Top Banner
T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ANTROPOLOJİ (PALEOANTROPOLOJİ) ANABİLİM DALI KARİ A BÖLGESİ ÖLÜ GÖMME ADETLERİ Yüksek Lisans Tezi Seda KARAÖZ ARIHAN Ankara-2007
261

karia ölü gömme teknikleri

Dec 18, 2022

Download

Documents

Murat Çekilmez
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: karia ölü gömme teknikleri

T.C.

ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

ANTROPOLOJİ (PALEOANTROPOLOJİ) ANABİLİM DALI

KARİA BÖLGESİ ÖLÜ GÖMME ADETLERİ

Yüksek Lisans Tezi

Seda KARAÖZ ARIHAN

Ankara-2007

Page 2: karia ölü gömme teknikleri

ii

T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ANTROPOLOJİ (PALEOANTROPOLOJİ)

ANABİLİM DALI

KARİA BÖLGESİ ÖLÜ GÖMME ADETLERİ

Yüksek Lisans Tezi

Seda KARAÖZ ARIHAN

Tez Danışmanı

Prof. Dr. Erksin Güleç

Ankara-2007

Page 3: karia ölü gömme teknikleri

iii

İÇİNDEKİLER

İÇİNDEKİLER i-iv

ÖNSÖZ 1

GİRİŞ 3

1. BÖLÜM :ANTİK YUNAN VE ROMA’DA ÖLÜ GÖMME ADETLERİ 6

1.1 Antik Yunan’da Ölü Gömme Adetleri 6

1.1.1 Geometrik Dönem 13

1.1.1.1 Kremasyon, İnhumasyon 14

1.1.1.2 Mezarlıklar 16

1.1.1.3 Mezar Sunuları 22

1.1.2 Arkaik Dönem 26

1.1.2.1 Kremasyon, İnhumasyon 27

1.1.2.2 Mezarlıklar 29

1.1.2.3 Mezar Sunuları 30

1.1.3 Klasik Dönem 31

1.1.3.1 Kremasyon, İnhumasyon 31

1.1.3.2 Mezarlıklar 33

1.1.3.3 Mezar Sunuları 37

1.1.3.4 Cenaze adetleri 40

1.1.4 Hellenistik Dönem 45

1.1.4.1 Kremasyon, İnhumasyon 46

1.1.4.2 Mezar Sunuları 47

Page 4: karia ölü gömme teknikleri

iv

1.2 Antik Roma’da Ölü Gömme Adetleri 48

1.2.1 Kremasyon, İnhumasyon, Mumyalama 50

1.2.2 Mezarlıklar ve Mezarlık Bahçeleri 56

1.2.3 Mezar Sunuları 61

2. BÖLÜM: KARİA BÖLGESİ GENEL BİLGİLER 62

2.1 Karia Bölgesi Coğrafi Sınırları 62

2.2 Karia Bölgesinin Coğrafi Yapısı 63

2.3 Karia Bölgesi Halkı 65

2.4 Karia Bölgesinin Kısa Tarihçesi 67

3. BÖLÜM : KONU, AMAÇ, MATERYAL – METOT 72

3.1 Konu 72

3.2 Amaç 72

3.3 Materyal- Metot 73

4. BÖLÜM:KARİA BÖLGESİ KENTLERİNDE ÖLÜ GÖMME ADETLERİ 74

4.1 ALABANDA 74

4.2 ALİNDA 76

4.2.1 Kuzey Nekropolü 77

4.2.2 Kuzeydoğu Nekropolü 85

4.2.3 Güney Nekropolü 86

4.3 APHRODİSİAS 87

4.4 BARGYLİA 91

4.5 BÖRÜKÇÜ MEVKİİ 94

4.6 DATÇA-BURGAZ 124

Page 5: karia ölü gömme teknikleri

v

4.7 EUROMOS 129

4.8 HALİKARNASSOS 132

4.9 HYDAİ 142

4.10 IASOS 147

4.10.1 Prehistorik Dönem Nekropolü 148

4.10.2 Geometrik Dönem Nekropolü 149

4.10.3 Hellenistik Dönem Nekropolü 150

4.10.4 Roma Mausoleumu 151

4.10.5 Saat Kulesi Olarak Bilinen Anıtsal Mezar 152

4.10.6 Oda Mezarlı Nekropolis 153

4.11 İDYMA 156

4.12 KAUNOS 160

4.12.1 Kayaya Oygu Mezarlar 161

4.12.2 Niş Mezarlar 163

4.12.3 Anıt Mezarlar 165

4.12.4 Sandık Mezarlar 167

4.13 KNİDOS 170

4.14 LABRANDA 176

4.15 LAGİNA 180

4.16 LATMOS HERAKLEİA 185

4.17 MYLASA 192

4.17.1 Gümüşkesen Mezar Anıtı 192

4.17.2 Hellenistik Dönem Oda Mezarları 195

4.17.3 Tapınak Cepheli Mezar 197

Page 6: karia ölü gömme teknikleri

vi

4.17.4 Diğer Nekropol Alanları 199

4.18 MYNDOS 200

4.19 NYSA 203

4.20 PEDASA 205

4.21 STRATONİKEİA 209

4.22 TELMİSOS 219

TARTIŞMA 220

SONUÇ 226

ÖZET 229

SUMMARY 230

KAYNAKLAR 231

TABLOLAR DİZİN 242

PLANLAR DİZİNİ 242

HARİTALAR DİZİNİ 242

RESİMLER DİZİNİ 243

EK 1 ANTİK YUNAN VE ROMA’DA ÖLÜME DAİR SÖZLER 246

EK 2 ÖLÜ GÖMME İLE İLGİLİ TERİMLER SÖZLÜĞÜ 249

Page 7: karia ölü gömme teknikleri

1

ÖNSÖZ

“Karia Bölgesi Ölü Gömme Adetleri” konulu bu tez çalışmasında Karia

Bölgesi’nde görülen ölü gömme inanışlarına ilişkin bir sentez yapılmaya

çalışılmıştır. Bu amaçla Karia Bölgesinde yer alan antik kentlerin nekropol alanları

incelenmiş, bu alanlara ilişkin mezar yapıları ve ölü gömme adetleri arasındaki

benzerlikler ve farklılıklar ele alınmıştır. Bu kapsamda mezar yapıları, buluntuları ve

iskelet kalıntıları değerlendirilmiştir.

Ölü Gömme Adetleri açısından Karia bölgesini seçmemizin nedeni Ankara

Üniversitesi Klasik Arkeoloji Bölümündeki öğrenciliğim sırasında üç yıl Karia

bölgesinde bulunan Stratonikeia kenti nekropol kazısında çalışmış olmam ve daha

sonra antropoloji bölümünde araştırma görevlisi olduğum zaman yine Karia

bölgesinde yer alan Börükçü Mevkii kazılarında bulunmam ve bununla birlikte

antropoloji ve arkeoloji arasında bağ kurabilmeyi istememdir. İki iç içe disiplin

arasında, bu amaçla yapılacak çalışmalar için en uygun çalışma alanlarından biri de

nekropol alanlarıdır. Özellikle Karia Bölgesinde geçmiş yıllarda çalışmam beni bu

bölgeyi seçmemde etkileyen nedenlerden biridir. Ölü gömme adetleri konusunda

Antik Atina ve Roma kentlerine ilişkin bir çok yayın varken Anadolu için bu

konunun araştırılması sınırlı kalmaktadır.

Tüm bu etmenler göz önüne alınarak “Karia Bölgesi Ölü Gömme Adetleri”

konulu tez çalışmasının yapılmasına karar verilmiştir.

Page 8: karia ölü gömme teknikleri

2

Tez konumun belirlenmesinde ve tez çalışmam boyunca her türlü desteğini

benden esirgemeyen değerli hocam Prof. Dr. Erksin GÜLEÇ’e, antropolojik ve

arkeolojik verileri bir araya getirmemde bana çalışma alanı sağlayan Lagina Kazı

Başkanı Prof. Dr. Ahmet TIRPAN’a, Doç. Dr. Bilal SÖĞÜT’e ve tüm Lagina kazı

ekibine, tezimdeki çeşitli teknik konularda yardımlarını gördüğüm Yrd. Doç. Dr.

Cesur PEHLEVAN’a, tezimin yazım aşamasında görüşleriyle tezime katkıda

bulunan Yrd. Doç. Dr. İsmail ÖZER’e, olumlu bir çalışma ortamı içinde maddi ve

manevi desteklerini benden esirgemeyen iş arkadaşlarıma, kütüphanesinden

yararlanmamı sağlayan ve değerli yorumlarını aldığım gazeteci yazar Özgen

ACAR’a, Araş.Gör. Ayça Özcan’a ve tüm çalışmalarım boyunca maddi ve manevi

desteklerini esirgemeyen aileme ve eşime teşekkürü bir borç bilirim.

SEDA KARAÖZ ARIHAN

2007

Page 9: karia ölü gömme teknikleri

3

GİRİŞ

Doğum, yaşam ve ölüm üçgeninde geçen serüvenin hepimiz birer parçasıyız.

Bu düzende, geçmişten günümüze gelen bir süreçte, giden için ağlanmış, gelen için

sevinilmiştir. Ölüm insanlar için sevdiklerinden ayrılmak ve onu bilmediği bir yere

göndermek anlamına gelmiştir. Öleni gittiği yerde rahat ettirmek ya da geri dönerek

yaşayanlara rahatsızlık vermesine engel olmak amacıyla çeşitli ritüeller

geliştirilmiştir.

Öleni anmak için bir mezar yaparak ona ulaşabilecekleri bir yer yapma

düşüncesi ortaya konmuş ve zaman içinde mezar kavramı ve çeşitleri kültürlere ve

dönemlere göre farklılıklar göstermiştir. Bu mezarlar toplumların sosyal ve kültürel

yapılarını ve ölüme bakış açılarını incelemekte bizlere değerli ipuçları sunarlar. En

basit anlamda bir çukur açarak bedeni toprağa gömmekle başlayan süreç, içinde

anıtsal nitelikteki mezarların da olduğu pek çok farklı tipte mezarın ortaya çıkmasını

sağlamıştır.

Yerleşik hayata geçen insan çevresindeki araziyi kullanırken mezarların

yerleşim yeri içine gömü anlamına gelen- intramural- gömülerden planlı şehirlerin

gelişmesiyle birlikte yerini –ekstramural- gömülere bırakmıştır (Özgüç 1948: 49)

Antik Yunan ve Roma’da ölülere hem saygı duyulmuş hem de ölümün yaşayanlar

üzerindeki kirletici etkisinden (miasma) korkulmuştur. Bu nedenler ölülerin kentlerin

dışına gömülmesinde kentleşme gibi diğer faktörler kadar olmasa da etkili olmuş ve

yerleşim dışına gömü kanunlarla belirlenen katı bir uygulama haline getirilmiştir. Bu

süreçte “Nekropolis”ler doğmuştur.

Page 10: karia ölü gömme teknikleri

4

Ölüler kenti anlamına gelen “Nekropolis” teriminin arkasında bir çok duygu

yatmaktadır. Nekropolis antik şehirlerin sadece yer bildiren bir teriminden öte ölülere

ayrılmış şehirler anlamına gelmektedir. Burada farklı bir düzeyde ve mitolojik

dünyayla da desteklenen farklı bir tür hayat biçimi devam etmektedir. Antik Yunan

ve Roma dönemlerinde Nekropolisler oldukça önemlidirler ve bu nedenle genellikle

kutsal sayılan yolların yakınlarında yer almışlardır.

Geçmişini arayan insan, geçmiş kültürlerin üretmiş olduğu eserlere bakarak

onları anlamaya, dolayısıyla dünü anlayarak bugüne ışık tutmaya çalışmaktadır. Bu

çalışmaların bir bölümü de ölü gömme inanışlarına dair yapılan araştırmalar

oluşturmaktadır. Bunu yaparken mezar lahitlerinden, mezardaki buluntulara kadar

her türlü materyal konuyla ilgili çalışan bilim adamlarının ilgi alanına girmiştir. Aynı

zamanda insan, kendini kendinde aramıştır. Geçmişinin insana ait maddi kalıntılarını

yani iskeletlerini inceleyerek ölü gömme adetlerine ve gömülen ölüye ait gizin bir

kısmını da kendinde bulmaya çalışmıştır. Kimi zaman ağır şartlar altında çalışan bir

kölenin bedenindeki yorgunluk belirtilerini, salgın hastalıkların izini, kimi zaman da

bir gladyatörün son dövüşündeki o öldürücü darbeyi elimizde kalan son kanıt olan

iskelette incelemiştir.

Tüm bunların ışığında araştırma konumuz olan Antik Yunan ve Roma

dönemi “Karia bölgesi ölü gömme adetleri” eldeki antropolojik ve arkeolojik veriler

ışığında incelenmiştir.

Page 11: karia ölü gömme teknikleri

5

Bu tezdeki asıl amacımız, arkeolojik veriler ile antropolojik verilerin birlikte

değerlendirmesini sağlamaktı. Ancak Karia Bölgesinde yapılan nekropol kazılarının

azlığı ve sistemli bir nekropol kazısının birkaç kent dışında tam olarak yapılmaması,

ulaşmak istediğimiz hedefin sınırlı kalmasına neden olmuştur. Bunun yanı sıra

kurtarma kazıları sayesinde ortaya çıkan mezarların da bir çoğunun mezar

soyguncularına ve doğa koşullarına yenik düşmesi değerli verilerin kaybolmasına

neden olduğu için çalışmalarımızı daha da zorlaştırmıştır.

Geçmiş zamanlarda yapılan çalışmalarda ise, bir nekropol alanı çalışılırken

bir çok disiplinin bir arada çalışması gerekliliği çoğu zaman göz ardı edildiğinden,

mezar içerisinden çıkan buluntuların, mezarın mimarisinin ve mezarın asıl sahibi

olan iskeletlerin bir arada bütüncül bir yaklaşımla ele alınmamasına sebep olmuş, bu

da ölü gömme inanışlarının yeterli derinlikte ortaya konmasını güçleştirmiştir. Bir

nekropol alanı incelenirken, iskeletlere ilişkin verilerin yaş, cinsiyet, yatırılış

pozisyonu, sağlık durumları ve bunun gibi birçok kriterlerin de değerlendirilmesi,

mezar ve buluntularla olan ilişkiyi daha anlamlı kılacaktır.

Son yıllarda yapılan çalışmalarda ise bu bütüncül yaklaşıma daha fazla yer

verilmesi, yapılan yeni çalışmalarda bilgilerin daha verimli biçimde ortaya

konmasını sağlayamaya imkan tanımaktadır. Bu tez ile ortaya koymaya çalıştığımız

bilgi birikimi bölgede gelecek dönemde yapılacak benzer disiplinler arası çalışmalar

için de bir ön çalışma niteliği taşımaktadır.

Page 12: karia ölü gömme teknikleri

6

1. BÖLÜM: ANTİK YUNAN VE ROMA’DA ÖLÜ GÖMME ADETLERİ

1.1 Antik Yunan’da Ölü Gömme Adetleri

Yunan ve Roma dünyasının ölüye ve ölü gömme adetlerine olan bakışı

hakkında bilgi edinebilmek için arkeoloji ve antropoloji biliminin yanı sıra dönemin

yazar, şair ve filozoflarının eserlerindeki ölüm ve ilişkili konulardaki yazılarının da

dikkate alınması gereklidir. Kalıntılar ile ilgili bulgular bize antik Yunan ve

Romalıların ölüm hakkındaki düşünce ve yaklaşımlarından çok ölüye “ne

yaptıkları”nı gösterir. Yine de konuya eldeki mevcut bütün bilimsel disiplinlerin

verileriyle bütüncül bir biçimde yaklaşmak yerinde olacaktır.

Eldeki verinin eksikliğinin yanı sıra M.Ö. 5.yy’da gözlenen ve mezar

sunularının sergilendikten sonra cenaze oyunlarında ödül olarak verilmesi gibi

uygulamalar geçmişin araştırılması işini zorlaştırmaktadır. Bunun yanı sıra, yıllar

içinde ölü gömme ile ilgili adetlerin de hızlı değişimler göstermesi tüm dönemler için

genel bir resmin çizilmesinde engeller çıkartmaktadır.

Konu ile ilgili kaynakların kısıtlılığı bizi eldeki verilere dayanarak

genellemeler yapmaya itmekte, bu ise kesin bir bilginin ortaya konmasını

zorlaştırmaktadır. Bu durum araştırmacıları Yunan dünyasını Kerameikos’tan, Roma

dünyasını ise Ostia ve Vatikan tepesinden anlamaya çalışmaya zorlamaktadır.

(Morris, 1996: 52-53). Yunan ölü gömme adetleri ile ilgili pek çok eserde, büyük

kısım Atina ve Attika’nın ölü gömme adetlerine ayrılmıştır. Bunun nedenleri, tüm

Page 13: karia ölü gömme teknikleri

7

dönemler arasında Attik mezarlıkların en iyi bilinen ve en çok yayınlanmış Yunan

mezarlıkları olması, tüm vazo gösterimlerinin Atina’dan olması ve yazın eserlerinin

baskın biçimde Atina'lı olmasıdır. Ancak sadece bu eserler dikkate alındığında

Yunan çeşitliliği kısırlaştırılmış olmaktadır. Antik Yunan döneminin ölü gömme

adetleri kapsamında düşünüldüğünde Ege’nin her iki kıyısına birden odaklanmak

konuyla ilgili daha doğru sonuçlara ulaşılmasına imkan tanıyacaktır. Yunanistan ve

Roma’daki merkezlerin çokça araştırılmış olması genele ilişkin çıkarımlar

yapılmasına imkan vermiştir. Ancak diğer Yunan ve Roma kentlerinin ayrıntılı

araştırılmasıyla bu genellemelerin değişmesi mümkün olabilecektir (Kurtz -

Boardman, 1971: 18).

Yunan ölü gömme adetleri Yunanistan çevresindeki dünyadan da etkilenmiş

ve bunlarla birlikte evrimleşmiştir. Arkaik Dönemin ilerleyen zamanlarında Klasik

Dönem Yunan mezar mimarisi, Anadolu ya da daha doğudaki ev-mezar tiplerinden,

dev boyutlu tümülüslerden ve kayaya oyma mezar tiplerinden etkilenmiştir. Ancak

bu etkileşim tüm coğrafya için karşılıklı olmuş ve tüm komşular gelişen Yunan

adetlerinden de ilhamlar almışlardır. (Kurtz - Boardman, 1971: 18). Ancak gömü

biçimleri Anadolu ve Yunanistan için farklılıklar göstermektedir. Örneğin erken

dönem Anadoluda kremasyon yapıldığı bilinmezken Yunanistan için bu durum

geçerli değildir. Anadolu’da ölüler tam olarak gömülmüştür (Tahsin, 1948: 73 ).

Genel olarak ölümün farklı bir hayat formuna doğru geçilen yavaş ve zor bir

dönüşüm olduğunu düşünme eğilimi vardır. Bazı kültürlerde gözlenen, ölünün geç

gömülmesi ya da gömüldükten sonra belli zamanlarda dışarı çıkarılması hep bu

Page 14: karia ölü gömme teknikleri

8

dönüşümü sağlamak için yapılan adetlerdir. Antik Yunan’daki Prothesis (ölünün

sergilenmesi) de böyle bir amaca hizmet etmiştir. Ama aynı zamanda Prothesis’le

birlikte Platon’un da belirttiği gibi ölümün gerçekten ispat edilmesi ve ailenin yas

tutması gibi amaçlar da böylece yerine gelmekteydi. Dokuzuncu gün ritüeli ve yasın

son günü de yine ölen kişinin öbür dünyaya geçişindeki aşamalardı. Ölüm sürecinin

kemiklerin üzerindeki et bozulana kadar tamamlanmadığı yönünde bir inanç da

bulunmaktadır. Kremasyon bu süreci hızlandırmakta ve sarkofaj (lahit) ismi de

muhtemelen bu mantık ile “et yiyen” anlamına gelmektedir. Genel olarak ölünün

kalıntıları özel bir ihtimama konu olmamış, yeni bir gömü yapılacağı zaman bir

kenara toplanmışlardır. Ancak kahramanlar ya da bazı önemli kişiler gibi kişilerin

kemikleri özel ilgi görmüşlerdir (Kurtz - Boardman, 1971: 19).

Eldeki kanıtlara bakarak insanların diğer insan ya da hayvan bedenlerinde

reenkarnasyon yolu ile tekrar geldiklerine dair bir inancın Antik Yunan’da yaygın

olmadığı, ancak Klasik Dönem’in farklı dini yorumları olan Orfeus’çular ve

Pisagor’cular tarafından bu inanışların yayılmaya çalışıldığını söylemek yanlış

olmayacaktır. Bu ve diğer filozofların konu ile ilgili fikirleri genel kabul görmemiş

ve cenaze sanatları üzerinde de belirgin bir etkide bulunmamıştır. Ancak dönemin

genel inançlarına uygun düşüncelere üretenlerin fikirleri daha çok taraftar

toplamıştır. Bunlardan biri olan Hesiodos’a göre insanlar hiçbir sorunun olmadığı,

ölümün bilinmediği bir Altın Çağ’da yaşarken Prometheus’un ateşi çalmasına

karşılık ölümü yaşamaları ve öldükten sonra da yeraltındaki gölgeler içinde

hayatlarına devam etmeleri Tanrılar tarafından bir ceza olarak verilmiştir (Davies,

1999: 127).

Page 15: karia ölü gömme teknikleri

9

Ölüm ve ilişkili konular günlük hayat için büyük önem taşıdığından sadece

filozoflar değil meslek itibariyle hayat ve ölümle yakından ilişkili olan hekimler de

konuya dahil olmuşlardır. Ölüm Antik Yunan’da kutsal sayılan insan hayatının sona

ermesi olarak değerlendirilmiş ve ölen kişinin bedeni de gerekli saygıyı görmüştür.

Bir kişinin ötenazi isteği dahi etik bir sorun olarak algılanmış ve bir hekimin bu

konuda yardımcı olması “Hipokrat Yeminiyle” yasaklanmıştır (Hooff, 2004: 977).

Klasik Dönem ile birlikte Yunan ölü gömme adetleri yaşayanları da memnun

edecek biçimde geliştirilmiştir. Bu adetler ve ilişkili eserlerde insanların hüznü,

adakları ve hatta umutlarının ifadesinde geniş imkanlar yaratılmıştır. Tüm yönleri ile

ele alındığında Yunan hayat tarzının ve onun bir parçası olan ölü gömme adetlerinin

insanlığı yüksek derecede etkilediği söylenebilir (Kurtz - Boardman, 1971: 18).

Yunan dünyası için oldukça erken bir dönemi anlatan ve Miken çağı olarak

bilinen dönem, araştırmacılara Yunan ölü gömme adetleri için genel bir giriş bilgisi

sağlamaktadır. Bu döneme ait anıt mezarlar ve bunların buluntuları farklı yayınlarda

tarif edilmiştir. Bu dönem için Homeros’un İliada’sında, Troya Savaşında ölen

Patroklos’un cenaze ayini gibi çok tanınmış olaylar da yer almaktadır (Mylonas,

1948: 57). Miken döneminde Bronz Çağı Yunanına ait gözlenen kremasyon, basit

inhumasyon mezarları, basitçe açılmış çukurlara gömme ve mezar işaretlerinin

kullanımı daha sonraki dönemlerde de gözlenmiştir (Kurtz ve Boardman, 1971: 21).

Page 16: karia ölü gömme teknikleri

10

Bronz Çağı’ndan Klasik Yunan Dönemi’ne kadar cenaze fikri ve

uygulamaları çok büyük değişiklik göstermemiştir. Miken kaseleri üzerindeki ağıt

tutan kadın gösterimleri gibi bazı geleneksel uygulamalar stil ve kavram yönünden

M.Ö. 6.yy Attika ağıt tutan kadın gösterimleriyle çok küçük farklılıklar

taşımaktadırlar. Prothesis sahnesi ve ölüyü yıkama gelenekleri de benzerlikler

gösterir. Miken döneminde ve sonraki dönemlerde ölüye yapılan mezar sunularının

anlamını bugün doğru olarak çözmemiz kolay değildir. Mezara sunu olarak silah,

yiyecek, içecek ve bunları koymak için kaplar bırakmanın amacı sadece ölünün

bunları öbür dünyada kullanması veya ölünün hayaletinden korkmak olmayabilir

çünkü pek çok kap üretim hatası ve sorunlar taşımaktadır. Bunun yanı sıra ölüye

kaplar içinde yapılan içecek ve yağ sunularının miktarları da kapların altından açılan

deliklerle azaltılmıştır. Bir anlamda ölünün kandırılması ve masraftan kaçınma gibi

bir durum yaratılmakla birlikte olayın bugünün bakış açıları ile tam olarak

anlaşılamadığı anlamlar içermesi de mümkün olabilir (Vermeule, 1984 : 49).

Resim 1: Miken Dönemine ait Yas Tutanları Gösteren Figürler Kassl Lahti

Page 17: karia ölü gömme teknikleri

11

Antik dönemden günümüze kalan sadece ölü gömme ile ilgili mezarlar ve

anıtlar değil aynı zamanda yazarlar tarafından yazılan eserlerin betimlemeleridir.

Tarihçiler, oratoryo yazanlar, coğrafyacılar, tragedyacılar ve komedi yazarları

şehirlerindeki yolların kenarlarında gördükleri anıtları eserlerine aktarmışlardır.

Anıtlar ile ilgili detaylı bilgi ve referans sistemi bu eserlerde yer bulamamıştır çünkü

herkes bu eserleri bilmektedir ve böyle bir gereksinim duyulmamıştır. Günümüzde

bu eserler ile ilgili geliştirilen daha detaylı terminolojiler yetersiz kaynaklara

dayandıkları için kesinlikten uzaktır (Kurtz - Boardman, 1971: 142).

Antik Yunan ve Roma’nın cenaze adetleri ile ilgili bilgileri arkeolojik veriler

ve ilgili dönemlere ait edebi metinlerle desteklendiği kadarıyla incelemek

mümkündür. Arkaik ve Klasik Dönemlerde Yunan dünyasında cenaze adetleri çok

önem verilen ve muhafazakar biçimde sürdürülen uygulamalardır. Ölüye duyulan

saygı büyük olmakla birlikte ölünün kirletici miasma’sından kendini arındırmak da

bir zorunluluktu. Yas tutma süresi ölünün yakınları için uyulması gereken kuralları

içeren bir süreydi ve ancak bitiminde bu kişiler normal sosyal hayatlarına

dönebilirdi.

Arkeolojik kanıtların aksine edebi eserlerdeki bilgiler beklenildiği ölçüde

aydınlatıcı olamamaktadır. Dönemin yazılı eser sahipleri, örneğin tarihçileri herkesin

bildiği adetleri eserlerine çokça dahil etmemekte, dahil ettiği durumlarda ise dolaylı

anlatımlarla ve nadiren detaya girerek konuyu aktarmaktadırlar. Komedi yazarları

daha güvenilir olmakla birlikte en geniş bilgiyi verenler oratorya yazarlardır. Bu

sanatçıların yanı sıra antik yazarlar da cenaze adetleri ile ilgili düzenlemeler

Page 18: karia ölü gömme teknikleri

12

konularında bilgiler aktarmışlardır: Cicero ve İkinci Kitabı Kanunlar, Plutarch’ın

Solon’un Hayatı ve Pseudo-Demosthenes’in Makartatos’a hitabesi. Bunlara ek

olarak Platon’un Kanunlar kitabında cenaze işlemlerini tarif eden tanımlamalar da

vardır (Kurtz - Boardman, 1971: 142).

Antik Yunanda gömülmeye büyük önem verilmekteydi. Ancak çok büyük

suçlar işlemiş olanlara gömülmeden bırakılma cezası verilirdi. Usulüne uygun

biçimde gömülmek ölen ve kalanların sosyal statüsü açısından önemli bir ritüeldi

(Kurtz - Boardman, 1971: 143). Ancak farklı toplumlarda gömülmeye yaklaşım

büyük değişiklikler gösterebilir. Bu durum Bali toplumu gibi bir toplumda

görülebilir. Bu toplumda sosyal sınıfın en üstündeki bireyler yer altına gömmeden

dışarıda bırakılırken en düşük seviyedeki insanların cesetleri basit toprak çukurlara

gömülürdü (Morris, 1989: 93).

Savaşta ölenlerin ülkelerine geri getirilmeleri ve kendi ülkelerinde

gömülmeleri de Yunan toplumlarında bu konuya verilen önemi göstermektedir.

Gömülmenin önemi kadar bu işlemleri yapan kişilerin de kimler oldukları önem

taşımaktadır. Bu konuda sorumluluk en yakın aile bireylerine düşmekte ve normal

koşullarda ölünün yakını olmayan kişinin cenaze ile ilgilenmesine izin

verilmemektedir. Ancak eğer ölenin yakını bulunmuyorsa ya da yakınları cenaze

masraflarını karşılayamayacak durumda ise sorumluluk yakın arkadaşlara

düşmektedir. Cenaze işleri daha çok erkek çocuğa – özellikle de ölen kişi babası ise-

düşmektedir. Klasik Dönem’e ait pek çok yazılı metinde cenaze masraflarının çok

büyük olduğu ve Plato bu masraflarda kısıtlamaya gittiğinde bu dönemde yüksek

Page 19: karia ölü gömme teknikleri

13

sınıfa ait kişilerin 5 mina kadarlık büyük bir harcamayı cenaze masrafları için

ayırdıkları bilinmektedir. Bu dönemdeki mezar içi süslemelerin ve sunuların azlığı

düşünülürse önemli ölçüdeki masrafın cenazenin gömülmesi ve sonrasındaki

adetlerin yerine getirilmesinde kullanıldığı sonucu çıkartılabilir (Kurtz -Boardman,

1971: 143).

1.1.1 Geometrik Dönem

Geometrik Dönem Atina’sında kent merkezindeki temel yerleşimi kırsal

alandaki merkezlerle birleştiren yol ağı sistemi geliştirilmiştir. Kentin bilinen

kapılarının yanında mezarlar geleneği sonraki Klasik ve Helenistik Dönemlerde de

takip edilen bir gelenek halini almıştır (Kurtz - Boardman, 1971: 49).

Daha önceki dönemlerle karşılaştırılınca Geometrik Dönem’e ait pek çok

kazıda özellikle Geç Geometrik Dönemde gözlenen mezar çeşitliliği ve

kompleksliğin giderek artışının bu dönemde gözlenen sosyal yapıdaki organizasyon

zenginliğindeki artışla ilişkili olduğu da iddia edilmektedir. (Morris, 1989: 139).

Bu döneme ait mezarlar sadece kültürel ve sosyal yapıyı değil aynı zamanda

etnik dağılımları da araştırmakta yardımcı olmaktadırlar. Örnek olarak Sicilya’daki

antik dönemlere ait mezarlık alanlarında yapılan çalışmalarda yerel halka ait

mezarlar ile Yunan kolonilerine ait mezarlar kolaylıkla ayırt edilebilmekte ve

böylece Sicilya’daki etnik dağılım hakkında bilgi edinme imkanımız olabilmektedir

(Shepherd 2005: 115).

Page 20: karia ölü gömme teknikleri

14

1.1.1.1 Kremasyon-İnhumasyon

Attika’da inhumasyon Protogeometrik Dönemin sonlarına doğru tekrar

canlanmaya başladığında bu eski Sub-Miken mezar tipi de yeni formları ile birlikte

ortaya çıkmaya başlamıştır. Kalın dilimli plakalar halinde çevrelenmiş ve üzerleri

örtülmüş çukur biçimindeki Geometrik Dönem mezarları Sub-Miken’e benzemekte

ama yapılarının daha basit ve yapı malzemelerinin daha farklı olduğu

gözlenmektedir. Yapı malzemesi olarak pek çok durumda şist, kireçtaşının yerini

almaktadır.

Mezarın ve gömünün yönü ile ilgili katı bir tarz yoktur ama genel olarak

mezar içinde bedenin pozisyonu sabittir: kollar iki yanda olmak üzere boylu boyunca

uzatılmış beden görülmektedir. Bedenin belli bir formu almak üzere sıkıştırıldığı

gömüler yaygın değildir. Çifte gömüler nadirdir ve bu durumda gömülenler

genellikle anne ve çocuktur. “Çifte gömü”lerin büyük çoğunluğu ise mezarların

yeniden kullanımına örnek teşkil etmektedirler (Kurtz - Boardman, 1971: 54).

Çocukların mezarları erişkinlere benzemektedir ancak genellikle daha az

özenli ve daha az masraflıdır. Genç çocuklar ana mezarlıklarda çocuklar için özel

ayrılan yerlere veya yerleşim alanı içinde gömülürlerdi. Çocuklar için açılan mezar

çukurları oldukça basit olmakla beraber çevresi ve üzeri taşlarla örtülü mezarlar da

sıkça gözlenmektedir. Çok küçük çocuklar ve bebekler çömleklere pithos, hydria,

amfora ve testilere gömülürlerdi. Bu malzemelerin üstleri süslenmiş olabileceği gibi

gayet sade olanları da bulunmaktadır. Bunların ağızları pişmiş toprak materyal,

küçük bir çömlek parçası veya taş bir levha ile kapatılırdı. Eğer materyalin ağzı

Page 21: karia ölü gömme teknikleri

15

bedenin içinden geçmesi için çok küçük ise materyalde bir bölüm açılır ve beden

içine yerleştirildikten sonra malzeme tekrar tek parça haline getirilmekteydi.

Çocukların pişmiş toprak malzeme içindeki gömüleri bazen erişkinlerin mezarlarının

içine konmuştur. Bu durum muhtemelen yer kazanmak için yapılmış ama öncelikli

gömüyü bozmamak için büyük dikkat sarf edilmiştir. Çocuk gömüleri genellikle

nerede yer var ise oraya konulmuş ve yeterli yer olduğu durumda erişkinlerin

mezarları içine yerleştirilmemişlerdir (Kurtz -Boardman, 1971: 55).

Kremasyon ile ilgili deneysel arkeoloji çalışmalarında Kremasyon yapılan bir

insan iskeletinin ancak %40-60’ının geriye kalıntı bıraktığı tespit edilmiştir.

Kremasyona tabii tutulmuş bir insanın kemikleri yanmamış olanlara göre yaş, boy,

cinsiyet, sağlık, yaralanmalar, yüz özellikleri ve patoloji konularında çok daha az

bilgi sağlamaktadır. Diğer taraftan kremasyonun olumlu tarafı kremasyon

yapılmadığı durumlarda kemiğin günümüze ulaşmasına imkan tanımayacak kadar

asidik topraklarda kemiğin varlığını sürdürebilmesini sağlar. Kemikteki küçülme

miktarı ve renk değişikliği kremasyon için kullanılan ateşin sıcaklığı ve süresi

hakkında da fikir vermektedir (Pearson, 1999: 7) .

Attika’da Protogeometrik Dönem’in bitişine doğru kremasyon azalma

göstermiştir. Geometrik Dönemde, Arkaik ve Klasik Dönemlerde de Attika’nın

insanları hem kremasyon hem de inhumasyon yapmışlardır. Farklı mezarlarda farklı

metotlar baskındır ve gömme biçimi kişi ya da aile tercihiyle uyumlu gibi

gözükmektedir. Mezar tipleri çeşitlenmekle birlikte genellikle daha önceki

dönemlere benzerlik göstermektedir. Protogeometrik Dönemde de gözlendiği üzere

Page 22: karia ölü gömme teknikleri

16

en yaygın kremasyon mezar tipi, küllerin urne içinde ayrı bir oyuğa yerleştirildiği

çukur mezar tipidir. Bazı vazolar ya da işaret için kullanılan diğer materyaller (taş

gibi) bu tür mezarların üzerine konulan malzemelerdi.

En yaygın kremasyon urneleri pişmiş topraktan olanlardı - boyundan ve

omuzdan tutulan amforalar-. Geometrik Dönemin başında görülen ve bel kısmından

tutulan amforalar dönem ilerledikçe yerini omuzdan tutulan amforalara bırakmıştır.

Protogeometrik dönemde kadınların külleri belden ya da omuzdan tutulan amforaya

konurken, erkeklerinki boyundan tutulan amforalara konulmuştur. Geometrik

Dönemde silahlar genellikle boyundan tutulan amforalar ile bağdaştırılırken, bazı

mücevher tipleri omuzdan tutulan amforalar ile ilişkilendirilmiştir. Normal

durumlarda bronzdan yapılan metal kazanlar kül urnesi olarak da kullanılmıştır

(Kurtz -Boardman, 1971: 53).

1.1.1.2 Mezarlıklar

Ölüden ve ölümden korkma pek çok toplumda mevcut olan ve önlemler

alınan bir konudur. Özellikle ölünün bedeni ve zaman içinde çürümesinin de yarattığı

durum bu korkunun tam merkezinde yer almaktadır. Ölü ve ölüme karşı duyulan

korkunun kontrol altına alınmasına dair önlemler arasında nekropollerin şehir

merkezlerinden uzak alanlara konması ve mezar anıtlarının çıkış yönlerinin evlerin

olduğu tarafa bakmaması sayılabilir.

Pek çok toplumda ölünün nereye konulacağı önemli bir konudur ve o

toplumun ölüm ve ölüye bakışı ile yakından ilişkilidir. Bazı toplumların inancında

ölen kişi ölüler dünyasına gitmekle bu dünyada fiziksel olarak sadece bir mezar ve

Page 23: karia ölü gömme teknikleri

17

içindeki kalıntılarını bırakmakta iken bazı toplumlarda ölülerin toplumun üyeleri

olarak varlıklarını sürdürmeye devam ettiğine inanılmıştır. Ölünün nereye

konulduğunun incelenmesi o toplumun ataları, çevresi ve bu çevredeki hayatına dair

inanışlarıyla ilgili bilgi veren en belirgin etkinliktir (Pearson, 1999: 12). Yunan ve

Roma dünyasında genel olarak gözlenen kent dışına gömme adeti tüm antik

coğrafyalar için geçerli bir uygulama değildir. Attika’ya oldukça yakında yer alan

Sparta’da ölülerin bazı dönemler kent merkezlerinin içinde gömülmesi buna bir

örnek teşkil etmektedir (Garland, 1985 : 42).

Attika’daki Geometrik Dönem mezarlık planlarının belirlenmesi aynı

alanların gömü için sürekli kullanımı sonucunda zorlaşmaktadır. Bu duruma

Kerameikos mükemmel bir örnektir. Ancak uzun dönem kullanılmamış mezarlıklar

mezarlık planlamasının ortaya konulmasında daha iyi sonuçlar vermektedirler.

Mezarlar birbirlerinin yanında kabaca paralel sıralar halinde yerleşmiştir. Mezarlığın

yönü pek çok faktöre göre değişebilmektedir ve gerek arazi gerekse mezarlığın

üzerine yerleştiği yolun konumları bireysel mezarları ve aile mezarlarını

konumlanma açısından etkilemektedir. Bu aile mezarlarının bazılarının üstleri bir

çatı oluşturacak biçimde örtülmüştür.

Mezarlar üzerinde pek çok mezarlık işaretçi tipi kullanılmıştır. Ancak

odundan yapılanlar gibi dayanıksız olanlar günümüze ulaşmayı başaramamıştır. En

belirgin olanı mezarın üzerine dikey olarak yerleştirilen bir taş levhadır. Bir diğer

mezar işaretçisi pişmiş toprak vazodur. Geometrik dönemde bunlardan bazıları

anıtsal bir forma sahiptir. Atina’da M.Ö. 800’lerde dev boyutlu vazolar yapılmaya

Page 24: karia ölü gömme teknikleri

18

başlanmıştır. İşaretçi vazolar ile ilgili kayıtlar oldukça yetersizdir çünkü tarihsel

süreç içinde korunabilirlikleri çok kısıtlıdır (Kurtz - Boardman, 1971: 50). Bu anıtsal

vazoların üretimi oldukça pahalıdır. Daha sonraki Klasik Dönemde gözlenen yakın

boyutlardaki pithosların fiyatları ile karşılaştırıldığında üretimi büyük bir işgücü ve

yetenek gerektiren bu vazoların pahalı olmaları ve işaretçi olarak da yaygın

olmamaları beklendik bir durum yaratmaktadır (Morris, 1989: 151) .

Büyük vazoları mezarın üzerinde sabitlemek için vazonun taban bölümünün

bir kısmının mezarın içine gömülmesi gibi farklı çözümler üretilmiştir. Bir diğer

metot, toprak içine gömülü vaziyetteki bir tahtadan düzeneğin üzerine vazonun

monte edilmesidir. Vazoların hazırlanışı ve süslenişinde ölünün cinsiyeti amforalarda

olduğu gibi farklılık göstermektedir. Vazoların üzerindeki figürlerin ölünün cinsiyeti

hakkında bilgi vermekle birlikte bu her zaman mümkün olmayabilir. Savaş ve

denizcilik figürleri kraterlerin üzerinde yer almakta ancak bunlar amforalarda

gözlenmemektedir. Bu durum ölünün erkek olduğuna işaret etmektedir (Kurtz -

Boardman, 1971: 58).

Vazolar üzerinde bulunan prothesis (ölünün sergilenmesi) ve ekphora

(ölünün mezarlığa götürülüşü) da ölünün cinsiyeti hakkında bazen fikir verici olabilir

ama ölü figür halinde çizildiği ve aşırı biçimde geometrik hale getirildiğinden

cinsiyeti genellikle tespit edilemez hale gelmiştir. Bazen ölüyü taşıyanlar ya da diğer

ağıt yakanların anatomik detayları verilse de bu detaylar ölü için nadiren

verilmektedir (Kurtz - Boardman, 1971: 58).

Page 25: karia ölü gömme teknikleri

19

Resim 2: Geometrik Dönem Prothesis Sahnesini Gösteren Eserler

Geometrik vazo boyaması dahilindeki prothesis’de ölü yüksekçe bir platform

üzerinde gösterilir. Bacakları bir arada ya da ayrık olarak tasvir edilir. İki gösterim

arasında bir cinsiyet ayrımı yapabilmek yine mümkün değildir çünkü figürler ayrım

gözetmeksizin yoğun biçimde boyanmışlardır. Dikdörtgen bir alan üzerinde gözlenen

figürün altı ve çevresi ağıt yakanlarla doludur. Prothesis ölünün bedeni olan

soma’nın sergilenmesi işlemidir. Yatağın üzerine stroma adı verilen bir örtü seriliyor

ve bu kalın örtünün üzerine endyma ya da pharos adı verilen bir yün kefene baş

açıkta kalacak biçimde yerleştiriliyordu. Daha sonra ise üzerine epiblema adı verilen

bir örtü konuluyordu. Cenaze işlemlerinde genel olarak beyaz renk kullanılmıştır

(Malay, 1996: 148).

Page 26: karia ölü gömme teknikleri

20

Normalde prothesis sahnesi basittir ve detaylar minimumda tutulmuştur.

Temel iki ağıt figürü gözlenir: her iki elini de yukarı kaldırmış olanlar ve sadece bir

tanesini yukarı kaldırmış olanlar. İki elini kaldırmış olanlar kadın, tek elini kaldırmış

olanlar erkek olarak bilinmektedir. Daha sonra bazı gösterimlerde bu tek elini

kaldırmış olanların silahları olmaları nedeniyle erkek oldukları savı güçlenmiştir.

Erkekler ağıt yakarken ayakta durmakta, kadınlar ise ya ayakta durmakta ya

dizlerinin üzerinde durmakta ya da tabure üzerinde oturmaktadırlar. Geometrik

Dönem vazo resimleri ve daha sonraki gösterimler ve bunlara ek olarak yazın

kayıtları kadınların cesedin gömülme işlemine hazırlamada, prothesis’e katılmada ve

matemin yerine getirilmesinde temel rolü üstlendiklerini ortaya koymaktadır (Kurtz -

Boardman, 1971: 59).

Resim 3: Prothesis sahnesi . M.Ö. 750 Atina – Dipylon Amphorası

Prothesis’de gösterilen figürler içinde küçük olanları her zaman çocuklara

işaret etmemektedir. Prothesis’de kadın ve erkeklerin yanı sıra çocuklar da

gösterilmiş ve çocuklar annelerinin yanında veya onların ellerini tutarken ya da

dizlerinin üzerinde otururken resmedilmişlerdir (Garland, 1985 : 23). Prothesis

figürleri amfora üzerinde çok yaygınken, kraterlerde daha az yer almış ve testiler

üzerinde hemen hiç resmedilmemiştir. Prothesis antik dönemin pek çok tragedya

Page 27: karia ölü gömme teknikleri

21

yazarı tarafından da canlı bir biçimde aktarılmıştır (College, 1999: 45). Bir diğer

cenaze gösterimi olan ekphora geometrik vazolarda yaygın değildir. Geometrik

dönemden 52 prothesis vazosu günümüze ulaşmışken ekphora için bu sayı sadece

üçtür (Garland, 1985 : 32).

Ekphora sonraki Arkaik ve Klasik periodlardaki görsel sanatlarda da yaygın

değildir. Her ne kadar bilinen, gösterildiği eser sayısı az ise de prothesis’de

gözlemlemiş olduğumuz sahnelerin detayları bakımından benzerlik taşımaktadır.

Ölünün üzerinde durduğu platform bir at arabası üzerinde durmakta ve silahları olan

erkekler ekibe önderlik ederken kadınlar arkadan takip etmektedirler (Kurtz -

Boardman, 1971: 61).

Resim 4: Ekphora Sahnesini Dipylon Kraterinin Ayrıntısı

Page 28: karia ölü gömme teknikleri

22

Prothesis ve ekphora’nın bizim için bir diğer önemi, gösterimlerin sadece

kahramanları veya mitleri değil Yunanların günlük hayatlarının bir parçası olan ölü

gömme adetleri ile ilgili görsel ve açıklayıcı verileri de bize sunmuş olmalarıdır.

Dönemin akademik eğitmenleri ve tiyatro yazarları da ekphora için tarifler ve eş

anlamı içeren durumları tarif etmişleridir. (College, 1999: 49).

Resim 5 : Ekphorayı gösteren heykel grubu M.Ö. 600-650 Vari, Yunanistan

1.1.1.3 Mezar Sunuları

Mezar sunuları ölüyü öteki dünyadaki hayatında mutlu ettirmek ve aynı

zamanda ölünün yaşayanlara musallat olmasını önlemek amaçlarını da taşımaktadır.

En yaygın mezar sunuları kıyafet ve ilişkili malzemeler, besinler, içecekler ve

bunların konulduğu kaplardır. Mezar sunuları aynı zamanda ölünün hayattaki

özelliklerini belirten materyallerden de seçilebilirdi (Pearson, 1999: 7) .

Page 29: karia ölü gömme teknikleri

23

Vazolardaki sahneler ölü gömme işlemi ile ilgili genel bir resmi sunmaktadır.

Ancak detaylar için mezarların içerdiklerine bakılması yerinde olacaktır. Mücevherat

ve diğer süslemeler standart sunular değildir. Her ne kadar döneminde farklı kişilerin

farklı kıyafetler ile, örneğin askerlerin koyu kırmızı ya da mor askeri kıyafetlerle

gömüldükleri sadece kayıtlardan bilinse de (College, 1999: 23) kıyafetler mezarda

kalıntı bırakmadığı için, sadece gömülme kıyafetlerine eklenen zenginlikle ilgili

buluntular elimize geçmektedir. Bronz Çağ’dan beri ilk kez olarak Attik mezarlarda

yüksek kalitede altın mücevherat bulunmuştur. Bunlar arasında en yaygın olanı ve en

iyi anlaşılmış olanı yaklaşık 30 cm uzunluğunda, bir veya her iki ucunda birer delik

bulunan dar ve yassı ince altın yapraklardır (Kurtz - Boardman, 1971: 62).

Attik altın yapraklar süsleme açısından farklılık gösterir ama temel detaylar

benzerdir: Orientalizan hayvan frizeleri ve daha sonrasında vazolarda görüldüğüne

benzer Geometrik figürler. Bu bantlar erkek, kadın ve çocuk mezarlarında,

inhumasyon ve kremasyonlarda bulunmuştur. Ancak çok zengin biçimde süslenmiş

mezarlar yaygın değildir. Kremasyon gömülerinde bir urnenin ya da urnenin dışında

bir kasenin içine ve inhumasyon mezarlarında ise kaselerin içine yerleştirilmişlerdir.

Ne için kullanıldıklarına dair sorunun cevabı bozulmamış inhümasyon mezarlarında

bulunuş pozisyonlarına bakılarak söylenebilmektedir. Başın yanında bulunmuş ve

hemen her zaman başın ön tarafına başa geçirilmiş halde bulunmuştur. Attik

gömülerde ise daha çok kola özellikle de kolun üst kısımlarına veya bileğe geçirilmiş

halde bulunmuştur.

Page 30: karia ölü gömme teknikleri

24

Buluntular arasında iğneler ve fibulalar da mevcuttur. Bunların hem

inhümasyonda hem de yanmış halde kremasyonda bulundukları için ölünün her iki

eylem sırasında da kıyafetli olduğunu ortaya koymaktadır. Fibulalar bazen mezara

koymadan önce bir zincir oluşturacak biçimde birbirlerine tutturulmuştur (Kurtz -

Boardman, 1971: 62).

Geometrik Dönem mezarlarında bulunmuş olan silahlar arasında mızrak

uçları, kılıçlar ve bıçaklar bulunmaktadır. Mızrak uçları ölünün yanında yatar

biçimde ya da kremasyon kalıntıları arasında bir kap içinde ya da sunuların

konulduğu kısımda bulunmuştur. Demir kılıçlar inhümasyon yapılmış ölünün

yanında ve kremasyonlarda urnenin karşısında yerleştirilmiş halde bulunmuştur.

Küçük kamalar ya da küçük bıçaklar pek çok mezarda bulunmuştur ve bu mezarların

hepsinin erkek mezarı olduğu anlamına da gelmemektedir. Bazı küçük ve narin

bıçaklar süslenme malzemeleri arasında değerlendirilmişlerdir ve silah değillerdir.

Bazı küçük bıçaklar çocukların dahi mezarlarında bulunabilmektedir (Kurtz -

Boardman, 1971: 63).

Atina’da yapılmış kazı çalışmaları sonucunda Geometrik Dönem’e geçerken

ve Geometrik Dönemin sonuna doğru mezar sunularında metal objelerden vazolara

doğru gözlenen artışın ifadede sembolizmin ağırlık kazandığına dair fikir verdiği

iddia edilmektedir (Morris, 1989: 141). Diğer buluntular arasında gerçeğinin benzeri

biçimde yapılmış pişmiş toprak ayakkabılar, tahıl koyma kapları, pişmiş topraktan

yapılma değişik objeler bulunmaktadır.

Page 31: karia ölü gömme teknikleri

25

Bazen mezarların kendileri ölü gömme adetleri ile ilgili bilgiler

sağlamaktadır. Yiyecek ve içecekler, sunu olarak vazo, mücevher, silahlar ve diğer

objeler ölüye hediye olarak sunulmuştur. Bazılarının nasıl, neden ve kim tarafından

yapıldığını anlamak mümkün olmamaktadır ancak bazıları da bu konularda gerekli

bilgileri taşımaktadırlar. Mezarın içindeki gömülme alanları da çok farklı biçimlerde

olduklarından bunların aynı amaç için yapıldıkları fikri çok tutulmamaktadır.

