-d›ktan 3 y›l sonra bile 72 bölgedeki 30 bin ailenin el

koydu¤u topraklar› iade etmedi.Komitenin görev süresi 22 Temmuz tarihinde sona er-di. Komite topraklara el konulmas›na dair bilgileri içe-ren resmi belgeleri yay›nlad›. Komitenin verdi¤i bilgi-ye göre 72 bölgedeki hükümet idare ofislerine binler-

ce baflvuru yap›ld›. Manang, Mustang ve Dolpa’da isehiç baflvuru yap›lmad›.Maoistler sadece Rastriya Janashakti Partisi baflkan›Surya Bahadur Thapa, UML lideri Amrit Kumar Boharave ordu eski komutan› Sachit Shumsher Rana’ya aitmülkleri geri verdi. Nepal Kongre Partisi Genelmerke-zi, komiteye ço¤unlukla orta bat› ve uzak bat› Teraiibölgesinde olmak üzere 2253 parti kadrosunun arala-r›nda bulundu¤u 28000 ailenin mülklerinin hala Mao-istlerin denetimi alt›nda oldu¤u bilgisini verdi.Muhalefetteyken el konulan topraklar›n iadesini atefl-

li biçimde gündemde tutan Kongre Partisi, hükümetekat›ld›ktan sonra bu konudaki sürecin iflletilmesi içinaktif davranm›yor.Maoistler el konulan topraklarda komünal tar›mc›l›kyap›yorlar.

Nepal’li Maoistlerden daha etkin mücadele haz›rl›¤›irleflik Nepal Ko-münist Partisi(Maoist) Baflkan›Pushpa KamalDahal (Prachan-da), k›sa süreli birziyaret için gitti¤iLondra’n›n Wool-wich kasabas›nda

kat›ld›¤› bir konferansta uzun birkonuflma yapt›. Konuflman›n bü-yük bölümü Nepalce yap›ld›¤› vehenüz çevirisi elimize ulaflmad›¤›için sizlerle paylaflam›yoruz. Afla-¤›daki bölüm, Prachanda’n›n ko-nuflmas›n›n en sonunda ‹ngilizceolarak yapt›¤› kapan›fl konuflmas›-d›r.

� Çok büyük bir sorumlulu¤umuzoldu¤unun ve bugün yüz yüze ol-du¤umuz gerçek, tarihsel bir f›rsa-t›m›z oldu¤unun tamamen fark›n-day›z. Ve di¤er parti ve kurumlar-daki yoldafllar›m›z›n kayg›lar›n›,Nepal devriminin gelece¤i hakk›n-da çok kayg›l› olduklar›n› anl›yo-ruz: Yarat›c›, bilimsel bir yolda m›ilerleyecek, yoksa y›llar›n temelteori ve ideolojisinden sapacakm›? Ben kendi fikrimce flundan ol-dukça netim, sapmayaca¤›z. Çün-kü biz, bu teoriyi 21. yüzy›l›n flart-lar›na en iyi flekilde uygulamakiçin çabal›yoruz.� 21. yüzy›l›n bütün dinamiklerinianl›yoruz. Biz Nepal’de, devriminfazlaca kendine has özellikleriolan, çok özel bir türüne önderlikediyoruz. Bu süreçte her ne kadar,inifller, ç›k›fllar, bükülmeler, tersyüz olufllar olsa da sonuç olarakbiz bu devrimi de¤iflen koflullaragöre sürdürüyoruz.� Biz savafltayken, halk savafl›n›n5 y›ll›k bafllang›ç döneminde, 20.yüzy›l›n bütün derslerini anlama-ya çal›flt›k; devrimleri, karfl› dev-rimleri, olumlu, olumsuz bütünderslerini anlamaya çal›flt›k. Yenibir anlay›fla vard›k, yeni bir sonu-ca vard›k ki yeni taktikler ve stra-tejiler gelifltirmek zorunday›z. Le-nin’in ayaklanma stratejisini kop-yalayamay›z, uzun süreli halk sa-vafl› teorisini mekanik bir flekildekendi koflullar›m›za uygulayama-y›z...� Bu yüzden yeni fleyler gelifltir-meye çal›flt›k, yeni olmas›na ra¤-men temel, esas mant›klaçeliflmedik.� fiunda netiz; feodalizme ve em-peryalizme karfl› savafl›yoruz veYeni Demokratik Devrim’e önder-lik ediyoruz. Bu temel meseleler-de herhangi bir flüphemiz yok.Ama bu devrime önderlik edebil-mek için, baz› yeni strateji ve tak-tikler gelifltirmek zorundayd›k.� Bu süre içerisinde yeni askeristratejiler gelifltirdik ve uzun süre-li halk savafl›n› ve toplu ayaklan-

may› birlefltirdik. Yeni bir fley ge-lifltirmeye çal›flt›k, bir taktikler di-zisi...� Zaman›nda biz dedik ki, halk sa-vafl›n›n befl y›l›n›n sonunda, kuru-cu meclis seçimleri için taleptebulunmak zorunday›z. Biz bu tak-tikler dizisini gelifltirdik. Kurucumeclis, cumhuriyet devleti vedevletin tümden yeniden yap›lan-d›r›lmas›… ‹deolojinin sentezinin,bir dizi fikrin ard›ndan PrachandaYolu’ndan gittik, Nepal devrimininsomut yoluna göre.� Biz asla bu yolun bütün dünyaproletaryas›n›n yolu oldu¤unu id-dia etmedik.� Zaman›nda flu sonuca varm›flt›kki, yeni, bir dizi fikir gelifltirmeliy-dik. Ve bu fikirler bizi bar›fl görüfl-melerine ve farkl› cephelerdekimücadelelere tafl›d›. fiu sonucavard›k ki, devrim tekrarlanamaz,sadece gelifltirilebilir.� Komünist hareketin önemli biryöntem sorunu ise Rus ve Çindevrimlerinin strateji ve taktikleri-ni mekanik bir flekilde taklit et-mesidir. Ancak devrimler tekrarla-namaz, sadece gelifltirilebilir.� Paris Komünü, Rusya’da Sosya-list Ekim Devrimi’nde tekrarlana-mazd›, sadece gelifltirildi. E¤er Le-nin, bu ideolojiyi Leninizm seviye-sine yükseltemeseydi, Rus devri-mi baflar›l› olmazd›. Ayn› flekildeMao Zedung da bu ideolojiyi, ilketapta Mao Zedung Düflüncesi se-viyesine, ard›ndan kültür devrimisürecinde Maoizm seviyesineyükseltemeseydi, Çin devrimi ba-flar›l› olamazd›.� Bu nedenle, Nepal’deki komü-nistler olarak, proleter sorumlulu-¤umuzun bilincindeyiz. Temel gö-revimizden sapm›yoruz, ama buteoriyi gelifltirmek için en iyisiniyapmaya çal›fl›yoruz. fiartlara uy-gun yeni strateji ve taktikler gelifl-tirmek için. Ve devrimi zafere tafl›-yaca¤›m›za inanc›m›z tam. Ve biz,bütün devrimler ve komünisthareketler için yeni bir katk›dabulunmak istiyoruz, bütün komü-nist hareketler için ve bütün dev-rimler için. Biz enternasyonal pro-letaryan›n görevlerinin tamamenfark›nday›z. Bu yüzden sizi iknaetmek istiyorum, gelin tart›flal›m,çok üretken (yarat›c›) bir iliflkiyegirelim. Çünkü Nepal devrimi yenibir fley yaratt›.� Belki baz› elefltiriler, baz› olum-suz dersler vard›r. Ama genel an-lamda, 21. yüzy›l›n flartlar›na görebir ideoloji gelifltirmeye çal›fl›yo-ruz. Çünkü tamamen eminiz ki,21. yüzy›l dünya devrimleri yüzy›-l› olacakt›r. Biz de bu küçük ülke-den buna katk› sunmak için eli-mizden gelenin en iyisini yapma-ya çal›fl›yoruz...

Birleflik Nepal Komünist Partisi (Maoist) Baflkan› Pushpa Kamal Dahal (Prachanda), Katmandu’da yay›n yapan günlük “Rajdhani” gazetesinin kendisine da-yand›rarak haberlefltirdi¤i “ABD ve Hindistan’›n, Nepal’i kullanarak Çin karfl›t› bir kampanyaya giriflmek için el alt›ndan haz›rl›k yapt›¤›” iddialar›n› yalanla-d›. 5 A¤ustos’ta bu gazetede yay›nlanan haberde Prachanda’n›n, “Çin’e yönelik planlanan bu kampanyada Nepal’in kullan›lmas›na engel oldu¤umuz içinhükümetten çekilmek zorunda kald›k” dedi¤i iddia ediliyordu. Prachanda 7 A¤ustos tarihli bas›n aç›klamas›nda, yap›lan haberin tümüyle yanl›fl, sapt›r›c› ve provokatif oldu¤unu söyleyerek bu haberle yarat›lan yanl›flizlenimin ciddiye al›nmamas›n› istedi. Aç›klamada ayr›ca haberin maksad›n›n ABD ve Hindistan ile olan diplomatik iliflkileri bozarak Maoist partiye karfl›k›flk›rtmak oldu¤unu, anayasan›n yaz›lmas› ve bar›fl anlaflmas› sürecinin ray›ndan ç›kar›larak engellenmek oldu¤u belirtildi.Maoist parti, görevden al›nan genelkurmay baflkan› Katawal’›n cumhurbaflkan› taraf›ndan göreve iade edilmesi sonras›nda hükümetten çekilmifl ve Kra-liyet yanl›s› Kongre Partisi ile revizyonist Nepal Komünist Partisi (BML)’yi Hindistan’›n kuklas› olmakla suçlam›flt›.

Çin’e karfl› ABD-Hindistan Ekseni: Prachanda’dan yalanlama

Yeni Demokratik Devrim için savafl›yoruz

B

Devletin halka yönelik sald›r›lar›n›n artt›-¤› Lalgarh'ta, Maoistler silahl› yürüyüfl dü-zenleyerek, gövde gösterisi yapt›lar.Bat› Midnapore bölge yönetimi, Maoist-lerle bafla ç›kmaktaki baflar›s›zl›klar›n› iti-raf ettikten bir gün sonra, Maoistler, 11A¤ustos günü, Kalküta’ya 200 km uzak-l›kta olan Lalgarh’ta silahl› bir yürüyüflgerçeklefltirerek güç gösterisi yapt›lar.Öte yandan, Dharampur polis merkezine2 km uzakl›kta bulunan ve Maoistlerinhalk› bütünüyle orduya almak için haz›r-l›klar yap›t›¤› yer olan Domohani’de cu-ma akflam› yaklafl›k 1000 köylünün kat›l-d›¤› bir toplant› düzenlendi. Maoist liderBikash toplant›da, “Hiçbir insan›m›z öldü-rülemez ya da tutuklanamaz” dedi. Polis

de Maoistleri önlemek iddias›yla karfl› birhamle gelifltirme ad›na yeni bir stratejidüflünmekle meflguldü. Baflbakan Budd-hadeb Bhattacharjee’nin, sal› günü Jan-galmahal’a yapaca¤› belirlenen ziyaretlebirlikte düflünüldü¤ünde toplant›, yöneti-me güçlü bir uyar› iflareti gönderiyor.Maoistlerin merkezi kuvvetlerinin cumagünü ilerledi¤i, Dharampur-Lalgarh yolu-nun bulundu¤u mevkiden bir kilometreuzakl›kta, toplant›da konuflan Bikash, 14Haziran’dan beri aranan, hükümet ortak-lar›ndan Hindistan Komünist Partisi-Marksist (CPM) üyeleri Jhontu Soren, NaruSamanta ve Asit Samanta’n›n öldürülme-lerini üstlendi. Maoist lider, “Halk› sömü-ren ve onlara iflkence eden insanlara

ölüm cezas› veriyoruz. Bu fliddeti kimbafllatt›? Köylüler, Sijua, Salboni ve Khas-jangal’da eylemlerine bafllad›klar›ndakim onlara sald›rd›?” diye sordu. “Bunlar,halk›n öfkesinin örnekleridir” dedi.Bikash, di¤er yandan Çarflamba günü üçJharkhand Partisi üyesinin (Naren) öldü-rülmesiyle iliflkilerinin olmad›¤›n› söyledi.Ayr›ca, Brindabanpurlu iki polisin kaç›r›l-mas›n›n Maoistlerle alakas› olmad›¤›n›ekledi. CPM liderlerini ve parti ofislerin-den sonra Maoistler flimdi de silahlar›n›Kongre Partisi üzerinde deniyor gibi gö-rünüyorlar.Maoistler, Kongre Partisi liderlerini, partibürolar›n› açmamalar› ve hiçbir faaliyettebulunmamalar› için uyard›.

Devletin 'arad›¤›' Maoistler silahl› yürüyüfl yapt›!

Peru Komünist Partisi gerillalar› tara-f›ndan gerçeklefltirilen sald›r›da 3 po-lis öldü.Peru Komünist Partisi’ne ba¤l› geril-lalar taraf›ndan Peru merkezinde bu-lunan bir karakola 8 A¤ustos günüsald›r› gerçeklefltirildi. Peru devleti-nin özel kuvvetlerinin bulundu¤u ka-rakola gerçeklefltirilen sald›r›da 3 po-lis öldü. Maoistlerin askeri eylemineiliflkin bas›na aç›klamada bulunanPeru polis yetkilileri, sald›r›n›n sonderece iyi planland›¤›n›, can kayb›n›naz olmas›n›n bir baflar› oldu¤unu sa-vundular.

Maoistler vurmayadevam ediyor

Page 11: 17 - 31 Ağustos 2009 -  Sayı 159

1117-30 A¤ustos 2009GÜNCEL

Reformizm ve tasfiyecili¤in sinsi olarak ilerledi¤i gü-nümüz koflullar›nda, devrimci ilke ve siyasetin sahip-lenilip temsil edilmesi önemli bir ihtiyaçt›r. Bu yap›l-madan devrimci geliflmelerin önündeki engellerinkald›r›lmas› ve genifl devrimci halk kitlelerinin kaza-n›l›p birlefltirilmesi düflünülemez. Reformizm-reviz-yonizm ve tasfiyecili¤in her rengine karfl› mücadeleyürütülmeden devrimci mücadele tam yürütülemez,gerçek devrimci geliflmeler sa¤lanamaz. Siyaset-poli-tika ad›na ilkelerin tahrif edildi¤i ya da rafa kald›r›la-rak unutuldu¤u ve bu ilkesiz siyaset tarz›n›n meflru-laflt›r›lmaya çal›fl›ld›¤› flartlarda, kar›flt›r›lan elmalar ilearmutlar›n ayr›flt›r›lmas› önem kazanan bir görev ola-rak komünist devrimcilerin önünde durmaktad›r.Tasfiyeci cephe ve oportünist siyaset bata¤›nda bu-lunarak tasfiyeci cepheye yamananlar ile devrimcicepheyi ayr›flt›rarak, devrimi temsil etmek tarihselbir sorumluluktur. Bu sorumlulu¤un en keskin temsi-li, devrimci mücadelenin yükseltilmesiyken, ideolojikmücadele sahas›nda tasfiyecili¤i “teflhir dire¤ine’’ as-mak da zorunludur. Devrimci oklar ideolojik minder-de tasfiyecili¤i ac›mas›zca dövmelidir. Günümüz flart-lar›nda devrimci temsil gücüyle tasfiyecili¤in teflhiredilerek ideolojik mücadelenin h›zland›r›lmas›n›n de-¤er kazanarak öne ç›kt›¤›n› alg›lamak hayatidir. Bualg›yla, reformizm ve reformist siyaset ile devrim vedevrimci siyaset aras›ndaki farkl›l›¤a ve politika ad›-na ilkelerin i¤difl edilerek hiçlefltirilmesine tekrar tek-rar iflaret etmek gereklidir. Devrimciler, kendilerine sunulan k›r›nt›lara, sahteoyunlara ve aldatmacalara kanmak zorunda de¤ildirve olamazlar. Gerici hakim s›n›flar›n koflullad›¤›, ya-pay olarak yaratt›¤› gündemler ve bilinçli olarak pro-paganda ettikleri hileli siyasi koflullara “politika” ad›-na ortak olmak ya da bu atmosfere kap›lmak dev-rimcilerin ifli olamaz. Devrimcilerin kendi gündemle-rinden kopmalar›, yönlendirilmeleri anlam›na gelir.Yönlendirilen yerin burjuva tasfiyecili¤in yasal çöplü-¤ü oldu¤u aç›kt›r. Emperyalizm ve yerli gerici s›n›fla-r›n tek proje olarak ortaklaflt›klar› devrimci mücade-lenin tasfiye edilmesi plan›yla, “devletin temizlenme-si’’, “demokratikleflme’’, “Kürt aç›l›m›’’, “Kürt sorunu-nun çözümü’’ gibi sahte ve tehlikeli ad›mlarla dev-rimci hareketin önemli bir kesimini cezb edip yarat-mak istedi¤i bu atmosferin etkisine ald›¤› maalesefbir gerçektir. Elbette söz konusu tart›flmalara, gün-dem ve geliflmelere kay›ts›z kal›namaz. Ancakönemlidir ki, bütün bu geliflmelere devrimci siyaset-le yan›t olup gerici s›n›flar›n halklar›m›z ve ezilen ulusüzerinde oynad›¤› oyunlar› deflifre ederek halklar›m›zkarfl›s›nda devrimci sorumlulu¤umuza uygun dav-ranmam›z gerekmektedir. Hakim s›n›flar›n istedi¤itart›flmalar yürütülmekte, vermek istedi¤i mesaj veçizdi¤i imaj meflrulaflt›r›larak devrimci siyaset burala-ra gömülerek daralt›lmaktad›r. Öyle ki, devrimci ey-lem adeta terk edilip unutturulmakta, tüm dikkatlerdevletin temizlenece¤i, demokratikleflece¤i, Kürtulusal sorununu çözece¤i ya da çözüp çözmeyece¤i-ne endekslenmektedir. “Bar›fl” istenmekte, “çözüm”istenmekte, “demokratikleflme” talep edilmektedirvb. Evet, devrimci siyaset bununla ve böyle mi yap›-l›r? Devrimci vurgular, devrimci mücadele ve çözüm-ler tamamen gölgelenmektedir. Aç›k ki, bu siyasettarz› kitlelerin devrimci bilincini buland›r›p siliklefltir-mektedir.

