Top Banner
1
32

Genç ÜNAK Bülten Ocak - Şubat Sayısı (Sayı 7)

Mar 21, 2016

Download

Documents

Fırat Akın

Genç ÜNAK Bülten'i yeni yılla birlikte yeni yaşını da kutluyor. Canlı, dinamik, sıradışı ve yine çok farklı konularla, yeni konuklarla 2012'nin ilk sayısı yayında.
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: Genç ÜNAK Bülten Ocak - Şubat Sayısı (Sayı 7)

1

Page 2: Genç ÜNAK Bülten Ocak - Şubat Sayısı (Sayı 7)

2

Genç ÜNAK Yönetim Kurulu

Başkan

F. Meriç DİRİK

Başkan Yardımcısı

İlknur ENCAN

Zarife YILDIRIM

İletişim Sorumlusu

Yağmur Ege Zeybekoğlu

Halkla İlişkiler ve

Tanıtım Sorumlusu

Sefa Mustafa DHYİ

Editör ve Bülten

Sorumlusu

Melisa GELBAL

Serdinç KAYA

Nurşah ARSLAN

Web Sorumlusu

Hüseyin Fırat AKIN

E D İ T Ö R D E NNurşah [email protected]

“Yeni bir yıl, yeni bir Genç ÜNAK” diyerek başladı-ğımız bu macerada bir yılı geride bıraktık. Bu bülten farklı bir heyecan, farklı bir mutluluk, farklı bir deneyim bizim için. Doğum günümüzde de bizimle birlikte oldu-ğunuz için teşekkür ederiz.

Genç ÜNAK Bülteni birinci yılında yine dopdolu, farklı ve dinamik. Bu kez yeni konularla ve yeni konuklar-la sizlerle… Birinci yıl heyecanımızı, başarılarımızı ve sevincimizi bizlerle paylaşan çok değerli hocalarımız Prof. Dr. Gülbün Baydur, Öğretim Görevlisi Dr. İrem Soydal, ve Araştırma Görevlisi Zehra Taşkın’ın katkıla-rıyla merhaba diyor bültenimiz.

Sürprizlerle ve sevinçlerle dolu bu sayımız yepyeni bir müjdeyi de beraberinde getiriyor. Onursal Başkanı-mız Derya Baklacı, atama sevincini paylaşıyor bizlerle. Derya’yı Burdur’ a uğurlayıp, ona sonsuz başarılar dili-yoruz çıktığı bu yolculukta, yolunun hep aydınlık olması dileğiyle… Çocuklar gibi mutlu olmuşken onların dün-yalarına uzanıyoruz, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilim-leri Fakültesi Oyuncak Müzesi’ne düşüyor Melisa’nın yolu. Yazısını okurken tasvir ettiği bebekler, arabalar, bisikletler, trenler, topaçlar hepsi birbirinden farklı bir anı hatırlatıyor ve çocuk tebessümümüz beliriyor yüzü-müzde.

Page 3: Genç ÜNAK Bülten Ocak - Şubat Sayısı (Sayı 7)

3

Mutluluğumuzu paylaşmak için her geçen gün farklı bir yöntem çıkıyor karşımıza. Teknoloji bunlardan en önemlisi, internet üzerinden pek çok sosyal içerik paylaşma ve saklama servisi olan Feedfloyd bunun için yeni bir alternatif. Bu servisi Fırat sizler için incelemiş.

Zarife Danimarka’daki son günlerinde Balck Diamond Kraliyet Kütüphanesi’ne bir ziyarette bulunmuş. Avrupa’daki en değerli kitapların bir araya getirilmesi için 1648 yılında Kral Frederik III tarafından kurulan bu kütüphanenin gizemli duvarları arasında kayboluyor, raflar arasında bir gezintiye çıkıyoruz.

Teknolojiyi takibi hiç bırakmıyoruz. Sefa sizler için hem tablet, hem tele-fon olan Galaxy Note’u tüm detaylarıyla incelemiş. Görselleriyle renklen-dirdiği yazısında yepyeni bir ürünle tanışmanın tadına varacaksınız.

Ankara’nın tarihi sokaklarında gezinirken küçük mucizelerle karşılaşıp, yepyeni bir teknik hobi ile tanışacaksınız. Bu yolculuğa lokomotifle çıkan Meriç “Modelcilik ve Model Yapımı” ile bilgi verecek sizlere. Lokomotifimiz yola “Ürgüp Tahsin Ağa Halk Kütüphanesi”nde kısa bir ara verecek. Ser-dinç bize kütüphanecilik mesleğinin önemli isimlerinden biri olan Mustafa Güzelgöz’ün hikayesini anlatacak.

