YOU ARE DOWNLOADING DOCUMENT

Please tick the box to continue:

Transcript
Page 1: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

Ankara Üniversitesi Rektörlügü Yayınları: 262

HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

Abdulkadir Baran

Ankara 2010

DOI: 10.1501/ankara-6455

http://acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6455/

Page 2: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

II

ÖNSÖZ

Bu çalışmanın gerçekleşmesinde katkı sağlayan kişi ve kurumların başında bu konuyu seçmemi öneren ve hiçbir zaman yardımını esirgemeyen değerli hocam Prof. Dr. Orhan Bingöl’e teşekkürlerimi sunarım. Ayrıca Ankara Üniversitesi Klasik Arkeoloji Anabilim dalındaki tüm değerli hocalarım ve arkadaşlarıma yardımları, yol göstericilikleri ve olumlu desteklerinden dolayı minnet borçluyum.

Arazi çalışmaları Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından verilen öğrenci çalışması izinleriyle 2002–2005 arasında gerçekleştirilmiştir. İlgili müzelerin personeline çalışmalar sırasında göstermiş oldukları kolaylıklardan dolayı minnettarım. Ayrıca arazi çalışmalarım sırasında büyük yardımlarını gördüğüm Şahin Gümüş, Ufuk Çörtük ve Esra Kocabaşoğlu’na şükran borçluyum.

2002 yılı arazi çalışmaları Antalya’da bulunan Suna-İnan Kıraç Akdeniz Medeniyetleri Araştırma Enstitüsü tarafından desteklenmiştir. Bu masraflı arazi çalışmalarından birisindeki yükümü hafifletmiş olmaları sebebiyle kendilerine teşekkür ederim. 2002 yılından itibaren Türkiye Bilimler Akademisi tarafından düzenlenen Yurtiçi-Yurtdışı Bütünleştirilmiş Doktora Burs Programı çerçevesinde desteklenmiş olmam sebebiyle kuruma büyük teşekkür borçluyum. Bu burs yardımıyla tez çalışmasının bir bölümü İsveç Uppsala Üniversitesi’nde Prof. Dr. Pontus Hellström ve Doç. Dr. Lars Karlsson denetiminde sürdürülmüştür. Bu evrede iki ay süre ile Roma İsveç Arkeoloji Enstitüsü’nde çalışılmıştır. Misafirperverlikleri ve kısmi maddi yardımları nedeniyle Uppsala Üniversitesi Arkeoloji Bölümü ve Roma İsveç Arkeoloji Enstitüsü’ne teşekkür ederim.

Tüm aileme sonsuz teşekkürlerimle…

Page 3: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

III

METİNDE GEÇEN KISALTMALAR

bk. : Bakınız

cm : santimetre

Çiz. : Çizim

Der. : Derinlik

Env.Nu. : Envanter Numarası

Gen. : Genişlik

km : Kilometre

krş. : Karşılaştırınız

m : metre

MÖ : Milattan Önce

MS : Milattan Sonra

n. : dipnot

Nu. : Numara

vd. : ve diğerleri

Yük. : Yükseklik

yy. : yüzyıl

Yapı Elemanları İçin Yapılan Kısaltmalar:

A. : Arşitrav

AB. : Aiol Başlık

AntB. : Anta Başlığı

D. : Diş Bloğu

F. : Friz Bloğu

G. : Geison Bloğu

İB. : İon Başlığı

K. : Kaide

SB. : Sütun Boynu

T. : Tambur

TB. : Taç Bloğu

Page 4: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

IV

İÇİNDEKİLER

GİRİŞ 1

BÖLÜM I: Hekatomnidler Öncesi Mimari Elemanlar

I.1: Aiol Yapı Elemanları (AB) 8

I.2: İon Yapı Elemanları 21

I.2.1: Kaideler (Speiralar) (K) 21

I.2.2: Tamburlar (T) 25

I.2.3: Sütun Boyunları (SB) 32

I.2.4: İon Başlıkları (İB) 44

I.2.5: Anta Başlıkları (AntB) 64

I.2.6: Arşitrav (A) 71

I.2.7: Frizler (F) 73

I.2.8: Taç Blokları (TB) 79

I.2.9: Diş Sırası Blokları (D) 96

I.2.10: Geison (G) 101

BÖLÜM II: Hekatomnidler Öncesi Yapılar

II.1: Tanımlanabilen Yapılar 102

II.1.1: Alazeytin, 30 numaralı Yapı (Heroon ?) 102

II.1.2: Alazeytin, 31 numaralı Yapı (Altar ?) 105

II.1.3: Halikarnassos, Apollon Tapınağı 107

II.1.4: Labraunda, Zeus Tapınağı in antis Evresi 113

II.1.5: Mylasa, Zeus Karios Tapınağı 119

II.2: Elemanlarla Oluşturulan Hipotetik Yapılar 137

SONUÇ 148

KAYNAKÇA VE KISALTMALAR 160

LEVHALAR LİSTESİ 185

LEVHALAR 201

Page 5: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

1

GİRİŞ

“Hekatomnidler Öncesinde Karia Mimarisi” adını taşıyan bu çalışmada Anadolu’nun güneybatısındaki Karia bölgesinde yoğun mimari faaliyetlerin görülmeye başladığı Hekatomnidler dönemi öncesinde yaşanan mimari gelişimin incelenmesi amaçlanmaktadır. Bu amaçla tespit edilebilen mimari elemanlar daha önce tarihlendirilmiş paralel örnekler ışığında tarihlendirilecek ve olası yapılarla bağlantılarının tespit edilmesine çalışılacaktır.

Karia bölgesinin oldukça köklü bir geçmişe sahip olmasına karşın mimari gelişimi hakkında kapsamlı bir yayın bulunmamaktadır. MÖ 4. yy.da Maussolleion gibi oldukça önemli bir mimari anıt inşa edebilmiş olan bölgede bu evreden öncesine ait mimari bir kalıntı kesin olarak bilinmemektedir. Bununla birlikte farklı yayınlarda bahsedilmiş olan mimari elemanlar bölgede daha erkene uzanan bir mimari gelişimin varlığına işaret etmektedir. Bu nedenle mevcut verilerin yüzey araştırmaları ile desteklenerek çoğaltılabileceği anlaşılmıştır.

Bu çalışma bölgedeki mimari faaliyetin boyutu ve Karia bölgesinin antik dönem mimarisinin gelişimindeki olası rolünün aydınlatılmasını sağlayacaktır. Ayrıca bu çalışmanın sonuçları, MÖ 4. yy.da Karia’da başlayan ve Hellenistik dönem sonlarına kadar takip edilebilen İonik ve/veya İonia Rönesansı1 olarak adlandırılan mimari yeniden doğuşun kökeni ve gerçekten bir yeniden doğuş mu yoksa süregelen bir geleneğin canlanışı mı olduğu sorularının cevaplanmasına da katkıda bulunabilecektir.

YÖNTEM

Kapsam ve Sınırlamalar

Çalışma konusunun zamansal üst sınırı MÖ 4. yy. başlarından itibaren Karia’da Pers satrapı olarak görev yapmış olan Hekatomnos ve ardıllarından oluşan Hekatomnid idaresinde2 görülen yoğun mimari faaliyetin

1 MÖ 4. yy.daki bu mimari faaliyet ilk olarak Noack (1910, 37 vd.) tarafından İonik Rönesans

olarak tanımlanmış ve daha sonraki çalışmalarda da (Demangel 1933, 324 vd; Dinsmoor 1973, 216; Bammer 1972, 34 vd.; Bammer 1980, 275 vd.; Muss-Bammer 2001, 161) bu tanım kabul edilmiştir. Bu terim İon mimarisinin Arkaik dönem örnekleri temelinde yeni unsurlar ilave edilerek yeniden yaygın bir biçimde kullanılmaya başlamış olduğunu ifade etmektedir. Daha sonra ise, bu gelişimin sadece mimariyi kapsamadığı ve kültürel anlamda da geriye dönüşler yaşandığı görüşü temel alınarak İonia Rönesansı olarak tanımlanmıştır (Pedersen 1994, 11 vd.). Bu evrenin en erken yapısı olduğu düşünülen Labraunda Andron B yapısından (Hellström-Thieme 1981, 58-74; Hellström 1994, 41) itibaren görülen mimari yenilikler ve eskiye dönüşlerin Hellenistik dönem içlerine değin takip edilebildiği düşünülmekle birlikte kesin tarihsel sınırlar henüz tespit edilememiştir (Noack 1910, 37 vd.; Bammer 1980, 275 vd.; Pedersen 2001, 97 vd.; Baran 2002, 18 vd.; Pedersen 2004b, 409 vd.).

2 Hekatomnidler döneminin tarihsel gelişimi için bk. Hornblower 1982; Ruzicka 1992; Baran 2002, 18 vd.

Page 6: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

2

başlangıcıdır3. Zamansal alt sınır ise mimari elemanların tarihlenebildiği en erken dönem olarak tespit edilmiştir.

Çalışmada incelenecek olan Karia bölgesinin coğrafi sınırları tarih boyunca değişkenlik göstermekle4 birlikte Anadolu’nun güneybatı bölümünü oluşturan antik Karia bölgesinin genel kabul gören sınırları5 kuzeyde Büyük Menderes ve güneydoğuda Dalaman çayı tarafından belirlenmektedir ve kıyıdaki Kos ile diğer küçük adaları kapsamaktadır.

Karia bölgesinde kazılarak açığa çıkartılmış bu döneme tarihlenebilen yapı kalıntısı bulunmaması sebebiyle mimari gelişimin incelenebilmesi için farklı alanlarda tespit edilebilen ve tarih verebilecek kıstaslara sahip yapı elemanlarından yola çıkılmıştır. Bölgede yapılmış çalışmalar sonucunda yayınlanan ya da kısmen tanıtılan örneklerin yanı sıra yapılan yüzey araştırmalarında tespit edilen yeni mimari elemanlar da kapsamlı bir şekilde değerlendirilecektir. Mimari elemanların seçiminde tarihlemede kullanılabilecek özelliklere sahip olması temel alınmıştır, ancak malzeme ve buluntu yeri benzerlikleri yardımıyla diğer mimari elemanlarla ilişkilendirilebilen elemanlar da çalışmaya dâhil edilmiştir.

Mimari elemanların değerlendirilmesi sonucunda malzeme, tarih ve buluntu durumu açısından gruplandırılabilen elemanların yapılarla bağdaştırılması yoluna gidilecektir. Bu bağlamda antik kaynakların aktardığı bilgiler, epigrafik veriler ve kazı çalışmalarında elde edilen veriler kullanılacaktır.

Yukarıda değinildiği gibi bu çalışmada tarihlendirilebilir mimari elemanlar temel alınmıştır. Bununla birlikte, pek çok yerleşim ve kutsal alanda, incelenen döneme ait yapılardan bağımsız olarak açığa çıkartılmış küçük buluntular ile mimari olarak kesin bir bilgi bulunmayan yapı kalıntıları, tarihlendirilemeyen yapı blokları ve pişmiş toprak mimari elemanlar kapsam dışı tutulmuştur. Aynı şekilde tarihlendirilmesinde kesin veriler tespit edilemeyen tahkimat sistemleri, teras düzenlemeleri ve tüm mezar yapıları da kapsam dışı tutulmuştur. Böylece olabildiğince tartışmalardan uzak kalınarak sağlam veriler ışığında hareket edilmesi sağlanmaya çalışılacaktır.

Sınıflandırma

İki bölümden oluşan çalışmanın 1. bölümünde incelenen mimari elemanlar Aiol ve İon yapı elemanları olarak ikiye ayrılmışlardır.

Aiol yapı elemanları 8 adet pilaster başlık ve bir adet kapı konsolundan oluşmaktadır. Metin içindeki göndermelerde kolaylık sağlaması için AB kısaltması kullanılmış ve elemanlar buluntu yerine göre alfabetik sıralandırılmıştır.

3 Pedersen 1989, 9 vd.; Pedersen 1994a, 11 vd.; Pedersen 2001, 97 vd.; Hellström 1994, 36 vd. 4 Milet’in bir zamanlar Karia kenti sayılması buna örnek gösterilebilir. (Greaves 2003, 103-

104). Ayrıca Karia satraplığı, Hekatomnidler döneminde Karia dışında da bazı yerleşimleri kapsamış olmakla birlikte bu yerleşimlerde henüz Hekatomnidlere verilebilecek bir yapı kalıntısı tespit edilememiştir (Hornblower 1982, 2-4).

5 Strabon 12.7.2, 12.8.15; Bean 1971, 18 vd., Fig.1; Özgünel 1979, 1; Flensted-Jensen 2004, 1108.

Page 7: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

3

İon düzenindeki mimari elemanlar yapıdaki yerleştirilme sıralarına uygun olarak6 aşağıdan yukarıya doğru takip eden bir sırayla sunulacaktır. Yapı elemanları kendi içlerinde bulundukları yerleşimlerin isimleri temel alınarak alfabetik sıralandırılmışlardır. Mimari elemanlardan aynı tarih, ölçü ve forma sahip olmalarıyla tek bir yapı elemanına ait olarak kabul edilebilecek mimari eleman parçaları tek başlık altında gruplandırılarak bir arada incelenmiştir. Bu şekilde hem mimari elemanların bütünlüğü korunmuş, hem de gereksiz yinelemelerden kaçınılmış olacaktır. Metin içindeki göndermelerde kolaylık sağlanmasına yönelik olarak mimari elemanlar yapı elemanı temel alınarak yapılan kısaltmalarla numaralandırılmıştır.

Böylece hem buluntu yeri hem de diğer benzerlikler aracılığıyla yapı elemanlarının bir arada ve bütünlük oluşturacak şekilde değerlendirilmesi mümkün olacaktır. Aynı alanda bulunmuş farklı mimari elemanlar birbirlerinden ayrı olarak eleman bazında değerlendirilmiş ve böylece olası yanlış anlaşılma ve etkileşimlerden uzak tutularak değerlendirilebilmeleri amaçlanmıştır. Bu çalışma kapsamında değerlendirilen İon yapı elemanlarına ait 93 adet mimari parça 40 yapı elemanı halinde, 10 farklı yapı elemanı başlığı altında yerleşimlere göre sıralanmıştır.

Çalışmanın ikinci bölümünde, ilk bölümde incelenen mimari elemanlar temelinde Hekatomnidler öncesine tarihlenen tanımlanabilen ve hipotetik olarak oluşturulabilen yapılar incelenecektir. Bu bölümde mimari elemanlar ile epigrafik veriler, antik kaynaklar ve mevcut kalıntılar bir arada değerlendirilecektir. Bu bölümün alt başlıklarından ilki tanımlanabilen yapıları, ikincisi ise elemanlara dayanarak oluşturulan hipotetik yapıları kapsayacaktır ve değerlendirmelerde alfabetik sıra takip edilecektir.

Tarihlendirme

Çalışmanın 1. bölümünde değerlendirilen mimari elemanların farklı bölgelerdeki gelişimleri ve yöresel farklılıkları üzerinde durulmaksızın paralel örnekler ışığında tarihlendirilmeleri amaçlanmıştır7. Bu yöntemin seçilmesi Arkaik dönemin deneysel mimari anlayışı içinde bölge farklılıklarının çok büyük bir önem taşımadığı düşüncesine dayanmaktadır. Bunun gerekçesi olarak da bugün birbirine çok uzak görünen yerleşimlerin, deniz ticareti ve koloni faaliyetlerine bağlı olarak birbirleriyle irtibat içinde olmaları, yani denizin birleştirici etkisi gösterilebilir8. Bu nedenle farklı bölgelerde oluşan 6 Mimari içerikli yayınlarda uygulanan sıralama biçimidir. bk. Hellström-Thieme 1982;

Lehmann-Spittle 1982; Rumscheid 1994. 7 Mimari elemanların tarihlendirilmesindeki en büyük sorun yapı kalıntılarından bağımsız

olarak tespit edilmeleri dolayısıyla herhangi bir kazı verisine sahip olmayışlarıdır. Yapılacak değerlendirmeler daha önceden tarihlendirilmiş paralel örneklerle yapılacak karşılaştırmaları temel almakla birlikte mimari elemanların kazı verisi ya da epigrafik veriler olmaksızın tarihlendirilmelerindeki zorluklar ve karşılaşılan sorunlar daha önce pek çok defa dile getirilmiştir (bk. Altekamp 1989, 49-55; Rumscheid 1994, 2-3; Vandeput 1995, 131, Vandeput 1997, 26). Bu sorunların üstesinden gelebilmenin tek yolu ise daha çok örneğin tespit edilerek incelenmesidir.

8 Karlsson (1994, 142) tarafından en azından MÖ 4. yy. itibarıyla tahkimat sistemlerinde görülen yeniliklerin Akdeniz kıyısındaki yerleşimler arasında oldukça hızlı bir biçimde yayılmış olduğu ve bunun denizin birleştirici etkisi ile açıklanabileceği belirtilmiştir. Aynı durumun diğer mimari yapılar için de geçerli olduğunu kabul etmek mümkündür. Bu

Page 8: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

4

mimari gelişimlerin9 eş zamanlı bir etkileşim10 içinde olduğu inancıyla mimari elemanların kıyaslanmasında tüm bölge örnekleri bir arada ve ayrım gözetilmeksizin dikkate alınacaktır.

Mimari elemanların tarihlendirilmesinde daha önceki çalışmalarda ulaşılan sonuçlar ve paralel örneklerle yapılan kıyaslamalar temel alınacaktır. Üzerinde çalışma yapılmamış mimari yapı elemanları için ise öncelikle tüm bilinen örnekler bir araya getirilerek tarihlendirme kıstasları tespit edilmeye çalışılmıştır. Ancak konumuzdan sapmamak için bu değerlendirmelerin sadece kullanılabilir sonuçları metne aktarılacaktır. Mimari elemanların bazılarında görülen ünik özellikler ve tam paraleli tespit edilmeyen mimari elemanların tarihlendirilmesinde ise detay özelliklerinin karşılaştırılması yoluna gidilecektir.

Mimari elemanların tarihlendirilmesinde profil ve oranlamaların kıyaslanması yöntemi, farklı tarihlerden örneklerde benzer profillerin ve oranlamaların kullanılmış olduklarının tespit edilebilmesi sebebiyle, sadece tarih destekleyici unsur olarak kullanılmıştır. Örneğin, Shoe11, Erder12 ve Theodorescu13 tarafından kullanılan rekta ve reversa profillerinin karşılaştırılarak tarihsel gelişimin tespit edilmesi yöntemi çok iyi sonuç vermemesi sebebiyle daha sonraki çalışmalarda14 kullanılmamış ve mimari bezemelerin tarihlendirilmesi için en etkili yöntemin, tarihlendirilebilen örnekler temelinde yapılan stilistik karşılaştırmalar olduğu kabul edilmiştir. Burada da aynı yöntem izlenilecektir.

İon başlıklarında oranlamaların kıyaslanması ilk olarak Puchstein15 tarafından ortaya atılmış ve bu yöntem Gruben16, Martin17 ve Theodorescu18 tarafından kullanılmıştır. Bununla birlikte Theodorescu19, Kirchhoff20 ve McGowan21 tarafından belirtildiği gibi başlıkların oranlamalarının kıyaslanması her zaman olumlu sonuç vermemektedir. Bu nedenle öncelikle başlığın cephe düzenlemesi ve formu incelendikten sonra oranlamaların

değerlendirmeye örnek olarak Sicilya ve Güney İtalya’daki yapıların değerlendirilmesinde İonia örneklerinin temel alınması gösterilebilir (Barletta 1990, 45 vd., Barletta 1999, 203 vd.; Costabile 1997, 13 vd.)

9 Örneğin Sicilya ve Güney İtalya’daki “İonia Deniz Stili” (Barletta 1990, 45 vd.) ve Ege adalarındaki “Tiranlar Stili” (Mossé 1993, 77-82.) tartışmaları.

10 Farklı bölgelerde eş zamanlı yaşanan gelişim ve yerleşimlerin birbirleriyle bağlantılarına verilebilecek çok sayıda örnek bulunmaktadır. Örneğin MÖ 5. yy.da Mylasalı Herakleides’in İonia ihtilali sonrasında Massalia’ya giderek, İberialı Artemisia için savaşmış olduğunun ve bunun savaş teknikleriyle de tespit edilebildiğinin aktarılması (Bengston 1954, 302-303), Sicilya ve Karia tahkimatlarında benzer tekniklerin kullanılması ve hatta Sicilyalı ustaların Karia’da çalışmış oldukları şeklindeki görüşle (Karlsson 1994, 151) uyum göstermektedir.

11 Shoe 1936; Shoe 1952. 12 Erder 1967. 13 Theodorescu 1967. 14 Örneğin: Koenigs 1981a, 143 vd.; Ganzert 1983; Rumscheid 1994; Karaosmanoğlu 1997. 15 Puchstein 1887, 8. 16 Gruben 1963, 78 vd. 17 Martin 1959, 65 vd.; Martin 1972, 303 vd. 18 Theodorescu 1968, 261 vd.; Theodorescu 1980, 47 vd. 19 Theodorescu 1968, 266. 20 Kirchhoff 1988, 10 vd., n.47. 21 McGowan 1997, 230.

Page 9: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

5

karşılaştırılması gerekmektedir. Ancak parça halinde ele geçmiş başlıkların tamamlaması kesin olmadığı için bu oranlama kıyaslaması sadece tam örneklerde kullanılabilmektedir. Bu çalışmalara rağmen, İon başlıklarının tarihlendirilmesinde halen karşılaşılan zorluklar ve özellikle aynı dönemde çok farklı uygulamaların görülüyor oluşu Meritt22 tarafından açık bir biçimde dile getirilmiştir: Bu yargının MÖ 6. ve 5. yy. örnekleri için tamamen geçerli olduğu belirtilmelidir, ancak yine de başlıkların genel düzenlemeleri ve detay özellikleri bizlere tarihlendirme olanağını sunmaktadır. Bu değerlendirmelerin gösterdiği gibi aşağıda incelenecek olan 9 adet İon başlığının tarihlendirilmesinde genel düzenleme ve detay özellikleri temel alınmış, oranlamalar ise destekleyici unsur olarak kullanılmıştır.

Mimari elemanlarla kesin olarak karşılaştırılamayan detaylar için diğer sanat eserleriyle yapılan kıyaslamalara da başvurulmuştur. Her ne kadar bazı sanat eserlerinde bireye sunulan bir arz olmaları sebebiyle sanatçıların yaratıcılıklarını daha fazla ortaya koymuş oldukları görülse de mimari elemanlarla bağlantı kurulabilmektedir. Bu nedenle özellikle bezeme detayları için yapılan bu kıyaslamalar gerekli durumlarda tarih önerilerini destekleyici unsurlar olarak kullanılmıştır. Tam olarak tarihlendirilmesi mümkün olmayan mimari elemanlar içinse tarih sınırları tespit edilerek, ikinci bölümde ait oldukları veya olabilecekleri yapılar kapsamında gerçekleştirilecek değerlendirmeler için olasılıklar ortaya konulması amaçlanmıştır.

KARİA BÖLGESİ ARAŞTIRMA TARİHÇESİ

Karia bölgesinde yürütülen çok sayıda yüzey araştırması ve kazı bulunmakla birlikte çalışma kapsamında değerlendirilen MÖ 4. yy. öncesiyle ilgili tüm bölgeyi inceleyen kapsamlı bir yayın henüz yapılmamıştır. Ancak, bu döneme ait mimari elemanlar ve yapıların açığa çıkartıldığı çalışmalar mevcuttur.

Akarca23 tarafından Milas ve çevresinde çalışmalar yürütülmüştür. Bunlardan en önemli sonuçlar ise Beçin’de yer alan kalıntıların incelendiği ve planlarının çıkartılmış olduğu yayındır. Mimari elemanlardan ise iki tanesinden bahsedilmiştir.

Bean ve Cook tarafından Karia’da yürütülmüş olan yüzey araştırmalarında incelenen döneme ait sadece iki mimari eleman tespit edilmiştir. Bunlardan ilki Cook24 tarafından Knidos yarımadasında yürütülen çalışmalarda tespit edilen bir Aiol başlık, diğeri ise Bean ve Cook tarafından Bodrum’da tespit edilen ve Plommer25 tarafından incelenmiş olan İon başlığıdır.

22 Meritt 1982, 88: “It should be realized that in no architectural member of either Greek order

is the individuality and independence of the designer more freely expressed than in the Ionic capital. No firm regular development characterizes these capitals around the Greek world.”

23 Akarca 1952, 367 vd.; Akarca 1954; Akarca 1971, 24 vd. 24 Bean-Cook 1952, 178-179, 188, Fig.4, Pl.38.e. 25 Bean-Cook 1955, 169-171, Fig.15, Pl.12 a-b.

Page 10: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

6

Laviosa26 tarafından İasos’ta ele geçmiş kabartmalı bir friz bloğunun incelenmesi sonrasında kentteki Arkaik mimari elemanlar ve kutsal alanlar Berti ve Masturzo27 tarafından incelenmiştir. Tüm resimlerin yayınlanmadığı bu makalede bazı tarihlendirmeler de şüpheli görünmektedir. İasos’tan bu evrede mevcut bulunması muhtemel kutsal alanlar ise Laviosa28 ve Johannowski29 tarafından yayınlanmıştır, ancak mevcut kalıntılar daha sonraki dönemlere aittirler. Son yıllarda aynı özellikte ikinci bir friz bloğu parçası ise Berti tarafından yayınlanmıştır30.

Pedersen tarafından sütun boyunları üzerine yapılmış olan çalışmada Halikarnassos’tan bir örnek yayınlanmıştır31. Bu sütun boynunun Bodrum’da görülmüş bir kopyasından ise daha sonraki çeşitli yayınlarında kısaca bahsedilmiştir32. Ayrıca yine Pedersen33 tarafından Bodrum Kalesindeki mimari elemanlar ve Apollon Tapınağı ile olası bağlantıları çeşitli yayınlarda dile getirilmiş olmakla birlikte henüz kapsamlı bir yayın gerçekleştirilmemiştir.

Radt34 tarafından Halikarnassos yarımadasındaki Leleg yerleşimleri üzerinde yapılmış yüzey araştırmaları bölgenin erken dönem tarihinde önemli sonuçlar ortaya koymuştur. Yerleşim biçimleri, tahkimatlar, mezar yapıları ve mevcut kalıntıların değerlendirildiği bu çalışmada sadece Alazeytin ve Kaplandağ antik yerleşimlerinde tarihlendirilebilir mimari elemanlar açığa çıkartılmıştır. Alazeytin’deki 31 numaralı yapıya ait başlıklar ise daha önce Paton ve Myres35 tarafından görülerek kısaca yayınlanmıştır. Radt36 tarafından Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesinde tespit edilmiş bu evreye ait bir konsol bloğu ise Halikarnassos antik kentinde de Leleg stilinde bir yapının bulunabileceğine işaret olarak kabul edilmiştir.

Shoe37 tarafından Rhodos ve Kos’ta ele geçmiş mimari elemanların incelendiği çalışmada yayınlanmış olan Kos adasında Şövalyeler kalesinde bulunmuş iki adet mimari eleman adada ele geçen en erken mimari elemanlardır.

Serdaroğlu38 tarafından Euromos antik kentinde tapınak civarında tespit edilen bir Aiol başlık ve pişmiş toprak mimari kaplamalar kısaca tanıtılmıştır, ancak herhangi bir yapı kalıntısı tanımlanmamıştır. Son yıllarda

26 Laviosa 1972, 397-418, Fig.1-8.; Laviosa 1978, 1093-9, Pl.348.7-8. 27 Berti-Masturzo 2000, 217 vd. 28 Laviosa 1987, 47 vd. 29 Johannowsky 1987, 55-58, Fig.1 vd. 30 Berti 2008, 295 vd. 31 Pedersen 1983, 87-93, Abb.1-4 32 Pedersen 1994a, 29, Fig.28; Pedersen 1999, 327, Fig.7. 33 Pedersen 1994a, 30-31. 34 Radt 1970, 39-64, 107, 237 vd. 35 Paton-Myres 1896, 199-200. 36 Radt 1996, 307 vd., Abb.1-7. 37 Shoe 1950, 338 vd. 38 Serdaroğlu 1982, 351-352, Abb.3-5.

Page 11: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

7

S. Ateşlier39 tarafından Euromos’ta ele geçmiş pişmiş toprak eserler detaylı olarak incelenmeye başlamıştır.

Westholm40 tarafından Labraunda Zeus Tapınağının erken evresi hakkında kısaca bilgi verilmiş ve yapıya ait olabilecek 36 yivli sütun tamburları bulunduğu aktarılmıştır. Hellström ve Thieme41 tarafından ise daha sonra Labraunda Zeus Tapınağı üzerinde hazırlanan kapsamlı yayında tapınağın erken evresine işaret eden teknik veriler detaylı olarak incelenmiştir. Ayrıca bu yapıyla bağlantılı olabileceği önerilen mimari elemanların bir kısmı yayınlanmıştır. Mimari elemanlar ve tapınakla bağlantısı ise daha sonra Thieme42 tarafından kısaca incelenmiştir.

Son yıllarda kazısına başlanılmış olan Pedasa antik kenti ilk çalışma sezonundan itibaren Arkaik döneme ait mimari buluntular vermeye başlamıştır. Kazı ekibi tarafından yayına hazırlanmakta olan bu elemanlar Karia bölgesi mimari gelişimi için önemli örneklerdir.

39 Ateşlier, S., Euromos Arkaik Mimari Terrakottaları Üzerine İlk Gözlemler” Ege Üniversitesi-

Arkeoloji Dergisi,8/2 (2006), 59-78. 40 Westholm 1963, 90-92, 106. 41 Hellström-Thieme 1982, 40-41. 42 Thieme 1993, 47 vd.

Page 12: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

8

BÖLÜM I: HEKATOMNİDLER ÖNCESİ MİMARİ ELEMANLAR

I.1: AİOL YAPI ELEMANLARI

Bu başlık altında incelenecek yapı elemanları 8 pilaster başlık ve bu başlıklarla bağlantılı olarak biçimlendirilmiş bir konsol bloğundan oluşmaktadır. Her ne kadar tüm örnekleri kesin bir biçimde Aiol başlık olarak tanımlanmak mümkün olmasa da işlevsel açıdan ve genel düzenlemeleri bakımından aynı grup altında değerlendirmek mümkündür. Bu nedenle metin içinde yapılacak göndermelerde birlik sağlanabilmesi amacıyla kısaltma terimi olarak Aiol başlık anlamında “AB” kullanılması tercih edilmiştir. Böylece buluntu yerine göre alfabetik olarak sıralanmış elemanlar AB kısaltmasıyla numaralandırılacaktır.

Başlıkların bölümlerine verilen isimler anlam karmaşasına yol açmaması için aşağıdaki şema ile açıklanmaktadır.

Nu. : AB.1 Levha Nu. : 1.1–4, 2.1–2 Buluntu Yeri : Alazeytin, 30 Numaralı Yapı Sergilendiği Yer : Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi, orta bahçe, Env.Nu. 2251 Ölçüler : Cephe Gen. 1.07 m, gövde alt bitim Gen. 62.5 cm, Yük. 53

cm, Der. 25 cm (Tamlama yapıldığında toplam genişlik 1.35 m, taşıyıcı düzlem genişliği 99 cm olarak hesaplanmaktadır.)

Malzeme : Yerel koyu gri sert kireç taşı. Yayın : Radt 1970, 237-255, 258-259, Abb.23, Taf.39, 40.1-3;

Betancourt 1977, 51-53, 137, Fig.16, Pl.29; Radt 1978, 334, Pl.91-2.

Bodrum yarımadasında Radt tarafından yürütülmüş olan yüzey araştırmaları sırasında antik adı bilinmeyen Alazeytin yerleşiminde 30 numaralı olarak tanımlanan yapının kalıntıları arasında tespit edilmiştir. Her iki volütü de kırılmış olan başlığın volütlerinden sadece bir tanesi tespit edilebilmiştir. Başlık gövdesi büyük oranda sağlam olmakla birlikte alt köşeler

Page 13: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

9

aşınarak kırılmış, sol alt köşesi ise kırıktır. Açıkta bulunması sebebiyle başlık yoğun aşınmaya uğramıştır.

Cepheleri farklı düzenlenmiş olan başlığın ön cephesi, bezemelerin yüzeyin oyulması ile oluşturulması ile dışbükey bir görünüme sahip olmuştur. Başlığın cephe ve yan alt kısımlarında yer alan kabaca işlenmiş geçiş bölümünün üzerinde cephe ortasında başlayarak diyagonal yükselen ve iki dönüş yaparak volütü sınırlayan bantlar iki yanı hafifçe çukurlaştırılmış yarım daire formundadır (Levha 1.1). Göz oluşturmayan volütlerin alt kısmı ile başlık gövdesi birleşiminde damla biçimli küçük dolgu bezekleri yer alır (Levha 2.1-2). Ancak alt kısmı kırık olan bezeklerin tam formu tespit edilememektedir. Başlık cephe bezeği olarak işlev gören 5 yapraklı büyük bir palmet, volütlerin başlangıç birleşimi üzerinde başlayarak volütler arasındaki üçgen formlu alana uygun olarak yerleştirilmiştir (Levha 1.1, 2.1). Damla biçimli bir çanaktan çıkan küt formlu yapraklardan ortadaki en kalınıdır, kenarlara doğru yapraklar incelerek volüt bantlarının formuna uyum gösterir. Volüt ve palmet kısımları da dahil olmak üzere ince uçlu murçla biçimlendirilmiş olan cephedeki yoğun aşınma sebebiyle alet izleri net olarak izlenememektedir.

Başlığın arka cephesi (Levha 1.2, 2.2) ön cepheden farklı bir biçimlendirmeye sahiptir. Gövde kısmı bezemesiz bırakılmış olan başlığın sadece volütleri ve gövde birleşimindeki damla biçimli dolgu bezekleri belirtilmiştir. Ön cepheden farklı bir biçimlendirmeye sahip olan volütler oyularak belirtilmiş43 bantlarla sınırlandırılmaktadır ve kademeli bir görünüme sahiptirler. Başlık gövdesi ise sivri uçlu murçla düz bir yüzey haline getirilmiştir. Başlık üst yüzeyi (Levha 1.3) sivri uçlu murçla tıraşlanmış düz bir forma sahiptir ve yanlarda volütlerin üst bitimi ile gövde arasında 1 cm’lik yükseklik farkı bulunmaktadır. Abakus benzeri bir işlevle başlık üst yüzeyinin taşıyıcı bir düzlem haline getirilmiş olduğu anlaşılmakla birlikte üst yüzeyde herhangi bir bağlayıcı yuvası bulunmamaktadır. Başlık polsteri (Levha 1.3-4) aşağıya doğru daralma gösteren bir forma sahiptir ve ortada geniş bir bolteus bandıyla bezenmiştir. Üstte geniş ve köşeli bir üçgen formuna sahip olan bolteus bandı polsterin daralmasıyla paralel şekilde alta doğru daralarak yuvarlak bir form alır.

Başlığın arka cephesinde gövde kısmının bezenmemesi ve sadece volütlerin belirtilmiş olması, gövde kısmının görülmediğine ve gövde genişliğince bir duvara dayanmış olduğuna işaret etmektedir. Bu nedenle de kapı sövesi üst bitiminde yer alan konsol işlevi görmüş bir başlık olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bu işlev ve genel düzenleme açısından en yakın paraleller olarak Yakın Doğu’dan MÖ 9-8. yy.lara ait örnekler44 (Levha 2.3)

43 Radt (1970, 240) arka cephe volüt bezemesinin taş işçiliğinden ziyade ahşap işçiliğini

andırdığını belirtmektedir. 44 Hazor, MÖ 9. yy. (Wesenberg 1971, 64-5, Abb.127-8; Betancourt 1977, 27, Pl.4-6), Samaria,

MÖ 9-8. yy. (Betancourt 1977, 34, Pl.15), Megiddo, MÖ 8. yy. (Wesenberg 1971, 63, Abb.115-120; Betancourt 1977, 28, Pl.8-10, 12), Jerusalem, MÖ 8. yy. (Wesenberg 1971, 64; Betancourt 1977, 37, Pl.21-22), Medeibiyeh, MÖ 8. yy. (Betancourt 1977, 43, Pl.25). Detaylı karşılaştırmalar için bk. Radt 1970, 243-246.

Page 14: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

10

ile Kıbrıs’tan MÖ 6. yy. içine tarihlenen örnekler45 (Levha 2.4) gösterilebilir, ancak Alazeytin başlığında volütlerin 2 dönüş yapması bu örneklere göre ilerilik göstermektedir. Batı Anadolu’dan MÖ 6. yy.a tarihlenen Aiol başlıklar46 ise volüt biçimlendirilmesi ile kıyaslanabilmekle birlikte hem yuvarlak alt bitimleri hem de sütün üzerinde yer almak üzere şekillendirilmiş olmalarıyla işlev farklılığı göstermektedirler47.

Volütler arasındaki palmet bezemesine bakıldığında ise Kıbrıs ve Yakın Doğu örneklerinden farklı olarak Anadolu başlıkları ile kıyaslanabileceği görülmektedir. Küt uçlu yaprak biçimlendirilmesi ile en yakın paraleller olarak Bayraklı Athena Tapınağının MÖ 600 civarına tarihlendirilen başlıkları48 ve yine Bayraklı’da bulunmuş MÖ 570 civarına tarihlendirilen başlıklarda49 görülen 3 yapraklı palmetler tespit edilmektedir. Çanak biçimlendirilmesi ise Neandria50 ve Klopedi51 başlıkları ile benzerlik gösterir. Diğer arkeolojik verilere bakıldığında da kesin bir paraleli tespit edilememekle birlikte yaprakların düz ve kalın formu ile MÖ 6. yy. ortasına ait örneklerle52 benzerlik kurmak mümkündür.

Radt53 tarafından hem genel düzenleme hem de volüt dolgu bezeği aracılığıyla en yakın paralel olarak MÖ 6. yy.a tarihlenen Kıbrıs Tamassos54 kaya mezarında görülen başlık (Levha 2.4) gösterilmiştir. Hem deniz ticaret yolunda olması hem de Karia’nın genelinde olduğu gibi Alazeytin’de de Kıbrıs kökenli seramiklerin bulunmuş olması Karia kıyıları ve Alazeytin yerleşiminin Kıbrıs ile yakın ilişkide olduğunu göstermektedir55. Bununla birlikte Hazor56 örneğinde (Levha 2.3) görüldüğü gibi MÖ 9. yy.a tarihlenen Yakın Doğu örnekleriyle hem işlev hem de dolgu bezeği ile paralellik

45 MÖ 6. yy. örnekleri: Tamassos (Wesenberg 1971, 68-9, Abb.130-1, Betancourt 1977, 47,

Pl.65; Wright 1992, Ill.283; Karageorghis 1978, 365-7, Fig.10.), Salamis (Wesenberg 1971, 68-9, Abb.132), Paphos (Wesenberg 1971, 68-9, Abb.133), Golgoi (Wesenberg 1971, 68-9, Taf.134; Wright 1992, Ill.284.1), Trapeza (Clarke 1886, 15, Fig.7; Wesenberg 1971, 68-9, Abb.135-6; Betancourt 1977, 46, Fig.13). Detaylı karşılaştırmalar için bk. Radt 1970, 243-246.

46 Neandria, MÖ 575-550 (Clarke 1886, 1 vd., Fig.1-2; Wesenberg 1971, 74 vd., Abb.158-9; Betancourt 1977, 63 vd., Pl.41), Larisa, MÖ 550-525 (Boehlau-Schefold 1940, 142-3, Pl.19.a; Wesenberg 1971, 74 vd., Abb.152-4; Betancourt 1977, 73 vd., Pl.42, 46), Klopedi, MÖ 6. yy. sonu (Wesenberg 1971, 74 vd., Abb.166-7; Betancourt 1977, 82 vd., Pl.49), Mytilene, MÖ 6. yy. sonu (Wesenberg 1971, 74 vd., Abb.165; Betancourt 1977, 87, Pl.50).

47 Smyrna başlıkları (Akurgal 1993a, 78 vd., Şek.69b) gövde alt bitiminin kareye yakın bir forma sahip olmasıyla Batı Anadolu’dan en yakın örnekler olarak tespit edilebilmekle birlikte tamamlama çizimlerinden başlık gövdelerinin eliptik forma sahip oldukları görülmektedir.

48 Akurgal 1993a, 78 vd., Şek.67-72. 49 Akurgal 1993b, Fig.14a-c, 36c. 50 Clarke 1886, 1 vd., Fig.1-2; Wesenberg 1971, 74 vd., Abb.158-9; Betancourt 1977, 63 vd.,

Pl.41. 51 Wesenberg 1971, 74 vd., Abb.166-7; Betancourt 1977, 82 vd., Pl.49. 52 Samos’tan bronz obje (Buschor 1933, 22; Akurgal 1962, 378, Fig.27), Samos (Buschor 1957,

3, Bei.2) ve Atina’dan antefiksler (Vlassopoulou 1990, Cat.13, 25-27). 53 Radt 1970, 251-255. 54 Wesenberg 1971, 68-9, Taf.130-1, Betancourt 1977, 47, Pl.65; Wright 1992, Ill.283;

Karageorghis 1978, 365-7, Fig.10. 55 Radt 1970, 244-6, 265 vd.; Karageorghis 1978, 368. 56 Wesenberg 1971, 64-5, Abb.127-8; Betancourt 1977, 27, Pl.4-6.

Page 15: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

11

kurulabilmesi bu etkileşimin daha geniş boyutlu olabileceğine işaret etmektedir.

Radt57 tarafından genel gelişim ve paralel örneklerin yanı sıra Pers kralı Harpagos’un Karia seferi temel alınarak başlığın MÖ 545-540 sonrasına tarihlenebileceği önerilmiştir. Betancourt58 tarafından yapılan değerlendirmelerde ise MÖ 6. yy. ikinci yarısı gibi geniş bir tarih aralığı kabul edilmiştir. Yukarıda yapılan değerlendirmelerin gösterdiği üzere mimari açıdan bakıldığında her iki önerinin de kabul edilebilir olduğu anlaşılmaktadır. Daha kesin tarihlendirme için Radt tarafından yapıldığı gibi ait olduğu yapı ve yerleşimin tarihsel gelişimine bakmak gerekmektedir. Bu noktada Karia’daki Pers tahribatı ile ilgili kesin bir veri bulunmaması Radt tarafından yapılan tarihlendirmenin tam olarak kabul edilmesini engellemektedir. Bu nedenle daha kesin veriler elde edilene değin mevcut veriler ışığında başlığın MÖ 6. yy. ortasından sonrasına muhtemelen de üçüncü çeyreği içine tarihlendirilmesi daha uygun gözükmektedir59.

Nu. : AB.2 Levha Nu. : 3.1-3, 4.1-2 Buluntu Yeri : Alazeytin, 30 numaralı yapı Sergilendiği Yer : Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi,

orta bahçe, Env.Nu. 2252 Ölçüler : Gen. 1.06 m, Alt Gen. 62.5 cm, Yük. 53 cm, Der. 25 cm

(Tamlama yapıldığında cephe genişliği 1.51 m, taşıyıcı üst düzlem genişliği ise 1.05 m olarak hesaplanabilmektedir.)

Malzeme : Yerel koyu gri sert kireçtaşı Yayın : Radt 1970, 237-255, 258-259, Abb.22, Taf.40.4-5, 41.1-2;

Betancourt 1977, 51-53, 137, Fig.17, Pl.30-31; Radt 1978, 332 vd., Pl.93-94.

Radt tarafından Halikarnassos yarımadasında yürütülmüş olan yüzey araştırmaları sırasında Alazeytin’de yer alan antik adı bilinmeyen yerleşimde AB.1 ile aynı alanda tespit edilmiştir. Volütleri kırılmış olan başlığın gövdesinde sadece yan kısımlarda kırılma görülür. Başlığın diğerine göre daha iyi korunmuş olan gövde kenarına ait volütün küçük bir parçası ele geçmiştir. Başlık cepheleri oldukça aşınmış olduğu için bezemelerin orijinalinde daha keskin hatlara sahip olduğu anlaşılmaktadır.

AB.1 ile aynı şekilde ön cephesi tamamen arka cephesinin ise sadece volüt kısımları bezenmiş olan başlık yükseklik, derinlik ve alt bitim ölçüleriyle de AB.1 ile benzerlik göstermektedir. Bununla birlikte hesaplanabilen tamlama ölçüleri cephe genişliğinin yaklaşık 20 cm, üst taşıyıcı düzlem genişliğinin de 6 cm daha fazla olduğunu gösterir.

Başlığın cephe ve yanlarında alt kısımda yer alan kabaca işlenilmiş geçiş bölümü (Levha 3.1, 4.1) AB.1’e göre daha iyi korunmuştur ve düz bant

57 Radt 1970, 258-259. 58 Betancourt 1977, 51-53. 59 Yapı bazındaki değerlendirmeler için bk. Bölüm II.1.1

Page 16: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

12

biçimli formu ile geçiş bölümü muhtemelen AB.1 ile aynıdır. Başlık yüksekliğince diyagonal yükselen ve kenarlarda iki dönüş yaparak volütleri sınırlandıran bantlar iki yandan hafif çukurlaştırılmış yarım daire formundadır, ancak AB.1’den farklı olarak volüt ön cephede yuvarlak formlu ve üstü düz bitimli bir göze sahiptir. Volütlerle gövde birleşiminde yer alan damla biçimli volüt dolgu bezeği (Levha 4.1) AB.1 ile aynı formda olmakla birlikte daha kötü korunmuştur. İki başlık arasındaki en önemli fark ise cephedeki büyük kalp biçimli olarak tanımlanan bezektir (Levha 3.1, 4.1). Diyagonal volüt bantları arasında altta üçgen form verecek şekilde başlayan sarmallar üstte içe doğru dönerek kalp formu alacak şekilde birleşmektedir. Sarmalların üst birleşimleri altında ise aşağıya doğru bakan 5 yapraklı küçük bir asılmış palmet bulunmaktadır. Pek çok örnekte60 karşılaşılan anthemion altındaki spiral çiftinin küçük bir bölümü olarak kabul edilebilir. Sarmallar ile üst gövde bitimi arasındaki boş alan ise bu alana uygun olarak eğik biçimlendirilmiş damla formlu bir çanaktan çıkan 3 yapraklı palmetler ile doldurulmuştur.

Başlığın arka cephesinde (Levha 3.2, 4.2) sadece volütler ve gövde üst köşesinde volütün sınırını belirleyen bantlar işlenilmiştir. Arka cephe volütü AB.1’den farklı olarak ön cephe volütü ile aynı formda biçimlendirilmiştir. Volütün tam korunmamış olması sebebiyle göz bulunup bulunmadığı ise anlaşılamamaktadır. Bezenmemiş olan başlık gövdesi ise sivri uçlu murçla kabaca düz yüzey haline getirilmiştir.

Başlık polsteri (Levha 3.3) AB.1’den farklı olarak içbükey bir forma sahiptir ve aşağıya doğru daralmaz. Bolteus bandı da yuvarlak bir formdadır. Herhangi bir bağlayıcı yuvası bulunmayan başlığın üst yüzeyi (Levha 3.3, 4.1) yine volüt seviyesinden 1 cm yükseklik gösteren taşıyıcı düzlem olarak sivri uçlu murçla kabaca işlenilmiştir.

Aynı ölçülere ve genel düzenlemeye sahip olmasıyla başlığın hem işlev hem de düzenlenişi için AB.1 numaralı başlık için yapılan değerlendirmeler geçerli olmaktadır. Başlıklar arasındaki en önemli fark olan kalp biçimli olarak tanımlanan cephe bezeğinin ise tam paraleli bulunmamakla birlikte kıyaslanabilir uygulamalar mevcuttur. Aiol gelenekteki örneklerden ilki Larisa’dan MÖ 550-525 arasına tarihlendirilen Aiol başlıktır61 (Levha 4.3). Başlık cephesinin alt kısmında yer alan kalp ya da kalkan şeklinde biçimlendirilmiş olan bezeme tam benzerlik göstermemekle birlikte bu uygulama için önemli bir örnektir. Kıbrıs’tan Aiol stildeki mezar stelleri ve Proto-Aiol olarak tanımlanan başlıklar62 (Levha 4.4) da bu kapsamda kıyaslanabilecek örneklerdir. MÖ 6. yy.a tarihlenen bu örneklerde volütlerin üst bölümünde birbiri içine yerleştirilmiş, içe doğru dönerek kalp formuna yakın bir form veren sarmallar yine tam olarak kıyaslanamamakla birlikte kullanımın çeşitliği için verilebilecek örneklerdir. Samos’tan MÖ 6. yy. son çeyreğine verilen mezar stellerinde63 volütlerin üst birleşiminde yer alan palmetlerin çanak düzenlemesi de benzer kabul edilebilir. Bezemenin en yakın 60 Paralel örnekler için bk. SB.1-2, 5. 61 Boehlau-Schefold 1940, 142-3, Pl.19.a; Wesenberg 1971, 74 vd., Abb.152-4; Betancourt

1977, 73 vd., Pl.42. 62 Betancourt 1977, 37, Fig.9; Wright 1992, Ill.285.1-4, 286, 287.1-4 63 Buschor 1933, 34-36, Nr.V.1-3, Bei.XIII-XIV.

Page 17: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

13

örnekleri olarak Samos64 (Levha 25.1) ve Milas (SB.5) (Levha 30-31) sütun boyunlarında anthemion altında yer alan spiral çifti üst bölümü gösterilebilir.

Radt65 tarafından 1 numaralı başlıkla aynı şekilde MÖ 545-540 sonrasına tarihlenen başlıktaki biçimsel zenginliğin daha genç ve yaratıcı bir taş ustasının varlığı ile açıklanabileceği belirtilmiştir. Buna destek olarak da kalp biçimli bezeğin bezeme alanına yerleştirilmesinde, bezek ve volütlerin düzenlenmesindeki asimetrik işçilik gösterilmiştir. Başlıklar karşılaştırıldığında bu tip bir yargının uygun olabileceği anlaşılmakla birlikte, kesin bir veri olmadığı için sadece bir olasılık olarak kalmaktadır. Başlık, Betancourt66 tarafından da AB.1 ile aynı şekilde daha geniş bir tarih aralığı olan MÖ 6. yy. ikinci yarısına tarihlendirilmiştir. Bununla birlikte AB.1 için yukarıda belirtildiği gibi Radt tarafından önerilen Pers istilası sonrası yani MÖ 545-540 civarı için kesin bir veri bilinmemektedir ve Betancourt tarafından verilen tarih aralığı ise oldukça geniştir. Tüm veriler bir araya getirildiğinde her iki başlığın da aynı döneme verilebileceği, ancak bunun büyük bir olasılıkla MÖ 6. yy. ortasından sonrası olabileceği anlaşılmaktadır. Bu nedenle AB.1 ile aynı şekilde AB.2’nin de MÖ 6. yy. ortasından sonrasına, muhtemelen de üçüncü çeyreği içine, tarihlendirilmesi uygun gözükmektedir67.

Nu. : AB.3 Levha Nu. : 5.1-4, 6.1-3 Buluntu Yeri : Alazeytin, 31 numaralı yapı Sergilendiği Yer : Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi,

orta bahçe, Env.Nu. 3582 Ölçüler : Cephe Gen. 98 cm, alt Gen. 50.3 cm, üst Gen. 61 cm, Yük.

53 cm, Der. 20 cm Malzeme : Yerel koyu gri sert kireç taşı Yayın : Paton-Myres 1896, 199-200, Fig.2; Radt 1970, 255-259,

258-259, Abb.24, Taf.41.3-5, 42.1; Betancourt 1977, 53-55, 137, Fig.19.b, Pl.32-34; Radt 1978, 332 vd., Pl.95-6.

İlk olarak Paton ve Myres tarafından Alazeytin’de görülerek küçük bir resmi (Levha 5.1) yayınlanmış olan pilaster başlık daha sonra Radt tarafından alt kısmı eksik ve 3 parçaya ayrılmış halde yeniden bulunmuştur (Levha 5.2). Gövde alt kısmı eksik olan başlık yoğun aşınmaya uğramış olmakla birlikte cephe genişliğince korunmuştur ve sadece bir volütün yan köşesi kırıktır.

Dikdörtgen formlu bir gövdeye sahip başlıkta cepheler oyularak oluşturulmuş yiv biçimli bantlarla düzenlenmiştir ve bu sayede dışbükey bir görünüme kavuşmuştur. Başlığın her iki cephe yüzeyi de ince uçlu murç ile işlenilmiştir, ancak aşınmaya bağlı olarak murç izleri büyük oranda kaybolmuştur. Başlık üst yüzeyinde ve polsterde murç izleri yoğun olarak görülebilmektedir. Başlık üst yüzeyinde bağlayıcı yuvası bulunmamaktadır.

64 Gruben 2001, 361, Abb.271. 65 Radt 1970, 240-241, 251 vd. 66 Betancourt 1977, 51 vd. 67 Yapı bazındaki değerlendirmeler için bk. Bölüm II.1.1

Page 18: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

14

Başlığın ilk cephesinde (Levha 5.2-3) volütler alt bitim hizasında tek, ortada volüt gözleri hizasında ise çift bant ile birbirine bağlanmaktadır. Kanalis bandı işlevi gören bu bantlardan üstte yer alan çifte bandın üst kısmında başlayan volütler 2,5 dönüş yaparak ortada büyük birer volüt gözü oluşturmaktadır. Volütler arasında yer alan cephe bezeği ise çanak ve orta yaprağı zorlukla incelenebilen üç yapraklı bir palmetten oluşmaktadır. İlk iki başlıktan farklı olarak her iki cephesi de bezenmiş olmakla birlikte başlığın diğer cephesinde (Levha 5.4, 6.3) bezemeler ya korunma durumuyla ya da orijinal düzenlemeye bağlı olarak daha az belirtilmiş bir görünüme sahiptir. Kanalis bandı işlevi gören bantların belirtilmediği bu cephede üstte yer alan cephe bezeği de oldukça belirsizdir. Bununla birlikte görülebilen çok az iz diğer cephedeki palmet bezemesinin kopyası olabileceğine işaret etmektedir. Radt tarafından da bu cephedeki farklığın tamamen aşınmaya mı bağlı olduğu yoksa orijinalinde boya ile desteklenmiş daha detaysız bir işçilik mi bulunduğu tespit edilememiştir. Paton ve Myres tarafından yayınlanmış olan resim de bu cepheye aittir ve volütler arasında bezeme görülmemektedir (Levha 5.1).

Hafif içbükey bir form verilmiş olan polsterler (Levha 6.2-3) bezenmemiş ve üst yüzeyin devamı olacak şekilde sivri uçlu murçla kabaca işlenilmiştir.

Başlığın alt bölümü şu an kırık olmakla birlikte Paton ve Myres tarafından yayınlan resim (Levha 5.1) dikdörtgen formlu başlık alt bitiminin yukarıya doğru daralan bir forma sahip olduğunu göstermektedir. Paton ve Myres tarafından detaylı bilgi verilmeksizin başlığın antalar arasında duran iki dikme üzerinde yer aldığı ve yan yüzünün cepheye baktığı belirtilmiştir. Radt ve Betancourt’un da aynı şekilde, antalar arasında yukarıya doğru incelen dikme üzerinde yer alan pilaster başlık olduğunu belirtmesi bu düşüncenin kabul edilebilir olduğuna işaret etmektedir. Ancak kullanım için paralel bir örnek bilinmemektedir.

Dörtgen alt bitimli pilaster başlık formu ile AB.1-2 ve onlarla kıyasladığımız Kıbrıs ve Yakın Doğu örnekleri ile paralellik göstermekle birlikte kanalis bandı düzenlemesi bu örneklerden farklıdır. Bu düzenlemeye verilebilecek ilk örnekler Bayraklı Athena Tapınağının MÖ 600 civarına tarihlendirilen başlıklarıdır68. Bu başlıklar kanalis bandı işlevi taşımış düz bantlar bulunmasıyla kıyaslanabilmekle birlikte volütlerin birbirinden bağımsız biçimlendirilmiş olmaları ile farklık göstermektedir. Kanalis bandı ve volüt düzenlemesinin en yakın paraleli ise Atina akropolisinde ele geçmiş MÖ 550-525 arasına tarihlendirilen boyalı bir başlıktır69 (Levha 7.1). Volüt biçimlendirilişi ve kanalis bandı yanı sıra cephe bezeği olarak kullanılan 3 yapraklı palmet bezeğiyle de yakın paralellik göstermektedir. Aşağıda değerlendirilecek olan Datça-Körmen’de bulunmuş Aiol başlık (AB.6) (Levha 8) bir diğer yakın paralel olarak tespit edilmektedir. Volüt biçimlendirilişi ile farklı olmakla birlikte kanalis bandının iki farklı bantla belirtilmiş olması ve cephe bezeği bulunmasıyla paralellik kurmak mümkündür. Sadece kanalis

68 Akurgal 1993a, 78 vd., Şek.67a-b, 68b, 69a-b. 69 Trowbridge 1888, 24, Fig.2; Durm 1910, Abb.284; Betancourt 1977, 103, Pl.56-59.

Page 19: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

15

bandı biçimlendirilişine bakıldığında ise MÖ 5. yy. başlarına tarihlendirilen Samos’tan bir mezar steli70 ile Megalopolis71, Paros72 ve Thera’dan73 (Levha 7.2) akroter örnekleriyle kıyaslanması mümkündür. Bu paralel örnekler ışığında kanalis bandı düzenlemesinin MÖ 6. yy. ikinci yarısına işaret ettiği söylenebilmektedir. Bezemenin kabartma yerine oyulmuş yivler kullanılarak oluşturulması çok fazla örnekte karşılaşılmamakla birlikte Larisa’dan MÖ 550-525 yıllarına tarihlendirilen Aiol başlıklar74 ile kıyaslanabilmektedir.

Radt75 tarafından 1 ve 2 numaralı başlıklara göre biraz daha geçe MÖ 540 sonrasına tarihlenebileceği önerilmiş olan başlık, Betancourt76 tarafından ise MÖ 6. yy. ikinci yarısına ait olarak tanımlanmıştır. Bununla birlikte yukarıda değerlendirildiği gibi başlığın genel düzenlemesine verilebilen paralel örnekler ve özellikle Larisa başlıkları ışığında AB.1 ve AB.2 ile aynı dönemden yani MÖ 6. yy. ortasından sonraya muhtemelen üçüncü çeyrek içine tarihlendirmek mümkün gözükmektedir.

Nu. : AB.4 Levha Nu. : 7.3-6 Buluntu Yeri : Alazeytin, 31 numaralı yapı Sergilendiği Yer : Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi, orta

bahçe, Env.Nu. 3583 Ölçüler : Gen. 54 cm, Yük. 55 cm, Der. 19 cm Malzeme : Yerel koyu gri sert kireç taşı Yayın : Paton-Myres 1896, 199-200; Radt 1970, 255-259, Abb.24,

Taf.42.2; Betancourt 1977, 53-55, 137, Fig.19.b, Pl.35; Radt 1978, 332 vd., Pl.96.18.

Radt tarafından Alazeytin 31 numaralı yapıda AB.3 ile birlikte bulunmuş olan Aiol pilaster başlık parçası yaklaşık aynı ölçülere sahip olup muhtemelen aynı formda bir başlığın sol volüt kısmına aittir (Levha 7.5).

Tüm kenarları kırık olan başlık parçası (Levha 7.3-6) AB.3 ile kıyaslandığında genel düzenleme açısından aynı olmakla birlikte en dış volüt bandının kenarları çukurlaştırılmış yarım daire formlu oluşu ve volütleri birleştiren tek bant bulunuşu ile farklılık göstermektedir. AB.1 ve AB.2 için geçerli olduğu gibi aynı yapıda bulunmuş iki farklı başlıkta farklı biçimlendirilmelerin görülüyor olması ilgi çekici bir özelliktir.

Tarihlendirme için yeterli kriter bulunmamakla birlikte AB.3 ile göstermiş olduğu benzerlik ve aynı yapıda ele geçmiş olması sonucunda aynı şekilde MÖ 550-525 arasına tarihlendirilmesi mümkündür.

70 Buschor 1933, 43-46, Bei.XV.2 71 Buschor 1933, 45, Bei.XV.3 72 Buschor 1933, 45, Bei.XVI.1 73 Buschor 1933, 45, Bei.XVI.2 74 Boehlau-Schefold 1940, 142-3, Pl.19, 22, 30, 41; Wesenberg 1971, 74 vd., Abb.152-4;

Betancourt 1977, 73 vd., Pl.42, 46. 75 Radt 1970, 255 vd. 76 Betancourt 1977, 53-55.

Page 20: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

16

Nu. : AB.5 Levha Nu. : 8.1-4 Buluntu Yeri : Datça-Körmen Sergilendiği Yer : - Ölçüler : Yük. 46.5 cm, Der. 40 cm Malzeme : Kireçtaşı (?) Yayın : Bean-Cook 1952, 178-179, 188, Fig.4, Pl.38.e; Boardman

1959, 209; Radt 1970, 246, n.41; Betancourt 1977, 50, n.4.

Datça yarımadasının kuzey yakasında yer alan Körmen Limanı civarında Karaköy yakınında bir camii duvarında devşirme olarak kullanılmış olan Aiol başlık Bean ve Cook tarafından tespit edilmiştir. Malzemesi sadece taş olarak tanımlanmış olan blok kireçtaşından yapılmıştır. Başlığın sol volüt kenarları kırılmış ve volüt başlangıcına kadar yüzey tıraşlanarak üzerine bir sınır yazıtı kazınmıştır (Levha 8.1-2). İlk tespit edildiği dönemde başlığın sadece alt köşesinde ve volüt kenarlarında aşınmalar mevcuttur, günümüzde volüt üst köşesi kırık ve eksiktir.

Bir duvar içinde yer alması (Levha 8.1-3) sebebiyle arka cephesi incelenememekle birlikte arka cephenin bezemesiz olduğu aktarılmıştır. Başlık ön cephesinin ise her iki yanında volüt bulunduğu muhtemeldir (Levha 8.3). Cephenin korunmuş olan kenarında diyagonal yükselen kalp veya kalkan formu veren çift volüt görülmektedir. Uçları göz oluşturacak şekilde düzenlenmiş olan volüt iç ve dış bantları devamlı form göstererek üst üste binmiş iki volüt oluşturmaktadır. Bu volütler ise küçük bir düz bant ve ok biçimli köşeli bir yaprak bezeğiyle birleşmektedir. Başlık kenarında yer alan volüt çiftleri ise ortada kanalis bandı işlevi gören iki adet bant ile birleşmektedir. Bu bantlar üzerinde ise cephe bezeği olarak başlık üst bitimine değin uzanan köşeli hatlı bir lotus kullanılmıştır. Başlık üst bitimi (Levha 8.1-2) polster kenarında 2 cm yükseklik farkı yaratan taşıyıcı bir düzlem olarak şekillendirilmiştir. Başlığın alt yüzeyi de dikdörtgen formda düz bir birleşim yüzeyine sahiptir. Polster bezemesiz bırakılmıştır (Levha 8.2-3).

Pilaster başlık olarak tanımlanmakla birlikte Bean ve Cook77 tarafından bir stel bitimi olabileceği de belirtilmiş olan başlık daha sonra Boardman78 tarafından Aiol pilaster başlığı olarak tanımlanmıştır. Betancourt79 tarafından ise Aiol geleneğiyle bağlantılı bezeme içeren bir mezar steli olduğu belirtilerek çalışmasına dâhil edilmemiştir. Bununla birlikte, 40 cm derinliğe80 sahip başlığın özellikle üst ve alt birleşim yüzeylerinin varlığı, arka yüzün bezenmemiş olması ve üst bitimdeki yükselti,

77 Bean-Cook 1952, 178-179. 78 Boardman 1959, 209. 79 Betancourt 1977, 50, n.4. 80 40 cm derinliği Samos ve Sardeis mezar stellerindeki 4-20 cm arasında değişen derinlik

ölçüleriyle (Buschor 1933, 22 vd.; Ratté 1994a, 593 vd.) kıyaslandığında stel olamayacağını göstermektedir. Ancak yukarıda değerlendirilen 1-4 numaralı başlıklarda da 20-25 cm civarında derinlik ölçülerinin görülmesi bu ölçünün tek başına tanımlamada kullanılamayacağına işaret etmektedir.

Page 21: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

17

başlığın taşıyıcı bir işlevi bulunduğuna işaret eder niteliktedir. Bu nedenle her ne kadar kesin olarak söylenemese de Alazeytin başlıkları ile benzer formda bir pilaster başlık olduğu büyük olasılık olarak kabul edilebilmektedir.

Başlığın cephesinde yer alan yazıt, öncelikle başlığın kullanımdan kalkmasından sonra farklı bir alana taşınarak üzerine sınır yazıtı kazınmış olduğunu göstermesiyle önem taşımaktadır. Liman sınırı ibaresini taşıyan yazıt Cook tarafından yazı stiline göre MÖ 4. yy.a tarihlendirilmiştir ve başlık tarihi için bir üst sınır oluşturmaktadır.

Başlıkta üst üste iki volüt bulunmasına benzerlik gösteren tek örnek olarak Larisa’dan MÖ 550-525 arasına tarihlendirilen Aiol başlık81 (Levha 4.3) tespit edilmektedir. Larisa başlığı büyük volütlerin altında daha küçük ikinci volüte sahip olmasıyla kıyaslanabilmesinin yanı sıra gövde ortasında yer alan kalp biçimli bezeme tam benzerlik göstermektedir. Ayrıca yine volüt olarak işlev görmemekle birlikte yukarıda değerlendirilen 2 numaralı Alazeytin başlığındaki kalp biçimli bezeme ve onunla karşılaştırdığımız Kıbrıs’tan Aiol stildeki mezar stelleri ve Proto-Aiol olarak tanımlanan başlıklar82 da (Levha 4.4) bu kapsamda kıyaslanabilecek örneklerdir. MÖ 6. yy.a tarihlenen bu Kıbrıs örneklerinde üst bölümdeki birbiri içine yerleştirilmiş sarmallar içe doğru dönerek kalp formu vermesiyle kıyaslanabilmektedir. Son olarak ise yine yukarıda değinildiği gibi bu bezeme sütun boyunlarında (SB.1-2, 5) (Levha 25, 31) sıklıkla karşılaşılan dikey S-spiral çiftleri ile kıyaslanabilmektedir. Bu S-spiral çiftlerinin yarısı dikkate alındığında aralarındaki dolgu bezekleri ile aynı forma sahip olduğunu söylemek mümkündür. Çift banttan oluşan kanalis bandı düzenlemesi yukarıda değerlendirilen AB.3 ve AB.4 ile onlarla kıyaslanan Bayraklı başlıkları83, Atina84 başlığı (Levha 7.1), Samos’tan bir mezar steli85, Megalopolis86, Paros87 ve Thera’dan88 (Levha 7.2) akroter örnekleriyle benzerlik göstermektedir. Böylece, tam paraleli olmamakla birlikte MÖ 6. yy. ikinci yarısında benzer uygulamaların görüldüğü anlaşılmaktadır.

Cephe bezeği olarak kullanılmış lotus bezeği Aiol başlık örneklerinde nadiren karşımıza çıkar ve genelde palmet kullanılmaktadır. Form olarak benzerlik göstermemekle birlikte kıyaslanabilen tek örnek olarak Samos’tan MÖ 530 civarına verilen üst üste iki volüt kullanılmış bir mezar steli89 tespit edilmektedir. Ayrıca, Yakın Doğu ve Kıbrıs örneklerinde90 (Levha 2.3-4) volütlerin kenar uzantısı dikkate alınmadığında başlıkların lotus formuna sahip olmaları bu kullanımın kökeni hakkında ipucu verir niteliktedir.

81 Boehlau-Schefold 1940, 142-3, Pl.19.a; Wesenberg 1971, 74 vd., Abb.152-4; Betancourt

1977, Fig.34, Pl.42 82 Betancourt 1977, 37, Fig.9; Wright 1992, Ill.285.1-4, 286, 287.1-4. 83 Akurgal 1993a, 78 vd., Şek.67a-b, 68b, 69a-b. 84 Trowbridge 1888, 24, Fig.2; Durm 1910, Abb.284; Betancourt 1977, 103, Pl.56-59. 85 Buschor 1933, 43-46, Bei.XV.2 86 Buschor 1933, 45, Bei.XV.3 87 Buschor 1933, 45, Bei.XVI.1 88 Buschor 1933, 45, Bei.XVI.2 89 Buschor 1933, 30, Abb.4, Bei.X.2. 90 İlgili kaynakça için bk. AB.2

Page 22: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

18

Daha önce kesin olarak tarihlendirilmemiş olan başlık Bean ve Cook tarafından Erken Arkaik döneme ait olarak tanımlanmıştır. Boardman ise MÖ 5. yy. örneklerinden bahsederken bu başlığı bir Hellen kentindeki doğu örneklerine en yakın örnek olarak tanımlamıştır. Radt tarafından Erken Arkaik örnekler arasında sayılan başlık Betancourt tarafından ise sadece Arkaik döneme ait olarak tanımlanmıştır. Ancak yukarıda yapılan değerlendirmeler Datça başlığının MÖ 6. yy. ikinci yarısı ve muhtemelen de son çeyreğine tarihlenebileceğine işaret etmektedir.

Nu. : AB.6 Levha Nu. : 9.1-2 Buluntu Yeri : Euromos Sergilendiği Yer : - Ölçüler : Gen. 1.40 m, Yük. 80 cm, Der. 40

cm91 Malzeme : Kireçtaşı Yayın : Serdaroğlu 1982, 352, Abb.5.

Euromos’ta bulunmuş başlığın yayınlanan iki resminden (Levha 9.1-2) anlaşıldığı kadarıyla altı düz bitime sahip pilaster başlık formuna sahiptir. Alt kısmı kırık olmakla birlikte orijinalinde düz bir bitime sahip olduğu anlaşılan başlığın bir kenarında volüt korunmuşken, diğer kenar kırıktır. Mevcut volütün de alt kısmı kırıktır. Başlık üst yüzeyinde başlayan geniş düz bir bant halindeki bolteus bandı daralarak polster alt kısmına uzanmaktadır (Levha 9.2). Kenarların kazınması ile oluşturulmuş olan bu bant polstere hafif içbükey bir form kazandırmıştır. Yarım daire formlu bantlarla sınırlanan volüt, başlık yüzeyinden çok az yükselti yapmaktadır. Başlığın cephesinde ince uçlu murç izleri yoğun olarak görülmektedir, üst yüzeydeki murç izleri ise cepheye göre daha kalındır.

Serdaroğlu tarafından başlığın Monodendri Poseidon altarı (Levha 78.3) örneğinde olduğu gibi bir altara ait olabileceği belirtilmekle birlikte başlığın formu altarlardan bilinen formdan farklılık göstermektedir. Başlık gövdesinin alt bitiminin köşeli formu, cephenin tam perdahlanmamış olması, zıvana yuvası bulunmayışı ve bolteus bandı ile form olarak kıyaslanabilecek örnekler olarak yukarıda incelenen AB.1, AB.2 ve AB.5 numaralı pilaster başlıklar (Levha 1-4, 8) gösterilebilmektedir. Özellikle polsterdeki geniş bant bezemesi AB.2 ve AB.7 (Levha 3.3, 10) ile paralellik gösterir. Bu benzerlikler yardımıyla başlığın Aiol pilaster başlık olarak tanımlanması mümkün gözükmektedir. Serdaroğlu tarafından Anadolu’nun MÖ 5. yy. yapı faaliyeti anlatılırken tanıtılmış olan başlık tarihlendirilmemiştir. Yukarıda değinildiği gibi başlığın tarihlendirilmesi için kullanılabilecek veriler sınırlı olmakla birlikte tespit edilebilen paralellikler, MÖ 6. yy. ikinci yarısına işaret etmektedir.

91 Arazide yapılan incelemelere rağmen tarafımızca tespit edilememiş olan başlık için resimdeki

ölçek 50 cm. olarak kabul edilmiş ve tamlama yapıldığında genişliğin yaklaşık olarak 1.60 m olabileceği hesaplanmıştır.

Page 23: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

19

Nu. : AB.7

Levha Nu. : 10.1-7 Buluntu Yeri : Bodrum Sergilendiği Yer : Bodrum Sualtı Arkeoloji

Müzesi Ölçüler : Blok Gen. 18 cm, Volüt

Gen. 16 cm, Yük. 25 cm, Der. 60 cm, Malzeme : Kireçtaşı Yayın : Radt 1996, 307 vd., Abb.1-7.

Radt tarafından Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesinde tespit edilen bloğun Bodrum içerisinde ele geçmiş olduğu tahmin edilmekle birlikte kesin buluntu yeri ve durumu hakkında bilgi bulunmamaktadır. Köşelerdeki aşınmalar ve arka köşedeki küçük kırık haricinde oldukça iyi korunmuş olan blok, ön cephesinde volüt çıkıntısı bulunan dikdörtgen bir forma sahiptir. Bloğun arka cephesinde (Levha 10.6) yer alan kenar bantları ile desteklenmiş yarım daire formunda bir girintinin iç yüzeyi oldukça iyi perdahlanmıştır ve altta da blok gövdesinden 2 cm yukarda yer alır. Bloğun yan cephelerden birisi detaylı olarak ince uçlu murçla işlenilmişken (Levha 10.2) diğer yan cephe (Levha 10.1) ön yandaki küçük bir bölüm haricinde kabaca biçimlendirilmiştir. Blok alt yüzeyinde (Levha 10.3) volüt kısmı ince murç, arka dar cephe biraz daha kalın ve gövde orta kısmı iri murçla işlenilmiştir. Blok üst yüzeyinde (Levha 10.4) ise volüt kısmı ince, gövde kısmı iri murçla işlenilmiştir. Blokta herhangi bir bağlayıcı yuvası bulunmamaktadır.

Blok ön cephesinde yer alan volüt (Levha 10.1-2) üst yüzeyden 10 cm aşağıda başlar ve 21 cm yüksekliğe sahiptir. Volüt göz ekseninden itibaren 5 cm’lik bölüm bloğun alt kısmına uzanmaktadır. Volüt blok cephesinin de tam ortasında yer almaz ve kabaca işlenilmiş yan cepheden 2 cm dışa yerleştirilmiştir. Polster (Levha 10.3-5) aşağı doğru incelen üçgen formlu geniş bir bantla bezenmiştir. Volüt alt kısmında biten bu bandın kenarları kazınarak yapılmıştır ve dış kenarlardan ortaya doğru eğim artarak, polstere içbükey bir form kazandırmaktadır. Daha ince işlenilmiş yan cepheye ait volütte (Levha 10.2) kazıma ile verilmiş olan bant tek bir dönüş yaparak birbirine bağlanır ve ortada banttan bağımsız büyük bir volüt gözü bulunur. Diğer volüt yüzü (Levha 10.1) değinildiği gibi daha detaysızdır ve yine kazıma ile belirtilmiş olan bant içe doğru bükülmesiyle tam bir volüt formuna sahiptir ve volüt gözü bulunmamaktadır. Bloğun üst ve altta düz birleşim yüzeyleri bulunmasına rağmen zıvana yuvası olmayışı, üst ve altta birleşim yüzeylerinin kabaca işlenilmesi ve yan cephelerden birisinin tam olarak bezenmeyişi tek cephesi görülebilir şekilde duvarda yer almış olduğuna işaret etmektedir. Arka dar cephedeki yarım daire şekilli girinti ise Radt tarafından doğru bir biçimde belirlendiği gibi ahşap kapı direğinin yuvası olmalıdır (Levha 10.7). Böylece bloğun kapı konsolu olarak kullanılmış olduğu kesin olarak anlaşılmaktadır. Konsol bloğunun tam bir paraleli bilinmemekle birlikte işlev olarak yukarıda değerlendirilen AB.1 ve AB.2 (Levha 1-4) ile kıyaslanması mümkündür. Arka yüzlerinde gövde kısımları işlenilmemiş olan Alazeytin başlıklarının kapı üst bitiminde yer almış oldukları ve MÖ 9-6. yy. arasından örneklerin tespit edilebildiği yukarıda değerlendirilmiştir. İşlev

Page 24: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

20

olarak göstermiş olduğu benzerliğin yanı sıra, bolteus bant düzenlemesi ve volüt yüzlerinin farklı biçimlendirilişi AB.1 ile kıyaslanabilen özelliklerdir.

Radt tarafından bloğun tarihlendirilebilmesi için kullanılabilecek kıstaslar olarak Alazeytin örnekleri ile göstermiş olduğu benzerlikler, blok yüzeylerinin çok iyi perdahlanmamış olması, zıvana yuvası ve anathyrose bulunmayışıyla bölgedeki MÖ 4. yy. mimarisinden92 farklı oluşu gösterilmiştir. Alazeytin örnekleri ile kıyaslandığında blok yüzeylerinin daha detaylı bir işçiliğe sahip olması konsol bloğunun Alazeytin örneklerine göre biraz daha geçe tarihlenebileceğine işaret olarak kabul edilmiştir. Ancak, Alazeytin başlıklarında kullanılan sert gri kireç taşının Bodrum örneğindeki normal kireçtaşına nazaran daha zor işleneceği ve görüntünün de farklı olacağı dikkate alınmalıdır. Radt93 tarafından Alazeytin başlıklarına göre biraz daha geçe tarihlenebileceği önerilen bloğun kesin tarihi için elde veri bulunmamakla birlikte, Alazeytin başlıklarıyla yaklaşık aynı döneme ve daha geniş bir aralıkla MÖ 6. yy. ikinci yarısına tarihlenebileceği önermek mümkündür.

Nu. : AB.8 Levha Nu. : - Buluntu Yeri : Pedasa, Athena Kutsal Alanı Sergilendiği Yer : Pedasa Kazı Evi Deposu Ölçüler : - Malzeme : Yerel kireçtaşı Yayın :

Bodrum yarımadasında Konacık beldesi yakınında yer alan Pedasa antik kenti 2009 yılı kazı çalışmaları sırasında bir tarla duvarında devşirme olarak kullanılmış halde ele geçen başlık kazı ekibi tarafından yayına hazırlanmaktadır. MÖ 6. yy ilk yarısına tarihlendirilebilen başlığın alt bitiminde İon Kymationu kullanılması ile ünik bir özellik göstermektedir ve Aiol başlıkların gelişimi hakkında oldukça önemli bir elemandır.

Nu. : AB.9 Levha Nu. : - Buluntu Yeri : Bodrum, Sazköy Sergilendiği Yer : Bodrum, Sazköy Ölçüler : - Malzeme : Yerel kireçtaşı Yayın :

Mumcular Beldesi Sazköy Köyü girişinde yer alan mezarlıkta yer alan devşirme malzemeler arasında tespit edilen Aiol başlık yayına hazırlanmaktadır. AB.1 ile gösterdiği yakın benzerlik ve iyi korunmuş oluşu önemli bir örnek olduğuna işaret etmektedir.

92 Pedersen 1994a, 11 vd.; Pedersen 2001, 97 vd.; Pedersen 2004c, 409 vd. 93 Radt 1996, 310-311.

Page 25: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

21

I.2: İON YAPI ELEMANLARI

I.2.1: KAİDELER (SPEİRALAR)

Nu. : K.1 Levha Nu. : 11.1-2, 13.1-2 Buluntu Yeri : Bodrum Kalesi (?) Sergilendiği Yer : Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi, Gölcük

Kütük Batığı Salonu Ölçüler : Yük: 15.9 cm Malzeme : Kaliteli beyaz mermer Yayın : Pedersen 1994a, 29, Fig.25; Hellner 2002, 177.

Fransız kulesi alt kısmında Gölcük Kütük Batığı Salonu iç duvarında devşirme olarak kullanılmış olan speira, yapı içinde bulunması sayesinde köşelerdeki küçük kırılmalar haricinde oldukça iyi korunmuştur. Aşağıda incelenecek olan K.2 ile tamamen aynı malzeme ve profile sahip olmakla birlikte K.2’nin yüksekliği 2.7 cm daha fazladır. İki speira arasındaki bir diğer fark ise üst yüzeyin biçimlendirilişinde tespit edilmektedir. K.2’de 18 cm genişliğinde iyi perdahlanmış birleşim yüzeyi görülürken bu örnekte 10 cm’dir ve anathyrose de sivri uçlu murç yerine ince tarakla şekillendirilmiştir (Levha 11.1). Duvar içinde bulunması sebebiyle çapı hesaplanamayan speira 2 numaralı speira ile aynı çap ölçüsünde tamamlanmıştır94 (Levha 13.1). Her iki speira örneği değinildiği gibi aynı malzemeden yapılmıştır ve profilleri arasında da fark bulunmamaktadır (Levha 13.1-2). Bu nedenle değerlendirmeler ve tarih önerisi aşağıda K.2 ile birlikte yapılacaktır95.

Nu. : K.2 Levha Nu. : 12.1-3, 13.1-2 Buluntu Yeri : Bodrum Kalesi (?) Sergilendiği Yer : Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi. Gölcük Kütük Batığı

Salonu. Ölçüler : Alt Çap: 87 cm, Üst çap: 83 cm, Yük. 18.6 cm Üst yüzey zıvana yuvası: 3.5 x 3.5 x 2 cm, alt yüzey

zıvana yuvası (yaklaşık) 20 x 20 x 10 cm Malzeme : Kaliteli beyaz mermer Yayın : Pedersen 1994a, 29, Fig.26; Pedersen 1999, 328, Fig.10;

Hellner 2002, 177. Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesinde korunan Samos tipi İon sütun

kaidesine ait speiranın envanter numarası olmaması sebebiyle buluntu yeri hakkında bilgi bulunmamaktadır. Bununla birlikte yukarıda değerlendirilen 94 Speiranın Pedersen tarafından yayına hazırlanması sebebiyle üzerinde tarafımızca yeterli

çalışma yapılamamıştır ve Pedersen tarafından hazırlanan profil çizimleri ve tarafımızca alınan bazı ölçümler kullanılmıştır.

95 Speiraların yükseklik farkına rağmen aynı yapıya ait olabilecekleri hakkındaki değerlendirme için bk. Bölüm II.1.3

Page 26: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

22

K.1’in Fransız Kulesi alt duvarında devşirme kullanılmış olması, bu kaidelerin Bodrum kökenli ve büyük olasılıkla da Fransız kulesi yakınında bir alanda bulunmuş olduklarını akla getirmektedir. Speiranın daha önceden açık havada sergilenmesi sebebiyle alt ve üst köşeleri oldukça aşınmıştır, küçük bir kenar bölümü de kırıktır (Levha 12.1-2).

İçbükey bir forma sahip olan speiranın (Levha 12.3, 13.1) üst çapı alt çapa göre 4 cm’lik bir azalma göstermektedir. 5 adet yiv ve bunları ayıran köşeli hatlara sahip 4 adet astragalden oluşan speiranın alt ve üst kenarları üçgen bir forma sahip olup yivli alanla bağlantısı hafif basık ince bir bantla sağlanmıştır. Speira üst kenarı bitimi üst yüzeyle aynı hizada iken alt kenar bitiminin köşesi hafif yukarı kalkık şekilde biçimlendirilmiştir. Speira alt yüzey orta kısmında yer alan yaklaşık 20 x 20 x 10 cm ölçüye sahip geniş dörtgen zıvana yuvası yeterli derecede incelenememiştir96. Speiradaki tahribat sebebiyle alt yüzeydeki anathyrose net olarak incelenememektedir ve murç izleri de oldukça siliktir. Üst yüzey daha iyi korunmuştur ve ortada bulunan 3,5 cm ölçülü kare zıvana yuvasını 20 cm genişliğinde ince uçlu murç ile hafifçe çukurlaştırılmış anathyrose ve 18 cm genişliğinde iyi perdahlanmış düz birleşim alanı çevrelemektedir. Speira alt yüzeyinde bulunan geniş dörtgen yuvanın97 orijinal düzenlemenin bir parçası olarak ahşap zıvana için açılmış olması büyük olasılıktır98. Yapılarda ahşabın daha sağlam bir bağlayıcılık işlevi taşıyabilmesi için zıvana yuvalarının büyük boyutlu yapılmış oldukları bilinmektedir99 ve Delos’tan MÖ 6. yy.a tarihlenen farklı boyutlarda dörtgen zıvana yuvalarına sahip torus ve speiralar100 (Levha 14.5-6) bu uygulamanın en yakın örnekleri olarak gösterilebilir. Ancak, bu yuvanın işlevinin kesin olarak belirlenmesini sağlayacak bir veri tespit edilememiştir.

Halikarnassos speiralarının buluntu yerleri ve ait olabilecekleri yapı kesin olarak bilinmemektedir101. Bu nedenle tarihlendirme için paralel örnekler ile yapılacak karşılaştırmalar en önemli unsur olmaktadır. Bu noktada öncelikle kıyaslanabilir örneklerin bir araya getirilmesi gereklidir. Bilinen örnekler üzerinde yapılan incelemede ise gelişim aşamasındaki örnekler102 hariç tutulduğunda çok az sayıda örneğin103 Samos tipi sütun kaidesi olarak 96 Daha önceden üstünde ağır bir metal çapa bulunması sebebiyle, son sergi halinde ise alt

yüzey görülemediği için incelenememiştir. 97 Aşağıda incelenecek bir İon başlığında (İB.5) ve müzedeki daha geç döneme ait bir diğer İon

başlığında (Levha 48.1) geniş dörtgen yuvalar görülmektedir. Ahşap kullanımıyla bağlantılı olmakla birlikte başlıklardaki yuvaların üst ve alt yüzey arasında uzanması speiradan farklık göstermektedir.

98 Bu yuvanın daha sonraki devşirme kullanımla veya tamiratlarla bağlantılı olabileceği akla gelmekle birlikte bu tip kullanım için bilinen bir örnek tespit edilmediğinden bu olasılıklar tarafımızca değerlendirme dışı tutulmuştur.

99 Ahşap zıvana kullanımı hakkında bk. Martin 1965, 280 vd.; Bingöl 2004, 94-95. 100 Fraisse-Llinas 1995, 129, 278-279, Fig.310-313. 101 Ait olabileceği yapı bazındaki değerlendirmeler için bk. Bölüm II.1.3 102 Wesenberg 1971, 117-119; Hellner 2002, 170 vd. 103 Naukratis Apollon, MÖ 570-60 (Wesenberg 1971, 118, Abb.241; Hellner 2002, 187-189),

Samos Hera 1. dipteros, MÖ 570-530 (Wesenberg 1971, 118, Abb.237-239), Samos Hera 2. dipteros, MÖ 530 sonrası (Hellner 2002, 1 vd., Taf.124), Samos’tan adak sütunları, MÖ 6. yy. ikinci yarısı (Wesenberg 1971, 119, Nr.8, 19, 20, Abb.254-255) Khios Phanai, MÖ 6. yy. ikinci yarısı (Boardman 1959, 173-176, Fig.2; Wesenberg 1971, 119, Abb.242; Hellner 2002, 190-192, Abb.21), Syracusa, MÖ 510 (Gentili 1967, 61 vd., Fig.7-9; Hellner 2002, 193-196,

Page 27: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

23

tanımlanabildiği ortaya çıkmaktadır. Samos Hera Tapınağı 2. dipteros sütun kaideleri üzerine yapılan tez çalışmasında104 tarihlendirme için kullanılabilecek en kesin kıstaslar olarak üst çapın alt çapa göre daralması ve yiv alanının derinliğindeki artış tespit edilmiştir. Speira profillerinin karşılaştırma çiziminde (Levha 13.2) ve Samos speiralarının gruplandırma çiziminde (Levha 14.1) bu gelişim kesin olarak görülmektedir. Speiraların yüksekliğindeki artış ve yiv sayılarındaki azalma da bir tarihsel belirteç olarak görülmekle birlikte, tüm örneklerde aynı biçimde tespit edilmiyor oluşları nedeniyle kesin veri olarak kullanılmaları mümkün olmamaktadır105.

Bu veriler ışığında Halikarnassos speirasının tarihlendirilmesi için speira profillerinin karşılaştırılması dışında bir yöntem bulunmadığını söylemek mümkün olmaktadır. Bu nedenle tarihlendirilmiş örneklerle Halikarnassos speirasının profillerinin karşılaştırıldığı bir çizim (Levha 13.2) hazırlanmıştır106. Bu çizim sonucunda Halikarnassos speirası ile en yakın formun Samos Pythagoreion’da ele geçmiş iki adet speiraya107 ait olduğu tespit edilmektedir. MÖ 4. yy. sonlarına tarihlendirilmiş olan bu speiralardan her ikisi de aynı forma sahiptir ve sadece birisinin çizimi (Levha 14.3) yayınlanmıştır. Halikarnassos speirası ile hem üst ve alt çaplar arasındaki daralma hem de yiv alanının derinliği ile büyük oranda benzerlik göstermekle birlikte bu speiraların tarihlendirilmesinde kıstas alınan unsurların bilinmeyişi tarih önerisine şüpheyle bakılmasına neden olmaktadır. Kıyaslanabilir bir diğer örnek ise yine MÖ 4. yy. sonlarına tarihlendirilmiş olan Knidos’taki propylon yapısına ait speiradır108 (Levha 13.4). Speira çiziminde bantlar belirtilmemiş olmakla birlikte profil Halikarnassos örneği ile büyük benzerlik göstermektedir. Bununla birlikte aynı döneme MÖ 4. yy. sonlarına verilmiş olan Samos Hera Tapınağı 11-13 numaralı grup speiralarda her iki örnekten de farklı olarak alt ve üst çap arasında fazla bir fark olmayışı (Levha 14.1) karşılaştırma yapmayı güçleştirmektedir. Samos Hera Tapınağı örneklerine

Taf.153.1) Myus, MÖ 500 sonrası (Shoe 1936, Taf.LXXI, Nr.25; Boardman 1959, 259, n.1; Wesenberg 1971, 119, Nr. 8; Hellner 2002, 184-186, Abb.20) Metapontum D, MÖ 5. yy. ilk çeyreği (Mertens 1979, 103 vd, Abb.2; Hellner 2002, 182-183, Taf.153.1), Locroi Marasá, MÖ 470 (Petersen 1890, 188, Abb.7; Gullini 1980, 59 vd. Taf.10; Costabile 1997, 26 vd., Taf.XII.b, XXIII.d; Hellner 2002, 178-181, Taf.153.1), Caulonia, MÖ 460 civarı (Costabile 1997, 77, Tavola Caulonai VII), Halikarnassos Türkkuyusu, MÖ 4. yy. ortaları (Pedersen 1988a, 359 vd., Fig.4, 7; Pedersen 1994a, 29, Fig.23), Delos, MÖ 4. yy. sonları (Wesenberg 1971, 118, Abb.240; Fraisse-Llinas 1995, 279, Abb.315; Hellner 2002, 172-176, Abb.19), Knidos, MÖ 4. yy. sonları (Love 1972, 69-70, Ill.6; Rumscheid 1994, 301, 321, Taf.58.3; Bankel 1999, 127, Fig.6.4), Samos Pythagoreion, MÖ 4. yy. sonu (Hellner 2002, 157, 186, Taf.153.2).

104 Hellner (2002, 30 vd.) tarafından yapılan tez çalışmasında speiralarda 13 farklı grup MÖ 530, MÖ 500 sonrası ve MÖ 4. yy. son çeyreği olarak 3 farklı yapı evresine ayrılmışlardır.

105 Wesenberg (1971, 125) tarafından oluşturulan tabloda yükseklik ve çap oranı MÖ 6. yy. içine tarihlendirilmiş örneklerde azalma göstermekle birlikte bu tablodaki örneklerin tarihlendirilmesinde kesinlik bulunmamaktadır. Bu nedenle oranlama sistemi Halikarnassos speiralarının tarihlendirilmesinde değerlendirme dışı tutulmuştur.

106 Çizimde profillerin karşılaştırması amacı güdüldüğü için tüm speiralar eş yükseltiye getirilmiş ve orijinal örnekler gri renkte K.2 profili ise çizgi halinde verilmiştir.

107 Hellner 2002, 157, 186, Taf.153.2. 108 Love 1972, 69-70, Ill.6; Rumscheid 1994, 301, 321, Taf.58.3; Bankel 1999, 127, Fig.6.4.

Bankel tarafından yayınlanmış çizimde speira profili doğru verilmekle birlikte bantların dörtgen formu belirtilmemiştir. Love tarafından yayınlanan çizim ise oldukça detaysızdır.

Page 28: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

24

(Levha 14.1) bakıldığında, MÖ 500 sonrasına tarihlendirilmiş olan 7-10109 ve MÖ 4. yy. sonlarına verilmiş olan 11-13 numaralı grup110 speiraların formları arasında sadece çok küçük bir derinlik farkı bulunduğu görülmektedir. Bu durum aynı yapının farklı yapım evrelerinde her ne kadar bir gelişim görülse de belli bir ekolün takip edilmesi ile bağlantılı olmalıdır. Samos Pythagoreion ve Knidos örneklerinde ise formu belirleyen etken belli değildir ve muhtemelen her iki örnek de Samos Hera Tapınağı temel alınarak biçimlendirilmiştir. Bu da speira formlarında kronolojik gelişime çok fazla bağlı kalınmamış olabileceği olasılığını ortaya koymaktadır.

Halikarnassos örneğinde 5 adet yiv bulunuşu ile kıyaslanabilecek tek örnek Myus’ta ele geçmiş olan speiradır111 (Levha 13.2). Genel düzenleme açısından Halikarnassos speirası ile büyük benzerlik görülmekle birlikte üst çapın daralma oranının ve yiv alanı derinliğinin daha az oluşu ile farklıdır. Herhangi bir yapıyla bağdaştırılmamış olan Myus112 örneği ilk olarak Shoe113 tarafından MÖ 6. yy. içine tarihlendirilmiştir. Hellner tarafından ise yiv sayısındaki farklılık haricinde form açısından en yakın örnekler olarak Samos 2.dipterosa ait 7-10 numaralı speira grupları (Levha 14.1-2) tespit edilmiş ve bu grup speiraların MÖ 5. yy. başından sonraya tarihlenmeleri sebebiyle Myus örneğinin de en erken MÖ 500 sonrasına tarihlenebileceği önerilmiştir114.

Daha önce detaylı olarak yayınlanmamakla birlikte Pedersen115 tarafından speiraların Samos etkisinde yapılmış olduğu ve Geç Arkaik-Erken Klasik döneme tarihlenebileceği önerilmiştir. Resim üzerinden inceleme yapan Hellner116 ise Pedersen tarafından yapılan bu öneriyi tekrarlamıştır. Yukarıda değinildiği gibi form olarak Halikarnassos speirasının paralelleri MÖ 4. yy. sonlarına işaret etmekle birlikte yiv sayısı bakımından Myus ve dolayısıyla Samos speiralarıyla göstermiş olduğu benzerlik daha erkene ait olabileceğine işaret eden bir unsurdur. Daha kesin bir tarih önerisi için ait olabileceği yapı bazındaki değerlendirilmeler117 gerekli olmakla birlikte Halikarnassos speiralarının MÖ 5. yy. başlarından sonrasına belki de yüzyıl ortasına tarihlenebileceği düşüncesindeyiz.