Devrimci siyaset s›n›f tavr›ndan ba¤›ms›zele al›namazDevrimci siyaset tarz›, s›n›f tavr› d›fl›nda gelifltirileme-yece¤i gibi, s›n›f mücadelesinin gelifltirilmesi için ya-p›l›r ve s›n›f mücadelesinin ihtiyaçlar›na ba¤l› olarakele al›n›r. Nesnel gerçek ve s›n›flar mücadelesi ile ha-kim s›n›flar›n tüm niteli¤inin koflullad›¤› devrimci ger-çe¤e uygun siyaset tarz›n› rotas›ndan sapt›rarak, de-mokratik koflullar varl›kla geçerliymifl gibi yasalc›l›kbayra¤›n› kald›ran siyaset tarz›, flekerlenmifl bal盤›demokrasi olarak tan›mlayan reformist siyaset olabi-lir ancak.Yanl›fl anlafl›lma ve tart›flmalara yol açmamas› içintekrar söyleyelim ki, komünistler ve devrimciler el-bette hakim s›n›flar›n tüm siyaset ve ad›mlar›na, uy-gulamalar›na, politikalar›na ve oluflan gündemlereasla kay›ts›z kalamazlar, bilakis bunlar› yak›ndan ta-kip ederek siyaset yaparlar. Ne var ki, yap›lan siyase-tin devrimci olmas›, yani yukar›da ifade etti¤imiz gi-bi yarat›lan atmosfer ve güdüme girme aymazl›¤›n-dan kurtulmas› flart olup, devrimci unsurdan kopma-malar› veya devrimci yolu unutturmaya hizmet edendarl›ktan ve tuzaktan kurtulmalar› ve belirlenen gün-

demlere kapan›p kalmadan kendi gündemlerini geri-ci s›n›flar›n ataca¤› ad›mlara kilitlemeden, devrimciajitasyon-propaganday› öne ç›karmalar› gerekmek-tedir. Kitlelerin do¤ru devrimci bilincini bulan›klaflt›-rarak, ilgilerini hakim s›n›flar›n “ilerici geliflme” yö-nünde bir fleyler yapabilece¤i beklentisiyle kirlet-mekten kesinlikle uzak durulmas› gerekmektedir.Neden devrimci mücadele ve savafl›n hakl›l›¤› hiçbirbiçimiyle söz konusu edilmemektedir? Bunun mefl-rulu¤u ve kaç›n›lmazl›¤›ndan neden özenle sak›n›l›-yor? Oysa, devrimci halk kitlelerinin bu bilinçle e¤itil-mesi gerekmektedir. Kürt ulusal sorununun gerçekve devrimci çözümü ancak bu devrimci yolla müm-kündür. E¤er bu kabul ediliyorsa, neden bunun yeri-ne gerici s›n›flar›n özü tasfiye ve teslim alma sald›r›s›olan sahte atmosferi tek siyaset konusu yap›l›yor dadevrimci ajitasyon-propaganda ve bilinç gelifltirilmi-yor? Devrimci siyaset bu mudur? Aç›k ki, hay›r. Bizcebu siyaset tarz› ilkesiz, ilkelerden yoksun ve tasfiye-ci, reformist siyaset tarz›d›r. ‹lkeleri küçümseyerek vebunlardan kopuk siyaseti övünç kayna¤› yapan, da-ha da ileri giderek ilkeli siyaseti “siyasetsizlik’’, “ceha-let’’ vb. olarak kolayca addeden kibir; ilkesiz ve refor-mist siyaset tarz›n› terk etmek durumundad›r. ‹lkele-ri unutarak siyaset yapanlar›n, bu tarzlar› derinleflirise, oportünizm bata¤›nda reformist siyasete saplan-malar› kaç›n›lmazd›r. Reformist tart›flmalar, meflguli-yetler ve siyasetlerle ilkeli devrimci siyaset ayn›laflt›-r›lamaz. Devrimci eylemden özenle uzak duran, yasal de-mokratik hareketle daralan, her çal›flmas›n› anayasalgüvenceler ve gerici düzenin meflruiyetine ba¤laya-rak devrimi so¤uk sulara gömen reformist hareketle-rin devrime kataca¤› bir fley olmad›¤› gibi, siyasetleride tasfiyecilikle burjuvaziye yard›m etmekten öteyegeçmez. Reformizmin gün be gün ülkemiz devrimci hareketi-ni esareti alt›na ald›¤› ve mevcut politik gündemlerçevresinde demokratik yasal alanda yürütülen tart›fl-ma ve yaflanan yo¤unlaflman›n ilkeli ve stratejik si-yaseti iç ederek devrimci yap›lar› reformizme enteg-re etti¤i, bir sinsi dönüflümün yafland›¤› üzüntü veri-ci de olsa gerçektir.

Reformist rota mevcut düzenin s›n›rlar›n›aflamazReformist hareket veya geliflmenin en ileri hedefidahi hakim s›n›flar›n tahakkümünü ortadan kald›rma-yarak, onu aflmaz. Reformist ak›m›n en okkal› de¤i-flim hedefi, iktidara dokunmadan hakim s›n›flardanödünler almakt›r. Devrimci hareket ve geliflmenintüm hedefi bu tahakküme son vermektir. Devrimciyönelim aç›s›ndan reformlar, devrimci de¤iflimin enmütevaz› ürünlerini geçmez. Onlar-reformlar, devrim-ci mücadelede sadece hakim s›n›flardan kopar›lanödünlerdir.Reformizmin odakland›¤› en genel mücadelenin, dü-

zenin muhafaza edilmesine dayal› olup düzeni kö-künden sarsmayan ve gerici hakim s›n›flardan ödün-ler koparmay› hedefleyen muhtevada oldu¤u bilin-mektedir. Hakim s›n›flardan kopar›lacak “sadakalar-la’’ yetinmek ve düzen içinde sa¤lanan iyilefltirmeler-le meflgul olmak ama ötesini görmemek, yani siyasiiktidar›n ele geçirilmesiyle anlam kazanan devrimiunutmak, onun tipik özelli¤idir. Devrimden uzakl›¤›y-la beliren reformist siyaset, devrimci eyleme de ke-sin bir karfl› koyufl içinde yürür-yürütülür veya biçim-lenir. Devrim yerine reformlar›, iyileflmeleri amaçlafl-t›ran reformizm ve siyaseti, devrimci ilkelerden tabi-at›yla mahrumdur. Devrimci eylemden keskin ve ke-sin kopuflu, onu düzen içi didiflme, aray›fl, mücadeleve beklentilere gömerek, yasal zemindeki demokra-tik k›r›nt›lar için mücadeleye hapseder. Tüm siyasetve prati¤i gerici hakim s›n›flardan beklentiler ve on-lardan taleplerinin masum olup karfl›lanmas›n› talepetme üzerine infla olur-yo¤unlafl›r. Günlük geliflme-ler, parça parça tavizler ve acil talepler reformizminve siyaset tarz›n›n bütün temelini oluflturarak onu il-kelerden ve s›n›f›n gelecekteki ç›karlar›ndan kopar›r. Devrimciler ve devrimci siyasetle reformizm ve refor-mist siyaset aras›ndaki farkl›l›k, amac›n tespiti ve il-kelerde a盤a ç›kar. Reformistler ve siyasetleri re-formlar› amaçlaflt›rd›¤› halde, devrimciler ve devrim-ci siyaset bunlar› devrimin yan ürünü olarak ve dev-rim amac›na ba¤l› olarak ele al›r. Reformistler, ilkele-re ba¤l› siyaseti benimsemez, duruma göre, anl›k vegeçici ç›karlara-kazan›mlara göre siyaset yürütürler.Düzenin tan›d›¤› s›n›rlar d›fl›na ç›kmaz, ›srarla hakims›n›flar›n sundu¤u flartlara uygun hareket etmeyi vebu yasal s›n›rlar içinde mücadeleye hapsolmay› sa-vunurlar. Oysa devrimciler, devrimci ilkeler temelin-de siyasetlerini oluflturur, yürütürler, ilkeleri siyaset-lerine yön verir. Düzenin tan›d›¤› s›n›rlar›n d›fl›na ç›k-may› zorunlu görür, bu mücadeleyi esas al›rlar. Dev-rimciler de reformlar için mücadele ettikleri halde,reformlar› amaçlaflt›rmaz, reformistler gibi reformlar›her fley olarak görmez ve ufuklar›n› iyilefltirmelerles›n›rlamazlar. Reformizmde, reformlar için mücadeletek amaç olarak öne ç›k›p, bu reform amac› ve tale-bi siyasette de sistemleflmifl siyaset tarz›n› oluflturur.Devrimcilerin, amaç ve ilkelerinde oldu¤u gibi, siya-setlerinde de reformlar tayin edici esaslar olmazlar.Devrimci eylem ve iktidar sorunu devrimcilerin belir-gin özünü ve yönelimini oluflturur. “Bir reformcuya göre reform her fleydir; devrimci ça-l›flma ise gelip geçicidir; bir gevezelik konusudur, kit-lelerin gözünü boyamak için bir araçt›r. …Bir devrimciye göre ise, esas sorun devrimci çal›flma-d›r, reform de¤ildir; ona göre reform, devrimin bir yanürünüdür. …’’ SSttaalliinn ((SSttrraatteejjii vvee TTaakkttiikk)) ‹flte Stalin yol-dafl devrimcilerle reformistler aras›ndaki temel fark›,devrimci ile reformist ayr›fl›m›nda böyle ortaya koy-maktad›r. Bu temel farkl›l›k, s›n›f mücadelesinin he-men tüm alan›n› kapsayarak, her sorunda kal›n çizgi-

lerle bir birinden ayr›l›k gösterir. Ve, devrimcilik refor-mizmle asla kaynaflmayarak-benzeflmeyerek tümtutumlar›nda s›n›f mücadelesinin gerçek ihtiyaçlar›n-dan hareket eder. Bu ba¤lamda, reformlar için müca-deleyi benimserken, bunlar› ve bunlar için mücade-leyi devrim mücadelesine tabi olarak ele al›r, siyasiiktidar amac›n› asla karartmaz. Reformistlerin dev-rimci ilke, siyaset, eylem ve çal›flmalar karfl›s›nda,onu karalama ve küçük düflürme fleklindeki zavall›ç›rp›n›fl ve çabalar›ndan baflka baflvuracaklar› bir fleyolamaz. Çünkü devrimci gerçek karfl›s›nda yaflad›kla-r› aczi ancak böyle giderebilirler, baflka türlü devri-min karfl›s›na ç›kmalar› düflünülemez. Tutunacaklar›tek dal, nefret kusmakt›r. Ve çünkü, reformistler ha-kim s›n›flara bel ba¤lamakta, onlar›n tan›d›¤› demok-ratik k›r›nt›lar ve sahte demokrasilerine inanmakta-d›rlar. Böylece, reformistler, gerici egemen s›n›flar›nseçim sistemi ve faflizmi maskeleyen parlamentersistemlerinden baflka bir fley olmayan “demokrasile-ri’’nin koflullar›nda incelerek erimekten (ama s›n›f ha-reketini lafazanl›kla baltalayan bölücülük ve düzeniçi burjuva e¤ilim anlam›nda semirerek) ve hakim s›-n›flar›n gerici düzen ve tahakkümünü kutsamaktankurtulamazlar. Ama devrim, özüne uygun kanallar-dan ilerleyiflini ve yak›c› rolünü bozmadan siyasi ikti-dar hedeflerine do¤ru yol almaktan geri durmaz.Tasfiyeci reformizm, somut pratikte; devrimci çal›fl-ma ve örgütlenmeleri b›rak›n, s›n›f çeliflkilerinin dev-rimci çözümü gibi art›k anlams›zlaflan ve ça¤›m›zdaeskiyerek anlams›zlaflan do¤matik saplant›lar› b›ra-karak ça¤a uyum sa¤lay›n, yasal demokratik alan ta-mamen aç›lm›flt›r, illegal devrimci ilkelere dayal› dev-rimci siyaseti b›rak›p burjuva nimetlerle yetinin, art›kdevrimci çal›flmalar›n yürütülmesinin önünde engelkalmam›flt›r, hakim s›n›flar eski hakim s›n›flar de¤il,bar›flç›l mücadele esas›na geçin vb. fleklinde devrim-ci ve komünistlere kapal›-aç›k ça¤r›lar yapmaktad›r-lar. Gerici hakim s›n›flar›n karakterini ve iktidarlar›n›nniteli¤ini yumuflat›p kabul edilir göstererek, gerçekdevrimci siyasetin flartlar›n›n kalmad›¤›n› ya da siya-setin mevcut burjuva yasalc›l›k alan›nda geçerlioldu¤unu anlatmaktad›rlar. Tüm siyaset alan› aç›k veserbesttir. Bu siyaset türü yeterlidir, devrimci siyasetbudur fleklinde ham hayal görüfllerle hareket etmek-tedirler. Devrimci siyaseti legal çeperler içine sokaraks›n›rlamakta ve devrimci mücadele ve siyasetle siya-si mücadeleyi karfl› karfl›ya koyarak, devrimci siyase-ti reddetmektedirler. Devrimci örgüt ve eylemi “te-rör’’ diye itham etmekte, burjuva yüzlerini gizlemegere¤i duymamaktad›rlar.Devrimci siyaset ve pratik alan›nda bunlar ad›na yap-rak k›p›rdamazken, demokratikleflme ve aç›l›mlardemogojileriyle burjuvazinin devreye soktu¤u aldat-macalar çerçevesindeki siyaset alan›nda at kofltur-makta, devrimci siyaset kibri satmaktad›rlar. Politikaksiyon ve faaliyeti böyle-salt bununla s›n›rlay›p alg›-lamaktad›rlar.

Tatland›r›lm›fl balç›k üzerinde üryan duran reformizm

Günümüzde tasfiyecilik ve reformizmin, egemen s›-n›flar›n destek ve teflvikleriyle h›z kazanan ataklar-da bulunarak geliflme zemini yakalamas› ve bafltadevrimci ideoloji, ilke ve tüm moral de¤erlerimizekarfl› cüretle gelifltirdi¤i sald›r› flartlar›nda, bilimselteori ve öngörülerimizin özet tümcelerle de olsatekrar vurgu edilmesinde fayda vard›r. Tasfiyeci reformizmin tüm yavan teorisine ve sald›-r›lar›na karfl›n, s›n›flar çat›flmas›n›n zengin tecrübesidevrimci Maksizm’in teori-prati¤inin bilimsel do¤ru-

lu¤unu ispatlayarak kan›tlamaktad›r. Devrimci siya-set kendi ilkelerine ba¤l› olarak, tüm tasfiyecilik vereformizmin iddias›n›n tersine ihtiyaç olmaya de-vam etmekte ve s›n›flar mücadelesindeki yerini ge-çerlilikle korumaktad›r. Antagonist s›n›f çeliflki veçat›flmalar› toplumsal geliflmenin temelinde yataraks›n›flar mücadelesini zorunlu k›lmakta ve devrimcizor örgütlenmesini geçerli k›lmaktad›r. Devrim, dev-rimci zor ilkesine dayal› geliflip gerçekleflecektir.Komünist partinin toplumsal kurtulufla önderlik

yapmas› kaç›n›lmaz bir ilkedir. Reformist z›rva vesafsatalara karfl›n, devrimci de¤iflim-dönüflüm te-melinde büyük at›l›mlarla gerici s›n›flar› alafla¤› ede-rek tahakkümlerine son verilmeden, hiçbir gerçekdevrimci ilerleme sa¤lanamayaca¤› gibi, ezilen-sö-mürülen devrimci halk s›n›flar›n›n kurtuluflu sa¤la-namaz. Proletarya diktatörlü¤ü tarihsel bir zorunlu-luk ve gerekliliktir, geçerlili¤ini tap taze korumakta-d›r. Devrim, yolu üzerindeki her türlü engeli tan›ya-rak onu kald›rma yetene¤iyle umut olmaya devam

ederken, reformizm, devrimler ve devrimci geliflme-ler karfl›s›ndaki lekeli bayra¤› alt›nda küllenmektenkurtulamayacakt›r. Devrim, gerici düzeni yerle bir eden s›n›flar mücade-lesi yasas›na uygun pratik seyirle gündemini takipedip, bütün tasfiyeci dalgay› tersyüz edecektir. Neemperyalizm ve uzant›lar›n›n ideolojik, kültürel vefiziki tasfiye sald›r›lar›, ne de s›n›f hareketi içindekiyabanc› ak›mlar›n tasfiyeci salvolar› devrimi yolun-dan al›koymaya yetmeyecektir.

Demokrasinin devrim sorunu oldu¤u co¤rafyam›zda Devrim zor ilkesine ba¤l› olarak bütün çeliflkileri çözecektir