Bazıları dikdörtgen, bazıları dairesel ya da dış yapı itibariyle düzensiz şekilli. Bunlar

sığ, derin, küçük veya büyük olabilmekteydiler (Kurtz - Boardman, 1971: 64).

Yakılmış olan sunuların içerikleri de çeşitlilik gösterir: yanmış toprak, küller,

asmadan yapılmış bağlama ipleri ve hayvan kemikleri gibi. Gömülerdeki yanmış

birikintiler kremasyon mezarları ile ilişkilendirilmiştir. Bunlar genellikle aynı

zamanda kremasyon yeri olarak kullanılmaları için oldukça küçüktürler.

Geometrik Dönemdeki pek çok mezarda bulunan hayvan kemikleri ölülere

hayvanların sunulduğuna dair bir adete işaret etmektedir. Bazı mezarlarda bir

hayvanın bütün iskeleti bulunmakta, bu bir köpek ya da küçük bir domuz

olabilmektedir. Bunlar muhtemelen ev hayvanı olabilirler. İskelet analizleri bunların,

kuşlar, tavşanlar, keçiler, kuzular, domuzlar ve muhtemelen sığırlar (mezara bütün

halinde konması şart değildir) olduklarını ortaya koymuştur. Hayvan kemikleri bazen

mezarların içine saçılmış ama çoğunlukla mezarın bir köşesine dikkatli biçimde

yerleştirilmiş ve bir kabın içinde ayaklarının altına ya da gerisine yerleştirilmiştir

(Kurtz - Boardman, 1971: 64). Bu sunuların ne amaçla yapıldığını tam olarak

kestirmek mümkün değil ise de mezarlardaki at veya köpek gömüleri ölü insanın

Page 32: karia ölü gömme teknikleri

26

mezara ve öbür dünyaya yolculuğunda eşlik etme anlamı taşıyabilirler (Vermeule,

1984 : 61). Yer altı dünyasındaki rehber fonksiyonlarının yanı sıra köpeklerin arınma

ile ilgili de işlevleri olduğuna dair çeşitli görüşler mevcuttur (Day, 1984: 22).

Muhtemelen bunların yanı sıra diğer besin sunuları da yapılmış ancak bunlar

nadiren geriye kalıntı bırakmıştır: az miktarda yanık incir, üzüm ve zeytin çekirdeği

ve yumurta kabuğu. Yanmamış ve bütün halindeki vazolar çoğunlukla kapaklıdır ve

muhtemelen bunlar da besin içermişlerdir (Kurtz - Boardman, 1971: 66). İçecek

sunuları hayvan sunularından daha sık gerçekleştirilmiştir. Bunlar mezar

kalıntılarından görülebilmektedir.

1.1.2 Arkaik Dönem

Arkaik Dönemde cenaze sanatları ve mimarisi gelişim göstermiştir.

Günümüze ulaşmış olan anıtlar zamanının en iyi sanatçılarının yüksek kalitedeki

çalışmalarıdır. Ancak M.Ö. 6.yy’ın bitiminden önce bu gösteriş azalmaya

başlamıştır. Daha sonraki anıtlar sayıca daha az ve kalite olarak da daha alt

düzeydedir. Doğal nedenler, yer sıkıntısı, politik, sosyal ve ekonomik koşullar bu

gelişimi etkilemiş olabileceği düşünülmektedir. Her ne kadar yeterli detay ve

kronoloji sunmamakla birlikte Cicero “De Legibus” adlı eserinde bu konu ile ilgili

cenaze mevzuatındaki düzenlemelerden bahsetmektedir (Kurtz - Boardman, 1971:

68).

Page 33: karia ölü gömme teknikleri

27

Resim 6: M.Ö. 520-510 yıllarına ait Prothesis Sahnesini Gösteren Levha

1.1.2.1 Kremasyon – İnhumasyon

Erişkinlerin inhumasyonu, kremasyonlarla karşılaştırınca sayıca daha azdır

ancak mezarların büyüklüğü ve süslemelerine bakıldığında bu gömü şeklinin

seçilmesinin nedeni her zaman ekonomik sebepler değildir. En basit inhumasyon

mezarı toprak veya kayada açılmış bir oyuğa yapılandır. Boyutlar ölünün uzunluğuna

bağlıydı. Pek çok oyuk ya da çukur sadece toprak ile kapatılmıştır. Bazı mezarların

ise üstleri çeşitli malzemelerle örtülmüştür. Tahta tabutlar bazı mezarlarda bulunmuş

ama üstlerinde metal malzemeler bulunan tahta tabutlar nadir bulunmuştur.

Page 34: karia ölü gömme teknikleri

28

Erişkinlerin pithoslara gömülmesi bu dönemde de devam etse de nadir bir

gömü biçimidir. Bunlar dışarıda bırakıldığında ve hacmi küçültülerek gömülen

çocuklar da dahil edilmediğinde, mezardaki bedenlerin mezar içinde düzgün biçimde

sırt üstü yatırılmasının yaygın bir uygulama olduğu görülebilir. Mezarların yönü

değişiklik gösterse de özellikle gömünün yapıldığı yerin bakısına ve mezarlığın

üzerinde olduğu yolun gidiş rotasına bağlı olarak seçilmiştir. İnhumasyon

mezarlarında sunular normalde gömü çukurunun içine yerleştirilse de bazı sunular

mezarın dışında özel çukurlar içine konulmuştur.

Çocukların inhumasyonu çok sayıda bulunmuştur. Bu da antik dönem için

yüksek olan çocuk ölüm oranını göstermektedir. Çocuklar erişkinlerin yanına, ya da

bir alanda bir arada gömülmüşlerdir (Kurtz - Boardman, 1971: 72).

Arkaik Dönemde belirgin bir kremasyon mezar tipi Attika’da gelişmiştir. Bu

uygulamada kremasyon artık mezardan başka bir yerde değil mezarın içinde

gerçekleştirilmektedir. Bu tip kremasyon mezarları inhumasyon mezarlarından biraz

daha geniş olmaktadır. Ateşin mezar içinde yanması ve bedeni yeterince yakabilmesi

için baca sistemleri geliştirilmiş ve reçineli odunlar mezarların içine yerleştirilmiştir.

Bu kremasyon mezarlarında yanıcı materyalin bıraktığı bir kül tabakasının üzerinde

daha açık renkli – hatta beyaz bir kül tabakası bulunmakta, bu da bedenin bıraktığı

kalıntı tabakası olmaktadır. Beden bu mezarlarda öylesine yanmaktadır ki bedenin

yatış pozisyonunu belirlemek çoğu zaman olanaksızdır. Bu birincil kremasyon

mezarlarında sunular da bulunabilmekte ancak kül tabakası genellikle sunuları

Page 35: karia ölü gömme teknikleri

29

içermemektedir. İkincil kremasyonlar çok sayıda değildir. Çoğunluğu Geç

Geometriğe aittir.

Bebeklerin ve çocukların kremasyonu gözlenmekte ancak bir gelenek olarak

varlığı düşünülmemektedir. Bazı kremasyon mezarları soruya imkan vermeksizin

çocuklara aittir ve bu mezarlarda küçük kemikler bulunmuştur ancak bazı

diğerlerinde geriye sadece sunulardan kalıntılar kalmıştır ve mezarın sahibi hakkında

yeterli veriye imkan tanımaz (Kurtz - Boardman, 1971: 73).

1.1.2.2 Mezarlıklar

Arkaik Dönem, sanatta Orientalizan bir stilin eklenmeye başladığı bir

dönemdir. Daha önceki dönemlere göre daha fazla kalıntının gözlendiği bu dönem

özellikle zenginliğin arttığı bir periyottur. Bu dönemin önemli özelliklerinden bir

tanesi özellikle Atina’da erişkinlerin şehir merkezleri içine gömülme yasağıdır.

Ancak bu yasak genellikle çocuklar için uygulanmamış ve çocuklar evlerin

çevrelerinde de gömülmüşlerdir (Kurtz ve Boardman, 1971: 68). Mezarlıklar temelde

kentin ölülerinin gömüldüğü yer olmakla birlikte bunun yanı sıra aileler için,

özellikle de aile mezarlıklarında kendi soylarını takip edebilecekleri ve övünç

duyabilecekleri bir prestij mekanı niteliği de taşımıştır (Morris, 1989: 47).

Mezarlıkların önemli öğelerinin başında mezar taşları gelmektedir. Arkaik

Attika’dan bilinen iki temel mezar taşı bulunmaktadır. Üzerinde süslemeleri bulunan

dar bir taş blok (stel) ve yuvarlak biçimli heykeller. Ancak bu heykellerin büyük bir

kısmı kırılmış, yeniden kullanılmış veya başka bir yapıda kullanılmak üzere daha

Page 36: karia ölü gömme teknikleri

30

sonradan devşirilmiştir. Zaman içinde bu steller malzeme ve süsleme bakımından da

evrim geçirmişlerdir. Üzerinde yazı ve süsleme bulunan stellerin en erken bilinenleri

kireçtaşından yapılmıştır. Sporcular, savaşçılar, erkekler ve köpekleri en yaygın

gösterimlerdir. Yalnız başlarına kadınlar nadiren gösterime konu olmuştur (Kurtz -

Boardman, 1971: 85).

Attik mezar taşlarında yazılar normalde çok kısadır ve sadece önemli

detayları verir: ölünün adını, onun için yas tutanı, onun anısına bu mezarı – anıtı

yaptıranın adını. Klasik Dönemde de çok yaygın görülen “kadın ve çocuğu”, “kadın

ve ev halkı” gibi gösterimler Arkaik Dönemde yapılmaya başlanmıştır (Kurtz -

Boardman, 1971: 86).

1.1.2.3 Mezar Sunuları

Arkaik dönemde mezarların içleri genellikle süslenmeden bırakılmakta ya da

çok mütevazı biçimde süslenmekteydi. Ancak mezarların toprağın üzerinde kalan

kısımlarına büyük harcama yapılmakta ve çok ince işçiliğe sahip heykeltıraşlık

örneklerini içeren gösterişli mezarlar yapılmaktaydı. Bu döneme ait sunular bir kase,

bir kap ya da bir yağ şişesinden öteye geçmemektedir. Silahlar, mücevherat ve diğer

metal objeler bilinmemektedir. Sunuların özel bir alana yerleştirilmesi Arkaik

gömülerin bir özelliğidir. Bu sunulara ait gömüler mezarlardan ayrı yerlerde ya da

yakın çevresine yapılmıştır. Bunların da içeriği hemen tümüyle pişmiş topraktan

yapılan kapkacaktan oluşmakta ve hayvan kemikleri ile birlikte diğer besin

kalıntılarını içermektedir (Kurtz - Boardman, 1971: 77).

Page 37: karia ölü gömme teknikleri

31

1.1.3 Klasik Dönem

1.1.3.1 Kremasyon - İnhumasyon

Klasik dönemde insanlar kremasyon ve inhumasyon uygulamasını

sürdürmüştür. Uygulanan metot kişisel ve ailesel bir tercih gibi gözükmektedir.

Tercih edilen adetlerde ya da sunularda belirgin bir farklılık görülmemekte ve bir

metodun diğerine tercihi zaman ve yere göre birbirlerinin yerine geçecek biçimde

değişim gösterebilmektedir.

En basit inhumasyon mezarı toprağa kazılan bir çukurdur. Bazılarının mezar

içleri, duvar kısımlarına gelecek biçimde küçük çakıl taşları ile döşenmişken diğer

pek çoğunda buna rastlanmaz. Bazı mezarlarda tabut ya da üste konan koruma lahdi

gibi kalıntılar bulunmuştur. Bulunabildiği durumlarda sunular mezarın içine ya da

çevresine konmakta ve genellikle yüksek kalitede olmamaktadır. Çukur mezarlar

genellikle tek kişiye aittir. Ancak büyük çaplı toplu gömülmeler bazı sıra dışı

olayların sonucunda meydana gelmektedir. (örneğin, Pelloponez Savaşı sırasındaki

büyük salgın hastalık ) (Kurtz - Boardman, 1971: 97).

Mezar tipleri arasında üzeri blok taşla kaplı ya da lahit mezarlar da

bulunmuştur. Her ikisi de kireçtaşı ya da mermerden yapılmıştır. Erişkinler için

yapılan lahitler tek taşlı veya kompozittir. Çocuklar da taş lahit içine ama daha sık

olarak da lahitlerin daha küçük ve ucuz versiyonları olan kil teknelere

gömülmüşlerdir. Bunlar biri diğerinin üzerine kapanarak küçük bir bedeni içine

Page 38: karia ölü gömme teknikleri

32

alacak lahitlerdir. Bunların içlerindeki sunular özellikle önemlidir çünkü mühürlü

olan içerikleri sunuların tipleri ve hatta konuluş biçimleri ile ilgili de detaylı bilgiler

vermektedir.

Birincil kremasyon mezarları Arkaik dönemden de alıştığımız üzere Klasik

Dönemde de değişmeden devam etmiştir. Ancak dikkat edilmesi gereken nokta bu

dönemde bu uygulamanın basitleştirilmesidir. Bu nedenle ateş için konulan bacalar

daha nadir görülmektedir. İkincil kremasyonlar daha önceki döneme göre daha

yaygındır ve kül urnesi tipinde daha büyük bir çeşitlilik görülmektedir (Kurtz -

Boardman, 1971: 98).

Klasik Dönemde, Arkaikte de olduğu gibi bebeklerin kremasyonu kabul

edilen ama kısıtlı biçimde yapılan bir uygulamaydı. Çocukların yanmış kemikleri

bazı yanma kalıntıları içinde bulunmakla birlikte büyük çoğunlukla ileri derecede

yanmış ve artık alanda bir iskelet olduğunu tespit edemeyecek kadar dağılmıştır. Bu

nedenle küçük yakılma kalıntılarının bebek kremasyonuna mı yoksa yanmış sunu

kalıntılarına ait olup olmadığını anlamak çok zor olmaktadır. Atina agorasında

Klasik ve Helenistik döneme ait yakılma kalıntıları başlangıçta bebek kremasyonu

sanılmış ama detaylı kemik incelemeleri başlangıçtaki bu fikri çürütmüştür (Kurtz -

Boardman, 1971: 99).

İnhumasyon ve kremasyon mezarlarının yanı sıra içi boş mezarlar da

bulunmuştur. Cenotaphlar en yaygın olarak hayatlarını uzak yerlerde kaybetmiş veya

bir deniz kazası gibi kemiklerin bile geriye kalmadığı olaylar sonrasında yakınları

Page 39: karia ölü gömme teknikleri

33

tarafından yapılmıştır. Bunlar da diğer mezarlar gibi saygı ve gerekli işlemleri

görmüşlerdir (Kurtz - Boardman, 1971: 100).

Resim 7: Atik siyah Figürlü Olpe Prothesis Sahnesi - College Museum

1.1.3.2 Mezarlıklar

Tümülüsler ve Anıt Mezarlar

Klasik Dönemin yuvarlak toprak tümülüsleri Arkaik örneklerine benzerdir.

Bazıları büyük ve birden çok mezarı içine alırken bazıları da tek bir mezarı içerecek

boyutlara sahiptir. Az sayıda tümülüs birden çok nesil için kullanılmıştır. Bunların

aynı aile için kullanıldıkları tahmin edilmektedir. Arkaik dönemdeki dikdörtgen

biçimli tümülüs ve anıt mezarlar da Klasik Dönemde varlığını sürdürmüş ve M.Ö.

beşinci yüzyılın sonuna doğru bu mezar tipinin daha büyük biçimleri olan

peribolos’lar ortaya çıkmaya başlamıştır. Sonraki yüzyılda popülaritesi ve

Page 40: karia ölü gömme teknikleri

34

büyüklükleri giderek artan bu mezarlar ile ilgili kısıtlayıcı çeşitli mevzuatların

çıkartıldığı da tarihsel kayıtlardan bilinmektedir (Kurtz - Boardman, 1971: 105).

Mezar Taşları ve İşaretçileri

Mezar işaretçisi olarak kullanılmış olan malzemeler mezar sunuları ile

karşılaştırıldığından bir hediyeden çok işaret ve statü sembolü olarak işlev

görmüşlerdir. (Morris, 1989: 47). Bu mezar işaretçileri arasında çok güzel ve

etkileyici örnekler yer almaktadır. Figürler içeren rölyeflere sahip mezar taşlarının

yapılmasına belli dönemlerde kısıtlamalar getirilmiştir. Bu kısıtlama muhtemelen

Cicero’nun Kanunlar eserinde bahsettiği düzenleme ile ilişkilidir. Atina’da M.Ö.

6.yy sonlarından M.Ö. 5.yy’ın üçüncü çeyreğine kadar süren bu durum tüm

Yunanistan bağımsız olana kadar kutsal binalar yapılmaması kararı ile ilişkili

olabileceği gibi bu durumdan tamamıyla bağımsız da olabilir.

Cicero’ya göre cenazeler ile ilgili kanuni düzenlemeler Atina’da en azından

üç kez gerçekleşmiştir: (1) Solon zamanında, (2) bundan bir süre sonra ve (3)

Phaleron’lu Demetrios yönetimi döneminde. Bu düzenlemelerde mezarların

boyutları, bir mezar için çalışacak işçi ve gün başına işçi sayısı, bunun yanı sıra bir

süsleme biçimi olan opus tectorium ve mezar üzerine yerleştirilen hermai gibi

yapıların özelliklerine ait maddeler düzenlemeye tabii tutulmuştur (Kurtz -

Boardman, 1971: 121).

Page 41: karia ölü gömme teknikleri

35

Mezar Anıtlarının Tekrar Kullanımı ve Üretimi

Mezarlıklardaki mezar taşları pek çok zaman üzerlerindeki yazılar silinmek

ve yenileri yazılmak suretiyle yeniden kullanılmıştır. Bunun yanı sıra mezar

taşlarının cenaze dışı başka amaçlarla kullanımı da söz konusudur. Bunun için

özellikle steller uygun biçimleri ve büyüklükleri nedeniyle tercih edilmişlerdir (Kurtz

-Boardman, 1971: 136).

Attik mezartaşları Arkaik Dönemde olduğu gibi daha sonraki Klasik

Dönemde de çokça taklit edilmiştir. Bazı beğenilen formlar orijinaline bağlı

kalınarak kopyalanırken bazılarında ise biçim ve konuda kaymalar olmuştur (Kurtz -

Boardman, 1971: 137).

Mezar Taşlarındaki İkonografi

Attik mezar rölyefleri ikonografi ve teknikte bir muhafazakarlık sergiler. Bu

özellikle seküler olmayan sanatın karakteristik bir özelliğidir. Tek parça taşlı mezar

taşları taş ocağından çıkartıldıktan sonra taş atölyesine getirtilmiş ve burada

müşterilerin eldeki stoktan taş seçmeleri beklenmiştir. Taşların üzerlerindeki insan ve

diğer figürlerin kompozisyonu aynı stok figürlerin farklı durumlarda farklı

aranjmanlar ile kullanıldığını ortaya koymaktadır. Hatta sonrasında daha “kişisel

özellikler”in örneğin bir sakalın eklenmesi, müşterinin taş için seçim yapabileceği bir

desen ve figür kitabından seçim yapmış olduğunu düşündürmektedir. Muhtemelen

rölyeflerin büyük bir çoğunluğu bu biçimde istenerek yapılamamaktaydı. Ancak

ekonomik durumunun elvermesi ve heykeltıraşın da yeni şeyler yapmak için hevesli

Page 42: karia ölü gömme teknikleri

36

olması gibi bir kombinasyon gerekmiştir. “Genç Salamisli” böyle bir girişimin eseri

olduğu düşünülmektedir.

M.Ö. 4.yy boyunca mezar rölyeflerine olan istek arttıkça heykeltıraşlar

zamandan kazanmak için rölyefin daha az görünün kısımları olan başın tepesi ya da

sandalyenin ayağı gibi kısımları yarım bırakmaktaydılar. Yarım bırakılmış parçalar

içeren 4.yy eserleri oldukça yaygındır (Kurtz - Boardman, 1971: 137).

Attika’daki mezarlıklar sadece Atina’daki Kerameikos’da olduğu gibi mezar

rölyefleri değil aynı zamanda hatıra anıtlarını da içermektedir. Yunanlar dış

mekanlardaki heykellerinde gerek insan gerekse hayvan figürlerinde ideal formları

tercih etmişlerdir. Özellikle Attik mezar heykellerinin, vazolarının ve rölyeflerinin en

başarılı olduğu dönem olan M.Ö. 420 – 320 yılları arasında mermer aslan

heykellerine yönelinmiştir. Güney Batı Anadolu’da olduğu gibi Yunanistan’da da

anılan dönemlerde heykel sanatçıları aslanları gözleriyle görebilmişler ve yaptıkları

örnekleri gördükleri aslanlara benzetmeye çalışmışlardır. Attik mezarları koruyan

diğer hayvanlar arasında büyük boğalar, çok iri av köpekleri, panter ve leoparlar,

çeşitli boyutlarda zürafalar hatta kediler bile bulunmaktadır. Amaçları her ne olursa

olsun Attik mezarlık hayvanları Yunan ve Roma sanatı ile birebir paralellik

göstermez. Anadolu’daki aslanlar Yunanistan’dakilerle ideal ölçüler ve soylu duruş

bakımından karşılaştırılınca aynı başarıyı gösterebildikleri söylenemez. Genellikle

Anadolu’daki aslan gösterimleri yakın doğudakilere daha çok benzerlik gösterir.

Helenistik ve Roma hayvan heykelleri çok sayıdadır ancak ilham aldıkları M.Ö.4.yy

Page 43: karia ölü gömme teknikleri

37

eserlerinin kopyaları ya da taklitlerinden öteye geçememişlerdir (Vermeule, 1972:

59).

1.1.3.3 Mezar Sunuları

Sunular ölünün yanında yatırılmakta ve bazen özel bir sıraya göre

yerleştirilmektedirler. Antik dönemdeki mezar sunuları konusunda bilgi

alabildiğimiz yazılı kaynakların başında Aristophanes ve Isaios gelmektedir

(College, 1999: 84).

Beklendiği üzere kaplar, kaseler, şişeler ve diğer benzeri objeler bu

dönemlerde mezarlarda gözlenmektedir. Bu malzemelerdeki en yaygın süsleme

biçimi siyah boyadır. Ev eşyası tarzındaki eşyaların yanı sıra kırmızı figürlü vazolara

da rastlanmıştır (Kurtz - Boardman, 1971: 101).

Bu dönemde kaplar içindeki besin sunuları arasında bilinen bir cins ballı kek

olan Melitoutta, Lysistrate tarafından bizlere aktarılmaktadır. Bu kekler lekythos’lar

üzerinde de gösterilmiştir. İçecek sunuları da Minos zamanlarından beri devam ettiği

üzere bu dönemde de gerçekleştirilmiştir. (Garland, 1985 : 115).

Vazoların dışında en yaygın sunu ölü kişinin kullandığı eşyalardır: striglisler,

aynalar ve oyuncaklar. Mücevherat çok yaygın bulunmamakta, metal süs eşyaları –

bronz ve altın- ise daha çok yüzük, küpe, çiçek ve bitki bantları ve çelenkler olarak

gözükmektedir. Ölü için yerleştirilen çelenk Aristophanes tarafından “yaşamla

Page 44: karia ölü gömme teknikleri

38

sonuna değin mücadele eden ölüye verilen bir ödül” olarak değerlendirilmiştir

(Malay, 1996: 148).

Klasik mezarlarda bulunan pişmiş toprak figürler iyi bilinen tiplere sahiptir:

“oturmuş kadın figürleri” ve “kolsuz büstler”, “oturan ve kucağında bebeğini tutan

kadınlar” (özellikle de çocukların mezarlarından) ve oyuncaklar, küçük koyunlar ve

hayvan figürleri (Kurtz - Boardman, 1971: 100).

Dönem dönem mezarlara yapılan sunu miktarları azalma ve artışlar göstermiş

ve Plutarch’a göre Solon, mezara sunu götüren kadınların belirli ölçüleri aşmaması

konusunda düzenlemeler getirmiştir. (College, 1999: 65).

M.Ö. 487-480 tarihleri civarında Atina’da mezar yeri belirlemede kullanılan

mezar steli dikilmesi devrin yöneticisi Solon tarafından yasaklanmıştır. Mermerin

daha kısıtlı kullanılmasına yönelik olan bu düzenleme yaklaşık 60 yıl sürmüş ve bu

yasak süresince Atina vatandaşları ve sanatkarları mezar stellerine bir alternatif

bulmak durumunda kalmışlardır. Bir çözüm olarak mezar yerini belirlemek için

kullanılan ve rengi nedeniyle beyaz lekythos olarak isimlendirilen kap türü ortaya

çıkmıştır. Özellikle mezar stellerinin yasak olduğu bu dönemde beyaz lekythos’lar

yoğun olarak kullanılmıştır (Malay, 1996: 148). Beyaz tabanlı lekythos’lar klasik

gömüler içinde en karakteristik olanlardır. Yağ yaygın olarak kullanıldığından –

banyoda, palaistra’da, besinin hazırlanması ve tüketimi sırasında ve cenaze

merasimlerinde- yağ içeren kaplar da farklı biçimler ve şekillerde üretilmiş ve

değişik formlarda süslenmiştir. Ancak dönemin sonuna doğru bu lekythos’lar

Page 45: karia ölü gömme teknikleri

39

yerlerini giderek iğ biçimli unguentarium’lara bırakmışlardır (Garland, 1985 : 26).

Genelde kahramanları gösteren kamusal prothesis gösterimleri yerine Arkaik

dönemden Klasik Döneme geçişin dönüm noktası olan Pers Savaşlarından sonra

insanları daha fazla öne çıkartan beyaz tabanlı lekythoslar görülmeye başlanmıştır.

Daha önceki erkek baskın prothesislerinin yerine Atina kadınlarını ön plana çıkartan

beyaz lekythoslar toplumsal değişimler konusunda da bilgi sağlamaktadır (Shapiro,

1991: 630). Beyaz lekythoslar üzerindeki betimlemelerde ölüyü ölümsüz gösterme

(athanatos), ölünün yakınlarına yer verme ve yasaklanan mezar stelinin boyalı

gösterimini betimleme yaygındır (Malay, 1996: 148).

Resim 8: Beyaz Lekythos Üzerinde Prothesis Sahnesi M.Ö. 450 - Metropolistan Museum

Page 46: karia ölü gömme teknikleri

40

Beyaz tabanlı lekythoslar en sık olarak M.Ö. 425-400’lerde görülmektedir.

Bu dönem Atina’da kremasyonun en tepe noktasında uygulandığı bir zaman dilimine

karşılık gelmektedir. Ancak sadece zamanların çakışmasına bakarak lekythosların

kremasyonda kullanıldığı gibi bir çıkarımda bulunmak doğru olmayacaktır.

Lekythosların farklı formlarının kremasyon ve inhumasyon için ayrı kullanıldıkları

da düşünülmektedir (Morris, 1996: 111)

1.1.3.4. Cenaze Adetleri

Prothesis

Ölen kişinin bedenini gömülmek için hazırlamak ailedeki kadınların

göreviydi. Demosten’e göre ancak 60 yaşın üzerinde ya da ölüme çok yaklaşmış olan

ve ölü ile çok yakın akraba olan kadınlar bu görevde yer alabilirdi. Yine bu kadınlar

tarafından ölünün gözleri kapatılır ve çenesi ince bir bezle bağlanırdı (othonai).

Sonraki yıkanma işleminde ölü suyla yıkanırdı. Eğer ölünün vücudunda yara ve kan

var ise yakılma ya da gömülme işleminden önce bu yara ve kanların temizlenmesi

şarttı (Malay, 1996: 148). Suyla yıkanmış olan beden yağ ile sıvanır, giydirilir ve

çiçeklerle, kurdeleler ve mücevherlerle süslenirdi (Kurtz ve Boardman, 1971: 144).

Platon’un Phaedo adlı eserinde Sokrates baldıran otundan yapılmış olan zehri içerek

kendisine verilen cezanın infaz edilmesinden önce yıkanmış ve böylece ölümünden

sonra kadınları yapmak zorunda oldukları bir işten kurtardığını ifade etmiştir.

(College, 1999: 17).

Page 47: karia ölü gömme teknikleri

41

Prothesis ölünün evinde ve ölümden bir gün sonra gerçekleştirilirdi.

Prothesis’in gerçekleştirildiği ev ile ekphora’nın başlaması arasındaki fark belirgin

olarak ayrılmıştır. Prothesis normalde bir gün sürerdi; Platon bunun ölümün kesin

olarak gerçekleştiğini doğrulayacak kadar uzun olmasını tavsiye etmiştir. Her ne

kadar Yunan demokrasisi çeşitli eşitlikler sağlasa da aristokratların kendilerine ait

bazı soyluluk ayrıcalıkları vardı. Prothesis’in süresi de bunlardan birisidir.

Aristokratların prothesis’i halka göre daha uzun sürebilirdi (Malay, 1996: 148).

Prothesisin tek amacı tabii ki sadece ölümü teyit etmek değil aynı zamanda ölünün

yakınları ve sevenleri için ölene karşı son saygılarını göstermek fırsatı da yaratılmış

olmaktaydı. Vazolardaki prothesis gösterimleri oldukça tekdüze bir biçimde

yapılmıştır (Kurtz - Boardman, 1971: 144).

Resim 9: Prothesis Sahnesini Gösteren Vazo Resmi

Page 48: karia ölü gömme teknikleri

42

Üçüncü Gün

Üçüncü gün ile ilgili yazılı bilgileri antik yazarlardan ve M.S. 2.yy

yazarlarından Pollux’tan edinmekteyiz (College, 1999: 103). Üçüncü günde, ölen

kişi gündoğumundan önce mezarına doğru götürülür ve kanuna uygun biçimde bu

işlem yan yollardan sessiz bir biçimde gerçekleştirilir. Ekphora sabahın erken

saatlerine kısıtlanmış ve bu sırada ağıtların da ev dışında yapılmasına izin

verilmemiştir. Bu toplu halde yapılan bir halk korteji değil aile bireylerinin içinde

olduğu mütevazı bir etkinliktir (Kurtz ve Boardman, 1971: 145). Yasaya göre

Prothesis’in ertesi günü sabahı güneş doğmadan önce yapılan ekphora’nın gece

yapılması bir utanç olarak görülüyordu. Ekphora süresince hiçbir tanrının adı

anılmıyordu (Malay, 1996: 148).

Cenaze korteji mezarlığa ulaştığında, beden büyük bir seremoni

yapılmaksızın toprağa indirilirdi. Solon mezarda öküz kurban edilmesini

yasaklamıştır. Ancak Cicero gibi bazı yazarların bildirdiği üzere farklı zaman

dilimlerinde gömülme sırasında çeşitli sunuların yapıldığı bilinmektedir. Buna örnek

olarak Yunan yazılı metinlerinde mezarda içecek sunularından bahsedilir (choai).

Gömülme günü adetleri – la trita – olarak kayıtlara geçmiştir. La trita’nın ölünün

gömülmesinden üç gün sonra yapılan bir adet olarak algılanması bazı metinlerde

geçmiş ise de bu doğru değildir. La trita ve ölünün gömülmesi aynı günü ifade eden

kavramlardır (Kurtz - Boardman, 1971: 145). Bu durumu destekler bir başka ifade

Platon’dan gelmektedir. Platon M.Ö. 4.yy’daki Kanunlar adlı eserinde ekphora’nın

üçüncü günde yapılmasını ve cesedin mezara üçüncü günde götürülmesi adetinin

sürdürülmesini tavsiye etmiştir (College, 1999: 151).

Page 49: karia ölü gömme teknikleri

43

Gömme olayından sonra yas tutanlar hemen ölünün evine dönerler. Bu ev,

kapısında duran bir kap ile işaretlenmiştir ve bu işaret evi etkilemiş olan miasma

konusunda ziyaretçilere uyarıda bulunmaktadır. İçinde su bulunan bu kap ile ziyarete

gelenler kendilerini arındırmaktadırlar. Ancak Yunanlar için ölü bedeninin kendisi

kirletici olmayıp ölü de kendisinden korkulan bir tabu ölçeğinde

değerlendirilmemiştir (Garland, 1985 : 39).

Dokuzuncu Gün

Gömülmeden sonraki dokuzuncu günde, aile ve arkadaşlar tekrar bir araya

gelirler ve ta enata adındaki cenaze adetini yerine getirmek için mezarda

toplanırlardı. Mahkeme kayıtlarında bahsedilmiş olmasının dışında bu adet ile ilgili

detaylı bilgiler bulunmamaktadır (Kurtz - Boardman, 1971: 147). Ancak

Aischines’in “Kresiphon’a Ağıt” adlı eserinde dokuzuncu gün ile ilgili detaylı

bilgiler mevcuttur (College, 1999: 106).

Yasın Sona Erdirilmesi

Yasın bitişi ayrı bir seremoni ile belirtilmektedir. Her ne kadar daha sonraki

kaynaklarda otuzuncu gün töreninin yasın sonu olduğu belirtilse de Arkaik ve Klasik

dönemlerde belirgin bir süre verilmemiştir. Aile bu sürenin sonunda toplum içindeki

normal hayatlarına ve gündelik işlerine – ta nomizomena- geri dönmektedirler (Kurtz

ve Boardman, 1971: 147). Bu süreç sonunda evin önündeki su kaldırılmakta, kapının

önüne ya da üzerine konan sedir, defne dalları gibi yas evini işaret eden materyaller

sökülmektedir (College, 1999: 39).

Page 50: karia ölü gömme teknikleri

44

Yıldönümleri

Yasın sona ermesi aile bireylerinin aralarından ayrılana görevlerinin sona

erdiği anlamına gelmemektedir. Klasik yazılı metinlerden öğrendiğimiz kadarıyla

yıldönümlerine ait törenler ve anmalar la trita ve la enata’dan çok daha önemlidir.

Yıldönümü anma törenleri ile ilgili pek çok terim karşımıza çıkmaktadır. Ama ne

yazık ki haklarında çok az bilgi sahibi olunan adetlerin isimleri şu şekildedir:

Genesia, Nemesia, Nekysia, Epitaphia, Allatheades, Horaia, Apophrades, Miarai,

Hemerai, Anthesteria, Eniausia ve son olarak kath’eniauton. Ancak yine de Klasik

kaynaklardan edindiğimiz bilgiler ışığında bu anma törenleri sırasında mezarların

ziyaret edildiği, çiçek sunularının yapıldığı, saygının bir göstergesi olan kurdele ve

çelenklerin hazırlandığı bilinmektedir (Kurtz - Boardman, 1971: 147).

Yıldönümleri cenaze yemeklerinin de gerçekleştirildiği etkinliklerdir. Bu

etkinliklere kimlerin katılabileceği yine dönemin gelenekleri tarafından

belirlenmiştir. Klasik Dönem Yunan günlük hayatında kadınların cenaze ve diğer

kurban yemeklerinde yer almaları ve kurban etinden yiyip yiyememelerini

düzenleyen sosyal kurallar olduğu pek çok yazar tarafından tartışılmaktadır. Birçok

yazar dul ya da evlenmemiş kadınların klasik Yunan döneminde bu tür faaliyetlerden

uzak tutulduğunu iddia ederken diğerleri böyle katı kısıtlamaların toplumun tümünde

yaşanıp yaşanmadığına dair yeterli verinin varlığı konusunda şüpheyle

yaklaşmaktadırlar (Osborne, 1993: 392).

Page 51: karia ölü gömme teknikleri

45

Cenaze Törenlerinde Su

Ölümle ilişkili olan miasma hem insanları hem de tanrıları etkilemekteydi ve

kesinlikle bir arınmayı gerektirmekteydi. Yunanlar için su temel elementlerden bir

tanesiydi. Özellikle deniz suyu, kirlerden daha uzak olduğu için arınmada tercih

edilen bir suydu. Cenaze törenlerinde arındırıcı sular hem ölü hem de yaşayanlar için

önemliydi. Bu uygulama ile ilgili ilk yazılı belge Aritophanes’in Ekklesiazusai adlı

eserinde geçmektedir. (College, 1999: 37).

Sadece cenazeye katılmak bile daha sonrasında yıkanmayı gerektiriyordu.

Hesiodos’daki “cenaze dönüşlerinde çocuk yapayım deme” ifadesi bu durumu gayet

iyi açıklamaktadır. Ölünün evi kirlenmiş kabul edildiğinden evdekilerin arınması için

kullanılacak su dahi başka bir evden getirtiliyor ve içine bir defne dalı konuyordu

(Malay, 1996: 148).

1.1.4 Hellenistik Dönem

Yunan ölü gömme adetleri yaklaşık 1000 yıllık bir süreci kapsar. Ancak bu

periyodun ancak son iki yüzyılında Yunanistan bir “dünya gücü” olmuş ve Yunan

hayat tarzı Akdeniz kıyılarının ötesine de etkide bulunmaya başlamıştır. Çok kısa bir

süre sonra ortaya çıkan Roma ise bu dünyayı hem genişletmiş hem de Yunan

dünyasının üzerine her anlamda katkılar koyarak geliştirmiştir. III. Aleksandros’dan

dört yüzyıl önce Yunan kültürü ticaret ve kolonizasyon yolu ile Akdeniz kıyılarına

ve iç denizlere yayılmış ama etki gücü açısından sınırlı kalmıştır. Bu nedenlerle

kapsadığı alan ve hakimiyet açısından Yunanistan’ın gücünü ve Akdeniz ülkelerinin

erken tarihi üzerindeki etkisini gereğinden fazla büyütmemek yerinde olacaktır.

Page 52: karia ölü gömme teknikleri

46

Yunan adetlerinin dünyaya hızlı ve etkin biçimde yayıldığı Helenistik Dönem

mezarları ile ilgili bilgiler daha önceki dönemlere göre daha azdır. Bunun

nedenlerinden bir tanesi daha önceki dönemlere ait mezarların bu döneme göre çok

daha zengin sunular ve içeriklere sahip olmasıdır (Kurtz ve Boardman, 1971: 162).

Aynı zamanda demografik veriler de sağlayan mezarlık araştırmaları erişkin ve

çocuk gömülerinin önceki dönemlerle paralellik gösterdiğini ve bu grafiksel ilişkinin

Hellenistik Dönemde de çok fazla değişmediğini ortaya koymuştur (Morris, 1989:

93).

1.1.4.1 Kremasyon – İnhumasyon

İnhumasyon ve kremasyon Helenistik Dönemde uygulanmıştır ancak

inhumasyon daha yaygındır. Birincil kremasyonlar Klasik Dönemden farklılık

göstermez. İkincil kremasyonlar ise kül urnelerinin biçimleri ile farklılık gösterir. Bu

dönemde bazı yeni kil biçimleri ortaya çıkmıştır. Bazı mezarlarda altın yaprak

kalıntıları yakılmanın izlerini taşımaktadır ama büyük çoğunluğu yakılmadan

kalmıştır. Muhtemelen bu altın alınlıklar prothesis boyunca ölünün başını süslemiş

ama kremasyondan önce ateşten uzaklaştırılmıştır. Bu anlamda da alınlığın ölüyü

hazırlama sürecinde bir rolü olduğu düşünülebilir. (College, 1999: 27).

İnhumasyon mezarlarında daha önceki dönemlerden bilinen biçimler devam

ettirilmiştir. Pek çok mezarda bulunan çivi ve tahta kalıntıları mezarlarda ölünün

tabut ile birlikte gömüldüğünü düşündürmektedir. Çocuklar kilden yapılma tekneler

içine gömülmüş ve nadiren de olsa erişkinler de bu biçimde gömülmüşlerdir.

Bebekler ve küçük çocuklar farklı tiplerdeki pişmiş toprak vazolara gömülürken bu

Page 53: karia ölü gömme teknikleri

47

amaçla kullanılan amforalar yaygın olarak bulunmuştur. Çocuklar için kremasyon

gömüleri de yapılmıştır (Kurtz - Boardman, 1971: 164).

1.1.4.2 Mezar Sunuları

Helenistik mezarlar genel olarak çok zengin süslemelere ve sunulara sahip

değildir. En karakteristik olanı tek düze biçimli ve oldukça mütevazı yağ şişesi ve

göz damlası şişesi olarak da bilinen unguentarium’dur. Klasik dönemin lekythoi’si

gibi iğ biçimli unguentarium da şekil ve süsleme stili açısından varyasyon göstermez.

Geç Helenistik dönemde bu şişeler oldukça uzun ve ince biçimde yapılmaya

başlanmıştır. Diğer pişmiş toprak vazolar Helenistik mezarlarda sık olarak

gözlenmez. Altın mücevherat bu dönemde bulunur ve bu da muhtemelen altının bu

zaman diliminde daha erişilebilir olduğunu gösterir. Bu dönemde altıntan yapraklar

ve bunlar için yapılmış altın çelenkler gözlenebilir. Bu sunular daha sonraki Roma

döneminde de gözlenmiş ve hem kremasyon hem de inhumasyon mezarlarında

bunlara rastlamak mümkün olmuştur. Bunların özellikle mezar için mi yapıldıkları

yoksa hayatta iken festivallerde giyilmek üzere yapılıp ölüm ile birlikte mezar

sunusu haline gelip gelmediği bilinmemektedir (Kurtz - Boardman, 1971: 165).

Page 54: karia ölü gömme teknikleri

48

1.2 ANTİK ROMA’DA ÖLÜ GÖMME ADETLERİ

Antik mezarlıkların bize gösterdiği kadarıyla ölüler şehri eşitlikçi bir yer

değildir. Ölümün arkeolojik ve antropolojik incelemesi bizlere ölülere yaklaşımın

statü gösterimleri ile yakından ilişkili olduğunu bizlere göstermektedir. Bir Roma

mezarlığı anıtsal mousoleumlar, cenotaphia (bahçeli mezarlar) ya da resmi devlet

mezarları, columbarialar’daki (urneler için nişleri olan mezarlar) gösterişli gömüleri

ve kentin alt tabakaları için toplu gömülerin yapılacağı katacompları içermektedir.

Roma döneminde de ölüm, basit bir olay olarak algılanmamış, cenaze

törenlerine ve adetlerine büyük önem verilmiştir. Ünlü Romalıların ölümlerinde

uygun bir cenaze töreni yapılmış, ölü maskeleri ve cenaze nutukları gibi çeşitli

uygulamalar ile ölüye verilen değer gösterilmeye çalışılmıştır.

Köleler ve suçlular dahil Romalıların tümü gömülme hakkına sahiptiler.

Mitolojiye göre Styx ırmağında ruhları Hades’e götüren kayıkçı Charon bile

gömülmemiş bir kişinin ruhunu taşımayı reddediyordu. Roma’da gömülmeden

bırakılan kişiler çok ağır suçlar işlemiş olanlardı. Bu tür suçlardan bir tanesi kendini

asarak intihar edenlerdi. Ancak bu tür bir uygulama ile cezalandırılan suçlar zaman

içinde de değişiklik göstermiş ve örnek olarak kendini asarak intihar etmek girişimi

Tiberius zamanında eğer uygun bir gerekçe var ise tam tersi bir muamele görmüş ve

onurlandırılmıştır. Gömülmeme dışında bir başka cezalandırma ise cesedin

tanınamayacak hale getirilmesidir. M.Ö. 87 yılında Cinna ve Marius’un terör esen

dönemlerinde öldürülen senatörler vahşi hayvanlara ve köpeklere parçalattırılarak

kimliklerinin tespiti imkansız hale getirilmiştir. Roma’ya karşı ayaklanan gladyatör

Page 55: karia ölü gömme teknikleri

49

Spartaküs ve arkadaşlarının kilometrelerce boyunca yol kenarlarındaki çarmıha

gerilmiş cesetlerinin çürüyene kadar çarmıhlarda bırakılması bu tür sıra dışı

uygulamalara en bilinen örneklerden birisidir.

Resim 10: Charon’nun ölüyü Hades’e götürüşünü gösteren çizim

Romalıların kremasyon, inhumasyon ve ölü gömme işlemlerinin şehir dışında

yapılmasını ifade eden ‘hominem mortuum in urbe ne sepelito neve urito’ gibi

ifadelerle ortaya konulmuştur. Kent dışına gömmenin hijyenik nedenlerden çok

dönemdeki inançların etkisiyle olduğu düşünülmektedir.

Yunanlar gibi Romalılar da ölü ve yaşayan arasındaki sınırların oldukça

geçirgen olduğuna inanmışlardır. Onlara göre Hades’e gitmiş olan bir ruh bir amaçla

(örneğin intikam için) dünyaya gelebiliyordu. Ruhların çeşitli vesilelerle huzura

erdirilmeleri önemliydi çünkü Romalılar ölünün gittiğine ama aralarından

ayrılmadıklarına inanmaktaydılar. (Kyle, 2001: 34).

Page 56: karia ölü gömme teknikleri

50

Romalıların, ölüm ve sonrası ile ilgili inançları hakkında bilgiler almak için

dönemin heykel, resim, mozaik, rölyefleri ile yazılı eserleri gibi pek çok veri

bulunmaktadır. Roma dünyasının pek çok kültür ile kaynaşması ve daha sonrasında

Hıristiyanlık dininin imparatorlukça kabulü ile inanç alanında büyük bir değişim

yaşaması ölü gömme adetlerinin de değişimler geçirmesine neden olmuştur.

İmparatorluğun bünyesinde yaşayan topluluklarda çok doğal ve bazen de baskın bir

metot olarak tercih edilen kremasyonun yerine öncelikle Roma ve İtalya’da olmak

üzere inhumasyonun tüm imparatorlukta baskın ölü gömme adeti hale gelmesi bu

duruma en iyi örneklerden bir tanesidir. Ancak inhumasyonun baskın hale gelişinin

tek nedenini de inanç ile açıklamak da kesin doğru kabul edilemez.

Romalılar ölümden sonra bir hayatın olduğuna ve kişinin bu hayatın daha

soluk bir benzeri olan gölgeler içinde ölen kişinin hayatını sürdürdüğüne

inanmışlardır. Ölüm ve ölen kişi Roma uygarlığının her döneminde saygı görmüş ve

ölüye gerekli saygıyı göstermek için çeşitli törenler yerine getirilmiştir. Ancak antik

dönemde büyük büyük bir coğrafya kaplayan Roma uygarlığının her yöresinde aynı

adetlerin sıkı sıkıya uygulandığını düşünmek doğru olmayacaktır (Tonybee, 1971:

39).

1.2.1 Kremasyon, İnhumasyon ve Mumyalama

Cicero ve Plinus’a göre inhumasyon Roma’daki temel ölü gömme biçimidir.

Ancak 12 Tablet Kanuna göre her iki adetin de M.Ö. 5.yy’da yan yana uygulandığı

Page 57: karia ölü gömme teknikleri

51

bilinmektedir. Lucretius’a göre Geç Cumhuriyet Dönemi’nden üç farklı ölü gömme

metodu bilinmekteydi: bunlar kremasyon, inhumasyon ve mumyalama.

Kremasyon M.S.1.yy’a kadar etkisini sürdürmüştür. Ancak Hadrian ile

birlikte Roma dünyasında patlama gösteren lahit işleme sanatıyla birlikte

inhumasyon dereceli bir biçimde kremasyonun yerini almaya başlamış ve M.S.

2.yy’da baskın hale gelmiş ve 3.yy’ın ortalarında tüm eyaletlerde bu süregelen

rekabeti kesin olarak kazanmıştır.

Kremasyonun terk edilmesini Hıristiyanlığın etkisiyle bağdaştırmak doğru

olmaz. Çünkü kremasyondan inhumasyona dönüşümün yaşandığı zaman

Hıristiyanlığın bu tür bir etkide bulunması için çok erkendir. İster yakılmış ister

bütün beden halinde gömülmüş olsun ölülerin gömüldükten sonra da farklı bir

biçimde hayat sürdükleri inancı bu dönemde de hakimdi. Mezar sunuları ile

mezarlarda görülen bazı delikler ve borular yaşayanlarla ölülerin aynı yemeği

paylaşmaları adetiyle birleştirince mezar içinde aktif bir ölüm sonrası hayatın

varlığına dair olan Roma inancını desteklemektedir.

Ölmüş bedenin onurlandırılmasını bir yolu olan mumyalamadır. Bu bilinen

bir ölü gömme yöntemidir. Lucretius’un aktardığı kadarıyla bu adet Geç Cumhuriyet

Dönemi’ne aittir. Ancak çok yaygın olarak uygulanmamıştır. Bu tür mumyalanmış

cesetlerin Roma uygarlığının Mısır gelenekleri ile tanıştıktan ve gerekli bilgi ve

deneyimleri edindikten sonraki dönemlerde uygulandığı düşünülmektedir. Ancak bu

Page 58: karia ölü gömme teknikleri

52

egzotik ve aynı zamanda pahalı olan yöntemin Roma’da hiçbir zaman çok fazla

yaygınlık kazanmadığını söylemek doğru olacaktır (Tonybee, 1971: 39).

Ölen kişi için yerine getirilmesi gereken adetleri tanımlayan Funus terimi

ölen kişinin kim olduğuna bağlı olarak farklılıklar gösterir. Ölen kişi fakir ya da

zengin ama halktan bir kişi ise Funus translaticum, asker ise Funus militare, devlet

hizmetinde bulunmuş ise Funus publicum ve İmparator ve ailesinden bir kişi ise

Funus imperatorum’dan bahsedilirdi. Funus’un tipi aynı zamanda Devlet kanunları

ile belirtilmiş olan cenaze işlemlerini kimin karşılayacağını da belirtirdi. Tüm Roma

cenaze uygulamaları iki temel vurgu üzerine kurulmuştur: birincisi, ölüm kirlilik

getirir ve ölüyle ilgilenenlerin arındırılması şarttır; ikincisi, bir cesedi gömülmeden

bırakmak ayrılmış ruh için son derece kötü bir durum yaratır. Ölmüş bedenin üzerini

toprakla örtmek bir ölü için yapılması gerekenin en alt limitini gösterir.

Funus translaticus: Ölüm kaçınılmaz olduğunda ölmek üzere olan kişinin

yakınları yatağının etrafına toplanır ve en yakın akrabası ona son bir öpücük verirdi.

Bu öpücüğün son nefes ile birlikte bedeni terk eden ruhu yakalayacağına inanılırdı.

Aynı akraba ölen kişinin gözlerini kapatır (oculos premere) ve diğer tüm yakınları da

onun adını söyler (conclamare) ve onun için kremasyon ya da inhumasyon ile

sonlanacak süreç boyunca devam edecek ağıtları yakmaya başlarlardı. Bir sonraki

aşama bedeni yataktan almak ve yere koymak (deponere), onu yıkamak ve

yağlamaktı. Daha sonra bedene bir kıyafet giydirilir, başına bir çelenk takılır ve

Charon’un teknesinde gerekli ödemeyi yapabilmesi için ölünün ağzına bir metal para

konurdu. En son olarak da beden bir yatağın üzerine konur ve aile sonraki işlemlere

Page 59: karia ölü gömme teknikleri

53

geçerdi (Tonybee, 1971: 43). Ağza yerleştirilen bu paraların bronz olduğu ancak

bazılarının altın yapraklar ile kaplanmış oldukları tespit edilmiştir. Paralar doğrudan

ağzın içine konmayıp mezarın içine de yerleştirilebilmekteydi. Hellenistik dönemden

önce para uygulamasının gözlenmemesi bu adetin oldukça geç ortaya çıktığını teyit

etmektedir. (Garland, 1985 : 23).