109 Hellner 2002, 16, 72–81, 127–130, Taf.42–50, 124. 110 Hellner 2002, 82-92, 127–130, Taf.51-58, 124. 111 Shoe 1936, 180, Nr.25, Taf.LXXI; Boardman 1959, 259, n.1; Wesenberg 1971, 119, Nr. 8;

Hellner 2002, 184-186, Abb.20. 112 1896 yılında Wiegand tarafından Myus kalesinde devşirme olarak kullanılmış olarak ele

geçtiği bildirilen kaide parçasının Samos örnekleriyle karışmış olabileceği düşünülmekle birlikte Samos’tan paralel örnek bilinmemektedir. (Hellner 2002, 184)

113 Shoe 1936, 180. 114 Hellner 2002, 186. 115 Pedersen 1994a, 29; Pedersen 1999, 328. 116 Hellner 2002, 177. 117 bk. Bölüm II.1.3

Page 29: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

25

I.2.2 TAMBURLAR

Nu. : T.1 (1-28)

Levha Nu. : 15.1-2, 16.1-4, 17.1-4, 18.1-5, 19.1

Buluntu Yeri : Bodrum Kalesi (?) Sergilendiği Yer : Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi İtalyan Kulesi batı ve

güney duvarları ile orta bahçe civarı. Ölçüler118 : 1-14: - 15-18: Çap 59-61 cm, zıvana yuvası (yaklaşık) 10 x 10 x 5

cm 19: - 20: - 21: Çap 64 cm, Yük. 70 cm, zıvana yuvası 10.5 x 10.5 x 5

cm 22: Çap 62 cm, Yük. 70 cm, zıvana yuvası 11.5 x 11.5 x 5

cm 23: Çap 62 cm, Yük. 72 cm, zıvana yuvası 10 x 10 x 6 cm 24: Çap 64 cm, Yük. 70 cm, 25: Çap 60 cm, Yük. 52 cm, zıvana yuvası 9 x 10 x 5 cm 26: Çap 60 cm, Yük. 56 cm 27: Çap 62 cm, Yük. 15 cm 28: Çap 70 cm, Yük. 30 cm, zıvana yuvası 10 x 10 cm Malzeme : Kaliteli beyaz mermer Yayın : Pedersen 1994a, 30, Fig.30; Pedersen 1999, 327, Fig.9.

Bodrum Kalesinin en yüksek noktası olan Fransız kulesinin alt tarafında yoğun olarak görülen kaliteli beyaz mermerden yivsiz tamburların buluntu yeri hakkında bilgi bulunmamaktadır. Toplam 28 adet tamburdan 19 adedi Fransız Kulesinin alt kısmında yer alan İtalyan kulesinin batı ve güney duvarlarında devşirme yapı malzemesi olarak kullanılmıştır. Diğer 9 adet tambur ise İtalyan kulesinin batı kesiminde bahçede dağınık halde sergilenmektedir. Kalenin diğer bölümlerinde ve duvarlarında bu tamburların tespit edilmemesi ve Bodrum içinden de paralel örneklerin bilinmemesi tamburların şu an bulundukları civarda bir yapıya ait oldukları düşüncesini uyandırmaktadır119.

1-14 numaralı tamburlar (Levha 15.1) İtalyan Kulesi batı duvarında devşirme olarak kullanılmıştır. Yüksekte yer aldıkları için ölçülemeyen tamburların yaklaşık aynı ölçüde oldukları izlenebilmektedir. Diklemesine yerleştirilmiş oldukları için sadece birleşim yüzeyleri görülebilen 14 adet tamburdan 2 tanesi (soldan sayıldığında üstten 2. ve 3. tamburlar) daha derin işlenilmiş orta kesim ve daha küçük zıvana yuvalarına sahip olmasıyla farklılık göstermekle birlikte hem çap uyumu hem de yivsiz olmalarıyla diğer

118 Pedersen tarafından kapsamlı yayına hazırlanan mimari elemanlar üzerinde detaylı ölçüm ve

çizim çalışmaları gerçekleştirilmemiştir. 119 Pedersen 1994a, 30; ait olabilecekleri yapıyla ilgili değerlendirmeler için bk. Bölüm II.1.3

Page 30: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

26

örneklerle paralellik taşımaktadırlar. Bu iki örnekteki farklılığın sütundaki konumlarıyla bağlantılı olabileceği muhtemeldir. Diğer 12 örnek ise ortak bir düzenlemeyle, ortadaki kare zıvana yuvasını çevreleyen sivri uçlu murç ile hafifçe çukurlaştırılmış anathyrose ve oldukça iyi perdahlanmış birleşim yüzeyine sahiptir.

15-18 numaralı tamburlar (Levha 15.2, 19.1) İtalyan Kulesi güney duvarında devşirme kullanılmış haldedir. Tamburlar hem yüksekte yer almaları hem de ağaç arkasında kalmaları sebebiyle ölçülememekle birlikte daha önce ölçülmüş120 olan tamburların çapları 59-61 cm arasında değişmektedir. Zıvana yuvaları 10 cm civarında değişen kare forma sahip olup derinlikleri 5 cm civarındadır. Birleşim yüzeyi genişliği ise 11-13 cm arasında değişmektedir. Tamburlar diğer örneklere nazaran daha kuytuda yer almaları sebebiyle küçük kırılmalar haricinde oldukça iyi korunmuştur. Bu nedenle birleşim yüzeylerinin işçilikleri daha detaylı olarak incelenebilmektedir. Oldukça iyi işlenilmiş olan anathyrose, mevcut izlerden anlaşıldığına göre önce ince uçlu tarak ile hafifçe çukurlaştırılmış, tarak izinin başlangıcından 3 cm içerde ise sivri uçlu murç ile işlenilmiştir. Tamburun ağırlık merkezinde yer alan kare zıvana yuvası da sivri uçlu murçla yapılmıştır.

19 numaralı tambur (Levha 16.1) İtalyan Kulesi güney teras duvarının batı cephesinde devşirme kullanılmıştır. Oldukça yüksekte yer alması sebebiyle incelenemeyen tambur merkezde yer alan kare zıvana yuvası ve anathyrose ile diğer örnekler ile paralellik göstermektedir.

20 numaralı tambur (Levha 16.2) İtalyan Kulesinin hemen altında yer alan ofislerin ön kısmındaki bahçede bulunmaktadır. Yoğun bitki örtüsü altında bulunan tambur yanına yaklaşılamadığı için ölçülememiştir. Diğer örneklerle aynı birleşim yüzeyi tekniğine sahiptir.

21 numaralı tambur (Levha 16.3) yine ofislerin ön kısmındaki bahçede sergilenmektedir. Üst kenarda küçük bir bölümü kırık olan tambur diğer örneklerle aynı birleşim yüzeyi tekniğine sahip olmakla birlikte dışarıda sergilenmesine bağlı olarak tambur birleşim yüzeyi oldukça aşınmıştır. Çapı 64 cm olan tamburun yüksekliği 70 cm’dir. Tambur ağırlık merkezinde yer alan kare zıvana yuvası 10.5 cm kenar ölçüsüne ve 5 cm derinliğe sahiptir.

22 numaralı tambur (Levha 16.4, 18.5) da ofislerin ön kısmındaki bahçede bulunmaktadır. Banklar arasında masa işlevi gören tamburun açıkta bulunmasına bağlı olarak üst birleşim yüzeyi oldukça aşınmıştır. Diğer örneklerde görülen birleşim yüzeyi tekniğine sahip olduğu görülen tamburun gövdesinde Arapça yazıya benzeyen kazımalar bulunmaktadır. Tamburun çapı 62 cm, yüksekliği 70 cm’dir. 11.5 cm ölçülü kare zıvana yuvası 5 cm derinliğe sahiptir.

23 numaralı tambur (Levha 17.1) İtalyan kulesinin alt kesiminde yer alan orta bahçede şapel yanındaki merdiven kenarında sergilenmektedir. Açıkta korunması ve muhtemelen ziyaretçilerin yoğun temasları sebebiyle üst birleşim yüzeyi oldukça aşınmıştır. Sivri uçlu murçla işlenilmiş sütun gövdesi

120 Pedersen 1999, 327.

Page 31: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

27

diğer örneklere kıyasla daha kaba bir düzenlemeye sahiptir. Alt yan kısmında küçük bir bölümü kırık olan tamburun gövde orta kesiminde muhtemelen sonraki kullanımlarla bağlantılı küçük bir oyuk bulunmaktadır. Tamburun çapı 62 cm, yüksekliği 72 cm’dir. Tambur ağırlık merkezinde yer alan 10 cm kenar ölçülü kare zıvana yuvası 6 cm derinliğe sahiptir.

24 numaralı tambur (Levha 17.2) İtalyan Kulesinin hemen altında yer alan ofislerin ön kısmındaki bahçede bulunmaktadır. Üst bölümü oldukça aşınmış olan tamburda sivri uçlu murç izleri görülmekle birlikte anathyrose tam olarak incelenememektedir. Ayrıca diğer örneklerden farklı olarak zıvana yuvası bulunmaz. En önemli farklılık ise tambur üst (veya alt) kesiminde yivsiz bölümden ince bir bantla geçilen alanda bıçak ağzı setle birbirinden ayrılan 11 cm genişliğinde toplam 18 adet yivin 8 cm’lik başlangıç kısmının bulunmasıdır. Bu farklılıklara karşın 64 cm çap ve 70 cm yükseklik ölçüsü ve alt bölümün yivsiz oluşu ile diğer örnekler ile benzerlik göstermesi, bu tamburun da diğer örnekler ile aynı grup içerisinde değerlendirilmesini mümkün kılmaktadır. Yivli bölümün bulunuşu tamburun yapıda farklı bir bölümde yer almış olabileceği, farklı tamirat evresi veya daha sonraki farklı kullanımlar ile açıklanabilir.

25 numaralı tambur (Levha 17.3-4) İtalyan kulesinin alt kesiminde yer alan orta bahçede Camii yanındaki merdiven kenarında sergilenmektedir. Tamburun çapı 60 cm ve yüksekliği 52 cm’dir. Alt kısmı kırık olan tamburun üst yüzeyinde 9x10 cm ölçülü zıvana yuvası ve oldukça aşınmış olmakla birlikte diğer örnekler ile benzerlik gösteren birleşim yüzeyi bulunmaktadır. Tambur üst (veya alt) yan yüzeyinde 3 cm’lik alanda bir bant halinde yapılmış hafif çukur silme 24 numaralı tamburda yivlerin hemen altında görülen silme ile benzerlik göstermektedir. Bu nedenle yiv başlangıcı olabileceği düşünülebilir.

26 numaralı tambur (Levha 18.1-2) orta bahçe üst kısmında İtalyan kulesinin hemen alt kesiminde bulunmaktadır. Salonunun ön tarafında sergilenen tamburun çapı 60 cm, yüksekliği 56 cm’dir. Dış yüzeyi oldukça kaba olan tamburun ortasında boylamasına uzanan 30 cm çaplı düz yüzeyli yuvarlak bir oyuk bulunmaktadır. Kuyu bileziği işlevi taşıdığı görülmekle birlikte ölçüleri yardımıyla tamburun orijinalinde diğer örnekler ile aynı düzenlemeye sahip olabileceği düşünülebilmektedir. Aşağıda incelenecek 27 numaralı tambur parçasının dış yüzeyinin kabaca bırakılmasına karşın zıvana yuvası bulunması bu tambur grubunda bazı örneklerin yarım bırakılmış olabileceğine işaret etmektedir.

27 numaralı tambur parçası (Levha 18.3) orta bahçe üst kısmında İtalyan kulesinin hemen altında Cam Salonu ön tarafında yer almaktadır. Yarım bırakılmış olduğuna işaret eden kabaca tıraşlanılmış bir dış yüzeye sahip olan tamburun bir yanı ve alt kısmı kırıktır. 70 cm çap ve 30 cm yüksekliğe sahip tamburun oldukça aşınmış üst yüzey ortasında yer alan 10 cm kenar ölçülü kare zıvana yuvası harç ile dolmuş haldedir.

28 numaralı tambur parçası (Levha 18.4) yine Cam Salonu ön tarafında yer almaktadır. Alt ve üst yüzeyleri ile yan kısmı kırık olan tambur

Page 32: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

28

62 cm çap ölçüsü ve tambur yüzeyi ile diğer örnekler ile paralellik göstermektedir.

Tambur ve parçaları bir arada değerlendirildiğinde hepsinin kaliteli beyaz mermerden olması, yivsiz olmaları ve birleşim yüzeylerinde görülen teknik özellikler ortak bir gruba ait olduklarına işaret etmektedir. Tamburlardan ölçülebilen örneklerde görülen 59-70 cm arasında değişen çap ve 70-72 cm arasında değişen yükseklik121 ölçüleri yaklaşık aynı ölçülere sahip olduklarını göstermektedir. Ölçülemeyen örneklerde ise ufak farklılıklar haricinde ölçülerin birbirine oldukça yakın oldukları gözlemlenmektedir. Tamburlarda görülen en önemli ortak özellik olarak birleşim yüzeylerinde kullanılan teknik (Levha 18.5, 19.1) dikkat çekmektedir. Zıvana yuvası bulunmayan 25 numaralı örnek haricinde tüm tamburların ağırlık merkezinde 9-11.5 cm arasında değişen genişlikte 5-6 cm derinliğe sahip kare zıvana yuvaları bulunmaktadır. İyi korunmuş örneklerde görüldüğü üzere zıvana yuvaları sivri uçlu murç kullanılarak şekillendirilmiştir. Zıvana yuvasının çevresini yaklaşık 10 cm genişliğinde çevreleyen anathyrose iyi korunmuş örneklerdeki mevcut izlerden anlaşıldığına göre öncelikle ince uçlu bir tarak yardımıyla belirlenmiş ve daha sonra kenarda ince bir bölüm haricinde sivri uçlu murç ile çukurlaştırılmıştır. Tambur dış kenarında ise 10 cm civarında genişliğe sahip oldukça iyi perdahlanmış birleşim yüzeyi bulunur. Değinilen bu ortak özelikler yardımıyla tespit edilebilen toplam 28 adet tambur arasında istisnai özelliklere sahip örnekler de bulunmaktadır. 26 (Levha 18.1-2) ve 28 numaralı (Levha 18.4) örneklerde tambur yüzeylerinin kabaca bırakılmış olması farklılık göstermekle birlikte malzeme ve ölçü benzerliği sayesinde diğer örneklerle paralellik kurmak mümkün olmaktadır. Özellikle 28 numaralı tambur parçasında kare zıvana yuvasının bulunması bu görüşümüzü desteklemektedir. 24 numaralı örnek (Levha 17.2) ise üst (veya alt) bölümünde oldukça küçük bir alanda yiv başlangıcı122 bulunmasıyla en önemli farka sahiptir. Ancak, malzemesi ve ölçüleri ile diğer örneklerle uyum gösteren tamburun daha sonraki devşirme kullanımlarda veya farklı evreden tamiratlarda değişikliğe uğramış olabileceği büyük bir olasılık olarak belirtilebilir. Diğer örnekler ile tam benzerlik gösteren 25 numaralı tamburdaki (Levha 17.3-4) ince bir bant şeklindeki silme de bu görüşümüzü

121 Genellikle sütun yüksekliği için alt çapın 10 katı kabul edilse de erken döneme ait yüksekliği

kesin olarak tespit edilebilen tek örnek Naksos Oikosudur ve 1:13 gibi bir oran göstermektedir. (Boardman 1959, 176; Gruben 1963, 177 vd., Abb.47; Koenigs 1989, 291) Aynı oranlama Myus Dionysos Tapınağı için hesaplanan sütun yüksekliğinde de 1:13.5 olarak karşımıza çıkmaktadır (Weber 2002, 263-268, Abb.34). Her ne kadar Arkaik dönem sütunlarının ince bir forma sahip olduğu anlaşılsa da biraz daha geçe tarihlenebilecek Halikarnassos örnekleri için kesin olmamakla birlikte Samos Hera Tapınağında kullanılan (Gruben 1996, 74, Abb.17-18; Gruben 2001, Abb.261-262.) 1:10 oranı kabul edilebilir. Bu durumda sütunların 7 m civarında bir yüksekliğe sahip oldukları kabul edilebilir (bk. Bölüm II.1.3).

122 Yiv başlangıcı düzenlemesine verilebilecek örnekler olarak Delos Apollon (Martin 1965, Fig.318; Fraisse-Llinas 1995, 400, Fig.7-8; Gruben 1997, 376-8, Abb.57.), Atina Parthenon (Martin 1965, Pl.28), Zeus Stratos (Martin 1965, Fig.139) ve Rhamnous Nemesis (Pedersen 1991, 183, Fig.124) tapınaklarına ait yarım kalmış sütun tamburları gösterilebilir. Benzer örnekler genellikle yapının inşasının uzun sürmesi nedeniyle tamburların tamamlanmamış olmasıyla açıklanmaktadır.

Page 33: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

29

destekler niteliktedir. 24 numaralı tamburda yiv altında görülene benzemekle birlikte 25 numaralı tamburda yiv bulunmaması ve üst birleşim yüzeyindeki zıvana, tamburun farklı evre kullanımına ya da tamiratına ilişkin bir düzenlemeye sahip olabileceğine işaret etmektedir.

Tamburların buluntu durumu ve ait olabilecekleri yapıyla123 ilgili kesin bilgi bulunmaması tarih tespit edilmesini zorlaştırmaktadır. Tamburların birleşim yüzeyine bakıldığında en erken paralel örnekler olarak Syracusai Apollon Tapınağı124 (MÖ 510), Samos Hera Tapınağı 2. dipteros125 (MÖ 5. yy. başları), Delphi Atinalılar Stoası126 (MÖ 5. yy. ilk çeyreği) (Levha 19.2) ve Atina-Marathon anıtı127 (MÖ 480-450) (Levha 19.3) tespit edilmektedir. Ancak, MÖ 4. yy. yapıları olan Halikarnassos Maussolleion128 (Levha 19.4), Ephesos Artemis Tapınağı129 ve Belevi Mezar anıtına130 (Levha 19.5) ait tamburlarda da işçilik açısından fark göstermeyen aynı teknik düzenlemenin görülüyor olması kesin bir tarih tespit edilmesini zorlaştırmaktadır. Antik dönem mimarisinde yivsiz sütun tamburu kullanımına bakıldığında da farklı dönemlerden örnekler tespit edilebildiği görülmektedir. Erken örnekler olarak Syracusa Apollon Tapınağı131 (MÖ 510), Milet Mengerevtepe Tapınağı132 (MÖ 500), MÖ 5. yy. başlarına tarihlenen Samos Hera Tapınağı 2. dipteros evresi dış sütun dizisi133, Atina-Marathon’dan bir adak sütunu134 (MÖ 480-450) ile Khios Phanai ve Emporio’daki MÖ 5. yy. ikinci çeyreğine tarihlenen yivsiz tamburlar135 sayılabilmektedir. Bununla birlikte sonraki dönemlerde yivsiz sütun kullanımının136 devam etmesi tarihsel bir veri olarak kullanılmasını engellemektedir.

Bu değerlendirmeler ışığında Halikarnassos tamburlarının tek başlarına tarihlendirilmeleri için yeterli veri bulunmadığı, ancak paralellik gösteren örneklerin MÖ 5. yy. başlarından itibaren görüldüğü söylenebilmektedir. Bu değerlendirme daha önce Pedersen137 tarafından MÖ 5. yy. başlarına ait olabilecekleri önerisinin reddedilmesi için bir gerekçe bulunmadığına işaret etmekle birlikte ait olabileceği yapı ve yapıya ait olabilecek diğer elemanlarla birlikte değerlendirilmeksizin138 daha kesin bir tarih önerilmesi mümkün değildir.

123 Ait olabilecekleri yapı bazındaki değerlendirmeler için bk. Bölüm II.1.3 124 Gentili 1967, 73, Fig.14 vd.; Costabile 1997, 22, Tav.IIb2. 125 Reuther 1957, 25-26, Z43-44. 126 Amandry 1953, 15 vd., Pl.XXVI.7 127 Vanderpool 1966, 99, Pl.34.c-d. 128 Jeppesen 2002, 138 vd. 129 Bammer 1972a, 20, Abb.18, Taf.6.f. 130 Bammer 1972a, Taf.12.k; Hoepfner 1993, 116, Abb.7. 131 Gentili 1967,73-74, Fig.14-16; Costabile 1997, 22, Tav.IIb2. 132 Weber 1996, 85, Abb.3. 133 Gruben 2001, 359 vd., Abb.274. 134 Vanderpool 1966, 99, Pl.34.c-d. 135 Boardman 1959, 183; Boardman 1967, 72, Fig.42. 136 Didyma Apollon (Gruben 2001, 396-412, Abb.307) ve Sardeis Artemis (Gruben 2001, 42

vd., Abb.327) tapınaklarında görülen yivsiz sütunlar örnek gösterilebilir. 137 Pedersen 1994a, 30; Pedersen 1999, 327. 138 bk. Bölüm II.1.3

Page 34: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

30

Nu. : T.2 Levha Nu. : 20.1-3 Buluntu Yeri : Labraunda, Zeus Tapınağı 1.5 m doğusu Sergilendiği Yer : Labraunda Zeus Tapınağı stylobate güney

kenarı Ölçüler : Yük. 67 cm, Alt Çap: 70.5 cm Malzeme : Beyaz mermer Yayın : Westholm 1978, 544; Hellström-Thieme 1982, 41, D.53,

Fig.12, Pl.50.j.

Labraunda Zeus Tapınağı kazıları sırasında tapınağın 1.5 m doğusunda euthynteria seviyesinde bulunmuş olduğu aktarılan sütun tamburu oldukça tahrip olmuş durumdadır (Levha 20.1-3). Yüksekliği tam korunmuş olan tamburun alt çapı tamamlandığında139 72.5 cm olarak hesaplanmaktadır. En alt ya da üst tambur olduğuna işaret eden 1 cm’lik eğim gösteren apophyge üzerinde yiv başlangıcına değin olan 24.5 cm’lik düz bölümün 10 cm’lik kısmı korunmuştur. Yivler 5 cm genişlik ve 1.1 cm derinliğinde olup 1 cm genişliğinde setlerle birbirinden ayrılmışlardır. Yivlerden 18 adedi korunmuş olmakla birlikte tamlama yapıldığında tamburun 36 yive sahip olduğu tespit edilmektedir. Tamburun üst ve alt yüzeyinde 5 x 5 cm genişlik ve 5.3 cm derinlikte kare zıvana yuvaları bulunmaktadır, ancak kenarların kırılmış olması (Levha 20.3) sebebiyle birleşim yüzeyleri hakkında bilgi bulunmamaktadır.

Labraunda tamburunun bir yapıyla bağlantısız olarak bulunmuş olması sebebiyle tarihlemede kullanılabilecek en önemli unsurlar tamburun 36 adet yive sahip olması ve yivlerin bıçak sırtı setlerle ayrılmış olmasıdır. Sütun tamburlarının gelişimine bakıldığında Arkaik döneme ait bilinen tambur örnekleri140 ışığında erken dönem yiv sayılarının oldukça değişken olduğu

139 Hellström-Thieme 1982, 41: tambur çapı karşılıklı yivlerin iç kısımları arasında 66.5 cm

olarak hesaplanmmakla birlikte tarafımızca yiv derinliği ve apophyge eğimi de dahil edilmiştir.

140 Naksos Oikos (MÖ 580-550): 24, 28, 32 36 düz yivli (Gruben 1991, 69, Abb.12-13.); Delphi Naksoslular sphenksli sütunu (MÖ 570-550): 44 yiv (Amandry 1953, 15 vd.; Boardman 1959, 199); Naukratis Apollon (MÖ 570-560): bıçak ağzı setli 25 yiv (Petrie 1886, 12-13, Pl.III; Pryce 1928, 172, B.392, Fig.211; Dinsmoor 1973, 126); Samos Hera 1. dipteros (MÖ 560-550): bıçak ağzı setli 40 yiv (Buschor 1930, 30, Bei.XXXII.1; Amandry 1953, 15; Dinsmoor 1973, 125); Ephesos Artemis (MÖ 560-550): bıçak ağzı setli 40, 44, 48 yiv (Wilberg 1906, 234, Fig.204-5; Gruben 2001, 387 ve 400.); Myus Dionysos (MÖ 560): bıçak ağzı setli 32 yiv (Gruben 1963, 112, n.61; Akurgal 1995, 398; Weber 2002, 246-254, Abb.33); Aigina (MÖ 6. yy. ilk yarısı): 36 yiv (Amandry 1953, 17); Didyma Apollon (MÖ 550-540): düz 27 yiv, bıçak ağzı setli 32, 36 yiv (Gruben 1963, 108-117; Gruben 2001, 400; Schneider 1996, 79, Abb.4); Phokaia Athena (MÖ 530 civarı): 31, 33 düz yivli (Akurgal 1956, 36-37; Serdaroğlu 1967, 37; ); Samos Hera 2. dipteros (MÖ 530 sonrası): bıçak sırtı setli 36, 24 yiv (Gruben 2001, 361, 426); Magnesia Artemis (MÖ 6. yy. sonu-5. yy. başı): bıçak sırtı setli 32 yiv (Humann vd. 1904, 46-47, Abb.33; Boardman 1959, 184, n.4; Dinsmoor 1973, 136; Gruben 2001, 426); Syracusa Apollon Tapınağı (MÖ 510): bıçak ağzı setli 28 yiv, bıçak sırtı setli 32 yiv (Gentili 1967,73-74, Fig.14-16; Costabile 1997, 22, Tav.IIb.); Milet (MÖ 500): bıçak ağzı setli 30, 32 yiv (Koenigs 1979, 190, Abb.9, Taf.61.2; Koenigs 1986, 114); Khios (MÖ 5. yy. başı): çifte setli 28 yiv (Boardman 1959, 181-5, Pl.26e.); Metapontum D (MÖ 5. yy. ilk çeyreği): bıçak sırtı setli 20, 24, 32 yiv (Adamesteanu-Mertens 1975, 35.; Mertens 1979, 105, 107, n.3).

Page 35: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

31

görülmektedir. Bununla birlikte Arkaik dönem sonlarına doğru yiv sayılarının azaldığı ve bıçak sırtı set kullanımının geç Arkaik dönem itibarıyla görülmeye başladığı tespit edilebilmektedir. MÖ 5. yy. başlarından itibaren ise bıçak sırtı setle ayrılmış 24 adet yiv İon mimarisinde yaygın olarak kullanılmaya başlanılmıştır141. Bu evreden sonrasına ait çok sayıda yive sahip sütun tamburu örneği ise bilinmemektedir. Labraunda sütun tamburunda görülen 36 adet yivin paralel örnekleri olarak MÖ 6. yy. ortalarına tarihlendirilen Didyma Apollon Tapınağı tamburları142, Aigina’dan bir adak sütunu143 ve MÖ 530 sonrasına tarihlendirilen Samos Hera Tapınağı 2. dipteros 1. yapım evresine ait poros sütunlar144 tespit edilmektedir. Samos örnekleri bıçak sırtı set kullanılmış olmasıyla da Labraunda tamburu ile paralellik göstermektedir. Bıçak sırtı set kullanılan ikinci erken örnek ise MÖ 6. yy. sonlarına tarihlenen Magnesia Artemis Tapınağı arkaik evresine ait olarak tanımlanan 32 yivli tamburlardır145.

İlk olarak Westholm tarafından yayınlanmış olan tamburun Labraunda Zeus Tapınağının MÖ 5. yy.a ait olabilecek in antis evresi ile bağlantılı olabileceği belirtilmiştir146. Labraunda Zeus Tapınağının mimarisini yayınlayan Hellström ve Thieme147 ise Arkaik dönemde 36 yivli ve bıçak sırtı sete sahip sütun örneği bulunmadığı için tamburun in antis tapınakla bağlantılı olmadığı ve muhtemelen tapınak sonrasındaki evrede dikilmiş bir adak sütununa ait olduğunu belirtmişlerdir. Aynı görüşü sürdüren Thieme Labraunda’nın Arkaik mimari elemanlarını yayınladığı makalesinde bu tambura yer vermemiştir148. Ancak yukarıda belirtildiği gibi Labraunda sütun tamburu için MÖ 530 sonrasına tarihlendirilen Samos ve Magnesia örneklerinin belirleyici olduğu tespit edilebilmektedir. Ayrıca MÖ 5. yy. başından itibaren daha az sayıda yivin görülüyor olması bir üst sınır olarak belirlenmektedir. Böylece genel gelişim ve paralel örnekler ışığında Labraunda sütun tamburunun MÖ 6. yy. sonlarına tarihlendirilebileceğini önermek mümkün olmaktadır.

141 Lawrence 1957, 137; Dinsmoor 1973, 135; Lehmann-Spittle 1982, 92; Pedersen 1983, 92-

93; Gruben 2001, 361, 426. Bununla birlikte daha az yiv sayılı istisnai örnekler de bulunmaktadır. Örneğin; Ksanthos Nereidler anıtı 20 yiv (Fedak 1990, 68), Olympia Philippeion 22 (Dinsmoor 1973, 236) yive sahiptir.

142 Gruben 2001, 400. 143 Amandry 1953, 17. 144 Reuther 1957, 47, Z.32; Gruben 2001, 361, 426. 145 Boardman 1959, 184, n.4. (MÖ 6. yy. sonu); Dinsmoor 1973, 136. (MÖ 5. yy. başları);

Gruben 2001, 426 (MÖ 6. yy. sonu). 146 Westholm (1978, 544) kutsal alanda 36 yivli birkaç sütun tamburu parçası olduğunu

belirtmekle birlikte tarafımızca arazide yapılan yoğun araştırmalarda başka bir tambur örneği tespit edilmemiştir.

147 Hellström-Thieme 1982, 41, n.1. 148 Thieme 1993, 47 vd.

Page 36: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

32

I.2.3. SÜTUN BOYUNLARI149

Nu. : SB.1

Levha Nu. : 21.1-2 Buluntu Yeri : Bodrum (?) Sergilendiği Yer : ? Ölçüler : Alt çap: 55 cm, üst çap (resimden) 60 cm,

Yük. (resimden): 48 cm Malzeme : İnce damarlı mavi-beyaz mermer (?) Yayın : Pedersen 1994a, 29, Fig.28; Pedersen 1999, 327, Fig.7.

Aşağıda incelenecek SB.2 numaralı sütun boynunun tam bir benzeri Pedersen tarafından sadece resmi ve üst çap ölçüsü verilerek yayınlanmıştır. Bodrum’da görülmüş olduğu belirtilen sütun boynunun masa ayağı olarak kullanılmış olduğu150 aktarılmakla birlikte Bodrum’da nerede görüldüğü bilinmemektedir. Yayınlanmış olan tek resim üzerinden yapılan çizim ve alt çap ölçüsünün bilinmesi sayesinde sütun boynunun 48 cm yüksekliğe sahip olduğu belirlenebilmektedir. Her iki boyun arasındaki tek fark da bu yüksekliktir ve SB.2 numaralı boynun alt kısmının kırık olması sebebiyle bu sütun boynunun orijinal yüksekliğine daha yakın olduğu düşünülebilir. Sütun boynunun yayınlanmış resminden bezeme ve yivlerinin daha fazla aşınmış olmasına rağmen üst bitimin daha iyi korunduğu gözlenmektedir. Böylece apophyge ve bezemesiz astragalden oluşan üst bitim net olarak anlaşılabilmektedir. Yine resimden yapılan incelemede palmet dizisinden oluşan bezeme şeması ve yivler üzerindeki konumlandırılmasının SB.2 ile tamamen aynı olduğu görülmektedir. Böylece yükseklik haricinde 2 numaralı örnek ile tamamen aynı olduğu anlaşılan sütun boynunun büyük bir olasılıkla aynı dönemden ve aynı yapıdan olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle aşağıda yapılacak değerlendirmeler her iki boyun için de geçerlidir.

Nu. : SB.2 Levha Nu. : 22.1-2, 23.1-2 Buluntu Yeri : Bodrum Sergilendiği Yer : Bodrum, Kızılhisarlı Mustafa Paşa Camii. Ölçüler : Alt Çap: 55 cm, Üst Çap (tamlama): 60 cm, Yük. 34 cm Malzeme : İnce damarlı mavi-beyaz mermer Yayın : Lehmann-Spittle 1982, 108, Fig.86; Pedersen 1983, 87-

93, Abb.1-4; Pedersen 1994a, 29-30, Fig.27; Pedersen 1999, 327.

Bodrum Kalesinin kuzeybatısında yer alan Kızılhisarlı Mustafa Paşa Camii’nde devşirme kullanılmış olan sütun boynu daha önce kireçle kaplı 149 Mimari anlamda sütun boynu terimi bitkisel bezemeye sahip olan en üst tambur için

kullanılmaktadır (Peschlow 1977, 237 vd.; Pedersen 1983, 87 vd.). 150 Günümüzde Tepecik Camii civarındaki bir kafede masa desteği olarak kullanılmış olan bir

tamburun tüm kenarları aşırı derecede aşınmıştır. Ölçüleri görsel olarak benzeşen bu tamburun tahrip edilmeden önce sütun boynu olduğu akla gelmekle birlikte kesin bir tespit mümkün değildir.

Page 37: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

33

olduğu için ilk olarak 1980’li yıllarda yayınlanmıştır. Sütun boynunun buluntu yeri hakkında bilgi bulunmamakla birlikte SB.1 numaralı örneğin Bodrum’da başka bir alanda tespit edilmiş olması elemanların Bodrum kökenli olduğuna işaret eder niteliktedir. Bitkisel bezemeli sütun boynu (Levha 22.2-3) camii verandasının ön kısmında köşede yer alan sütunun kaidesi olarak duvara bitişik kullanılmış olduğu için bir bölümü incelenememektedir. Ters olarak yerleştirilmiş olan sütun boynunun151 yan yüzeyinde yaklaşık 10 cm’lik dikey bir bölüm kırıktır. Boynun üst bitimindeki apophyge profili çok az korunmuş, üstündeki astragal profili ise tamamen tahrip olmuştur. Sütun boynunun alt bölümünde yivlerin 5 cm’lik başlangıç kısmı görülmektedir. Yiv alt kısmının tam olarak incelenememesine rağmen düzensiz kırılma izleri yardımıyla boynun orijinalinde daha yüksek olduğunu söylemek mümkündür. Sütun boynunun alt kısmında yer alan 6.4 cm genişliğindeki yivler 0.8 cm genişliğinde bıçak sırtı setlerle ayrılmışlardır. Sütun boynu çapının bilinmesi sayesinde toplam 24 adet yiv bulunduğu hesaplanabilmektedir. Yivlerin hemen üzerinde 0.3 cm derinliğinde alçak kabartma olarak yapılmış bitkisel bezeme yer alır. Boyun üst kısmında bezemenin üzerinde 4 cm yüksekliğinde apophyge ile biten düz bölüm ve muhtemelen bezemesiz olan 2 cm yüksekliğindeki astragal yer almaktadır (Levha 23.2).

Sütun boynunun bezemesi (Levha 23.1-2) üzerinde palmet dizisi152 yer alan birbirine ters yerleştirilmiş dikey S-spiral çiftinin yinelenmesinden oluşmaktadır ve oldukça sade bir görünüme sahiptir. 1.5 yiv genişliğine eşit olacak şekilde oranlanan 16 adet dikey S-spiral çiftinin üst sırt birleşimlerinden yükselen palmetler 7 adet hafif dışa eğimli küt uçlu yaprağa sahiptir. S-spiral çiftlerinin alt ve üst birleşimleri arasında palmetler için çanak işlevi gören ok biçimli bezekler yer alırken palmetler arasında kalan S-spirallerin birleşimlerinde bezek bulunmamaktadır. Bezeme şemasına en yakın örnekler olarak sütun boyunları tespit edilmektedir. Ancak Samos153 (Levha 25.1-2), Milas (SB.5) (Levha 30-31), Mistra154 (24.1-2) ve Halikarnassos Ares155 sütun boyunları haricinde sütun boynu156 bezemelerinde genellikle

151 Pedersen (1983, 88) tarafından sütun boynunun monolit bir sütuna ait olabileceği ancak

bunun oldukça zayıf bir olasılık olduğu belirtilmiştir. Bu olasılığı destekleyecek bir veri bulunmamaktadır.

152 Bezeme Pedersen (1983, 87 vd.) tarafından anthemion olarak tanımlanmış olmakla birlikte S-spiral çiftleri üzerinde sadece palmetlerden oluşan bir sıra bulunması nedeniyle terminolojik bir sorun yaratmaktadır. Yunanca çiçek anlamına gelen tÒ ênyow kelimesinden türemiş olan anthemionun (tÒ êny°mion) Yunanca karşılığı “çiçeklerle dövme yapılmış” anlamını taşımaktadır. Bununla birlikte mimari çalışmalarda anthemion lotus ve palmetlerin dönüşümlü olarak kullanıldığı bezeme şeması anlamına gelmektedir. bk. Dinsmoor 1973, 387; Gruben 2001, 487. Bu terminolojik problemi yaşamamak için bezeme anthemion yerine palmet dizisi olarak adlandırılacaktır.

153 Buschor 1957, 16, Bei.11.2; Reuther 1957, 51 vd., Abb.7; Gruben 2001, 361, Abb.271. 154 Peloponnessos’taki Mistra Müzesinde tespit edilmiştir (Pedersen 1983, 100, Abb.13-14). 155 Dinsmoor 1973, 223; Lehmann-Spittle 1982, 107, Fig.83; Pedersen 1983, 93 vd., Abb.5-8. 156 Diğer sütun boynu örnekleri arasında Samothrake örneği (Lehmann 1951 15, Pl.7.c;

Peschlow 1977, 237 vd., Taf.64; Lehmann-Spittle 1982, 106 vd., Fig.28 vd.; Pedersen 1983, 101, Abb.16-17.) dikey S-spirallerin kullanılmasıyla benzerlik göstermekle birlikte bezemenin S-spirallerden oluşması ve bezemedeki zenginlik ile farklılık göstermektedir. Locroi (Petersen 1890, 161 vd., Figs.9-10; Costabile 1997, 37 vd., Tavola Locri XVIIIa.), Caulonia (Costabile 1997, 75 vd., Tavola Caulonia IV-VI.), Erektheion (Paton-Stevens 1927,

Page 38: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

34

yatay S-spiraller tercih edilmiştir. Diğer mimari elemanlara bakıldığında ise MÖ 5. yy. başlarına tarihlenen Histria’dan bir anta başlığı157, Syracusa’dan MÖ 480 öncesine ait bir başlık158, ile MÖ 4. yy. ilk yarısına tarihlenen Labraunda Andron B159 ve Andron A’ya160 (Levha 48.5) ait sütun başlıkları polsterlerinde dikey S-spirallerden oluşan paralel bezeme tespit edilmektedir. Ancak Halikarnassos örneğinde lotus bulunmayışı ve bezemedeki sadelik tüm bu örneklerle doğrudan paralellik kurulmasını engellemektedir.

Halikarnassos sütun boynu bezeme şemasının en karakteristik özelliği palmetlerin lotus ile birlikte kullanılmamış olmalarıdır. Mimaride benzer örnekler incelendiğinde sadece palmetten oluşan bezeme sırasının çok yaygın olmadığı görülmektedir. En yakın paralel Mistra Müzesinden MÖ 5. yy. ortalarına ait olabilecek sütun boynu (Levha 24.1-2) olarak tanımlanmış örnektir161. Palmet formunda farklılık görülmekle birlikte S-spiral çiftleri üzerinde yer alan palmet bezeğinden oluşan bezeme şeması ve özellikle palmetlerin S-spirallerin sırt birleşimleri arasında yer almış olmasıyla Halikarnassos örneği ile kıyaslanabilmektedir. Sadece palmetlerin kullanıldığı diğer örnekler ise Larisa’dan MÖ 6. yy.a tarihlenen bir pişmiş toprak kaplama162, Atina’dan MÖ 480 civarına tarihlenen sima parçaları163 (Levha 28.6) ve Ephesos’tan MÖ 4.-3. yy.lara tarihlendirilmiş palmet dizili bir mimari elemandır164 (Levha 24.3). Dolgun ve küt uçlu yaprakları ile palmet formunun en yakın paralelleri olarak Korinth’ten MÖ 540-490 arasına tarihlenen boyalı simalar165, Atina’dan MÖ 500-480 arasına tarihlenen pişmiş toprak antefiksler166 (Levha 24.4) ve MÖ 478 yılına tarihlenen Delphi Atinalılar Hazine yapısına ait anthemion bezemeleri167 (Levha 24.5) gösterilebilir. Samos Hera Tapınağına ait MÖ 480 civarına tarihlendirilen sütun boynu ve polster bezemelerindeki palmetler168 (Levha 25.1-2) form olarak benzemekle birlikte daha uzun yapılmış olmalarıyla farklılık göstermektedirler.

Pedersen tarafından Halikarnassos sütun boynu örneğinin Samos Hera Tapınağı örnekleri model alınarak üretilmiş olduğu belirtilmiştir169. Ancak

203 vd., Pl.16, 23, 36; Dinsmoor 1973, 187-194, Pl.XLIX; Gruben 2001, 209-222, Abb.167), Delphi ( Replat 1922, 435 vd., Fig.1-5; Lehmann 1951, 15, n.48; Peschlow 1977, 239, n.8; Lehmann-Spittle 1982, 108, n.80. Pedersen 1983,102, S14-S15, Abb.19-20.), Sidon (Stucky 1990, 28, Abb.3) gibi diğer sütun boynu örneklerinde karşımıza çıkan yatay S-spiraller üzerinde lotus-palmet dizisinden oluşan bezeme şeması Halikarnassos örneği ile karşılaştırılamamaktadır.

157 Mărgineanu 1993, 52-55, Abb.9-14. 158 Pedersen 1983, 109, Abb.23; Lehmann-Spittle 1982, 102, Fig.76.; Costabile 1997, 22,

Tavola Syracusa VIIc. 159 Hellström-Thieme 1981, 59 vd, Fig.10; Pedersen 1983, 109, Abb.25; Hellström 1994, 41,

Fig.11. 160 Hellström-Thieme 1981, 71 vd, Fig.23. 161 Pedersen 1983, 100, Abb.13-14. 162 Åkerström 1978, Fig.22. 163 Schede 1909, 19, Taf.I.6; Vlassopoulou 1990, Nr.41-43. 164 Plommer 1962, 126-129, Fig.3, Pl.XX; Erder 1967, C6, Taf.XIII.a. 165 Winter 1993, 43 vd., Pl.14-20. 166 Vlassopoulou 1990, 39, Pl.A.39 167 Büsing 1979, 29 vd., Pl.VI.1 168 Gruben 2001, 361, Abb.271. 169 Pedersen 1983, 93.

Page 39: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

35

Samos sütun boynu örneklerinin sayısı, bezeme çeşitliliği ve hangi yapı evrelerine ait olduğu hakkında detaylı bilgi170 bulunmadığı da belirtilmiştir171. Çizimi yayınlanmış sütun boynu (Levha 25.1) ile kıyaslandığında Halikarnassos örneğindeki sadelik oldukça dikkat çekicidir. Samos örneğinde S-spirallerin birbiriyle tam temas etmeleri ve iç birleşimlerinde daha küçük palmetler bulunmasına karşın Halikarnassos örneğinde S-spirallerin aralarında sadece ok biçimli bezekler bulunmaktadır. Samos örneğinde palmetler 9 adet yaprağının arasında daha ince yapraklarla zenginleştirilmişken Halikarnassos örneğinde 7 yapraklı palmetler arasında dolgu bulunmaz. Ayrıca Halikarnassos örneğinde palmetler S-spirallerin sırt birleşiminde yer alırken Samos örneğinde bu birleşim lotuslar için kullanılmıştır. Samos Hera Tapınağına ait sütun boyunlarından yayınlanan tek resim (Levha 25.2) sütun boynu bezemesinin küçük bir bölümünün korunduğu ekhinus başlık parçasına172 aittir. Mevcut resimden anlaşıldığı kadarıyla palmet yapraklarının içbükey düzenlenişi ile bezemede de farklılık bulunmaktadır. Bu detay zenginliği Samos örneğinin Halikarnassos sütun boynuna göre daha ileri unsurlar taşımış olduğuna işaret etmektedir. Ayrıca yukarıda değinildiği gibi palmetlerin basık formu da Samos’a göre daha erkene verilebilecek bir özellik olarak dikkat çekmektedir. Bununla birlikte Samos Hera Tapınağının hem dıştaki normal başlıklarında hem de içteki ekhinus başlıklarında sütun boynu kullanıldığı ve anthemion bezemelerinin her sütun boynunda farklı olduğu belirtilmiştir173. Tapınağın farklı yapım evrelerine ait örneklerin yayınlanmaması174 da kesin bir tarihsel ayrım yapılmasını engellemektedir.

Halikarnassos sütun boynu örneğinde tarihlemede kullanılabilecek önemli bir kıstas bıçak sırtı setle ayrılmış 24 adet yiv bulunuşudur. Arkaik dönem sütun yiv sayılarının oldukça değişken olmasına175 karşın bıçak sırtı setle ayrılmış 24 yivin MÖ 480 civarında Samos Hera Tapınağı 2. dipteros ile kural haline geldiği bilinmektedir176. Bu nedenle sütun boynunda bıçak sırtı formlu setlerle ayrılmış 24 adet yiv bulunuşu daha önceden önerildiği177 gibi MÖ 5. yy. başlarından sonrasına işaret eden bir unsur olarak kabul edilebilir.

Sütun boynu için yapılmış iki tarih önerisi bulunmaktadır. Bunlardan ilki Samothrake temenos propylonu örnekleriyle ile ilgili çalışmasında Lehmann178 tarafından yapılmış ve Samos şemasının bir çeşitlendirmesine sahip olarak tanımlanmış olan sütun boynunun genel görünüşüyle MÖ 5. yy. sonuna ait olduğu belirtilmiştir. Ancak bunu destekleyecek bir veri 170 Samos Hera Tapınağı 2. dipteros yapısı sütun boynu kullanımı için en önemli örnek olmakla

ve pek çok örneğin tarihlendirilmesinde kullanılmakla birlikte yapıdan dış sütun dizisine ait bir sütun boynunun çizimi (Gruben 2001, 361, Abb.271) ve içte yer alan ekhinus başlıklara ait küçük bir parçası korunmuş bir sütun boynu örneğinin resmi (Buschor 1957, 16, Bei.11.2; Reuther 1957, 51 vd., Abb.7) yayınlanmıştır.

171 Pedersen 1983, 90 vd. 172 Buschor 1957, 16, Bei.11.2; Reuther 1957, 51 vd., Abb.7. 173 Gruben 2001, 361, Abb.274. 174 Pedersen 1983, 90 vd. 175 Sütun yiv sayıları için bk. T.2. 176 Lawrence 1957, 137; Dinsmoor 1973, 135; Lehmann-Spittle 1982, 92; Pedersen 1983, 93;

Gruben 2001, 361, 426. 177 Lehmann-Spittle 1982, 92; Pedersen 1983, 92-3. 178 Lehmann-Spittle 1982, 108, Fig.86.

Page 40: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

36

gösterilmemiştir ve tarafımızca da buna işaret eden bir özellik tespit edilmemesi bu öneriyi değerlendirme dışına itmektedir. İkinci tarih önerisi Pedersen tarafından yapılmış ve pek çok sütun boynu örneği ile birlikte değerlendirilen kapsamlı yayında Samos’un model alındığı düşüncesi temelinde palmet formu ve boyunda 24 yiv bulunuşu dikkate alınarak Halikarnassos sütun boynunun Geç Arkaik-Erken Klasik döneme, MÖ 480 civarına, tarihlenebileceği önerilmiştir179.

Yukarıda incelendiği gibi 24 yiv bulunuşu, palmet formunun MÖ 5. yy. başlarından paralellerinin tespit edilebilmesi ve Samos örneğine göre daha erken özellik gösteren palmet düzenlenişi ile Halikarnassos sütun boynu için MÖ 5. yy. başlarına yapılacak bir tarihlendirmenin kabul edilebilir olduğu görülmektedir.

Nu. : SB.3 Levha Nu. : 26.1-2, 27.1-3 Buluntu Yeri : - Sergilendiği Yer : Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi,

Gölcük Kütük Batığı Salonu. Ölçüler : Yük. 17.5 cm, Alt Çap: 60.5 cm, Üst Çap (tamlama): 63

cm, Zıvana yuvası: 7.5 x 7.5 x 5 cm Malzeme : Kaliteli beyaz mermer Yayın : Pedersen 1994a, 29-30, Fig.29; Pedersen 1999, 327, Fig.8.

Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesinde sergilenen kaliteli beyaz mermerden yapılmış sütun boynu parçasının nerede bulunduğu hakkında bilgi bulunmamakla birlikte Bodrum Kalesi duvarlarından sökülmüş olması muhtemeldir180. Üst ve alt köşeler ile bir kenarda küçük bir bölümü kırılmış olan sütun boynu bezemesi bir cephede daha iyi korunmuş, diğer cephe ise oldukça tahrip olmuştur. Alt yüzeyinde küçük bir kenar bölümü kırıktır, üst yüzeyde ise kırılma bulunmamakla birlikte muhtemelen doğa koşullarına açık olması sebebiyle yoğun aşınma görülmektedir. Sütun boynu (Levha 27.3) 17.5 cm yüksekliği ile oldukça ince bir forma sahiptir. 11.5 cm yüksekliğindeki bezeme alanı 4 cm yüksekliğinde apophyge bitimli düz bölüm ve 2 cm yüksekliğindeki 2 cm çıkıntı yapan, muhtemelen bezemesiz, astragal profiline sahiptir. Alt çap 60.5 cm olarak ölçülebilmekle birlikte kenarları kırılmış olan üst yüzey çapı 63 cm olarak hesaplanabilmektedir. Sütun boynunun üst ve alt yüzey (Levha 26.1-2) ağırlık merkezlerinde 7.5 cm ölçülü kare zıvana yuvaları bulunmaktadır. Zıvana yuvası üst yüzeyde harç ile dolmuş durumdadır, alt yüzeyde ise derinliği 5 cm olarak ölçülmektedir. Üst yüzeyde zıvana yuvasını 9 cm genişliğinde sivri uçlu murç ile hafifçe çukurlaştırılmış anathyrose ve iyi perdahlanmış 17 cm genişliğinde birleşim yüzeyi çevrelemektedir. Alt yüzeyde de aynı şekilde olan birleşim yüzeyi 13 cm, anathyrose ise 13 cm genişliğindedir.

179 Pedersen 1983, 87-93, Abb.1-4. 180 Tamburda harç kalıntıları bulunuşu ve envanter numarası olmayışı Bodrum Kalesi

duvarlarında veya Bodrum içinde bir yapıda devşirme kullanılmışken sökülmüş olduğuna işaret edebilecek bir unsurdur.

Page 41: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

37

Sütun boynu çevresinde yer alan 0.8 cm derinliğindeki bitkisel bezeme (Levha 27.1-3) lotuslar ve dış yaprakları ile çevrelenmiş palmetlerin dönüşümlü olarak kullanıldığı anthemiondan oluşmaktadır. Toplam 16 adet lotus-palmet çifti kullanılmıştır. Kenarları alta doğru kıvrılan bir çanaktan yükselen lotusların dış yaprakları yarım daire formu oluşturacak şekilde birleşmektedir. Lotus yapraklarının birleşimleri belirtilmemiştir ve palmet orta yaprakları tam orta noktada hafifçe lotus yapraklarının üzerine çıkmaktadır. Lotusların tek tip olmasına karşın, palmetlerin dönüşümlü olarak farklı formda kullanılmış olması dikkat çekici bir özelliktir. Orta uzun yapraklar haricinde palmetlerin birisi düz yükselen sivri uçlu yapraklara sahipken diğeri hafif dışa eğimli küt uçlu yapraklara sahiptir. Sütun boynunun alt bitiminde palmetlerin en alttaki iki küçük yaprakları büyük oranda tahrip olmakla birlikte korunan bölümler mevcuttur. Böylece palmetlerin 7 adet yaprağı bulunduğu tespit edilmektedir. Hem palmetlerin hem de lotusların alt kısmı bezemenin altta devam etmekte olduğunu gösterecek şekilde ani bir kesintiye uğramıştır. Ancak sütun boynunun oldukça iyi düzenlenmiş alt birleşim yüzeyi bu bezemenin altta yer alan diğer tamburda181 devam etmekte olduğuna işaret etmektedir. Bu nedenle bezemenin alt kısmının sütun boynu örneklerinde yoğunlukla görüldüğü gibi S-spirallerden oluştuğu düşünülebilir. Yukarıda değerlendirilen SB.1 ve 2 numaralı sütun boyunlarıyla paralel şekilde dikey S-spiraller bulunması büyük olasılık olmakla birlikte kesin bir yorumda bulunmak mümkün değildir.

Yukarıda tanımlandığı gibi boynun alt ve üst yüzeyleri oldukça düzenli bir işçiliğe sahiptir. Bu birleşim yüzeyi yukarıda değerlendirilen Bodrum Kalesindeki yivsiz tamburlarda (T.1) görülen birleşim yüzeyi tekniği ile tamamen aynıdır. MÖ 5. yy. başından itibaren paralel örneklerin yaygın olarak tespit edilebildiği182 bu teknik maalesef sütun boynunun tarihlendirilmesinde çok yardımcı olmamaktadır. Sütun boynu bezemesindeki en ünik özellik palmetlerin farklı forma sahip olmasıdır, böylece bezeme şeması üç farklı bitkisel bezemenin yinelenmesi ile oluşturulmuştur. MÖ 6. ve 5. yy. içinde anthemion bezemelerinde palmetler veya lotusların farklı formda olduğu örnekler mevcuttur. Samos’tan MÖ 530 civarına verilen bir mermer eleman üzerinde palmet yaprakları içbükey-dışbükey dönüşümlü yapılmıştır183. Delphi Siphnoslular hazine binası geison bloğunda anthemion dizisinde köşedeki palmetler diğerlerinden farklı forma sahiptir184. Ayrıca, Erythrai’dan Arkaik dönem sonlarına tarihlenen bir anta başlığında185 palmetlerin yapraklarının kendi içlerinde içbükey ve dışbükey olarak dönüşümlü yapılmış olması bu farklı uygulamaların mimaride MÖ 6. yy. itibarıyla kullanılmaya başlanılmış olduğuna işaret etmektedir. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Atina’dan MÖ 6. yy. ikinci yarısına ait Athena Tapınağının boyalı simasında186 palmetlerin arasında lotus yerine S-spiraller 181 Kaliteli beyaz mermerden işlenilmiş olan tamburdaki bu kesinti kullanıldığı yapıdaki

malzeme gereklilikleri doğrultusunda oluşmuş olmalıdır. 182 Paralel örnekler ve değerlendirme için bk. T.1 183 Buschor 1957, 8-9, Bei.7.1. 184 Gruben 2001, 84, Abb.64. 185 Langlotz 1975, Taf.7.6; Akurgal 1979, 25, Fig.38. 186 Schede 1909, 13, Taf.II.14.

Page 42: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

38

arasından yükselen daha küçük palmetler kullanılmıştır. Atina’dan MÖ 480 civarına tarihlenen sima parçalarında187 (Levha 28.6) arada lotus bulunmayan çerçeveli ve çerçevesiz olmak üzere iki farklı palmet formu dönüşümlü olarak kullanılmıştır. Sikyon’dan MÖ 5. yy.a ait sima parçaları188 (Levha 28.7) üzerinde lotus ve palmet formları birbirine oldukça yakın biçimlendirilmiştir. Etruria’dan MÖ 5. yy.a verilen bir pişmiş toprak kiremitte189 dikey S-spiral çiftlerinin üstünde açık palmet, aralarında ise kapalı palmetler kullanılmıştır. Her ne kadar doğrudan bir paralellik kurulamasa da bu örnekler ışığında erken dönemlerden itibaren palmetlerde çeşitlemelere gidilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Böylece, bu bezeme şemasının MÖ 4. yy. ortası itibarıyla örnekleri190 görülmeye başlanılan açık palmet – kapalı palmet birleşiminin erken bir versiyonu olarak yorumlanması mümkündür.

Lotusun palmeti kapattığı bezeme şeması mimari uygulamalarda oldukça yaygın olarak görülmektedir. Sütun boynu örneklerine bakıldığında ise, biçimsel farklılıklar bulunmakla birlikte, Naukratis191, Samos192 (Levha 25.1-2), Locroi193 ve Caulonia194 örnekleri ile kıyaslanabildiği görülmektedir. Aşağıda incelenecek olan Milas sütun boynu (SB.5) (Levha 30-31) özellikle palmet yapraklarının lotus ile temas etmesi açısından benzerlik gösteren bir örnektir. Ancak Khios Emporio’dan MÖ 500-450 arasına tarihlenen anthemion bezemeli kymationlar195 (Levha 28.1) lotus kapanışı, palmet yaprağının lotus üzerine çıkışı ve lotus formu ile en yakın örnekler olarak tespit edilmektedir. Düz bitimli yapraklara sahip palmetlerin formuna en yakın paraleller olarak Khios Emporio196 (Levha 28.1) ve Thasos’tan anthemionlu bloklar197 (Levha 28.2) tespit edilmektedir. Palmet yaprak sayıları farklı olmakla birlikte yaprakların düz formu, sivri bitimi ve hafif köşeli hatlara sahip oluşları ile kıyaslanabilmektedir. Eğimli yapraklara sahip palmetlerde de benzer şekilde orta yaprakların sivri bitimli oluşu nedeniyle az sayıda örnekle paralellik kurulabilmektedir. Aşağıda detaylı olarak incelenecek olan Milas anta başlığı (AntB.3) yan cephesinde S-spiraller arasında yer alan palmetler (Levha 60.2), tam olarak benzerlik göstermektedir. Kıyaslanabilen diğer örnekler olarak ise MÖ 5. yy. ortasından sonraya tarihlenen Atina Parthenon Tapınağı regulası198 (Levha 28.3) ve Hephaisteion Tapınağı geisonunda199 187 Schede 1909, 19, Taf.I.6; Vlassopoulou 1990, Nr.41-43. 188 Krystalli-Votsi 1994, 124, Pls.36.a,e-d. 189 Åkerström 1978, 326, Fig.27. 190 Ephesos Artemis Altarı korniş bloğu (Bammer 1980, 279, Fig.8; Rumscheid 1994, Kat.39.6),

Priene Athena Tapınağı eğimli sima (Wiegand-Schrader 1904, 101 vd., Abb.78; Erder 1967, 93, Lev.8.e; Rumscheid 1994, 615, Kat.293.11), Didyma Naiskos anta başlığı (Wiegand-Knackfuss 1941, F527; Erder 1967, 61, Lev.21.a; Rumscheid 1994, Kat.33.5), Pergamon anta başlığı parçaları (Kästner 2004, 142-145, Taf.9-11).

191 Petrie 1886, 13, Pl.III; Pryce 1928, 172, B.393, B.394a-b, Fig.211 ve 212; Dinsmoor 1973, 125 vd., Fig.47; Pedersen 1983, 116, Abb.11-12.

192 Buschor 1957, 16, Bei.11.2; Reuther 1957, 51 vd., Abb.7; Gruben 2001, 361, Abb.271. 193 Petersen 1890, 161 vd., Figs.9-10; Costabile 1997, 37 vd., Tavola Locri XVIIIa. 194 Costabile 1997, 75 vd., Tavola Caulonia IV-VI. 195 Boardman 1959, 190-193, Pl 30c, 32c; Boardman 1967, 93, Fig.50, Pl.17. 196 Boardman 1959, 190-193, Pl 30c, 32c; Boardman 1967, 93, Fig.50, Pl.17. 197 Bakalakis 1956, 29, Abb.16.5; des Courtils 1997, 524-5, Fig.13a-b. 198 Billot 1994, 21, Pl.4.c. 199 Billot 1994, 27, Pl.5.c.

Page 43: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

39

(Levha 28.4) yer alan boya bezemeler ile Olympia’dan MÖ 430 civarına tarihlenen pişmiş toprak bir akroter200 (Levha 28.5) tespit edilmektedir.

Halikarnassos sütun boynunun birden fazla tamburdan oluşturulmuş olması ve bezemede palmetlerin farklı form ile dönüşümlü kullanılmasına paralel bir örnek tespit edilemediği için ünik özellikler olarak tanımlanabilirler. Bununla birlikte lotus ve palmetlerin MÖ 5. yy. ilk yarısına ait paralelleri ve özellikle dönüşümlü palmet düzenlemesi bir tarih önerisini mümkün kılmaktadır. Daha önce kapsamlı olarak yayınlanmamış olan sütun boynu Pedersen tarafından geç Arkaik – erken Klasik döneme yani MÖ 480 civarına tarihlendirilmiştir201. Mevcut veriler ışığında bu tarih önerisinin büyük oranda kabul edilebilir olduğu gözükmekle birlikte bu kadar kesin bir tarih önerisi ancak sütun boynunun ait olabileceği yapı ve yapıya ait elemanlar ile bir arada değerlendirilmesi202 ile mümkün olabilecektir. Bu nedenle mimari olarak değerlendirilmesi sonucunda sütun boynu için MÖ 5. yy. ilk yarısı gibi geniş bir tarih aralığının verilmesi daha uygun olacaktır.

Nu. : SB.4 Levha Nu. : 29.1-3 Buluntu Yeri : Labraunda, Zeus Tapınağı terası Sergilendiği Yer : Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi (?) Ölçüler : Gen. 17 cm, Yük. 27 cm, Der. 18 cm Malzeme : Beyaz mermer Yayın : Pedersen 1983, 101, 114.

Labraunda antik kentinde 1948 yılı kazılarında tapınağın 5 m doğusunda ele geçmiş olan D.80 kazı envanter numaralı203 mimari eleman tanımlanması kesin olmadığı için kazı ekibince yayınlanmamıştır. Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesine204 nakledilmiş olduğu bilinen sütun boynu parçası 1991 yılında Hellström tarafından görülmüş olmakla birlikte kazı ekibi olarak yapılan son çalışmalarda tespit edilememiştir.

Sütun boynu parçası205 üzerinde 5.5 cm genişliğe sahip üç adet yiv korunmuştur. Yivler arası oldukça tahrip olmakla birlikte 1 cm genişliğinde bıçak sırtı setlerle ayrılmış olduğu anlaşılmaktadır. Yivlerin hemen üzerindeki düz bir hat ile bezeme bölümüne geçilmektedir. Alçak kabartma olarak yapılmış bezemeden kalan izler ilk bakışta yumurta dizisi olduğu izlenimini vermektedir ve kazı envanter defterine de bu şekilde kaydedilmiştir. Resimden incelenebildiği kadarıyla mevcut izler yuvarlak formlu iki adet bezemenin alt kısmı ve arada yer alan ok biçimli bezekten oluşmaktadır. Değinildiği gibi mevcut izler İon kymationu bezemesine ait olarak tanımlanabilirler, bununla birlikte sütun boynu örneklerinden bilinen anthemion dizisi altındaki yatay ya

200 Lehmann-Spittle 1982, 111, Fig.89. 201 Pedersen 1994a, 29-30. 202 Yapı bazındaki değerlendirmeler için bk. Bölüm II.1.3 203 Labraunda Kazı Defteri 1948, IV.29. 204 Bezemenin küçük oluşu sebebiyle müze görevlileri tarafından fark edilmemiş olabilir. 205 Labraunda’dan örneği bilinmediği ve bizce de olası görülmediği için İon başlığı ekhinusuna

ait olabilme olasılığı değerlendirme dışı tutulmuştur.

Page 44: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

40

da dikey S-spirallerin alt bitimlerine ait olma ihtimali de yüksektir. Pedersen tarafından kısaca bahsedilmiş olan sütun boynu üzerindeki izler anthemion bezemesinin alt kısmına ait olarak tanımlanmıştır. Sütun boynu bezemesinin çok az korunmuş olması sebebiyle tarihlemede kullanılabilecek bir veri bulunmamakla birlikte sütun boynundaki 5.5 cm’lik yiv ve 1 cm’lik bıçak sırtı set genişliğini Labraunda kutsal alanındaki bilinen yapılarla kıyaslamak mümkündür. Kutsal alandaki yapılara bakıldığında Andron A ve B tamburlarında yiv genişliği 10 cm ve Zeus Tapınağında206 ise 8 cm olduğu görülmektedir. Labraunda oikoi207 ve propylon yapılarında208 ise sütunlarının büyük oranda tamamlanması sebebiyle sütun boynu kullanılmadığı bilinmektedir. Bu yapıların haricinde kutsal alanda adak sütunu veya başka bir yapıya ait olabilecek uygun yiv genişliğine sahip tambur tespit edilememektedir. Böylece yiv genişlikleri karşılaştırıldığında sütun boynunun kutsal alandaki herhangi bir yapıyla bağdaştırılması mümkün olmamaktadır. Bununla birlikte Labraunda’da ele geçmiş olan 36 yivli geç Arkaik dönem sütun tamburunda (T.2) (Levha 20) bıçak sırtı setlerle ayrılmış yivlerin genişliği 6 cm’dir ve sütundaki incelme dikkate alındığında sütun boynundaki 5.5 cm’lik yiv genişliği ile bağlantı kurulması mümkündür.

Kazı ekibi tarafından sütun boynu olabileceği düşünülmüş olan parça Pedersen tarafından kataloga dâhil edilerek MÖ 4. yy.a ve muhtemelen andronlardan birisine ait anthemion bezemeli bir sütun boynu olarak resimsiz bir şekilde yayınlanmıştır. Bununla birlikte o evrede Labraunda Arkaik dönemi hakkında yeterli bilgi bulunmaması ve Pedersen tarafından özellikle polster-sütun boynu ilişkisi üzerinde durulması sonucunda önerilmiş olan MÖ 4. yy. tarihini destekleyen herhangi bir veri bulunmamaktadır. Özellikle sütun yiv genişliklerindeki farklılık bu yapılara atfedilemeyeceğini kesin olarak göstermektedir. Her ne kadar elde kesin bir veri bulunmasa da bizce sütun boynu ve 36 yivli tambur arasında bağlantı kurmak mümkündür. Bu nedenle sütun boynu parçasının Geç Arkaik döneme tarihlenebilen tambura ait olabileceği ve aynı şekilde MÖ 6. yy. sonlarına tarihlenebileceği muhtemeldir.

Nu. : SB.5 Levha Nu. : 30.1-2, 31.1-2 Buluntu Yeri : Milas, yüzey buluntusu Sergilendiği Yer : Milas Müze bahçesi, Env.Nu. 1881 Ölçüler : Yük. 65 cm, Alt Çap: 46 cm, Üst Çap:

49.5 cm Tamamlandığında yükseklik 80 cm, üst

çap 55 cm, alt çap 48 cm olarak hesaplanmaktadır. Malzeme : Mavi damarlı yerel Sodra mermeri Yayın : Pedersen 2001, 112, n.26; Rumscheid 2004, 160, Abb.24;

Baran 2004, 26, Res.26.

206 Hellström-Thieme 1982, 65. 207 Hellström 1984, 159, Fig.8. 208 Jeppesen 1955, Pl.XIII.

Page 45: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

41

Milas Müzesi ön bahçesinde sergilenmekte olan sütun boynu müze envanter kayıtlarına göre, Milas Ağa camii civarında yüzey buluntusu olarak ele geçmiştir. Üst kısmı ezme yuvasına dönüştürülmüş209 olan boynun (Levha 30.1) üst kenarlarındaki yoğun kırılma bu amaçla oldukça uzun bir süre kullanılmış olduğuna işaret etmektedir. İnsanların beğendikleri mermer elemanları oldukça uzun mesafelerden bile taşımış olduklarının bilinmesi nedeniyle sütun boynunun orijinalinde Milas kökenli olup olmadığı tespit edilememektedir. Bununla birlikte, yerel Milas mermerinin kullanılmış olması sebebiyle sütun boynu büyük olasılıkla Milas içinden ya da çok yakınından gelmiş olmalıdır. Sütun boynunun üst kenarları büyük ölçüde tahrip olmuştur. Ayrıca, yivler de büyük oranda aşınarak kırılmıştır. Boynun bazı bölümlerinde görülen kazma izleri boynun toprak altından çıkartılmış olduğuna işaret edebilir.

Bitkisel bezeme altında yer alan 24 adet yiv 25 cm yüksekliğe sahiptir. Yivler 5.5 cm genişlikte olup 1 cm genişliğinde setlerle birbirlerinden ayrılmışlardır. Sütun boynunun mevcut alt çapı 46 cm olarak ölçülmekle birlikte setlerin kırılmış olması nedeniyle orijinalinde 48 cm’lik bir alt çap ölçüsüne sahip olduğu tespit edilmektedir. Yivlerin hemen üzerinde başlayan bezeme birbirine ters yerleştirilmiş S-spiraller üzerinde yer alan lotus-palmet dizisinden oluşmaktadır. Boynun üst bölümünün tahrip edilmiş olması 40 cm yüksekliğinde korunmuş olan bezemenin üst bitiminin nasıl olduğunun tespitini zorlaştırmaktadır. Bununla birlikte, korunan kesimde lotus yapraklarının birbirinden ayrılmaya başlaması lotusların palmet üstünü kapatacak şekilde biçimlendirilmiş olduğuna işaret edebilir. Bezeme üst kısmında ise diğer sütun boynu örneklerinde görüldüğü gibi düz bir geçiş alanı ve apophyge ile geçilen astragal profili bulunduğu kabul edilebilir. Bu da üst çapın 49.5 cm olarak korunmasına rağmen orijinalinde 55 cm civarında olduğuna işaret etmektedir. Sütun boynu yüksekliği ise yaklaşık 80 cm olarak hesaplanabilmektedir (Levha 31.2).

Üst bölümü korunmamış olan bezeme dikey S-spirallerin üzerinde dönüşümlü yerleştirilmiş lotus ve palmetlerden oluşmaktadır. 24 yivli tambur üzerinde 8 lotus ve 8 palmet taşıyan 16 adet S-spiral bulunmaktadır. 1.5 yiv genişliğine eşit olacak şekilde yerleştirilmiş olan S-spiraller yarım daire formlu bantlardan yapılmıştır ve uçları göz yaparak bitmektedir. S-spiral çiftlerinin yüz birleşimleri üzerinde yer alan 7 yapraklı palmetler spirallerin birleşiminden başlayan uzun üçgen formlu çanaklara sahiptir. Palmet yaprakları oldukça dolgun bir damla formuna sahip olup yer yer köşeli bezeme hatlarını korumaktadır. Yapraklardan ortadaki düz olarak yükselirken yandaki yapraklar dışa eğim yapacak şekilde düzenlenmişlerdir. Palmet yan yaprakları yer yer lotus üzerine taşmaktadır ve lotuslar da temas edilen noktalarında hafif girintili yapılmıştır. S-spiral çiftlerinin sırt birleşimleri üzerinde yer alan 3 yapraklı lotusların alt kısımları köşeli bir forma sahiptir ve çanak formunu belirginleştirmesi gereken çanak yaprakları bulunmamaktadır. Çanakların içbükey şekillendirilmiş alt kısımlarının orta hizasında altta 209 Halikarnassos Ares Tapınağına ait olabileceği düşünülen sütun boynunun da alt kısmının

benzer biçimde ezme yuvasına dönüştürülmüş olması (Pedersen 1983, 93) süslemeli mimari elemanların insanların ilgisini çekmesiyle bağlantılı olmalıdır.

Page 46: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

42

çanaklara temas etmeyen damla formlu bezekler yer almaktadır. S-spirallerin alt birleşimleri arasında palmetlerin hizasında ok biçimli küçük bezekler, lotus hizasında ise 3 yapraklı küçük palmetler yer alır. Ok biçimli bezekler üstü düz kesilmiş alta doğru genişleyen üçgen bir forma sahip olup kenarları S-spirallerin formuna uygun olarak biçimlendirilmiştir. 3 yapraklı küçük palmetler ise boyut haricinde üst kesimdeki büyük palmetlerle aynı forma sahiptirler. S-spiral çiftlerinin alt birleşimleri arasında yer alan palmet çanakları ve ok biçimli bezekler yivlerin hemen üzerinde yer almalarıyla, yiv bitiminden bezeme alanına doğrudan geçiş sağlamaktadır.

Bezeme detaylarına bakıldığında özellikle lotuslar oldukça dikkat çekmektedir. Sade bir görünüme sahip olan lotusların çanak yapraklarının olmayışına tam bir paralel tespit edilememektedir. Bununla birlikte Lokris’ten MÖ 490 civarına tarihlenen bir sima210 (Levha 32.1), MÖ 5. yy. ortasından sonraya tarihlenen Atina Parthenon Tapınağı regulası211 (Levha 28.3) ve Hephaisteion Tapınağı geisonu212 (Levha 28.4) boyalı anthemion bezemeleri benzerlik kurulabilecek örneklerdir. S-spirallerin üst ve alt birleşimleri üzerinde yer alan palmetler boyut ve yaprak sayıları haricinde aynı formda yaprak ve çanak düzenlemesine sahiptir. SB.1 ve SB.2 Halikarnassos örneklerine (Levha 21-23) göre daha uzun bir forma sahip olan palmetlerin en yakın paraleli AB.3’tür (Levha 27). Ortadaki yaprağın sivri bitimli oluşu haricinde genel düzenleme ve özellikle de palmet yapraklarının açıklığı ile büyük oranda benzerlik kurulabilmektedir. Yaprak sayısı dikkate alınmadığında Samos213 (Levha 25) ve Mistra214 (Levha 24.1-2) sütun boyunları da form açısından kıyaslanabilen örneklerdir. MÖ 5. yy. ilk çeyreğine tarihlenen Metapontum D Apollon Tapınağı bitkisel frizini oluşturan anthemion bezemesinde215 (Levha 32.2) palmet yaprakları içbükey düzenlenmiş olmakla birlikte uzun formu ile Milas örneği ile kıyaslanabilecek bir diğer örnektir. Diğer mimari uygulamalara bakıldığında palmet formunun en yakın paralelleri olarak Atina’dan MÖ 500-480 arasına216 ve Olympia’dan MÖ 470 civarına217 (Levha 32.3) tarihlenen antefiksler ile MÖ 5. yy. ortasına tarihlenen Sounion Poseidon Tapınağına ait sima (Levha 32.4) ve antefiksler218 tespit edilmektedir. Ayrıca MÖ 5. yy. ortasından sonraya tarihlenen Atina Parthenon Tapınağı regula219 (Levha 28.3) ve Atina Hephaisteion Tapınağı geisonunda220 (Levha 28.4) yer alan boyalı palmet bezekleri de sivri bitimli orta yaprakları haricinde form olarak kıyaslanabilmektedir. Palmet yapraklarının lotus üzerine taşırılmış olması anthemion örneklerine bakıldığında nadir bir özellik olarak dikkat çekmektedir. 3 numaralı Halikarnassos sütun boynunda sadece orta yaprağın 210 Winter 1990, 28, Pl.1b 211 Billot 1994, 21, Pl.4.c. 212 Billot 1994, 27, Pl.5.c. 213 Gruben 2001, 361, Abb.271. 214 Pedersen 1983, 100, Abb.13-14. 215 Adamesteanu-Mertens 1975, 36, Pl.7.40-42; Mertens 1979, 108, Taf.19.1-2. 216 Vlassopoulou 1990, xxıı, Pl.A-39. 217 Heiden 1994, 135, Pl.41.d 218 Dinsmoor 1974, 211 vd., Fig.11, 12, 15, 18, 23-27. 219 Billot 1994, 21, Pl.4.c. 220 Billot 1994, 27, Pl.5.c.

Page 47: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

43

lotus üzerine çıkması örneğinde kıyaslanılan Khios Emporio’dan MÖ 500-450 arasına tarihlenen anthemionlu kyma blokları221 (Levha 28.1) bu kullanıma örnek gösterilebilir. Ancak burada da palmet yaprakları lotus üzerine Milas örneğine göre daha fazla taşmaktadır. Bezeme üst kesimi kesin olarak bilinmemekle birlikte yukarda değinildiği gibi büyük olasılıkla lotuslar palmetlerin üzerini kapatmaktadır. Bu doğru kabul edildiğinde bezeme şemasının en yakın paraleli olarak Samos Hera Tapınağı 2. dipteros sütun boynu222 (Levha 25) gösterilebilmektedir. Hem dikey S-spiraller, hem lotus ve palmetlerin yerleştirilmeleri hem de S-spirallerin alt kısmındaki palmet bezekleri ve ok biçimli bezekler Samos örneği ile benzerlik göstermektedir. Bununla birlikte palmet yaprakları arasında dolgu yapraklarının bulunmayışı ile lotus ve palmetlerin daha basit biçimlendirilmeleri, genel düzenlemede Milas sütun boynunun daha sade bir görünüme sahip olmasını sağlamıştır. Ayrıca Samos sütun boynu ile kıyaslandığında S-spirallerin birbirleriyle temas etmemesi ve palmet yapraklarının lotus üzerine taşmış olmaları işçilik farklılığı olarak dikkat çekmektedir.

Daha önce yayınlanmamış olan sütun boynu için yukarıda paralelleri tespit edilmeye çalışılan bezeme özellikleri yardımıyla bir tarih önerisinde bulunmak mümkün olmaktadır. Sütun boynu bezeme şemasının Samos örneği ile gösterdiği yoğun benzerlik belirleyici bir unsur olmakla birlikte Milas sütun boynundaki, yerel uygulamayla bağlantılı olabilecek, yalın üslup farklılık göstermektedir. Bununla birlikte bezeme detaylarına bakıldığında paralel örneklerin MÖ 5. yy. ilk yarısına işaret ettiği görülmektedir. Ayrıca tamburda 24 adet yiv bulunuşu yukarıda değinildiği gibi MÖ 5. yy. başlarından sonrasına işaret eden bir unsurdur223. Tüm bu değerlendirmeler dikkate alındığında Milas sütun boynunun MÖ 5. yy. ilk yarısına, daha dar aralıkta ise MÖ 480 yıllarına verilen Samos sütun boynundan biraz daha geçe tarihlenebileceği kuvvetli bir olasılık olarak önerilebilir.

221 Boardman 1959, 177 vd., Pl.XXIX-XXXII; Boardman 1967, 90 vd., Pl.17. 222 Buschor 1957, 16, Bei.11.2; Reuther 1957, 51 vd., Abb.7; Gruben 2001, 361, Abb.271. 223 Lawrence 1957, 137; Dinsmoor 1973, 135; Lehmann-Spittle 1982, 92; Pedersen 1983, 93;

Gruben 2001, 361, 426.

Page 48: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

44

I.2.4. İON BAŞLIKLARI

Nu. : İB.1 Levha Nu. : 33.1-4, 34.1-3 Buluntu Yeri : Beçin Sergilendiği Yer : Beçin Ölçüler : Cephe: Gen. 28.5 cm, Yük. 26.5 cm, Taşıyıcı üst düzlem:

Gen. 20 cm, Der.31 cm, Polster: Gen. 33 cm, Yük. 27 cm Malzeme : Mavi damarlı yerel Sodra mermeri Yayın : Baran 2004, 26, Res.24; Voigtlander 2004, 288, Taf.81.2-

3.

Beçin Ahmetgazi Paşa Medresesinde kazı deposu olarak kullanılan odalardaki toplama blokların arasında tarafımızca tespit edilmiş olan İon başlık parçasının daha önceki yıllarda yapılan kazı çalışmaları sırasında tesadüfen bulunmuş olduğu öğrenilmekle birlikte tam olarak nerede bulunduğuna dair bilgi bulunmamaktadır. Başlık parçasının korunan kısımlarının aşınmaya uğramamış olması ya duvar içinde kullanılmış olduğuna ya da toprak altından çıkarıldığına işaret etmektedir.

İon sütun başlığının yaklaşık ¼’lük bölümü olan parça (Levha 34.1-3) volüt ve polsterin bir kısmından oluşmaktadır. Aşağıda incelenecek olan İB.2 temel alınarak yapılan tamlama çizimleri her ne kadar kesin olmasa da başlığın ölçüleri hakkında bilgi vermektedir. Buna göre yaklaşık ölçüler olarak yükseklik 32 cm, cephe genişliği 85 cm, polster genişliği 45 cm hesaplanabilmekle birlikte bu ölçüler oranlamaların karşılaştırılmasında kullanılabilecek kesinlikte değildir. İçbükey düzenlemeye sahip cephenin (Levha 33.1) alt ve yan kısımları eksiktir. Kenarlarda ince yükseltilerle desteklenmiş yarım daire formlu bantlarla sınırlanan volütün göz bölümü tahrip olmakla birlikte mevcut izler rozet bezemesine işaret etmektedir. Volüt ve kanalis bandı birleşiminin kırılmış olması sebebiyle köşe palmeti tespit edilememektedir.

Cephe köşesi ve polster üstündeki yükseltilmiş bölüm (Levha 33.1,3) başlıkta abakus işlevi gören taşıyıcı bir düzlem bulunduğunu göstermektedir. Başlık üst yüzeyi ince tarakla işlenmiştir. İonia tipi224 düzenlemeye sahip olan polster (Levha 33.2-3, 34.3) kenarlarda ince yükseltilerle desteklenmiş yarım daire formlu çifte bantlarla yapılmış bir bölümlemeye sahiptir. Polster bantları altta yumurta dizisi oluşturacak şekilde birleşmektedir. Polster üst kenarındaki izler yan kenarlardaki bant düzenlemesinin de aynı olduğuna işaret etmektedir. Ekhinus alt yüzeyinde yer alan yumurta dizisinden (Levha 33.2, 34.2) iki tanesi tam olarak, iki tanesinin ise sadece köşeleri korunmuştur.

Başlık parçası hem detay özellikleri hem de ölçüsü ile 2 numaralı başlık parçası ile tamamen aynıdır. Bu nedenle her ikisinin de aynı başlığın parçaları oldukları akla gelmektedir. Eğer bu doğru kabul edilirse 1 numaralı

224 Bingöl 1980, 50-51.

Page 49: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

45

parçanın yönü 2 numaralı başlığın tahrip olmuş cephesine ait olabileceğine işaret etmektedir. Bununla birlikte aynı yapıya ait farklı başlıklar olması da muhtemel olduğu için bu olasılığın kesin olarak tespiti mümkün değildir. Bu nedenle daha kesin veriler tespit edilene değin ayrı olarak değerlendirilmeleri daha uygundur. Ancak paralel örnekler ve tarihsel değerlendirmeler aşağıda her iki başlık için birlikte yapılacaktır.

Nu. : İB.2 Levha Nu. : 35.1-3, 36.1-2, 37.1-3 Buluntu Yeri : Beçin Sergilendiği Yer : Milas Müzesi ön bahçesi, Env.Nu.

2594 Ölçüler : Cephe: Gen. 40 cm, Yük. 26 cm, Üst taşıyıcı düzlem:

Gen. 36 cm, Der. 35 cm, Polster: Gen. 39 cm, Yük. 24.8 cm

Tamamlandığında alt çap 39 cm, cephe genişliği 82 cm, polster genişliği 45 cm, yüksekliği 33 cm ve taşıyıcı üst düzlem genişliği 69 cm olarak hesaplanabilmektedir.

Malzeme : Mavi damarlı yerel Sodra mermeri Yayın : Koenigs 1980, 83, n.39; Baran 2004, 26, Res.23.

Milas Müzesi envanter kayıtlarına göre Beçin’de bulunmuş olan başlığın tam olarak nerede ve nasıl ele geçmiş olduğuyla ilgili bilgi bulunmamaktadır. Ancak, oldukça tahrip olan başlığın volüt alt kısmının kırılarak dörtgen bir blok olarak şekillendirilmesi ve cephelerdeki aşınma farkı başlığın bir duvarda yapı malzemesi olarak kullanılmış olduğuna işaret etmektedir. Yaklaşık yarısı korunmuş olan başlığın bir cephesi daha fazla aşınmıştır. Diğer cephede ise köşelerde kırılmalar mevcuttur. Başlığın korunma durumu Beçin’de yürütülen kazılar sırasında muhtemelen devşirme kullanılmış bir halde tespit edildiğine işaret eder niteliktedir.

İçbükey düzenlemeye sahip olan başlığın (Levha 35.1) volüt bantları kenarlarında ince yükseltilerle desteklenmiş yarım daire formuna sahiptir. Volüt gözü oldukça tahrip olmakla birlikte kenarlarının biçimlendirilişi ve ortada merkezin korunmuş olması bir rozet bezeği bulunduğuna işaret etmektedir. Rozetin formu ve yaprak sayısı net olarak tespit edilememektedir. Köşe palmetleri (Levha 35.1-2) cephelerden birinde tek diğerinde ise iki yaprağı ile korunmuştur. Bir çanaktan çıkan ve alta doğru genişleyen düz formlu palmetlerin tamlama yapıldığında 5 yapraklı oldukları söylenebilmektedir (Levha 37.1).

Ekhinus cephe kymationları (Levha 35.1-2) her iki yüzde de tamamen kırılmakla birlikte ekhinus altında korunmuş olan yumurta dizisi (Levha 36.1) başlığın ekhinusunun yumurta dizisi ile çevrelenmiş olduğunu göstermektedir. Korunmuş olan 6 adet yumurtanın ölçüsü ve tamamlanan ekhinus alt çapı sayesinde toplam 16 adet yumurta bulunduğu hesaplanabilmektedir (Levha 37.2).

Page 50: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

46

Başlığın polster üst köşe hattı kırılmış olmakla birlikte (Levha 35.3) mevcut izler abakus bulunmadığını, ancak üst yüzeyin düz bir taşıyıcı düzlem oluşturacak şekilde köşelerde düz yükseltilerle desteklenmiş olduğunu düşündürmektedir (Levha 37.3). Alta doğru hafif daralan İonia tipi225 polster (Levha 35.3, 37.2-3) volütler ile aynı forma sahip çiftli bantlar ile üçe bölümlenmiştir. Üstte düz başlayan bu bantlar altta yumurta formu verecek şekilde birleşmektedir. Kenarlarda yarım, ortada tam yumurta ile İon kymationu formunu vermektedir. Başlık üst yüzeyi (Levha 36.2) oldukça aşınmakla birlikte sivri uçlu murç izleri halen görülebilmektedir. Alt yüzey (Levha 36.1) daha iyi korunmuştur ve kenarlarda ince bir bant halinde dişli tarak ve ortada murç izleri kısmen görülebilmektedir.

Başlık alt çapının tamamlanması (Levha 37.2) sonucunda başlığın ekhinus merkezinin korunduğu anlaşılmaktadır. Hem üst hem de alt yüzeylerinde (Levha 36.1-2) zıvana yuvasına ait iz korunmamakla birlikte alt merkezin biraz yan tarafında görülen kırılma izleri zıvana yuvasının bulunabileceğine işaret edebilir. Başlıkta zıvana yuvası bulunmasının veya yuvanın ağırlık merkezinde yer almasının işlevin belirlenmesinde etkili olabileceği akla gelmekle birlikte paralel örnekler incelendiğinde bunun çok fazla belirleyici olmadığı anlaşılmaktadır226.

İon başlıklarının tarihlendirilmesinde özellikle bu örnekte olduğu gibi tamlama yapılarak elde edilen ölçülerin kullanılması sağlıklı bir yöntem olmamakla227 birlikte hesaplanabilen tamamlama ölçülerinin kıyaslanması mümkündür. Başlıkta volütler arası mesafe ile cephe genişliği arasındaki oran 0.414 ile MÖ 6. yy. ikinci çeyreğine ait örneklerle, volüt genişliği ve volütler arası mesafe oranı ise 1.26 ile MÖ 6. yy. son çeyreğine tarihlenen başlıklar ile uyum göstermektedir228. Alt çap ile cephe genişliği arasındaki oran ise 2.1 ile MÖ 480 öncesine ait örnekler ile kıyaslanabilmektedir229.

Başlığın tam bir paraleli tespit edilememekle birlikte detay özellikleri ile diğer örneklerle kıyaslanması mümkün olmaktadır. Başlığın içbükey düzenlemesi, volüt bantlarının formu ve volüt gözünde rozet bulunuşu ile paralellik gösteren örnekler olarak MÖ 530 yıllarına tarihlendirilmiş olan Miletos’tan bir başlık parçası230 (Levha 38.1), Atina’dan MÖ 525 civarına tarihlendirilen aynı yapıya ait iki başlık231, Thessalonike Therme’deki MÖ 6. yy. sonlarına tarihlenen İon tapınağına ait başlık232, Biga’da bulunmuş MÖ

225 Bingöl 1980, 50-51. 226 Örneğin, MÖ 5. yy. ortasına tarihlenen Sounion Athena Tapınağı başlığı (Orlandos 1975,

Pl.35-36; Meritt 1996, Fig.25) MÖ 500 civarına tarihlenen Biga’da bulunmuş adak başlığında (Koenigs 1989, 291, Abb.1, Taf.32) farklı işlevleri olmasına rağmen üst yüzeylerinde zıvana yuvası bulunmaz.

227 Kirchhoff 1988, 10 vd. 228 Kirchhoff 1988, Tabelle 1 229 Theodorescu 1980, Tableau 1. 230 Boardman 1959, 210; Gruben 1963, 174, n.168; Hahland 1964, 197, Abb.57; Alzinger 1972,

183; Abb.13. Kirchhoff (1988, 73, Kat.45) bu başlığın içbükey düzenlemeye sahip en erken örnek olduğunu ve MÖ 575-550 aralığına tarihlenebileceğini belirtmiştir.

231 Möbius 1927, 171-173, Bei.XIX.2,3 (MÖ 440 civarı); Meritt 1982, 82 vd, Pl.12; Meritt 1996, 136-137, Fig.28, Pl.44.

232 Vokotopoulou 1993, 89 vd., Pl.XII.1.

Page 51: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

47

500 civarına tarihlendirilen bir adak sütunu başlığı233, Histria’da ele geçen MÖ 500 civarına tarihlendirilmiş başlıklar234, Polonya’da tespit edilmiş MÖ 5. yy. ilk çeyreğine tarihlenen başlığın içbükey cephesi235, Thasos’tan MÖ 500-460 arasına tarihlendirilen başlık grubu236 ile Neapolis-Kavalla’da bulunan MÖ 5. yy. ilk çeyreğine ait başlıkların içbükey cepheleri237 tespit edilmektedir238.

Başlık polsterinde bantların İon kymationu formuna dönüşmesine paralel örnekler olarak Didyma Apollon239 (MÖ 540-30), Khios Phanai240 (MÖ 500 civarı) (Levha 38.2-3), Didyma241 (MÖ 500-450), Milet242 (MÖ 500), Histria243 (MÖ 500), Neapolis-Kavalla244 (MÖ 500), Ephesos245 (MÖ 500-480) (Levha 38.4-5) ve Polonya-Varşova246 (MÖ 5. yy. ilk çeyreği) başlıkları gösterilebilir. Bununla birlikte bu başlıklardan sadece Ephesos grubunda (Levha 38.4-5) polsterde iki bant bulunur ve Beçin başlığı ile aynı formda ortada bir tam, kenarlarda iki yarım yumurta oluşturmaktadır.

Başlıkta görülen kalın etli çanak ve yayvan profili yumurtalar ile köşeli hatlara sahip ok biçimli bezeklerden oluşan ekhinus kymationlarının en yakın paralelleri olarak Khios Phanai’da247 bulunmuş MÖ 500 civarına tarihlendirilen başlık (Levha 38.2-3) ile Ephesos’tan248 MÖ 500-480 civarına tarihlendirilen başlık grubu (Levha 38.4-5) tespit edilmektedir.

233 Koenigs 1989, 291, Taf.32. 234 Theodorescu 1968, 261 vd., Fig.1-9.; Kirchhoff 1988, 42, Kat.29. 235 Mikocki 1986, 138 vd., Pls.1-3; Gruben 1997, 369 vd., Abb.51 tarafından Delos kökenli

olabileceği belirtilen başlığın geç Arkaik döneme ait Propylon II yapısı ile bağdaştırılabileceği önerilmiştir.

236 Martin 1972, 303 vd, Nr.4-5, Fig.4-13; Kirchhoff 1988, 49 vd., Kat.33-44. 237 Bakalakis 1936, 9 vd., Eik.10 vd. 238 Bu örnekler haricinde volüt bantlarının formu ile MÖ 5. yy. başlarına tarihlenen Larisa

(Schefold 1933, Abb.5; Boehlau-Schefold 1940, 125-126, Taf.20; Kirchhoff 1988, 51, Kat.35), Khios (Boardman 1959, Pl.28; Alzinger 1972, Abb.20), Pantikapeion (Pichikyan 1974, 105 vd., Pic.1) başlıkları ile benzerlik gösterir. Volüt gözünde rozet bulunuşu ile de Kyzikos (Hasluck 1901-2, 196, Taf.6.6; Alzinger 1972, 184, Abb. 14; Kirchhoff 1988, 55, Kat.38), Halikarnassos (İB.4), Atina (Meritt 1996, 146, Fig.8, Pl.36), Locroi (Petersen 1890, 161 vd, Abb.13-14; Kirchhoff 1988, 103-105, Kat.70; Costabile 1997, 30 vd, Tavola Locri XIX-XXIII.), Metapontum D (Adamesteanu-Mertens 1975, 35, Pl.5; Mertens 1979, 107, Taf.16-17) ve Syracusa Spagna (Kirchhoff 1988, 102, Kat.68; Costabile 1997, 23, Tavola Syracusa VIIc) başlıkları ile kıyaslanabilmektedir.

239 Gruben 1963, 115 vd, Abb.16. 240 Boardman 1959, 180, Fig.4, Pl.27 a-b; Alzinger 1972, 187, Abb.18; Kirchhoff 1988, 82,

Kat.50, MÖ 550-525 aralığına tarihlendirmiştir. 241 Alzinger (1972, 171 vd, Abb.2) MÖ 500 civarına, Kirchhoff (1988, 100, Kat.66) ise MÖ

475-450 aralığına tarihlendirmiştir. 242 Koenigs 1979, 191 vd., Bei.2, Taf.62. 243 Theodorescu 1968, 261 vd., Fig.1-9.; Kirchhoff 1988, 42, Kat.29. 244 Bakalakis 1936, 9 vd., Eik.10 vd. 245 Bammer 1972b, 440 vd., Abb.1-29; Alzinger 1972, 175 vd, Abb.6b-g; Kirchhoff 1988, 92-

94, Kat.58-61. 246 Mikocki 1986, 138 vd., Pls.1-3; Gruben 1997, 369 vd., Abb.51. 247 Boardman 1959, 180, Fig.4, Pl.27 a-b; Alzinger 1972, 187, Abb.18; Kirchhoff 1988, 82,

Kat.50, MÖ 550-525 yılları arasına tarihlendirmiştir. 248 Bammer 1972b, 440 vd., Abb.1-29; Alzinger 1972, 175 vd, Abb.6b-g; Kirchhoff 1988, 92-

94, Kat.58-61.

Page 52: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

48

Yukarda değinildiği gibi Beçin başlığının tam paraleli tespit edilemese de detay özellikleri yardımıyla bir tarih önermek mümkün olmaktadır. Geç Arkaik döneme ait kıyaslanabilen tüm başlıklar arasında özellikle Khios ve Ephesos başlıkları belirleyici rol oynamaktadır. Böylece İB.1 ve İB.2 için MÖ 500-480 arası uygun bir tarih önerisi olarak tespit edilebilmektedir.

Nu. : İB.3 Levha Nu. : 39.1-4, 40.1,3-5 Buluntu Yeri : Beçin Sergilendiği Yer : Beçin Ölçüler : Cephe 1: Gen. 19 cm, Yük. 25 cm, Cephe 2:

Gen. 12.5 cm, Yük. 19.5 cm, Polster Gen. 38 cm Malzeme : Mavi damarlı yerel Sodra mermeri Yayın : Baran 2004, 26, Res.25.

Beçin Ahmetgazi Paşa Medresesinde kazı deposu olarak kullanılan odalarda toplama blokların arasında tespit edilmiş olan İon başlık parçasının daha önceki yıllarda yapılan kazı çalışmaları sırasında tesadüfen bulunmuş olduğu öğrenilmekle birlikte tam olarak nerede bulunduğuna dair bilgi bulunmamaktadır.

