Savaş Ekonomisi :
Cepheye silah gönderebilmek , askerlerle sivillerin savaştan
doğan ihtiyaçlarını karşılayabilmek amacıyla ulusal üretimin
devletler tarafından yeniden örgütlenmesi .
CEPHE GERİSİNDE SAVAŞ
Cepheye malzeme ,savaşa para
Savaşın ve yıkımın izleri
1920‟li yıllarda refah ve sınırları
* İkinci sanayi devriminin yayılması
Refahın zayıf noktaları
Versailles Anlaşması‟nın ekonomik açıdan etkileri:
1-Almanya, savaş öncesindeki topraklarının % 13.05‟ini kaybetti.
2-Demir açısından oldukça önemli Lorraine bölgesinin Almanya‟nın
elinden çıkması demir-çelik endüstrisi için büyük bir darbe oldu.
3-Saar ve Yukarı Silezya bölgelerinin elden çıkması da benzer
etkiler yarattı.
4- Ayrıca tarım yapılabilir alanın %15.5‟i elden çıktı.
Bütün bunların sonucu olarak Almanya birçok açıdan dış dünyaya
bağımlı bir ülke haline gelmişti. Bunun yanında tarım yapılabilir
arazinin azalması Almanya‟yı endüstriyel hammaddeleri dışardan
almaya yöneltti. Almanya ekonomisini savaş sonrasında etkileyen
faktörler de doğal olarak bu alanlarla ilgili olacaktı.
5-Bütün bunlara ek olarak Versailles anlaşması, 269 milyar altın
Mark gibi ödenmesi zor bir savaş tazminatı da getirmişti. Bir sene
sonra yapılan görüşmelerle bu miktar 132 milyara düşürüldü. Yine
de bu ödenmesi neredeyse imkansız bir meblağ idi. Zafer kazanan
devletlerin istediği bu tazminat ekonomik krizin önemli bir etkenidir
ve bu tazminata bağlı olaylar dolaylı olarak ekonominin gidişatını
etkilemiştir, ancak bu tazminat tek başına olayların kötü gidişinin
sebebi değildir. Hatta daha da ileri gidip, savaş tazminatı ekonomik
değil psikolojik bir sorun olmuştur bile denilebilir.
Oyuncaklardan
bile daha ucuz!
1923‟de
Almanya‟da
yaşanan
enflasyon krizi
sırasında
çocuklar tuğla
olarak para
tomarlarını
kullanıyorlar.
Duvar
kağıdından bile
ucuz!
Kağıt paralar bir
apartman
dairesinin
duvarlarını
süslüyor
1920‟li yıllarda sanayi
üretimi
SAVAŞLA DİRİLEN İMPARATORLUK
Tarih Vakfı
İttihat ve Terakki yöneticilerinin savaşa girerken temel düşüncesi,
Osmanlı imparatorluğu üzerindeki ekonomik ve mali vesayetleri
kaldırmak ve imparatorluğu Türk – İslam imparatorluğu haline
getirmekti.
*Birinci amaca uygun olarak kapütülasyonlar ve gümrükleri
sınırlayan ticaret antlaşmaları hemen tek taraflı olarak kaldırıldı.
*1915‟ten itibaren gümrük tarifeleri ve gümrük vergisi oranları
serbestçe belirlenmeye başlandı.
•Savaş koşullarında , devletin elindeki ulaşım olanakları ve diğer
ayrıcalıklar kullanılarak Türk kökenli tüccarların sermaye
birikimine olanak verecek düzenlemeler yapıldı.
•Cemiyet , İstanbul‟un ihtiyaçlarını gidermek amacıyla hem kendisi
şirketler kurdu hemde kurulmasını sağladı.
Osmanlı Devleti‟nin yüzyıllardır süre gelen düzeni I.Dünya Savaşı ile
son buldu. Topyekûn savaş cephe gerisine sarktı.
Fakir zengin farklılaşması, sefalet sefahat çelişkisi Cihan Harbi‟nde
ortam buldu.
Osmanlı ilk kez “savaş ekonomisi”yle baş etmek zorunda kaldı.
İttihad ve Terakki doğrudan devletçiliğe başvurup piyasaya çeki düzen
vermeyi denediyse de, savaşın uzaması Osmanlı‟yı çözümden yoksun
bıraktı.
Savaş giderleri diğer ülkelerde büyük ölçüde vergi, ya da iç
borçlanmayla karşılanıyordu. Finansal derinlikten yoksun olan
Osmanlı ekonomisinin ise para basmaktan başka çaresi yoktu.
Üretimde bulunmaksızın ya da karşılıksız emisyonda bulunmak
enflasyon demekti. Kısa sürede olağan dışı fiyat hareketleri izlendi.
Spekülatif gelişmelerin önü alınamadı. “Harb zenginleri” türedi.
Kazanç hırsı toplumsal dengeleri altüst etti.
Tüketici fiyatlarında yılda yüzde 300‟e varan artışla Osmanlı, dünya
iktisat literatürüne “enflasyon” kavramını soktu. Altı yüzyıllık
imparatorluğu çökerten “cephe”den çok savaş ekonomisine uyum
sağlayamayan “piyasa”ydı.