Bültenimiz son bulurken üyemiz Kutlu Furkan Solak müjdeli bir haberi sizlerle paylaşacak. Araştırmacıların, final dönemindeki öğrencilerin vaz-geçilmezi olan Milli Kütüphane, yepyeni bir uygulama ile hizmette. Sınavla-rınızda başarılar dilerken, bu uygulamaya da bir göz atmanızı öneriyoruz.

Birinci yaşımızı kutladığımız bu sayıda yeni yıl coşkusunu da beraberin-de hissediyoruz. Saygının değerli, düşünmenin önemli, umudun sonsuz, mutluluğun sınırsız olduğu hep birlikte geçireceğimiz bir yıl dileğiyle…

Page 4: Genç ÜNAK Bülten Ocak - Şubat Sayısı (Sayı 7)

4

Kütüphaneciliğe Tarihsel Bir Bakış Prof. Dr. Gülbün BAYDUR

Sevgili GENÇ ÜNAK’lılar,

Kuruluş yıldönümünüzü kutlar, hedeflediğiniz yöndeki başarıları-nızın devamlı olmasını dilerim.

Profesyonel anlamda kütüphaneciliğe, “daktilo” mekanizasyonu-nun aşağı yukarı sonlarına doğru başladım. İkinci Dünya Harbi’nden sonra , yayın patlaması’yla birlikte kütüphane dermelerinin organi-zasyonu önem kazanmış bulunmaktadır. Kütüphaneciler bu yöndeki birikimleri ile mesleki tanınırlıklarını yaygınlaştırabilmişlerdir. Diğer yandan kütüphanelerde görevlendirilecek profesyoneller, katalog-lama ve sınıflama düzeyleri ve birikimleriyle değerlendirilir olmuş-lardır. Bu dönemde kütüphaneler de birer kataloglama ve sınıflama laboratuarı gibi çalışmaktadır. Anı kitap her kurumda özgün kata-loglanıp sınıflanmaktadır. Merkezi sistemlerin oluşmasıyla öne çı-kan bilgi paylaşımı (bibliyografik bilginin ihraç ve ithali) eğilimi, bir merkezde oluşturulacak kayıtların kullanılabilmesinin olanaklı oldu-ğunu göstermiştir. Giderek standartlaşan kütüphane katalogları, bu özellikleriyle de bilindiği gibi dünyadaki bilgisayar uygulamalarında üzerinde çalışılan ilk konulardan biridir.

20.yüzyılın ikinci yarısından itibaren kütüphaneler birer depo ola-rak tanınmaktan çok danışma hizmetleriyle de öne çıkmaya başla-mış bulunmaktadırlar. Ülkemizde Milli Kütüphane Bibliyografya Ens-titüsü bunu örnekleyebilir. Kütüphanecilik, dokümantasyon kavramı altında uzmanlaşarak sürmektedir. Bu tür değişimler Türkiye’ye de yansımış, örneğin Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu’nun Kütüphanesine rağmen Dokümantasyon Merkezi de yapılandırıl-mıştır. Kütüphanecilik eğitiminin kapsamına alınmaya başlanan arşivcilik,dokümantasyon hizmetlerinin bir tür geriye dönüşlü türü olarak algılanmıştır.Geçen son onlu yıllarda dokümantasyondan söz edilmez olmuş; değişip farklılaşan hizmet türleriyle birlikte sa-yılan tüm bu alanlar, ’kütüphane ve bilgi bilim’ genel başlığı altın-da toplanmış, hizmet grubu ‘bilgi profesyoneli’ olarak adlandırılmış bulunmaktadır.

Page 5: Genç ÜNAK Bülten Ocak - Şubat Sayısı (Sayı 7)

5

Tüm bu 50’yi aşkın yıldaki genel değişim, ülkemizde de – türler arasında zaman zaman büyük farklılıklar hissedilmiş olmakla birlik-te – yaşanmıştır. Bilginin organizasyonundan örnek verecek olur-sak, Enstrüksiyon, Kitap Kataloglama Kuralları, çeşitli tür kütüpha-ne yönetmelikleri v.b. dayanan farklı kütüphane uygulamalarının sonradan AACR ile değiştirilmiş olması, v.b. Son yüzyıla birlikte IT’lerdeki hızlı değişim ise, mesleği her birkaç yılda bir hızlı de-ğişime uğratmaktadır, dolayısıyla profesyonellerin çalışma alanları da çeşitlenmektedir. Ancak bu mesleği önde gelen meslekler ara-sına yerleştirebilecek olan tek başına teknik bilim değil; ama halen dayandığımız yerleşik prensip ve

kuramlar olmaktadır. Gelişimle, kütüphaneciliğin giderek daha fazla meslekler arası bir profesyonelliğe dönüştüğünü de görmek lazım.