İon sütun başlığı polster bölümüne ait olan başlık parçasında (Levha 40.5) volütlerin ortasına yakın bir bölümü, polsterin alt kısmı ve ekhinus kymationlarının bir bölümü korunmuştur. Dışbükey volütler (Levha 39.1-2) yarım daire formlu bantlarla sınırlandırılmaktadır ve volüt gözü bulunmaz. İonia tipindeki249 polster (Levha 39.3-4) ise kenarlarda ince yükseltilerle desteklenmiş yarım daire formlu çifte astragalden oluşan iki adet bant ile üçe bölümlenmiştir. Altta ekhinus ile düz birleşen polster bantları orta kısımda hafif daralma gösterir. Ekhinus alt yüzeyinde yer alan yumurta dizisinden (Levha 39.3) sadece üç tanesi korunmuş olduğu için kesin bir yumurta sayısı tespit etmek mümkün olmamaktadır. Yumurtalar oldukça yayvan bir profile, ok biçimli bezekler ise köşeli hatlara sahiptir.

Oldukça küçük bir bölümü korunmuş olmakla birlikte tamlama çizimi (Levha 40.5) sonucunda başlığın cephe genişliğinin yaklaşık 80 cm, ekhinus alt çapının ise 40 cm civarında olduğu önerilebilmektedir. Başlığın yüksekliğinin tespiti için ise yeterli veri bulunmamaktadır. Tespit edilen bu ölçülerin kesin olmayışı oranlamaların karşılaştırılmasını engellemektedir.

Başlığın dışbükey volüt düzenlemesi MÖ 560 civarına tarihlendirilen Myus Dionysos Tapınağı başlıkları250 (Levha 41.1-3), MÖ 550 yıllarına tarihlenen Delos Naksoslular Stoası başlığı251, Didyma Apollon Tapınağı başlığı MÖ 540-30252 (Levha 41.4-5), MÖ 500-475 arasına tarihlenen Neapolis-Kavalla başlıklarının dışbükey cepheleri253, MÖ 490-80 civarına

249 Bingöl 1980, 50-51. 250 Alzinger 1972, 181, Abb.8.; Kirchhoff 1988, 75, Kat.47; Weber 2002, 226-246, Abb.2-17. 251 Alzinger 1972, 186, Abb.17; Kirchhoff 1988, 31-34, Kat.17-21. 252 Gruben 1963, 115 vd, Abb.16. 253 Bakalakis 1936, 9 vd., Eik.11, 16, 23.

Page 53: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

49

tarihlenen Samos B Tapınağı başlıkları254 (Levha 41.6), MÖ 500-480 arasına tarihlendirilen Ephesos başlık grubu255 (Levha 41.7), ile Samos Hera 2. dipteros yapısına ait MÖ 480 civarına tarihlendirilen başlık256 (Levha 25.1) gösterilebilmektedir. Oldukça geniş bir tarih aralığına ait bu örneklerle yapılan karşılaştırmada cephe düzenlemesi için maalesef daha kesin bir tarih kriteri tespit edilememektedir. Bu noktada kıyaslanabileceği düşünülen volüt gözü oluşum oranı da kesin bir tarihsel farklılık göstermektedir.

Başlık polsteri ilk iki örnek gibi iki bant ile üçe bölümlenmiş olmakla birlikte polster bantları yumurta formu vermeyerek ekhinus ile düz birleşmektedir. İonia tipi polster257 düzenlemesinin paralel örnekleri MÖ 560 civarına tarihlendirilen Myus Dionysos Tapınağı başlıkları258 (Levha 41.1-3) ile MÖ 460 yıllarına tarihlendirilen Thasos 3 numaralı başlıktır259. Ancak daha geniş bir tarih aralığı vermektedir. Bu geniş tarih aralıklarına karşın ekhinus alt yüzeyindeki yumurta dizisi formu daha kesin bir tarih önerisi ortaya koyabilmektedir. İB.1 ve İB.2 ile aynı forma sahip (Levha 40.2-4) olan yumurta dizisi yine aynı şekilde MÖ 500 civarına tarihlenen Khios Phanai başlığı260 (Levha 38.2-3) ve MÖ 500-480 arasına tarihlenen Ephesos başlık grubu261 (Levha 38.4-5) örnekleri ile kıyaslanabilmektedir. Bu nedenle 1 ve 2 numaralı başlıklar ile aynı şekilde MÖ 500-480 civarına tarihlendirilebileceği önerilebilmektedir.

Nu. : İB.4 Levha Nu. : 42.1-4, 43.1-3 Buluntu Yeri : Bodrum Sergilendiği Yer : İzmir Müzesi, Env.Nu. 3553 Ölçüler : Cephe: Gen. 91.5 cm, Yük. 37.4 >29.1 cm, Taşıyıcı üst

düzlem: Gen. 74 cm, Der. 46.1 cm, Polster: Gen. 46.2 > 42.6 cm, Yük. 30 cm, Alt Çap: 39.8 cm

Tamlama yapıldığında cephe genişliği 96 cm, yükseklik 43 cm olarak hesaplanabilmektedir.

Malzeme : İri kristali beyaz mermer Yayın : Bean-Cook 1955, 169-171, Fig.15, Pl.12 a-b; Boardman

1959, 206, n.3; Martin 1959, 65-76, Pl.1-2; Gruben 1963, n.166; Alzinger 1972, 179-80, Abb.10; Alzinger 1978, 514; Theodorescu 1980, Nr.14; Meritt 1982, 87; Kirchhoff 1988, 53, Kat.36.

254 Buschor 1957, 20, Beil.21.3; Meritt 1982, 86, n.4; Kirchhoff 1988, 97, Kat.63; McGowan

1997, 211, n.9. 255 Bammer 1972b, 440 vd., Abb.1-29; Alzinger 1972, 175 vd, Abb.6b-g; Kirchhoff 1988, 92-

94, Kat.58-61. 256 Gruben 2001, 361 vd., Abb.271. 257 Bingöl 1980, 50-51. 258 Alzinger 1972, 181, Abb.8.; Kirchhoff 1988, 75, Kat.47; Weber 2002, 226-246, Abb.2, 17. 259 Martin 1972, 308 vd., Fig.5. 260 Boardman 1959, 180, Fig.4, Pl.27 a-b; Alzinger 1972, 187, Abb.18; Kirchhoff 1988, 82,

Kat.50. 261 Bammer 1972b, 440 vd.; Alzinger 1972, 175 vd, Abb.6b-g; Kirchhoff 1988, 92-94, Kat.58-

61.

Page 54: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

50

Bean ve Cook tarafından tesadüfen Bodrum garajında tespit edilen ve pek çok çalışmada incelenen İon başlığı günümüzde İzmir Arkeoloji Müzesi arka bahçesinde sergilenmektedir262. Başlığın tam olarak nerede bulunduğu hakkında bilgi bulunmamaktadır.

Tek cephesi işlenilmiş olan başlığın (Levha 42.1-2) ekhinus cephe kymationlarının üst bölümü ve volütlerin alt kısmı kırıktır. İşlemesiz cephede ise volütlerin alt kısmı ile volütler arasında kalan orta bölüm kırıktır. Polsterde volüt kenarları haricinde üst düzlem oluşturan çıkıntılar kırılmıştır. Bu kırık bölümler haricinde, başlığın iri kristalli mermerindeki aşınma da oldukça yoğundur ve açık havada sergilenmesiyle bağlantılıdır.

Abakus bulunmayan başlığın üst yüzeyi (Levha 42.1,3) polster üzerinde üçgen çıkıntılarla taşıyıcı bir üst düzlem oluşturacak şekilde düzenlenmiştir. Sivri uçlu murç ile işlenilmiş olan başlık üst yüzeyinde zıvana yuvası bulunmamaktadır. Başlık alt yüzeyinde (Levha 43.2) ise ekhinus merkezinde 7.5 cm çapında 6 cm derinliğe sahip yuvarlak bir zıvana yuvası bulunmaktadır. Ekhinus alt yüzeyini ince bir birleşim yüzeyi çevreler ve yumurta dizisi bulunmamaktadır.

Başlığın Attika tipindeki263 polsteri (Levha 42.3-4, 43.3) ortada polster yüzeyi ile aynı seviyede yer alan çift astragaldan oluşan bir bantla bölümlenmiştir. Alta doğru hafif daralma gösteren polster kenarları aşağıya doğru kalınlaşan bir forma sahiptir.

Başlığın bezemesiz arka cephesi (Levha 42.2) oldukça iyi perdahlanmıştır ve boya ile yapılmış bir bezeme taşımış olma ihtimali bulunmaktadır. Daha önceki yayınlarda bahsedilmemiş olmakla birlikte yapılan son incelemelerde cephede ekhinus çıkıntısının (Levha 43.2) küçük bir bölümünün korunmuş olduğu tespit edilmiştir. Muhtemelen boya ile yapılmış yumurta dizisi taşıyan ovolo profiline sahip olmalıdır.

Başlığın bezemeli cephesi (Levha 42.1, 43.1) dışbükey bir düzenlemeye sahiptir. Volütler yarım daire formlu bantlarla sınırlanmaktadır ve iri volüt gözleri rozetlerle bezenmiştir. Rozetlerden birisi 12 diğeri 15 yaprağa sahiptir. Köşe palmetleri dâhil olmak üzere kanalis bandı alt kısmı tahrip olmakla birlikte alt kısımdaki izler uzun bir forma sahip 3 adet yumurtadan oluşan cephe kymationu bulunduğunu göstermektedir. Ancak ince ok biçimli bezeklerle ayrılmış yuvarlak bitimli yumurtaların kanalis bandı ile yaptığı bağlantı bilinmemektedir. Köşe palmetleri korunmamakla birlikte Plommer264 tarafından önerilen 5 yapraklı köşe palmetleri bulunduğu kabul edilebilir.

Tamlama yapıldığında başlık cephe genişliği 96 cm, yükseklik ise 43 cm olarak hesaplanmaktadır. Volütler arası 20.6 cm, volüt gözleri arası 51.2 cm’dir. Pek çok örneğin tarihlendirilmesinde kullanılmış olan başlığın cephe

262 Maalesef çatıdan akan suların temasına maruz kalan başlık renk değiştirmiştir. Metal çatı

kaplamasının oksidasyonu sıçrayan su ile birlikte başlığa geçmiştir. Bu da sergi koşullarının iyi olmadığını göstermektedir.

263 Bingöl 1980, 51-52. 264 Bean-Cook 1955, 169-171.

Page 55: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

51

genişliği ile volütler arası 0.214, volüt genişliği ile volütler arası mesafe 1.815, cephe genişliği ve derinlik oranı 1.927, cephe genişliği ve alt çap oranı ise 2.338 olarak hesaplanmaktadır265. Bu oranlamalardan özellikle cephe genişliği ve volütler arası mesafe MÖ 5. yy. ilk çeyreğine ait örneklerle uyum göstermektedir266.

Başlığın tek örnek ve tesadüfî buluntu olması bir yapı ya da adak sütununa ait olduğu hakkında kesin bir şey söylenilmesini engellemektedir. Başlığın küçük boyutları ve tek cephesinin bezenmiş olması Plommer267 tarafından bir model ya da yarım kalmış olabileceği ile açıklanmaya çalışılmış ve adak sütununa ait olabileceği belirtilmiştir. Başlık, Theodorescu268 tarafından da adak sütunu olarak tanımlanmıştır. Boardman269 ise tek cephesinin işlenilmediği örneklerin bu evrede yaygın olması sebebiyle alışılmadık bir durum olmadığını ve tek cephenin işlenilmeyişinin tamamen ekonomik amaçlı olduğunu belirtmiştir. Geç Arkaik dönem itibarıyla tek cephenin işlenildiği, diğer cephenin ise düz bırakılmış olduğu örnekler olarak Khios Müzesinden bir başlık270 (MÖ 5. yy. ortaları) (Levha 44.1-2) ile Thasos’tan bulunmuş başlıklar271 (MÖ 460) gösterilebilir. Ayrıca tek cephede ekhinus kymationu gibi detayların boya ile belirtilmek üzere kabaca işlenilmiş olduğu örnekler olarak Atina Agorasından iki başlık272 (MÖ 525-500), Samos’tan B Tapınağına ait olabilecek başlıklar273 (MÖ 490-80), Delphi’den274 bir başlık (MÖ 500-475), Korinth’ten275 bir başlık (MÖ 500-475) ve Atina Hadrian kütüphanesinde bulunmuş bir başlık276 (MÖ 450) bilinmektedir. Değinilen bu örneklerin ışığında başlığın boyutu veya tek cephesindeki bezeme farklılığının başlığın işlevi ile ilişkilendirilemeyeceği anlaşılmaktadır.

İşlev için bir diğer öneri Martin277 tarafından yapılmıştır. Başlığın işlenilmemiş olan cephesinde zıvana bulunduğu ve bu nedenle tek cephe işlenilmesinin duvar veya antaya bitişik olması sebebiyle bir cephenin görülmemesi ile bağlantılı olabileceği belirtilmiştir. Bu görüş Kirchhoff tarafından da kabul edilmiş ve başlık anta düzenlemesine ait olarak tanımlamıştır278. Bununla birlikte yapılan incelemede başlık arka cephesinde herhangi bir yuva görülmemiştir ve aksine ekhinus çıkıntısının bir köşesinin korunmuş olduğu tespit edilmektedir. Bu da başlığın pilaster işlevi taşımış olma ihtimalini tamamen ortadan kaldırmaktadır.

265 Theodorescu 1980, Tableau 1; Kirchhoff 1988, Tabelle 1. 266 Kirchhoff 1988, Tabelle 1. 267 Bean-Cook 1955, 171. 268 Theodorescu 1980, Nr.14. 269 Boardman 1959, 206, n.3. 270 Boardman 1959, 206, n.3, Pl.28. 271 Martin 1972, 310 vd., Fig.8-12. 272 Meritt 1982, 82 vd., Fig.1-2, Pl.12; Meritt 1996, 163 vd, Fig.28, Pl.44. 273 Buschor 1957, 20, Beil.21.3; Meritt 1982, 86, n.4; McGowan 1997, 211, n.9. 274 Meritt 1996, 137, Pl.46 275 Meritt 1996, 137, Pl.46 276 Wrede 1930, 191-200, Bei.62-63. 277 Martin 1959, 66, 68. 278 Kirchhoff 1988, 53.

Page 56: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

52

Başlığın Attika tipi279 polsterindeki çift astragaldan oluşan bolteus bandına paralel örnekler olarak Paros’tan MÖ 550-525 arasına tarihlenen başlık280, İzmir Halkapınar’dan MÖ 530-20 yıllarına ait başlık parçası281 (Levha 44.3-4), Atina’dan MÖ 510-500 yıllarına verilen boya bezeli N.M. 85 numaralı başlık282, Atina akropolisinden MÖ 490 civarına verilen 13302 numaralı başlık283 (Levha 44.5), Biga’da bulunmuş MÖ 500 yıllarına tarihlenen başlık284, Delphi Atinalılar Stoasından MÖ 5. yy. ilk çeyreğine tarihlenen başlık285, MÖ 500-460 arasına verilen Ankara Mikos mezar anıtı başlığı286 (Levha 44.6) ile Kıbrıs Yeni Paphos’ta bulunmuş Ktima Müzesinden bir başlık287 (Levha 44.7-8) gösterilebilir. Bu örnekler arasında İzmir başlığı (Levha 44.3-4) bolteus bantlarının polster yüzeyi ile aynı seviyede olmasıyla en yakın paralel olarak dikkat çekmektedir.

Ekhinus cephesinde üç kymation bulunan örnekler olarak Atina’dan MÖ 510-500 yıllarına verilen boya bezeli NM.85 numaralı başlık288, MÖ 500 civarına tarihlenen Neapolis Kavalla başlıkları289, MÖ 500-470 arasına ait Thasos başlıkları290, Rusya Hermonessa’dan MÖ 5. yy. başlarına verilen İon başlığı291, Delphi’den MÖ 500-475 arasına ait bir başlık292 ile Kıbrıs Yeni Paphos’ta bulunmuş Ktima Müzesindeki bir başlık293 (Levha 44.7-8) sayılabilir. Ekhinus cephesinde üç kymation bulunuşu büyük olasılıkla başlığın boyutu ile bağlantılı olmakla birlikte mevcut örnekler MÖ 510-470 yılları arasına işaret etmektedir. İon kymationun formuna bakıldığında ise kötü korunmuş olmakla birlikte oldukça küçük ok biçimli bezeklerle birleşen yuvarlak bitimli yumurtalardan oluşan İon kymationu formu geç Arkaik dönem örnekleri ile benzerlik göstermektedir. En yakın paraleller ise MÖ 520-480 arasına tarihlenen Samos Hera Tapınağı 2. dipteros ekhinus başlıkları294 olarak tespit edilmektedir.

Başlıkta tarihlemede kullanılabilecek bir diğer kriter volüt gözlerindeki rozet bezemesidir. Dışbükey başlıklarda rozet bezemesi içbükey başlıklara295 göre daha az sayıda örnekle temsil edilmektedir. Bunlar

279 Bingöl 1980, 51-52. 280 McGowan 1993, Cat.17, Pl.18. 281 Alzinger 1972, 183, Abb.13. 282 McGowan 1993, Cat.69, Pl.62; McGowan 1997, 215 Pl.58a-b. 283 Wiegand-Schrader 1904, Abb.172; McGowan 1993, Cat.73, Pl.68-69; McGowan 1997, 213,

Pl.56c-d, 57a. 284 Koenigs 1989, 289 vd., Abb.1. 285 Meritt 1996, Pl.46. 286 Alzinger 1972, 180 vd., Abb.14 (MÖ 460); Alzinger 1978, 514; Koenigs-Philip 1987, 157

vd., Abb.1-2, Taf.1-3 (MÖ 500); Kirchhoff 1988, 101, Kat.67 (MÖ 5. yy. 2. çeyreği); McGowan 1993, Cat.147, Pl.119 (MÖ 480); Akurgal 1995, Lev.84.b (MÖ 470-60).

287 Wright 1992, 442, Ill.295.1. 288 McGowan 1997, Pl.58b. 289 Bakalakis 1936, Eik.16, 17 ve 23. 290 Martin 1972, 310 vd. 291 Treister 1993, 558, Fig.26. 292 Meritt 1996, 137, Pl.46. 293 Wright 1992, 442, Ill.295.1. 294 Buschor 1957, Bei.16.1, 21.1. 295 Örnekler için bk. İB.1

Page 57: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

53

Kyzikos’tan MÖ 500 yıllarına verilen başlık parçası296 (Levha 44.9), MÖ 480 civarına tarihlenen Syracusa Giardino Spagna nekropolünde ele geçmiş başlık297, MÖ 5. yy. ilk çeyreğine tarihlenen Metapontum D Apollon Tapınağı başlığı298 (Levha 44.10), MÖ 470 civarına tarihlendirilen Locroi başlığı299 ve Polonya’da tespit edilmiş MÖ 470 civarına verilen başlıktır300. Bu örneklerde rozetler farklılık göstermekle birlikte Kyzikos başlığı (Levha 44.9) 12 yapraklı rozeti ile en yakın örnek olarak dikkat çekmektedir.

Başlık daha önceden pek çok yayına dâhil edilmiş ve birbirine yakın tarihler önerilmiştir. Plommer301 MÖ 500-450, Martin302 MÖ 5. yy. başları, Gruben303 MÖ 5. yy. başları, Alzinger304 MÖ 470-60 civarı, Theodorescu305 MÖ 500-480 arası ve Kirchhoff306 MÖ 5. yy. ilk çeyreğini önermiştir. Pek çok İon başlığının tarihlendirilmesinde temel alınmış olan Halikarnassos başlığının yukarıda kıyaslanan detay özellikleri daha önceki tarih önerileriyle bir arada değerlendirildiğinde MÖ 5. yy. ilk çeyreğinin kabul edilebilir bir tarih önerisi olduğu söylenebilmektedir.

Nu. : İB.5 Levha Nu. : 45.1-3, 46.1-3, 47.1-4. Buluntu Yeri : - Sergilendiği Yer : Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi, Env.Nu. 6612 Ölçüler : Cephe 1: Gen. 64 cm, Yük. 32 cm, Cephe 2: Gen. 77 cm,

Yük. 31 cm, Abakus: Gen. 74 cm, Der. 56 cm, Yük. 4 cm, Polster: Gen. 51 cm Yük. 32 > 29 cm, Alt Çap: 56 cm

Tamlama yapıldığında cephe genişliği 97 cm, yükseklik 37 cm, polster genişliği 56 cm, abakus genişliği 71 cm olarak hesaplanabilmektedir.

Malzeme : Kaliteli beyaz mermer Yayın : Pedersen 1999, 328, Fig.11.

Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi alt avlusunda sergilenen İon başlık parçasının buluntu yeri hakkında bilgi bulunmamaktadır. Ancak aşağıda değerlendirilecek İB.6 ile göstermiş olduğu benzerlik ve bu başlığın kale duvarında kullanılmış olması buluntu yerinin Bodrum Kalesi olabileceğine işaret etmektedir. Başlığın mermeri açık havaya maruz kalması sebebiyle307

296 Hasluck 1901-2, 196, Pl.VI.5; Alzinger 1972, 184, Abb. 14; Kirchhoff 1988, 55, Kat.38. 297 Kirchhoff 1988, 102, Kat.68; Costabile 1997, 23, Tavola Syracusa VIIc. 298 Adamesteanu-Mertens 1975, 35, Pl.5; Mertens 1979, 107, Taf.16-17. 299 Petersen 1890, 161 vd, Abb.13-14; Kirchhoff 1988, 103-105, Kat.70; Costabile 1997, 30 vd,

Tavola Locri XIX-XXIII. 300 Mikocki 1986, 138 vd., Pls.1-3; Gruben 1997, 369 vd., Abb.51. 301 Bean-Cook 1955, 169-171, Fig.15, Pl.12 a-b 302 Martin 1959, 65 vd., Taf.1-2 303 Gruben 1963, n.166 304 Alzinger 1972, 179-80, Abb.10 305 Theodorescu 1980, Nr.14 306 Kirchhoff 1988, 53, Kat.36 307 Mermer kalitesinden ziyade hava koşullarının mermer üzerine etkisi kesin olarak tespit

edilebilmektedir. Örneğin Labraunda’da kapalı alanda korunan mimari elemanlar ile açık

Page 58: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

54

oldukça aşınmış ve kenarları erimiştir (Levha 45.1). İçbükey volütlü başlığın cephelerinin farklı genişlikte korunmuş olması başlığın tamamlanmasında oldukça faydalıdır. Bir cephede köşe palmetlerinin biraz gerisinden diğer cephede ise volütün başlangıcından itibaren kırıktır. Cephelerden birisinde ekhinus cephe kymationları korunmuşken (Levha 45.2) diğer cephede büyük oranda aşınmıştır. 5 yumurtadan oluşan İon kymation dizisinin bulunduğu tespit edilen ekhinus cephesi (Levha 46.3) üstte hafif çukur bir form gösterir ve ortada 5 cm derinliğe sahiptir. Detaylı olarak incelenememekle308 birlikte kymation dizisi ekhinusu altta tamamen çevrelemektedir (Levha 46.2). Her iki cephede de oldukça aşınmış 4 yapraklı köşe palmetleri bulunmaktadır. Volütler kısmen korunan bölümlerden anlaşıldığı üzere, kenarlarda hafif yükseltilerle desteklenmiş yarım daire formlu ince bantlarla sınırlanmaktadır. 6 cm çaplı volüt gözü disk biçimli bir yüzeye sahiptir (Levha 46.1-2). Volütün alt kısmı aşınmaya bağlı olarak kırılarak tahrip olmuştur. Başlığın bezemesiz Samos tipi309 polsteri (Levha 45.3, 47.4) üst ve altta bastırılmış bir forma sahiptir. Kenarlarda yoğun aşınma görülen polster, hafif bir eğimle ortada 2.5 cm’ye ulaşan düz bir alan yardımıyla abakustan ayrılmaktadır. Başlık abakusu (Levha 47.1-3) 4 cm yüksekliğe sahiptir ve cepheleri büyük oranda aşınmakla birlikte polster üst bölümünde abakus cephesinde yumurta dizisine ait küçük izler korunmuştur. Tüm abakus cephelerinin yumurta dizisi ile çevrelenmiş olduğu büyük bir olasılıktır.

Başlık orta kısmında tüm boyunca uzanan 25 x 17 cm ölçüsünde bir yuvaya sahiptir (Levha 47.3). Ahşap zıvana kullanımıyla310 bağlantılı olduğunu düşündüğümüz bu yuvanın benzeri müzedeki Hellenistik döneme ait bir başlıkta311 (Levha 48.1) daha karşımıza çıkmaktadır. Her iki örnekte de bu yuvaların hem ölçülerinin birbirine yakın olması hem de oldukça düzensiz iç kesitlere sahip oluşları bu yuvanın başlığın muhtemel devşirme kullanımıyla bağlantılı olabileceğine işaret etmektedir. Bununla birlikte K.1 numaralı speirada yaklaşık aynı ölçülerde ancak bloğu boydan boya kesmeyen bir zıvana yuvası bulunuşu bu yuvanın orijinal olabileceğini de akla getirmektedir. Benzer bir kullanım312 başka bir alanda tespit edilememekle birlikte Delos Naksoslular stoasına ait İon başlıklarından sadece bir

havada sergilenen elemanlar aynı malzemeden yapılmış olmalarına rağmen korunma durumları arasında büyük fark bulunmaktadır.

308 Başlığın yerinden oynatılması mümkün olmamıştır ve ayrıca başlığın bir sütun üzerine yerleştirilmesi nedeniyle alt kısım kısmen incelenebilmektedir.

309 Bingöl 1980, 49-50. 310 Ahşap zıvana kullanımı hakkında bk. Martin 1965, 280 vd.; Bingöl 2004, 94-95. 311 Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi orta bahçesinde sergilenmekte olan yayınlanmamış başlık

üst yüzeyinde scamilius ve boylamasına uzanan 20x24 cm genişliğinde dörtgen bir yuvaya sahiptir. Genel görünümüyle Hellenistik döneme ait olabilecek başlıkta benzer zıvana yuvası bulunması aynı tekniklerin uzun süre kullanılmış olması ile açıklanabilir.

312 Adak sütunlarında kullanılan bir teknikten burada bahsedilmesi gereklidir. Paros’ta ilk örneği görülen ve sıklıkla kullanılan teknikte başlıkların üst bölümünde adak heykelleri için açılmış olan yuvalar başlık altındaki zıvana yuvasına bir kanal yardımıyla bağlanmaktadır ve bu kanaldan akıtılan kurşun yardımıyla heykel, başlık ve sütun aynı anda birbirine bağlanabilmektedir. (bk. McGowan 1993, 6 vd., Cat.4) Halikarnassos örneğinde görülen yuvaların teknik açıdan farklı olması bu tip bir adak sütunu kullanımına uygun düşmemektedir.

Page 59: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

55

tanesinde313 (Levha 48.2) büyük boyutlu dörtgen ahşap zıvana yuvası bulunması ve yine Delos’tan farklı boyutlarda dörtgen zıvana yuvalarına sahip torus ve speira örneklerinin314 bilinmesi bu olasılığı güçlendirmektedir. Tarafımızca her iki olasılık da kabul edilebilir gözükmekle birlikte benzer uygulamalı mimari elemanlar açığa çıkartılmadıkça kesin bir yargıya varılması mümkün değildir.

Başlığın ölçüleri tamamlama yapıldıktan sonra büyük oranda hesaplanabilmektedir. Tespit edilen bu ölçülere göre oranlamalar farklı tarihlerden örnekler ile kıyaslanabilmekle birlikte özellikle cephe genişliği ve polster genişliği oranı 1.73 ile MÖ 5. yy. başlarına tarihlenen örneklerle paralellik göstermektedir315.

Başlığın içbükey cephe düzenlemesinde ilk dikkati çeken düz disk formuna sahip volüt gözü kullanımına verilebilecek en erken örnekler olarak Atina’dan MÖ 510-500316 ve MÖ 500 civarına verilen317 başlıklar, MÖ 500-460 civarına tarihlendirilen Ankara Mikos mezar anıtı başlığı318 (Levha 56.7), Kıbrıs Ktima Müzesinden MÖ 500 civarına tarihlenebilecek başlık319 (Levha 44.7-8), Pantikapeion’dan MÖ 5. yy. içine tarihlendirilen bir başlık parçası320 ve aşağıda incelenecek olan Milas başlığı (İB.8) tespit edilebilmektedir. Abakus cephesinde yumurta dizisi taşıyan İon başlığı örnekleri ağırlıklı olarak Anadolu’da karşımıza çıkmaktadır ve mevcut örnekler321 bu kullanımın MÖ 6. yy. ortalarından itibaren görülebildiğine işaret etmektedir.

Başlığın ekhinus cephesinde, ekhinus alt yüzeyinde ve abakus cephesinde görülen İon kymationu bezemesinde (Levha 46.2-3) yumurtaların uzun bir forma sahip olduğu ve yumurta alt bitimlerinin üçgen bir forma yaklaştığı görülür. Ancak ok biçimli bezeklerin yumurtadan tam olarak ayrılmamış olmasıyla geç Arkaik dönem örnekleriyle322 paralellik

313 Fraisse-Llinas 1995, 336, Fig.374-379. 314 Fraisse-Llinas 1995, 129, 278-279, Fig.310-313. 315 Theodorescu 1980, Tableau 1; Kirchhoff 1988, Tabelle 1. 316 McGowan 1997, 215, Pl.58a. 317 Alzinger 1972, Abb.26; McGowan 1997, 214, Pl.57.d. 318 Alzinger 1972, 180 vd., Abb.14 (MÖ 460); Alzinger 1978, 514; Koenigs-Philip 1987, 157

vd., Abb.1-2, Taf.1-3 (MÖ 500); Kirchhoff 1988, 101, Kat.67 (MÖ 5. yy. 2. çeyreği); McGowan 1993, Cat.147, Pl.119 (MÖ 480); Akurgal 1995, Lev.84.b (MÖ 470-60).

319 Wright 1992, 442, Ill.295.1. 320 Pichikyan 1974, 105 vd., Pic.1. 321 Başlıkta İon kymationu bezeli abakus kullanımı için bilinen örnekler MÖ 560-550 yıllarına

verilen Ephesos Artemis Tapınağı (Drerup 1954, 7, Abb.5, Alzinger 1972, 174, Abb.5; Kirchhoff 1988, 76-82, Kat.48-49.) ile yine Ephesos’tan geç Arkaik dönem başlık grubudur (Bammer 1972b, 440 vd., Abb.1-29; Alzinger 1972, 175 vd, Abb.6.b-g; Kirchhoff 1988, 92-94, Kat.58-61.). Ephesos örnekleri haricinde Didyma’dan bir adak sütununda (Alzinger 1972, 171, Abb.2; Kirchhoff 1988, 100, Kat.66.) ve Erythrai’dan yayınlanmamış bir başlık parçasında karşımıza çıkan İon kymationlu abakus kullanımı Anadolu dışında Gela, (Adamesteanu 1954, Abb.102; Theodorescu 1974, Pl.1-2; Kirchhoff 1988, 89, Kat.55.) Hermonessa (Treister 1993, 558, Fig.26) Syracusa Spagna (Kirchhoff 1988, 102, Kat.68; Costabile 1997, 23, Tavola Syracusa VIIc.) örneklerinde görülür. Attika’da ise İon kymationu bezeli abakusa sahip başlıklar (Meritt 1996, 121 vd.) bulunmakla birlikte Erektheion (Paton-Stevens 1927, Pl.36) başlıkları İon kymationu bezeli abakusa Hellas anakarasında verilebilecek en erken örnektir.

322 Taç bloklarında görülen benzer formlar için bk. TB.11-12.

Page 60: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

56

göstermektedir. En yakın paraleller olarak MÖ 500 civarına tarihlenen Biga başlığı323 (Levha 48.3) ve Samos Hera Tapınağı 2. Dipteros’un MÖ 480 yıllarına tarihlenen başlığı324 (Levha 25.1) gösterilebilir.

Cephe düzenlemesine bakıldığında volüt bantları ve formu ile yine az sayıda örnekle kıyaslanabildiği görülmektedir. Benzer forma sahip başlıklar olarak MÖ 500 civarına tarihlenen Biga325 (Levha 48.3), Larisa326, Histria327 ve Atina328 (Levha 48.6-7) örnekleri tespit edilmektedir. Bunlar arasında özellikle MÖ 525-500 arasına tarihlendirilmiş olan Atina’daki iki başlık329 (Levha 48.6-7) cephe düzenlenişi, abakus, polster formu ve polsterin abakus birleşimindeki daralmasıyla en yakın paraleller olarak dikkati çekmektedir.

Başlığın Samos tipi330 polsterinde tarih verebilecek unsur olarak dikkat çeken polsterin üst birleşim yüzeyinde görülen daralmaya farklı tarihlerden örnekler gösterilebilmektedir. Anadolu örnekleri arasında Ephesos’tan MÖ 5. yy. ikinci çeyreğine verilen başlık331 (Levha 48.4) ile Labraunda’dan MÖ 350 civarına tarihlendirilen Andron A başlığı332 (Levha 48.5) hem form hem de üstteki daralma ile benzerlik göstermektedirler. Aynı şekilde Atina’dan da çok sayıda örnek tespit edilmektedir, ancak MÖ 525-500333, MÖ 510-500334, MÖ 450335 ve MÖ 400336 gibi farklı tarihlere sahip olmaları polster düzenlemesinin tarih belirleyici olarak kullanılmasını engellemektedir.

Pedersen337 tarafından Erken Klasik döneme ait Halikarnassos Apollon Tapınağına ait olabileceği belirtilen ve henüz yayınlanmayan başlık için bir tarih önerisi sunmak mümkündür. Daha kesin bir tarihlendirme için yeterli veri bulunmamakla birlikte mevcut örnekler ışığında başlığın oranlamaları, detay özellikleri ve genel düzenlemesinin MÖ 5. yy. başlarına işaret ettiği tespit edilebilmektedir.

323 Koenigs 1989, 289 vd., Abb.1, Taf.32.2. 324 Gruben 2001, 361 vd., Abb.271. 325 Koenigs 1989, 289 vd., Abb.1 326 Schefold 1933, Abb.5; Boehlau-Schefold 1940, 125-126, Taf.20; Kirchhoff 1988, 51, Kat.35 327 Theodorescu 1968, 261 vd., Fig.1-9.; Kirchhoff 1988, 42, Kat.29. 328 Möbius 1927, 171-173, Bei.XIX.2,3; Meritt 1982, 82 vd, Fig.1-2, Pl.12; Meritt 1996, 136-

137, Fig.28, Pl.44 329 İlk olarak Möbius (1927, 171-173, Bei.XIX.2,3.) tarafından yayınlanmış ve MÖ 440-420

arasına tarihlendirilmiş olan başlık daha sonradan Atina agorasındaki bir başka başlık ve çeşitli mimari elemanlar ile bağdaştırılarak yayınlanmıştır. Bu başlıkların İonialı bir usta tarafından yapılmış olduğunu belirten Meritt tarih olarak ilk yayında (Meritt 1982, 92.) MÖ 6. yy. üçüncü çeyreğini daha sonraki yayınında (Meritt 1996, 136-137) ise MÖ 6. yy. son çeyreğini önermiştir.

330 Bingöl 1980, 49-50. 331 Alzinger 1972, 192, Abb.24.a-b; Bammer 1978, 520, Taf.156.6; Alzinger 1978, 507, Pl.149. 332 Hellström-Thieme 1981, 71 vd, Fig.23. 333 Möbius 1927, 171-173, Bei.XIX.2,3; Meritt 1982, 82 vd, Fig.1-2, Pl.12; Meritt 1996, 136-

137, Fig.28, Pl.44. 334 McGowan 1997, 215 Pl.58a-b. 335 Meritt 1996, 147, Fig.2,12, Pl.37. 336 Alzinger 1972, 201, Abb.37a; Alzinger 1978, 510, Pl.151. 337 Pedersen 1999, 328.

Page 61: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

57

Nu. : İB.6 Levha Nu. : 49.1-2, 50.1-2 Buluntu Yeri : - Sergilendiği Yer : Bodrum Kalesi, İtalyan Kulesi doğu

duvarı Ölçüler : Cephe Gen. 1.04 m, polster Gen. 62 cm, alt çap 62.5 cm Malzeme : Kaliteli beyaz mermer Yayın : Pedersen 1999, 328.

Bodrum Kalesi İtalyan Kulesinde devşirme duvar malzemesi olarak kullanılmış olan İon başlığı alt yüzeyi görünecek şekilde dikine yerleştirilmiş ve üzerine İtalya arması kazınmıştır. İtalya armasının mevcudiyeti ile Şövalyeler zamanında kale duvarında kullanılmış olduğu anlaşılan başlığın buluntu yeri hakkında herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak kalede benzer şekilde kullanılmış başka bir başlık bulunmayışı nedeniyle başlığın uzak bir alandan taşınmış olma ihtimali oldukça zayıf gözükmektedir. Muhtemelen kale inşası sırasında arma kazınabilecek bir yüzeye sahip olduğu ve yakında bulunması sebebiyle kale duvarında kullanılmak üzere seçilmiştir.

Başlığın dört yanı kaplanarak duvar içine gömülmüştür. Sadece polsterler dâhil olmak üzere alt yüzey ile üst kısımda cephenin alt bölümünde oldukça küçük bir kısım görülebilmektedir. Genel anlamda oldukça iyi korunmuş olmakla birlikte açık havada bulunması sebebiyle mermerinde erimeler meydana gelmiştir ve özellikle polster köşeleri aşınarak büyük oranda tahrip olmuştur.

İncelenebilen bölümden (Levha 50.1) anlaşıldığı üzere başlık içbükey bir cephe düzenlemesine sahiptir. Bezemesiz Samos tipi338 polsterin (Levha 49.1-2) kenarları harçla kaplanmış olduğu için formu yaklaşık olarak tespit edilebilmektedir. Başlığın en iyi korunan kısmı ekhinusu altta çevreleyen yumurta dizisidir (Levha 49.1-2, 50.2). İnce ok biçimli bezeklerle ayrılmış üçgen forma yakın yumurtalardan oluşan dizide tamlama yapıldığında toplam 26 adet yumurta bulunduğu hesaplanabilmektedir. Başlığın genişliği 1.04 m olarak ölçülebilmekle birlikte tamlama yapıldığında (Levha 49.2) 1.10 m genişliğe sahip olduğu tespit edilir. Polster 62 cm genişliğe sahip olmakla birlikte aşınmalar dikkate alınarak 64 cm genişliğinde tamamlanmıştır. Başlığın alt çapı 62.5 cm olup ekhinus merkezinde 7.5 cm ölçülü kare bir zıvana yuvası bulunmaktadır (Levha 49.1-2).

Başlığın genişlik ve derinlik oranı 1.72, cephe genişliği ve alt çap oranı ise 1.76 ile geç arkaik dönem örnekleriyle339 paralellik göstermektedir. Başlığın en iyi incelenebilen kısmı olan ekhinus altı yumurta dizisinin en yakın paralelleri olarak İB.5 ve onunla kıyaslamış olduğumuz MÖ 5. yy. başlarına ait Ephesos340, Didyma341 ve Atina342 başlıkları tespit edilmektedir.

338 Bingöl 1980, 49-50. 339 Theodorescu 1980, Tableau 1; Kirchhoff 1988, Tabelle 1. 340 Bammer 1972b, 440 vd., Abb.1-29; Alzinger 1972, 175 vd, Abb.6b-g; Kirchhoff 1988, 92-

94, Kat.58-61. 341 Alzinger 1972, 171, Abb.2; Kirchhoff 1988, 100, Kat.66. 342 Meritt 1982, 82 vd, Fig.2.

Page 62: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

58

Başlığın kısmen incelenmesine rağmen özellikle ekhinus kymationlarının formu, içbükey cephe düzenlemesi, bezemesiz Samos tipi polster düzenlenişi ile İB.5 ile benzer özellikler gösterdiği tespit edilebilmektedir. Her iki başlığın ölçülerindeki küçük farklılık haricinde mermer cinsleri de aynıdır343. Bu benzerlikler ve başlık oranlarının Geç Arkaik döneme işaret ediyor oluşu her iki başlığın da aynı döneme ait olduğuna işaret etmektedir. Daha detaylı bir değerlendirme yapabilmek için başka bir veri bulunmamakla birlikte mevcut veriler ışığında MÖ 5. yy. başlarına tarihlenebilmesi mümkün gözükmektedir.

Nu. : İB.7 Levha Nu. : 50.3, 51.1-4, 52.1-2 Buluntu Yeri : Labraunda tapınak terası Sergilendiği Yer : Labraunda kazı deposu Ölçüler : Cephe: Gen. 64.8 cm, Yük. 19.1 cm, Üst taşıyıcı düzlem:

Der. 43.3 cm, Alt çap: 43 cm. Malzeme : İri kristalli beyaz mermer Yayın : Thieme 1993, 47, 49, Fig.1-2, Pl.IX.1-2.

Labraunda Zeus Tapınağı terasında bulunmuş olan İon başlık parçası şu an tapınak terası altında kazı deposu olarak işlev gören odalarda korumaya alınmıştır344. Başlığın daha önceden açık havada sergilenmesi sebebiyle mermerinde yoğun korozyon görülmektedir. Muhtemelen sonraki dönemlerde devşirme bir duvar bloğu haline getirilirken başlığın volütleri ve ekhinus cephe kymationları kırılmış, arka cephe ise tamamen tıraşlanmıştır345.

Başlığın kısmen korunan cephesinde (Levha 50.3) volütlerin üstte küçük bir bölümü ve kanalis incelenebilmektedir. Dışbükey bir düzenlemeye sahip olan başlıkta volütler yarım daire formlu ince bantlarla sınırlandırılır. Volüt bantlarına göre kabaca işlenilmiş olan kanalis bandı alışıldık formdan farklı olarak volüt bantları ile birleşmez ve hafif incelerek volütlerin üst kısmında bitmektedir. Ekhinus çıkıntısı büyük oranda tahrip olduğu için cephe kymationları ve köşe palmetleri incelenememektedir. Başlık alt yüzeyinde (Levha 51.1) 11 adedi korunmuş olan yumurta dizisi ekhinusu çevreler ve tamlama yapıldığında toplam 20 adet olduğu hesaplanabilmektedir. Ekhinus alt merkezinde bulunan 4.4 cm çap ve 3 cm derinliğindeki yuvarlak zıvana yuvasını sivri uçlu murç ile hafifçe çukurlaştırılmış yaklaşık 10 cm genişliğindeki anathyrose çevreler. Ancak anathyrose tam daire formuna sahip değildir ve kenarlarda ölçü farklılıkları gösterir. Dışta yer alan 7-8 cm genişliğindeki birleşim yüzeyi iyi işlenilmiş olmakla birlikte yer yer murç izleri görülmektedir. Alt kısımda çok az bir bölümü korunmuş olan polsterin formu ve bezeme bulunup bulunmadığı tespit edilememektedir. Başlığın üst köşe birleşiminin korunmuş olması sayesinde başlık üst yüzeyi (Levha 51.2, 52.1) muhtemelen abakus işlevi görecek şekilde yan bitimleri yükseltilmiş

343 Yapı bazındaki değerlendirmeler için bk. Bölüm II.1.3 344 Daha önceden Kuzey Stoa ön tarafında açık havada sergilenmekteydi. 345 Abakus üst yüzey yan tarafında 2 x 3 cm ölçülü bir kenet yuvası bulunur, yapısal olarak

gerekli olmayan bu kenet yuvası daha sonraki devşirme kullanımla bağlantılıdır.

Page 63: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

59

taşıyıcı bir düzlem olarak şekillendirilmiştir. Sivri uçlu murç ile işlenilmiş olan başlık üst yüzeyinde zıvana yuvası yoktur.

Başlığın ölçüleri net olarak tespit edilememekle birlikte tamlama çizimi yardımıyla genişlik ile volütler arası mesafe oranı 0.355, genişlik-derinlik oranı 1.882, alt çap-genişlik oranı ise 1.89 olarak hesaplanabilmektedir. Her ne kadar tamlama yapılan bir başlığın ölçülerinin kıyaslanması doğru olmasa da mevcut oranların geç Arkaik dönem başlıkları ile uyum gösterdiği tespit edilebilmektedir346.

Dışbükey düzenlemeye sahip başlıkta volütlerin formu ve volüt gözü hakkında bilgi bulunmamakla birlikte tamlama çiziminde Thieme tarafından göz bulunmayan form tercih edilmiştir347. Bununla birlikte yukarıda incelenen Halikarnassos başlığı (İB.4) ve onunla kıyasladığımız çok sayıda örnek348 (Levha 42.1 ve 44.3,7-8) dışbükey başlıklarda da volüt gözü bulunabileceğini göstermektedir. Bu nedenle korunan cephe bölümüne dayanılarak kesin bir form tespit edilmesi mümkün olmamaktadır.

Başlığın korunan cephesinde en dikkat çekici unsur kanalis bandının volüt bantlarından bağımsız olarak düzenlenmiş olmasıdır. Bu uygulamanın en yakın örnekleri olarak MÖ 500-475 arasına tarihlenen Neapolis-Kavalla başlıklarının dışbükey cepheleri349 (Levha 52.3) tespit edilebilmektedir. Ayrıca aşağıda değerlendirilecek olan Milas başlığında (İB.8) (Levha 53.1-2) kanalis bandı bulunmamakla birlikte ekhinus çıkıntısının volüt üstlerine doğru incelerek volütlerden bağımsız bir şekilde sonlanması benzer bir uygulama olarak kabul edilebilir. Oldukça tahrip olmakla birlikte ekhinus kymationlarının formu başlığın tarihlemesinde kullanılabilecek bir diğer veridir. Üçgen forma yaklaşan yumurtalar ve ok biçimli bezeklerin yumurtadan ayrılma oranları geç Arkaik dönem örnekleri ile uyum göstermektedir. Paralel örnekler olarak Ephesos350 (Levha 38.4-5) ve Didyma’dan351 (Levha 52.4) MÖ 5. yy. başlarına tarihlenen İon başlıkları ile yukarıda incelenen İB.5 ve İB.6 numaralı başlıkların (Levha 46.2, 49.1-2) ekhinus alt kymationları gösterilebilir.

Thieme352 başlığın üst yüzeyinde zıvana yuvası bulunmamasını başlığın arşitrav taşıma amacıyla yapılmamış olduğuna bağlamıştır. Ancak yukarıda değinildiği gibi MÖ 500 civarına tarihlenen Biga’da bulunmuş adak başlığı353 ile MÖ 5. yy. ortasına tarihlenen Sounion Athena Tapınağı başlığı354 farklı işlevler taşımalarına rağmen üstte zıvana yuvası bulunmamasıyla böyle bir tespitin mümkün olmadığına işaret eden örneklerdir.

346 Theodorescu 1980, Tableau 1; Kirchhoff 1988, Tabelle 1. 347 Thieme 1993, Fig.2. 348 Örnekler için bk. İB.4 349 Bakalakis 1936, Eik.16, 17 ve 23. 350 Bammer 1972b, 440 vd., Abb.1-29; Alzinger 1972, 175 vd, Abb.6b-g; Kirchhoff 1988, 92-

94, Kat.58-61. 351 Alzinger 1972, 171, Abb.2; Kirchhoff 1988, 100, Kat.66. 352 Thieme 1993, 49. 353 Koenigs 1989, 291, Abb.1, Taf.32. 354 Orlandos 1975, Pl.35-36; Meritt 1996, Fig.25.

Page 64: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

60

Yukarıda karşılaştırılan paralel örneklerin gösterdiği üzere Labraunda başlığının genel görünümü, oranlamaları ve detay özellikleri Geç Arkaik döneme işaret etmektedir. Bu nedenle daha önce Thieme tarafından önerilmiş olan MÖ 500 civarını uygun bir tarih önerisi olarak kabul etmek mümkündür.

Nu. : İB.8 Levha Nu. : 53.1-3, 54.1-3, 55.1-3 Buluntu Yeri : Milas, Hayıtlı Mahallesi Sergilendiği Yer : Milas Müzesi bahçesi, Env.Nu.

1409 Korunan Ölçüler : Cephe: Gen. 67.5 cm, Yük. 30.5 cm, Polster: Gen. 44 cm,

Yük. 25.5 cm, Abakus: 49.5 x 49.5 x 3.7 cm, Alt Çap: 45 cm

Malzeme : Mavi damarlı yerel Sodra mermeri Yayın : -

Milas Müzesi envanter kayıtlarında Hayıtlı mahallesinde tesadüfî buluntu olarak ele geçmiş olduğu belirtilen İon başlığı müze bahçesinde kendisine ait olmayan bir sütun üzerinde sergilenmektedir355. Başlığın oldukça iyi korunmuş olması ve bir cephedeki volütün kırık kesimi çevresinde kazma izleri görülmesi başlığın yakın bir zamanda toprak altından çıkartılmış olduğuna işaret etmektedir. Başlığın her iki cephedeki birer volütünün altta küçük bir bölümü ile abakusun köşesinde küçük bir bölüm kırıktır. Bu kırık bölümler ile abakus ve volüt kenarlarındaki küçük aşınmalar dışında başlık oldukça iyi korunmuştur. Başlık mermerinde görülen tek bozulma abakus kenarlarında görülmektedir.

Başlığın dışbükey düzenlemeye sahip cepheleri (Levha 53.1, 54.1) arasında fark bulunmamaktadır. Yarım daire formlu bant ile sınırlanmış olan volütler düz bir yüzeye sahip disk biçimli volüt gözlerine sahiptir. Kanalis bandı belirtilmemiş olmakla birlikte 5.5 cm derinliğe ulaşan ekhinus çıkıntısı volütlerin üst kısmına doğru incelerek uzamaktadır. Kanaliste görülen murç izleri başlığın genelindeki iyi işçilik ile tezat oluşturmaktadır. Ekhinus çıkıntısı köşelerinde yer alan palmetlerin çanakları ve 4 yaprağının uç bitimleri belirtilmiş olarak düz bir yüzey halinde verilmiştir (Levha 53.3). Köşe palmetleri üzerinde çok az görülebilen gölgeler yardımıyla palmet detaylarının boya kullanılarak belirtilmiş olduğu söylenebilmektedir. Aynı şekilde boya kullanımı ekhinus cephe kymationlarında da görülmektedir (Levha 53.2-3). Bezemesiz ovolo profiline sahip olan ekhinus çıkıntısı üzerinde boya ile yapılmış yumurta dizisine ait izler oldukça silik olarak günümüze ulaşmıştır. Kenardaki üç yumurta ve ok biçimli bezeğin dış hatlarına ait izler kırmızı boya kullanılmış olduğunu göstermektedir. Başlığın alt yüzeyi sütun üzerinde bulunması sebebiyle kısmen incelenebilmekle birlikte ekhinus alt yüzeyinde herhangi bir boyama ya da bezemeye ait iz bulunmamaktadır.

355 Başlığın korunaklı bir yerde sergilenmesi hakkında girişimde bulunulmuştur.

Page 65: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

61

Başlığın kare formlu abakusunun kyma reversa profiline sahip cephe kenarlarından birisinde (Levha 54.1-2) ancak uygun ışıkta görülebilen boya ile yapılmış Lesbos kymationuna ait izler bulunmaktadır356. Kymation bezemesinin sadece alt kesimi görülebilmekle birlikte Lesbos yapraklarının geniş bir forma sahip olduklarını söylemek mümkündür. Abakusun diğer cephelerinde boya izi fark edilememekle birlikte Lesbos kymationu muhtemelen dört cepheyi de çevrelemektedir. Sivri uçlu murçla işlenilmiş olan abakus üst yüzeyi ortasında 7 x 1.5 cm ölçüye sahip dikdörtgen bir zıvana yuvası bulunur (Levha 55.2).

Başlığın Attika tipindeki357 polsteri (Levha 54.3, 55.3) oldukça kütlesel bir yapıya sahiptir. Abakus ile düz birleşen polster gövdesi ortaya doğru çok az bir daralma göstermektedir. Polsterde kenarlarda çift, orta kısımda ise tek banttan oluşan bir bölümlenme görülür. Cephe bantlarının aksine yarım daire formlu polster bantları kenarlarda hafif yükseltilerle desteklenmiştir. Polster yüzeyinde boya ile yapılmış olabilecek herhangi bir bezeme tespit edilememektedir.

Başlık ölçülerine bakıldığında ilk dikkat çeken unsur başlığın kare abakusa sahip olmasıdır (Levha 55.2). MÖ 4. yy. ve sonrasında oldukça yaygın olan kare abakusun ilk örnekleri olarak MÖ 480 yıllarına tarihlenen Atina Aeropag tepesinden bir köşe başlığı ile Atina Dionysos tiyatrosunda bulunmuş MÖ 5. yy.a tarihlenen başlıklar tespit edilmektedir358. Anadolu’dan ilk örnek ise, MÖ 5. yy. ikinci çeyreğine tarihlendirilen ve Ephesos’tan Artemis altarının erken evresine ait olabileceği belirtilen genel hatlarıyla işlenilmiş başlıktır359 (Levha 56.1-4).

Başlık oranlamalarına bakıldığında cephe genişliği ve derinlik oranının 1.53 ile ağırlıklı olarak MÖ 5. yy. ikinci çeyreğine tarihlenen Delos ve Attika örnekleri ile paralellik göstermekte olduğu tespit edilmektedir360.

Başlıkta en dikkat çekici detay abakus cephesinde, ekhinus çıkıntısında ve muhtemelen köşe palmetlerinde tespit edilen boya bezemeleridir (Levha 55.1). İon başlıklarında boya kullanımının MÖ 6.-5. yy.larda Atina için karakteristik bir özellik olduğu belirtilmekle361 birlikte kısmen ya da tamamen boyalı olabilecekleri muhtemel başlıklar Milet362, Samos363, Delos364, Delphi365, Korinth366, Ephesos367, Thasos368 ve Khios’tan369

356 Bu izler boyadan daha ziyade boyalı kesimin diğer alanlara göre daha iyi korunmuş olması

ile oluşmuştur. Boya kalıntıları mermerdeki erimeyi engellemiştir. 357 Bingöl 1980, 49-50. 358 Theodorescu 1980, Tableau 1: Nr.49 ve 64. 359 Alzinger 1972, 192 vd., Abb.24a-b; Alzinger 1978, 507 vd., Pl.149, III.1; Bammer 1978,

520, Pl.156.6; Muss-Bammer 2001, Kat.57, Abb.257-258. 360 Theodorescu 1980, Tableau 1; Kirchhoff 1988, Tabelle 1. 361 Meritt 1996, 121. 362 Weber 1996, 86, Abb.4-6. Milet Mengerevtepe Tapınağına ait olduğu belirtilen iki başlık

parçası MÖ 500-494 arasına tarihlendirilmiştir. Başlıklar düz bir cepheye ve yuvarlak formlu değişik bir köşe palmeti bezeğine sahiptir.

363 Buschor 1957, 20, Beil.21.3; Meritt 1982, 86, n.4; Kirchhoff 1988, Kat.63; McGowan 1997, 211, n.9: Samos B Tapınağına ait olabileceği belirtilen iki başlık MÖ 490-80 aralığına tarihlendirilmiştir. Dışbükey düzenlemeli başlıkların tek cephesinde detaylar işlenilmemiştir.

Page 66: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

62

bilinmektedir. Ancak boya izi korunmuş örnekler sadece Atina’da370 tespit edilebilmektedir. Bu nedenle Milas örneğinin boya izlerinin halen görülebilir oluşuyla Atina dışında karşılaşılan nadir bir örnek olduğu anlaşılmaktadır. Bu uygulamanın en yoğun görüldüğü Atina’ya bakıldığında Milas örneğinin Meritt371 tarafından sınıflanan I. tipe (Levha 56.5-6) ait olduğu söylenebilmektedir. MÖ 6. yy. ikinci yarısı ile MÖ 4. yy. arasına tarihlenen bu grup başlıklar ovolo ekhinusa sahip olmaları ve bir kısmının polsterlerinde ortada tek bir bant bulunması ile Milas başlığı ile paralellik göstermektedir. Ayrıca bu grubun MÖ 5. yy. ikinci çeyreği ve ortasına tarihlenen örneklerinde boya bezemelerinin köşe palmetleri, ekhinus kymationları ve abakus cepheleri ile sınırlandırılmış olması da Milas başlığı ile benzerlik göstermektedir. Ancak Milas başlığı ile form olarak tam kıyaslanabilen bir başlık tespit edilememektedir.

Milas başlığında görülen dışbükey cephe düzenlemesinde düz bitimli bir disk biçimine sahip volüt gözü bulunuşu çok sık karşımıza çıkan bir uygulama değildir. MÖ 500-460 arasına verilen Ankara Mikos mezar anıtı başlığı372 (Levha 56.7) ile Ephesos’tan MÖ 5 yy. ikinci yarısı ile MÖ 4. yy. sonu olmak üzere farklı tarihlendirmelere sahip başlık grubundan373 K1 numaralı başlığın374 dışbükey cephesi tespit edilebilmektedir375.

Attika tipindeki376 başlık polsterinin ortada tek astragal ile bölümlenmesine paralel bir örnek tespit edilememiştir. Bununla birlikte Atina 364 Kirchhoff 1988, Kat.30; Fraisse-Llinas 1995, 186, Figs.389-390: MÖ 5. yy. ilk çeyreğine

tarihlenen başlıklar Delos Thesmophorion’a ait olarak tanımlanmışlardır. Başlıklarda sadece genel hatlar belirtilmiştir.

365 Meritt 1996, 137, Pl.46: Delphi’den MÖ 500-475 aralığına tarihlenen başlığın her iki cephesinde de volütlerin normal işlenilmiş olmasına karşın tek cephesinde İon kymationu ve köşe palmeti bezeğinin bulunmaması ile boya ile yapılmış olabileceğini düşündürmüştür.

366 Meritt 1996, 137, Pl.46: Korinth’te tespit edilmiş başlık MÖ 500-475 aralığına tarihlendirilmiştir. Başlığın tek cephesinin tamamen düz bırakılmış olması boyalı bir örnek olabileceğine işaret etmekle birlikte boya izi korunmamıştır.

367 Alzinger 1972, 192 vd., Abb.24a-b; Alzinger 1978, 507 vd., Pl.149, III.1. Ephesos’tan MÖ 5. yy. ikinci çeyreğine tarihlenen başlık cepheleri genel hatları ile işlenmiştir, ancak bir cephede köşe palmeti ve ekhinus kymationlarından küçük bir bölümün işlenilmiş olduğu görülmektedir. Başlığın ilk yayınında siyah boya kalıntılarından bahsedilmekle birlikte sonraki yayında boya izi bulunmadığı belirtilmiştir.

368 Martin 1972, 315-317: Thasos başlık grubundan MÖ 470-460 civarına tarihlendirilen tek cepheleri işlenilmemiş başlıkların boyalı olabilecekleri belirtilmiştir.

369 Boardman 1959, 206, n.3, Pl.28: Khios Müzesinden MÖ 5. yy. ortalarına tarihlenen başlığın tek cephesi düz bırakılmıştır ve boyalı olabileceği belirtilmiştir.

370 Meritt 1982, 82 vd.; Meritt 1996, 125 vd.; McGowan 1997, 210 vd. 371 Meritt 1996, 125 vd. 372 Alzinger 1972, 180 vd., Abb.14 (MÖ 460); Alzinger 1978, 514; Koenigs-Philip 1987, 157

vd., Abb.1-2, Taf.1-3 (MÖ 500); Kirchhoff 1988, 101, Kat.67 (MÖ 5. yy. 2. çeyreği); McGowan 1993, Cat.147, Pl.119 (MÖ 480); Akurgal 1995, Lev.84.b (MÖ 470-60)

373 Gruben (1963, n.168) bu başlık grubunu MÖ 5. yy. ikinci yarısına, Alzinger (1978, 514) de MÖ 430-420 yıllarına tarihlemiştir. Bammer (1968a, 1 vd.) ise bu başlık grubunu MÖ 4. yy. sonlarına tarihlemiş ve arkaik özellikler taşıdıklarını belirtmiştir. Ancak önerilen tarihlerin halen tartışmalı olduğu muhtemeldir.

374 Bammer 1968a, 1 vd., Abb.2. 375 İçbükey cepheli başlıklarda düz disk yüzeyli volüt gözü örnekleri için bk. İB.5 ve onunla

kıyaslanan örnekler. 376 Bingöl 1980, 51-52.

Page 67: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

63

Asklepieion377 (MÖ 500), Aeropag378 (MÖ 500), Atina Agora379 (MÖ 470-460), Atina Marathon380 (MÖ 480-450) ve Kıbrıs Tamassos381 başlıklarında polsterlerin ortada geniş düz bir bant ile bölümlenmiş olması paralel örnekler olarak gösterilebilir. Aynı şekilde İB.4. numaralı Halikarnassos başlığında karşımıza çıkan çifte astragalden oluşan bölümleme de bu kapsamda kıyaslanabilmektedir.

Başlığın abakus cephesindeki boya ile yapılmış Lesbos kymationuna ait mevcut izler tarihlemede çok fazla yardımcı olmamaktadır. MÖ 4. yy. ve sonrasında yaygın olarak karşılaşılan çıkan Lesbos kymationlu abakusun en erken örnekleri MÖ 510-500 yıllarına verilen Paestum Athena382 ve MÖ 5. yy. ilk çeyreğine tarihlenen Metapontum D Apollon Tapınağı başlıkları383 (Levha 56.8) ile Atina’dan MÖ 470-460 arasına tarihlendirilen reversa profilli abakusa sahip muhtemelen Lesbos kymationu boyalı başlıklardır384.

Yukarıda detaylı olarak incelendiği gibi Milas başlığının tam bir paralelinin tespit edilmesi mümkün olmamakla birlikte başlığın detay özellikleri incelendiğinde bir tarih önerisi yapmak mümkün olabilmektedir. Başlığın dışbükey cephesi ve polster düzenlemesi geç Arkaik döneme işaret etmekle birlikte başlığın oranlamaları, detaylarda boya kullanımı ve özelikle de kare abakus Klasik dönem başlarına işaret eden unsurlardır. Özellikle Atina başlıkları ile kıyaslandığında Milas başlığının MÖ 5. yy. ikinci çeyreğine ait olabileceğini önermek mümkün olmaktadır.

Nu. : İB.9 Levha Nu. : - Buluntu Yeri : Pedasa Athena Kutsal Alanı Sergilendiği Yer : Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi Korunan Ölçüler : - Malzeme : Beyaz mermer Yayın : Diler 2009, 273

Bodrum yarımadasında Konacık beldesi yakınında yer alan Pedasa antik kenti 2007 yılı kazı çalışmaları sırasında kaçak kazı çukurları çevresinde tespit edilmiş olan İon köşe başlığının köşe volütü kazı ekibi tarafından yayına hazırlanmaktadır. MÖ 530 civarına tarihlendirilebilen başlığın palmet bezemeleri tarihlendirmede yardımcı olmaktadır. Anadolu’da Teos385 örneğiyle birlikte en erken İon köşe başlıklarından birisi olan Pedasa örneği İon köşe başlıklarının gelişimi hakkında oldukça önemli bir elemandır.

377 Alzinger 1972, Abb.35 378 Alzinger 1972, 200, Abb.34. 379 Meritt 1996, Pl.42, Nu. 16b. 380 Vanderpool 1966, Fig.2. 381 Wright 1992, 442, Ill.293. 382 Sestieri 1948, 335, Fig.2; Kirchhoff 1988, 38-41, Kat.27. 383 Adamesteanu-Mertens 1975, 35, Pl.5; Mertens 1979, 107, Taf.16, 22. 384 Meritt 1996, 158, Nu. 16, Figs.23-24, Pls.42-43. 385 Koenigs 2007, 670-1, Taf. 89.2

Page 68: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

64

I.2.5: ANTA BAŞLIKLARI

Nu. : AntB.1 Levha Nu. : 57.1-5 Buluntu Yeri : İasos, Zeus Megistos Kutsal Alanı Sergilendiği Yer : İasos kazı evi deposu, Env.Nu. 3832 Ölçüler : Yük. 11.4 cm, Gen. 37.8 cm, Der. 24.4 cm Malzeme : Beyaz mermer Yayın : Laviosa 1978, 1097, Pl.349.9; Laviosa 1987, 51; Berti-

Masturzo 2000, 225-7, Fig.140-3. İasos’ta Zeus Megistos’a ait olarak tanımlanan kutsal alanda açığa

çıkartılmış olan beyaz mermerden yapılma başlık parçası bir pilaster başlığın üst polsterinin büyük bir bölümüne ve sağ üst volütüne aittir. Başlığın sol tarafı ve sol üst köşesi ile alt ve arka kısımları kırıktır386. Yan kenarda en üstte yer alan volüt tam olarak, altındaki volüt ise küçük bir bölümüyle korunmuştur. Dışbükey bir düzenlemeye sahip olan volütler (Levha 57.2) yarım daire formlu bantlardan oluşmaktadır ve ortada içbükey bir volüt gözü bulunur. Muhtemelen boya ile yapılmış rozet taşımış olan volüt gözünün ortasında merkezi belirleyen bir çıkıntı bulunur. Ayrıca volüt gözünde volütler için pergel kullanılmış olduğunu gösterebilecek ince kazımalar bulunmaktadır. Başlık polsteri üst üste bindirilmiş yapraklardan oluşan bir bezemeye sahiptir (Levha 57.1, 4). Üst kenar köşesinde yer alan küçük boyutlu köşe dolgu bezeği birbirine ters yerleştirilmiş spiraller ve palmetten oluşmaktadır.

İasos pilaster anta başlığı387 dışbükey volüt ve bezemesiz polster düzenlemesine sahip olan Samos388 (Levha 58.1-2) ve Didyma389 (Levha 58.3-4) anta başlıkları ile kıyaslanabilmektedir390. Benzerlikler yardımıyla her ne

386 Sergilenmeyen başlık tarafımızca görülememiştir. 387 Pilaster başlıkların anta başlığı olarak adlandırılması konusunda bk. Brockmann 1968, 63. 388 Buschor 1957, 4 vd., Bei.3.2; Hahland 1964, 170 vd., Abb.27-30. 389 Shoe 1936, 20, Pl.10.1; Wiegand-Knackfuss 1941, 142 vd., F639, F640, F641a-c, Z642,

Taf.83b, 206, 208; Hahland 1964, 146-162, Nr.1-4, Abb.1-18; Brockmann 1968, 63-70, Kat.D.20; Voigtländer 1972, 96-105, Abb.1-4.

390 MÖ 560-550 yıllarına tarihlendirilmiş olan Samos başlığı (Levha 58.1-2) A Tapınağına ait anta başlığı olarak yayınlanmakla (Buschor 1957, 4 vd., Bei.3.2; Hahland 1964, 170 vd., Abb.27-30) birlikte Hahland (1964, 173) ve Brockmann (1968, 63, n.48) tarafından başlığın tapınak yerine bir altara da ait olabileceği belirtilmiştir. Didyma’da bulunmuş İzmir ve Berlin’de korunan 4 adet dışbükey volüt ve bezemesiz cephe düzenlemeli pilaster başlık (Levha 58.3-4) ise MÖ 480 öncesine tarihlendirilmiştir (Shoe 1936, 20, Pl.10.1; Wiegand-Knackfuss 1941, 142 vd., F639, F640, F641a-c, Z642, Taf.83b, 206, 208; Hahland 1964, 146-162, Nr.1-4, Abb.1-18; Brockmann 1968, 63-70, Kat.D.20; Voigtländer 1972, 96-105, Abb.1-4). Ancak başlıkların ait oldukları yapıların tam olarak bilinmeyişi çeşitli tartışmalara yol açmış ve başlıklar Knackfuss (Wiegand-Knackfuss 1941, 146) tarafından adyton içerisindeki üç altar ve bir anıtsal çeşme yapısına, Hahland (1964, 162) tarafından ise ikisi adytonda ikisi tapınak dışında yer alan 4 adet altara ait olarak tanımlanmıştır. Brockmann (1968, 63-64) tarafından da altarlara ait olarak değerlendirilmekle birlikte Voigtländer (1972, 96-105, Abb.1-4) iki adet başlığın temenos içerisinde yer alan bir çeşme yapısına ait olduğu ve kapı yan kenarlarında tymphanon bloğu altında yer aldığını belirtmiştir. Başlıkların altarlara ait olabileceği seramik betimlemeleri (Hahland 1964, n.17, Abb.19; Boardman 1998, 221, Fig.499.1) ve altar modelleri (Buschor 1957, 6, Abb.3; Hahland 1964, Abb.26) aracılığı ile söylenebilmekle birlikte, anta bitimine ait olabilecekleri olasıdır.

Page 69: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

65

kadar İasos başlığında sadece üst volüt korunmuş olsa da orijinalinde onlarla aynı biçimde üst üste yerleştirilmiş alta doğru küçülen üç volüt ve en altta astragal profilinden oluşan bir yan cephe düzenlemesine sahip olduğunu önermek mümkündür (Levha 57.5). Samos başlığının (Levha 58.1-2) volütleri basık bir forma sahip olmakla birlikte Didyma başlıkları (Levha 58.3-4) İasos başlığı ile tamamen aynı volüt düzenlemesine sahiptir. Bu da Berti ve Masturzo’yu İasos başlığının Didyma örnekleriyle aynı atölyede üretilmiş olduğu sonucuna ulaştırmıştır. İasos başlığında cephenin üst üste binmiş yaprak frizi ile bezeli oluşu bu örneklerden tamamen farklılık göstermekle birlikte Didyma391 ve Samos392 başlıklarında cephelerin boya ile yapılmış bezemelere sahip olabileceği olasılığı bulunması aynı atölyede üretilmiş olmaları ihtimalini güçlendiren bir unsurdur.

Arkaik dönem anta başlıklarında polsterde üst üste yaprak bezemesi bulunan bir örnek bilinmemekle birlikte Samos’tan iki adet anta başlığı parçasında görülen kazıma ile yapılmış balık pulu bezemesi393 (Levha 58.5) ve Samos’tan MÖ 560-550 yıllarına tarihlenen 1. dipterosa ait bir akroter parçasında394 üst üste binmiş yaprak bezemesi (Levha 58.6) bu kullanımın bilindiğine işaret etmektedir. Ayrıca, Atina’dan MÖ 6. yy. sonlarına ait bir adak başlığında boyalı yapraklar bulunuşu395 (Levha 58.7), Güney İtalya’dan MÖ 5. yy. ilk çeyreğine ait Metapontum D396 (Levha 58.8) ve MÖ 470 civarına tarihlenen Locroi397 (Levha 58.9) başlıklarında polsterin üst üste binmiş yapraklarla bezenmiş olması bu uygulamanın yaygınlığına işaret eden diğer örneklerdir. Yukarıda değinildiği gibi İasos başlığının tarihlendirilmesinde Samos ve Didyma başlıkları belirleyici bir rol oynamaktadır.. Daha kesin tarihlendirme için veri bulunmamakla birlikte başlığın genel özellikleriyle MÖ 6. yy. sonlarına tarihlenebileceği önerilebilir.

Nu. : AntB.2 Levha Nu. : 59.1-2 Buluntu Yeri : Kos Sergilendiği Yer : Kos Şövalyeler Kalesi (?) Ölçüler : Yük. 25.5 cm, Gen. 34 cm, Alt Der. 11.5 cm Malzeme : Beyaz mermer Yayın : Shoe 1950, Kat.5.9, 347, 356, Fig.5.9, Pl.109.2;

Brockmann 1968, 67, Kat.D.8; Ganzert 1983, 135, Abb.29.

Kos Kalesinde tespit edilen başlık parçasının adada tespit edildiği belirtilmekle birlikte buluntu durumu bilinmemektedir. Yayınlanan tek resimden anlaşıldığına göre en altta yer alan astragal profili tamamen kırılmıştır. Lesbos kymation dizisinden 4 yaprak ve palmeti çevreleyen

391 Hahland 1964, 147. 392 Brockmann 1968, 66, n.65. 393 Kienast 1989, 257-263, Abb.1, Taf.29. 394 Buschor 1957, 3, Bei.2.2. 395 Kawerau 1907, 197 vd., Abb.1, Taf.4. 396 Adamesteanu-Mertens 1975, 35, Pl.5; Mertens 1979, 107, Taf.16, 22. 397 Costabile 1997, 37 vd., Tav.Locri XXV.b.

Page 70: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

66

lotustan oluşan ovolo formundaki anthemion dizisinden ise 1 tanesinin çok az bölümü korunmuştur. Paralel örnekler ışığında başlığın orijinalinde üstte yumurta dizisi, ortada anthemion, altta Lesbos kymationu ve en altta inci-makara dizisinden oluştuğu söylenebilmektedir.

MÖ 6. yy. sonlarına tarihlenen paralel anta başlığı örnekleri Didyma’dan398 (Levha 59.3) bilinmekle birlikte alt dizinin Lesbos kymationundan oluştuğu en erken anta başlığı örneği Delos’tan MÖ 5.y ikinci yarısına tarihlenen bir anta başlığıdır399 (Levha 59.4). Bununla birlikte Samos’tan MÖ 540 civarına tarihlendirilen bir altar modelinde400 (Levha 59.6) alt sıra stilize Lesbos kymationundan oluşmaktadır. Ayrıca MÖ 6. yy. ikinci yarısına tarihlendirilen Larisa pilaster başlıklarında401 (Levha 59.7) bezemesiz cephenin alt kısmındaki reversa profilinin boyalı Lesbos kymationuna sahip olduğu muhtemeldir. En yakın örnek olarak ise MÖ 520 civarına tarihlendirilen Paros B Tapınağına ait lento düzenlemesi402 (Levha 59.5) tespit edilmektedir, ancak kymation bezemesinin çok az bir bölümünün korunmuş olması form olarak kıyaslanmasını engellemektedir. Bu örnekler ışığında Lesbos kymationu kullanımının bu evre için alışılmadık bir durum olduğunu söylemenin kolay olmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle mevcut örnekler ışığında Shoe403 tarafından Kos başlığının Lesbos kymationu bezemeli ilk anta başlığı örneği olduğu değerlendirmesi kabul edilebilmekle birlikte ileride yapılacak çalışmalarda daha fazla örneğin tespit edilebileceği muhtemel gözükmektedir.

Kos başlığında Lesbos kymationun formu tarih tespitinde kullanılacak en önemli unsurdur. Yaprakların dar formu ve ara yaprakların gözlerinin tam belirtilmemiş olması geç Arkaik dönem örnekleriyle paralellik göstermektedir. En yakın paraleller olarak MÖ 535 yıllarına tarihlenen Delphi Marsilyalılar404 (Levha 59.8) ve MÖ 525 yılarına tarihlendirilen Siphnoslular hazine binası405 (Levha 59.9) friz tacı bezemeleri ile Thasos’tan MÖ 6. yy. sonlarına ait taç blokları406 (Levha 59.10) ve MÖ 510 yıllarına tarihlendirilen Paestum Athena Tapınağı407 taç bloğu tespit edilmektedir. Shoe408 tarafından MÖ 6. yy. sonlarına tarihlendirilerek Lesbos kymationlu ilk anta başlığı olduğu belirtilen başlık Ganzert409 tarafından Lesbos kymationu bezemesi üzerine yapılan kapsamlı çalışmada da MÖ 6. yy. sonlarına tarihlendirilmiştir. Yukarıda değerlendirilen paralel örnekler yapılan bu tarihlendirmelerin kabul edilebileceğine işaret etmektedir.

398 Didyma anta başlıkları, MÖ 6. yy. sonları ve 5. yy. (Hahland 1964, 176 vd, Abb 32-35). 399 Gruben 1997, Abb.56.d. 400 Buschor 1957, 6, Abb.3. 401 Boehlau-Schefold 1940, 123, Taf.23-24 402 Gruben 1982a, 174 vd., Abb.18.a-d 403 Shoe 1950, 347. 404 Shoe 1936, XXV.16-17, Pl.D.5-6. 405 Shoe 1936, XXV.9, Pl.D.8. 406 Bakalakis 1956, 29, Abb.17; des Courtils 1997, 501-513, Fig.5-10. 407 Ganzert 1983, 138, Abb.38. 408 Shoe 1950, Kat.5.9. 409 Ganzert 1983, 135.

Page 71: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

67

Nu. : AntB.3 Levha Nu. : 60.1-4, 61.1-2 Buluntu Yeri : Milas (?) Sergilendiği Yer : Milas Müzesi, arka bahçe Ölçüler : Yük. 37 cm, Gen. 33 cm, Der. 31 cm Malzeme : Mavi damarlı yerel Sodra mermeri Yayın : -

Milas Müzesi arka bahçesinde depolanan taş eserler arasında tespit edilen anta başlığı parçası (Lev. 60.1-4) envanter numarasına sahip değildir ve buluntu yeri hakkında da herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak, blok üzerinde az miktarda harç kalıntısı görülmesi Milas’ta çok sık karşılaşıldığı üzere410 muhtemelen geç dönem bir yapı duvarında devşirme kullanıldığı ve duvarın yıkılmasıyla ortaya çıkmış olabileceğine işaret etmektedir. Envanter numarasına sahip olmayışı ile de bir kazı buluntusu olmadığı anlaşıldığı için Milas dışından getirilmiş olma ihtimali düşüktür.

Küçük Asya – İon tipinde411 bir Anta başlığının sol üst köşesine ait olan başlık parçasının (Levha 61.1) üst köşesi, cephe üst bitimi, alt ve yan bölümleri ile arka kısmı kırık ve eksiktir. Oldukça kaliteli bir işçiliğe sahip olan başlık mavi damarlı yerel Sodra mermerinden yapılmış olmakla birlikte, müzedeki aynı malzemeden yapılma diğer mimari örneklere nazaran daha iyi bir görünüme sahiptir. İyi perdahlanmış olmasının yanı sıra mermerin korunma durumuna bağlı olan bu durum mermerin güneş gibi dış etkenlerden uzak tutulduğu zaman iyi durumda günümüze ulaşması ile açıklanabilmektedir412.

Yukarıda değerlendirilen 1 ve 2 numaralı pilaster başlıklarla aynı gelenekte yapılmış olan anta başlığı cephede (Levha 60.1, 61.1) iki sıra İon kymationu ve bir sıra Lesbos kymationundan oluşan ve ölçüleri alta doğru küçülen 3 bezeme dizisine sahiptir. Başlığın üst sol köşesi kırık olmakla birlikte korunmuş olan iki yaprak parçası paralel örneklerden bildiğimiz üzere köşede bir palmet bezeği bulunduğunu gösterir. Üst sıranın devamında ise yumurta dizisinden sadece iki tanesi korunmuştur. Orta sıradaki yumurta dizisi daha küçük boyutludur ve mevcut iki yumurtadan bir tanesi tam olarak bir tanesinin ise sadece üst kısmı korunmuştur. Altta yer alan Lesbos kymationunun ise kenardaki ilk kalp biçimli yaprağının çok az bir bölümü korunabilmiştir. Başlığın eksik olan alt bitiminde ise yine paralel örneklerden bildiğimiz inci-makara dizisinin yer almış olması muhtemeldir. Bezeme dizileri arasındaki uyuma bakıldığında (Levha 60.1, 61.1), en üst sırada kenarda dolgu bezeği olarak kullanılan köşe palmetinden sonra tam bir yumurta ile bezemenin başladığı görülmektedir. Orta yumurta dizisindeyse üstteki sıra ile aynı hizanın sağlanabilmesi için yumurtaların arasındaki 410 Mylasa’da ele geçen devşirme malzeme örnekleri için Bk. Koenigs 1980: 82-84, Taf.38;

Koenigs 1983: 163, Taf.44.3; Kızıl-Rumscheid 2006: 207 vd. 411 Brockmann 1968: 79 vd.; Rumscheid 1994: 324 vd. 412 Labraunda yapılarında kullanılan mermerin ilk açığa çıkartıldığı zamanda oldukça iyi

durumda olmalarına karşın bugün güneş ışığı ve hava koşullarına açık olarak sergilenmelerine bağlı olarak renkleri koyulaşmış ve mermer kristalize olarak dıştan içe doğru parçalanmaya başlamıştır. Labraunda deposunda korumaya alınabilmiş birkaç eleman ise adeta ilk açığa çıkartıldıkları günkü gibi bozulmadan günümüze ulaşmıştır.

Page 72: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

68

yaprakçıkların eksenleri sabit tutulmaya çalışılarak kenarda yumurta kabuk kısmının küçük bir kısmı işlenmiştir. Alt sırada çok az korunan Lesbos kymationunda da ok biçimli bezeklerin üsttekilerle aynı hizada başladığı görülmektedir. Bununla birlikte özellikle orta diziye dikkatli bakıldığında birinci ve sonraki ok biçimli bezeklerin eksen aralıklarında küçük farklılıklar olduğu ve üstteki bezeme dizisinde yer alan ok biçimli bezeklerle eksen uyumu sağlanamadığı tespit edilebilmektedir. Yumurta dizilerinde aynı ölçünün yinelendiği bir tamamlama yapıldığında bezeme dizisinin orta kısmına doğru bu farklılığın artarak devam ettiği anlaşılır. Kesin bir kanıya varmak için başlığın diğer parçalarının da incelenmesi gerekmektedir, ancak mevcut kısımdan anlaşıldığı kadarıyla başlıkta eksen uyumu bulunmadığı kabul edilebilir.

Derin bir eğime sahip olan yan yüzeyde (Levha 60.2, 61.2) en üstte taşıyıcı düzlem yükseltisi yer alır ve köşeli bir silme ile bezeme alanına geçilir. Labraunda Andron B413 (Levha 62.1-2) ve Priene Athena tapınağı414 (Levha 62.3-4) anta başlıklarından bildiğimiz zengin akanthus bezeğine sahip olan yan yüzden üç adet sarmal ile onun gerisinde üstte kısmen görülebilen iki yaprak ve altta çan bezeğine ait küçük bir bölüm korunmuştur. Akanthus gövdesinden çıkan ve alta doğru boyutları küçülen üç adet sarmal kenarda volütler oluşturarak cephedeki bezeme kuşaklarına profil verecek şekilde yapılmışlardır. Dış bitimleri aşağıda birbirlerine bağlanacak formda düzenlenmiş olan sarmallar ortası çukurlaştırılmış köşeli bir profile sahiptir. En üstteki büyük volütün gözü düz bir disk formuna sahipken alttaki volütlerin gözleri 8 ve 6 yapraklı rozetlerle bezenmiştir. Volütlerin iç birleşimlerinde ise alta doğru küçülen 7 yapraklı açık palmetler bulunur. Yaprakları damla formuna sahip olan palmetlerin orta yaprakları sivri bitimlidir. Palmet çanakları ise ok biçiminde yapılmış ve volüt birleşiminin dış tarafına uzanacak şekilde yerleştirilmiştir.

Bezeme paralel örneklerde görülene oldukça uygundur ancak küçük bir bölümü korunmuş olduğu için Andron B415 anta başlığındaki gibi tek taraflı bir bezemeye mi yoksa Priene Athena tapınağı416 örneğindeki gibi ön ve arkada volütler oluşturan çift taraflı bir bezemeye mi sahip olduğu tespit edilememektedir (Levha 62.2, 4). Yan yüzeyler kıyaslandığında volütlerin alta doğru küçülmesi ve volüt bantlarının biçimlendirilişi Labraunda Andron B başlığı (Levha 62.2) ile benzemekle birlikte, volüt gözünde rozet olmaması, volütler arasında palmet bulunmayışı, üst geride yer alan palmetin biçimlendirilişi ve dolgu çiçek bezeği bulunmayışı ile Milas başlığından farklılık göstermektedir. Priene Athena Tapınağı başlığı (Levha 62.4) ise volütler arasında palmetlerin bulunuşu ile benzerlik göstermekle birlikte volüt ve palmetler farklı forma sahiptir. Bodrum başlığı (Levha 62.6) yine genel düzenleme açısından benzerlik göstermekle birlikte volütlerin eş yükseltili oluşu ve genel düzenlemesinde görülen sadelik ile Milas başlığından farklıdır.

413 Hellström 1988: 71; Hellström 1994: 41-42, Fig.12-13; Hellström 1997: 109, Fig.197-198. 414 Wiegand-Schrader 1904: 95, Abb.64-5; Brockmann 1968: 83-86, Kat. F.20; Rumscheid

1994: 293.14, Taf.151-152. 415 Hellström 1994: 13. 416 Wiegand-Schrader 1904: Abb.64.

Page 73: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

69

Yan yüzeylerin kıyaslanmasında görüldüğü gibi genel düzenleme ve kymation bezemeleri açısından da Milas başlığının en yakın paralelleri MÖ 373-352 arasına tarihlendirilen Labraunda Andron B anta başlığı417 (Levha 62.1), MÖ 340 civarına tarihlendirilen Priene Athena Tapınağı anta başlığı418 (Levha 62.3) ve Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesinden Hekatomnidler dönemine ait yayınlanmamış419 bir anta başlığıdır (Levha 62.5). İon ve Lesbos kymationlarının form açısından en iyi kıyaslanabildiği örneğin ise yine Labraunda Andron B anta başlığı olduğu görülmektedir. Milas başlığının bu örneklerden en önemli iki farkı ise cephede ortada anthemion dizisi yerine ikinci bir kymation dizisinin bulunuşu ve kymation eksenlerinde farklılık görülmesidir. Cephe düzenlemesinde iki sıra İon kymation dizisi bulunan paralel örnekler ağırlıklı olarak MÖ 4. yy. öncesine tarihlenmektedir. 3 sırası da yumurta dizili örnekler olarak Samos’tan MÖ 5. yy. ortalarına tarihlenen pişmiş toprak anta başlığı kaplaması420 ve Ksanthos’tan MÖ 400 yıllarına tarihlenen anta başlığı421 tespit edilmektedir. Üst üste iki sıra yumurta dizisine sahip örnekler ise Samos’tan MÖ 540 yıllarına ait altar modeli422, Samos Büyük Altara ait arkaistik üslupta yapılmış anta blokları423, MÖ 520 civarına tarihlendirilen Paros B Tapınağına ait lento düzenlemesi424, Paros’tan MÖ 500-490 arasına tarihlendirilen büyük altara ait anta blokları425, Ksanthos’tan MÖ 5. yy. başlarına tarihlendirilen köşe bloğu426, MÖ 5. yy. sonlarından Atina Erektheion Karyatidli salon anta başlıkları427, MÖ 400-380 arasına tarihlendirilen Ksanthos Nereidler anıtı anta başlığı ve duvar tacı blokları428, Kos’tan MÖ 4. yy.a ait bir anta başlığı parçasıdır429. Didyma’dan MÖ 5. yy. başlarına ait anta başlıkları430 ise arada anthemion bezeme sırası bulunmakla birlikte iki yumurta dizisine sahip oluşuyla paralellik göstermektedir. Atina Erektheion Karyatidli salon anta başlığı431 da Mylasa başlığında görülen düzenlemeyle kıyaslanabilecek bir düzenlemeye sahiptir. İnci-makara dizileri ile zenginleştirilmiş olan Attika tipindeki başlık üstte Lesbos kymationu ve onun altında iki sıra İon kymationu görülmesiyle Milas başlığı ile benzerlik gösterir. Milas başlığı ile tamamen aynı formda iki İon ve bir Lesbos kymationu sırasından oluşan örnekler ise MÖ 520 civarına tarihlendirilen

417 Brockmann 1968: 80; Hellström 1988: 71; Hellström 1994: 41-42, Fig.12-13; Hellström

1997: 109, Fig.197-198. 418 Wiegand-Schrader 1904: 95, Abb.64-5; Brockmann 1968: 83-86, Kat. F.20; Rumscheid

1994: 293.14, Taf.151-152 419 Bodrum Türkkuyusu civarında bulunmuş ve Hekatomnid tipte kurtağzı kanca yuvası ile bu

evreye ait olduğu düşünülen başlığın yayını P. Pedersen tarafından yapılacaktır. 420 Tölle-Kastenbein 1974: 75-6, Abb.118/9, Z.66 421 Shoe 1936: X8, Pl.C7 422 Buschor 1957: Abb.3 423 Schleiff 1933: Abb.11; Rumscheid 1994, 279, Taf. 174 424 Gruben 1982: 174 ff., Abb.18.a-d ; Lento düzenlemesi bitişiğinde yer alan konsol bloğu

üzerinde çok az korunmuş izlerden anlaşılabilmektedir. 425 Gruben 1982: Abb.25-30 426 Shoe 1936: X5, Pl.C5 427 Paton-Stevens 1927: Pl.XXXVI.1,5 428 Krischen 1923: 69 ff., Taf.8 429 Shoe 1950: Fig.4.2, Pl.108.3 430 Hahland 1964: 176 ff., Nr.5-7, Abb.32-44. 431 Paton-Stevens 1927: Pl.XXXVI.1,5

Page 74: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

70

Paros B Tapınağına ait lento düzenlemesi432 ve MÖ 400 civarına tarihlendirilen Ksanthos Nereidler anıtının433 Attika tipindeki anta başlığıdır.

Labraunda’daki en erken yapı olan Andron B yapısının anta başlığında üstteki İon kymationu ile en alttaki Lesbos kymationu dizisi aynı eksende düzenlenmiş olmakla birlikte ortada yer alan anthemion dizisi tamamen eksen dışı bir düzenlemeye sahiptir. Bu eksen farklılığının daha önceki çalışmalarda Arkaik bir unsur olduğu önerilmiş ve eksen simetrisinin uygulandığı ilk örnek olarak Labraunda Zeus Tapınağı anta başlığı gösterilmiştir434. Simetrik uygulamanın daha erkene ait istisnai örnekleri435 bulunmakla birlikte asimetrik uygulamaların görüldüğü örnekler olarak Samos’tan MÖ 540 yıllarına ait altar modeli436, Samos Büyük Altara ait arkaistik üslupta yapılmış blokları437, Paros’tan MÖ 500-490 arasına tarihlendirilen büyük altara ait anta blokları438, Didyma’dan MÖ 5. yy. başlarına ait anta başlıkları439, Samos’tan MÖ 5. yy. ortalarına tarihlenen pişmiş toprak anta başlığı kaplaması440, MÖ 421-414 ve MÖ 409-406 yılları arasına tarihlendirilen Atina’da Erektheion Karyatidli salon anta başlıkları441, Ksanthos’tan MÖ 400 civarına tarihlendirilen bir anta başlığı442 ve yine Ksanthos’tan MÖ 400 yıllarına tarihlendirilen Nereidler anıtı anta başlığı443 tespit edilebilmektedir. Milas başlığında eksen farklılığının bulunduğu net olarak görülmekle birlikte bezmelerin oldukça az korunmuş olması nedeniyle orijinal düzenlemede bu farklılığın diğer bölümlerde ne ölçüde devam ettiğini tespit etmek mümkün olmamaktadır. Ancak, paralel örnekler incelendiğinde, bu tip bir eksen farklılığının MÖ 4. yy öncesine işaret ettiği söylenebilir.

Yukarıda detaylı olarak incelendiği üzere, Milas başlığı ile genel düzenleme açısından kıyaslanabilen paralel örneklerin MÖ 4. yy. ikinci ve üçüncü çeyreklerine ait olduğu ancak Milas başlığında erken döneme işaret eden unsurlar bulunduğu söylenebilmektedir. Kıyaslanabilen örnekler ışığında çift yumurta dizisi ve eksen farklığı görülmesinin MÖ 5. yy. sonlarına işaret ettiği ve böylece Milas başlığının MÖ 5. yy sonu ya da 4. yy başlarına tarihlenebileceğini önermek mümkündür444.

432 Gruben 1982: 174 ff., Abb.18.a-d ; Lento düzenlemesi bitişiğinde yer alan konsol bloğu çok

az korunmuş izlerden anlaşılabilmektedir. 433 Krischen 1923: 69 ff., Taf.8 434 Voigtländer 1975: 36-43.; Rumscheid 1994: 325; Hellström 1997: 109; Koenigs 1999: 149. 435 MÖ 5. yy. başlarına tarihlenen Histria’dan bir anta başlığı (Mărgineanu 1993: 52-55, Abb.9-

14.) ve Delos’tan MÖ 5. yy. ortalarına tarihlendirilen anta başlığı (Ohnesorg 1989: 413, Taf.41.6; Fraisse-Llinas 1995: Fig.191a, 192; Gruben 1997: n.303, Abb.56.d).

436 Buschor 1957: Abb.3 437 Schleiff 1933: Abb.11; Rumscheid 1994, 279, Taf. 174 438 Gruben 1982: Abb.25-30 439 Hahland 1964: 176 ff., Nr.5-7, Abb.32-44. 440 Tölle-Kastenbein 1974: 75-6, Abb.118/9, Z.66 441 Paton-Stevens 1927: Pl.XXXVI.1,5 442 Shoe 1936: X8, Pl.C7. 443 Krischen 1923: 69 ff., Taf.8. 444 Koenigs 1980: 83-83, Taf.38.4. Milas’ta 1964 yılında görülerek resimleri çekilmiş olan 3

adet iyi işçilikte altar volütü tarafımızdan yapılan incelemelerde Milas’ta tespit edilememiştir. MÖ 5. yy. sonlarına tarihlendirilen bu köşe volütleri ile tarihsel benzerlik gösterişi aynı

Page 75: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

71

I.2.6: ARŞİTRAV

Nu. : A.1-2 Levha Nu. : 63.1-3, 64.1-3. Buluntu Yeri : Beçin Kalesi Sergilendiği Yer : Beçin Kalesi, güney cephe doğu köşesi Ölçüler : 1. blok: yaklaşık: Gen. 85 cm, Yük. 35 cm 2. blok: yaklaşık: Gen: 1.25 m, Yük. 35 cm, Der. 35 cm Malzeme : Mavi damarlı yerel Sodra mermeri Yayın : Baran 2004, 26, Res.26-27; Voigtländer 2004, 288,

Taf.79-81. Beçin Ortaçağ Kalesi duvarlarında devşirme kullanılmış çok sayıda

antik blok arasında kalenin güneydoğu köşesinde yer alan faskialı bloklar kale duvarında yukarda yer aldıkları için yakından incelenememektedir. Bloklardan ilki (Levha 63.1,3) biraz daha aşağıda yer alır ve en alt faskia yüksekliği 10 cm olarak ölçülebilmiştir. Resimden yapılan ölçümde ise bloğun yaklaşık olarak 85 cm uzunluk ve 35 cm yüksekliğe sahip olduğu hesaplanabilmektedir. Yukarıya doğru yüksekliği artan üç adet faskiadan en alttaki harçla kaplanmıştır. Bakana göre sağ yanı kırık olan bloğun sol tarafı murçla kabaca şekillendirilmiştir. Bu düzenleme sol tarafın orijinalinde görülmediğine işaret etmektedir ve duvar içine gömülmüş olduğunu söyleyebilmek mümkündür.

Dar bitiminde aslan başı protomu bulunan ikinci blok (Levha 63.1-2) duvar köşesinde ulaşılmayacak bir noktaya yerleştirilmiştir. Duvar dışına çıkıntı yapacak şekilde yerleştirilmiş olan aslan başı kabartmasında (Levha 63.3, 64.2-3) çene kısmı kırılmış ve açık havada bulunması sebebiyle kabartma oldukça aşınmıştır. Blok dar cephe genişliğini kaplayacak şekilde yerleştirilmiş olan aslan başında yele damla formları ile oluşturulmuştur. Bloğun görülebilen uzun cephesinde (Levha 63.2, 64.1) bakana göre sol taraf kırıktır ve ilk örnektekilerle aynı ölçüye sahip 3 adet faskia bulunur. Faskialar ve aslan başı arasında yaklaşık kare formda bir alan murçla işlenerek hafifçe çukurlaştırılmıştır ve kenar bantlarının düzlüğü bu alanın bir birleşim yüzeyi olarak kullanılmış olduğuna işaret etmektedir. İlk blokla kıyaslandığında bu birleşim alanın blokla aynı yükseklik ve genişlikteki bir başka blok için uygun olduğu anlaşılmaktadır. Böylece bloğun köşede yer almış olduğu ve anathyrosenin dik yerleştirilecek bir blok için birleşim yüzeyi oluşturduğunu söyleyebilmek mümkündür. Böylece, birbirine ait olduğu anlaşılan blok parçalarının (Levha 64.1) bir ucunun duvar içinde yer aldığı, diğer ucunun ise benzer bir blokla köşe yaparak, aslan başı kabartmasının dışta çıkıntı yapacak şekilde yerleştirilmiş olduğu anlaşılmaktadır.

