“Somuncu Baba Bahçesinin Taze Çiçeği” · üzerine koydu ğu ilahi kitab ının sayfalar ını çevirdikçe zaman durur, ayd ınlık nur olup salkım salkım üzerine yağardı.
Post on 30-Jul-2019
223 Views
Preview:
Transcript
Aylık Somuncu Baba Çocuk Dergisi - Aralık 2007
“Somuncu Baba Bahçesinin Taze Çiçeği”
“Haccedenler ve umre yapanlar Allah’ın misafirleridir. Kendisine dua ederlerse,
dualarını kabul eder, Bağışlanma dilerlerse onları bağışlar”
(Bir Hadis)
(Bir Ayet)
Tezhip: Betül OKKA
Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla
“Gitmeye gücü yetenlerin Kâbe’yi haccetmeleri insanlar üzerinde Allah’ın bir hakkıdır.”
Al-i İmran Sûresi, 97.Ayet
İbn-i Mace, Menasik, 5
Musa Tektaş
Dünyadaki bütün İslâm ülkelerinden her yıl, “Hac Mevsimi” geldiği za-man yüz binlerce insan kadınıyla, erkeğiyle, yaşlısıyla, genciyle kıblemiz olan Kâbe’ye doğru yola koyulur. Tertemiz, bembeyaz elbiselere bürünmüş bu inanan insanlar Kâbe’nin etrafında iç içe geçmiş halkalar gibi dönerler.
Çünkü Kâbe; biz Müslümanların namaz kılarken yöneldiğimiz Mekke’deki Mescid-i Haram’ın içinde bulunan, Hz. İbrahim ile oğlu Hz. İsmail (a.s) tara-fından inşa edilmiş olan mukaddes ibadethanedir.
Hac ibadeti ise; Mekke’de bulunan Kâbe’yi ve civarındaki kutsal olan özel yerleri, belirli vakit içinde, usulüne uygun olarak ziyaret etmek ve yapılması gereken diğer görevleri yerine getirmek demektir.
Sevgili Peygamberimiz bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur: “İslâm beş esas üzerine kurulmuştur: Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in O’nun Elçi-si olduğuna şahitlik etmek, namaz kılmak, zekât vermek, Kâbe’yi ziyaret etmek ve Ramazan orucunu tutmaktır.” Ayrıca Peygamberimiz diğer bazı hadislerinde haccın önemini ve yararlarını belirtmiş; nasıl yapılacağını fiilen göstermiştir.
Çoğu zaman televizyonda izleriz veya büyüklerimiz anlatırlar. Gözlerinden akan yaşlarla birlikte Allah’a dua eden hacılarımız orada herkesin iyiliğini ister-
ler, samimi olarak ibadetlerini yaparlar.
Milyonlarca insan aynı günlerde orada bulunarak “Biz iman açısından güçlüyüz. Biz Allah’a kulluğu-
muzu yaparız. Hepimiz kardeşiz. Kalplerimiz sevgi doludur, birbirimizi anlarız, birbirimiz için ve tüm insanlık için dua ederiz” derler.
İnsanlığın iyiliği, dünyanın barışı için eller du-aya kalkar, gözyaşları sel olur akar. Hiç kimseyi incitmeden gönül kırmadan, bundan sonrada kimseyi incitmeyeceklerine söz vererek, kendi-lerini yeniden doğmuş gibi hissederler o gün.
Hac ziyaretinde Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)’in kabri şerifini , onun yaşadığı
şehir olan Medine’yi ziyaret ederek, Peygamberimi-ze bağlılıklarını da gösterirler. Allah’ın emrettiği ibadet-
lerini yapan, gönlünü Kâbe’ye çeviren, Peygamberimizin sünnetine uyan insanlara ne mutlu…
Editör’den Merhaba
cocuk@somuncubaba.net
“İslâm beş esas üzerine
kurulmuştur: Allah’tan başka ilâh olmadığına
ve Muhammed’in O’nun Elçisi
olduğuna şahitlik etmek, namaz kılmak, zekât
vermek, Kâbe’yi ziyaret etmek ve
Ramazan orucunu tutmaktır.”
24
İçindekilerSomuncu Baba Dergisi’nin Ücretsiz Ekidir.
İmtiyaz Sahibi
Sebahaddin ATEŞ
Basım Tarihi: Aralık 2007
Genel Yayın Yönetmeniİsmail PALAKOĞLU
Yazı İşleri MüdürüHulûsi YAYLA
Yayın EditörüMusa TEKTAŞ
Tanıtım ve Halkla İlişkilerMelek ATALAY
Sanat YönetmeniSerkan ÖZTÜRK
Grafik / Tasarım ve UygulamaMuharrem AKIN Emre AYDOĞAN
Samet ŞAHİNASLAN
Kapak ÇizimHamit YÜKSEK
Dağıtım K.D.D
CTcP - Kalıp Çıkış Bizim Repro: (312) 341 10 20 - 21
Baskı & ÜretimAjans Türk Basın ve Basım Sanayi A.Ş
İstanbul Yolu 7. Km.Necdet Evliyagil Cad. No: 24
Batıkent/ANKARA Tel: 0 (312) 278 08 24
Basım-Yayım-Dağıtım-PazarlamaVİSAN İktisadi İşletmesi
Zaviye Mah. Hacı Hulûsi Efendi Cad.No: 71 (44700) Darende / MALATYA
Tel:(422) 615 15 00 Fax:(422) 615 28 79www.somuncubaba.net - cocuk@somuncubaba.net
Somuncu Baba Çocuk Dergisi / Aralık 2007 Yıl: 1 Sayı: 12
Dergimizde yayınlanan yazı ve çizimlerden, yazarları ve çizerleri mesuldür. Kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.