Funus militare: Savaş alanında öldürülmüş olan askerler toplu halde gömülür

ya da kremasyon yapılırdı. Cenaze masrafları hizmet ettiği sıradaki asker arkadaşları

tarafından ödenirdi. Bir general öldüğünde onu onurlandırmak için kremasyon

ateşinin etrafında askeri yürüyüş yapılır ya da onun anısına bir cenotaph yapılırdı.

Funus publicum: Devlet adına çalışmış olan bir kişinin cenazesinde funus

indictivum’da olduğu gibi tüm vatandaşlar davet edilir ve masraflar devlet hazinesi

tarafından ödenirdi (Tonybee, 1971: 55).

Funus imperatorum: Tarihsel kayıtlar içerisinde pek çok Roma İmparatoru

için yapılmış olan funus imperatorum’lar bulunmaktadır. Örnek olarak,

öldürülmesinden sonra Julius Sezar’ın bedeni Forum’a taşınmış ve onun adına

Markus Antonius uzun bir konuşma yapmıştır. Halka açılan naaşı büyük ilgi ve

tezahürat görmüş, kadınlar kremasyonu sırasında takılarını ve diğer mücevherlerini

ateşe atmışlardır. Kremasyondan sonra ise Sezar’ın azat edilmiş kölesi kemiklerini ve

küllerini toplamış ve aile mezarlığına gömmüşlerdir (Tonybee, 1971: 57).

Page 60: karia ölü gömme teknikleri

54

Ölen kişi yüksek bir sınıftan ise bedenin hazırlanması ve sonraki işlemler

daha detaylı ve masraflı olurdu. Bu durumda bu iş için profesyoneller (libitinarii) ve

onların elemanları (pollinctores) görevlendirilirdi. Fakir olanlar kremasyon ya da

inhumasyona ucuz bir platform (sandapila) üzerinde vespilliones tarafından taşınırdı.

Bedenin toprağa gömülme işlemi ustores tarafından ve mezarın kazılma işlemi

fossores tarafından yapılırdı. Dissignatores’ler muhtemelen zengin bir adam veya

kadının cenazesinin idaresinden sorumlu kişilerdi. Çok önemli kişiler tüm

vatandaşların bir haberci tarafından çağırıldığı funus indictivum’a sahip olabilirlerdi.

Cesedin gömülme alanına akrabaları, arkadaşları ve diğer davet edilen

insanlar tarafından götürülmesi olağan bir uygulamaydı. Bu insanlar genellikle siyah

lugubria giymekteydiler. Geleneksel olarak antik Roma geleneğine göre ölünün

taşınması gece meşaleler eşliğinde gerçekleştirilir ancak çocuklar ile fakirlerinki

gündüz vakti yapılırdı. İyi ailelerin ölüleri çok özenle hazırlanmış bir platform

(feretrum) ile taşınırdı. Ölüyü taşıyanlardan ölünün omzuna denk gelen kişi ölünün

en yakın akrabası ya da en yakın erkek arkadaşı ya da onun yeni azat edilmiş

kölesiydi. Sayı fakirlerde görüldüğü gibi dört olabilirken sekiz kişiye kadar da

çıkabilirdi.

Tanınmış kişilerin cenazeleri söz konusu olduğunda törenin bir kısmı

Forumda yapılır ve kendisine olabildiğince benzeyen bir portresi yani bir maskı

hazırlanır ve bu maskı akrabaları ve arkadaşları cenaze işlemleri sürecinde takarlardı.

Cumhuriyet döneminin sonlarına doğru mask geleneğinin yanı sıra törende taşınan

büstler de ortaya çıkmıştır. Cenaze ekibi inhumasyon ya da kremasyon alanına

Page 61: karia ölü gömme teknikleri

55

geldiğinde özel bir ritüel yapılır ve ölünün bedenin üzerine bir miktar toprak atılırdı.

Kremasyonda ise bir kısmı daha önceden gömülmüş olanın üzerine yerleştirilirdi. (os

resectum).

İnhumasyonlarda fakirler doğrudan toprağın içine gömülür ve boylu boyunca

yatırılarak toprağa verilirdi. Zenginler iyi biçimde işlenmiş lahitler içine

yerleştirilirdi. Bu lahitler mermer, taş, terrakota, kurşun veya tahtadan olabilirdi.

Kurşun lahitler tahta ya da taş olanların üzerine geçirilirdi (Tonybee, 1971: 60).

Bedenin ve üzerine yatırıldığı düzeneğin yakılması ya küllerin gömüleceği

yerde ya da kremasyon için özel olarak ayrılmış olan alanlarda (ustrina ya da

ustrinum) gerçekleştirilirdi. Ateşi sağlayacak materyaller (rogus) dikdörtgen bir yığın

halinde üst üste dizilmiş olan odun ve tutuşmayı sağlaması için papirus karışımından

oluşurdu. Ölünün gözleri yakılmadan önce açılır ve çevresi pek çok hediye ve kişisel

eşyaları ile donatılırdı. Hatta bazen ev hayvanlarının da ruha eşlik etmesi için alanda

öldürüldükleri olurdu. Meşale ile başlatılan ateş söndüğünde ve beden ateş ile

tüketildiğinde küller şarap ile ıslatılırdı. Yanmış kemikler ve kalan küller yakınlar

tarafından toplanır ve altar biçimli mermer kül kapları, taş, terrakota, alabaster, altın,

gümüş ya da bronz vazolar, urneler gibi faklı kaplar içine konulurdu.

Ölüm ve cenaze ile ilgili yerine getirilmesi gereken pek çok sosyal ve kanuni

düzenleme bulunmaktaydı. Aile tarafından yerine getirilmesi gereken pek çok işlem

vardı. Cenazeden döndüklerinde akrabalar ateş ve su ile arınmayı içeren bir

suffitio’dan geçmek zorundaydılar. Aynı gün ölenin evinde temizlenme seremonileri

Page 62: karia ölü gömme teknikleri

56

(feriae denicales) başlardı. Bunu takiben aynı gün bir cenaze yemeği (silicernium)

düzenlenir ve ölünün onuruna mezarda yenirdi. Gömülmenin dokuzuncu gününde

mezarın başında bir kez daha yemek yenir (cena movendialis), tüm yas sona

erdiğinde ise mezarın üzerine libasyon yapılırdı. Yemek sunuları mezarda ölü için

bırakılır ve bazen çevredeki açlar tarafından yenirdi. Ölünün yattığı yerde herhangi

bir biçimde rahatsız edilmesi cezai işlemi gerektirirdi.

Ölen kişi yıl boyunca, akrabaları ve arkadaşları tarafından mezarında yenilen

yemekle, yaş günlerinde ve ölülerin anıldığı yıllık festivallerde ve bunun gibi çeşitli

vesilelerle anılırdı. İnhumasyon ya da kremasyon mezarlarında ölünün doğrudan

üzerine dışarıdan yiyecek ve içecek dökülmesini (profusio) sağlayacak boru ve

deliklerin varlığı ise Roma dünyasının pek çok yerinde görülebilen bir durumdu

(Tonybee, 1971: 61).

1.2.2 Mezarlıklar ve Mezarlık Bahçeleri

Romanın kırsal kesimlerinde zengin veya fakir Romalılar birbirinden uzakta

ve çok basitten çok gösterişliye kadar farklı mezarlarda kremasyon ya da

inhumasyon ile gömülmüşlerdir. Ancak Roma kentlerinde, ölüler kamuya ait bir

nekropolis içinde gömülmüş ve bu nekropolisler kentin çevresinde kendilerine yer

bulmuşlardır (Tonybee, 1971: 95). Cicero’nun Kanunlar ile ilgili eserinde de

belirttiği üzere Roma kanunları kentin mezarlık bölgesinin, kent surlarının dışında

yer alması konusunda çok katıdır (Hope, 1997: 103).

Page 63: karia ölü gömme teknikleri

57

Ulaşım imkanlarının kolay olması nedeniyle yolların yakınında

konumlanmışlardır. Yolların kenarlarına yapılan bu mezarlar ve mezar anıtları yerine

bazı yerlerde çok sistemli ve yaygın bir yol ağı bulunan nekropolisler de Roma

dünyasında gözlenmektedir. İçerdikleri etkileyici mezar yapıları ve eserler topluluğu

ile pek çok Roma nekropolisi düzenli olarak kullanıldığı dönemlerde çok göze

çarpıcı mekanlar olmuştur. Ancak yine de mezarlıkların tümüyle planlanmış ve bu

plana sadık kalarak büyüyen yerler olduğunu düşünmek her zaman da doğru

olmayacaktır. Tek bir mezarlık alanında dahi birbirinden çok farklılık gösteren ve

herhangi bir rasyonel kullanımı gözetmeyen genişlemeler de sıkça gözlenmektedir.

Roma dünyası ile ilgili pek çok yazılı metinde mezarlık bahçelerinin çiçekler

ve meyve veren bitkiler ile donatılmış olduğu bildirilmiştir. Bu bahçelerde su

kuyuları, havuzlar ve yemek odaları gibi imkanlarla mezarlığı ziyarete gelenlere hoş

bir ortam sunulmuştur. Bu bahçeler Romalıların hem bahçelere olan düşkünlüğünü

yansıtmış hem de mezardaki ölünün bahçede gezerken bu deneyimi yaşamakta

olduğu inancını ortaya koymuştur (Tonybee, 1971: 97).

Mezarlıklarda gözlenen mezar taşları iki grup içerisinde değerlendirilmiştir.

Bunlar “mezar rölyefi” ve “mezar steli”dir. Mezar rölyefleri kare ya da dikdörtgen

taşlardan yapılırdı ve yüksekliklerine göre daha geniştiler. Bunun yanı sıra portre

büstleri ve figür sahneleri içermekteydiler. Mezar steli ise tek başlarına duran ve

çoğunlukla genişliklerinden daha uzun olan taşlardı. Genellikle iki boyutlu olan bu

taşlarda önem ön tarafa verilmiştir. Nadiren yuvarlak olanlarda bulunmaktadır.

Ancak yine de mezar rölyefleri ve mezar stelleri arasında yapılan ayrımın yeterli

Page 64: karia ölü gömme teknikleri

58

olduğunu söylemek mümkün değildir. Birbirlerinin karakteristik özelliklerini taşıyan

rölyef ve stelleri de görülebilmektedir (Tonybee, 1971: 245).

Atina mezar taşlarına göre biraz daha fazla detay içermekle birlikte Roma

dönemindeki mezar taşlarında büyük çoğunlukla sadece ölenin ve taşı yaptıranın adı

ve öldüğü yılki yaşı yer almaktadır (Morris 1996: 156 ). İçerdekileri bilginin çok

fazla bir derinlik taşımaması nedeniyle kendi başına mezar taşları ve mezar

stellerinin yorumlanması Roma dönemi ölü gömme adetlerini detaylı biçimde

anlamamızda yeterli olmayacaktır (Morris, 1996: 201) .

Roma mezar taşları ve ilintili anıtlar Roma İmparatorluğu’ndaki demografik

yapıyı aydınlatmak için yeterli olmamakta ancak toplumdaki sosyal statüyü ve sosyal

hareketliliği tespit etmek için bilgi verici olmaktadır. Roma döneminden günümüze

250,000 den fazla yazılı taşın ulaştığı düşünülmektedir. Bu taşların dörtte üçü gibi bir

oranının mezarlar ve ölüm ile ilgili olduğu tahmin edilmektedir. Yazılı taşların

görülme sıklığı Roma çağının tüm zamanları için aynı değildi. Yazılı taş sayısı M.S.

1.yy da artmaya başlamış, ikinci yüzyılda zirve noktasına ulaşmış ve üçüncü

yüzyılda düşüşe geçmiştir. Bu değişimler kişisel eğilimlerden çok sosyal yapı ve

mezar tiplerindeki değişimler ile ilişkili olarak bulunmuştur.

Mezar taşlarından edinebileceğimiz bilgiler arasında ölen kişinin sosyal

statüsü de bulunmaktadır. Roma’da özgür hale getirilen köleler pek çok haklara sahip

olabilmektedirler ancak yine de onları doğuştan özgür Roma vatandaşları ile ayıran

bazı sosyal sınırlar da bulunmaktadır. Mezar taşları ve rölyefleri de bu sınırlardan bir

Page 65: karia ölü gömme teknikleri

59

tanesidir. Ölen özgürleşmiş kölelerin mezar anıtları özel biçimler taşımaktaydı ve bu

sayede gerekli sosyal kısıtlama sağlanmış olmaktaydı.

Ancak geniş bir alana yayılan, kronolojik olarak uzun süre hayatta kalan ve

bünyesinde Gal’liler, Briton’lar, Mısır’lılar ve Yunanlar gibi pek çok ulusu

barındıran Roma İmparatorluğu’nda tüm vatandaşların Roma adetlerini birebir

benimsediğini ve ölü gömme adetlerini de buna göre düzenlediğini düşünmek doğru

olmayacaktır. Kronolojik, bölgesel ve bireysel farklılıklar bu konudaki seçimleri

beklendiği üzere etkilemiştir. Ancak en temelde üzerinde Latince yazılar olan bir

mezar taşı dikmenin bir Roma adeti olduğunu bilmek pek çok mezar taşını anlamak

için iyi bir başlangıç noktası olacaktır (Hope, 1997: 104).

Ekonomik durumu zayıf olanlar yanmış kemik ve külleri ucuz toprak kaplara

veya cam şişelere ya da en fazla kurşun kutulara koyarken, orta ve daha üst

sınıflardan insanlar bu materyallerin daha pahalı formlarını kullanmaktaydılar.

Duvarlardaki nişlerdeki columbaria’lara konmak üzere yapılmış kül sandıklara ya da

cineraria farklı biçimlerde üretilmiştir; poligonal, yuvarlak ve dikdörtgen. Bu

cineraria’ların bazıları ev ya da tapınak biçiminde yapılmıştır.

Lahitler, sosyal sınıf farklılıklarının ortaya konması açısından bir belirteç

niteliği taşımaktadır. Ekonomik durumu yeterli olanlar, dışa bakan yüzleri çok çeşitli

konu, kişi ve desenlerle süslenmiş bir lahiti yaptırabilirken, ekonomik durumu iyi

olmayan mezar sahipleri daha sade lahitler yaptırabilmekteydi. Lahitler üzerlerindeki

stil, teknik ve kompozisyon, dizayn ve figür sahneleri ile Roma sanatının değerli bir

Page 66: karia ölü gömme teknikleri

60

yansımasını sunardı. Lahitler zaman içinde her konuda değişim geçirmişler ve

Hıristiyanlığın serpilip Roma İmparatorluğunda etkili hale gelmesi ile de bu

gelişimden hem yararlanmışlar hem de bu sürece katkıda bulunmuşlardır. Lahitlerin

Roma dünyasında ticarete konu olan malzemeler oldukları bilinmekte ve Anadolu’da

yapımı tamamlanmış olanların İtalya gibi önemli pek çok Roma merkezinde alıcı

buldukları kaydedilmiştir (Tonybee, 1971: 246).

Resim 11: Patroklos’un Cenazesini Gösteren Mezar Reliefi M.S 2.yy

Roma Döneminde görülen bu mezar çeşitliliğe, mezarların süslemesinde

görülen çeşitlilik de eklenince mezarlara verilen önemde anlaşılmaktadır. Mezar

süslemesinde kullanılan ilginç unsurlardan biriside boğalar, çok iri av köpekleri,

panter ve leoparlar, çeşitli boyutlarda zürafalar hatta kediler gibi hayvanların

heykellerinin kullanılmasıdır. Bunları kullanarak mezarlarını hem

güzelleştirdiklerine hem de koruduklarına inanmışlardır. Helenistik ve Roma

dönemine ait hayvan heykelleri çok sayıdadır ancak ilham aldıkları M.Ö.4.yy

eserlerinin kopyaları olmaktan da öteye geçememişlerdir (Vermeule, 1972: 49-59).

Page 67: karia ölü gömme teknikleri

61

1.2.3 Mezar Sunuları

Mezar sunuları pek çok arkeolojik veri sağlayan materyalleri oluşturmaktadır.

Bunlar arasında mücevherat ve diğer kişisel eşyalar, silahlar ve silah parçaları, diğer

askeri ekipmanlar, süslenme eşyaları, süslenme kutusu, bazıları değerli metallerden

yapılmış (altın ve gümüş, nadiren bronz) yeme ve içme kapları, pişirme kapları,

kandiller, oyun zarları, çocuk oyuncakları, terra cotta heykeler ve öbür dünyaya ait

tanrılara ait eserler sayılabilir. Tüm bu mezar sunularının amacı kısmen ölüyü

onurlandırmak, kısmen de ölümden sonraki hayatlarında kendilerini evlerinde

hissetmelerini sağlamaktı (Tonybee, 1971: 268).

Mezarlarda bulunan ilginç buluntulardan birisi de işlenmiş ya da işlenmemiş

astragalus (aşık) kemikleridir. Antik Yakın Doğu, Anadolu, Kıbrıs ve Ege’de Bronz

Çağından başlayarak mezarlarda görülmeye başlanmıştır. Bunların işlevlerinin ve

önemlerinin ne olduğuna dair yeterli veri bulunmamaktadır. Bir görüşe göre dini

amaçlarla kullanılmış ve mezarlara yerleştirilmiştir. Ancak yaygın olan diğer bir

görüş, aşık kemiklerinin bir oyun malzemesi olarak insanların kullandığı bu eşyanın,

ölülere de sunulmuş olmasıdır. Diğer bir düşünce ise hayvanın vücudunun, en içinde

yer alan kısım olan kemiklerin mezarlarda sunulmasının canlının içinde bulunan ruha

erişilmesi olarak düşünülmüştür. Bu amaçla mezara konmasının da özel bir sembolik

ve ritüal önemi olduğunu iddia edilmektedir. Farklı kazı alanlarından elde edilen

aşık kemiklerinin üzerinde ‘Nike’ ve ‘Eros’ gibi ifadeler bu materyallerin farklı

tanrılar için sunu olduklarını da düşündürmektedir (Hilmour, 1997: 167) .

Page 68: karia ölü gömme teknikleri

62

2. BÖLÜM- KARİA BÖLGESİ GENEL BİLGİLER

2.1 KARİA BÖLGESİNİN COĞRAFİ SINIRLARI

Karia Bölgesi, kuzeyde Maindros Nehri (Büyük Menderes) ile Messogis

(Aydın Dağları), güneyde İndos Nehri, (Dalaman), kuzeydoğuda Salbakos Dağı

(Babadağ), doğuda Kızılhisar- Acıpayam Ovası, batıda ise Ege Denizi ile çevrilidir

(Küçükeren 2005: 14), (Umar 1999:1). Başka bir deyişle bölge bugünkü Aydın İlinin

güneyini, Denizli İlinin güneybatısını ve Muğla ilinin Fethiye ilçesi hariç tamamını

içerisine alır (Küçükeren 2005 : 15).

Antik Çağda Karia Bölgesi’nin kuzeyinde İonia ve Lydia bölgeleri,

kuzeydoğusunda Phyrgia, doğusunda Pisidia bölgesi ve güneydoğusunda ise Lykia

bölgesi yer almaktadır (Küçükeren 2005:15 ).

Harita 1: Karia Bölgesi ve Komşu Bölgeler

Page 69: karia ölü gömme teknikleri

63

2.2 KARİA BÖLGESİNİN COĞRAFİ YAPISI

Karia coğrafi olarak oldukça dağlık bir bölgedir. Kuzeyde Messogis (Aydın)

dağları, kuzeydoğu uçta Phrygia ile sınırı oluşturan Salbakos (Babadağ) Dağı ve

uçta büyük menderes ovası, Milas Ovası ve Çine çayı vadisi arasında yer alan

Latmos (Beşparmak) Dağı; son olarak da Strabon’nun “Milesia’dan doğuya doğru

Karia’dan Euromos ve Khalketor yönünde içerilere doğru uzandığını” bildirdiği

küçük Grion (Kazıklı ve Paşalı) Dağı bölgenin dağlarıdır. Oldukça engebeli

görünümüne karşın, dağ kütleleri arasına girmiş olan alüvyonlu dar vadiler ile

yüksek platolar bölgenin daha yoğun nüfus barındıran köşeleridir. Karia’nın en

verimli ovalarının başında, içinde karışık bir nüfusun yaşadığı Maiandros (Menderes)

ovası gelir. Çine Ovası, Karpuzlu Ovası, Mylasa Ovası bölgenin önemli düzlükleri

arasındadır (Sevin 2001 :110).

Harita 2 : Karia Bölgesinin Bugünkü Coğrafi Yapısı

Page 70: karia ölü gömme teknikleri

64

Karia’dan çıkan üç büyük nehir; Morsynos (Dalandaz Çayı), Harpasos

(Akçay), Marsyas (Çine Çayı), deniz yönünde, yani batıya doğru değil kuzeybatı

yönüne akarak Menderes’e dökülürler. Denize uzanan pek çok yarımada ve kara

içlerine sokulan derin koylarıyla çok girintili bir tablo oluşturan Karia kıyıları bir çok

doğal limana sahiptir.

Bölge Jeolojik yapı itibariyle kuzey kısmı, mermer katkılı eski kristalli taştan

(gnays, granite mikalı şist) batı ve güney kenarları yarı kristalli kireçten, güneyi ise

mezozoik- eski tersiyer tortullardan oluşmaktadır. Dağlık arazi kıyıya sert eğimle

inerek, ancak birkaç nehir vadisi ile Ege Denizi’ne açılır (Peschlow-Bindokat ,2005:

17) .

Coğrafi yapının farklı olması bölgede iklimin de çeşitlenmesine sebep

olmuştur. Kıyı şeridinde ve iç kesimin batı ve kuzeydeki alçak kesimlerinde Akdeniz

iklimi hakimken doğuya doğru denizden uzak ve yüksek alanlarda Karasal iklim

hakimdir (Sevin 2001 : 110).

Page 71: karia ölü gömme teknikleri

65

2.3 KARİA BÖLGESİ HALKI

Bölge, adını kökenleri henüz tam olarak saptanamayan Karlar’dan almıştır.

Bu ad, M.Ö. II. Bin yılın ikinci yarısına ait Hitit ve Mısır metinlerinde olasılıkla

Karkişa ya da Karakişa; M.Ö. I. Bin yılın Pers kayıtlarında ise Karka olarak

geçmektedir.

Herodotos’un Karialıların anakaraya adalardan geldiğini ve eskiden Leleg adı

altında adalarda oturduklarını anlatır. Karialıların Minos uyruğunda olduğunu, Minos

vergi istediği zaman vergi vermediğini ancak bunun yerine gemilerde çalışacak

adamlar gönderdiklerinden bahseder. Minos’un, bu dönemde Karialılar sayesinde

savaşlarda üstünlük kurduğunu ve bir çok ülkeye karşı üstünlük kazandırdığı için o

zamanlar soyların en ünlüsü olduğunu anlatır.

Herodotos, Yunanlıların üç şeyi Karialılardan aldığını anlatır. Bunlar; savaş

başlığının üzerine konan sorguç, kalkan üzerine işaretler kazımak, ve kalkanı tutmak

için kulp yapmaktır. Herodotos, Giritlilerin Karialılar için İonlar ve Dorların

Karialıları adalardan çıkardıklarını bu nedenle anakaraya göçtüklerini söylediklerini

anlatır. Ancak Karialılar bunu kabul etmezler anakaranın yerlisi olduklarını ve hep

şimdiki adlarını taşıdıklarını ifade ederler (Herodot :70 ). Strabon’da benzer şekilde

Karialıların adalardan geldiğini onlara daha önceleri Leleg dendiğini anlatmaktadır.

Strabon ayrıca Karialıların askerlik işlerindeki şevklerinin bir kanıtı olarak kalkan

armalarını ve sorguçlarını gösterir (Strabon XIV II : 27) .

Page 72: karia ölü gömme teknikleri

66

Tüm bu anlatımların ışığında antik çağda Karialılar ve Lelegler arasındaki

ilişkiye özel bir ilgi gösterildiği açıktır. Antik kaynaklarda bazen bunlar iki ayrı halk

olarak, bazen de aynı halkın farklı isimleri olarak bahsedilir (Baldoni vd., 2004: 16) .

Diğer bir antik yazar Thukydides ise Karialıları korsanlık yapan adalı bir

kavim olarak görür ve anakaraya Minos tarafından gönderildiklerini ileri sürer

(Thukydides,104).

Karialılar bugün hakkında çok az bilgi sahibi olduğumuz bir dil

kullanmışlardır. Bu nedenle Karia ve Mısır’da1 Karia alfabesi ile yazılmış yazıtların

açıklanması zordur. Karialılar alfabe yazısı kullanmışlardır, ancak işaretlerin tanımı,

hatta bunların fonetik karşılıkları belirsizdir (Akurgal 1993 : 195), (Baldoni, 2004 :

19), ancak Kaunos’ta bulunan çift dilli yazıt gibi, bulanacağına inandığımız yeni

veriler sayesinde Karia dili ve Karialılar hakkında daha çok bilgi sahibi olmayı umut

ediyoruz. Roma dönemine dek bölgede konuşulan Karca, Karia kıyılarına göç eden

İon’lar geldiklerinde Myus, Miletos, Priene gibi kentlerde bu dil konuşuluyordu

(Uyguç, 1992: 44).

1 Mısır’da Karialılar paralı asker olarak görev yapmışlardır.

Page 73: karia ölü gömme teknikleri

67

2.4 KARİA BÖLGESİNİN KISA TARİHÇESİ

Karia bölgesi erken tarihi açısından değerlendirildiğinde yeterli düzeyde

bilgiye sahip olmadığımız bir bölgedir. Bulunan en eski yerleşme izleri gerek

kıyılarda gerekse iç kısımlarda Neolitik Çağa uzanmaktadır. Benzer biçimde Bronz

Çağına ait yerleşimler gözlenmiştir. İ.Ö.2. bin yıla ait olan Minos kolonizasyonu

(İasos, Knidos, Miletos) kalıntıları kıyı kesimlerde bulunurken, Miken dönemi ve

Geometrik dönem kalıntıları gerek kıyı gerekse iç kesimlerde gözlenmektedir

(Peschlow-Bindokat, 2005: 21).

Yazılı kaynaklar göz önüne alındığında İ.Ö. 1.bin yılından daha öncesine ait

bilgiler bulunmamaktadır. Karia’nın Pers egemenliğine geçişi olan İ.Ö. 546 yılından

itibaren yazılı tarihsel süreçler açısından izlenebilir bir döneme girilmektedir. Bu

dönemi takip eden 5.yy başlarında Karialıların ortak kararlar almak üzere

Labraunda’daki Karios Zeus’unun tapınağında toplandıkları kayıtlara geçmiştir

(Baldoni ve ark, 2004: 18-19). Bu mabede sadece Karların girmesine izin verilirken

kardeş ulus saydıkları Lydialıların da bu mabede girmelerine izin vermekteydiler

(Küçükeren, 2005: 70).

İ.Ö. 546 yılında Persler Lydia’nın kralı olan Krezüs’ü yendiklerinde Lydia

İmparatorluğu da sone ermiş ve Anadolu Pers egemenliğine girmiş oluyordu. Ancak

Karlar bir federasyon kurarak ayaklanma ve direnme kararı alırlar (Küçükeren, 2005:

70).

Page 74: karia ölü gömme teknikleri

68

Karia 5.yy başlarında Perslere karşı olan ayaklanmada İonlar’a katılmıştır.

Perslerin yenilmesi sonucunda büyük bir baskıdan kurtulan Atina yükselişe

geçmiştir. Perslere karşı kurulmuş olan bir deniz ittifakı olan Attika - Deniz ittifakına

Karia kentleri de katılmıştır. Her kent kendi ekonomik gücü ölçüsünde bu ittifaka

katılmıştır. İ.Ö. II. binyılda tüm Ege ve Adalara hakim olduğu tarihsel kaynaklardan

bilinen Karların denizcilik konusundaki başarıları onların gerek bu ittifakta gerekse

çok daha önceki dönemlerde (Minos Kralına vergi yerine savaş gemisi ve savaşçı

vermeleri düşünüldüğünde) saygı duyulan bir halk olmalarına neden olmuştur.

Herodot’un “Karia soyu o zamanlar soyların en ünlüsü ve kalabalığıydı” sözlerinden

de anlaşılacağı üzere dönemin önemli halklarından olan Karlar savaşçı özellikleri ile

dönemin siyasi ve askeri hayatında önemli yerleri vardı (Peschlow-Bindokat, 2005:

21).

Ancak Atina’nın güç kaybı sonrasında Perslerin tekrar güçlenmesiyle Karia

yeniden Pers egemenliği altına girmiş ve bölge kendi başına bir satraplık haline

gelmiştir. Büyük İskender’in Anadolu seferine kadar süren bu hükümranlık süresince

satraplar Milaslı Hekatomnos ailesinden çıkmış ve bunlar arasında özel bir yere sahip

olan Mausolos İ.Ö.377-351 yılları arasında hüküm sürmüştür. Bu satrapın en büyük

özelliği bölgede büyük çapta yapı faaliyetleri başlatması (Mausoleion gibi yapılar bu

dönemde başlanmıştır) ve Pers kralının emri altında olmasına karşın Karia’yı

bağımsız bir egemen gibi yönetmiş olmasıdır (Peschlow-Bindokat, 2005: 22). Onun

döneminde Mylasa yerine Halikarnassos başkent olmuştur. Pek çok küçük merkezi

bir araya getirmiş ve kurulmuş olan şehir kendi adıyla anılan anıtsal mezara ev

sahipliği yapmıştır (Baldoni vd, 2004.: 18-19).

Page 75: karia ölü gömme teknikleri

69

Tüm Anadolu’yu etkisi altına alan III. Aleksandros’un (Büyük İskender)

seferinde (İ.Ö.334-332) Karia Helenistik yapının bir parçası olmuştur. Helenistik-

Roma döneminde Makedonialılar Stratonikeia’yı kurmuşlardır. Roma döneminde ise

Karia’nın idari merkezleri Mylasa ve Alabanda olmuştur. Strabon tarafından

aktarılan bu bilgiler Karia tarihi için önemli dönüm noktalarıdır (Baldoni vd, 2004:

18-19).

Pers hükümranlığının sona erişi anlamına gelen Büyük İskender seferinden

sonra da Hekatomnos hanedanlığı etki gücünü sürdürmüş ve İskender Mausolos’un

kız kardeşi olan Ada’yı Karia tahtına getirtmiştir (Peschlow-Bindokat, 2005: 21).

İskenderin ani ölümü ile birlikte çatışmalara giren generalleri arasındaki

çekişmeler sırasında Karia da bu kaderden kendini kurtaramamıştır. İ.Ö. 3.yyda

Makedon komutan Pleistarkhos, Karia’nın önemli bir bölümüne hakim olmuş ve

Latmos Herakleia’sını başkent yapmıştır. Sonraki yüzyılda Seleukoslar ve

Ptolemaioslar arasında el değiştiren Karia tekrar Seleukosların eline geçmiştir

(Peschlow-Bindokat, 2005: 22).

İlerleyen dönemlerde III.Antiokhos’un Anadolu’daki birliği sağlama çabaları

sonucunda Roma’nın müdahalesi kaçınılmaz olmuştur. L. Cornelius Scipio

komutasındaki Roma ordusu Çanakkale Boğazından Anadolu topraklarına ayak

basmıştır. Aynı yıl Sipylos Magnesia’sında Seleukosların Roma’ya karşı ağır bir

yenilgi almalarıyla İ.Ö.188 yılında Apamei barış antlaşması imzalanmış, Heraleia

Latmos’u da dahil olduğu özgür kentler hariç Karia’nın Rodos’a bağlanması da nihai

Page 76: karia ölü gömme teknikleri

70

barışı getirememiştir. 20 yıl sonra Karia Rodos’a karşı ayaklanmış ve sonuçta Roma

tarafından özgür olarak ilan edilmiştir (Peschlow-Bindokat, 2005: 24).

Romalıların İ.Ö. 133 yılında Pergamon krallarının mirasçısı oldukları

iddiasıyla bu krallığın topraklarında hükümranlık sürme hakkını elde etmeleriyle

Asia Eyaleti kurulmuş ve Karia da bu eyalete bağlanmıştır. Roma Asia Eyaletlerini

bir çok conventus’a bölmüştür. Karia da iki bölgeye ayrılmış ve Alabanda ve Mylasa

olmak üzere iki merkeze bağlanmıştı. Karia imparator Augustus döneminden sonra

ve özellikle de Roma Barışı (Pax Romana) döneminde gerçekleşen gelişme ve refah

zamanlarını yaşamış ve özellikle Aphrodisias Roma İmparatorluk Döneminde önemli

bir kent konumuna yükselmiştir. Her ne kadar Roma İmparatorları Anadolu’da Pax

Romana adıyla bir barış dönemi yaşatmış olsalar da bu barış ve huzur ortamı

İ.Ö.3.yy ortalarında Küçük Asya’yı yağmalayan ve İonia’ya kadar inmeyi başaran

Gotlar tarafından bozulmuş ve pek çok kent kendini korumak için önlemler almıştır.

İmparator Diokletian bazı önlemler alarak İmparatorluğun çöküşe gitmesinin önüne

geçmeye çalışmıştır. Bu önlemler arasında yönetim boyutunda eyaletlerin yeniden

düzenlenmesi vardı. Yönetim merkezi Aphrodisias olmak üzere Karia İ.S. 305

yılında ayrı bir eyalet yapılmıştır (Peschlow-Bindokat, 2005: 24).

Page 77: karia ölü gömme teknikleri

71

Harita 3: Karia Bölgesi Kentleri

Page 78: karia ölü gömme teknikleri

72

3. BÖLÜM KONU, AMAÇ, MATERYAL METOT

3.1 KONU

Karia Bölgesinde görülen ölü gömme adetleri Geometrik, Klasik, Helenistik

ve Roma Dönemleri esas alınarak incelenecektir. Karia Bölgesi, bugün Denizli ve

Aydın İllerinin küçük bir kısmı ile Muğla İlinin büyük bir bölümünü içine alan bir

bölgedir. Bu bölgede Antik dönemde görülen ölü gömme adetleri mezar tipleri,

iskelet kalıntıları ve diğer buluntular incelenerek bir değerlendirme yapılmıştır.

3.2 AMAÇ

Bu tezin amacı Karia Bölgesi’nde görülen ölü gömme geleneklerinin ortaya

konulmasıdır. Karia Bölgesi mezar çeşitliği açısından önemli veriler sunmaktadır.

Örgü tekne sanduka mezarlar, oda mezarlar ve yerli kayaya oygu mezarların yanı sıra

tümülüs tarzında mezarlarda bölge içersinde yer almaktadır. Bölge içersinde görülen

bu çeşitlilik, aynı bölge içerisinde yer alan kentler arasındaki ölü gömme geleneğine

ilişkin farklılıklar ortaya koymaktadır. Bu farklılıklar kentlerin sosyal yapı

farklılıklarından ileri gelebileceği gibi ekonomik durum ya da coğrafi koşullar ile de

şekillenebilmektedir. Bu tezdeki amacımız bu çeşitliliğin arkelojik ve antropolojik

verilerle ortaya konulmasıdır.

Page 79: karia ölü gömme teknikleri

73

3.3 MATERYAL – METOT

Bu tezin konusunu olan “Karia Bölgesi Ölü Gömme Adetleri”ni incelerken

materyalimizi bölgede bulunan kentlerin nekropol alanlarındaki mezarlar ve bunlara

ait iskelet kalıntıları ve diğer buluntular oluşturmuştur.

Bu çalışmada metodumuz geniş bir literatür çalışması yapılarak bölge

içerisinde yer alan kenterin nekropol alanları incelenmiş, mezar tipleri ortaya

çıkarılmıştır. Mezarlar açılırken herhangi bir iskelet ya da buluntuya ait veriler

bildirilmiş ise bunlar arasında bağlantı kurulmuştur. Bu bölge içerisinde yer alan bazı

kentlere gidilerek nekropol alanlarının fotoğrafları çekilmiştir. Tezin konusuna zemin

hazırlamak ve karşılaştırma yapabilmek amacıyla antik dönem Yunan ve Roma ölü

gömme geleneklerine ilişkin temel bilgiler de literatür taraması yapılarak

incelenmiştir.

Page 80: karia ölü gömme teknikleri

74

4. BÖLÜM : KARİA BÖLGESİ KENTLERİNDE ÖLÜ GÖMME ADETLERİ

4.1 ALABANDA

Aydın İli’nin Çine İlçesi’ne yaklaşık olarak 9 km uzaklıktaki Araphisar

köyünün bulunduğu yerde kurulmuş olan bir kenttir. Strabon’un da belirttiği gibi

önemli bir iç Karia kentidir (Bean, 1987: 215). Kentin ilk kuruluş tarihi kesin

olarak bilinmiyorsa da son ek olan “nda”, kentin eski bir yerleşim yeri olduğunun

kanıtıdır (Küçükeren, 2005 : 124).

Byzantion'lu Stephanos'un bildirdiğine göre şehre bu ismi kral Kar, oğlu

Alabandros'un at yarışı kazanması üzerine vermiştir. Karia dilinde ala = at ; banda

ise zafer anlamına gelmektedir (Bayburtluoğlu,1982:124). Wilhelm Brandenstein’in

yaptığı başka bir açıklama ise Alabanda’nın kelime kökeninin “Ahırlı” anlamında

kullanıldığıdır (Umar, 1993 : 43). Alabanda kentine ait kalıntılar arasında tiyatro,

surlar, su kemerine ait bölümler, bouleterion, agora, Apollon Isotimos tapınağının

kalıntıları, dor düzeninde bir tapınağa ait kalıntılar ve surun dışında lahitler

bulunmaktadır (Küçükeren, 2005: 126).

Kentin nekropolisi surun dışında bulunmaktadır (Bayburtluoğlu, 1982 :

124). Antik kente ulaşan sokağın yanlarına sıralanmış olan bir çok lahit

görülmektedir. Genelde tek tip olan bu mezarlar, dikdörtgen biçiminde lahitler ve

onların üzerini örten granit bloklardan oluşmaktadır. Bu lahitler üzerindeki

yazıtlarda mezar sahiplerinin mesleklerine ilişkin ifadeler bulunmaktadır. Bunlar

arasında mimar, okul hocası, hekim, demirci, boyacı, bahçıvan, sülün satıcısı,

fenerci gibi meslekler yer almaktadır (Bean,1987:226),(Küçükeren, 2005: 128).

Page 81: karia ölü gömme teknikleri

75

Alabanda’da lahit şeklinde olan mezarlar dışında bir oda mezar da

bulunmuştur. Mezarın yapım malzemesi bölge dağlarından kesilmiş olan granit

malzemedir. Duvarların iç yüzeyleri yontulmuş dış yüzeyleri kaba bırakılmış, tek

sıra bloklardan örülmüştür. Küçük bir ön oda ve geniş bir arka odadan oluşan

mezarın yüzü batı yönündedir. Mezarın her iki odasında da yerden yüksekte

bulunan ölü yatakları bulunmaktadır. Büyük odanın arka duvarı boyunca uzanan,

beşinci yatağın altı ise diğerleri gibi boş değildir; kalın yekpare bir levha ile

kapatılmıştır. Bu alanın ölü yatağı olmayıp ölüler için bırakılan adaklar için ayrılmış

bir yer olduğu düşünülmüştür. Mezarı 1905’te incelemiş olan Ethem Bey bu

mezarın bir tümülüs mezarı olduğunu düşünmüştür. Ancak tümülüsü düşündürecek

bir tümseğin bulunmayışı bu görüşü zayıflatır niteliktedir. Mezar zamanla doğal

nedenlerle toprak dolmuştur. 1905’deki temizleme esnasında, içinde altından ince

bir alınlık bulunmuştur. Ethem Bey iki odayı birbirine bağlayan mermer kapının bir

kanadını köyde bir evde gördüğünü bildirmesine rağmen bugün bu kapıdan bir iz

bulunmamaktadır (Akarca, 1952: 372) .

Resim 12: Alabanda lahit biçimli mezar

Page 82: karia ölü gömme teknikleri

76

4.2 ALİNDA

İç Karia Bölgesinde bulunan Alinda kenti bugünkü Aydın İli, Karpuzlu İlçesi

sınırları içerisinde yer almaktadır. Kent hakkında ilk bilgiler Hitit İmparatoru II.

Murşili (İ.Ö. 1350 - 1320) dönemine kadar gitmektedir. Bu dönemde kent “İalanta”

olarak adlandırılmakta olduğu Hitit belgelerinden bilinmektedir. M.Ö. 5. yy’da

kentin adı Atina vergi listelerinde geçmektedir. Karia tarihi açısından önemli bir kent

konumunda olan Alinda bu önemini Karia Prensesi Ada’nın (M.Ö. IV. yy) Alinda’ya

sürgün edilişi ile taşımaktadır.

İ.Ö. 340 yıllarında Halikarnassos'ta olan Karia yönetimi, iç kargaşalar

yaşamaya başlamıştır. Bu kargaşa zaman içersinde aile içi savaşa dönüşmüştür.

Mausolos'un karısı Artemisia'nın ölümünden sonra Karia'nın başına geçen Ada'yı,

kardeşi Piksodaros devirmiş ve onu Alinda'ya sürgün göndermiştir. Daha sonraki

dönemlerde, Piksodaros ile yönetimi paylaşan Persli Satrap Orontobates de,

Piksodaros'un ölümünden sonra yönetimi Ada’yla paylaşmamıştır. Prenses Ada’nın

bu sürgün döneminde Anadolu'ya saldıran Büyük İskender, Alinda Kenti'ne saldırmış

ama kuşatmasına rağmen almamıştır. Kenti almaktan vazgeçtiği bir anda Ada,

Kentin kapılarını açmış ve İskender’i kente davet etmiştir. Aralarında bir antlaşma

yapılmış ve Karia’nın Fethi sonrasında ülkenin yönetiminin Ada’ya verilmesine

karar verilmiştir. Kente ait yapı kalıntıları arasında tiyatro, agora, stoa, kent surları,

su kemerleri, iki tapınak kalıntısı ve nekropol alanları sayılabilir (Bean, 1987 : 227) .

Page 83: karia ölü gömme teknikleri

77

Alinda nekropol alanlarını üç alanda toplayabiliriz; Kuzey nekropolü, güney

nekropolü ve kuzeydoğu nekropolü. Bu mezarların tamamının soyulmuş ve kısmen

de tahrip edilmiş olması ele geçecek olan önemli bilgilerin kaybolmasına sebep

olmuştur. Ancak yine de bu değerli mezarlar Karia Bölgesi ölü kültü açısından

önemli bilgiler sunmaktadır.

Kentin kayalık bir arazide kurulması nedeniyle Alinda akropolünün etekleri

nekropol alanları olarak kullanılmıştır. Kuzey nekropolü daha çok anıtsal nitelikli

mezarları ile önem taşımaktadır. Güney nekropolü ise tekne ve lahit mezarlardan

oluşan bir alandır. Kuzeydoğu nekropolünü ise önemli kılan olasılıkla bir heroon

olan yapıyı içermesidir (Özkaya – San, 1999: 265) .

4.2.1 Kuzey Nekropolü

Bu alanda Anıtsal nitelikli gömütlerin yanı sıra tekne gömüt ve lahit türü

gömütlere de rastlanmaktadır. Bu anıtsal nitelikli olan gömütlerden ilki yüksek bir

podyum üzerinde yer almış olup doğu batı yönlüdür. Bölge taşlarından kesilmiş üç

sıra halinde iri dikdörtgen taş bloklarla yükseltilmiş olan podyum bulunmaktadır.

Mezar lahit biçiminde yapılmış bir oda şeklindedir. Podyumun bitimi ve mezar

odasının üst yapısında benzer akroterimsi çıkıntılar görülmektedir. Mezar odası bir

sıra ince bir sıra kalın blok taşlarla örülmüştür. Yapıda görülen ince işçilikler yapıya

daha görkemli bir görünüm kazandırmıştır. Mezara güneybatı köşede yer alan

çöküntüden girilebilmektedir. İçeri girildiğinde giriş için bir alan yapılmadığı

görülmüştür. Bu da mezarın tek bir kullanım için yapıldığını düşündürmektedir.

Page 84: karia ölü gömme teknikleri

78

Mezarın dışında görülen ince işçiliğin mezarın iç kısmında görülmediği fark

edilmiştir ( Özkaya – San, 1999: 266) .

Mezar odasında ana kayaya oyulmuş üç tekne gömüt yer almaktadır. İkisi iki

sıra halinde işlenmemiş kaba taşlardan örülmüş ve diğer üçüncü gömütün önünde

sonlandırılmış bir bölme duvarıyla birbirinden ayrılmıştır. Mezarın çatısı birbirine

benzer şekilde işlenmiş taş bloklarla örüldüğü görülmektedir. Kesin olmamakla

birlikte çatının piramidal şekilde sonlandığını düşündüren ip uçları bulunmaktadır.

M.Ö. 8 yüzyılın son çeyreğinden itibaren örnekleri görülen benzer piramidal

yapılı anıt mezar örnekleri olan Halikarnassos Mousoleumu, Belevi Mezar Anıtı,

Knidos Aslanlı Mezarı örneklerinde olduğu gibi bu yapının da bir heroon olması

muhtemeldir. Yapıya ait girişin bulunmaması tek kişi için kullanıldığını

düşündürdüğünden bu kanıyı güçlendirir niteliktedir. Yapının tarihi iki dönem

içerisinde düşünülebilir; Belevi ve Halikarnassos örneklerine göre gelişkin olmayan

özellikleriyle bu tür gömüt yapılanmalarının erken bir örneğini oluşturduğu

söylenebileceği gibi, bunlardan etkilenmiş ve özünden çok şey kaybetmiş daha geç

bir yapı olabileceğini önermek de olasıdır. Mezara ilişkin diğer mimari veriler

değerlendirildiğinde Ada dönemi ve öncesi yapılanması olduğu kabul edilen diğer

bazı yapılarla benzerlik taşıması yapıyı Halikarnasoss Mausoleum’u gibi büyük

anıtsal yapılardan daha yapıldığı düşünülmektedir. Dolayısıyla Alinda gömütünün

türünün erken örneklerinden birisi olduğunu; basamaklı podyum dokusu, piramidal

çatısıyla Batı Anadolu’da Pers etkileri doğrultusunda biçimlendirilmiş mezar

Page 85: karia ölü gömme teknikleri

79

yapılarından esinlendiğini bir varsayım olarak ileri sürmek olasıdır ( Özkaya – San,

1999: 267) .

Kuzey nekropolünde yer alan diğer anıtsal mezar örneği ise ilk mezarla aynı

doğrultuda yer alan mezardır. Bu mezar iki katlı yapısı ve düz çatısıyla diğer

mezardan ayrılır. Yaklaşık kare planlı olan mezar yapısı doğu tarafı ana kayalığa

işlenmiş diğer üç yön ise iri taş bloklarla örülmüştür. Batı tarafında ana kayalıktan

kesilmiş bir kuşatma duvarıyla sınırlandırılan dromos benzeri uzun ve dar yolla

mezara ulaşılmaktadır. Anıtsal mezarın birinci ve ikinci katları yassı dikdörtgen taş

bloklarla ayrılmış, ikisi altta, ikisi üstte olmak üzere toplam dört mezar teknesi

yerleştirilmiştir. Birinci katta ana kaya derinliğine işlenmiş tekneler doğu – batı

doğrultusunda birbirlerine benzer yerleştirilmiş, dar kenarlarda birer taş blokla

sonlandırılmıştır. (Özkaya-San-Barın, 1998: 304).

İkinci katta da iki gömü teknesi yer alır; ancak bu kez kuzey - güney

doğrultusunda yerleştirilmişlerdir. Gömü tekneleri, aralarına yerleştirilen bir blokla

birbirinden ayrılmış ve dar kenarları kaba birer taşla sınırlandırılmıştır. Doğu

tarafında, ana kayalığa denk gelmesi nedeniyle, yine bir blokla şekillendirildiği

gözlenir. İkinci katta girişe bakan pencere benzeri bir açıklık dikkat çekmektedir

(Özkaya – San, 1999: 268).

Kuzey nekropolünde incelenen üçüncü anıt mezar ise nekropolünün batısında yer

alır. Mezara ana kayalığa işlenmiş dar bir dromosla ulaşılmaktadır. Mezar girişi,

üzeri dikdörtgen bir blokla kapatılmış ve iki tarafında ana kayalıkta açılmış yuvalara

Page 86: karia ölü gömme teknikleri

80

oturtulmuş bloklarla kuşatılmış bir sundurmayla vurgulanmıştır. Mezar, kuzeybatı –

güneydoğu doğrultusunda tek bir odadan oluşmaktadır. Duvarları dört bir yönde ana

kayaya işlenerek oluşturulmasına karşın, girişin sol tarafı dikdörtgen bloklarla olası

çökmelere karşı bir duvarla desteklenmiştir. Tabanda görülen izler yardımıyla

mezarın iki klineli olduğu saptanmıştır. Klinelerden biri arka duvara diğeri ise sol

yan duvara yapılmıştır (Özkaya – San, 1999: 269). Girişte görülen ince işçiliğin

mezar içerisinde görülmediği gözlemlenmiştir. Bu özelliğin üç anıtsal mezar için de

geçerli olduğu görülmüştür Tasarımları, işçilik ve ayrıntıları nedeniyle bu mezarlar

olasılıkla soylulara yönelik inşa edilmiş olmalıdır (Özkaya-San-Barın, 1998: 304).

1999 yılında yapılan yüzey araştırmaları sonucunda iki adet anıt mezar daha

bulunmuştur. Alinda-Tekeler karayolu üzerinde, su kemerinin 700 m. batısındaki

kayalık alanda, doğal koşullar nedeniyle arazi derinliği içersinde kaybolmuş anıtsal

mezara tavanından, sonradan açılan, bir oyukla girilmektedir. Mezar dromos, ön oda

ve mezar odasından oluşmaktadır. Mezar içinin toprak dolu olması ve henüz bir kazı

yapılmamış olması nedeniyle ayrıntılı bilgi almak olası değildir. Kareye yakın bir

mezar odası bulunan yapıda birisi girişin karşısındaki arka duvar, diğer ikisi ise uzun

duvarlar boyunca doğu ve batı tarafta yerleştirilmiş üç kline yer alır. Girişin

karşısındaki arka duvar kısmında bir niş bulunmaktadır. İşçiliğin daha özenli

yapılmasıyla diğer üç anıtsal mezardan ayrılır. Gömü odasının lentosu üzerinde girişi

ortalayacak şekilde iki sıra Grekçe yazıt yer alır. Bu yazıt karakteri, yapıda görülen

işçilik özellikle blokların bağlantılarında görülen özen Alinda’nın tiyatrosu ve

agorasıyla olan benzerlikler nedeniyle mezarın Hellenistik döneme tarihlenmesine

olanak sağlar (Özkaya-San, 2000: 182) .