İttihad - Terakki ve Cihan Harbi Savaş Ekonomisi ve Türkiye'de Devletçilik 1914-1918 Zafer Toprak Homer Kitabevi;
Amaaa..
I.Dünya Savaşı yıllarında gelir dağılımı iyice dengesizleşti.
Sabit gelirliler ( asker, memur emekli...) yoksullaştı , mülksüzleşti.
Buna karşın, pazarın ihtiyacı olan malı üreten toprak sahipleri,
Taşra tüccarları,İttihat Terakki Cemiyetine yakınlığı tanınan ve
İstanbulun ihtiyaçlarını sağlayan örgütlü esnaf , “ harp zengini”
diye tanınan spekülatif girişimleri sonucu hızla zengin olan savaş
tüccarları kazançlı çıkan gruplar oldu.
Narh: Mal ve hizmetlerin satış fiyatlarının kamu otoriteleri tarafından saptanmasıdır.
Narhlar, taban ve tavan fiyatların belirlenmesi şeklinde hem üreticiyi, hem de
tüketiciyi korumaya yöneliktir.
Değişik örgütlenme biçimleri denensede halkın beslenme sorunlarına
etkin bir çözüm oluşturulamadı.
Temel tüketim maddelerine narh kondu.
Fiyat denetimine gidildi.
Karneyle mal dağıtıldı. Ancak ekonomi daha da olumsuz etkilendi.
Yıllık yüzde 300 „e ulaşan enflasyon geleneksel Osmanlı düzenini
altüst etti.
Osmanlı toplumsal kuruluşunun belkemiğini oluturan sabit gelirli
asker ve memur kesimi yıkıma uğrarken yeni bir “orta sınıf “ oluştu.
Kurtuluş Savaşı yıllarında halk herşeyi ile savaşa katılmıştır.
Gıda ülke içinden sağlansa da silah için ihracat serbestliği
sağlanmıştır.
Ordunun ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için Tekâlif-i Milliye Kanunu
çıkarılmıştır.
Tekâlif-i Milliye Emirleri,
Kurtuluş Savaşı'nın dönüm noktalarından olan Sakarya Meydan Muharebesi
öncesi ordunun ihtiyacını karşılamak ve Sakarya Savaşı'na hazırlanmak için
Başkomutan Mustafa Kemal Paşa'nın kanunla kendisine verilen yasama
yetkisini kullanarak yayınladığı "Ulusal Yükümlülük Emirleridir".
7 Ağustos 1921'de yayınlanmış olup toplamı on maddedir.
- Her ilçede bir tane Tekâlif-i Milliye komisyonu kurulacak.
- Halk, elindeki silah ve cephaneyi 3 gün içinde orduya teslim edecek.
- Her aile bir askeri giydirecek.
- Yiyecek ve giyecek maddelerinin %40'ına el konacak ve bunların karşılığı
daha sonra geri ödenecek.
- Ticaret adamlarının elindeki her türlü giyim eşyasının %40'ına el konacak ve
bunların karşılığı daha sonra geri ödenecek.
- Her türlü makineli aracın %40'ına el konacak.
- Halkın elindeki binek hayvanlarının ve taşıt araçlarının %20'sine el konacak.
-Sahipsiz bütün mallara el konacak.
- Tüm demirci, dökümcü, nalbant, terzi ve marangoz gibi iş sahipleri ordunun
emrinde çalışacak.
- Halkın elindeki araçlar aylık 100 km. askeri ulaşım yapacaklar
Devlet korporatizmi: Meslek örgütlenmelerinin resmi makamlar tarafından
oluşturulması, denetlenmesi ve yönetilmesini öngören öğreti.
Müslüman – Türk orta sınıf yaratma çabaları ve savaş enflasyonunun
neden olduğu toplumsal çöküntü İttihadcıları korporatif bir devlet anlayışına
doğru yöneltti.
İzleyen Cumhuriyet dönemi ekonomi politikaları, 1940’ların ikinci yarısına
kadar savaş ekonomisinin gündeme getirdiği sorunlar ışığında biçimlendi.
“ Milli iktisat” ilkesi sürdürülürken Dünya Savaşının neden olduğu sorunlar
anılardan silinmedi.
Savaşlar Türkiye topraklarında büyük yıkıma neden oldu. İnsan kaynakları bir
yana üretim kapasiteleride derin çöküntüye uğradı.
Savaşan diğer ülkeler 1920’lerde savaşta yitirdiklerini geri kazanırken TC.
1912 -1922 arasındaki faturayı uzun yıllar ödemek zorunda kaldı.
Kişi başına düşen gelir 1930’ların sonunda ancak 1914’teki düzeyine ulaştı.
Sağlam para ve denk bütçe uzun yıllar Cumhuriyet maliyesinin temel dayanağı
oldu.
Olanaklar ölçüsünde dışa borçlanmaksızın kendi yağı ile kavrulan Türkiye
içe kapandı.
İki dünya savaşı arasında Türkiye’nin pek fazla seçeneği yoktu.