Kısmet ...........................................4
M. Aybike SİNAN
Dünya Masalları .............................6
Ahmet EFE
Numan’a Selam ve Davet .................8
Yaşar ÖZKAN
Kınalı Koç ......................................10
İbrahim ŞAHİN
Cennet Duası .................................12
Bestami YAZGAN
Camgöz İle Serçecik .......................13
Raziye SAĞLAM
Hz. Mevlâna’da Çocuk Egitimi ..................14
Hidayet BEYZA
Somuncu Baba ve Gül Çocuk .........16
Musa TEKTAŞ
Şiirler .............................................18
4
10
14
20
Mazlumları Koruma Derneği .............20
Kadriye BAYRAKTAR
Ben Zaten İnecektim... ...................22
Mehmet NEVRUZ
Akıllı Karınca Masalı .......................23
Sadık YALSIZUÇANLAR
Hacı Leylek ...................................24
Mikail ÇOLAK
Siz Bilirsiniz ....................................26
Güvercin Postası .............................28
Bunları Biliyor musunuz? ................29
Tayyar Bulmaca ..............................30
Çocukca Bulmaca ...........................31
Hediyeli Çengel Bulmaca ...............32
4Somuncu Baba Çocuk Dergisi - ARALIK 2007
M. Aybike SİNAN
KısmetKısmetSefer Efendi, seherin tatlı melteminde uyanmış, yine kendini göklerden gelen
huzurun akışına bırakmıştı. Her seher vakti sabah namazına kalkar sonra saat-lerce Kur’an okur, tespih çekerdi. İki katlı evlerinin en aydınlık odasında rahlesinin
üzerine koyduğu ilahi kitabının sayfalarını çevirdikçe zaman durur, aydınlık nur olup salkım salkım üzerine yağardı.
Bu sabah tatlı bir heyecanı da vardı. Erkenden gidip hac başvurusunda bulunacaktı. Yıllarca çalışmış, çabalamış ancak bu ibadeti eksik kalmıştı. Şimdi içine ağırlık veren bu
eksikliği tamamlayacaktı. Kaç senedir para biriktiriyordu. Yaşlı hatunu Emine Teyzeyi de alıp gidecekti bu kutlu sefere. Hiç böyle heyecanlanmamıştı. İhtiyar kalbi bu heyecana dayanamayacak kadar yaşlıydı üstelik. Çocukları bu nedenle endişe ediyorlardı.
Sefer Efendi, Emine Teyzenin sesiyle doğruldu ve ahşap merdivenlerden usulca aşağıya indi. Gıcırtıyla sallanan ahşap merdivenler şahitti geçen bunca zamana. Öm-rünün tamamını bu eski evde geçirmişti. Şimdi bu evden bir an önce çıkıp gitmek istiyordu kutsal topraklara.
Emine Teyze kahvaltıyı hazırlamıştı bile. Sofradaki yiyecek-lere baktı. Canı hiçbir şey çekmiyordu. Şimdi sofraya otur-
masa Emine Hanım kızacaktı. Sessizce oturdu. Sıcak ça-yın buğusuna takıldı gözleri. Bir buğu gibi geçip gitmişti
onca yıl. İhtiyarlık ne de sinsiymiş meğerse diye geçirdi içinden. Keşke genç iken gidebilseydim diye düşün-
dü. İnsan hiçbir ibadetini ertelememeliydi .
Emine Teyze başını bir iki salladıktan son-ra dayanamayıp:
-Sefer Efendi, pek dalgınsın bu sabah. Hayırdır inşallah?
-Yok yok hatunum yok bir şey. Sadece bugün çok işim var. Her şey yolunda gider mi diye endişelerim var. Ben en iyisi kalka-yım, dedi.
5Somuncu Baba Çocuk Dergisi - ARALIK 2007
Çiz
im: H
amit
YÜKS
EK
Sefer Efendi, beklenmedik bir çeviklikle ayağa kalktı ve ceketini giyindi. Kapıda helalleş-tiler ve yola koyuldu.
Büyükçe tarlasından kazandıklarını şimdi hac ibadeti için harcayacaktı. Kutsal topraklarda ne-ler yapacağını düşünerek ilerliyordu ki on, on beş yaşlarında bir erkek çocuğun yol kenarında bir dut ağacının altında ağladığını gördü. Şaşırmıştı. Yanına yaklaştı. Elini omuzuna koyarak sordu:
-Hayırdır yavrum, niçin ağlıyorsun? Hem senin adın ne ? Kimlerdensin?
-Adım Mustafa Sefer Dede. Mehmet Ağanın torunuyum.
-Peki ne diye ağlıyorsun evladım?
-Durumumuzu biliyorsun Dede. Babam vefat etti. Annem hasta. Kimseciğimiz yok. Perişan olduk dedeciğim.
Sefer Efendi, derin bir iç geçirdi. Bu aile çok zengin iken bu hale gelmişti. Şimdi de bu yavrucuğun canı yanıyordu. Bir şeyler yapmalıydı. Birden kararını verdi. Gel, dedi. Çocuğu ve annesini alıp bankaya götürdü. Hac parasının yarısını onlara verdi ve dışarı çıktı. Ya biraz borç para bulacak öyle gidecekti ya da seneye erteleyecekti bu kutlu ziyareti. Birden güçlü bir elin omuzuna dokunmasıyla düşüncelerinden sıyrıldı. Karşısında uzaktan bir akrabası vardı. Hasan Bey ile bir süre konuştular. Anlattıklarından sonra Hasan Bey, ağlamaya başladı. Geceleyin rüyasında bu anlattıklarını gördüğünü söyledi ve hıçkıra hıçkıra ağladı, ağladı. Sonra:
-Sefer Amca, senin kalan paranı ben tamamlayacağım. Ne olur itiraz etme. Bu rüyayı boş yere görmedim.
Sefer Efendi tatlı tatlı gülümsedi ve:
-Evladım, sen hiç üzülme. Ben gideceğim hacca. Gittim bile. Eğer kısmetse bir daha gideceğim. Yüce Rabbim kıs-met ederse bir daha gideceğim. Bir daha...
-Kısmet ya... Her şey kısmet....