Tasfiyecili¤in ve bütün yasalc› burjuva demok-ratik çöplü¤ün büyük hayranlar ordusunun ta-k›ld›¤› otlak, hakim s›n›flar›n iki yüzlülükle tah-rif edip kendi ölçüleriyle tan›mlad›¤› demokra-si aldatmacas›d›r. Reformist ve tüm yasalc›tasfiyecilerin demokrasi diye hayranl›kla kabulettikleri, hakim s›n›flar›n sahtekarca ileri sür-dü¤ü koflullarlard›r. “‹flte herkes istedi¤ini ko-nufluyor’’, “seçme seçilme hakk› ve özgürlü¤üvar’’, “milletin temsilcileri parlamentoda tart›-flarak halk›n iradesini yans›t›yor’’ gibi çürük ar-gümanlarla demokrasinin muhteflem iflledi¤iniileri sürerek, “daha ne istiyorsunuz, iflte sizeolanaklar siz de girip yap›n, gizli örgütlenme veçal›flmaya ne gerek var’’ demektedirler. Refor-mistler tamamen buna tav olmufllard›r ve hat-ta kraldan çok kralc› kesilerek, devrimci eylemve illegal örgüte her bak›mdan sövüp saymak-tad›rlar. Zira bu, gereksiz bir davran›flt›r, ça¤d›-fl›l›kt›r, toplumsal huzuru bozan “terördür.’’ Ya-p›lmas› gereken ise, maskelenmifl faflizm ko-flullar›n› demokratik flartlar olarak kabul edip,k›r›nt›larla yetinmek, bu zeminde düzene ya-manmak ve bu ah›r etraf›nda oyalanmakt›ronlar için. Tüm siyaseti, mücadeleyi, örgütlen-meyi buraya has görüp ele almak, co¤rafya-m›zdaki reformizmin s›r›tan kat›ks›z halidir bu-gün. Tüm bunlardan da anlafl›laca¤› gibi, esas-ta burjuva ölçülerle hareket etmekte ve ço¤ukez hakim s›n›flarla ayn› dili paylaflmaktad›rlar. Devrimci demokrasinin tutarl› savunucular›olarak, burjuva için demokrasiyi de¤il, halk içindemokrasiyi savunup benimsedi¤imizi hat›rla-tal›m baylar›m›za. Burjuva gerici s›n›flar›n ta-n›mlad›¤› demokrasi flartlar› ve anlay›fl›n›n ger-çek demokrasiyle alakas›n›n olmad›¤›n›, tama-men sahte ve aldatmaca oldu¤unu ve dolay›-s›yla gerçek demokrasinin faflist hakim s›n›flartaraf›ndan de¤il, devrimci s›n›flar taraf›ndangetirilece¤ini, demokrasinin devrimci mücade-leyle kazan›laca¤›n› hat›rlatal›m. Demokrasininülkemizdeki gibi flartlarda devrim sorunu oldu-¤unu, demokrasi sorununun flartlar›m›zda si-yasi iktidar mücadelesi temelinde sürdürülendevrimci eylemle çözülece¤ini ekleyelim. Geri-ci burjuva safsatalara kanarak tav olanlar, an-cak, tatland›r›lm›fl yasalc› bata¤›n kokular›ndarehavete yatan reformist tasfiyeciler olabilirler,devrimciler de¤il. Demokrasi demagojisinin fa-flist yüzü gizlemek için kullan›ld›¤›n› devrimcikomünistler, tarihten de iyi bilmektedirler.Onlar›n demokrasiden anlad›klar› tek fleyinkendileri için demokrasi ve ezilen emekçihalklar›m›z için daha fazla bask›, sömürü vezulüm oldu¤u aç›k de¤il midir? Gerici s›n›flar›nher demokrasi dediklerinde ya da demokrasiyaygaras› kopard›klar›nda daha azg›n ve ba-zen de sinsi faflist sald›r›lar›n gelifltirildi¤ine re-formistler de¤ilse de halklar›m›z tan›kt›r. Bu-gün de yaflanan bu de¤il midir? Yoksa hakims›n›flar, s›n›f niteliklerini s›y›r›p atarak ilerici ka-rakter mi edindiler(?!) Nedir demokrasi dedi¤i-niz, ne anl›yorsunuz demokrasiden? Çeflitli mil-let ve milliyetlerden halklar›m›za ve Kürt ulu-suna uygulanan milli zulüm ve faflist terör de-mokrasinin gere¤i midir yoksa(?!) Sokaklardaiflkenceler yap›lmakta, polis taraf›ndan insan-lar kurflunlanarak katledilmekte, hapishane-lerde iflkenceyle devrimciler katledilmekte,J‹TEM-korucu kontra çeteleri Kürtleri kafalar›n›ezerek katletmekte, çocuklar› gösterilere kat›l-d›klar› için döverek katletmekte, a¤›r hapis ce-zalar›yla zindanlara t›kmaktad›r. Yoksa bütünbunlar “münferit” midir, devletin ifli de¤il midir?Mest oldu¤unuz demokrasi bundan baflka birfley de¤il. Bu, faflizmi alk›fllamakt›r, demokrasidiye faflizmi göz ard› edip hofl göstermek vehakim s›n›flar›n ekme¤ine ya¤ sürmektir.Elefltirilerimizden, yasal imkanlardan devrimve devrimci çal›flma ad›na yararlanmay› ve ya-sal demokratik mücadeleyi reddetti¤imiz anla-fl›lamaz. Gerici hakim s›n›flardan kopar›lanmevzilerin kullan›lmamas› ve bu mevzilerinkazan›l›p ilerletilmesi için mücadele edilme-mesi sonucu ç›kar›lmamal›d›r sözlerimizden.Ne var ki, tamamen bu mücadeleye kilitlenip,bu esaslar üzerinde bina olmak, bu mücadele-leri yeterli görerek daralmak, yasal demokra-tik haklar için mücadeleyi devrim mücadelesi-nin önüne veya yerine koymak ve reformlar›amaçlaflt›rmak asla kabul edemeyece¤imiz biryaklafl›md›r. Elefltirdi¤imiz fley de budur. Elbet-te ki, yasal olanaklardan yararlanmay›, reform-lar için mücadele etmeyi, tüm demokratikmevzileri kullanarak devrimin hizmetine sun-may› vb. siyasi mücadelemizin gere¤i olarakbenimseyip savunmaktay›z.

Faflizmin yüzündeki peçeye “demokrasi” atfedilmemelidir

Page 12: 17 - 31 Ağustos 2009 -  Sayı 159

12 17-30 A¤ustos2009 KÜLTÜR-SANAT

Tüm filmleri defalarca kez seyredilmesine karfl›nher seferinde yeniden izleniyormuflças›na güldü-rebilen, ayn› zamanda düflündüren Kemal Su-nal'›n mizah› araflt›rma konusu oldu. AtatürkÜniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi’nden Yard.Doç. Dr. Lütfi Sezen, Yeflilçam'›n unutulmayan si-nema oyuncular›ndan Kemal Sunal'›n filmlerindeelde etti¤i baflar›ya iliflkin flu ifadelerde bulundu:“Kemal Sunal mizah›, bizi çevreleyen ahmakl›kve ç›karc›l›¤a karfl› baflkald›rmad›r. Bunun için debir kara mizaht›r ve hayat›n gerçe¤idir.”

Kemal Sunal'›n hayat›n› ve filmlerini inceleyenSezen'e göre, Sunal'›n en büyük baflar›s› güldü-rürken güldürdü¤ünden habersiz gözükmesi.

"Halk kusurlar›n›, baflar›lar›n› onun baflrolünüoynad›¤› filmleri izleyerek görmüfl, ona dar›lma-dan, k›r›lmadan gülümseyerek izlemifltir" diyen

Sezen flu tan›mlamalarda bulunuyor: "Farkl› ka-nallarda hemen her gün izlenebilen Kemal Su-nal filmlerini ‘Kemal Sunal Gerçe¤i’ olarak de-¤erlendirmek zorunday›z. Kimilerine göre basit,s›radan kabul edilen konular asl›nda insan›-m›z›n hayat tarz›n› yans›tmaktad›r. Bunun için-dir ki onun filmleri her gün tekrar tekrar izlen-di¤i halde giderek artan bir ilgi görmektedir. Ke-mal Sunal'› baflar›ya götüren en önemli neden-lerden birisi, halk›m›z› çok iyi tan›mas›d›r. Sos-yal yaflamda s›radan insanlar yan›nda, uyan›kgeçinen saflarla, saf geçinen uyan›klar daönemli bir yer tutmaktad›rlar. Bunlar›n bir de¤il,birkaç yüzleri vard›r. Bunlar›n gerçek yüzleriniortaya ç›karmak oldukça güçtür. Ço¤u zamansahte yüzleri ile hayattaki rollerini baflar› ile ta-mamlarlar.”

Kemal Sunal'›n filmlerinin bir kara mizah oldu-

¤unu, Sunal'›n gülüflünün de bunu yans›tt›¤›n›,

gülerken ayn› zamanda bir hüzün besledi¤ini,

ifade eden Sezen, "Bu ac› gülümsemenin ne-

denleri, halk›m›z›n yaflay›fl›n›n yüzy›llardan beri

süregelen hayat tarz› ile aç›klanabilir. Halk ha-

yat›nda önemli ölçüde yer alan umut-umutsuz-

luk, zü¤ürtlük-zenginlik, korkakl›k-cesaret, saf-

l›k-uyan›kl›k, güzellik-çirkinlik, do¤ru-yanl›fl gibi

tezatlarla, cehaletten kaynaklanan kan davala-

r›, törelerin bask›s›, Sunal’›n ac› mizah›n›n ana

konular›n› teflkil etmektedir. Onun filmlerinin

halk›m›z aras›nda sevilmesinin, usan›lmadan

seyredilmesinin özündeki espriyi göremeyen-

ler, halk› ve halk›n sanatkâr›n› yeterince tan›-

mayanlard›r.”

Kemal Sunal'›n mizah› araflt›rma konusu oldu

1934'te Suriye'de do¤an Aram Tigranbabas›n›n zoruyla bafllad›¤› müzik ya-flam›nda Ortado¤u co¤rafyas›n›n enönemli müzisyeni olabilmifltir. Müzik

yapmaya udla bafllayan Tigran, as›l yolarkadafl› cümbüflü buldu¤unda onu as-la b›rakmad› ve uzun y›llar müzik yap-t›. Ermeni as›ll› olan Tigran ailesininKürtçe’yle tan›flmas› Ermeni tehciri s›-ras›nda kendilerine sahip ç›kan birKürt aile ile bafllad›. Ailesi Kürtçe ko-nuflmaya bafllayan Tigran'›n müzik ya-flam› da as›l olarak bu dil üzerine flekil-leniyor. 1966'da Ermenistan'a göç edensanatç› için buras› müzi¤e daha da yo-¤unlaflt›¤› bir yer oluyor. Erivan'da mü-zikle geçirdi¤i 18 y›l›n ard›ndan bura-dan da göç etmek durumunda kalan

Tigran'›n son dura¤› Avrupa'd›r. Ati-na'ya yerleflen ve burada müzik yafla-m›n› devam ettiren sanatç›n›n flark›lar›art›k herkesçe bilinen flark›lar olur.

Kürtçe, Arapça ve Ermenice flark›larsöyleyen Aram Tigran, süreç içerisindegeldi¤i noktada Kürt müzi¤inin duayenioldu. Kürt klasik fliirlerini yorumlayansanatç›n›n müzi¤ini; aflk, gurbet, savafl,dostluk gibi konular oluflturdu. Hayat›boyunca 11 albüm ç›kartan sanatç›, bu-güne kadar 230'u K›rmanci, 150'siArapça, 10'u Süryanice, 8'i Yunancaolan flark›lara nefes verdi.

Devletin ‘aç›l›m›’nda Tigran’›n yeri yok!Kürt sanatç› bu y›l yap›lan Newroz et-kinliklerinde çok sevdi¤i Amed'de se-

venleriyle buluflmufltu. Fakat kutlama-

lar s›ras›nda rahats›zlanan sanatç› bir

süre burada kald›ktan sonra Atina'ya

döndü. Müzikle dolu bir yaflam›n sonu-

na gelen Tigran'› 8 A¤ustos 2009'da

ölüm buldu. Tigran'›n ölümünün ard›n-

dan sanatç›n›n sevenleri derin bir

üzüntü yaflarken bir yandan da sanat-

ç›n›n cenazesinin ülkeye getirilip geti-

rilmemesi tart›flmas› bafllad›. Sanatç›-

n›n son vasiyeti Amed’e gömülmekti.

Fakat Kürt sorununda aç›l›m, yol hari-

talar›, çözümlerin, bar›fl söylemlerinin

havalarda uçufltu¤u flu s›ralar devlet,

Ermeni sanatç› Tigran'›n son iste¤inin

yerine getirilmesine engel oldu. “Aç›l›-

m”›na büyük sanatç› Tigran’› dahil et-

meyen devlet, cenazenin ülkeye getiril-

mesini 'provakasyon ortam› yarataca-

¤›'n› iddia etti.

Bu ne perhiz bu ne lahana turflusuAmed’e gömülmesi 'sak›ncal›' bulunan

Tigran, Bürüksel'de gömüldü. Cenaze-

nin Amed’e getirilmesine izin verilme-

mesi sevenlerinin tepkisine de neden

oldu. Diyarbak›r Büyükflehir Belediye

Baflkan› Osman Baydemir tepkisini flu

sözlerle ifade etti: "Maalesef befl gün-

dür naafl halen Atina'da bulunuyor.

Maalesef bir türlü getiremiyoruz. T›pk›

Naz›m Hikmet gibi, t›pk› Ahmet Arif gi-

bi, t›pk› Ahmet Kaya, Y›lmaz Güney ve

yitirdi¤imiz di¤er sanatç›lar›m›z gibi...

Amed halk›n›n yapaca¤› tek fley; flan›-

na, eme¤ine yak›fl›r son u¤urlamay›

gerçeklefltirmek ve ba¤r›na basmakt›r.

Bundan zerre kadar ürkmemek gereki-

yor. Bu kadar çabam›z›n nedenlerin-

den bir tanesi de kendisinin vasiyetidir.

Dolay›s›yla bunun da bilinmesini isti-

yoruz." Müzi¤e bunca emek vermifl sa-

natç›n›n talebinin yerine getirilmemesi

bir yanda dururken, Erdo¤an ve di¤er

devlet yetkililerin fiivan Perwer'e “ne-

den gelmiyorsun” ça¤r›s›nda bulunma-

s› 'bu ne perhiz, bu ne lahana turflusu'

dedirtiyor.

Halklar›n kardefllik abidesi AramTigran gurbetten kurtulamad›

Usta flair Can Yücel ölümünün 10. y›l›nda Datça'dakievinde ve mezar› bafl›nda an›lacak. Kendine özgü i¤ne-leyici dili, toplumsal olaylara yaklafl›m› ile fliirde önemlibir isim oldu Yücel. Usta flair Can Yücel, ayn› zamandaçevirmendi de. O; Lorca, Shakespeare, Brecht gibi ünlüyazarlar›n oyunlar›n›n çevirilerine imzas›n› att›. Shakes-peare'in ünlü ‘To be or not to be' (olmak ya da olma-mak) sözünü 'bir ihtimal daha var, o da ölmek mi der-sin' fleklinde Türkçelefltirdi. 1959'da ilk bask›s› yay›mla-nan 'Her Boydan' adl› kitab›nda dünya flairlerinin fliirleri-ni serbest ama baflar›l› bir biçimde Türkçe’ye çevirdi.Politik fliirleri nedeni ile dikkatleri üzerine toplayan flair,1971 döneminde Che Guevara ve Mao'dan yapt›¤› çevi-riler nedeniyle tutuklanarak hapse konuldu. 3 y›l sonraç›kan genel afla b›rak›lan flair, ç›kar ç›kmaz hapiste yaz-d›¤› 'Bir Siyasinin fiiirleri' adl› kitab›n› yay›mlad›. 12 Eylülfaflist cuntas›ndan Yücel de pay›na düfleni ald› ve"Rengahenk" adl› kitab› 'müstehcen' denilerek toplat›ld›.Tüm bunlara ra¤men Yücel, bask›lanmalar› ve kal›plar›k›r›p kendi dilini yakalam›fl ve özgün olmay› bilmiflti.Onun için fliir tumturakl› sözlerin dizildi¤i, kal›pç› biryaklafl›m de¤il, yaflama biçimi olmufltur. Ve kendisi flusözleri ile aktar›r yaflam biçimini: "fiiir, benim için mes-lek. Mesle¤in ötesinde yaflama biçimi. Bundan kast›m;insan, dikkatleriyle, özenleriyle yafl›yor. Benim için fliirbilsem de bilmesem de a¤›rl›k tafl›yan bir u¤rafl. Bundabelki daha baflka mesle¤imin olmamas› etkin oldu. Ha-yat›mda fliirden baflka çeviriyle u¤raflt›m, onun d›fl›ndabir iki k›sa memuriyetin d›fl›nda hiçbir ifl tutmad›m. fiiirbütün sanatlarda oldu¤u gibi, insan beyninin ancak çokküçük bir bölümünün iflletilebilmesi gerçe¤i karfl›s›nda,insano¤lunun beynini günlük hayat›n d›fl›nda iflletmeyolunda buldu¤u çarelerden biridir. Günlük yaflam›n yo-¤un yaflanmas›n› istiyorum. S›radan bir fleymifl gibi ya-flanmas›n. Evrenin insanlar›n birli¤ini hat›rlatan bir ö¤eolarak kalmas›n› istiyorum."

Herfley Sende Gizli

Yerin seni çekti¤i kadar a¤›rs›n Kanatlar›n ç›rp›nd›¤› kadar hafif… Kalbinin att›¤› kadar canl›s›n Gözlerinin uza¤› gördü¤ü kadar genç... Sevdiklerin kadar iyisin Nefret ettiklerin kadar kötü… Ne renk olursa olsun kafl›n gözün Karfl›ndakinin gördü¤üdür rengin… Yaflad›klar›n› kar sayma: Yaflad›¤›n kadar yak›ns›n sonuna

Uluslararas› Hrant Dink Vakf›, Hrant Dink'in

'Sa¤duyunun, vicdan›n sesi suskunlu¤a

mahkûm edildi, flimdi o vicdan ç›k›fl yolu ar›-

yor' sözünden yola ç›karak, 'vicdan' temal›

bir k›sa film yar›flmas› düzenliyor. Profesyo-

nel, amatör herkese aç›k olan yar›flman›n

baflvurusu internet üzerinden yap›lacak.

Dink'in k›z› ve ayn› zamanda da vakf›n bafl-

kan yard›mc›s› Delal Dink, babas›ndan ac›la-

r› omuzlamay›, mutlu ve düzgün bir gelecek

için çal›flmay› ö¤rendiklerini, ‘Vicdan Filmle-

ri’ projesinin de böyle bir gelece¤e hizmet

etti¤ini belirtiyor.

Yar›flman›n jürisini, Rakel Dink, Serra Y›lmaz,

Lale Mansur, Ömer Madra, Y›ld›r›m Türker gi-

bi isimler oluflturuyor. Yar›flma sonunda se-

çilen 20 film, daha sonra gösterimi yap›lmak

üzere çeflitli festivallere gönderilecek.

Yar›flma için baflvurular 30 Kas›m’a kadar

sürecek. Yar›flmaya kat›lmak isteyenler,

www.vicdanfilmleri.org sitesine filmlerini

yükleyebilir. Filmlerin süresinin ise befl daki-

kay› geçmeme koflulu söz konusu.

Dink Vakf›’ndan‘Vicdan Filmleri’yar›flmas›

'Baflka türlü bir fley benim istedi¤im,Ne a¤aca benzer ne de buluta...'