Antik dönem örnekleri içinde benzeri tespit edilememiş olan bloğun işlevi konusunda kesin bir şey söylenememekle birlikte, dip kısmının duvar içinde yer alması ve anathyrose düzenlemesiyle bir başka blokla köşe yapması gerektiği için, bloğun incelenen cephesinin iç arşitrav yüzeyi olabileceği

kontekst içinde değerlendirilebileceğini akla getirmekle birlikte daha kesin veriler tespit edilene değin bu tip bir yargıya ulaşmak mümkün değildir

Page 76: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

72

anlaşılmaktadır445. Diğer cephesi hakkında bilgi bulunmamakla birlikte in antis bir yapıda bakana göre sağ kenarda yer alan arşitrav olması en güçlü olasılık olarak tespit edilmektedir. Tarihlendirilmesi kesin olmamakla birlikte bu kullanımı anımsatan tek örnek olarak Gerga’dan mezar ya da çeşme yapısı olarak tanımlanan küçük bir yapının ön duvar üst bitimlerinde aslan başı kabartması taşıyan blokların anta başlığı işlevinde kullanılmış olması gösterilebilir446. Aslan protomunun arşitravda yer almış olması paraleli bilinen bir kullanım olmamakla birlikte Arkaik dönem için arşitravda figür bulunması447 alışılmadık bir durum değildir ve daha önce Gruben448 tarafından kabartmalı arşitravın Arkaik dönem İon yapıları için bir kural olabileceği ihtimali belirtilmiştir.

Arşitrav bloklarının tarihlendirilebilmesi için kullanılabilecek tek veri aslan başının (Levha 64.2-3) biçimlendirilişidir. Aslanın yüzü oldukça tahrip olmakla birlikte yele biçimlendirilişiyle geç Arkaik dönem örnekleriyle449 (Levha 64.4-6) kıyaslanabilmektedir. Bu nedenle daha detaylı bir tarihlendirme için yeterli veri bulunmamakla birlikte mevcut örnekler ışığında Beçin arşitrav bloğunun MÖ 6. yy. sonlarına tarihlendirilmesi mümkün gözükmektedir.

445 Bloğun bir kaset çerçevesi olabileceği de akla gelmekle birlikte bunu destekleyebilecek bir

veri tespit edilememektedir. Kaset çerçevesi olarak kullanımında arşitrav ya da friz düzeyinde yer alması ve aslan başı kabartmasının yapının dışına çıkıntı yapması olası bir düzenlemedir.

446 Bean 1969, 180-181, Pl.XXIIb; Bean 1971, 205-6, Pl.60; Held 1996, 63, Abb.8. 447 Bu evreden arşitravında kabartma bulunan örnekler olarak Didyma Apollon ve Assos Athena

tapınaklarıyla Sparta Amyklaion anıtı bilinmektedir. (Felten 1984, 28) 448 Gruben 1963, 176. 449 Bodrum Kalesi İngiliz kulesinde devşirme yapı malzemesi olarak kullanılmış aslan heykeli,

MÖ 550-500 (Vermeule 1972, 54, Pl.13; Strocka 1977, 506, Abb.33), Bodrum Sualtı Arkeoloji müzesinden bir aslan heykeli, MÖ 530-520 (Strocka 1977, 500-1, Abb.27-29), Aspendos’tan bir aslan heykeli, MÖ 550 (Strocka 1977, 498-500, Abb.21-23), Milet’te bulunmuş oturan aslan heykeli, MÖ 6. yy. ortası veya son çeyreği (Levha 64.4) (Blümel 1963. 59, Abb. 179-185; Boardman 2001, 189, Fig.207), Didyma Apollon Tapınağı arşitrav kabartması, MÖ 530-520 (Levha 64.5) (Schattner 1996, 14, Abb. 10), Delphi Siphnoslular hazine binası kuzey frizinden bir aslan kabartması, MÖ 530-525 (Muss 1994, Abb. 111.), Loryma’dan heykel kaidesi kabartması, MÖ 530 (Shear 1914, 285 vd., Pl.3), Megara Hybleia, aslan başlı çörten, MÖ 6. yy. sonu (Levha 64.6) (van Buren 1960, 363, Fig.12).

Page 77: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

73

I.2.7: FRİZLER450

Nu. : F.1 (1-5) Levha Nu. : 65.1-3, 66.1-4, 67.1-5, 68.1 Buluntu Yeri : Beçin Kalesi ve civarı Sergilendiği Yer : Beçin Ölçüler : 1: Yük. 42 cm, Gen. 1.10 m, Der. 55 cm, 2: Yük. 44 cm, Gen. 46 cm, Der. 21-17.5 cm 3: Yük. 44 cm, Gen. 97 cm 4: - 5: Yük. 19.5 cm, Gen. 12 cm Malzeme : Mavi damarlı yerel Sodra mermeri Yayın : 2 numaralı blok: Akarca 1971, 27, Lev.XIX; 1-5

numaralı bloklar: Baran 2004, 25 vd., Res.18-22.

Beçin Kalesinde dağınık halde tespit edilmiş İon kymationu bezemeli 4 blok ve 1 blok parçası, ölçülerinin uygunluğunun yanı sıra İon kymationu bezemelerinin de aynı oluşu sebebiyle tek grup altında toplanmışlardır.

1 numaralı blok (Levha 65.1-3) incelenmesi oldukça zor bir alanda tespit edilmiştir. Aşağıda incelenecek olan antik merdiven kalıntısının451 gerisinde yer alan odalardan, doğuda yer alanın tavanında bulunmaktadır. Oda tavanındaki büyük kırığın da sebebi olan bu bloğun çevresindeki harç kalıntılarından anlaşıldığına göre muhtemelen üstte yer alan kale duvarında kullanırken aşağı düşmüş ve bir daha da yerinden kaldırılmamıştır. Bir köşesi kırık olan blok 42 cm yüksekliğine karşın 55 cm kalınlığa sahip olmasıyla basık bir forma sahiptir. Cephe oldukça iyi perdahlanmıştır ve oda içinde kalması sebebiyle İon kymationu bezemesi de iyi korunmuştur. Bloğun incelenebilen yan kenarında orta kısım murçla hafifçe çukurlaştırılmış ve ön kenarda ince bir birleşim bandı oluşturulmuştur. Bloğun konumu452 itibarıyla diğer bölümleri incelenememekle birlikte kenar kırık bölüm de dâhil olmak üzere orijinalinde 8 tam 1 yarım yumurta bulunduğu hesaplanabilmektedir.

2 numaralı blok (Levha 66.1-4) kalenin giriş kısmında yer alan Ortaçağ sarnıç yapısında kemer desteği olarak devşirme kullanılmıştır. Kemerin tahrip olması sonucunda açığa çıkmış olan bloğun muhtemelen yarısından fazla bir bölümü halen duvar içindedir. 1 numaralı bloğa göre

450 Üst yapıda yer alan ve tüm yapıyı çeviren bezemeli ya da bezemesiz yapı elemanı olarak

tanımlanabilen (Ridgway 1966, 188, n.1) frizin İon düzeninde normal yerinde kullanımına ilişkin Arkaik dönemden kesin bir örnek bilinmemektedir (Bingöl 2001 31 vd.). Bununla birlikte, bu evreden yine friz olarak tanımlanan kabartmalı ya da düz örneklerin duvar bitiminde ya da üst yapıda farklı bölümlerde kullanılmış olduğu bilinmektedir (Dinsmoor 1913,1 vd.; Gruben 1982b, 227; Gruben 1997, 300 vd.; Gruben 2001, 156). Bu nedenle bu başlık altında incelenecek yapı elemanları friz olarak tanımlanabilecek örneklerden oluşmaktadır. Ancak ileride yapılacak çalışmalarda yapı elemanlarının kesin işlevlerinin tespit edilebileceği dikkate alınmalıdır.

451 bk. Bölüm II.1.5 452 Blok inceleyen için oldukça tehlikeli bir konumda yer almaktadır, kırık tavan üzerinde

yoğun döküntü bulunmaktadır ve sadece 1 mlik boş alan yardımıyla incelenebilmektedir. Bu nedenle şimdilik daha detaylı bir inceleme yapılamamıştır.

Page 78: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

74

oldukça ince olan bloğun devşirme kullanımına bağlı olarak kenarlarında küçük kırıklar ve İon kymationu bezemesinde aşınma görülür. Üzerinde 3 tam ve 1 yarım yumurta bulunan (Levha 66.1) bloğun alt, üst ve yan kenarları (Levha 66.2-4) murçla işlenilmiş ve sadece ön cepheyle yaptığı kenarlarda perdahlanmış bileşim yüzeyleri oluşturulmuştur. Bloğun arka yüzü (Levha 66.4) yine murçla ama kabaca işlenilmiştir. Üst yüzey yan kenarında (Levha 66.2) bulunan 15 cm uzunluğunda ve 2 cm genişliğindeki kenet yuvasının, kenet çıkartılırken kenarları kırılarak genişletilmiştir.

3 numaralı blok (Levha 67.1-2) kalenin ön tarafında teras duvarı yakınında toprak içine gömülmüş durumda bulunmaktadır. Açıkta bulunan cephesi oldukça tahrip olmuş ve yan kenarlar kırılmıştır. Üst kenarlar kırık olmakla birlikte korunan kenet yuvası izlerinden her iki kenardan kenetle yandaki bloklara bağlanmış olduğunu söyleyebilmek mümkündür. Bloğun toprak içinden çıkartılması mümkün olmadığı için kalınlığı tespit edilememektedir453. Oldukça tahrip olan İon kymationu bezemesinden orta kısımda sadece iki yumurta ve alt kesimde 7 adet inci-makara korunmuştur. Yapılan tamlama çizimine (Levha 68.1) göre ise orijinalinde 7 tam ve 1 yarım yumurta bulunduğu hesaplanabilmektedir.

4 numaralı blok (Levha 67.3) Beçin Kale duvarında devşirme kullanılmıştır. Kalede oldukça yüksekte erişilemeyecek bir konumda yer alan bloğun ölçülerini tespit etmek mümkün olmamakla birlikte resim üzerinden yapılan incelemesinde diğer örneklerle uyum gösterdiği anlaşılmaktadır454. Üst kısmı kırılmış olan blok üzerinde 3 tam ve 1 yarım yumurtanın alt kısımları ve 7 adet inci kapsayan inci-makara dizisi korunmuştur. Bloğun alt ve yan kenarlarında küçük kırıklar bulunmakla birlikte orijinal ölçülerini koruduğu muhtemeldir.

5 numaralı örnek (Levha 67.4-5) 2 yarım yumurta içeren küçük bir köşe parçasıdır. Beçin kazı deposu olarak kullanılan Ahmetgazi Paşa Medresesindeki odalardan birinde toplama taşların arasında tespit edilen bu parçanın 1 veya 3 numaralı bloklara ait olabileceği büyük bir olasılıktır. Ancak, bu kesin olarak söylenemediği için ayrı bir numara altında incelenmesi uygun görülmüştür. Diğer bloklarla aynı ölçüye sahip olan parça kenarında diğer örneklerde olduğu gibi anathyrose görülmektedir.

Blokların dağınık konumları ve bulundukları yerlerden çıkartılamamış olmaları sebebiyle incelenmeleri sınırlı kalmakla birlikte, hem İon kymationu ölçü ve formlarının hem de blok ölçülerinin uyumu ile bir arada kullanılmış

453 Uzun süre toprak altında kalmış olan blok eğer ince olsaydı şimdiye dek yerinden çıkartılmış

olması daha muhtemel olurdu. Tarafımızca yapılan yoklamada da bloğun kımıldamayışı oldukça kalın olduğuna işaret etmektedir, muhtemelen en az 1 numaralı bloğun kalınlığına sahiptir.

454 Bu noktada oldukça uzakta yer alan bloğun doğru açıyla resmini çekmenin mümkün olmadığını belirtmek gerekmektedir. Bu nedenle resimler karşılaştırıldığında kymation bezemelerinin farklı forma sahip oldukları izlenimi edinilmektedir. Ancak, bilgisayar yardımıyla yaptığımız tüm karşılaştırmalarda kymation formunun diğer örneklerle uyum gösterdiği sonucuna ulaşılmıştır. Yumurtaların alt kısmına daha yuvarlak bir form görülüşü büyük olasılıkla resim açısına ve bloğun tahribata en açık konumda yer almasıyla açıklanabilir.

Page 79: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

75

oldukları anlaşılmaktadır455. Böylece yaklaşık 1 m genişliğindeki blokların 44 cm yüksekliğinde ve 55 cm derinliğinde bir dizi oluşturmakta oldukları (Levha 68.1) ve bunun bir üst yapıda kullanılmış olduğu söylenebilmektedir. Bu bilgi aracılığıyla blokların işlevi için öne sürülebilecek ilk olasılık faskiasız arşitrav blokları olabilecekleridir. Bu durumda blokların yükseklik ve derinlik ölçüleri uygun olmakla birlikte 1 m’lik genişliklerinin oldukça küçük olacağı anlaşılmaktadır. Arşitrav işlevi için tek olası açıklama duvar tarafından taşınmış olabilecekleridir ki bu da duvar tacı olarak kullanılmış olabileceğine işaret etmektedir. Bu kullanıma örnek olarak Samos Heraion’dan MÖ 520-510 arasına tarihlenen bir tanesi bitkisel figür taşıyan kymationlu duvar tacı blokları456 gösterilebilir. Diğer bir olasılık ise blokların bezemesiz bir saçaklık frizine ait olabilecekleri yönündedir. Bezemesiz friz örnekleri olarak MÖ 6. yy. başlarına ait Delos’taki Naksoslular oikosu457 (Levha 68.2) ve Prostoon458 (Levha 68.3), MÖ 6. yy. ortalarına ait Delphi Knidoslular hazine binası459 (Levha 68.4) ve MÖ 6. yy. son çeyreğine tarihlenen Paros Burgtempel A460 (Levha 68.5) gösterilebilir. Bu örnekler ışığında Beçin friz bloklarının saçaklık frizi olarak kullanılmış olma olasılığı belirmekle birlikte bunu söyleyebilmek için veri bulunmamaktadır. Ayrıca, Felten461 tarafından da belirtildiği gibi Arkaik dönem yapılarında friz düzenlemesi sadece süsleme amacı taşımaktadır ve bu nedenle tüm düzenlerdeki yapılarda yapının herhangi bir bölümünde yer alma ihtimali bulunmaktadır. Bu değerlendirmeler ışığında, Beçin bloklarının boya bezeli ya da bezemesiz friz olarak kullanılmış olabileceği ama mevcut verilerle bunun normal friz mi yoksa duvar frizi mi olduğunun belirlenemeyeceği söylenebilir.

Blokların tarihlenebilmesi için İon kymationu bezemeleri oldukça yardımcı olmaktadır. Yaklaşık üçgen bir forma sahip olan yumurtaların üst köşeleri yuvarlaklaşmış ve yumurtalar kabuktan ayrılarak dolgunlaşmıştır. Yumurtaların orta hizasında başlayan ok biçimli bezekler altta yer alan makaraların arasına girecek şekilde yerleştirilmişlerdir. Böylece her bir yumurta 2 inci ve 2 makara ölçüsüne sahiptir. İyi korunmuş olan 1 ve 4 numaralı bloklarda yumurta çanakları ve ok biçimli bezeklerin hafif köşeli hatlara sahip oldukları görülmektedir. İnci-makara bezemesinde inciler badem formunda olup makaralarla yaptıkları bağlantılar küçülmüştür. Arasına ok

455 2 ve 3 numaralı bloklarda yandaki bloklarla bağlantıyı sağlayan kenet yuvalarının bulunuşu

ve kenarlarda birleşim yüzeylerinin oluşturulması, bu blokların yan yana yerleştirilmiş olduklarına işaret etmektedir. Blokların göstermiş oldukları uyuma karşın 1 numaralı blok 55 cm kalınlığındayken 2 numaralı bloğun sadece 21 cm kalınlığa sahip oluşu bir fark yaratmakla birlikte muhtemelen antithema kullanılmasıyla bu farklılık giderilmiştir. Ayrıca, 1 numaralı bloğun 42 cm ile 2 ve 3 numaralı bloklardaki 44 cmlik yükseklik ölçüsünden fark göstermesi için yapılabilecek ilk açıklama ölçülmesi oldukça zor olan blokta tarafımızca en dar bölümün ölçülmüş olma olasılığıdır. Diğer açıklama ise, orijinal düzenlemede sadece 2 cmlik küçük bir farkın muhtemelen alttaki veya üstteki bloklara yedirilerek göze batmasının engellenmiş olabileceğidir.

456 Buschor 1957, 21, Bei.19.1-2 457 Gruben 1997, 300 vd., Abb.54.; Gruben 2001, 156, Abb.126-127. 458 Courbin 1980, Fig.29-30 Pl.75-76; Gruben 1997, 350, Abb.44. 459 Dinsmoor 1913,1 vd. Fig.3; Gruben 2001, 82 vd., Abb.59. 460 Gruben 1982b, 227, Abb.16 461 Felten 1984, 28-29.

Page 80: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

76

biçimli bezeklerin alt ucu yerleştirilmiş olan makaraların üst kısımları hafif dışa doğru açılmaktadır. İon kymationun tüm bu özellikleri geç Arkaik dönem karakteristikleri olarak tespit edilebilmektedir. Aşağıda incelenecek olan Labraunda taç blokları (TB.12) (Levha 87-89) ile tamamen aynı özellikleri gösteren İon kymationu bezemesine verilebilecek diğer pek çok paralel örneğin462 de (Levha 90) Geç Arkaik döneme tarihlenmesi Beçin friz bloklarının MÖ 6. yy. sonlarına tarihlenebileceğine işaret etmektedir.

Nu. : F.2 Levha Nu. : 69.1-3 Buluntu Yeri : İasos, Sergilendiği Yer : İasos, Balıkpazarı Ölçüler : 1: Yük. 21 cm, Gen. 25 cm, Der. 52 cm 2: Yük. 27.3 cm, Gen. 25.4 cm, Der. 62 cm 3: Yük: 27.2 cm, Gen. 31 cm, Der. 37 cm Malzeme : Yerel gri sert kireçtaşı Yayın : Berti-Masturzo 2000, 224-5, Fig.136.

Balıkpazarı civarında yapılan kazılar sırasında bulunmuş olan 3 blok parçası birbirleriyle yaptığı bağlantı yüzeyleri korunmamış olmakla birlikte malzeme, ölçü ve biçimlendirme uygunluğu ile 27 cm yükseklik ve 62 cm derinlikte tek bir bloğa ait olarak tanımlanabilmektedir. Üst bölümünde inci-makara bezeği taşıyan blok oldukça iyi perdahlanmış düz bir cepheye sahiptir. Bloğun işlevi için kesin bir bilgi bulunmamakla birlikte duvar tacı ya da bezemesiz friz bloğu olabileceği muhtemeldir. MÖ 6.y başlarına tarihlendirilen Delos Prostoon yapısına ait üst bitimi astragal profiline sahip friz blokları463 (Levha 69.3) ile karşılaştırılabilmektedir. Bununla birlikte aynı formun Daskyleion’dan Erken Klasik döneme tarihlenen andron yapısının duvar üzerinde yer alan arşitrav bloğu olarak yayınlanmış üst bitimi inci-makara bezemeli bloklarla464 (Levha 69.4) da karşılaştırılabiliyor oluşu kesin bir işlev tespitini engellemektedir.

Blok parçaları aşağıda incelenecek olan TB.8.1 numaralı taç bloğu parçaları ile birlikte sergilenmektedir (Levha 69.2). Hem malzemenin aynı oluşu hem de eksen aralığının 2 inci ve 2 makaraya eşit olması (Levha 69.3)

462 Paralel örnekler için Labraunda taç blokları (TB.12) için aşağıda yapılan değerlendirmelere

bakınız. 463 Courbin 1980, Fig.29-30 Pl.75-76; Gruben 1997, 350, Abb.44. 464 Ateşlier 2001, 149, Fig.7-11: Daskyleion andron yapısında iki faskialı ve faskiasız olmak

üzere iki grup arşitrav tespit edilmiştir. Faskialı blokların cephede, faskiasızların yanda duvar üzerinde kullanılmış olduğu önerilmekle birlikte faskiasız blokların friz olarak işlev görmemesi için bir neden bulunmamaktadır. Özellikle arşitravların alışılmadık bir biçimde 2 faskiaya sahip oluşu üstte yer alan friz bloğunun üçüncü faskia gibi işlev görmüş olabileceğine işaret etmektedir. Faskialı arşitravların üst kısmında inci-makara dizisi bulunuşu ise diş sırası bloklarında da inci-makara bezemesi bulunduğu için geçiş bezeği olarak kullanılmış olabilir. 2 faskialı arşitrav için Thasos’tan örnek verilmekle birlikte Thasos bloğunun (Bakalakis 1956, Abb.18; des Courtils 1997, 529-534, Fig.14a-b) kapı lentosu olarak tanımlanması ve üstteki anthemion bezemesinin üçüncü faskia olarak işlev görmesi tam olarak karşılaştırılamayacaklarına işaret etmektedir.

Page 81: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

77

sebebiyle taç bloklarıyla birlikte kullanılmış olduğunu söylemek mümkündür. Bu nedenle stilistik olarak MÖ 540-520 arasına tarihlenebilen taç bloklarının tarihinin bu blok parçaları için de geçerli olduğu kabul edilebilmektedir. İnci-makara bezemesine bakıldığında ise kesin olmamakla birlikte MÖ 530 civarına tarihlenen Delphi Siphnoslular hazine binası465 (Levha 86.2) ve MÖ 525 civarına tarihlenen Myus’tan taç blokları466 (Levha 90.3) ile karşılaştırılabileceği görülmektedir. Bu değerlendirmeler ışığında İasos blok parçalarının MÖ 540-520 arasına tarihlenmesi muhtemel görülmektedir.

Nu. : F.3 (1-2) Levha Nu. : 70.1-3 Buluntu Yeri : İasos, agora Sergilendiği Yer : Milas Müzesi Ölçüler : 1. Blok: Gen. 1.57 m, Yük. 74-75 cm, Der. 21-23.5 cm 2. Blok : - Malzeme : 1. Blok: Gri damarlı beyaz mermer 2. Blok: Mavimsi beyaz kireçtaşı Yayın : 1. Blok: Laviosa 1972, 397-418, Fig.1-8; Laviosa 1978,

1093-9, Pl.348.7-8; Felten 1984, 21, Taf.4.1; Akurgal 1987, 62, Taf.84.a; Berti-Masturzo 2000, 217, 222; Baldoni vd. 2004, 84-85.

2. Blok: Berti 2008, 298, Fig. 6

İki adet friz bloğundan ilki 1971 yılında İasos agorasında bouleuterionun doğusundaki alanda bir geç dönem duvarında yapı malzemesi olarak kullanılmış halde tespit edilmiştir. İkinci blok ise parça halinde ve yine devşirme olarak 2006 kazılarında bulunmuştur.

Friz bloğu cephesinin sol üst köşe bölümü ve sağ yanı komple kırıktır, cephe üst ve alt köşelerinde ise küçük aşınma kırıkları bulunmaktadır. 1.57 cm olarak korunan blokta, sadece araba sahnesi bulunduğu kabul edildiğinde orijinal genişliğin 1.75 m civarında olabileceği hesaplanmaktadır. Bloğun üst yüzeyinde birbirinden bağımsız konumlandırılmış iki adet küçük kenet veya zıvana yuvası bulunur. 1.8 ve 1.5 cm çapında ve 6 cm derinliğinde olan yuvalardan sağda yer alanı içinde kurşun dolgu ve demir kenet parçası korunmuştur. Blok yan ve üst yüzeylerinin orta kısmı murçla kenarları ise ince dişli tarakla işlenerek sağlam bir birleşim yüzeyi oluşturulmuştur. Arka ve alt yüzeyler ise kabaca işlenilmiştir. Bloğun işlevi ile ilgili nasıl bir yapıya ait olduğu ve özellikle de yapıdaki konumu hakkında bilgi bulunmamaktadır. Arkaik dönemde normal friz kullanımı hakkında bilgiler oldukça sınırlıdır467. Ridgway468 tarafından arşitrav üzerinde normal friz kullanılmış olabileceği düşünülmekle birlikte buna verilebilecek tek örnek Schnatter469 tarafından

465 Shoe 1936, VII.3, Pl.B.10; Gruben 2001, Abb.277. 466 Koenigs 1981a, 143-7, Taf.51. 467 Arkaik dönem mimarlığında normal friz kullanımıyla ilgili değerlendirmeler için bk. Bingöl

1990, 101 vd., Wesenberg 1996, 1 vd., Bingöl 2001, 32 vd. ve ilgili kaynakça. 468 Ridgway 1966, 193-5. 469 Schattner 1996 1 vd., Abb.19.a-b

Page 82: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

78

Didyma Apollon Tapınağında normal friz kullanılmış olabileceğine yönelik yapılan değerlendirmedir (Levha 71.4). Felten470 tarafından yapılan değerlendirmede ise normal friz olarak tanımlanabilen örnek bulunmadığı, duvar frizi olarak tanımlanabilen tek örneğin ise Samos’tan olduğu ve Myus, Iasos, Kyzikos ve Paros örneklerinin de aynı şekilde duvar frizi olarak tanımlanabileceği belirtilmiştir. Bu değerlendirmeleri değiştirebilecek herhangi bir veri tespit edilemediği için İasos friz bloğunun normal friz mi yoksa duvar frizi mi olduğu konusunda kesin bir yargıda bulunmak mümkün değildir.

Friz kabartması (Levha 70.1) 2 cm derinliği ile oldukça alçaktır ve bir av veya savaş sahnesi içermektedir. Arabacı tarafından dörtnala sürülen 2 atlı bir araba ve atların alt bölümünde yer alan bir tavşan figüründen oluşmaktadır. Figürler friz alanına tam olarak uydurulmuştur. Bloğun kenarlarındaki anathyrose düzenlemeleri ve üstte yer alan 2 adet kenet ya da zıvana yuvası düz olarak yerleştirilmiş olduğuna ve kenarlarında benzer bloklar yer almış olduğuna işaret etmektedir. 21 cm’lik derinliği ile bloğun taşıyıcı işlevinin olmadığı ve süsleme amaçlı kullanılmış olduğu söylenebilmektedir.

Arkaik dönem içinde oldukça yaygın biçimde kullanılmış olan bir sahneye471 (Levha 71.1-3 ) sahip olan friz bloğunun hem tasvir hem de işçilik açısından en yakın paraleli Myus’ta ele geçmiş olan friz bloğudur472 (Levha 71.1). Bu benzerlik Laviosa473 tarafından İonia etkisine bağlanmış ve İonialı ustaların İasos’ta çalışmış oldukları belirtilmiştir. Akurgal ise friz bloğunda at başlarının biçimlendirilmesi, araba formu ve tekerleklerinde Pers etkisi bulunduğunu belirtmiştir. Laviosa tarafından MÖ 6.yy ikinci çeyreğine tarihlendirilen friz, Felten tarafından MÖ 6. yy ortalarına, Akurgal tarafından ise MÖ 530 civarına tarihlendirilmiştir. İasos friz bloğunun mevcut örnekler ışığında MÖ 6.yy ortalarına tarihlendirilebileceği görülmektedir.

İkinci friz bloğu küçük bir resmi ile yayınlanmıştır ve genel görünümü ile birinci blok ile büyük benzerlik gösterir, ancak arabacının cephesi bakana göre sağ tarafa yönelmiştir. Kabartmanın küçük bir kısmı korunmuş olan blok genel görünümü itibarıyla yaklaşık aynı tarihlere verilebilmektedir.

470 Felten 1984, 28. 471 Kyzikos, friz blokları (Demangel 1933, Fig.34-5; Felten 1984, 21, Taf.4.3), Smyrna, tüf taşı

friz (Akurgal 1993a, 91, Lev.134.d, Şek.96), Sardeis, terrakotta kaplama (Demangel 1933, Fig.27), Palaikastro, terrakotta sima, (Demangel 1933, Fig.37), Velletri, terrakotta friz (Demangel 1933, Fig.45), Larisa, terrakotta sima (Boehlau-Schefold 1940, Taf.25; Ridgway 1966, Pl.59.a; Åkerström 1978, 324, Fig.17-18), Phokaia, terrakotta kaplama (Akurgal 1962, 379, Fig.24-5).

472 Blümel 1963, 61, Nu. 65, Fig.193-211; Weber 1965, 63 vd, Taf.29.2-4; Ridgway 1966, Pl.59.b; Felten 1984, 21, Taf.4.2

473 Laviosa 1978, 1097.

Page 83: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

79

I.2.8: TAÇ BLOKLARI474

Nu. : TB.1 Levha Nu. : 72.1,3 Buluntu Yeri : Alazeytin Sergilendiği Yer : - Ölçüler : Der. 32 cm, Gen. 55 cm, Yük. 15.5-16.5 cm Malzeme : Yerel koyu gri renkli kireçtaşı Yayın : Radt 1970, 52-3, Abb.3d, 4, Taf.16.2,4.

Radt tarafından Alazeytin’de yürütülen yüzey araştırmaları sırasında tespit edilmiş olan ovolo profilli bloktan yapı kalıntısı içinde sadece 1 parça tespit edilebilmiştir. Bloğun yan tarafı kırık olduğu için tam genişliği tespit edilememektedir. Bloğun diğer bölümleri ise oldukça iyi korunmuştur. Üst ve yan yüzeyleri kabaca işlenerek birleşim yüzeyi haline getirilmiştir. Kenarlar hafifçe perdahlanmış, orta kısım ise murç ile kabaca işlenerek anathyrose oluşturulmuştur. Bloğun alt yüzeyi alttaki blokla iyi bir bağlantı sağlamaya yönelik olarak hafif içbükey şekillendirilmiştir. Ön kısımda biraz kalın olan blok arkaya doğru incelmektedir ve muhtemelen kalın kısım alttaki bloktan çıkıntı yapan bölümü oluşturmaktadır. Bloğun en iyi perdahlanmış yüzeyi cephesidir ve diğer yüzlerle karşılaştırıldığında oldukça ince bir işçiliğe sahiptir.

Ovolo profilli bezemesiz bir diğer örnek Alazeytin’deki 2 numaralı yapı grubunda tespit edilmiş475 ancak yapıyla bağdaştırılamamıştır476. Karia bölgesinden bir diğer örnek de Bodrum yakınındaki Pedasa antik kentindeki Athena Kutsal Alanı civarında Radt tarafından görülerek bahsedilmiş ovolo profilli bezemesiz bir bloktur477. Athena Tapınağının henüz tespit edilmemiş Arkaik dönem evresine ait olabileceği önerilmiştir. Son yıllarda başlayan kazılar kutsal alan çevresindeki ovolo ve astragal profilli çok sayıda blok parçasının açığa çıkartılmasını sağlamıştır. Tüm elemanların kapsamlı yayın çalışmaları kazı ekibince devam ettirilmektedir.

Bloğun profili net bir tarih vermemekle birlikte Khios Phanai478 örneğinde (Levha 73.5) görüldüğü gibi Arkaik dönem örnekleri479 ile kıyaslanabilmektedir. Bu evrede bezemesiz profillerin kullanıldığı örnekler

474 Üst yapıda yer alan ve arşitrav ya da friz gibi mimari elemanları taçlandıran İon kymationu,

astragal veya Lesbos kymationundan oluşan devamlı bezeme taç bloğu olarak tanımlanmaktadır. Taç bloklarının bir diğer kullanımı ise altar gibi yapılarda çevirme duvarları üst bitimlerinde görülmektedir. Aşağıda incelenecek olan elamanların bu şekilde bir taçlandırma işlevi taşımış olduğu söylenebilmekle birlikte hangi yapı elemanlarını taçlandırmış oldukları tespit edilemediği için tüm örneklerin taç bloğu olarak tanımlanması tercih edilmiştir. Detaylı işlev olasılıkları ise her yapı elemanı içinde ayrıca değerlendirilecektir.

475 Radt 1970, 262, Taf.42.5 476 Mimari bir eleman olup olmadığı tam olarak bilinemediği için çalışmamıza dahil

edilmemiştir. 477 Radt 1970, 53, n.73. 478 Boardman 1959, Pl.26a. 479 Delphi Knidoslular Hazine Binası (Shoe 1936, Pl.A4), Samos Rhoikos Altarı (Buschor 1957,

Bei.4.2) ve Didyma (Tuchelt 1991, Abb.33) taç blokları örnek gösterilebilir.

Page 84: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

80

olarak Sardeis Karnıyarıktepe tümülüsünün krepis veya temel duvarındaki astragal profilli düzenleme480 (Levha 73.1), Samos’tan büyük altara ait olarak tanımlanmış astragal profilli blok481 (Levha 73.2) ve Delos’tan MÖ 520 civarına tarihlendirilen bezemesiz ovolo profilli bloklar482 (Levha 73.3) gösterilebilir. Bu örneklerin yanı sıra Thasos’tan MÖ 6. yy. sonlarına tarihlenen yarısı işlenmiş Lesbos kymationlu bir blok483 (Levha 73.4) bu evrede kısmen bezenmiş kısmense boyanmış blokların da kullanılmış olabileceğini göstermektedir. Alazeytin örneğinde boyama ile yapılmış bezemelerin bulunabileceği olasılığına verilebilecek diğer örnekler olarak Samos’tan MÖ 560-550 arasına tarihlendirilen484 ve Didyma’dan MÖ 6. ve 5. yy.lara tarihlendirilen485 bezemesiz cephe profillerine sahip anta başlıkları gösterilebilir. Özellikle Didyma’da bezemeli ve bezemesiz anta başlıklarında aynı formların tespit ediliyor oluşu bezemesiz bloklarda boya kullanılmış olabileceğini desteklemektedir486.

Yukarıda değinildiği gibi tek başına tarihlendirilebilme kriterine sahip olmamakla birlikte paralel örnekler ışığında Radt tarafından önerilen MÖ 545-540 civarının kabul edilebilir olduğu söylenebilmektedir.

Nu. : TB.2 Levha Nu. : 72.2-3 Buluntu Yeri : Alazeytin Sergilendiği Yer : - Ölçüler : Der. 14-32 cm, Gen. 32-55 cm, Yük. 9-11.5 cm Malzeme : Koyu gri renkli yerel kireçtaşı Yayın : Radt 1970, 52-3, Abb.3.d, 4, Taf.16.2,4.

Radt tarafından Alazeytin’de yürütülen yüzey araştırmaları sırasında tespit edilmiş olan 13 adet blok parçası farklı ölçülerde korunmuştur, yüksekliklerde görülen farklar da yapının değişik cephelerinde yer almalarıyla bağlantılı olmalıdır. Alt ve üst yüzeyleri düz bir forma sahip olan blokların yarım daire formlu cepheleri ince bir işçiliğe sahiptir ve boya ile yapılmış bezeme bulunabileceğine işaret etmektedir.

Farklı tarihten örneklerde astragal profillerinin aynı forma sahip olması tarih tespitini zorlaştırmaktadır. Bir tarih tespiti için ait olduğu yapı ve yapıyla bağlantılı diğer mimari elemanlarla birlikte487 değerlendirilmesi gerekmekle birlikte Sardeis Karnıyarıktepe tümülüsünün krepis veya temel duvarındaki yarım daire profilli düzenleme488 (Levha 73.1) ile Samos’tan

480 Hanfmann 1965, 27-35; Hanfmann 1972, Fig.112; Ratté 1993, 3, Fig.3; Ratté 1994b, 157-

161.). 481 Schleif 1933, 196, Abb.21. 482 Fraisse-Llinas 1995, Fig.480. 483 Bakalakis 1956, 28-29, Abb.17. 484 Buschor 1957, 4, Bei.3.2. 485 Hahland 1964, 142 vd., Abb.1 vd. 486 Hahland 1964, 147; Brockmann 1968, 66, n.65. 487 bk. Bölüm II.1.1 488 Hanfmann 1972, Fig.112; Ratté 1993, 3, Fig.3.

Page 85: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

81

büyük altara ait olarak tanımlanmış489 astragal profilli blok (Levha 73.2) MÖ 6. yy. itibarıyla benzer örneklerin kullanılmış olduğuna işaret etmektedir. Bu nedenle ait oldukları yapı ile birlikte MÖ 545-540 arasına tarihlendirilmiş olan bloklar için bu tarih önerisinin kabul edilmesi mümkün gözükmektedir.

Nu. : TB.3 Levha Nu. : 74.1-3 Buluntu Yeri : Bargylia, akropol Sergilendiği Yer : Milas Müzesi Deposu, Env.Nu. 1377 Ölçüler : (Yaklaşık genişlik 1 m ) Malzeme : İri kristalli beyaz mermer Yayın : -

İtalyan survey ekibince490 Mandayla körfezinde sürdürülen yüzey araştırmaları sırasında Bargylia antik kentinde akropol civarında bulunmuş olan İon kymationlu blok parçası Milas Müzesi deposunda korunmaktadır491. Taç bloğu açık havada kalmış olduğuna işaret eden yoğun bozulmaya uğramıştır. Bir tarafı kırık olduğu için genişliği tespit edilemeyen bloğun kabaca çekiçlenmiş üst, alt ve yan yüzeylerinde herhangi bir bağlayıcı yuvası bulunmamaktadır. Bununla birlikte alt yüzeyde (Levha 74.2) TB.1 numaralı taç bloğunda karşımıza çıktığı şekilde oldukça hafif içbükey bir düzenleme görülmektedir. Bu da yine benzer şekilde astragal olabilecek bir bloğun üstünde yer almış olabileceğine işaret etmektedir. Ancak bloğun yapı veya anıttaki konumu hakkında bilgi verebilecek başka bir veri bulunmamaktadır. Bu nedenle en büyük olasılık olan saçaklık veya bir duvara ait taç bloğu olarak adlandırılması uygun görülmüştür.

Blokta tarih verebilecek en önemli unsur İon kymationu bezemesinin formudur. Aşınmanın yoğun olmasına rağmen yumurtaların üçgen forma yakın olmaları, yumurta çanaklarının kalın etli düzenlenmeleri ve ok biçimli bezeklerin yumurtaların orta kısmından başlamaları Arkaik dönem sonlarına tarihlenen örneklerle kıyaslanabilmektedir. En yakın paraleller olarak MÖ 540-530 civarına tarihlendirilen Milet Kuzey Agora492 (Levha 75.1), MÖ 530 civarına tarihlendirilen Monodendri Poseidon Altarı493 (Levha 75.2), MÖ 530 civarına tarihlenen Teos494 (Levha 75.3), MÖ 525-500 arasına tarihlendirilen

489 Schleif 1933, 196, Abb.21. 490 İasos kazı ekibinden Eugenia La Rocca başkanlığında yürütülen çalışmalar son yıllarda

Raffaella Pierobon-Benoit tarafından sürdürülmektedir. Çalışma sonuçları düzenli olarak Araştırma Sonuçları Sempozyumunda sunulmaktadır.

491 Müze uzmanlarına parçayı görmem için izin vermeleri sebebiyle teşekkür borçluyum. Survey ekibi tarafından kısa süre sonra yayınlanacak olan bu blok önem arz etmesi sebebiyle çalışmaya dahil edilmiştir. Ancak ölçü alınmamış ve çizim de sadece kymation formunun daha iyi anlaşılabilmesi için resim üzerinden yapılmıştır.

492 Koenigs 1986, 113, Taf.11.1. 493 Gerkan 1915, 450 vd., Taf.V. 494 Taç bloğunun bir parçası müze envanterine, muhtemelen yanlışlıkla, Nysa kaynaklı olarak

kaydedilmiştir ve Karaosmanoğlu (1997, Kat.33) da bu bloğu Nysa kökenli olarak yayınlayarak MÖ 540-30 yıllarına tarihlendirmiştir.

Page 86: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

82

Khios Phanai495 (Levha 73.5) ve MÖ 520 civarına tarihlenen Milet Sphenskli Altar496 (Levha 75.4) İon kymationlu taç bloğu örnekleri gösterilebilmektedir.

Bargylia bloğunda yumurta ve ok biçimli bezeklerin daha geniş bir yüzeye sahip olmaları ve aşınmaya bağlı olarak orijinalinden biraz daha fazla üçgenleşmiş yumurta alt bitimleri nedeniyle yukarıda değinilen paraleller arasında birebir paralellinin tespit edilmesi mümkün olmamaktadır. Ancak özellikle Teos örneği ile bezeme açısından göstermiş olduğu benzerlikler yardımıyla MÖ 530 civarına tarihlenebileceğini önermek mümkündür. Survey ekibi tarafından da Müze envanter defterinde bu bloğun MÖ 530 civarına ait olduğu belirtilmiştir.

Nu. : TB.4 Levha Nu. : 76.1-3, 77.1-2, 79.4 Buluntu Yeri : Beçin Sergilendiği Yer : Milas Müzesi, bahçe Ölçüler : Yük. 21 cm, Gen. 55 cm, Der. 61 cm Malzeme : Mavi damarlı yerel Sodra mermeri Yayın : Baran 2004, 25, Res.16.

Beçin’de yürütülen kazılar sırasında, açığa çıkartılan blok üzerinde 1997 yılı çalışmalarında bulunmuş olduğu not edilmiştir. Müze bahçesinde Milas’tan bir mezar yapısı üzerine yerleştirilmiş şekilde sergilenmekte olan bloğun yan kısmı kırıktır ve alt yüzey köşeleri de büyük oranda kırılarak tahrip edilmiştir. Cephede yer alan yumurta dizisinden ikisi sağlam durumda toplam dört adet korunmuştur.

Başlığın ön cephesinde (Levha 76.2, 77.2) üstte abakus olarak tanımlanabilecek 6 cm yüksekliğinde taşıyıcı düzlem yükseltisi altında yer alan yumurta dizisi basık bir profile sahiptir. Alt kısmı yarım daire şeklinde olup kabuklar da düz bir formda yükselmektedir. Birbirlerinden ayrılmamış olan yumurtaların alt birleşimlerinde geniş yüzeyli yayvan ok biçimli bezekler orta kısımlarında oyularak yapılmış ince çizgilere sahip olmalarıyla, damar verilmiş bir yaprak görünümüne sahiptirler. Başlığın yan cephesinde (Levha 77.1) taşıyıcı düzlem yükseltisi 10 cm’dir. Alt kısmında hafif bir çizgi şeklinde iz bulunmakla birlikte kırılmış olması nedeniyle herhangi bir bezeme bulunup bulunmadığı anlaşılamamaktadır. Ancak taşıyıcı düzlem yükseltisinin murçla kabaca işlenilmiş olması orijinalinde görülmeyen bir cephe olduğuna işaret ettiği için bezeme bulunmadığı büyük olasılıktır. Bloğun arka cephesinde (Levha 77.1) taşıyıcı düzlem yükseltisi yan kısımla aynı seviyede olup buradaki çizgi biçimli bant izi daha belirgindir. Ancak yine bandın hemen altından itibaren kırık oluşu orijinal düzenleme hakkında bilgi edinilmesini engellemektedir. Blok alt yüzeyi (Levha 76.3) kalın murçla, kenar bölüm ise ince murçla yatay olarak işlenilmiştir. Blok üst yüzeyi (Levha 76.1) oldukça aşınmış olduğu için murç izleri zorlukla görülebilmektedir. Bu yüzde arkadaki 15 cm’lik bölüm öne göre çok az bir seviye farkı gösterir ve korunma durumlarında da çok az farklılık mevcuttur. İzler silik olmakla 495 Boardman 1959, 177, Pl.26a. 496 Koenigs 1986, 113, Taf.11.2.

Page 87: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

83

birlikte bu farklılık aracılığıyla ön kısımda 45 cm genişliğinde bir başka blok yer almış olduğu söylenebilmektedir.

Bloğun yukarıda değerlendirilen özellikleri ile bir taç bloğu olarak adlandırılması mümkün olmakla birlikte işlevi hakkında çeşitli öneriler sunulabilmektedir. Bloğun taşıyıcı düzlem yükseltisine sahip olması bir anta başlığına ait üst parça olabileceğini düşündürmektedir. Bu kullanım için Histria’dan Erken Klasik döneme ait bir anta başlığı497 (Levha 78.1-2) ve geç Klasik dönemden Priene Athena Tapınağı498 (Levha 62.3-4) anta başlığının İon kymationu bezeli üst bölümünün bağımsız bir blok olarak yapılmış olması örnek olarak gösterilebilir. Yan cephenin özensiz işçiliği bu olasılığı zayıflatmakla birlikte bloğun tam formu bilinmediği için yan olduğu düşünülebilen bu cephenin farklı bir cephe olacağı ihtimali bulunmaktadır. Bu nedenle zayıf olmakla birlikte bu olasılığın geçerli olduğu kabul edilebilir. Bir diğer olasılık ise üst yapıya ait olabileceğidir, ancak üstte yer alan taşıyıcı düzlem yükseltisi ile bilinen örneklerden farklılık gösterir. Bu işlev için tespit edilebilen tek örnek MÖ 565-540 yıllarına tarihlendirilen Delphi Knidoslular hazine binasına ait friz tacı olarak tanımlanmış olan İon kymationlu bloktur499 (Levha 78.4-6). Bu nedenle bu olasılık da güçlü olmakla birlikte yeterli örnek bulunmayışı ile bir yargıya ulaşılamamaktadır. Üçüncü olasılık ise bir duvar ya da adak taşıyıcı bir yapıya (veya elemana) ait taç bloğu olabileceğidir. Monodendri Poseidon500 (Levha 78.3) ve Milet Sphenksli altar501 örneklerinde görüldüğü gibi çevirme duvarı üst bitimlerinde kullanılmış olması muhtemeldir. Üst yüzeyin ¾’lük bölümünde başka bir bloğun bulunuşunu ise yine bu örneklerde görüldüğü gibi altar volütü veya benzeri bir elemanın varlığı ile açıklamak mümkündür. Adak taşıyıcı işlevi içinse Samos Heraion’dan MÖ 530 yıllarına tarihlenen bir adak taşıyıcı kaide502 (Levha 78.7) gösterilebilir. Böylece mevcut verilerin olasılıklara açık olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle daha kesin veriler elde edilene değin sadece taç bloğu olarak tanımlanmasının daha uygun olacağı sonucuna ulaşılmaktadır.

Beçin örneğinde ok biçimli bezeğin ortada damar verilmiş formu ile tam bir yaprak görünümüne sahip olması ünik bir özellik olup paraleli tespit edilememiştir. Bununla birlikte aşağıda değerlendirilecek olan Kaplandağ örneğinde (TB.10) (Levha 84.1) ok biçimli bezeğin baklava formunda oluşu ve MÖ 5. yy. ilk çeyreğine tarihlenen Metapontum D Tapınağı İon başlığının503 ekhinus kymationlarında (Levha 78.8) ok biçimli bezeklerin üç yaprak formunda olması bu bezemelerde çeşitlemeler görülebileceğine örnek olarak gösterilebilmektedir.

497 Theodorescu 1967, 102, Fig.14, 21; Mărgineanu 1993, 39 vd., Abb.12. 498 Wiegand-Schrader 1904, Abb.64-65; Rumscheid 1994, Taf.151.4. 499 Friz üst kısmında yer alan inci-makara dizisi ile göstermiş olduğu uyum aracılığıyla friz tacı

olarak tanımlanması büyük olasılıkla doğrudur. (Dinsmoor 1913, 68-70, Fig.11; Shoe 1936, Pl.A3)

500 Gerkan 1915, 458 vd., Abb.10, Taf.22 vd. 501 Koenigs 1986, 115, Taf.12 502 Shoe 1936, Pl.12.b; Buschor 1957, 12, Bei.10.1. 503 Mertens 1979, Taf.17.1

Page 88: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

84

Ovolo alt bitiminin geniş formlu oluşu ve ok biçimli bezeklerin altta yer alışı MÖ 6. yy. ortalarına işaret eden özelliklerdir. Form olarak aşağıda incelenecek olan İasos 1. grup (TB.7) (Levha 81.1) ve Bodrum Kaplandağ (TB.10) (Levha 84.1) örnekleriyle kıyaslanabilmektedir. Bunların haricinde en yakın paralel örnekler olarak MÖ 565-540 yıllarına tarihlendirilen Delphi Knidoslular hazine binası friz tacı504 (Levha 78.4-6), MÖ 6. yy. ortalarından Ephesos Artemis505 (Levha 81.2) ve Didyma Apollon506 tapınaklarına ait taç blokları (Levha 78.9), MÖ 540-530 arasına tarihlenen Samos Vathy507 (Levha 78.10) ve Miletos’tan508 (Levha 81.3) yuvarlak altarlar gösterilebilir. Bu örnekler ışığında Beçin taç bloğunun MÖ 550-530 arasına tarihlendirilmesi mümkün olmaktadır.

Nu. : TB.5 Levha Nu. : 79.1-3,5 Buluntu Yeri : Beçin Sergilendiği Yer : Beçin Ölçüler : Yük. 18 cm, Gen. 18.5 cm Malzeme : Mavi damarlı yerel Sodra mermeri Yayın : Baran 2004, 25, Res.17.

Beçin Ahmetgazi Paşa Medresesinde kazı deposu olarak kullanılan odalarda depolanan taş elemanlar arasında tespit edilmiş olan taç bloğu parçasının buluntu yeri hakkında bir bilgi bulunmamaktadır.

Oldukça küçük bir parçası ile korunmuş olan bloğun cephesinde (Levha 79.1) taşıyıcı düzlem yükseltisi altında bir adet yumurta korunmuştur. Murçla işlenilmiş üst yüzeyin (Levha 79.3) korunan kısmından ön kenarın daha ince şekillendirilmiş olduğu görülmektedir. Alt yüzey (Levha 79.2) ince murçla işlenilmiştir ve yumurtalar da blok yüksekliğinden fazlalık göstermektedir. Korunan kısımdan anlaşıldığına göre detaylarda farklılıklar bulunmakla birlikte bloğun genel düzenlemesi (Levha 79.4-5) TB.4 numaralı Beçin taç bloğu ile benzerlik göstermektedir. Bu nedenle işlev ile ilgili değerlendirmelerin bu blok için de geçerli olduğu kabul edilebilir.

Diğer örnekle kıyaslandığında detay farklılıkları olarak taşıyıcı düzlem yüksekliğinin aynı olmasına karşın blok yüksekliğinin daha az oluşu, ok biçimli bezeğin biçimlendirişi, yumurtanın alt yüzeyle aynı seviyede olmaması ve yüzeylerin daha iyi düzenlenilmesi tespit edilmektedir. Bununla birlikte tarih tespitinde özellikle belirleyici olan ovolo formunun aynı oluşu nedeniyle her iki taç bloğunun da aynı dönemden olabileceğini söylemek mümkündür. Bu nedenle yukarıda değerlendirilen paralel örnekler ışığında bu bloğun da MÖ 550-530 arasına tarihlendirilebileceği kabul edilebilir. 504 Friz üst kısmında yer alan inci-makara dizisi ile göstermiş olduğu uyum aracılığıyla friz tacı

olarak tanımlanması büyük olasılıkla doğrudur. (Dinsmoor 1913, 68-70, Fig.11; Shoe 1936, Pl.A3)

505 Hogart 1908, 270 vd, Fig.82, Atlas, Pl.IX-X; Wilberg 1906, Fig.206. 506 Wiegand-Knackfuss 1941, 148, Taf.224-226; Hahland 1964, 168, Abb.25.; Tuchelt 1991,

Abb.33-34. 507 Buschor 1957, 11, Bei.8.2. 508 Koenigs 1996, Taf.28.1-5.

Page 89: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

85

Nu. : TB.6 Levha Nu. : 80.1-4 Buluntu Yeri : Bodrum Sergilendiği Yer : Bodrum, Türkkuyusu, Bardakçı Sokak, Nu. 22-24. Ölçüler : Yük. 13 cm, Gen. 75 + 65 cm, Der. 32 cm Malzeme : Grimsi renkli kireçtaşından Yayın : -

Bodrum Türkkuyusu’nda bir evin dış bahçe kapısında eşik taşı olarak devşirme kullanılmış, iki parçadan oluşan blok kapı genişliğince uzanmaktadır (Levha 80.1). İki parçanın birleşim yerinin birbiriyle uyum göstermemesi orijinalinde yan yana durmamış olabileceklerine işaret eder, ayrıca diğer kenarların da kırık oluşu birbirinin parçası olup olmadığının anlaşılmasını engellemektedir. Bununla birlikte ölçü ve kymation benzerliği sonucunda aynı yapı elemanına ait olduğu kesin olarak söylenebilmektedir. Blok parçalarının buluntu yeri hakkında herhangi bir bilgi bulunmamakla birlikte şu anda kullanıldıkları yerden uzakta bulunmuş olma ihtimalinin küçük olduğu muhtemeldir. Bloğun yerinden kaldırılması şu an için mümkün olmadığından işlevinin belirlenmesinde kullanılabilecek başka bir veri tespit edilememektedir. Bununla birlikte bloğun ölçüleri bir yapı veya anıtın saçaklığı ya da duvarı üzerinde kullanılmış bir taç bloğu olduğuna işaret eder niteliktedir.

Blok parçaları alt yüzeyi üste gelecek şekilde yerleştirilmiştir. Sadece bu alt yüzey ve cephe kymationları incelenebilmektedir. Blok parçalarının alt yüzeylerinin yürüme zemininde yer alması, özellikle çift kanatlı kapının açılan kanadı hizasındaki blok parçasının oldukça aşınmasına sebep olmuştur. Aşınmaya rağmen blok alt yüzeyindeki murç izleri kısmen korunmuştur. Bloğun alt yüzeyinde ve kenarlarında herhangi bir bağlayıcı yuvası bulunmamaktadır. Ancak parçalardan birisinde cephede yumurta üzerinde görülen oyuğun (Levha 80.2) bir kenet yuvası olabileceği düşünülebilir ve bir tamiratla bağlantılı olabileceği akla gelmektedir. Kenarların görülemeyişi 75 ve 65 cm genişlikteki blok parçalarının orijinal genişliğinin tespit edilmesini engellemektedir. Parçaların alt yüzleri incelenememekle birlikte mevcut görünüm orijinal yüksekliğini korumuş olduğuna işaret etmektedir. Derinliği 32 cm olarak ölçülebilen bloğun beton içine gömülmüş olması sebebiyle arka kısmı incelenememektedir, ancak yine orijinal ölçüsünde olması büyük bir olasılıktır.

Bloğun cephesinde yer alan İon kymationu bezemesinde (Levha 80.4) yumurtalar üçgen forma yaklaşmış oval bir görünüme sahiptir ve yumurta çeperleri oldukça incedir. Üst köşede yer alması sebebiyle en fazla aşınmaya uğramış olan ok biçimli bezekler yumurtaların ortasından biraz aşağıda başlamaktadır ve yumurta kabuklarına kıyasla geniş bir yüzeye sahiptirler. İon kymationu bezemesinde yumurtaların formu ve ok biçimli bezeklerin yumurtalardan tam ayrılmayışı Bargylia taç bloğuyla (TB.3) (Levha 74.1) karşılaştırılabilmekle birlikte yumurta çanaklarının daha ince olması ve yumurta bitimlerinde üçgen formun belirgin olmayışı ile farklılık göstermektedir. Bununla birlikte Bargylia örneği ile kıyaslanabilen taç

Page 90: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

86

bloklarından özellikle Milet kuzey agora509 (Levha 75.1), Monodendri Poseidon altarı510 (Levha 75.2) ve Milet Sphenskli altar511 (Levha 75.4) örnekleri ile form olarak kıyaslanması mümkündür. Bu paraleller ışığında Bodrum taç bloğunun MÖ 530 civarına tarihlenebilmesi mümkün olmaktadır.

Nu. : TB.7 Levha Nu. : 81.1 Buluntu Yeri : İasos, agora civarı Sergilendiği Yer : İasos kazı evi deposu (?) Ölçüler : 1: Kazı Env.Nu. I-6638: Yük. 13 cm, Gen. 27.5 cm, Der.

21 cm 2: Kazı Env.Nu. I-6695: Yük. 10 cm, Gen. 17 cm, Der.

15 cm Malzeme : Yerel gri kireçtaşı Yayın : Berti-Masturzo 2000, 223-224, Fig.139. İasos’ta agora civarında yürütülen kazılarda dolgu toprak içerisinde ele geçmiş iki adet İon kymationlu bezemeli blok parçası antik kentte ele geçmiş İon kymationlu blokların ilk grubunu oluşturmaktadır512. Sadece bir tanesinin resmi yayınlanmış olan blok parçalarının işlevi hakkında kesin bir şey söylenememekle birlikte en güçlü olasılık olarak tespit edilebilen taç bloğu tanımlaması kapsamında değerlendirilmişlerdir.

İon kymationu bezemesinin (Levha 81.1) paralel örnekleri olarak MÖ 565-540 yılları arasına tarihlenen Delphi Knidoslular hazine binası513 (Levha 78.6), MÖ 6. yy. ortalarından Ephesos Artemis514 (Levha 81.2) ve Didyma Apollon Tapınağı515 taç blokları (Levha 78.9) ile MÖ 540-530 arasına tarihlenen Samos Vathy516 (Levha 78.10) ve Miletos’tan517 (Levha 81.3) yuvarlak altar tespit edilmektedir. Bu örnekler ışığında İasos 1.grup taç bloklarının MÖ 550-530 arasına tarihlendirilmesi mümkündür.

Nu. : TB.8 (1-6) Levha Nu. : 82.1-5 Buluntu Yeri : İasos, Balıkpazarı civarı Sergilendiği Yer : İasos, kazı evi deposu ve Balıkpazarı Müzesi Ölçüler : 1: Kazı Env.Nu. I-4204 a-b: Yük. 20.9 cm, Gen. 87 cm,

Der. 40 cm

509 Koenigs 1986, 113, Taf.11.1. 510 Gerkan 1915, 450 vd., Taf.V 511 Koenigs 1986, 113, Taf.11.2 512 Gruplar ve ait olabilecekleri yapı olasılıkları için bk. Bölüm II.2.6 513 Shoe 1936, II.5, Pl.A.3-4; Dinsmoor 1973, 138. 514 Wilberg 1906, Fig.206; Hogart 1908, 270 vd, Fig.82, Atlas, Pl.IX-X. 515 Wiegand-Knackfuss 1941, 148, Taf.224-226; Hahland 1964, 168, Abb.25.; Tuchelt 1991,

Abb.33-34. 516 Buschor 1957, 11, Bei.8.2. 517 Koenigs 1996, Taf.28.1-5.

Page 91: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

87

2: Kazı Env.Nu. I-6617: Yük. 18.9 cm, Gen. 94.3 cm, Der. 41 cm

3: Kazı Env.Nu. -: Yük. 19 cm, Gen. 49 cm, Der. 27 cm 4: Kazı Env.Nu. I-6622: Yük. 19.1 cm, Gen. 48.2 cm,

Der. 38 cm 5: Kazı Env.Nu. I-6623: Yük. 18.1 cm, Gen. 41 cm, Der.

33 cm 6: Kazı Env.Nu. I-6694: Yük. 8.7 cm, Gen. 16.5 cm, Der.

7.9 cm Malzeme : 1, 2, 3, 6: Açık gri kireçtaşı, 4-5: Beyaz mermer Yayın : Karaosmanoğlu 1997, Nu. II.27, Lev.18a (Sadece 1 ve 2

numaralı bloklar); Berti-Masturzo 2000, 222-225, Fig.137, 138. (1, 2, 4, 5 ve 6 numaralı bloklar); 3 numaralı blok yayınlanmamıştır.

İasos kazı çalışmalarında bulunmuş İon kymationu bezemeli blok parçalarından 6 adedi ikinci grup örnekleri oluşturmaktadır. Blok parçalarından sadece 1 numaralı örnek Balıkpazarı civarında yapılan kazılarda dolgu toprak içerisinde bulunmuştur, diğerlerinin buluntu yeri bilinmemektedir. Blokların işlevi için yukarıda değerlendirilen friz bloğu parçalarıyla (F.2) yumurta genişliğinin 2 inci – 2 makara ile uyum göstermesi belirleyici olmaktadır ve bu sayede taç bloğu olarak tanımlanabilmektedir.

1 numaralı örnek (Levha 82.1) iki parçadan oluşmaktadır. Aynı alanda bulunmuş parçalardan büyük olan parçanın yaklaşık yarısının ön kısmı tamamen kırılmıştır. Derinlik ve yüksekliği korunmuş olan parçanın diğer yarısı üzerinde iki yumurta tam, bir yumurta ise küçük bir bölümü ile korunmuştur. Küçük olan diğer parça üzerinde İon kymationu bezemesinin alt kısmına ait küçük bir bölüm korunmuştur. Blok parçalarının oldukça iyi korunmuş olmaları dikkat çekicidir, havayla temas etmemiş olduğuna işaret eden bu korunma durumu bloğun kırıldıktan hemen sonra toprak altında kalmış olabileceğini göstermektedir.

2 numaralı blok parçası (Levha 82.2) genişliğini en iyi korumuş örnektir. Üzerinde 5 tanesi tam korunmuş 7 adet yumurta bulunmaktadır. Yanlardan kırılmış olan bloğun derinliği ve yüksekliği tam olarak korunmuştur. Blok üst ve alt yüzeyinde murç izleri görülmektedir.

3 numaralı blok parçasının (Levha 82.3) yan kısımları ve arka bölümü tamamen kırılmıştır. Blok cephesindeki yumurta dizisinden iki tanesi tam olan 3 adet yumurta korunmuştur. Yumurta dizisi oldukça aşınmakla birlikte formunu korumaktadır. Blok üst ve alt yüzeyinde murç izleri görülmektedir.

4 numaralı blok parçasının (Levha 82.4) da yanları ve arka kısmı kırıktır. Cephesinde yer alan yumurta dizisinden bir tanesi tam olmak üzere 2 adet korunmuştur. Blok üst ve alt yüzeyinde murçla izleri görülmektedir.

5 numaralı blok parçasının(Levha 82.5) kenarları ve üst bölümü oldukça tahrip olmuştur. Mermerinde yoğun erime görülen blok üzerinde 2 adet yumurta korunmuştur.

Page 92: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

88

6 numaralı blok parçası sergide olmadığı için görülememiştir. Tanımı yapılmamış bloğun verilen ölçüleri küçük bir parça olduğuna işaret etmektedir.

Blok ölçülerine bakıldığında korunma durumlarıyla bağlantılı olarak ölçülerin değişiklik gösterdiği görülmektedir. Blok yükseklikleri 18-21 cm arasında değişmekle birlikte 18 cm yüksekliğindeki 5 numaralı blok en fazla aşınmış olan, 21 cm yüksekliğindeki 1 numaralı blok ise en iyi korunmuş olandır. Blok derinliklerinin de aynı şekilde 27-41 cm arasında değişmesi korunma durumuyla bağlantılı olmalıdır, iyi korunmuş 1 ve 2 numaralı örnekler orijinal derinliğe sahip olmalıdırlar. Bu küçük ölçü farklılıkları haricinde blok cephelerindeki İon kymationu bezemesinin tek tip olması aynı grup içinde değerlendirilmesini sağlamaktadır. Bununla birlikte 1, 2, 3 ve 6 numaralı blokların gri kireçtaşından, 4 ve 5 numaralı blokların ise beyaz mermerden yapılmış olması ya farklı yapılara ya da aynı yapının farklı bölümlerine ait olabileceklerine işaret etmektedir.

Farklı korunma derecelerine sahip olmakla birlikte incelenen 5 adet blok parçasında yumurta dizisinin aynı forma sahip olduğu görülmektedir (Levha 82). Alt kısımları daralmaya başlamış uzun formlu yumurtaların arasında yer alan köşeli profilli küçük ok biçimli bezekler yumurtaların yaklaşık orta bölümünden başlamaktadır. Bu grup kymationlarına form olarak en yakın örnekler olarak MÖ 540 yıllarına tarihlenen Samos Rhoikos altarı518 taç blokları (Levha 83.1), Didyma’dan MÖ 540-520 arasına tarihlendirilen yuvarlak bir kaide519 (Levha 83.2), MÖ 530 yıllarına tarihlendirilen Monodendri Poseidon altarı520 duvar tacı blokları (Levha 75.2), Samos Hera Tapınağı 2. dipterostan MÖ 520 yıllarına verilen ekhinus başlıklar521 (Levha 83.3) ile Samos Vathy’den MÖ 520 civarına tarihlendirilmiş bir adak taşıyıcı kaide522 (Levha 83.4) tespit edilebilmektedir.

Berti-Masturzo tarafından 1 numaralı blok Samos Rhoikos altarı523 (Levha 83.1), 2 numaralı örnek Monodendri524 (Levha 75.2), 4 ve 5 numaralı bloklar Milet525, 6 numaralı blok ise Labraunda (TB.12) (Levha 87-89) örnekleri ile kıyaslanmıştır. Ancak yukarıda belirtildiği gibi form olarak birbirinden fark göstermeyen yumurta dizisinin Samos ve Monodendri örnekleri haricinde yumurtaların sivrileşmeye başlayan alt bitimleri ve çanaktan ayrılarak belirginleşen formları ile daha geç döneme ait Milet ve Labraunda örnekleri ile kıyaslanması mümkün değildir. Bu nedenle, yukarıda değinilen paralel örneklerin ışığında İasos 2. grup taç blokları için en uygun tarih önerisi olarak MÖ 540-520 arası ortaya çıkmaktadır.

518 Buschor 1957, 6, Bei.4, 5.1-2. 519 Weickert 1913, 44, Taf.I.c; Wiegand-Knackfuss 1941, F649, Taf.220. 520 Gerkan 1915, 450 vd., Taf.V. 521 Reuther 1957, 49 vd., Taf.16 vd., Z41 vd.; Buschor 1957, 16 vd., Bei.11.2, 16.1. 522 Buschor 1957, 20, Bei.18. 523 Buschor 1957, 6, Bei.4, 5.1-2. 524 Gerkan 1915, 450 vd., Taf.V. 525 Hahland 1964, 216, Abb.92.

Page 93: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

89

Nu. : TB.9 Levha Nu. : - Buluntu Yeri : İasos, tiyatro civarı Sergilendiği Yer : İasos (?) Ölçüler : 1: Kazı Env.Nu. I-1010: Yük. 8.6 cm, Gen. 23 cm, Der.

13.5 cm 2: Kazı Env.Nu. I-6605: Yük. 8.3 cm, Gen. 20.7 cm, Der.

15 cm Malzeme : Yerel gri sert kireçtaşı Yayın : Berti-Masturzo 2000, 224.

İasos kazı çalışmalarında tespit edilmiş olan inci-makara bezeli iki blok parçasının resimleri yayınlanmamıştır. İlki tiyatronun güneyindeki alanda ele geçmiştir, diğerinin ise buluntu yeri bilinmemektedir. Her iki blok parçasının işçilik özellikleriyle aynı elemana ait olduğu belirtilmektedir. İnci-makara bezemesinde incilerin kareye yaklaşan bir forma sahip olması ve incilerle makaraların ayrımının vurgulanmamış olmasıyla erken karakteristikler gösterdiği belirtilmiştir. Form olarak da MÖ 550 civarına tarihlenen Ephesos Artemis Tapınağı526 ve MÖ 530 civarına tarihlenen Monodendri Poseidon altarı527 örnekleriyle kıyaslanmıştır. Resmi yayınlanmamış olan blokların daha detaylı incelemesi yapılamamakla birlikte belirtilen karakteristikleri ile MÖ 550-530 arasına tarihlenebilecekleri anlaşılmaktadır.

Nu. : TB.10 Levha Nu. : 84.1-2 Buluntu Yeri : Kaplandağ-Bodrum Sergilendiği Yer : - Ölçüler : Yük. 17.5 cm, Gen. 37 cm Malzeme : Gri sert kireçtaşı Yayın : Radt 1970, 259-62, Taf.42.3 ve 7. Radt tarafından Halikarnassos yarımadasında yürütülen yüzey araştırmaları sırasında Kaplandağ’da tespit edilmiş olan İon kymationlu blok parçasının arka ve her iki yan kenarı kırıktır. Bloğun işlevi hakkında kesin bir bilgi bulunmamakla528 birlikte alt ve üst tarafındaki düzenlemeler ve genel görünüşü duvar ya da üst yapıda kullanılmış bir taç bloğu olabileceğine işaret etmektedir.

Erken evre karakteristikleri gösteren yumurtalar oldukça geniş ve yuvarlak bir bitime sahiptirler. Yumurta kabukları birbirlerinden ayrılmamıştır ve iki yumurtanın birleşiminde kabuklar tek bant olarak belirtilmiştir. Yumurta birleşimlerinin alt kısmında bulunan küçük ok biçimli bezekler baklava formuna sahip olup yumurta kabukları ile aynı derinlikte yapılmışlardır. Yumurta yüzeyleri ince murçla şekillendirilmiş ancak perdahlanılmamış olduğu için ya stukko ile kaplı olabileceği ya da

526 Hogart 1908, Abb.78, Atlas Taf. V. 527 Gerkan 1915, 10 vd., Taf.5 528 Bloğun ait olabileceği yapı bazındaki değerlendirmeler için bk. Bölüm II.2.7

Page 94: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

90

perdahlanmış kabuk ve ok biçimli bezekler ile tezat oluşturmasının amaçlanmış olabileceği düşünülmektedir. Blok alt yüzeyinde yumurta dizisinin hemen altında dalga biçimli bezeklerin yinelenmesinden oluşma bir bant bulunmaktadır. İnci-makara dizisinin stilize edilmiş hali olabileceğini düşündüğümüz bu bezemeden sonra ince işçiliğe sahip dar bir bölüm ve sivri uçlu murçla işlenilmiş alt birleşim yüzeyinin bulunması bu dalga bezeği bandının bloğun çıkıntı kısmında yer almış olduğuna işaret etmektedir. Bu da yukarıda değinildiği gibi taç bloğu işlevini destekler bir düzenlemedir. Blok üst yüzeyi de alt yüzey gibi sivri uçlu murçla işlenerek iyi bir birleşim alanı oluşturulmuştur. Bloğun korunan bölümlerinde herhangi bir bağlayıcı yuvası tespit edilememektedir.

İon kymationu bezemesinde yumurtaların MÖ 6. yy. ortalarına ait İasos 1. grup taç blokları (F.5) (Levha 81.1) ve onlarla kıyaslanabilen Ephesos529 (Levha 81.2), Didyma530 (Levha 78.9) ve Samos531 (Levha 78.10) örnekleriyle benzerlik göstermesine karşın yumurtaların çanaklarının tek olarak belirtilmiş olması farklı bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Oldukça farklı olan bu biçimlendirmenin tek örneği Didyma Apollon kutsal alanında açığa çıkartılmış ve Berlin Müzesinde korunan iki kyma parçasıdır (Levha 85.1-3). Detaylı bir şekilde yayınlanmamış olan blok parçaları, Didyma Apollon Tapınağına ait olabilecek kymationlu bloklarla bir arada verilmiş ve Arkaik döneme ait büyük bir yuvarlak kaidenin parçaları olarak tanımlanmıştır532. Didyma örneğinin tam korunmamış olmasına rağmen yumurta formu, yumurta çanağının tek bantla belirtilmiş olması ve ok biçimli bezeklerin biçimlendirilişi Kaplandağ örneğiyle benzerlik göstermektedir.

Kaplandağ bloğunun alt yüzeyinde kymanın hemen altında yer alan kıvrımlı hatlardan oluşan ip biçimli bezeme inci-makara bandının stilize edilmiş hali olmalıdır. Benzer kullanım Zincirli’den MÖ 9. yy.a ait kaidelerde533 (Levha 85.4), Girit Arkhanes’ten MÖ 7. yy. ilk yarısına ait başlıkta534 (Levha 85.5), Khios’tan MÖ 6. yy. son çeyreğine tarihlendirilen palmet süslemeli kymationlu bir blokta535 (Levha 85.6) ve yine Khios’tan MÖ 6. yy. sonuna ait bir sütun kaidesinin trokhilos bantlarında536 (Levha 85.7) tespit edilmektedir.

Radt tarafından MÖ 540 veya daha öncesine tarihlenebileceği önerilmiş537 olan blok için daha kesin bir tarih tespit etmek mümkün olmamakla birlikte paralel örnekler ışığında MÖ 6. yy. ortaları en uygun tarih olarak kabul edilebilir.

529 Hogart 1908, 270 vd, Fig.82, Atlas, Pl.IX-X; Wilberg 1906, Fig.206. 530 Wiegand-Knackfuss 1941, 148, Taf.224-226; Hahland 1964, 168, Abb.25.; Tuchelt 1991,

Abb.33-34. 531 Buschor 1957, 11, Bei.8.2. 532 Wiegand-Knackfuss 1941, F657, Z.658, Taf.220. 533 Wesenberg 1971, 89, Abb.184-187 534 Wesenberg 1971, 45-47, Abb.87; Dinsmoor 1973, 59. 535 Boardman 1959, 177, Pl.29a; Boardman 1967, 90, Pl.17. 536 Boardman 1959, 182, Fig.1.d, Pl.27c. 537 Radt 1970, 262.

Page 95: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

91

Nu. : TB.11 Levha Nu. : 86.1 Buluntu Yeri : Kos Sergilendiği Yer : Kos, Şövalyeler Kalesi (?) Ölçüler : Gen. 23 cm, Yük. 15 cm, Der. 18 cm Malzeme : Beyaz mermer Yayın : Shoe 1950, 341, 346, 354, Kat.4.1, Pl.108.1.

Kos kalesinde görülerek yayınlanmış olan İon kymationu bezeli mermer blok parçasının bir arşitrav tacına ait olması muhtemeldir. Blok parçasının Kos adasında nerede ele geçtiği ve hangi yapıyla bağlantılı olduğu bilinmemektedir.

Üzerinde birisi tam birisi yarım olmak üzere 2 yumurta ile oldukça küçük bir bölümü korunmuş olan blok parçasının arkası ve her iki yan kısmı kırıktır. Yükseklik hakkında bilgi verilmemekle birlikte resimden anlaşıldığı üzere orijinal yüksekliğini korumaktadır. Dolgun biçimlendirilmiş olan yumurtalar üçgene yakın bir forma sahiptir. Yumurtalar sivri alt bitimli olup ok biçimli bezekler de yumurtaların orta kesiminden başlamaktadır.

Tarihlemede kullanılacak tek veri olan yumurta dizisi formu geç Arkaik dönem örnekleriyle paralellik göstermektedir. En yakın örnekler olarak MÖ 530-25 yıllarına tarihlenen Delphi Siphnoslular hazine binası538 (Levha 86.2), Samos Heraion’dan MÖ 520 yıllarına tarihlenen bir duvar tacı bloğu539 (Levha 86.3), MÖ 524 sonrasına tarihlenen Naksos Hekatompedos540 (Levha 86.5) ve Paros Kale tapınağı kymationları541 (Levha 86.4) sayılabilir. Ayrıca Labraunda taç blokları (TB.12) (Levha 87-89) ve Beçin friz bloklarındaki (F.1) (Levha 65-67) yumurta dizisi ile de paralellik göstermektedir. Tüm bu örnekler dikkate alındığında Kos örneğinin Shoe tarafından önerildiği gibi MÖ 6. yy. son çeyreğine tarihlenmesinin mümkün olduğu anlaşılmaktadır.

Nu. : TB.12 Levha Nu. : 87.1-4, 88.1-6, 89.1-9 Buluntu Yeri : Labraunda, Zeus Tapınağı ve Oikoi

civarı Sergilendiği Yer : Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi ve Labraunda kazı

deposu. Ölçüler : 1: Kazı Env.Nu. D140: Yük. 23.5 cm, Gen. 1.26 m, Der.

28.5 cm 2: Kazı Env.Nu. D138: Yük. 22.2 cm, Gen. 1.381 m, Der.

27 cm 3: Kazı Env.Nu. NA5: Yük. 23.5 cm, Gen. 42 cm 4: Kazı Env.Nu. B-1-129: Yük. 24 cm, Der. 27 cm 5: Yük. 25 cm, Gen. 26 cm 6: Yük. 8 cm, Gen. 21 cm

538 Dinsmoor 1913, 1 vd.; Shoe 1936, VII.3, Pl.B.10; Gruben 2001, 82 vd., Abb.277. 539 Buschor 1957, 21, Bei.19.1. 540 Gruben-Koenigs 1968, 716, Abb.23a. 541 Gruben-Koenigs 1968, 716, Abb.23b; Gruben 1982b, 215 vd., Abb.14.

Page 96: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

92

7: Yük. 10 cm, Gen. 18 cm 8: - Malzeme : Beyaz mermer Yayın : 1-3 numaralı bloklar: Hellström-Thieme 1982, 41-42,

Fig.13-14; Thieme 1993, 47 vd, Fig.3-4, 7, Pl.IX.3-5. 4-8 numaralı bloklar yayınlanmamıştır.

Labraunda Zeus Tapınağındaki kazılarda ve oikoi542 civarında bulunmuş İon kymationlu taç bloklarından 3 adedi daha önce yayınlanmıştır. Kutsal alanda ve Labraunda kazı arşivlerinde yürütülen çalışmalar sonucunda aynı gruba ait 5 adet küçük parça daha eklenilmiştir543.

1 numaralı blok (Levha 87.1-4) tapınağın kuzeydoğu bölümünde bulunmuş ve şu an Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesinde sergilenmektedir. En iyi korunmuş olan bu bloğun cephesinde 7 tam 1 yarım yumurtadan oluşan İon kymationu bezemesi bulunmaktadır. Orijinal ölçülerini korumuş olan bloğun üst yüzey yan kenarlarında kırlangıçkuyruğu kenet yuvaları, arka kenarında ise iki adet düz kenet yuvası mevcuttur. Alt, üst ve yan yüzeyleri sivri uçlu murç kullanılarak işlenilmiş olan bloğun ön kısmındaki bezeme alanı kenarlarda tam birleşim sağlayacak şekilde iyi bir düzenlemeye sahiptir. Yanlarda içte kalan blok birleşimleri ise murçla hafifçe çukurlaştırılmıştır. Arka yüzü muhtemelen orijinalinde oldukça düzensiz biçimlendirilmiştir.

2 numaralı blok (Levha 88.1-4) da 1 numara ile aynı alanda euthynteria seviyesinin 30 cm üstünde bulunmuştur. Son yıllarda Labraunda kazı deposunda korunmaya alınan bloğun cephesinde 7 tam, 2 yarım yumurta yer alan İon kymationu bezemesi bulunmaktadır. Blok, tüm genişliğini korumasına rağmen açık havada bulunması sebebiyle cephe ve alt yüzeyi oldukça tahrip olmuştur. 1 numaralı taç bloğu ile genel düzenleme açısından tamamen aynı olmakla birlikte ölçülerde küçük farklılıklar görülür. İki blok arasındaki 10 cm’lik derinlik ölçüsü farkı en büyük farktır ve bu durum arka kenarında üç adedi korunmuş 4 adet kenet yuvası bulunması ile bağlantılıdır. Derinliği az olan bloğu sabitlemek için daha fazla kenet kullanılmış olduğu anlaşılmaktadır. Bloğun bir köşesindeki kırık, kenet yuvalarından birisinin de muhtemelen yok olmasına neden olmuştur. Üst yüzeyin yan kenarlarında ise yine aynı şekilde 2 adet kırlangıçkuyruğu kenet yuvası bulunmaktadır. Kenet yuvaları içinde demir ve kurşun kalıntıları korunmuştur. Bloktaki işçilik izlerinden sadece üst yüzeydeki tarak ve murç izleri ile yan yüzeylerdeki murç izleri görülmektedir.

3 numaralı blok parçası (Levha 88.5-6) Oikoi’da bulunmuştur ve şu an Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi orta avlusunda sergilenmektedir. 1 ve 2 numaralı bloklarla tamamen aynı forma sahip olan parça muhtemelen aynı ölçülerdeki bir boğun sol kenarına aittir. Sağ bölümü kırık, eksik olan parça üzerinde 1 tam, 2 yarım yumurta ve 4 adet inci-makara korunmuştur. Blok kırık olmakla birlikte aşınmaya uğramamıştır. Diğer bloklarla aynı işçilik

542 Oikoi’da geç dönemde bir kireç ocağı kurulmuş ve kutsal alandan pek çok mermer eleman

buraya taşınmıştır. Bu nedenle buluntu yeri olarak çok fazla bir katkı sağlamamaktadır. 543 Bulunan yeni parçalar kutsal alanda yürütülecek kazı çalışmalarında daha fazla Arkaik

mimari elemanın tespit edilebileceğine işaret etmektedir.

Page 97: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

93

düzenlemesine sahip olan blok parçasının üst yüzey kenarında 1 adet kırlangıçkuyruğu kenet yuvası korunmuştur.

4 numaralı blok parçasının (Levha 89.1-2) 1949 yılı kazılarında tapınak terasında ele geçmiş olduğu bilinmekle birlikte son çalışmalarda tespit edilememiştir. İki yumurta korunmuş olan blok parçasının kazı defterinden alınan ölçüleri ve resimden incelenebilen İon kymationu formu diğer örneklerle aynı olduğu için bu gruba dâhil edilmiştir. Oldukça kırık olan blok muhtemelen bir köşe parçasıdır.

5 numaralı blok parçası (Levha 89.3-4) arazi çalışmaları sırasında tapınak alanında tespit edilmiştir ve şu an kazı deposunda korunmaktadır. Oldukça tahrip olmakla birlikte iki adet yumurtaya ait izlerin korunmuş olduğu bloğun ölçüleri diğer örneklerle uyum göstermektedir. Blok üst yüzeyinde iki adet kenet yuvası bulunmaktadır.

6 numaralı blok parçası (Levha 89.5-6) arazi çalışmaları sırasında tapınak alanında tespit edilmiştir ve şu an kazı deposunda korunmaktadır. 2 adet yumurtaya ait alt bölüm ve 2 adet inci-makara korunmuştur. Blok parçası ölçüleri, astragal biçimlendirilmesi ve kısmen korunmuş alt yüzey düzenlemesi ile diğer örneklerle uyum göstermektedir.

7 numaralı blok parçası (Levha 89.7-8) arazi çalışmaları sırasında tapınak alanında tespit edilmiştir ve kazı deposunda korunmaktadır. Üzerinde bir adet yumurtaya ait üst bölümün korunmuş olduğu blok parçası bir köşeye aittir ve üzerinde 1 adet kenet yuvası korunmuştur. Ölçü ve form olarak diğer örneklerle uyum göstermektedir.

8 numaralı blok parçasının (Levha 89.8) 1949 yılı kazılarında Oikoi’da bulunmuş olduğu bilinmekle birlikte son çalışmalarda tespit edilememiştir. İon kymationun alt bölümünün korunmuş olduğu bloğun ölçüleri kaydedilmemiş olmakla birlikte resminden anlaşıldığı kadarıyla İon kymationu formu diğer örneklerle uyum göstermektedir.

Tespit edilen bu 8 bloktan 2 adedi (1, 2) tam ölçüsünde korunmuştur. 3 adet blok parçasının (3, 4, 7) ise köşe parçası olmaları ve yönlerinin aynı köşeyi işaret etmesi sebebiyle 3 farklı bloğa ait oldukları anlaşılmaktadır. Bu veriler ışığında mevcut 8 adet parçanın en az 5 farklı bloğa ait oldukları tespit edilebilmektedir. Blokların işlevi hakkında Thieme tarafından yumurta eksen aralıklarının diş sırası blokları ile göstermiş oldukları uyum sebebiyle diş sırası altında yer alan taç blokları olduğu önerilmekle birlikte arşitrav mı yoksa friz tacı olarak mı kullanılmış oldukları tespit edilememektedir544.

Blok cephelerinde yer alan yumurta dizisinde yumurtalar üçgen bir form alarak alt kısımlarının sivrileştiği görülür. Yumurta üst köşeleri oval bir forma sahiptir ve yumurtalar kabuktan ayrılarak dolgun bir form almışlardır. Ok biçimli bezekler yumurtaların orta hizasına değin yükselmiştir ve altta yer alan makaraların arasında olacak şekilde yerleştirilmişlerdir. Böylece her bir yumurta 2 inci ve 2 makara ölçüsüne sahiptir. İyi korunmuş olan bloklarda yumurta çanakları ve ok biçimli bezekler hafif köşeli hatlara sahiptir.

544 Ait olabilecekleri yapı bazındaki değerlendirmeler için bk. Bölüm II.1.4

Page 98: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

94

Yukarıda Kos örneğinde de (TB.11) (Levha 86.1) değinildiği gibi İon kymationunda görülen bu özellikler MÖ 6. yy. sonlarına işaret eden unsurlardır ve çok sayıda paralel örnek tespit edilmektedir. MÖ 530 yıllarına tarihlenen Delphi Siphnoslular hazine binası545 (Levha 86.2) taç blokları, MÖ 524 sonrasına tarihlenen Paros Kale Tapınağı546 (Levha 86.4) ve Naksos Hekatompedos Tapınağına547 (Levha 86.5) ait taç blokları, Teos’tan taç blokları548 (Levha 75.3), Milet tiyatrosunda bulunmuş Myus kökenli MÖ 530-525 yıllarına tarihlenen taç blokları549 (Levha 90.3), Didyma’dan MÖ 6. yy. sonlarına tarihlendirilen bir taç bloğu parçası550 (Levha 90.4), Sardeis yakınında Ovacık yaylasındaki Torrhebeia Limne civarından bir taç bloğu551 (Levha 90.5), Samos Hera Tapınağı ekhinus başlıklarından A.606 numaralı başlık552 (Levha 90.1), Daskyleion’dan MÖ 500-480 arasına tarihlenen andron olarak tanımlanmış yapıya ait lento ve taç blokları553 (Levha 90.2) ile Milas Müzesinde sergilenen Akbük kökenli554 MÖ 6. yy. sonlarına tarihlendirilebilen yuvarlak altar555 (Levha 91.1) ve Didyma’dan MÖ 6. yy. sonlarına ait bir yuvarlak altar556 (Levha 91.2) üzerinde görülen İon kymationu bezemesi paralel örnekler olarak tespit edilmektedir. Ayrıca yukarıda değerlendirilen Bargylia (TB.3) (Levha 74.1-3) ve Kos (TB.11) (Levha 86.1) taç blokları ile Beçin friz bloklarındaki (F.1) (Levha 65-67) İon kymationu bezemesi ile de paralellik görülmektedir. Bu paraleller arasında Labraunda örneklerinde görülen köşeli hatlı çanak düzenlemesi Samos’tan bir ekhinus başlıkta557 (Levha 90.1), Myus558 (Levha 90.3), Didyma559 (Levha 90.4), Daskyleion560 (Levha 90.2) taç blokları ve Beçin friz bloklarında (F.1) (Levha 65-67) karşımıza çıkmaktadır. Bununla birlikte diğer örneklerde de benzerlik bulunabileceği ve blokların korunma durumuyla bağlantılı olarak tespit edilemediği muhtemel olduğu için kesin bir karakteristik olarak tanımlanması mümkün değildir. Labraunda örneklerinde tespit edilen bir diğer özellik ise ok biçimli bezeklerin altta yer alan inci-makara dizisi içine uzanarak makaraların

545 Shoe 1936, VII.3, Pl.B.10; Gruben 2001, Abb.277. 546 Gruben-Koenigs 1968, 716, Abb.23b; Gruben 1982b, 215 vd., Abb.14. 547 Gruben-Koenigs 1968, 716, Abb.23.a. 548 Karaosmanoğlu (1997, Kat.33) tarafından Nysa kökenli olarak yayınlanmakla birlikte blok

parçalarından birisi müze envanterine (muhtemelen yanlışlıkla) Nysa diğer yarısı ise Teos kökenli olarak kaydedilmiştir.

549 Koenigs 1981a, 143-7, Taf.51. 550 Tuchelt 1984, Taf.54.2. 551 Bengisu 1994, 43, Fig.3. 552 Reuther (1957, 50, Z44, Taf.24.2) başlığın Arkaik dönemden çok sonrasına tarihlenebileceği

Rumscheid (1994, 302, 347, Kat.330, Taf.174.2) tarafından ise tapınağın Hellenistik evresinde yapılmış olduğu belirtilmiştir. Tarafımızca Arkaik döneme ait olmaması için bir sebep tespit edilemeyen başlığa ilişkin tarihlendirmelerin mevcut örnekler ışığında yeniden değerlendirilmesinin uygun olacağı anlaşılmaktadır.

553 Ateşlier 1999, 59 vd.; Ateşlier 2001, 150 vd, Fig.13-19; Bakır 2003, 8, Res.4, 7. 554 Altarın Akbük kökeni Rumscheid tarafından konuşmalarımız sırasında belirtilmiştir. 555 Baran 2004, 27, Res.29 556 Tuchelt 1991, 52, Abb.84 557 Reuther 1957, 50, Z44, Taf.24.2 (Arkaik dönem); Rumscheid 1994, 302, 347, Kat.330,

Taf.174.2 (Hellenistik dönem) 558 Koenigs 1981a, 143-7, Taf.51 559 Tuchelt 1984, Taf.54.2 560 Ateşlier 1999, 59 vd.; Ateşlier 2001, 150 vd, Fig.13-19; Bakır 2003, 8, Res.4, 7.

Page 99: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

95

arasına yerleştirilmiş olmasıdır. MÖ 540-530 civarına tarihlendirilen Milet kuzey agorada ele geçmiş taç bloğu561 (Levha 75.1) bu düzenlemenin erken bir örneğidir. Diğer örnekler Teos562 (Levha 75.3), Myus563 (Levha 90.3), Didyma564 (Levha 90.4) ve Torrhebeia565 (Levha 90.5) taç blokları, Milas566 (Levha 91.1) ve Didyma567 (Levha 91.2) altarları ile Beçin friz bloklarıdır (F.1) (Levha 65-67). Ayrıca yumurta formu tam olarak benzerlik göstermese de Milet’ten MÖ 500 civarına verilen bir yuvarlak altarda568 (Levha 91.3) ve MÖ 500-490 civarına tarihlendirilen Paros Büyük Altar569 anta bloklarında (Levha 91.4) ok biçimli bezemelerin benzer olması bu kullanımın geç Arkaik döneme değin yaygın olduğuna işaret etmektedir.

Tüm örnekler dikkate alındığında Labraunda taç blokları için MÖ 530-480 arasına tarihlenmiş paralel örnekler tespit edilebildiği görülmektedir. Yumurtaların geniş formu ve alt kısmın tam sivrileşmemesi Paros altarı kadar geç olmadığı, ancak yumurtaların oldukça belirginleşmesi de Siphnos kadar erken olmadığına işaret olarak kabul edilebilir. Bu stil-kritik inceleme haricinde tarih belirleyecek bir unsur bulunmayışı daha kesin bir tarih verilmesini engellemektedir. Bununla birlikte paralel örnekler ışığında Thieme tarafından da önerildiği gibi MÖ 520-500 arasını kabul edilebilir bir tarih önerisi olarak değerlendirmek mümkündür.

Nu. : TB.13 Levha Nu. : - Buluntu Yeri : Pedasa Athena Tapınağı civarı Sergilendiği Yer : Pedasa kazı evi deposu. Ölçüler : 1: - 2: - Malzeme : Beyaz mermer Yayın : -

Pedasa antik kenti 2009 yılı kazı çalışmaları sırasında Athena Kutsal Alanındaki açmalarda dolgu içinde bulunmuş olan iki adet İon kymationu bezeli taç bloğu MÖ 530 civarına tarihlendirilebilmektedir. Kazı ekibi tarafından yayın çalışmaları sürdürülen elemanların yanı sıra aynı alanda bir tane de çok küçük bir inci-makara dizili blok parçası ele geçmiştir.

561 Koenigs 1986, 113, Taf.11.1. 562 Teos örneğinde yumurta çanaklarının altta inci-makara dizisi üzerine taşmış olması farklılık

göstermekle birlikte benzeri görülmeyen bu uygulama muhtemelen istisnai bir özelliktir. 563 Koenigs 1981a, 143-7, Taf.51 564 Tuchelt 1984, Taf.54.2 565 Bengisu 1994, 43, Fig.3. 566 Baran 2004, 27, Res.29 567 Tuchelt 1991, 52, Abb.84 568 Koenigs 1996,145, Taf.28.6 569 Gruben 1982a, 184 vd, Abb.25 vd.

Page 100: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

96

I.2.9: DİŞ SIRASI BLOKLARI

Nu. : D.1-8 Levha Nu. : 92-102, 103.1 Buluntu Yeri : Labraunda Zeus Tapınağı ve

Oikoi çevresi Sergilendiği Yer : Labraunda kazı deposu Ölçüler : 1.Grup: 1: Kazı Env.Nu. NA

21: Diş cephe Gen. 16.5 cm, Diş aralığı Gen. 16.5 cm, Diş Der. 24-24.5 cm, Blok Yük. 21.5-22 cm, Blok Der. 44 cm

2: Kazı Env.Nu. NA 3: Diş cephe Gen. 16.5-17 cm, 1.Diş aralığı Gen. 3-4 cm, 2.Diş aralığı Gen. 16-16.5 cm, Diş Der. 24 cm, Blok Yük. 21.5-22 cm, Blok Der. 47 cm

3: Diş cephe Gen. 15-15.5 cm, Diş aralığı Gen. 15.5-16 cm, Diş Der. 23.5 cm, Blok Yük. 21-21.5 cm, Blok Der. 53 cm

2.Grup: 1: Kazı Env.Nu. NA93, Z-D9: Diş cephe Gen. 14.5-15 cm, Diş aralığı Gen. 14-14.5 cm, Diş Der. 17.5 cm, Blok Yük. 22 cm, Blok Der. 46 cm

2: Kazı Env.Nu. NA 68: Diş cephe Gen. 14.5-15 cm, Diş aralığı Gen. 14-14.5 cm, Diş Der. 17.5 cm, Blok Yük. 22 cm, Blok Der. 46 cm

3: Kazı Env.Nu. NA 94: Diş cephe Gen. 14.5-15 cm, Diş aralığı Gen. 14.5-15 cm, Diş Der. 17 cm, Blok Yük. 22 cm, Blok Der. 55 cm

4: Diş cephe Gen. 14.5-15 cm, Diş aralığı Gen. 13.5-14 cm, Diş Der. 17 cm, Blok Yük. 21.5-22 cm, Blok Der. 57 cm

5: Diş cephe Gen. 14 cm, Diş aralığı Gen. 13-14 cm Diş Der. 17.5 cm, Blok Yük. 21.5-22 cm, Blok Der. 57 cm

Malzeme : Beyaz yerel mermer Yayın : 1.1: Hellström-Thieme 1982, 41-42, Fig.15; 1.1-2 ve 2.1-

3: Thieme 1993, 49-50, Fig.5-6, Pl.IX.6-7; 1.3 ve 2.4-5 yayınlanmamıştır.

Labraunda kutsal alanında Zeus Tapınağı çevresinde ve Oikoi’da

tespit edilmiş olan 8 adet diş sırası bloğu aynı yükseklikte olmakla birlikte farklı derinlik ölçülerine sahiptirler. Ayrıca diş genişlikleri ve diş aralıklarında da küçük ölçü farklıkları bulunur. Bu ölçü farklılıkları nedeniyle diş sırası blokları 2 farklı gruba ayrılmış olmakla birlikte aynı yüksekliğe sahip olmaları sebebiyle 2 grubun aynı yapıda farklı cephelere ait olabileceklerini söyleyebilmek mümkündür. Bu 2 grup arasındaki bir diğer fark ise 1. grupta diş aralıklarının solda yer almasına karşın 2. grupta diş aralıklarının sağda yer almasıdır. Bu yön ve ölçü farklılıklarının yapıdaki konumlarıyla bağlantılı olduğu söylenebildiği için her iki grubun da tek başlık altında incelenmesi uygun bulunmuştur.