6Somuncu Baba Çocuk Dergisi - ARALIK 2007
7Somuncu Baba Çocuk Dergisi - ARALIK 2007
Yazan ve Çizen: Yaşar ÖZKAN
8Somuncu Baba Çocuk Dergisi - ARALIK 2007
gün, muskacılıkla kazandığı her şeyini, fakire fukaraya dağıttı… Artık o da tarlasındaydı… Aradan uzun yıllar geçmişti. Hamid-i Veli Hazretleri’nin
sakalları da artık gönlündeki nurunu yansıtırcasına beyazlamıştı. Dünyaya gelen iki evlatları birer delikanlı olmuşlardı. Küçük oğul Halil Taybi yanlarındaydı. Büyük oğul Yusuf Hakiki’nin, ilk eğitimini babası vermiş, sonra
Zollu Hoca büyük utanç yaşıyordu. Kurtulmuştu. Şeyh Hamid-i Veli’ye bakamıyordu. Gözlerini açtığında yanında kimse yoktu. Nasıl oldu bilmiyordu, fakat evine varmıştı. Gözyaşları pınar olmuş akıyordu. Ağladı… Ağladı…Ağladı… Ertesi
9Somuncu Baba Çocuk Dergisi - ARALIK 2007
karanlıklardan kurtarmalıydı. Bir gün Efendi Hazretleri yanına Şücaaddin’i çağırdı ve ’’ Ankara’da Kara Medrese’ye git. Orada Müderris Numan’ı bul. Selamımı ilet ve buraya davet et.’’ dedi. Hanımı ve evlatları ile vedalaşan Şücaaddin, hiç durmadan atına atlayıp yola çıktı. Günler sonra Ankara’ya varan Şücaaddin, Müderris Numan’a selam emanetini ve daveti ulaştırdı. Son günlerde içinde nedenini bilmediği bir sıkıntı duyan Numan, gönlünde artık ferahlık veren meltemlerin estiğini hissediyordu. Müderris Numan, kendisini huzur iklimlerine götürecek bu daveti kabul etmişti. Aklında sorular olsa da, gönül sultanlarının hikmetlerinden sual olunabilir miydi? Sevenleri ile vedalaşıp, Şücaaddin ile birlikte hemen yola çıktılar. Sonbahar’ın veda günleriydi. Günlerce at süren bu güzel insanlar, Kurban
önce Kayseri’ye, oradan da Konya’ya göndermişlerdi. Anne Necmiye Sultan evlat hasretinin hüznüyle yaşıyordu. İlim denen sonsuz umman aklına geldikçe, sabır vadilerinde dolaşıyordu. Ferahlıyordu. Evladı ilim öğrenmeli, bir kişiyi bile olsa
Bayramı’nın ilk günü Akçakaya’ya ulaşmışlardı. Şeyh Hamid-i Veli onu evinin kapısında ’’ Hoş geldin ya Müderris Numan.’’ diyerek karşıladı ve kucakladı. Şeyh Hamid-i Veli’nin elini öpen Müderris Numan’ı, bütün insanlık ileride Hacı Bayram-ı Veli olarak tanıyacak ve hayırla anacaktı…
İbrahim ŞAHİN
10Somuncu Baba Çocuk Dergisi - ARALIK 2007
Resim
: Vah
ap D
EMİR
BAŞ
11Somuncu Baba Çocuk Dergisi - ARALIK 2007
Kınalı Koç Kurban Bayramına sayılı günler kala Tarık’ların evinde de tatlı bir te-
laş ve heyecan vardı. Kardeşi Ayşe ile bayramlıklarını günler öncesinden hazırlamış ve merakla bayram gününü bekliyorlardı. Babası:
- Oğlum, bugün erkenden yatarsan yarın seni kurbanlık almaya gö-türeceğim, dedi.
Tarık bu habere çok sevinmiş, anne ve babasının ellerini öperek doğ-ruca yatağına gitmişti.
Sabah olunca babası ile beraber pazarın yolunu tuttular. Tarık irili ufaklı, boy boy koyunları, keçileri ve annelerinin yanındaki zıp zıp zıpla-yan kuzuları görünce sevinçle yanlarına gitti. Babacığım, ben bu kuzu-yu çok sevdim, bunu alalım mı? dedi. Babası:
- Onlar daha küçük oğlum, kurban olmaz, bak şu boynuzlu kınalı koç var ya onu alalım, dedi.
Kınalı koçu satın alarak yola koyulan baba ile oğlu arasında tatlı bir sohbet başlamıştı.
- Babacığım, neden kurban keseriz?
- Yavrucuğum; kurban, Hz. İbrahim’in Allah’a olan bağlılık ve ya-kınlığını göstermek için oğlu İsmail’i kurban etmek istemesine dayanır. Fakat Allah (c.c.) İbrahim peygamberden oğlu İsmail’in yerine bir koç kurban etmesini istemiş ve kurbanını kabul etmiştir. Biz müminler de o günden beri Allah’a yakınlaşmak ve günahlarımızın affı için Kurban
Bayramında kurban keseriz.
Tarık yol boyunca babasından kurban ile il-gili güzel bilgiler öğrenerek evlerine vardılar.
Bestami YAZGAN
12Somuncu Baba Çocuk Dergisi - ARALIK 2007
Rahmansın, Rahimsin,
Birsin Allah’ım,Gül annem cenneteGirsin Allah’ım!
Melekler saçınıÖrsün Allah’ım,
Yoluna çiçeklerSersin Allah’ım!
Cennet bahçesindeGezerken annem,
Beni de oradaGörsün Allah’ım!
Camgöz İle Serçecik
Kedi Camgöz’ün Günlügü
13Somuncu Baba Çocuk Dergisi - ARALIK 2007
Raziye SAĞLAM
Sevgili Çocuk Dostlarım,Narlıbahçe’ye güz geldi. Biliyorsunuz
güz sonbahar demek. Yaprakların sararıp döküldüğü, havaların serinlediği bu mev-simde bütün vaktimizi parkta geçiriyoruz. Dökülen yaprakların arasında oynamak çok hoşumuza gidiyor.
Çöpçü Nafiz, her gün dökülen yaprakları süpürüp parkı tertemiz yapıyor ama sabah yine hiç süpürülmemiş gibi oluyor. Geçen gün yine onların arasında oynarken, tam önüme “Pat!” diye bir serçe yavrusu düş-tü. Sarı, onu yakalamak için sevinçle öne doğru hamle yapacakken önüne geçip en-gel oldum. Çok geçmeden Narlıbahçe’nin diğer kedileri de gelip yavru kuşun etrafını sardılar. Zavallı serçecik kanayan kanadı ve korku dolu gözleriyle öyle acınacak haldey-di ki, bu durumda onu diğerlerinin ellerine bırakamazdım. Tüylerimi dikleştirip gözleri-mi faltaşı gibi açarak öyle bir hırladım ki di-ğer kediler korkup kaçtılar. Bir ara Sarı’nın da koşarak bir ağacın arkasına saklandığı-nı gördüm. Ben ise serçeciği incitmemeye çalışarak ensesinden tuttum ve doğru Terzi Lütfü Dede’ye götürdüm. Onu daha önce birkaç kez başka hayvanlara yardım eder-ken görmüştüm. Lütfü Dede bizi görünce
gülümseyerek
yaklaştı ve güzel bir şeyler söyleyerek ser-çeciği aldı. Önce yarayı temizleyip ilaç sürdü. Zavallı kuşun çok acı çektiği yüzünden belli oluyordu. Daha sonra bir kaba ekmek kırıkları, bir kaba ise su koydu. Serçecik çok acıkmıştı. Ben onu izlerken Lütfü Dede, “Haydi iyi kalpli güzel kedi, sen de doyur karnını” diyerek benim önüme de yiyecek bir şeyler koydu. Yemekten çok güleryüzlü söylediği sözler hoşuma gitmişti.