Page 87: karia ölü gömme teknikleri

81

Plan 1:Alinda Anıtsal Nitelikli Mezar Örneği (Özkaya:2000)

Kuzey nekropolünde yer alan son anıtsal nitelikli mezar örneği ise yine doğa

koşulları nedeniyle toprak dolmuş durumdadır. Tek gömü odasından oluşan gömüt,

dışarıdan basık semerdam çatılı bir görünüme sahiptir. Kuzey ve kuzeybatı

tarafından iki basamakla ulaşılan bir platform bulunmaktadır. Kuzey-güney

doğrultusunda konumlandırılmış olan mezar girişinin karşı tarafına gelen duvarda

ana kayaya oyulmuş yarım volütlu ayaklar iki katlı bir klinenin varlığına işaret

etmektedir. Mezarın doğu duvarındaki yerin lahit şeklinde düzenlenmiş olduğu ve bu

lahdin kapaklı olduğu mezar içersindeki izlerden anlaşılmaktadır. Mezar içerisinde

kabartama şeklinde yapılmış İonik sütun bulunmaktadır. Genel anlamıyla bu mezar

yapısı nitelikli bir işçilik göstermektedir.

Page 88: karia ölü gömme teknikleri

82

Plan 2 : Alinda Anıtsal Mezar (Özkaya:2000)

Kuzey nekropol alanında dikkat çeken bir diğer mezar örneği tek örneği bulunan

oda mezardır. Akropolün kuzey eteklerinde sur duvarının altındaki bir kayalığın içine

oyulan mezar kuzeye bakar. Harçla kaynaştırılmış yerel taşlarla örülü girişe sahip

mezar diğer mezarlara göre kaba bir işçilik göstermektedir. Giriş için kayalığın doğal

hali kullanılmıştır. Taban doğal haliyle işlenmeden bırakılmış, sağ tarafı ise harçla

kaynaştırılmış moloz taşlarla örülü bir duvarla kapatılmıştır. Üst yapı kubbemsi bir

nitelik göstermektedir. İkisi yan birisi arkada olmak üzere üç klineye sahiptir.

Kuzey nekropolünü genel olarak değerlendirdiğimizde anıtsal nitelikte olan

mezarların son olarak ele aldığımız oda mezara göre daha erken tarihte yani Klasik

Dönem yapıları olan sur duvarları ve kulelerle benzerlikler taşımaları sonucunda

Klasik Dönemle ilişkilendirilmeleri olası görünmektedir. Oda mezar ise yapım tekniği

bakımından Geç Roma Dönemine tarihlendirilebilir.

Page 89: karia ölü gömme teknikleri

83

Kuzey nekropolünde anıtsal mezarların yanı sıra ana kayaya oygu tekne ve

lahit tipi diğer mezar türleri de görülür. Bu çeşitli mezar tiplerinin bir arada olması

sosyal, dinsel sınıf farklılığından ileri gelmiş olduğu düşünülmüştür. Bu mezarlar

içerisinde kendi alanlarında bütünlük oluşturanlarda genelde bir yön birliği olmakla

beraber, bütün olarak değerlendirildiklerinde, bundan söz etmek olası değildir.

Genellikle yapısal olarak birbirlerine benzeyen bu mezar örnekleri bazı küçük detaylar

ile birbirinden ayrılırlar. Semerdam şekilli kapaklarda hem taşıma hem de estetik

amaçlı bazı kabartma ayrıntılar görülür. Bunlar kare, dikdörtgen, baklava dilimi, spiral

veya yarı küresel biçimde olan şekillerdir.

Hem lahit mezarlar hem kayaya oygu tekne mezarlar çevrelerindeki kayalığın

düzleştirilmesiyle bir podyum üzerinde durur görüntüsü verilmeye çalışılmıştır. Ender

olarak bazı örneklerde görülen basamaklarla çıkışın sağlanmasına yönelik

uygulamaların anıtsal bir görünüm kazandırma amaçlı yapıldıkları söylenebilir

(Özkaya – San, 1999: 270).

Genelde tekne-gömütlerle bağlantılı olarak ortaya çıkan bazı oyukların olasılıkla

stel yuvaları oldukları düşünülmektedir. Üçüz olarak tasarlanmış bir tekne gömüt türü

bulunmaktadır. Bu mezar grubuna basamaklarla ulaşılmaktadır. Bu üçlü gruptan bir

tanesinin daha küçük olması bir aile mezarı olduğunu, küçük olanın da bir çocuğa ait

olduğunu düşündürmektedir. Karia tipi olarak da adlandırılan bu tip tekne mezarları iç

Karia bölgesinde görmemiz mümkündür (Özkaya-San-Barın, 1998: 307).

Page 90: karia ölü gömme teknikleri

84

Kuzey nekropolünün batısında anıtsal mezar ve lahitlerden farklı olarak bir diğer

tür ise basit bir girişe sahip iki yanı yarı işlenmiş bloklarla çevrili ve üstleri uzun taş

bloklarla kaplı halk tipi olarak nitelendirilen mezarlardır. Bunların boyutları birden

fazla gömü için yapıldığını düşündürmektedir. Bu mezarlarda herhangi bir yön birliği

bulunmamaktadır (Özkaya-San-Barın, 1998: 307).

Plan 3 :Alinda Lahit Mezar Örneği (Özkaya:2000)

Plan 4 :Alinda Yerli Kayaya Oygu Mezar (Özkaya:2000)

Page 91: karia ölü gömme teknikleri

85

Resim 13:Alinda lahit mezar (Küçükeren :2005)

4.2.2 Kuzeydoğu Nekropolü

Akropolün kuzeydoğu eteklerinde yer alan anıtsal nitelikteki heroonu ve

çevresindeki lahit örnekleriyle bir bütünlük oluşturan alan kuzeydoğu nekropolü olarak

adlandırılmıştır. Üst yapısı tamamen yıkılmış olmakla birlikte kalıntılarının büyük

çoğunluğu korunmuş olan heroona, üzerinde yer aldığı platformun alt kesiminden

itibaren ana kayaya işlenmiş basamaklar ve düzeltilmiş tabanlar aracılığıyla

ulaşılmaktadır. Mezar odası yaklaşık olarak 7.00 x 6.60 m boyutlarında olup dört

basamaklı bir podyum üzerine oturtulmuş, köşelerde profilli bir altlık üzerinde

yükselen dikdörtgen plasterlerle desteklenmiştir.

Page 92: karia ölü gömme teknikleri

86

Kuzeydoğu nekropolünde de tekne mezarlar görülmektedir. Bunlar arasında

kesin bir yön birliği bulunmasa da genellikle doğu-batı doğrultusunda oldukları

görülmektedir. Mezar tekneleri kuzey nekropolündekilerle benzerlikler göstermesine

rağmen mezar kapakları bu alanda daha büyük boyutlu yapılmışlardır. Bu da

mezarları daha dikkat çekici kılmaktadır. Boyutlarının küçük olması ile çocuk mezarı

olduğu düşünülen birkaç kayaya oygu mezarda, oranların küçük olması dışında

diğerleriyle bir farklılık oluşturmazlar (Özkaya – San, 1999: 270), (Özkaya-San,

2000 :184).

Resim 14: Alinda lahit örnekleri (Küçükeren :2005)

4.2.3 Güney Nekropolü

Alinda akropolünün güney eteklerinde yer alan bu alanda arazinin kayalık olması

yerleşime olanak kılmazken mezar yapımı için uygun bir konumdadır. Tekne mezar ve

lahit mezar örnekleri bulunan güney nekropolündeki bu mezarlarda bazı farklılıklar

dikkat çekmektedir. Aynı kaya üzerine işlenmiş bazı gömütlerin lahit kapakları yalın

ve düz, diğerlerinin ise semerdam bir kapakla kapatılması aynı zaman içerisinde farklı

uygulamalara gidildiğinin göstergesidir (Özkaya – San, 1999: 270).

Page 93: karia ölü gömme teknikleri

87

4.3 APHRODİSİAS

Aphrodisias kenti, Aydın ilinin Karacasu ilçesine bağlı Geyre köyü

yakınındadır. M.Ö. V. yy'da kurulan kent, Roma İmparatorluğu döneminde gelişmiş,

M.Ö. I. yy. ile M.S. V. yy. arasında, önemli bir sanat, öncelikle de heykelcilik

merkezi haline gelmiş, Afrodit tapınağıyla ve Afrodit adına yapılan törenlerle ün

salmıştır. Kente ilişkin kalıntılar arasında hamam ve agora, tapınak, stadyum, tiyatro,

Roma- Bizans dönemleri arasında yapılmış surlar, akropol ve odeon bugün de ayakta

durmaya devam etmektedirler.

Aphrodisias’ın nekropol alanı diğer bir çok antik kentte olduğu gibi surların

dışındaki alanda yer almaktadır. Ancak bugün Aphrodisias müzesinin bahçesinde

görülen bir çok lahit kentin dışındaki çeşitli bölgelerden getirtilmiştir. Kente ait çok

az sayıda lahit bulunmuştur (Erim, 2002: 68). Müze bahçesinde görülen lahitlerin

yazıtları incelendiğinde içeride yatanın kimliği ve gömüt yağmasına kalkışanlara

verilebilecek cezaların açıklandığı görülür. Verilen para cezalarının 50.000 dinara

kadar çıktığı olurmuş. Öte yandan, aile yaşamı ve sosyal gelenekler konusunda ilginç

ipuçları veren yazıtlarla da karşılaşılıyor; bunlardan birinde, gömüt sahibinin eşinin,

kocasına bağlı kalıp, bir de erkek çocuk doğurmakla yükümlü olduğunu, yoksa

gömülmeye hak kazanamayacağı belirtilmiş (Bean, 1987 : 275). Lahitler içerisinde

en çok rastlanılanlar çelenkli ve sütunlu lahitlerdir. Çelenkli lahitler bazen kabaca

işlenip bitirilmeden kullanılmıştır (Erim, 2002: 68). Doğu nekropolisinde yapılan

çalışmalar sonucunda birçok lahit tespit edilmiştir. Ancak bu lahitlerin mezar

soyguncuları tarafından tahrip edildiği gözlenmiştir. Ele geçen ve M.S. 3yy’a

tarihlendirilen lahitlerin birinin üzerinde kartal tarafından kaçırılan Ganymedes tasvir

Page 94: karia ölü gömme teknikleri

88

edilmiştir (Atıcı 1994 : 102 -104). Kentin taş ocaklarının üretilen lahitlerin bir çoğu

yarı mamul girlandlı lahitlerdir. Bu lahitlerin alt kısımları dışa çıkıntılı bir kaideye

sahiptir. Lahit üzerinde motif girland kullanılmıştır. Aphrodisias lahitlerine özgü bir

durumda orta girland yerine bir levha bulunmasıdır. Girland taşıyıcı olarak Nikeler,

Eroslar ya da başka figürler yontulmuştur (Koch, 2001: 235).

Resim 15 : Aphrodisias çevresinden gelen yarı mamul girlandlı lahit örneği Aphrodisias Müzesi

Resim 16: Aphrodisias çevresinden gelen lahit örneği Aphrodisias Müzesi

Page 95: karia ölü gömme teknikleri

89

Sütunlu Lahitler içinde yarı mamul üretimin yapıldığı bilinmektedir. Genel

olarak Aphrodisias’da bulunan sütunlu lahitler ise çeşitlilik göstermektedir.

Bunlardan bir çoğu Aphrodisias dışında görülmeyen özellikler taşımaktadır. Bu

lahitler beş bölüme ayrılmış figürler içermektedir. Aphrodisias lahitleri 1- 3

yüzyıllar arasına tarihlendirilmiştir (Koch, 2001: 250).

Resim 17 : Aphrodisias çevresinden gelen sütunlu lahit örneği Aphrodisias Müzesi

Resim 18 : Aphrodisias çevresinden gelen sütunlu lahit örneği Aphrodisias Müzesi

Üzerinde iki madalyon ile bir insan resmi kazınmış bir lahdin kitabesinden,

bu mezarın, Glycon’un oğlu Adraste Polychronius’a ait olduğu anlaşılmıştır.

Kitabede, Adraste ailesinden olmayanların buraya ölü gömmesinin yasaklayan bir

Page 96: karia ölü gömme teknikleri

90

açıklama bulunmaktadır. Açıklamanın devamında yasak olmasına rağmen gömü

yapanların para cezasına çarptırılacağı belirtilmiştir. Bu aşağıdaki kitabede şu

şekilde açıklanmıştır. (Texier, 2002: 277)

“Lahit, cenaze sunağı, mezarlar ve bütün çevre chreophylax kararı ile

doğrulandığı gibi Ermerotus'un malıdır. Lahitte yukarıda adını andığım ve Taüs

diye de adlandırılan Elia Antonia Nice gömülüdür. Hiç kimsenin oraya yukarıda

adları mezardan çıkarmaya hakkı yoktur. Yoksa ne karla dinsiz, cenaze hırsızı, kutsal

varlıklara saldıran gibi huylarla anılırsa anılsın, çok saygı gören vergi dairesine iki

bin beş yüz gümüş para cezası ödeyecektir. Bunun üçte biri ihbar eden kişiye

verilecektir.”

“Tapınağın altındaki yeraltı mezarına hakkı olanlar: Ermerolus 'un oğlu

Aurelius Thesee, Thesee'nin annesi Aureliana Hedenis'tir. Menandre'ın oğlu

Stephanophore Hypsicles döneminde bu anlaşmanın kopyası chreopylax arşivlerine

teslim edildi”

Aphrodisias’ta Bean’in anlatımına göre odeonun dışı duvarının batısında

önemli bir kişiye ait olabilecek bir mezar bulunmaktadır. Kent içine gömülme

ayrıcalığını elde etmiş olan bu kişinin mezarı daire biçimde üç basamaklı bir

platform ve onun üzerinde sekizgen oturma sırasında yer alan, meyve ve çiçek

taşıyan Küpit’lerle süslü bir sunak ve bir lahitten oluşmaktadır ( Bean, 1987 : 270 ) .

Page 97: karia ölü gömme teknikleri

91

4.4 BARGYLİA

Bargylia, Bodrum Yarımadasının kuzeyinde, Güllük Körfezi’nin güneyinde

eskiden Iasos körfezine açılan fakat bugün dolmuş olan dar ve derin bir koy’un

(Varvil) oluşturduğu küçük bir yarımadadaki tepecik üzerindedir.

Stephanus Byzantinus'un bildirdiği efsaneye göre Bargylia'yi Yunan

mitolojisindeki kahramanlardan Bellerophon kurmuştur. Pegasos adındaki meşhur

kanatlı atının arkadaşı Bargylos'u çifte ile öldürmesi üzerine onun hatırası için şehre

Bargylia ismini vermiştir.

Bargylia sözcüğü, Prof. Bilge Umar’a göre M.Ö. 2000 de Luwi veya M.Ö.

1000’de Karia dilinden gelmiş “yüksekteki yer” anlamındadır. Byzantion’lu

Stephanos, Bargylia’nın eski isminin “Andanos” olduğunu yazmaktadır. Ancak bu

ismin Hellen dilinde bir anlamı bulunmamaktadır (Umar, 1993 :155).

Kentin adına ilk kez M.Ö. 5. yy’da Attika-Delos Deniz Birliğine ödenen vergi

listelerinde rastlanmıştır. Klasik, Helenistik ve Roma Dönemleri’nde yerleşim

görmüş olan kent Hıristiyanlık devrinde ise piskoposluk merkezi konumdadır.

Bargylia’da bilimsel bir kazı yapılmamıştır. Bu nedenle de kentle ilgili

bilgilerimiz oldukça kısıtlıdır. Günümüze İlk Çağ surlarından bazı parçalar, tapınak

temelleri, kabartmalı bir sunak, tiyatro kalıntıları, küçük bir odeon, stoa kalıntısı,

Roma çağı su kemerleri, Bizans dönemi suru ve nekropole ait bazı parçalar

Page 98: karia ölü gömme teknikleri

92

gelebilmiştir. Kentin Artemis Kindyas tapınağına sahip olduğunu ise Strabon’dan

öğreniyoruz.

Bargylia nekropol alanı Roma İmparatorluk Dönemi’nin ortalarına

tarihlenmiştir. Nekropolis doğu yarımadada, kente giden yol boyunca uzanır

(Rocca,1992: 62). Mezarlar genelde, hafifçe kemerlendirilmiş kapak taşlarıyla örtülü

lahitlerden oluşurlar. Mezar odalarına ise seyrek rastlanır (Bean, 1987:98) .

Bargylia’ya ait anıtsal nitelikteki tek mezar bugün odunluk olarak kullanılan

beşik tonozlu bir mezardır. Mezarın yapım malzemesi düzensiz şist bloklar ve

bunların birbirine bağlanmasında kullanılan ince çakıl, kiremit kırığı ve kireçten

oluşan harçtır. Dörtgen bir oda şeklindeki mezarın giriş kapısı güney–doğu

cephelidir. İç kısmının tamamen pembemsi bir sıva ile kaplı olduğu anlaşılan

mezarın yan duvarlarına kemerli küçük nişler yapılmıştır. Zeminden itibaren yaklaşık

1.50 m yükseklikte duvarları çevreleyen 0.10-0.15 lik çıkıntı gömü düzeni hakkında

bilgi veren tek ip ucudur. Gömü için, odanın zeminindeki küçük duvarlarla ayrılan

bölmelerin kullanıldığı düşünülmektedir (Kızıl,1999: 98).

Bargylia mezarını, bu tipteki Karia mezarlarından ayıran en büyük özellik yan

ve karşı duvarların içine oyulmuş apsis şeklindeki küçük kemerli nişlerdir. Bunların

adak nişleri olduğu düşünülmektedir.

Bu nişler İtalya’daki Roma columbariumlarında görülen ve içine kül

kavanozları konulan nişlerle de karşılaştırmak mümkündür. Karia Bölgesinde ise

Page 99: karia ölü gömme teknikleri

93

Hydisios’taki tonozlu mezarda ön girişten büyük odaya geçişi sağlayan girişin üst

tarafında ve büyük odanın arka cephesinde bu şekilde apsisli kemerli nişler

bulunmaktadır (Kızıl,1999: 99) .

Plan 5: Bargylia Tonozlu Mezar (Kızıl :1999 )

Plan 6: Bargylia Tonozlu mezar (Kızıl :1999)

Page 100: karia ölü gömme teknikleri

94

4.5 BÖRÜKÇÜ MEVKİ

Muğla İli Yatağan İlçesi’ne bağlı Yeşilbağcılar Kasabası’nda bulunan ve

kömür havzası içerisinde yer alan alanda, 2002 yılında yapılan çalışmalarda

Stratonikeia ve Lagina arasında kalan mevkiide, kutsal yol ile birleşen antik yollar

su kuyuları, zeytin yağı işlikleri ve önemli bir mezarlık alanı bulunmuştur. Lagina’da

çalışan kazı ekibi Güney Ege Linyit İşletmeleri (GELİ) havzasında olan alanda, bu

işletmenin de desteğiyle kurtarma kazılarına başlamıştır (Tırpan- Söğüt, 2004: 372).

Bölgede yapılan çalışmalar, 365 gün çalışılan tek arkeolojik alan olması

açısından da önemlidir. Zamana karşı yapılan bu titiz çalışmada bir çok disiplinin bir

arada çalışması yapılan araştırmayı daha değerli kılmaktadır. Arkeolog, antropolog,

restoratör, mimar, sanat tarihçi, epigraf, gibi farklı bir çok bilim dalından

katılımcının olduğu bu çalışmalar 2003 yılında Zeytin yağı işlikleri ve dokuma

atölyeleri gibi alanların yanı sıra nekropol alanında da yoğun bir şekilde

sürdürülmüştür. Börükçü Mevkii kazılarına ekip üyesi olarak 2005 yılında katılmış

olmak alan hakkında daha verimli bilgi edinmemi de sağlamıştır.

2003 Nekropol alanı ile ilgili iki ayrı çalışma yapılmıştır. Öncelikle 2002

yılında bulunan 7 mezarın temizlik çalışmaları yapılmış ve çevrelerinde herhangi

başka bir mezar bulunup bulunmadığı araştırılmıştır. Bu çalışmalar sırasında 1 anıt

(02BM01), 5 örgü tekne (02BM02, 02BM03, 02BM04, 02BM05, 02BM07) ve 1

hipoje (02BM06) olmak üzere toplam 7 mezarın içi ve çevresinin temizlikleri

yapılarak detaylı bir şekilde, çizim ve fotoğraflarla belgelenmesi yapılmıştır. Ele

Page 101: karia ölü gömme teknikleri

95

geçen buluntular ışığında mezarların Geç Geometrik, Klasik ve Hellenistik dönemde

kullanım gördüğü anlaşılmıştır.

Resim 19 : 2002 yılında açılan Anıt Mezar

İkinci çalışma alanı ise dekupaj sahası ağzındaki alanda var olan mezarlar

araştırılmış ve bunlar üzerinde çalışılmıştır. İkinci alanda toplam 21 adet mezar

incelenmiştir. Bu mezarları dört faklı gruba ayırmak doğru olacaktır. Birinci grupta

büyük mermer blokların dik yerleştirilmesi ile oluşturulan tekne tipi mezarlar

bulunmaktadır. Bu mezar tipinden iki adet mezar bulunmuştur. Her iki mezarda da

tek gömü yapıldığı belirlenmiştir (Tırpan – Söğüt, 2004 : 377).

Page 102: karia ölü gömme teknikleri

96

Resim 20 : 03 BM 01 Numaralı Mezar Resim 21: 03 BM 02 numaralı Mezar

03BM02 numaralı mezar içindeki bulunmuş olan Stratonikeia sikkesi ve

seramiklere göre bu mezar M.Ö. 2. yüzyılın 2. yarısına ait olduğu tespit edilmiştir.

Diğer mezarında 02 nolu mezarla benzerliğinden dolayı her ikisinin de aynı

dönemden olduğu düşünülmektedir.

İkinci grupta küçük ve orta büyüklükte plaka şeklindeki kireçtaşından

yapılmış olan örgü tekne biçimindeki mezarlar yer almaktadır. Bu örgü tekne

mezarlar arasında da farklılıklar bulunmaktadır. Bu tip örgü tekne mezarların M.Ö. 7.

yy’dan M.Ö. 3. yy’a kadar kullanım gördüğü ele geçen arkeolojik malzemeler

sayesinde bilinmektedir. Ancak bazı mezarlar daha sonraki dönemlerde de kullanım

gördüğü anlaşılmıştır. 2002 yılında bulunan mezarlar içinde en eski tarihi veren M.Ö.

7. yy’a ait bir mezardır. Bu mezarda tek gömü yapılmıştır( Tırpan – Söğüt, 2004 :

377 ).

Page 103: karia ölü gömme teknikleri

97

Resim 22: 03 BM 09 Numaralı Mezar Resim 23 03 BM 04 Numaralı Mezar

03 BM 04 nolu mezarda erken örneklerden biridir. Örgü tekne biçiminde olan

bu mezarda buluntularına göre M.Ö. 6 yy’a tarihlendirilmektedir. Tek kullanım

görmüş olan mezarların dışında farklı zamanlarda kullanım görmüş olan mezarlarda

bulunmuştur. Bu örneklerden biri 03 BM 05 numaralı mezardır. Mezar içersinde ele

geçen kafatası sayısında göre en az gömünün yapıldığı görülmüştür. Mezarın

mimarisi Geometrik Dönem mezarlarına benzemesine karşın ele geçen buluntular

Klasik, Hellenistik ve Roma Dönemine aittir. Bu mezarın diğer mezarlardan ayrılan

özelliği mezar içerisinde etrafı taşlarla desteklenerek yapılmış bir libasyon yeri

olmasıdır (Tırpan – Söğüt, 2004: 378).

Page 104: karia ölü gömme teknikleri

98

Resim 24 : 03 BM 05 Numaralı Mezar

Uzun süre kullanım görmüş olan bir diğer mezar ise 03 BM 08 olarak

adlandırılan mezardır. Mezarında tabanında bulunan buluntu, mezar için en eski

tarihi vermektedir. Bu buluntu M.Ö. 392 – 377 yıllarına tarihlenen bir sikkedir.

Diğer buluntular ise Hellenistik Döneme aittir.

Page 105: karia ölü gömme teknikleri

99

Resim 25: 03 BM 08 Numaralı Mezar

Bazı mezarlarda iskelet bulunmasına rağmen her hangi bir buluntunun ele

geçmemiş olması M.Ö. 7-6 yy’larda bazı mezarlara ya mezar hediyesi olmadan

gömü yapıldığını ya da daha sonraki gömüler sırasında hediyelerin alındığını

düşündürmüştür.03 BM 10 Numaralı mezarda bir tabak içerisinde çok sayıda aşık

kemiği bulunması dikkat çekmektedir. Bu tip örgü tekne mezarlarda mezar hediyesi

olarak pişmiş toprak kaplar, bronz ya da cam gibi farklı malzemelerden yapılmış

olan süs eşyaları yer almaktadır.

Page 106: karia ölü gömme teknikleri

100

Resim 26: 03 BM 10 Numaralı Mezar

Diğer bir mezar grubunu da urne mezarlar oluşturmaktadır. Pişmiş topraktan

oluşan bu mezarların 03 BM 06 ve 03 BM 07 numaralı mezarlarında herhangi bir

buluntuya rastlanmazken 03 BM 12 numaralı mezar da M.Ö 5.yy’ın 2. yarısına ait

olduğu tespit edilen Attika yapımı iki lekythos ve bir askos bulunmuştur. Bu mezar

örneği ile Attika atölyelerinde üretilmiş olan mezar hediyelerinin bu tip mezar

tiplerine de konulduğu anlaşılmıştır.

Son grupta çocuk mezarları yer almaktadır. Biri farklı bir alanda diğer yedisi

aynı alanda olmak üzere toplam sekiz adet çocuk mezarı açılmıştır. Bu tip mezarlar

toprak zemin üzerine ince plaka taşların dikine yerleştirilmesi ile yapılmıştır.

Mezarın üstünü kapatan da yine ince bir plaka şekilli taştır. Genellikle kuzey güney

yönünde yapılmış olan mezarlarda tek gömüye rastlanılmıştır. Bir mezarda gömünün

ayak ucuna pişmiş toprak bir kap konduğu, sağ kolunda bronz bir bileziğin olduğu ve

Page 107: karia ölü gömme teknikleri

101

kafatasının yer iki yanında gümüş iki küpenin yer alması nedeniyle bir kız çocuğuna

ait olduğu düşünülmüştür. Bu mezarların çocuklara ait olduğunu belirleyen temel

etmenler mezarların küçük boyutları ve ele geçen iskelet buluntularıdır. 03 BM 14

numaralı mezarda bir tabak içerisinde 29 adet aşık kemiği bulunmuştur (Tırpan –

Söğüt, 2004: 379 ) .

Antik dönemde bir oyun aracı olan aşık kemikleri, olasılıkla ölümden sonraki

yaşama inanan ve bu amaçla mezarlarına hediye bırakılan çocukların bu kemiklerle

oynayacağı düşüncesidir. Böyle bir oyunun antik dönemde sevildiğini ele geçen

mermer veya pişmiş topraktan yapılmış heykellerde ya da fresklerde anlayabiliyoruz

Resim 27: Aşık oynayan mermer kız heykeli Hellenistik orijinli Roma Dönemi kopyası (Pergamon Museum) M S. 2. yy

Resim 28 : Aşık kemiği oynayan iki genç kız M.Ö 340-330 British Museum

Page 108: karia ölü gömme teknikleri

102

2003 yılında incelenen bu çocuk mezarları ele geçen buluntulara göre M.Ö. 5-

4 yy’lara tarihlenmektedir. Mezar buluntusu olmayan bazı çocuk mezarları aynı alan,

aynı mezar tipi ve aynı seviyede olmalarından ötürü yine M.Ö . 5-4.yy’lar arasına

tarihlendirilmiştir (Tırpan-Söğüt, 2004 : 379) .

Resim 29: 03 BM 20 Numaralı Mezar

Resim 30: 03BM 17 Numaralı Mezar

Page 109: karia ölü gömme teknikleri

103

Bu alanda çocuk mezarlarının toplu halde bulunması ve çocuk mezarı

yapımında kullanılan benzer plaka taşların bir arada bir grup halinde olması salgın

olabileceği düşüncesini akla getirmektedir.

2002 - 2003 Yıllarında Çıkarılan İskeletlerin Paleoantropolojik Analizi

2002 ve 2003 yıllarında yapılan kurtarma kazılarından çıkarılan iskeletler

Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Antropoloji Bölümü, Enver

Bostancı ve Refakat Çiner Laboratuarı’nda gerçekleştirilen çalışmalar sonucunda

incelenmiştir.

2002 yılına ait laboratuara getirilen örnekler öncelikle bebek, çocuk, ve

erişkin bireyler olarak ayrılmıştır. Daha sonra erişkin bireylerin cinsiyet tayini

yapılmıştır. Yapılan incelemeye göre Börükçü popülasyonunun demorafik dağılımı

2002 yılında ele geçen iskeletler için aşağıdaki gibidir (Sağır vd, 2003: 28) .

Tablo 1 Börükçü İskeletlerinin 2002 Yılına Ait Dağılımı

İskeletlerin Dağılımı N %

Bebek 6 11.11

Çocuk 3 5.56

Kadın 11 20.37

Erkek 31 57.40

Bilinmeyen 3 5.56

Toplam 54 100

Page 110: karia ölü gömme teknikleri

104

Bu tabloda da görüldüğü gibi toplam birey sayısı göz önüne alındığında en

yüksek birey sayısı erkeklerde görülmektedir. Ele geçen iskeletler ışında yapılan

çalışmada Börükçü iskeletlerinin genel yaş ortalaması 30.33 yıl olduğu anlaşılmıştır.

Kadınların 46.8, erkeklerin ise 37.43 yıl, erişkin bireylerin genel yaş ortalaması ise

39.17 yıl olarak hesaplanmıştır (Sağır vd, 2003: 29).

Bireylerin boy uzunluklarının hesaplanmasında kullanılan (Pearson, Trotter-

Greser, Sağır) formüller yardımıyla ortalama boy uzunlukları ortaya çıkarılmıştır.

Tablo 2: Börükçü Bireylerinin Boy Uzunlukları

Pearson Trotter- Gleser Sağır Jit-Singh

KADIN 154.05 157.69 158.85 -

ERKEK 165.66 170.01 169.63 170.09

Visser’in bebek ve çocuklar için uyguladığı uzun kemiklerden boy ölçüm

formülüne göre de aşağıdaki sonuçlar çıkmıştır.

Tablo 3: Börükçü Bebek ve Çocuklarının Boy Uzunlukları

YAŞ Boy (cm)

Fetus (8.5 ay) 55.34

0-6 Ay 66.44

1 Yaş 71.85

Patolojik olarak bireyler incelendiğinde 5 numaralı mezardan çıkan 30-35

yaşlarındaki erkek iskeletinde sol coxada darbe sonucu iltihaplanmayla oluştuğu

düşünülen bir oluşum tespit edilmiştir. Aynı mezardan çıkan bir başka erkek bireye

Page 111: karia ölü gömme teknikleri

105

ait iskelette iyileşmiş bir kırık tespit edilmiştir. 40-50 yaşları asında olan diğer bir

erkek bireyin el parmak kemiklerinde osteoartiritizden kaynaklandığı düşünülen

kaynaşma tespit edilmiştir. 2 numaralı mezardan çıkan 20-35 yaşları arasındaki bir

erkek bireyin femurlarının alt epifizlerinde ise osteofitlere rastlanmıştır. 2 numaralı

mezardan 40-45 yaşlarındaki bir kadın iskeletinde ise parietallerinde osteoporozdan

kaynaklanan çöküntülerin varlığı görülürken sol parietalinde ise bir travmadan

kaynaklanan 1 cm. çapında çöküntü tespit edilmiştir. Bireyin suturlarının açık

olmasının nedeni olarak bu travmanın olabileceği göz önünde bulundurulmaktadır. 2

numaralı mezardan çıkan 12 yaşındaki bir bireyde ise kansızlıktan kaynaklandığı

düşünülen cribra orbitaliaya rastlanılmıştır. Dişler üzerinde yapılan patolojik

çalışmalarda ise diş çürüğü, abse, premortem diş kaybı, alveol kaybı ve diş taşı gibi

sorunların olduğu ortaya çıkarılmıştır (Sağır vd, 2003: 36).

2003 yılı Börükçü iskeletlerinin Paleoantropolojik incelenmesi sonucunda

2002 yılı iskeletlerinde olduğu gibi öncelikle bebek, çocuk, erişkin olarak

sınıflandırıldıktan sonra cinsiyet ayrımı yapılmıştır. Bu çalışmada toplam 21

mezardan çıkan iskeletler incelenmiş ve mezarlara göre cinsiyet ayrımı yapılmıştır.

Börükçü bireylerinin genel yaş ortalamaları değerlendirildiğinde 26.50 yıl

olduğu, kadınların yaş ortalaması 35.9 yıl olduğu, erkeklerin yaş ortalamasının 34.2

yıl olduğu ve erişkin bireylerin ortalaması ise 35.1 yıl olduğu ortaya çıkmıştır (Güleç

vd., 2004: 168- 169) .

Page 112: karia ölü gömme teknikleri

106

Börükçü iskeletlerine ilişkin paleopatolojik araştırmaya göre de 1 numaralı

mezarda bulunan bir kadın iskeletinde sağ ve sol humerusların gövdesinde olasılıkla

raşitizme bağlı olarak eğriliklerin geliştiği düşünülmüştür. Yine aynı bireyde sol

coxa’da aşırı stresten kaynaklanan düzgün bir destek kemik çıkıntısının varlığı tespit

edilmiştir. 4 numaralı mezardan çıkan erişkin erkek bir bireyin sırt omurlarında

ostefit oluşumu gözlenmiştir. Dişlerde yapılan çalışmalarda ise diş çürüğü,

premortem diş kaybı, alveol kaybı ve diş taşı gibi sorunların olduğu ortaya

çıkarılmıştır (Güleç vd., 2004: 171) .

Page 113: karia ölü gömme teknikleri

107

Tablo 4 Börükçü İskeletlerinin Mezarlara Göre Dağılımı

Börükçü kazılarının ileriki sezonlarında çıkarılacak olan iskeletlerinde

incelenmesi sonucu Börükçü toplumu hakkında daha geniş bilgilere ulaşılacaktır.

Börükçü Mevkii’nde 2004 yılında yapılan çalışmalarda ise toplam 30 mezar

açılmıştır. Bu mezarlar içerisinde önceki yıllarda açılmış olan mezarlardan farklı

tipte yeni mezarlar tipleri ortaya çıkarılmıştır. Börükçü de mezarlar yapılırken

arazinin eğiminden dolayı teras duvarları oluşturulmuştur. Bu mezarla her zaman

Mezar Numaraları İskeletlerin

Dağılımı 1 3 4 5 6 7 8 9 1

0

1

1

13 14 1

5

17 18 19 20 21 Toplam

Bebek 1 1 1 1 4 (%9.5)

Çocuk 1 2 1 2 1 1 1 10

(%23.8)

Kadın 2 1 4 1 1 1 1 1 2 14

(%33.3)

Erkek 1 4 1 1 2 3 12

%(28.5)

Bilinmeyen 1 1

2

(% 4.76)

Toplam 2 1 2 1

1

2 2 3 2 4 1 1 1 1 1 1 5 1 1 42

Page 114: karia ölü gömme teknikleri

108

teras duvarlarının arkasında yer almamaktadır. Bazen yer seviyesinin altında yapılan

mezarların üzerinden de geçebilmektedir. Bunların çoğu toplu mezarlar için

oluşturulmuş teraslardır. Toplu mezarların dışında ikili üçlü gruplar oluşturan küçük

mezar terasları da bulunmaktadır. Birbirine yakın olan mezarlar arasında ortak bir

tören alanı olduğu düşünülmektedir. Bu mezarlar farklı tiplerde olabilmektedir örgü

tekne mezarların yanında pithos mezarlar bulunabilmektedir.

Örneğin 04 BM 19, 04 BM 20 ve 04 BM 21 numaralı mezarlar iki farklı tipte

olmasına rağmen, bir grup oluşturmaktadırlar. Pithos mezarlar burada ağızları kuzeye

gelecek şekilde yerleştirilmişlerdir. Yan yatırılmış ağız ve dip kısımları taşlarla

desteklenmiştir. Diğer mezar ise örgü tekne biçimde yapılmıştır (Tırpan-Söğüt, 2005:

258).

Resim 31: 04 BM 19, 04 BM 20 ve 04 BM 21 numaralı mezarlar

Page 115: karia ölü gömme teknikleri

109

Resim 32: 04 BM 19 Numaralı Mezar

Resim 33: 04 BM 19 Numaralı Çocuk Mezarı

Resim 34: 04 BM 20 Numaralı mezar

Page 116: karia ölü gömme teknikleri

110

2004 yılında yapılan çalışmalarda ele geçen farklı örneklerden biri de 04 BM

03 numaralı mezardır. Toprak içine oyulmuş yuvarlak bir çukura doldurulmuş kül

birikintisi şeklinde bulunmuştur. Kalıntıların olasılıkla bir torba içerisine konmuş

olduğu düşünülmektedir.

Diğer yeni bir tip mezar ise oygu tekne mezardır. 04 BM 12 numaralı olarak

adlandırılan bu mezar olasılıkla bir çocuk için yapılmıştır. Mezar şişt içine oyularak

şekil verilmiştir. Plaka şeklinde kapak taşlarıyla kapatılmış ola mezarda bir kotyle ve

bunun içinde bir lydion ele geçirilmiştir. Mezar buluntulara göre M.Ö. 6 yüzyıla

tarihlendirilmiştir. Bu tip mezarlar çocuklarda kullanıldığı gibi yetişkinler için de

kullanıldığı bilinmektedir (Tırpan-Söğüt, 2005: 259) .

Resim 35: 04 BM 12 Numaralı Çocuk Mezarı

Page 117: karia ölü gömme teknikleri

111

Toprak içerisine bir çukur açılarak gömünün düz ve sırt üstü yatırıldığı mezar

tipi de yaygın olan mezar tiplerinden farklılık göstermektedir. Bu mezarın üstü plaka

taşlardan oluşmaktadır. Bu mezarı uygu tekne mezardan ayıran özellik ise oygu

teknelerin sert bir şişt içerisine yapıldıkları ve bu konumunu korudukları ancak bu

mezar tipi doğrudan toprak zemine yapılmıştır. Derinliği örgü tekne mezarlara göre

daha sığ yapılmıştır. Mezar da ayak hizasında bulunan iki pişmiş toprak kap ve 5

adet gümüş sikke mezar sahibinin pek de fakir olmadığını düşündürmüştür.

Börükçü’de yapılan çalışmalarda bazı mezarlarda ne bir ölü hediyesi ne de bir

iskelet kalıntısı olmayan mezarlara rastlanmıştır. Bu tip mezarların uzaklarda ölen

kişilerin anısına yapılmış olan mezarlar olduğu düşünülmektedir. Ancak bu savı

doğrulayacak bir kanıtımız henüz yoktur (Tırpan –Söğüt 2005: 259).

Bazı mezarlar çoklu kullanım görmüş mezarlardır. Örneğin 04 BM 14

numaralı mezar çoklu kullanım görmüş örgü tekne biçimli bir mezardır. Mezarda

yeni gömü yapılırken diğerleri kenara kaydırılmıştır.

Resim 36 : 04 BM 14 Numaralı Mezar

Page 118: karia ölü gömme teknikleri

112

Börükçü’de 2005 yılında yapılan çalışmada toplam 127 mezar açılmıştır. I.

Teras olarak adlandırılan bölge Klasik döneme tarihlenen bir mezar bulunmuştur.

Mezarın kapağını yörede bulunan zeytin yağı işliklerinden alınmış olan pres altlığı

oluşturmaktadır. İçindeki buluntulara göre M.Ö. 500 yıllarına ait olduğu anlaşılmıştır

içerisinde bir iskelet bulunmuştur (Tırpan – Söğüt 2006: 598).

Resim 37: 05 BM 03 Numaralı Mezar

II. teras da ise içerisinde bulunan sikke ve diğer buluntulara göre bölgede

sayıca daha az olan Roma Dönemine tarihlen bir mezar bulunmuştur. Mezar

buluntularına göre değerlendirildiğinde mezar sahibinin belli bir gelir düzeyinin

üstünde olduğu düşünülebilir

III. teras da mezarların bazıları yol kenarında etrafı duvarlarla sınırlandırılmış

alan içerisinde bulunmaktadır. Bu alandaki bazı mezarların yapımında ise doğal kaya

Page 119: karia ölü gömme teknikleri

113

oyuklarının kullanıldığı görülmüştür. (Tırpan – Söğüt, 2006: 599-601). 05 BM 29

nolu mezar bu nitelikleri taşımaktadır .

Kuzey - güney yönlü olan mezar yerli kayaya oygu mezar şeklinde

yapılmıştır. İskeletin kafatası kuzeye bakar şekilde yatırılmıştır , eller kalça altında,

sağ ayak sol ayağın üstüne atılmış şekildedir. İskelet yatış yönü takip edilerek ortaya

çıkarılmıştır. İskeletin boyu 1.36m, eni ise 0.39 m dir.

Mezarda diğer örneklerden farklı olarak kapak taşı yerine çatı kiremiti kapak

olarak kullanılmıştır. İskeletin göğüs kısmı üzerinde bir adet bronz sikke ölü hediyesi

olarak konulmuştur.

Resim 38 : 05 BM 29 Numaralı Mezar Resim 39: 05 BM 29 Numaralı Mezarda İskeletin

Bulunuş Durumu

Page 120: karia ölü gömme teknikleri

114

Resim 40 : 05 BM 29 Nolu mezar iskeletin ayak ayrıntısı

IV. teras da mezarların yoğunluk kazandığı görülmektedir. Mezarlar

genellikle yol çevresinde yoğunlaşmıştır. Bu terastaki Klasik döneme ait olan

mezarların bazı duvarları sökülerek yol düzenlemesi yapılmıştır. Bu şekilde tahribe

uğrayan mezarların buluntularına ise dokunulmamıştır. Burada da yine mezarlar tekli

ve çoklu gruplar halinde yerleştirilmiştir. Çok az bir kısmı basit bir duvarla

çevrelenmiştir. V. Teras kendi içerisinde farklı döneme ait duvarlarla ayrı ayrı

teraslandırılmıştır. Burada yoğun bir mezarlık alanı ile karşılaşılmıştır. Bu alanda

Arkaik, Klasik, Hellenistik Döneme ait mezarlar bulunmuştur. Buluntulara göre bu

alanın uzun bir zaman mezarlık alanı olarak kullanıldığı görülmüştür. Bu alanda ki

mezar tipleri ise Örgü tekne, oygu tekne, oygu – örgü tekne, plaka tekne, kaya

oyuklarına açılan ve çömlek tipinde mezarlar şeklinde yapılmışlardır. VI. Teras

alanında kutsal alan, yapı kalıntıları ve çok sayıda mezarın yer aldığı bir alandır. Bu

alanda yapılan araştırmalar sonucunda üç yetişkin birey haricindeki mezarların

tamamı çocuk mezarıdır. Mezarların tamamına yakını M.Ö 5. ve M.Ö. 4 yüzyıllara

Page 121: karia ölü gömme teknikleri

115

ait mezarlardır. VII. Teras da ise hipoje tipi mezarlar yer almaktadır (Tırpan – Söğüt

2006: 603).

2005 yılı kazı sezonunda, 11.07.2005-25.08.2005 tarihleri arasında katılmış

olduğum kazı çalışmalarında toplam 36 mezarın açılması çalışmasında bulundum.

Alanın bazı bölgelerde kireçli bir yapıya sahip olması nedeni ile bazı iskeletlerin

korunma durumunun etkilendiği görülmüştür. Dönem içerisinde açılan yerli kayaya

oygu dromoslu iki oda mezarda çoklu gömü yapıldığı tespit edilmiştir. 05 BM 22

nolu mezarın içersinde ölü gömme adeti verebilecek bütünlükte bir iskelet

bulunamamıştır. Bunun sebebi yanında yer alan 05 BM 23 nolu mezarda olduğu gibi

su baskını sebebiyle iskeletlerin dağılmış olmasıdır. Suyun mezardan çıkışı sırasında

bir çok iskelet özellikle yuvarlaklığı nedeniyle kapı önüne yuvarlanmış olan

kafataslarından bir çoğu (7 birey) kapı girişinin önünde üst üste bulunmuştur.

Kafatası dışında diğer bazı kemiklerde aynı alan da ele geçirilmiştir. Diğer birçok

kemik ise gezinti alanda bulunmuştur. Sadece 3 bireye ait kafatası güney kline

üzerinde bulunmuştur. En az bir bireyde de kremasyon yapıldığı tespit edilmiştir.

Ancak iskeletlerin dağınık bir durumda bulunmasından ötürü bunlara ilişkin

bir yatırılış pozisyonu saptanamamıştır. Mezar odasının girişi batı yönündedir. Her

üç kline üzerinde ise mezar hediyeleri için açılan nişler bulunmaktadır. Ancak bu

nişlerde herhangi bir ölü hediyesine rastlanmamıştır. Mezarın içerisinde yer alan

buluntulara göre Hellenistik ve Roma Dönemleri’nde kullanım gördüğü

düşünülmüştür.

Page 122: karia ölü gömme teknikleri

116

Resim 41: 05 BM 22 Numaralı mezarda kapı girişine yığılmış olan iskelet kalıntıları

Resim 42: 05 BM 22 numaralı mezarda iskeletlerin bulunuş durumu

Resim 43: 05 BM 22 Numaralı mezarda bulunan kremasyona ilişkin izler

Page 123: karia ölü gömme teknikleri

117

05 BM 23 numaralı mezarda yerli kayaya oygu dromoslu bir oda mezar olan

bu alanda yapılan çalışmada bu mezar çoklu gömü için kullanılmış olduğu

görülmüştür. Üç klinesi bulunmaktadır. Klineler üzerinde olmasını beklediğimiz

iskeletler yaşanan su baskını nedeniyle gezinti alanının kapı kısmına yakın kısmında

bulunmuştur. Ele geçen kemikler içerisinde yanmış olan kemiklere de rastlanılması

sonucunda bu mezarın hem normal gömü hem de kremasyon gömü içinde

kullanılmış olduğu anlaşılmaktadır. Buluntuların Hellenistik döneme tarihlenmesi

sonucunda mezarın bu dönemde en azında Hellenistik Dönem boyunca kullanıldığını

düşündürmüştür. Ele geçen kafatası parçalarından anlaşıldığı kadarıyla en az 3 gömü

için kullanılmış olduğunu kesinleşmektedir. Ancak kremasyona ait kemiklerinde

bulunması bu sayının daha fazla olduğunu düşündürmektedir.

Resim 44: 05 BM 23 Numarlalı Mezar

05 BM 24 nolu mezar plaka taşla çevrelenmiş bebek mezarıdır. Mezarda az

sayıda kemik parçası bulunmuştur. Kuzey güney yönlü olan mezarın kuzey güney

yönde dıştan dışa 0.57m. içten içe 0.50m. uzunlukta, 0.30m.genişliğinde olduğu

tespit edilmiştir. Mezarın yakınlarında küller ve bu küller içerisinde yanmış hayvan

kemikleri bulunması bir cenaze töreni yapıldığını düşündürmüştür. Ayrıca bu alanda

Page 124: karia ölü gömme teknikleri

118

bulunan bir kabın olması da bu törenle ilişkili görünmektedir. Benzer şekilde 05 BM

25 numaralı mezarda bir bebeğe ait olmalıdır. Aynı şekilde plaka taşlarla

çevrelenmiş olan bu mezarda doğ yönünde kafatası parçaları bulunmuştur. Bunun

dışında az sayıda kemiğe rastlanmıştır.

Resim 45: 05 BM 25 Numaralı mezar

Kuzey - güney yönlü örgü tekne biçiminde yapılmış olan 05 BM 27 nolu

mezar iskelet kalıntısı bakımından zengin olmasa da buluntuları açısından

çeşitlilik göstermektedir. Çok sayıda bronz boncuk, bronz fibula, bronz bileklik,

cam boncuk bulunması mezarın bir kadına ait olduğu düşünülmüştür. Ancak ele

geçen kemik parçalarının laboratuar koşullarında incelenmesi sonrasında tam bir

cinsiyet ayırımı yapılabilecektir.

Page 125: karia ölü gömme teknikleri

119

Resim 46 : 05 BM 27 Numaralı Mezar

05 BM 31 numaralı mezar kuzey –güney doğrultulu örgü tekne biçiminde

yapılmış olan bir mezardır. Bu mezarda ele geçen gömü sayısı yaptığımız

incelemelere göre dörttür. Bu gömülerden biri bir kadına diğeri bir erkeğe ait olduğu

yapılan ilk incelemeler sonrasında anlaşılmıştır. Son gömü yapılırken bir önceki

gömülerin kenara itildiği görülmüştür. Son gömü güney – kuzey doğrultusunda

uzanmaktadır. İskeletin kafatası güneyde yer almakta ve doğuya bakmaktadır.

Gömünün kolları yanlardan uzatılarak elleri kalça altında bırakılmıştır. Mezar ele

geçen buluntulara bakılarak Klasik Dönem’e tarihlenmektedir.

Page 126: karia ölü gömme teknikleri

120

Resim 47 ve Resim 48 : 05 BM 31 nolu mezara ait son gömü olan iskelet

05 BM 34 nolu mezar kuzeybatı- güneydoğu doğrultusunda uzanmaktadır.

Mezarın uzun kenarları örgü şeklinde yapılmışken kısa kenarlar plaka taşlarla

kapatılmıştır. üzerinden geçen duvar hem mezarı hem iskeletlerin dizden aşağı

kısımlarının tahrip olmasına neden olmuştur. Mezarda iki iskelet bulunmuştur.

Yan yana konulmuş olan gömülerden biri diğerinin biraz yukarısında yer

almaktadır. Gömünün tek seferde ya da birbirine çok yakın bir zamanda yapıldığı

iskeletlerin aynı seviyede ve yan yana olması dolayısıyla düşünülmüştür.

Mezardan her hangi bir buluntu ele geçmemiş olması, mezarın üzerinden duvar

geçirildiği soyulmuş olabileceğini düşündürmüştür.

Page 127: karia ölü gömme teknikleri

121

Resim 49: 05 BM 34 Numaralı mezardaki iki gömü Resim 50: 05 BM 34 Numaralı mezar

05 BM 40 nolu mezar ise kuzeydoğu- güneybatı yönlü olup örgü tekne

biçiminde yapılmıştır. Mezar içerisinde dört adet kafatası bulunmuştur. Buna göre

gömü sayısı dört olarak tespit edilmiştir. Ele geçen kafataslarının kuzey kısmında

bulunması yatırılış yönünün kuzey –güney doğrultusunda olduğunu göstermiştir.

Börükçü’de bulunan bir diğer mezar tipi de pithos mezarlardır. Bu gruptan bir örnek

Börükçü Mevkii’nin doğu yamacında bulunmuştur.05 BM 43 numaralı mezar

kuzeydoğu – güneybatı doğrultuludur. Ağız kısmı güneybatı yönüne bakmaktadır.

Ağız kısmı bir plaka taş ile kapatılmıştır. İçinde bir bebeğe ait olan kemikler

bulunmuştur.

Page 128: karia ölü gömme teknikleri

122

Resim 51: 05 BM 43 Numaralı mezar

05 BM 44 numaralı mezarda yapısal özellikler ile farklılık taşımaktadır. Yerli

kayaya oygu olan mezarın üstü pişmiş topraktan yapılmış kapak ile

kapatılmıştır.mezar içerisinde kuzey güney doğrultuda sırtüstü yatırılmış iskelete

rastlanmıştır. İskeletin kafatası doğu yöndedir. İskelet iyi korunmuş durumda

değildir.