Page 101: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

97

1. gruba verilen 3 adet diş sırası bloğu (Levha 92.1-5, 93.1-5, 94.1-5, 95) 21-22 cm yüksekliğe, 15-17 cm diş genişliğine, 15.5-16.5 cm diş aralığı genişliğine, 23.5-24.5 cm diş derinliğine ve 44-54 cm blok derinliği ölçülerine sahiptir. 2. gruba verilen 5 adet diş sırası bloğu (Levha 96.1-5, 97.1-5, 98.1-5, 99.1-5, 100.1-5, 101) 21.5-22 cm yükseklik ölçüleriyle ilk grupla aynıdır, ancak diğer ölçülerde farklılıklar bulunur. Diş genişlikleri 14-15 cm, diş aralığı genişliği 13-15 cm, diş derinliği 17-17.5 cm, blok derinliği 46-57 cm’dir. Bazı örneklerde de blok alt bitimlerinde genişlikler 14.5-15 cm iken üst bitimde 15-14.5 cm olmasıyla çok küçük verev farklılıklar görülebilmektedir. Bloklar arasındaki bu küçük ölçü farklılıkları korunma durumları ile bağlantılı olduğu gibi aynı zamanda işlenmeleri sırasında küçük farklılıklara dikkat edilmemiş olduğuna da işaret etmektedir.

Bloklar arasında düzenleme bakımından genel bir uyum (Levha 102) bulunmakla birlikte bazı farklılıklar da görülmektedir. 1. grup 1 numaralı diş sırası bloğunda diş çıkıntısı gerisinde yan kısımda 5 cm derinlik ve 15 cm yüksekliğinde bir yuva bulunmaktadır (Levha 92.2-3, 95.1). Diğer örneklerde görülmeyen bu yuvanın iç kısmı murçla kabaca işlenilmiştir ve işlevinin çatı kirişi ile bağlantılı olduğu muhtemeldir. Yanda yer alan diğer blokta da aynı şekilde görülmesi muhtemel olan bu yuva yardımıyla hem çatı kirişi için yer sağlanmış hem de yan yana iki blok birbirine bağlanmış olacaktır.

Diş sırası bloklarının birbirleriyle ve üst yapıyla nasıl bağlantı yapmış olduğu hakkında blokların derinliği bir fikir vermektedir. Yaklaşık 55 cm olması gereken blok derinlikleri üste yerleştirilen geison bloğu ile blokların sabitlenmesine yetecek bir derinlik ölçüsüdür. Böylece fazladan bir bağlantı şekline ihtiyaç duyulmamış olmalıdır. 2. grup 1, 2 ve 4 numaralı blokların üst yüzeylerinde görülen 5 x 1 x 1 cm ölçülü yuvaların (Levha 96.1, 97.1, 99.1, 101, 102) kenet işlevi için yetersiz ölçüye sahip olmaları ve blokların farklı bölümlerinde yer almaları yardımıyla itme yuvası veya benzeri farklı bir işlev taşımış oldukları muhtemeldir.

Tüm bloklarda görünmeyen yüzeyler kabaca murçla tıraşlanmış, görünen yüzeyler olan diş ve diş arası cepheleri ile alt yüzeylerin açıkta kalan bölümleri ise oldukça iyi perdahlanmıştır. Blokların korunma durumları arasında farklar bulunmakla birlikte, korunan izlerden tüm bloklarda ince dişli tarak kullanılmış olduğu anlaşılmaktadır. D.2.1 numaralı bloğun (Levha 96) üst yüzeyinde diş çıkıntısı ve geride küçük bir bölümün dişli tarakla işlenilmiş olması diğer örneklerden farklık göstermektedir ve büyük bir olasılıkla yapım sırasında bloğun yönünün değiştirilmiş olduğuna işaret etmektedir.

Tüm bloklar 1:1 oranlamasına sahiptir ve her bir blok bir diş çıkıntısı ve diş aralığını içermektedir (Levha 95, 101). Sadece 1.2 numaralı blok (Levha 93, 95.2) farklılık gösterir ve diş çıkıntısının diğer yanında da diş aralığına ait küçük bir bölüm korunmuştur. Muhtemelen 1 ve 2. gruplar arasındaki yön farkının giderilmesine yönelik olarak ya da blokların yerleştirilmesi sırasında çıkan küçük uyumsuzlukların giderilmesi için bu blok diğerlerinden farklı olarak iki diş aralığına sahiptir.

Blokların arka bölümlerinin kabaca bırakılmış olması (Levha 102) orijinalinde bu tip bir düzenlemeye mi sahip olduğu yoksa tahribata bağlı

Page 102: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

98

olarak mı arka kısmın düzensiz olduğu sorusunu cevapsız bırakmaktadır. Ancak tüm örneklerde arka yüzün düzensiz oluşu orijinalinde bu kısmın görünmeyen cephede olması sebebiyle işlenilmeden bırakıldığı olasılığını güçlendirmektedir.

Labraunda kazıları sırasında bir yapıyla bağlantısı olmaksızın tespit edilmiş olan diş sırası bloklarının tarihlendirilebilmesi için tek veri geç Arkaik döneme tarihlenen İon kymationlu taç bloklarıyla (TB.12) (Levha 87-89) olan eksen uyumudur (Levha 103.1). Thieme tarafından tespit edilmiş olan bu uyum özellikle 1. grup bloklar için tam olarak kanıtlanabilmektedir. İon kymationlu bloklardaki 16.5-17 cm arasında değişen ok biçimli bezeklerin aralıkları 1. grup diş bloklarındaki 15-17 cm diş ve 15.5-16.5 cm’lik diş aralığı genişlikleri ile aynıdır. 2. grup bloklardaki 14-15 cm diş genişliği ve 13-15 cm, diş aralığı genişliği ise ok biçimli bezeklerin eksen aralıklarından çok büyük bir fark göstermedikleri için aynı düzenlemenin parçası olarak kabul edilebilirler. İon kymationlu bloklarla görülen bir diğer uyum ise yüksekliklerin 22-23.5 cm ile diş sırası bloklarındaki 22 cm’lik yükseklik ölçüsü ile aynı oluşudur. Thieme tarafından bu ölçü uyumu dikkate alınarak İon kymationlu blokların diş sırası altında yer almış oldukları yönünde bir çizim yapılmıştır (Levha 103.1).

Diş sırası bloklarının İon kymationlu taç bloklarıyla göstermiş olduğu bu uyumun her iki yapı elemanının aynı yapıya ait olduklarına işaret etmesi yardımıyla diş sırası bloklarının da taç blokları gibi geç Arkaik döneme tarihlenebilecekleri önerilebilmektedir. Bununla birlikte Arkaik döneme ait diş sırası kullanımı hakkında yeterli bilgi bulunmamaktadır ve bu döneme ait anıtsal yapılarda üst yapıdan çok az eleman ele geçmiş olmasına bağlı olarak, diş sırası kullanımı büyük oranda saçaklık için yapılan oranlamalar sonucunda önerilmiştir570.

Arkaik döneme ait diş sırası kullanımına verilebilecek sınırlı sayıdaki örnekten ilki Larisa’da bir sarnıçta dolgu olarak kullanılmış olan andezit bir diş sırası bloğudur571 (Levha 103.2-3). Üst kısmında reversa profil taşıyan köşe bloğunda 3 adet diş korunmuş, blok cephesinin sağ kesimi ise tıraşlanmıştır. Dişler tam dörtgen değildir ve kenarlar aşağıya doğru incelen bir formda yapılmıştır. Bloğun tarihlendirilmesi ile ilgili tek veri sarnıçta sadece Arkaik ve Klasik döneme ait mimari elemanların bir arada dolgu malzemesi olarak kullanılmış olmasıdır. Kazı ekibi tarafından da diş sırası bloğu Geç Arkaik döneme tarihlenen “Güneybatı Yapı”ya ait olarak tanımlanmıştır572. Diş sırası kullanımına verilecek diğer örnek Delos’ta ele geçmiş iki adet diş sırası bloğudur (Levha 103.4-5). Bloklardan ilki kare bir forma sahip olup üzerinde üç adet diş ve iki adet diş aralığı korunmuştur573. Diğer blok (Levha 103.5) ise Labraunda örnekleriyle benzer formda tek diş ve

570 Wesenberg 1996, 1 vd.; Bingöl 1990, 101 vd. Diş sırasının yapısal bir gereklilik taşımadığı

ve bu nedenle anıtsal peripteral yapılarda kullanılmamış olabileceği yönündeki değerlendirmeler için bk. Bingöl 2001, 32-33.

571 Boehlau-Schefold 1940, 128, Taf.24.c, 42.1; Wesenberg 1996, 13, Abb.13. 572 Boehlau-Schefold 1940, 162. 573 Vallois 1966, 266-267; Hellmann-Fraisse 1979, 50, Fig.46; Fraisse-Llinas 1995, Fig.481;

Wesenberg 1996, 13, Abb.14

Page 103: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

99

diş aralığına sahip tek bloktan oluşmaktadır574. Diş sırası bloklarının Geç Arkaik döneme tarihlenen Andronios Oikos’a ait olabileceği belirtilmekle575 birlikte kesin olarak bir yapıyla bağdaştırılamamıştır ve ayrıca tek dişli bloğun diş sırası olarak tanımlanması şüpheli bulunmuştur576. Bununla birlikte Labraunda örnekleri bu tanımlamanın doğru olduğuna işaret eden örneklerdir. Arkaik dönemdeki diş sırası kullanımı ile ilgili verilebilecek diğer örnekler; MÖ 530 civarına tarihlenen Pasargadae Kyros mezarındaki yarım bırakılmış diş sırası olarak tanımlanmış olan kesimler577 (Levha 103.6) ile Çanakkale-Gümüşçay’da bulunmuş MÖ 520-500 arasına tarihlendirilmiş olan Polyxena lahdidir578 (Levha 103.7). Bu evreden son örnek ise Samos’tan Arkaik döneme ait küçük bir yapıda kullanıldığı ancak yayınlanmamış olduğu aktarılan579 diş sırası bloklarıdır, fakat bu örnekler hakkında halen detaylı bir bilgi bulunmamaktadır.

Klasik dönemle birlikte diş sırası kullanımı için daha fazla örnek tespit edilebilmektedir. Daskyleion Satrap sarayındaki Andron yapısı olarak tanımlanmış ve MÖ 480 civarına tarihlendirilmiş olan yapıya ait diş sırası blokları (Levha 104.1-2) yapısıyla birlikte tanımlanabilen en erken örnektir580. İon kymationlu taç blokları ile göstermiş olduğu eksen uyumu ve arşitrav blokları ile aynı biçimde diş sırası üst bitiminde inci-makara bezemesi taşımasıyla yapıya ait olduğu söylenebilen diş sırası blokları kare forma sahip olup diş cephesi ve diş aralıkları 1:1 oranlamasına sahiptir.

Güney İtalya ve Sicilya’da diş sırası kullanılan 3 yapı bilinmektedir, bunlardan ilki MÖ 5. yy. ilk çeyreğine tarihlenen Metapontum D Apollon Tapınağıdır. Yapıya ait diş sırası bloklarından küçük parçalar ve üzerinde 5 adet diş korunmuş bir büyük blok ele geçmiştir. Diş ve diş aralıkları 3:2 oranlamasına sahiptir ve alt kısmında Lesbos kymationu bezemesi bulunur581 (Levha 104.3-4). Güney İtalya’daki ikinci örnek MÖ 470 civarına tarihlendirilen Locroi Epizefyri Marasá Tapınağıdır (Levha 104.5). Yapıya ait diş sırasından küçük bir köşe parçası ele geçmiştir582 ve üst bitiminde Daskyleion örneğinde olduğu gibi astragal bezemesi (tahrip olmuştur) yer alır. Diş ve diş aralıkları 1:1 oranlamasına sahiptir. Sicilya’dan Selinus G Tapınağı diş sırası (Levha 104.6) tespit edilen bir diğer yapıdır. Dor düzenindeki tapınağın doğu cephe iç saçaklığında yer aldığı düşünülen diş sırasının MÖ 520 yılarına tarihlenen ilk yapım evresine mi yoksa MÖ 409 yılında inşası durdurulmadan önceki ikinci yapım evresine mi ait olduğu tartışılmakla583 birlikte 1:1 oranlamasına sahip diş cephesi ile yukarıda verilen örneklerle

574 Vallois 1966, 266-267; Hellmann-Fraisse 1979, 50; Fraisse-Llinas 1995, Fig.482. 575 Vallois 1966, 267. 576 Hellmann-Fraisse 1979, 50. 577 Nylander 1970, 92, 95, Fig.32. 578 Sevinç 1996, 251 vd., Fig.8. 579 Gruben 1963, n.123 580 Ateşlier 1999, 67 vd.; Ateşlier 2001, 149 vd., Fig.12-13, 16, 21; Bakır 2003, 9, Res.7. 581 Mertens 1979, 108-109, 114, Abb.3-5, Taf.19.2; Adamesteanu-Mertens 1975, 35, Pl.7.36. 582 Gullini 1980, Tav.11, 13; Barletta 1999, 214; Costabile 1997, 37 vd., Tav.Locri XXVB. 583 Mertens 1993, Taf.83.1; Barletta 1999, 212-3, 215.

Page 104: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

100

uyum göstermektedir584. Bu diş sırası örneklerinden Polyxena lahdi ve Metapontum Apollon Tapınağı haricinde diğer örneklerde diş cephesi ve diş aralığının aynı ölçülerde yapılması yani 1:1 oranlamasına sahip olmaları bu evre için karakteristik bir özellik olabileceğine işaret etmektedir585. Nitekim MÖ 5. yy. sonu ve sonraki örneklere bakıldığında diş aralıklarının daralma gösterdiği ve MÖ 5. yy. ortalarından itibaren 3:2 oranlamasının kullanılmış olduğu görülmektedir586. Bu tespit Labraunda diş sıralarında görülen 1:1 oranlamasının mevcut erken örneklerle paralellik göstermiş olduğuna işaret etmektedir.

Labraunda diş sırası örneklerinin bir diş ve bir aralıktan oluşan blokların yan yana yerleştirilerek kullanımı için erken döneme ait olabilecek tek örnek yukarıda değinilen Delos diş bloğudur587 (Levha 103.5). Bununla birlikte MÖ 350 yıllarına tarihlenen Halikarnassos Maussolleion yapısı tek bloktan oluşan diş sırası düzenlemesine sahip olduğu bilinen tek örnektir. 26 adet diş bloğu tespit edilmiş olan Maussolleion’da diş sırası için tek bir blok kullanılmamasının Jeppesen588 tarafından işçiliğin oldukça ucuz olabileceği ile açıklanması doğru bir yaklaşım değildir. Nitekim Labraunda diş blokları bu uygulamanın bölgedeki alışılmış mimari tekniklerle bağlantılı olabileceğine işaret etmektedir.

Bu değerlendirmeler ışığında Labraunda diş sırası bloklarının tarihlendirilmesinde Geç Arkaik döneme tarihlenen taç bloklarının temel alınmasında bir sorun olmadığını söyleyebilmek mümkündür. Bu nedenle taç blokları ile aynı tarihe MÖ 520-500 arasına tarihlendirilebilecekleri anlaşılmaktadır.

584 Barletta (1999, 215) tarafından yapılan değerlendirmelerde bu örneklerde diş sırası

kullanılmasının İoniadan esinlenilmiş olduğu belirtilmektedir. Her ne kadar bu tip bir yargı henüz kesin olarak söylenemese de bu yapılardaki diş sırası kullanımının kendi buluşları olmadığını söyleyebilmek mümkündür.

585 Roos (1976, 103 vd.) tarafından diş sırası oranlamaları üzerine yapılan çalışmada diş genişliğinin diş yüksekliği ve diş aralığı ile karşılaştırılmasının tarihsel bir önem taşımadığı tespit edilmiştir. Diş ve diş aralığı genişliğinin eşit olduğu yani 1:1 oranında yapılmış örnekler ise Larisa diş sırası bloğu, Persepolis Artaxerxes mezarı ile Karia’dan Pasanda ve Kaunos’tan 5 adet kaya mezar tespit edilmiştir.

586 Gruben 1982c, n.18.: Roos 1976, 103 vd. 587 Vallois 1966, 266-267; Hellmann-Fraisse 1979, 50; Fraisse-Llinas 1995, Fig.482. 588 Jeppesen 2002, 126-131, Fig.13.10-11.

Page 105: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

101

I.2.10: GEİSON

Nu. : G.1 Levha Nu. : 105.1-2 Buluntu Yeri : Alazeytin Sergilendiği Yer : - Ölçüler : Yük. 12.5-5-6 cm, Der. 43 cm Gen. 25 cm Malzeme : Yerel gri sert kireçtaşı Yayın : Radt 1970, 53-55, Abb.3.f, 4, Taf.16.3.

Halikarnassos yarımadasında Radt tarafından yürütülen yüzey araştırmaları sırasında Alazeytin’deki antik yerleşimde tespit edilmiş olan geison bloğu erken Arkaik dönem örnekleri ile paralellik gösterecek şekilde oldukça sade bir forma sahiptir ve yüzeyleri kabaca çekiçlenerek biçimlendirilmiştir. 43 cm derinliğe sahip olan geisonun gövdesi 24.5 cm, geison çıkıntısı ise 18.5 cm derinliğe sahiptir. Geison soffiti üçgen bir profile sahip olup dipte 5 cm, önde ise 6 cm yüksekliğe sahiptir. Bloğun yan kısmının kırık oluşu nedeniyle orijinal genişliği tespit edilememektedir.

MÖ 7. yy. itibarıyla589 taştan yapılan geisonların MÖ 6. yy. ve sonrasına ait örneklerine bakıldığında geison çıkıntısının kısaldığı, blokların daha kalın bir forma ulaştığı ve hem profil hem de üste yerleştirilen bloklarda çeşitlenmeye gidildiği görülmektedir590. Bu nedenle Alazeytin örneğinin formu MÖ 6. yy. ortasından önceye tarihlenen örneklerle kıyaslanabilir. Çok fazla örnek bulunmamakla591 birlikte üst yüzeylerinin düz bitimi ve basit biçimlendirilmeleri ile benzerlik gösteren iki örnek tespit edilebilmektedir. Selinus’ta ele geçmiş ve MÖ 600-575 arasına tarihlendirilmiş olan bu iki örnekten ilki (Levha 105.3) Demeter Naiskosuna, diğeri (Levha 105.4) ise tanımlanamamış bir yapıya aittir592. Selinus örnekleri form ve düzenleme açısından Alazeytin örneği ile büyük benzerlik göstermekle birlikte diğer yerleşimlerden paralel başka bir örnek bilinmemektedir.

Radt593 tarafından geison bloğu ve ait olduğu yapı Pers generali Harpagos’un Karia seferinden sonraya MÖ 545-540 arasına tarihlendirilmiştir. Selinus örnekleri bu tarih önerisinin kabul edilebilir olduğuna işaret etmekle birlikte daha kesin bir tarihlendirme için yapıda gerçekleştirilecek kapsamlı kazı çalışmalarının beklenilmesi gerekmektedir594.

589 Klein 1998, 340, Fig.4; Wesenberg 1996, 12, Abb.11: Bilinen en erken geison örneği İsthmia’da tespit edilmiş ve MÖ 690-650 aralığına tarihlendirilmiştir. MÖ 7. yy.a ait bir diğer örnek ise Mykenai’dan MÖ 625 civarına tarihlendirilmiş olan geison bloğudur.

590 Geison bloklarının gelişimi için bk. Hodge 1960, 76 vd., Fig.18-19; Klein 1998, 335 vd., Fig.4-16, Table 1 ve 2.

591 Anadolu’dan Arkaik döneme ait örnekler oldukça sınırlıdır. Didyma Apollon Tapınağına ait olduğu önerilen (Schneider 1996, 82, Abb.7-8) aynı ölçülere sahip birisi kireçtaşı diğeri mermer geison bloğu parçaları ile Miletos’tan (Gerkan 1915, 18 vd.; Lehmann 1962, 85, Fig.72) MÖ 6. yy. ikinci yarısına ait geison parçalarıdır. Altta yuvarlak formlu bir girintisi bulunan bloklar Alazeytin örneği ile form olarak benzerlik göstermese de Anadolu’dan erken örneklerin tespit edilebileceğine işaret etmektedir.

592 Hodge 1960, 76, Fig.18; Klein 1998, 346 vd., Fig.6, 7, 11.a. 593 Radt 1970, 258-259. 594 Yapı bazındaki değerlendirmeler için bk. Bölüm II.1.1

Page 106: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

102

BÖLÜM II: HEKATOMNİDLER ÖNCESİ YAPILAR

II.1: TANIMLANABİLEN YAPILAR

II.1.1: ALAZEYTİN, 30 NUMARALI YAPI (HEROON ?)

Bodrum’un 10 km doğusunda yer alan Alazeytin’deki antik yerleşimde595 orta kısımdaki agoranın doğu yanında yer alan596 30 numaralı yapı (Levha 106.1-6) birbirinden bağımsız düzenlenmiş iki kattan oluşmaktadır. Yaklaşık 13.5 x 6.5 m ölçülerine sahip olan alt kata (Levha 106.2-5) doğudaki terastan girilmektedir ve birbirleriyle bağlantılı farklı ölçülere sahip iki oda bulunur. Bindirme tonozlu597 tavan düzenlemesine sahip olan alt katta tarih verebilecek tek unsur olarak cephedeki kyklopik duvar işçiliği tespit edilmiştir ve bu nedenle alt katın MÖ 7. yy. içlerindeki ilk evreye ait olabileceği önerilmiştir598.

30 numaralı yapının üst katı (Levha 106.6) dikdörtgen bir plana sahip olup ölçüleri 11.9 x 6.4 metredir. Girişi güney dar kenarda yer alan yapının duvarları yaklaşık 70 cm kalınlığında olup köşe blokları korunmuştur. Tabanı incelenemeyen yapının cephesi güneydedir ve cephede 40 cm yüksekliğinde iki adet basamak korunmuştur. Üstte yer alan basamağın girişle aynı seviyede olduğu düşünülmüştür.

Üst yapıya ait olarak tanımlanabilen koyu gri renkli sert kireçtaşı599 mimari elemanlar (Levha 107.1) iki adet Aiol pilaster başlık (AB.1-2), ovolo ve astragal profilli bezemesiz taç blokları (TB.1-2), bir geison bloğu (G.1) ve

595 Antik kent “Leleg” olarak adlandırılan mimari karaktere sahiptir. (bk. Bean-Cook 1955, 85

vd.; Radt 1970, 119-133; Radt 1977, 127 vd.; Radt 1978, 329 vd.; Radt 1996, 307 vd.; Varinlioğlu 1992, 17 vd.; Baran 2001, 17 vd.) Yerleşimde ele geçen en erken buluntunun MÖ 7. yy. başlarına, en geç buluntunun ise MÖ 4. yy.a ait olması nedeniyle Maussollos tarafından Halikarnassos synoikismosu için boşaltılan Leleg yerleşimlerinden birisi olduğu düşünülmüştür (Bean-Cook 1955, 125 vd.; Radt 1970, 17 vd.). Bununla birlikte daha sonraki yüzey araştırmalarında Hellenistik-Roma dönemlerine ait olabilecek az sayıda buluntu ele geçmesi (Radt 1970, 273-274) ve henüz kapsamlı bir kazı yapılmamış oluşu bu görüşün çok net olmadığına işaret etmektedir. Ayrıca yerleşimin Sibde veya Uranion (Paton-Myres 1896, 200), Amynanda (Meritt vd. 1939, 447, Taf.23) ve Syangela (Bean-Cook 1955, 147; Blümel 1990, 39; Varinlioğlu 1992, 18) olarak tanımlanma önerileri de henüz kesinlik kazanmamıştır. Radt (1970, 224, n.33a) tarafından yapılan kapsamlı çalışmalarda Syangela olarak Kaplandağ üzerinde tespit edilen antik yerleşim önerildiği için yerleşimin antik ismi halen belirsizdir.

596 Radt 1970, 17 vd., Bei.1. 597 Üst üste bindirilen bloklardan oluşturulan bindirme tonozlu tavan düzenlemesi Alazeytin’de

18 ve 19 numaralı yapılarda (Radt 1970, 43), Theangela’da N yapısında (Bean-Cook 1955, 114; Bean-Cook 1957, 93; Radt 1970, 224, Pl.33.4) ve Bodrum’da bir çiftlik evinde (Bean-Cook 1955, 132-4, Fig.13; Radt 1970, 14, 183, 185-6, Abb.16.7, Pl.30.3-4) daha karşımıza çıkmaktadır. Bu tonoz düzenlemesi Hellen yerleşimlerinden Euboea ve Attika’daki “Dragon House” olarak adlandırılmış örnekler ile kıyaslanmakla (Betancourt 1977, 57) birlikte, bu yapıların Karia’lı köleler tarafından geç Hellenistik dönemde inşa edildikleri sonucuna ulaşılmıştır (Carpenter-Boyd 1977, 179 vd.).

598 Radt 1970, 45, Abb.1.1, Taf.13; Betancourt 1977, 51. 599 Yerleşimde mermer kullanımına ait veri bulunmamaktadır, yapıların tamamında kullanılan

yerel, koyu gri, sert kireçtaşının ise kentin hemen kuzeybatısındaki ocaktan çıkarılmış olduğu tespit edilmiştir (Radt 1970, 39).

Page 107: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

103

üst yapıya ait arka kenarlarında ahşap kiriş yuvaları bulunan 2 adet bloktur. Yapıya ait olan Aiol pilaster başlıklar (AB.1-2) (Levha 1-4) bezeme farklılığı göstermekle birlikte ölçüler ve genel düzenleme açısından birbirleriyle uyumludur. Her iki başlık da aynı şekilde bir cephesi tamamen bir cephesi de sadece volüt kısımlarıyla işlenilmişlerdir. Başlıkların yükseklik, derinlik ve alt bitim ölçüleri aynı olmakla birlikte tamlama yapıldığında iki numaralı başlığın genişliğinin yaklaşık 20 cm, taşıyıcı üst yüzey genişliğinin de 6 cm daha geniş olduğu hesaplanmaktadır. Ayrıca 1 numaralı başlık (Levha 1-2) düz palmet bezemesine sahipken 2 numaralı başlık (Levha 3-4) daha gelişmiş bir bezeme şemasına sahiptir. Bununla birlikte hem genel düzenleme hem de ölçüleri her iki başlığın da aynı yapıya ait olduklarına işaret etmektedir. Bezemedeki farklılık ise Radt tarafından farklı ustalar tarafından işlenilmiş olabilecekleri ile bağdaştırılmıştır600. Başlıkların arka cephelerinde gövde kısmının tamamen bezemesiz oluşu ve sadece volütlerin belirtilmesi, gövde kısmının görülmediğine ve gövde genişliğince bir duvara dayanmış olduğuna işaret etmektedir. Yapı temelindeki incelemeler sonucunda yapıda anta düzenlemesi bulunmadığının tespit edilmesi ve gövde genişliklerinin duvar genişliğine uygun olması sayesinde tek olası işlev olarak kapı sövesi üst bitiminde yer alan konsol işlevi görmüş pilaster başlıklar oldukları önerilmiştir. MÖ 9. yy.a ait Hazor601 (Levha 2.3) ve MÖ 6. yy.a ait Tamassos602 (Levha 2.4) örnekleri bu tanımlamanın doğru olduğuna işaret eden paralel örneklerdir. Her iki başlığın da tam paralelleri bulunmamakla birlikte genel özellikleriyle MÖ 6. yy. üçüncü çeyreğine tarihlenebilecekleri yukarıda (AB.1-2) değerlendirilmiştir.

Yapı kalıntısında tespit edilen iki adet blok (Levha 107.1) arka kenarlarında ahşap kiriş girintisi taşımaları ve ön cephelerinin duvar bloklarıyla benzer şekilde kabaca bosajlı olması sayesinde üst yapıya ait olarak tanımlanmışlardır603. Blokların diğer yüzleri kabaca çekiçlenmiş, ancak kenarlarda anathyrose benzeri daha ince işlenmiş bantlar oluşturulmuştur. 33 cm yükseklik ve 21-22 cm genişliğe sahip olan blokların derinlikleri 48.5 ve 59 cm olarak korunmuştur. Blokların üst yapının başlangıcını oluşturan duvar tacı olarak işlev gördükleri ve yapı kenarları boyunca uzanmış oldukları önerilmiştir (Levha 107.2-3).

Üst yapıya ait olarak tanımlanan ovolo (TB.1) (Levha 72.1,3) ve astragal (TB.2) (Levha 72.2-3) profilli bezemesiz blokların duvar tacı üzerinde yer alarak yapının tamamını çevreleyen bir profil kuşağı oluşturdukları önerilmiştir604. Tespit edilen 1 adet ovolo ve 13 adet astragal profilli blok parçasının genişlikleri 32-55 cm, derinlikleri ise 14-32.5 cm arasında değişmektedir. Astragal profilli blokların alt ve üst yüzeyleri düz bir form 600 Radt 1970, 240: Oldukça kabul edilebilir olan bu açıklamaya göre 1 numaralı başlık

geleneklere bağlı yaşlı bir usta tarafından yapılmışken 2 numaralı başlık yeniliklere daha açık genç bir usta ya da çırak tarafından yapılmıştır. 2 numaralı başlığın bezemesindeki asimetrik uygulamalar da buna kanıt olarak gösterilmiştir.

601 Wesenberg 1971, 64-5, Abb.127-8; Betancourt 1977, 27, Pl.4-6. 602 Wesenberg 1971, 68-9, Abb.130-1, Betancourt 1977, 47, Pl.65; Wright 1992, Ill.283;

Karageorghis 1978, 365-7, Fig.10. 603 Radt 1970, 51, Abb.3.b-c, Taf.16.1. 604 Radt 1970, 52-53, Abb.3.d, Rp, 4, Taf.16.2,4.

Page 108: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

104

gösterirken ovolo profilli bloğun alt yüzünün hafif içbükey yapılması sağlam bir birleşim yüzeyi amaçlanmış olduğuna işaret etmektedir. Böylece üst üste yerleştirilmiş oldukları önerilen blokların cephelerinin oldukça iyi perdahlanmış olması boyalı olabileceklerine yorumlanmıştır. Yukarıda (TB.1-2) değerlendirildiği gibi taç bloklarının formu tam bir tarih önerisi vermemekle birlikte MÖ 6. yy. içinden paralel olabilecek örnekler tespit edilebilmektedir.

Üst yapıya ait olduğu tespit edilen son mimari eleman ise güneybatı köşeye ait olarak tanımlanan geison bloğudur605 (G.1) (Levha 105.1-2). Sade formu ve genel düzenlemesi ile MÖ 6. yy. ilk yarısına ait örneklerle (Levha 105.2-3) kıyaslanabilir olduğu yukarıda değerlendirilmiştir.

Radt tarafından kalıntılar ve mimari elemanlar temelinde 30 numaralı yapının üst katı için bir yeniden kurma önerisi (Levha 107.2-5) geliştirilmiştir606. Üçgen bir alınlığa sahip olduğu belirtilen yapının alınlık ve duvarlarına ait kesin bir veri bulunmamaktadır. Bununla birlikte mevcut veriler ışığında yapılan bu yeniden kurma önerisi oldukça kabul edilir bir düzenleme olarak ortaya çıkmaktadır.

Mimari elemanlar üzerinde yukarıda yapılan kapsamlı değerlendirmelerde kesin tarihlendirmenin mümkün olmamasına karşın tüm elemanların MÖ 6. yy. ortalarına veya üçüncü çeyreğine verilebildikleri görülmektedir. Bu noktada Radt tarafından daha kesin bir tarih kriteri tespit etmek üzere tarihsel gelişim dikkate alınarak 30 numaralı yapının üst katının Pers generali Harpagos’un Karia seferindeki yıkımından hemen sonraya MÖ 545-540 yılları arasına tarihlendirilebileceği belirtilmiştir607. Ancak, Harpagos’un kenti tahrip etmiş olduğuna dair kesin bir kanıt bulunmadığı608 için MÖ 550-525 gibi daha geniş bir tarih aralığı daha uygun görülmektedir.

Yapının bir heroon olarak tanımlanması yerleşimdeki diğer yapılara nazaran 30 numaralı yapının boyutu, düzenli bir dikdörtgen plana sahip olması ve Aiol başlıkların kullanılmasıyla farklılık göstermiş olmasına dayanmaktadır609. Ayrıca alt katın daha önceki bir evreye ait olabileceği ya da bir krypta işlevi taşımış olabileceği belirtilmiştir. Bu noktada her iki öneri için de herhangi bir kesin veri bulunmamakla birlikte bu olasılıkların kabul edilebilir olduğu söylenebilmektedir610.

605 Radt 1970, 53-55, Abb.3.f, 4, Taf.16.3. 606 Radt 1970, 48 vd., Abb.4-5. 607 Radt 1970, 258-9; Betancourt 1977, 55. 608 Herodotos I.174-175. 609 Radt 1970, 44-45. 610 Radt 1970, 44. Bu evrede pek çok yerleşimde olduğu gibi Karia’da da idareci ve kurucu

kültünün önemli olması (Laumonier 1958, 448 vd.) ve özellikle Maussolleion’un da bu tip bir işlev taşımış olması ihtimali (Jeppesen 1994,73 vd.) Alazeytin’de bir heroon bulunmuş olabileceğine işaret eden bir unsur olarak kabul edilebilir.

Page 109: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

105

II.1.2: ALAZEYTİN, 31 NUMARALI YAPI (ALTAR ?)

Alazeytin’de 30 numaralı yapının hemen kuzeyinde ona teğet olarak yerleştirilmiş (Levha 106.1) olan 31 numaralı yapı yine birbirinden bağımsız alt ve üst katlara sahiptir611. Alt kata (Levha 108. 2-3,5) doğudan girilirken, basamaklı üst kat (Levha 108.1,3-4) batıdaki agora olarak tanımlanmış açıklığa yönlendirilmiştir. Defineciler tarafından oldukça tahrip edilmiş olan alt kat birbiriyle bağlantısı bulunmayan yaklaşık aynı ölçülerde iki odadan oluşmaktadır612. Doğu cephede iki kapısı bulunan yapının yan duvarları içe doğru hafif eğimlidir. Yükseklikleri yaklaşık 3 m olarak hesaplanmış olan odalar 30 numaralı yapı ile benzer şekilde bindirme tonozlu çatı örtüsüne sahiptir. Odaların birbirleriyle ve üst kat ile herhangi bir bağlantısının olmayışı işlevin belirlenmesini engellemektedir. Bununla birlikte yerleşimdeki konutlarla mimari açıdan benzer olduğu belirtilerek ev olarak kullanılmış olabilecekleri önerilmiştir613.

Dikdörtgen bir plana sahip olan üst kat 9.45 x 4.25 m ölçülerinde olup batıya bakan cephesi agora olarak tanımlanan açıklığa yönlendirilmiştir614 (Levha 106.1). Yapı içinde arka duvardan başlayarak cepheye doğru eğimli olacak şekilde yerleştirilmiş 5 adet basamak bulunmaktadır. (Levha 108.1,3-4) Ölçülebilen 2. basamak 24 cm yüksekliğinde olup 50 cm genişliktedir, ortada yer alan 3. basamak ise 1 m genişliği ile geniş bir platform oluşturacak şekilde planlanmıştır. Yan duvarları korunmamış olan yapıda tespit edilen 2 adet prizmatik formlu bloğun (Levha 108.6) yan duvarlara ait kaplama ya da kaide işlevi taşımış bloklar olabilecekleri önerilmiştir615.

Yapıya ait iki adet Aiol pilaster başlıktan ilkinin (AB.3) (Levha 5.1-5, 6.1-3) Paton ve Myres616 tarafından yayınlanmış olan resminden (Levha 5.1) başlık alt bitiminin dikdörtgen formlu olduğu ve yukarıya doğru daralma gösterdiği tespit edilmektedir. Böylece taşıyıcı dikme ile birlikte yapılmış olduğu anlaşılmakla birlikte başlık şu an üç parçaya ayrılmıştır ve alt kısmı tamamen eksiktir. Yapıya ait ikinci başlığın küçük bir parçası (AB.4) (Levha 7.3-6) ise Radt tarafından yapılan çalışmalarda tespit edilmiştir617. Paton ve Myres618 Aiol başlıklı dikmelerin geniş platform üzerinde durduğunu ve tabandaki bir yuva ile bağlantılı olduklarını belirtmiştir. Radt tarafından yapılan incelemelerde de ortadaki geniş basamak üzerinde sütun kaidesinin yer almış olabileceğine ilişkin izler (Levha 108.4) tespit edilmiştir619. Paton ve Myres tarafından Aiol başlıkların yan yüzlerinin cepheye bakacak şekilde dikmeler üzerinde yer alarak arşitravı desteklemiş oldukları ve arşitrav

611 Radt 1970, 55-64. 612 Radt 1970, 57-59, Abb.6.1,3-4, Taf.17.1; Betancourt 1977, 53, Fig.18. 613 Radt 1970, 59. 614 Paton-Myres 1896, 200; Radt 1970, 59-64, Abb.6.2-4, Taf.17; Betancourt 1977, 53, Fig.19a. 615 Radt 1970, 60, Ap.I-II, Abb.3, Taf.17.4. 616 Paton-Myres 1896, 199-200, Fig.2. 617 Radt 1970, 255-259, Abb.24, Taf.42.2. 618 Paton-Myres 1896, 200. 619 Radt 1970, 62, Abb.6.2.

Page 110: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

106

üzerinde de çatıyı destekleyen taş kirişlerin bulunduğu belirtilmiştir620. Aiol başlıkların her iki yüzünün de işlenmiş oluşu cephelerin görülebilir olduğuna işaret ettiği için, dar yüzün cephede yer alacağı bir düzenleme mümkün gözükmektedir. Ancak bu uygulamanın tam bir paraleli bilinmemektedir. Ayrıca, alta doğru genişleyen dikmelerin üstte 50 cm olduğu göz önüne alındığında altta yaklaşık 60 cm olacağı hesaplanmaktadır. Böylece 50 cm genişliğindeki alt basamağın uygun olmayacağı, ancak muhtemelen bir kaide üzerinde yer almış olabileceği önerilmiştir621. Yapının yan duvarlar arasında yan yüzleri cepheye bakacak şekilde yerleştirilmiş Aiol başlıklı dikmelerle desteklenmiş bir çatı örtüsüne sahip olduğu kabul edilmekle birlikte üst yapıya ait eleman bulunmayışı nedeniyle bir yeniden kurma önerisi yapılamamaktadır622.

Dikdörtgen planlı yapı, içindeki basamaklarıyla birlikte (Levha 108.1-2) Arkaik dönemin basamaklı altar yapıları ile benzerlik göstermektedir623. Yapının doğuya yönlendirilmiş olması ve ön kısımdaki terasta teatral işlev taşımış olabilecek basamakların bulunuşu, yapının kültsel işlevine destek olarak gösterilmiştir. Bununla birlikte, hemen bitişiğindeki Heroon olabileceği önerilen 30 numaralı yapının arka cephesinde yer alması (Levha 106.1) nedeniyle yapılar arasında kesin bir bağlantı kurulamamaktadır. Bu nedenle her iki yapının bir kült kompleksi olarak tanımlaması için kesin bir veri bulunmamaktadır.

31 numaralı yapı genel düzenleme açısından 30 numaralı yapı ile kıyaslanabilmekle birlikte tarih verebilecek tek unsur olarak Aiol başlıklar tespit edilmektedir. Radt tarafından 30 numaralı yapının başlıklarına göre biraz daha geçe MÖ 540 sonrasına tarihlenebileceği önerilmiş624 olan başlıkların (AB.3-4) yukarıda tarafımızca yapılan kapsamlı değerlendirmesinde de bu tarihin uygun olabileceği görülmüştür. Ancak, Radt tarafından önerildiği gibi, Harpagos’un kenti tahrip etmiş olduğuna dair kesin bir kanıt bulunmadığı625 için MÖ 550-525 gibi daha geniş bir tarih aralığı önerilmesinin daha uygun olacağı sonucuna ulaşılmaktadır.

620 Paton-Myres 1896, 200. Taş kirişlerin diş sırası görünümü yaratmış olabilecekleri

Betancourt (1977, 53) tarafından dile getirilmiştir. 621 Radt 1970, 62. 622 Radt 1970, 63. 623 Radt 1970, 63-64, n.82. Yapı planı Arkaik dönem altarlarının planlarıyla karşılaştırmak için

bk. Hoffman 1953, 189 vd., Pl.55 vd. 624 Radt 1970, 255-259. 625 Herodotos I.174-175.

Page 111: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

107

II.1.3: HALİKARNASSOS APOLLON TAPINAĞI

Bugün Bodrum Kalesi olarak bilinen ve Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesine ev sahipliği yapmakta olan St. John Şövalyeleri Kalesinin626 (Levha 109.1-2) yer aldığı Zephyron olarak adlandırılan yarımadada627 Hekatomnidler öncesine ait antik kaynakların aktardığı bir yapı bilinmemektedir. Bununla birlikte, ilk olarak Mauiri628 Bodrum Kalesinde gördüğü bir antik duvar kalıntısının kalede bulunmuş bir yazıtta629 bahsedilen Halikarnassos Apollon Tapınağına ait olabileceğini önermiştir. Bu öneri bir diğer yazıttan630 yola çıkarak Pedersen631 tarafından yapılan çalışmalarda yeniden gündeme getirilmiş ve kalede tespit ettiği yapıya ait olabilecek bazı mimari elemanlar ışığında Apollon Tapınağının Bodrum Kalesinin en yüksek noktasında yer almış olabileceğini önermiştir (Levha 114.1).

Halikarnassos Apollon Tapınağının varlığına işaret eden yazıtlardan ilki632 MÖ 5. yy. ortalarına tarihlenen Lygdamis yazıtıdır. Yazıtta kent kararlarının Apollon Tapınağında saklanılmış olduğunun aktarılması, tapınağın kültsel işlevinin yanı sıra idari anlamda da rol oynamış olabileceğine işaret etmektedir. İkinci yazıt633 ise bronz bir heykele ait mermer bir kaide üzerinde yer almaktadır ve şu an Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi, Gölcük Kütük Batığı Salonunda 5 numara ile sergilenmektedir (Levha 110.1-2). Daha önceden Fransız kulesinde yapı taşı olarak kullanılmış olan kaide 20. yy. başlarında yerinden sökülmüştür. Yazı karakteri ile MÖ 5. yy. ortalarına tarihlendirilmiş olan şiir biçimli adak yazıtında Kasbollis oğlu Panamyes634 tarafından Apollon Tapınağı altarının bulunduğu taş kaplı avluya dikilmiş heykelden bahsedilmektedir. Üçüncü yazıt635 Atina’da ele geçmiştir ve MÖ 430 civarına tarihlendirilmektedir. Halikarnassoslu Leonidas’ın onurlandırıldığı bu yazıtta bir kopyasının Halikarnassos Apollon Kutsal Alanına konulması gerektiği yazılıdır. Dördüncü yazıt636 Bodrum Kalesinde 626 15. yy.da yoğunlukla Maussolleion’dan sökülmüş antik bloklarla inşa edilmiş olan kalenin

yapım tarihi ile ilgili tartışmalar için bk. Jeppesen-Luttrell 1986, 143 vd. 627 Bir zamanlar ada olduğu düşünülen (Bean-Cook 1955, 93; Bean 1976, 376) ancak bugün bir

yarımada görünümündeki Zephyron’un Hekatomnidler devrinde kent surundan bağımsız bir surla çevrelenmiş olduğu muhtemeldir (Pedersen 1994b, 219). Yarımadada Maussollos’a ait bir saray yapısı ile gizli bir liman bulunduğu Vitruvius (II.8.13.) tarafından aktarılmaktadır. Lokalizasyonu uzun süredir tartışma yaratan saray yapısına ait olabilecek çeşitli kalıntılar son yıllarda yapılan kısmi kazılarda tespit edilebilmiştir (Pedersen 2004b, 471 vd., Fig.1 vd.; Pedersen 2005, 401 vd., Fig.1 vd.)

628 Maiuri 1922, 461. 629 Wilamowitz-Moellendorff 1920, 157 vd., Pl.4.2; Maiuri 1922, 461-462, n.1; Bean-Cook

1955, 93. 630 Şahin 1976, 22-23, n.5. 631 Pedersen 1994a, 30. 632 SIG1 45; Bean-Cook 1955, 97. 633 Wilamowitz-Moellendorff 1920, 157 vd., Pl.4.2; Maiuri 1922, 461-462, n.1; Bean-Cook

1955, 93. 634 SIG1 45; Bean-Cook 1955, 96: Kasbollis oğlu Panamyes’in ilk yazıtta bahsedilen tiran

Lygdamis’in oğlu ile birlikte MÖ 5. yy. ortalarında nüfus memuru olarak görev yapmış olduğu bilinmektedir.

635 Hornblower 1982, 30, n.193; Meiggs 1972, 426 vd.; IG i3, 56. 636 Şahin 1976, 22-23, n.5; Pedersen 2004b, 475.

Page 112: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

108

bulunmuş Apollon kutsal alanına ait bir sınır taşıdır. Yazıtın daha sonra eklenilmiş olan kısmında resmi işi olmayanların tepeye çıkmamaları gerektiği yazılıdır (Levha 110.3) ve yazı karakteri ile Hellenistik döneme tarihlendirilmiştir. Apollon Tapınağına ait verilerin sergilendiği Gölcük Kütük Batığı Salonunda 4 numara ile sergilenen yazıt tapınağın lokalizasyonu için önemli bir veridir ve bu sayede Apollon Tapınağının tepede yer almış olduğu anlaşılmaktadır.

Mauiri637 tarafından Apollon Tapınağına ait olabileceği önerilen Bodrum Kalesindeki isodomik kaliteli duvarlar daha sonraki araştırmacılar tarafından görülemediği için tanımlanması uzun süre belirsiz kalmıştır. 1994 ve sonrasında yapılan kısmi kazılarda ise Bodrum Kalesi orta teras civarında antik yapı kalıntıları tespit edilmiştir638. Kazıların oldukça kısıtlı alanlarla sınırlı olması nedeniyle henüz kapsamlı bir tanımlamaları yapılamamakla birlikte mevcut kalıntıların geç Klasik döneme ait olabileceği belirtilmiştir. Her ne kadar kesin olarak tanımlanamasa da taş döşeli teraslar, çevre duvarları, merdiven, iki adet yapı podyumu ve iki adet sarnıçtan oluşan mevcut kalıntıların büyük olasılıkla Vitruvius tarafından tanımı yapılan Maussollos’un saray yapısına ait olabilecekleri önerilmiştir. Mevcut kalıntılar MÖ 4. yy. ve sonrasına ait olabilecek teknik özellikler göstermekle birlikte tarihleme için yeterli veri ele geçmemiş olması, bu önerinin tam olarak kabul görmesini engellemektedir. Pedersen başkanlığında devam eden araştırmaların ileride bu tanımlamayı netleştirmesi beklenmekle birlikte, Bodrum Kalesinin Müze olarak işlev görmesi ve daha sonraki dönem yapılarının yoğunluğu araştırmaları sınırlandırmaktadır.

Yukarıda değinildiği gibi Bodrum Kalesinde tespit edilen sınır taşı yazıtında tapınağın tepede yer aldığının belirtilmesi sayesinde Pedersen639 tarafından Apollon Tapınağının Bodrum Kalesinin en üst noktasında yer almış olduğu (Levha 114.1) önerilmekle birlikte bu alanda tanımlanabilen bir yapı kalıntısı bilinmemektedir. Ancak, 25 m yüksekliğe ulaşan bir kayalık alandan oluşan Bodrum Kalesinin yer aldığı Zephyron yarımadasının en üst bölümde, Fransız kulesi alt kısmında iki alanda ana kayanın teras kaplamasının üzerine çıktığı görülmektedir (Levha 111.1-2). Kale yapısının tüm alanı kaplamasına ve terasların da taş döşeli olmasına rağmen aynı eksende yer almış olabileceği görülen bu yükseltilerde dörtgen yapı bloklarının oturmuş olduğunu gösteren yuvalar yer alır. Bu yuvalar bu alanda bir yapı bulunmuş olabileceğine işaret etmekle birlikte yapı veya tarihi hakkında bilgi verebilecek herhangi bir özelliği tespit edilememektedir.

Bodrum Kalesi’nde Fransız ve İtalyan kulelerinin hemen alt kısmında yer alan orta avlu civarında ve kule duvarlarında tespit edilebilen bazı mimari parçaların kullanılan mermer cinsi, ölçüleri ve tarihsel açıdan uygunluğu aynı yapıya ait olabilecekleri olasılığını gündeme getirmiştir640. Birbirleriyle bağlantılı olabilecek bu elemanlar (Levha 112) yukarıda kapsamlı bir şekilde 637 Maiuri 1922, 462. 638 Pedersen 2001, 104; Pedersen 2004b, 476. 639 Pedersen 2001, 104. 640 Pedersen 1994a, 30; Pedersen 1999, 327; Pedersen 2001, 104; Pedersen 2004b, 475;

Pedersen 2005, 404-5.

Page 113: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

109

değerlendirilmiş olan 2 adet Samos tipi sütun kaidesine ait speira bloğu (K.1-2), çok sayıda yivsiz sütun tamburu (T.1.1-28), 1 adet sütun boynu (SB.3), 2 adet İon başlığı (İB.5-6) ve 1 adet mermer çatı kiremidinden641 oluşmaktadır. Mimari elemanlar kaliteli beyaz ada mermerinden yapılmışlardır ve mermerin Paros kökenli olabileceği önerilmiştir642, ancak henüz analiz yapılmadığı için bu öneri kesinleşmemiştir.

Yapıya ait olabileceği önerilen speiralardan ilki (K.1) (Levha 101.1-2) Fransız kulesi alt katında bugün Gölcük Kütük batığı salonu olarak düzenlenmiş ve Apollon Tapınağına ait olabilecek diğer elemanların da sergilenmeye başladığı oda duvarında yapı taşı olarak kullanılmıştır. Aynı odada sergilenmekte olan ikinci speira (K.2) (Levha 12.1-3) ise 87 cm alt çap ve 18.6 cm yüksekliğe sahiptir. Oldukça küçük bir bölümü incelenebilen ilk speira 15.9 cm yüksekliği ile ikinci örnekten daha alçaktır ve incelenebilen anathyrose düzenlemesinde (Levha 11.1) teknik farklılık göstermektedir. Bununla birlikte her iki speiranın profil (Levha 13.1) ve malzemelerinin benzerliği nedeniyle aynı yapıya ait olarak tanımlanabilmeleri mümkündür. Speiranın duvar içinde yer alması sebebiyle çapı hesaplanamamakla birlikte ilk örnekle aynı çap ölçüsüne sahip olabileceği muhtemeldir (Levha 113.1). Speiraların her ikisinin de buluntu yeri bilinmemekle birlikte ilk speiranın (K.1) Fransız kulesi alt katında kullanılmasıyla en azından kale inşası sırasında burada bulunmuş olduğuna işaret etmektedir. İkinci speira ise envanter numarası olmayışı ile Müze kurulmadan önce Bodrum Kalesinde devşirme kullanılmış olma olasılığını göstermektedir. Özellikle ilk speiranın duvar malzemesi olarak uygun olmamasına karşın üzerine yivli bir sütun tamburu yerleştirilerek duvarda kullanılmış olması ve çevresinde benzer kullanımda örnek bulunmayışı ilginçtir. Bu nedenle kulenin inşası sırasında açığa çıktığı ve inşaatçılar tarafından süs unsuru olması amacıyla buraya yerleştirilmiş olabileceği kabul edilebilir bir açıklama olarak gözükmektedir.

Yapıyla bağdaştırılabilecek ikinci yapı elemanı Fransız kulesi alt kısmında ve İtalyan kulesi duvarlarında tespit edilen 28 adet sütun tamburu ve parçasıdır (T.1.1-28) (Levha 15-19, 112). Yukarıda kapsamlı bir şekilde değerlendirilerek malzeme, ölçü ve teknik özellikleriyle aynı grup içinde oldukları tespit edilen tamburların tamamının yukarda değinilen alandaki buluntu durumu üstte yer alan bir terastan aşağı doğru yayılmış oldukları izlenimini vermektedir. Tamburlardan ölçülebilen örneklerde çap ölçülerinin 59-70 cm arasında değiştiği, yüksekliğin ise 70-72 cm arasında olduğu tespit edilmektedir. Konumu nedeniyle ölçülemeyen örneklerin de bu ölçülerden çok fazla farklılık göstermedikleri izlenebilmektedir. Tamburlarda görülen en önemli ortak özellikler yivsiz olmaları ve tambur birleşim yüzeylerindeki (Levha 15.1) teknik özelliklerdir. Tamburların ağırlık merkezinde yer alan kare zıvana yuvalarının çevresini yaklaşık 10 cm genişliğinde anathyrose ve dış kenarda 10 cm civarında genişliğe sahip oldukça iyi perdahlanmış birleşim

641 Pedersen tarafından yayına hazırlandığı için tarafımızca kiremit üzerinde değerlendirme

yapılmamıştır. 642 Pedersen 1999, 328: Paros’ta bulunmuş geç Arkaik döneme ait bir Karia definesinin bir yapı

programı ile bağlantılı mermer alımına işaret edebileceği ve bu yapının da Halikarnassos’taki Apollon Tapınağı olabileceği önerilmiştir.

Page 114: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

110

yüzeyi çevrelemektedir. İyi korunmuş örneklerdeki mevcut izlerden anlaşıldığına göre, öncelikle ince uçlu bir tarak yardımıyla belirlenmiş olan anathyrose daha sonra kenarda ince bir bölüm haricinde sivri uçlu murç ile işlenerek çukurlaştırılmıştır. 28 adet tambur arasında istisnai özelliklere sahip örnekler de bulunmaktadır. 26, 27 ve 28 numaralı tamburların (Levha 18.1-4) dış yüzeylerinin kabaca işlenilmiş olması, 24 numaralı örnekte (Levha 17.2) oldukça küçük bir alanda yiv başlangıcı643 bulunması ve 25 numaralı tamburda (Levha 17.3-4) yiv başlangıcını andıran ince bir bant görülmesi diğer örneklerden farklılık gösteren unsurlardır. Bununla birlikte, yukarıda belirtildiği gibi malzeme ve ölçüleri ile uyum gösteren bu tamburların yapının inşa evreleriyle, daha sonraki devşirme kullanımlarla veya farklı evreden tamiratlarla bağlantılı olabileceği büyük bir olasılık olarak kabul edilebilmektedir.

Sütun tamburlarında ölçülebilen çaplara bakıldığında en geniş 70 cm ve en dar 59 cm olduğu görülmektedir. Bu noktada sütun yüksekliğini tespit edebilmek için 70 cm’lik tambur alt çapını en alt tambura, 59 cm’lik ölçüyü de en üst tambura ait olarak kabul etmek mümkündür. Diğer tapınaklar için kabul edilen oranlamaları644, özellikle de Samos Hera Tapınağı 2. dipteros için önerilen 10 alt çap ölçüsünü kabul edersek sütun tamburlarının yaklaşık 7 m civarında oldukları hesaplanabilmektedir (Levha 112). Böylece kaide ve başlık haricinde 7 m yüksekliğinde ve 10 adet tamburdan oluşan bir sütun yüksekliği bulunduğu önerilebilmektedir.

Halikarnassos Apollon Tapınağıyla bağdaştırılan bir diğer eleman oldukça ince bir sütun boynudur645 (SB.3) (Levha 26-27). Buluntu yeri hakkında bilgi bulunmamakla birlikte envanter numarası olmayışı Bodrum Kalesi duvarlarında devşirme kullanılmış olabileceğine işaret etmektedir. Sütun boynunun alt çap ölçüsü, alt ve üst yüzey birleşimlerinde görülen anathyrose düzenlemesi ve kullanılan mermer cinsi yivsiz sütun tamburlarıyla uyum göstermektedir. Sütun boynunun alt çapı 60.5 cm olarak ölçülmektedir ve yukarıda değinildiği gibi sütun boynunun altta yer alan başka bir tamburda devam etmiş olduğu büyük bir olasılıktır. Bu olasılık yivsiz sütun tamburlarında tespit edilen en küçük çap olan 59 cm ölçüsünün sütun boynu ile uyum gösterebileceğine işaret etmektedir646. Sütun boynu ve yivsiz tamburlar arasındaki en önemli benzerlik olan anathyrose düzenlemesindeki uyuma karşın kare zıvana yuvasının daha küçük oluşu muhtemelen sütundaki incelmeyle bağlantılıdır. Tüm bu özellikler sayesinde tamburlar ve sütun boynunun birlikte kullanılmış olma ihtimalinin oldukça yüksek olduğu söylenebilmektedir (Levha 112).

643 Yiv başlangıcı düzenlemesine verilebilecek örnekler olarak Delos Apollon Tapınağına

(Fraisse-Llinas 1995, 400, Fig.7-8; Gruben 1997, 376-8, Abb.57.) ve Rhamnous Nemesis Tapınağına (Pedersen 1991, 183, Fig.124.) ait yarım kalmış sütun tamburları gösterilebilir. Benzer örnekler genellikle yapının inşasının uzun sürmesi nedeniyle tamburların tamamlanmamış olmasıyla açıklanmaktadır.

644 Gruben 1996, 74, Abb.17-18; Gruben 2001, Abb.261-262. 645 Pedersen 1994a, 29-30, Fig.29; Pedersen 1999, 327, Fig.8. 646 Antik dönemde aynı yapıya ait elemanlardaki ölçü farklılıkları için bk. Bammer 1968b, 89-

92.

Page 115: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

111

Bodrum Kalesinde aynı malzemeden yapılmış ama ölçü farklılığı gösteren 2 adet İon başlığından birisi (İB.6) (Levha 49.1-2, 50.1-2) Pedersen tarafından Apollon Tapınağı ile bağdaştırılmıştır647. İtalyan kulesi kapı üstünde kullanılmış olan başlığın sadece alt bölümü ve cephenin küçük bir kısmı incelenebilmektedir. Başlığın ekhinus alt çapı 62.5 cm’dir ve SB.3 ile tam bir uyum göstermektedir (Levha 112). Ayrıca anathyrose ve zıvana yuvası düzenlemesi de sütun boynu ile tamamen aynıdır. Başlığın küçük bir bölümünün incelenebilmesi tarihlendirilmesini zorlaştırmakla birlikte İB.5 (Levha 45-47) ile kıyaslandığında aynı özelliklere sahip olduğu anlaşılmaktadır. Her iki başlığın ekhinus kymationları, içbükey cephe düzenlemesi ve polster formunun aynı oluşu, ölçülerinin birbirine yakın olması ve özellikle de aynı mermer cinsinden yapılmış olmaları, aralarında kesin bir bağlantı olduğuna işaret eden unsurlardır. Başlıkların alt çapları arasında görülen 6.5 cm’lik fark ise yukarıda değinildiği gibi aynı yapıda farklı ölçüler görülebildiği648 için aynı yapıda kullanılmış olmalarını engelleyen bir unsur değildir.

Tüm mimari elemanlar bir arada değerlendirildiğinde ikinci speira (K.2), sütun tamburları (T.1), sütun boynu (SB.3) ve İB.6 numaralı başlığın hesaplanan 7 metrelik sütun yüksekliğine uygun olduğu görülmektedir (Levha 112). Öncelikle, 83 cm üst çap ölçüsüne sahip olan speira üstünde yer almış olması gereken torus ve sütun bitimindeki astragal profili hesaba katıldığında 70 cm çapındaki sütunlar ile oldukça uyumlu oldukları tespit edilebilmektedir. Yukarıda değinildiği gibi 1:10 oranlaması esas alındığında sütun yüksekliği 7 m olmalıdır ve sütun üst bölümünde mevcut sütun boynunun alt kısmını oluşturan sütun boynu bezemeli tamburun yer almış olabileceği kabul edilebilir. En üstte yer alan sütun boynu ise 62.5 cm üst çapı ile İB.6 numaralı başlık alt çapıyla tam bir uyum gösterir. Böylece yapıya ait649, başlık ve kaide ile birlikte 7.60 m yüksekliğe ulaşan bir sütunun yeniden kurma çizimi (Levha 112) gerçekleştirilebilmektedir. Diğer yapılara ait sütun tamamlama önerileri ile kıyaslandığında (Levha 113), sütun yüksekliğinin Labraunda Zeus Tapınağı650 (6 m.), Didyma Apollon Tapınağı naiskosu651 (8 m.) ve Magnesia Zeus Tapınağı652 (6.3 m.) ile karşılaştırılabilir oluşu, bu tamburların ait olduğu yapının dönemin diğer anıtsal yapılarına kıyasla oldukça küçük boyutlu olabileceğine işaret etmektedir. Bununla birlikte mevcut veriler ışığında yapı boyutu ile ilgili herhangi bir tanımlamada bulunmak mümkün değildir.

Aslan Heykelleri:

Pedersen653 tarafından Bodrum Kalesi İngiliz Kulesi duvarında devşirme kullanılmış aslan heykelinin (Levha 114.2) Apollon Tapınağı ile

647 Pedersen 1999, 328. 648 bk. Bammer 1968b, 89-92. 649 Bu noktada mimari elemanların birden çok sayıda olmaları ve ölçü farklıkları bulunmasına

karşın aynı biçimlendirmeye sahip oluşları sebebiyle adak sütunu olma ihtimalinin mümkün olmadığı sonucuna ulaşılabilmektedir.

650 Hellström-Thieme 1982, 27-28, Pl.48. 651 Gruben 1996, Abb.17. 652 Gruben 1996, Abb.17. 653 Pedersen 2004b, 475

Page 116: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

112

bağlantılı olabileceği önerilmiştir. Pedersen, yapı taşı olarak uygun olmayan malzemelerin kale inşasında çok fazla tercih edilmediği için bu malzemelerin uzak yerlerden taşınmadığı ve muhtemelen kule civarında varolan malzemelerin kullanılmış olabileceğini önermiştir. Aslan heykeli (Levha 114.2) düz bir kaide üzerinde oturur durumda betimlenmiştir ve Vermeule654 tarafından MÖ 500 civarına, Strocka655 tarafından ise MÖ 550 civarına tarihlendirilmiştir. Bodrum Kalesi orta avlusunda sergilenen ve MÖ 6. yy. son çeyreğine tarihlenen bir diğer aslan heykeli656 de (Levha 114.3) buluntu yeri bilinmemekle birlikte657 ilk örnekle gösterdiği stilistik benzerlik sebebiyle yapıyla bağdaştırılması olası bir diğer örnektir. Aslan heykellerinin kutsal alanlarda sıklıkla görülüyor oluşuna karşın kutsal alandaki işlevleri hakkında kesin bir şey söylemek mümkün değildir.

Yukarıda değerlendirilen tüm veriler bir araya getirildiğinde MÖ 5. yy.dan itibaren yazıtlardan varlığı bilinen Halikarnassos Apollon Tapınağının Mauiri658 ve daha sonra Pedersen659 tarafından önerildiği gibi Bodrum Kalesinin bulunduğu Zephyron yarımadasında yer aldığı kabul edilebilir gözükmektedir. Yapıya ait mimari elemanların işaret ettiği üzere tapınağın inşaatı MÖ 5. yy. ilk yarısına verilebilmektedir660. Aslan heykellerinin kutsal alanla olası bağlantısı hesaba katıldığında ise kutsal alanının daha eskiye dayandığı muhtemel gözükmektedir. Tapınağın Zephyron yarımadasının en üst noktasında bugünkü Fransız Kulesi alt kısmında yer almış (Levha 114.1) olduğu ise mimari elemanların dağılımı, sınır yazıtında tepede yer aldığının belirtilmesi ve en üstte ana kayada görülen blok yuvaları (Levha 111.1–2) ışığında oldukça güçlü bir olasılık olarak kabul edilebilmektedir.

654 Vermeule 1972, 54, Fig.9. 655 Strocka 1977, 506, Abb.33. 656 Strocka 1977, Kat.9-10, 504-507, Abb.30-32. 657 Buluntu yeri bilinmeyen bazı eserlerin Müzeye dönüştürülmeden önceki evrede Bodrum

Kalesinde devşirme kullanılmış olmaları kabul edilebilir bir olasılıktır. 658 Maiuri 1922, 462. 659 Pedersen 1994a, 30; Pedersen 2004b, 475-476. 660 Pedersen (2004b, 476) tapınağın klasik dönem yapısının Hekatomnidler devrinde

değiştirilmediğini düşünmekle birlikte Hekatomnidler devrinde bu alanda bir saray yapısı inşa edilmiş olma ihtimali tapınağın da bu evrede çeşitli değişimler geçirmiş olabileceğine işaret edebilir. Bu tip bir faaliyeti arkeolojik olarak kanıtlayacak bir veri bulunmamakla birlikte, Maussollos evresi sikkelerinde Apollon figürünün standart hale gelmiş olması (Konuk 2003, 109 vd.) Hekatomnidler evresinde bu tapınağa oldukça ilgi gösterilmiş olabileceğine işaret eden bir unsurdur.

Page 117: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

113

II.1.4: LABRAUNDA ZEUS TAPINAĞI İN ANTİS EVRESİ

Karia bölgesinin en önemli kutsal alanlarından birisi olan ve özellikle Hekatomnidler devri için kilit bir rol oynayan Labraunda661 kutsal alanı (Levha 115.1-2) Milas’ın 13 km kuzeydoğusunda yer almaktadır. Kutsal alanda gerçekleştirilen kazılarda662 ele geçen seramik buluntular663 MÖ 7. yy. sonlarından itibaren faaliyet bulunduğuna işaret etmekle birlikte Hekatomnidler devri öncesine ait mimari faaliyet664 hakkındaki bilgiler oldukça kısıtlıdır665 (Levha 115.3).

Labraunda Zeus Tapınağının erken dönemine ait in antis evresinin bulunduğu ve bunun MÖ 5. yy. içlerine tarihlenebileceği ilk olarak Westholm666 tarafından önerilmiştir. Tapınağın Herodotos (V.119) tarafından bahsedilen yapı olmaması için bir sebep bulunmadığını belirtmiş, ancak Labraunda’nın MÖ 6. yy.a tarihlenen ilk yapım evresinde bulunup bulunmadığı sorusunun cevapsız olduğunu ve eldeki veriler ışığında tapınağın MÖ 5. yy. içinde ve 4. yy. ilk yarısında yerinde bulunduğunun söylenebileceğini belirtmiştir. Westholm667 daha sonraki yayınında da aynı görüşü sürdürmüş, kare sellalı in antis tapınağın MÖ 5. yy.da mevcut olduğunu ve kutsal alandaki birkaç tane668 36 yivli sütunun yapıyla bağdaştırılabileceğini belirtmiştir.

Hellström ve Thieme669 tarafından yapılan kapsamlı mimari incelemede ise yapının ilk evresi için 2 tarih önerisi yapılabileceği belirtilmiştir. Bunlardan ilki olan MÖ 6. yy. sonlarında, kutsal alanın oldukça faal olduğu, ancak bunun İonia ihtilali ile kesintiye uğradığı belirtilmiştir. Tapınağın bu evreye ait olabileceği ihtimalinin ise Herodotos (V.119) tarafından kullanılan “hieron” teriminin tapınak ya da kutsal alan anlamında olmasıyla bağlantılı olduğu belirtilmiştir. İkinci tarih önerisi olarak ise MÖ 4.

661 Labraunda isminin telaffuzu oldukça tartışmalı olmakla birlikte antik kaynaklar ve yazıtlarda

geçen şekliyle Labraunda olarak kullanılması en doğru yaklaşımdır. bk. Hellström 1992, n.1. 662 Kazı tarihçesi ve bibliyografya için bk. Hellström 2003, 244 vd. 663 Arkaik dönem seramikleri için bk. Jully 1981, 9 vd., Klasik dönem ve sonrası için bk.

Hellström 1965, 7 vd. 664 Teraslar halinde düzenlenmiş olan kutsal alanda (Levha 115.1) özelikle tapınak terasında ele

geçen seramik buluntular yardımıyla bazı yapı ve duvar kalıntılarının Hekatomnid devri öncesine ait olabileceği önerilmiştir (Levha 115.3). Bir konuta ait olabileceği belirtilen bir yapı köşesi kalıntısı MÖ 6. yy.a tarihlendirilmiş ancak kesin tanım yapılamamıştır (Westholm 1963, 30, 87, 92, 105, Fig.15). Aynı terasta yer alan 1-4, 6a-b, 7-10 numaralı duvarlar ise MÖ 5. yy. başlarına verilmiş ve yine ev kalıntıları olabilecekleri belirtilmiştir (Westholm 1963, 30-31, 88, 92, 105-106, Fig.15). Duvarların teknik açıdan diğer kalıntılardan ayırt edilemiyor oluşunun yanı sıra, bu alanda hem üstteki kalıntıların kazıya izin vermemesi hem de henüz kazılmamış bölümler bulunması, bu tanımlamaların geçerlik kazanmasını engellemektedir (Hellström 1991, 297).

665 Labraunda kutsal alanında Hekatomnidler devri öncesine ait bir altar yapısı bulunabileceğinden bahsedilmiş (Hellström-Thieme 1979, 6) olmakla birlikte kutsal alanda bununla ilgili bir veri tespit edilmemiştir.

666 Westholm 1963, 90-92, 105-106. 667 Westholm 1978, 544. 668 Alanda yürüttüğümüz çalışmalarda sadece 1 tambur bulunduğu tespit edilmiştir. 669 Hellström-Thieme 1982, 42

Page 118: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

114

yy. başlarındaki Hekatomnos evresi belirlenmiştir. Hekatomnos isminin Labraunda’nın en erken yazıtında670 geçmesi ve kutsal alandaki buluntuların MÖ 5. yy.da Labraunda’nın diğer bölgelerle ilişkisinin bulunmadığını göstermesi temelinde MÖ 4. yy. başlarının erken evre tapınağı için en olası tarih olduğu sonucuna ulaşılmıştır671.

Thieme672 tarafından arkaik mimari elemanlar üzerine hazırlanan yayında ise bu görüş değiştirilmiştir. Kenet yuvalarının Hekatomnid örneklere göre daha vurgulanmış kuyruklara sahip olduğu ve paralel örneklerin MÖ 520 civarına tarihlenebileceği belirtilmiştir. Böylece incelenen mimari elemanlarla bağlantısı olduğu belirtilerek in antis tapınağın MÖ 520-500 arasında inşa edilmiş olabileceği belirtilmiştir.

Labraunda Zeus Tapınağının mevcut kalıntıları (Levha 116.1-2) üzerinde Hellström ve Thieme673 tarafından yapılan kapsamlı incelemelerde yapının daha erken bir evre üzerinde inşa edilmiş olduğunu gösteren teknik veriler tespit edilmiştir. Bu teknik verilerden ilki yapının opisthodomosunda kuzeybatı anta toikhobatı ile sella köşesinin bağlantısındaki farklılıktır (Levha 116.2). Bu bağlantının diğer bölümlere göre oldukça gevşek oluşu nedeniyle kuzey sella duvarının MÖ 4. yy. orijinal düzenlemesine ait olmadığı tespit edilmiştir. Toikhobat bloğunun sella köşesine düz bir kenet yuvası içinde basit tipte kenetle bağlanması da diğer toikhobat bloklarındaki kırlangıçkuyruğu kenet yuvalarından farklılık göstermektedir. Yapıda kullanılmış farklı tipte kenetler de yapı evrelerine işaret eden teknik özelliklerdir. 1 ve 2 numaralı tipte yapılmış kırlangıçkuyruğu kenet yuvaları kuzeybatı anta toikhobatı haricinde tüm toikhobat ve onun altındaki sıraya ait bloklarda kullanılmıştır. Bronzdan yapılmış kenetler taşıyan kırlangıçkuyruğu kenet yuvaları ise krepisin mermer basamakları arasında görülebilir bölümlerde kullanılmıştır. Yapıda kullanılan bir diğer kenet formu ise basit kenettir ve düz kenet yuvalarında kullanılmış olan bu kenetler saçaklıktaki mermer bloklar arasında görülmeyecek bölümlerde yaygın olarak kullanılmıştır. Böylece kuzeybatı anta toikhobat köşesindeki düz kenedin üst yapı ile aynı dönemden olduğu ve 1 ve 2 numaralı kırlangıçkuyruğu kenetlerin yapının diğer bölümlerinden farklılık gösterdiği tespit edilmiştir. Bir diğer teknik veri ise opisthodomos iç kısmındaki 8 numaralı duvar sırasında düşey kenet boşlukları bulunmasına rağmen yatay kenet yuvalarının bulunmayışıdır (Levha 116.2). Bu da sella arka duvarının hemen bitiminde yer alan bu duvar sırasının daha sonraki kullanıma bağlı olarak yontulmuş olması ile açıklanabilmiştir674.

670 Crampa 1972, 27-28, Nu.27 671 Hellström ve Thieme (1982, 42), tapınağın yönlendirilmesinin terasta yer alan arkaik dönem

yapılarından farklılık göstermesini, yapının daha geç tarihten olduğu düşüncesine destek olarak vermişlerdir. Bununla birlikte kutsal bir yapının yönlendirmesinde diğer yapıların belirleyici olması çok kabul edilebilir gözükmemektedir. Ayrıca diğer kalıntıların kesin tarihinin bilinmiyor oluşu da böyle bir yargıyı engellemektedir.

672 Thieme 1993, 50, Fig.8. 673 Hellström-Thieme 1982, 18, 40, Fig.4., Pls.8.3, 28-31, 38-39. 674 Hellström-Thieme 1982, 40, Pl.30.

Page 119: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

115

Yapıda kullanılan taş cinsleri de farklı evrelere işaret eden bir unsurdur675 (Levha 116.2). Sella, pteroma ve peristyle temelinde B ve C tipi olarak adlandırılan gnays bloklar kullanılmışken A tipi gnays yoğunlukla euthynterianın görülebilir bölümleri için kullanılmıştır. Bununla birlikte daha kolay işlenebilen bu A tipi gnays sella duvarı temelinde, 7 numaralı temel sırasında ve toikhobatta da kullanılmıştır. Bu bölümler ise peripteral tapınağın mermer kaplamaları ve duvar kaideleri ile gizlenen bölümlerdir.

İki farklı yapı evresine işaret eden bu teknik veriler arasında en dikkat çekici olanı sella arka duvarı temelindeki yontulmuş kenet yuvalarıdır. Ayrıca, taş seçimi, opisthodomos antasının bağlantı biçimi, kenet tipindeki ve yataylığındaki farklılıklar ilk evre yapısının sadece selladan oluştuğuna işaret etmektedir. Opisthodomosa sahip olmayan bu tapınak yapısının muhtemelen distyle in antis planlı olduğu kabul edilmiştir (Levha 117.1). Yapının çevresinde gnays bloklardan yapılan euthynterianın duvardan 41 cm ilerde olacak şekilde görülebilir bir biçimde düzenlendiği ve euthynteria bloklarının da birbirlerine dışarıdan görülebilen kırlangıçkuyruğu kenetlerle bağlanmış olduğu önerilmiştir. Böylece yapının ölçüleri euthynteria köşeleri arasında 12.07 x 8.88 m, duvar köşeleri arasında ise 11.26 x 8.06 m olarak hesaplanabilmiştir. Yapının iç ölçüleri ise muhtemelen MÖ 4. yy. tapınağı ile aynıdır676. Bu teknik özelliklerin yapının erken evresi bulunduğuna kesin olarak işaret etmesine karşın tapınağın kazısı sırasında tarihlendirilmede kullanılabilecek herhangi bir buluntu ele geçmemiştir. Yapıda kullanılan kırlangıçkuyruğu kenet formu Thieme677 tarafından MÖ 6. yy. sonuna ait örneklerle kıyaslanmakla birlikte farklı dönem yapılarında aynı formların görülebiliyor oluşu678 kesin bir tarih kriteri olarak kullanılmalarını engellemektedir.

Zeus Tapınağı çevresinde ve Oikoi’da tespit edilmiş mermer mimari elemanlardan henüz in antis yapıyla kesin olarak bağdaştırılabilen bir örnek bulunmamakla birlikte, son çalışmalarımız ışığında bu elemanların sayısı artırılmış ve yapıyla olası bağlantıları da güçlenmiştir. Arkaik döneme tarihlenen mimari elemanlar (Levha 118) yukarıda kapsamlı bir şekilde değerlendirilen 36 yivli bir sütun tamburu (T.2), sütun boynu olarak tanımladığımız bir mimari parça (SB.4), 8 adet taç bloğu parçası (TB.12) ve iki gruba ayrılabilen 8 adet diş sırası bloğundan (D.1-8) oluşmaktadır.

Yukarıda değerlendirildiği gibi 36 yivli mermer sütün tamburu (T.2) (Levha 20.1-3, 118) paralel örnekler ışığında MÖ 6. yy. son çeyreğine tarihlenebilmektedir ve 70 cm alt çap ölçüsüne sahip olan tamburla bağlantı kurulabilen tek eleman SB.4 numaralı sütun boynu parçasıdır (Levha 29.1-3, 118). Yiv genişliği aracılığı ile kurulabilen bu bağlantı haricinde sütun boynunun tarihlendirilebilmesi için başka bir veri bulunmamaktadır. Tapınak terasında ve oikoi civarında ele geçmiş olan İon kymationu bezemeli taç bloklarından679 (TB.12) 8 adet tespit edilmiştir (Levha 87-89). Bloklar 22-25 675 Hellström-Thieme 1982, 40-41, Pl.30-31. 676 Hellström-Thieme 1982, 41, Pl.38 677 Thieme 1993, 50. 678 Nylander 1966, 143, Fig.6. 679 Hellström-Thieme 1982, 41-42, Fig.13-14; Thieme 1993, 47 vd, Fig.3-4, 7, Pl.IX.3-5.

Page 120: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

116

cm arasında değişen bir yüksekliğe sahip olmakla birlikte bloklardaki aşınma payı dikkate alındığında aradaki farkın çok önemli olmadığı kabul edilebilir. Blokların İon kymationu bezemesinin homojenlik göstermesi yan yana yerleştirilmiş olduklarına işaret eder ve mevcut parçalar incelendiğinde köşeler aracılığıyla 8 parçanın birbirinden farklı en azından 5 adet bloğa ait oldukları görülmektedir (Levha 118). Korunan bloklardan genişliklerin 1.22-1.36 m arasında değiştiği görülmektedir. Blok derinliklerinin 27-28.5 cm değişmesiyle genişliklerine göre oldukça ince olmaları işlev konusunda belirleyicidir. Her ne kadar blokların arka üst kenarlarında zıvana yuvaları bulunsa da blokların taşıyıcı bir işlev taşıdıkları söylenemez. Bu nedenle yanda birbirilerine, arkada ise destek bloklarına kenetlenmiş olan bu blokların bezeme unsuru oluşturacak şekilde kullanılmış taç blokları olduklarını söyleyebilmek mümkündür. Ancak arşitravı mı yoksa frizi mi taçlandırmış olduklarını tespit etmek mümkün değildir. İon kymationu bezemesi çok sayıda paralel örneğin yardımıyla MÖ 520-500 arasına tarihlendirilebilmektedir.

Tapınak terasında ele geçmiş olan mimari elemanların sonuncusu diş sırası bloklarıdır (Levha 92-102, 118). Thieme680 tarafından yayınlanmış olan 5 adet örneğe yapılan araştırmalarla 3 adet daha eklenmiştir. Yukarıda kapsamlı bir şekilde değerlendirilen diş sırası blokları aynı yüksekliğe sahip fakat genişliği ile farklılık gösteren iki gruba ayrılabilmektedir. Ancak yüksekliklerin aynı oluşu farklı yapıya ait olmadıklarını ve büyük olasılıkla farklı cephelere verilebileceklerine işaret etmektedir. Az sayıda paralel örnek bulunmakla birlikte her iki grupta da diş genişliği ve diş aralığı oranının 1:1 olması ile erken dönem karakteristiği gösteren diş sırası bloklarının tarihlendirilmesindeki en önemli veri taç bloklarıyla göstermiş olduğu eksen uyumudur (Levha 103.1). Thieme tarafından tespit edilen bu uyum681 diş sırası bloklarının da MÖ 520-500 arasına tarihlenmesini ve taç blokları ile aynı yapıya verilebilmesine imkân sağlamaktadır.

Yukarıda özetlenen daha önceki çalışmaların sonuçlarına bakıldığında yapının tarihi üzerindeki bu tartışmaların kesin bir tarihsel veri tespit edilememesi ve antik kaynakların aktardığı bilgilerdeki eksiklikten ortaya çıktığı görülmektedir. Antik kaynaklardan sadece Herodotos (V.119) Labraunda’nın erken evresi hakkında bilgi verir ve Karialıların Perslere karşı MÖ 497-6 veya 496/5 yılında yaptıkları savaş sonrasında yenildiklerini ve sağ kalanların Labraunda kutsal alanında toplandıklarını aktarır. Ancak Herodotos’un Labraunda ile ilgili verdiği bilgide orijinal metinde682 geçen “flron = fleron” kelimesinin kutsal alan veya tapınak olarak683 çevrilebilmesi sorun yaratmaktadır. Türkçeye684 “…Sağ kalanlar Labraunda’da, çınar ağaçlarıyla kaplı büyük kutsal ormanın ortasındaki Ordular tanrısı Zeus Tapınağında toplandılar…” şeklinde çevrilmekle birlikte İngilizceye “ordular

680 Hellström-Thieme 1982, 41-42, Fig.15; Thieme 1993, 49-50, Figs.5-6, Pls.IX.6-7. 681 Thieme 1993, 50, Fig.7. 682 Herodotos V.119: “…§nyeËten d¢ ofl diafugÒntew aÈt«n kateilÆyhsan §w Lãbraunda

§w DiÚw strat¤ou flrÒn, m°ga te ka‹ ëgion êlsow platan¤stvn …” 683 Liddell and Scott’s Greek-English Lexicon7, Oxford 1989, 377 684 Herodotos 1991.

Page 121: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

117

tanrısı Zeus’un kutsal alanı olan çınar ağaçlarından oluşan koruluk” 685 şeklinde çevrilmiştir. Bu çeviri sonucunda da Herodotos evresinde Labraunda’da tapınak yapısı bulunmadığı ve kutsal alanın sadece çınar ağaçlarından oluşan bir koruluk olduğu düşüncesi oluşmaktadır686.

Strabon687 tarafından kutsal alan hakkında aktarılan bilgide688 Labraunda’da bulunan eski bir naos ve içindeki xoanon’dan bahsedilmesi Labraunda’nın erken dönemiyle bağlantı gösterebilecek bir unsurdur. Özellikle peripteral olduğu bilinen MÖ 4. yy.a ait Zeus Tapınağının eski bir naos olarak adlandırılmış olması tapınağın geçmişine işaret eden bir unsur olabilir. Bir diğer nokta da Strabon tarafından bahsedilen xoanon’un689 Arkaik döneme işaret edebileceği ve bu ahşaptan yapılma tanrı heykelinin bir yapı içinde korunmuş olması ihtimalidir.

Bu veriler ışığında, her ne kadar kesin olmasa da Herodotos’un metninde ortaya çıkan tartışmanın Strabon’un metni ile tamamlanabileceği ve Arkaik dönemde Labraunda’da küçük boyutlu bir tapınak yapısının bulunabileceği mümkün gözükmektedir. Ayrıca, Herodotos tarafından aktarılan hieron teriminin tapınak yerine sadece koruluğa işaret etmiş olması bizce açıklanması daha zor bir yorumdur.

Her ne kadar kesin olmasa da Labraunda Zeus Tapınağının Strabon tarafından Arkaik naos olarak adlandırılmasını desteleyecek bir veri tapınağın oranlamalarında tespit edilebilmektedir. MÖ 4. yy. yapısında oranlamaların oldukça etkili olduğu yapılan çalışmalarda net bir biçimde ortaya konulmuştur690. Tapınakta kullanılan ayak ölçüsü 32.25 cm’dir ve 2.016 cm’lik 16 adet birimden oluşmaktadır. Kullanılan bu birimin ise tapınağın sellası temel alınarak oluşturulduğu tespit edilmektedir. İn antis evre yapısının MÖ 4. yy. tapınağının sellasını oluşturması dikkate alındığında Klasik dönem yapısının mevcut erken evre tapınağının genişletilmesiyle inşa edilmiş olduğu anlaşılmaktadır (Levha 117.1-2). Peripteral yapı inşa edilirken in antis

685 “…of them who escaped were driven into the precinct of Zeus of Armies at Labraunda, a

large and a holy grove of plane-trees…” Herodotus, Histories (Translated by A. D. Godley), Cambridge. Harvard University Press. 1920. “…The Carian survivors shut themselves up at Labraunda, in the great grove of sacred plane-trees known as the precinct of Zeus of the Army…” Herodotus, Histories (Translated by J. Marincola), Penguin Boks, 2003.

686 Hellström-Thieme 1982, 42; Hellström 1991, 297 687 Strabon 14.2.23: “Labranda ise kentten uzakta Alabanda üzerinde Mylasa'ya ulaşan geçidin

yanında, dağ üzerinde yerleşmiş bir köydür. Labranda'da eski bir şapel ve Zeus Stratios'un bir heykeli vardır. Bütün çevre halkı ve Mylasalılar tarafından kutsanır. Üzerinde, onların kutsal tören alayının yürüdüğü ve kutsal olarak tanınan ve şapelden Mylasa'ya kadar altmış stadia tutarında olan taş döşemeli bir yol vardır.”

688 Strabon 14.2.23: “…§ntaËya ne≈w §stin érxa›ow ka‹ jÒanon DiÚw Strat¤ou...." 689 Antik metinlerde geçen xoanon ya erken dönemin ahşap heykelleri ya da teknik açıdan erken

örnekleri anımsatan daha geç heykeller için kullanılmaktadır. (bk. Donohue 1988, 9 vd.; Mark 1993, 93-98) Bu nedenle Strabon tarafından verilen xoanon teriminin ya Arkaik döneme ya da onun sonradan yenilenmesine işaret etmiş olabileceği muhtemeldir. Bununla birlikte bu terimin Roma imparatorluk evresinde de kullanıldığı ve zamansal farklılıktan ziyade heykelin parlatılması ile bağlantılı olabileceği de düşünülmektedir (bk. Price 1984, 176 ve ilgili kaynakça). Donohue (1988, 81, n.198) kesin olmamakla birlikte Strabon’un Arkaik stilde yapılmış bir heykelden bahsetmiş olabileceğini belirtmiştir.

690 Hellström-Thieme 1982, 47; Thieme 1989, 81.

Page 122: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

118

tapınağın muhtemelen deprem sonucunda tahrip olmuş olduğu ve yapının toikhobat seviyesine değin sökülerek yenisinin inşa edilmiş olduğu önerilmiştir691. Bununla birlikte in antis yapının Hekatomnidler dönemine değin korunmuş olması ve bu evrede kutsal alanda yoğun bir inşa faaliyetine girilmesi sonucunda tapınağın da geliştirilmiş olması akla daha yakın gelmektedir. Böylece büyük boyutlu andron yapılarının arasında tapınağın görkeminin kaybolmaması sağlanmış olmalıdır. Bu durumda yukarıda değinildiği gibi Strabon’un Labraunda Zeus Tapınağı hakkında Arkaik naos tabirini kullanması da anlaşılır olmaktadır. Böylece Arkaik in antis tapınağın içindeki xoanon ile birlikte MÖ 4. yy. evresinde büyük ölçüde korunmuş olabileceğini önermek mümkün gözükmektedir.

Tüm veriler bir arada değerlendirildiğinde Labraunda Zeus Tapınağı erken evresinin tarihlendirilmesinde kesin bir veri bulunmamakla birlikte Herodotos evresine tarihlenmesi için herhangi bir engel bulunmadığı kesin bir biçimde görülmektedir. Yukarıda değerlendirilen mimari elemanların ise ölçü olarak yapıyla bağdaştırılması mümkündür. Özellikle diş sırası ve taç bloklarının eksen uyumu ve boyutları Arkaik döneme ait in antis planlı Zeus Labraundeos Tapınağına ait oldukları düşüncesini destekler niteliktedir.

691 Hellström-Thieme 1982, 42-43.

Page 123: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

119

II.1.5: MYLASA ZEUS KARİOS TAPINAĞI692

Zeus Karios Tapınağı hakkında ilk bilgiyi antik yazarlardan Herodotos (I.171) aktarmaktadır. “Mylasa’da Karia Zeus’una ait çok eski bir tapınak gösterirler ki buraya, kardeş uluslar olarak Mysialılar ve Lydialılar da kabul edilirlerdi; zira diyorlar, Lydos ve Myros, Kar’ın kardeşleriydiler. Bu iki ulus bundan ötürü kabul ediliyordu; ama başka soylardan olanlar, Karia dilini konuşsalar bile, bu tapınağa sokulmazlardı.693”

Herodotos’tan694 öğrenilen bir diğer bilgi ise Atinalı Kleistenes ve Isagoras’ın Zeus Karios’a kurban adamış olduklarıdır695. Bu bilgi Zeus Karios kültünün yaygınlığı696 hakkında ipucu vermektedir.

Tapınak hakkında bilgi edinilen diğer antik yazar ise Strabon’dur: …şimdi bu tapınaklar özellikle kente aittir; fakat Karia Zeus’una ait olan bir üçüncü tapınak vardır ki bütün Karialıların genel mülkiyetindedir ve kardeş olarak aynı zamanda bunda Lydialıların ve Mysialıların da payı vardır. Mylasa’nın eski zamanda sadece bir köy olduğu söylenir. Orası Hekatomnos hanedanından gelen Karialıların ana vatanı ve ikametgâhı idi…697”

Kült hakkındaki bilgileri oluşturan bu aktarımlar haricinde maalesef başka bir bilgi bulunmamaktadır698. Karia birliğinin dini merkezi olabileceği

692 Bu bölüm “Beçin, Zeus Karios (?) Tapınağı” adı altında, Ankara Üniversitesi, Arkeoloji

Bölümü tarafından düzenlenen II. Arkeolojik Araştırmalar Sempozyumunda sunulmuş ve yayınlanmıştır. (bk. Baran 2004)

693 Anadolu toplulukları arasındaki ilk birliktelik örneklerinden biri sayılabilecek bu tutum (Hall 1998, 36) kültün mistik bir havası olduğuna da işaret edebilir. Ancak kült hakkında açıklayıcı bir bilgi verilmemiştir. Zeus Karios ile Lydia arasındaki bağlantı antik kaynakların aktardığı Torrhebeia’daki Apollon Karios Tapınağı ile kurulabilmektedir (Bengisu 1994, 35 vd.; Bengisu 1996, 3 vd.; Pedley 1974, 96-99). Zeus Karios’un oğlu olduğu söylenen Apollon Karios’un tapınağının Lydia’da Sardeis yakınlarındaki Gölcük civarında Karios adlı dağın yakınında bulunduğu önerilmiştir (Bengisu 1994, 42-43). Tapınağa ait olabileceği belirtilen Arkaik döneme ait bir taç bloğunun (Bengisu 1994, 42, Fig.3) ise Labraunda (TB.12) ve Beçin’de (F.1) bulunan örneklerle zamansal ve biçimsel uygunluk göstermesi, ilerde yapılacak çalışmalarla bu bağlantının daha net bir biçimde anlaşılabileceğine işaret etmektedir.

694 Herodotos 5.66. 695 Adak adanmış olan tanrının DIIKARIOS (Zeus Karios) yerine DIIIKARIOS (Zeus Ikarios)

olabileceği ile ilgili değerlendirme için bk. Hornblower 1982, 20, n.119. Ikarios’taki Zeus Karios tanımı ile ilgili olarak bk. Kerényi 1976, 152-153.

696 Zeus’un aynı isimle Thessalia ve Boeotia’da da tapınım görmüş olduğu Photius tarafından aktarılmaktadır (Smith 1873, Karios maddesi).

697 Strabon XIV.II.23; “… taËta m¢n oÔn ‡dia t∞w pÒlevw,tr¤ton d' §st‹n flerÚn toË Kar¤ou DiÚw koinÚn èpãntvn Kar«n, o m°testi ka‹ Ludo›w ka‹ Muso›w …w édelfo›w. flstore›tai d¢ k≈mh Ípãrjai tÚ palaiÒn, patr‹w d¢ ka‹ bas¤leion t«n Kar«n t«n

per‹ tÚn ÑEkatÒmnv:Ö" (Strabo, Geographica, (ed. A. Meineke) Leipzig: Teubner, 1877) 698 Roma döneminde Zeus Panamaros kültünün Zeus Karios olarak da adlandırılmış olduğu

bilinmekle birlikte muhtemelen bu durum kentler arasındaki güç kavgasıyla ilgilidir (Schaefer 1912, 412-415; Rigsby 1996, 423; Bremen 2004, 211, 241-243). Stratonikeia antik kentine bağlı Panamaros kutsal alanında Karios epithetinin kullanılması politik bir yaklaşım olarak adlandırılabilir. Elde yeterli veri olmayışı ve Herodotos’un bahsettiği Zeus Karios Tapınağı ile bir bağlantısı tespit edilemediği için bu incelemede değerlendirme dışında tutulması tercih edilmiştir.

Page 124: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

120

önerilen699 tapınağın kült heykeli betimlemesine ilişkin Akarca700 tarafından yapılan öneri ise henüz geçerlilik kazanmamıştır.

Zeus Karios Tapınağının yeri hakkında iki öneri yapılmıştır. Bunlardan ilki Milas’ın 5 km güneyinde yer alan (Levha 119) Beçin’deki kısmen görülebilir durumdaki 6 adet mermer basamağın (Levha 123-124) tapınağa ait olduğu şeklindedir. Diğeri ise Milas içindeki Hisarbaşı adlı terasta bulunan podyum ve üzerindeki tam yüksekliği ile korunmuş olan Korinth başlıklı sütunun tapınağa ait olduğu yönündedir.

Zeus Karios Tapınağının Beçin’de bulunduğuna ilişkin öneri oldukça eskiye dayanmaktadır. İlk olarak 1743 yılında Pococke701 tarafından eski Mylasa’nın Beçin’de bulunduğu önerilmiştir. Bu öneri daha sonra 1776 yılında Chandler702 tarafından da desteklenmiş ve ilk kez Zeus Karios Tapınağının Beçin’de bulunabileceği fikrini ortaya atmıştır. Beçin’deki mevcut basamakların ise tapınağın daha sonraki bir evresine ait olabileceğini belirtmiştir. Her iki görüş de uzun bir aradan sonra 1961 yılında Cook tarafından yinelenmiş ve Eski Mylasa’nın Beçin’de bulunabileceği ve Hekatomnidlerce başkentin önce Milas’ın düzlükteki bugünkü yerine daha sonra da Halikarnassos’a taşınmış olabileceği belirtilmiştir703.

Cook’un düşüncesi öncelikle Strabon’un metninde olabilecek çeviri farklılığına dayanmaktadır. Strabon’un metnindeki “Mylasa’nın eski zamanda sadece bir köy olduğu söylenir” şeklindeki çeviride, zamirden oluşan cümle öznesinin çevirmenlerce eklenilmiş olduğunu belirterek, orijinal metinde yapılacak bir noktalama değişikliği704 ile bu cümle öznesinin Mylasa yerine “tapınağın bulunduğu yer” olarak çevrilebileceğini önermiştir. Böylece Hekatomnidlerin anavatanı olduğu belirtilen bu yerin Strabon’un zamanındaki Mylasa’dan farklı bir yer olabileceğini belirtmiştir705. Bu değerlendirme, Strabon’un Mylasa’ya ait olduğunu belirttiği iki tapınak olan Zeus Osogos ve Zeus Labraundeos tapınaklarından Zeus Karios Tapınağını ayırt etmiş olmasıyla da desteklenebilmektedir706. Böylece tapınağın bulunduğu yerin bugünkü Mylasa’dan farklı bir yer olduğu sonucuna ulaşan Cook, bu yerin ismi için de Herodotos tarafından tapınağın Mylasa’da olduğunun aktarılması sebebiyle Beçin’in Strabon öncesi dönemde Mylasa olduğu sonucuna

699 Karia Birliğinin merkezi olarak Herodotos (V.118) tarafından Beyaz Sütunlar ismi anılmakla

birlikte bu yerin Zeus Karios Tapınağını tanımlamış olabileceğine ilişkin görüş için bk. Hornblower 1982, 55, 61, n.25.