Bir hafta boyunca her sabah Lütfü De-de’nin dükkanına gidip serçeciği gördüm. Her gün biraz daha iyileştiğini görünce çok se-viniyordum.
Nihayet bir hafta son-ra serçecik tamamen iyileşti. Lütfü Dede onu avuçlarına aldı. Birlik-te Narlıbahçe parkına gittik. Serçe’nin düştüğü ağacın yanına gelince, bir anda etrafımız serçe cıvıltılarıyla doldu. Bizim yavru da onlarla birlikte cıvıldıyordu. Lüt-fü Dede, “Haydi bakalım! Gözün aydın!” diyerek yavruyu bıraktı. Serçecik teşekkür etmek istercesine önce Lütfü Dede’nin omzuna kondu, sonra da cik cikleyerek benim başımın üzerine. O anda çok mutlu oldum. Artık minik bir serçe dos-
tum vardı. Hoşçakalın.
Hidayet BEYZA
14Somuncu Baba Çocuk Dergisi - ARALIK 2007
Mevlâna Hazretleri çocuklara karşı çok şefkatli ve merhametli idi. Çocukların gönlünü kırmaz, onları incitmezdi. Mevlâna bir gün, bir mahalleden geçiyordu. Çocuklar da yol-da oynuyorlardı. Uzaktan Mevlâna’yı gören çocuklar saygı ile huzurunda durdular. Yalnız içlerinden birisi uzaktaydı ve “ben de geliyorum” diye bağırdı. Mevlâna, çocuk işini bitirip gelinceye kadar onu bekledi.
Mevlâna şefkat ve merhametinin yanında; ince ruhlu, nazik, gönül alıcı örnek bir babay-dı. Gelini Fatma Hatun’a ve oğlu Sultan Veled’e yazdığı mektupları okuduğumuzda, onun ince ruhunu, nezaketini ve kadirşinaslığını açıkça görmekteyiz. Gelinine hitap ederken kul-landığı:” Bizim de gönlümüzün, gözümüzün ışığı, aydınlığı, âlemin de gönlünün ve gözünün ışığı aydınlığı…”,”Canım canına karışmıştır, birleşmiştir. Seni inciten her şey beni de incitir… Sizin gamınız, on kat fazlasıyla bizimdir. Sizin düşünceniz, tasanız; bizim düşüncemiz, bizim tasamızdır… Aziz oğlum Bahaeddin sizi incitirse, gerçekten sevgimi ve gönlümü ondan alı-rım…” ifadeleri onun hassas ruhunun, nezaketinin ve gönül okşayıcılığının delilidir.
Mevlâna Hazretleri Mesnevi’sinde çocuk eğitiminin öneminden bahsederken; anne-baba, öğretmen ve çocuğa
düşen görevleri açıkça belirtmiştir.
Çocuğun ilk öğretmeni annedir. Mevlâna; çocukların henüz bebek
olduğu dönemlerde anneleri-nin sözleriyle kulaklarının
dolduğunu ve büyü-yünce de bu söz
15Somuncu Baba Çocuk Dergisi - ARALIK 2007
ve üslupla konuştuğunu belirterek, annelerin çocukları üzerindeki etkisini vurgulamıştır. Yine çocukların oyunlar vasıtasıyla olgun-laştığına değinmiş, erkek çocukların tahta kılıçlarla, kız çocuklarının da oyuncak bebeklerle oynayarak farkında olma-yarak kendilerini geleceğe hazırladıkla-rını belirtmiştir. Bu da bilimsellik kaza-nan “oyunla eğitim“ yöntemini yüzyıllar öncesinde Mevlâna’nın uyguladığını ve önerdiğini göstermektedir.
Çocuğun düzenli olarak okula git-mesini sağlamak; eğer gitmek istemiyorsa ödüllendirme yöntemiyle, çeşitli hediyeler vererek okula göndermek babanın görevi-dir. Çünkü çocuk okulda görüp öğrendik-lerinin faydasını, ileride ne işe yarayacağını henüz bilmemektedir. Yani babanın çocu-ğun eğitimindeki görevi; onun eğitimi için gerekli olan maddi-manevi alt yapıyı tesis etmektir.
Öğretmenin görevi ise; okula gelen ço-cuğu okuma-yazma ve çeşitli örnekler ver-
mek suretiyle diğer ilimle-ri öğreterek
yetiştirmektir. Mevlâna; okula
gelemeyecek ka-dar hasta olsa
bile çocuk-ları evine
çağıra-
rak hasta yatağında eğitime devam etmeyi öğretmenin görevi olarak görmektedir. Öğ-retmenin başarısını öğrencinin istekli olma-sıyla doğru orantılı olarak gören Mevlâna yerine göre öğretmenin ceza verebileceğini de vurgulamıştır.
Mevlâna öğretmensiz bilgi öğrenileme-yeceği gibi ustasız da sanatın bellenemeye-ceğine dikkati çekmiş, teorik ve pratik eğiti-min de gereğini vurgulayarak şöyle demiştir: “Her sanatın öncesi bilgidir. Ondan sonra icra, amel gelir. Ey akıl sahibi sanat öğren-meye çalış, fakat o sanatı ehil olan kerem sahibi temiz bir kişiden öğren. Kardeş, inciyi sedefin içinde ara, sanatı da sanat ehlinden iste” diyerek sanata verdiği önemi belirtmiş-tir.
Çocuğun görevi ise: kendisine sağlanan bu imkânlar çerçevesinde kendisini yetiştir-mektir. Derste öğretmenini, dükkânda usta-sını iyi dinlemenin, onlara saygı duymanın ve asla onlarla iddialaşmamanın öğrencinin sorumluluğu olduğunu belirtiyor Mevlâna Hazretleri.
16Somuncu Baba Çocuk Dergisi - ARALIK 2007
Medine-i Medine-i MünevvereMünevvere
17Somuncu Baba Çocuk Dergisi - ARALIK 2007
18Somuncu Baba Çocuk Dergisi - ARALIK 2007
Rıfkı KAYMAZ
Annem bana dedi ki:Güzel huylu ol yavrum!Büyüğe saygı göster,Sevgi ile dol yavrum!
Çalış, öğren ve uğraş…Tembelliğe bulaşma.Engelleri bir bir aş,Başar, mutlu ol yavrum!
İyiliğe kucak aç,Kötülükten uzak dur!Her şey sevgiye muhtaç,Sevgiyle yoğrul yavrum.
İyi davran herkeseHer şeyinle örnek ol!Yıkılsan da sen yine,İnançla doğrul yavrum!