Resim 52 : 05 BM 44 Numaralı mezar Resim 53: 05 BM 44 Numaralı mezar

Page 129: karia ölü gömme teknikleri

123

2005 yılı içerisinde çalışmış olduğum son mezar olan 05 BM 58 nolu mezar

yerli kayaya oyularak yapılmış bir mezardır. Kuzey – güney yönlü olan mezar

içerisinde bulunan yanık tabakası mezarın kremasyon gömü için kullanılmış

olduğunu göstermektedir.

Resim 54: 05 BM 58 Numaralı Kremasyon yapılmış mezar

Page 130: karia ölü gömme teknikleri

124

4.6 DATÇA-BURGAZ

Burgaz örenyeri Datça İlçe Merkezi’nin 2 km. kuzeydoğusunda yer

almaktadır. İlk kez G. Bean ve J.M. Cook tarafından bilim dünyasına tanıtılan

Burgaz örenyerinin, "Eski Knidos kenti" olduğu düşünülmektedir. Eski Knidos,

bugün Dalacak Burnu denilen yerde Burgaz mevkiinde Dorlar tarafından

kurulmuştu. Eski Knidos-Burgaz, Dorların kurduğu diğer 6 kentin (Halikarnassos,

Kos, Ialisos, Kamiros ve Lindos) merkeziydi. Burgaz öreni deniz seviyesinden 12 m

kadar yükselen küçük bir yarımadanın üzerinde bulunmaktadır ( Bean, 1987 : 160) .

Örenyeri, deniz kıyısı boyunca uzanmaktadır ve Hellenistik Çağ öncesi

buluntu veren önemli bir merkezdir. Kent sur duvarı ile çevrelenmiştir. Bu alanın

güney batısında sığ sularda kule ve deniz surları kalıntıları görülmektedir. M.Ö. IV.

yüzyıla tarihlenen iki limanın kalıntıları bu günde deniz kenarında görülebilmektedir.

Kazı çalışmaları ile Burgaz yerleşiminin geometrik dönemden itibaren var

olduğu M.Ö. IV. yüzyılda kısmen terk edildiği, ancak deniz kenarında depolama ve

liman yükleme; daha iç kısımlarda ise tarıma bağlı bir yaşamın ve nekropol

kullanımının sürdüğü anlaşılmıştır. Kentin yer değiştirmesi o dönemde önem

kazanan deniz ticaretiyle açıklanmaktadır Çömlek parçaları ve diğer kalıntılardan

Tekir’e (Knidos) taşındıktan sonrada eski kent yerleşim alanının da tümüyle terk

edilmediği anlaşılmaktadır. Bunu destekleyen bir diğer nokta da yarımadan en

verimli topraklarının bulunduğu tarım için uygun alanın burası olmasıdır ( Bean

1987: 175 ) .

Page 131: karia ölü gömme teknikleri

125

Datça – Burgaz’da 1994 yılında yapılan çalışmada Roma dönemine ait bir

oda mezar açılmıştır. Ele geçen buluntulara göre mezar, M.S. 1. yy’ın ikinci

yarısından 2. yy’ın ikinci yarısına kadar olan 100 yıllık bir süre kullanım görmüştür.

Mezar odası 2.88 X 1.50 boyutlarındadır. Tavanı üç büyük bloktan oluşmakta

ve kapı girişinin karşısında iki niş bulunmaktadır (Sevim 1995:2 ). Yapılan

çalışmalarda İskeletlerin gömü pozisyonu ve kemiklerin karışmış olması, bir önceki

gömü geriye itilerek bir sonrakinin gömüldüğü ve en yeni gömünün kapıya yakın

olduğu görülmüştür (Güleç 1996:3).

1994 yılında İncelenmek üzere Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya

Fakültesi, Paleoantropoloji laboratuarına getirilmiş olan iskeletler temizlikleri

yapılmış, birey sayıları yaş ve cinsiyet belirlemeleri yapılmıştır. İskeletlerin

biyometrik ölçüleri alınarak bilgisayarda ölçü ve endisleri hesaplanmıştır. Bu

ölçümler sonrasında kadınlar ile erkekler boy uzunluğu açısından Roma Dönemi

toplumları ile kıyaslandığında uzun erkek ve kısa kadın bireylerin olması dikkat

çekici görülmüştür( Sevim, 1995 :2). Yapılan araştırmalar sonucunda mezarda 14

kadın, 14 erkek, 4 çocuk olmak üzere 32 birey bulunduğu tespit edilmiştir (Sevim,

1995: 3).

Page 132: karia ölü gömme teknikleri

126

Tablo 5: Datça İskeletlerinin Yaş ve Cinsiyete Göre Dağılımı (Sevim 1995)

14 Kadın ( % 43.75) 14 Erkek (% 43.75) 4 Çocuk (% 12.5)

5 Genç (% 42.85)

6 Erişkin (% 42.85)

3 Yaşlı (% 21.42)

2 Genç (% 14.29)

8 Erişkin (% 57.14)

4 Yaşlı (% 28.57)

1 Birey 6 yaşında

2 Birey 9-10 Yaşında

1 Birey 14 Yaşında

Bu mezardan çıkan iskeletlerin Paleopatolojik açıdan incelemesi yapılmış bir

bireyde kambur (kyphosis), bir bireyde cücelik (archondroplasia), bel

rahatsızlıklarının olduğunu gösteren deforme vertebralar (osteofit), traumalar

görülmüştür. Bu çalışma I. Ulusal Biyolojik Antropoloji Sempozyumunda

sunulmuştur (Güleç, 1996 s. 3). Aynı toplantıda çene ve diş patolojisi ile ilgili bir

çalışma da sunulmuştur. Bu iskeletlerde diş patolojisinin oldukça yoğun olduğu tespit

edilmiştir. Yapılan akroskobik çalışmalar sonucunda premortem diş kaybı, çürük,

hypoplasia ve alveol kaybı saptanmıştır (Sevim 1996b: 4) .

Bu mezara ait iskeletler 2004-2005 I. yarıyılı Yüksek Lisans öğrencileri

tarafından paleopatolojik açıdan yeniden değerlendirmeye alınarak incelenmeye

çalışılmıştır.

Yapılan paleopatolojik çalışmalarımıza göre 32 bireylik bu oda mezarda cüce,

kambur, dev, tüberküloz (?) gibi hastalıklara sahip bireylerin bulunması ve bu

hastalıkların dış görüntü olarak da farklı hastalıklar olması antik dönemde de bu

bireyler için bir ayrım yapıldığını düşündürmüştür.

Page 133: karia ölü gömme teknikleri

127

Bildiğimiz kadarıyla Knidos antik dönemde bir tıp ekolünün olduğu önemli

bir merkezdi. Karşı kıyısındaki Kos adasındaki ekolle bir rekabet içinde olduğu

bilinmektedir. Kos Tıp Ekololü Hipokrat’ın önderliğinde olduğu için günümüzde

daha çok bilinen bir konumdadır Hipokratın yazdığı bilinen “Akut Hastalıklar

Üzerine” adlı eserin Knidos Tıp Okulu’na ait olduğu düşünülen “Knidos

Cümleleri”’den yararlanılarak yazıldığı bilinmektedir. Hipokrat’ın çağdaşı Knidoslu

Euryphon, Galen’e göre bu eserin de yazarıdır.

Knidos ve Kos tıp ekolleri yaklaşımları açısından farklılık göstermektedir.

Knidos Tıp Okulu hastalıkları kümelendirdiği ve bundan yola çıkarak kendilerine

gelen hastaların tedavilerini düzenlediği bilinmektedir. Knidos tıp okulunun

hastalığın tanısını temel aldığı, bu karşılık Kos Tıp Okulu’nun hastalığın nasıl

seyrettiğine önem verdiği yaygın olarak bilinmektedir (Şahinoğlu 1998 : 84 ).

Knidos’ta böylesine büyük bir tıp ekolünden Bahsedilmesine rağmen bugün

bunlara ilişkin bir yapı kalıntısı bulunamamıştır. Her ne kadar yapısal anlamada Tıp

ile ilişkilendirilen bir yapı kalıntısı henüz bulunamamış olsa da sağlık tanrısı

Asklepios’a ait yontuların bulunması Knidos’un Tıp ilişkili olduğunun kanıtıdır.

İncelenen bu mezarda bazı tıp aletlerinin de çıkması mezarın hastalık – hasta –

iyileştirme üçgeniyle bir bağlantısı olduğunu kuvvetlendirmektedir.

Sonuç olarak 32 birey bulunduran bu oda mezarın içerisinde ekstrem

sayılabilecek hasta bireyleri bulundurması, mezarda buluntular arasında tıp

aletlerinin bulunması, bölgenin antik dönemde en önemli iki tıp ekolünden birisine

Page 134: karia ölü gömme teknikleri

128

sahip olması mezarın farklı bir şekilde kullanıldığını düşündürmüştür. Yapılacak

daha ayrıntılı bir çalışma ile, özellikle aynı döneme ait ortaya çıkarılacak diğer

mezarların da incelenmesi ile daha doğru sonuçlara ulaşılabileceği düşüncesindeyiz.

Tablo 6:Datça Bireylerinin Yaş, Cinsiyet ve Irk Dağılımı (Sevim 1995)

Envanter Cinsiyet Yaş Irk

DT 1 kadın erişkin Alpin

DT 2 kadın erişkin Alpin

DT 3 kadın erişkin Alpin

DT 4 erkek 20-24 Alpin

DT 5 erkek yaşlı Alpin

DT 7 erkek yaşlı Alpin-Dinarik

DT 8 kadın 20-24 Akdeniz

DT 9 erkek erişkin Akdeniz

DT 10 erkek erişkin Akdeniz

DT 11 kadın 22-24 Alpin

DT 12 erkek erişkin Alpin

DT 13 çocuk 9-10

DT 14 kadın yaşlı Alpin

DT 15 erkek yaşlı Alpin

DT 17 kadın 20-24 Alpin-Akdeniz

DT 18 a kadın genç -

DT 18 b erkek erişkin -

DT 19 a çocuk 9-10 -

DT 19 b erkek erişkin -

DT 20 a kadın erişkin Alpin

DT 20 b çocuk 6 -

DT 21 erkek erişkin -

DT 22 kadın yaşlı Alpin

DT 23 kadın erişkin Alpin

DT 24 erkek erişkin -

DT 25 kadın erişkin Alpin-Akdeniz

DT 26 erkek 20-24 Alpin

DT 27 kadın genç Alpin

DT 28 erkek erişkin Akdeniz

DT 29 erkek erişkin Alpin-Dinarik

DT 30 çocuk 14 -

DT 31 kadın erişkin Alpin

Page 135: karia ölü gömme teknikleri

129

4.7 EUROMOS

Karia Bölgesinin antik kentlerinden Euromos, Bafa gölü ile Milas arasında ve

Milas’a 12 km uzaklıkta, Selimiye Bucağı yakınlarındadır. M.Ö.VIII.yy.dan beri

yerleşimi olan kent, denizden oldukça uzak olmasına rağmen Atina’nın

önderliğindeki Attika-Delos deniz birliğine “Hyromos” ve “Kyromos” adıyla

kayıtlıydı.

Ele geçen mimari buluntular ve seramikler Euromos’un M.Ö 6. yüzyılda var

olduğunu göstermiştir. Euromos’un günümüze ulaşan kalıntıları; Tanrı Zeus’a

adanmış, Zeus Lersyonos tapınağı, Tapınağın arkasındaki tepede Euromos’u kuşatan,

Helenistik ve Roma dönemine ait büyük bir sahayı kaplayan surlar, oldukça tahrip

olmuş olan tiyatro, tiyatro ile bugünkü karayolu arasında kalan Stoa ve onun

çevrelediği Agora’dan parçalar vardır.

Kentin nekropolü ise yoldan tapınağa giden patikanın kenarında surların

dışında kalan alana yayılmıştır. Burada Karia tipi mezarlar ve gömü çukurları

bulunmaktadır. Karayolu kenarında Maltepe denen yerde, tümülüs olması muhtemel

bir yükselti bulunmaktadır (Bayburtluoğlu, 1982: 134).

Kızıl’a göre kentin nekropolünde Karia tipi sandık biçimli mezarlar, oda

mezarlar ve lahit mezarlar bulunmaktadır. Roma Dönemine ait anıtsal nitelikteki tek

mezar örneği ise tonoz çatılı olan kompleks bir mezardır. Bu mezar kuzey-güney

Page 136: karia ölü gömme teknikleri

130

yönünde inşa edilmiş olup yan yana dört odadan meydana gelmektedir. Ortadaki

odalar hemen hemen simetrik olup benzer ölçülere sahiptirler. Yanlardaki ön

cepheleri açık daha büyük ve yüksek beşik tonozlu odaların ortasında yer alan

uzunca dikdörtgen odalar dar olup fazla büyük olmayan girişlere sahiptirler.

Duvarların ön ve yan cepheleri düzgün kesilmiş mahalli kireç taşı ile kaplanmıştır.

Kapılar odaların orta ekseninde yer almayıp ortadaki duvarın sağında ve

solunda yer almışlardır. En sağdaki oda ön girişin başladığı bölmeye kadar iç içe iki

tonozludur ve her iki tonozun arasındaki mesafe oldukça azdır. İnşa tekniği ve

bağlantı yerlerinden her iki tonozun aynı zamanda yapıldığı anlaşılmaktadır. Oldukça

sade ve yalın olan sol baştaki odanın arka duvarının dibinde, bu odanın altında

tonozlu başka bir odanın varlığını kanıtlayacak tonoz kavisinin küçük bir kısmı

görülmektedir.

Ortadaki her iki odanın da çatısı büyük ölçüde yıkılmıştır. Çatıya ait molozun

odaların içini doldurması gömü düzeni hakkında bir fikir edinmeyi de olanaksız

kılmıştır. Ancak buna rağmen odaların boyutları lahit koymak için elverişli değil gibi

görünmediklerinden, cesetlerin ahşap tabut veya pişmiş toprak lahitlerin içlerine

konulup defnedildikleri düşünülmektedir. Zamanında sıvalı olduğu anlaşılan

mezarların tonoz yapımında ahşap kalıp kullanılmış olmalıdır.

Orta kısımları, moloz ve harçla doldurulan, dışa bakan yüzlerde ise düzgün

blok taşların kullanıldığı duvar örgü tekniğine Roma İmparatorluk Döneminin pek

çok yapısında sıkça rastlamak mümkündür. Dış görünüş itibarı ile duvar örgüsü

Page 137: karia ölü gömme teknikleri

131

Euromos mezarına en yakın olan mezarlara Alagün,ve Iasos'ta rastlanmaktadır.

Mimari form ve plan açısından bu mezara doğrudan benzeyen örneklere ne Karia

mezarlıklarında, ne başka bölgelerdeki mezarlıklarda karşılaşılamamıştır.

Euromos mezar anıtında, küçük girişli; uzun fakat fazla geniş olmayan

ortadaki odalar mezar odası, yanlarda önü açık eyvan formunu çağrıştıran odalar ise

Karya ve Kilikya'daki nekropollerde yer alan bazı kompleks mezarlarda olduğu gibi -

dini merasim, ziyafet ve ziyaret günleri için kullanılıyor olmalıydı (Kızıl, 1999: 97).

Page 138: karia ölü gömme teknikleri

132

4.8 HALİKARNASSOS

Bugün Bodrum olarak bilinen Halikarnassos’un, yüzyıllar boyunca Ege

adalarından gelen istilalara maruz kaldığını bilinmektedir. Bodrum yakınlarında

yapılan Çömlekçi, Yalıkavak ve Müskebi kazılarında ortaya çıkan Miken

mezarlarından çıkan eseler de, adalardan gelen Mikenlerin bu bölgede var

olduklarının göstergesidir.

Halikarnassos’lu Tarihçi Heredotos “Karialılar anakaraya adalardan

gelmiştir” diyerek kentin kuruluşunu İon kolonistlere bağlamıştır. Heredotos, Mora

Yarımadası’nın (Peleponnesos) doğusundan, Trozien’den gelen Dorlar tarafından

kurulduğunu söyleyerek ilk gelenlerin bugünkü Bodrum Kalesi’nin olduğu yerde batı

rüzgarı anlamındaki Zephyros Adası’na yerleştiklerini, kıyı boyunda tutunduklarını

sözlerine eklemiştir ( Bayburtluoğlu, 1982: 102) .

Plinius’un bildirdiğine göre Halikarnassos’un en önemli kalıntısı, antik

dünyanın yedi harikasından2 biri olan “Mausoleum”dur. 1857 yılında Charles T.

Newton tarafından bulunan, frizleri ve heykeltıraşlık eserlerinin hepsi British

Museum’a taşınan anıt M.Ö 350 yılında Moulosslos için karısı Artemisia tarafından

2 Antik Dünyanın yedi harikasından biri Mousoleumdur. Diğer harikalar ise Mısır’daki Giza

Piramitleri, Babil’in Asma Bahçeleri, Oyimpia’daki Zeus Heykeli, Efes’teki Artemis Tapınağı,

Rodos’ta bronz heykeli ve İskenderiye Feneri olarak kabul edilmiştir.

Page 139: karia ölü gömme teknikleri

133

yaptırılmıştır (Akurgal 1993 : 480) . Bu anıtsal eserin mimarı devrin önemli sanatçısı

Pytheostur. Mausoleum’da Skopas, Bryaxis, Timotheus ve Leokhares gibi devrin

önemli heykeltıraşları da çalışmışlardır. Scopas’ın doğu tarafında, Bryaxis’in

kuzeyde, Timothee’nin güneyde, Leochares’in ise batıda çalıştığı bilinmektedir.

Ancak ne yazık ki Bodrum’da bugün bu eserden günümüze temel izleri ve esere ait

çok az friz kalmıştır ( Bayburtluoğlu, 1982 : 102 ) .

Plinius anlatımına göre Mausoleum kabaca dikdörtgen planlı bir yapıdır. Dört

bölümden oluşan yapı yüksek bir kaide üzerinde duran kısa kenarlarda 9’ar uzun

kenarlarda 11’er sütun bulunan 36 sütunlu bir pteron onun üstünde yükselen 24

basamaklı bir piramit ve en tepede yer alan bir quadrigadan3 oluşmuştur ve bu atlı

arabayı çeken Artemisia ve Maousolos heykellerinin en üstte yer almaktadır. Tüm bu

öğelerle birlikte eserin yüksekliğinin 42 m.yi bulduğu Plinius tarafından aktarılır

(Akurgal 1993 : 480), (Alpözen 1990:90).

Yapılan kazılar sırasında Mausollos’un anıt mezar odasına da ulaşılmıştır. Bu

bölmeye ana kaya içinde açılan 9 m.lik geniş bir merdivenden inilmektedir.

Günümüzde bir çatı ile korunan Mezar odası ise yaklaşık 7ye 6m boyutlarındadır ve

girişi iki mermer kapıya sahiptir. Kapının ve mezarın işçiliği oldukça yüksek

seviyededir. Bunun yanı sıra en iyi kalite Attik kaplar, altın ve fildişi aplikeler gibi

mezar hediyeleri mezar odasının içinde ve çevresinde bulunmuştur. Cenaze işlemi

gerçekleştikten sonra koridorun dış kısmı son derece büyük boyutlardaki yeşilimsi

3 Quadriga: Dört atın çektiği araba

Page 140: karia ölü gömme teknikleri

134

bir taş ile kapatılmıştır. Bu kapağın yapısı kapatıldığında sağlam bir biçimde

oturması için tasarlanmıştır (Jeppsen:18).

Basamakların çevresinde kesilmiş hayvanların – öküzler, danalar, koyunlar,

tavuklar, vb hayvanların kalıntıları bulunmuştur. Muhtemelen Mausollos’un öbür

dünyadaki hayatı için yapılan bu büyük çaptaki kurban eyleminin üzeri toprak ve

büyük taş blokları ile kapatılmıştır (Jeppsen:18) .

Antik dönemin ünlü mimarlarından Vitruvius şehre ve Mausoleum’a özel bir

ilgi duyarak bu yapı hakkında bilgi edinmemizi sağlayacak bilgilere eserinde yer

vermiştir. Şehir ve Mausoleum hakkında bilgi veren en önemli kaynaklardan biri

olmuştur. Vitruvius, bu konuda yazarken, Mausoleum’un mimarı ve bina hakkında

kitap yazmış olan mimar Pytheus’un eserinden faydalanmıştır. (Küçükeren, 2005:

138). Bu eseri eşi için yaptıran kraliçe Artemis, anıt bitmeden öldü; fakat mezarı

yapan bu sanatkarlar, kendi şöhretleri ve sanatın şerefi için yine tamamladılar

(Alpözen 1990:90),(Bean, 1987: 120).

Son yüzyıl içersinde anıt alanında yapılan araştırmalarda, anıtın bir deprem

sırasında çöktüğü ancak 15. yy’da bölgeye gelen şövalyelerin yapı taşı ve kireç

yapmak için yapının malzemelerini kullandıklarını, mezar odasının bulunduğu alanın

tahrip edildiğini ortaya çıkarmışlardır. Heykellerin yapı malzemesi olarak

kullanılmaması nedeniyle bırakılması bir oranda korunmasını sağlamıştır. Son olarak

1857 yılında kalan eserlerinde British Museum’a götürülesi sonucunda yapının

bugün sadece temelleri görülebilmektedir. Bu eserler arasında amazonlarla

Page 141: karia ölü gömme teknikleri

135

Yunanların mücadelesini anlatan friz blokları, çok sayıda insan heykeli, aslan

heykelleri, tepedeki dörtlü gruba dahil olan at heykeli ve arabaya ait tekerlek

bulunmaktadır (Texier, 2002: 225).

Resim 55: Mausoleum’dan Artemis ve Mousolos heykelleri (www.livius.org/.../halicarnassus/mausoleum.jpg)

Resim 56 : Mausoleum rekonsktürüksiyonu

Page 142: karia ölü gömme teknikleri

136

Resim 57 : British Museum’da bulunan friz parçaları

Resim 58: British Museum’da bulunan friz parçaları

Resim 59 : British Museum’da bulunan friz parçaları

Page 143: karia ölü gömme teknikleri

137

Resim 60 Bodrum’da bulunan friz blokları Resim 61 : Bodrum’da bulunan friz blokları

Resim 62: Mausoleumun rekosktrüksiyonu (www.personal.kent.edu/~khame/Arch.4th.Maussol.)

Page 144: karia ölü gömme teknikleri

138

Halikarnassos’ta bulunmuş olan bir diğer önemli mezar ise Hekatomnos

çağına ait bir kadın mezarıdır. Yöresel taştan tek parça olarak oyularak yapılan lahit,

tek parça olarak işlenmiş bir kapağa sahiptir. Yüzleri düzgün tıraşlanmış yöresel

taşların örülmesinden oluşan lahit, boyutlarından biraz daha büyük bir mezar

odasının içinde, üzeri yedi adet taşla örülmüş olarak bulunmuştur (Özet, 1994: 88).

Plan 7 : Halikarnassos Kraliçe Ada’ya ait olabilecek (?) Mezar (Özet 1994)

Resim 63: İskeletin Bulunuş Durumu (www.bodrum-museum.com)

Mezar açıldığında kolları çapraz olarak kavuşturulmuş halde bulunmuş olan .

İskelet üzerinde paleoantropologlarca yapılan çalışmalarda 40lı yaşlarında bir kadına

ait bir iskelet tespit edilmiştir. İskeletin boyunun 1.62 olduğu sağlığında birden fazla

Page 145: karia ölü gömme teknikleri

139

çocuk sahibi olduğu anlaşılmıştır. Dişlerinin incelenmesi sonucunda sağlıklı ve

sağlam bir yapıya sahip olduğu anlaşılmıştır (Özet, 1994: 89). Manchester

Üniversity’de R.W. Stoddart tarafından yapılmış olan daha sonraki çalışmada diş ve

iskelet patolojilerine ait erişkin bir kadına ait olan kemiklerin iyi korunmuş durumda

olduğu ancak bazı küçük hasarlar görüldüğü belirtilmiştir. Kafanın boyutları,

mandibulanın şekli, dişlerin durumu, suturların kapanmasına bakılarak tahmini yaşın

30-50 yaşları arasında olduğu tespit edilmiştir. İskelet üzerinde herhangi bir patolojik

durum tespit edilememiştir. (Prag- Neave, 1994: 108).

Manchester Üniversitesi Müzesi’nden Dr. John Prag ve ekibi tarafından bu

iskelete ait baş üzerinde etlendirme yapılmıştır. Bu çalışma sonrasında daha önce

Karialı Prenses olarak adlandırılan bu iskeletin Hekatomnos’un beş çocuğundan biri

olan Kraliçe Ada ile benzerlikler taşımasından ötürü Kraliçe Ada olabileceği öne

sürülmüştür (Alpözen, 1994:113) .

Resim 64 : Muhtemelen Ada’ya ait olabilecek heykel başı (Prag- Neave, 1994)

Page 146: karia ölü gömme teknikleri

140

Muhtemelen Ada’ya ait olabilecek iki adet mermer kadın başı ve mezardan

çıkan yüzüğün üstündeki kadın figürüyle etlendirilmesi yapılan iskelet arasında

benzerlik kurulmuştur. Ayrıca Ada’nın muhtemel ölüm tarihi ile bu mezarda

bulunan iskeletin ölüm yaşı birbiriyle tutarlılık göstermektedir. Tüm bunlar ele

alındığında bulunan iskeletin Ada olmasını güçlendirmektedir. Ancak mermer başlar

üzerinde yapılan ayrıntılı çalışmalarda yüzün alt kısımlarında bazı farklar görülmesi

ise bazı soru işaretlerinin kalmasına yol açmıştır (Prag- Neave, 1994: 108).

Resim 65: Muhtemelen Ada’ya ait olabilecek İskeletin Baş Kısmı (Prag- Neave, 1994)

Resim 66: Mezardan çıkan iskeletin etlendirilmiş son hali (Prag- Neave, 1994)

Page 147: karia ölü gömme teknikleri

141

Mezar zengin buluntuları ile oldukça dikkat çekicidir. İskelet üzerinde

bulunan altın taç, bir kolye, iki fibula- düğme, üç yüzük, iki bilezik ve çeşitli boy ve

cinste elbise aplike parçaları bulunmuştur. Tüm bu buluntular ışığında mezar M.Ö

360-325 tarihleri arasında verilmektedir (Özet, 1994: 96).

Resim 67: Mezara ait buluntulardan örnekler

Page 148: karia ölü gömme teknikleri

142

4.9 HYDAİ

Hydai/ Kydae antik kenti Muğla İl Merkezi’nin batısında, Milas İlçesi'nin 6

km batı-güneybatısında yer alır. Kent Güllük Körfezi'ne bağlanan Sarıçay Vadisi'nde

Damlıboğaz/Damlarboğaz Köyü yakınlarındadır. Grekçe’de “Su” anlamına gelen

"Hydai” kentinin, MÖ 478 yılında kurulduğu bilinmektedir. Ancak ilk yerleşmenin

MÖ 3. bin yılına kadar geri gittiği bilinmektedir. Sarıçay Nehri'nin yatağının

değişmesiyle ortaya çıkan antik mezarlığın buluntuları bu görüşü destekler

niteliktedir (TAY 2007 “Hydai” ). Kente ilişkin kalıntılar, Apollon ve Artemis'e ait

tapınak kalıntıları gibi bir çok kalıntı kaçak kazılar, tarım alanı açma ve bilinçsiz

inşaat yapımı sonrasında tamamen tahrip olmuş durumdadır. Ancak bazı buluntular

köyün bazı yerlerinde ya da Sarıçay yatağı üzerinde görülebilir (Diler, 2001: 225) .

Diler tarafından yapılan araştırmalar kazı ve yüzey araştırmaları sonucunda

iki mezarın araştırılması yapılmıştır. Birinci mezar kaçak kazılar sırasında tahrip

edilmiş olup oygu- oda mezar şeklindedir. Mezarın oyulduğu kayalık, çimentolaşmış

yamaç döküntüsü özelliğindedir ve yapısı gereği kolayca oyulabilme özelliği

gösterir. Böyle bir yapıya sahip olan arazi özellikleri nedeniyle benzer kaya yapısının

görüldüğü yamaçlarda başka oda mezarların da olabileceği düşünülmektedir (Diler,

2001: 226) .

Page 149: karia ölü gömme teknikleri

143

Plan 8: Hydai Mezar 1’in Planı (Diler 2001)

2.50 m. uzunluğunda bir giriş alanına sahip olan mezarın kapısı iri taş

plakalarla kapatılmıştır. Tek odalı olan mezarın içindeki 1 m. uzunluğundaki

koridorun her iki yanında platformlar bulunmaktadır. Ana kayadan oyulmuş olan bu

platformların üstü iri taşlarla düzleştirilerek kalın bir toprak harçla kapatılmıştır.

Mezar odası 7.50 x 5.20 – 5.50 boyutlarındadır. Yan yana taşlar sırlanarak ölü

yastıkları oluşturulmuştur (Diler, 2001: 226) .

Yaklaşık olarak 20 kadar gömü yapıldığı tespit edilmiştir. Ancak

mezar içersine giren kireçli sular ve mezarın kaçakçılar tarafından tahrip edilmesi

iskeletlerin korunma durumunu etkilemiştir. Yerinde korunan örnekler, ölülerin

platformlara yüzleri koridor tarafına gelecek şekilde yerleştirildiklerini

göstermektedir. Gözlemlerimiz gömütte daha sonraki kullanımlarda farklı

uygulamaların da yapıldığını göstermiştir. Kuzey platformun batı kenarında yapılan

temizlik çalışmasında açığa çıkarılan iskeletler, ölülerin kayrak taşları üzerine değil

Page 150: karia ölü gömme teknikleri

144

doğrudan platform zeminine yatırıldığını göstermiştir. Bu alanda iskeletlerinin

yüzlerinin koridor tarafına değil duvar kenarına gelecek şekilde yerleştirildiği

görülmüştür. Mezar odasının buluntuları arasında az sayıda Geç Geometrik Dönem

çanak çömlek parçası bir kadeh ve bronz bir fibula ele geçmiştir (Diler, 2001: 227) .

İkinci mezar ise, ilk kez Diler tarafından bulunmuştur. Birinci mezarla benzer

özellikler göstermektedir. İlk mezara göre 5m. kuzeyde yer alan bu mezar da tek

odalı yerli kayaya oygu oda mezardır. Mezar girişi 1.70 x 1.28 m boyutlarındadır.

Mezar girişinde bulanan küçük taş yığınlarının mezarı çökmelere karşı korumak ve

mezarın girişinin bulunmasını engellemek amaçlı yapıldığı düşünülmektedir. Kapı

girişi iri taşlarla örülerek kapatılmıştır. Mezar odası 8.00 x 5.50 m. boyutlarındadır.

Birinci mezarda olduğu gibi girişle aynı eksen üzerindeki koridorun her iki yanında

ve karşısında platformlar üzerinde kayrak taşından yapılmış ölü yatakları

bulunmaktadır. Mezar odası doğu batı doğrultusunda olup sadece batı platformu altta

taşlarla desteklenmiştir. Ancak kuzey ve güney platformlarının da orijinalinde alttan

taşlarla desteklendiği fakat sonraki kullanımlar sırasında çıkarılıp sandık biçimli

mezarların kapakları olarak kullanıldığı düşünülmektedir.

İkinci mezarda bulunan ilginç bir buluntu ise içeride pişmiş toprak bir lahdin

bulunmasıdır. Bu pişmiş toprak lahit 0.63 x 0.48 m boyutlarındır. Bir tekne ve

üzerine yerleştirilen bir kapaktan oluşmaktadır. Ayaklı olan lahit, gövdesindeki

kırıklar nedeniyle Antik Çağda kenetler1e bağlanarak onarılmıştır. Lahit içerisine

sızan kireçli sular nedeniyle kemikler fazla tahrip olmuşladır.

Page 151: karia ölü gömme teknikleri

145

Mezar odasından ele geçen kemikler genellikle kol ve bacak gibi kemiklere

aittir. Platformlar üzerinde yapılan incelemeler sonucunda ölü yastığı olarak

kullanılan taşlar ile gömü sayısı arasında ilişki kurulmuştur. Buna göre batı

platformunda üç, kuzey platformunda iki, güney platformunda ise bir ölünün başının

koridora gelecek şekilde yerleştirildiğini düşünülmektedir. Güney platformunda

doğrudan platform tabanı üzerine oturtulan ölü yatağı üzerine ise bir ölünün başının

gömüt duvarına gelecek şekilde yerleştirildiği belirlenmiştir.

Mezar odası içerisinde ele geçen buluntular ise krater türü büyük hacimli

kaplar, olpe ve amphhoriskos türü küçük hacimli kaplardır. Bunlardan büyük hacimli

kapların mezarın bir sonraki gömü yapıldığında yer değiştirildiği ancak küçük

hacimli olanların ise büyük ölçüde ilk konuldukları yerde kaldığı düşünülmüştür.

Kraterlerin gömütün daha sonraki kuşaklar tarafından kullanımında farklı amaçla;

yeni gömülere yer açma amacıyla ölü kemik ve adak artıklarının içine konulması için

kullanılmıştır. Ancak ilk kullanımlarında içlerine konulan sıvıyla birlikte ölü

yanlarına konulduğunu göstermektedir. Bu görüşü kapların içine konulan kadehlerle

de desteklenmektedir Pişmiş toprak kapların yanı sıra mezar içersinde bronz

fibulalar, mızrak ucu, ok uçları ve eğri uçlu bıçaklar da bulunmuştur Ele geçen

buluntular ışığında mezarın Geç Geometrik ve Erken Oryantalizan Dönemde

kullanıldığı anlaşılmıştır (Diler, 2001: 226-227).

Hydai’da yapılan bir diğer araştırma bölgesi köyün kuzeyinde kaçak kazılarla

tahrip edilmiş olan pithos gömülere ait olan nekropol alanıdır. Burada kaçak

kazıların düzenli aralıklarla yaklaşık 5-10 m mesafeyle ve 3 metreye yakın

Page 152: karia ölü gömme teknikleri

146

genişliklerle yapıldığı görülmüştür. Bu alanda yapılan çalışmada açılan çukurlarda

tahrip edilen pithoslara ilişkin kırık parçalar saptanmıştır. Bugün Milas Müzesi'nde

sergilenen Geç Tunç Dönemi gaga ağızlı kapların da bu tür pithos gömütlerden

çıktığı anlaşılmaktadır. Yapılan çalışmalarda ayaklı bir Tunç Çağ kabına ilişkin kırık

parçalar toplanarak tümlenmiş ve Milas Müzesi'ne teslim edilmiştir. Bu nekropol

alanında ele geçen seramik parçaları Arkaik ve Geometrik Döneme tarihlenmektedir

(Diler, 2001: 229) .

Hydai’da yapılan tüm çalışmalar değerlendirildiğinde kentte oda mezarların,

pithos gömülerin, sandık mezarların, Eski Tunç Çağı, Geometrik Dönem, Arkaik

Dönemde kullanıldığı belirlenmiştir. İskeletler üzerinde gerek mezarlara giren kireçli

suların iskeletleri bozması gerekse mezar soyguncularının tahrip etmesi sonucunda

bütüncül bir araştırma yapılmadığı düşünülmektedir. Buna rağmen ölü gömmeye

ilişkin bazı bilgilerin yapılan araştırmalarda ortaya konması önemlidir.

Plan 9 :Hydai Mezar 2’nin Planı (Diler 2002)

Page 153: karia ölü gömme teknikleri

147

4.10. IASOS

Antik yerleşim eskiden Iasos Körfezi (Sinus Iasicus) olarak adlandırılan derin

ve uzun bir koy içindeki kayalık yarımada ya da muhtemelen küçük bir ada üzerinde

kurulmuştur; burası günümüzde Mandalya veya Güllük Körfezi olarak

adlandırılmaktadır. Antik çağda Iasos, Mylasa ve Didyma - Miletos arasında gelişmiş

kara güzergahları yoktu. Kentin doğal iletişimi, ticaret dolayısıyla denizden

sağlanmaktaydı. Deniz aynı zamanda Iasos için bir geçim kaynağıydı.

Kentin önemli yapı kalıntıları arasında bronz çağına ait yapı kalıntıları,

tiyatro, agora alanı, bouleterion, Demeter ve Kore kutsal alanı, Zeus Megistos kutsal

alanı, surlar, kuleler, evlerin olduğu yerleşim alanı, Bizans Dönemi’ne ilişkin yapılar

ve çeşitli devirlere ait nekropol alanları sayılabilir.

Harita 4: Iasos’un yeri

Page 154: karia ölü gömme teknikleri

148

Iasos’un bazı mezarlıkları anakarada, kuzey ve batıdaki taşralarda yer alır.

Bu mezarlıklar dönemsel olarak çeşitlilik göstermektedir. Karia bölgesi içinde erken

dönem mezarlığı olma özelliği gösteren Erken Bronz Çağı I –II (M.Ö. 3. bin yıl)’na

ait büyük bir mezarlık, bazı Geç Geometrik (M.Ö. 8. ve 7. yüzyıl) mezarlar,

Hellenistik (M.Ö. 4. ve 3. yüzyıllar) ve Roma imparatorluk Dönemi (M.S.3 .yüzyıl)

ait mezarlık alanı yapılan sistemli kazılar sonrasında gün ışığına çıkarmıştır (Baldoni

vd, 2004 : 125).

4.10.1 Prehistorik Dönem Nekropol Alanı

Kentin kuzeyindeki düz alana yayılmış olan nekropol alanı Erke Bronz Çağı

I-II’ye tarihlenmektedir. (M.Ö. 3.bin yıl) bu alanda yapılan araştırmalar sonucunda

çoğunlukla dikdörtgen ya da yamuk biçimli üzerleri bir ya da daha fazla yassı taşla

örtülmüş 96 adet mezar ortaya çıkarılmıştır. Mezarların yeri bir yükselti ya da bir

işaret ile belirtilmekteydi.

Mezarlara bir ya da birden fazla kişi gömülebilmekteydi. Mezar çoklu gömü

olarak kullanılmış ise sonraki gömüler yapıldığında ilk gömülere ait iskeletlerin bir

tarafa toplandığı görülmüştür (Baldoni vd, 2004 : 125). Ölü gömme usulü, ölünün

başı doğuya doğru dönük, bedeni eğik, dizleri bükülmüş ve kolları yüzünün önüne

uzatılmış biçimde yapılmıştır. (Berti vd,1993: 120). Yani bedenler ana rahmindeki

duruşuyla yerleştirilmiştir. Mezarlarda az sayıda ölü hediyesi bırakılmıştır (Baldoni

vd, 2004 : 125). Daha çok kafanın yanına yerleştirilen mezar armağanları arasında

kase, tas, maşrapa, sürahi, amphora, çömlek ve geometrik kazıma bezeli, bazen de

Page 155: karia ölü gömme teknikleri

149

beyaz üst boya bezemeli kulak biçiminde kulplu kaplar olan seramik biçimleriyle

birlikte, Kykladlardan dışalım yoluyla gelmiş bazı önemli ve ender mermer kaplar,

tunç, gümüş ve kurşun (yüzükler) metal mallar ve kolye boncuklar bulunmaktadır

(Berti vd, 1993: 120).

4.10.2Geometrik Dönem Nekropol Alanı

Geç Geometrik (M.Ö.8- 7 yüzyıl) nekropol alanı, İasos agorasının batı

kısmındadır ve Bronz Çağı tabakalarının üzerine inşa edildiğinden bazı erken

yapıları tahrip etmiştir.

Bu alanda çeşitli tiplerde yüzün üzerinde mezar kazılmıştır. Bunlar genellikle

doğu- batı doğrultusundadır ve aralarında yassı taşlardan yapılmış lahitler, yatay ya

da dik yerleştirilmiş büyük urnelerin (pithos) içindeki inhumasyon ve kremasyon

gömüleri, amphora veya az çok dikdörtgen terrakotta lahitlerdeki kremasyonlar

bulunur (Baldoni vd, 2004 : 72).

Resim 68 : Iasos Geometrik Dönem Nekropolü

Page 156: karia ölü gömme teknikleri

150

Mezarlar genellikle birkaç kişi için kullanılmıştır. Prehistorik dönem

nekropolünde olduğu gibi son gömü yapılırken bir önceki gömüye ait kalıntılar bir

köşeye toplanmıştır. Bazen ikinci gömüler için yassı taştan kefenler kullanılmıştır.

Mezar hediyeleri çoğunlukla yerel ve kaliteli kilden üretilmiş, dönemin tipik

süslemeleri (şeritler, dalgalı çizgiler, üçgenler, zikzaklar, ok ucu şekilleri vb.) ile

dekore edilmiş çanak – çömlekler (testiler, kadehler, küçük kraterler, kaseler,

amphoralar) ve kaba kilden kaplardan (küçük testiler, çift kulplu kaplar, kavanozlar)

oluşturmaktadır. Ayrıca bronz takılar (bilezikler, kolye parçaları, yüzükler, spiral saç

tokaları, fibulalar) ve küçük bir demir bıçak bulunmuştur. Bazı kadın mezarlarında

terrakotta iğler, çocuk mezarlarında ise terrakotta biberonlar ve deniz kestanesi

kabukları ele geçmiştir (Baldoni vd, 2004 : 72).

4.10.3 Hellenistik Dönem Nekropol Alanı

Prehistorik mezarlığın üzerinde bulunan Hellenistik nekropolisinde lahitler

ağırlıktadır. Bunlar düzgün kesilmiş taşlarla yapılmış ve yassı taşlarla örtülmüştür.

Farklı yönlere bakarlar ve “mezar sunağı” olarak adlandırılan M.Ö. 3-2 yüzyıla

tarihlenen iki olağan dışı anıtın etrafında toplanmışlardır. Mezarlardaki kadınların

yüksek mevkiden oldukları, zengin gömü hediyelerinden anlaşılmaktadır. “Mezar

sunakları” lahitlerin üzerindeki platformlardan yükselen basamaklı dikdörtgen

yapılardan meydana gelir. Mezar hediyeleri arasında parfüm koymak için kullanılan

alabastronlar, altın varaktan oluşan kolye, parfüm için kullanılan küçük bir vazo,

altın örgülü pandantif kolye, bilezik, skrabeli bir yüzük, bir çift küpe ve bir kolye

bulunmuştur. Yüzükler ters çevrilmiş piramitler şeklindedir ve bunlara Hayat

Page 157: karia ölü gömme teknikleri

151

Ağacı’nı temsil eden teller aplike edilmiştir. Ölen kadının saçı ise bir silindire

eklenmiş yarım küre biçimli bir çift “makara” ile süslenmiştir. (Baldoni vd, 2004 :

126). Bu değerli eseler M.Ö. IV yüzyıl sonu ile İ.Ö. III yüzyıl başı arasına tarihlenir

(Berti vd,1993: 122).

4.10.4 Roma Mausoleionu

Kent etrafında yükselen mezar biçimli yapılar arasında en görkemlisi olan

Balık Pazarı olarak bilinen yapıdır. Bu yapıyı 20. yy başlarında Iasos’u ziyaret eden

İtalyan arkeologlar Strabon’un “Balık Pazarı” olarak anlattığı yer olduğunu

düşünmüşlerdir. Bu nedenle yanlış olarak uzun bir süre yapının adının “Balık Pazarı”

olarak kalmasına neden olmuşlardır (Berti vd.,.1993: 124).

Syria etkisi gösteren yapı aslında M.S. 2.yy’a ait bir Roma

Mausoleionu’dur. Bu mausoleionu kendisi ya da ailesi için inşa ettiren kişinin

kimliği bilinmemektedir, ancak bu kişinin zamanında önemli bir kişi olduğu tahmin

edilmektedir. Payeler üzerinde kemerlerden oluşan bir portiko ile sınırlanmış 40 x

48m boyutlarında bir alanın ortasında, basamaklı yüksek bir platform üzerinde ön

cephesi dört sütunlu bir tapınak bulunmaktadır. Mezar odası 10m x 7mlik bir alana

yapılmıştır Girişi batı olan yapının içinde alçak sütunlar vardır. Duvarlarda

kemiklerin saklandığı kapların koyulması için nişler ve bu duvarlarla bitişik taş

sekiler bulunmaktadır (Baldoni vd.,. 2004: 127).

Page 158: karia ölü gömme teknikleri

152

Resim 69 : Roma Mausoleionu

4.10.5 Saat Kulesi Olarak Bilinen Anıtsal Mezar

Antik kentten 1 km uzakta doğu kıyısında Çanakçık Tepe’nin alçak

yamaçlarında bir mezarlık alanı daha bulunur. Bu alandaki dikkat çekici yapı “Saat

Kulesi” olarak adlandırılan anıtsal nitelikteki yapıdır. Geç Roma İmparatorluk

Döneminde tarihlenen bu mezar “kule” veya “podium” mezarlar olarak bilinen Syria

mezarlarına benzer nitelikler taşımaktadır. (Baldoni vd., 2004 : 130 ). Üst üste iki

odadan meydana gelmiştir. Alttaki odanın tonozlu nişleri vardır. Girişin karşısındaki

niş daha derindir ve bir platforma sahiptir. Dışarıda, kuzey cephede muhtemelen Orta

Bizans Döneminde, doğudaki kısa rıhtım üzerinde kare planlı bir gözetleme kulesi

inşa edilmiştir (Baldoni vd., 2004 : 130 ), (Berti vd.,1993: 123)

Page 159: karia ölü gömme teknikleri

153

Resim 70 : Saat Kulesi Olarak Bilinen Anıtsal Mezar

4.10.6 Oda Mezarlı Nekropolis

Denize 600 m boyunca bir dizi teras ile inilen batı düzlüğünün

yamaçlarındaki yoğun iskan yüzünden zarar görmüş olan oda mezarlı nekropolis

M.Ö. 2. yüzyılın ikinci yarısından M.S. 4 yüzyıla kadar sürekli kullanım görmüştür.

İki grup halinde tanımlanabilecek olan mezar grubunun birincisi doğu-

güneydoğu yönünde iki sıra halinde, batıdan “küçük limana” hakim olan kayalık

sırtın alt kısmı boyunca uzanan 25 adet oda mezardan meydana gelmektedir. İkinci

grup mezarlar ise modern köyün bulunduğu alanda yamaçlar üzerinde 60 adet mezar

bulunmaktadır. Oda mezarlar genellikle dört köşe, tonoz çatılı, taş duvarlı tek bir

Page 160: karia ölü gömme teknikleri

154

odadan meydana gelmektedir. Mezar duvarlarının fresklerle kaplı olduğu

düşünülmektedir. Bazı mezarlara basamaklarla ulaşılır; diğerlerinin girişi ise

kenarlarda ya da öndedir. Girişlerin oldukça büyük lento ve söveleri vardır; kapılar

ise taştandır. Lentonun ya da duvarların arasına yerleştirilmiş taşların üzerine

işlenmiş ya da boya ile yazılmış kısa cenaze yazıtları bulunmaktadır.

Oda mezarlardan birinin yakınına yapılan araştırmalarda amphora ya da “alla

cappuccina4” gömüleri İasos nekropolisinde en azından erken dönemlerde sıkça

görülebilen mezar tipli olduğunu ortaya koymuştur. Bu olay sadece in situ bulunmuş

malzemeyle değil, çevre duvarına yaslanarak odayı saran çok sayıdaki ampfora içine

olan gömülme yeriyle de belgelenmiştir.

İtalyan kazı ekibinin yerleştiği alandaki bir oda mezarda da benzer bir durum

gözlemlenir; burada 16 çocuk gömüsü bulunmuştur. bunların 11’i amphora içinde 3

çukur gömüsü ve bir “alla cappuccina” olarak ortaya çıkarılmıştır. Kül kapları olarak

kullanılmış amphoralar M.Ö. 1. yüzyıl ile M.S. 1 yüzyıl arasına tarihlenmektedir.

Oda mezarlardan birinde, bitkisel motifler ve boğa başı ile bezeli yuvarlak bir

mermer sunak bulunmuştur. Şimdi Balık Pazarı’nda sergilenen sunak Geç

Hellenistik Döneme aittir.

Modern köyün içinden geçen ana yolun kenarındaki mezardaki bir amphora

gömüsünde ortaya çıkarılan mezar hediyeleri şunlardır: ince cidarlı küçük bir kase,

4 “Alla capuccina” pişmiş topraktan yapılmış kırma çatı şeklinde mezar yapısı

Page 161: karia ölü gömme teknikleri

155

Kuzey İtalya’daki Ticino işliklerinde üretilmiş ve M.S. 1 yüzyılda söz konusu

bölgede rağbet görmüş güvercin şekilli ampulla. Bu buluntunun İasos’ta karşımıza

çıkması, İtalya, Gallia ve Germania’dan bilinen benzer balsamarianın Doğu

Akdeniz’e ulaştığının göstergesidir. İtalyan kazı ekibine ait alandaki çocuk

gömülerinde ölü hediyesi olarak bırakılmış terracotta figürinler ele geçmiştir

(Baldoni vd., 2004 : 132 ), (Berti vd., 1993: 122) .

C. Texier’in de belirttiği gibi İasos nekropolü körfezin kuzey kıyısını,

birbirine bitişik sıra tepelerden meydana gelmiş olup bunlar körfezin içini sarar

şeklinde yapılmışlardır. Limanın girişinden ovaya kadar bu yerleri işgal etmiş olan

çeşitli kavimler, mezarlarını bu tepelerin sırtlarına yapmışlardır. Her dönemden ve

her tarzda olan bu mezarlar, aynı maksada yönelik düşünce tarzının, sanat açısından

oluşturduğu farkları tamamen gösterir nitelikler taşımaktadır (Texier, 2002: 241) .

Page 162: karia ölü gömme teknikleri

156

4.11 İDYMA

İdyma kenti bugün Muğla ili, Akyaka beldesi sınırları içerisinde yer almaktadır.

(Gürbüzer, 2006: 19 ) İdyma’nın, kelime kökeni olarak İd(a) – uma dan oluştuğu ve

orman halkı anlamına geldiği söylenmektedir (Umar, 1993 : 334). Son hecesine

bakarak İdyma’nın Anadolu kökenli yerel bir isim olduğu düşünülmektedir. Kente

ilişkin en erken bilgiler M.Ö. 5 yy’a tarihlenmektedir. Bu dönemde Attik Delos deniz

birliğine üyedir ve birliğe düzenli olarak vergi ödemektedir (Gürbüzer, 2006: 24).

Hellenistik Devirde III. Aleksandros’un (Büyük İskender) eline geçen şehrin,

M.Ö. 3. ve 2. yy.'da Rhodos peraiasına (topraklarına) dahil olduğu düşünülmektedir.

Roma dönemine ait birçok yazıt keşfedilmesine karşın, İdyma’nın Roma

dönemindeki yerleşimi bilinmemektedir. Gökova köyünün kuzeyindeki kalıntılar en

geç İ.Ö. 4-3. yüzyıllara tarihlidir. Bu da bize söz konusu yerleşimin bu yüzyıllarda

terk edildiğini ve kentin günümüzde modern Akyaka yerleşiminin bulunduğu yere

taşındığını düşündürmektedir.