Page 13: 17 - 31 Ağustos 2009 -  Sayı 159

Her gerileme sürecinin belli bir aray›fla, tart›flmalara vb. vesile ol-mas› son derece tabii bir davran›flt›r. Olumsuzluklar, yozlaflma,yabanc›laflma veya geriye do¤ru de¤iflim gibi negatif koflullar›ngündemde oluflu, geliflmeden yana olanlarda ileriye dönük biru¤rafl› tetikler. Ancak bu u¤rafl ve aray›fllar her zaman do¤ru te-melde geliflmez-geliflmeyebilir. Sa¤c›l›¤›n elefltirisinde solculu¤adüflüldü¤ü gibi… O halde bilinçli hareket etmek, sorgulamam›z›do¤ru temellerde yürütmek ve aray›fl›m›z› bilimsel normlarla yü-rütmek durumunday›z. Karfl› koyuflumuzu bilimsel zemine otur-tup reaksiyonumuzu ilkelerin kontrollünde devreye sokmam›z,bizleri yanl›fl uç karfl›s›nda di¤er yanl›fl uca f›rlamaktan kurtararakdo¤ru yerde tutacakt›r. Aksi halde, sa¤a tepkien sola kaymam›zve dolay›s›yla, olumsuz koflullar› ve geliflmeyi elefltirirken, düzelt-mek bir yana, baflka olumsuzlu¤a düflmemiz önlenemez.Devrimci gelenek ve de¤erlerde belli ya da belirgin bir gerileme-nin yafland›¤›n› ülkemiz devrimci hareketi aç›s›ndan tespit etmekabart› olmaz. Grupçuluk ve dar düflünüfl tarz›, bir hastal›k olarak,devrimci dayan›flma kültürünü oldukça zay›flat›p geriletmifltir. Or-tak devrimci de¤erlere sahip ç›kma bilinci körelmifltir. Ortakl›kla-r›m›z temelinde birlikte hareket etme bilinci zay›flam›flt›r. Ortakhareket ve eylem birlikleri unutulmufltur. Anlams›z yar›fl ve dardidiflmeler devrimci duygu ve bilinç karfl›s›nda öne ç›karak dev-rimci harekete kötü musallat olmufltur. ‹deolojik mücadeleninyetersizli¤i ayr›k ve karfl›t durufllar› besleyerek uzaklaflmalar› de-rinlefltirmifltir. Gerekli dayan›flma, birlik ve iliflkilerin zay›fl›¤› da¤›-n›kl›¤›, at›l ve etkisiz kalmay› desteklemifltir. Devrimci cephenin

karfl›-devrimci geliflmelere karfl› güçlü tepkiler gösterme zeminik›s›rlaflt›r›lm›fl, bir biçim tasfiyecilik-yabanc›laflma geliflmifltir.Hepsi ve daha ço¤u devrimci hareket aç›s›ndan olumsuz durumutarif etmektedir. Ülkemizin geçmifl devrimci hareket deneyimibütün bu konularda günümüzden çok daha ileri özellikler göster-mekteydi. Geçmifl olumlu de¤er ve geleneklerin unutuldu¤u yada yeterince önemsenmeyerek esasta terk edildi¤i ac› bir gerçek.Bu gerçe¤e müdahale etmek do¤ru ve zorunludur da. Ancak buelefltiri veya müdahale, ilke ve ideolojiyi siliklefltiren-ortadan kal-d›ran tarzda ele al›namaz. Bu, ikinci bir hata olur.Devrimci hareketin göze batan bu zaaf› karfl›s›nda elefltirel temel-de ortaya ç›kan ama ilke ve ideolojiyi ihmal ederek göz ard› edenbir e¤ilim geliflti. Bu e¤ilim, “biz hiçbir gruba ba¤l› de¤iliz” moda-s›yla, ideolojik tutum ve ilke sorununu siliklefltiren bir öze sahip-tir. Ki, bu, söz konusu etti¤imiz olumsuzlu¤a tepki olarak baflkabir olumsuzlu¤a sürüklenme halini anlatmaktad›r. Elefltirisi do¤-ruyken, yöntemi hatal›d›r. Yöntemine yön veren bilinçde bir o ka-dar hatal›d›r. Dolay›s›yla, do¤ru elefltirisini yanl›fla boca etmekte-dirler.Devrimci hareketin da¤›n›kl›¤› ve zay›fl›¤›na “isyan” eden bu e¤i-lim, tepkisi ya da ç›k›fl iddias›na ra¤men, mevcut yap›lanmalardanba¤›ms›z olarak baflka bir olufluma giderek, bu da¤›n›kl›k ve za-y›fl›¤› geniflleten-ço¤altan bir pratik gerçekli¤i ifade etmektediroysa.En önemlisi de “hiçbir gruba ba¤l› de¤iliz” sözünün alt›ndaki ide-olojik yaklafl›m ve ilkesel tutum yoksunlu¤udur. Ve bu e¤ilim ger-

çekten de de¤iflik ideolojik çevrelerden teflkil olmaktad›r. ‹deolo-jik çizgiler ve bu temeldeki ilkeler arkaya at›larak birliktelik öngö-rülmektedir. Devrimci de¤er ve geleneklere sahip ç›kma ad›nahareket edilmekte ve fiilen genel devrimci söylem etraf›nda bir-leflmek yeterli görülmektedir. Böyle birlikteli¤in, yani ilke ve ide-olojik çizgi ihtiyac› d›fl›nda genel devrimci ölçülerde birleflmeyi öl-çüt olarak öne ç›karan bu e¤ilim ya da birlikteli¤in da¤›lmas› ka-ç›n›lmaz bir ak›bet olacakt›r. Çünkü, salt amaçta birleflmek ya daiyi niyet ve duygulara sahip olmak yetmez. ‹lkeler temelinde ide-olojik birlik flart ve kaç›n›lmazd›r, devrimci çizginin ve devrimcisavafl›m›n sürdürülmesi için. Hiçbir ideolojik yap›ya ba¤l› de¤iliz sözü övünülecek bir fleyolunamaz, bu popülist ve s›n›f bak›fl aç›s›ndan yoksun bir tutum-dur. Mevcut ideolojik-politik-örgütsel yap›lar›n devrimci gelenekve de¤erlere sahip ç›k›p bunlar› yaflatmas› mümkün olmaktanöteye en gerçekçi olan›d›r ve bu tercih edilmelidir. Genel devrim-ci nitelik zaten bu yap›lanmalarda bulunmakla birlikte, bunu eniyi temsil edip sürdürecek olan da bu devrimci yap›lanmalard›r.Haz›r örgütler varken yeni örgütler oluflturman›n mevcut ihtiyaç-larda gerçekçi olmad›¤› görülmek durumundad›r. Bu e¤ilimin ob-jektif olarak somut iddias› ve ayr› örgütlenme prati¤i; mevcutdevrimci yap›lanmalar›n geçersiz oldu¤u yönündedir. Bu tasfiyecie¤ilime hizmet eden bir yaklafl›m ve pratiktir. Sivil toplumcu an-lay›fl›n tezahürüdür. ‹deolojik çizgi ve tutumu siliklefltiren, ilkeleriönemsizlefltiren ve s›n›f tavr›n› mu¤laklaflt›ran oportünist birmecrad›r.

Devrim ve devrimci de¤erlere sahip ç›kman›n yolu, devrimci kit-leleri devrimci yap›lanmalardan uzaklaflt›rarak, ideolojik-politik-örgütsel çizgi belirsizli¤iyle vücut bulan örgütlenmelere davet et-mek olamaz. Kafa kar›fl›kl›¤›yla olumsuzluklara verilen tepkinin il-kel örgütlenme biçimleri çare de¤ildir. Tasfiyecilik rüzgarlar›n›nesti¤i koflullarda devrimci ideoloji ve ilkeler temelinde s›k› örgüt-lenmelere gitmek tek do¤ru yoldur. Bunun yerine ba¤›ms›zl›kç›e¤ilim ve popülist söylemlerle da¤›n›kl›¤a yol açan yaklafl›mlarancak tasfiyecili¤e hizmet eden pratiklerdir.‹deolojik çizgi ve ilke meseleleri temeli d›fl›ndaki tüm sorunlarda,iç mücadelenin olanakl› oldu¤u koflullarda ve olmas› kayd›yla,do¤ru temellerde do¤ru yöntemlerle içte mücadele yürütmekher zaman ye¤dir. Ayn› flartlarda kopma, ayr›lma, bölünme ve da-¤›n›kl›¤a meyletmek ise ciddi bir hatad›r.Her çevreden gelenlerle oluflup hiçbir ideoloji ve ilkesel farkl›l›¤›önemsemeyen devrimci Mevlanac›lar›m›z bir yandan Polyanac›y-ken di¤er yan›yla tasfiyeci parçad›rlar. ‹deoloji ve ilkeleri küçüm-seyen her e¤ilimin çabas›, tüm iyi niyetine ra¤men, bofl bir çaba-d›r. ‹deolojiler üstü durma iddias› apolitik ve idealist bir söylem-dir. En iyi ihtimalle devrimci gerçekten yoksun duygusal bir ref-lekstir.Komünist ideoloji ve ilkeler temelinde s›k› disipline sahip komü-nist partisi ve bu partinin önderli¤i flartt›r. Bunu öyle ya da böylereddeden her anlay›fl, davran›fl ve hareket proletaryaya de¤il,burjuvaziye hizmet eder.

Do¤runun Yanl›fla Boca EdilmesiBak›fl CANUFUK Ç‹ZG‹S‹

1317-30 A¤ustos2009DÜNYA

El Fetih kongresinin ard›ndanEl Fetih, 1989 y›l›nda Tunus’ta yapt›¤› kongresinden tam20 y›l sonra ilk kongresini 4 A¤ustos günü gerçeklefltir-di. Bethlehem flehrinde gerçeklefltirilen ve taze kan tak-viyesinin yap›lmas›n›n planland›¤› ifade edilen kongre, 3gün süreli planlanmas›na karfl›n bir hafta sürdü. Kongresonuçlar›na bak›ld›¤›nda, kongrenin bafl›ndan sonunakadar Mahmud Abbas’a ve onun kuyru¤una tak›lm›flolan bir kesime yarad›¤› görülüyor. El Fetih’in etkin nok-talar›na getirilen genç kadrolarla, hareketin enerjisininart›r›ld›¤› ve güçlendirildi¤i iddia edilse de; al›nan bu ki-flilerin ço¤unun halk taraf›ndan flaibeli ve bozuk kiflilerolarak biliniyor olmas› bu iddiay› bofla düflürüyor.Oslo Anlaflmas› akabinde Bat› fieria’da konumlanan ba-z› üst düzey El Fetih liderleri, yavafl yavafl bozuk ve ita-atkar liderlere dönüfltüler. Bu liderler, bir süre sonra ha-reketin önderli¤ini ele geçirerek, onu, ulusal özgürlükçübir çizgiden ç›kartt›lar ve kurtarmay› amaçlad›klar›n› id-dia ettikleri Filistin halk› üzerinde bir k›rbaca dönüfltür-düler. Devamla kendi iktidarlar›n› ve Filistin ekonomisin-deki üstünlüklerini-avantajl› konumlar›n› korumak vesa¤lamlaflt›rmak için böylesi bir kongrenin toplanmas›-na dönük çabalar› 20 y›ld›r sabote ettiler.‹srail, bugün Filistin halk›n›n özgürlü¤ü için en küçük biranlam ifade etmeyen beyhude bar›fl müzakelerini savu-nan ve hiçbirisinden geri kalmayan, ‹srail’e tavizler ver-meye haz›r olan bu çürümüfl “liderler” d›fl›ndaki hiçbirFilistinli lideri sa¤ ele geçirmedi. Militan bir direnifli, Filis-tin’in özgürlü¤ünü savunan hemen tüm Filistinli liderlerya Mustafa Alhaj gibi katledildiler ya da Barguti gibi ka-ç›r›larak tutsak edildi. ‹srail’e karfl› difle dokunur bir dire-nifl ve karfl› durufl sergilemeyen Arafat’›n dahi ‹srail tara-f›ndan zehirlendi¤i çokça kabul gören bir iddia iken, ‹s-rail’e göz k›rpan bu yozlaflm›fl liderler varl›klar›n› bugü-ne de¤in koruyageldiler. ‹srail’in bu politikas› son dere-ce bilinçli bir tercihti.Önceki “baflar›l›” Amerikan yönetimlerinin ard›ndanObama yönetimi Filistin/Arap-‹srail meselesinde “bar›flplan›”n›n tad›n› ç›karmaya haz›rlan›yor. Bu tür bir pla-n›n hayat bulmas› için Filistin halk› gözünde imaj› ze-delenmifl olan Fetih liderlerinin yerine daha az teflhirolmufl isimlerin getirilmesi gerekiyordu. El Fetih’in ger-çeklefltirdi¤i kongre bir anlamda bu ihtiyac› gidermekiçin yap›ld›.Emperyalizm destekli ‹srail’in politikalar› karfl›s›nda itaa-te yeminli bir sat›c› gibi hareket eden “›l›ml›” Abbas’›nzaferini garanti alt›na almak için, ‹srail, ABD ve baz› Arapdevletleri ustaca bir plan› ve bir dizi aldatmacay› büyükbir hünerle sahneye koydular. Ürdün ve M›s›r’›n, kongre-ye evsahipli¤i yapmay› reddetmesinin ard›ndan, kongrekararlaflt›r›ld›¤› üzere ‹srail’in gözleri alt›ndaki Bethle-hem’de yap›ld›.‹srail, baflta Lübnan’daki mülteci kamplar›ndan gelenlerolmak üzere çok say›da El Fetih delegesinin Filistin top-raklar›na giriflini engelledi. Kuzey Afrika ve Körfez ülke-lerinden gelen di¤er birçok delege de, ‹srail iflgali alt›n-daki Filistin topraklar›na giremedi. Gazze fieridi’nden gi-rifl yapmak isteyen 400 delege ise Hamas taraf›ndan en-gellendi. Bu engellemeler, bofl koltuklar› kendi yandafl-lar›yla dolduran Mahmud Abbas’a yarad›. Esas›nda 2 bindelegenin toplanmas› bekleniyordu. Engellemeler nede-niyle çok say›da delegenin gelememesine karfl›n Mah-mud Abbas taraf›ndan kongreye dahil edilen 700 dele-ge ile birlikte bu say› 2 bin 300 olarak gerçekleflti.‹srail iflgali alt›ndaki Bat› fieria’ya gidemeyen çok say›da-ki delege, özellikle Körfez ülkeleri ile Lübnan’daki dele-geler, kat›lm›n bu denli engellenmesine ra¤men ›srarlakongrenin gerçeklefltirilmesini elefltiren ve kongreninmeflrulu¤unu sogulayan bir bildiri yay›mlad›lar. Bildiride,Mahmud Abbas ve onun Ramallah merkezli yandafllar›,El Fetih’i gayri meflru yollarla ele geçirmekle suçland›.

Bildiriye imza atan El Fetih delegeleri, kongrenin, Ameri-ka ve ‹srail’in koordinatörlü¤ünde ve bu güçlerin spon-sorlu¤u alt›nda gerçeklefltirildi¤ini belirttiler. Kongreninalaca¤› hiçbir karar› tan›mayacaklar›n› aç›klayan söz ko-nusu delegeler, sadece Faruk Kaddumi ve onun çevre-sindeki El Fetih kadrolar›n› tan›d›klar›n› belirterek, Kad-dumi’ye, El Fetih Merkez Komitesi’ni ve Devrim Konse-yi’ni toplamas› ça¤r›s›nda bulundular.Filistin Kurtulufl Örgütü’nin siyasi bölümünün baflkan› daolan Kaddumi de, Mahmud Abbas’› örgüt içinde bask›c›ve despotik politikalar uygulamakla suçluyor. Kaddumi,12 Haziran’da Ürdün’de yapt›¤› bas›n toplant›s›nda; Mah-mud Abbas ile eski Fetih askeri sorumlusu MuhammedDahlan’›, ABD ve ‹srail ile birlikte hareket ederek Arafatile di¤er tüm Filistinli militan politik liderlere suikastlardüzenlemekle suçlam›flt›. Kaddumi, Abbas ve Dahlan’›nbu yolla Filistin’deki Hamas, ‹slami Cihad, Filistin HalkKurtulufl Cephesi gibi kendisine “rakip” ilan etti¤i güçle-ri, liderlerini imha ederek bertaraf etmek ve ABD-‹srail

ile birlikte Filistin’i yönetmek istediklerini söylemiflti.Kaddumi, 2004 y›l› Mart’›nda Mahmut Abbas, Muham-med Dahlan, ‹srail’in o dönemki Baflbakan› Ariel fiaronve ABD’nin D›fliflleri Bakanl›¤› bünyesinde bulunan Yak›nDo¤u ‹flleri masas› sekreter yard›mc›s›n›n yapt›klar› top-lant›y› bu söylemlerine kan›t olarak gösterdi. Kaddumi,söz kosunu toplant›n›n güvenli¤ini sa¤lamak üzere Ara-fat taraf›ndan görevlendirilmiflti.El Fetih’in Ramallah merkezli liderleri ise Kaddumi’ninbu suçlamalar›n›n gerçek d›fl› oldu¤unu ve Kaddumi’ninkendi menfaatleri için kongre kararlar›n› bofla düflür-meye, süreci sabote etmeye çal›flt›¤›n› öne sürüyorlar.Kaddumi’nin suçlamalar›na ra¤men Bethlehem toplant›-s›, Abbas’a ba¤l› silahl› güçlerin genifl güvenlik önlemle-ri alt›nda yap›ld›. Bu güçlerin kongre süresince s›k s›kfliddete ve agresif pratiklere baflvurmalar› dikkat çekti.Öyle ki, baz› delegeler bu silahl› güçler taraf›ndan tacizedildi, tartakland› ve hastaneye kald›r›lan delegeler ol-du. Kongre’de Abbas’› ve onun politikalar›n› elefltiren

hemen tüm konuflmac›lar›n konuflmalar› yar›da kesildive bu kifliler kürsüden indirildi.Kongre, bu tip toplant›larda izlenen geleneksel proto-kolleri takip etmedi. Kongrede, son 20 y›l boyunca El Fe-tih’in yapt›¤› baflar›l› ifllere iliflkin herhangi bir rapor su-nulmad›¤› gibi gelir-giderleri gösteren herhangi bir malirapor da sunulmad›. En önemli ve dikkat çekici noktaise, El Fetih’in ilerleyen süreçte izleyece¤i bir yol harita-s›n›n ve politik yönelimin tart›fl›lmamas› idi. Abbas’›n aç›l›fl konuflmas›n› Filistinliler için büyük birtehlike, israil için büyük bir arma¤an olarak nitelendir-mek mümkün. Abbas’›n konuflmalar›ndan a盤a ç›kanen temel nokta, onun, ‹srail sermayesi ve ABD deste¤i-onay› ile bir Filistin devleti kurmak ve bu devletin tekyönetici gücü olmak istedi¤iydi.‹srail iflgalinin etraf›nda dönen ve bunun bir iflgal oldu¤usöylemekten özellikle kaç›nan Abbas, El Fetih’in dahaevvelden Filistin’in özgürlü¤ü için verdi¤i mücadeleyi te-rörizm olarak damgalayan ‹srail’in bugün alk›fllad›¤› “ba-r›flç›l mücadele”yi konuflmas›n›n merkezine oturtarak,“Silahl› mücadele seçenek” demekle yetindi. Abbas, son15 y›ld›r sürdürülen görüflmelerin baflar›s›z oldu¤unukabul etmekle beraber, “Halen bir umut var ve bizler debu umuda sar›lmal›y›z” dedi.Abbas, Filistin devletinin kurulmas›n›n tek yolunun; Filis-tin halk›n›n ve örgütlerinin silahl› özgürlük mücadelele-rini terörizm olarak gören ve bitirilmesini flart koflan yolharitas›na uymaktan ve “bar›flç›l mücadele”den geçti¤i-ni iddia etti. Bunun anlam› son derece aç›k: El Fetih, ‹s-rail’in güvenli¤i sa¤lamak için onun iflgalci varl›¤›na kar-fl› silahl› mücadele yürüten Filistinli direniflçi örgütlerleçat›flmaya ve onlar› etkisiz hale getirmeye haz›rlan›yor.Baflka bir deyiflle El Fetih’e ba¤l› Filistin silahl› güçleri, ay-n› topraklar üzerinde yaflayan ve özgürlükleri için dire-nen Filistin halk›na düflmanm›fl gibi davranacak! ‹srail ile sonuçsuz müzakelerde ›sar eden ve bu müza-kerelerde iflgalci ‹srail devletine say›s›z taviz vereen Ab-bas yönetimi, ayn› hoflgörüyü Filistin halk›na ve di¤er Fi-listinli örgütlere göstermeyece¤ini ortaya koymufl bulu-nuyor. Abbas’›n ve onun yardakç›s› Dahlan’›n, Filistinhalk›na ve direniflçilerine karfl› iflledikleri bir tak›m suç-lar daha önce de gündeme gelmiflti. Örne¤in Arafat’›nölümünde rolü olmakla suçlanan Abbas ve Dahlan’›n, ‹s-rail’i sorumlu ilan etseler de, Arafat’›n ölümünü araflt›r-mak için kurulan komisyona sadece nas›l öldürüldü¤ü-nü araflt›rma izni vermeleri ve kimin öldürdü¤ünü arafl-t›rmalar›na gerek olmad›¤›n› söyleyerek engellemeleribu iki flahsa dönük kuflkular› art›rm›flt›.Abbas, Oslo Anlaflmas›’n›n binlerce Filistinli’ye Gazze veBat› fieria’daki topraklar›na dönmeleri için flans verdi¤inisavundu. Burada Abbas’›n, Filistinlilerin topraklar› olaraksadece Gazze ve Bat› fieria’y› zikretmesi, üzerinde ayr›-ca durulmas› gereken bir nokta.Kongre sonras›nda Abbas, kendi yandafllar›n› doldurdu-¤u salondan seçimle de¤il, aday gösterilerek bir kez da-ha El Fetih liderli¤ine getirildi. Merkez Komite ve DevrimKonseyi’ne ise Filistin’in özgürlük mücadelesine epeydirs›rtlar›n› dönmüfl olan Abbas yandafllar› doluflturuldu. ElFetih’in, Bat› fieria’daki di¤er önemli bir say›daki delegetaraf›ndan desteklenen Gazze delegeleri, kongrenin ya-p›l›fl›n›, içeri¤ini ve al›nan kararlar› elefltirerek, bunlar›nkabul edilemez oldu¤unu belirttiler. El Fetih’i protestoeden bu delegeler, toplu olarak örgütten istifa ettiler.Sonuç olarak El Fetih’in 20 y›l aradan sonra gerçeklefltir-di¤i bu kongre, kelimenin tam manas›nda ABD ve ‹sraileliyle Mahmud Abbas’›n El Fetih’e zoraki bir flekilde vebinbir hileyle onaylat›lmas› ve Abbas üzerinden Filistindireniflinin daha da bölünmesi, ABD-‹srail’in kukla birdevlet kurmaya bir ad›m daha yaklaflmas›n›n ad› oldu.