Taner KARAHAN
Mümin erdi mutlu güne Bayram geldi bayram geldi.Hakk döndürsün iyi yöneBayram geldi bayram geldi
Gönül bize bir meşale Güzel sözler gelir dile Huzur dolar her aile Bayram geldi bayram geldi
Allah için atar yürek Yalan değil asıl gerçek Barış olsun bütün dilek Bayram geldi bayram geldi
Bize verdin bol bol nimet Hiç olmasın kin ve nefret Ey Allah’ım bizi affet! Bayram geldi bayram geldi
Nefsini yen huzura er Gönlünde nur, gözünde fer Etrafına güzellik ver Bayram geldi bayram geldi
Hakk’a layık kul olalım Hakk yoluna baş koyalım Artık doğruyu bulalım Bayram geldi bayram geldi.
19Somuncu Baba Çocuk Dergisi - ARALIK 2007
Güzel nakışlıMâsum bakışlıIrmak akışlı
Ah bu çocuklarŞeker çocuklar
Oynayıp koşarDurmayıp coşarGünahsız yaşar
Ah bu çocuklarŞeker çocuklar
Evin zinetiGönlün neş’esiHakk’ın nimeti
Ah bu çocuklarŞeker çocuklar
İlgiyi sezerGüllere benzerSevgisi yeter
Ah bu çocuklarŞeker çocuklar.
Hayati OTYAKMAZ
Sabahleyin erkendenHaydi kalkın çocuklarSevinçlere garkedenBayram geldi çocuklar
Temiz elbise giyinŞeker bal kaymak yeyinŞükrolsun Rabbim deyinBayram geldi çocuklar
Konu komşu dolaşınEşe dosta ulaşınSevenlerle buluşunBayram geldi çocuklar
İyilikte yarışınDargınlarla barışınElaleme karışınBayram geldi çocuklar
Annenize koşunuzEllerini öpünüzCamilere gidinizHakk’a boyun bükünüzBize dua edinizBayram geldi çocuklar.
Osman ÇEVİK
Kadriye BAYRAKTAR
Çiz
im: A
yşeg
ül C
OŞK
UN
20Somuncu Baba Çocuk Dergisi - ARALIK 2007
MazlumlarıMazlumlarıKoruma DerneğiKoruma Derneği
21Somuncu Baba Çocuk Dergisi - ARALIK 2007
Yeşil ovaya gelen Topkanat ve Şehzade; “Biz acaba yanlış bir yere mi geldik diye birbirlerine bakışmışlar.” İşte tam o sırada Topkanat’ın eşi çıkagelmiş. Sağ salim dön-dünüz demek. Sormayın başımıza gelenleri deyip olan biteni anlatmaya başlamış.
“Avcılar güzel vatanımız yeşil ovayı keşfetmişler. Her gün gelip tuzak kurdular. Bü-tün güvercinleri toplayıp satacaklarmış. Geçen gün gelen avcıları gördüm. Ne kadar korktum bilemezsin. Kaç gündür dışarı çıkamıyoruz. Güneş yüzü görmedik…”
Topkanatın eşi olanları anlatırken bir yandan da hüngür hüngür ağlamaya baş-lamış. Topkanat bunları duyunca hemen işe koyulmuş. Tuzak kurularak toplanan güvercinleri tespit ederek sağ kalan güvercinleri toparlamış.. Hepsine birden şu sözleri söylemiş:
Sevgili Dostlarım! Bizler her zaman güçsüz kardeşlerimizin yanında olmalıyız. On-ların haksızlığa uğramalarına izin vermemeliyiz. Sizlere Peygamberimize peygam-berlik gelmeden önce yaşanmış bir olayı anlatayım. Bir gün Mekke’ye bir adam gelir. Yanında getirdiği mallarını satar ama parasını alamaz. Ne yaptıysa mallarını alan adam onun hakkını vermez. Adam çok üzülür bir dağın başına çıkar. Yaşadığı bu zulmü anlatır. Mekke halkını yardıma çağırır.
Bu sözleri duyan birkaç Mekkeli bir araya gelirler. Aralarında yirmi yaşlarında bir genç vardır. O da Efendimiz (s.a.v)’ dir. Peygamberimizin de içinde olduğu birkaç kişi, bu garip adam gibi zulme uğrayanlara yardım etmek için mazlumları koruma derneği “Hılfü´l-fudûl” kurarlar. Mazlumları koruma derneği bu gibi durumlara bir çare bulmak için el ele verirler.
Topkanat ve birkaç arkadaşı, avcılar tarafından tuzak kurulup satılmak için gö-türülen arkadaşlarının yerini öğrenmişler. Sonra yeşil ovanın büyük küçük bütün güvercinleri toplanarak avcılar arkadaşlarını çarşıya götürüp satmak için giderken etrafında dört dönerek dikkatlerini dağıtmışlar. Avcılar toplu halde güvercinleri gö-rünce onların peşine düşmüşler. Kafesin içinde saklı kalan güvercinleri unutmuşlar. Bunu gören bir grup yeşil ova güvercini kafesin başına üşüşmüşler. Ama bir türlü kafesin ağzını açamamışlar. Güvercinlerin halini gören bir fare durumu anlayınca arkadaşlarına bir sinyal göndermiş. Bütün fareler toplanıp kafesin iplerini kemirme-ye başlamışlar. Bir iki dakika içinde bitirmişler. Avcılar da diğer güvercinleri kovala-maktan yorgun düştükleri için geri dönmüşlerdir. Döndüklerinde ise bütün güvercin-lerin uçup gittiğini görmüşler.
Böylece yeşil ova güvercinleri çok büyük bir felaketten kurtulmuş. Bundan sonrası için güvenli yaşamak için planlar kurmaya başlamışlar…
Nasreddin Hoca’dan
Tebessüm İncileri
Nasreddin Hoca, bir gün eşeğini koştururken, hayvanın ayağı tökezlemiş, Hoca’yı üstünden düşürmüş. Bunu gören mahallenin yumurcakları gülüşerek Hoca’nın etrafını sarmışlar ve hep bir ağızdan:
- Aaa!... Hoca eşekten düştü!.. Hoca eşekten düş-tü, diye bağırmaya, hoplayıp zıplamaya başlamışlar.
Hoca yerden kalkmış, üstünü başını silkelemiş. Kendisiyle alay eden çocukları şöyle bir süzmüş. Sonra da hiçbir şey olmamış gibi davranarak lafı yapıştırıvermiş:
- Çocuklar neden öyle gülüp duruyorsunuz?.. Düşmeseydim de ben zaten inecektim!...