Kentin nekropolüne ilişkin veriler sınırlı düzeydedir. Kayaların oyulması ile

yapılmış tapınak planlı kaya mezarları Akyaka-Gökova köyü arasında, İnişdibi

olarak adlandırılan mevkiinde bulunmaktadır. Anıtsal nitelikteki bu mezarlar M.Ö. 4.

yy’a tarihlendirilmektedir. Bu tip mezarların benzer örnekleri Karia Bölgesi içersinde

Kaunos’ta görülebilir. (Gürbüzer, 2006:32). Bu tip mezarların Lykia bölgesinde çok

görülmesinden ötürü “Likya Tipi” mezarlar olarak da adlandırılmalarına rağmen

Page 163: karia ölü gömme teknikleri

157

Karia bölgesi içerisinde de görülebilmektedir. Bu tip mezarlarda mezar ne kadar

büyük ise o kadar önemli bir mevkideki bir kişiye ait olduğu düşünülmektedir.

Resim 71: İdyma Tapınak Planlı Kaya mezarı

Resim 72 ve Resim 73 : İdyma Tapınak Planlı Kaya Mezarı

Page 164: karia ölü gömme teknikleri

158

2001 yılında Akyaka Belediyesi’nin alt yapı çalışmaları sırasında tesadüfen

ortaya çıkarılan yalancı tonozlu bir oda mezar önemli bir keşif olarak

nitelendirilebilir. Soyulmamış olan bu mezar doğa koşullarına da yenik

düşmemiştir. Bu mezara ilişkin incelemeler M. Gürbüzer tarafından bir yüksek

lisans tezi kapsamında değerlendirilmiştir (Gürbüzer, 2006) .

Mezar tek odadan oluşan mezar kuzey - güney yönlüdür. Konglomera cinsi

taşlar kullanılarak yalancı tonoz tekniğinde yapılmıştır. Mezar içersinde üç kline

bulunmaktadır. Kuzey kline üzerinde yer alan duvarda bir niş yer almaktadır. Mezar

odasındaki klineler taş sıralardan örülmüştür. Mezarın ön kısmında bulunan bir yazıt

mezarın ilk sahibinin bir kadına ait olduğunu göstermiştir. Mezar içersinde bulunan

eserler arasında, kandiller, pişmiş toprak unguentariumlar, tek kulplu testiler, kaseler,

sikkeler, bronz bir fibula, kilit sistemine ait bir parça, altın bir yüzük ve cam

unguantariumlar ele geçmiştir.

Mezar içersinde bir iskelete ait kafatası ve kaval kemiği parçaları

bulunmuştur. İskeletin kafasının çevresinde ve ayak ucunda olmak üzere iki farklı

grup buluntu ölü hediyesi olarak bırakılmıştır (Gürbüzer, 2006: 90) .

Yapılan bu çalışmada mezara ve buluntulara ilişkin ayrıntılı değerlendirmeler

sonucunda mezarın M.Ö. 166’da yapıldığı ve M.S. 3 yy’a kadar kullanım gördüğü

belirlenmiştir (Gürbüzer, 2006: 96) .

Page 165: karia ölü gömme teknikleri

159

Resim 74 İdyma Yalancı Tonozlu Oda Mezar’nın İçi (Gürbüzer, 2006)

Plan 10: İdyma Yalancı Tonozlu Oda Mezar’nın İçi (Gürbüzer, 2006)

Page 166: karia ölü gömme teknikleri

160

4.12 KAUNOS

Karia – Lykia sınırında yer alan kentin Karca adı Kbid’dir. Attika – Delos

Deniz Birliğine (M.Ö 425) üye kentler içinde en yüksek gider katkı payı ödeyen

kentlerden biriydi. Antik dönemde Kurutulmuş tuzlu balık, incir, susam, reçine ve

karasakız ihracatı ile zengin bir kent konumundadır. Bugün görülebilen kalıntıları

arasında tiyatro, hamam kompleksi, Apollon ve Artemis kutsal alanı, tholos denen

işlevi henüz bilinmeyen yuvarlak yapı, çeşme binası ve nekropol alanları sayılabilir

(Küçükeren, 2005: 151)

Kaunos’un mezar tipleri oldukça çeşitlilik göstermektedir. Bunlar arasında en

ilgi çekici olan kuşkusuz tapınak cepheli kayaya oygu mezar tipidir. Bunun yanı sıra

yine “güvercin yuvası” ismiyle anılan dikdörtgen biçimli derin kaya oygu mezarlar,

lahit tekneleri ve sandık tipli mezarlar Kaunos’un mezar zenginliğini göstermesi

açısından önemlidir (Öğün vd., 2001: 163 ).

4.12.1 Kayaya Oygu Mezarlar

Kente hem denizden hem karayolu ile ulaşanların dikkati çekecek büyüklükte

Olan mezarlar kuzey koy’u kuzey yönden kuşatan Balıklar Dağı’nın koya bakan sarp

cephesi üzerinde yer almaktadır. Bu mezarlar güneybatıya doğru yedi farklı alanda

gruplandırmaktadır. Bu mezarlar M.Ö 4. yüzyıla tarihlendirilmişlerdir. Toplam 167

adet olan mezarlardan en görkemlileri tapınak cepheli olan mezarlardır. Cephe

Page 167: karia ölü gömme teknikleri

161

planlarına göre genellikle templum in antis5 planlı yapılmışlardır çok az mezar

prostylos6 tipi plana sahiptir. Antalar arasındaki sütunların taşıdığı üçgen alınlıklı

cephenin gerisinde basamaklarla çıkılan Pronaos ve bir kapıya açılan Mezar Odası.

Yanlardan ve yukarıdan anakayadan tamamen kopartılmış olmalarıyla, bütün bu

mezarlar tamamıyla birer Naiskos konumuna getirilmişlerdir. Bazıları tapınak cephe

mimarisini tam olarak yansıtmalar. Dor tarzında yapılmış tek örneğin dışında

diğerleri İon düzeni tarzında yapılmıştır. Altılı grup içersinde boyutlarıyla dikkat

çeken mezar yapımının yarım kalması nedeniylede önemlidir. Mezarın yarım

kalması olasılıkla Büyük İskender’in Karia kentlerini istilaya başlaması nedeniyle

yaşanan siyasi çalkantıdır (Öğün vd., 2001:163 ) .

Resim 75: Kaunos Kaya Mezarlar (Bitirilmemiş Mezar)

5 Giriş kısmında iki sütun bulunan tapınak planı 6 Giriş kısmında dört sütun olan tapınak planı

Page 168: karia ölü gömme teknikleri

162

Mezarların oda planları kareye yakın dikdörtgen planlıdır. Yan ve arka

duvarların önünde yastıklı kline yapılmıştır. Bazı mezarlarda girişe yakın olarak

kline düzeyinin altında sunu sekileri de bulunabilmektedir. Yine bazı örneklerde

klinelerin çevrelediği alan sonradan oyularak bir lahit teknesi haline getirilmiştir.

Bu anıtsal mezarların tek bir kişi için değil bir aile mezarı şeklinde yapıldığı

yapılan arkeolojik değerlendirmeler sonucunda ortaya konmuştur. Mezarların

bazılarında renkli sıva izleri görülmüştür. Çok az mezar da yazıt bulunmaktadır.

bunlardan yalnızca bir karcadır (Öğün vd., 2001: 164).

Tapınak cepheli kaya mezarları Likya bölgesinde bulunan kaya mezarlarıyla

benzerlik gösterse de Likya mezarlarının genellikle ev ya da ambar tipi şeklinde

olmasıyla ayrılır. Tapınak cepheli mezarları Anadolu’daki kaya mezarları

geleneğinin Helenleşmiş şekli olarak düşünülebiliriz. Likya bölgesinde tapınak

cepheli olan mezarlar oldukça azdır. Bu mezarlara daha çok Kaunos sınırına yakın

yerlerde karşımıza çıkar.

Kayalık cephe üzerine yapılmış diğer bir mezar türü ise “güvercin yuvası”

ismiyle anılan mezar yapılarıdır. Boyutları 0.65 x 0.70 x 0.55 ila 2.20 x 2.82 x 1 m.

arasında değişmektedir. Az bir bölümü tapınak cepheli mezarların basit örnekleridir.

diğer örnekler kayalığa açılmış basit örnekler şeklinde yapılmışlardır. Cepheleri

geniş açılmış olan mezarlar iki kanatlı kapı bloklarıyla kapatılırken, dar olanların

girişleri tek bir kapı bloğuyla örtülmüştür ve çok az mezarda sunu sekisi

bulunmaktadır (Öğün vd., 2001: 166 ) .

Page 169: karia ölü gömme teknikleri

163

Resim 76 : Kaunos Kaya Mezarları

4.12.2 Niş Mezarlar:

Kuzey Kaya Nekropolündeki mezarlar kayalık yamaç üzerine açılmış oyuklar

şeklindedir. Kızıltepe’nin Alagöl kıyısındaki yamaçlarda ve Balıklar Dağı

yakınlarında bulunan bu mezarlar önemli bir grubu oluşturmaktadır. Alagöl’ün

üzerindeki kayık yamaçta açılan ellinin üzerindeki niş mezarlar içlerine bir urne

sığabilecek şekilde yapılmışlardır yaklaşık 40 cm yüksekliğindedirler. Mezarların

tabanlarına açılan yuvarlak yuvalar içlerine konan urnelerin oturtulması için

yapılmışlardır. Urnelerin yerleştirilmesinin ardından kapakların bir plaka taşla

kapatıldığını düşündürecek izler bulunmaktadır. bazılarının ağzına yerleştirilen

kapak taşlarının üzeri üçgen alınlıklı bir tapınak şeklinde sıvanmıştır.

Page 170: karia ölü gömme teknikleri

164

Bu alanda yapılan kazılar sırasında ele geçen stel formlu ve üçgen alınlıklı üç

mermer plaka, mezarların kapaklarının nasıl olduğunu göstermesi açısından önem

taşımaktadır. Üzerlerinde kime ait olduğunu yazan kısa yazıtlar bulunmaktadır.

Kaya mezarlarının Roma ve Bizans dönemlerinde tekrar kullanıldığı

düşünülmektedir. Ancak günümüzde olduğu gibi antik dönemde de mezar

soyguncularının tahribatına maruz kaldığı düşünülmektedir. Ele geçen kırık parçalar

bunu kanıtlar niteliktedir. Yapılan çalışmalar sonucunda ancak tek bir Kalyx – Krater

restore edilerek tamamlanabilmiştir. Yalnızca daha dayanıklı malzemeden yapılmış

olan alabasterler sağlam kalabilmiştir (Öğün vd., 2001: 166-169 ) .

Resim 77 : Kaunos Niş Mezarlar

Page 171: karia ölü gömme teknikleri

165

Resim 78: Kaunos Niş Mezarlar

4.12.3 Anıt Mezarlar

Diğer mezarlardan soyutlanarak yüksekçe tepeler üzerine tek odalı inşa

edilmiş Anıt Mezarlar’dan bugüne kadar yalnızca ikisi araştırılabilmiştir. Bunlardan

biri, bugün ören girişinin hemen sağındaki küçük tepe, diğeri ise kentin kuş uçumu 4

km. batısında, Ekincik Koyu üzerinden Akdeniz’e hakim Mezargediği bölgesinde

bulunmaktadır.

Ören girişinin hemen sağındaki, Akropolis’in güneydoğuya uzanan alçak

burnu üzerinde bulunan anıt mezar I, tek bir odadan ve onun önündeki ön bir

mekandan oluşmaktadır. Mezar kültüne yönelik olduğu düşünülen bir mezar sunağı

yer almaktadır. Mezarın yönü güneybatıya dönük yapılmıştır. Mezar odası özenle

kesilmiş ve işlenmiş mermer orthostatların kayalığın içine örülmesiyle elde

Page 172: karia ölü gömme teknikleri

166

edilmiştir. Cephesi üçgen alınlıklı olan mezarın içi sahte kemerle örtülüdür. Cephesi

üçgen alınlıklıdır. Bir mermer lahite ya da kline’ye işaret edebilecek bir belgenin

bulunmayışı, mezar sahibinin daha çok ahşap kline üzerine yatırılmış olabileceğini

akla getirmektedir. Yaklaşık olarak M.Ö 300 yıllarında yapılmıştır (Öğün vd., 2001:

172) .

Plan 11 : Kaunos Anıt Mezar I Rekonstrüksiyon Çizimi

Bir uç kale konumundaki Mezargediği mevkiinde bulunan Anıt mezar II

Ekincik koyu’na manzaralı bir konum göstermektedir. Bir architrav bloğu üzerindeki

yazıta göre Psussollos’a ait olan mezarın mimari parçaları çok geniş bir alana

yayılmıştır. Doğu – batı yönlü olan bu yapının boyutları Dıştan dışa 6.38 x 5.40

m’dir. Anakaya üzerine oturan mezar yapısının tabanı plaka şeklinde kesimli büyük

kireç taşı bloklarla kaplanmıştır. Gömüt odasının kuzey, batı ve doğu duvarı önünde

birer seki oluşturulmuştur. Mezar odasının İon düzeninde bir üst yapıya sahip olduğu

ele geçen mimari elemanlar sayesinde anlaşılmıştır (Öğün vd, 2001: 174 ) . Özellikle

cephe düzenlemesi ile Kaunos’un kaya mezarlarıyla ortak karakterli olması, kapı

lentosu üzerindeki yumurta dizisi ve lesbos kymatiomu ile architravdaki karca yazıt

Page 173: karia ölü gömme teknikleri

167

mezarın, İskender’in Anadolu seferinden önce yapıldığının göstergesidir ( Işık, Diler,

Babaoğlu, 1996: 224) .

4.12.4 Sandık (‘Podest’) Mezarlar:

Kaunos surunun dışında kalan yamaçlar üzerine yapılmış olan mezarların

hepsi ‘Sandık Mezarlar’ grubu içerisinde yer almaktadır. Çömlekçi Tepe’nin

güneybatı ve batı yamacında yapılan araştırmalar sonucunda her biri üç ya da dört

mezar içeren toplam 33 mezar kompleksi tespit edilmiştir. Yan yana yapılan her bir

mezarın uzun kenarları, yükseklikleri yaklaşık birbirine eşit plaka blokların dik

konulmasıyla elde edilmiştir. Mezarlarda arka dar kısım anakaya tarafında gelecek

şekilde yapılırken, ön dar kısım ise bir blokla kapatılmaktadır. Mezarların üstü büyük

sal taşlarıyla kapılmaktaydı.

Gruplar halinde yapılan bu mezarlarında üstleri tekrar önce toprak bir dolgu

ile sonrada irili ufaklı çakıl taşları karıştırılmış kalın bir harçla sıvanarak

kapatılmıştır. Böylece sadece dar blokla kapatılan kısım açıkta bırakılmıştır. Bu

kısmın açıkta bırakılma nedeni ise tekrar gömü yapılmak istenmesidir. Bu mezarları

bir aile mezarı grubu olarak düşünmek doğru olacaktır.soyulmamış olan mezarlardan

ele geçen buluntular ışığında yeni gömü yapıldığı zaman eski gömünün ileri itildiği

ortaya çıkarılmıştır. Mezarların geniş bir tarihsel süreç içersinde kullanım gördüğü

ele geçen arkeolojik buluntular ışığında tespit dilmiştir. En erken M.Ö 3. yy’a ait

olan mezarlar M.S.2yy’a kadar kullanım görmüşlerdir (Öğün vd, 2001: 175 ).

Page 174: karia ölü gömme teknikleri

168

Kiel Üniversitesi’nde “Kaunos Sandık Mezarları” konulu doktora çalışmasını

yürüten Soner Özen, bu çerçevede Küçük Kale’nin güney limanına bakan yamacında

yer alan mezarları inceleniştir. Bu incelemeler sırasında soyulmamış bir mezar

grubuna da rastlamış ve çalışmasına bu mezar grubunu da dahil etmiştir. Bu mezar

içinde çok sayıda unguantarium ve laginos bulunmuştur bunların yanı sıra oldukça

tahrip olmuş olarak cam ve bronz eşya çıkartılmıştır (Özen, 2001:8),(Işık, 1998:

201).

Akropolün kuzey eteğinde 1982 yılında sürdürülen kazılar sırasında yan yana

üç mezar bulunmuştur. Yan duvarların toplama taşlarla örüldüğü görülen mezarların

üst kısımları büyük sal taşlarıyla kapatılmıştır. Üç mezarında farklı dönemler

içerisinde kullanım gördüğü ele geçen arkeolojik malzeme ile de desteklenmiştir.

Cam vazolar, çeşitli dönemlere ait sikkeler, pişmiş topraktan laginos ve

unguantariumlar, bronz aynalar, demirden strigilisler, kemik ve bronz süs eşyası ile

altın diadem parçaları bu eserlere örnek teşkil etmektedir (Öğün, 1983: 240) .

Resim 79 : 1982 Sezonunda Bulunmuş Mezar Yapıları (Özen 2001)

Page 175: karia ölü gömme teknikleri

169

Plan 12: Kaunos Sandık Mezar (Özen 2001)

Page 176: karia ölü gömme teknikleri

170

4.13 KNİDOS

Bugünkü Muğla İli, Datça İlçesi, Tekir Burnu’nda bulunan antik Knidos

kentine ilişkin en eski buluntular M.Ö.VII yy’a kadar gitmektedir. M.Ö 468’de kent

Atina kontrolündedir ve ünlü Delos Deniz birliği üyesidir. M.Ö 411 de ise Deniz

Birliğinden ayrılarak tekrar Sparta yanlı yönetim hakim olur (Sönmez, 2007: 44).

Kent Rodos’taki Lindos Kamiros, İalysos, Kos, Halikarnassos, Nisiros ve Telos ile

birlikte Dor Hexapolisini oluşturmuşlardır.

Knidos, bilim, mimarlık ve sanatta da oldukça ileri bir kentti. Tarihin büyük

astronomi ve matematik bilimcisi Eudoksus, doktor Euryphon, ünlü ressam

Polygnotos ve dünyanın yedi harikasından biri sayılan İskenderiye Feneri’nin mimarı

Sostratos burada yaşamıştır. Doktor Euryphon ve öğrencileri zamanının ikinci büyük

tıp okulunu Knidos’ta kurmuşlardır. Eudoksus’un geliştirdiği ve dönemin büyük

buluşu olan güneş saati, ören yerinde bugün de görülebilmektedir. Kente ait kalıntılar

arasında iki tiyatro, biri ticari biri askeri amaçla kullanılan iki liman, Aphrodit

tapınağı, Apollon tapınağı ve Korinth Tapınağı, stoa bugün görülebilir durumda

bulunmaktadır.

Knidos’a ait nekropol alanı kentin kuzeyinde, batısında ve doğusunda yer

almaktadır. Doğu nekropolü altı kilometreden uzun bir alanda yer almakta olup antik

çağın en geniş mezar sahalarından biri olarak tanımlanmaktadır. Bir kısmının büyük

boyutlu olan yüzlerce mezar yapısı bugün örene giden yolun her iki tarafına dağılmış

durumda bulunmaktadır. Bu mezarlar sadece çok büyük boyutları nedeniyle değil

aynı zamanda anıt mezarlarının çeşitliliği ile de çok zengindir (Love, 1970: 153).

Page 177: karia ölü gömme teknikleri

171

Mezar yapıları arasında farklı tiplere yer verilmiştir. Yüksek duvarlarla

çevrilmiş avlulu mezarların bodrum kısımlarına mezar odacıkları yerleştirilmiştir.

Loculi adı verilen dar odacıklar veya bölmeler genellikle ostotheklerin yerleştirilmesi

için kullanılmıştır. Yandaki kapılar, genellikle boğa başları ve girlandlarla bezeli

yuvarlak atların bulunduğu avluya girişi sağlamaktadır. Bu alanlarda belli günlerde

düzenlenmiş olan ölülerin onuruna kurbanlar sunulması ve kutlamalar yapılmıştır.

Alanda bulunan diğer mezar tipleri ise Helenistik dönemde yapılmış düz plaka kaplı

küçük odalardan veya Roma İmparatorluk Devri’nde yapılmış olan tonozlu

odacıklardan oluşmaktadır. Bir çok mezar zengin mimari süslemeye sahiptir. Antik

dönem kaynaklarından öğrendiğimiz kadarıyla burada spor yarışmalarını da içeren

oldukça kapsamlı ölü kültünün uygulandığı bilinmektedir (Özgan, C.B. 2002:104) .

Deniz kıyısındaki bir kaya üzerinde yer alan görkemli, tapınak formlu mezar

anıtı “Aslanlı Mezar” olarak bilinmektedir. 1857 yılında kette ilk kazıları yapan

Charles Newton, İngiliz Kraliyet’inin verdiği bir savaş gemisiyle 212 sandık eseri

İngiltere’ye götürmüştür. Bu eserler arasında “Aslanlı Mezar”a ait olan aslan heykeli

de yer almaktadır. Bugün bu eser British Museum’da bulunmaktadır. Eser erken

Helenistik Dönem’e tarihlendirilmektedir.

Page 178: karia ölü gömme teknikleri

172

Resim 80: Aslanlı Mezarın Aslan heykelinin götürülüşü

Resim 81:Heykelin Bugünkü Durumu

1995 yılında yapılan çalışmalar sırasında nekropol alanında kaçak kazılar

sonrasında ortaya çıkarılan bir oda mezarın yanında yapılan araştırmalar sonucunda

buna paralel bir diğer oda mezarın daha olduğu saptanmış ve burada bir kurtarma

Page 179: karia ölü gömme teknikleri

173

kazısı yapılmıştır. Bu mezar Knidos’tan yaklaşık 2 km uzaklıkta yer almaktadır.

Mezar hücreleri yan yana sıralanmış şekildedir. Duvarlar düzgün kesme taşlardan

oluşmuştur. Mezar hücrelerinin üzeri dörtgen büyük blok taşlarla kapatılmıştır.

Mezarda birkaç kemik parçası dışında iskelete ait parça ele geçmemiştir. Ele geçen

bazı seramik parçalarına göre mezar Helenistik döneme tarihlenmektedir

(Özgan,1996: 277).

1999 yılında nekropol alanında yapılan çalışmalar sırasında sahanın

topografik çizimlerinin gerçekleştirilmesi sırasında korunan mezar sayısının 300

kadar olduğu tespit edilmiştir. Bu çalışmalar sırasında temenoslu bir mezarda

çalışmalar yapılmıştır. Mezar, bu tip anıtsal yapılarda olduğu gibi tiyatro sahnesi

benzeri biçimde tasarlanmıştır. 1 veya 2 metre yüksekliğinde bir teras duvarı üzerine

ve teras duvarının hizasında, arkadan ve yandan çevrilen bir diğer duvar yardımı ile

bu alan sınırlandırılmıştır. Alana yanlardan kapılarla girilmektedir (Özgan vd., 2000:

100).

Plan 13: Knidos Temenos Mezarı (Özgan vd., 2000: 107).

Page 180: karia ölü gömme teknikleri

174

Nekropol alanında ele geçen bir çok yazıt antik dünyanın ölüme bakışını

göstermesi açısından önemlidir. Bunlar arasında Ağıt niteliği taşıyan mermer bir

metinde yoldan geçen kişiler için “Antigonos” isimli bir kişinin temenosuna davet

vardır. Yazıttan anlaşıldığı kadarıyla anılan kişi bazı mitolojik ilişkilerle

destanlaşmış ve yörede ün yapmış eski bir kahramandır. Bu kişinin önemi nedeniyle

mezarı bir temenos duvarı ile çevrilmiştir (Sönmez, 2007:159) .

Hıristiyanlık Dönemine ait olan bir kiliseye giden taş döşeli yol bir zamanlar

nekropoliste bulunan ağıt yazıtlardan oluşmuştu. Bu örnekler içinde Atthis isimli bir

kadının kocasına yazdığı övgü dolu yazıtta bulunmaktadır. Bu yazıtların çoğunluğu

M.S 2 – M.S. 3 yy’a tarihlenmiştir (Sönmez, 2007:160).

Kent surlarına yaklaşık olarak 4 km uzaklıkta, nekropol sahasının içinde yer

alan, yaklaşık 700 m2 büyüklüğünde ve bir duvarla çevrili bir alan bulunmuştur.

Ortasında yuvarlak bir yapı bulunmaktadır. Bu yapının olasılıkla toprak döküntüsü

kaybolup gitmiş olan bir tümülüsün kaidesi olduğu düşünülmüştür (Özgan vd., 2000:

101).

1960’lı yılların sonlarına doğru İris Love tarafından yapılan kazı

çalışmalarında kent duvarının yakınlarındaki alan araştırılmış ve burada 11 mezar

kazılmıştır. Bu mezarların hemen hepsi yaklaşık aynı plana sahip olup doğu-batı

doğrultusunda yer almaktadır. Mezarlar dikdörtgen bir giriş odasına ve bir mezar

odasına sahiptir. Bazı durumlarda bu giriş odası bir mezar olarak kullanılmış ve

diğerlerinde ek bir oda girişin batısına eklenmiştir. Mezar buluntuları genellikle

Page 181: karia ölü gömme teknikleri

175

odayı kapatan taşın hemen arkasında grup halinde bulunmuştur. Bu buluntular içinde

amforalar, bir ya da daha fazla tabak, bir askos ve bir kandil tespit edilmiştir. Bu

buluntular ışığında mezarlar M..Ö. 3.yy ortasına tarihlendirilmiştir. Mezar içerisinde

yer alan bir gömüde kafatası üzerinde bir altın diadem bulunmuştur. Diğer bir iskelet

de sırtı üstü yatırılmış yüzü doğuya bakar biçimde bulunmuştur (Love, 1970: 153 ).

Page 182: karia ölü gömme teknikleri

176

4.14 LABRANDA

Muğla İli’nde Kocayayla olarak bilinen dağlık bir alanda yer alan Labranda

Karia bölgesinin önemli dini merkezlerinden biridir. Kent Zeus Labraundos’a

adanmıştır. Güneyinde yer alan Mylasa’ya kutsal bir yol ile bağlanan kent M.Ö 5

yy’da kurulmuştur. Kente ilişkin önemli yapı kalıntıları arasında Erkekler için

düzenlenmiş andronlar, Zeus tapınağı, çeşme binası, stadyum, din adamları evi olan

oikoi ve kutsal yol üzerinde nekropol alanı sayılabilir. Bu yapıların bir çoğu

Hellenistik ve Roma Dönemine aittir (Küçükeren, 2005 : 160 ).

Kentin nekropolü yerleşim alanına uzanan yolların her iki yanında

bulunmaktadır. Antik dönemde kutsal alanlar çevresine gömülme isteği nedeniyle

mezar sayısı özellikle kutsal yol çevresinde daha fazlalaşır.

Plan 14: Labranda kent planı

Page 183: karia ölü gömme teknikleri

177

Labranda’da görülen mezar tipleri genellikle Karia’da yaygın olarak görülen

yerli kayaya oyulmuş tekne ya da sanduka biçiminde dikdörtgen planlı mezarlardır.

Diğer grupta ise oda mezarlar bulunmaktadır. Bunların sayısı altı olarak tespit

edilmiştir.

Tekne tipi mezarların sayısı 52 adet olarak tespit edilmiştir. Üstte taş kapak

için çıkıntılar mevcuttur, böyle alttaki gömüyü kapatarak üstte başka bir gömü

bulunabilmektedir. mezarlar büyük çatı biçimli kapaklara sahiptir ve kapaklarda

genellikle taşımak için yapılmış, ikişer uzun kenarlarda, birer kısa kenarlarda olmak

üzere altı çıkıntı bulunmaktadır. Günümüzde Mezar kapaklarının bir çoğu orijinal

yerlerinde bulunmamaktadır ve hepsi soyulmuştur (Karlsson, 2005 )

Resim 82: Labranda tekne biçimli mezar

Page 184: karia ölü gömme teknikleri

178

Labranda’da bulunan altı oda mezardan en etkileyici olan Zeus Labraundos

Tapınağı'nın bulunduğu terastan 30 m yukarıdaki küçük bir teras üzerinde yer alan

mezardır. Mezar üç bölümden oluşur; dromos ve arka arkaya sıralanmış iki mezar

odası. İç ve dış duvarların hepsi düzgün kesme taşlar ile örülmüştür (Bean, 1987:

70). Dik bir yamaç üzerine inşa edilmiştir. Dromosu ile birlikte 15m, genişliği 6.86

m ve yüksekliği ise 5.20 m olan bu büyük mezar büyük levhalardan meydana gelen

bir platform üzerinde yer almaktadır. Dromosun girişi güneydendir. Mezar birbirine

bir kapı ile bağlanan iki odadan oluşmaktadır. Her iki odanın çatısı da bindirme

tonoz şeklinde yapılmıştır. Bu odaların üzerinde ise 1.30 m yüksekliğinde 6 x 3.2 m

ölçülerinde üçüncü bir oda bulunur. Mezar odalarının girişe yakın olanında iki içteki

odada ise üç adet lahit bulunmaktadır. İçteki odadaki lahitlerden ortadaki lahit,

diğerlerinden daha büyük yapılmıştır. Bu lahdin büyük yapılmış olmasından dolayı,

önce lahdin yerleştirildiği sonra mezarın duvarların örüldüğü düşünülmüştür. Mezar

çevresinde bulunmuş olan çeşitli dönemlerden kalma birkaç parça seramik mezarın

tarihini vermekten uzaktır (Westholm 1963: 101-105). Ancak Bean mezarın ön

avluda bulunan çanak çömlek parçaları nedeniyle M.Ö. dördüncü yüzyıl öncesinden

kalma olduğunu düşünmüş fakat mezarın kime ait olabileceği konusunda bir fikir öne

sürmenin olanaksız olduğunu belirtmiştir (Bean, 1987: 72).

Page 185: karia ölü gömme teknikleri

179

Resim 83: Büyük Oda Mezarın İçteki Odasının Görüntüsü

Resim 84: Büyük Oda Mezarın Dromosunda Bir Görüntü

Page 186: karia ölü gömme teknikleri

180

4.16 LAGİNA

Muğla İli, Yatağan İlçesi, Turgut Kasabası sınırlarında yer alan Lagina kenti

Kapıtaş Mevkii’ndedir (Tırpan - Söğüt, Eylül 2005: 5 ). Lagina’nın tarihsel

geçmişi tespit edilen kalıntılara göre M.Ö. 3. bine kadar gitmektedir. Burada

yaşayan halkın bölgenin yerli halkı karialılar olduğu anlaşılmaktadır. Eski Tunç

Dönemine ait mezarlardan sonra bölgenin erken buluntularını Submiken

Dönemine ait buluntular oluştur. M.Ö 8. yüzyıldan itibaren Lagina ve çevresinde

küçük yerleşimler büyümeye ve sayılarının artmaya başladığı görülmektedir.

M.Ö 5. yy’da Lagina, kutsal alanın 1 km kuzeybatısında bulunan Koranza

kentinin demosuydu. M.Ö 3 yüzyıl başlarınsa Stratonikeia kentinin Suriye Kralı I.

Antiokhos tarafından kurulmasından sonra, aralarında Koranza ve Lagina'nın da

bulunduğu birçok küçük yerleşimler Stratonikeia'nın bir demosu haline gelmiştir

(Tırpan - Söğüt, Eylül 2005: 6 ).

Lagina antik kentine ait önemli kalıntılar arasında Hekate kutsal alanı

içerisinde Altar, propylon, çeşme ve stoa yer alırken Hekate kutsal alanın yakın

çevresinde Apollo veArtemis kutsal alanı, kutsal yol, kutsal havuz ve nekropol

alanları sayılabilir.

Lagina yakınlarında yapılan araştırmalar sonucunda Hekate Kutsal Alanı ile

Apollo ve Artemis’e ait olan Kutsal alanı arasında farklı tipte mezarlar bulunan

nekropol alanı bulunmuştur. Burada bulunan mezar tipleri çeşitlilik

göstermektedir. Alanın M.Ö 5. yüzyıldan itibaren kullanıldığını, M.Ö. 4 yüzyıla

Page 187: karia ölü gömme teknikleri

181

ait mezarlarında olduğu ele geçen yazıtlar aracılığıyla desteklenmektedir. Alanda

dromoslu mezar, kaya mezarı ve iki odalı hipoje mezar şeklinde farklı tipte

örnekler bulunmaktadır (Tırpan - Söğüt, Eylül 2005: 17). Bazı mezarlar tek

yapılmışken bazıları ise nekropol alanı olarak düzenlenmiş teraslarda yer

almaktadır. Yapılan çalışmalar içersinde nekropol alanından yer alan ve mezar

ziyaretçileri için düzenlendiği anlaşılan bir alanın varlığı tespit edilmiştir. Ancak

bu alanın henüz kazısı tamamlanmamıştır. Kentin doğusunda yer alan Yarbaşı

mevkii’ndeki mezarlar İlk tunç Çağına, Güneyindeki Bozukbağ Mevkii’ndeki

mezarlar Geç Geometrik Dönem’e, Emirler Mevkii’ndeki mezarlar ise Klasik

Dönem’e tarihlendirilmişlerdir (TAY 2007: “Lagina” ).

1995 yılında yapılan çalışmalar sırasında kaçak kazılar için yapılan bir

ihbarın değerlendirilmesi sonucu Yayalar Mevkii’nde, kutsal alanın yaklaşık 400

m kuzeyinde bir dromoslu oda mezar bulunmuştur (Tırpan, 1996: 309).

Plan 15: Lagina Yaylalar Mevkii dromoslu Oda Mezar (Tırpan 1996)

Page 188: karia ölü gömme teknikleri

182

Arazinin doğal beyaz renkli kist toprağının kazılması ile oluşturulan çukur

içine inşa edilmiş olan mezarın kist içine açılmış çukur ile mezar duvarları arasında

kalan 0.50 m’lik boşluğun moloz taş ile doldurulduğu görülmüştür. Mezarın üst

örtüsü ince uzun kayrak taşlarından yapılmıştır. Yapının duvarlarında rektogonal

mermer ve az da olsa konglomera taş blokları kullanılmıştır. Pseudo izodomik örgü

sistemi ile örülmüş olan duvarlarda blokların yüzleri ince bir işçilik göstermektedir.

Doğu-batı yönünde inşa edilmiş olan mezarın dromos ve mezar odasından

oluşan bir plana sahip olduğu görülmüştür. Dromos’un zemini yekpare mermer bir

plaka ile kaplıdır. Mezar odasının zemini ise siyah grenli taş plakalardan yapılmıştır.

Mezar içerisinde odanın doğu duvarına bitişik bir kaide üzerine oturan plaka

mermerden yapılmış bir kline yer almaktadır. Klineye taban oluşturan mermer plaka

dışa hafif bir çıkıntı yaparak kline önünde bir basamak oluşturmaktadır (Tırpan,

1996: 315). Bu mezarın ince işçilik göstermesi dönemin önemli biri için yapıldığını

düşündürmüştür.

Mezar içersinde ele geçen kandiller, unguantariumlar, tek kulplu bir testi, urne

parçası ve sikke yarımıyla M.Ö 2 yüzyıl ortalarında inşa edildiğini ve M.S. 1.

yüzyılın ikinci yarısına kadar kullanım gördüğünü göstermiştir (Tırpan, 1996: 320).

2002 yılında Yayalar Mevkii’nde daha önceden mezar soyguncuları

tarafından açılmış ancak içi toprak dolu olan mezarda çalışma yapılmıştır. Bu mezar

2001 yılında açılmış olan 01 YM 1 numaralı kaya mezarının 25 m. güneybatısındaki

terasta yer almaktadır. Yapılan temizlik çalışmaları sonrasında mezarın dromoslu iki

Page 189: karia ölü gömme teknikleri

183

odalı bir mezar olduğu ortaya çıkmıştır. Mezar kuzey güney yönünde yerli kaya

oyularak yapılmış olup girişi kuzeyde yer almaktadır (Tırpan –Söğüt, 2003: 92).

Mezar odalarını birbirine bağlayan bir geçiş yeri bulunmaktaydı. Bu alanda

bir çok çivinin bulunması buradaki geçişin ahşap bir kapı ile sağlandığını

düşündürmüştür (Tırpan –Söğüt, 2003: 92).

Mezar içerisinde ilk odada, her iki yanda oygu tekne gömü yeri bulunurken iç

odada ise doğu, güney ve batı yönlerinde üç kline tespit edilmiştir. Mezar odasında

karışık bir şekilde birden fazla iskelete ait olan kemikler bulunmuştur. Mezar

buluntuları arasında yer alan bir gümüş sikke, bronz sikkeler, kandil, seramik

parçalar, demir çiviler, altın diadem parçaları, iki adet altın küpe yer almaktadır. Bu

buluntular değerlendirildiğinde mezarın en erken buluntusunun M.Ö. 4. yy’a ait

olduğu ancak Roma Dönemi içlerine kadar kullanım gördüğü belirlenmiştir Apollon

ve Artemis Kutsal Alanı’na dikilen, M.Ö. 4. yy ortalarına ait bir stel üzerindeki

kitabelere göre kutsal alan yakınlarda yer bir nekropolün olduğu da kanıtlanmış

olmaktadır (Tırpan –Söğüt, 2003: 92).

Plan 16 :Lagina 02 YM1 Numaralı Mezar (Tırpan-Söğüt 2003)

Page 190: karia ölü gömme teknikleri

184

Bu mezara ilişkin, kemikler üzerindeki yapılan incelemeler sonucunda, içteki

odada beş erişkin ve iki çocuğa ait kemikler bulunmuştur. Bunlar dağınık halde

gömü yeri olarak kullanılan klineler üzerinde değil, genellikle klineler arasında yer

alan gezinti yerinde bulunmuştur. Dağınık halde olmaları nedeniyle cinsiyet tespiti

yapılabilecek herhangi bir kriter tespit edilememiştir. İç odada kremasyon yapıldığını

gösteren yanmış kemiklerinde olması gömü sayısının arttırmıştır. İncelenen kemikler

üzerinde çeşitli patolojik oluşumlar tespit edilmiştir. Parmak kemiklerinde

deformeler, omurlarda çökmeler, bir yetişkinin sol topuk kemiğinde deforme ve uzun

kemiklerde patolojik ve morfolojik bozukluklar tespit edilmiştir. Giriş de yer alan

oda da ise kemikler yine gezinti alanında içteki odaya bağlanan girişin yakınında

bulunmuştur. Bulunan kemikler bir iskeleti oluşturacak nitelikte değildir. Burada da

üç erişkin bireye ait kemikler tespit edilmiştir. Mezarda insana ait kemikler dışında

hayvanlara ait kemikler de bulunmuştur. Bulunan birey sayısının en az sekiz olması

mezarın farklı dönemlerde de kullanım gördüğünü düşündürmektedir (Tırpan –

Söğüt, 2003: 94).7

7 Bu mezara ilişkin kemiklerin incelenmesi “02 YM1 No.lu Mezarda Çıkan Kemikler” başlığı altında Zehra Satar tarafından yapılmıştır.

Page 191: karia ölü gömme teknikleri

185

4.16 LATMOS HERAKLEİA

Bugün Muğla İli, Milas İlçesi, Kapıkırın Köyü sınırları içerisinde bulunan

Latmos Herakleia’sı kenti Bafa Gölü kıyısında bulunmaktadır. Bafa Gölü bir

zamanlar açık denizin bir parçasıydı ve ana karanın Miletos körfezinin arka kısmını

oluşturmaktaydı. Geç Antik Dönemden itibaren Menderes nehrinin taşıdığı

alüvyonlar, Latmos Körfezi’nin denize bağlantısını gittikçe keserek Orta Çağ

sonlarına doğru iç göl haline dönüştürmüştür (Bean, 1995: 233) .

Latmos Herakleiası’ndaki en erken arkeolojik verileri Batı Anadolu’nun

bilinen ilk prehistorik kaya resimleri oluşturmaktadır. Daha sonra M.Ö 2. bin yılda

kent Hitit İmparatorluğu topraklarının içerisinde yer almaktaydı. M.Ö 300 yıllarında

ise Eski Latmos kenti yer değiştirerek Latmos Herakleiası ismini almıştır. Kente ait

yapı kalıntıları arasında Athena tapınağı, tiyatro ve palestra, surlar, agora, ev

kalıntıları, Endymion kutsal alanı, yollar ve nekropol alanları bulunmaktadır

(Bindokat, 2005: 34) .

Resim 85: Latmos Herakleia Mezarları

Page 192: karia ölü gömme teknikleri

186

Plan 17: Latmos Herakleia Kenti planı

Latmos’un nekropol alanı geniş bir alana yayılmaktadır. Yaklaşık olarak 2400

mezarın bulunduğu alanda gölün yükselmesi nedeniyle bazı mezarlar sular altında

kalmıştır. Bafa Gölünün doğu koyundaki yarımada da bulunan üç yüzden fazla

mezar önemli bir grubu oluşturmaktadır. Mezarların hepsi antik çağdan günümüze

kadar geçen süre içerisinde soyulduğu için bugüne kadar mezarlara ait herhangi bir

buluntu ve iskelet ele geçmemiştir (Küçükeren, 2005:180) .

Mezarların hemen hemen hepsi gösterişsizdir. Kayaya özenle oyulmuş

dikdörtgen biçimli bir yapıya sahiplerdir. Ortalama 1.80 m uzunluğuna, 0.40 – 0.50

m genişliğe ve aynı derinliğe sahip olan mezarlar yine dörtgen biçimli ya da nadiren

de semerdam biçimli ağır gnays kapaklara sahiptirler.

Page 193: karia ölü gömme teknikleri

187

Resim 86. Latmos Herakleia Mezar

Resim 87: Latmos Latmos Herakleia Mezar

Bazen mezar kapağı üzerinde daha küçük boyutlu iki levha daha konularak

basamak şeklinde bir üst yapı oluşturulmuş ve böylelikle mezara basit yoldan anıtsal

nitelik kazandırılmıştır. Karia bölgesindeki diğer bazı kentlerde görülen tamamı

Page 194: karia ölü gömme teknikleri

188

taştan oyulmuş lahitlere Latmos’ta rastlanmamaktadır. Bazı mezar kapaklarının üst

kısmında küçük dikdörtgen bir oyuk alan bulunmaktadır. Bu alanın ölen kişinin

adının yazdığı stelin konması için yapıldığı düşünülmektedir. Mezarların çoğunun

mevcut olan ağır kapaklarından başka mikalı şistten ya da gnaystan yapılmış ara

kapak niteliğinde ikinci bir kapağı da vardı. Diğerinden daha dar olan bu kapak,

mezar yan duvarlarının üst kenarına yapılmış yivlere geçirilerek bunu kapatıyordu.

Pek az istisna dışında bunların hepsi tahrip edilmiştir (Bindokat, 2005: 123) .

Mezarlar tekli, ikili, aile mezarı veya grup mezarları şeklinde yapılmıştır.

Bazı alanlarda kaya yüzeyinin sık bir şekilde mezarlarla kaplı olması, yan yana

yapılmış mezarların birbiriyle ilişkisi olup olmadığı hakkında bir karara varmayı

zorlaştırmaktadır.

Resim 88: Latmos Herakleia Mezarları

Page 195: karia ölü gömme teknikleri

189

Mezarlar yapılırken kaya yapısının şekli mümkün olduğunca

değiştirilmemiştir. Araziye uyumu özenle sağlanmıştır. Bir mezar örneği dikkat

çekici nitelik taşımaktadır. Bu mezar çift katlı olarak yapılmıştır. Alt kapak üst kat

mezarının zeminini oluşturacak şekilde planlanmıştır. Yanındaki diğer bir mezarla da

bir bütünlük sağlayan alandaki kayaya oyulmuş nişler ise muhtemelen kandil

koymak için yapılan yerlerdi . diğer özel bir örnek ise kentin batı yakasında

bulunmaktadır. Buradaki iki mezar örneğinine on basamaklı bir merdiven ile

çıkılmaktadır. Bu alan insan eliyle düzleştirilmiş bir alandır. Bu düz platformun

doğu ve kuzey kenarlarında yağmur suyunu dışarı akıtacak birer oluk bulunmaktadır.

Güney kesiminde yer alan dört köşe biçimli biraz derinleştirişmiş küçük alana sunu

konulduğu düşünülmektedir (Bindokat, 2005: 125) .

Bindokat tarafından yapılan Latmos yapılan araştırmalarda kremasyon gömü

olduğu düşünülen bazı mezarlar vardır. Ancak bu mezarların kremasyon amaçlı

kullanılmış olduğu bizce kesinlik kazanmamıştır. Bu tip örnekler bebek mezarı

olarak da kullanılmış olabilirler.

Resim 89: Latmos Herakleia Kremasyon Gömü Olduğu Düşünülen Mezar

Page 196: karia ölü gömme teknikleri

190

Kent çevresinde yapılan araştırmalarda bazı alanlarda eski kent ile yeni

yerleşilen Latmos’un yapılarının birbiri içine girmiş olduğu düşünülmektedir. Buna

neden olan düşünce bazı yerlerde ev kalıntılarının yakınında bazı mezarların

bulunmasıdır. Antik dönem içinde bazı istisnalar dışında nekropoller kent

yerleşiminin dışında yapılmıştır. Ancak bu alanda yerleşim göstergesi evlerle bazı

mezarların aynı yerde bulunması eski kentin yeni kurulan Latmoslularca bir nekropol

alanı olarak kullanıldığı düşüncesini akla getirmiştir (Bindokat, 2005: 126).

Latmos’ta yaygın olarak görülen basit kaya mezarlar dışında farklı tipte

mezarlar az sayıda bulunmaktadır. Bafa Gölü’nün doğu kıyısındaki ovada Gölyaka

Köyü’nün yakınlarında bulunan kazılmamış bir tümülüs bulunmaktadır. Diğer mezar

örnekleri ise oda mezar şeklinde yapılmışlardır. Bunlardan Biri Bafa Gölü’nün doğu

koyunda, diğeri Latmos kentinin doğudaki aşağı yerleşmesinde yer almaktadır.

Latmos kenti güney surunun önünde yapılan üçünün girişi güney yöndendir. Mezar

odalarının ikisinin içi, duvara paralel basit taş klinelerle donatılmıştır. Bu klinelerin

üstüne bir çok gnays levhasının birleştirilmesi yoluyla yapılmış lahitler konulmuştu.

Üçüncü oda mezarının ise Dor düzeninde anteli bir tapınak biçiminde yapılmış

mermerden bir üst yapısı bulunmaktadır. İnce işçilik gösteren yapı öğeleri, mezar üst

yapısını İ.Ö. 2. yüzyıla tarihlendirmektedir.

Page 197: karia ölü gömme teknikleri

191

Resim 90:Latmos Herakleia Oda Mezarı

Page 198: karia ölü gömme teknikleri

192

4.17. MYLASA

Muğla İli Mylasa İlçesi sınırları içerisinde bulunan kentin son hecesinde

bulunan –asa eki onun erken tarihine işaret etmektedir. Lydialı Gyges'e taht kavgaları

sırasında, Mylasalı Arselis'in ordularıyla yardım ettiğinden Plutarch’ın söz etmesi

kentin en geç M.O. 7. yüzyılın ilk yarısından itibaren var olduğunu göstermektedir.

M.Ö 5. ve 4. yy’larda yerli Karya kralları Pers satrapları olarak tüm Karia Bölgesi’ni,

4. yüzyılın ikinci çeyreğinde Maussollos'un Halikarnassos'u başkent yapmasına

kadar, Mylasa'dan yönetmişlerdir (Rumscheid, 1995: 86). Bugün kente ilişkin

arkeolojik kalıntılar arasında “Baltalı Kapı” olarak bilinen giriş kapısı, Hıdırlık

tepesindeki surlar, “Uzun Yuva” olarak bilinen korinth düzenindeki şeref sütunu

içeren mimari kompleks ve onun aşağısında yer alan teras duvarı, su kemerleri,

Labranda, Stratonikeia ve Beçin antik yolları boyunca yer alan birçok mezar

topluluğu sayılabilir. Bunlar arasında da önemli bir anıt mezar olan Gümüşkesen

anıtı Karia Bölgesi mezar mimari açısından önem taşımaktadır (Rumscheid, 1995:

87).

4.17.1 Gümüşkesen Mezar Anıtı

Mylasa’nın bilinen en önemli mezarı Gümüşkesen adıyla bilinen iyi

korunmuş mezar anıtıdır (Bayburtluoğlu,1982:131). Bu anıt Halikranassos’daki

Mousoleum anıtının küçük bir kopyası niteliğindedir (Akurgal 1993: 479). Kentin

ileri gelenlerinden birine ait olduğu düşünülen bu anıt kare planlı yüksek bir podyum

üzerinde sütunlardan oluşan gövde ve piramidal bir çatıdan oluşmaktadır

(Bayburtluoğlu, 1982: 131).

Page 199: karia ölü gömme teknikleri

193

Yapı genel olarak üç bölümden oluşmaktadır. Gömünün yapıldığı mezar

odası, dinsel törenlerin yapıldığı sütunlarla desteklenen orta kat ve bunun üzerinde

çatı katı bulunmaktadır. Alt katın duvarları dörtgen büyük mermer bloklardan

oluşmuştur. Batı cephesinde yer alan giriş kapısı tam ortada yer almayıp biraz sol

tarafta bulunmaktadır. Mezar odasının üst yapısını destekleyen başlıkları silmeli

dörtgen kesitli dört ayak yer almaktadır. Ölüleri gömmek için mevcut olan izlerden

anlaşıldığı kadarıyla taş plakalardan oluşan lahitler kullanılmış olmalıdır. Mezar

odasının üstünde yer alan sütunlar 1/3 oranında yivlendirilmiş olup köşelerde

bulunanlar dörtgen biçimli diğerleri ise oval biçimli yapılmışlardır. Sütun başlıkları

akanthus yapraklarıyla süslüdür. Sütunlar üzerinde bulunan küçük nişlerin olması

sütun aralarını ahşap korkuluklarla kapatılmış olduğunu düşündürmüştür. Orta kattın

zemininde bulunan ve mezar odasıyla bağlantısı olan huni biçimli delik olasılıkla

gerçekleştirilen törensel sunu için yapılmış olmalıydı. Çatının özenli bir taş işçiliği

sergilemesi mezarın önemli bir kişi için yapıldığının bir göstergesi gibidir. Çatı

geometrik ve bitkisel motiflerle süslüdür. Tüm bu yapısal özelliklerinden dolayı

mezarı M.S 2. yy’ın ortalarına tarihlendirmek doğru olacaktır (Bean, 1987 :39)

(Kızıl, 1999: 22) (Rumsheid, 1995: 88) .

Page 200: karia ölü gömme teknikleri

194

Resim 91:Gümüşkesen Mezar Anıtının İç Kısmı

Resim 92: Gümüşkesen Mezar Anıtı

Page 201: karia ölü gömme teknikleri

195

Resim 93 : Texier’in Gümüşkesen Anıtına ait çizimi

4.17.2 Hellenistik Dönem Oda Mezarları

Mermer bloklarla kaplanmıştır. Her iki odada da iki yanlarda, yerden 0.55 m.

yükseklikte, lahit şeklinde, ölü yatakları vardır. Bu klineler biri tabanı diğeri içe

bakan yüzeyi 1947 yılında Mylasa’da bulunan oda mezar soyulmamış olması

nedeniyle önemli bilgiler sunmaktadır. Tamamiyle mermerden yapılmış olan bu

mezar iki odadan oluşmaktadır. Kentin yakınındaki tipik beyaz mavi Sodra dağı

mermerinin kullanıldığı mezarın yüksekliği yaklaşık üç metre genişliği ise yaklaşık

beş metredir. Bloklar birbirlerine kurşun kenetler yardımıyla bağlanmıştır. Mezara

giriş bir kapı ile yapılmaktadır. Bu kapı bindirme suretiyle dişli, muazzam bir blokla

kapanmaktadır. Mezarın tabanı büyük oluşturan yekpare iki bloktan oluşmuştur.