‹srail, TC ve ABD donanmalar›,Akdeniz'de ortak bir tatbikatayapacak.‹srail gazetesi JerusalemPost'da yer alan habere göre,‹srail, TC ve Amerikan donan-mas›na ait gemiler Akdeniz'indo¤usunda ortak bir deniztatbikat› gerçeklefltirecek. Ge-lecek hafta bafllayaca¤› belir-tilen tatbikat›n, Ortado¤u veAvrasya co¤rafyas›nda tansi-yonun yükseldi¤i bir dönem-de yap›lacak olmas› dikkatçekiyor.

Paris'te bir banliyöde polisin,bir gencin ölümüne sebep ol-mas› sokaklar› yeniden alev-lendirdi.Fransa’n›n baflkenti Paris’te,11 A¤ustos günü, 18 yafl›nda-ki motosikletli bir gencin po-listen kaçarken ölmesi Paris'inarka sokaklar›n› bir kez dahatutuflturdu.Fransa'n›n baflkenti Paris'inBanyole isimli banliyösü ikigün süren olaylarla çalkaland›.2005 ve 2007'deki isyanlar›hat›rlatan görüntüler, 18 ya-fl›ndaki bir motosikletlinin po-listen kaçarken ölmesiylebafllad›. Motorsikletine araba-lar›yla arkadan çarpan polisle-rin, gencin ölümüne neden ol-du¤unu savunan öfkeli genç-ler, bir turist otobüsüyle on-larca otomobili atefle verdi,polisle çat›flt›. 18 yafl›ndaki motosikletli birpizzac›n›n, polisten kaçarkenölmesinin ard›ndan, baz› gör-gü tan›klar›, gence polis arac›-n›n çarpt›¤›n› gördüklerini an-latt›. Frans›z polisi ise bu ifa-deleri reddederek, gencin mo-tosikletin kontrolünü kaybe-derek bariyerlere çarpt›¤›n›savunuyor. ‹çiflleri Bakanl›¤›gencin ölümüyle ilgili sorufl-turma bafllat›ld›¤›n› aç›klad›.Göçmenlerle ilgili çal›flmalaryapan kurulufllar ise polisinsuçunu itiraf etmemesi ve so-rumlulu¤unu kabul etmemesiyüzünden olaylar›n giderekyay›laca¤›n› ve 2007 gösterile-rine dönece¤ini bildiriyorlar.

Polis fliddetiParis’i yinetutuflturdu

‘One minute,‹srail’le tat-bikatyapaca¤›z’

Page 14: 17 - 31 Ağustos 2009 -  Sayı 159

14 17-30 A¤ustos 2009 TAR‹H-OKUR

Tarih Ö¤retimi ''Tarih, herbiri kendinden önce gelenkuflaklar taraf›ndan kendisine aktar›l-m›fl olan malzemeleri, sermayeleri,üretici güçleri kullanan farkl› kuflaklar›nardarda geliflleridir.'' Bu bak›mdan tarihiçerisinde meydana gelen tek tek fark-l› olgular tek bafllar›na de¤erlendirile-mezler. Bir tarihi olay, bir baflkas›n›nhaz›rlay›c›s›, nedeni ve dönüfltürücüsü-dür. ‹lk uygarl›klarda ç›kan çivi yaz›s›veya resim yaz›s›n›n baflka bir farkl›toplumda gelifltirilip daha farkl› yaz›türlerinin ortaya ç›kmas›; ilkel birikimin,feodal toplum ile kapitalist toplumundo¤mas›, klanlar›n genifl aile olufltur-malar›, Amerika’n›n keflfinin Frans›zDevrimi'ni tetiklemesi, Merkantalistekonominin sanayi devrimine ortamhaz›rlamas›, herbiri kendisinden öncekikoflullar›n bir sonucu olarak do¤mufl vekendisinden sonraki koflullara gebe ol-muflur. Bu zaman kesiti içerisinde tari-hin özneleri her zaman var olmufltur.Öznenin nesneye yön vermesi, onu gü-nün koflullar›na göre belirli kal›plarasokmas›, kendi ç›karlar› için kullanmas›tarihin kaç›n›lmaz yönlerinden birinioluflturmufltur. Bu durum köleci top-lumdan itibaren bask›n bir flekilde sü-regelmifltir. Zaman dilimi içerisinde bir grup özne-nin hakim unsur haline geldi¤i toplum-larda, o toplumun farkl› her bireyi dekendi sistemlerine yedeklenmifl bir du-

ruma getirilmifllerdir. Bu gibi kapitalist-emperyalist devletlerdeki temel amaçbireyin sistemin savunucusu, piyonu veayn› zamanda da sürdürücüsü olma zo-runlulu¤u dayat›lmas›d›r. Sömürenlerlesömürülenler, pleplerle (köle) patrici-ler(efendiler), ayanlarla (toprak sahibisenyörler) serfler (köylüler) aras›ndakimücadelenin temel noktas›n› da buoluflturmufltur. 21. yüzy›l›n bafllar›ndan itibaren her biremperyalist devlet, kendi içerisindekitoplumdan baflka, farkl› co¤rafyalarda-ki toplumlar› da yönetmekle kalmam›flonlar›, küreselleflmenin, neo-liberal po-litikalar›n birer unsuru haline getirmifl-tir. Ülkelerin, özellikle de geri kalm›flolanlar›n ekonomik, sosyal ve siyasalkanallar›na el koymufl ve onlar› dünyasömürü sisteminin birer arac› halinegetirmifltir. Özellikle de bizimki gibi ül-kelerde, komprador sermayeye peflkeflçekilen co¤rafyalarda, do¤rudan müda-hale olmadan ''yar›-sömürgeci'' sistem-leriyle dolayl› sömürü yoluna gidilmifl-tir. Her bir ülkede kukla hükümetleryaratarak ya da kukla meclisler olufltu-rarak, emperyalist sermayenin ihtiyaçduydu¤u temel yasalar› ç›kartarak, on-lar› sömürünün meflru silahlar›na dö-nüfltürmüfltür. ‹flte tarihin büyük bir k›sm›na hakimolan küçük özne, kimi zaman nesneninbirer parças› oldu¤u gerçe¤ini, kendi

yaratm›fl oldu¤u ''do¤rular sistemi''ningölgesinde b›rakm›flt›r. Bu nedenle ta-rih ö¤retimi ve onun insan toplulukla-r›ndaki farkl› yans›malar›; ''gerçek''tençarp›t›larak, bask› ve sindirme politika-lar›yla oluflturulan bilinç bulan›kl›klar›y-la daha zihin kar›flt›r›c› bir noktaya ge-tirmifltir onu.Bu nedenle diktatörlükler ve despotikyönetimler üzerine kurulan sistemler-den ziyade bir de halklar›n tarihi oldu-¤u gerçe¤ini yaymak gerekmektedir.Bugün az say›da sahip oldu¤umuz veayn› zamanda kaybetmeye bafllad›¤›-m›z birçok hak ve talep, geçmiflimizinbirer parças› oldu¤u insanl›¤›n ortakmücadelelerinin ürünüdürler. Bu müca-dele tarihi her ne kadar yok edilmeyeçal›fl›l›yorsa da bunun önüne geçmekyine tarihin öznelerinin elindedir. Spar-taküs'ü, büyük köle ayaklanmalar›n›,Frans›z ‹htilali'ni, Paris Komün deneyi-mini, Sovyet Devrimi'ni ve Büyük Prole-ter Kültür Devrimi'ni tarihsel bir bilinçolarak hat›rlamal›, hat›rlatmal›, gelece¤ibunun üzerine kurmal›y›z.Tarih tek bafl›na ne sömürücüden nede sömürülenden ibarettir. S›n›flar ol-du¤u müddetçe, mücadele sürdükçetarih yapmaya ve yazmaya devam et-meliyiz.

Denizli’den bir okur

Cemil Oka (27 A¤ustos 1977): Elaz›¤, Malatya, Bingöl, Tunceli

ve Mufl illeri s›k›yönetim komu-

tanl›¤› yapan Faflist M‹T Generali

Nazif Oka’n›n o¤lu olan Cemil

Oka, militanl›¤›n, kararl›l›¤›n ve

cesaretin sembolü olarak 27

A¤ustos 1977’de ölümsüzleflti.

Genç yaflta mücadeleye Maoist

partide kat›lan Oka, Orhan Ba-

k›r’›n Buca Hapishanesi’nden ka-

ç›r›lma eylemi, halk düflmanlar›-

n›n cezaland›r›lmas›, kamulaflt›r-

ma eylemleri ve birçok askeri ey-

lemde görev ald›. ‹stanbul Ok-

meydan›’nda bir banka kamulafl-t›rma eylemi s›ras›nda polisle ça-t›flmaya girmifl ve yaral› olarakkaçmay› baflarm›flt›. Oka, banka-dan kamulaflt›rd›¤› paray› yoldafl-lar›na ulaflt›rarak kararl›l›k ve ce-saret örne¤i sergilemiflti. Gözte-pe’de tedavi oldu¤u ev tespitedilen Cemil Oka, U¤ur Gür, Me-te Altan gibi tescilli faflistlerin bu-lundu¤u devlet güçlerinin ‘teslimol’ ça¤r›lar›na silah›yla yan›t verir.U¤ur Gür’ü yaralayan Oka, dahasonra polisler taraf›ndan katledi-lerek 27 A¤ustos 1977’de ölüm-süzleflir.

Militanl›€›n,kararl›l›€›n ve cesaretin sem-

Cemil OKACemil Çelik (A¤ustos 1979): Uflak’›n Banazilçesinin Gürlek köyünde dünyaya gelir.T‹P’lilerle tan›flmas› düflüncelerini etkiler. ‹n-flaat iflçisiyken partiyle tan›fl›r. Cesareti vegözü pekli¤iyle tan›nan Cemil Çelik faflistle-rin korkulu rüyas› olmufltur. 27 A¤ustos sa-bah› ifle giderken faflistlerin hakim oldu¤ubölgeden geçerken faflistlerin kurdu¤u pu-suda arkadan kurflunlanarak ölümsüzleflir.

Katip Saltan (19 A¤ustos 1980): Alman-ya’da iflçi olarak çal›flan Katip Saltan, yurtd›-fl›nda partiyle tan›fl›r ve mücadeleye kat›l›r.19 A¤ustos 1980’de sivil faflistlerce 18 b›çakdarbesiyle katledilir. Katledilmeden öncea¤›r iflkenceler görür. Kalbi b›çakla parçala-n›r, gözleri i¤neyle delinir ve sandalyedezincirli olarak katledilir.

Hüseyin K›l›¤ (21 A¤ustos 1983): Nisan1983’te gerillaya kat›l›r. Pülümür’de bir kö-ye girerken kaza sonucu silahtan ç›kan kur-flunla yaralan›r. Pülümür Sa¤l›k Oca¤›’na te-davi için götürülür. ‹hbar sonucu kald›¤›Sa¤l›k Oca¤› devlet güçleri taraf›ndan bas›-l›r. Hüseyin a¤›r iflkenceler sonucunda kat-ledilerek ölümsüzleflir.

Y›ld›r›m Otansev (A¤ustos 1988): Yaka-land›¤› hastal›k sonucunda A¤ustos 1988’de yaflam›n› kaybeder.

Kepir Çat›flmas› (23 A¤ustos 1992/Ovac›k):Y›ld›z Ayr›ç, ‹mam Cem ‹flitmez, Ak›n Uzun,Dursun Erkul, Meral Gezer.On kiflilik gerilla birli¤i 22 A¤ustos 1992’depusuya düfler. 12 saat süren çat›flmada 5gerilla çemberi yarmay› baflar›rken, 5 geril-la da ölümsüzleflir. Ölümsüzleflenlerin ara-s›nda yer alan Meral Gezer, yaral› olarak elegeçtikten sonra, yap›lan iflkenceler sonu-cunda ölümsüzleflerek mücadele tarihininsayfalar›na kaz›n›r.

Dursun Erkul (23 A¤ustos 1992): DursunErkul, 1980 öncesinde mücadeleye kat›l›rve Ankara Keçiören’de yoksul mahallelerdefaaliyet yürütür. 1990’larda gerillaya kat›l›rve mücadelesini Karadeniz da¤lar›na tafl›r.Militan ve tecrübeli komutan Erkul Kepir

Yaylas› çat›flmas›nda 23 A¤ustos 1992’deölümsüzleflir. Ölümsüzleflti¤inde parti üyesi,Bölge Komutanl›¤› üyesi ve birlik komuta-n›yd›.

Y›ld›z Ayr›ç ( 23 A¤ustos 1992): Kepir ça-t›flmas›nda ölümsüzleflen Ayr›ç, ileri sem-patizan ve HKO savaflç›s›yd›. Cenaze töreni-nin oldu¤u gün Dersim, Mazgirt, Hozat veköylerinde bir günlük kepenk ve kontakkapatma eylemi gerçeklefltirilmiflti.

Cem ‹flitmez (23.A¤ustos 1992): Tekstiliflçisiyken 1992’de gerillaya kat›l›r. 23 A¤us-tos 1992’de kepir Yaylas› çat›flmas›ndaölümsüzleflir.

Ak›n Uzun (23 A¤ustos 1992): Rize do-¤umlu Ak›n Uzun emekçi bir ailenin çocu¤uolarak do¤ar. Gençlik y›llar›nda mücadeleyekat›l›r. TC ordusunda k›sa bir süre kald›ktansonra firar eder. TMLGB üyesiyken Halk Or-dusu’na kat›l›r. “Olunacaksa halk›n ordusu-nun askeri olunmal›d›r. Yoksul emekçi hal-k›n u¤runa savaflmal›d›r” sözü ona aittir.

Meral Gezer (23 A¤ustos 1992): Gerillan›nve Karadeniz da¤lar›n›n ‘Y›ld›z›’ Meral Gezer,Kepir yaylas›nda ç›kan çat›flmada yaral›olarak düflman eline geçer ve iflkencelersonucunda katledilir.

Ali Karakafl (A¤ustos 1991): Almanya’damücadele yürütür. Yine Almanya’da geçir-di¤i trafik kazas› sonucunda yaflam›n› yitirir.

Sinan Gürer (30 A¤ustos 1994): 30 A¤us-tos 1994’te Erzincan’da bir arkadafl›yla bir-likte polislerin tezgâhlad›¤› ve sivil faflistle-rin de icra ettikleri kavgada katledilen Gü-rer, TKP/ML sempatizan› olarak ölümsüzle-flir.

Erdal Y›ld›r›m (31 A¤ustos 1995): Erkenyafllarda mücadeleye kat›l›r. Ankara’n›nyoksul mahallelerinde faaliyet yürütür.Ovac›k Mahallesi’nde kurulan derne¤in bafl-kanl›¤›n› yapar. 31 A¤ustos 1995’te bafl›n›Keçiören Belediye Baflkan› MHP’li Turgut Al-t›nok’un çekti¤i devlet destekli faflist çetetaraf›ndan katledilir.

Halk Savafl›’nda yitirdiklerimiz

“Düflünce hayal gücüne, hayal gücü yarat›c›l›¤a, ya-rat›¤›m›z her fley de kendi seçimlerimizin sonucunayans›r” diyordu Alev ÖKSÜZ.Yarat›lan her yeni, önce hayallerinde flekillenmifltirinsanlar›n. Düflüncenin ilk dura¤›d›r, orda flekillenirve biçimlenir bilincimiz. Hayal kurmak belki de ya-pabildi¤i en güzel fleydir insan›n. Çünkü özgürdür,iyiye yönelim, yeniye yönelimin kendisidir hayaller.Bilginin evrimidir.Hayallerin bile yasakland›¤› kapitalizme inat, hayalkurarak bafllamal›y›z mücadelemize, yeninin hasre-ti ve özlemini tafl›yarak bilincimizde. Nesnel gerçek-li¤imizin d›fl›na ç›kmadan.Kapitalizmin en önemli siyasetidir insanlar› birey-sellefltirmek, kendi sorunlar›n›n d›fl›nda sorunlarlailgilenmemesini sa¤lamak, merak etmekten yok-sun b›rakmak. “Önce kendini kurtar, sonra baflkala-r›yla ilgilen. Toplumu kurtarmak sana m› kald›?Kendini kurtar sen.” Felsefesini ezberletir insanlara.Oysa kurtulmadan toplum tek bafl›na bir bireyinkurtuluflu mümkün müdür? Kapitalizmin kurtuluflupara, mal, mülk gibi maddi de¤erler üzerine indir-gemesi elbette hayallerimizi de etkisi alt›na almay›baflar›yor. Bireysel hayaller kurarak bireysel teorileroluflturuyor ve sonucunda da bireysel pratiklerle

zarar veriyoruz, topluma ve do¤aya.

Her bireyin kurtuluflu diyalektik olarak, toplumun

her birine ba¤l›d›r. Yani ne efendi kölesi, ne de kö-

le efendisi oldu¤u için özgür de¤illerdir.

Birey para kazansa bile o paray› koruyabilmek ad›-

na daha fazla didinecek, savaflacak, y›pranacak ve

bu arada kendisi dâhil binlerce insana zarar vere-

cektir. Ama ne kadar fazla kazan›rsa o kadar düfl-

man sahibi olacak, daha vahfli bir insan haline gele-

rek param› nas›l korurum ve nas›l daha çok büyü-

rüm planlar› içerisinde özgürlü¤e kavuflamayacak-

t›r.