700 Akarca 1959, 50-1, 74 ve 81 numaralı sikke betimlerinde görülen karacalı ve himationlu Zeus figürlerinin Zeus Karios olabileceği belirtilmiştir.

701 Pococke 1743, 62. 702 Chandler 1776, 190. 703 Cook 1960, 51; Cook 1961, 100-101. 704 “…édelfo›w. (:) flstore›tai d¢ k≈mh Ípãrjai tÚ palaiÒn.” 705 Cook 1960, 51; Cook 1961, 100. 706 Bununla birlikte Strabon tarafından Mylasa’nın limanı olarak Passala yerine Phsykos isminin

verilmiş olması Hornblower (1982, 313, n.148) tarafından da belirtildiği gibi Strabon’un verdiği bilgilerde hatalar bulunmuş olabileceğine işaret etmektedir. Ayrıca, Strabon’un metninden kendisinin bu tapınağı görmediği sonucuna ulaşılmaktadır ve Mylasa gezisi sırasında bu tapınak eğer mevcut olsaydı Strabon’un bu yapıyı görmüş olmasının bekleneceğini belirtmek gerekmektedir.

Page 125: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

121

ulaşmaktadır. Düşüncesine destek olarak da Beçin’de MÖ 4. yy. sonrasına ait buluntu ele geçmeyişine karşın Mylasa’da MÖ 4. yy. öncesine ait buluntuların azlığını göstermiştir. Böylece, bugünkü Mylasa’nın Karia’da, Halikarnassos başta olmak üzere, pek çok kentte görüldüğü kabul edilen düzende, MÖ 4. yy. içinde Hekatomnidler tarafından bugünkü Milas’ta yeniden kurulmuş olduğu sonucuna ulaşılabilmektedir707.

Bean tarafından da kabul görmüş olan708 bu düşünce Rumscheid709 ve ekibi tarafından yapılan çalışmalarla da desteklenmektedir. Bu yüzey araştırmalarında Mylasa’nın gerisinde yer alan Sodra dağının zirvesinde yapımı yarım kalmış oldukça büyük bir kale tespit edilmiş ve bu yarım inşaat Maussollos’un kenti kurmaya başladığı, ancak bir süre sonra vazgeçerek Halikarnassos’a taşındığı şeklinde yorumlanmıştır. Ancak, öncelikle tahkimat sistemleri ve duvar teknikleri ile yapılan tarihlendirmeler, uzun süre benzer tekniklerin kullanılmış olması ve özellikle de Hellenistik dönem içerisinde bölgenin oldukça karışık bir politik duruma sahip olması nedeniyle maalesef kesinlik taşıyamamaktadır710. Bir diğer nokta da Mylasa’da MÖ 4. yy. öncesine ait malzemelerin bulunmadığı belirtilmesine karşın Milas içinde Miken döneminden itibaren kesintisiz yerleşim olduğunu gösteren buluntuların açığa çıkmış olmasıdır711. Yapılan kazı ve araştırmalarda da her geçen gün erken dönem buluntularının sayısı artmaktadır712. Bu buluntular her iki merkezin farklı öneme sahip olarak eş zamanlı yaşamış olması ihtimalini ortadan kaldırmamakla birlikte mevcut buluntularla bu tip yargılara ulaşılmasının doğru olmadığına işaret eden bir unsurdur.

Zeus Karios Tapınağının Milas içinde Hisarbaşı terasında bulunduğu şeklindeki diğer görüş ise ilk olarak Robert713 tarafından dile getirilmiş ve Hisarbaşı’ndaki tapınak podyumu ve korunmuş tek Korinth sütunun Zeus Karios veya Zeus Stratios Tapınağına ait olması gerektiği önerilmiştir. Aynı şekilde Laumonier714 de Zeus Karios Tapınağının Hisarbaşı’nda aranması gerektiğini belirtmiş ve bu düşüncesine destek olarak da Hisarbaşı eteğindeki Augustus-Roma Tapınağının715 eski kültlerle olan bağlantısını göstermiştir. Aynı şekilde Akarca716 tarafından yapılan çalışmalarda da Hisarbaşı terasında yer alan podyumlu yapının Zeus Karios Tapınağı olabileceği belirtilmiştir. Bu görüşe temel olarak da bir sikke üzerindeki Korinth düzeninde bir tapınak içinde betimlenmiş figürün Zeus Karios olarak tanımlanabileceği gösterilmiştir. Böylece Zeus Karios Tapınağının Korinth düzeninde olduğu

707 Cook 1960, 51; Cook 1961,100-101. 708 Bean 1971, 50-53. 709 Rumscheid 1999a, 206-222. 710 bk. Karlsson 1994, 141 vd. 711 Akarca 1971, 29; Rumscheid 1999a, 220. 712 Laubscher 1963, 84-7; Çakıcı 1995, 321 vd.; Rumscheid 1997b, 395. 713 Robert 1953, 412-413. 714 Laumonier 1958, 43. 715 Laumonier 1933, 31-33 (Augustus-Roma Tapınağının Hisarbaşı terasında bulunduğunu

belirtmiştir); Akarca 1954, 82, Şek.1; Hänlein-Schäfer 1985, 177-179, Taf.35b; Rumscheid 2004, 131 vd.

716 Akarca 1954, 85-86; Akarca 1971, 28.

Page 126: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

122

ancak Hisarbaşı terasındaki mevcut yapının Labienus tahribatı sonrasında eski tapınağın yerine inşa edilen bir yapıya ait olduğu belirtilmiştir717.

Beçin :

Muğla ili, Milas ilçesinin 5 km güneyinde 200 metre yüksekliğinde üstü düz bir kayalığın doğu ucu üzerinde yer alan Beçin718 (Levha 120) 13. yy.da Menteşe beyliği tarafından inşa ettirilmiş olan bir kaleye (Levha 120.1-3) sahiptir. Kalenin yapımında antik blokların bol miktarda kullanılmış (Levha 120.3) olması yanında duvarların harçlı oluşu dikkate alındığında görülebilen devşirme malzemelerin haricinde çok sayıda antik mermer bloğun da kirece dönüştürülmüş olduğu anlaşılmaktadır. Beçin düzlüğünde açığa çıkarılan pek çok mezarda ve yüzey araştırmalarında ele geçen seramikler MÖ 8-4. yy. arasına tarihlenmektedir719. Bununla birlikte Beçin’de yapılan incelemeler sırasında MÖ 2.bine tarihlenen bir obsidyen kesicinin bulunmuş olması720 Beçin’in çok daha erken dönemlerden itibaren iskân edilmiş olduğunu göstermektedir. Bu görüş son yıllarda kale içerisinde bayrak direği dikmek için açılan çukurda ortaya çıkartılan Tunç Çağı mezarı ile de desteklenmiştir. Beçin düzlüğünün aşağı kısmında bugünkü modern yerleşim civarında açığa çıkarılan mezarlar bu kesimde Roma ve Bizans devirlerine ait bir yerleşim olduğunu göstermiş721 ve bu sayede Beçin tepe üstü yerleşiminin MÖ 4. yy. itibariyle terk edildiği düşüncesine ulaşılmıştır722. Ancak suyu hala bol olan723 Beçin’in günümüze dek iskân görmüş olması böyle bir tarihsel kesintiye şüpheli bakmayı gerektirmektedir. Yerleşimde Hellenistik ve Roma dönemlerine verilecek malzeme tespit edilememekle birlikte Bizans devrine ait izler yoğundur. Özellikle burada yer alan Bizans kiliseleri ve Menteşe beyliği döneminden pek çok dinsel yapı724 Beçin’in devam eden dinsel karakterine işaret eder niteliktedir.

Beçin’deki Menteşe Beyliği dönemine tarihlenen kalede (Levha 120.1-3) çok sayıda antik bloğun kullanılmasına karşın antik döneme ait olarak tanımlanabilecek 3 adet yapı kalıntısı bilinmektedir. Bunlardan ilki çeşme olarak tanımlanmış olan yapı kalıntısı (Levha 121.1-5), diğerleri ise sur veya teras duvarı (Levha 122.1-3) ile kale içindeki basamaklı yapıdır (Levha 123-124).

Beçin Kalesi girişinin ön tarafındaki düzlükte, 15. yy.a tarihlenen çeşme yapısının alt kısmındaki kısmen kazılmış alanda antik döneme tarihlenebilecek bir yapı kompleksine ait kalıntılar (Levha 121.1-5) Arkaik 717 Akarca 1954, 85-86; Akarca 1959, 50-51, Nu.74. 718 Bizans devrinde Petsonia, Orta Çağ İtalyan kaynaklarında Pezona, eski Türk ve İslam

metinlerinde Barçın, daha yenilerinde ise Peçin olarak anılan yerleşimin bugünkü ismi Beçin’dir (Akarca 1954, 116; Rumscheid 1995, 85)

719 Akarca 1971, 25 vd.; Özgünel 1979, 18 vd. 720 Bean 1971, 51. 721 Akarca 1971, 24. 722 Bean 1971, 51; Cook 1960, 51; Cook 1961a, 99-100. 723 Akarca 1971, 30; Rumscheid 1996, 89: Su Roma devrinde aquaduct ve kanallar yardımıyla

Mylasa’ya taşınmış ama büyük oranda tarla sulamasında kullanılmıştır. 724 Beçin Prof. Dr. Rahmi Hüseyin Ünal başkanlığında kazılmaktadır. Kendisine alanda

yaptığım incelemelere izin vermesi sebebiyle çok teşekkür ederim. Beçin kazıları ile ilgili sonuçlar düzenli olarak Kazı Sonuçları Bildirilerinde yayınlanmaktadır.

Page 127: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

123

döneme ait bir çeşme yapısı olarak tanımlanmakla725 birlikte henüz bir çalışma gerçekleştirilmemiştir. Doğu kısımda basamaklı bir koridor, batıda ise kare planlı bir kuyu (?) ve çevirme duvarları incelenebilen yapının (Levha 121.1) mevcut görünümü işlevi konusunda fikir vermemektedir. Bununla birlikte muhtemelen Orta Çağ çeşme yapısının altında yer alması sebebiyle bir çeşme yapısı olarak tanımlanmasında uygunluk bulunabilir. Kalıntılarda tarihlendirme için kesin bir veri tespit edilmemekle birlikte koridor yan duvarlarındaki düzenli işçilik ve diğer kesimdeki küçük taşlarla oluşturulmuş düzenli duvar örgüsü Klasik dönem karakteristikleri göstermektedir726.

Beçin Kalesinin Milas’a bakan yamacında kısmen görülebilen sur veya teras duvarı (Levha 122.1-2) yerleşimdeki antik kalıntılardan bir diğeridir. Karia’nın pek çok yerleşiminde özellikle MÖ 4. yy. ilk yarısında727 tespit edilebilen teknikte (Levha 122.2) yapılmış olan duvar yaklaşık 100 m uzunlukta izlenebilmektedir. Kuzeydoğu bölümde yüzeyde ve ana kaya üzerindeki zorlukla seçilen izlerden başka yapılarla bağlantılı olabileceği anlaşılan duvarın (Levha 122.1) orta bölümünde de basamaklı bir giriş yapısının bulunması muhtemel gözükmektedir. Ancak mevcut görünümüyle detaylı bir tanımlama yapmak şu an için mümkün değildir. Ortaçağ kalesinin kuzey ve güney duvarlarının alt kesimlerinde de yer yer orijinal olabilecek duvar parçaları728 (Levha 122.3) görülmekle birlikte, bunların bir arada kullanılmış devşirme malzemeler olup olmadıkları anlaşılamamaktadır.

Rumscheid tarafından yapılan çalışmada Beçin’de Mylasa ovasını çevreleyen tahkimat sistemine ait bir kale bulunduğu önerilmekle729 birlikte, mevcut kalıntıların bir kale olarak tanımlanabilmesi için yeterli veri bulunmamaktadır. Bu nedenle Beçin’deki kalıntıların sur duvarından ziyade Pedersen730 tarafından daha önce belirtildiği gibi Maussolleion örneğine uygun bir teras düzenlemesine ait olması daha muhtemel gözükmektedir. Bu görüşe destek olabilecek bir diğer nokta da çeşme (?) kalıntıları (Levha 121.1-5) ile aşağıda tanımlanacak olan basamakların (Levha 123-124) duvar kalıntısıyla (Levha 122.1) aynı yönlendirmeye sahip oluşudur. Böylece, MÖ 4. yy. Hekatomnidler devri kent planlamacılığında görülen dikey planlama ve eksen düzenine uyumun731 Beçin’de tespit edilebilmesi mümkün olabilir. Ancak gerekli kazı çalışmaları öncesinde bu noktaya soru işareti ile bakılması gerekmektedir.

Beçin ortaçağ kalesinin iç kesiminde geçide uzanan patika yolun kenarında yer alan mavi damarlı Sodra mermerinden bloklar kullanılarak 725 Rumscheid 1997, 399; Rumscheid 1998, 169. 726 Kalıntılar üzerinde çalışma iznimiz bulunmamakla birlikte incelememiz için önem arz etmesi

sebebiyle kısaca bahsedilmesi tercih edilmiştir. İleriki dönemlerde kazı başkanlığının izniyle burada yapılacak çalışmalar sonucunda daha net tanımlama yapılması mümkün olabilecektir.

727 Pedersen 1991, 107; Mcnicoll 1997, 15 vd. 728 Rumscheid 1999a, 220, Abb.16-17. 729 Rumscheid 1999a, 206-222; Tahkimata sahip olmayan Mylasa antik kentinde savunmanın

Beçin, Kuyruklu kalesi, Hıdırlık, Sodra ve Beşiktaş tepesindeki kalelerden oluşmuş olduğu önerilmiştir. Daha önce de, Akarca (1971, 25) bu duvarın Mylasa savunma sisteminin parçası olan bir kaleye ait olduğunu belirtmiştir.

730 Pedersen 1991, 97 vd., Fig.111-112 731 Pedersen 1988b, 155-159; Pedersen 1991, 93 vd.

Page 128: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

124

yapılmış 6 adet basamaktan oluşan antik döneme ait bir kalıntı bulunmaktadır (Levha 123-124). Tepe üstü düzlüğüne uzanan bu basamaklar üstte düzlük seviyesinde son bulur. Alt kısımda (Levha 123.1-2) ise yoğun tahribata bağlı olarak başlangıç noktasının tespiti kolay değildir. Basamakların doğuda kalan bölümü kule duvarı altında kaldığı için düzlenerek duvara dâhil edilmiş olmalıdır. Kule duvarındaki antik blokların basamaklarla aynı seviyeyi koruması (Levha 123.1) ve ana kaya üzerindeki orijinal düzenlemeye ait olduğu anlaşılan blok yuvaları yardımıyla kule inşası sırasında basamakların oldukları yerde düzeltilerek sağlam bir temel duvarı oluşturulduğu söylenebilmektedir.

Basamakların batı kenarı da (Levha 123.2, 124.1) oldukça tahrip olmuştur. Altta kalan basamakların bazı blokları yerlerinden sökülmüşken en üstteki basamak orijinal yerini korumaktadır ve bu basamağın hizasında bir podyum bulunduğuna işaret eden yan destek duvarları (Levha 125.1) incelenebilmektedir. Bu duvarda cepheden görmekte olduğumuz en üst basamağın üst bölümünde bir basamak daha bulunduğuna işaret edebilecek bir blok sırası bulunmaktadır. Basamak bloğu ile aynı düzenlemeye sahip olan bu bloğun bir basamak sırasına mı yoksa üst yapı düzenlemesine mi ait olduğunu tespit etmek mümkün değildir. Bu nedenle daha önce de Akarca732 tarafından belirtildiği gibi (Levha 124.2) 6 adet basamak mevcut bulunduğunu söyleyebiliriz.

Her iki yandaki tahrip olmuş kısımlar ilave edildiğinde (Levha 123.1–2) basamakların toplam genişliği 16 m olarak hesaplanabilmektedir733. Basamak bloklarında standart bir genişlik bulunmamakla birlikte yükseklik ve derinlik ölçülerinin 40 cm ile aynı oluşu734 (Levha 124.1–2) düzenli bir planlama bulunduğuna işaret etmektedir. Basamaklar arasında batı alt bölüm, yan destek duvarı ve orta kısımda daha ince bloklardan oluşturulmuş diziler (Levha 123.1–2) bulunmakla birlikte bunların nasıl bir düzenlemenin parçası olduklarını tespit etmek mümkün olmamıştır. Tahrip olan kısımdan anlaşıldığına göre basamaklar altta büyük bloklarla desteklenmiş ve arada kalan boşluklar da küçük taşlarla doldurulmuştur (Levha 124.1, 125.1). Bu alt dolgu için sarı renkli kalker taşları kullanılmıştır735.

Basamaklar mavi damarlı Sodra mermerinden yapılmış olmakla birlikte bazı bloklar (Levha 123.1–2, 125.3) kahverengi renklidir736. Cinsi ve kökeni hakkında bilgi bulunmayan bu taştan yapılma antik blokların kale

732 Akarca 1971, 27. 733 Akarca (1971, 27) toplam genişliği 17.20 m, stylobate genişliğini ise 14.80 m olarak

hesaplamıştır. Ancak tarafımızdan yapılan ölçümlerde basamak genişliğinin 16 m civarında hesaplanabileceği tespit edilmiştir.

734 Blokların muhtemel depremlere bağlı olarak bazı kısımlarda yerlerinden oynamış olmaları dikkate alınmamıştır.

735 Akarca 1971, 27; Rumscheid 1997, 395: Aynı malzeme dolgu için Hisarbaşı terası ve Augustus-Roma Tapınağında da kullanılmıştır. Rumscheid tarafından teras ve tapınakta aynı dolgunun kullanılmış olması Augustus devrine işaret eden bir özellik olarak gösterilmekle birlikte bu tip yargıya ulaşmak mümkün gözükmemektedir.

736 Bu blokların karbonlaşmış bir görünüme sahip olması mermerdeki bir hastalık dolayısıyla dönüşüm geçirmiş oldukları olasılığını da akla getirmektedir. Ancak detaylı analizleri yapılmadan bu tip bir tanımlama mümkün değildir.

Page 129: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

125

duvarında farklı bölümlerde ve basamakların hemen üzerindeki sarnıç duvarında devşirme kullanılmış olması basamaklar haricinde de Beçin’de kullanım görmüş olduğunu göstermektedir. Basamaklar üzerinde yaklaşık orta kısımda iki sıra arayla yan yana yerleştirilmiş toplam 8 adet kahverengi blok bulunmaktadır. Diğer bloklarla tamamen aynı düzende yerleştirilmesi ve bir bölümünün kule duvarı altında kalması bu blokların orijinal düzenlemenin bir parçası olduklarına işaret etmektedir. Nasıl bir düzenleme bulunmuş olduğuna dair bir yorum yapılamamakla birlikte Arkaik dönemden itibaren yapıların farklı bölümlerinde koyu renkli blokların bezeme amaçlı kontrast oluşturmak için kullanılmış olması737 Beçin’deki uygulamanın bu tip bir amaç taşımış olabileceğine işaret etmektedir738.

Patika yol nedeniyle basamakların ön kısmının incelenememesi basamakların görülenden daha fazla olabileceğine işaret olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle ana kaya üzerindeki blok izlerinin (Levha 126.1–2) basamaklarla bağlantılı olabileceği anlaşılmaktadır. Böylece mevcut basamakların 40 cm olan yükseklikleri aşağıya doğru takip edildiğinde ana kaya üzerindeki izlerin bu yükseklikle uyum gösterdiği tespit edilebilmektedir. Sadece orta kesimde tespit edilebilen bu blok izleri sayesinde en azından orta kesimde 5 basamak daha bulunduğunu söyleyebilmek mümkündür (Levha 130). Kalenin tonoz ayağı kalıntısının hizasında en altta görülen blok parçaları da (Levha 123.2) bu basamaklardan ilkine ait olarak tanımlanabilir. Böylece, basamakların ön bölümünün kaleye uzanan yol için tahrip edilmiş olduğu ve kale inşası sırasında ana kaya dâhil olmak üzere bu bölümün patika oluşturacak şekilde doldurulmuş olduğu muhtemel gözükmektedir.

Basamaklardaki en ilginç bölüm kenarlardan yaklaşık 4 metre içerde simetrik olarak yerleştirilmiş profilli bloklardan oluşan iki dizidir (Levha 123.1-2, 127.1-2). Batı tarafta 4 (Levha 127.1) doğu tarafta ise 6 adet blok (Levha 127.2) in situ olarak korunmuştur. Blokların ölçüleri üstten alta doğru 1.10 m ile 75 cm arasında değişmekle birlikte, üst yüzeylerin ortasında yer alan yaklaşık 15 cm genişliğindeki yarım daire şekilli profillerin eksenleri sabittir (Levha 127.3-4). Bu profilin her iki yanında basamak yüzeyinden yaklaşık 8 cm yükseklik yaratan 20 cm genişliğinde bantlar yer almaktadır. En üstte yer alan ve muhtemelen üzerinde en az gezilmiş olan bloklarda bu bantların süslenmiş oldukları görülmektedir. Kazıma halinde yapılmış bu süsleme (Levha 127.3-4) bir İon başlığının volütlü cephesi şeklindedir. Aynı süsleme birkaç blokta daha ve özellikle bu kısımdan düşmüş olduğu anlaşılan, kale giriş kısmında duvar kenarında görülebilen bir profilli blokta da tespit edilmektedir. Bu nedenle, profilli blokların orijinal düzenlemenin bir parçası olması739 büyük olasılık olarak ortaya çıkmaktadır. Aynı şekilde bir bölümünün kule altında kalmış olmasıyla da kalenin inşası sırasında profilli blokların yerinde olduğu anlaşılmaktadır. Profilli blokların işlevini tespit

737 Antik mimaride koyu renkli blok kullanımıyla ilgili bk. Shoe 1949, 341 vd. 738 Karia bölgesinden kıyaslanabilir örnekler olarak Maussolleion’da mermer ve mavi

kireçtaşının birlikte cephede kullanılması (Pedersen 2001, 112), Halikarnassos Myndos geçidinde, Alabanda tiyatrosunda ve Herakleia Athena Tapınağında gnays duvarlar arasında tekil beyaz mermer blokların kullanılmış olması gösterilebilir.

739 Akarca 1971, 27; Bu blokların başka yapılardan alınarak burada kullandıklarını belirtmiştir.

Page 130: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

126

etmek çok kolay olmamakla birlikte, kenarlara eşit mesafede oluşları ve ortadaki profilli bölümün sabit bir eksen izleyişi planlı bir yapım olduğuna işaret eder. Paralel örneği bilinmemekle birlikte, orta kesimde 5 adet basamak daha bulunduğu dikkate alındığında bir yorumda bulunmak mümkün olabilmektedir. Selinus A Tapınağı (MÖ 500) ile Selinus Hera E Tapınağı (MÖ 465-450) planlarına bakıldığında basamakların sella duvarıyla paralel bir düzenleme içerisinde sadece orta bölümde daha fazla sayıda olduğu görülmektedir740. Her ne kadar böyle bir düzenlemenin arazi yapısıyla bağlantılı olabileceği düşünülse de Beçin’de kale inşa edilmeden önceki topografya bilinmediği için benzer bir durumun söz konusu olabileceği muhtemeldir. Mevcut veriler ışığında, profilli blokların muhtemelen yapı duvarlarına paralel uzanacak bir biçimde, orta bölümdeki toplam 11 basamağı iki yandan sınırlamış olduğu önerilebilmektedir (Levha 130).

Toprak kayması sayesinde açığa çıkan741 basamakların batı tarafında (Levha 125.1) görülen blokların muhtemelen yüzeyde görülebilir olan iki tanesinde blok yüzünün dekoratif amaçlı bir bezemeye sahip olduğu görülmektedir. “Marginally Drafted Masonry” olarak tanımlanan ve blok yüzünün kenarlarında düz bantlar oluşturularak ortada bir panel bırakıldığı bu teknik MÖ 2.bin itibariyle hem savunma hem de dinsel yapılarda kullanılmıştır742. Beçin örneği ile benzerlik taşıyan örnekler arasında MÖ 6. yy. ilk yarısından Sardeis Karnıyarık tepe krepis duvarları743, Ephesos Artemis Tapınağı744 ile MÖ 6. yy. ikinci yarısına ait Monodendri Poseidon altarı745 ve Pasargadae Tall-i Takht terası746 gösterilebilir. Bununla birlikte bu teknik uzun bir süre kullanılmıştır. MÖ 5. yy. Atina Propylaea747 ve MÖ 4. yy. Maussolleion748 teras duvarları aynı teknikte işlenmiş blokların kullanıldığı örneklerdir. Bu nedenle Beçin basamaklarında görülen duvar tekniği için sadece geniş bir tarih aralığı tespit edilebilmektedir.

Basamaklardaki bir diğer veri de orta kısımdaki bazı blokların üst cephesindeki görülür durumda kullanılmış kırlangıçkuyruğu kenet yuvalarıdır (Levha 125.2). Kenet yuvalarının doğu kesimde (Levha 127.2) sadece alta doğru uzanan bloklarda aynı hizada kullanılmış oluşu, bezeme amaçlı olmayıp yapısal bir işlev taşımış olabileceğine işaret etmektedir. Bu nedenle orijinal düzenlemeden daha çok sonraki dönemdeki bir tamiratla ilişkilendirilebilmesi olası gözükmektedir. Kenet tipi kesin bir tarih vermemekle749 birlikte paralel örneklere bakıldığında750 kırlangıçkuyruğu kenetlerin yüzeyde görünür şekilde

740 Mertens 1984, Bei.26.2,6, Abb.37, 192-3. 741 Akarca 1971, 26. 742 Pedersen 1991, 175-188. 743 Hanfmann 1972, Fig. 112; Ratté 1993, 6. 744 Hogart 1908, 261-264, Fig. 71; Nylander 1970, 89, Fig.28. 745 Gerkan 1915, 465-6, Abb. 10; Nylander 1970, Fig.27; Pedersen 1991, Fig.122. 746 Nylander 1970, 86, Fig.26; Pedersen 1991, Fig.123. 747 Bundgaard 1957, 96-7, Fig.23; Pedersen 1991, Fig. 126-134. 748 Pedersen 1991, Fig. 39. 749 Aynı dönemdeki zengin form çeşitliliği için bk. Nylander 1966, 143, Fig.6. 750 MÖ 6. yy. örnekleri olarak Didyma kutsal alanı yan basamakları (Schneider 1984, 331, Abb.

4-11, Taf. 61.2.), Samothrake Adak Salonu (Lehmann 1962, 19-20, Fig.15-16) ve Samothrake Hekate altarı (Lehmann 1951, 33, Lehmann 1962, 19-20) gösterilebilir.

Page 131: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

127

özellikle basamaklarda Arkaik dönemden itibaren kullanılmış olduğu tespit edilebilmektedir. Ancak bu uygulamanın Hekatomnidler dönemi yapılarında yoğun biçimde görülmesi751 olası tamiratın da bu dönemde yapılmış olabileceğine işaret etmektedir.

Blokların bazı yerlerde kaymalar göstermesine rağmen, kenet izlerinden anlaşıldığı üzere yan yana gelen blokların sırasının bozulmaması ve özellikle de profilli blokların eksenlerinin sabit oluşu (Levha 127.1-2) kalıntıların antik dönemden günümüze in situ olarak ulaşmış olduğunu göstermektedir. Basamakların orijinal olduğunu gösterebilecek en önemli veriler, kale duvarının en üst basamak sırası üzerinde, kulenin de basamakların güney bölümü üzerinde inşa edilmesi (Levha 123.1) ve basamakların ortasına yakın bir bölümünde de geçit tonoz ayaklarından birisinin yer almış olmasıdır (Levha 123.2). Bu durum en azından kalenin yapıldığı dönemden itibaren basamakların yer değiştirmemiş olduğunu göstermektedir. Basamakların günümüze çok fazla bozulmadan ulaşmasının muhtemelen en önemli nedeni, yokuş kenarında ve giriş kapısının ön tarafında yer almasıdır. Kaleye çıkan insanların oturarak dinlenmelerini sağlamaya yönelik bir işlev görmüş olabilirler. Özellikle blokların üzerindeki Bizans döneminden günümüze uzanan yazı ve kazımalar basamakların her zaman açıkta olduğuna bir işaret olarak kabul edilebilir.

Merdivenlerin hemen gerisinde sarnıç olarak tanımlanan bir geç dönem yapısının güney duvarı altında doğu ve batı köşelerde iki adet düz tonozlu oda bulunmaktadır (Levha 124.2, 128.3-6, 130). Odaların girişlerinin ön kısmında sarnıç tabanında yoğun olarak görülen antik bloklar (Levha 128.1-2) bu bölümde bir yapı kalıntısı bulunduğuna işaret etmekle birlikte sistemli bir kazı yapılmaksızın bu kalıntıların tanımlaması mümkün değildir752. Ancak basamaklarla aynı eksende uzanan duvarların varlığı basamaklarla bağlantılı olabileceklerine işaret etmektedir.

Duvar altında çok küçük açıklıktan geçilerek incelenebilen odalardan batıda yer alanına bugün girilememekle birlikte Akarca753 tarafından daha önce incelenmiş ve aynı teknik düzenlemeye sahip oldukları aktarılmıştır. Doğuda yer alan oda ise (Levha 128.3-6, 129.1) diğerine kıyasla daha iyi incelenebilir durumdadır754. Akarca755 tarafından yapılmış planı (Levha 124.2) sayesinde konumu tespit edilebilen odalar sarnıç duvarının hemen altında başlar ve gerisindeki sur duvarı altında devam ederek basamaklardan hemen önce bitmektedir. Aynı eksende olmayan odalardan batıdaki diğerine göre 50 cm kuzeyde yer almaktadır (Levha 124.2, 130). Aynı planlamaya sahip olan odaların ölçüleri de yaklaşık aynıdır. Doğudaki oda 2.63 x 4.26 m, batıdaki

751 Pedersen 2001, 114-5. 752 Tamamen defineciler tarafından açığa çıkartılmış olan bloklar oldukça dağınık biçimde

bulunmaktadır. Defineciler tarafından bu bloklar oldukça tahrip edilmiştir ve yeni kazma izlerinden anlaşıldığı kadarıyla da tahribat halen devam etmektedir.

753 Akarca 1971, 26. 754 Odanın incelenmesi yine definecilerin yapmış oldukları kazılar aracılığıyla mümkün

olmaktadır. Kısmen iç kısmı kazılmış olan odadaki duvarlarda metal detektörleriyle yapılan tahribatın yoğunluğu, bloklar kırılarak açığa çıkartılmış olan kenetlerden anlaşılmaktadır.

755 Akarca 1971, 26, Lev. XXXI.

Page 132: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

128

oda ise 2.80 x 4.20 m ölçülerine sahiptir. Oda tavanları 44 x 46 cm ölçülü 3 adet taş kiriş tarafından taşınan 10 cm kalınlığındaki taş plakalarla kaplanmıştır (Levha 128.3-4, 129.1). Doğuda yer alan odanın tavanı üstüne atılan veya düşen büyük friz bloğu nedeniyle kırılmış ve içi molozla dolmuş durumdadır (Levha 128.3, 129.1). Odanın şu anki ölçülebilen yüksekliği 1 m civarındadır ve tam yüksekliği tespit edilememektedir. Odanın kuzey duvarında defineciler tarafından bir bloğun kırılarak çıkartılmış olması duvar yapısının incelenmesine olanak sağlar (Levha 128.5). Bu kısımdan anlaşıldığına göre duvar tek bloktan oluşan bir örgü sistemine sahiptir. Yaklaşık 40 cm kalınlıktaki duvarın gerisinde harçlı moloz kalıntıları görülmesi, üstteki yapı inşa edilirken bu odanın varlığının bilindiğini göstermesi açısından önemlidir. Blokların defineciler tarafından kırılan bölümlerinden (Levha 128.5-6) anlaşıldığı üzere bloklar birbirine kurşunla sıkıştırılmış basit kenetlerle bağlanmışlardır. Yan duvar yüzeyleri oldukça iyi düzenlenmişlerdir ve blokların birleşim köşeleri şevli yapılmıştır (Levha 128.6).

Odaların basamakların hemen gerisinde yer almaları ve kuzeyinde antik duvar kalıntıları bulunması nedeniyle ilk akla gelen bir temel düzenlemesinin parçaları olabilecekleridir. Akarca da aynı şekilde bu odaların arazideki düzensizliği kapatmak üzere inşa edilmiş olabileceklerini belirtmiştir756. Basamakların yamaçta yer aldığı göz önünde tutulduğunda ve gerisinde büyük bir yapının bulunduğu varsayıldığında, bu odaların basamakların üstüne binen yükü dengelemekte oldukça faydalı bir işlevi olabileceği anlaşılmaktadır. Arazide bozukluk olduğunda temel odaları yapılması antik dönemde yaygın olarak kullanılan bir tekniktir757. Bununla birlikte bu teknik genellikle ekonomik kazanç sağlamaya yöneliktir ve içleri toprak veya taş ile doldurularak düzenli bir altyapı oluşturulmuş olur. Tapınağın görünmeyen bir bölümünde bu kadar kaliteli duvarlara sahip temel odaları bulunması şimdilik kanıtlanamayacak bir düşünce olarak ortaya çıkmaktadır. Ayrıca, Akarca tarafından düşünüldüğü gibi odaların yapının temel düzenlemesine ait olduğu kabul edilirse, pronaosun ön tarafında basamakların hemen gerisinde yer almış olmaları gerekir. Ancak, bu durumda Akarca758 tarafından peripteral olabileceği belirtilen tapınağın sütunlarının 10 cm kalınlığındaki tavan kaplamaları tarafından taşınmış olması mümkün gözükmemektedir.

Bu odaların işlevi konusunda ortaya sürülebilecek bir diğer olasılık basamaklardan bağımsız mezar yapıları olabilecekleridir. Milas’ta ortaokul yakınında759 ve Sodra Dağı eteğinde Damlacık’ta760 (Levha 129.2,4) açığa çıkmış iki oda mezar, Alabanda antik kentinden bir diğer oda mezar761 (Levha 129.3) ile Beçin Platosundaki Armutçuk ve Dirvalanı’da tespit edilmiş oda

756 Akarca 1971, 26. 757 En erken örnekler olarak Delphi Apollon (Durm 1910, Abb.85, 113) ve Milet Athena

Tapınakları (Gerkan 1915, 54 vd.) sayılabilir. 758 Akarca 1971, 28. 759 Akarca 1952, 368, Lev. 75-76, 79-80. 760 Akarca 1952, 371-2, Lev. 78, 81. 761 Akarca 1952, 372-3, Lev. 80,82

Page 133: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

129

mezarlar762 kirişli tavanlar ve genel planlamasıyla Beçin odalarıyla büyük benzerlik göstermektedir. Beçin odalarının sadece üst bölümlerinin görülebiliyor oluşu nedeniyle, alt kısımlarında mezar yatağı veya giriş kapısı bulunup bulunmadığını anlamak mümkün değildir. Bununla birlikte iki odanın aynı hizada olmayışı ve birbirlerine göre küçük ölçü farklılıkları göstermeleri bağımsız mezar yapıları olma ihtimallerini güçlendirmektedir. Bu mezar yapılarından sadece Milas’ta ortaokul yakınında açığa çıkmış olan mezar tarihlenebilmiştir. Mezarda ele geçen malzemeler MÖ 4. yy. son çeyreği ile 2. yy. ortalarına değin süren bir kullanım olduğunu göstermiştir763. Milas Damlacık, Alabanda ve Beçin mezar odaları, buluntu vermemekle birlikte yapım tekniği yardımıyla Akarca tarafından aynı döneme MÖ 4. yy.a tarihlendirilmiştir764.

Her ne kadar mezar örnekleri işlev için büyük bir olasılık gösterseler de sadece bu benzerlik Beçin’deki odaların da mezar olarak kullanılmış olduklarının söylenilmesine olanak vermemektedir765. Çünkü kullanılan yapım tekniğinin hem mezar hem de temeli desteklemek için inşa edilmiş odalar için aynı olması mantıksız değildir. Yine bir diğer nokta da mezarların daha sonradan temel odasına dönüştürülmesi ya da temel odasının daha sonradan mezar olarak kullanılmış olmasıdır. Bu nedenle kazı yapılmaksızın işlev konusunda kesin bir yargıya varılması mümkün gözükmemektedir.

Beçin oda duvarlarında tarih verebilecek tek unsur blokların şevli kenarlara sahip oluşudur. (Levha 128.4,6) Blokların kenarlarının hafif eğimli yapılması antik dönemde çok yaygın olarak görülmekte ve yerleştirilme sırasında blokların sivri kenarlarının parçalanmasını önlemeye yönelik bir amaç taşımaktadır766. Milas’taki mezar odalarının duvarlarında da kullanılan767 bu tekniğin en erken örnekleri Sardeis Karnıyarıktepe tümülüsü krepis duvarı768 ve Ephesos Artemis Tapınağı D evresine ait sella duvarlarıdır769. Bu duvar tekniklerinin Fenikeli taş ustaları aracılığıyla ilk olarak Sardeis’te kullanıldığı ve Ephesos gibi Lydia egemenliğindeki dışa açık kentler aracılığıyla Hellen dünyasına yayılmış olduğu düşünülmektedir770. Bu noktada, açığa çıkarılan seramik buluntuların gösterdiği üzere erken dönemlerden itibaren Hellen dünyası ile ilişki içinde olan ve yine tarihsel olarak Lydia ile bağlantısı bulunan771 Mylasa ve çevresinin, bu tekniklerin kullanılarak Hellen dünyasına aktarıldığı yerleşimlerden birisi olması muhtemeldir. Beçin odalarındaki duvar tekniklerinin, her ne kadar uzun süreli 762 Akarca 1971, 34-6, Res. 21 ve 32. 763 Akarca 1952, 375-398 764 Akarca 1952, 367 765 Bununla birlikte tarafımızdan yapılan yeni bir ziyarette zorlukla geçilebilen bir açıklıktan

sürünerek ilerlendiğinde mezar kapılarında karşılaşılan tarzda dış kenarlarda kapatma bloğunun dayanmış olabileceği şevler tespit edilmiştir. Bu tespit mezar olduğu konusunda olasılığı artırmakla birlikte kapsamlı bir kazı yapılmaksızın daha kesin bir yargıya ulaşılması mümkün gözükmemektedir. Bk.: Henry 2009, 135-137.

766 Hodge 1975, 333-347. 767 Akarca 1952, Lev. 31. 768 Hanfmann 1972, Fig. 112. 769 Hogart 1908, 256-8, Fig. 68. 770 Ratté 1993, 11. 771 Bean 1971, 31; Pedley 1974, 96-99; Bengisu 1994, 35 vd.; Bengisu 1996, 3 vd.

Page 134: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

130

bir kullanım görmüş olsa da, erken dönem örnekleriyle kıyaslanabilirliği ve Milas’taki mezar yapılarıyla gösterdiği benzerlik, en azından bu odalar için bir tarih sınırı belirlenmesine olanak sağlamaktadır. Böylece, Beçin odalarının MÖ 6. yy. ortalarından başlayarak MÖ 4. yy. sonuna kadar olan bir dönem içinde inşa edilmiş olabileceği söylenebilmektedir.

Birbirleriyle bağlantılı olabileceğine yukarda değinilen duvar (Levha 135.1-3), çeşme (?) (Levha 134.1-5) ve basamak kalıntılarının (Levha 136.1-2) kesin tarihlendirme için yeterli veri sunmadıkları görülmektedir. Bununla birlikte teknik detaylar ve genel görünüm her üç yapı için de MÖ 4. yy. ve öncesinin kabul edilebilir olduğuna işaret etmektedir. Yapıların tanımlamaları ve birbirleriyle olan bağlantıları ise detaylı kazı çalışmaları gerçekleştirilmeksizin cevaplanamayacak noktalardır.

Yukarıda değinildiği gibi tapınak olarak önerilmesi oldukça eskiye dayanan antik basamaklar Akarca772 tarafından yapılan çalışmalarda da tapınak podyumuna ait olarak tanımlanmıştır. Basamakların batı kenarında görülen destek duvarı sterobate blokları, arazideki düzensizliği kapatmak amacıyla inşa edilmiş olabilecekleri belirtilen odaların kuzey tarafındaki duvar kalıntıları da temel düzenlemesi olarak tanımlanmıştır. Burada bulunan mermer bloklardan birisinin ise stylobate bloğu olabileceği belirtilmiştir. Ayrıca devşirme bloklardan bazıları orthastad blokları olarak tanımlanmıştır. Son yıllarda Rumscheid773 tarafından yapılan çalışmalarda ise bu kalıntılar iki iç tonozu bulunan Arkaik döneme ait olabilecek basamaklı bir yapı olarak tanımlanmıştır.

Tarafımızdan yapılan değerlendirmelerde öncelikle basamaklar ve gerisindeki odaların (Levha 130) Arkaik dönem ve sonrasına ait olabilecek in situ kalıntılar olduğu tespit edilmiştir. Basamaklarda profilli bloklar ve renkli taşların kullanılması ünik özelliklerdir ve yapı planında da bazı ünik özelliklerin beklenebileceğine işaret etmektedirler. Ancak kesin bir yargı mümkün değildir. Basamakların 16 m genişliği ile in antis planlı bir yapı için oldukça geniş oldukları görülmektedir, bununla birlikte odaların varlığı Akarca tarafından önerilen peripteral planı kısıtlayan bir unsurdur. Basamaklar için yükü dengelemekte önemli bir rol oynamış olması muhtemel odaların 10 cm kalınlığındaki tavan kaplamaları peripteral sütun dizisinin taşınması için uygun gözükmemektedir.

Yapılan değerlendirmeler basamakların işlevi için iki olasılık daha bulunabileceğini göstermektedir. Bunlardan ilki basamakların konumu ve arazi topografyasına bakıldığında ortaya çıkmaktadır ve kalıntıların bir yapı podyumundan ziyade bir giriş yapısına daha uygun oldukları görülmektedir. Geride daha düz ve açık bir alan bulunurken tepe üstü düzlüğünün kıyısında güneye bakan bir tapınak yapılması olası gözükmemektedir. Bu nedenle bu alanda bir tapınak yapısı bulunduğu düşünülürse mevcut kalıntıların tapınak temenosuna girişi sağlayan bir giriş yapısıyla bağdaştırılması daha olasıdır. Bir diğer işlev olasılığı ise geride yer alan odaların mezar yapılarıyla göstermiş olduğu benzerlikten ortaya çıkmaktadır. Bu da basamakların 772 Akarca 1954, 116, Lev.30-31; Akarca 1971, 26-27, Lev.16-20, 31. 773 Rumscheid 1995, 87

Page 135: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

131

Nereidler anıtı774 ya da Limyra heroonu775 tarzında anıtsal bir mezar yapısına ait olabilecekleri ihtimalidir. Yamaç kenarında yer alması ve profilli bloklar gibi ünik bezeme unsurlarının bulunuşu bu olasılığı güçlendirmektedir.

Milas Hisarbaşı Terası :

Hisarbaşı terası (Levha 131.1-2) ortasında yer alan podyumdaki Korinth sütun başlığı (Levha 131.2) Boysal776 tarafından MÖ 2. yy.a tarihlenmiş olmakla birlikte, üzerindeki adama yazıtı yardımıyla Menandros’a ait heykeli taşıyan bir onur sütunu olduğu anlaşılmış ve Augustus devrine tarihlendirilmiştir777. Hisarbaşı teras duvarları ve ortasında yer alan podyumun tarihlendirilmesi için yeterli kriter bulunmamakla birlikte Pedersen778 tarafından teras duvarları için Hekatomnidler devri önerilmiştir. Voigtländer779 tarafından podyum üzerinde yapılan çalışmalarda ise tarih olarak kesin bir sonuca ulaşılamamakla birlikte mimari sıralamada MÖ 4. yy. Labraunda ve Halikarnassos yapıları ile Hellenistik dönem Stratonikeia ve Lagina yapıları arasında yer aldığı önerilmiştir. Rumscheid780 tarafından yapılan incelemelerde ise podyum ve terasın kesin olmamakla birlikte Augustus dönemine tarihlendirilebileceği önerilmiştir. Bununla birlikte podyum duvar bitimine ait olarak tanımlanan profilli blokların (Levha 131.6-9) MÖ 4. yy. ve Augustus dönemlerinde aynı forma sahip olmaları kesin bir tarihlendirme yapılmasını engellemektedir781. Hisarbaşı terası her ne kadar daha önceden tapınak podyumu olarak tanımlanmış782 olsa da yapılan çalışmalarda mevcut kalıntıların tam olarak tanımlanmasının mümkün olmadığı tespit edilmiştir. Podyumda adak yazıtı yardımıyla tarihlenen Korinth başlıklı sütundan başka sütun izi bulunmayışı783 ve Rumscheid tarafından da belirtildiği gibi Augustus-Roma Tapınağında görülen sarı renkli kalkerin dolgu olarak kullanılmış olması784 bu podyumun Augustus devrinde bir adak kompleksi olarak düzenlenmiş olabileceğine işaret olarak kabul edilebilir. Bununla birlikte, arazide yapılan incelemelerde teras üzerinde ve çevresinde İon mimari elemanlarına ait parçaların tespit edilebildiği görülmüştür. Civarda tespit edilen büyük boyutlu İon sütun başlığına veya başlıklarına ait iki adet içbükey volüt parçası (Levha 131.3-4), torus ile birlikte işlenmiş sütun tamburları (Levha 131.10) ve oldukça tahrip olmuş İon kymationlu küçük bir taç bloğu parçası (Levha 131.5) terasın mevcut görünümünden farklı olabileceğine işaret etmektedir. Ancak bu elemanların Rumscheid tarafından

774 Krischen 1923, 69 vd. Abb.1 vd. 775 Borchhardt 1999, 45 vd., Lev.16. 776 Boysal 1957, 130, Lev.XVII. 777 Blümel 1987, 152, Nu.402; Voigtländer 1991, 251; Rumscheid 1994, 32 vd, Kat.Nu.173,

Taf.109.1-2; Rumscheid 1996, 130; Rumscheid 1999b, 54-55. 778 Pedersen 1991, 105, Fig.107-108. 779 Voigtländer 1991, 246 vd. 780 Rumscheid 1996, 130-132. 781 Rumscheid 1996, 130, Abb.3-4. 782 Robert 1953, 412-413; Akarca 1954, 85-86; Akarca 1971, 28. 783 Voigtländer 1991, 249-251; Rumscheid 1996, 132. Bununla birlikte teras üzerinde ve

çevresinde çok sayıda Korinth sütun başlığı bulunmaktadır. Bu başlıkların kapsamlı olarak değerlendirilip terasla bağlantısının incelenmesi gerekmektedir.

784 Rumscheid 1996, 132; Rumscheid 2004, 131 vd.

Page 136: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

132

yayınlanan duvar kaidesi bloğu785 (Levha 131.6) ile aynı biçimde MÖ 4. yy. veya Augustus devrine tarihlenebilirliği kesin bir yargıyı engellemektedir786.

Tüm bu değerlendirmeler ışığında Herodotos’un bahsettiği Arkaik döneme ait Zeus Karios Tapınağına ilişkin Hisarbaşı terasında herhangi bir veri tespit edilemediği net olarak söylenebilmektedir. Ayrıca yukarıda belirtildiği gibi Strabon’un Mylasa içinde yer alan bir tapınağı görmemiş olması bizce olasılık dışındadır. Bu nedenlerden dolayı mevcut veriler yardımıyla Zeus Karios Tapınağının Milas Hisarbaşı terasında aranabileceği önerisinin desteklenemeyeceği anlaşılmaktadır787.

Mimari Elamanlar :

Beçin’de tespit edilen mimari elemanlardan (Levha 132) MÖ 500-480 arasına tarihlendirilebilen İon başlıklarından (İB.1-3) 1 ve 2 numaralılar (Levha 33-37, 132) yukarda değinildiği gibi birbirinin aynısı olup muhtemelen aynı başlığın farklı cephelerine ya da aynı yapıya aittirler. 3 numaralı başlık (Levha 39-40, 132) ise aynı yerden bulunmasına rağmen dışbükey formu ve polster bantlarının düz bitişi ile diğerlerinden farklılık göstermektedir. Bununla birlikte aynı tarih aralığına verilebilmeleri, ölçülerinin uyum göstermesi, polster bantlarının çifte bant olarak düzenlenişi ve ekhinus kymationlarının formu (Levha 40.2-4) her üç başlığın birbirleriyle bağlantılı olduğuna ve muhtemelen aynı yapıya ait olduklarına işaret eden unsurlardır. Arkaik dönem içerisinde içbükey ve dışbükey düzenlemeye sahip farklı başlıkların aynı yapıda kullanılmış olduğuna dair kesin bir örnek bulunmamakla birlikte bir tarafında içbükey, diğer tarafında dışbükey düzenlemenin bulunduğu İon başlığı örneklerinin sayısı oldukça fazladır788. Bu örnekler ışığında aynı yapıya ait başlıkların da farklı düzenlenmiş olabileceği kabul edilebilir. Bu nedenle 3 numaralı başlığın dışbükey düzenlenmiş olmasına rağmen 1 ve 2 numaralı başlıklar ile aynı yapıdan olması mümkün gözükmektedir. Başlık boyutlarına bakıldığında pek çok

785 Rumscheid 1996, 130, Abb.3-4. 786 Mimari elemanların MÖ 4. yy.a tarihlenmeleri durumunda Beçin’deki tapınağın

Hekatomnidler devrinde Milas Hisarbaşı terasında yeniden inşa edilmiş olabileceği olasılığı akla gelmektedir. Ancak antik dönemde tapınakların yer değiştirmeden aynı yerinde veya hemen yakınında yeni evresinin inşa edilmesine pek çok örnek verilebilmekle birlikte tapınağın yerinin değiştirilmiş olması oldukça nadir görülen bir durumdur. Yer değiştirmeye verilebilecek tek örnek olarak MÖ 440-436 yıllarına tarihlenen Ares Tapınağı ve altarının Augustus devrinde başka bir yerden (muhtemelen Akropolden) alınarak Agorada yeniden kurulması tespit edilmektedir. (bk. Dinsmoor 1943, 383-384.; Travlos 1971, 104)

787 Son yıllarda Rumscheid tarafından Hisarbaşı terasındaki yapıların Maussollos döneminde yapımın abaşlanılan ancak inşası yarım kalmış bir mezar yapısı olduğu önerilmiştir. Baskıda olan bu yayın çıktığında bu öneri daha iyi anlaşılabilecektir.

788 Attika-Oropos Sykamion başlığı (MÖ 550) (Meritt 1996, 122 vd., Pl.34-35), Pheia’da bulunmuş Olympia Müzesinden bir başlık (MÖ 525-500) (Kirchhoff 1988, 38, Kat.25; Gruben 1997, 370, Abb.52), Atina-Jeraka başlığı (MÖ 6. yy. sonu) (Möbius 1927, 167 vd., Taf.27), Kavalla-Neapolis Athenaion başlıkları (MÖ 500-480) (Bakalakis 1936, 9 vd., Eik.10 vd.), Polonya Warşova’da tespit edilen Delos (?) kökenli başlık (MÖ 500-470) (Mikocki 1986, 138-143, Fig.1-9; Gruben 1997, 369 vd., Abb.51), Euboia-Eretria’da bulunmuş başlık (MÖ 475-450) (Kallipolitis 1963, 121-7, Exed.7, P.162b; Kirchhoff 1988, Kat.39) ve Ephesos’tan MÖ 5. yy. ikinci yarısına veya MÖ 4. yy. sonlarına tarihlenen başlık grubu (Gruben 1963, n.168; Alzinger 1978, 514; Bammer 1968a, 1 vd.) gösterilebilir.

Page 137: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

133

örnekle789 kıyaslanabilir olduğu ve boyuta bakarak bir yapıya mı yoksa adak sütununa790 mı ait olduğunun tespit edilemeyeceği görülmektedir.

Beçin’de tespit edilen bir diğer ünik mimari eleman yukarıda kapsamlı bir şekilde değerlendirilen aslan protomlu arşitrav bloğudur (A.1-2) (Levha 63-64, 133.1). Yukarıda değinildiği gibi arşitrav parçalarından bir tanesi duvar içine girmiş olduğuna işaret edecek şekilde soket bitimine sahiptir. Diğer parça ise yan cephesinde başka bir blokla kesişmiş olduğuna işaret eden anathyrose ve dar cephesinde aslan başı protomu taşımaktadır. Mevcut görünümüyle mimari elemanların birbirlerine ait oldukları ve arşitrav bloğu olarak tanımlanabilecekleri yukarıda değerlendirilmiştir. Faskiaların kenarında yer alan anathyrose düzenlemesi ve aslan kabartmasının görünür durumda yerleştirilmiş olması gerektiği için arşitrav bloğunun yapıda bulunabileceği konum olarak sadece ön veya arka cephenin sağ köşesi tespit edilebilmektedir (Levha 133.1). Bu şekilde, faskialar içte görünürken, aslan başının arşitrav dışından görülebilir olduğu ve arşitravın diğer ucunun ise duvar içinde yer aldığı söylenebilmektedir. Tam benzeri bilinmeyen bu uygulamanın en yakın paraleli olarak791 Gerga’dan mezar ya da çeşme yapısı olarak tanımlanan iki tane küçük yapı792 gösterilebilmektedir. Bununla birlikte Gerga örneğinde aslan başlarının anta bitimi olarak kullanılmış olması ve yapının anıtsal olmayışı Beçin örneğinin nasıl bir yapıya ait olabileceğinin tespitini engellemektedir.

Beçin’de tespit edilen ve yan yana yerleştirilebilmeleri sayesinde friz blokları olarak tanımladığımız 4 adet blok (F.1.1-4) (Levha 68.1, 132) yukarıda kapsamlı olarak incelenmiştir. Ölçülerinin birbiriyle uyum göstermesi ve özellikle de İon kymationu formlarının aynı oluşu aynı yapıya ait olduklarına işaret eden unsurlardır. Bloklardaki anathyrose düzenlemeleri ve kenet yuvaları ise bunların dik bir şekilde yan yana dizilmiş olduklarına işaret etmektedir. Diğerlerine göre daha ince olan 2 numaralı bloğun ise arkasına yerleştirilmiş başka bir blokla diğerleriyle aynı kalınlığa getirilmiş olması muhtemeldir. Yukarıda ayrıntılı bir şekilde değerlendirildiği gibi blokların ya duvar tacı ya da bezemesiz yapı frizi olabilecekleri önerilebilmektedir. Blokların yukarda değerlendirilen arşitrav bloğu ile yaklaşık aynı yükseklikte oluşu normal friz olmaları ihtimalini güçlendirmekle birlikte mevcut verilerle daha kesin bir tanımlama yapılabilmesi olası değildir.

789 Samos B Tapınağı başlığı (Alzinger 1972, Abb.4), Sounion Athena Tapınağı (Orlandos

1975, Pl.35-36; Meritt 1996, Fig.25), Delphi Atinalılar Stoası (Alzinger 1972, Abb.32) ve Larisa’dan bir başlık (Alzinger 1972, Abb.12) boyut olarak kıyaslanabilir örneklerdir. Diğer İon başlıklarıyla boyut karşılaştırması için bk. Theodorescu 1980, Planche 1.

790 Koenigs (1980, 83, n.39) tarafından Milas Müzesindeki başlığın muhtemelen bir adak sütununa ait olduğu belirtilmiştir.

791 Gerga yapılarını yayına hazırlayan W. Held tarafından Beçin örneği için önerdiğimiz konumun uygun olduğu belirtilmiş ve sadece bir tanesinin resmi yayınlanmış olan Gerga yapılarıyla olan bu benzerlik tarafımıza iletilmiştir. Kendisine teşekkür borçluyuz.

792 Gerga’da tespit edilen aynı biçimde kullanıma sahip olan yapılardan bir tanesi daha önce (Bean 1969, 180-181, Pl.XXIIb; Bean 1971, 205-6, Pl.60; Held 1996, 63, Abb.8.) tanıtılmış olmakla birlikte yerleşimdeki kalıntıların kapsamlı incelemeleri Held tarafından yayına hazırlanmaktadır.

Page 138: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

134

Bu mimari elemanların haricinde daha önce değinildiği gibi Beçin Kalesi duvarlarında çok sayıda mermer yapı bloğu kullanılmıştır. İlerdeki çalışmalarda bu antik blokların dokümantasyonu yapıldığında mimari elemanlarla bağdaştırılabilecek çok sayıda örneğin tespit edileceği anlaşılmaktadır. Akarca793 tarafından yapılan çalışmalarda kale girişi civarında bulunan 4 adet tek tarafı işlenilmiş bloğun, tapınağa ait orthastad blokları olarak tanımlanmış olması da bu tespite örnek gösterilebilir.

Beçin’de bir kült yapısı bulunduğuna dair en kesin veri794 Beçin’de açığa çıkartılmış olan bir altar parçasıdır795. Dikdörtgen biçimli monolitik bir altarın sol üst köşesine ait olan parça796 (Levha 133.2-4) 48 cm yükseklik ve 53 cm genişliğe sahiptir. İçbükey düzenlemeli köşe volütlerinin birleşiminde aşağı doğru yönlendirilmiş üç yapraklı bir palmet ve alt birleşimlerinde sadece çanak kısımları damla biçiminde işlenilmiş köşe palmetleri bulunur. Altarın daha iyi korunmuş olan cephesinde volüt köşesinde yer alan 5 yapraklı palmetin alt kısmı görülebilmektedir. Dişli tarakla kabaca işlenilmiş olan altar gövdesi yumurta-ok ve inci-makara dizilerinden oluşan bir taç düzenlemesine sahiptir. Resimden görülebildiği kadarıyla uzun bir forma sahip olan yumurtaların en yakın paralelleri olarak MÖ 400 civarına tarihlendirilen Ksanthos Nereidler Anıtı797, MÖ 4. yy. ortalarına tarihlendirilen Ephesos Artemis Tapınağı798, Labraunda Andron B799, Halikarnassos Maussolleion800, Labraunda Zeus Tapınağı801 ve Priene Athena Tapınağı802 yumurta dizisi bezemeleri gösterilebilir.

Altar parçasını Beçin’de tespit eden Akarca803 tarafından bu parçanın Beçin’deki tapınağın sunağına ait olabileceği belirtilmiş ve İon kymationu formuyla da MÖ 4. yy.a tarihlenmiştir. Koenigs804 tarafından da Beçin’deki olası tapınağa ait olarak tanımlanmış olan monolitik altarın genişliğinin 1.5 m civarında olabileceği belirtilmiştir. Bununla birlikte tarih olarak MÖ 5. yy. ortalarından hemen sonrası önerilmiştir. Ancak, karşılaştırma örneği olarak Milet Athena Tapınağına ait olarak tanımlanan kymation örneklerinin kullanmış olması tarihlemede bir hata bulunabileceğine işaret etmektedir. Resimden incelenebildiği kadarıyla Beçin ve Milet örneklerinin form olarak kıyaslanması mümkün değildir. Kymation formunun Nereidler anıtı ve Hekatomnid devri yapılarıyla kıyaslanabilirliği tarih olarak MÖ 5. yy. sonu ile

793 Akarca 1971, 27. 794 Daha önce (Baran 2004, 27, Res.29) Beçin ile bağlantılı olabileceğini belirttiğimiz Milas

müzesinden bir yuvarlak altarın Akbük (Teikhoussa) kökenli olabileceği Mylasa surveyini yürüten Rumscheid tarafından görüşmelerimizde belirtilmiştir. Bu nedenle değerlendirme dışı tutulmuştur.

795 Akarca 1971, 29, Res. 20: 796 Milas Müzesinde ve Milas çevresinde yapılan incelemelerde maalesef altar parçası tespit

edilememiştir ve şu an nerede olduğu bilinmemektedir. 797 Krischen 1923, 69 vd., Taf.8. 798 Bammer 1972a, 30-33, Abb.33-37. 799 Hellström 1994, 41-42, Fig.12-13; Hellström 1997, 109, Fig.197-198. 800 Rumscheid 1994, Kat.64, Taf.46-48. 801 Rumscheid 1994, Kat.115, Taf.64. 802 Koenigs 1983, 134 vd., Taf.32; Rumscheid 1994, Kat.293, Taf.150-156. 803 Akarca 1971, 29. 804 Koenigs 1980, 82-3, Taf. 38.1-3.

Page 139: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

135

4. yy. ortası arasına işaret etmektedir. Alanda ele geçmiş mimari elemanlara göre tarih farklılığı göstermesi muhtemelen altarlarda farklı evrelere ait tamiratların görülmesiyle805 bağlantılıdır. Bu da olası yapının MÖ 4. yy. ilk yarısında da var olduğuna delil olarak gösterilebilir.

Milas’ta daha önce görülerek yayınlanmış ancak şu an nerede oldukları bilinmeyen 3 adet altar köşe volütü806 (Levha 133.5-7) MÖ 5. yy. sonlarına tarihlendirilmiştir. Beçin ile bağlantısı hakkında bilgi bulunmamakla birlikte bu olasılığa değinmekte fayda vardır.

Beçin Kalesinin güneybatı ön surunda devşirme yapı malzemesi olarak kullanılmış bir aslan heykeli (Levha 134.1-2) kale duvarında oldukça yüksekte yer alması sebebiyle ancak resim üzerinden incelenebilmektedir. Heykelin oldukça uzun bir süredir dış etkenlere maruz kalmasına rağmen muhtemelen sert yapıdaki mavi damarlı Sodra mermerinden yapılmış olması nedeniyle aşınma sadece yele düzenlemesinde görülür. Baş ve ön ayakları kırık olan aslanın boyundan gerisi duvar içinde yer almaktadır. Sadece ön gövde kısmı incelenebilmekle birlikte kırık olan bacakların bükük biçimde öne doğru uzatılmış olduğu muhtemeldir ve büyük olasılıkla Bodrum Kalesi İngiliz Kulesi duvarındaki MÖ 525-500 arasına tarihlenen bir aslan heykeli807 (Levha 114.2) ile aynı duruşa sahiptir. Aslan heykelinde tarih verebilecek tek unsur olarak yele biçimlendirişi kullanılabilmektedir. Basitçe belirtilmiş dalgalardan oluşan yele düzenlemesinin en yakın paralelleri olarak Didyma’dan MÖ 6. yy. ikinci yarısına tarihlenen bir aslan heykeli parçası808 (Levha 134.4) ile Knidos’tan MÖ 500 civarına tarihlenen bir aslan heykeli809 (Levha 134.3) gösterilebilir. Bu örneklerle kıyaslandığında daha keskin hatlar görülüşü ise Beçin aslanının sert bir mermer olan yerel Sodra mermerinden yapılması ile açıklanabilir. Böylece aslan heykelini MÖ 6. yy. son çeyreğine tarihleyebilmek mümkündür.

Aslan heykelleri genellikle mezar yapıları ile bağdaştırılmakla810 birlikte Beçin örneğinin farklı bir işlev taşımış olabileceği muhtemeldir. Beçin’de ünik bir biçimlendirmeyle aslan bitimine sahip arşitrav bloğunun da (A.1-2) (Levha 63-64, 132) bulunduğu dikkate alındığında Arkaik dönem Mylasa’sı için aslan figürünün özel bir yer taşımış olabileceği akla gelmektedir. Bu noktada Mylasa’nın geç Arkaik dönemden Hekatomnos idaresi sonuna değin sikkelerinde811 aslanların kullanılmış olmasıyla da bir bağlantı kurulması mümkündür. Her ne kadar aslan heykeli ve aslan bitimli arşitrav bloğunun bir mezar yapısına mı yoksa bir kült yapısına mı ait

805 Bezemelerle tespit edilen farklı tamirat örnekleri için bk. Kökdemir 2004, 63 vd. 806 Koenigs 1980, 83-83, Taf.38.4. Milas’ta 1964 yılında görülerek resimleri çekilmiş olan 3

adet iyi işçilikte altar volütü tarafımızdan yapılan incelemelerde tespit edilememiştir. 807 Strocka 1977, 504-507, Abb.30-32. 808 Tuchelt 1970, K71, Taf.70. 809 Blümel 1963, 41, Abb. 87-89. 810 Vermeule 1972, 49 vd. 811 Konuk 2003, 87-106, özellikle Nu.66 ve 89: Hekatomnos’un bastırdığı sikkelerde Milet

tipini kullanmış olduğu belirtilmekle birlikte Mylasa’nın daha erken sikkelerinde de aslan figürünün kullanılması bu bağlantının eskiye uzandığına işaret edebilir.

Page 140: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

136

olduğunu kesin olarak tespit etmek mümkün olmasa da bizce kült işlevi bulunması büyük olasılıktır.

Yukarıda kapsamlı olarak değerlendirildiği gibi Mylasa Zeus Karios Tapınağına ilişkin veriler oldukça sınırlıdır. Yapı kalıntılarına bakıldığında tam olarak tanımlanamamakla birlikte Beçin’de görülebilir kalıntıların MÖ 6. yy. ve sonrasına işaret eden özellikler taşıdığı tespit edilmiştir. Ancak mevcut kalıntıların bir tapınak olarak tanımlanabilmesi için yeterli bir veri bulunmadığı için bu kalıntıların bir giriş yapısı ile bağdaştırılabileceği daha güçlü bir olasılık olarak önerilebilmektedir. Yapı kalıntılarının aksine mimari elemanlar, aslan heykelleri ve altar parçası Beçin’de Arkaik dönem sonlarına ait bir kült yapısı bulunduğuna işaret etmektedirler. Beçin’in Bizans ve Osmanlı dönemlerinde dinsel bir merkez olarak işlev görmüş olması buradaki daha eski bir kültün varlığını devam ettirmiş olmasıyla bağlantı gösterebilecek bir unsurdur. Böylece Arkaik dönem Zeus Karios Tapınağının Beçin’de yer almış olduğu yönündeki düşüncelerin büyük oranda desteklenebildiği anlaşılmaktadır. Sonuç olarak her ne kadar yapı kalıntıları bir tapınak tanımlamasına izin vermese de tüm veriler Beçin’de Arkaik dönem sonlarına ait bir tapınak bulunduğuna işaret etmektedir. Tapınağın ise muhtemelen Beçin tepesi orta kesiminde yer almış olabileceği önerilebilmektedir.

Page 141: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

137

II.2: ELEMANLARLA OLUŞTURULAN HİPOTETİK YAPILAR

II.2.1: BARGYLİA (TB.3)

Güllük körfezinde yer alan Bargylia antik kenti henüz kazı yapılmamış antik yerleşimlerden birisidir812. İtalyan ekip813 tarafından gerçekleştirilmiş olan yüzey araştırmalarında tespit edilen İon kymationlu bir taç bloğu parçası (TB.3) (Levha 74.1-3) kentin erken tarihi ile ilgili ilk fiziki veriyi oluşturmaktadır. Bargylia Akropolünde yüzeyde bulunmuş814 olan taç bloğu yukarıda kapsamlı olarak değerlendirildiği gibi İon kymationu formu ile MÖ 530 civarına tarihlendirilebilmektedir. Bir duvar veya saçaklığa verilebilecek taç bloğunun ait olabileceği yapı ile ilgili bir yorumda bulunulamamakla birlikte akropoldeki antik kalıntılar arasında tespit edilmiş oluşu Bargylia’da Geç Arkaik döneme ait bir yapı bulunmuş olduğunu göstermektedir815.

II.2.2: BEÇİN (TB.4-5)

Yukarıda Mylasa Zeus Karios tapınağı ile bağlantı kurduğumuz mimari elemanlarla tarihsel farklılık gösteren Beçin’de tespit edilen iki adet taç bloğu parçasının (TB.4-5) (Levha 76-77, 79) ait olduğu yapı ile ilgili bir bilgi bulunmamaktadır. Yukarıda kapsamlı olarak değerlendirildiği gibi İon kymationu formu ile MÖ 550-530 civarına tarihlenebilen bloklar form ve genel düzenleme açısından birbirlerinin aynısı olmakla birlikte, yüksekliklerinde ve ok biçimli bezeklerin işlenişlerinde farklılıklar bulunmaktadır. Blokların bir yapı veya anıtta nasıl bir konumda kullanılmış oldukları hakkında kesin bir fikir yürütmek mümkün olmamakla birlikte duvar tacı işlevi görmüş olmaları güçlü bir olasılıktır. Bu nedenle Beçin’deki muhtemel bir altar yapısına ait olabileceği olasılığı uygun bir seçenek olarak ortaya çıkmaktadır.

812 Kent hakkında bilinen en erken veri MÖ 5. yy. Atina vergi listelerinde anılmasıdır. Ancak

kentin bu evrede oldukça düşük bir vergi ödediği ve bu nedenle komşusu Kindya’ya nazaran önemsiz sayılabilecek bir yerleşim olduğu düşünülmüştür. Kentin en erken kalıntısının ise Leleg tarzı olarak tanımlanan ve MÖ 4. yy.a ait olabilecek sur kalıntısı olduğu ve bu nedenle de yerleşimin MÖ 4. yy.da Hekatomnidler tarafından Kindya ile birleştirilerek yeniden kurulmuş olabileceği önerilmiştir (Bean-Cook 1955, 145, n.237; Bean-Cook 1957, 96-97; Bean 1971, 82-3; Hornblower 1982, 100).

813 Yüzey araştırmalarının sonuçları için bk. La Rocca 1992, 59 vd.; La Rocca 1999, 547 vd. Ancak taç bloğu henüz yayınlanmamıştır.

814 R. Pierobon Benoit’e verdiği bilgi için teşekkür ederim. 815 Bargylia’da Arkaik döneme ait bir yapı kalıntısının bulunuşu yukarıda değinilen Kindya ve

Bargylia arasındaki olası bağlantıda çok büyük bir değişiklik yaratmamakla birlikte her iki yerleşimin eş zamanlı olarak var olduğuna işaret etmesiyle bizce tarihsel açıdan oldukça önem taşımaktadır. Ayrıca, Bargylia ve Kindya arasındaki alanın günümüzde bataklığa dönüşmüş eski bir koy oluşu bizce Bargylia’nın önem kazanmasındaki en büyük etken olmalıdır. Böylece, kentin önem kazanmasının bizce Hekatomnid bir politikadan (Bean 1971, 82) ziyade denizin dolması nedeniyle Kindya’nın denizden uzaklaşıp önemini yitirmesiyle açıklanması daha olasıdır.

Page 142: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

138

II.2.3: DATÇA-KÖRMEN (AB.5)

Datça yarımadasının kuzey yakasında Bean ve Cook816 tarafından tespit edilmiş olan Aiol başlık (AB.5) (Levha 9.1-2) yukarıda kapsamlı bir şekilde değerlendirildiği gibi MÖ 6. yy. sonlarına tarihlendirilebilmektedir. Pilaster formundaki başlığın ait olabileceği herhangi bir yapı kalıntısı bilinmemekle birlikte MÖ 4. yy.a tarihlenen bir liman sınır yazıtı taşıyan başlığın çok uzaktan getirilmemiş olduğu ve bahsedilen limanın da Burgaz yerleşiminin ikinci limanı olabilecek Körmen limanı olduğu düşünülmüştür. Liman çevresinde bazı mezarlar ve Bizans devrinden yapı kalıntıları haricinde antik yerleşim tespit edilmediği aktarılmakla birlikte, bu başlığın ait olduğu yapının bu civarda yer almış olabileceği önerilmiştir. Bölgede henüz kapsamlı bir çalışma yapılmamıştır ve Bean ve Cook tarafından önerilen bilgileri doğrulayacak veya değiştirecek herhangi bir bulgu tespit edilememiştir. Başlığın ne tarz bir yapıya ait olabileceği hakkında herhangi bir öneride bulunmak mümkün olmamakla birlikte bölgede henüz tespit edilmemiş bir Arkaik dönem yapısının bulunduğu kabul edilebilir. Başlığın başka bir alandan muhtemelen yakında yer alan Burgaz’daki antik yerleşimden taşınmış olabileceği ise ileride yapılacak kapsamlı araştırmalara değin sadece bir olasılık olarak kabul edilmelidir.

II.2.4: EUROMOS (AB.6)

Euromos817 antik kentinde tapınağın kuzeydoğu kesiminde karayolu yakınında yer alan nekropolde Geometrik dönemden Roma dönemine değin uzanan çok sayıda mezar açığa çıkartılmış olması818 kentin erken dönemlerden itibaren iskân edilmiş olduğunu göstermekle birlikte kent üzerinde henüz yeterli araştırma yapılmamıştır. Tapınak819 civarında yapılan kazılarda tapınağın kuzeybatı köşesinde tespit edilen bothrosta Arkaik döneme ait çok sayıda pişmiş toprak mimari eleman ele geçtiği820 ve MÖ 6. yy. tapınağının kalıntılarının açığa çıkartıldığı aktarılmakla821 birlikte yayınlanmadıkları için erken dönem hakkında bilgiler oldukça sınırlıdır. Euromos’ta Arkaik döneme ait yapılaşma hakkında bilgi verebilecek tek mimari taş eleman yaklaşık 1.60 m genişliğinde bir başlıktır (AB.6) (Levha 9.1-2). Serdaroğlu822 tarafından sadece resmi verilmiş ve Monodendri Poseidon altarında olduğu gibi bir altara ait olabileceği belirtilmiş olan başlığın yukarıda değerlendirildiği gibi bir altara ait olmasından ziyade Alazeytin örneklerinde (AB.1-2) görüldüğü gibi

816 Bean-Cook 1952, 178-179, 188, Fig.4 ve Pl.38e 817 Milas’ın 15 km kuzeyinde Ayaklı köyünde yer alan Euromos antik kentinin isminin MÖ 5.

yy. içinde Uromos olduğu ve MÖ 4. yy. içinde Maussollos’un Hellenleştirme sürecinin bir sonucu olarak Euromos’a dönüştürülmüş olduğu düşünülmektedir (Bean-Cook 1957, 141, n.348; Hornblower 1982, 346 vd.).

818 Serdaroğlu 1971, 47; Mellink 1982, 182. 819 Kentteki araştırılmış tek yapı MS 2. yy.a ait Korinth düzenindeki oldukça iyi korunmuş Zeus

Lepsynos Tapınağıdır. (Pülz 1989, 451 vd.) 820 Serdaroğlu 1971, 47-48; Serdaroğlu 1972, 84; Serdaroğlu 1982, 351, Abb.3-4; Mellink 1982,

182 821 Mellink 1982, 182. 822 Serdaroğlu 1982, 352, Abb.5.

Page 143: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

139

bir pilaster işlevi taşımış olması daha olasıdır. Böylece MÖ 6. yy. ikinci yarısına tarihlenebilen başlığın pilaster formuyla bir anta ya da kapı girişine ait olabileceği muhtemel gözükmektedir. Ancak altar olarak tanımlanan Alazeytin 31 numaralı yapıya ait başlıkların (AB.3-4) işaret ettiği gibi başlığın tek başına işlevinin ve ait olabileceği yapının belirlenmesi de mümkün değildir. Euromos’ta ele geçen pişmiş toprak kaplamalar ve pilaster başlığın Zeus Tapınağı çevresinde ele geçmiş olması ve Arkaik bothrosun varlığı kutsal alanın Arkaik dönem evresine ait olabilecekleri olasılığına işaret etmektedir.

II.2.5: HALİKARNASSOS (AB.7; TB.6; SB.1-2; İB.4)

Halikarnassos’ta823 herhangi bir kalıntıdan bağımsız olarak farklı alanlarda tespit edilen mimari elemanlardan 5 adedi herhangi bir yapıyla bağdaştırılamamakla birlikte mevcudiyetleri ile Geç Arkaik döneme ait dört farklı yapıya işaret etmektedirler. Bu mimari elemanlardan ilki Radt tarafından yayınlanmış olan bir konsol bloğudur824 (AB.7) (Levha 10.1-7). Yukarıda kapsamlı olarak değerlendirildiği gibi form ve işlev açısından Alazeytin örnekleriyle kıyaslanabilirliği sayesinde MÖ 6. yy. sonlarına tarihlenebilen bloğun konsol işlevi gördüğü kesin olarak söylenebilmekle birlikte, ne tarz bir yapıya ait olabileceği hakkında bilgi yoktur. Radt tarafından Alazeytin örnekleriyle benzerliği temel alınarak Leleg tarzı olarak tanımlanmıştır ve Leleg konut yapılarının basitliğine uygun düşmeyeceği sebebiyle muhtemelen bir sosyal yapıyla bağdaştırılabileceği önerilmiştir. Her ne kadar destekleyebilecek bir veri bulunmasa da bu öneri oldukça kabul edilebilir gözükmektedir.

Halikarnassos’ta tespit edilen bir diğer mimari eleman Türkkuyusu civarında bir evin bahçe kapısında eşik taşı olarak kullanılmış olan, İon kymationu bezeli bir taç bloğudur (TB.6) (Levha 80.1-4). Yukarıda değerlendirildiği gibi taç bloğunun paralel örnekler ışığında MÖ 530 civarına tarihlenmesi mümkün olmakla birlikte bulunduğu yer civarında bu evreye ait başka bir buluntu tespit edilememektedir. Alanda henüz bir kazı yapılmamış olmakla birlikte bizce bu bloğun uzak bir alandan getirilmiş olma ihtimali oldukça küçüktür. Muhtemelen bloğun kullanıldığı yer buluntu yerine yakın olmalıdır ve bu nedenle Türkkuyusu civarında MÖ 6. yy. sonlarına tarihlenebilen bir yapı bulunmuş olabileceği akla gelmektedir. Bununla birlikte bu civarda bilinen en erken yapı Pedersen tarafından tespit edilen MÖ 4. yy.a ait mimari elemanlar ile temsil edilen muhtemel bir tapınak yapısıdır825. Bu nedenle daha kesin veriler elde edilene kadar Arkaik dönem 823 Son çalışmalar ışığında Miken devrinden itibaren yerleşim görmüş olduğu tespit edilen

(Pedersen 2005, 401 vd.) Halikarnassos antik kentindeki Hekatomnidler devri öncesine ait yapılar hakkında net bir bilgi bulunmamaktadır. Bununla birlikte kentte Arkaik dönem itibarıyla çeşitli buluntuların ele geçmiş oluşu ve bu evreye ait yapıların henüz tespit edilmemiş olduğuna işaret etmektedir. (Bean-Cook 1955, 92-95; Zahle-Kjeldsen 2004, 181 vd.)

824 Radt 1996, 307-311, Abb.1-7. 825 Tespit edilen mimari elemanlar çatı kiremitleri, profilli bloklar, İon başlığı, sütun tamburları,

torus ve speiradan oluşan kaide blokları ve bir krepis bloğundan oluşmaktadır. bk. Pedersen

Page 144: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

140

taç bloğunun MÖ 4. yy. tapınak yapısının erken evresi ile bağdaştırılabileceğini önermek mümkün gözükmektedir.

Halikarnassos’ta bulunan birbirinin aynısı 2 adet sütun boynu826 (SB.1-2) (Levha 21-23) antik kentteki bir diğer yapıya işaret eden mimari elemanlardır. Aynı bezeme ve ölçüye sahip oluşları ile aynı yapıya ait olduğu kesin olarak söylenebilen sütun boyunları paralel örnekler ışığında MÖ 500-480 arasına tarihlendirilebilmektedir. Ancak, antik kentte ele geçen diğer mimari elemanlar ile bağdaştırılması mümkün olmamaktadır ve ait olabilecekleri bir yapı kalıntısı da bulunmamaktadır. Bununla birlikte SB.1’in Bodrum Kalesinin hemen yanındaki camide kullanılmış olması kale civarında bulunmuş olabilecekleri ve dolayısıyla ait olduğu yapının da bu civarda bulunabileceği ihtimalini ortaya çıkartmaktadır827. Ancak bu tip bir olasılığı destekleyecek veri bulunmamaktadır. Sütun boyunlarının antik dönem mimarisinde çok fazla örnekle temsil edilmediği göz önüne alındığında ait oldukları yapının Halikarnassos için önem taşımış bir tapınak yapısı olabileceği akla gelmektedir. Sütun boyunlarının üst çaplarının 60 cm oluşu kesin olmamakla birlikte yaklaşık 7 m civarında sütunlara ait olabileceğine işaret etmektedir. Bu durum sütun boyunlarının ait olduğu yapının yukarda değerlendirilen Halikarnassos Apollon Tapınağı ile kıyaslanabilecek ölçüde olabileceğine işaret etmektedir.

Halikarnassos’ta bulunan ve MÖ 5. yy. ilk çeyreğine tarihlendirilen bir İon başlığı828 (İB.4) (Levha 42-43) küçük boyutları nedeniyle diğer mimari elemanlarla bağdaştırılamamaktadır. Başlık daha önceki yayınların bazılarında bir adak sütununa ait, bazılarında ise pilaster olarak kullanılmış bir yapı başlığı olarak tanımlanmakla birlikte yukarda yapılan değerlendirmelerde her iki olasılık için de kesin veriler bulunmadığı anlaşılmıştır. Ancak, tek cephesi işlenmiş serbest duran bu başlığın bir yapıyla bağdaştırılabileceği büyük bir olasılık olarak gözükmektedir.

II.2.6: İASOS (F.1, TB.7.1-2, TB.9.1-2; F.2, TB.8.1-5; AntB.1)

Karia’nın tarihi en eskiye dayanan yerleşimlerinden birisi olan İasos antik kenti829 mevcut kalıntılarıyla bir Roma kenti görünümüne sahip olmakla birlikte, yerleşimin hep aynı alanda gerçekleşmiş oluşu, daha erkene ait kalıntıların tanımlanmasını güçleştirmektedir. Ancak yine de pek çok buluntu kentin Arkaik dönemden itibaren çok sayıda kutsal alan ile donatılmış olduğuna işaret etmektedir (Levha 135.1). Antik kentte Arkaik döneme ait kalıntısı tanımlanabilen kesin bir yapı bulunmamakla birlikte Artemis

1988a, 361-363, Fig.3-8; Pedersen 1994a, 27, Fig.23; Hellström 1994, 40; Pedersen 1999, 326-327, Fig.1-6; Pedersen 2001, 104, Fig.7; Pedersen 2004a, 156 vd., Fig.19-23

826 Lehmann-Spittle 1982, 108, Fig.86; Pedersen 1983, 87-93, Abb.1-4; Pedersen 1994a, 29-30, Fig.27; Pedersen 1999, 327.

827 Bodrumlular sütun boynunun kale civarında bulunduğunu söylemişlerdir (Pedersen 1994a, 29).

828 Bean-Cook 1955, 169-171, Fig.15, Pl.12 a-b; Martin 1959, 65-76, Pl.1-2. 829 Baldoni vd. 2004, 32-33 ve ilgili kaynakça.

Page 145: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

141

Astias830, Zeus Megistos831 ve Demeter-Kore832 kutsal alanlarının bu döneme ait olabilecekleri düşünülmektedir. İasos çevresinde ise Çirkincetepe833 ve Çanacıktepe’de834 MÖ 6. yy.a uzanan kutsal alanlar bulunduğu tespit edilmiştir. Ancak seramik buluntular aracılığıyla tanımlanabilen bu kutsal alanlarda mimari bir veri tespit edilememiştir.

Yukarıda aktarıldığı gibi İasos’tan Arkaik döneme ait olabileceği düşünülen kutsal alanlarda bu evreye ait olabilecek bir yapı kalıntısı tespit edilememiştir. Bununla birlikte kent içerisinde yürütülen kazılarda bu kutsal alanlarla bağdaştırılma olasılığı bulunan Arkaik döneme ait mimari elemanlar (Levha 135.2) açığa çıkartılmıştır. Ancak, bu mimari elemanlar arasında

830 Artemis Astias kutsal alanının kent merkezinde bouleuterionun hemen arkasında yer aldığı

yazıtlarla tespit edilmiştir. Seramik buluntular ve heykel parçaları aracılığıyla kutsal alanın Arkaik dönemden itibaren mevcut olduğu anlaşılmakla birlikte mevcut kalıntılar MÖ 4. yy. ve sonrasına tarihlendirilmektedir (Laviosa 1972, 409; Laviosa 1978, 1095, Pl.347.6; Berti-Masturzo 2000, 217; Pedersen 2001, 114 vd.; Baldoni vd. 2004, 90-93). MÖ 4. yy.a ait in antis planlı küçük tapınağı çevreleyen Dor sütunlu portikolar Hellenistik döneme tarihlendirilmişlerdir. Alanda yürütülen kısmi kazılarda Arkaik döneme ait yapı katmanları bulunmamış olması kutsal alanın Arkaik dönemdeki varlığı hakkında şüphe uyandırmaktadır. Artemis Astias kutsal alanının Arkaik dönemdeki varlığına ilişkin tek veri ise antik kaynakların Artemis kült heykelinin MÖ 6. yy.da yaşamış olan Boupalos ve Athenis tarafından yapılmış olduğunu aktarmasıdır (Plinius 36.4; Berti-Masturzo 2000, 227; Baldoni vd. 2004, 90). Ayrıca, in antis tapınağın Apollon’a adanmış olabileceği önerisi için bk. Laviosa 1987, 47; Berti-Masturzo 2000, 218.

831 Zeus Megistos kutsal alanının İasos’un kuzeydoğu bölümünde yer aldığı Doğu Kapısının duvar bloklarının birisindeki MÖ 4. yy.a ait bir sınır yazıtı aracılığıyla tespit edilmiştir. Kutsal alan ve çevresinde bulunan yazıtlar kutsal alanın MÖ 5-1. yy.lar arasında kullanıldığı ve Zeus ile birlikte Hera’nın da tapınım görmüş olduğunu hakkında bilgi vermektedirler. Kutsal alandaki küçük bir tapınak veya hazine binası olabileceği düşünülen in antis planlı yapının içinde yer aldığı taş döşemeli avluda çok sayıda adak ve stel kaidesi bulunmaktadır (Laviosa 1976, 402; Laviosa 1978, 1096-1097, Pl.347.5; Laviosa 1987, 47-48, Fig.1; Landolfi 1987, 59; Berti-Masturzo 2000, 217; Baldoni vd. 2004, 97-99). Ayrıca bu alanda MÖ 520 civarına tarihlenen 2 adet Arkaik kuros bulunmuş olması kutsal alanın önemine işaret eden veriler olarak kabul edilebilir (Laviosa 1978, 1097, Pl.349; Laviosa 1987, 50, Fig.3-10; Baldoni vd. 2004, 98-99). Kutsal alandaki mevcut yapı kalıntıları MÖ 4. yy. ve sonrasına tarihlendirilebilmekle birlikte adak buluntuları ve yazıtlar kutsal alanın MÖ 6. yy.dan itibaren kullanılmış olduğuna işaret etmektedir. Zengin adak buluntuları kutsal alanın Arkaik dönem itibarıyla kent için oldukça önemli olduğuna ve bir tapınak yapısı bulunmuş olabileceğine işaret etmekle birlikte kutsal alanın MÖ 4. yy. ve sonrasında yenilenmiş olması (Laviosa 1987, 51) sebebiyle herhangi bir kalıntı tespit edilememektedir.

832 Antik kentin güney ucuna yakın bir alanda tespit edilmiş olan kalıntılar eschara buluntuları aracılığıyla Demeter ve Kore’ye adanmış bir kutsal alan olarak tanımlanmıştır. MÖ 6. yy. ikinci yarısı itibarıyla kullanılmaya başladığı ve Roma dönemine değin varlığını sürdürdüğü tespit edilen kutsal alandaki yapıların erken dönem mimarisine ilişkin veri ele geçmemiştir. Bununla birlikte hafirleri tarafından, MÖ 6. yy.a tarihlenen 7.80 x 11 m ölçülerindeki tapınak yapısının büyük oranda tahrip edilmiş olduğu aktarılmıştır. Tapınağın kapı girişinde bir eschara yer aldığı ve bu alanın MÖ 5. yy. içinde bir avlu içine alınmış olduğu, MÖ 4. yy.da ise kuzey kesimde merdivenli bir giriş inşa edilmiş olduğu aktarılmıştır. Kutsal alandaki kalıntıların moloz taşlardan inşa edilmiş duvarlara sahip oluşu nasıl bir mimari üst yapı bulunmuş olabileceği ile ilgili bir fikir edinilmesini engellemektedir (Johannowsky 1987, 55-58, Fig.1 vd.; Berti-Masturzo 2000, 218-220; Baldoni vd. 2004, 115-117).

833 Pierobon Benoit 2003, 339-340, Fig.1, 10; Pierobon Benoit 2004, 159-176. 834 Ana tanrıça kültü ile bağdaştırılan Çanacıktepe’de gerçekleştirilen kazılarda mevcut tapınak

ve altar kalıntılarının Hellenistik döneme tarihlenebileceği anlaşılmıştır (La Rocca 1992, 63-64; La Rocca 1999, 547 vd., Pl.1; Viscogliosi 1993, 920 vd., Tav.LXI vd.)

Page 146: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

142

sadece anta başlığı (AntB.1) Zeus Megistos kutsal alanında ele geçmiş835, diğerleri ise herhangi bir yapıyla bağlantı kurulamayacak şekilde farklı alanlarda tespit edilmiştir. Bu mimari elemanlar kabartmalı iki friz bloğu (F.3), friz ya da arşitrav bloğu olabilecek üç parçaya ayrılmış bir blok (F.2), 2 gruba ayrılabilen 8 adet İon kymationlu taç bloğu (TB.7-8) ve inci-makara dizili iki adet taç bloğu parçasından (TB.9) oluşmaktadır.

Mimari elemanlardan en erkene tarihlenebilenleri İon kymationu bezeli iki adet küçük boyutlu taç bloğu parçasıdır836 (TB.7) (Levha 81.1, 135.2). Agorada yürütülen kazılar sırasında bulunmuş olan gri kireçtaşından yapılma bloklar kymation formu yardımıyla MÖ 550-540 arasına tarihlendirilebilmektedir. Aynı tarihlerden bir diğer mimari eleman ise yine gri kireçtaşından yapılmış iki adet inci-makara bezemeli blok parçasıdır (TB.9). Bir tanesinin İasos tiyatrosu güney kısmında yürütülen kazılarda ele geçmiş olduğu bilinen bloklardan, diğerinin buluntu yeri bilinmemekle birlikte form ve ölçü benzerliği ile aynı bloğa ait olabilecekleri belirtilmiştir837. Resimleri yayınlanmamakla birlikte yapılan tanımlamalar ve aktarılan paralel örnekler aracılığıyla taç bloğu parçaları MÖ 550-530 arasına tarihlendirilebilmektedir. Böylece yaklaşık aynı tarihlere verilebildiği görülen İon kymationu (TB.7) ve inci-makara (TB.9) bezeli taç bloklarının ölçü ve malzeme açısından da uyum göstermesine karşın farklı alanlarda bulunmuş olmaları birbirleriyle kesin bir bağlantı kurulmasını engellemektedir.

İasos’ta yürütülen kazı çalışmalarında açığa çıkartılmış olan 6 adet İon kymationu bezemeli taç bloğu parçası838 (TB.8) (Levha 82, 135.2) aynı form ve ölçülere sahip olmalarıyla tek grupta toplanabilmektedir. Bloklardan sadece bir tanesinin Balıkpazarı civarında bulunduğu aktarılmakla birlikte diğerlerinin buluntu yeri hakkında bilgi bulunmamaktadır. Bloklardan 4 tanesi gri sert kireç taşından iki tanesi ise beyaz mermerden yapılmış olmakla birlikte form ve ölçü benzerlikleri malzeme farklılığının çok belirleyici bir rol oynamadığına ve blokların muhtemelen aynı yapı ya da aynı döneme ait olduklarına işaret etmektedir. İon kymationu formu aracılığıyla MÖ 540-520 arasına tarihlendirilebilen bu taç bloklarıyla bağlantılı bir diğer yapı elemanı, yine Balıkpazarı olarak anılan mezar yapısının yakınında yürütülen kazılar sırasında TB.8.1 numaralı taç bloğu ile birlikte açığa çıkartılmıştır839. Üst bitiminde inci-makara bezemesi taşıyan gri renkli yerel sert kireç taşından yapılma üç adet blok parçası (F.2) (Levha 69.1-3, 135.2) aynı düzenleme ve ölçülere sahip olmasıyla tek bir blok olarak tanımlanabilmektedir. Taç bloklarıyla göstermiş olduğu eksen uyumu (Levha 69.3) ve inci-makara formuyla MÖ 540-520 arasına tarihlendirilebilmekle birlikte bloğun işlevi kesin olarak tespit edilememektedir. İon kymationlu taç bloklarının altında yer alan ve üst yapıda kullanılmış olduğu anlaşılan bloğun (Levha 69.1-2) arşitrav, friz veya duvar tacı olarak kullanılmış olması muhtemeldir. Her iki yapı elemanının ölçü ve malzemelerinin benzerliği ile Balıkpazarı civarında ele

835 Laviosa 1978, 1097, Pl.349.9; Laviosa 1987, 51; Berti-Masturzo 2000, 225-7, Fig.140-3. 836 Berti-Masturzo 2000, 223-224, Fig.139. 837 Berti-Masturzo 2000, 224. 838 Karaosmanoğlu 1997, Nu. II.27, Lev.18a; Berti-Masturzo 2000, 222-225, Fig.137, 138. 839 Berti-Masturzo 2000, 224-5, Fig.136.

Page 147: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

143

geçmiş olmaları aynı yapıya ait olduklarına işaret etmekle birlikte bu alanda Arkaik döneme ait olabilecek herhangi bir yapı hakkında bilgi bulunmamaktadır.

İasos’ta agorada bir geç dönem duvarında devşirme yapı malzemesi olarak kullanılmış, gri damarlı beyaz mermerden kabartmalı bir friz bloğu (F.3) (Levha 70, 135.2) ve son yıllarda bulunan ikinci friz bloğu parçası stil özellikleriyle MÖ 530 civarına tarihlendirilmektedir840. Friz bloklarının genel düzenlemesi ve üst yüzdeki kenet ya da zıvana yuvaları dik bir pozisyonda kullanılmış olduğuna işaret etmekle birlikte normal friz olarak mı yoksa başka bir işlevde mi kullanılmış olduğu bilinmemektedir. Frizin herhangi bir yapıyla bağdaştırılması mümkün olmamakla birlikte yakınındaki Artemis Astias Tapınağına ait olabileceği önerilmiştir841, ancak kutsal alanda Arkaik dönem yapısının bilinmiyor oluşu bu önerinin henüz geçerlik kazanmadığına işaret etmektedir. Yeterli veri bulunmamakla birlikte Balıkpazarı civarında bulunmuş olan taç blokları ve friz ya da arşitrav bloğu ile hem tarihsel açıdan hem de ölçüleri ile uyum gösterdiği söylenebilmektedir (Levha 135.2).