Mezarın tavanı taş kirişler üzerine oturan büyük yekpare bloklarla örtülmüştür

(Akarca,1952: 367) .

Page 202: karia ölü gömme teknikleri

196

İçteki odaya iki kanatlı bir kapıyla geçilmektedir. Bu kapı tahta kapı tarzında

yapılmış mermer bir kapıdır. Tahta kapılarda olduğu çivi izlerini anımsatan konik

kabartılar bulunmaktadır. Kapının Tabanında ve tavanında tunçtan, yuvarlak mil

yuvaları vardır (Akarca,1952: 368) .

Mezara ilk girildiğinde dikkat çeken şey kapı kanatlarının birbiri üstüne

devrilmesi, vazoların bir kısmının kırılmış olmasıdır. Bu kırılmış olan parçaların

mezara çeşitli zamanlarda yapılan definler sırasında ya da mezara giren su nedeniyle

olduğu düşünülmektedir. Sağ tarafta yatak altı boşluklarını kaplayan levhaların

bulunmayışı, levhaların yalnız yeni definleri tecrit etmek için kullanılmış olduğu

düşündürmektedir. Akarca’ya göre mezar içerisinde iskeletlerin yanında vazolar

içerisinde yakılmış kemiklerinde bulunması mezarın faklı zamanlarda bir kaç nesil

kullanıldığının göstergesidir. Akarca mezarda yirmiye yakın iskelet bulunduğunu

bildirmesine rağmen bu iskeletler hakkında herhangi bir açıklamaya yer vermemiştir.

Oysaki böyle soyulmamış ya da fazlaca karıştırılmamış bir mezar yapısı ele

alınırken, iskelet buluntuları ile de bütünlüğün sağlanmış olması farklı ve değerli

bilgilere ulaşılmasını da sağlayacaktı (Akarca,1952: 371) .

Mezarda ele geçen zengin buluntulara göre mezar en erken M.Ö 320 yılına

tarihlendirilmektedir. Bu tarihi kesin olarak belirleyen mezarda ele geçen sikkeler

Büyük İskender’in Babil’de basılmış bir tetradrahmisi ile zedelenmiş bir drahmisi,

iki Miletos, üç Rodos ve bir Menderes Magnesia’sı sikkesidir. Sikkeler dışında

mezarda bulunan kırmızı figürlü bir Geç Attika pelikesi de benzer tarihi

doğruladığından mezarın yapım yılı kesin olarak tarihlendirilmektedir.

Page 203: karia ölü gömme teknikleri

197

Mezar ait diğer buluntular da değerlendirildiğinde uzun bir süre kullanım

gördüğü anlaşılmıştır. Ele geçen kandil ve diğer seramik buluntulara göre mezarın

M.Ö 4. yüzyılın sonundan olasılıkla M.Ö.2. yüzyılın ortasına kadar, bir buçuk

asırdan fazla kullanıldığı belirlenmiştir (Akarca,1952: 375) .

Diğer bir oda mezar ise Sodra dağının eteğinde Damlacık’ta bulunmuştur.

Diğer mezar gibi Sodra Dağı mermeriyle yapılan mezarın boyutları ise 1.87 m.

uzunluk, 3.73 m genişlik, 2.60 m uzunluğundadır. Tek bir odadan oluşan mezar bir

önceki anlattığımız oda mezar gibi dış duvarları yontulmuş iç duvarları ise kabaca

bırakılmış bloklardan oluşmaktadır. Taban kısmı diğer mezarda olduğu gibi mermer

döşelidir. Kapı da, aynı şekilde, dişli büyük bir blokla kapatılmıştır. Kapının her iki

yanında olmak üzere yekpare bir tek bloktan yontulan ölü yatakları bulunmaktadır.

Arka duvar önünde ise bir lahit bulunmaktadır. Lahdin üzerinde semerdam biçimli

yarısı kırık olan bir kapak bulunmuştur (Akarca,1952: 372) .

Resim 94:Mylasa Müzesi – Oda Mezar Kapısı

4.17.3Tapınak Cepheli Mezar (Berberini Mezarı)

Milas’ın güneyinde yer alan Süleyman Kavağı’nda Milas Güllük anayolunun

solunda yer alan “Berberini” olarak tanınan mezar. Tapınak cepheli yapısıyla dikkat

Page 204: karia ölü gömme teknikleri

198

çekicidir. Mezarın her iki yanında dor düzeninde yivsiz birer kesik sütun

bulunmaktadır. İki odadan oluşan mezarın ikinci alana giriş gösterişsiz bir kapı ile

sağlanmaktadır (Bean, 1987: 40) .

Resim 95: Berberini mezarı

Plan 18: Mylasa Berberini Mezar Planı (Akarca 1952)

Page 205: karia ölü gömme teknikleri

199

4.17.4 Diğer Nekropol Alanları

Mylasa’da Hellenistik Dönem’e ait iki oda mezar dışında kaya içine oygu

basit dikdörtgen mezar örnekleri de görülmektedir. Bu mezarlar 1950 yılında kentin

kuzeyinde Yel değirmeni denen bölgede yol çalışması yapılırken ortaya çıkmıştır. Bu

mezarlar buluntularına göre Hellenistik Dönem sonuna tarihlendilmiştir.

Kentte Hıdırlık tepesinin güney yamacı dahil Sodra dağının eteklerinden

Berberini kaya mezarının altındaki yamaçlara kadar uzanan geniş bir alan Klasik

Dönemden Roma dönemi boyunca nekropol sahası olarak kullanılmıştır (Kızıl,1999:

22) .

Roma Dönemine ait mezarlar da oldukça geniş bir alanda bulunmaktadır. En

yoğun olan alan ise Hıdırlık tepesinin güney etekleridir. Bu mezarlar yer altı oda

mezar şeklinde yapılmış olup mezara birkaç basamakla girilmektedir. Genellikle

planları aynı olan bu mezarları bir blok üzerinde yer alan yazıt ve bir mezara ait olan

dört köşe bir sütuncuk üzerindeki kitabe, bu nekropolü emin bir şekilde Roma

devrine tarihlendirmektedir. Geç Roma Dönemine ait yer altı kaya mezarları Sodra

eteklerinde, antik mermer ocakları altına kadar uzanmaktadır (Akarca,1952: 374) .

Rumscheid’in 1996 yıllında yaptığı yüzey araştırmaları sonucunda bilinen

fakat detaylıca araştırılmayan mezarların ölçümleri yapılmıştır. Bu çalışılan

mezarların tavanları hep beşik tonozludur. Tavanı yassı kubbe biçiminde olup, girişin

karşısındaki duvarda, bir arkosole sahiptir (Rumscheid, 1996: 130). Tonozlu bir

mezarda bulunan bir yazıtın Milas yazıtları üzerine çalışan W. Blümel’in

araştırmasına göre Geç Hellenistik ya da Erken Roma dönemine tarihlendirmesi bu

tonozlu mezarlarında tarihlenmesine yardımcı olmuştur (Rumscheid, 1995: 90).

Page 206: karia ölü gömme teknikleri

200

4.18 MYNDOS

Muğla İli Bodrum İlçesi, Gümüşlük Beldesi sınırları içerisinde yer alan

Myndos Lelegler tarafından Karia Bölgesinde kurulan sekiz kentten biri

konumundadır. Strabon göre diğer yedisi Leleg kenti; Termera, Side, Madnasa,

Padasa, Uranium, Telmessos ve Theangela/ Syangela'dır. Yine Strabon'a göre, Karia

Satrabı Mausolos İ.Ö. 4. yüzyılda sekiz kentten altısını boşaltarak, buralarda yaşayan

insanları Halikarnassos’a yerleşmeleri konusunda baskı uygulamıştır. Ancak

Myndos'a dokunulmayarak, kent kıyıya doğru, yani şimdi Gümüşlük Beldesi'nin

bulunduğu alana taşınmıştır. Mausolos tarafından yeniden inşa ettirilen kent, Yunan

şehircilik anlayışına uygun bir şekilde planlanmış ve yerleşim alanının tamamı sur

içerisine alınmıştır. Myndos’da düzenli kazılara 2005 yılında başlanmış olup 2006

yılından itibaren Uludağ Üniversitesi Arkeoloji Bölümü tarafından yürütülmektedir

(Şahin, 2005: 172) .

2004 yılında başlatılan araştırmalar sonucunda Myndos’un ilk kuruluş

tarihinin bilinenin aksine M.Ö 4 yy’dan daha erken bir tarih olduğu gösterilmiştir.

Özellikle Bodrum müzesinde yapılan çalışmada Myndos’dan gelmiş olan Miken

dönemi seramik örnekleri ve Arkaik dönem Kuros heykel parçası tarihleme açısından

önem taşımaktadır. Kente ait kalıntılar arasında sur duvarları, iki adet limana ait

kalıntılar, bir tapınağa ait temel kalıntıları, hamam yapısına ilişkin kalıntılar ve

nekropol alanları sayılabilir.

Page 207: karia ölü gömme teknikleri

201

Myndos’da 2004 yılında yapılan çalışmalarda doğu nekropolü olarak

adlandırılan alanda ve kuzeybatı nekropolü olarak adlandırılan alanda çalışmalar

yapılmıştır. Bu alanlarda yapılan çalışmalarda mezarlık alanlarının bir öğesi olan

sunaklara ait örnekler bulunmuştur. Doğu Nekropolü Kızıl Burun olarak adlandıran

burna kadar devam etmektedir. Kızıl burun olarak bilinen alanda daha önceden

açılmış bir kaya mezar saptanmıştır. 150x130 cm ölçülerinde olan mezarın cephesi

anakaya düzeltilerek oluşturulmuştur. İçeride üç mezar teknesi bulunmaktadır.

Bunlardan birisinin kapağı halen in-situ olarak teknenin içinde durmaktadır. Bir

başka kaya oygu mezar ise bir tatil köyünün içerisinde yer almaktadır. Mezarın bir

kısmı tatil köyü inşası sırasında tahrip edilmiştir. Mezar iki adet klineye sahiptir. Bu

buluntu kent nekropolünün kenti kuşatacak şekilde yerleştirildiğini göstermektedir.

Resim 96: Myndos Kayaya Oygu Mezar

2005 yılında yapılan çalışmalar sırasında üç adet kaya oygu mezar üzerinde

çalışılmıştır. Bu mezarlar Gümüşlük - Yalıkavak yolunun genişletilmesi esnasında

ortaya çıkmıştır. Büyük bölümü tahrip edilmiş olan mezarlar içinde yer alan

buluntular arasında camdan ve pişmiş topraktan yapılmış unguantariumlar ve pişmiş

Page 208: karia ölü gömme teknikleri

202

topraktan bir kandil sayılabilir. Bu buluntular ışığında mezarların tarihini M.S. 1’a

vermek doğru olacaktır (Şahin, 2005 : 176) .

Plan 19: Myndos Kaya Mezar

Plan 20: Myndos Kaya Mezar

Page 209: karia ölü gömme teknikleri

203

4.19 NYSA

Aydın - Denizli karayolu üzerinde Sultanhisar İlçesi’nin 3 km kuzeybatısında

yer almaktadır (İdil 1999 : 27). M.Ö. 63 yılında Amasya’da doğan ünlü coğrafyacı

Strabon bu kentte öğrenim görmüştür. Kent olasılıkla M.Ö. 3. yüzyılın ilk yarısında

Seleukos’un oğlu I. Antiochos tarafından kurulmuş ve adını da Seleukos soyundan

gelen bir kadının adından Nysa olarak daha geç bir tarihte almıştır (İdil, 1993: 116).

Kente ilişkin yapı kalıntıları arasında; iki köprü, akan suların içinden geçtiği gizli bir

yer altı geçidi, Bizans döneninden kalma sur duvarları, tiyatro, gymnasion, agora ve

gerontikon, bouleterion, hamam, stadyum, Anadolu’nun en iyi korunmuş kütüphane

binalarından biri bulunmaktadır. Kente ait bu yapı kalıntılarının çoğu Roma

Dönemine aittir. Bizans döneminde de yerleşim görmüş olan kentte bu döneme ait

bazı yapı kalıntıları da bulunmaktadır (İdil, 1993: 117), (Akurgal 1993: 462) .

Kentin nekropolü batıda küçük bir yerleşme yeri olan Akharaka (Salavatlı)

giden kutsal yol üzerinde bulunmaktadır. Mezarlar iki katlı, tonozlu ve devamlı bir

cephe oluşturacak şekilde yapılmışlardır. Karşıdan bakıldığında iki katlı arkadan

oluşan uzun bir yapı izlenimi verirler. Mezar odalarında genellikle lahit

bulunmaktadır (Bayburtluoğlu 1982 : 115), (İdil, 1993: 119).

Page 210: karia ölü gömme teknikleri

204

Resim 97: Tonoz biçimli mezar yapıları (İdil: 1999 )

Nysa’da 1992 yılında yapılan kazılarda antik kentin bu nekropol alanında da

çalışılmıştır. Bu çalışma sırasında ilk olarak 1 nolu mezarda çalışma yapılmıştır.

Lentosu ve kapısı bulunan mezarın hemen ön kısmında yanda bir lahit ortaya

çıkarılmıştır. Küçük taşlardan yan yana dizilerek yapılmış bu lahitte üçü sağlam biri

kırık dört adet kandil bulunmuştur. Bu mezarın karşısında bulunan mezar 2 nolu

mezar olarak adlandırılmış ve burada yapılan çalışmada da Roma dönemine ait 6

adet bronz sikke ele geçmiştir (İdil, 1993: 119), (İdil 1999: 75) .

Page 211: karia ölü gömme teknikleri

205

4.20 PEDASA

Muğla İli, Bodrum İlçesi, Gökçeler Mevkii’nde bulunan Pedasa son

hecesinde yer alan –asa ekinden anlaşılacağı gibi Pedasa’nın erken tarihine ve yerli

oluşuna işaret eder. Bugün görülebilen kalıntıları arasında surla çevrili akropol

yerleşmesi ve kente giriş kapısı, kale kalıntısı ve nekropol alanları vardır (Umar,

1999: 132) .

Yapılan yüzey araştırmaları sonucunda farklı tiplerde mezarlara Pedasa ve

çevresinde rastlamaktayız. Pedasa’nın özellikle tümülüsleri ilgi çekicidir. Bu

tümülüslerin çapları yaklaşık olarak 15-20 m civarındadır. Dışta bir duvarla

çevrelenmiş olan bu mezarlar bir taş yığınının altında gizlenmiştir. Kare ya da kareye

yakın bir mezar odası ve ona bağlanan bir dromostan oluşmaktadır. Pedasa

tümülüslerinin boyutları farklılık gösterse de genel yapıları aynıdır. Dromoslar dar

yapılmış olup bir kişinin geçebileceği şekilde yapılmışlardır. Hem dromos hem

mezar odası geniş kayrak taşlarının üst üste konulmasıyla bindirme tekniğinde

yapılmıştır. Mezar odası tavanı genellikle boyutları yanlarda 1 m.’yi geçmeyen bir

plaka taş ile kapatılmıştır (Diler, 2006 : 112), (Bean, 1987: 140).

Leleg tümülüslerinin bir anıt gibi yapılmış olmaları onların ölü inancında

önemli bir yeri olduğunu düşündürmüştür. Gökçeler Tepesi’nin güneyindeki tüm

alana egemen konumdaki Sivriçam Tepesi’nde 2002 yılında yapılan kurtarma

kazısında çalışılan tümülüs diğer benzerleri gibi yuvarlak bir çevirme içinde, kareye

yakın mezar odası ve dromostan oluşmaktadır. Yalancı tonoz şeklinde yapılmış olan

mezar odası olan tümülüs 21 m çapındadır. Tümülüsün korunan yüksekliği 4 m. yi

Page 212: karia ölü gömme teknikleri

206

bulmaktadır. Mezar odası 3.10 x 3. 20 boyutlarında 2.90 m yüksekliğindedir. Dolgu

toprağın temizlenmesi ile ortaya çıkan kaba yapılı pişmiş toprak iki parça Leleg

tümülüslerinde ölünün pişmiş toprak lahitlerin içine konduğunu göstermektedir. Ele

geçen parçalara dayanarak mezar içersinde birden fazla lahit olduğunu

düşündürmüştür. Bu tümülüste ele geçen buluntular değerlendirildiğinde

Protogeometrik ile geometrik dönem arasına tarihlenen buluntuların olduğu

görülmüştür (Diler, 2006 : 112).

Plan 21: Pedasa Sivriçam Protogeometrik Tümülüsü

Page 213: karia ölü gömme teknikleri

207

Pedasa ve çevresinde, toplam elli kadar dışarıdan bakıldığında algılanabilen

tümülüs yapılmıştır. Kaba taşlarla dıştan örülerek kapatılan dromos girişi, bu yönüyle

kolayca görülebilen bir yapıya sahiptir. Dromosun dıştan görülebilir yapısı bu

tümülüslerin uzun bir süre kullanılmak için yapıldıklarını düşündürmüştür.

Çamlık Mevkii’nin batıya Çataltepe’ye doğru uzayan batı alt yamaçlarında

yapılan yüzey araştırmalarında Pedasa da görülen bir diğer mezar tipi ortaya

çıkarılmıştır. Geniş bir alana yayılmış kaya yapısına göre şekillendirilmiş, kremasyon

ya da normal gömü yapılabilen platform mezarlardır. Bu platformlar yarım daire ya

da daire şeklinde olabilmektedir. Mezar odaları içlerine bir gömünün rahatlıkla

yapılabileceği bir yapıdadır. Üzerleri iri taş bloklarla kapatılmaktadır. Platform

içlerinde oluşturulan bu mezarlar sandık mezar tarzında örme duvar tekniğinde

yapılmışlardır. Bazen tekli bazen de yan yana birkaç mezardan oluşabilmektedir. Bu

tip mezarlarda kapaklar tek bir taştan yapılmıştır. Mezarların genişlikleri 2 m.

yükseklikleri ise 1.80 – 1.90 m arasında değişmektedir. İnhumasyon gömüler dışında

kremasyon gömülerinde yapıldığı da tespit edilmiştir. Kremasyon mezarlar 0.40 x

0.50 x 0.70- 0.80 m boyutlarında, 0.60- 0.70 m derinlikte yapılmışlardır (Diler, 2004

: 139).

Page 214: karia ölü gömme teknikleri

208

Resim 98: Pedasa Platform Mezar Yapısı (Diler 2004)

Pedasa’da tespit edilen bir diğer farklı mezar tipi ise tümülüs şeklinde

yuvarlak planlı taş yığınları altındaki mezarın bir oda şeklinde değil de sanduka

biçiminde olmasıdır. Bir örnekte taş yıkıntısının çapı yaklaşık 5 metre iken mezar

yeri 1.14 x 0.59 m kadardır (Diler, 2004 : 139).

Kurtarma kazısı yapılan protogeometrik tümülüsün dış duvarına yakın taş

yığıntısı üzerinde yapılan çalışmada urne mezarlar ortaya çıkarılmıştır. Bu Leleg

tümülüslerinde görülen bir geleneği göstermesi açısından önemlidir. Urne kapları,

tabanları kırık, geniş ağızlı ve çift kulplu kaplardan oluşmaktadır. Kaplar bezemesiz

ve sade yapılmış olup yerli üretimdir. Kaplar yanlarından taşlarla desteklenmiş ve üst

kısımları plaka şeklinde taşlarla kapatılmıştır. Urnelerin, tümülüslerin yakınına

gömülmesi ölüyü yüceltme amacı ile yapıldıklarını düşündürmektedir (Diler, 2006:

113).

Page 215: karia ölü gömme teknikleri

209

4.21 STRATONİKEİA

Muğla İli, Yatağan İlçesi, Eskihisar Köyü sınırlarında olan Stratonikeia Kenti

yaklaşık olarak M.Ö. 270 yıllarında, Büyük İskender'in imparatorluğunu paylaşmış

olan Suriye Krallığı Hanedan'ının kurucusu Seleukos I'in oğlu Antiokhos I tarafından

hem üvey annesi hem de karısı olan kraliçe Stratonike adına kurulmuştur. Ancak

Stratonikeia kurulmadan önce Khrysaoris daha sonra da Idrias olan yerleşmelerin

olduğu bilinmektedir. Bu yerleşmenin baş tanrısı Zeus Khrysaoreus'tür. Antik

kaynaklardan ve yazıtlardan anlaşıldığı üzere, henüz yeri tespit edilememiş olan Zeus

Khrysaoreus tapınağı o kadar önem kazanmış ki, hemen hemen bütün Karia

kentlerinin üye olduğu Khrysaoreis Konfederasyonu ortak meselelerini görüşmek

üzere burada toplanmaya başlamıştır (Akurgal, 1993: 560).

Kentin bugün görülebilen önemli kalıntıları içerisinde bir tiyatrosu,

bouleuterion, prytaneionu, agora, iki gymnasiumu, iki hamamı vardır. Kentin

nekropolü Stratonikeia ile Lagina arasında olan kutsal yol boyunca yolun her iki

tarafında yer almaktadır. Bu mezarlar kente yaklaşık 1.5 km uzaklıkta yer alan

Akdağ Mevkii’nde daha geniş bir alana yayılarak kentin nekropol alanını

oluştururlar. Bu bölgedeki nekropol alanları Stratonikeia da kazı çalışmaları yapan

Prof. Dr. Yusuf Boysal tarafından mahalli isimlere göre şehir kapısından itibaren,

İğdemir, Kabasakız ve Akdağ nekropolleri olarak adlandırılmışlardır (Boysal, 1987:

51 ) .

Boysal’ın Bölgede yaptığı araştırmalara göre yaklaşık yüz kadar mezar ortaya

çıkarılmıştır. Bu mezarlar mimari özellik, kullanılan malzeme ve buluntu açısından

çeşitlilik göstermektedir. Bu nekropoller içerisinde en eski buluntuları Akdağ

Page 216: karia ölü gömme teknikleri

210

Mevkii’ndeki mezarlar oluşturmaktadır. Ele geçen pişmiş toprak kapların bazı

örnekleri, nekropol buluntularının en eskisini oluşturmaktadır. Geç Geometrik

döneme tarihlenen bu eserler nekropol alanını en erken bu döneme tarihlenmiştir.

Akdağ Mevkii’nde açılan A10 numaralı mezardan ele geçen buluntular iki

lekythos siyah glazürlü yapısıyla önem taşımaktadır. Karia dışı üretim olduğu bilinen

bu kapların Attika’da moda olduğu dönem M.Ö. IV. yüzyılın ilk yarısıdır. Bu eserler

Stratonikeia şehrinin kuruluşundan önceye ait olmakla önem taşımaktadırlar.

İğdemir Mevkii’nde bulunan mezarların en eski buluntusu M.Ö IV. yüzyıla

aittir. Burada açılmış olan 10 numaralı mezar yeşilimtırak kayrak taşından

yapılmıştır. Doğu – batı doğrultusunda olan mezarda bir adet iskelet bulunmuştur.

Ele geçen mezar buluntularına bakarak bazı mezarların Hellenistik dönemde

kullanılmaya başlamış olduğunu bunun yanı sıra Roma dönemi boyunca da

kullanıma devam edildiği tespit edilmiştir. Ele geçen buluntular arasında çok sayıda

pişmiş toraktan çeşitli formlarda kaplar, kandiller, sikkeler, strygilisler, cam kaplar

bulunmuştur (Boysal, 1987: 69 ) .

1985 yılında yapılan çalışmalar sırasında ortaya çıkarılan mezarlar içerisinde

taş levhalarla oluşturulmuş tekne mezarlar çoğunluktadır. Bunların yanı sıra örgü

tekne olarak adlandırılan mezarlarda bulunmaktadır. Daha küçük ölçüde yapılan

mezarların kremasyon amaçlı kullanıldığı düşünülmektedir. Pişmiş torak plakalardan

yapılmış mezar tipleri de alan içinde rastlanılan mezar tiplerindendir. Ele geçen

buluntuların değerlendirilmesi sonucu bulunan bu mezarları Geç Hellenistik ve

Page 217: karia ölü gömme teknikleri

211

Erken Roma dönemine aittir. Bu buluntular arasında iğ formlu unguantariumlar,

yuvarlak dipli unguantariumlar, sikkeler, pişmiş topraktan heykelcikler, altın diadem

ya da süs eşyaları sayılabilir (Boysal, 1985 522) .

Stratonikeia’da Akdağ nekropol alanında 1995 de başlayan kazılar 1996’da

devam etmiştir. Nekropol alanının yer aldığı Akdağ nekropol alanı antik kentin kuş

uçuşu üç kilometre kuzeyinde yer almaktadır. Genel olarak kireç taşından oluşan ve

güneye doğru hafif meyil gösteren dağlık bir alanda yer alır. Bu alan mezar yapımı

için oldukça uygun bir alandır. Kaya içine oyularak yapılmış olan mezarların burada

iki tipi görülmektedir. Yerli kayaya oygu dromoslu oda mezarlar ve dikdörtgen planlı

sanduka tipli mezarlar. Dromoslu mezarla iki tipte yapılmışlardır. Bunlar dromosun

yapılışına göre farklılık göstermektedir. Birinci tip dromosun üstü açık olan ve sonra

girişin toprak doldurularak örtüldüğü mezarladır, ikincisi ise dromosun önünde bir

kapı ve kapıdan geçilerek girilen üstü kapalı dromoslu mezarlar. Dromoslar her iki

tipte de genellikle dikdörtgen biçiminde yapılmıştır. Arazinin doğal yapısına

oyularak yapılan birkaç basamak ile dromosa girilmiştir. Mezarların bir çoğu önce

mezar soyguncuları tarafından keşfedilmiş olup dağıtılmış durumda bulunmuştur. Ele

geçen eserlerin büyük bir kısmı ise mezarın toprak dolu olduğu içi fazla

karıştırılamamış olan klineler arasındaki alandan ele geçmiştir (Boysal, 1998: 155) .

1997 yılında yapılan çalışmalarda toplam 11 mezarda çalışma yapılmıştır.

Açılan mezarların 10 tanesi dromoslu oda mezar şeklinde yapılmışken bir mezar

yerli kayaya oyulmuş dikdörtgen planlı sanduka tipli mezardır. Dromoslu mezarlarda

Page 218: karia ölü gömme teknikleri

212

ikisi iki odalı olarak yapılmıştır. Dikdörtgen planlı sanduka tipli mezar dışındakilerin

hepsine defineciler tarafından girilmiştir.

STR 97 M34 numaralı mezar ana kayaya oyulmuş üzerine üç adet mermer

kapak ile kapatılmıştır. Mezar içerisinde yapılan çalışmalarda farklı seviyelerde iki

iskeletin bulunması mezarın farklı dönemlerde kullanım gördüğünü düşündürmüştür.

bu mezarın paleoantropolojik olarak en önemli kılan Anadolu’da bazı örneklerini

gördüğümüz trepenasyon yapılmış bir iskeletin bulunmadır. Kafatasının alın

kısmında 2.8 m çapında düzgün açılmış bir delik bulunmaktadır. Bu bireyin kafatası

kuzey duvarına bitişik olup yüzü doğuya dönük bir şekilde bulunmuştur. Bu mezarda

bulunan pişmiş torak unguantarium, kandil, testicik, sikkeler yardımıyla mezarı M.Ö

1. ile M. S. 1 yüzyıl arasında kullanım gördüğü anlaşılmıştır (Boysal- Kadıoğlu,

1998 : 216) .

Plan 22: Stratonikeia- STR 97 M 34 Numaralı Mezar (Boysal – Kadıoğlu 1998)

Page 219: karia ölü gömme teknikleri

213

STR 97 M26 numaralı mezar ise dromoslu oda mezar şeklinde yapılmıştır. 2

klinesi bulunan mezarda klineler üzerinde herhangi bir iskelete rastlanmamış, ancak

klineler arasında bir iskelete ait parçalar bulunmuştur. Olasılıkla mezar soyguncuları

tarafından mezarın dağıtılması sonucu iskelete ait kalıntılar klineler arasında

bulunmuştur. Mezarda bulunan aynalar, küpe ve kemer parçası olasılıkla bir kadın

için gömü yapıldığını düşündürmüştür. diğer buluntular ise pişmiş toprak ve cam

unguentariumlar, 4 adet bronz sikke, kandil, 1 gümüş sikke, bulunmuştur. Tüm

buluntular değerlendirildiğinde mezar M.Ö 1. yy’ın ilk yarısı ile M.S 2. yy’a

verilebilir.

Plan 23: STR 97 M 26 Numaralı Mezar

Bir diğer dromoslu oda mezar ise STR M41 olarak adlandırılmıştır. Mezar

odasının ve klinelerin yüzeyinin kireç harçla sıvanması diğer mezarlardan farklılık

göstermektedir. Mezarın kireç sıvalı harcı üzerine yapılmış olan 11 cm. genişliğinde

Page 220: karia ölü gömme teknikleri

214

siyah, pembe , beyaz renkli bir şerit dikkat çekicidir. Mezarın dromosuna altı

basamak ile inilmektedir. Beşik çatılı bir üst yapıya sahip olan mezar üç klineye

sahiptir. Mezar daha önce soyulduğu için ele geçen eser sayısı da sınırlı kalmıştır.

Buluntular arasında pişmiş toprak bir kandil, bir adet bronz sikke, bir adet gümüş

sikke, iğ formlu unguantarium, bronz iki küpe bulunmuştur. Buluntular

değerlendirildiğinde mezarın M.Ö. 1. yy’dan M.S. 1. yy’a kadar kullanım gördüğü

tespit edilmiştir. Mezarda herhangi bir iskelete rastlanmamıştır (Boysal- Kadıoğlu,

1998: 218) .

Plan 24: STR 97 M 41 Numaralı Mezar Planı

STR 97 M 42 numaralı mezar da daha önce soyulmuş olan bir mezardır.

Klineler üzerinde herhangi bir iskelete rastlanmamıştır. Mezar buluntuları arasında

klineler üzerinde herhangi bir buluntuya rastlanmazken klineler arası alanda 6 adet

torba karınlı unguantariumlar, 4 adet bronz sikke, bir adet bronz yüzük, bir adet

sunak modeli, 3 adet terra cotta heykel bulunmuştur. Buluntular ışığında M.S 1 yy’da

M.S.2 yy’a kadar kullanım gördüğü belirlenmiştir.

Page 221: karia ölü gömme teknikleri

215

Sonuç olarak Akdağ Mevkii’nde yapılan çalışmalarda dromoslu oda mezarlar

ve sanduka tipli mezarlar ortaya çıkarılmıştır. Bu nekropol alanı M.Ö. 2.yy’dan M.S.

2.’a kadar kullanım görmüştür. Mezarlar çoğunluk arazinin yapısına uygun olarak

kuzey – güney doğrultusunda yapılmıştır. Mezarların bir çoğu antik dönemde de

soyulmuş olabileceği gibi Cumhuriyet dönemi içerisinde de soyulduğu kesinleşmiştir

(Boysal- Kadıoğlu, 1998 : 221-222) .

Akdağ Mevkii’nde 2000 yılında gerçekleştirilen kurtarma kazıları sırasında

da on adet sanduka tipli mezar ortaya çıkarılmıştır. Bu mezarlardan bir tanesi hariç

diğerleri çoklu gömü olarak kullanılmışlardır. M –7 mezarında beş normal gömünün

yanı sıra kremasyon gömünün de yapıldığı tespit edilmiştir. M-6 mezarında ise

toplam altı gömü yapılmıştır. M-8 numaralı mezarda ise iki adet gömünün yapıldığı

tespit edilmiş bulunan kemiklerin bir kısmının düzgün bir kısmının da dağınık halde

bulunması ikinci gömü yapılırken bir öncekinin kenara itildiğini düşündürmüştür. On

mezar da tabanları mermer bloklardan oluşmuş üst kapakları ise hafif çatı biçimi

verilmiş iki ya da üç parçada oluşan mermer plakalarla kapatılmıştı. Bir mezar doğu

– batı doğrultusunda iken diğer dokuz mezar kuzey- güney yönünde sıralanmıştır.

(Küçükçoban, 2001: 251-255)

Page 222: karia ölü gömme teknikleri

216

Plan 25: Stratonikeia M 8 Numaralı Mezar (Küçükçoban :2001)

M-9 numaralı mezarda bulunan iskeletin çene kemiği üzerinde bir ince altın

diadem ve çene kemiği içindeki topraktan da bir sikke bulunması antik dönemde

görülen bir inanıştan kaynaklanmaktadır. Ağza konan bu sikke ölüler şehrine yani

Hades’e geçmek için geçilecek olan nehirdeki kayıkçıya Kharon’a verilecek ücret

olan sikkedir.

Resim 99: Muğla Müzesi’nden ağza kapatılan diadem ve sikkenin bulunuşunu gösteren canlandırma

Page 223: karia ölü gömme teknikleri

217

Mezarlar da çıkan buluntular değerlendirildiğinde M.Ö. 2 yy da kullanılmaya

başlandığı M.Ö.1 yy boyunca kullanımına devam edildiği ve erken Roma

İmparatorluk Dönemi’ne kadar da kullanımının sürdüğü belirlenmiştir (Küçükçoban,

2001: 256).

Sanduka tipli mezarlar dışında alanda üzerinde gladyatör betimlemeli altı adet

mezar steli bulunmuştur. Küçükçoban’ın, Prof Dr. Ender Varinlioğlu’ndan yazı

krakterleri ile ilgili olarak ve Prof Dr.Adnan Diler’den stilistik özellikleri ile ilgili

olarak yaptığı sözlü görüşmede M.S. 3. yy’a tarihlendirmeleri daha önce ele alınan

10 sanduka mezarla ilgilerinin olmadığını ortaya çıkarmıştır. Yapılacak daha ayrıntılı

araştırma ileriki dönemde bu durumu kesinleştirecek düşüncesindeyiz. Sonuç olarak

bu mezar stelleri ele alınan sanduka tipli mezarlardan daha geç bir döneme

tarihlendirilmişlerdir (Küçükçoban, 2001: 255). Bugün bu eserler Muğla Müzesi’nde

sergilenmektedir.

Resim 100 ve Resim 101: Akdağ Mevkii’nde Bulunmuş Gladyatör Stelleri

Page 224: karia ölü gömme teknikleri

218

Resim 102ve Resim 103: Akdağ Mevkii’nde Bulunmuş Gladyatör Stelleri

Resim 104 :Stratonikeia Oda Mezar

Page 225: karia ölü gömme teknikleri

219

4.22 TELMİSOS (Telmessos)

George Bean’in anlatımına göre Güney-batı Anadolu’da Telmissos adını

taşıyan iki kent bulunmaktadır. Bunlardan bir Karia’da, öteki de Lykia bölgesindeki

Fethiye’de kurulmuştu. Karia Telmissos’u, Halikarnassos’a 12 km uzaklıkta

Myndos yarımadasında kurulmuştur. Bu kente ait görülebilen üç mezar

bulunmaktadır. Bunlar yerli kayaya oygu bir oda mezar, tonozlu bir mezar

odasından oluşan bir mezar ve kuzeyde ise başka bir mezar bulunmaktadır (Bean,

1937 : 140 ).

Page 226: karia ölü gömme teknikleri

220

TARTIŞMA

Antik Dönemde Karia Bölgesi olarak bilinen bölge, bugün Muğla İli’nin

büyük bir kısmı ile Aydın ve Denizli İlleri’nin bir bölümünü kapsamaktadır. Bu

bölge coğrafi olarak dağlık bir yapıya sahiptir. Dağlar arasında yer alan alüvyonlu

vadiler ile yüksek platolar tarım alanları için önemli bir kaynaktır. Bu dağlık arazi

yapısı, bölgenin mimari yapısının şekillenmesinde de etkili olmuştur.

Karia Bölgesinin coğrafi yapısı kentlerin mimarisini, dolayısıyla nekropol

alanlarını da etkilemiştir. Nekropol alanları seçilirken coğrafi yapının en uygun

olduğu alanlar seçilmiş, malzeme olarak yöreye özgü doğal malzemeler

kullanılmıştır. Karia bölgesinin doğal zenginlikleri arasında başta gelen mermer de

bölgenin mezar yapılarında kullanılan önemli bir malzeme konumundadır. Plinius’a

göre mermeri plakalar halinde kesme yöntemi ilk kez Karia’da bulunmuştur (Sevin,

2001:131).

Bu bölgede, yerli kayaya oygu oda ve sanduka mezarlar, kesme taştan yapılan

oda mezarlar ve yerli kaya kullanılarak yapılan lahit mezarlar hakim durumdadır.

Kayalık yapıdan yoksun bölgelerde daha sık görülen tümülüs mezarlarını, bu bölgede

daha seyrek görmekteyiz. Örneğin bir İç Anadolu uygarlığı olan Frigler’de

tümülüsler yaygın olarak görülürken bu bölge tümülüsler açısından zengin değildir.

Karia bölgesinde Nekropoller genellikle kent surlarının dışında, kutsal yol

yakınlarında yapılmıştır. Bu durum Antik Yunan ve Roma dönemleri için literatür

Page 227: karia ölü gömme teknikleri

221

kaynaklarının aktardığı genel tutum ile uyumlu gözükmektedir. Karia bölgesi

insanları da nekropollerini kent surlarının dışına yaparak ölünün miasmasından

(ölünün kirletici etkisi) kendilerini koruduklarına ve mezarlarını kutsal yolların

kenarlarına yaparak mezarlardaki kişilerin böylece yüceleştireceği ya da

tanrısallaştıracağına inanmış olabilirler.

Karia bölgesinin geneline baktığımızda inhumasyon gömülerin yaygın

olduğunu görürüz. Antik Yunan ve Roma dönemlerinde Anadolu’da batıya göre daha

seyrek olan kremasyon gömüler ise beklendiği üzere daha nadir görülmektedir. Aynı

oda mezar içerisinde hem inhumasyon hem kremasyon gömü yapılabilmektedir. Bu

durum inhumasyonun dönem ve bölgesel olarak yaygın bir gömü tercihi olmasına

karşın her iki metot arasında kişisel tercihler nedeni ile kaymalar yapılabileceğini

göstermektedir.

Resim 105: Kremasyon Kabı –Milas Müzesi

Özellikle Antik Yunan dönemlerinde tarihsel açıdan önemli rol oynamış

zengin bir bölge olan Karia bölgesinde mezar çeşitliliği açısından da bir zenginlik

Page 228: karia ölü gömme teknikleri

222

görülmektedir. Kentlerin kendine özgü mezar tipleri tercihleri olduğu gibi, aynı

kentte birden fazla mezar tipi de görülebilmektedir. Örneğin İasos’da örgü tekne,

lahit, oda mezar, ve anıt mezar örnekleri bulunabilmektedir. Bu çeşitlenme temelde

bazı kentlerin uzun bir zaman süresince kullanılmasından kaynaklanmakta ancak

aynı dönem içerisinde de farklılıklar gözlenebilmektedir. Börükçü Mevkii

kazılarında da benzer bir çeşitlilik ile karşılaşılmıştır. Yerli kayaya oygu tekne

mezar, örgü tekne mezar, pithos gömü, oda mezar ve anıt mezar gibi çeşitli tipleri

aynı nekropol sahası içerisinde görmekteyiz.

Bean’in “Karia Tipi” mezar olarak adlandırdığı yerli kayanın oyularak

dikdörtgen şekil verilmesiyle oluşan mezarlar, bölgede yaygın olarak görülmektedir.

Oldukça ağır kapakları olan bu mezarlar, tekli ya da yan yana ikili üçlü gruplardan

oluşmaktadır. Karia bölgesine özgü bir nitelik taşıyan bu tipin en güzel örneklerini

Latmos Herakleiası’ında görmekteyiz.

Resim 106: Latmos Herakleiası Karia Tipi Yerli Kayaya Oygu Mezarlar

Page 229: karia ölü gömme teknikleri

223

Karia Bölgesinde figürlü lahit mezarlar az sayıda bulunmaktadır. Ancak

Aphrodisias kenti bu genellemenin dışında kalmaktadır. Karia’da yarı mamul lahit

üretimi 2 yy’ın ortasında başlamış ve 3. yy içlerine kadar sürmüştür. (Koch 2001 :

237).

Bu tez kapsamında araştırma yaparken karşılaşılan en büyük zorluk

mezarların bir çoğunun antik dönemden günümüze kadar geçen süreçte soyulmuş

olmalarıdır. Bazı televizyon kanallarında yapılan detektör reklamları da bilinçsiz ve

kaçak kazıların boyutlarını göstermesi açısından önemlidir. Bunun yanı sıra turizm

alanı açmak için sit alanlarının tahrip edilmesi, ikinci bir sorunu teşkil etmektedir.

Geçen zaman içinde de doğa koşullarının tahribi, nekropol alanlarının korunma

durumunu etkilemiştir.

Bu çalışma içerisinde özellikle üzerinde durduğumuz konu isketelere ilişkin

durum olmuştur. Ancak mezarların daha önceden soyulmuş olması iskeletlerin de ya

yok olmasına ya da ölü gömmeye ilişkin verilerin azalmasına sebep olmuş, bütüncül

bir gömü varlığının yani hem buluntuların hem iskeletlerin birarada korunma

durumunu zorlaştırmıştır. Araştırılan 22 Karia kenti nekropollünden, bu konuda

doğru bilgilere ulaşmamızı sağlayacak çok az nekropol alanı tespit edilmiştir. Bu

açıdan değerlendirildiğinde en önemli verileri bize sağlayan Börükçü Mevkii

nekropol alanı kazısıdır.

Karia bölgesinde yer alan mezar tipleri dışarıdan bakıldığında görülebilir

olması örneğin Kaunos ve İdyma kaya mezarları ya da İasos ve Antik Dünyanın yedi

Page 230: karia ölü gömme teknikleri

224

harikasından biri olan Halikarnassos Anıt mezarları gibi özel mezarlar 1800’lü

yılların ortalarında Anadolu’ya gelen araştırmacıların dikkatini çekmiştir. Dönemin

Osmanlı yönetiminin gerekli titizliği gösterememesi nedeniyle de bir çok anıt

mezara ait frizler ve yapı parçaları yurt dışına götürülmüştür. Bugün Halikarnassos

Mausoleumu’na ait yalnızca iki friz parçası ve temel kalıntıları kalmıştır. Tüm dünya

mimarisini etkilemiş ve anıtsal mezarlara adını mozole olarak vermiş olan bu anıtın

Karia bölgesinde oluşu antik Yunan ve Roma ölü gömme adetleri açısından bölgeyi

özel bir konuma getirir.

Resim 107: Halikarnassos Mousoleumu’na Ait Temel Kalıntıları

Halikarnassos’da bulunan bir diğer önemli mezar da bize antropolojik

çalışmaların önemini kanıtlaması açısından dikkate değerdir. Kimliksiz bir iskeletten

Kraliçe Ada’ya kadar olan serüvende, bir iskeletin bize neler anlatabildiğini

göstermesi açısından önemlidir. Yapılan yüz etlendirme gibi farklı açılardan

yaklaşılan önemli çalışmalar ileride başka kimliklerin de ortaya çıkmasını

sağlayacaktır. Bir anlamda iskeletler kendi kimliğini kendisi ortaya koyacaktır.

Karia Bölegesi için önem taşıyan bir diğer antropolojik bulgu ise Stratonikeia

kentinde, 97 yılında açılmış olan bir mezarda, Anadolu’da az sayıda örneklerini

Page 231: karia ölü gömme teknikleri

225

gördüğümüz trepanasyon örneği ile karşılaşmış olmamızdır. M.Ö.- 1 ila M.S. 1 .yy’a

tarihlenen bu mezarın böyle bir örneği barındırması paleoantropolojik açıdan

değerlidir. Yeni yapılacak olan sistemli kazıların bu dönemde görülen bu tip tedavi

yönetemlerini daha iyi anlamamızı da sağlayacağı kuşkusuzdur.

Gerek Karia bölgesi gerekse Anadolu’daki pek çok uygarlığı barındıran diğer

Antik bölgelerin nekropolleri ile ilgili yapılacak disipliner arası ve bütüncül

yaklaşımlar içeren araştırmaların ölü gömme adetleri konusunda gerek antik dönemin

bu konudaki adetlerini gerekse bu dönemlerin günümüz geleneklerine yansımalarını

anlamakta büyük yararları dokunacaktır.

Page 232: karia ölü gömme teknikleri

226

SONUÇ

“Karia Bölgesi Ölü Gömme Adetleri” konulu tez çalışmasında temelde

antropolojik ve arkeolojik veri kaynaklarından yararlanılmıştır. Antik Yunan ve

Roma dönemlerine odaklanılan çalışmada bu periyotların ölü gömme adetleri eldeki

tüm veriler kullanılarak ortaya konmaya çalışılmıştır. Ancak bölgedeki kentlerin ölü

gömme adetleri ile ilgili en detaylı bilgiyi vermesi beklenen yerler olan

nekropollerinin henüz çok azının kazılmış olması, kolay ulaşılabilir olanların tahrip

görmesi ve bilimsel kazıların da antropoloji, arkeoloji ve ilgili bilimleri disiplinler

arası biçimde birleştiren bir tarzda yapılmamış olması gibi nedenlerle değerli

verilerin kaybedilmesi ile sonuçlanmıştır. İskelet buluntularının ve geriye kalan

numunenin azlığı istenen düzeyde antropolojik değerlendirme yapılmasının önünde

engel oluşturmaktadır.

Tüm bu olumsuzluklara karşın eldeki veriler değerlendirildiğinde Karia

Bölgesinin Antik Yunan ve Roma dönemlerinin ölü gömme adetlerindeki genel

eğilimleri yansıttığı söylenebilir. Mezarlıklar, mezar biçimleri, mezar sunuları ve

kremasyon – inhumasyon tercihleri ile eldeki veriler dönemin genel tercihlerine

uymakla birlikte bölgenin bu adetlerde büyük bir çeşitlilik göstermesi Karia

Bölgesi’nin ayrı bir yere sahip olduğu da göstermiştir. Kentler arasında özellikle

Börükçü Mevkii ve bu bölgede yapılan kazılar araştırma yaptığımız tüm alanlar

içinde en çok veri sağlayan alanların başında gelmektedir. Bu dönem için elimizde

bulunan 2002 yılı kazı sonuçları mezarlardaki erkek- kadın ve erişkin-çocuk

oranlarını vermektedir Ele geçen iskeletler ışığında yapılan çalışmada genel yaş

Page 233: karia ölü gömme teknikleri

227

ortalaması 30.33 yıl olarak belirlenen Börükçü iskeletlerinin dönem için beklenen

aralıklarda olduğu söylenebilir. Bu alandaki iskeletlerin 2000 yılından sonra giderek

artmasına karşın özellikle en büyük artış 2005-2006 dönemlerinde gerçekleşmiş

ancak bu çalışmalar henüz yayınlanmadığı için bizim tezimizin değerlendirme

sürecine girememiştir.

Bölgedeki kazılar arttığında ve Antik Yunan ve Roma dönemleri için önemli

bir coğrafya olan Anadolu’nun ölü gömme adetleri daha detaylı olarak

araştırıldığında Antik Yunan dönemini Atina Keramaikos ve Roma Dönemini ise

Ostia ve Vatikan Tepesi nekropol alanları ile sınırlamak hatasından uzaklaşılacak ve

anılan dönemler ile ilgili daha gerçeğe yakın veriler elde edilmiş olacaktır.

Yunanistan’dakinden fazla Yunan kentine sahip olan ve antik dönemin “Troya

Savaşı” gibi önemli pek çok olayının yaşandığı bir yer olan Anadolu’da konu ile

ilgili araştırmalar sonucunda bugünki bilgilerimizde büyük değişiklikler yaşamamız

şaşırtıcı olmayacaktır.

Sonuç olarak Karia Bölgesi’nde yaptığımız ölü gömme adetlerine ait literatür

çalışması sonrasında, bu bölge içerisinde yer alan kentlerin nekropollerinde görülen

mezar tipleri aşağıdaki tabloda ortaya konulmaya çalışılmıştır. Bu değerlendirmeler

eldeki mevcut bilgi birikimi ile ortaya konulmuştur. Yapılacak daha detaylı

çalışmalarla mezar tiplerinde bazı yeni eklemelerin ve çeşitlenmenin de olabileceği

düşünülmelidir.

Page 234: karia ölü gömme teknikleri

228

Tablo 7: Karia Bölgesinde Görülen Mezar Tipleri

Buluntu Yeri Yerli Kaya Oygu

Mezar Örgü Tekne

Mezar Lahit Mezar

Pithos- Urne Mezar Oda Mezar

Anıt Mezar Tümülüs

Kaya Mezar

Alabanda x x Alinda x x x x

Aphrodisias x x Bargylia x x Börükçü x x x x

Eski Knidos x Euromos x x x

Halikarnassos x Hydai x x İasos x x x x İdyma x x

Kaunos x x x x Knidos x x x x

Labranda x x Lagina x x Latmos

Herakleia x x Mylasa x x x Myndos x

Nysa x Pedesa x x x

Stratonikeia x x x Telmisos x

Page 235: karia ölü gömme teknikleri

229

ÖZET

“Karia Bölgesi Ölü Gömme Adetleri” adlı bu tez çalışmasında Karia

Bölgesi’nde Antik Yunan ve Roma Dönemlerinde görülen ölü gömme inanışları

eldeki mevcut arkeolojik ve antropolojik verilerden yola çıkılarak araştırılmıştır.

Karia Bölgesinde yer alan antik kentler nekropol alanları dikkate alınarak

incelenmiştir. Eldeki veriler bölgedeki kentlerin nekropol alanlarının planları, mezar

tipleri, mezarlar ile ilgili sunu ve iskelet buluntuları kategorilerinde değerlendirilmiş

ve Karia bölgesi ölü gömme adetleri arasında yöresel benzerlikler ve farklılıklar ele

alınmıştır.

Bu bölge içerinde yer alan bir çok nekropol alanı ya henüz araştırılmamış ya

da mezar soyguncuları, yanlış yapılanma ve doğal koşullar nedeniyle tahrip

görmüştür. Bu durum çalışmanın alanını daraltmıştır.

Karia Bölgesi nekropol alanlarına ait yeni kazılar bu alandaki bilginin

zenginleşmesini sağlaması açısından önem taşımaktadır. Bu amaçla yeni yapılan

kazıların arkeolojik ve antropolojik açıdan birlikte değerlendirilmesi önem

taşımaktadır.

Page 236: karia ölü gömme teknikleri

230

SUMMARY

In this thesis study named as “Burial Customs of Caria Region” it has been

aimed to investigate burial customs seen in ancient Greek and Roma Periods with the

light of existing archaeological and anthropological data. Ancient cities of Caria

Region has been investigated considering necropol sites.

Current data was discussed under the categories of necropol plans, tomb

types, burial offerings and skeleton records and both regional similarities and

dissimilarities of burial customs of Caria Region are assessed.

Many of the necropol sites in this region is either not researced or already

destroyed by illegal excavations, wrong city planning and natural reasons. This

situation has restricted research field.