Bu da bize gösteriyor ki; hem efendinin (burjuva)

hem de kölelerin (proletarya) mutlak kurtuluflu bir

birlerini yok etmekle sa¤lanabilir ancak. Efendi–kö-

le (Burjuva–proletarya) iliflkileri özgürlü¤ümüz

önündeki en önemli engel ise ve bu engel bütün

toplumu ilgilendiriyorsa, bizler de hayallerimizi

mutlak bir flekilde toplusallaflt›rmak zorunday›z.

E¤er insanlar yeninin hayalini kurmaya bafllad›ysa,

eskinin dayanabilecek gücü mutlak kalmayacakt›r.

Ya do¤ufltan bileklerimize vurulan zincirlere mah-

kûm yaflayaca¤›z ya da hasret dolu hayallerimizin

peflinden koflarak esaret zincirlerini parçalayaca¤›z.

Hayallerimizi Dahi Özellefltirdiler!..Mersin’den bir okur

16 Temmuz 1945’te sömürü, iflgal, katliamüzerinden insanl›¤› semiren, kan ve gözyafl›-na bo¤an emperyalist güçler, daha fazla sö-mürü, daha fazla iflgal ve daha fazla kaynakiçin insanl›k tarihinde kara bir leke olanAtom bombas›n›, New Mexico çölünde dene-di. ‹nsanl›¤› yok edecek olan bu bomba ABDtaraf›ndan Japonya’ya karfl› 6 A¤ustos sabah›kullan›ld›. Hiroflima henüz uyanmam›flt›. Eno-la Gay ad› verilmifl olan B-29 tipi savafl uça¤›-n›n pilotu; tarihin en büyük cellatl›¤›n› yap-m›fl olan Paul Bergman, 580 metre yükseklik-ten tufla dokunduktan sonra 4 kilometreyüksekli¤inde mantar bulutlar› ve güneflten

daha yak›c› bir atefl f›rt›nas› koptu Hiroflimaüstünde. Pilot Bergman, “Aman tanr›m biz neyapt›k” diyecekti. 4 ton a¤›rl›¤›ndaki Fat Man(fiiflman) adl› atom bombas›, kenti yerle biretmiflti. ‹lk anda 120 bin insan bu katliamdayaflam›n› yitirmiflti. Katliam o anla s›n›rl› kal-mad›. Hiroflima ölümlerine 9 A¤ustos’taki Na-gazaki ölümleri, sakat kalanlar, beslenme ye-tersizli¤inden ölenler ve radyoaktif zehri ka-p›p ölenler eklendi.

Sadoka SasakiBu bir Hiroflima NinnisidirYaln›z ölülere söylenir

Ben de küçük bir kentlisiyim Japonya’n›n Ad›m Sadako Sasaki’dirEllerimi turna yapmadan evvelÜstümden atom yüklü uçaklar geçtiIfl›d› dört bir yan Gökte y›ld›z yand› önceYerde ateflSonra içten içe eridimYavafl yavafl Ve derinBenim de bahçemde güzel açard›Yan›k kokmadan önce güllerBindokuzyüzk›rkbefl’ten sonraNe ben büyüdüm Hiroflimada ne çiçekler…

Tarihte kara bir sayfa: Nagazaki ve Hiroflima

Page 15: 17 - 31 Ağustos 2009 -  Sayı 159

1517-30 A¤ustos 2009GÜNCEL

eknoloji, harikalar ya-rat›yor ve her teknikilerleme, insanl›k fo-to¤raf›n› daha çok ka-rart›yor. Ve insanlaraflimdilik sabrederler,ilerlemenin 'geçiciolumsuzluklar›na' kat-

lan›rlarsa, ilerde dünya cennetinde yaflayacak-lar› söyleniyor... Onlara gösterilen madalyonunsadece bir yüzü... ‹lerlemenin ve onun bir arac›olan teknolojik harikalar›n neyi yapt›¤›naodaklan›nca, neyi bozdu¤u gözden kaç›yor. Oy-sa bilimsel-entelektüel faaliyet, ancak insanî-toplumsal olaylar› ve süreçleri çeliflik karakter-leri, antinomik bütünlükleri itibariyle kavrad›-¤›nda bir k›ymet-i harbiyeye sahip olabilir. Halkaras›nda 'ilerlemeye karfl› ç›k›lamaz' düflüncesigeçerli. Böyle bir fley söylemek, sermayeye vedevlete karfl› ç›k›lamaz demeye gelir. Zira, ken-dinden menkûl ilerleme denilenin gerisinde buikisi var. Ancak bu ikisi varsa bilimsel-teknikilerleme mümkün... E¤er ilerlemenin gerisindedevlet ve sermaye varsa, egemen olman›n vekâr etmenin hizmetindeki 'modern teknoloji-nin' tarafs›zl›¤›ndan söz etmek abestir... As›l ka-fa kar›fl›kl›¤› yaratan fley de, bir meta uygarl›¤›,tam bir sömürü metabolizmas› ve/veya ölü-emek uygarl›¤› olan, eflyay› onu üreten insan-dan muteber sayan, mant›¤› ve özü itibariylede amoral [ahlâk d›fl›] olan kapitalist ça¤›n 'mo-dern teknolojisinin', kapitalizm öncesi döneminzanaatlar›yla bir ve ayn› fley say›lmas›yla ilgili.Oysa, kapitalizm öncesi dönemin uygarl›klar›n-da geçerli zanaatlar sömürünün ve kâr etme-nin, meta üretiminin hizmetinde de¤ildi, farkl›kayg›lar›n ve ihtiyaçlar›n hizmetindeydi; o tek-nolojiler kullan›m de¤eri üretmenin hizmetin-deydi. Söz konusu toplumsal formasyonlardaekonomi topluma içkindi, onda içerilmiflti[mündemiçti] ve ona tabi idi...Kapitalizmle birlikte bu iliflkinin yönü ve mahi-yeti de¤iflti. Ekonomi, toplumun öteki veçhele-rinden ba¤›ms›zlaflt› ve onlar› kendi mant›¤›natâbi k›ld›. fiimdilerde teknolojinin dizginlerin-den boflan›p, tam bir kâbusa dönüflmesinin ge-risinde iflte bu terslik var... Egemen elite ve birbütün olarak ayr›cal›kl› s›n›flara mensup olanyeryüzünün efendileri cephesinin, teknolojikilerlemeyi yüceltmesi anlafl›l›r bir fley, zira mo-dern teknoloji onlar›n dünyan›n befleri ve do-¤al zenginli¤ini ya¤malamas› demek. Bu yüz-den her yenili¤i, her teknik ilerlemeyi mutlakaolumlu bir fley say›p-yücelteceklerdir. Daha ra-fine ve 'hümanist' olanlar›ysa, baz› olumsuzluk-lar söz konusu olsa da, bunun kimi reformlarla,iyilefltirmelerle afl›laca¤›n› düflünüyorlar. Çünkükapitalizmin ameliyat edilemezli¤inin fark›ndade¤iller... Kapitalist patronlar iflçilere daha 'iyi'ücret öderse, ifl güvenli¤ine riayet edilirse, ka-musal kaynaklar silaha de¤il, e¤itime, sa¤l›¤a,sosyal güvenli¤e, kültüre harcan›rsa, ekolojikgereklere uyulursa, Üçüncü Dünya'dan ithaledilen tar›m ürünlerine, enerji ve madenleredaha 'adil' bir fiyat biçilirse, ilerlemenin olum-suzluklar›n›n törpülenece¤ini san›yorlar... E¤ersoru sorma aflamas›nda hata yaparsan›z, vere-ce¤iniz cevaplar›n bir k›ymet-i harbiyesi olmaz.Do¤ru soru flu olabilir: Neden Afrika'n›n, As-ya'n›n, Latin Amerika'n›n köylüleri emperyalistdünyan›n ihtiyaç duydu¤u fleyleri [kahve, ka-kao, çay, enerji, maden, vb.] üretip ihraç ediyorda kendi ihtiyac› olan fleyleri üretmiyor? Hü-manist-rafine ayd›nlar›n sormas› gereken as›lsoru, neden birileri [az›nl›k] zengin ve baflkala-r› [ço¤unluk] yoksulluk ve sefalet içinde? Ne-den dünya toplumlar› flimdilerde Kuzey/Güneydiye bölünmüfl durumda? Neden Güney’in zen-ginli¤ine Kuzey el koyuyor ve Kuzey’de bir Gü-ney, Güney’de de bir Kuzey var ve neden bafl-ka türlü olmas› mümkün de¤il?Eski dönemlerin zanaatlar›yla bu günün tekno-lojileri ayn› fley de¤il. Kapitalizmin üretti¤i tek-noloji, geleneksel zanaatlar›n iyilefltirilmifl - ge-lifltirilmifl bir versiyonu de¤il. Su ile çal›flan de-¤irmenle, nükleer santral ayn› fley de¤il. Aradasadece nicelik de¤il, nitelik fark› da var... ÜnlüAlman filozof Martin Heidegger bu yüzdenhidro-elektrik santralle, rüzgâr de¤ir-meni aras›ndaki nitelik fark›na gön-derme yap›yordu... Kapitalizmça¤›nda, kâr etmenin hizme-tindeki teknoloji demek,her seferinde daha çok

üretmenin hizmetinde olmak demektir ki, birbafl›na bir varl›¤› söz konusu de¤ildir, baflkaamaçlara eklemlenmifl durumdad›r... Bir yerekurulan 20 adet yel de¤irmeniyle, bir veya bir-kaç nehir vadisine kurulmufl 20 baraj› ayn› fleysaymak, sorunu anlamak istememek demek-tir. 20 adet baraj›n orada yaflayan insanlar, do-¤al çevre, tarihsel miras, iklim, vb. alan›nda or-taya ç›kard›¤› say›s›z olumsuzluklarla 20 yelde¤irmenin ortaya ç›kard›¤› durumu bir ve ay-n› fley saymak mümkün de¤ildir. Soruyu flöylede formüle edebiliriz: Bölgeye kurulan 20 yelde¤irmeni, o bölgenin insanlar›n› göçe zorlarm›? O bölgedeki tarihi yok eder mi? Topra¤›nkimyasal yap›s›n› bozar m›? Havan›n nem ora-n›n› de¤ifltirir mi? Hava s›cakl›¤›n› art›r›r m›?.. Bukonuda sorular sormaya kalkt›¤›n›zda cevaphaz›r: ilerlemeye karfl› m›s›n?‹lerlemede, geliflmede ne kötülük var, elektiri-¤i b›rak›p muma, ç›raya m› dönmemizi istiyor-sun? Söylenen kabaca flöyle: Kötü olan tekno-loji de¤il, onun nas›l kullan›ld›¤›d›r. Teknolojibasit bir araçt›r ve mutlaka yararl›d›r... Onu iyiamaçlar için de, kötü amaçlar için de kullana-bilirsin, zira, teknoloji yans›zd›r [nötr]. Teknolo-jinin yans›zl›¤› [nötre oluflu] da bafll›ca iki ge-rekçeye dayand›r›l›yor: Birincisi, teknolojiyiherkes kullan›yor; ‹kincisi, teknolojileri gelifltir-mek üzere kullan›lan tüm bilimler de etik ola-rak yans›zd›r [nötr]... Velhas›l, sorun teknolojive teknik bilimle ilgili de¤ildir... Bu yaklafl›mhalk dilinde at sahibine göre kiflner özdeyifliyleifade edilene gönderme yap›yor ama gözdenkaçan bir husus var: Özdeyifl, at›n huysuz ola-bilece¤i, yaramaz olabilece¤i ihtimalini dikkatealm›yor.Kapitalizmin üretti¤i 'modern teknoloji' insan›insanl›ktan ç›karmadan ve do¤a tahribat›n› de-rinlefltirmeden yol alam›yor. Her seferinde da-ha ileri teknoloji demek, daha büyük insânî,sosyal ve ekolojik kötülük demektir. Kapitalistkültür önce insanlar› soru soramaz hâle getiri-yor, sonra da her türlü kepazeli¤i ilerleme, kal-k›nma, vb. olarak dayatmay› baflar›yor. Hakl›olarak, ünlü Hintli kad›n yazar Arundhati Roybuna “kalk›nma ad›na ilân edilmifl sivil savafl“diyordu... Harikalar yaratan ileri teknoloji neyiamaçl›yor, neyin hizmetinde, ne tür sonuçlarortaya ç›kar›yor?.. Sorun sadece, Atom bomba-s›, kara may›nlar›, nükleer, kimyasal-biyolojiksilahlar, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalarla[GDO], vb. ilgili de¤il. Kapitalist üretim bir bütünolarak canl› olan her fleye düflmand›r... Öyleysetarafs›z, yans›z bilim ve teknoloji, bilimin ev-renselli¤i türü safsatas›ndan yakay› kurtarmakgerekiyor. Teknolojik ilerlemeyle, çözülmesigereken sorunlar aras›ndaki iliflkinin tersli¤igözden kaç›yor. Onca övünülen, harikalar ya-ratt›¤› söylenen modern teknoloji sorunlar›çözmenin bir arac› de¤il, tam tersine bizzat so-runun kendisi... Dev ad›mlarla ilerleyen'modern teknolojiyle' birlikte baflkafleyler de ilerliyor: Yoksulluk, aç-l›k, sefalet, do¤al çevre tahri-bat›, h›zla yok olan biyolojik-kültürel çeflitlilik, anlam kayb›,say›s›z insanî yabanc›laflma-lar... Kapitalist sömürününhizmetindeki teknolojik iler-lemeyi ancak düflünme yetene-¤i dumura u¤ram›fl olanlar olumla-yabilir... Zira kapitalizmin mant›¤›sömürücüdür- sömürgelefltiricidir-merkezilefltiricidir, metalaflt›r›c›d›r...Toplumu ve do¤ay› sadece sömürü-lebilir bir rezerv olarak gören bir üretimtarz›n›n 'büyük insanl›¤a teklif edece-¤i bir fley olabilir mi? Kendisi sorun olankapitalist teknoloji sorunlar›n çözümünü temsiledebilir mi?Marksist sol, teknoloji elefltirisi konusunda s›n›ftakald›Marksist sol teknolojikilerlemeyi hiçbir za-m a nk a p -

saml›-tutarl›-bütünlüklü bir elefltiriye tâbi tut-mad›. Marx, diyalektik yönteminin bir gere¤iolarak, teknolojinin çeliflik niteli¤inin fark›nday-d›. Çeflitli eserlerinde bu soruna de¤inmeklebirlikte bütünlüklü bir teknoloji elefltirisi yap-mad›. Baz› yaz›lar›nda üretici güçlerin geliflme-sine yapt›¤› abart›l› vurgu onun teknoloji elefl-tirisinin görmezden gelinmesine neden oldu.Komünist Manifesto'da burjuvazinin ilerleticirolüne dair söyledikleri ve eserlerindeki baflkabaz› ifadeler, kapitalist teknolojinin tek yanl›olumlanmas› olarak anlafl›ld›. Özellikle Komü-nist Manifesto'da burjuva teknolojisine coflkulubir övgü yap›l›yor ve flöyle deniyordu: “Burju-vazi, yüz y›l› ancak bulan s›n›f egemenli¤i süre-sinde, daha önceki kuflaklar›n toplam›ndan da-ha kitlesel ve daha muazzam üretim güçlerioluflturdu. Do¤a güçlerinin dizginlenmesi, ma-kineleflme, sanayide ve tar›mda kimyan›n kul-lan›lmas›, buharl› gemi iflleyifli, demiryollar›,elektrikli telgraflar, dünyan›n her bölümündetopra¤›n ifllenebilir hale getirilmesi, ›rmaklar›nulafl›m için düzenlenmesi, yerinden kopar›lanbütün insan topluluklar› -daha önceki hangiyüzy›l, toplumsal eme¤in ba¤r›nda böylesineüretim güçlerinin yatt›¤›n› sezmifltir!” Dikkatedilirse, yukar›daki al›nt›da burjuva teknolojisi-nin bir veçhesi sorun ediliyor ve sadece yap›-lanlar söz konusu ediliyor. Madalyonun ötekiyüzüne, y›k›lana dair bir fley söylenmiyor... Fa-kat Marx baflka yerlerde bu eksikli¤i k›smen gi-derici tespitler yap›yor. Mesela büyük sanayideiflçinin durumuyla ilgili yazd›klar›, onun soru-nun çeliflik karakterinin fark›nda oldu¤unuaç›kça gösteriyor. Yo¤un makine kullan›m›ylaiflin [çal›flman›n] özerkli¤ini ve çekicili¤ini bütü-nüyle kaybetti¤inden ve proleterin makineninbasit bir uzant›s› haline geldi¤inden, çal›flman›nitici- geriletici [repoussant] hale geldi¤indensöz ediyor. Marx, sadece insana verilen zararla-ra de¤il, do¤aya verilen zararlara da dikkatçekmiflti. Ünlü eseri Kapital'de flunlar› yaz›yor:“Üstelik kapitalist tar›mdaki her geliflme, yaln›zemekçiyi soyma sanat›nda de¤il, topra¤› soy-ma sanat›nda da bir ilerlemedir; belli bir zamaniçin topra¤›n verimlili¤inin artmas›ndaki herilerleme, ayn› zamanda bu sonsuz verimlilikkayna¤›n›n mahvedilmesine do¤ru bir ilerle-medir”... “Kapitalist üretim, bu nedenle tekno-lojiyi de¤ifltirir ve ancak bütün zenginli¤in as›lkayna¤›n›, yani topra¤› ve emekçiyi kurutarakçeflitli süreçleri toplumsal bir bütün içinde bir-lefltirir.” Marx baflka eserlerinde de tek-nolojik ilerlemeye benzerelefltiriler yöneltiyorama o esas itibariyleteknolojinin kendisi-ne de¤il, onunkapitalist sistemtaraf›ndan kul-

l an › l › fl

biçimine itiraz ediyordu... Oysa bizzat kapitaliz-min üretti¤i teknolojinin tart›flma konusu ya-p›lmas› gerekirdi... Her fleye ra¤men Marx'›neserlerinde tutarl› bir teknoloji elefltirisine bafl-lang›ç teflkil edebilecek unsurlar mevcuttu. Fa-kat XIX'uncu yüzy›l›n sonundan itibaren 'Mark-sist sol' bu bahsi tümden kapatt›. II. ve III. En-ternasyonallerin kaba Marksizm’i, hiçbir zamankapitalizmin üretti¤i 'modern teknolojiyi' tart›fl-ma konusu yapmad›. Marx sonras› sol, tekno-loji konusunda geçerli pozitivist ve iyimseryaklafl›m› benimsemekle yetindi... Teknolojiyans›zd›r, önemli olan kimin taraf›ndan kulla-n›ld›¤›d›r fleklindeki kaba yaklafl›m II. ve III. En-ternasyonal Marksizm’in de yaklafl›m›yd›. Oysainsan›n insan taraf›ndan sömürülmesine sonverildi¤inde do¤an›n insanl›k toplumu taraf›n-dan sömürülmesinin sona erece¤ine dair kabayaklafl›m sakatt›. Zira do¤a pozitivist felsefe ta-raf›ndan s›n›rs›z kullan›labilir bir rezerv ve tica-ret [al›m-sat›m] konusu bir meta olarak görülü-yordu. Marx sonras› Marksizm de bu yaklafl›m›benimseyip, rotadan ç›km›flt›... Marksizm’inkendi varl›k nedenine yabanc›lafl›p, elefltirel-devrimci özünden ar›nd›r›larak, sendika, partive devlet bürokrasilerini meflrulaflt›rma arac›haline geldi¤i koflullarda, art›k burjuva teknolo-jisinin elefltirisi de dahil hiçbir sorunla ilgili elefl-tiri ve aç›l›m mümkün olmayacakt›... Böylesi birortamda kapitalizmin üretti¤i teknolojinin tah-ribat›na dikkat çekenler, ya Marksist olmayandüflünürler ya da iki enternasyonalden ba¤›m-s›z hareket edebilen, “resmi Marksizm’den”uzak durabilen Marksist teorisyenler olacakt›:Martin Heidegger, Walter Benjamin [ekolojikmuhalefetin ve anti-nükleer hareketin haberci-si], Franfurt Okulu'nun ünlü düflünürleri [The-odore Adorno, Horkheimer, Herbert Marcuse,Habermas...], Jacques Ellul, Ivan Illich, Charbon-neaux vb.Kapitalizmin üretti¤i-kapitalizmi üreten tekno-lojiye karfl› ç›kmadan kapitalizme karfl› ç›kmakmümkün de¤ildir...Tutarl› bir teknoloji elefltirisi, öncelikle teknolo-jinin yans›zl›¤› [nötr] safsatas›ndan kurtulmak-tan geçiyor. “Silahlar insanlar› öldürmez, insan-lar insanlar› öldürür” türü genel geçer kabuller-den uzak durmay› gerektiriyor. Zira kapitalistteknoloji araç-amaç bütünlü¤ünü ortadan kal-d›rm›fl durumda. Modern toplumlar›n tam biranlam kayb›, manipülasyon ve rasyonalizeedilmifl fliddet sarmal›na kap›lm›fl olmalar›n›ngerisinde, sözünü etti¤imiz amaç-araç bütünlü-