İasos’ta ele geçen mimari elemanlar arasında en geçe tarihleneni ve bir kutsal alanla bağlantı kurulabilen tek örnek Zeus Megistos kutsal alanında açığa çıkartılmış olan beyaz mermerden yapılma anta başlığı parçasıdır842 (AntB.1) (Levha 57, 135.2). Paralel örnekler ışığında MÖ 6. yy. sonlarına tarihlenebilen başlığın hem altar hem de bir tapınak yapısına ait olabileceği muhtemeldir. Bu nedenle kesin bir işlev ve dolayısıyla yapı tespiti mümkün olamamaktadır. Yukarıda değinildiği gibi Zeus Megistos kutsal alanının Arkaik dönemden itibaren varlığına ilişkin veriler tespit edilebilmekle birlikte, bu evreye ait olabilecek bir yapı kalıntısı henüz tespit edilmemiştir. Bununla birlikte zengin adak buluntuları bu evrede bir tapınak ve muhtemelen bir altarın mevcut olduğuna işaret eder niteliktedir. Böylece mevcut anta başlığının tapınak veya altar olabilecek bir yapı ile bağdaştırılması büyük bir olasılık olarak kabul edilebilir.

Tüm veriler bir arada değerlendirildiğinde antik kaynaklar ve buluntular aracılığıyla Arkaik dönem itibarıyla var olduğu anlaşılan Zeus Megistos, Artemis Astias ve Demeter-Kore tapınaklarından yapı bazında tanımlanabilen bir örnek bulunmadığı anlaşılmaktadır. Mimari elemanlara (Levha 135.2) bakıldığında ise farklı alanlarda ele geçmiş olmakla birlikte 3 farklı evrede gruplanabildikleri tespit edilmektedir. MÖ 6. yy. üçüncü çeyreğine verilen İon kymationu (TB.7) ve astragal (TB.9) bezemeli taç blokları tiyatro ve agora gibi birbirinden uzak alanlarda bulunmuştur. MÖ 6. yy. son çeyreği başlarına tarihlenen kabartmalı friz blokları (F.3), İon kymationlu taç blokları (TB.8) ve arşitrav ya da friz bloğu parçaları (F.2) ise Balıkpazarı ve Agora gibi farklı alanlarda ele geçmiştir. MÖ 6. yy. sonlarına tarihlenebilen anta başlığı (AntB.1) ise Zeus Megistos kutsal alanında bulunmakla birlikte ait olabileceği bir yapı kalıntısı tespit edilememektedir.

840 Laviosa 1972, 397-418, Fig.1-8.; Laviosa 1978, 1093-9, Pl.348.7-8; Felten 1984, 21, Taf.4.1;

Akurgal 1987, 62, Taf.84.a; Berti-Masturzo 2000, 217, 222; Baldoni vd. 2004, 84-85. 841 Laviosa 1972, 409. 842 Laviosa 1978, 1097, Pl.349.9; Laviosa 1987, 51; Berti-Masturzo 2000, 225-7, Fig.140-3.

Page 148: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

144

İasos kenti içinde Arkaik döneme ait olabileceği muhtemel olan 3 yapı bulunduğu ve mimari elemanlarda da üç farklı evre görüldüğü tespit edilebilmektedir. Her ne kadar mimari elemanlar ve yapıların birbirleriyle bağlantılı olabileceği akla gelse de, bu olasılığın büyük olmasına karşın kesin olarak bir yargıda bulunmak mümkün değildir. Antik kentte çağlar boyunca hep aynı alanlarda yerleşilmiş olması mimari elemanların zaman içerisinde yer değiştirmesine yol açacağı gibi kent dışından da bazı elemanların getirilmiş olabileceği de akla gelen olasılıklardır. Bununla birlikte daha kapsamlı kazı çalışmaları gerçekleştirilene ve yeni veriler tespit edilene kadar, en azından mimari elemanlar ışığında İasos’ta MÖ 6. yy. ikinci yarısına ait 3 farklı yapının bulunmuş olabileceğini söylemek mümkün gözükmektedir.

II.2.7: KAPLANDAĞ (TB.10)

Bodrum’un 10 km doğusunda Kaplandağ zirvesinde yer alan antik yerleşimdeki843 (Levha 136.1) küçük kalenin kuzey duvarına bitişik anıtsal bir yapının (Levha 136.2-3) tapınak olabileceği önerilmiştir. Bu öneride en belirleyici etken ise defineciler tarafından burada yapılan kazılarda açığa çıkartılarak toprakla birlikte aşağı atılmış halde bulunmuş olan İon kymationu bezeli bir taç bloğudur844 (TB.10) (Levha 84.1-2). Taç bloğunun 37 cm genişliğinde küçük bir bölümü korunmuştur. Yukarıda kapsamlı olarak değerlendirildiği gibi, alttaki stilize edilmiş inci-makara işlevi görmüş kıvrımlı hatlardan oluşan bezeme ve ok biçimli bezeklerin formu ile az sayıda örnekle kıyaslanabilen taç bloğunda kymation formu MÖ 6. yy. ortalarına tarihlendirilebileceğine işaret etmektedir. Taç bloğunun işlevi içinse, alt yüzeylerin iyi düzenlenmiş oluşu ve altta yer alan bezemenin bloğun çıkıntı yapacak şekilde yerleştirilmesi gerektiğine işaret ettiği için saçaklıkta yer almış olması büyük bir olasılık olarak önerilebilir. Ancak yapıya ait başka bir mimari eleman ele geçmemiş oluşu, hem işlev hem de yapıya aitliği konusunda kesin bir yargıda bulunulmasını engellemektedir. Eldeki verilerin sınırlı oluşuna rağmen, ileride yapılacak kapsamlı çalışmalara kadar, Radt tarafından önerildiği gibi taç bloğunun Kaplandağ’daki tapınak olması muhtemel bir yapıya ait olduğu ve yapının da MÖ 6. yy. ortalarına tarihlendirilebileceği kabul edilebilir bir olasılık olarak gözükmektedir.

II.2.8: KOS (TB.11, AntB.2)

Kos antik kentinde845 MÖ 366 yılı öncesine ait kalıntı tespit edilememiş olmakla birlikte seramik buluntular ve yazıtlar yerleşimin erken 843 Radt (1970, 224, n.33a) tarafından Syangela olarak tanımlanmıştır. Oldukça tahrip olan

yerleşimde henüz kapsamlı bir araştırma gerçekleştirilmemiş olmakla birlikte Radt (1970, 107, 223-225, Abb.12.2) tarafından yapılan kısa süreli yüzey araştırmasında yerleşimin bir taslak planı oluşturulmuştur. Leleg olarak tanımlanan mimari karakterdeki yerleşim bir büyük bir de küçük kaleden oluşmaktadır ve çevresinde tümülüsler bulunmaktadır.

844 Radt 1970, 259-262, Taf.42.3,7, 43.1-2. 845 Lindos, Kameiros, Ialysos, Knidos ve Halikarnassos ile birlikte Dor Hexapolisinin üyesi

olduğu bilinen (Herodotos I.144; Picozzi 1976, 465) antik kentinin Karia idaresi altında olduğuna dair ilk veri MÖ 494 yılında Halikarnassoslu Artemisia idaresinde savaşmış

Page 149: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

145

evresine işaret etmektedir846. Kos’un erken dönemine ait olabilecek sadece iki mimari parça tespit edilmiştir. Shoe847 tarafından yayınlanmış olan bu mimari elemanların Kos Şövalyeler Kalesinde görülmüş olması buluntu yeri ve ait olabilecekleri yapı hakkında bilgi edinilmesini engellemektedir. Herhangi bir yapı kalıntısıyla bağdaştırılamayan bu mimari elemanlar bir anta başlığı parçası848 (AntB.2) (Levha 59.1-2) ile bir taç bloğu parçasından849 (TB.11) (Levha 86.1) oluşmaktadır ve her ikisi de MÖ 6. yy. sonlarına tarihlendirilmektedir. Mimari elemanların tarihsel uygunluğu ve ölçüleri aynı yapıya ait olarak tanımlanabileceklerini göstermektedir850. Mimari elemanların ait olabileceği yapı hakkında kesin bir fikir yürütmek mümkün olmamakla birlikte Kos’ta MÖ 5. yy. sonlarına ait Athena ve Apollon Pythios kutsal alanlarına ait sınır taşlarının bulunmuş olması851 çeşitli yapı olasılıklarının bulunduğuna işaret etmektedir. Mevcut veriler ışığında Kos’ta ele geçmiş mimari elemanların adada Geç Arkaik döneme ait tapınak olması muhtemel bir yapıya işaret ettiği anlaşılmaktadır852.

II.2.9: LABRAUNDA (İB.7)

Labraunda kutsal alanında tapınak terasında ele geçmiş olan küçük boyutlu bir İon başlığı (İB.7) (Levha 50.3, 51.1-4, 52.1-2) MÖ 500 civarına tarihlendirilebilmektedir. Oldukça tahrip edilmiş olan başlığın küçük boyutları ve üst yüzeyde yuva bulunmayışı sebebiyle taşıyıcı bir işlev taşımadığı ve bu nedenle bir adak sütunu olabileceği öne sürülmüştür853. Bununla birlikte yukarıda değinildiği gibi her iki unsur da başlığın işlevinin belirlenmesinde belirleyici rol oynamazlar. Başlığın ölçüleri kutsal alanda ele geçen diğer mimari elemanlarla bağdaştırılmasını engellemektedir. Mevcut veriler ışığında başlığın işlevi ve ait olabileceği yapıyla ilgili bir tespit şimdilik mümkün olmamakla birlikte bir adak yapısına ya da kutsal alanda henüz tespit edilememiş bir başka yapıya ait olması muhtemel gözükmektedir.

olmasıdır (Herodotos VII.99). Adanın güneybatısındaki Astypalaia’da yaşayan İsthmos’lu Asklepiades ailesi önderliğinde MÖ 366 yılında gerçekleştirilen synoikismos sonucunda kent adanın kuzeydoğusundaki Kos kentinin bugünkü yerinde yer alan Kos Meripos’a taşınmıştır (Strabon 14.657; Bean-Cook 1957, 119-127; Picozzi 1976, 465). Bu synoikismosun Halikarnassos ve Rhodos synoikismosları ile benzerlik göstermesine karşın, Kos synoikismosunun demokratik bir süreç sonunda gerçekleştiği için Hekatomnidler ile bağlantılı olamayacağı ancak Halikarnassos synoikismosu için örnek teşkil etmiş olabileceği düşünülmüştür (Hornblower, 103-104). Kentin daha sonraki evrede ise Hekatomnidler idaresinde olduğu bilinmektedir (Picozzi 1976, 465; Hornblower 1982, 44-46).

846 Bean-Cook 1957, 124-125. 847 Shoe 1950, 338 vd. 848 Shoe 1950, Kat.5.9, 347, 356, Fig.5.9, Pl.109.2; Brockmann 1968, 67, Kat.D.8; Ganzert

1983, 135, Abb.29. 849 Shoe 1950, 341, 346, 354, Kat.4.1, Pl.108.1. 850 Shoe 1950, 354. 851 Bean-Cook 1957, 121, 123, 125. 852 Halikarnassos gibi Dor kökenli olan Kos’ta da İon mimarisinin bulunmuş olması

yerleşimlerin kullandıkları mimari düzenlerin etnik kökenle bağdaştırılamayacağına işaret eden önemli örneklerden biri olarak kabul edilebilir.

853 Thieme 1993, 49.

Page 150: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

146

II.2.10: MYLASA (SB.5; İB.8; AntB.3)

Hekatomnid idarecilerin ilk başkenti olan Mylasa antik kentinde henüz kapsamlı bir kazı çalışması gerçekleştirilmemekle birlikte kısmi kazılar ve rastlantısal buluntular854 kentin oldukça eskiye uzanan bir tarihe sahip olduğuna işaret etmektedir. Milas’tan erken döneme tarihlenebilen bir yapı kalıntısı bilinmemekle birlikte Hekatomnidler öncesine ait yapılarla ilişkilendirilebilecek mimari elemanlar tespit edilmiştir855.

Milas Müzesinde bulunan bir sütun boynu (SB.5) (Levha 30-31) buluntu yeri bilinmemekle birlikte muhtemelen Milas içinde ele geçirilmiştir. Yukarıda detaylı olarak belirtildiği gibi üzerinde kazma izlerinin bulunuşu ve üst kısmının havan olarak oyulmuş olması topraktan çıkartılarak uzun bir süre havan olarak kullanılmış olduğunu göstermektedir. Paralel örnekler ışığında MÖ 5. yy. başlarına tarihlendirilebilen sütun boynu için tarihsel benzerlik dikkate alındığında en yakın olasılık olarak yukarıda değerlendirilen Zeus Karios Tapınağı ortaya çıkmaktadır. Bununla birlikte 55 cm üst çapı ile yapıya atfedilen İon başlıklarından ölçü olarak farklılık göstermesi ve buluntu yerinin bilinmiyor oluşu bu mimari elemanlarla bağdaştırılmasını engellemektedir.

Milas Müzesinde tespit edilen bir diğer mimari eleman olan İon başlığı (İB.8) (Levha 53-55) hem genel düzenleme hem de ölçü olarak diğer mimari elemanlarla uyum göstermemektedir. Kısmen boyalı düzenlenmiş olmasıyla önemli bir örnek olan başlık paralel örnekler ışığında MÖ 5. yy. ikinci çeyreğine tarihlenebilmektedir. Bu tarih önerisinin bir diğer önemli özelliği de Milas’ta MÖ 5. yy. içinde bir yapılaşmanın bulunduğuna işaret etmesidir. Ayrıca detayların boya ile belirtilmiş olmasının Atina’da ele geçmiş örneklerde sıklıkla karşılaşılması bu başlığın Atina etkisi taşımış olabileceğine ve dolayısıyla MÖ 5. yy.daki Mylasa ve Atina ilişkilerine işaret edebilecek bir örnek olabileceğini göstermektedir.

Milas Müzesinde sergilen bir diğer eleman oldukça kaliteli bir işçilik gösteren anta başlığı parçasıdır (AntB.3) (Levha 60-61). Buluntu yeri hakkında bilgi bulunmamakla birlikte harç kalıntıları yardımıyla Milas içinde bulunmuş olabileceği muhtemel gözükmektedir. Tarafımızca yapılan değerlendirmeler sonucunda başlığın MÖ 5. yy. sonu 4. yy. başlarına tarihlenebileceği anlaşılmıştır. Ancak başlığın ait olabileceği herhangi bir yapı hakkında bilgi bulunmaması daha kesin bir fikir edinilmesini engellemektedir. Milas’ta bulunmuş ve şu an nerede oldukları bilinmeyen MÖ 5. yy. sonlarına tarihlendirilen 3 adet altar köşe volütü856 (Levha 133.5-7) ile tarihsel benzerlik gösterişi aynı kontekst içinde değerlendirilebileceğini akla getirmekle birlikte

854 Milas’ta bulunmuş bir kuros torsosu MÖ 6. yy. son çeyreğine tarihlendirilmiştir (Laubscher

1963, 84-87, Taf.40-41). Mylasa’dan MÖ 6. yy. sonlarına tarihlenen iki pişmiş toprak kaplama ele geçmiştir. (Åkerström 1966, 115-7, Abb.35.1-3, Taf.59.1; Åkerström 1978, 321, Pl.86.2.)

855 Rumscheid tarafından yürütülen çalışmalarda Milas’ta MÖ 4. yy. öncesine ait olabilecek birkaç altar parçası ve bir başlık parçası tespit edilmiştir ve kısa sürede yayınlanması planlanmaktadır. Ancak tarafımızdan görülmeyen bu parçalar çalışmamız kapsamına alınamamıştır.

856 Koenigs 1980, 83-83, Taf.38.4. Milas’ta 1964 yılında görülerek resimleri çekilmiş olan 3 adet iyi işçilikte altar volütü tarafımızdan yapılan incelemelerde tespit edilememiştir.

Page 151: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

147

daha kesin veriler tespit edilene değin bu tip bir yargıya ulaşmak mümkün değildir. Tüm bu mimari elemanlar Mylasa’da Hekatomnidler öncesine tarihlenen çok sayıda anıtsal yapının bulunmuş olduğuna işaret etmekle birlikte bir yapı tanımlaması yapabilmek mümkün değildir. Mylasa’nın modern Milas’ın altında kalması sebebiyle kapsamlı bir kazı çalışması gerçekleştirilememiş olmakla birlikte ilerde yapılacak çalışmalarda daha fazla verinin ve yapı kalıntılarının ortaya çıkacağı açık olarak gözükmektedir.

II.2.11 : PEDASA (AB.8; İB.9; TB.13)

Bodrum yarımadasında Konacık beldesi yakınında yer alan Pedasa antik kenti bilimsel kazıları 2007 yılından itibaren Adnan Diler başkanlığında yürütülmektedir. Çalışma konumuz açısından yeni malzemelerin bulunmasının yanı sıra henüz kazısı yapılmamış çok sayıda yerleşmede yeni elemanların bulunabileceğini göstermesi açısından oldukça önemli bir örnek teşkil etmektedir. Pedasa antik kentindeki en erken mimari eleman, 2009 yılı kazı çalışmaları sırasında bir tarla duvarında devşirme olarak kullanılmış halde ele geçen Aiol başlıktır (AB.8). MÖ 6. yy ilk yarısına tarihlendirilebilen başlığın alt bitiminde İon Kymationu kullanılması ile ünik bir özellik göstermektedir ve Aiol başlıkların gelişimi hakkında oldukça önemli bir elemandır. Antik kentte açığa çıkartılan bir İon köşe başlığı volütü (İB.9), 2 İon kymationu bezeli taç bloğu parçası (TB.13) ve inci-makara bezeli küçük bir blok parçası detaylı çalışmaları tamamlanmamış olmakla birlikte genel özellikleriyle MÖ 530 civarına tarihlendirilebilmekte ve birbirleriyle muhtemelen bağlantılı oldukları söylenebilmektedir.

Athena Kutsal Alanı civarında daha önce Radt857 tarafından görülerek bahsedilmiş bezemesiz ovolo profilli bloğun ve ayrıca astragal profilli bezemesiz bloğun çok sayıda örneği de kazı çalışmalarında açığa çıkartılmıştır. Açığa çıkartılan tüm elemanların kapsamlı yayın çalışmaları kazı ekibince devam ettirilmektedir, ancak mevcut veriler ışığında Pedasa’da birbirinden bağımsız en azından iki yapı bulunduğu ve Aiol başlığa sahip yapının MÖ 6. yy ilk yarısına, İon köşe başlığı ve taç bloklarına sahip yapının ise MÖ 530 civarına ait oldukları önerilebilmektedir. Elemanların Athena Kutsal Alanı çevresinde bulunuyor oluşu Herodotos (I.175) tarafından bahsedilen Athena tapınağına ait olabilecekleri ihtimalini ortaya koymaktadır.

II.2.12 : BODRUM, SAZKÖY (AB.9)

Devşirme olarak geç dönem mezarlığında kullanılmış olan başlık AB.1 ile büyük benzerlik gösterir ve ona göre daha iyi korunmuştur. Başlığa ait detaylı çalışmalar ve ait olabileceği yapı olasılıkları yayına hazırlanmaktadır.

857 Radt 1970, 53, n.73.

Page 152: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

148

SONUÇ

Hekatomnidler dönemi öncesinde Karia bölgesinin mimari gelişiminin incelendiği bu çalışma kesin tarihlenebilen yapı kalıntısı bulunmadığı için bölgedeki müzelerde ve antik yerleşimlerde yürütülen araştırmalar sonucunda tespit edilen mimari elemanları temel almıştır. Çalışmanın ilk bölümünde hem tespit edilen yeni mimari elemanlar hem de daha önce kısmen tanıtılmış veya yayınlanmış mimari elemanlar bir araya getirilerek değerlendirilmiştir. Bu kapsamda mimari elemanların tanımı, eleman bazındaki işlevi ve daha önce tarihlendirilmiş paralel örnekler ışığında tarih önerileri ortaya konulmuştur. Çalışmanın ikinci bölümü ise yerleşimler ve yapılar üzerine yapılan değerlendirmeleri kapsamıştır. Bu kapsamda malzeme ve tarih önerileri ışığında gruplandırılmış mimari elemanlar ile yerleşimlerde yürütülen kazı ve araştırmaların sonuçları, mevcut kalıntılar üzerindeki incelemeler ve antik kaynakların aktardığı bilgiler bir arada değerlendirilmiştir.

Çalışmanın 1. bölümünde incelediğimiz 102 adet mimari eleman Aiol ve İon yapı elemanları olarak iki ana gruba ayrılmıştır. Aiol yapı elemanları Alazeytin’den iki yapıya ait 4 başlık, Euromos ve Datça’dan iki başlık, Pedasa’dan bir başlık, Bodrum Sazköy’den bir başlık ve Halikarnassos’tan bir konsol bloğundan oluşmaktadır. İon yapı elemanları ise 10 yapı elemanı grubu içinde 40 farklı elemana ait olarak sınıflandırılmış olan 93 adet mimari elemandır. 13 farklı yerleşimde tespit edilmiş olan mimari elemanlar diğer arkeolojik verilerle birleştirildiğinde toplam 25 adet farklı yapı veya anıta ait olarak tanımlanabilmiştir. Geç Arkaik dönemde yoğunlaşan bu 25 yapı veya anıt Karia bölgesinin bu dönemdeki mimari gelişimi hakkında bilgi verecek ölçüdedir. Ancak, isimleri ve işlevleri ile büyük ölçüde tanımlanabilen yapılar sadece Alazeytin 30 ve 31 numaralı yapılar, Halikarnassos Apollon, Mylasa Zeus Karios ve Labraunda Zeus tapınaklarıdır. Diğer yapı veya anıtların ise mimari elemanlar sayesinde varlığı önerilebilmektedir ve ilerde yapılacak çalışmalar ile kalıntılarının tespit edilerek tanımlanabilmesi mümkün olabilecektir.

İncelenen mimari elemanların daha önce tarihlendirilmiş paralel örnekler ışığında yapılan tarihlendirmeleri MÖ 6. yy. ortası ile MÖ 5. yy. ilk çeyreği arasında yoğunlaşmaktadır. Batı Anadolu’nun Pers idaresi altına girdiği MÖ 546 yılı sonrasında bu kadar yoğun bir yapı faaliyetinin tespit edilmesi bu dönemdeki gelişimi yansıtması açısından oldukça önemlidir. Bilindiği üzere bu evrede Pers komutanı Harpagos’un Karia seferine sadece Pedasa ve Kaunos karşı koymuş, diğer yerleşimler ise savaşmadan Pers idaresine girmişlerdir858. Bununla birlikte mimari elemanların Pers idaresinin başlangıç döneminde yoğunlaşıyor oluşunun Perslerin yapmış olabilecekleri yoğun tahribat sonrasında kentlerin yapıları yenilemelerine mi, yoksa Pers idaresi altında kentlerin ekonomik açıdan gelişmiş olmasına mı bağlı olduğu eskiçağ tarihçileri tarafından araştırılması gereken önemli bir noktadır.

858 Herodotos I.174-175.

Page 153: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

149

1. Alazeytin 30 numaralı yapı (Heroon ?)

AB.1-2, TB.1-2, G.1

MÖ 550-525

2. Alazeytin 31 numaralı yapı (Altar ?)

AB.3-4 MÖ 550-525

3. Halikarnassos Halikarnassos Apollon Tapınağı

K.1-2, T.1.1-28, SB.3, İB.5-

6

MÖ 500-450

4. Labraunda Labraunda Zeus Tapınağı

T.2, SB.4, TB.12.1-8,

D.1-8

MÖ 525-500

5. Mylasa (Beçin) Zeus Karios Tapınağı

İB.1-3, A.1.1-2, F.1.1-5

MÖ 525-500

6. Bargylia ? TB.3 MÖ 530 7. Beçin ? TB.4-5 MÖ 530 8. Datça Körmen ? AB.5 MÖ 525-500 9. Euromos ? AB.6 MÖ 550-500 10. Halikarnassos ? AB.7 MÖ 550-500 11. Halikarnassos ? TB.6 MÖ 530 12. Halikarnassos ? SB.1-2 MÖ 500-480 13. Halikarnassos ? İB.4 MÖ 500-475 14. İasos 1. grup (?) F.2, TB.7.1-2,

TB.9.1-2 MÖ 550-530

15. İasos 2. grup (?) F.3.1-2, TB.8.1-5

MÖ 540-520

16. İasos 3. grup (?) AntB.1 MÖ 6. yy. sonu

17. Kaplandağ ? TB.10 MÖ 550-530 18. Kos ? TB.11, AntB.2 MÖ 6. yy.

sonu 19. Labraunda ? İB.7 MÖ 500 20. Mylasa ? SB.5 MÖ 500-480 21. Mylasa ? İB.8 MÖ 480-450 22. Mylasa ? AntB.3 MÖ 400 23. Pedasa ? AB.8 MÖ 6. yy ilk

yarısı 24. Pedasa Athena Tapınağı ? İB.9; TB.13 MÖ 530

civarı 25. Bodrum,

Sazköy ? AB.9 MÖ 550-525

Tablo 1: Tanımlanabilen ya da hipotetik olarak oluşturulan yapılar, mimari elemanlar ve tarihlendirme önerileri

Page 154: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

150

Aiol yapı elemanları içinde MÖ 6. yy. üçüncü çeyreği içine tarihlendirilebilen en erken örnekler olarak Alazeytin 30 numaralı yapıya ait AB.1 ve AB.2 numaralı başlıklar tespit edilmektedir. Aynı yapıya ait taç blokları (TB.1-2) ve geison bloğunun (G.1) da bu tarihe uygun olduğu tespit edilmektedir. Alazeytin 31 numaralı yapıya ait AB.3 ve AB.4 numaralı başlıklar ise yine aynı döneme verilebilmektedir. Pedasa (AB.8) ve Bodrum Sazköy (AB.3) örnekleri henüz detaylı çalışılmamış olmakla birlikte MÖ 6. yy ilk yarısına ait olarak tanımlanabilmektedir. Euromos (AB.6), Datça (AB.5) ve Halikarnassos (AB.7) örnekleri ise daha geniş bir tarih aralığıyla MÖ 6. yy. ikinci yarısına verilebilmektedir.

İon yapı elemanlarından MÖ 550-530 arasına tarihlendirilebilen örnekler Kaplandağ taç bloğu (TB.10), İasos’tan 1. grup içinde değerlendirilen mimari elemanlar (F.1, TB.7, TB.9), Bargylia (TB.3), Halikarnassos (TB.6) ve Beçin’de (TB.4-5) tespit edilen taç bloklarıdır. İasos 2. grup taç blokları ve friz bloğu parçaları ise paralel örnekler ışığında MÖ 540-520 arasına tarihlendirilebilmektedir. Pedasa’dan henüz yayınlanmamış olan İon köşe başlığı (İB.9) ve taç bloğu parçaları da (TB.13) ilk incelemelerimize göre MÖ 530 civarına tarihlendirilen ve birbiriyle bağlantılı olan elemanlardır.

Mylasa’nın kutsal alanlarından Zeus Karios ve Zeus Labraundeos tapınaklarına ait olarak tanımladığımız mimari elemanlardan MÖ 6. yy. sonlarına tarihlenebilen friz blokları (F.1.1-5) ve taç bloklarının (TB.12) aynı İon kymationu formuna sahip olması, eş zamanlı bir yapım faaliyetine işaret etmektedir. Bu yapılara ait olarak tanımlanabilen diğer mimari elemanların da (İB.1-3, A.1.1-2 ve T.2, SB.4, D.1-8) bu tarih aralığına verilebilmesi her iki tapınağın eş zamanlı inşa edilmiş olduklarını desteklemektedir. MÖ 6. yy. sonlarına tarihlendirdiğimiz bu yapı elemanlarıyla eş zamanlı diğer örnekler ise Kos’ta ele geçmiş taç bloğu ve anta başlığı parçası (TB.11, AntB.2) ile İasos’ta ele geçmiş anta başlığıdır (AntB.1).

MÖ 5. yy. ilk çeyreği içine tarihlendirilebilen mimari elemanlar Halikarnassos’tan sütun boyunları (SB.1-2) ve İon başlığı (İB.4), Labraunda’dan bir İon başlığı (İB.7) ve Mylasa’dan bir sütun boynudur (SB.5).

Mimari elemanlardan MÖ 5.yy. içine, daha doğru bir tanımla İonia ihtilali sonrasına, tarihlendirilebilen elemanlar oldukça az sayıdadır. Halikarnassos Apollon Tapınağına ait olarak tanımladığımız mimari elemanlardan özellikle K.1-2 numaralı speiralar ve SB.3 numaralı sütun boynu göstermiş oldukları karakteristiklerle MÖ 5. yy. ilk yarısına tarihlendirilebilmektedir. Bu da yapının MÖ 500-450 arasında inşa edilmiş olabileceğine işaret etmektedir. Bu yapı haricinde Mylasa’da tespit edilmiş mimari elemanlardan İB.8 numaralı İon başlığının MÖ 480-450 arasına ve AntB.3 numaralı anta başlığının ise MÖ 5.yy. sonlarına tarihlendirilebileceği tespit edilmiştir.

Bununla birlikte, Anadolu’dan bu evreye ait tanımlanabilen yapı kalıntısı oldukça az sayıdadır859. Bu nedenle mimari elemanların İonia ihtilali 859 Bu evreye ait olarak tanımlanabilen tek yapı örneği olarak MÖ 480 sonrasına tarihlendirilen

Page 155: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

151

sonrasına tarihlendirilebilmesi için temel alınabilecek bir yapı ya da tarihlendirilmiş mimari eleman bulunmamaktadır. Bu durum mimari elemanların değerlendirmelerinde sıkıntı yaratır. Ayrıca örneklerin sayısının az oluşu ve Arkaik dönemin deneysel mimari anlayışı içerisinde farklı formların geniş tarih aralıklarında görülebilmesi sebebiyle, mimari elemanlar üzerinde kesin bir stilistik gelişim tespit edilmesi de şimdilik mümkün olmamaktadır. Ancak, Anadolu kentlerinin MÖ 5. yy. içinde Pers idaresi altında zenginliklerini korumuş olmaları860 ileride yapılacak çalışmalarda daha fazla örneğin tespit edilebileceğine işaret etmektedir. Bu nedenle, daha sonraki çalışmalarda sayıları artırılabilecek mimari elemanların stilistik gelişimlerinin tespit edilebileceği ve bu çalışmada değerlendirilen mimari elemanlar da dâhil olmak üzere bazı örneklerin MÖ 5. yy. içlerine tarihlendirilebileceği kabul edilebilir bir olasılık olarak gözükmektedir. Bununla birlikte değerlendirilen tüm mimari elemanlar için önerilen tarihlerin mevcut veriler ışığında önerilebilecek en kesin tarihler olduğu belirtilmelidir.

İncelenen mimari elemanlar ve diğer arkeolojik veriler yardımıyla tanımlanabilen 5 adet yapıdan Alazeytin’deki 30 ve 31 numaralı yapıların yukarıda kapsamlı olarak değerlendirildiği gibi heroon ve altar işlevi taşımış olabilecekleri düşünülmektedir. Bu olasılıklar oldukça güçlü olmakla birlikte her ikisi de iki katlı olan bu yapıların işlevini belirleyebilecek kesin bir veri tespit edilememiştir. 2 adet Aiol pilaster başlık (AB.1-2), taç blokları (TB.1-2), duvar tacı blokları ve bir geison bloğu (G.1) tespit edilen 30 numaralı yapının üst yapısı için yeniden kurma önerisi oluşturulabilmektedir (Levha 107.1-2). Bununla birlikte sadece iki adet Aiol pilaster başlıkla (AB.3-4) temsil edilen 31 numaralı yapının üst yapısı hakkında bilgi bulunmamaktadır (Levha 108.1-5). Yapının basamaklı altar formuna sahip olmasına karşın dikme üzerinde yer almış olabileceği belirtilen Aiol başlıklarının nasıl bir üst yapıyı taşımış oldukları hakkında yorum yapılamamaktadır861.

Halikarnassos Apollon Tapınağına ait olarak tanımlanabilen mimari elemanlar (Levha 112) Samos tipi sütun kaidelerine ait iki speira (K.1-2), çok sayıda sütun tamburu (T.1.1-28), bir sütun boynu (SB.3) ve iki adet İon başlığından (İB.5-6) oluşmaktadır. Yazıtlarla varlığı bilinen tapınağın kalıntıları hakkında bilgi bulunmamakla birlikte daha önce Pedersen

Daskyleion satrap sarayındaki andron yapısı gösterilebilmektedir (Ateşlier 2001, 147 vd.; Bakır 2003, 1 vd.). Bununla birlikte Arkaik dönemin anıtsal tapınaklarının inşasının MÖ 5. yy. içlerinde de devam etmiş olduğu bilinmektedir. Örneğin, Ephesos Artemis Tapınağının inşasının 120 yıl sürdüğü (Plinius, 36.14) aktarılmakla birlikte az sayıdaki mimari eleman temelinde kronolojik bir gelişim tespit edilememektedir. Aynı şekilde Didyma Apollon kutsal alanında bir bothros ve çeşme yapıları haricinde MÖ 5. yy. içine tarihlenen kalıntı bilinmemektedir (Wiegand-Knackfuss 1941, 129 vd.; Voigtländer 1972, 105-112, Abb.6-10.). Samos Hera Tapınağı da uzun süreli bir inşa evresine sahiptir ve Hellner (2002, 127-128.) tarafından sütun kaideleri üzerine hazırlanan çalışmada 4 farklı yapım evresi bulunduğu önerilmiştir.

860 Balcer (1991, 57 vd.) MÖ 5. yy. içinde pek çok Batı Anadolu kentinin maddi açıdan oldukça iyi bir durumda olduğunu belirtmiştir. Kentlerde yaşandığı düşünülen kültürel gerilemenin ise politik baskıyla bağlantılı olduğu ve bunun büyük oranda Atina kökenli olduğu değerlendirilmiştir.

861 bk. Bölüm II.1.2

Page 156: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

152

tarafından önerildiği gibi Bodrum Kalesinin üst bölümünde yer almış olabileceği kabul edilebilmektedir862 (Levha 114.1).

Labraunda kutsal alanında tespit edilmiş olan mimari elemanlardan (Levha 118) bir tambur (T.2), bir sütun boynu parçası (SB.4), taç blokları (TB.12) ve diş sırası blokları (D.1) göstermiş oldukları tarihsel benzerlikler ve ölçülerinin uyumu sayesinde büyük olasılıkla Zeus Labraundeos Tapınağının Arkaik dönem evresine ait olarak tanımlanabilmektedir. MÖ 4. yy. yapısının altında yer alan in antis planlı Arkaik dönem evresinin planı (Levha 117.1) tespit edilebilmekle birlikte yapının tarihlendirilmesinde kullanılabilecek küçük buluntu açığa çıkmamıştır.

Mylasa Zeus Karios Tapınağının Beçin’de bulunmuş olduğuna dair daha önceden yapılan öneri, tarafımızdan yapılan çalışmalarla yeniden ortaya konabilmiştir. Bununla birlikte daha önce önerildiği gibi antik basamak kalıntılarının ve arkasında yer alan yeraltı odalarının bir tapınak olarak tanımlanması için yeterli veri bulunmadığı tespit edilmiştir (Levha 123-130). Bununla birlikte, mimari elemanlar (Levha 132) ışığında Zeus Karios Tapınağının Beçin’de ve muhtemelen de Beçin Kalesi orta kısmında yer almış olabileceği önerilmiştir. Tapınağın varlığına işaret eden mimari elemanlar 3 adet İon başlığı (İB.1-3), arşitrav bloğu parçaları (A.1.1-2) ve friz bloklarıdır (F.1.1-5).

Hangi yapıya ait oldukları bilinmeyen mimari elemanların ait olabilecekleri hipotetik yapılara bakıldığında büyük çoğunlukla tapınak olabilecek sosyal yapıların önerilebileceği ortaya çıkmaktadır. Bargylia antik kentinde tespit edilmiş bir taç bloğu (TB.3) (Levha 74) kentin erken yerleşimine işaret etmekle birlikte nasıl bir yapıya ait olabileceği hakkında herhangi bir bilgi bulunmamaktadır863. Beçin’de ele geçen mimari elemanlardan biraz daha erkene tarihlenebilen iki adet taç bloğunun (TB.4-5) kutsal alanda yer almış olabilecek altar yapısıyla bağlantılı olabileceği olasılığı önerilebilmektedir864. Datça’da tespit edilen bir Aiol başlık (AB.5) (Levha 8) bu alanda bir kutsal alan bulunabileceği ihtimalini göstermekle birlikte herhangi bir veri bulunmamaktadır865. Euromos antik kentinde tapınak civarında tespit edilmiş olan Aiol pilaster başlık (AB.6) (Levha 9) Arkaik döneme ait tapınak veya altara ait olmalıdırlar. Ancak bilindiği kadarıyla yürütülen kazılarda bir yapı kalıntısı açığa çıkarılmamıştır866. Bodrum yarımadasında Kaplandağ’da yer alan antik kentte tespit edilmiş bir taç bloğu (TB.10) (Levha 84), yıkıntıları arasında bulunmuş olduğu yapının (Levha 126) bir tapınak olabileceği ihtimalini ortaya koymaktadır. Ancak kazısı yapılmamış olan bu yapı henüz tanımlanamamaktadır867.

Halikarnassos’ta tespit edilebilen bazı mimari elemanların herhangi bir yapıyla bağdaştırılmaları mümkün olmamıştır. Bununla birlikte, Bodrum

862 bk. Bölüm II.1.3 863 bk. Bölüm II.2.1 864 bk. Bölüm II.2.2 865 bk. Bölüm II.2.3 866 bk. Bölüm II.2.4 867 bk. Bölüm II.2.7

Page 157: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

153

içinde bulunmuş bir konsol bloğu (AB.7) (Levha 10), Türkkuyusu civarında tespit edilen bir taç bloğu (TB.6) (Levha 80), Bodrum Kalesi civarında bulunmuş olabilecek birbirinin aynısı iki adet sütun boynu (SB.1-2) (Levha 21-23) ve yine Bodrum içinde bulunmuş bir İon başlığı (İB.4) (Levha 42-43) bu evrede Halikarnassos’ta dört farklı yapı daha bulunmuş olduğuna işaret etmektedir868. İasos antik kentinde tespit edilmiş mimari elemanlar (Levha 135.2) üç farklı tarih aralığında gruplandırılabilmektedir. Bununla birlikte antik kentteki bu döneme ait olabileceği muhtemel olan üç kutsal alandaki Arkaik dönem yapı kalıntıları henüz bilinmediği için mimari elemanlar ve yapıları birbirine bağdaştırmak mümkün değildir. Ancak aralarında bağlantı kurulabileceği büyük bir olasılık olarak önerilebilmektedir869. Kos antik kentinde tespit edilmiş olan aynı tarihe verilebilen bir taç bloğu (TB.11) (Levha 86.1) ve anta başlığı parçası (AntB.2) (Levha 59.1-2), kentin MÖ 5. yy. yazıtlarında bahsedilen tapınaklarından birisine ait olmalıdır. Ancak henüz açığa çıkartılmış bir kalıntı bulunmamaktadır870. Labraunda kutsal alanında ele geçmiş olan bir İon başlığının ölçülerinin küçük olması sebebiyle şimdilik Labraunda’da ele geçmiş olan diğer mimari elemanlarla bağdaştırılması mümkün değildir ve bir adak başlığı olarak tanımlanabileceği muhtemeldir871. Mylasa içinde yer almış olabilecek 3 farklı yapının varlığı ise birbirileriyle bağdaştırılamayan bir sütun boynu (SB.5) (Levha 30-31), bir İon başlığı (İB.8) (Levha 53-55) ve bir anta başlığı parçası (AntB.3) (Levha 60-61) temelinde önerilebilmektedir872. Pedasa’dan yayınlanmamış başlıklar ve taç blokları ilk incelemelerimize göre iki farklı yapı bulunduğuna işaret eder. Athena kutsal alanı çevresinde bulunmuş olmaları sebebiyle de tapınak ve altarına ait olabileceklerini önermek şimdilik mümkün gözükmektedir. Bodrum, Sazköy’deki devşirme Aiol başlığının ise nereden geldiği tam bilinmemekle birlikte çevresinde çok sayıda devşirme malzeme bulunuşuyla çok uzaklardan getirilmiş olma ihtimalinin düşük olduğu söylenebilir. İlerde yapılacak detaylı incelemelerde çevrede aynı yapıya ait daha fazla eleman bulunabileceği muhtemeldir.

Tüm bu mimari elemanlar ve yapı olasılıkları bir arada değerlendirildiğinde Karia’nın diğer bölgelerle kıyaslanabilecek bir mimari gelişimi bulunduğu anlaşılmaktadır. Anadolu’nun MÖ 6. ve 5. yy. mimarisi hakkında bilinenlerin yetersizliği873 ve özellikle yapı tanımlamalarında görülen zorluklar ve anıtsal yapılara ait tespit edilebilen mimari elemanların sayıca azlığı bu çalışmada değerlendirilen mimari elemanların önemini açıkça ortaya koymaktadır. Bu noktada 102 adet mimari eleman ve onların ait olabileceği 25 adet yapı olasılığı bu dönem mimari gelişiminde Karia bölgesinin ne denli önemli bir rol oynamış olduğuna işaret edecek orandadır.

Karia bölgesindeki mimari faaliyetin sayısal olarak azımsamayacak miktarda olmasının yanı sıra mimari elemanların bir kısmında ve kalıntılarda

868 bk. Bölüm II.2.5 869 bk. Bölüm II.2.6 870 bk. Bölüm II.2.8 871 bk. Bölüm II.2.9 872 bk. Bölüm II.2.10 873 Serdaroğlu 1979, Abb.7.

Page 158: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

154

görülen ünik özellikler de Karia’nın güçlü bir yerel mimari gelişimi bulunduğunu ortaya koyar niteliktedir. Hem Aiol hem de İon yapı elemanlarında karşımıza çıkan ve Karia’daki yerel mimari gelişime işaret eden bu ünik özelliklerden ilki incelenen Aiol başlıkların bir yandan Doğu örnekleri gibi pilaster formlara sahipken, volüt düzenlemelerinde ve bezemelerinde Hellen unsurları taşımasıdır. Yukarıda değinildiği gibi AB.1-6, 8-9 numaralı başlıklarda (Levha 1-9) görülen dikdörtgen prizma formlu gövde erken döneme tarihlenen Yakın Doğu874 (Levha 2.3) ve MÖ 6. yy.a ait Kıbrıs875 başlıklarında (Levha 2.4) karşımıza çıkmaktadır. Anadolu örneklerine876 bakıldığında ise başlık gövdelerinin sütun üzerinde durmak üzere yuvarlak formlu şekillendirilmiş oldukları görülmektedir. Form olarak kıyaslanabilecek en yakın örnekler olan MÖ 600 civarına tarihlendirilen Smyrna başlıklarında877 gövdelere eliptik form verilerek sütun üzerinde veya mantar başlıklar üzerinde yer almış olduğu görülmektedir. Aynı durum sütun geçiş bölümü üzerinde yer alan dörtgen gövdeli Larisa878 başlıkları için de geçerlidir (Levha 4.3). Bu nedenle daha önce belirtildiği gibi Karia’da tespit edilen Aiol başlıklar dikdörtgen prizması formu ve pilaster işlevleri ile Doğu örnekleri ile paralellik göstermektedir. Volüt düzenlemelerine bakıldığında ise 2 veya 2.5 dönüş yapan tam volüt formuna ulaşmış olmalarıyla Yakın Doğu ve Kıbrıs örneklerinden ziyade Anadolu örnekleri ile karşılaştırılabilmektedir (krş. Levha 2.1-2 ve 2.3-4). Bezemelerde de aynı durum söz konusudur. AB.1, 2, 3 ve 9 numaralı başlıklarda cephe bezeği olarak kullanılmış palmetler ve yarım S-spiral çifti yine Anadolu örnekleriyle kıyaslanmaktadır. AB.3, 4 ve 5 numaralı başlıklarda görülen volütleri birleştiren kanalis bandı benzeri düzenlemeler de yine Smyrna başlıkları879 ile karşılaştırılabilmektedir. Bu değerlendirmeler ışığında Karia bölgesinin Doğu ve Batıyı birleştiren konumuyla Aiol mimarisinin gelişiminde de önemli bir rol oynamış olabileceği söylenebilmektedir. Son yıllarda Pedasa’da bulunmuş olan Aiol başlığın gövde alt bitiminin İon kymationu ile bezeli oluşu Karia bölgesinin Aiol başlık gelişimindeki rolünü kanıtlar nitelikte önemli bir eserdir. Kapsamlı yayını hazırlanmakta olan başlığın yanı sıra yine Bodrum Mumcular yakınında Sazköy’de devşirme tespit edilen Aiol başlık da bu bağlamda görüşümüzü güçlendiren bir örnektir.

Aiol yapı elemanları başlığı altında değerlendirdiğimiz Halikarnassos konsol bloğu (AB.7) (Levha 10.1-7) tam paraleli bilinmeyen ünik bir düzenlemeye sahiptir. Konsolun arka cephesindeki yarım daire formlu ahşap kapı direği yuvası ve ön cephedeki bolteus bantlı volüt düzenlemesiyle konsol bloğunun karşılaştırılabileceği paralel bir örnek tespit edilememektedir. AB.1

874 Wesenberg 1971, 63 vd., Abb.115-120, 127-8; Betancourt 1977, 27 vd., Pl.4-6, 8-10, 12, 21-

22, 25. 875 Clarke 1886, 15, Fig.7; Wesenberg 1971, 68-9, Abb.130-136; Betancourt 1977, 46-47,

Fig.13, Pl.65; Wright 1992, Ill.283 284.1; Karageorghis 1978, 365-7, Fig.10. 876 Clarke 1886, 1 vd., Fig.1-2; Boehlau-Schefold 1940, 142-3, Pl.19.a; Wesenberg 1971, 74

vd., Abb. 152-4, 158-9, 165-167; Betancourt 1977, 63 vd., Pl.41-42, 46, 49-50. 877 Akurgal 1993a, 78 vd., Şek.67b, 69b, 71; Akurgal 1993b, Fig.33b. 878 Boehlau-Schefold 1940, 142-3, Pl.19.a; Wesenberg 1971, 74 vd., Abb.152-4; Betancourt

1977, 73 vd., Fig.34. 879 Akurgal 1993a, 78 vd., Şek.69a-b.

Page 159: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

155

ve 2 numaralı başlıklarla işlev açısından kıyaslanabilmekle birlikte genel düzenlemesine verilebilecek paralel örnek tespit edilemeyişi Halikarnassos örneğinin yerel bir uygulama olabileceğini düşündürmektedir.

Halikarnassos Apollon Tapınağına ait olarak tanımladığımız sütun boynu (SB.3) (Levha 26.1-2, 27.1-3) ünik olarak tanımlanabilecek iki özellik göstermesiyle önemli bir örnektir. Öncelikle, kıyaslanabilir anthemion bezemelerine bakıldığında lotus palmet dizisi altında yatay ya da dikey yerleştirilmiş spiraller bulunması büyük bir olasılık olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak Halikarnassos sütun boynunda bezemede lotus alt bitimleri ve palmet çanakları hizasından itibaren bir kesinti görülmesi bezemenin altta yer alması muhtemel bir başka tamburda devam etmiş olabileceğini önermek mümkündür880 (Levha 112). Sütun boynunda görülen bir diğer ünik özellik palmet yapraklarının biçimlendirilmesinde karşımıza çıkmaktadır. Sivri bitimli yapraklı palmetlerin ve yuvarlak bitimli dışa eğik yapraklı palmetlerin dönüşümlü olarak kullanılmış olduğu bezemenin tam bir paraleli bulunmamaktadır. Kıyaslanabilen örnekler ise pişmiş toprak mimari elemanlarda karşımıza çıkmaktadır. Her ne kadar kesin olarak söylenemese de sütun boynunda görülen anthemion bezeğinin MÖ 4. yy. itibarıyla görülmeye başlanılan açık palmet – kapalı palmet kombinasyonun erken bir yorumu olabileceği anlaşılmaktadır.

Beçin’de tespit ettiğimiz İB.1-3 numaralı başlıklar (Levha 33-40) yukarıda değerlendirildiği gibi ekhinus yumurta dizisinin aynı formda oluşu ile aynı tarih aralığına verilebilmektedir. Başlıkların ölçülerinin de birbirine yakın olması aynı yapıya oldukları olasılığını güçlendirmektedir. Bu noktada İB.1 ve 2 numaralı başlıkların içbükey volüt düzenlemesine sahip olmasına karşın İB.3’ün dışbükey volütlü olması paraleli bilinmeyen bir uygulama olarak karşımıza çıkmaktadır. Geç Arkaik dönem itibarıyla bir cephesi içbükey diğer cephesi dışbükey düzenlemeli başlıkların bilinmesine karşın içbükey ve dışbükey volütlü farklı başlıkların aynı yapıda kullanılmış olduğuna ilişkin bir veri tespit edilememektedir. Bu nedenle Mylasa Zeus Karios Tapınağına ait olabileceğini önerdiğimiz başlıkların birlikte kullanımıyla ünik bir uygulama göstermiş olabilecekleri muhtemeldir881.

Henüz yayınlanmamış olmakla birlikte Pedasa’da açığa çıkan İon köşe başlığı volütü, birleşim yüzeyinde yer alan palmet bezemesiyle Arkaik dönem için istisnai bir örnektir. Benzer düzenlemenin MÖ 4. yy Hekatomnid yapılarında da karşımıza çıkışı yine Karia mimarisinin yerel kökenine işaret edebilecek bir uygulamadır

Mylasa’dan dışbükey volüt düzenlemeli İon başlığında (İB.8) (Levha 53.1-3, 54.1-3, 55.1-3) görülen boya bezemeler ilk kez bir dışbükey başlıkta kullanılmış olmasıyla önemli bir istisna olarak dikkat çekmektedir. Anadolu’daki boyalı başlıkların az sayıda oluşu, başlıkta boya kullanımının Attika882 etkisi taşımış olabileceğine işaret etmekle birlikte dışbükey başlıkta görülmesiyle yerel bir uygulamanın ürünü olduğunu göstermektedir. Başlıkta 880 Pedersen 1994a, 29-30, Fig.29; Pedersen 1999, 327, Fig.8. 881 bk. Bölüm II.1.5 882 Meritt 1996, 121.

Page 160: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

156

bir diğer istisnai özellik olarak da kare abakus bulunması gösterilebilir. Yukarıda değerlendirildiği gibi Mylasa başlığı MÖ 480 itibarıyla görülmeye başlanılan kare abakusun ilk örneklerinden birisi olarak tanımlanabilmektedir.

İasos anta başlığında (AntB.1) (Levha 57.1) polsterin üst üste binmiş yapraklarla bezeli oluşu bir diğer ünik uygulamadır. Tam paraleli bilinmemekle birlikte yukarıda değerlendirildiği gibi Didim883 ve Samos884 örneklerinde boya ile yapılmış bezeme bulunma ihtimali kıyaslanabilecek bir uygulamadır. Plastik uygulama olarak ise Samos’tan iki adet anta başlığı parçasında görülen kazıma ile yapılmış balık pulu bezemesi885 gösterilebilmektedir. Locroi886 ve Metapontum887 İon başlıkları ise polsterlerinde üst üste binmiş yaprak bezemeleri bulunmasıyla kıyaslanabilen örneklerdir.

Kos anta başlığı (AntB.2) (Levha 59.1-2) Didyma ve Samos’tan bilinen anta başlıkları ile kıyaslanabilmekle birlikte çift sıra İon kymationu ve altta Lesbos kymationu kullanılmış ilk örnek olarak tespit edilmektedir. Lesbos kymationu formu ile MÖ 6. yy. sonlarına tarihlendirilebilen başlık bu özelliği ile daha sonraki örnekler (bk. AntB.3) için öncü bir uygulamaya sahip olarak kabul edilebilir.

Beçin’de tespit edilen arşitrav bloğu parçaları (A.1-2) (Levha 63.1-3, 64.1-3) yukarıda değinildiği gibi ünik bir forma sahiptir. Birbirine ait olduğu anlaşılan iki bloktan ilkinde bitiş kısmının kabaca işlenerek soket formu verilmiş olması duvar içinde kaldığına işaret etmektedir. Diğer blok ise dar kenarında aslan başı protomu taşırken, yan kenarda üç faskia ve köşe bloğu olduğuna işaret eden anathyrose düzenlemesine sahiptir. Biçimlendirmedeki bu ünikliğin yanı sıra işlev olarak da arşitrav bloğunun in antis bir yapının ön köşesinde kullanılmış olabileceği önerilebilmektedir. Tespit edilebilen tek paralel uygulama ise Gerga’dan küçük çeşme yapılarında888 karşımıza çıkan aslan protomlu anta üst bitimleridir.

Beçin taç bloğunda (TB.1) ok biçimli yaprak bezeğinin (Levha 77.2) tam bir yaprak formuna sahip oluşu bir diğer ünik özelliktir. Bu yaprak biçimlendirilmesinin tam bir paraleli bilinmemekle birlikte, yumurta dizisinde az sayıda da olsa farklı biçimlendirmeler görülebildiği yukarıda değerlendirilmiştir.

Kaplandağ’da ele geçmiş İon kymationu bezeli taç bloğunda (TB.10) (Levha 84.1) alt kısımda görülen yatay kıvrımlardan oluşan ip biçimli bezeme yukarıda değinildiği gibi muhtemelen inci-makara dizisi yerine kullanılmıştır. Bezemenin paralellerine bakıldığında erken dönemden Zincirli889 (Levha 85.4)

883 Shoe 1936, 20, Pl.10.1; Wiegand-Knackfuss 1941, 142 vd., F639, F640, F641a-c, Z642,

Taf.83b, 206, 208; Hahland 1964, 146-162, Nr.1-4, Abb.1-18; Brockmann 1968, 63-70, Kat.D.20; Voigtländer 1972, 96-105, Abb.1-4.

884 Buschor 1957, 4 vd., Bei.3.2; Hahland 1964, 170 vd., Abb.27-30. 885 Kienast 1989, 257-263, Abb.1, Taf.29. 886 Costabile 1997, 37 vd., Tav.Locri XXV.b. 887 Adamesteanu-Mertens 1975, 35, Pl.5; Mertens 1979, 107, Taf.16, 22. 888 Bean 1969, 180-181, Pl.XXIIb; Bean 1971, 205-6, Pl.60; Held 1996, 63, Abb.8. 889 Wesenberg 1971, 89, Abb.184-187.

Page 161: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

157

ve Girit890 (Levha 85.5), daha sonraki dönemden ise Khios’ta891 (Levha 85.6-7) karşımıza çıktığı görülmektedir. Bezemenin astragal işlevinde kullanımı sadece Khios örneğiyle892 (Levha 85.6) karşılaştırılabilmekle birlikte bezemenin Kaplandağ taç bloğunda alt yüzeyde yer alışı ünik bir uygulama olarak belirtilebilmektedir.

İncelediğimiz dönemle ilgili kesin tarihlendirilebilir bir yapı kalıntısı mevcut olmamakla birlikte Beçin’deki antik basamak kalıntısında (Levha 123-130) tespit edilen ünik unsurlar, yapı kalıntılarında da ünik uygulamaların görülebileceğine işaret eden önemli özelikler olarak dikkat çekmektedir. Daha önce Zeus Karios Tapınağı olabileceği önerilen basamaklar üzerinde tarafımızca yapılan değerlendirmeler sonucunda, kesin olmamakla birlikte MÖ 6. yy. ve sonrasına ait karakteristikler gösteren kalıntıların tapınak olarak tanımlanmasının mümkün olmadığı anlaşılmıştır893. Daha ziyade bir giriş yapısıyla bağlantılı olması muhtemel olan basamaklarda görülen en önemli ünik unsur kenarlara eş uzaklıkta yerleştirilmiş olan profilli blok dizileridir (Levha 127). Kullanım olarak benzerinin tespit edilemeyişinin yanı sıra blokların form olarak da kıyaslanabileceği bir örnek bilinmemektedir. Ortadaki yarım daire formlu profillerin her iki kenarındaki düz yüzeyli yükseltiler üzerine kazınmış olan İon başlığı formunu andıran bezemeleriyle tamamen ünik bir uygulama olarak değerlendirilebilmektedir. Profilli blokların tek olası işlevi olarak ise daha fazla sayıdaki orta basamakların kenarlarında yer alarak onları sınırlandırmış olabilecekleri önerilmiştir (Levha 130). Basamaklardaki bir diğer ünik uygulama ise kahverengi renkli taşların kullanılmış olmasıdır (Levha 125.3). Sodra mermerinden yapılan basamakların arasında genel düzenlemeye uygun olarak yerleştirilmiş kahverengi renkli blokların, profilli blokların olduğu iki bölümde kullanılmış olması ilginç bir düzenleme olarak değerlendirilebilir. Kesin paraleli bilinmeyen bu düzenlemenin Arkaik dönem itibarıyla görülen bezeme amaçlı renkli blok kullanımıyla bağlantılı olabileceği yukarıda değerlendirilmiştir894.

Mimari elemanlarda ve kalıntılarda görülen bu ünik özellikler yukarıda değinildiği gibi, Karia’nın Arkaik dönem Aiol ve İon mimarisinde sadece bir takipçi olmadığını ve mimarinin gelişiminde rol oynayan önemli merkezlerden birisi olarak tanımlanabileceğine işaret etmektedir. Bu durum Hekatomnidler döneminde yaşanan yoğun mimari faaliyetin de yerel kökenine işaret eden bir unsur olabilir. Nitekim bu evrede de karışık düzen, grid planlama ve saçaklıkta oranlamaların kullanımı gibi özellikler için Karia kökenli yaratıcı yenilikler tanımlaması yapılabilmektedir895.

Bu ünik unsurlara karşın diğer bölgelerle uyum gösteren ve takipçisi olunan özellikler de tespit edilebilmektedir. Bunlardan en önemlisi Halikarnassos Apollon Tapınağına ait olarak tanımladığımız mimari elemanların Samos Hera Tapınağı 2. dipteros ile göstermiş olduğu 890 Wesenberg 1971, 45-47, Abb.87; Dinsmoor 1973, 59. 891 Boardman 1959, 177, 182, Fig.1.d, Pl.27c,29a; Boardman 1967, 90, Pl.17. 892 Boardman 1959, 177, Pl.29a; Boardman 1967, 90, Pl.17. 893 bk. Bölüm II.1.5 894 bk. Bölüm II.1.5 895 Hellström 1994, 46-50.

Page 162: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

158

paralelliklerdir. Bu benzerliklerden ilki Samos tipi sütun kaidesine ait ve form olarak da kıyaslanabilen speiraların kullanılmış olmasıdır. Ayrıca Samos Hera Tapınağında görüldüğü gibi yivsiz sütun tamburları ve sütun boynu kullanımı ile İon başlıklarındaki Samos tipi896 ancak bezemesiz polsterler gösterilebilmektedir. Bu noktada daha önce Pedersen897 tarafından tanımlandığı gibi mimari elemanlar ışığında Halikarnassos Apollon Tapınağını Samos etkili bir yapı olarak tanımlayabilmek olasıdır. Ancak İon başlıklarında abakus görülmesi ve sütun boynundaki bezeme farklılığı Samos etkisinin belirli bir düzeyde kalmış olduğuna işaret eden unsurlardır.

Samos etkisinin bulunabileceği diğer örnekler olarak Halikarnassos’tan SB.1-2, Labraunda’dan SB.4 ve Mylasa’dan SB.5 numaralı sütun boyunları gösterilebilir. Samos örneğine en yakın düzenleme Mylasa boynunda görülmekle birlikte Karia bölgesinde tespit edilen sütun boyunlarının sayısı ve birbirinden farklı biçimlendirilmeleri dikkat çekicidir898.

İasos’ta ele geçmiş anta başlığı (AntB.1) (Levha 57.1-5) Samos ve Didyma etkisini gösteren bir yapı elemanı olarak gösterilebilmektedir. Form ve genel düzenleme açısından göstermiş olduğu benzerlikler temelinde anta başlığının Didyma üretimi olabileceği de düşünülmüş899 olmakla birlikte yukarıda değinildiği gibi başlık polsterindeki yaprak bezekleri ünik özellik olarak tespit edilebilmektedir. Böylece hem etkileşim hem de yerel üretimin varlığına işaret eden önemli bir örnek olarak tanımlanabilmektedir.

Beçin’de tespit edilen İB.1-3 numaralı İon başlıklarına bakıldığında hem genel düzenleme hem de özellikle İonia tipi900 polster düzenlemesiyle İonia örnekleriyle benzerlik gösterdiği görülmektedir.

Karia bölgesinde Attika etkisinin tespit edilebildiği örnekler de bulunmaktadır. Bunlardan ilki Mylasa’dan boya ile yapılmış detaylara sahip İB.8 numaralı İon başlığıdır (Levha 53-54). Yukarıda detaylı olarak değerlendirildiği gibi başlığın ekhinus ve abakus cephelerinde kullanılan boya ile yapılmış kymation bezemelerinin en yakın paralelleri Atina’dan tespit edilebilmektedir901. Boya kullanım oranı ile Meritt902 tarafından I. tip olarak tanımlanan Attika başlıklarıyla kıyaslanabilmesinin yanı sıra başlıkta Attika

896 Bingöl 1980, 49-50. 897 Pedersen 1994, 30; Pedersen 2004b, 475 898 Bu noktada sütun boynu kullanımının kökeni ve etkileşim merkezi hakkında kesin bir

yorumda bulunmanın henüz mümkün olmadığını belirtmek yerinde olacaktır. Antik dönemden az sayıda sütun boynu örneğinin biliniyor oluşu kesin tanımlamalar yapılmasını engellemekle birlikte Karia’dan 5 farklı yapıya ait 6 adet sütun boynunun biliniyor oluşu oldukça önemli bir sayı olarak dikkat çekmektedir. Yukarıda değerlendirilen SB.1-5 numaralı sütun boyunlarının yanı sıra MÖ 4. yy.a ait Halikarnassos Ares Tapınağı sütun boynu da (Dinsmoor 1973, 223; Lehmann-Spittle 1982, 107, Fig.83: Pedersen 1983, 93 vd., Abb.5-8) bu örneklere eklenebilmektedir. Antik dönemde sütün boynu kullanımı ve örnekleri için Bk.: Baran 2007, 73 vd.

899 Berti-Masturzo 2000, 225-7. 900 Bingöl 1980, 50-51. 901 Meritt 1982, 82 vd.; Meritt 1996, 125 vd.; McGowan 1997, 210 vd. 902 Meritt 1996, 125 vd.

Page 163: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

159

tipi903 polsterin kullanılmış olması da bu etkileşimi desteklemektedir. Attika tipi polster kullanılmış bir diğer başlık ise Halikarnassos’tan tek cephesi bezenmiş İB.4 numaralı İon başlığıdır (Levha 42-43).

Yukarıda değerlendirildiği gibi çalışma kapsamında değerlendirilen mimari elemanlar ve yapı olasılıkları Karia bölgesinde Hekatomnidler dönemi öncesinde yoğun bir mimari faaliyet bulunduğuna ve bunun yenilikçi özellikler taşımış olduğuna işaret etmektedir. Bu mimari özelliklerin daha sonraki dönemler üzerindeki etkileri ve özellikle Hekatomnidler dönemi mimarisinin gelişiminde oynadığı rol904 konu dışına çıkmakla birlikte ilerde yapılacak çalışmalarda araştırılması gereken önemli bir noktadır. Aynı şekilde Karia bölgesinde ele geçmiş Hekatomnidler dönemi öncesine ait heykeltıraşlık, seramik, sikke ve yazıt gibi tüm arkeolojik veriler tespit edilen yeni mimari elemanlarla birlikte yakın zamanda yeniden değerlendirilmelidir. Bu sayede diğer bölgelerle bağlantılar ve kültürel gelişimin daha anlaşılabilir olması sağlanabilecektir.

903 Bingöl 1980, 51-52. 904 Hekatomnidler dönemi mimarlarının MÖ 4. yy.da yoğun mimari aktiviteye başladıklarında

yönlerini diğer bölgelere çevirmek zorunda kalmadıkları anlaşılmaktadır. Yukarda değinilen ünik özelliklerin yanı sıra Labraunda Zeus Tapınağı in antis evresinde (D.1) ve Halikarnassos Maussolleion’da tek bloklardan oluşan diş sırasının kullanılmış olması devam eden bir mimari gelişime işaret olarak kabul edilebilir. Jeppesen (2002, 131) tarafından tekil diş bloklarının kullanılmış olması işçilerin oldukça ucuz olabileceği ile açıklanmış olmakla birlikte devam eden mimari faaliyet olasılığı nedeniyle bu yargı yeniden gözden geçirilmelidir. Bir diğer örnek olarak da Pedasa İon köşe başlığında görülen palmet bezeğinin Hekatomnidler dönemi yapılarının köşe başlıklarında da görülüyor oluşudur.

Page 164: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

160

KAYNAKÇA VE KISALTMALAR

(Süreli yayın kısaltmaları için AJA 104 (2000), 10-24 temel alınmıştır.)

Adamesteanu 1954: D. Adamesteanu, “Archaologische Grabungen und Funde im Bereich der Soprintendenzen von Sizilien von 1949-1954” AA (1954), 465-706.

Adamesteanu-Mertens 1975: D. Adamesteanu & D. Mertens & A. De Siena, “Metaponto Santuario di Apollo. Tempio D (Ionico) Rapporto Preliminare” BdA 60 (1975), 26-49.

Akarca 1952: A. Akarca, “Mylasa Hellenistik Bir Mezar” Belleten 63 (1952), 367-398.

Akarca 1954: A. & T. Akarca, Milas Coğrafyası, Tarihi ve Arkeolojisi, İstanbul, 1954.

Akarca 1959: A. Akarca, Les monnaies grecques de Mylasa, Paris, 1959.

Akarca 1971: A. Akarca, “Beçin” Belleten 137 (1971), 1-37.

Åkerström 1966: Å. Åkerström, Die Architectonischen Terrakotten Kleinasiens, Lund, 1966.

Åkerström 1978: Å. Åkerström, “Ionia and Anatolia – Ionia and the West. The Figüred Architectural Terracotta Frieze: Its Penetration and Transformation in the East and in the West in the Archaic Period” The proceedings of the Xth International Congress of Classical Archaeology, Ankara-İzmir 23.-30.IX.1973, Ankara, 1978, 319-327.

Akurgal 1956: E. Akurgal, “Foça Kazıları ve Kyme Sondajları” Anadolu 1 (1956), 32-42.

Akurgal 1962: E. Akurgal, “The Early Period and the Golden Age of Ionia” AJA 66 (1962), 369-379.

Akurgal 1979: E. Akurgal, Erythrai, İzmir, 1979.

Akurgal 1987: E. Akurgal, Griechische und römische Kunst in der Türkei, München, 1987.

Akurgal 1993a: E. Akurgal, Eski İzmir I, Yerleşme Katları ve Athena Tapınağı2, Ankara, 1993.

Akurgal 1993b: E. Akurgal, Eski Çağda Ege ve İzmir, İzmir, 1993.

Akurgal 1995: E. Akurgal, Anadolu Uygarlıkları5, İstanbul, 1995.

Altekamp 1989: S. Altekamp, “Archaische und frühklassische Architekturornamentik: Chancen und Probleme für einen Klassischen Archäologen” MDAV 20 (1989), 49-55.

Page 165: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

161

Alzinger 1972: W. Alzinger, “Von der Archaik zur Klassik Zur Entwicklung des ionischen Kapitells in Kleinasien während des fünften Jahrhunderts v. Chr.” ÖJh 50 (1972-73), 169-211.

Alzinger 1978: W. Alzinger, “Athen und Ephesos im fünften Jahrhundert vor Christus” The proceedings of the Xth International Congress of Classical Archaeology, Ankara-İzmir 23.-30.IX.1973, Ankara, 1978, 507-16.

Amandry 1953: P. Amandry, Fouilles de Delphes.T. 2, Topographie et architecture. Le sanctuaire d'Apollon. [Fasc. 6], La colonne des Naxiens et le portique des Athéniens, Paris, 1953.

Ateşlier 1999: S. Ateşlier, Daskyleion Buluntuları Işığında Batı Anadolu`da Akhaemenid Dönemi Mimarisi, (Ege Üniversitesi, Yayınlanmamış Doktora Tezi) İzmir, 1999.

Ateşlier 2001: S. Ateşlier, “Observations on an Early Classical Building of the Satrapal Period at Daskyleion” Akhameneid Anatolia, Proceedings of the First International Symposium on Anatolia in the Achaemenid Period, Bandırma 15-18 August 1997, Leiden 2001, 147-168.

Bakalakis 1936: G. Bakalakis, “Neãpoliw-XristoÊpoliw-Kabãla” AÉpigr (1936), 1-48.

Bakalakis 1956: G. Bakalakis, “Zur thasischen Architektur-Ornomentik” ÖJh 43 (1956-58), 18- 34.

Bakır 2003: T. Bakır, “Daskyleion (Tayaiy Drayahya) Hellespontine Phrygia Bölgesi Akhaemenid Satraplığı” Anadolu 25 (2003), 1-26.

Balcer 1991: J. M. Balcer, “The East Greeks Under Persian Rule: A Reassessment” Akhaemenid History VI, Asia Minor and Egypt: Old Cultures in a New Empire, Proceedings of the Groningen 1988 Achaemenid History Workshop (H.Sancisi-Weerdenburg, A. Kuhrt (eds.)), Leiden, 1991, 57-65.

Baldoni vd. 2004: D. Baldoni & C. Franco & P. Belli & F. Berti, Karia’da bir Liman kenti İasos, İstanbul, 2004.

Bammer 1968a: A. Bammer, “Beitrage zur ephesischen Architektur” ÖJh 49 (1968-71), 1-22.

Bammer 1968b: A. Bammer, “Zum Durchmesser jonischer Säulen” ÖJh 49 (1968-71), 88-92.

Page 166: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

162

Bammer 1972a: A. Bammer, Die Architektur des jüngeren Artemision von Ephesos, Wiesbaden, 1972.

Bammer 1972b: A. Bammer, “Beobachtungen zur Ephesischen Architektur, Archaische Kapitelle” AA (1972), 440-457.

Bammer 1978: A. Bammer, “Der archaische und klassische Altar der Artemis von Ephesos” The proceedings of the Xth International Congress of Classical Archaeology, Ankara-Izmir 23.-30.IX.1973, Ankara, 1978, 517-521.

Bammer 1980: A. Bammer, “Architecture et société en Asie Mineure au IVe siècle” Architecture et société de l'archaïsme grec à la fin de la république romaine. Actes du Colloque international organisé par le Centre national de la recherche scientifique et l'Ecole française de Rome, Rome 2-4 décembre 1980, Roma, 1983, 271-286.

Bankel 1999: H. Bankel, “Scamilli inpares at an Early Hellenistic Ionic Propylon at Knidos – New Evidence for the Construction of a Curvature” Appearance and Essence, Refinements of Classical Architecture: Curvature, Proceedings of the Second Williams Symposium on Classical Architecture held at the University of Pennsylvania, Philadelphia April 2-4, 1993, Philadelphia, 1999, 127-138.

Baran 2001: A. Baran, “Lelegler” İdol, Arkeoloji ve Arkeologlar Derneği Dergisi 11 (2001), 23-27.

Baran 2002: A. Baran, “Hekatomnidler Devri (İonia Rönesansı?)” İdol, Arkeoloji ve Arkeologlar Derneği Dergisi 14 (2002), 18-23.

Baran 2004: A. Baran, “Beçin, Zeus Karios (?) Tapınağı” I.-II. Ulusal Arkeolojik Araştırmalar Sempozyumu, Anadolu/Anatolia, Ek Dizi 1 (2004), 19-38.

Baran 2007: A. Baran, “Column Necks in Antiquity ” E. Öztepe – M. Kadıoğlu (derl.), Patronvs. Coşkun Özgünel’e 65. Yaş Armağanı / Festschrift für Coşkun Özgünel zum 65. Geburtstag ( İstanbul 2007), 73-85.

Baran 2008: A. Baran, “The Archaic Temple Of Zeus Labraundos” “Labraunda Zeus Tapınağı Arkaik Evresi” Anadolu/Anatolia 30 2006 (Ankara 2008), 1-46.

Baran 2009: A. Baran, “Carian Architecture before the Hecatomnids” in F. Rumscheid (Hrsg.), Die Karer und die Anderen, Internationales Kolloquium an der

Page 167: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

163

Freien Universität Berlin vom 13. bis 15. Oktober 2005, Bonn 2009, 291-313.

Barletta 1990: B. A. Barletta, “An Ionian Sea Style in Archaic Doric Architecture” AJA 94 (1990), 45-72.

Barletta 1999: B. A. Barletta, “Ionic Influence in Western Grek Architecture: Towards a Definition and Explanation” Die Ägäis und das westliche Mittelmeer. Beziehungen und Wechselwirkungen 8.bis 5.Jh.v. Chr., Akten des Syposions, Wien 1999 (Wien, 2000), 203-216.

Bean-Cook 1952: G. E. Bean & J. M. Cook, “The Cnidia” BSA 47 (1952), 171-212.

Bean-Cook 1955: G. E. Bean & J. M. Cook, “The Halicarnassus Peninsula” BSA 50 (1955), 85-169.

Bean-Cook 1957: G. E. Bean & J. M. Cook, “The Carian Coast III” BSA 52 (1957), 58-146.

Bean 1969: G. E. Bean, “Gerga in Caria” AnatSt 19 (1969), 179-182.

Bean 1971: G. E. Bean, Turkey Beyond the Meander, London, 1971.

Bean 1976: G. E. Bean, “Halikarnassos” Princeton Encyclopedia of Classical Sites, (U. R. Stillwell, W. H. MacDonald, and M. H. McAllister (eds.)), Princeton, 1976, 375-6.

Bengisu 1994: R. Lou Bengisu, “Torrhebeia Limne” Arkeoloji Dergisi II (1994), 33-43.

Bengisu 1996: R. L. Bengisu, “Lydian Mount Karios” Cybele, Attis and related cults, Essays in memory of M.J. Vermaseren, Leiden, 1996, 1-36.

Bengston 1954: H. Bengston, “Skylax von Karyanda und Herakleides von Mylasa” Historia 3 (1954-55), 301-7.

Berti-Masturzo 2000: F. Berti & N. Masturzo, “Aree di culto ed elementi architettonici di periodo arcaico a Iasos (Caria)” Die Ägäis und das westliche Mittelmeer. Beziehungen und Wechselwirkungen 8.bis 5.Jh.v. Chr., Akten des Symposions, Wien 1999, Wien, 2000, 217-29.

Berti 2008: F. Berti, “The 2006 Campaign at Iasos” 29. Kazı Sonuçları Toplantısı, 28 Mayıs – 1 Haziran 2007 Kocaeli, Ankara 2008, 295-306.

Betancourt 1977: P. Betancourt, The Aeolic Style in Architecture: A Survey of its Development in Palestine, the Halikarnassos Peninsula and Greece, 1000-500 B.C., Princeton, 1977.

Page 168: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

164

Billot 1994: M. F. Billot, “Terres cuites architecturales, peintures et mosaïques aux Ve et IVe siècles” (Hesperia, Supplement 27) Proceedings of the international conference on Greek architectural terracottas of the classical and hellenistic periods, [Athens] December 12 - 15, 1991, Princeton, 1994, 1-38.

Bingöl 1980: O. Bingöl, Das ionische Normalkapitell in hellenistischer und römischer Zeit in Kleinasien, (Istanbuler Mitteilungen, Beiheft 20), Tübingen, 1980.

Bingöl 1990: O. Bingöl, “Überlegungen zum ionischen Gebälk” IstMitt 40 (1990), 101-108.

Bingöl 2001: O. Bingöl, “The Frieze and Dentil on Early Ionic Column Architecture” Günışığında Anadolu, Cevdet Bayburtluoğlu için Yazılar, İstanbul, 2001, 32-34.

Bingöl 2004: O. Bingöl, Arkeolojik Mimari’de Taş, İstanbul, 2004.

Blümel 1963: C. Blümel, Die Archaisch Griechischen Skulpturen der Staatlichen Museen zu Berlin, Berlin, 1963.

Blümel 1987: W. Blümel, Die Inschriften von Mylasa, 1. Inschriften der Stadt, Bonn, 1987

Blümel 1990: W. Blümel, “Zwei neue Inschriften aus Mylasa aus der Zeit des Maussollos” EpigAnat (1990), 29-42.

Boardman 1959: J. Boardman, “Chian and Early Ionic Architecture” AntJ 39 (1959), 170-218.

Boardman 1967: J. Boardman, Excavations in Chios 1952-1955, Grek Emporio, Oxford, 1967.

Boardman 1998: J. Boardman, Early Grek Vase Painting, London, 1998.

Boardman 2001: J. Boardman, Yunan Heykeli, Arkaik Dönem, (Çev. Y. Ersoy), İstanbul, 2001.

Boehlau-Schefold 1940: J. Boehlau & K. Schefold, Larisa am Hermos 1: Die Bauten, Berlin, 1940.

Borchhardt 1999: J. Borchhardt, Limyra, Zemuri Taşları, İstanbul, 1999.

Boysal 1957: Y. Boysal, “Die korinthischen Kapitelle der hellenistischen Zeit Anatoliens” Anadolu 2 (1957), 123-132.

Bremen 2004: R. van Bremen “Leon son of Chrysaor and the religious identity of Stratonikeia in Caria” The Greco-Roman East: Politics, Culture, Society, Volume

Page 169: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

165

XXXI (Stephen Colvin, ed.), Cambridge, 2004, 207-244.

Brockmann 1968: A. D. Brockmann, Die griechische Ante: eine typologische Untersuchung, Diss. Marburg: Görich & Weierhäuser, 1968.

Bundgaard 1957: J. A. Bundgaard, Mnesicles, A Greek Architect at Work, Kobenhavn, 1957.

Buschor 1930: E. Buschor, “Heraion von Samos. Frühe Bauten” AM 55 (1930), 16 vd.

Buschor 1933: E. Buschor, “Altsamische Grabstelen” AM 58 (1933), 22-46.

Buschor 1957: E. Buschor, “Altsamischer Bauschmuck” AM 72 (1957), 1-34.

Büsing 1979: H. H. Büsing, “Ein Antemion in Delphi” Studies in Classical Art and Archaelogy: A Tribute to Peter Heinrich von Blanckenhagen, Locust Valley N.Y. 1979, 29-36.

Carpenter-Boyd 1977: J. Carpenter & D. Boyd, “Dragon Houses: Euboia, Attica, Karia” AJA 81 (1977), 179-215.

Chandler 1776: R. Chandler, Travels in Asia Minor I, London, 1776.

Clarke 1886: J. T. Clarke “A Proto-Ionic Capital From the Site of Neandreia” AJA 2 (1886), 1-20.

Cook 1960: J. M. Cook, “Greek Archaeology in Western Asia Minor” AR 6 (1959-1960), 27-57.

Cook 1961: J. M. Cook, “Some Sites of the Milesian Territory” BSA 56 (1961), 90-101.

Cook 1964: J. M. Cook, “Grek Archaeology in Western Asia Minor” AR 11 (1964-1965), 32-62.

Costabile 1997: F. Costabile vd., L’Architettura Samia di Occidente Dalla Cava al Tempio, Siracusa, Locres, Caulonia, Vol. hors commerce publié à l’occassion de l’exposition d’Athènes, 1997. Rubettino Editore, Soveria Manneli (Catanzaro) 1997.

Courbin 1980: P. Courbin, L'oikos des Naxiens, Délos 33(Paris, 1980).

Crampa 1972: J. Crampa, Labraunda. Swedish excavations and researches, Vol.3.2. The Greek inscriptions 13-133, Stockholm, 1972.

Çakıcı 1995: M. Çakıcı, “Milas ilçesi Şevketiye Mahallesi 199 Ada, 187 parselde Yapılan Kurtarma Kazısı” V. Müze

Page 170: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

166

Kurtarma Kazıları Semineri Didim 1994, Ankara 1995, 321-332.

Demangel 1933: R. Demangel, La Frise Ionique, Paris, 1933.

des Courtils 1997: J. des Courtils, “Moulures architecturales en marbre de l’ile de Thasos” BCH 121 (1997), 489-552.

Diler 2009: A. Diler & B. Özer & Ö. Çakmaklı & S. Türkoğlu, “Pedasa, 2007” 30. Kazı sonuçları Toplantısı, 26-30 Mayıs 2008 Ankara, Ankara 2009, 267-284

Dinsmoor 1913: W. B. Dinsmoor, “Studies of the Delphian Treasuries” BCH 37 (1913), 1 vd.

Dinsmoor 1943: W. B. Dinsmoor, “The Temple of Ares and The Roman Agora” AJA 47 (1943), 383-384.

Dinsmoor 1973: W. B. Dinsmoor, The Architecture of Ancient Greece2, New York, 1973.

Dinsmoor 1974: W. B. Dinsmor, Jr., “The Temple of Poseidon: The Missing Sima and other Matters” AJA 78 (1974), 211-238.

Donohue 1988: A. A. Donohue, Xoana and the Origins of Greek Sculpture, Atlanta, 1988.

Drerup 1954: H. Drerup, “Pytheos und Satyros, Die Kapitelle des Athenatempels von Priene und des Maussoleums von Halikarnassos” JdI 69 (1954), 1-31.

Durm 1910: J. Durm, Die Baukunst der Griechen, Handbuch der Architecture II, Leipzig, 1910.

Erder 1967: C. Erder, Hellenistik Devir Anadolu Mimarisinde Kyma Rekta – Kyma Reversa, Ankara, 1967.

Fedak 1990: J. Fedak, Monumental Tombs of the Hellenistic Age. A Study of Selected Tombs from the Pre-classical to the Early Imperial Era, Toronto, 1990.

Felten 1984: F. Felten, Griechische tektonische Friese archaischer und klassischer Zeit, Waldsassen, 1984.

Flensted-Jensen 2004: P. Flensted-Jensen, An Inventory of Archaic and Classical Poleis, An Investigation Conducted by the Copenhagen Polis Centre for the Danish National Research Foundaion, (M.H., Hansen & T.H. Nielsen, (eds.)), Oxford, 2004.

Fraisse-Llinas 1995: P. Fraisse & C. Llinas, Documents d’Architecture Hellénique et Hellénistique, Délos 36 (Paris, 1995).

Ganzert 1983: J. Ganzert, “Zur Entwicklung lesbischer Kymationformen” JdI 98 (1983), 123-202.

Page 171: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

167

Gentili 1967: G. V. Gentili, “Il Grande Tempio Ionico di Siracusa, I Dati Topografici e Gli Elementi Architettonici Roccolti Fino al 1960” Palladio 17 (1967), 61-84.

Gerkan 1915: A. von Gerkan, Der Poseidonaltar bei Kap Monodendri. Milet I.4, Berlin, 1915.

Gerkan 1925: A. von Gerkan, Kalabaktepe, Athenatempel und Umgebung. Milet I.8, Berlin, 1925.

Greaves 2003: A. M. Greaves, Miletos Bir Tarih, İstanbul, 2003.

Gruben 1963: G. Gruben, “Das archaische Didymaion” JdI 78 (1963), 78-182.

Gruben-Koenigs 1968: G. Gruben & W. Koenigs, “Der ‘Hekatompedos’ von Naxos” AA 1968, 693-717.

Gruben 1982a: G. Gruben, “Naxos und Paros, Vierter Vorläufiger Bericht über die Forschungskampagnen 1972-1980, I. Archaische Bauten” AA 1982, 159-195.

Gruben 1982b: G. Gruben, “Der Burgtempel A von Paros, Naxos-Paros, Vierter Vorläufiger Bericht” AA 1982, 197-229.

Gruben 1982c: G. Gruben, “Naxos und Paros, Vierter Vorläufiger Bericht über die Forschungskampagnen 1972-1980, II. Klassiche und hellenistische Bauten” AA 1982, 621-689.

Gruben 1991: G. Gruben, “Anfänge des Monumentalbaus auf Naxos” Bautechnik der Antike, Internationales Kolloquium in Berlin vom 15-17. Februar 1990, veranstaltet vom Architektur-Referat des DAI, in Zusammenarbeit mit dem Seminar für Klassische Archäologie der Frein Universität Berlin, (=Diskussionen zur Archäologischen Bauforschung 5), Hrsg. von A. Hoffmann, E.L. Schwandner, W. Hoepfner, G. Brands, Mainz: Philipp von Zabern, 1991, 63-71.

Gruben 1996: G. Gruben, “Griechische Un-Ordnungen” Säule und Gebälk. Zu Struktur und Wandlungsprozeß griechisch-römischer Architektur. Bauforschungskolloquium Berlin 1994, veranstaltet vom Architekturreferat des Deutschen Archäologischen Instituts. (=Diskussionen zur archäologischen Bauforschung 6). Hrsg. von E.-L. Schwandner. Mainz: Philipp von Zabern, 1996, 61-77.

Page 172: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

168

Gruben 1997: G. Gruben, “Naxos und Delos, Studien zur archaischen Architektur der Kykladen” JdI 112 (1997), 261-416.

Gruben 2001: G. Gruben, Griechische Tempel und Heiligtümer5, München, 2001.

Gullini 1980: G. Gullini, La cultura architettonica di Locri Epizefirii, Documenti e interpretazioni, Taranto, 1980.

Hahland 1964: W. Hahland, “Didyma im 5. Jahrhundert v. Chr.” JdI 79 (1964), 142-240.

Hanfmann 1965: G. M. A. Hanfmann, “The seventh campaign at Sardis, 1964” BASOR 177 (1965), 2-17.

Hanfmann 1972: G. M. A. Hanfmann, Letters From Sardis, Cambridge, 1972.

Hänlein-Schäfer 1985: H. Hänlein-Schäfer, Veneratio Augusti, Eine Studie zu den Tempels des ersten römischen Kaisers, Roma, 1985.

Hasluck 1901-2: F. W. Hasluck, “Sculptures From Cyzicus” BSA 8 (1901-2), 190-196.

Heiden 1994: J. Heiden, “Klassische Dächer aus Olympia” Proceedings of the international conference on Greek architectural terracottas of the classical and hellenistic periods, Athens, December 12 - 15, 1991, Princeton, 1994, 135-139.

Held 1996: W. Held, “Karya’da Gergakome 1994 Yüzey Araştırması” 13. Araştırma Sonuçları Toplantısı 1995, Ankara, 1996, 59-70.

Held 2000: W. Held, Das Heiligtum der Athena in Milet, Milesische Forschungen, Band 2, 2000.

Held 2004: W. Held, Zur Datierung der klassischen Athenatemples in Milet” AA (2004), 123-127.

Hellmann-Fraisse 1979: M. C. Hellmann & P. Fraisse, Le monument aux hexagones et le portique des Naxiens, Délos 32 (Paris, 1979).

Hellner 2002: N. Hellner, Die Säulenbasen des zweiten Dipteros von Samos, Diss. TU München 2002. [Online: http://tumb1.biblio.tu-muenchen.de/publ/diss/ar/2002/hellner.pdf ]

Hellström 1965: P. Hellström, Labraunda. Swedish Excavations and Researches, Vol.2.1: Pottery of Classical and Later Date, Terracotta Lamps and Glass, Lund, 1965.

Page 173: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

169

Hellström-Thieme 1979: P. Hellström & T. Thieme, “The Temple of Zeus at Labraunda. A Preliminary note” Svenska Forskningsinstitutet i İstanbul Meddelanden 4 (1979), 5-26.

Hellström-Thieme 1981: P. Hellström & T. Thieme, “The Androns at Labraunda. A Preliminary account of their architecture” MedmusB 16 (1981), 58-74.

Hellström-Thieme 1982: P. Hellström & T. Thieme, Labraunda Swedish Excavations and Researches, Vol.1.3: The Temple of Zeus, Stockholm and Lund: Astroms Forl., 1982.

Hellström 1984: P. Hellström, “Dessin d'architecture hécatomnide á Labraunda” Le dessin d'architecture dans les sociétés antiques. Actes du Colloque de Strasbourg 26-28 janvier 1984, (o.O. 1985), 153-165.

Hellström 1988: P. Hellström, “Labraunda. Mixed orders in Hecatomnid architecture” Praktika tou XII Dieynou˚ Sunedriou Klasikh˚ Arxaiologia˚, Ayhna 4-10 Septemuriou 1983, vol. 4, Athens 1988, 70-74.

Hellström 1991: P. Hellström, “The Architectural layout of Hecatomnid Labraunda” RA 1991, 297-308

Hellström 1992: P. Hellström, “Labraynda 1990” XIII. Kazı Sonuçları Toplantısı, 27-31 Mayıs 1991 Çanakkale, Ankara, 1992, 155-158.

Hellström 1994: P. Hellström, “Architecture. Characteristic building-types and particularities of style and techniques. Possible implications for Hellenistic Architecture” Halicarnassian Studies I: Hecatomnid Caria and the Ionian Renaissance, Odense, 1994, 36-57.

Hellström 1996: P. Hellström, “The Andrones at Labraynda. Dining Halls for Protohellenistic Kings” Basileia, Die Paläste der hellenistischen Könige. Internationales Symposion in Berlin, Mainz am Rhein, 1996, 164-9.

Hellström 1997: P. Hellström, “Sculpture from Labraynda” Sculptors and Sculpture of Caria and the Dodecanese, London, 1997, 109-113.

Hellström 2003: P. Hellström “100 Years of Swedish Excavations in Turkey and a Bibliography” Acta Bibliothecæ Regiæ Stockholmiensis 69 (2003), 237-252.

Henry 2009: O. Henry, Tombes de Carie, Architecture Funéraire et Culture Carienne, VI-II s. av. J.-C., Presses Universitaires de Rennes, 2009

Page 174: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

170

Herodotos: Herodotos, Herodot Tarihi, (çev. Müntekim Gökmen), İstanbul, 1991.

Hodge 1960: A. T. Hodge, The Woodwork of Greek Roofs, Cambridge, 1960.

Hodge 1975: A. T. Hodge, “Bevelled Joints and the Direction of Laying in Greek Architecture” AJA 79 (1975), 333-347.

Hoepfner 1993: W. Hoepfner, “Zum Mausoleum von Belevi” AA 1993, 111-123.

Hogart 1908: D. G. Hogart, British Museum, Excavations at Ephesos, The Archaic Artemisia, London, 1908.

Hornblower 1982: S. Hornblower, Mausolus, Oxford, 1982.

Humann vd. 1904: C. Humann & J. Kohte & C. Watzinger, Magnesia am Maeander, Bericht über die Ergebnisse der Ausgrabungen der Jahre 1891-1893, Berlin, 1904.

IG: Inscriptiones Graecae3, Vol.1, Berolini, 1924

Jeppesen 1955: K. Jeppesen, The Propylaea, Labraunda Swedish Excavations and Researches, Vol.1.1, Lund, 1955.

Jeppesen-Luttrell 1986: K. Jeppesen & A. Luttrell, The Written Sources and Their Archaeological Background: 1. The ancient Greek and Latin writers. 2. The later history of the Maussolleion and its utilization in the Hospitaller Castle at Bodrum, The Maussolleion at Halikarnassos: Reports of the Danish Archaeological Expedition to Bodrum, Vol.2: Copenhagen, 1986.

Jeppesen 1994: K. Jeppesen, “Founder Cult and Maussolleion” Halicarnassian Studies I: Hecatomnid Caria and the Ionian Renaissance, Odense, 1994, 73-84.

Jeppesen 2002: K. Jeppesen, The Superstructure, A Comparative Analysis of the Architectural, Sculptural and Literary Evidence. The Maussolleion at Halikarnassos. Reports of the Danish Archaeological Expedition to Bodrum, vol.5, Aarhus, 2002.

Johannowsky 1987: W. Johannowsky, “Appunti sul santuario di Demeter e Kore” BdA, suppl. al nr. 31-32, 1987, 55-58.

Jully 1981: J. J. Jully, Archaic Pottery, Labraunda Swedish Excavations and Researches, Vol.2.3:, Stockholm, 1981.

Karageorghis 1978: V. Karageorghis, “The Relations between the Tomb Architecture of Anatolia and Cyprus in the Archaic Period” The proceedings of the Xth International

Page 175: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

171

Congress of Classical Archaeology, Ankara -Izmir 23. - 30.IX.1973, Ankara, 1978, 361-368.

Karaosmanoğlu 1997: M. Karaosmanoğlu, Başlangıcından Klasik Dönem Sonuna kadar Lotus-Palmetçiçek ve Yumurta Boncuk dizisinin Gelişimi, (Yayınlanmamış Doçentlik Tezi), Erzurum 1997.

Karlsson 1994: L. Karlsson, “Thoughts about Fortifications in Caria from Maussollos to Demetrios Poliorketes” RÉA 96 (1994), 141-153.

Kästner 2004: V. Kästner, “Vorhellenistische Arcitekturstücke aus Pergamon” IstMitt 54 (2004), 129-145.

Kawerau 1907: G. Kawerau, “Eine ionische Säule von der Akropolis zu Athen” JdI 22 (1907), 197-207.

Kerényi 1976: C. Kerényi, Dionysos: Archetypal Image of Indestructibile Life, London, 1976.

Kızıl-Rumscheid 2006: A. Kizil, F. Rumscheid, “Ein neu gefundenes Pfeilerkapitell aus dem frühhellenistischen Mylasa” IstMitt 56 (2006), 207-214

Kienast 1989: H. J. Kienast, “Ein verkanntes Antenkapitell aus dem Heraion von Samos” IstMitt 39 (1989) 257-263.

Kirchhoff 1988: W. Kirchhoff, Die Entwicklung des ionischen Volutenkapitells im 6.und 5.Jhs. und seine Entstehung, Bonn, 1988.

Klein 1998: N. L. Klein, “Evidence for West Grek Influence on Mainland grek Roof Construction and the Creation of the Truss in the Archaic Period” Hesperia 67 (1998), 335-374.

Koenigs 1979: W. Koenigs, “Archaische Bauglider aus Milet: I. Ionische Kapitelle” IstMitt 29 (1979), 187-198.

Koenigs 1980: W. Koenigs, “Bauglider aus Milet II, Milet 1978-1979” IstMitt 30 (1980), 57-91.

Koenigs 1981a: W. Koenigs, “Bauteile aus Myus im Theater von Milet” IstMitt 31 (1981), 143-147.

Koenigs 1981b: W. Koenigs, “Archaische Bauglieder aus Kyzikos” AnatSt 31 (1981), 121-128.

Koenigs 1983: W. Koenigs, “Der Athena Tempel von Priene” IstMitt 33 (1983), 134-176

Koenigs 1986: W. Koenigs, “Reste archaischer Architektur in Milet” Milet 1899-1980, Ergebnisse, Probleme und Perspektiven einer Ausgrabung Kolloquium Frankfurt

Page 176: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

172

am Main 1980, İstanbuler Mitteilungen, Beiheft 31, Tübingen 1986, 113-119.

Koenigs-Philip 1987: W. Koenigs & H. Philip, “Die Löwensäule von Ankara” Anadolu 21 (1978-1980 [1987]), 157-173.

Koenigs 1989: W. Koenigs, “Zwei Saulen aus Biga” IstMitt 39 (1989), 289-295.

Koenigs 1996: W. Koenigs, “<Rundaltare> aus Milet” IstMitt 46 (1996), 141-6.

Koenigs 1999: W. Koenigs, “The Temple of Athena Polias at Priene: Doric Architecture in the Guise of Ionic ?” Appearance and Essence Refinements of Classical Architecture: Curvature, Proceedings of the Second Williams Smposium on Classical Architecture held at the University of Pennsylvania, Philadelphia April 2-4, 1993, (Haselberger, L. (ed.)), Philadelphia, 1999, 139-153.

Koenigs 2007: W. Koenigs, “Archaische Bauglieder aus Stein in Ionien” (Justus Cobet - Volkmar von Graeve - Wold-Dietrich Niemeier - Konrad Zimmermann (Hrsg.)), Frühes Ionien. Eine Bestandsaufnhame, Panionion-Symposion Güzelcamli 26. September - 1. Oktober 1999, MilForsch 5 (Mainz 2007), 669-680.