Mehmet NEVRUZ
Ben Zaten Ben Zaten İnecektim...İnecektim...
(Karşımızdakilere mantıklı cevaplar verdiğimizde kendimizi gülünç durumdan kurtarmış oluruz)
22Somuncu Baba Çocuk Dergisi - ARALIK 2007
23Somuncu Baba Çocuk Dergisi - ARALIK 2007
Sadık YALSIZUÇANLAR
Akıllı Karınca MasalıAdamın biri yolda giderken, buğday tanesi taşıyan bir Karınca’yı görünce, eğildi,
‘nedir bu güçlükle sürükleyip götürdüğün şey?’ diye sordu.Karınca, ‘yemeğim’ dedi.
Adam, ‘peki’ dedi, ‘senin kafan neden büyük?’Karınca, ‘beynim büyük de ondan’ dedi.
Adam, ‘beynin neden büyük?’ diye sordu.Karınca, ‘içindeki akıl çok da ondan’ dedi.
Adam, ‘adımların neden bu kadar büyük?’ diye sordu.Karınca, ‘güçlüyüm de ondan’ dedi.
Adam, ‘peki belin niçin ince?’ diye sordu. Karınca, ‘az yediğimden’ dedi.Adam, ‘bir buğday tanesi sana ne kadar yetiyor?’ diye sordu. Karınca, ‘iki yıl’ dedi.Adam şaşırdı ve merakını gidermek için, karıncayı buğday tanesiyle birlikte alıp eve
getirdi. Bir kabın içine koydu. Aradan dört yıl geçti. Adam karıncayı unutmuştu.Bir gün aklına geldi, koşarak kabı açtı. Karıncayla birlikte yarım buğday tanesi duruyor-
du. ‘Hani’ dedi Adam, ‘iki yılda yerdin, dört yıl oldu?’Karınca, ‘aklım büyük dememiş miydim sana’ dedi,
‘beni burada unutacağını tahmin ettim’
Çiz
im: H
amit
YÜKS
EK
Mikail ÇOLAK
24Somuncu Baba Çocuk Dergisi - ARALIK 2007
Ramazan sabah erkenden uyandırıldı. Annesi heyecanla “Hadi uyan! Kalk ne göstereceğim” diyerek Ramazan’ın elinden tutarak yataktan kal-dırdı. Hızlı hızlı giyinirken Ramazan:
- Hadi anne söyle ne oldu!
- Olmaz, sürpriz biraz sabret.
Ramazan, annesiyle beraber evin avlusuna çıktı ve annesinin işaretiy-le evlerinin çatısına baktı.
İnanılmazdı. Bacanın üstünde bir leylek duruyordu. Hayatın-da ilk kez leylek görüyordu.
- Bu da ne Anne!
- Leylek yavrum. Hatta Hacı Leylek de deriz biz bu kuşa.
- Hacı Leylek mi? Ne kadar da komik niye Hacı Leylek deni-yorki.
- Leylekler çok cana yakındır oğlum. Kimseye zarar vermezler. İnsanlarla beraber yaşarlar. İşte böyle evlerin çatılarına yuva ya-parlar.
Ve kış gelince sıcak bölgelere göç ederler. Onla-rın Kâbe ‘ye doğru uçtuklarını ve bu yüzden her
sene hacı olduklarını söylerler. Hatta
Çiz
im: H
amit
YÜKS
EK
25Somuncu Baba Çocuk Dergisi - ARALIK 2007
onlar Peygamberimizin kabrine kadar gi-
derlermiş.
- Yani Peygamberimizi ziyaret mi eder-
lermiş.
- Evet ya ziyaret ederlermiş.
- Ne güzel anne. Ben de bir gün Kâ-
be’ye gidip hacı olur muyum?
Annesi sevgiyle saçlarını okşadı. İnşal-
lah yavrum inşallah. O zaman da sana
Hacı Ramazan deriz.
Gülüştüler. Annesi Ramazan’ı avluda
bırakarak eve girdi. Ramazan öylece ley-
leği seyrediyordu.
Leylekle muhakkak konuşmalıydı. Ona
soracağı sorular vardı. Merdivenlerden
yukarı çıktı ve çatıya dayanmış merdiveni
tutmaya başladı. Annesi onun çatıya çık-
tığını görse ne kadar kızardı ama leylekle
konuşmak uğruna buna katlanmalıydı.
Çatıya çıkınca leylekle karşılaştı.
- Merhaba leylek kardeş.
- Ooo merhaba afacan. Sen çatıya
nasıl çıktın böyle?
- Merdivene tırmandım.
- Annenin haberi var mı?
- Hayır yok olsa kızardı ama seninle
konuşmam gerekiyor.
- Annenin haberi olmadan bunu yap-
man pek hoş değil.
- Peki seninle konuştuktan sonra he-men ineceğim söz.
- O zaman tamam. Benimle ne konu-şacaksın dostum?
- Sana niye hacı diyorlar. Gerçekten hacca gidiyor musun?
- Evet Kâbe’nin yanından geçiyoruz.
- Kâbe gerçekten büyük mü?
- Tabi büyükçe bir bina. Çok merak ediyor musun Kâbe’yi.
- Hem de çoook.
- Başka nereyi merak ediyorsun.
- Peygamberimizin kabrini merak ediyo-rum.
- İnşallah sen de oraları görürsün Safa ile Merve Tepelerini, Uhud Dağını, Hace-rül Esvet Taşını görür, Zemzem suyundan içersin. Arafat Dağına çıkarsın.
- İnşallah leylek kardeş inşallah.
Leylek havalandı uçtu gitti. Ramazan arkasından bağırdı. İnşallah Kâbe’de karşılaşırız bir gün.
Leylek duymadı, kanat çırpıp boşluğa doğru kanatlandı.
Ramazan daha güçlü bağırdı Mekke-’ye Medine’ye uğrarsan Kâbe’ye ve Pey-gamberimize selam söyleeee!
Leylek çoktan gözden kaybolmuştu. Ramazan çatıdan yavaş yavaş inerken ya-şasın Peygamberimize leylekle selam gön-derdim, diye kendi kendine seviniyordu.