¤ünün ters-yüz olmas› gerçe¤i ya-t›yor. Etik ve estetik kayg›lara

ve gereklere yabanc›laflma,bafll›ca sorunlardan birinioluflturuyor. Yunan kö-kenli ünlü Frans›z düflü-

nür Cornelius Costariadis,son söyleflilerinden birin-

de, “Kapitalist toplu-mun uçuruma kofltu-¤unu, zira hiçbir flekil-

de kendini s›n›rlaya-mad›¤›n›” söylemiflti...“Gerçekten özgür veözerk toplum kendini

s›n›rlamas›n› bilmek zo-rundad›r, yap›lmamas› ge-

reken fleyler oldu¤unu bil-mek durumundad›r, dahas›yapmaya teflebbüs dahi edil-

meyecek, arzu edilmemesi gere-ken fleyler oldu¤unu bilmelidir”derken, kapitalist teknik bilimin ne-

den oldu¤u tehlikeye dikkat çeki-yordu. E¤er teknolojik geliflme-ye [progrès technique] çeliflik

karakteri itibariyle yaklafl›l›r, sa-dece yapt›¤› de¤il, y›kt›¤› da göz

önüne al›n›rsa, ortaya ç›kacaksonucun egemen burjuva dü-

flüncesinin sundu¤u gibiolmad›¤›, bir tür s›f›r

toplaml› oyunab e n z e d i ¤ i

gö rü l e -cek-

tir... E¤er bir kalorilik g›da maddesi üretmekiçin dokuz kalori enerji harc›yorsan›z, ortal›ktaüretilmifl ilave bir fley de yok demektir ama in-sanlar üretilenin nas›l, ne pahas›na üretildi¤iy-le, üretilenin do¤a ve topluma neye mal oldu-¤uyla ilgilenmeme e¤ilimindedirler... Ne demekistedi¤imize aç›kl›k getirmek üzere bir-iki ör-nek flöyle olabilir; 'Geleneksel' teknoloji olanbin dokuma tezgâh›yla bin aile on bin metrekumafl üretirken, yeni [ileri] kapitalist teknolo-jinin devreye girmesiyle yüz iflçinin çal›flt›¤›fabrikada yüz bin metre kumafl üretilmesi, ilkbak›flta olumlu bir fley, büyük bir ilerlemeymiflgibi görünebilir. Oysa bu durum dokuz yüz ai-lenin bir gelirden yoksun olmas›, gelir da¤›l›m›-n›n kapitalist patron lehine bozulmas›, do¤alçevre tahribat›n›n artmas› gibi sonuçlar da or-taya ç›karma istidad› tafl›maktad›r. Dolay›s›ylaresim, iflsiz kalanlar taraf›ndan, do¤al çevre ta-raf›ndan farkl›, yüksek kârlar elde etme olana-¤›na kavuflan kapitalistler taraf›ndan farkl› gö-rülecektir... Bir günlük gazete, olumlayarak, birhipermarketler zincirinin yetmifl yeni flube aça-ca¤›n› ve bunlarda üç bin kifli istihdam edece-¤ini yazd›¤›nda, resmin sadece bir k›sm›n› gös-termifl olur. Resmin tamam›n› görmek için kaçküçük esnaf›n iflasa sürüklenece¤ine, büyükmarketlerin neden olaca¤› enerji israf›na ve ça-l›flanlar›n ne tür koflullarda çal›flt›¤›na, vb. dagönderme yapmak gerekirdi... Egemen cephetaraf›ndan mutlaka olumlu say›lan, bollu¤un,özgürlü¤ün, ilerlemenin, kalk›nman›n vazgeçil-mezi say›lan ileri teknoloji, karfl› taraftakiler ta-raf›ndan kolayl›kla, kölelik, güvensizlik, d›fllan-ma, sosyal kriz, do¤a tahribat›, Üçüncü Dün-ya'n›n y›k›m›, vb. olarak görülebilir... T›p tekno-lojisindeki baz› geliflmeler ortalama insan öm-rünü uzatmay› baflard› ama baflka baz› ilerle-meler de bir dizi 'modern hastal›¤›n' ortaya ç›k-mas›na neden oldu. Kanser, diyabet, obezite,vb. ortalama yaflam beklentisini ters yöne çek-me potansiyeli tafl›yor... Savafllarda ölen insansay›s›ndaki devasa art›fl 'ileri teknolojinin' ese-ri. Son yüzy›lda trafik kazalar›nda ölen insansay›s› II. Dünya Savafl›’nda ölenlerden daha faz-la... Bir tür katliam halini alan bu ölümler nedentart›fl›l›p-gere¤i yap›lm›yor? Yap›lmaz zira ora-da yüksek ç›karlar var: Otomotiv endüstrisinin,büyük petrol kartellerinin, oto-yol yapan bü-yük inflaat firmalar›n›n baronlar› devasa kârlarelde ettikleri için... Üretilen her araba do¤acakher çocu¤a karfl›yken bu saçmal›¤› bir ilerlemeve refah unsuru saymak niye... ‹fl kazalar›ndaölenler milyonlarla, yaralananlar da yüz mil-yonlarla ifade ediliyor ve kimse gerçek rakam›bilmiyor. Zira ay›b› a盤a vurmak daha büyükay›pt›r denmifltir.fiimdilerde teknoloji harikas› olarak sunulan G3gündemde... Reklâmc›lar ve reklâmc›lar›n hiz-metindeki “sanatç›lar” bu amaç için seferberolmufl durumda... Bunun iletiflim alan›nda birmucize oldu¤u söyleniyor. Art›k herkes G2'siniçöpe at›p sevgili G3'üne kavuflabilir. Bu saçma-l›¤›n bir ilerleme say›lmas› abes de¤il mi? ‹n-sanlara önce ihtiyaçlar› olmayan bir fley sat›l›p,ihtiyaç haline getiriliyor, sonra da sat›lan fleysürekli yenileniyor. ‹nsanlar yeniye sahip ol-mak için ç›rp›n›p duruyor ve yeniye sahip oldu-¤unda mutlu olaca¤›n› san›yor. Oysa ihtiyaçlar›olmayan lüzumsuz bir nesnenin peflinde kofl-tuklar›n›n fark›nda de¤iller. Gerçekten cep tele-fonu diye birfleye ihtiyac›n›z oldu¤una inan›yormusunuz? Böyle bir araç belki baz› meslek in-sanlar› için gerekli olabilir: Mesela ücra bir köy-de sa¤l›k oca¤›nda çal›flan doktor, ebe, hemfli-re, orman koruma memuru, çokuluslu bir flir-ketin yöneticisi, Afganistan'da 'bar›fl› tesis et-mekte olan' Amerikal› general, aç›k denizdebal›k avlayanlar, vb. ama benim gibi evinde veiflyerinde zaten telefonu olan biri neden ceptelefonu als›n? Benim cep telefonum yok, bugüne kadar hiçbir iletiflim s›k›nt›s› çekmedim.Evde telefon olmad›¤› zamanlarda da bir ileti-flim sorunum olmad›. Yararl› olmayan ama za-rarl› ve lüzumsuz olan bir fleye sahip olmak ni-ye? Sebebi çok aç›k: Birilerinin kâr etmesi gere-kiyor... Bir an önce G3 edinmek için sab›rs›zla-nanlar›n bilmesi gereken bir fley var: Sizin neG'1'e, ne G2'ye ne de G3'e ihtiyac›n›z yok. Amacebinizde tafl›d›¤›n›z lüzumsuz küçük fleyin ha-yat›n›z› tehlikeye atma riski yüksek... Telefonlamutlu da olamazs›n›z, zira maddi fleylerle mut-lu olunmaz, üstelik bir de lüzumsuzsa... Aksihalde dar›s› G4'e denecektir...

3 G sizi mutlu eder mi?Fi

kret

Bafl

kaya

T

Page 16: 17 - 31 Ağustos 2009 -  Sayı 159

MERS‹N- Gülnar’a ba¤l› Büyükeceli beldesinde ya-p›lmas› planlanan ve inflas› için geçti¤imiz günler-de Putin’in ziyaretinde imza at›lan, ülkenin ilknükleer santrali olaca¤› belirtilen ‘Akkuyu Nükle-er Santrali’ne tepki göstermek için Akkuyu’da biraraya gelen yüzlerce kifli devletin nükleer santralyapma karar›n› protesto etti.Mersin’in birçok bölgesinden otobüslerle Büyü-keceli beldesine gelen kitle burada kortejleroluflturarak belediye hizmet binas› önünden bel-de meydan›na yürüyüfle geçti. “Nükleere inat ya-flas›n hayat”, “Nükleer santral istemiyoruz” slo-ganlar› atan kitle, jandarma taraf›ndan yap›lanüst aramas›n›n ard›ndan alana al›nd›. Arama es-nas›nda gazetecilerin görüntü almas›n› engelle-meye çal›flan jandarma ile kitle aras›nda k›sa sü-reli bir tart›flma yafland›.

‘Nükleer enerji en tehlikeli üretim teknolojisi’Mitingde konuflma yapan Mersin Nükleer Karfl›t›Platform (NKP) Sözcüsü Sebahat Aslan, 9 A¤ustostarihinin ayn› zamanda ABD’nin Japonya’n›n Na-gazaki fiehri’ne atom bombas› at›fl›n›n y›l dönü-mü oldu¤una dikkat çekti. Aslan, söz konusu sal-d›r›da 350 bin insan›n hayat›n› kaybetti¤ini, 1

milyon insan›n da yaraland›¤›n› hat›rlatt›. Nükleer santrallerin çok büyük ve geri dönülmezbir çevre kirlili¤inin yan›nda toplumsal maliyetleroluflturma noktas›nda da oldukça riskli oldu¤unuvurgulayan Aslan, nükleer enerjinin sonlu, fi-nansman, yat›r›m, iflletim ve söküm maliyetleriaç›s›ndan da dünyan›n en pahal› yak›t ve tekno-lojisi olarak öne ç›kt›¤›n›, d›fla ba¤›ml› oluflu vehala çözülemeyen radyoaktif at›k sorunu veekolojik dengeyi bozmas›n›n yan›nda üretim gü-venirli¤i ve kaza riski aç›s›ndan en tehlikeli ener-ji üretim teknolojisi oldu¤unu belirti.

‘Devlet nükleer santral teknolojisi sevdas›n-dan vazgeçmelidir’Tüm bu nedenlerden dolay› art›k dünyan›n nük-leer santrallerden vazgeçti¤ine iflaret eden Aslan,“Buradan hükümete sesleniyoruz; ülkemizin ge-lece¤ini ve canl› yaflam›n› tehlikeye atan nükle-er santral ihalesi iptal edilmelidir. Ülkemizin hiçihtiyac› olmayan nükleer santral teknolojisi sev-das›ndan art›k vazgeçilmelidir. Ülkemizin nükleerçöplük olmas›na, nükleer silahlanmaya, çocukla-r›m›z›n gelece¤inin karart›lmas›na asla izin ver-meyece¤iz. AKP hükümeti, nükleer maceradan

bir an önce vazgeçerek, insana ve do¤aya duyar-l› temiz enerji kaynaklar› olan günefl ve rüzgâr gi-bi yenilenebilir enerji kaynaklar›na yönelmeli, ül-kemizin öz kaynaklar›n› kamusal bir hizmet an-lay›fl›yla planlanmal›d›r” diye konufltu.

‘Beldemiz nükleerle de¤il, turizmle an›lmal›’Mitingde konuflma yapan Okan Üniversitesi Ö¤-retim Üyesi Prof. Tolga Yarman ise, Akkuyu’daçok ciddi bir turizm potansiyeli oldu¤unu ve bu-nun nükleer enerji ad›na heba edilemeyece¤inivurgulayarak, nükleer santral hayallerinden biran önce vazgeçilmesini istedi. Büyükeceli Beledi-ye Baflkan› Mehmet Kale de, 33 y›l önce nükleersantrale yap›lan yat›r›m›n turizmde yap›lm›flolmas› halinde, bugün bölgenin say›l› turizmmerkezlerinden biri haline gelece¤ini savundu.Kale “Büyükeceli’de nükleer santral yap›lmas›yönünde karar alanlar, acaba beldemizi gelipgörmüfller mi? Beldemiz nükleerle de¤il, turizmlean›lmal›” dedi.Demokratik Haklar Federasyonu da ‘Mersin Çer-nobil Olmayacak’, ‘Nükleer Santraller, Baz istas-yonlar ve Barajlar Ölümdür’ yaz›l› dövizlerle mi-tingde yerini ald›.

KARDELEN BASIM-YAYIM REKLAM GÖSTER‹ ORGAN‹ZASYON L‹M‹TED fi‹RKET‹ Sahibi ve Yaz› ‹flleri Müdürü: Ferda Bafl Yay›n Türü: Yayg›n Süreli

YYöönneettiimm YYeerrii:: KKAARRTTAALL:: ‹stasyon Cad. P›nar ‹flhan› Kat:2 Daire:38 KARTAL Tel-Fax: (0212) 238 37 96

‹‹ZZMM‹‹RR:: fiehit Fethi Bey Cadde No: 13 Eski Eshot ‹flhan› Kat:4 Konak/‹zmir Tel-Fax: : (0232) 482 01 63 � KKAARRTTAALL:: ‹stasyon Cad.P›nar ‹flhan› Kat:2 Daire:38 KARTAL Tel-Fax: (0216) 389 65 63 � MMEERRSS‹‹NN: Hastane Cad. 5111 Sok. Ekrem Örkün ‹flhan› No:71/8Kat:3 � MMAALLAATTYYAA:: Dabakhane mah. Boztepe Cad. Babacan ‹flhan› Kat:4 No:28 Tel: (0422) 323 06 97 � AAMMEEDD:: ‹skender Pafla

Mah. ‹nönü Cad. MA-GÜL ‹flhan› Kat:4 No:109 Da¤kap›/Amed � AATT‹‹NNAA:: Spiro trikoupi 21 10683 eksarxia GREECE/Yunanistane-mail: [email protected]

YYDD TTEEMMSS‹‹LLCC‹‹LL‹‹⁄⁄‹‹:: Kaiser-Wilhelm Str. 275 47169 Duisburg/DEUTSCHLAND e-mail: [email protected]

TTeekknniikk HHaazz››rrll››kk:: Kardelen Yay›mc›l›k Adres:

Mahmut fievket Pafla Mah. Sivas Sok. No:2 Kat:3

Okmeydan›/‹STANBUL Tel-Fax: (0212) 238 37 96 BBaasskk››:: SM.

Matbaac›l›k

Adres: Çobançeflme Mah. Sanayi Cad. Altay Sokak NO:10 A

Blok Yenibosna Bahçelievler-‹ST. Tel ( 0212) 654 9418

BBÜÜRROO

LLAARR

Büyükeceli halk›: Nükleer santrallere ihtiyac›m›z yok!

Enerji kaynaklar›n›n denetimi ve pazarlan-mas› ekseninde yo¤un diplomasi yaflanma-ya devam ediyor. AB-ABD-Rusya gibi em-peryal güçlerin enerji kaynaklar› stratejile-rinde dengeleyici bir unsur misyonu üstle-nen Türk devleti, enerji trafi¤i içerisinde ro-lünü daha da yükseltiyor. Son olarak RusyaBaflbakan› Vladimir Putin’in Ankara’ya yapt›-¤› yar›m günlük ziyaretin merkezinde do¤al-gaz, petrol ve elektrik vard›. Nabucco enerjiprojesine karfl› alternatifler gelifltiren Rusya,AB-ABD’nin Nabucco’suna alternatif olan veBat› ile iliflkileri nedeniyle Rusya’ya rahats›z-l›k veren Ukrayna’y› devre d›fl› b›rakan Gü-ney Ak›m Projesi için Putin, Türk devletinindeste¤ini arad›. S›k› pazarl›klar›n yap›ld›¤›Putin-Erdo¤an görüflmesinde bol miktardaanlaflmaya imza at›l›rken süregelen enerjiprojelerinin uzat›lmas› için protokoller imza-land›. Baflta Çal›k ve Ciner grubu olmak üze-ri Rus ve Türk sermaye odaklar› ise görüfl-meden en karl› ç›kanlar oldu. Güney Ak›mProjesi’nde ‹talya’n flirketlerinin de yer al-mas›, Putin-Erdo¤an görüflmesine ‹talya Bafl-bakan› Berlusconi’nin kat›lmas›n› da sa¤lad›.