Konuk 2003: K. Konuk, Karun’dan Karia’ya, Muharrem Kayhan Koleksiyonundan Erken Anadolu Sikkeleri, İstanbul, 2003.

Kökdemir 2004: G. Kökdemir, “The Augustan Typological and Stylistic Features in Anthemion Decorations on Sacrificial Tables” Anadolu 27 (2004), 63-96

Krischen 1923: F. Krischen, “Der Aufbau des Nereidenmonumentes von Xanthos” AM 48 (1923), 69-92.

Krystalli-Votsi 1994: C. Krystalli-Votsi, “Arxitektonik°w TerrakÒtew apÒ thn Arxa¤a Siku≈na” (Hesperia, Supplement 27) Proceedings of the international conference on Greek architectural terracottas of the classical and hellenistic periods, [Athens] December 12 - 15, 1991, (1994), 113-124.

Landolfi 1987: M. Landolfi, “La stipe votiva del santuario di Zeus” Studi su Iasos di Caria, BdA, Suppl. nr. 31-32, Roma, 1987, 59-66.

Langlotz 1975: E. Langlotz, Studien zur nordostgriechischen Kunst, Mainz, 1975.

Page 177: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

173

La Rocca 1992: E. La Rocca, “Archaeological Survey in the Gulf of Mandalya 1988-1989” IX. Araştırma Sonuçları Toplantısı, Çanakkale 27-31 Mayıs 1991, Ankara, 1992, 59-70.

La Rocca 1999: E. La Rocca, “Archaeological Survey in the Territory of the Gulf of Mandalya: Results of the 1993-1997 Campaigns” XVI. Araştırma Sonuçları Toplantısı, Tarsus 25-29 Mayıs 1998, Ankara, 1999, 547-567.

Laubscher 1963: H. P. Laubscher, “Zwei neue Kouroi aus Kleinasien” IstMitt 13-14 (1963-64), 73-87

Laumonier 1933: A. Laumonier, “Notes Sur Un Voyage en Carie” RA (1933), 31-55.

Laumonier 1958: A. Laumonier, Les cultes indigenés en Carie, Paris: E. de Boccard, 1958.

Laviosa 1972: C. Laviosa, “Un rilievo arcaico di Iasos e il problema del fregio nei templi ionici” ASAtene 50-51 (1972-73), 397-418.

Laviosa 1976: C. Laviosa, “Iasos” Princeton Encyclopedia of Classical Sites, (U. R. Stillwell, W. H. MacDonald, and M. H. McAllister (eds.)). Princeton, 1976, 401-2.

Laviosa 1978: C. Laviosa, “Les Fouilles de Iasos” The proceedings of the Xth International Congress of Classical Archaeology, Ankara-Izmir 23.-30.IX.1973, Ankara, 1978, 1093-9., Pl.348.7-8

Laviosa 1987: C. Laviosa, “Il santuario di Zeus Megistos e il suo kouros arcaico” Studi su Iasos di Caria, BdA, Suppl. nr. 31-32, Roma 1987, 47-54.

Lawrence 1957: A. W. Lawrence, Greek Architecture, Harmondsworth, 1957.

Lehmann 1951: K. Lehmann, “Samothrace: Fourth Preliminary Report” Hesperia 20 (1951), 1-30.

Lehmann 1962: K. Lehmann, Samothrace 4.1, The Hall of Votive Gifts, New York, 1962.

Lehmann-Spittle 1982: P. W. Lehmann, & D. Spittle, Samothrace 5, The Temenos, Princeton University Press, 1982.

Love 1972: I. C. Love, “A Preliminary Report of the Excavations at Knidos, 1970” AJA 76 (1972), 61-76.

Maiuri 1922: A. Maiuri, “Viaggio di Esploranzione in Caria” ASAtene IV-V (1921-22), 397-459.

Page 178: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

174

Mărgineanu 1993: M. Mărgineanu-Cârstoiu, “Archaische Architekturbruchstücke aus Histria” Dacia 37 (1993), 39-58.

Mark 1993: I. S. Mark, The sanctuary of Athena Nike in Athens, Architectural stages and chronology, American School of Classical Studies at Athens, Princeton, 1993 (Hesperia, suppl. 26)

Martin 1959: R. Martin, “Chapiteaux ionique d'Halicarnasse” RÉA 61 (1959), 65-76.

Martin 1965: R. Martin, Manuel d'architecture grecque, 1.Matériaux et techniques, Paris, 1965.

Martin 1972: R. Martin, “Chapiteaux Ioniques de Thasos” BCH 96 (1972), 303-325.

McGowan 1993: E. P. McGowan, Votive Columns of the Aegean Islands and the Athenian Acropolis in the Archaic Period, New York University, 1993.

McGowan 1997: E. P. McGowan, “The Origins of the Athenian Ionic Capital” Hesperia 66 (1997), 209-33.

McNicoll 1997: A. W. McNicoll, Hellenistic Fortifications from the Aegean to the Euphrates, Oxford, 1997.

Meiggs 1999: R. Meiggs, The Athenian Empire2, Oxford, 1999.

Mellink 1982: M. J. Mellink, “Archaeology in Asia Minor” AJA 76 (1982), 165-188.

Meritt vd. 1939: L. S. Meritt & H.T. Wade-Gery & M.F. Mcgregor, Athenian Tribute Lists, Vol.1, Cambridge, 1939.

Meritt 1969: L. S. Meritt, “The Geographical Distribution of Greek and Roman Bases” Hesperia 38 (1969), 186-204.

Meritt 1982: L. S. Meritt, “Some Ionic Architectural Fragments from the Athenian Agora” Studies in Athenian Architecture Sculpture and Topography, Presented to Homer A. Thompson, Hesperia Supplement 20 (1982), 82-92.

Meritt 1996: L. S. Meritt, “Athenian Ionic Capitals from the Athenian Agora” Hesperia 65 (1996), 121-174.

Mertens 1979: D. Mertens, “Der ionische Tempel von Metapont ein zwischenbericht” RM 86 (1979), 103-137.

Mertens 1984: D. Mertens, Der Tempel von Segesta und die dorische Tempelbaukunst des Griechischen Westens in Klasischer Zeit, Mainz, 1984.

Mertens 1993: D. Mertens, Der alte Heratempel in Paestum und die archaische Baukunst in Unteritalien, Mainz, 1993.

Page 179: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

175

Mikocki 1986: T. Mikocki, “Un Chapiteau Grec Ionique en Pologne” BCH 110 (1986), 138-143.

Wilamowitz-Moellendorff 1920: U. Von Wilamowitz-Moellendorff & G. Karo, “Aus Halikarnassos” AM 45 (1920), 157-162.

Mossé 1993: C. Mossé, “Les "polykrateia erga" à Samos. Un exemple d'architecture tyrannique” Les grands ateliers d'architecture dans le monde égéen du VIe siècle av. J.C. Actes du colloque d'Istanbul, 23 - 25 mai 1991, Paris, 1993, 77-82.

Möbius 1927: H. Möbius, “Attische Architekturstudien” AM 52 (1927), 162-196.

Muss 1994: U. Muss, Die Bauplastik des archaischen Artemisions von Ephesos, Wien, 1994.

Muss-Bammer 2001: U. Muss & A. Bammer, “Der Altar des Artemisions von Ephesos” Ephesos 12.2, Wien, 2001.

Noack 1910: von Ferdinand Noack, Die Baukunst des Altertums, Berlin, 1910.

Nylander 1966: C. Nylander, “Clamps and chronology, Achaemenian problems, 2” IrAnt (1966), 130-146.

Nylander 1970: C. Nylander, The Ionians in Pasargade, Studies in Old Persian Architecture, Boreas 1, 1970

Ohnesorg 1989: A. Ohnesorg, “Ein ‘chiotisches’ Kymation” IstMitt 39 (1989), 407-414.

Orlandos 1975: A. K. Orlandos, “To kionokranon tou naou thw Souniadow Ayhnaw E.M.4478 kai h Sullogh tou Kantakouzhnou” AÉpigr 1975, 102-112.

Özgünel 1979: C. Özgünel, Karia Geometrik Seramiği, Carian Geometric Pottery, Ankara, 1979.

Paton-Myres 1896: W. R. Paton & J.L. Myres, “Karian Sites and Inscriptions” JHS 16 (1896), 188-271.

Paton-Stevens 1927: J. M. Paton & G. Ph. Stevens, The Erectheum, Cambridge, 1927.

Pedersen 1983: P. Pedersen, “Zwei Ornamentierte Säulenhälse aus Halikarnassos” JdI 98 (1983), 87-121.

Pedersen 1988a: P. Pedersen, “Two Ionic Buildings in Halicarnassus” V. Araştırma Sonuçları Toplantısı 1987, Ankara, 1988, 359-363.

Pedersen 1988b: P. Pedersen, “The Maussolleion-Terrace at Halicarnassus and 4th c. B.C. Planning in South-Western Asia Minor” Praktika tou XII

Page 180: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

176

Dieynouw Sunedriou Klasikhw Arxaiologiaw,, Ayhna 4-10 Septemuriou 1983, Atina, 1988, 155-159.

Pedersen 1989: P. Pedersen, “Some General Trends in Architectural Layout of 4th c. Caria” Architecture and Society in Hecatomnid Caria, Proceedings of the Uppsala Symposium 1987, Boreas 17, Uppsala, 1989, 9-14.

Pedersen 1991: P. Pedersen, The Maussolleion Terrace and Accessory Structures. The Maussolleion at Halikarnassos. Reports of the Danish Archaeological Expedition to Bodrum, vol.III. b.1, Aarhus, 1991.

Pedersen 1994a: P. Pedersen, “The Ionian Renaissance and Some Aspects of its Origin within the Field of Architecture and Planning” Halicarnassian Studies I: Hecatomnid Caria and the Ionian Renaissance, Odense, 1994, 11-35.

Pedersen 1994b: P. Pedersen, “The fortifications of Halikarnassos” RÉA 96 (1994), 215-235.

Pedersen 1999: P. Pedersen, “Investigations in Halikarnassos 1997” XVI. Araştırma Sonuçları Toplantısı 25-29 Mayıs 1998 Tarsus, Ankara, 1999, 325-344.

Pedersen 2001: P. Pedersen, “Reflections on the Ionian Renaissance in Greek Architecture and its Historical Background” Hephaistos 19/20 (2001/2002), 97-130.

Pedersen 2004a: P. Pedersen, “Halikarnassos and the Ptolemies II. The Architecture of Hellenistic Halikarnassos” Halicarnassian Studies IV: The Salmakis Inscription and Hellenistic Halikarnassos (ed. S.Isager), 2004, 145-164.

Pedersen 2004b: P. Pedersen, “Halikarnassos 2002” 25. Uluslararası Kazı, Araştırma ve Arkeometri Sempozyumu, 26-31 Mayıs 2003, Ankara, 2004, 471-480.

Pedersen 2004c: P. Pedersen, “Pergamon and Ionian Renaissance” IstMitt 54 (2004), 409-434.

Pedersen 2005: P. Pedersen, “Halikarnassos 2003” 26. Uluslararası Kazı, Araştırma ve Arkeometri Sempozyumu, Konya 2004, Ankara, 2005, 401-414.

Pedley 1974: J. G. Pedley, “Carians in Sardis” JHS 94 (1974), 96-99.

Petersen 1890: E. Petersen, “Tempel in Lokri” RM 5 (1890), 161-227.

Page 181: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

177

Petrie 1886: W. M. F. Petrie & E. A. Gardner & B. V. Head, Naukratis Part I, 1884-5, Third Memoir of The Egypt Exploration Fund, London, 1886.

Peschlow 1977: A. Peschlow-Bindokat, “Ein hellenistisches Säulenhalsstück in Gelibolu” Festschrift für Frank Brommer, Mainz, 1977, 37-240.

Pichikyan 1974: I. R. Pichikyan, “An Ionian Capital from Kerch” VDI (1974), 105-110.

Picozzi 1976: M. G. Picozzi, “Kos” Princeton Encyclopedia of Classical Sites, (eds. U. R. Stillwell, W. H. MacDonald, and M. H. McAllister), Princeton, 1976, 465-467.

Pierobon Benoit 2003: R. Pierobon Benoit, “Survey of the Mandalya Gulf Report on the 2000 and 2001 campaigns” 20. Araştırma Sonuçları Toplantısı, Ankara, 2003, 335.348.

Pierobon Benoit 2004: R. Pierobon Benoit, “Il territorio di Iasos tra VI e V secolo a.C. Alcune osservazioni” Iasos tra VI e IV sec. a.C.. Miscellanea storico–archeologica Atti dell’Accademia delle Scienze di Ferrara, 181 Suppl., 2003-2004, 159-176.

Plinius: Pliny the Elder, The Natural History (eds. John Bostock) London 1855.

Plommer 1962: H. Plommer, “St. John’s Church, Ephesus” AnatSt XII (1962), 126-129.

Pococke 1743: R. Pococke, A Description of the East and Some Other Countries II, London, 1743-45.

Price 1984: S. R. F. Price, Rituals and Power, The Roman Imperial Cult in Asia Minor, Cambridge, 1984.

Pryce 1928: F. N. Pryce, Catalogue of Sculpture in The Department of Grek and Roman Antiquities of the British Museum, Vol.1.1, London, 1928.

Puchstein 1887: O. Puchstein, Das ionische Kapitell, 47. BWPr (1887).

Pülz 1989: S. Pülz, “Zur Bauornamentik des Zeustempels von Euromos” IstMitt 39 (1989), 451-453.

Radt 1970: W. Radt, Siedlungen und Bauten auf der Halbinsel von Halikarnassos unter besonderer Berücksichtigung der archaischen Epoche, Istanbuler Mitteilungen Beiheft 3, Tübingen, 1970.

Page 182: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

178

Radt 1977: W. Radt, “Ein ‘Lelegischer’ Großbau bei Iasos” IstMitt 27/28 (1977/78), 127-130.

Radt 1978: W. Radt, “Die Leleger auf der Halbinsel von Halikarnassos” The Proceedings of the Xth International Congress of Classical Archaeology, vol.I, Ankara-İzmir 23-30/IX/1973, Ankara, 1978, 329-347, pl.91-96.

Radt 1996: W. Radt, “Eine lelegische Türkonsole aus Halikarnassos” Fremde Zeiten. Festschrift für Jürgen Borchhardt zum sechzigsten Geburtstag am 25. Februar 1996, Wien, 1996, 307-311.

Ratté 1993: C. Ratté, “Lydian Contributions to Archaic East Greek Architecture” Les Grands Ateilers d’Architecture Dans Le Monde Egeen du VIe Siecle av. J.-C., Actes du Collogue d’Istanbul 23-25 Mai 1991, Varia Anatolica III, J. Courtils et J. Moretti (eds.) Paris, 1993, 1-12.

Ratté 1994a: C. Ratté, “Anthemion Stelae from Sardis” AJA 98 (1994), 593-607.

Ratté 1994b: C. Ratté, “Not the Tomb of Gyges” JHS 114 (1994), 157-161.

Replat 1922: J. Replat, “Remarques sur un Chapiteau Ionique” BCH 46 (1922), 435-438.

Reuther 1957: O. Reuther, Der Heratempel von Samos, Der Bau Seit der Zeit des Polykrates, Berlin, 1957.

Ridgway 1966: B. S. Ridgway, “Notes on the Development of the Greek Frieze” Hesperia 35 (1966), 188-204.

Rigsby 1996: K. J. Rigsby, Asylia: Territorial Inviolability in the Hellenistic World, Berkeley, 1996.

Robert 1953: L. Robert, “Le sanctuaire d'Artemis à Amyzon” CRAI 1953, 403-15.

Roos 1976: P. Roos, “Observations on the internal Proportions of the Ionic Dentil in the Aegean” RA 1976, 103-110.

Rumscheid 1994: F. Rumscheid, Untersuchungen zur kleinasiatischen Bauornamentik des Hellenismus, Mainz: von Zabern, 1994.

Rumscheid 1995: F. Rumscheid, “Milas 1994” XIII. Araştırma Sonuçları Toplantısı, (1995), 77-98.

Rumscheid 1996: F. Rumscheid, “Milas 1995” XIV. Araştırma Sonuçları Toplantısı, (1996), 123-140.

Page 183: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

179

Rumscheid 1997: F. Rumscheid, “Milas 1996” XV. Araştırma Sonuçları Toplantısı, (1997), 393-399.

Rumscheid 1998: F. Rumscheid, “Milas 1997” XVI. Araştırma Sonuçları Toplantısı, (1998), 165-186.

Rumscheid 1999a: F. Rumscheid, “Mylasas verteidigung: Burgen Statt Stadtmauer ?” Stadt und Umland, Bauforschungskolloquium in Berlin vom 7. bis 10 Mai 1997, veranstaltet vom Architektur-Referat des DAI, Diskussionen zur Archäologischen Bauforschung 7, Hrsg. von E.-L. Schwandner, K. Rheidt, Mainz: Philipp von Zabern, 1999, 206-222.

Rumscheid 1999b: F. Rumscheid, “Vom Wachsen Antiker Säulenwälder” JdI 114 (1999), 19-63.

Rumscheid 2004: F. Rumscheid, “Der Tempel des Augustus und der Roma in Mylasa” JdI 119 (2004), 131-178.

Ruzicka 1992: S. Ruzicka, Politics of a Persian Dynasty. The Hecatomnids in the Fourth Century, Oklohama, 1992.

Schaefer 1912: I. Schaefer, De Iove apud Cares culto, Halle, 1912.

Schattner 1996: T. G. Schattner, “Architrav und Fries des Archaischen Apollontempels von Didyma” JdI 111 (1996), 1-23.

Schede 1909: M. Schede, Antikes Traufleisten Ornament, Strassburg, 1909.

Schefold 1933: K. Schefold, “Arbeiten in Larissa 1932 und Frühjahr 1935” AA (1933), 141-158.

Schleif 1933: H. Schleif, “Der grosse Altar der Hera von Samos” AM 58 (1933), 174-210.

Schneider 1984: P. Schneider, “Untersuchungen an der Terrassenmauer im Apollon-Bezirk von Didyma” IstMitt 34 (1984), 326-343.

Schneider 1996: P. Schneider, “Neue Funde vom archaischen Apollontempel in Didyma” Säule und Gebälk. Zu Struktur und Wandlungsprozeß griechisch-römischer Architektur. Bauforschungskolloquium Berlin 1994, veranstaltet vom Architekturreferat des Deutschen Archäologischen Instituts, (E.-L. Schwandner (Hrsg.)), Diskussionen zur archäologischen Bauforschung 6, Mainz: Philipp von Zabern, 1996, 78-83.

Serdaroğlu 1967: Ü. Serdaroğlu, “Foça Kazılarında Bulunan Arkaik Devir Mimarlık Eserleri” VI. Türk Tarih Kongresi, Ankara, 1967, 35-40.

Page 184: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

180

Serdaroğlu 1971: Ü. Serdaroğlu, “Euromos, 1969 and 1970” AnatSt 21 (1971), 47-48.

Serdaroğlu 1972: Ü. Serdaroğlu, “1971-1972 Hacıbayramlar Kazısı” Anadolu 16 (1972), 77-84.

Serdaroğlu 1982: Ü. Serdaroğlu, “Bautätigkeit in Anatolien unter den persischen Herrschaft” Palast und Hütte, Beiträge zum Bauen und Wohnen im Altertum von Archäologen, vor und frühgeschichtlern, Tagunsbeiträge eines Symposiums der Alexander von Humboldt, Stiftung Bonn-Bad Gedesberg Veranstaltet vom 25-30 November 1979 in Berlin, Mainz am Rhein, 1982, 347-56.

Sestieri 1948: P. C. Sestieri, “Cronaca D’Arte, Scoperte Archeologiche in Provincia di Salerno” BdA 1 (1948), 335-345.

Sevinç 1996: N. Sevinç, “A New Sarcophagus of Polyxena from the Salvage Excavations at Gümüşçay” Studia Troica 6 (1996), 251-264.

Shear 1914: T. L. Shear, “ A Sculptured Basis from Loryma” AJA 18 (1914), 285-296.

Shoe 1936: L. T. Shoe, Profiles of Greek Mouldings, Cambridge, 1936.

Shoe 1949: L. T. Shoe, “Dark Stone in Grek Architecture” Commemorative Studies in Honor of Theodore Leslie Shear, Hesperia Suppl. 8 (1949), 341-352.

Shoe 1950: L. T. Shoe, “Grek Mouldings of Kos and Rhodes” Hesperia 19 (1950), 338-369.

Shoe 1952: L. T. Shoe, Profiles of Western Greek Mouldings, Rome, 1952.

SIG1: Sylloge Inscriptionum Graecarums, Vol.1, (W. Dittenberger, ed.), Leipzig, 1898.

Smith 1873: W. Smith, A Dictionary of Greek and Roman Biography and Mythology, London, 1873.

Strabon: Strabon, Antik Anadolu Coğrafyası, (Geographika: XII-XIII-XIV), Çev. Adnan Pekman, İstanbul, 1993.

Strocka 1977: V. M. Strocka, “Neue archaische Löwen in Anatolien” AA 1977, 481-512.

Stucky 1990: R. A. Stucky, “Hellenistischen Syrien” Akten des XIII. Internationalen Kongresses für klassische Archaeologische, Berlin 1988, Verlag Philipp von Zabern-Mainz am Rhein 1990, 25-31.

Page 185: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

181

Şahin 1976: M. Ç. Şahin, “Five New Inscriptions from Halicarnassus” ZPE 20 (1976) 19-23.

Theodorescu 1967: D. Theodorescu, “Remarques sur la composition et la chronologie du kymation ionique suscitées par quelques exemplaires découverts à Histria” Dacia 11 (1967), 95-120.

Theodorescu 1968: D. Theodorescu, “Un Chapiteau Ionique de I’Époque Archaïque Tardive et Quelques Problèmes Concernant Le Style, À Histria” Dacia 12 (1968), 261-303.

Theodorescu 1974: D. Theodorescu, Chapiteaux ioniques de la Sicilie méridionale, Paris, 1974.

Theodorescu 1980: D. Theodorescu, Le chapiteau ionique grec, Geneve, 1980.

Thieme 1989: T. Thieme, “Metrology and planning in Hekatomnid Labraunda” Architecture and Society in Hecatomnid Caria, Proceedings of the Uppsala Symposium 1987, Uppsala, 1989, 77-90.

Thieme 1993: T. Thieme, “The architectural remains of archaic Labraynda” Varia Anatolica III, Les Grands Ateilers d’Architecture Dans Le Monde Egeen du VIe Siecle av. J.-C., Actes du Collogue d’Istanbul 23-25 Mai 1991, (J. Courtils et J. Moretti (eds.)), Paris, 1993, 47-55.

Tölle-Kastenbein 1974: R. Tölle-Kastenbein, Das Kastro Tigani, Die Bauten und Funde griechischer, römischer und byzantinischer Zeit, Samos, 14, Bonn, 1974.

Travlos 1971: J. Travlos, Pictorial Dictionary of Ancient Athens, New York-Washington, 1971.

Treister 1993: M. J. Treister. & Y. G. Vinogradov, “Archaeology on the northern coast of the Black Sea” AJA 93 (1993), 521-563.

Trowbridge 1888: S.B.P. Trowbridge “Archaic Ionic Capitals Found on the Acropolis” AJA 4 (1888), 22-27.

Tuchelt 1970: K. Tuchelt, Die archaischen Skulpturen von Didyma, Beiträge zur frühgriechischen Plastik in Kleinasien. (Istanbuler Forschungen, 27) Berlin, 1970.

Tuchelt 1984: K. Tuchelt, “Didyma. Bericht über die Arbeiten der Jahre 1980- 1983” IstMitt 34 (1984), 193-344.

Tuchelt 1991: K. Tuchelt, “Branchidai-Didyma. Geschichte, Ausgrabung und Wiederentdeckung eines antiken

Page 186: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

182

Heiligtums, 1765 bis 1990” AW (1991) Sondernummer, 1-54.

Vallois 1966: R. Vallois, L'architecture hellénique et hellénistique à Délos jusqu'à l'éviction des Déliens 166 av. J.C., 2, 1. Grammaire historique de l'architecture délienne, Paris, 1966

van Buren 1960: A. W. van Buren, “News Letter from Rome” AJA 64 (1960), 359-364.

Vandeput 1995: L. Vandeput, “Dating by Means of Architectural Decoration Possibilities and Limits” Sagalassos III, Report on the fourth excavation campaign of 1993, (eds.Ma Waelkens, J. Poblome), Acta Archaeologica Lovaniensia Monographie 7, Leuven, 1995.

Vandeput 1997: L. Vandeput, The Architectural Decoration in Roman Asia Minor, Leuven, 1997.

Vanderpool 1966: E. Vanderpool, “A Monument to the Battle of Marathon” Hesperia 35 (1966), 93-106.

Varinlioğlu 1992: E. Varinlioğlu, “Lelegian cities on the Halicarnassian peninsula in the Athenian tribute lists” Studien zum antiken Kleinasien, 2, Bonn, 1992, 17-22.

Vermeule 1972: C. Vermeule, “Greek Funerary Animals, 450-300” AJA 76 (1972), 49-59.

Viscogliosi 1993: A. Viscogliosi, “Il santuario sul Canacik Tepe. Quadro d’insieme” Sinus Iasius I. Il territorio di Iasos: ricognizioni archeologiche 1988-1989 (La Rocca, E., ed.), ANSP III.23, Pisa 1993, 920-927.

Vitruvius: Vitruvius, Mimarlık Üzerine On Kitap, çev. Suna Güven, Şevki Vanlı Mimarlık Vakfı Yayınları, 1993.

Vlassopoulou 1990: C. Vlassopoulou & E. Touloupa, “Decorated Architectural Terracottas from the Athenian Acropolis: Catalogue of Exhibition” Hesperia 59 (1990), i-xxxi.

Voigtländer 1972: W. Voigtländer “Quelhaus und Naiskos im Didymaion nach den Perserkriegen” IstMitt 22 (1972), 93-112.

Voigtländer 1975: W. Voigtländer, Der jüngste Apollontempel von Didyma, (IstMitt, Beiheft 14), Tübingen, 1975.

Voigtländer 1989: W. Voigtländer, “Vorlaufer des Maussolleion in Halikarnassos” Architecture and Society in Hecatomnid Caria, Proceedings of the Uppsala Symposium 1987, Uppsala, 1989, 51-62.

Page 187: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

183

Voigtländer 1991: W. Voigtländer, “Der ‘Zeus Karios’-Bau in Milas” Bautechnik der Antike, Internationales Kolloquium in Berlin vom 15-17. Februar 1990, veranstaltet vom Architektur-Referat des DAI, in Zusammenarbeit mit dem Seminar für Klassische Archäologie der Frein Universität Berlin, (=Diskussionen zur Archäologischen Bauforschung 5), Hrsg. von A. Hoffmann, E.L. Schwandner, W. Hoepfner, G. Brands, Mainz: Philipp von Zabern, 1991, 246-251.

Voigtländer 2004: W. Voigtländer, Teichiussa: Näherung und Wirklichkeit, Rahden/Westf. 2004.

Vokotopoulou 1993: J. P. Vokotopoulou, “Nouvelles données sur l'architecture archaïque en Macédoine centrale et en Chalcidique” Les grands ateliers d'architecture dans le monde égéen du VIe siècle av. J.C. Actes du colloque d'Istanbul, 23 - 25 mai 1991, Paris, 1993, 89-95.

Weber 1965: H. Weber, “Myus. Grabung 1964” IstMitt 15 (1965), 43-63.

Weber 1967: H. Weber, “Myus, Grabung 1966” IstMıtt 17 (1967), 128-143.

Weber 1996: B. F. Weber, “Zum Spatarchaischen Tempel auf dem Mengerevtepe bei Milet” Säule und Gebälk. Zu Struktur und Wandlungsprozeß griechisch-römischer Architektur. Bauforschungskolloquium Berlin 1994, veranstaltet vom Architekturreferat des Deutschen Archäologischen Instituts. (= Diskussionen zur archäologischen Bauforschung 6). Hrsg. von E.-L. Schwandner. Mainz: Philipp von Zabern, 1996, 84-9.

Weber 1999: B. F. Weber, “Die Bauteile des Athenatempels in Milet” AA 1999, 415-438.

Weber 2002: B. F. Weber, “Die Säulenordnung des archaischen Dionysostempels von Myus” IstMitt 52 (2002) 221-271

Weickert 1913: C. Weickert, Das lesbische Kymation, Leipzig, 1913.

Wesenberg 1971: B. Wesenberg, Kapitelle und Basen, Beobachtungen zur Entstehung der griechischen Säulenform, Beihefte der Bonner Jahrbücher 32, Düsseldorf, 1971.

Wesenberg 1996: B. Wesenberg, “Die Entstehung der griechischen Säulen- und Gebälkformen in der Literarischen Überlieferung der Antike” Säule und Gebälk. Zu Struktur und Wandlungsprozeß griechisch-römischer Architektur. Bauforschungskolloquium Berlin 1994,

Page 188: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

184

veranstaltet vom Architekturreferat des Deutschen Archäologischen Instituts. (= Diskussionen zur archäologischen Bauforschung 6). Hrsg. von E.-L. Schwandner. Mainz: Philipp von Zabern, 1996, 1-15.

Westholm 1963: A. Westholm, Labraunda. Swedish excavations and researches, Vol.1.2: The architecture of the hieron, Lund, 1963.

Westholm 1978: A. Westholm, “Labraunda” The proceedings of the Xth International Congress of Classical Archaeology, Ankara-Izmir 23.-30.IX.1973, Ankara, 1978, 543-7.

Wiegand-Schrader 1904: T. Wiegand & H. Schrader, Priene, Ergebnisse der Ausgrabungen und Untersuchungen in den Jahren 1895 - 1898, Berlin, 1904.

Wiegand-Knackfuss 1941: Th. Wiegand & H. Knackfuss, Didyma. I Die Baubeschreibung, Berlin, 1941.

Wilberg 1906: W. Wilberg, “Der Alte Tempel” Ephesos I, Wien, 1906, 221-34.

Winter 1990: N. A. Winter, “Defining Regional Styles in Archaic Grek Architectural Terracottas” Hesperia 59 (1990), 13-32.

Winter 1993: N. A. Winter, Greek Architectural Terracottas, Oxford, 1993.

Wrede 1930: W. Wrede, “Ein ionisches Kapitell in Athen” AM 55 (1930), 191-200.

Wright 1992: G. R. Wright, Ancient Building in Cyprus, Leiden-New York-Köln, 1992.

Zahle-Kjeldsen 2004: J. Zahle & K. Kjeldsen, The Maussolleion at Halikarnassos, Vol 6: Subterranean and Pre-Maussollan Structures on the Site of the Maussolleion, Aarhus University Pres, 2004.

Page 189: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

185

LEVHALAR LİSTESİ

(Aksi belirtilmedikçe resim ve çizimler yazara aittir.)

Levha 1: 1: AB.1, Alazeytin, ön cephe (Radt 1978, Pl.91.1)

2: AB.1, Alazeytin, arka cephe (Radt 1970, Taf.39.3)

3: AB.1, Alazeytin, üst cephe (Radt1978, Pl.92.5)

4: AB.1, Alazeytin, arka cephe volüt parçası (Radt 1970, Taf.40.2)

Levha 2: 1: AB.1, Alazeytin, ön cephe çizim (Radt 1970, Abb.22)

2: AB.1, Alazeytin, arka cephe volüt çizim (Radt 1970, Abb.24.1)

3: Hazor, pilaster başlıklar (Betancourt 1977, Pl.6)

4: Kıbrıs-Tamassos, kaya mezar, pilaster başlık, çizim (Wright 1992, Ill.283)

Levha 3: 1: AB.2, Alazeytin, ön cephe (Radt 1970, Taf.40.4)

2: AB.2, Alazeytin, arka cephe (Radt 1970, Taf.41.1)

3: AB.2, Alazeytin, üst yüzey (Radt 1970, Taf.41.2)

Levha 4: 1: AB.2, Alazeytin, ön cephe çizim (Radt 1970, Abb.23)

2: AB.2, Alazeytin, arka cephe volüt çizim (Radt 1970, Abb.24.2)

3: Larisa, Aiol başlık, İstanbul Arkeoloji Müzesi

4: Kıbrıs-Idalion, Proto-Aiol başlık (Wright 1992, Ill.285.3)

Levha 5: 1: AB.3, Alazeytin, cephe 2, ilk buluntu hali (Paton-Myres 1896, Fig.2)

2: AB.3, Alazeytin, cephe 1 (Radt 1970, Taf.41.4)

3: AB.3, Alazeytin, cephe 1

4: AB.3, Alazeytin, cephe 2

Levha 6: 1: AB.3, Alazeytin, cephe 1, çizim (Radt 1970, Abb.24.4)

2: AB.3, Alazeytin, cephe 1 ve üst yüzey, (Radt 1978, Pl.96, Abb.17)

3: AB.3, Alazeytin, cephe 2 ve alt yüzey, (Radt 1978, Pl.96, Abb.15)

Levha 7: 1: Atina, İon başlığı (Trowbridge 1888, Fig.2)

2: Thera, akroter (Buschor 1933-Bei.XVI.2)

3: AB.4, Alazeytin, (Radt 1978, Pl.96, Abb.18)

Page 190: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

186

4: AB.4, Alazeytin, çizim (Radt 1970, Abb.24.3)

5: AB.4, Alazeytin, tamamlama çizimi (Radt 1970, Abb.24.3, ve 24.4 temel alınmıştır.)

6: AB.4, Alazeytin, yan kısım

Levha 8: 1: AB.5, Datça-Körmen, buluntu hali (Bean-Cook 1952, Pl.38e)

2: AB.5, Datça-Körmen, mevcut durum

3: AB.5, Datça-Körmen, mevcut durum

4: AB.5, Datça-Körmen, çizim (Bean-Cook 1952, Fig.4)

Levha 9: 1: AB.6, Euromos, cephe (Serdaroğlu 1979, Abb.5)

2: AB.6, Euromos, üst cephe, (Serdaroğlu 1979, Abb.5)

Levha 10: 1-7: AB.7, Halikarnassos, yan cepheler, alt ve üst yüzler, ön ve arka yüzler ve yapıdaki konumuna ilişkin rekonstrüksiyon önerisi (Radt 1996, Abb.1-7)

Levha 11: 1-2: K.1, Halikarnassos, üst yüzey ve cephe

Levha 12: 1-3: K.2, Halikarnassos, cepheler ve profil

Levha 13: 1: K.1-2, Halikarnassos, tamlama çizimleri (Sadece profiller P. Pedersen tarafından çizilmiştir.)

2: K.1 ve K.2, Halikarnassos, profillerin MÖ 5. ve 4. yy. örnekleriyle karşılaştırılma çizimleri. Kıyaslama için aynı yüksekliğe ayarlanmış olan profillerden orijinal örnekler gri renkli, K.2 ise sadece dış hatlarıyla belirtilmiştir. (Myus: Hellner 2002, Abb.20, Samos, Grup 7-10 ve 11-13: Hellner 2002, Taf.124, Samos Pythagoreion: Hellner 2002, Taf.153.2, Delos: Fraisse-Llinas 1995, Abb.315, Knidos: Bankel 1999, Fig.6.4)

Levha 14: 1: Samos Hera Tapınağı 2. Dipteros speira gelişimi (Hellner 2002, Taf.124)

2: Samos Hera Tapınağı, 2. dipteros, speira (Reuther 1957, Taf. 20)

3: Samos Pythagoreion, speira (Hellner 2002, Taf.153.2)

4: Knidos Propylon, Samos tipi sütun kaidesi

5-6: Delos, Kutsal Deniz civarında bulunmuş torus ve speira (Fraisse-Llinas 1995, Fig. 311-312)

Levha 15: 1: T.1, Halikarnassos, 1-14 numaralı tamburlar, İtalyan Kulesi batı duvarı

2: T.1, Halikarnassos, 15-18 numaralı tamburlar, İtalyan Kulesi güney duvarı

Page 191: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

187

Levha 16: 1: T.1, Halikarnassos, 19 numaralı tambur, İtalyan Kulesi batı teras duvarı

2: T.1, Halikarnassos, 20 numaralı tambur, ofislerin ön kısmı

3: T.1, Halikarnassos, 21 numaralı tambur, ofislerin ön kısmı

4: T.1, Halikarnassos, 22 numaralı tambur, ofislerin ön kısmı

Levha 17: 1: T.1, Halikarnassos, 23 numaralı tambur, orta bahçe

2: T.1, Halikarnassos, 24 numaralı tambur, ofislerin ön kısmı

3-4: T.1, Halikarnassos, 25 numaralı tambur, orta bahçe

Levha 18: 1-2: T.1, Halikarnassos, 26 numaralı tambur, orta bahçe üst kısmı

3: T.1, Halikarnassos, 27 numaralı tambur parçası, orta bahçe üst kısmı

4: T.1, Halikarnassos, 28 numaralı tambur parçası, orta bahçe üst kısmı

5: T.1, Halikarnassos, 22 numaralı tambur, çizim

Levha 19: 1: T.1, Halikarnassos, 18 numaralı tambur, İtalyan Kulesi güney duvarı

2: Delphi Atinalılar Stoası, tambur (Amandry 1953, Pl.XXVI.7)

3: Atina Marathon anıtı, tambur (Vanderpoll 1966, Pl.34.d)

4: Halikarnassos Maussolleion, tambur

5: Belevi Mezar Anıtı, tambur

Levha 20: 1: T.2, Labraunda,

2: T.2, Labraunda, kırık yüzey

3: T.2, Labraunda, üstten

Levha 21: 1: SB.1, Halikarnassos (Pedersen 1991, Fig.28)

2: SB.1, Halikarnassos, çizim (Kayıp olduğu için resimden çizilmiştir)

Levha 22: 1: SB.2, Halikarnassos

2: SB.2, Halikarnassos

Levha 23: 1: SB.2, Halikarnassos

2: SB.2, Halikarnassos, çizim, (Pedersen 1983, Abb.1)

Levha 24: 1-2: Mistra, sütun boynu (Pedersen 1983, Abb.13-14)

3: Ephesos, palmet dizili mimari eleman, (Plommer 1962, Fig.3)

4: Atina, pişmiş toprak antefiks (Vlassopoulou 1990, Pl.A.39)

5: Delphi Atinalılar Stoası, anthemion (Büsing 1979, Pl.VI.1)

Page 192: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

188

Levha 25: 1: Samos Hera Tapınağı 2. dipteros sütun boynu bezemesi (Gruben 2001, Abb.274)

2: Samos Hera Tapınağı, 2. Dipteros, sütun boynu bezemesi kısmen korunmuş ekhinus başlık (Buschor 1957, Bei.11.2)

Levha 26: 1: SB.3, Halikarnassos, üst yüzey

2: SB.3, Halikarnassos, alt yüzey (Pedersen 1991, Fig.29)

Levha 27: 1: SB.3, Halikarnassos, cephe

2: SB.3, Halikarnassos, cephe

3: SB.3, Halikarnassos, çizim

Levha 28: 1: Khios Emporio, anthemion bezeli taç bloğu (Ohnesorg 1989, Taf.41.5)

2: Thasos, anthemionlu blok (Bakalakis 1956, Abb.16.5)

3: Atina Parthenon Tapınağı, regula bezemesi (Billot 1994, Pl.4.c)

4: Atina Hephaisteion Tapınağı, sima bezemesi (Billot 1994, Pl.5.c)

5: Olympia, pişmiş toprak akroter (Lehmann 1982, Fig.89)

6: Atina, boyalı sima (Vlassopoulou 1990, Nr.42)

7: Sikyon, boyalı sima parçaları (Krystalli-Votsi 1994, Pls.36.a, d-e)

Levha 29: 1: SB.4, Labraunda (Labraunda arşivi)

2: SB.4, Labraunda (Labraunda arşivi)

3: SB.4, Labraunda, çizim (Resimden çizilmiştir)

Levha 30: 1: SB.5, Mylasa

2: SB.5, Mylasa

Levha 31: 1: SB.5, Mylasa

2: SB.5, Mylasa, tamlama çizimi

Levha 32: 1: Lokris Halai, eğimli sima (Winter 1990, Pl.1b)

2: Metapontum Apollon Tapınağı, friz (Mertens 1979, Abb.3)

3: Olympia, pişmiş toprak antefiks (Heiden 1994, Pl.41.d)

4: Sounion Poseidon Tapınağı, sima (Dinsmoor 1974, Fig.18)

Levha 33: 1: İB.1, Beçin, cephe

2: İB.1, Beçin, alt yüzey

3: İB.1, Beçin, polster

4: İB.1, Beçin, üst yüzey

Page 193: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

189

Levha 34: 1-3: İB.1, Beçin, tamlama çizimleri

Levha 35: 1: İB.2, Beçin, cephe 1

2: İB.2, Beçin, cephe 2

3: İB.2, Beçin, polster

Levha 36: 1: İB.2, Beçin, alt yüzey

2: İB.2, Beçin, üst yüzey

Levha 37: 1-3: İB.2, Beçin, tamlama çizimleri

Levha 38: 1: Miletos, İon başlığı (Hahland 1964, Abb.57)

2-3: Khios Phanai, İon başlığı (Boardman 1959, Pl.27.a-b)

4: Ephesos, KA6 numaralı İon başlığı, Selçuk Müzesi

5: Ephesos, K4 numaralı İon başlığı, çizim (Bammer 1972b, Abb.29)

Levha 39: 1-2: İB.3, Beçin, cephe 1 ve 2

3: İB.3, Beçin, alt yüzey

4: İB.3, Beçin, polster

Levha 40: 1: İB.3, Beçin, ekhinus yumurta dizisi detayı

2-4: İB.1-3, Beçin, ekhinus yumurta dizisi detayları

5: İB.3, Beçin, tamlama çizimleri

Levha 41: 1-3: Myus Dionysos Tapınağı, İon başlığı (Weber 2002, Abb.2)

4-5: Didyma Apollon Tapınağı, İon başlığı (Gruben 1963, Abb.19)

6: Samos B Tapınağı, İon başlığı (Buschor 1957, Bei.21.3)

7: Ephesos KA 1 numaralı İon başlığı, Selçuk Müzesi

Levha 42: 1: İB.4, Halikarnassos, cephe

2: İB.4, Halikarnassos, işlemesiz arka cephe

3-4: İB.4, Halikarnassos, polsterler

Levha 43: 1: İB.4, Halikarnassos, tamlama çizimleri

Levha 44: 1-2: Khios, İon başlığı, cepheler (Boardman 1959, Pl.XXVIII)

3-4: İzmir Halkapınar, İon başlığı (Alzinger 1972, Abb.13)

5: Atina Akropol, 1302 numaralı başlık (McGowan 1997, Pl.56.d)

6: Ankara Mikos mezar anıtı başlığı (Koenigs-Philip 1987, Taf.2.2)

Page 194: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

190

7-8: Kıbrıs Ktima Müzesinden İon başlığı, polster ve cephe (P. Hellström)

9: Kyzikos, İon başlığı parçası (Hasluck 1901-2, Pl.VI.5)

10: Metapontum Apollon Tapınağı, İon başlığı (Mertens 1979, Taf.17.1)

Levha 45: 1: İB.5, Halikarnassos, cephe 1

2: İB.5, Halikarnassos, cephe 2

3: İB.5, Halikarnassos, polster

Levha 46: 1: İB.5, Halikarnassos, kanalis detayı

2: İB.5, Halikarnassos, ekhinus altı yumurta dizisi

3: İB.5, Halikarnassos, ekhinus cephe yumurta dizisi

Levha 47: 1: İB.5, Halikarnassos, tamlama çizimleri

Levha 48: 1: Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi, Hellenistik döneme ait (?) İon başlığı, üstten.

2: Delos Naksoslular Stoası, İon başlığı (Fraisse-Llinas 1995, Fig.378)

3: Biga, İon başlığı (Koenigs 1989, Taf.32.2)

4: Ephesos, İon başlığı (Alzinger 1978, Abb.1)

5: Labraunda, Andron A, İon başlığı

6-7: Atina, İon başlığı (Meritt 1982, Pl.12.b,f)

Levha 49: 1: İB.6, Halikarnassos

2: İB.6, Halikarnassos, tamlama çizimi

Levha 50: 1: İB.6, Halikarnassos, üstten görünüm

2: İB.6, Halikarnassos, ekhinus altı yumurta dizisi

3: İB.7, Labraunda, cephe

Levha 51: 1: İB.7, Labraunda, alt yüzey

2: İB.7, Labraunda, üst yüzey

3: İB.7, Labraunda, arka cephe

4: İB.7, Labraunda, yan cephe

Levha 52: 1: İB.7, Labraunda, tamlama çizimleri, (Thieme 1993, Fig. 1-2 yeniden düzenlenmiştir.)

2: Neapolis-Kavalla, İon başlığı (Bakalakis 1936, Eik.16)

3: Didyma, Adak sütunu, İon başlığı (Alzinger 1972, Abb.2)

Levha 53: 1: İB.8, Mylasa, cephe 1

Page 195: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

191

2: İB.8, Mylasa, cephe 1, çizim

3: İB.8, Mylasa, cephe ekhinus yumurta dizisi

Levha 54: 1: İB.8, Mylasa, cephe 2 (M. Kadıoğlu)

2: İB.8, Mylasa, abakus Lesbos kymation detayı (M. Kadıoğlu)

3: İB.8, Mylasa, polster

Levha 55: 1-3: İB.8, Mylasa, tamlama çizimleri

Levha 56: 1-4: Atina, İon başlığı (Meritt 1996, Fig.12)

5-6: Ephesos, İon başlığı (Alzinger 1972, Abb.24.a)

7: Ankara Mikos mezar anıtı (Anadolu Medeniyetleri Müzesi)

8: Metapontum Apollon Tapınağı, İon başlığı (Mertens 1979, Taf.16.1)

Levha 57: 1: AntB.1, İasos, polster (Laviosa 1978, Fig.9)

2: AntB.1, İasos, volüt (Berti-Masturzo 2000, Fig.141)

3-5: AntB.1, İasos, çizim ve volüt cephesi tamlama (Berti-Masturzo 2000, Fig.140, yeniden düzenlenmiştir; tamlama çiziminde ise Didyma 3 numaralı başlık (Hahland 1964, Abb.16) temel alınmıştır.)

Levha 58: 1-2: Didyma, anta başlığı (Wiegand-Knackfuss 1941, Taf.206)

3-4: Samos, anta başlığı (Hahland 1964, Abb.27-28)

5: Samos, anta başlığı parçası (Kienast 1989, Abb.1)

6: Samos, Sphenksli Akroter parçası (Buschor 1957, Bei.2-2)

7-9: Atina (Kawerau 1907, Abb.1), Metapontum Apollon (Mertens 1979, Taf.17.3) ve Locroi Marasá (Costabile 1997, Tavola Locri-16) İon başlıkları polster bezemeleri

Levha 59: 1-2: AntB.2, Kos, cephe ve profil çizimi (Shoe 1950, Pl.109.2, Fig.5.9)

3: Didyma 6 numaralı anta başlığı (İzmir Arkeoloji Müzesi)

4: Delos, Büyük Altar anta başlığı (Gruben 1997, Abb.56d)

5: Paros, B Tapınağı, Kapı konsolu ve lento bezemesi tamamlaması (Gruben 1982a, Abb.18.c)

6: Samos, altar modeli (Buschor 1957, Abb.3)

7: Larisa, anta başlığı (İzmir Arkeoloji Müzesi)

8-10: Delphi Marsilyalılar (Shoe 1936, Pl.D.5) ve Siphnoslular (Shoe 1936, Pl.D.8) hazine binaları ile Thasos’tan (Bakalakis 1956, Abb.17) Lesbos kymationu bezemeleri

Levha 60: 1: AntB.3, Milas, cephe

Page 196: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

192

2: AntB.3, Milas, yan cephe

3-4: AntB.3, Milas, köşe ve alt görünüş

Levha 61: 1-2: AntB.3, Milas, tamlama çizimleri

Levha 62: 1-2: Labraunda Andron B anta başlığı, cephe (Hellström 1994, Fig.12) ve yan yüzey (Labraunda kazı arşivi)

3-4: Priene Athena Tapınağı anta başlığı, cephe ve yan, alçı model (Wiegand-Schrader 1904, Abb.64-65)

5-6: Bodrum, anta başlığı cephe ve yan (Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi)

7-8: Halikarnassos Maussolleion, İon ve Lesbos kymationu bezemeleri (Lesbos kymationu, Rumscheid 1994, Taf.48.4)

9-10: Labraunda Zeus Tapınağı, İon ve Lesbos kymationu bezemeleri (İon kymationu, Rumscheid 1994, Taf.64.2)

Levha 63: 1: A.1-2, Beçin, kale duvarında devşirme kullanım, geride aslan heykeli

2: A.1, Beçin

3: A.2, Beçin

Levha 64: 1: A.1-2, Beçin, tamamlama çizimi

2-3: A.1, Beçin, aslan protomu

4-6: Milet (Boardman 2001, Fig.270), Didyma (Milet Müzesi) ve Megara Hybleia’dan (van Buren 1960, Fig.12) geç Arkaik dönem aslan figürleri

Levha 65: 1: F.1.1, Beçin

2: F.1.1, Beçin

3: F.1.1, Beçin, detay

Levha 66: 1: F.1.2, Beçin, cephe

2: F.1.2, Beçin, üst yüzey

3: F.1.2, Beçin, alt yüzey

4: F.1.2, Beçin, yan ve arka yüzey

Levha 67: 1: F.1.3, Beçin

2: F.1.3, Beçin

3: F.1.4, Beçin

4-5: F.1.5, Beçin, cephe ve yan yüzey

Levha 68: 1: F.1.1-4, Beçin, tamlama çizimi

2: Delos, Naksoslular Oikosu, düzen (Gruben 1997, Abb.54)

Page 197: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

193

3: Delos, Prostoon, düzen (Courbin 1980, Fig.30)

4: Delphi Knidoslular hazine binası, düzen (Dinsmoor 1913, Fig.13)

5: Paros Burgtempel A, düzen (Gruben 1982b, Abb16)

Levha 69: 1: F.2, İasos

2: F.2 ve TB.8.1, İasos

3: F.2 ve TB.8.1, İasos, bezeme eksen uyumu (Photoshop ile düzenlenmiştir)

4: Delos, Prostoon, friz bloğu (Courbin 1980, Pl.75.8)

5: Daskyleion, faskiasız arşitrav (?) bloğu (Ateşlier 2001, Fig.11)

Levha 70: 1: F.3-1, İasos, cephe

2: F.3-1, İasos, çizim (Laviosa 1972, Fig. 4)

3: F.3-2, İasos, (Berti 2008, Fig.6)

Levha 71: 1: Myus, friz bloğu (Laviosa 1972, Fig.13)

2: Smyrna, friz bloğu parçası (Akurgal 1993a, Şek.96)

3: Kyzikos, friz bloğu (İstanbul Arkeoloji Müzesi)

4: Didyma Apollon Tapınağı Arkaik dönem evresi, friz içeren saçaklık önerisi (Schnatter 1996, Abb.19a)

Levha 72: 1: TB.1, Alazeytin, ovolo (Radt 1970, Taf.16.2)

2: TB.2, Alazeytin, astragal (Radt 1970, Taf.16.4)

3: TB.1-2, Alazeytin, ovolo ve astragal çizimler (Radt 1970, Abb.3.d)

Levha 73: 1: Sardeis Karnıyarıktepe tümülüsü, krepis veya temel duvarı (Hanfmann 1972, Fig.112)

2: Samos, Büyük Altar taç bloğu (Schleif 1933, Abb.21.)

3: Delos, Andros Oikosu, ovolo profilli bezemesiz bloklar (Fraisse-Llinas 1995-Fig.480)

4: Thasos, Lesbos kymationlu yarı işlenmiş blok (Bakalakis 1956, Abb.17)

5: Khios Phanai, taç bloğu (Boardman 1959, Pl.26a)

Levha 74: 1: TB.3, Bargylia, cephe

2: TB.3, Bargylia, alt yüzey

3: TB.3, Bargylia, çizim (resimden çizilmiştir)

Levha 75: 1: Milet Kuzey Agora, taç bloğu, Milet Müzesi

Page 198: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

194

2: Monodendri Poseidon altarı, duvar tacı, (Gerkan 1915, Taf.V)

3: Teos, taç bloğu, İzmir Arkeoloji Müzesi

4: Milet Sphenksli altar, duvar tacı, Milet Müzesi

Levha 76: 1: TB.4, Beçin, üst yüzey

2: TB.4, Beçin, cephe

3: TB.4, Beçin, alt yüzey

Levha 77: 1: TB.4, Beçin, arka ve yan cepheler

2: TB.4, Beçin, yumurta dizisi detayı

Levha 78: 1-2: Histria, anta başlığı, (Mărgineanu 1993, Abb.12)

3: Monodendri Poseidon Altarı, köşe düzenlemesi (Gerkan 1915, Taf.24)

4-6: Delphi, Knidoslular Hazine Binası, friz taç bloğu, (Dinsmoor 1913, Fig.11; Shoe 1936, Pl.A3)

7: Samos’tan adak taşıyıcı kaide (Buschor 1957, Bei.10.1)

8: Metapontum Apollon Tapınağı, İon başlığı ekhinus detayı (Mertens 1979, Taf.22.3)

9: Didyma, yumurta dizili taç bloğu (Wiegand-Knackfuss 1941, F628, Taf.224,)

10: Samos Vathy, yuvarlak altar, (Buschor 1957, Bei.8.2)

Levha 79: 1: TB.5, Beçin, cephe,

2: TB.5, Beçin, alt yüzey

3: TB.5, Beçin, üst yüzey

4-5: TB.4-5, Beçin, cephe çizimleri

Levha 80: 1: TB.6, Halikarnassos, kapı eşiğindeki kullanım

2: TB.6, Halikarnassos, cephe

3: TB.6, Halikarnassos

4: TB.6, Halikarnassos, detay

Levha 81: 1: TB.7.1, İasos, (Berti-Masturzo 2000, Fig.139)

2: Ephesos Artemis Tapınağı, taç bloğu (Hogart 1908, Atlas, Pl.X)

3: Miletos, yuvarlak altar (Koenigs 1996, Taf.28.1)

Levha 82: 1-5: TB.8.1-5, İasos, ölçekli karşılaştırma

Levha 83: 1: Samos Rhoikos altarı, taç bloğu (Buschor 1957, Bei.4.1)

Page 199: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

195

2: Didyma, Yuvarlak kaide, (Wiegand-Knackfuss 1941, Taf.220)

3: Samos Heraion, Polykrates evresi, ekhinus başlık, (Buschor 1957, Bei.16.1)

4: Samos, Vathy Adak taşıyıcı, (Buschor 1957, Bei.18)

Levha 84: 1: TB.10, Kaplandağ-Bodrum, alt yüzey (Radt 1970, Taf.42.3)

2: TB.10, Kaplandağ-Bodrum, üst yüzey (Radt 1970, 259-62, Taf.42.7)

Levha 85: 1-3: Didyma, yuvarlak kaide parçası, (Wiegand-Schrader 1941, Taf.220, Z.658)

4: Zincirli, sütun kaidesi, Anadolu Medeniyetleri Müzesi

5: Girit Arkhanes, başlık, (Wesenberg 1971, Abb.87)

6: Khios Managros, taç bloğu (Boardman 1967, Pl.17)

7: Khios Phanai, sütun kaidesi (Kourouniotes 1915, Eik.31)

Levha 86: 1: TB.11, Kos (Shoe 1950, Pl.108.1)

2: Delphi, Siphnoslular hazine Binası, taç bloğu (Gruben 2001, Abb.63)

3: Samos Heraion duvar tacı bloğu (Buschor 1957, Bei.19.1)

4: Paros, Kale Tapınağı, taç bloğu (Gruben 1982b, Abb.14)

5: Naksos Hekatompedos, taç bloğu Gruben 1970, Abb.9a)

Levha 87: 1: TB.12.1, Labraunda, cephe

2: TB.12.1, Labraunda, yan görünüş

3-4: TB.12.1, Labraunda, üst yüzey ve cephe çizimi (Thieme 1993, Fig.3)

Levha 88: 1: TB.12.2, Labraunda, cephe

2: TB.12.2, Labraunda, üst yüzey

3-4: TB.12.2, Labraunda, üst yüzey ve cephe çizimi (Thieme 1993, Fig.4)

5-6: TB.12.3, Labraunda, cephe ve çizim

Levha 89: 1-2: TB.12.4, Labraunda, cephe ve çizim

3-4: TB.12.5, Labraunda

5-6: TB.12.6, Labraunda

7-8: TB.12.7, Labraunda

9: TB.12.8, Labraunda

Page 200: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

196

Levha 90: 1: Samos Hera Tapınağı, ekhinus başlık A606 (Reuther 1957, Taf.24.2)

2: Daskyleion, Andron, taç bloğu, İstanbul Arkeoloji Müzesi

3: Myus, taç bloğu (Koenigs 1981, Taf.51.1)

4: Didyma, taç bloğu (Tuchelt 1984, Taf.54.2)

5: Torrhebeia Limne (Apollon Karios Tapınağı ?), taç bloğu (Bengisu 1994, Fig.3)

Levha 91: 1: Milas Müzesi, (Akbük-Teikhoussa kökenli ?), yuvarlak altar

2: Didyma, yuvarlak altar (Tuchelt 1991, Abb.84)

3: Milet, yuvarlak altar (Koenigs 1996, Taf.28.1)

4: Paros, Büyük Altar, anta bloğu (Gruben 1982a, Abb.27)

Levha 92: 1-5: D.1.1, Labraunda 1.grup 1 numaralı diş bloğu

Levha 93: 1-5: D.1.2, Labraunda 1.grup 2 numaralı diş bloğu

Levha 94: 1-5: D.1.3, Labraunda 1.grup 3 numaralı diş bloğu

Levha 95: 1: D.1-3, Labraunda 1. grup diş blokları, çizim

Levha 96: 1-5: D.1.4, Labraunda 2.grup 1 numaralı diş bloğu

Levha 97: 1-5: D.1.5, Labraunda 2.grup 2 numaralı diş bloğu

Levha 98: 1-5: D.1.6, Labraunda 2.grup 3 numaralı diş bloğu

Levha 99: 1-5: D.1.7, Labraunda 2.grup 4 numaralı diş bloğu

Levha 100: 1-5: D.1.8, Labraunda 2.grup 5 numaralı diş bloğu

Levha 101: 1: D.1.4-8, Labraunda 2. grup diş blokları, çizim

Levha 102: 1: D.1.1-8, Labraunda 1. ve 2. Grup diş sırası blokları, üst ve alt yüzeyler

Levha 103: 1: Labraunda diş sırası ve yumurta dizisi eksen uyumu (Thieme 1993, Fig.7)

2-3: Larisa, diş sırası bloğu (Boehlau-Schefold 1940, Taf.24.c, 42.1)

4-5: Delos diş sırası bloğu (Fraisse-Llinas 1995, Fig.481) ve tek diş bloğu (Fraisse-Llinas 1995, Fig.482)

6: Pasargadae, Kyros Mezarı, diş sırası işlemesi (Nylander 1970, Fig.32)

7: Gümüşçay Polyxena lahdi, detay (Sevinç 1996, Fig.8)

Levha 104: 1-2: Daskyleion Andron, diş sırası blokları (İstanbul Arkeoloji Müzesi) ve diş sırası ile taç blokları uyumu (Ateşlier 2001, Fig.16.b)

Page 201: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

197

3-4: Metapontum Apollon Tapınağı, diş sırası bloğu ve düzen (Mertens 1979, Taf.19.2, Abb.3)

5: Locroi Marasa Epizefyri Tapınağı, diş sırası düzeni (Gullini 1980, Tav.13.3)

6: Selinus G Tapınağı, diş sırası (Mertens 1993, Taf.83.1)

Levha 105: 1: I.2.10.Alazeytin geison bloğu (Radt 1970, Taf.16.3)

2: I.2.10.Alazeytin geison bloğu, çizim (Radt 1970, Abb.3-f)

3: Selinus Demeter naiskosu, geison bloğu (Klein 1998, Fig.7)

4: Selinus, geison bloğu (Klein 1998, Fig.6b)

Levha 106: 1: Alazeytin 30 ve 31 numaralı yapıların konumu (Radt 1970, Bei.1)

2-5: Alazeytin 30 numaralı yapı, alt kat plan ve kesitler (Radt 1970, Abb.1)

6: Alazeytin 30 numaralı yapı, üst kat, plan (Radt 1970, Abb.2)

Levha 107: 1: Alazeytin 30 numaralı yapıya ait olarak tanımlanan mimari elemanların çizimleri (Radt 1970, Abb.3, 22, 23 aynı ölçekte bir araya getirilmiştir.)

2-3: Alazeytin 30 numaralı yapı, üst yapı yeniden kurma önerisi (Radt 1970, Abb.4)

4-5: Alazeytin 30 numaralı yapı, yeniden kurma önerisi (Radt 1970, Abb.5)

Levha 108: 1: Alazeytin 31 numaralı yapı, mevcut kalıntılar (Radt 1970, Taf.17.3)

2-5: Alazeytin 31 numaralı yapı, plan ve kesitler (Radt 1970, Abb.6)

6: Alazeytin 31 numaralı yapıya ait olarak tanımlanan mimari elemanların çizimleri (Radt 1970, Abb.3, 24.3-4 aynı ölçekte bir araya getirilmiştir.)

Levha 109: 1: Bodrum Kalesinin restorasyondan önce 1967 yılında çekilmiş bir fotoğrafı (Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi)

2: Bodrum Kalesi, plan (Maiuri 1922, Tav.V)

Levha 110: 1: Apollon’a adanmış heykel kaidesi (Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi)

2: Apollon’a adanmış heykel kaidesinin cephesinde yer alan yazıt (Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi)

3: Apollon kutsal alanı sınır taşı (Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi)

Page 202: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

198

Levha 111: 1: Bodrum Kalesi, Fransız Kulesi, Gölcük Kütük Batığı Salonu içindeki ana kayada görülen blok yuvaları

2: Bodrum Kalesi, Fransız Kulesi, ana kayada görülen blok yuvaları

Levha 112: 1: Halikarnassos Apollon Tapınağına ait mimari elemanlar ve sütun tamamlama önerisi

Levha 113: 1: Halikarnassos Apollon Tapınağına ait sütun tamamlama önerisinin diğer örneklerle kıyaslanma çizimi (Gruben 1996, Abb.17 yeniden düzenlenmiştir.)

Levha 114: 1: Bodrum Kalesinde yer alan Apollon Tapınağı hipotetik çizimi (P.Pedersen)

2: Bodrum Kalesi, İngiliz Kulesi duvarında kullanılmış Geç Arkaik döneme tarihlendirilmiş aslan heykeli (Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi)

3: Bodrum Kalesi orta avluda sergilenen Geç Arkaik döneme tarihlendirilmiş aslan heykeli (Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi)

Levha 115: 1: Labraunda kutsal alanı modeli (Hellström 1991, Fig.2)

2: Labraunda kutsal alanı, plan (Hellström 1996, Fig.1)

3: Labraunda kutsal alanındaki Hekatomnidler öncesine tarihlenen kalıntılar (Westholm 1963, Fig.64)

Levha 116: 1: Labraunda Zeus Tapınağı, mevcut durum

2: Labraunda Zeus Tapınağı temel kalıntısında kullanılan farklı bloklar (Hellström-Thieme 1982, Pl.31)

Levha 117: 1: Labraunda Zeus Tapınağı, in antis evresi, plan (Thieme 1993, Fig.8)

2: Labraunda Zeus Tapınağı, MÖ 4. yy. evresi, plan (Hellström 1994, Fig.1)

Levha 118: 1: Labraunda’da tespit edilen Arkaik döneme ait mimari elemanların çizimlerinin ölçekli karşılaştırması

Levha 119: 1: Milas ve çevresi (Rumscheid 1999a, Abb.3, yeniden düzenlenmiştir)

Levha 120: 1: Beçin kayalığı ve Ortaçağ kalesinin doğudan görünüşü

2: Beçin Kalesi, güneyden görünüş

3: Beçin Kalesi, giriş bölümü ve antik basamak kalıntıları (orta kısımda)

Levha 121: 1: Beçin, çeşme (?) yapısına ait kalıntılar, taslak plan

2-3: Beçin, çeşme (?) yapısına ait basamaklı koridor

Page 203: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

199

4-5: Beçin, çeşme (?) yapısına ait kuyu olabilecek dörtgen yapı

Levha 122: 1: Beçin, sur veya teras duvarı kalıntısı

2: Beçin sur veya teras duvarı kalıntısı, duvar detayı

3: Beçin Kalesi batı kesiminde tespit edilen antik döneme ait olabilecek duvar kalıntıları (Rumscheid 1999a, Abb.17)

Levha 123: 1: Beçin, antik basamaklar (farklı resimler birleştirilmiştir)

2: Beçin, antik basamakların korunan kesimi

Levha 124: 1: Beçin, antik basamakların yandan görünümü

2: Beçin basamakların ve odaların plan ve konumu (Akarca 1971, Lev.XXXI)

Levha 125: 1: Beçin, antik basamakların batı bitimindeki destek duvarı

2: Beçin, antik basamak bloklarını birleştirmek için görülebilir durumda kullanılmış kırlangıçkuyruğu kenet

3: Beçin, antik basamaklarda farklı renkte blok kullanımı

Levha 126: 1: Beçin, antik basamakların korunmamış alt bölümündeki ana kaya üzerinde görülebilen blok izleri

2: Beçin, antik basamakların korunmamış alt bölümündeki ana kaya üzerinde görülebilen blok izleri

Levha 127: 1-2: Beçin, antik basamaklarda kullanılmış profilli bloklar

3: Beçin, profilli bloklar, detay

4: Beçin profilli bloklardan batı üstte yer alan bloğun planı ve kesitlerinin çizimi

Levha 128: 1-2: Beçin, basamaklar gerisindeki geç dönem sarnıç yapısı tabanında açığa çıkartılan kalıntılar.

3-4: Beçin, basamaklar gerisindeki doğu odanın tavan düzenlemesi

5-6: Basamaklar gerisindeki doğu odanın duvarlarında kırılarak açığa çıkartılmış basit kenet ve kurşun dolgusu

Levha 129: 1: Beçin, basamak gerisindeki doğu odanın plan ve kesitlerinin çizimi

2: Milas, Damlacık mezarı, tavan düzenlemesi (Akarca 1952, Lev.81)

3: Alabanda, mezar odası tavan düzenlemesi (Akarca 1952, Lev.82)

4: Milas, Damlacık mezarı, kesit çizimi (Akarca 1952, Lev.78)

Levha 130: 1: Beçin, antik basamakların yeniden kurma önerisi ve kesit çizimleri

Page 204: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

200

Levha 131: 1: Milas Hisarbaşı terası, plan (Rumscheid 1997, Abb.5)

2: Milas Hisarbaşı terası, podyum ve Korinth başlıklı sütun

3-4: Milas Hisarbaşı terası civarında tespit edilmiş İon başlık parçaları

5: Milas Hisarbaşı terası civarında tespit edilmiş yumurta dizili taç bloğu parçası

6-9: Milas Hisarbaşı terası civarında tespit edilmiş Lesbos kymationu bezeli kaide bloğu parçaları (Milas Müzesi ve Hisarbaşı terası)

10: Milas Hisarbaşı terası civarında tespit edilmiş torus ile birlikte işlenilmiş sütun tamburu

Levha 132: 1: Beçin’de tespit edilmiş Mylasa Zeus Karios Tapınağına ait olarak tanımlanan mimari elemanların çizimlerinin ölçekli karşılaştırması

Levha 133: 1: Beçin arşitrav bloğunun hipotetik yapıdaki olası konumu

2-4: Beçin’de ele geçmiş altar parçası (Koenigs 1980, Taf.38.1-3)

5-7: Milas’ta tespit edilmiş 3 adet altar köşe volütü (Koenigs 1980, Taf.38.1-4)

Levha 134: 1-2: Beçin Kale duvarında yapı taşı olarak kullanılmış aslan heykeli

3: Knidos’ta ele geçmiş MÖ 500 yıllarına tarihlendirilen aslan heykeli (Blümel 1963, Abb.87)

4: Didyma’da ele geçmiş aslan heykeli parçası (İstanbul Arkeoloji Müzesi)

Levha 135: 1: İasos, Arkaik ve Klasik dönem buluntusu tespit edilen kesimler ve kutsal alanlar (Berti-Masturzo 2000, Fig.135)

2: İasos’ta ele geçmiş olan mimari elemanların ölçekli karşılaştırması

Levha 136: 1: Kaplandağ, antik yerleşim planı, (Radt 1970, Abb.12.2, yeniden düzenlenmiştir)

2-3: Kaplandağ, tapınak olarak tanımlanan yapı kalıntısı (Radt 1970, Taf.43.1-2)

Levha 137: 1-2: Karia bölgesi haritası ve Hekatomnidler devri öncesine ait mimari buluntu veren merkezler

Page 205: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

201

LEVHALAR

Page 206: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 1

1: AB.1, Alazeytin, ön cephe

2: AB.1, Alazeytin, arka cephe

3: AB.1, Alazeytin, üst cephe

4: AB.1, Alazeytin, arka cephe volüt parçası

Page 207: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 2

1: AB.1, Alazeytin, ön cephe çizim

2: AB.1, Alazeytin, arka cephe volüt çizimi

3: Hazor, pilaster başlıklar 4: Tamassos, kaya mezar,

pilaster başlık

Page 208: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 3

1: AB.2, Alazeytin, ön cephe

2: AB.2, Alazeytin, arka cephe

3: AB.2, Alazeytin, üst yüzey

Page 209: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 4

1: AB.2, Alazeytin, ön cephe çizim

2: AB.2, Alazeytin, arka cephe volüt çizim

3: Larisa, Aiol başlık 4: Kıbrıs, Idalion, Aiol başlık

Page 210: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 5

1: AB.3, Alazeytin, cephe 2, ilk buluntu hali

2: AB.3, Alazeytin, cephe 1

3: AB.3, Alazeytin, cephe 1 4: AB.3, Alazeytin, cephe 2

Page 211: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 6

1: AB.3, Alazeytin, cephe 1, çizim

2: AB.3, Alazeytin, cephe 1 ve üst yüzey

3: AB.3, Alazeytin, cephe 2 ve alt yüzey

Page 212: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 7

1: Atina İon başlığı 2: Thera, Akroter

3: AB.4, Alazeytin, cephe 4: AB.4, Alazeytin, çizim

5: AB.4, Alazeytin, tamamlama çizimi 6: AB.4, Alazeytin, yan kısım

Page 213: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 8

1: AB.5, Datça-Körmen

2: AB.5, Datça-Körmen

3: AB.5, Datça-Körmen

4: AB.5, Datça-Körmen, tamamlama çizimi

Page 214: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 9

1: AB.6, Euromos, cephe

2: AB.6, Euromos, üst yüzey

Page 215: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 10

1-7: AB.7, Halikarnassos, yan cepheler, alt ve üst yüzler, ön ve arka yüzler ve

yapıdaki konumuna ilişkin yeniden kurma önerisi

Page 216: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 11

1-2: K1, Halikarnassos, üst yüzey ve cephe

Page 217: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 12

1-3: K.2, Halikarnassos, cepheler ve profil

Page 218: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 13

1: K.1 ve K.2, Halikarnassos, tamlama çizimleri

2: K.1 ve K.2, Halikarnassos, profillerin MÖ 5. ve 4. yy. örnekleriyle

karşılaştırılma çizimleri

Page 219: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 14

1: Samos Hera Tapınağı 2. Dipteros, speira gelişimi

2: Samos Hera Tapınağı, speira

3: Samos Pythagoreion, speira

4: Knidos Propylon, Samos tipi sütun kaidesi

5-6: Delos, Kutsal Deniz civarında bulunmuş torus ve speira

Page 220: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 15

1: T.1, Halikarnassos, 1-14 numaralı tamburlar,

İtalyan Kulesi batı duvarı

2: T.1, Halikarnassos, 15-18 numaralı tamburlar,

İtalyan Kulesi güney duvarı

Page 221: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 16

3: T.1, Halikarnassos, 21 numaralı tambur, ofislerin ön

kısmı

1: T.1, Halikarnassos, 19 numaralı tambur, İtalyan Kulesi batı teras duvarı

4: T.1, Halikarnassos, 22 numaralı tambur, ofislerin ön

kısmı

2: T.1, Halikarnassos, 20 numaralı tambur, ofislerin ön kısmı

Page 222: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 17

1: T.1, Halikarnassos, 23 numaralı tambur, orta bahçe

2: T.1, Halikarnassos, 24 numaralı tambur, ofislerin ön

kısmı

3-4: T.1, Halikarnassos, 25 numaralı tambur, orta bahçe

Page 223: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 18

5: T.1, Halikarnassos, 22 numaralı tambur, çizim

3: T.1, Halikarnassos, 27 numaralı tambur parçası, orta

bahçe üst kısmı

1-2: T.1, Halikarnassos, 26 numaralı tambur, orta bahçe üst kısmı

4: T.1, Halikarnassos, 28 numaralı tambur parçası, orta

bahçe üst kısmı

Page 224: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 19

1: T.1, Halikarnassos, 18 numaralı tambur

2: Delphi Atinalılar Stoası 3: Atina Marathon Anıtı

4: Halikarnassos Maussolleion 5: Belevi Mezar Anıtı

Page 225: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 20

1: T.2, Labraunda

2: T.2, Labraunda, kırık cephe 3: T.2, Labraunda, üstten

Page 226: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 21

1: SB.1, Halikarnassos

2: SB.1, Halikarnassos, çizim

Page 227: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 22

1: SB.2, Halikarnassos

2: SB.2, Halikarnassos

Page 228: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 23

1: SB.2, Halikarnassos

2: SB.2, Halikarnassos, çizim

Page 229: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 24

1-2: Mistra, sütun boynu

3: Ephesos, mimari eleman

4: Atina, antefiks 5: Delphi Atinalılar Stoası, anthemion

Page 230: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 25

1: Samos Hera Tapınağı, 2. Dipteros, sütun boynu, tamlama çizimi

2: Samos Hera Tapınağı, 2. Dipteros, sütun boynu bezemesi kısmen korunmuş ekhinus başlık

Page 231: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 26

1: SB.3, Halikarnassos, üst yüzey

2: SB.3, Halikarnassos, alt yüzey

Page 232: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 27

1: SB.3, Halikarnassos, cephe

2: SB.3, Halikarnassos, cephe

3: SB.3, Halikarnassos, çizim

Page 233: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 28

3: Atina Parthenon, regula 4: Atina Hephaisteion, geison

6: Atina, sima

7: Sikyon, sima parçaları

5: Olympia, pişmiş toprak akroter

1: Khios Emporio, anthemion bezeli taç bloğu

2: Thasos’tan anthemionlu blok

Page 234: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 29

1: SB.4, Labraunda

2: SB.4, Labraunda

3: SB.4, Labraunda, çizim

Page 235: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 30

1: SB.5, Mylasa

2: SB.5, Mylasa

Page 236: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 31

1: SB.5, Mylasa

2: SB.5, Mylasa, tamlama çizimi

Page 237: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 32

1: Lokris Halai, sima

2: Metapontum Apollon Tapınağı, friz

3: Olympia, pişmiş toprak antefiksler

4: Sounion Poseidon Tapınağı, sima

Page 238: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 33

1: İB.1, Beçin, cephe

2: İB.1, Beçin, alt yüzey

3: İB.1, Beçin, polster 4: İB.1, Beçin, üst yüzey

Page 239: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 34

1-3: İB.1, Beçin, tamlama çizimleri

Page 240: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 35

1: İB.2, Beçin, cephe 1

2: İB.2, Beçin, cephe 2

3: İB.2, Beçin, polster

Page 241: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 36

1: İB.2, Beçin, alt yüzey

2: İB.2, Beçin, üst yüzey

Page 242: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 37

1-3: İB.2, Beçin, tamlama çizimleri

Page 243: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 38

1: Miletos, İon başlığı

2-3: Khios Phanai, İon başlığı

4: Ephesos, İon başlığı KA6 5: Ephesos İon başlığı K4, çizim

Page 244: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 39

1-2: İB.3, Beçin, cephe 1 ve 2

3: İB.3, Beçin, alt yüzey

4: İB.3, Beçin, polster

Page 245: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 40

1:İB.3, Beçin, ekhinus yumurta dizisi detayı

2-4: İB.1-3, Beçin, ekhinus yumurta dizisi detayı

5: İB.3 Beçin, tamlama çizimleri

Page 246: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 41

1-3: Myus Dionysos Tapınağı, İon başlığı

4-5: Didyma Apollon Tapınağı, İon başlığı

6: Samos B Tapınağı, İon başlığı

7: Ephesos, İon başlığı KA 1

Page 247: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 42

1: İB.4, Halikarnassos, cephe

2: İB.4, Halikarnassos, işlemesiz arka cephe

3-4: İB.4, Halikarnassos, polsterler

Page 248: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 43

1-3: İB.4, Halikarnassos, tamlama çizimleri

Page 249: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 44

1-2: Khios, İon başlığı, cepheler

7-8: Kıbrıs Ktima Müzesinden İon başlığı, polster ve cephe

3-4: İzmir Halkapınar, İon başlığı

5: Atina Akropolis, İon başlığı 13302

6: Ankara Mikos mezar anıtı

10: Metapontum Apollon Tapınağı, İon başlığı

9: Kyzikos, İon başlığı parçası

Page 250: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 45

1: İB.5, Halikarnassos, cephe 1

2: İB.5, Halikarnassos, cephe 2

3: İB.5, Halikarnassos, polster

Page 251: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 46

1: İB.5, Halikarnassos, kanalis detayı

2: İB.5, Halikarnassos, ekhinus altı yumurta dizisi

3: İB.5, Halikarnassos, ekhinus cephe yumurta dizisi

Page 252: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 47

1-4: İB.5, Halikarnassos, tamlama çizimleri

Page 253: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 48

3: Biga, İon başlığı

4: Ephesos, İon başlığı 5: Labraunda, Andron A, İon başlığı

6-7: Atina İon başlığı, cephe ve polster

1: Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi, İon başlığı, üstten

2: Delos, Naksoslular Stoası, İon başlığı

Page 254: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 49

1: İB.6, Halikarnassos

2: İB.6, Halikarnassos, tamlama çizimi

Page 255: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 50

1: İB.6, Halikarnassos, üstten görünüm

2: İB.6, Halikarnassos, ekhinus altı yumurta dizisi

3: İB.7, Labraunda, cephe

Page 256: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 51

1: İB.7, Labraunda, alt yüzey

2: İB.7, Labraunda, üst yüzey

3: İB.7, Labraunda, arka yüzey 4: İB.7, Labraunda, yan yüzey

Page 257: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 52

1-2: İB.7, Labraunda, tamlama çizimleri

3: Neapolis-Kavalla, İon başlığı 4: Didyma, İon başlığı

Page 258: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 53

1: İB.8, Mylasa, cephe 1

2: İB.8, Mylasa, cephe 1, çizim

3: İB.8, Mylasa, cephe ekhinus yumurta dizisi

Page 259: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 54

1: İB.8, Mylasa, cephe 2

2: İB.8, Mylasa, abakus Lesbos kymation detayı

3: İB.8, Mylasa, polster

Page 260: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 55

1-3: İB.8, Mylasa, tamlama çizimleri

Page 261: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 56

1–4: Ephesos, İon başlığı

5–6: Atina, İon başlığı

7: Ankara Mikos mezar anıtı başlığı 8: Metapontum Apollon

Tapınağı, İon başlığı

Page 262: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 57

1: AntB.1, İasos, polster

2: AntB.1, İasos, volüt

3-5: AntB.1, İasos, çizim ve volüt cephesi tamamlama

Page 263: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 58

1-2: Samos, anta başlığı

3-4: Didyma, anta başlığı, F641

5: Samos, anta başlığı parçası 6: Samos, Sphenksli akroter parçası

7-9: Atina, Metapontum ve Locroi’dan polster bezemeleri

Page 264: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 59

1-2: AntB.2, Kos, cephe ve profil

3: Didyma, anta başlığı 4: Delos, anta başlığı 5: Paros, kapı

konsolu

6: Samos, Altar modeli 7: Larisa, anta başlığı

8-10: Delphi Marsilyalılar ve Siphnoslular hazine binaları ile Thasos’tan

Lesbos kymationu bezemeleri

Page 265: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 60

1: AntB.3, Milas, cephe

2: AntB.3, Milas, yan cephe

3-4: AntB.3, Milas, köşeden ve alttan görünüşler

Page 266: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 61

1-2: AntB.3, Milas, tamlama çizimleri

Page 267: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 62

1-2: Labraunda Andron B, anta başlığı cephe ve yan

3-4: Priene Athena Tapınağı anta başlığı (alçı model), cephe ve yan

5-6: Bodrum, Türkkuyusu anta başlığı, cephe ve yan

7-8: Halikarnassos Maussolleion, İon ve Lesbos kymationu

bezemeleri

9-10: Labraunda Zeus Tapınağı, İon ve Lesbos kymationu bezemeleri

Page 268: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 63

1: A.1-2, Beçin, devşirme kullanım

2: A.1, Beçin,

3: A.2, Beçin

Page 269: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 64

1: A.1-2, Beçin, tamamlama çizimi

2-3: A.1, Beçin, aslan protomu

4-6: Milet, Didyma ve Megara Hybleia’dan geç Arkaik dönem aslan figürleri

Page 270: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 65

1: F.1.1, Beçin

2: F.1.1, Beçin

3: F.1.1, Beçin, detay

Page 271: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 66

1: F.1.2, Beçin, cephe

2: F.1.2, Beçin, üst yüzey

3: F.1.2, Beçin, alt yüzey

4: F.1.2, Beçin, yan ve arka yüzey

Page 272: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 67

1: F.1.3, Beçin

2: F.1.3, Beçin

3: F.1.4, Beçin

4-5: F.1.5, Beçin, cephe ve yan yüzey

Page 273: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 68

1: F.1.1-4, Beçin, tamlama çizimi

2: Delos, Naksoslular Oikosu 3: Delos, Prostoon

4: Delphi Knidoslular hazine binası, düzen 5: Paros Burgtempel A, düzen

Page 274: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 69

1: F.2, İasos

2: F.2 ve TB.8.1, İasos

3: F.2 ve TB.8.1, İasos, bezeme eksen uyumu (Photoshop ile düzenlenmiştir)

3: Delos, Prostoon, friz bloğu

4: Daskyleion, faskiasız arşitrav (?) bloğu

Page 275: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 70

1: F.3-1, İasos, cephe 2:

F.3-1, İasos, çizim.

3: F.3-2, İasos.

Page 276: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 71

1: Myus, friz bloğu, tamamlama

2: Smyrna, friz bloğu parçası 3: Kyzikos, friz bloğu

4: Didyma Apollon Tapınağı Arkaik dönem evresi,

friz içeren saçaklık önerisi

Page 277: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 72

1: TB.1, Alazeytin, ovolo

2: TB.2, Alazeytin, astragal

3: TB.1-2, Alazeytin, ovolo ve astragal çizimler

Page 278: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 73

1: Sardeis, Karnıyarıktepe tümülüsü 2: Samos Altar, taç bloğu

3: Delos, Andros Oikos, ovolo profilli bezemesiz taç blokları

4: Thasos, taç bloğu

5: Khios, Phanai, taç bloğu

Page 279: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 74

1: TB.3, Bargylia, cephe

2: TB.3, Bargylia, alt yüzey

3: TB.3, Bargylia, çizim

Page 280: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 75

1: Milet Kuzey Agora, taç bloğu

2: Monodendri Poseidon altarı, duvar taç bloğu

3: Teos, taç bloğu

4: Milet Sphenksli altar, duvar taç bloğu

Page 281: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 76

1: TB.4, Beçin, üst yüzey

2: TB.4, Beçin, cephe

3: TB.4, Beçin, alt yüzey

Page 282: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 77

1: TB.4, Beçin, arka ve yan cephe

2: TB.4, Beçin, yumurta dizisi detayı

Page 283: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 78

1-2: Histria, anta başlığı

3: Monodendri Poseidon altarı, detay

4-6: Delphi, Knidoslular Hazine Binası, friz taç bloğu

7: Samos, adak taşıyıcı kaide 8: Metapontum ekhinus detayı

9: Didyma, yumurta dizili taç bloğu 10: Samos Vathy, yuvarlak altar

Page 284: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 79

1: TB.5, Beçin, cephe 2: TB.5, Beçin, alt yüzey

3: TB.5, Beçin, üst yüzey

4-5: TB.4-5, Beçin, cephe çizimleri

Page 285: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 80

1: TB.6, Halikarnassos, kapı eşiğindeki kullanım

2: TB.6, Halikarnassos, cephe

3: TB.6, Halikarnassos

4: TB.6, Halikarnassos, detay

Page 286: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 81

1: TB.7, İasos

2: Ephesos Artemis Tapınağı, taç bloğu

3: Miletos, yuvarlak altar yumurta dizisi detayı

Page 287: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 82

1: TB.8.1-5, İasos, taç bloklarının ölçekli karşılaştırması

Page 288: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 83

1: Samos Rhoikos Altarı

2: Didyma

3: Samos Heraion, ekhinus başlık A605

4: Samos, Vathy, yuvarlak kaide

Page 289: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 84

1: TB.10, Kaplandağ-Bodrum, alt yüzey

2: TB.10, Kaplandağ-Bodrum, üst yüzey

Page 290: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 85

1-3: Didyma, yuvarlak kaide parçası

4: Zincirli, kaide 5: Girit, Arkhanes, başlık

6: Khios, Managros, taç bloğu

7: Khios, Phanai, kaide

Page 291: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 86

1: TB.11, Kos

2: Delphi, Siphnoslular hazine Binası

3: Samos Heraion 4: Paros, Kale Tapınağı

5: Naksos Hekatompedos

Page 292: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 87

1: TB.12.1, Labraunda, cephe

2: TB.12.1, Labraunda, yan görünüş

3-4: TB.12.1, Labraunda, üst yüzey ve cephe çizimi

Page 293: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 88

1: TB.12.2, Labraunda, cephe

2: TB.12.2, Labraunda, üst yüzey

3-4: TB.12.2, Labraunda, üst yüzey ve cephe çizimi

5-6: TB.12.3 Labraunda,

Page 294: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 89

1-2: TB.12.4, Labraunda

3-4: TB.12.5, Labraunda

5-6: TB.12.6, Labraunda

7-8: TB.12.7, Labraunda

9: TB.12.8, Labraunda

Page 295: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 90

1: Samos Hera Tapınağı, ekhinus başlık A606

2: Daskyleion, Andron, taç bloğu

3: Myus, taç bloğu 4: Didyma, taç bloğu

5: Torrhebeia Limne (Apollon Karios Tapınağı ?), taç bloğu

Page 296: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 91

1: Milas Müzesi, (Akbük kökenli ?), yuvarlak altar

2: Didyma, yuvarlak altar

3: Milet, yuvarlak altar

4: Paros, Büyük Altar anta

Page 297: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 92

1-5: D.1.1, Labraunda 1.grup 1 numaralı diş bloğu

Page 298: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 93

1-5: D.1.2, Labraunda 1.grup 2 numaralı diş bloğu

Page 299: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 94

1-5: D.1.3, Labraunda 1.grup 3 numaralı diş bloğu

Page 300: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 95

1: D.1.1-3, Labraunda 1. grup diş blokları, çizim

Page 301: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 96

1-5: D.1.4, Labraunda 2.grup 1 numaralı diş bloğu

Page 302: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 97

1-5: D.1.5, Labraunda 2.grup 2 numaralı diş bloğu

Page 303: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 98

1-5: D.1.6, Labraunda 2.grup 3 numaralı diş bloğu

Page 304: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 99

1-5: D.1.7, Labraunda 2.grup 4 numaralı diş bloğu

Page 305: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 100

1-5: D.1.8, Labraunda 2.grup 5 numaralı diş bloğu

Page 306: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 101

1: D.1.4-8, Labraunda 2. grup diş blokları, çizim

Page 307: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 102

1: D

.1.1

-8, L

abra

unda

1. v

e 2.

Gru

p diş sıra

sı b

lokl

arı,

üst v

e al

t yüz

eyle

r

Page 308: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 103

1: Labraunda diş sırası ve yumurta dizisi eksen uyumu

2-3: Larisa, diş sırası bloğu

4-5: Delos diş sırası bloğu ve tek diş bloğu

6: Pasargadae, Kyros Mezarı, diş sırası işlemesi

7: Gümüşçay Polyxena lahdi, detay

Page 309: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 104

1-2: Daskyleion Andron, diş sırası blokları ve diş sırası ile taç blokları uyumu

3-4: Metapontum Apollon Tapınağı, diş sırası bloğu ve düzen

5: Locroi Marasa Epizefiri Tapınağı, diş sırası düzeni

6: Selinus G Tapınağı, diş sırası

Page 310: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 105

1: G.1, Alazeytin

2: G.1, Alazeytin

3: Selinus Demeter naiskosu, geison 4: Selinus, geison

Page 311: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 106

1: Alazeytin 30 ve 31 numaralı yapıların konumu

2-5: Alazeytin 30 numaralı yapı, alt kat plan ve kesitler

6: Alazeytin 30 numaralı yapı, üst kat, plan

Page 312: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 107

1: Alazeytin 30 numaralı yapıya ait olarak tanımlanan mimari elemanların

çizimleri

2-3: Alazeytin 30 numaralı yapı, üst yapının yeniden kurma önerisi

4-5: Alazeytin 30 numaralı yapı, yeniden kurma önerisi

Page 313: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 108

1: Alazeytin 31 numaralı yapı, mevcut kalıntılar

2-5: Alazeytin 31 numaralı yapı, plan ve kesitler

6: Alazeytin 31 numaralı yapıya ait olarak tanımlanan mimari elemanların

çizimleri

Page 314: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 109

1: Bodrum Kalesinin restorasyondan önce 1967 yılında çekilmiş fotoğrafı

2: Bodrum Kalesi, plan

Page 315: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 110

1: Apollon’a adanmış heykel kaidesi

2: Apollon’a adanmış heykel kaidesi yazıtı

3: Apollon kutsal alanı sınır taşı

Page 316: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 111

1: Bodrum Kalesi, Gölcük Kütük Batığı Salonu, ana kayada görülen blok yuvaları

2: Bodrum Kalesi, Fransız Kulesi, ana kayada görülen blok yuvaları

Page 317: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 112

1: Halikarnassos Apollon Tapınağına ait mimari elemanlar

ve sütun tamamlama önerisi

Page 318: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 113

1-H

alik

arna

ssos

Apo

llon

Tapı

nağı

na a

it sü

tun

tam

amla

ma

öner

isin

in d

iğer

ör

nekl

erle

kıy

asla

nma

çizi

mi

Page 319: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 114

1: Bodrum Kalesinde yer alan Apollon Tapınağı hipotetik çizimi (P.Pedersen)

2: Bodrum Kalesi, İngiliz kulesi, Geç Arkaik döneme ait aslan heykeli

3: Bodrum Kalesi orta avluda sergilenen Geç Arkaik döneme ait aslan heykeli

Page 320: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 115

1: Labraunda kutsal alanı modeli

2: Labraunda kutsal alanı, plan

3: Labraunda kutsal alanındaki Hekatomnidler öncesine tarihlenen kalıntılar

Page 321: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 116

1: Labraunda Zeus Tapınağı, mevcut durum

2: Labraunda Zeus Tapınağı temel kalıntısında kullanılan farklı bloklar

Page 322: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 117

1: Labraunda Zeus Tapınağı, in antis evresi, plan

2: Labraunda Zeus Tapınağı, MÖ 4. yy. evresi, plan

Page 323: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 118

1: Labraunda’da tespit edilen Arkaik döneme ait mimari elemanlar

Page 324: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 119

1: Milas ve Çevresi

Page 325: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 120

1: Beçin kayalığı ve Ortaçağ kalesi, (doğudan görünüş)

2: Beçin Kalesi, (güneyden görünüşü)

3: Beçin Kalesi, giriş bölümü

Page 326: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 121

1: Beçin, çeşme (?) yapısına ait kalıntılar

2-3: Beçin, çeşme (?) yapısına ait basamaklı koridor

4-5: Beçin, çeşme (?) yapısına ait kuyu olabilecek dörtgen yapı

Page 327: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 122

1: Beçin, sur veya teras duvarı kalıntısı

2: Beçin sur veya teras duvarı kalıntısı, duvar detayı

3: Beçin Kalesi batı kesimindeki antik döneme ait olabilecek duvar kalıntıları

Page 328: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 123

1: Beçin Kalesi, antik basamaklar

2: Beçin Kalesi, antik basamaklar

Page 329: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 124

1: Beçin, basamaklar yandan görünüm

2: Beçin, basamaklar ve odaların konumu

Page 330: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 125

1: Beçin, basamaklar batı bitim destek duvarı

2: Beçin basamaklar üzerinde görülebilir durumda kırlangıçkuyruğu kenet yuvası

3: Beçin, basamaklarda farklı renkte blok kullanımı

Page 331: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 126

1: Beçin, antik basamakların korunmamış alt bölümündeki ana kaya üzerinde görülebilen blok izleri

2: Beçin, antik basamakların korunmamış alt bölümündeki ana kaya üzerinde

görülebilen blok izleri

Page 332: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 127

1-2: Beçin basamaklarda kullanılmış profilli bloklar

3: Beçin, profilli bloklar, detay 4: Beçin profilli blok, plan ve kesitler

Page 333: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 128

1-2: Beçin, basamaklar gerisindeki geç dönem sarnıç yapısı içinde açığa

çıkartılan kalıntılar

3-4: Beçin, basamaklar gerisindeki doğu odanın tavan düzenlemesi

5-6: Beçin, basamaklar gerisindeki doğu odanın duvarlarında kırılarak açığa

çıkartılmış basit kenet ve kurşun dolgusu

Page 334: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 129

1: Beçin, basamaklar gerisindeki doğu odanın plan ve kesitlerinin çizimi

2-3: Milas, Damlacık ve Alabanda mezarları tavan düzenlemesi

4: Milas, Damlacık mezarı, kesit çizimi

Page 335: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 130

1: B

eçin

, Bas

amak

ların

yen

iden

kur

ma

öner

isi v

e ke

sit

Page 336: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 131

1: Milas Hisarbaşı terası, plan 2: Milas Hisarbaşı terası, podyum

3-4: Milas Hisarbaşı terası, 5: Milas Hisarbaşı Terası, İon başlık parçaları 1-2 taç bloğu parçası

6-9: Milas Hisarbaşı terası, 10: Milas Hisarbaşı Terası, Lesbos kymationlu blok parçaları sütun tamburu

Page 337: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 132

1: Beçin’de tespit edilmiş Mylasa Zeus Karios Tapınağına ait olarak

tanımlanan mimari elemanların çizimlerinin ölçekli karşılaştırması

Page 338: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 133

1: Beçin Arşitrav bloğunun hipotetik yapıdaki olası konumu

2-4: Beçin’de ele geçmiş altar parçası

5-7: Milas’ta tespit edilmiş 3 adet altar köşe volütü

Page 339: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 134

1-2: Beçin Kale duvarında yapı taşı olarak kullanılmış aslan heykeli

3: Knidos, aslan heykeli

4: Didyma, aslan heykeli parçası

Page 340: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 135

1: İasos, Arkaik ve Klasik dönem buluntusu tespit edilen alanlar

2: İasos’ta ele geçmiş olan mimari elemanlar

Page 341: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 136

1: Kaplandağ, plan,

2-3: Bodrum Kaplandağ, Tapınak (?) kalıntısı

Page 342: HEKATOMNİDLER ÖNCESİNDE KARİA MİMARİSİ

LEVHA 137

1-2: Karia bölgesi haritası ve Hekatomnidler devri öncesine ait mimari buluntu veren merkezler


Related Documents