BilirsinizSizZeki GÜREL
Somuncu Baba Çocuk Dergisi - ARALIK 200727
Seda YAYLA / MALATYA - İlknur AŞCIOĞLU / İSTANBUL - Büşranur CİHAN / KAYSERİ - Neslihan EVİRGEN / ANKARA
Zeynep TOKPINAR / BURSA - Zübeyde ADANUR / AYDIN - İkranur AŞKIN / MALATYA - Elif KARAÖMEROĞLU / İSTANBUL - Rabia ASLAN / BURSA
Furkan POLAT / SİVAS - Hatice KURUM / KONYA - Firdevs KAYACI / SİVAS - Burcu KAN / KAYSERİ - Tuncay ÖZKURT / İSTANBUL
Fahri Can YILMAZ / MERSİN - Emine OFLAZ / MALATYA - Orhan KILINÇ / SİVAS - Tuba Betül ACAR / BOLU - Nursena ÇİÇEK / K.MARAŞ
/ MALATYA
• Elmalar sabahları insanları uyanık tut-mak için en verimli kafein kaynağıdır.
• ABD de her 45 saniyede bir bir evde yangın çıkar.
• Güneş Dünyadan 330,330 kat daha büyüktür.
• Bir köstebek sadece bir gecede 90 m tünel kazabilir.
• Eski Mısırlılar taştan yapılmış yastıklar-da uyurlardı.
• Bir hipopotam ağzını açarsa 120 cm boyunda bir insan onun içine rahatça sı-ğabilir.
• Kedi ve köpekler de insanlar gibi solak ya da sağak olabilirler.
Bunları Biliyor musunuz?
Muhammed DEMİR / MALATYA
Özlü Sözler
Akif BAŞER / İSTANBUL
Abdülbaki ÖZTÜRK / KIRŞEHİR
Aşağıdakiler mahkemelerde avukat-lar tarafından sorulmuş gerçek sorular-dan derlenmiştir.
• Uykusunda ölen bir insan, ertesi günün sabahına kadar bunun farkına varamaz, değil mi doktor?
• En genç olan oğlunuz, hani su 20 yaşında olan, kaç yaşındaydı?
•Resminiz çekilirken orada mıydınız?»•Yalnız mıydınız, yoksa kendi başını-
za mıydınız?
Mahkeme
Avni HALICI / MALATYA
Öğretmen evinde yaptırdığı ta-mir işlerinin ücretini vermekte ge-cikmiş ve tesisatçıya:
- “Yaptığınız işin sonucunu gör-mek için bir süre bekleyeceğim!” demişti.
Tesisatçı Rahim Usta’nın cevabı manidardır:
- “Sayın Hocam! Sizin ücretinizi de bu esaslara göre verselerdi, aca-ba haliniz nice olurdu?”
Ücretin Esasları
Hulusi ÖZCAN / MALATYA
• Sis, yelpaze ile dağıtılmaz. JAPONYA• Altın ateşle, kadın altınla, erkek ka-
dınla imtihan edilir. U.S.A• Ne kadar az yüksekten uçarsan,
düştüğün zaman o kadar az incinirsin. TİBET
• Dikenler arasında güller yetişir. ALMAN
•Allah’ın gülü dikenli yarattığına hayret edeceğiniz yerde, dikenler arasında gül yarattığına hayret ediniz. ARABİSTAN
aklını nur ile yıkamış, akıl ve gönülleri kirden kurtarmış, gelmiş geçmiş tüm peygamberlerin temsilcisi olmuştur.
Onun içindir ki hangi âlim Mevlâna’yı tanısa yücelmektedir. O’nun yoluna gönül koyan her-kes kemale, sevgiye, insanlığa, bilgeliğe, hoşgörü ve yüksek ahlaka ulaşmaktadır.
O, hiç bir şeyi inkâr etmez ama her şeyi birler, bütünleştirir ve sevdirir. O, kimseyi ayrı görmez. Çünkü O, her şeyin Allah’ın zuhuru ve tecellisi olduğunu bilir ve bunu insan gönlüne ve insana hal olarak yansıtır.
Mevlâna büyük bir üstad’dır. Ahlakı, ilmi, hik-meti, sevgisi, aklı, tavrı, idraki, davranışları ve herşeyi ile yüceliği öğreten bir HÂL ABİDESİ’dir. Peygamber-i zişan’ın gerçek temsilcisi, aşkın ve aklın en yüksek öğesi ve gerçeğidir.
“İnsan yaratılmışların en şereflisidir” düstu-ruyla her dilden, her dinden, her renkten insanı kucaklayan Hz. Mevlâna sevginin, barışın, kar-deşliğin, hoşgörünün sembolüdür.
29Somuncu Baba Çocuk Dergisi - ARALIK 2007
BunlarıBiliyor musunuz ?
İnsan düşüncesine yepyeni bir mesaj veren ve İslâm düşünürlerinin fikir sistemlerini, inanç akidelerini ruh, akıl ve sevgi üçgeni içinde su-nan, insanlığa ahlak, din, ilim ve akıl yolunda heyecan katarak yeni ufuklar açan Mevlâna Ce-laleddin-i Rumi, müstesna yüce bir varlık, ilahi bir ışık, manevi bir güneş, Muhammed Ali’nin bendesidir.
Bugüne kadar gönüller tutuşturan ve bundan sonra da insanı etkilemeye devam edecek olan Veli, kutup, pir, insan-ı kâmil, büyük şair gibi sı-fatlarla isimlendirilen bu büyük insan hepimize ışıktır.
Gönüller sultanı Hz. Mevlâna aşkın kemalidir; ama yalnız aşkın mı? Hayır, O tüm güzelliklerin kemalidir, ilmin de hikmetin de, aklın da...
O’nun insan düşüncesine verdiği en büyük mesaj Aşk, Sevgi ve Birliktir.
O, bir veli hüviyetiyle gönüller coşturmuş, bir pir, bir mürşit olarak insan kalbini saflaştırmış, bir bilgi kaynağı olarak insan
Mevlana Haftası - 2 - 9 Aralık
Önemli Günler ve Haftalar
Mevlâna Haftası2 - 9 Aralık
Vakıf Haftası3 - 9 Aralık
Kurban Bayramı20-21-22-23 Aralık
Dünya Özürlüler Günü3 Aralık
30Somuncu Baba Çocuk Dergisi - ARALIK 2007
Tayyar Bulmaca Hazırlayan: Çağrı CEBECİ
Kasım Ayı Çengel BulmacaHediye Kazananlar
1- Orhan KILINÇ / SİVAS
2- Merve TOLU / K. MARAŞ
3- Sedanur IŞIKTAŞ / ANKARA
4- Rana KARAGÜLLE / MERSİN
5- Ramazan KOÇAK / KONYA
6- Tuba Betül ACAR / BOLU
7- Nursena ÇİÇEK / K. MARAŞ
8- Hamit TAKCI / SİVAS
9- Kaan MACİT / İSTANBUL
10- Büşra Nur CİHAN / KAYSERİ
Kasım Ayı Çengel Bulmacanın ÇözümüŞifre: NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE
31Somuncu Baba Çocuk Dergisi - ARALIK 2007
Hazırlayan: Yusuf HALICI
Çocukca Bulmaca...