Do¤algaz ve petrol masaya yat›r›ld›Putin-Erdo¤an görüflmesinde temel gündemkonusu Petrol, do¤algaz ve nükleer santral ol-du. Mavi Ak›m projesinin de görüflüldü¤ü top-lant›da anlaflmaya var›ld›. Rus boru hatlar›n›n‹srail’e uzat›lmas›n› öngören Mavi Ak›m do¤algaz boru hatt›n›n, var›lan anlaflma sonucunda‹srail’e indirilmesi noktas›nda Türk devleti gö-rev alacak. Bir önemli anlaflma da GüneyAk›m Projesi’nde ç›kt›. Buna göre Türk devle-ti, Rusya’ya Güney Ak›m Projesi için fizibiliteçal›flmas› yapmas›na izin verdi. Gerek gaz, ge-rek petrol, gerekse de nükleer enerji olmaküzere üç ayr› bafll›k alt›nda çal›flmalar› planla-d›klar›n› aktaran Tayyip Erdo¤an, Güney Ak›mProjesi’ni Nabucco’nun alternatifi olarak gör-medi¤ini, çeflitlilik oldu¤unu belirterek fluaç›klamay› yapt›: “‹mzalad›¤›m›z gaz protoko-lü, Rusya’dan do¤algaz al›m›m›za imkan sa¤-layan ve süresi 2011 y›l›nda son bulacak do-¤algaz al›m sözleflmesinin süresinin uzat›lma-s›n› öngörmektedir. Ayn› protokol çerçevesin-de Güney Ak›m Boru Hatt›’n›n Karadeniz’de,Rusya taraf›ndan talep edilen izin de verilmifl-tir. Ayr›ca nükleer enerjinin bar›flç›l amaçlarlakullan›m› çerçevesinde anlaflmaya var›lm›fl-t›r.” Putin ise, “Türkiye bölgede önemli birtransit ülke haline gelmektedir” dedi.

Çal›k Holding’e gün do¤duPutin-Erdo¤an görüflmesinden kuflkusuz enkarl› ç›kan Çal›k grubu oldu. Zira görüflmenintemel konular›ndan biri olan Samsun-Ceyhanpetrol boru hatt›, ‹talyan ENI flirketiyle birlikteprojeyi ihalesiz alan, ciddi yat›r›mlar› olan veErdo¤an’la h›s›ml›¤› bulunan Çal›k grubunu il-gilendiriyor. Böylece Putin’le görüflen Erdo¤anbir anlamda Çal›k ad›na görüflme yapm›fl ol-du. Buna göre, görüflmenin temel protokolmaddelerinden biri olan Samsun-CeyhanPetrol Boru Hatt›’na Rusya petrol verecek.Zira bu proje, Rusya petrol vermedi¤i içinhayata geçirilemiyordu. Bu boru hatt›, bo-¤azlardaki tankerlerle petrol geçifl trafi¤inihafifletecek, bölge önemli petrol transit ge-çifl merkez konumuna yükselecek. Görüfl-meden sonra Çal›k Holding’ten yap›lan yaz›-l› aç›klamada görüflmenin neden “tarihi” ola-rak de¤erlendirildi¤i böylece anlafl›lm›fl olu-yor. Di¤er yandan Çal›k Holding’in Baflkan›

Ahmet Çal›k’›n Gazprom ve Rosneft ile ayr›ayr› anlaflmalar yapt›¤› belirtiliyor.

Nükleerde Rus-Türk ortakl›¤› pekifltirildi Görüflmenin üçüncü protokolünü oluflturannükleerde de niha anlaflmaya var›ld›. Kuflku-suz bu anlaflma Ciner Grubu’na yarad›. Dahaönce Rus-Türk ortakl›¤›, Mersin Akkuyu’dakinükleer santral ihalesine teklif vermiflti. Nük-leer santrale teklif veren giriflim grubunun ya-banc› orta¤›n›n Rus, yerli orta¤›n›n ise TurgayCiner olmas›, Putin'in Ankara ziyaretini Cineriçin anlaml› k›ld›. Ancak bu teklif, elektrik üre-tim maliyetini çok yükseltti¤i gerekçesiyle so-run yaratm›flt›. Türk devleti, nükleer santralihalesinde tek kat›l›mc› olan Rus-Türk ortakl›-¤› Atomstroyexport-Inter RAO-Park Teknik Gi-riflim Grubu'nun 21.16 kWh/cent’lik teklifiyüksek bulunmufltu. Santralde üretilecek vedevletin al›m garantisi verece¤i elektrik içinistedi¤i fiyat›, daha sonra revize ederek kWhbafl›na 15.3-13.4 cent aral›¤›na düflürmüfltü.Görüflme sonucunda Akkuyu’da kurulacak4500 megawat gücündeki nükleer santraldeüretilecek elektri¤in fiyat›nda Rusya’n›n indiri-me gidece¤i sinyali verildi; bunun için taraflargörüflmelere devam edecek. Sonuç olarak Pu-tin-Erdo¤an görüflmesi; aksayan ifllerin önünüaçt›¤› için Çal›k, Ciner ve Rus sermaye çevrele-rinin; Rusya ile aras›ndaki ticaret hacmini 40milyar dolara yükseltti¤i için de Türk devleti-ni pek memnun etti.

Putin’in ziyaretinin anlatt›klar› Putin’in Ankara’ya enerji kaynaklar›n› görüfl-mek, anlaflma sa¤lamak için yapm›fl oldu¤uziyaret jeo-stratejik-ekonomik ve siyasi aç›-dan önemli tablolar sunuyor. Her fleyden ön-ce bu ziyaret, emeperyal güçler aras›nda Or-tado¤u-Kafkaslar ve Orta Asya bölgesindekienerji kaynaklar› temelli hegemonya çat›fl-mas›n› yans›t›yor. Ve bu çat›flman›n önümüz-deki günlerde daha da t›rmanaca¤›n› gösteri-yor. Bununu somuttaki yans›mas› ise Nabuc-co ile Güney Ak›m Projesi. Nitekim Kafkaslar›nve kendisinin enerji kaynaklar›n› Akdenizhavzas›na indirmeyi hedefleyen ve AB ülkele-rine karfl› güç elde etmeye çal›flan Rusya Gü-ney Ak›m Projesini gelifltirdi. Ayn› fiekilde Or-tado¤u’daki enerji kaynaklar›n›, muhtaç ko-numundaki Avrupa’ya tafl›may› ve Rusya’yaba¤›ml›l›¤› azaltmay› hedefleyen (içindeABD’nin de oldu¤u) Nabucco Projesi de AB-ABD ortakl› bir proje ve birbirinin alternatifiolarak öne sürülüyor. Türk devleti ise bu heriki plan›n tam ortas›nda kritik bir yerde duru-yor. Zira bu iki projenin hayat bulmas› Türkdevletinin co¤rafyas›n›, stratejik konumunu,siyasi rolünü ve transfer görevini hayati k›l›-yor. Böylesi bir önem, emperyal güçler aras›n-da Türk devletinin dengeleyici bir misyon al-mas›na da beraberinde getiriyor. Ne var kienerji kaynaklar› üzerinden Rusya-Türkiyeyak›nlaflmas›, çeflitli enerji hatlar›n›n oluflmas›ve Türk devletinin de bununu göbe¤inde ol-mas› ve rol almas›, üstüne ABD’nin bu yak›n-laflmay› desteklemesi emperyalizmin siyasal-ekonomik vb boyutlarda yeni bir sürecin içe-risine girdi¤ini de gösteriyor. Bu minvaldeönemli geliflmelerin yaflanaca¤› kuvvetlemuhtemel. fiimdi özele gelelim: Sizce Kürtulusal sorunun gündeme gelmesi ve ‘çözü-mü’ etraf›nda yaflanan hareketlilik yukar›daanlatmaya çal›flt›¤›m›z tablo içerisinde bir an-lam ifade etmiyor mu?

Putin ve Erdo¤an enerji kaynaklar› meselesini görüfltü

Nükleer san-tralleri isteme-yen Büyükeceli-ler: "Çocuklar›-m›z›n gelece¤i-nin karart›lma-s›na asla izinvermeyece¤iz"dedi.

Büyükeceli Beldesi’nde yap›lacak nükleersantral üzerine yapt›¤›m›z k›sa söyleflide bel-dede yaflayan köylüler; nükleer santralinkimseye bir faydas› olmayaca¤›n›, aksine za-rar verece¤ini ve bu santralin burada farkl›adlar kullan›larak 76 y›l›ndan bu yana gün-demde oldu¤unu ve nükleer santrale karfl›mücadele ettiklerini, ama yaln›z kald›klar›n›ifade ederek flunlar› dile getirdiler:“Bize burada yap›lacak nükleer santralin, in-flaat›nda ve sonras›nda ifl imkan› sa¤layaca-¤› söylendi, ama yok öyle bir fley. Nükleersantralden biz ne anlar›z. Kazma kürek iflide¤il ki bu. Kimseye bir faydas› olmayacakbunun. 1976’da ilk söylentiler ç›kt›. O za-manlar maden arama diye bir fley diyorlar-

d›, sonra nükleer atom enerjisi dediler. Ya-p›lan binan›n camlar›n› k›rd›k. Burada yafla-yan köylüler olarak topluca tepki gösterdik.Fakat art›k bu ifl bizi aflt›. Kimse sahip ç›k-mad› bize. Buradaki halk›n cahilli¤i ve nüfu-sun azl›¤› tepkimizin gücünü k›rd›. Buralardafay hatt› var. Evlerin duvarlar› hep k›r›k. BirAlman mühendis çifti vard›. Geldiler ölçümyapt›lar, kafalar›na silah dayad›lar, zorla ‘uy-gundur’ raporu verdirdiler. A¤laya a¤layagitti mühendisler. 1999'da Ankara’ya gittikeylem yapt›k.

‘Biz d›fla ba¤l›y›z’Her yönüyle d›fla ba¤›ml› olundu¤unu belir-ten köylüler, santralde kullan›lacak ham

maddelerin, insan gücünün d›fl ülkelerdengetirilece¤ini vurgulayarak; “Kimse sahipç›kmad› bize. Biz d›fla ba¤l›y›z her yönden.Her bir parças›n›, mühendisini, ham madde-sini d›flardan getirecekler. Sonra bize baflkakonuda bir fley dayatacaklar, kabul etmez-sek hammaddeyi kesecekler” dedi. Düzen partilerinin eyleme verdi¤i destekleilgili sorumuza karfl›l›k verdikleri cevap iseflöyle: “CHP, MHP hepsi bir bunlar›n. Büyü-keceli’ye komflu olan Anamur’dan dert ya-nan halk, bizim burada bir fleyimiz yok, on-lar›n turizmi, tar›m› oturmufl. Bu santral ya-p›l›rsa oras› daha fazla zarar görür. Kim yernükleer santralin yan›nda yetiflen meyveyi,sebzeyi?”

‘Nükleer santralden biz ne anlar›z’

F›nd›k; Artvin’den ‹stanbul’a kadar uzanan alanda Giresun,Ordu,Trabzon ve Akçakoca bölgelerinde toplam 640 bin hektar alan-da 450 binden fazla iflletmenin üretim yapt›¤›, üretiminden sana-yisine yaklafl›k 8,5 milyon insan›n gelir sa¤lad›¤›,dünya üretiminin%73’ ni tek bafl›na Ülkemizin sa¤lad›¤› devasa bir üründür.F›nd›k üreticilerinin üretim yapt›klar› alanlar miktar olarak incelen-di¤inde; her 100 f›nd›k üreticisinden 85’nin 18 ve alt›nda, her 85 f›n-d›k üreticisinin de 35’nin 6 da ve alt›nda ortalama 10-12 da üretimalan›na sahip küçük aile iflletmelerine sahip oldu¤u görülecektir.F›nd›k ve f›nd›kç›l›¤a dair her fley özellikle Giresun ve Ordu bölge-sinde yaflam›n her alan›na sirayet etmifl adeta bir kültür, bir ya-flam biçimi ortaya ç›karm›flt›r. 2004 y›l›nda gerçekleflen don afetisonras›nda bölge insan›, f›nd›¤›n yoklu¤unun yaflamlar›n›n önemlibir eksikli¤i oldu¤unu iyice kavram›fllard›r.Nedense bir türlü f›nd›k fiyatlar›ndaki olumlu geliflmelerden yarar-lanamayan f›nd›k üreticisi fiyat art›fllar›n› da cebine yans›tamam›fl-t›r. 2003-2005 y›llar›nda iklim faktörlerinin de etkisiyle yükselenfiyatlar f›nd›k üreticisinin hanesine gelir oluflturamam›flt›r. Bu günekadar ya üretim azl›¤›ndan üretici ma¤dur oluyor ya da ürününüerken pazara indirerek düflük fiyatlardan sat›yordu. Birde bunlara‹hracatç› ve tüccar güdümündeki emanete ürün almalar eklendi-¤inde fiyat düflüflleri üreticinin kaderi oluyordu. 2006 y›l›nda buemanet al›mlara TMO ile beraber vekalet al›mlarda eklenmifl, Bafl-

bakan›n Giresun ve Ordu illerinde yapm›fl oldu¤u iki konuflmadansonra f›nd›k fiyatlar› dipsiz bir kuyuya düflmüfltü. TMO’nin al›myapt›¤› 3 y›ll›k dönemde 4,00 TL–5,00 TL fiyattan s›n›rl› miktarlardaal›mlar yap›lm›fl, TMO’ya ürününü veremeyen üreticiler düflük fi-yatlardan piyasaya f›nd›k satm›fllard›r. fiüphesiz ki; tüm bun yafla-nanlar kader de¤ildir. F›nd›k üreticisinin bu sarmaldan kurtulmas›ayn› zamanda Türkiye tar›m›ndaki yap›sal geliflmelerle de ilintili-dir. Bu amaçla tar›mda Cumhuriyetin kuruluflundan bu yana uy-gulanan politikalar›n iyi de¤erlendirilmesi gerekmektedir. ‹kinci Dünya savafl›ndan sonra ad›na modern tar›m dedikleri, do-¤ay› ve insan sa¤l›¤›n› tehdit eden kimyasal girdilerin (ilaç ve güb-re) yo¤un olarak kullan›ld›¤› endüstriyel tar›m uygulamalar› top-raklar›m›z› kirletmeye devam etmektedir. Endüstriyel tar›m uygu-lanmazsa dünya insanlar› aç kal›r propagandas› yapanlar insanl›-¤a en büyük yalan› söylemektedirler. Oysa dünyan›n en fakir ülke-lerinden Uganda da bile kifli bafl›na günlük 50 gr protein ihtiyac›n›karfl›layan besin üretme kapasitesine sahiptir. ABD’de Obezlik so-rununa karfl› diyet çal›flmalar›nda y›lda 46 milyar dolar harcan-maktad›r. Bu verilerde göstermektedir ki; asl›nda dünyada üretimsorunundan öte bölüflüm sorunu vard›r.“Bir s›n›f ya da topluluk (f›nd›k üreticileri) sömürüden nasibini nekadar al›rsa, o sömürü düzenine karfl› mücadelede de kendine okadar yer bulur”. Bu sosyolojik tespit asl›nda önce 24 Temmuz’da

Fatsa da yap›lan “Al›n terimize ve F›nd›¤›m›za Sahip Ç›kal›m” mi-tinginde uç vermifl 30 Temmuz’da Ordu da kendini göstermifltir.Deyim yerinde ise art›k “F›nd›k kabu¤unu k›rm›flt›r. Tar›m da AKPdahil gelmifl geçmifl tüm iktidarlar taraf›ndan sürdürülen, ad›na ta-r›m›n yeni yap›land›r›lmas› denerek cilalanan, bir dönüflüm projesiile karfl› karfl›yay›z. Bu proje, üreticilerin ba¤›ms›zl›klar›n›n ve özgür-lüklerinin elinden al›narak alt›n bir tepside çok uluslu yerli ve ya-banc› tar›m ve g›da flirketlerine sunumudur. Daha eski dönemlerdeTar›m Bakanl›¤›’na ba¤l› elemanlar köylere gider tar›msal girdilerinkullan›m›nda teknik yard›mda bulunurlard›. Ürünleri kamu destek-ler ve al›rd›. Art›k köylülere neyin ekilece¤ini flirketler söylüyor veekimde kullan›lacak girdileri köylülere temin ediyor. Bunun karfl›l›-¤›nda da flirketler, ürünün benimdir diyor. Yani tar›mda sözleflmeliüreticili¤e geçiliyor. Tar›mda bu yap›sal dönüflüm yaflan›rken özel-likle 24 Ocak kararlar›ndan sonra iktidarlar üreticiler aleyhine bir di-zi kararlar ald›lar. Çaykur ve Tekel özellefltirildi, Et-Bal›k, SEK, Yemfabrikalar› gibi tar›mdaki K‹T’ler kapat›ld›. Tütün ve fleker yasalar› ç›-kart›ld›, 4572 say›l› yasa ile kooperatiflerin flirketlere dönüfltürül-mesinin önü aç›ld›, tar›msal faiz hadleri yükseltildi ve kamunundestekleri kald›r›ld›. Son olarak tar›m havzalar› ad› alt›nda ülkemizde 30 parça alanda çok uluslu yerli ve yabanc› tar›m ve g›da flirket-lerinin taleplerine uygun üretim yapacak ba¤›ml› tar›m modelinegeçiflin önemli ad›m› at›lm›fl oldu. ‹flte tüm bu olumsuzluklar yafla-

n›rken mevcut üretici örgütlerinin hiçbiri bir karfl› duruflu örgütleye-medi. Kald› ki mevcut tüzük ve programlar› da bu direnifli örgütle-mek için yeterli de¤ildi. Ürün baz›ndaki çifti sendikalar› bu sürecekarfl› siyasi bir karfl› duruflu örgütlemek ihtiyac›ndan do¤mufl yap›-lard›r. Ancak bu süreç de çiftçi sendikalar› tek bafl›na de¤il de mev-cut örgütlerinde demokratik yap›lara kavuflmas›n›n da mücadelesi-ni vererek dayan›flama ile küresel bir direnifl örmelidir.F›nd›k Üreticileri Sendikas›, sürdürülebilir bir sömürüyü mutlak k›-lan endüstriyel tar›m›n karfl›s›nda, tar›m› metalaflt›rmayan, toprakve su kaynaklar›n› kirletmeyen, insan sa¤l›¤›n› tehdit etmeyen, bi-yolojik çeflitlili¤i önemseyen sürdürülebilir bir tar›mla üretimi önü-ne hedef olarak koymufltur. Bu üretimi de küçük aile iflletmeleri ilegerçeklefltirmek mümkün olacakt›r. Küçük aile iflletmeleri de çokuluslu yerli ve yabanc› tar›m ve g›da flirketlerine karfl› dayan›fl-ma içerisinde kooperatiflerine sahip ç›karak direnebilirler. Bu gün-kü mevcut yönetimi ve yap›s› ile Fiskobirlik’in böylesi bir dayan›fl-may› örmesi mümkün de¤ildir. Onun içindir ki, Fiskobirlik’in üreti-cinin gerçek örgütü olmas›n›n mücadelesi F›nd›k Üreticileri Sendi-kas›n›n yaflamsal görevi olacakt›r.Umudu Büyütelim! Mücadeleyi Büyütelim!Globaliza A Luca! Globaliza A Esperenza!

F›nd›k-Sen Genel Bflk.

ZURUFUNDAN ÇEC‹NE FINDI⁄IN H‹KAYES‹Kutsi YAfiARKONUK YAZAR