New excavations concering Caria Region necropol sites are important for the

enrichment of knowledge in this field. For this purpose it is vital to consider new

excavations under a synergetic approach between archaeological and antropological

sciences.

Page 237: karia ölü gömme teknikleri

231

KAYNAKLAR

Akarca A., 1952 “Mylasa’da Hellenistik Bir Mezar”, Belleten, Türk Tarih

Kurumu Basımevi, Ankara 1952

Akurgal E., 1993 Anadolu Uygarlıkları, Net Turistik Yayınlar, İstanbul, 1993

Alekshin V.A. 1983, “Burial Custom as an Archaeological Source” Current

Anthropology, Vol. 24, No 2, 1983

Alpözen O., 1994 “Ada I Revived in The Bodrum Museum of Underwater

Archaelogy. Some Museological Considerations” Hekatomnid Caria & The

Ionian Renaissance, Halicarnassasian Studies I, Odens Universty Press, Odens

1994

Alpözen O., 1990 Bodrum Ancient Halicarnassus, Dönmez Ofset, Ankara, 1990

Atalay E., 1988, Hellenistik Çağ’da Ephesos Mezar Stelleri Atölyeleri, Efes

Harabeleri ve Dostları Derneği Yayını, İstanbul, 1988

Atıcı M., 1994 “Aphrodisias Müzesi 1992 Kabalar Kurtarma Kazısı” 4. Müze

Kurtarma Kazıları Semineri 1994

Baldoni D. 2004C.Franco, P.Belli, F. Berti Karia’da Bir Liman Kenti İasos

Homer Yayınevi İstanbul 2004

Bayburtluoğlu C., 1982 Arkeoloji, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ankara,

1982

Bean G., 1987 Karia, Çev. Burak Akgüç, Cem Yayınları, İstanbul, 1987

Bean G., 1995 Eski Çağda Ege Bölgesi, çev İnci Delemen, Arion Yayınevi 1995

Page 238: karia ölü gömme teknikleri

232

Berti B. 1993 Ferrero B. D., Frangipane M, Lagona S., Arslantepe Hierapolis

Iasos Kyme Türkiye’deki İtalyan Kazıları Ankara İtalyan Kültür Heyeti, Ankara,

1993

Boysal Y., 1985 “1984 Yılı Stratonikeia Kazısı” VII Kazı Sonuçları Toplantısı

Ankara, 1985

Boysal Y., 1987 “Stratonikeia Nekropolünün Tarihsel Süreci” Remzi Oğuz Arık

Armağanı, Ankara 1987

Boysal Y- Kadıoğlu M., 1998, “1997 Yılı Stratonikeia Nekropol Çalışmaları”

XX. Kazı Sonuçları Toplantısı, Tarsus, 1998

Boysal Y., 1997 “1996 Yılı Stratonikeia Çalışmaları”,XIX Kazı Sonuçları

Toplantısı Ankara 1998

Carstens A.M., 2002 “Tomb Cult on The Halikarnassos Peninsula” American

Journal of Archaeology Vol. 106, No 3 – 2002

Çapar Ö., 1990, “Homeros Destanları Işığında Anadolu’da Ölü Gömme

Adetleri”Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Dergisi, Cilt XXXIII, Sayı

1-2, Ankara 1990

Davis J., 1999, Death, Burial and Rebirth in The Religion of Antiquity,

Routledge, London- New York, 1999

Day L. P., 1984 “Dog Burials in Grek World” American Journal of Archaeology

Vol 88, No. 1 1984

Diler A., 1998, “İç Karia Yüzey Araştırması 1996” XV. Araştırma Sonuçları

Toplantısı II. Cilt Ankara, 1998

Diler A., 2001. “Damlıboğaz / Hydai Araştırmaları – 2000” 19. Araştırma

Sonuçları Toplantısı Cilt I, Ankara, 2001

Page 239: karia ölü gömme teknikleri

233

Diler A., 2002, “The Northern Rock Necropolis of Caunus”, Asia Minor Studien,

Band 44, 2002

Diler A., 2002, “Damlıboğaz / Hydai ve Leleg yarımadası Araştırmaları 2001”

20. Araştırma Sonuçları Toplantısı Cilt I, 2002

Diler A., 2004, “Bodrum Yarımadası Leleg Yerleşimleri Pedasa, Mylasa

Damlıboğaz ve Kedrai (Sedir Adası) Yüzey Araştırması- 2003”, 22. Araştırma

Sonuçları Toplantısı 2. Cilt, Konya 2004

Diler A., 2006, “Pedasa Geç Protogeometrik Tümülüsü ve Leleglerde Ölü

İnancı” Anadolu Arkeolojisine Katkılar 65 Yaşında Abdullah Yaylalı’ya

Sunulan Yazılar, Derleyen Turan Takaoğlu, Hitit Color, 2006

Ergenekon B., 2001 “The Role of Ethnoarchaeology in Archaeometry with

Examples from Çatalhöyük (1998), Kerkenes (1995-1997), Datça-Burgaz

Excavations and Cnidian (Datça) Ethnoarchaeology 1998-1999” XVIII.

Araştırma Sonuçları Toplantısı, II. Cilt, No. 78/2,

Garland R., 1985, The Greek Way of Death, Cornell University Press, Ithaca -

New York, 1985

Güleç E., 1996 “Burgaz/Datça İskeletlerinin Paleopatolojisi” 30-31 Ekim I.

Ulusal Biyolojik Araştırmalar sempozyumu Ankara,1996

Güleç E., 2005 Özer İ., Sağır M, Satar Z, “Lagina Kazısı İskeletlerinin

Paleoantropolojik İncelenmesi ” 21. Arkeometri Sonuçları Toplantısı Antalya,

2005

Güleç E., 2004Güleç E., Sağır M, Özer İ., Satar Z, “2003 Yılı Börükçü Kazısı

İskeletlerinin Paleoantropolojik İncelenmesi”, 20. Arkeometri Sonuçları

Toplantısı, Konya, 2004

Page 240: karia ölü gömme teknikleri

234

Günel S., 2003, “Aydın ve Muğla İlleri 2002 Yılı Yüzey Araştırmaları ”21.

Araştırma Sonuçları Toplantısı cilt 1 Ankara 2003

Gür Ö., 2005, Selçuk, Antik Dünyada Günlük Yaşam, Simge & Akdeniz

Yayınevi, Antalya 2005

Gürbüzer M., 2006 İdyma Antik Kenti Kurtarma Kazılarında Ortaya Çıkan bir

Mezar ve Buluntuları, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Muğla Üniversitesi

Sosyal Bilimler Enstitüsü, Muğla 2006

Hame J. K., 1999, Ta Nomizomena: Privite Greek Death- Ritual in Historical

Sources and Tragedy, A Bell & Howell Company, 1999

Held W. 1995., “Karya’da Gergakome 1994 Yüzey Araştırması” XIII. Araştırma

Sonuçları Toplantısı II. Cilt Ankara 1995

Hellström P., 1991, “Labraynda 1990” XIII. Kazı Sonuçları Toplantısı II.

Çanakkale 1991

Herodotos, Herodot Tarihi, Remzi Kitapevi, Çev. Müntekim Ökmen İstanbul

191

Hooff A. J.L. 2004, “Ancient Euthanasia: ‘Good Death’ and the Doctor In The

Graeco- Roman World” Social Science & Medicine, 58, 2004

Hope V. M., 1997, “Constructing Roman Identity: Funerary Monuments and

Social Structure In The Roman Wold” Mortality, Vol 2, No 2, 1997

Iakovidis Sp E., 1966 “A Mycenaean Mouring Custom” American Journal of

Archaeology, Vol. 70, No. 1966

Işık C, Diler A, Babaoğlu F. 1996 “Kaunos Araştırmaları Ön Raporu” XVIII.

Kazı Sonuçları Toplantısı II 1996 Ankara

Page 241: karia ölü gömme teknikleri

235

Işık C., 1992, Cengiz Işık “Kaunos 1991 ” XIV. Kazı Sonuçları Toplantısı II

Ankara 1992

Işık C., 1998 “Kaunos 1997 Araştırmaları ” XX. Kazı sonuçları Toplantısı II

Mayıs 1998 Tarsus sf. 201

İdil V., 1993 “Nysa Kazısı 1992 Yılı Çalışmaları” XV. Kazı Sonuçları Toplantısı

II Ankara,1993

İdil V., 1999 Nysa ve Akharaka Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı İstanbul ,1999

Jeppesen K., The Mousoleum at Ancient Halicarnassus, Dönmez Yayınları,

Ankara

Kızıl A., 1995 Abuzer Kızıl “Beçin Hellenistik Dönem Oda Mezarı” VI Müze

Kurtarma Kazıları Semineri, Didim, 1995

Kızıl A., 1999 “Karya Bölgesi Roma Dönemi Anıt Mezarları” Yayınlanmamış

Doktora Tezi Doktora Tezi, Selçuk Üniversitesi Konya, 1999

Koch G., 2001 Roma İmparatorluk Dönemi Lahitleri, çev. Z. Zühre İlkgelen

Arkeoloji ve Sanat Yayınları, Kanaat Basımevi, İstanbul ,2001

Küçükçoban F., 2001, “2000 Yılı Akdağ Kurtarma Kazısı”12. Müze Çalışmaları

ve Kurtarma Kazıları Sempozyumu Kuşadası ,2001

Küçükeren C.C., 2005 Ege’de Bir Anadolu Uygarlığı Karia, Kelebek

Matbaacılık İstanbul, 2005

Kyle G. D., 1998 Spectacle of Death in Ancient Rome, Routledge, London- New

York, 1998

Love I. C., 1969 “A Preliminary Report of The Excavation at Knidos, 1969”

American Journal of Archaeology, Vol. 74 No 2. (Apr. 1970)

Page 242: karia ölü gömme teknikleri

236

Morris I., 1987 Burial and Ancient Society The Rise of the Greek City-State,

Cambridge University Press, New York, Melborne, Sydney, 1987

Morris I.,1996 Death – Ritual And Social Structure In Classical Antiquity,

Cambridge University Press, , 1996

Myloans G.E., 1948 “Homeric and Mycenaean Burial Customs ” American

Journal of Archaeology, vol. 52 No. 1, 1948

Neiman C- Goldman E., 1999 Ölümden Sonra Yaşam, çev. Gülden Şen, Doğan

Ofset, İstanbul, 1999

Osborne R. 1993 “Women and Sacrifice in Classical Greece” The Classical

Quaterly, New Seires, Vol. 43, No. 2 1993

Öğün B., 1983 “ Kaunos Kazıları” “V. Kazı Sonuçları Toplantısı İstanbul Mayıs

1983 sf. 240

Öğün B., C Işık, A. Diller, O. Özer, B. Schmaltz, Chr. Marek, M. Doyran 2001,

Kaunos Kbid - 35 Yılın Araştırma Sonuçları (1966 - 2001) , Antalya, 2001

Ökse T., 2005 “Eski Çağdan Günümüze Ölü Gömme ve Anma Gelenekleri” Türk

Arkeoloji ve Etnografya Dergisi Sayı 5, 2005

Özet A., 1994 “The Tomb of a Noble Women From the Hekatomnid Period”

Hekatomnid Caria & The Ionian Renaissance, Halicarnassasian Studies I, Odens

University Press, Odens 1994

Özgan Ö., 1996 “1995 Knidos Kazıları Raporu” XVIII. Kazı Sonuçları

Toplantısı II, Ankara, 1996

Özgan R., Christine Ö, Mustafa Ş, Christof B., 1999 “ 1998 Knidos Kazıları”

21. Kazı Sonuçları Toplantısı 2. cilt Ankara, 1999

Page 243: karia ölü gömme teknikleri

237

Özgan R. Christine Ö., Christof B., Hakan M. 2000 “Knidos 1999” 22. Kazı

Sonuçları Toplantısı 2. cilt, İzmir, 2000

Özgan Bruns C., 2002 Knidos Antik Kent Rehberi, Pozitif Matbacılık, Konya

2002

Özgüç T., 1948 Ön Tarihte Anadolu’da Ölü Gömme Adetleri, Türk Tarih

Kurumu Basımevi, Ankara, 1948

Özkaya V. – San O. Barın G., 1998, “Alinda (Karpuzlu)” XVI Araştırma

Sonuçları Toplantısı cilt II Tarsus,1998

Özkaya V. – San O., 1999 “Alinda Nekropolü I” 17. Araştırma Sonuçları

Toplantısı 2. cilt, Ankara,1999

Özkaya V. – San O., 2000 “Alinda Nekropolü II” 18. Araştırma Sonuçları

Toplantısı 2. cilt, İzmir,2000

Özkaya V. – San O., 2001 “Alinda and Amyzon two Ancient Cities in Caria”

19. Araştırma Sonuçları Toplantısı, Ankara, 2001

Paton W. R., 1887 “Excavation in Caria”, The Journal of Hellenic Studies,

Vol. 8 1887

Pearson M. P., 1999 The Archaeology of Death and Burial, Sutton Publishing,

1999

Peschlow A., 1989, “Die Nekropole Von Latmos Und Herakleia Am Latmos ”

VIII. Araştırma Sonuçları Toplantısı, Ankara,1989

Peschlow A., 1990, “Die Nekropole Von Herakleia Am Latmos” VIII. Araştırma

Sonuçları Toplantısı, Ankara,1990

Peschlow – Bindokat A., 2005 Latmos’ta Bir Karia Kenti Herakleia Şehir ve

Çevresi, Homer Kitap Evi, İstanbul, 2005

Page 244: karia ölü gömme teknikleri

238

Prag A.J.N.W. – Neave R.A.H., 1994 “Who is The Carian Princess?”

Hekatomnid Caria & The Ionian Renaissance, Halicarnassasian Studies I, Odens

Universty Press, Odens 1994

Rocca E.L., 1991 “Archaelogical Survey in the Gulf of Mandalya” Araştırma

Sonuçları Toplantısı IX. 1991 Ankara

Rollar L.E. 1981, “Funeral Games in Grek Art” American Journal of

Archaeology. Vol. 85i No. 2, 1981

Rumscheid F., 1995 “Milas 1994” XIII. Araştırma Sonuçları Toplantısı Cilt I

1995 Ankara

Rumscheid F., 1996 “Milas 1995” Rumscheid F. XIV. Araştırma Sonuçları

Toplantısı Cilt I 1996 Ankara

Sağır M., Özer İ., Satar Z., Güleç E. 2003 “Börükçü İskeletlerinin

Paleoantropolojik İncelenmesi ” 19. Arkeometri Sonuçları Toplantısı, Ankara,

2003

Seeher J., 1993, “Tarih Öncesi Çağlarda Ölüm ve Gömü” Arkeoloji ve Sanat

Dergisi Sayı 59, 1993

Sevin V., 2001 Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası I, Türk Tarih Kurumu Basımevi,

Ankara, 2001

Sevim A., 1995 “Datça/Burgaz İskeletlerinin Paleoantropolojik

Değerlendirmesi” XI. Arkeometri Sonuçları Toplantısı Ankara 1995

Sevim A., 1996 “Burgaz/Datça Roma Dönemi İnsanlarının Çene ve Diş

Patolojisi” I. Ulusal Biyolojik Araştırmalar Sempozyumu Ankara 1996

Shapiro H.A., 1991 “The Iconography of Mourning in Athenian Art” American

Journal of Archaeology, Vol 95, No. 4 1991

Page 245: karia ölü gömme teknikleri

239

Smith R.R.R., 1996 “Archaelogical Research at Aphrodisias in Caria, 1994”

American Journal of Archaeology Vol 100 No 1 (Jan 1996 )

Smith R.R.R.- Rate C., 2000 “Archaelogical Research at Aphrodisias in Caria,

1997 and 1998” American Journal of Archaeology Vol 104 No 2 (Apr. 2000 )

Sönmez O., 2007 Knidos Mavide Uyuyan Güzel, Arkeoloji ve Sanat Yayınları,

İstanbul, 2007

Strabon, 1993 Antik Anadolu Coğrafyası (Geographika : XII-XIII-XIV), çev.

Prof. Dr. A. Pekman, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul 1993

Şahin M., 1998 “Myndos’tan Ölü Yemeği Sahneli İki Stel” Adalya, Suna -İnan

Kıraç Akdeniz Medeniyetleri Araştırma Enstitüsü No III. Antalya, 1998

Şahin M., 2005 “Myndos” 23. Araştırma Sonuçları Toplatısı Cilt 1 Ankara 2005

Şahin N., 1996 “Beyaz Lekythoslar Işığında Klasik Devirde Atina’da Ölüm

İkonografisi ve Ölü Kültü” Arkeoloji Dergisi, Sayı IV Ege Üniversitesi Edebiyat

Fakültesi Yayını, İzmir 1996

Şahinoğlu S., 1998 “Kos ve Knidos Tıp Okulları ve Yöntembilgisel

Değerlendirilmesi” V. Türk Tıp Tarihi Kongresi Bildirgeleri, Ankara, 1998

TAY 2007 Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri Projesi “Psidia- Karia”, Cilt 7, Ege

Yayınları İstanbul 2007

Texier C., 2002 Küçük Asya Coğrafyası, Tarihi ve Arkeolojisi çev. Ali Suat

Enformasyon ve Dokümantasyon Hizmetleri Vakfı cilt III, Ankara, 2002

Tırpan A. – Söğüt B., 2002 “ 2002 Yılı Lagina Kazıları” 25. Kazı Sonuçları

Toplantısı 2. Cilt Ankara 2003

Tırpan A. – Söğüt B., 2004 “Lagina ve Börükçü 2003 Yılı Çalışmaları” 26. Kazı

Sonuçları Toplantısı 1. Cilt Konya 2004

Page 246: karia ölü gömme teknikleri

240

Tırpan A. – Söğüt B., 2005 “Lagina ve Börükçü 2004 Yılı Çalışmaları” 27.

Kazı Sonuçları Toplantısı 2. Cilt Antalya 2005

Tırpan A. – Söğüt B., Eylül 2005 Lagina, Anıl Ofset & Tipo Matbaacılık

Yatağan – Muğla, Eylül 2005

Tırpan A. 1996 “Lagina Hekate Temenosu 1995”, XVIII Kazı Sonuçları

Toplantısı II, Ankara, 1996

Toynbee J.M.C., 1971 Death and Burial in The Roman World, Cornell

University Press, Ithaca New York, 1971

Tulay S. A.,1990 “Kabalar Kurtarma Kazısı 1989” I. Müze Kurtarma Kazıları

Semineri, Ankara, 1990

Tuna N., 1993 “Datça / Burgaz Kazıları”, XVI. Kazı Sonuçları Toplantısı II

Ankara , 1993

Thukydides, Thukydides Tarihi, (Çev H. Demircioğlu) Ankara, 1958

Umar B., 1993, Türkiye’deki Tarihsel Adlar, İnkılap Kitapevi, İstanbul, 1993

Umar B.,1999, Karia Bir Tarihsel Coğrafya Araştırması ve Gezi Rehberi,

İnkılap Kitapevi, İstanbul, 1999

Uyguç A., 1992 Güneybatı Anadolu’nun Tarih Öncesi Halkı Kar’lar, Tunç

Matbaası, Çine, 1992

Varinlioğlu E., – Debord P., 2002 “Hyllarima 2001” 20. Araştırma Sonuçları

Toplantısı Cilt I, 2002

Varinlioğlu E., – Debord P., 2003 “Hyllarima 2002” 21. Araştırma Sonuçları

Toplantısı Cilt I, Ankara, 2003

Varinlioğlu E., – Debord P., 2004 “Hyllarima 2003” 22. Araştırma Sonuçları

Toplantısı Cilt I, Konya, 2004

Page 247: karia ölü gömme teknikleri

241

Vermeule E., 1984 Aspects of Death in Early Greek Art and Poetry, University

of California Press, Berkeley, Los Angeles, London, 1984

Westholm A., 1963 Labraunda Swedish Excavations. Architecture. The

Architecture of The Hieron. C1 Bl. 2 CWK Gleerup, Acta Instituti Regni

Sueciae, Stocholm 1963

Westholm A., 1978 “Labraunda” The Proceedings of the Xth International

Congress of Classical Archaeology Türk Tarih Kurumu yayınları Ankara 1978

htpp://www.bodrum-museum.com/museumtr/departmanlar/carian_princess.htm

htpp://www.livius.org/halicarnassus/mausoleum

Page 248: karia ölü gömme teknikleri

242

TABLOLAR DİZİNİ Tablo 1:Börükçü İskeletlerinin 2002 Yılına Ait Dağılımı 103 Tablo 2:Börükçü Bireylerinin Boy Uzunlukları 104 Tablo 3:Börükçü Bebek ve Çocuklarının Boy Uzunlukları 104 Tablo 4:Börükçü İskeletlerinin Mezarlara Göre Dağılımı 107 Tablo 5:Datça İskeletlerinin Yaş ve Cinsiyete Göre Dağılımı 126 Tablo 5:Data Bireylerinin Yaş, Cinsiyet ve Irk Dağılımı 128 Tablo 7:Karia Bölgesinde Görülen Mezar Tipleri 228 PLANLAR DİZİNİ Plan 1: Alinda Anıtsal Nitelikli Mezar Örneği 81 Plan 2: Alinda Anıtsal Mezar 82 Plan 3:Alinda Lahit Mezar 84 Plan 4: Alinda Yerli Kayaya Oygu Mezar 84 Plan 5: Bargylia Tonozlu Mezar 93 Plan 6: Bargylia Tonozlu Mezar 93 Plan 7: Halikarnassos Kraliçe Ada’ya Ait olabilecek Mezar 138 Plan 8: Hydai Mezar 1’in Planı 143 Plan 9: Hydai Mezar2’nin Planı 146 Plan 10: İdyma Yalancı Tonozlu Oda Mezar’ın İçi 159 Plan 11: Kaunos Anıtsal Mezar I Rekonstrüksüyon Çizimi 166 Plan 12: Kaunos Sandık Mezar 169 Plan 13:Knidos Temenos Mezarı 173 Plan 14:Labranda Kent Planı 176 Plan 15:Lagina Yaylalar Mevkii Dromoslu Oda Mezar 181 Plan 16:Lagina 02 YM1 Numaralı Mezar 183 Plan 17:Latmos Herakleia Kenti Planı 186 Plan 18:Mylasa Berberini Mezar Planı 198 Plan 19:Myndos Kaya Mezar 202 Plan 20: Myndos Kaya Mezar 202 Plan 21:Pedasa Sivriçam Protogeometrik Tümülüsü 206 Plan 22:Stratonikeia STR 97 M 34 Numaralı Mezar 212 Plan 23: Stratonikeia STR 97 M 26 Numaralı Mezar 213 Plan 24: Stratonikeia STR 97 M 41Numaralı Mezar 214 Plan 25: Stratonikeia M8 Numaralı Mezar 216 HARİTALAR DİZİNİ Harita 1: Karia Bölgesi ve Komşu Bölgeler 62 Harita 2: Karia Bölgesi’nin Bugünkü Coğrafi Yapısı 63 Harita 3: Karia Bölgesi Kentleri 71 Harita 4: İasos’un Yeri 147

Page 249: karia ölü gömme teknikleri

243

RESİMLER DİZİNİ Resim 1: Miken Dönemine ait Yas Tutanları Gösteren Figürler Kassl Lahti 10 Resim 2: Geometrik Dönem Prothesis Sahnesini Gösteren Eserler 19 Resim 3: Prothesis sahnesi . M.Ö. 750 Atina – Dipylon Amphorası 20 Resim 4: Ekphora Sahnesini Dipylon Kraterinin Ayrıntısı 21 Resim 5: Ekphorayı gösteren heykel grubu M.Ö. 600-650 Vari, Yunanista 22 Resim 6: M.Ö. 520-510 yıllarına ait Prothesis Sahnesini Gösteren Levha 27 Resim 7: Atik siyah Figürlü Olpe Prothesis Sahnesi - College Museum 33 Resim 8: Beyaz Lekythos üzerinde Prothesis Sahnesi M.Ö. 450 - Metropolitan Museum 39 Resim 9: Prothesis Sahnesini Gösteren Vazo Resmi 41 Resim 10: Charon’nun ölüyü Hades’e götürüşünü gösteren çizim 49 Resim11:Patroklos’un Cenazesini Gösteren Mezar Reliefi M.S 2.yy 60 Resim12:Alabanda lahit biçimli mezar 75 Resim13:Alinda lahit mezar (Küçükeren :2005) 85 Resim 14:Alinda lahit örnekleri (Küçükeren :2005) 86 Resim15: Aphrodisias çevresinden gelen yarı mamul girlandlı lahit örneği Aphrodisias Müzesi 88 Resim 16: Aphrodisias çevresinden gelen lahit örneği Aphrodisias Müzesi 88 Resim17 : Aphrodisias çevresinden gelen sütunlu lahit örneği Aphrodisias Müzesi 89 Resim18: Aphrodisias çevresinden gelen sütunlu lahit örneği Aphrodisias Müzesi 89 Resim 19: 2002 yılında açılan Anıt Mezar 95 Resim 20: 03 BM 01 Numaralı Mezar 96 Resim 21 : 03 BM 02 numaralı Mezar 96 Resim 22: 03 BM 09 Numaralı Mezar 97 Resim 23: 03 BM 04 Numaralı Mezar 97 Resim 24:03 BM 05 Numaralı Mezar 98 Resim 25: 03 BM 08 Numaralı Mezar 99 Resim 26: 03 BM 10 Numaralı Mezar 100 Resim 27 Aşık oynayan mermer kız heykeli Hellenistik orijinli Roma Dönemi kopyası (Pergamon Museum) M S. 2. yy 101 Resim 28: Aşık kemiği oynayan iki genç kız M.Ö 340-330 British Museum 101 Resim 29: 03 BM 20 Numaralı Mezar 102 Resim 30 :03BM 17 Numaralı Mezar 102 Resim 31: 04 BM 19, 04 BM 20 ve 04 BM 21 numaralı mezarlar 108 Resim 32:04 BM 19 Numaralı Mezar 109 Resim 33: 04 BM 19 Numaralı Çocuk Mezarı 109 Resim 34: 04 BM 20 Numaralı mezar 109 Resim 35:04 BM 12 Numaralı Çocuk Mezarı 110 Resim 36: 04 BM 14 Numaralı Mezar 111 Resim 37: 05 BM 03 Numaralı Mezar 112 Resim 38: 05 BM 29 Numaralı Mezar 113 Resim 39:05 BM 29 Numaralı Mezarda İskeletin Bulunuş Durumu 113 Resim 40: 05 BM 29 Nolu mezar iskeletin ayak ayrıntısı 114 Resim 41: 05 BM 22 Numaralı mezarda kapı girişine yığılmış olan iskelet kalıntıları 116

Page 250: karia ölü gömme teknikleri

244

Resim 42:05 BM 22 numaralı mezarda iskeletlerin bulunuş durumu 116 Resim 43:05 BM 22 Numaralı mezarda bulunan kremasyona ilişkin izler 116 Resim 44:05 BM 23 Numarlalı Mezar 117 Resim 45: 05 BM 25 Numaralı mezar 118 Resim 46: 05 BM 27 Numaralı Mezar 119 Resim 47 ve Resim 48: 05 BM 31 nolu mezara ait son gömü olan iskelet 120 Resim 49: 05 BM 34 Numaralı mezardaki iki gömü 121 Resim 50: 05 BM 34 Numaralı mezar 121 Resim 51: 05 BM 43 Numaralı mezar 122 Resim 52 ve Resim 53: 05 BM 44 Numaralı mezar 122 Resim 54: 05 BM 58 Numaralı Kremasyon yapılmış mezar 123 Resim 55: Mausoleum’dan Artemis ve Mousolos heykelleri (www.livius.org/.../halicarnassus/mausoleum.jpg) 135 Resim 56: Mausoleum rekonsktürüksiyonu 135 Resim 57: British Museum’da bulunan friz parçaları 136 Resim 58: British Museum’da bulunan friz parçaları 136 Resim 59: British Museum’da bulunan friz parçaları 136 Resim 60 :Bodrum’da bulunan friz blokları 137 Resim 61 : Bodrum’da bulunan friz blokları 137 Resim 62:: Mausoleumun rekosktrüksiyonu (www.personal.kent.edu/~khame/Arch.4th.Maussol.) 137 Resim 63: İskeletin Bulunuş Durumu (www.bodrum-museum.com) 138 Resim 64 : Muhtemelen Ada’ya ait olabilecek heykel başı (Prag- Neave, 1994) 139 Resim 65: Muhtemelen Ada’ya ait olabilecek İskeletin Baş Kısmı (Prag- Neave, 1994) 140 Resim 66: Mezardan çıkan iskeletin etlendirilmiş son hali (Prag- Neave, 1994) 140 Resim 67: Mezara ait buluntulardan örnekler 141 Resim 68 : İasos Geometrik Dönem Nekropolü 149 Resim 69: İasos Roma Mausoleionu 152 Resim 70: Saat Kulesi Olarak Bilinen Anıtsal Mezar 153 Resim 71: İdyma Tapınak Planlı Kaya mezarı 157 Resim 72: İdyma Tapınak Planlı Kaya mezarı 157 Resim 73: İdyma Tapınak Planlı Kaya mezarı 157 Resim 74: İdyma Yalancı Tonozlu Oda Mezar’nın İçi (Gürbüzer, 2006) 159 Resim 75: Kaunos Kaya Mezarlar (Bitirilmemiş Mezar) 161 Resim 76: Kaunos Kaya Mezarları 163 Resim 77: Kaunos Niş Mezarlar 164 Resim 78: Kaunos Niş Mezarlar 165 Resim 79: 1982 Sezonunda Bulunmuş Mezar Yapıları (Özen 2001) 168 Resim 80: Aslanlı Mezarın Aslan heykelinin götürülüşü 172 Resim 81:Heykelin Bugünkü Durumu 172 Resim 82: Labranda tekne biçimli mezar 177 Resim 83: Büyük Oda Mezarın İçteki Odasının Görüntüsü 179 Resim 84: Büyük Oda Mezarın Dromosunda Bir Görüntü 179 Resim 85: Latmos Mezarları 185 Resim 86: Latmos Herakleia Mezar 187 Resim 87: Latmos Latmos Herakleia Mezar 187

Page 251: karia ölü gömme teknikleri

245

Resim 88: Latmos Herakleia Mezarları 188 Resim 89: Latmos Herakleia Kremasyon Gömü Olduğu Düşünülen Mezar 189 Resim 90:Latmos Herakleia Oda Mezarı 191 Resim 91:Gümüşkesen Mezar Anıtının İç Kısmı 194 Resim 92: Gümüşkesen Mezar Anıtı 194 Resim 93: Texier’in Gümüşkesen Anıtına ait çizimi 195 Resim 94 Mylasa Müzesi – Oda Mezar Kapısı 197 Resim 95 Berberini mezarı 198 Resim 96: Myndos Kayaya Oygu Mezar 201 Resim 97:Tonoz biçimli mezar yapıları (İdil: 1999 ) 204 Resim 98: Pedasa Platform Mezar Yapısı (Diler 2004) 208 Resim 99: Muğla Müzesi’nden ağza kapatılan diadem ve sikkenin bulunuşunu gösteren canlandırma 216 Resim 100:Akdağ Mevkii’nde Bulunmuş Gladyatör Stelleri 217 Resim 101: Akdağ Mevkii’nde Bulunmuş Gladyatör Stelleri 217 Resim 102:Akdağ Mevkii’nde Bulunmuş Gladyatör Stelleri 218 Resim 103: Akdağ Mevkii’nde Bulunmuş Gladyatör Stelleri 218 Resim 104:Stratonikeia Oda Mezar 218

Page 252: karia ölü gömme teknikleri

246

EK 1 ANTİK YUNAN VE ROMA’DA ÖLÜME DAİR SÖZLER

Antik Yunan’dan Ölüme Dair Sözler

• “...Ölüm hepimizin yazgısıdır; kader ölüm döşeğine serince insanı, tanrılar

bile uzaklaştıramaz uğursuz ölümü oradan.....” Homeros, Odysseia III, 235-237

• “...Bu cesur yürek neye yaradı, uzaklaştırabildi mi ondan kara ölümü?....” Homeros, Odysseia IV, 292-293 • “.......Ölmüşleri şanslı oldukları için öv...” Spartalı Khilon • “......Ölü olan dertleri unutur, gözyaşı dökmez....” Euripides, Troades • “....Ölülerin süsü, büyük başarılarının parlaklığıdır...” Euripides, Herakles, 356-357 • “....Şanslı bir ölümle ölmek, insanlar için tanrıların bir lütfudur...” Aiskhylos, Agamemnon, 1305 • “...Beni vakitsiz öldürme, zira gün ışığını seyretmek pek tatlı. Beni kara

toprağı görmeye zorlama...” Euripides, Iphigenia he en Aulidi, 1218-1219 • “...Ölüm yaklaştığında kimse ölmek istemez...” Euripides, Alkestis 671 • “...Doğanlar hem yaşamayı hem de ölümü kabullenirler ve arkalarında

çocuklar bırakırlar; böylece ölüm yeniden doğar ... ” Herakleitos, B 20 • “...Doğum nasılsa ölümde öyledir. Ruhun bedenle birleşmesi hiçbir şekilde

bedenden ayrılmasından daha mükemmel değildir... ” Platon, Nomoi, 828D • “....Aslında insanlar hiç ummadıkları ve geleceğine inanmadıkları ölümü

beklerler...” Herakleitos, B27 • “....Ölüm, sürgün ve bunlara benzeyen korkunç görünen şeyler, özellikle

ölüm her vakit gözünün önünde olsun. O zaman aşağılık kaygılara düşmezsin ve hiçbir şeyi çoşkunlukla istemezsin... ”

Epiktetos

Page 253: karia ölü gömme teknikleri

247

• “...Saati gelince öleceğim. Ama kendisine verileni geri veren bir adam gibi

öleceğim...” Epiktetos

• “...Biliyorum ki her doğan ölür, bu bilinen kanundur. Demek ki ölmem

gerekiyor. Ben süresiz değilim. Ben bir insanım; saat günün bir parçası olduğu gibi, ben de bütünün bir parçasıyım. Saat gelir ve geçer. Bende gelir ve geçerim. Geçip gitme şekli önemli değildir... ” Epiktetos

• “...Başaklar niye sürer? Yetişmek ve sonra yetişince biçilmek için değil mi?

Çünkü onları kutlu şeylermiş gibi sapları üzerinde bırakmazlar. Başakların duyguları olsaydı biçilmemek dileğinde bulunacaklarını sanıyor musun? Elbette hayır. Aksine biçilmemeyi bir felaket sayacaklardı. İnsanlar için de bu böyledir. Ölmemek insanlar için felakettir. Başak için sararıp olgunlaşmak ve biçilmemek ne ise insanoğlu için de ölmemek odur...” Epiktetos

• “ Ölüme dertlerin en korkuncu gözü ile bakmaya gerek yoktur; çünkü biz yaşadıkça ölüm yoktur, ölüm gelince de artık biz yokuz. Ölüm ne yaşayanlar için, ne de ölüler için vardır. Çünkü birincilerle münasebeti yoktur. Çıka geldiği zaman ise ikinciler yoktur. Hal böyle iken zaman olur, bir çok kimseler ölümden en büyük fenalıktan kaçar gibi kaçarlar, sonra zaman olur ölümü acılarına bir son olması için ararlar..”

Epikuros

• “...Herkes için ve her yerde en güzel şey, varlıklı ve sağlıklı olmak...yaşlılık yıllarına erişebilmek, ölmüş ana babasına güzel bir ölüm töreni sağlayabildikten sonra kendi çocukları tarafından göz kamaştırıcı bir törenle gömülmektir...”

Platon, Hippias Meizon, 291e • “...Tanrılar kimi severse o genç ölür...” Menandros; fragman 125K

Latince Ölüme Dair Sözler

• Mori est felicis, antequam mortem invoces (Publilius Syrus, M 354) Ölümü çağırmadan ölmek, şanslı bir adama özgüdür.

• Mori necesse est, sed non quotiens volueris (Publilius Syrus, M 360) Herkes ölecek, ama istediği zaman değil!

• Mors infanti felix, iuveni acerba, nimis sera est seni (Publilius Syrus, M 401) Ölüm, çocuk için şanstır, genç için erken, yaşlı için ise çok geç!

Page 254: karia ölü gömme teknikleri

248

• Mors ultima linea rerum est (Horatius, Epistulae 1.16.79)

Ölüm her şeyin son çizgisidir.

• Mortalis nemo est, quem non attigat dolor, morbusque (Cicero Tusculanae Disputationes, 3,25)

Hastalığın ve acının uğramadığı hiçbir ölümlü yoktur.

• Mortem ubi contemnas, viceris omnes metus (Publilius Syrus, M 405) Ölümü küçümsediğinde, bütün korkularını yenmiş olursun!

• Nec mortem effugere quisquam nec amorem potest (Publilius Syrus, N 478 ) Ne ölümden kaçabilir insan, ne de aşktan.

• Nemo inmature moritur qui moritur miser (Publilius Syrus N 465) Sefil biçimde ölen, erken ölmüş sayılmaz

• Non omnis moriar (Horatius, Carmina 3.30.1) Tamamen ölmeyeceğim

• Vita misero longa, felici brevis (Publilius Syrus, O 485) Ah yaşam, zavallıya uzun, mutluya kısa!

• Omnia mors aequeat (Seneca, Epistulae, 91.16) Ölüm her şeyi eşit kılar

• Parce sepulto (Vergilius, Aeneis, 3.41) Ölen kişiyi affet

• Pereundi scire tempus assidue est mori (Publilius Syrus, P 530) Öleceğin zamanı bilmek, sürekli ölmektir.

• Satis est beatus, que potest, cum vult, mori (Publilius Syrus, S 675) Ölmek istediğinde, ölebilene ne mutlu

• Satis vixi, invictus enim morior (Nepos, Epaminondas.9) Yeterince yaşadım; çünkü yenilmeden ölüyorum

• Stultuem est in luctu capillum sibi evellere, quasi calvitio maeror levaretur (Cicero Tusculanae Disputationes, 3. 26 )

Yas tutarken saçları yolmak ne budalalık, sanki kel kalınca keder dinecekmiş gibi!

Page 255: karia ölü gömme teknikleri

249

EK 2 ÖLÜ GÖMME İLE İLGİLİ TERİMLER8

Abaton- Heroon: Öldükten sonra tanrılaştırılmış ya da yarı tanrılaştırılmış olan,

daha çok “kent kurucu” kişilerin girişe kapalı olan kutsallaştırılmış mezar alanı.

Alabastron: Sıklıkla alabasterden yapılan ve parfüm için kullanılan kulpsuz vazo

Amphora: Özellikle şarap ya da yağ olmak üzere sıvıları taşımak ve depolamak için

kullanılan iki kulplu kap,

Anthesteria: anthesterion ayında (şubattan marta kadar) düzenlenen yıllık festival

Aoros: genç ölen kişi

Aponimma: muhtemelen cenaze sonrasında mezara bir su yolu kazma ile

gerçekleştirilen suyla ilgili bir tören

Ardanion: ölünün evinin dışına konulan bir kase su

Arkosolium : (lat.Arcus:kemer, solium: taht mezar) özellikle katakomblarda bulunan

mezar biçimi, üstü kemerli mezar

Aryballos: Yağ, koku ve benzeri şeyler için kullanılan küçük küresel bir kap

Ataphos: gömülmeden bırakılan kişi

Autocheir: intihar

Barathron: Atina’da lanetlenmiş suçluların cesetlerinin atıldığı çukur

Biaiothanatos: intihar ya da katil (yazıda ‘şiddetli bir ölüme sebep olan kişi’)

Bomos : Kurban sunağı

8 Terimler sözlüğünün hazırlanmasında Robert Garland The Greek Way of Death Cornell University

Ithaca 1985 sf128-132; Francesco D’andria Hierapolis sf 233; Baki Öğün – Cengiz Işık vd. Kaunos

Kbid sf 182, Anneliese Peschlow- Bindokat Herakleia, sf 247-252 adlı eserlerden yararlanılmıştır.

Page 256: karia ölü gömme teknikleri

250

Bomos: kaide, sunak; nekropolis yazıtlarında lahitlerin konduğu kaide olarak geçer

Choai: ölüye sunulan içecek

Chous: çok genç bir çocuğun mezarına konulan küçük bir testi

chytroi (çanaklar) adı verilen üçüncü günde ölünün mezarlığı terk ettiği ve eski

evlerini ziyaret ettiği düşünülmesi. Çanaklar mezarlara konan meyveleri

içermektedir.

Cippus : Bir mezarı veya mezarlık sınırını belirleyen, ucu sivriltilmiş taş ya da ahşap

bir işarettir ki, bu mezarın kendiside olabilir. Arkeolojide, içine kül konulmayan

mezar veya mezar üstüne yerleştirilen çeşitli şekildeki taşlardır.

Columbarium: içine urnelerin yerleştirildiği nişler. Mezar odalarının duvarları içine

veya kayaların yüzeyine açılarak vücuda getirilen mezarlıklardır.

Daimon: Doğaüstü varlık. Bazen de ölüye öteki dünya yolunda rehberlik eden rehber

ruh

Danake: (aynı zamanda naulon) Ölüyü taşımakla görevli Charon için kayık ücreti

Demetrioi: orijinal olarak ölüler için genel kullanılmış bir kelime. Muhtemelen

Eleusis’teki Demeter’in gizemine giren kişiler için ayrılmış bir terim olabilir.

Demosion Sema: “İnsanların Mezarı”. Atina’nın batı yakasında Dipylon Kapısından

Akademi’ye doğru giden büyük tören yolu

Deuteropotmos: (aynı zamanda hysteropotmos) : ölü olarak ilan edildikten sonra

tekrar canlanan kişi (yazıda ‘iki kadere sahip’ ya da ‘ikinci kaderli’ )

Dexiosis: Yunan sanatında el sıkışmanın modern bir gösterimidir. Hades’te tekrar

birleşmeyi tasvir ettiği düşünülmektedir.

Diobletos (aynı zamanda makarites) :kahramanlaştırılmış ya da yakın zamanda

ölmüş kişilere özel olarak kullanılan bir kelime (yazıda ‘kutsanmış’)

Page 257: karia ölü gömme teknikleri

251

Dromos: Mezar yapılarında mezara geçişi sağlayan dar uzun geçite verilen ad

Eidolon: ölmüş kişinin dünya üzerinde, rüyalarda ya da Hades’deki bir görüntüsü

Ekei: Ölülerin dünyası (yazıda ‘orası’ )

Ekphora: ölü bedeninin gömülmek üzere mezarlığa taşınması

Enagismata: ölüye sunulan yiyecek ya da daha genel olarak ölü için sunulan besin

Enata: (aynı zamanda ennata) : ölü ya da gömüden sonraki dokuzuncu günde

gerçekleştirilen ayin

Enchtristia: Cenazede çanak ya da chytra kullanmakla görevli kadını tarif için

kullanılan kelime

Endyma: Bir kefen

Eniausia: yıllık gerçekleştirilen ayinler

Enthade: yaşayanların dünyası (yazıda ‘burası’)

Epiblema: Kefenin üzerine sarılan gevşek bir örtü

Epikedeion: Mersiye ya da ağıt

Epitaphios logos: Savaşta ölmüş olan için bir konuşmadan alıntı

Erion: Cenaze höyüğü: bir aile mezar alanı

Exegetai: Katliam ya da intihar gibi durumlarda ortaya çıkan ölü kirliliği üzerine

öğüt veren kutsal kanun yorumlayıcıları veya açıklayıcıları

Genesia : ölünün onuruna düzenlenen yıllık festival. Kelimenin etimolojisi ve önemi

tartışmalıdır.

Geras thanonton : ölünün ayrıcalığı ya da onunla bağlantılı şey

Goös: Ölünün yakınları tarafından söylenen doğaçlama ağıt

Haimakouriai: ölü için kan sunmak

Hero: Öldükten sonra tanrılaştırılmış ya da yarı tanrılaştırılmış kahraman

Page 258: karia ölü gömme teknikleri

252

Heroon: Bir kahramanın gömülü olduğu düşünülen noktanın üzerine yapılan tapınak

Heroon: kahraman kültü için yapılan küçük kült merkezi ya da mezar yapısı

Holokutomata: tümüyle yakılmış sunular

Hydria: Su taşımak için kullanılan üç kulplu oval gövdeli ve düz omuzlu kap,

Hypogeum:: Yeraltı mezarı

İalemos: Bir ağıt

Kallysmata: ölünün evinden alınmış mezarın üzerine konulan süprüntüler

Kaneon: (aynı zamanda kanoun, kaniskion) ölüye hediyeleri taşımak için kullanılan

yuvarlak sepet

Katabasis: bir yaşayan ya da kutsal varlıkla yer altına inmek, böyle bir inişin

tanımlanması

Katadesmos: Mezarın içine yerleştirilen ve yaşayanları bir büyü ile bağlamayı

amaçlayan kurşun bir tablet (yazıda “aşağı bağlamak”)

Kathedra: yas tutanların, yasının bittiğini belirleyen tören. Bu törende akrabalar

yatmak yerine otururlar. (yazıda ‘oturmak’)

Kedeia: Cenaze töreni

Kenotaphion (ya da kenon mnema): Mezar kitabesi

Ker: ölümün kaderi, bir kişinin sonu

Kerameikos: “Çömlekçiler bölgesi”. Atina şehir duvarlarının dışında batı

bölümünde yer alan ve içinde şehir mezarlığının yer aldığı bölge

Klimakophoros, nekrophoros, nekrothaptes, tapheus: Ölüyü taşıyanlar

Kline : Yunan – Roma kültüründe dinlenmek veya uyumak amacıyla ya da yemek

esnasında, özellikle de sempozyumlarda içki içerken üzerine uzanılan yüksek ayaklı

kanepe, Ölünün üzerine yatırıldığı divan benzeri yapı

Page 259: karia ölü gömme teknikleri

253

Kline: Prothesis sırasında cesedin üzerine yatırıldığı yatak, genel anlamda ise sıradan

yatak

Kommos: Tragedya’da resmi ağıt

Kosmos: Prothesis sırasında ölüye giydirilen ya da genelde herhangi bir kıyafet

Krater: Şarap ve su karıştırmak için kullanılan büyük iki kulplu çanak

Kterismata: Cenaze sunuları ve hediyeleri

Kylix: Şarap içmek için kullanılan sığ iki kulplu kupa

Lekythos: Yağ içeren, dar boyunlu küçük vazo ya da şişe. Ölüye sunulma

durumunda minimum yağ içermesinin temini için yalancı bir dip kısmına sahiptir.

Loutra: Dini ayinler için kullanılan kutsal su, bunun içine gelinin evlenmeden önce

yaptığı banyo ve prothesisden önce cesedin yıkanması da dahildir

Loutrophoros: Loutra taşımak için kullanılan uzun boyunlu ve geniş ağızlı, ince

gövdeli çok uzun vazo: aynı zamanda evlenmeden ölenlerin mezarları üzerine

yerleştirilen bu tür vazoya benzer biçimli taştan mezar işareti

Melikraton: esas içeriği bal olan ve ölüye sunulan içecek karışımı

Melitoutta: ölü için hazırlanan özel bir ballı kek

Mnema: Mezar için kullanılan genel bir kelime (yazıda “anıt mezar”)

Nekropol: Mezarlık, ölüler şehri

Nekropolis : ölüler şehri, mezarlık

Nekyia: hayaletlerin görünür hale gelmesi için ayin, yeraltının resimsel ya da yazılı

tanımlanması

Nemeseia: ölünün onuruna bir festival. Nemesis (öc) ile bağlantısı tartışmalıdır.

Nomizomena: (aynı zamanda nomina ve hiera patroa) ölünün adına yapılan

geleneksel ayinler için kullanılan genel bir kelime

Page 260: karia ölü gömme teknikleri

254

Oinochoe: Şarap kupalarına şarap koymak için kullanılmış testi

Othone: Katil tarafından öldürülmüş bir kişinin ruhunun zarar görmemesi için

bedeninde bazı müdahaleler yapılması (bazı zarar görmüş kısımların kesilip

çıkarılması gibi)

Peribolos: Aile mezarlığı

Perideipnon: ölünün kalabalık içinde bulunduğuna inanılan ve cenazeden sonra ölü

adına verilen yemek

Phiale: Özellikle dinsel törenlerde şarap için kullanılan ayaksız ya da kulpsuz sığ

çanak

Plemochoe: Muhtemelen Eleusinia Gizemlerinde kullanıldığı bilinen yüksek ayaklı

ve şişkin gövdeli vazoya verilen isim

Podest: Platform, merdiven sahanlığı

Polyandreion: Kamuya ait mezarlık

Prosphagion: Ölünün çenesinin bir arada tutulması için kullanılan bant

Prothesis: Ekphora’dan önce ölünün sergilenmesi adına yapılan törensel işlemlerin

tümü.

Psyche: Hadesde ölü kişinin ruhu, yaşayan bir organizmanın herhangi bir işlevini

bulundurmayan

Psychopompos: psychai’nın yöneticisi olan Hermes’e verilen bir unvan

Psychorrhagema: Psyche’nin kendisine bedenden kurtarma mücadelesi

Psychostasia: ruhların bir tartıda ölçülmesi

Sakkos: Şarap için bir süzgeç

Sema: Mezar için kullanılan genel bir kelime (yazıda “işaret”, böylece mezarın kime

ait olduğunun tespit edilmesini sağlayan işaret)

Page 261: karia ölü gömme teknikleri

255

Sepukral sanat: mezar yapısı (mezar anıtı, mezar steli lahit vb. ) alanların sanatsal

olarak bezenmesi ya da öteki dünyayı konu edinen eserler.

Sepulkral : Mezara ait, mezarla ilgili

Sepulkral : mezara koyma ya da cenaze törenleriyle ilgili

Skia: ölü insanın bir görüntüsü (yazıda ‘bir gölgesi’)

Stele: Ahşap ya da taştan dikdörtgen mezar işareti

Stroma: Bir cenaze töreni sırasında bedenin cenaze kıyafeti içinde kline üzerine

yatırılması

Taenia : Stelin gövdesinin süslemek için kullanılan kurdele

Tholos : kapalı cellanın sütunlarla çevrelendiği yuvarlak yapı. Tapınak, mezar anıtı,

hazine binası ve şehri süsleyen ‘mobilya’ gibi amaçlara yönelik kullanılıyordu.

Threnon exarchoi: Meslek olarak ağıt tutanlar (yazıda “ağıt rehberleri”)

Threnos: Meslek olarak ağıt tutanların söylediği resmi bir ağıt

Triakostia: (aynı zamanda triakas ve triakades ) ölüm ya da gömünün otuzuncu

gününde düzenlenen ayinler, aylık düzenlenen ayinler

Trita: ölümün ya da gömünün üçüncü gününde yapılan ayinler

Tritopatores: daha önceden ölmüş olanların ruhları (yazıda ‘üçüncü kuşaktan

babalar’)

Tümülüs: tepe mezar

Tymbos: Cenaze höyüğü

Urne: Yakılan cesetten arta kalan kemik ve kül artıklarının içine konulduğu metal ya

da pişmiş topraktan vazo; genelde kapaklıdırlar ve bazılarının omuzu üzerinde, ruhun

selametine kavuşmasını sağladığına inanılan delikler açılmıştır