Sevgili Çocuklar! Aşağıdaki bulmacamızda her kutucuktaki sayının yerine bir harf karşılıkgelecek şekilde yazarak gizli olan hacla ilgili bazı kavramlar ile hacla ilgili bazı yerlerin
isimlerini bulmanızı istiyoruz. Kolay gelsin…
Kurbanla ilgili mini bir test…
Hz. İbrahim’in kurban olarak kesmeye karar verdiği oğlunun adı nedir?
a) Hz. İshak b)Hz. İlyasc) Hz. İsmail d)Hz. İdris
Kurban edilecek hayvanın hangi özellikleri taşıması gerekir?
a) Sağlıklı olmalıb)Zayıf olmalıc)Yaşını doldurmamış olmalıd)Kusurlu olmalı
Kurban kesilmesiyle ilgili surenin ismi nedir?
a) İhlâs b)Kevserc) Nasr d)Maun
Kurban keserken aşağıdakilerden hangisi yapılamamalı?a)Hayvana eziyet edilmemelib)Hayvana acı çektirmemelic)Hayvan incitilmemelid)Besmele’siz kesilmeli
Hangi hayvanlar grubu kurban edilebilir?a)Koyun, sığır, tavşan b) Keçi, deve, sığır c)Deve, devekuşu, koyund)Koyun, keçi, horoz
Kimler kurban kesmekle sorumludur?
a) Akıllı olmayanlarb)Müslüman olmayanlarc)Zengin olanlard) Fakir olanlar
15 9 5 3 714 3 11 2 159 14 11 3 1518 3 5 21 220 3 18 77 3 18 3 2115 2 13 17 913 3 297 2 6 1 95 3 1 213 3 21 315 2 11 18 23 11 3 21 315 27 26 16 215 9 25 311 3 18 26 314 3 17 2 1126 2 15 26 2
1 10 6 4 2 13 9
16 9 25 2 1 2 18 9
29 2
76 9 21 2
27 6 2 13 18 2 16 H A C E R Ü L E S V E T15
32Somuncu Baba Çocuk Dergisi - ARALIK 2007
Hazırlayan: Emre AYDOĞAN - Samet ŞAHİNASLANÇengel Bulmaca AralıkHediyeli
Bulmacayı çözdükten sonra, rakamların bulunduğu karelerdeki harfleri aşağıdaki kutucuklara yazarak şifreyi bulun.
Sevgili arkadaşlar, yukarıdaki bulduğunuz şifreyi yazarak ‘20 Aralık 2007’ tarihine kadar fotoğrafınız ile birlikte aşağıdaki adresimize gönderen İlk 10 kişiye Nasihat Yayınları tarafından Somuncu Baba Hz.’nin hayatını an-latan “Gülşenin Solmayan Gülü” adlı kitap hediye edilecektir.Şifre (Aralık):.............................................................................................................................Adı Soyadı:...............................................................................................................................Adresi:......................................................................................................................................E-posta:..........................................................................Tel:.....................................................
1
2
4
56
7
8
3
9
10
12
11
Resimdeki Kutsal Beldenin
ÜlkesiArazi,
Toprak, Yer
Kırmızı
İslamda İlk Mescit
Koklamak(ing)
Allah’ın Evi
Malatya ve Hatay’ın
Baş Harfleri
Bir İlimiz
Sodyumun Simgesi
Baba İng.(tersi)
Akıl(tersi)
DikkatliTitiz
Düzenli
Budak Filiz
Nefesle Üflenen Bir Müzik Aleti
Zarf
Dikkat’in İlk İki Harfi
Bir Taş Türü
Bozkır, Kuru, Verimsiz, Bor
Bıçak, Bıçkı, Kama Türü
Gaye, Hedef, Maksat
Bir Balık Türü
Ağrımak, Sancımak
Renga-renk
Çökük, Çukur
Bilg.da BirVektörel Uzantı
Anımsama, Sözünü Etme
Hoca
Arı(ing.)
Bakıcılık,Tabir Etme,
Yorma, Çıkarsama
Yazman, Hattat Başyazman
İlk İnen Ayet(Arapça)
BirHayvan
14
13
“Mescidi
.......”
(Boşluğa
Gelecek
Kelime)
1 2 3 4 5 6 2 7 8 9 10 11 7 11 6
11 5 2 5 6 2 12 8 9 13 2 9 14 4 12 4 13 4 12
Fener, Kandil
Türk Lirası Kısaltılmışı
Adres: Somuncubaba Çocuk Dergisi “Çengel Bulmaca Aralık”
Zaviye Mah. Hulusi Efendi Cad. No:71 (44700) Darende / MALATYA
Albümü
Arkadaşlar sizler de Çocuk Albümümüzde fotoğraflarınızın yayınlanmasını istiyorsanız cocuk@somuncubaba.net adresimize gönderiniz.
Som
uncu
Bab
a D
ergi
si’ni
n Ü
cret
siz E
ki’d
ir.
“Bayram günlerimiz büyük bir kıymete haizdir. Özellikle Kurban Bayramı’nda binlerce kardeşlerimiz hac vazifesini ifa etmiş, deryayı mağfirete dalmış bir
halde bulunurlar. Çünkü vazife-i haccı ifa için her sene bütün yeryüzünde ki Müslümanlardan güzîde bir cemaat bugünlerde mübarek bir mekânda toplanır. Mukaddes makamları ziyaret eder. Hepsi birden Cenabı Hakkı takdis ederek “Lebbeyk Allâhümme lebbeyk”derler. Birbirinin ahvalinden haberdar olur.
Aralarında İslâm birliği, din kardeşliği ulvî bir halde tecelli etmiş oluyor. Dünyanın sair kısımlarındaki Müslümanlar da camilerde toplanıyor. Bayram namazını kılıyor. Huccâc-ı kiramı hatırlıyor, kurbanlarını keserek bu suretle İslâmiyetin
büyüklüğünü ilan etmiş oluyorlar. Ne ulvî ne mukaddes bir gündür. Malûmdur ki nisaba malik olan Müslümanlar için kurban kesmek vaciptir. Namaz bedeni bir ibadettir. Kurban kesmek de malî bir ibadettir. Bunda da mahlûk-ı Huda’ya
şefkat manası vardır.”
Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi (k.s)
top related