GENÇ ÜNAK olarak sayfanızda yer alan hedefleriniz (verdiğiniz sözler) ‘’ gelişim, özgünlük, yaratıcılık, başarı ve dinamizm kavram-larının yeni tanımıyız. Bizler mesleki örgütlenmenin yeni yüzü, bilgi profesyonellerinin geleceğini ve devamlılığını sağlayacak olan gü-cüz. ‘’, bana mesleğimin geleceği için büyük güven veriyor. Bun-lar, kendi kuşağımın amaçlarını çağrıştırıyor, her zaman değişimin içinde olmaya çalıştık. Geleceği sizlerde görüyorum. Çabalarınızı izleyeceğim.

Çalışmalarınızı ve prensiplerinizi sizden sonra gelen arkadaşları-nıza aktararak GENÇ ÜNAK topluluğunu kurumlaştırmanızı dilerim.

Sevgiler.

Page 6: Genç ÜNAK Bülten Ocak - Şubat Sayısı (Sayı 7)

6

“Online” Ruhlarımızdan Tarihe Notlar Öğr. Gör. Dr. İrem SOYDAL

1990’ların ortasıydı. Yeni aldığım blok not koçanını masamın en ulaşılabilir köşesine yerleştirdim. Aldığımda kaç yaprak vardı bilmi-yorum. Koçanın bir yüzüne yaklaşık 6x10cm boyutlarında bir ördek resmi sığacak çokluktaydı diyelim. O yapraklar o günlerde de gö-züme çok görünmüş olacak ki birkaç ay sonra aklıma bir fikir düştü. Koçanın ortalarda bir yaprağa şunu yazdım: “…bakalım bu sayfaya geldiğinde tarih ne olacak...”

Öylesine yazdığım bu not 1 Aralık 2011’de karşıma çıktı. Okudu-ğum an, notun amaçsızlığına mı gülsem, yoksa 15 yılda bir koçan bloknotu bitirememiş olma başarıma mı sevinsem bilemedim. Sonra, çok sonra fark ettiğim bu “geleceğe iz bırakma” isteğini düşündüm. Dünya üzerinde var olduğumuza dair kanıtlar bırakma içgüdüsünün basit bir tezahürü mü, yoksa sadece gelecekte geçmişteki bir anı hatırlama arzusu mu (ki gerçekten hatırladım), nasıl açıklanır emin değilim. Galiba günlük hayatımızı sürdürürken bıraktığımız sıradan izler yeterli gelmiyor bazen. Belki de geleceğin var olduğunu ken-dimize hatırlatmak ve o gelecek ana nokta atışı yapmak istiyoruz.

Tarih boyu örneklerine çokça rastladığımız gelecekle iletişim kurma çabası günümüzde duvar-lara kazınan resimler ya da blok not koçanlarının arasına yazılan notların çok ötesine geçti. Inter-net son on yılda tüm alışkanlık-larımız gibi iletişim biçimlerimizi de değiştirdi. Internet’in giderek parlamaya başladığı 2000’li yıl-ların başında insanların tarihe not düşmek, geleceğe mesaj göndermek için çeşitli web si-telerini kullandıklarını hatırlıyo-rum. Futureme.org, myfuture-mail.net gibi siteler o dönemde başlayan bu akımın şimdiki tem-

silcilerinden yalnızca bir kaçı. Bu sistemin basit mantığına göre kendimize -bugünkü aklımızla- istediğimiz herhangi bir şeyi ya-zıp gelecekteki herhangi bir ta-rihte epostamıza gönderilmesini sağlayabiliyoruz. Daha çok “an”ı yaşadığımız ve genelde yalnızca “şimdi”yi belgelediğimiz şu gün-lerde ise tarihe düşülmek istenen notlar daha çok sosyal ağlarda yer alıyor. Belki de şöyle düşün-mek gerek: Notları tarihe far-kında olmadan düşüyoruz artık. Hatta yaşamlarımızın ta kendisi Internet’teki içeriğin önemli bir kısmı, çünkü “online” yaşıyoruz.

Page 7: Genç ÜNAK Bülten Ocak - Şubat Sayısı (Sayı 7)

7

Nerede olduğumuzu “Foursquare”, ne yapmakta olduğumuzu “Twit-ter”, neyi sevdiğimizi “Facebook”, ne düşündüğümüzü “Blogger”dan ilan ediyoruz. Bu yeni nesil komün hayatında, hayatımıza ya da ol-mak istediğimiz insana dair hemen her şeyi paylaşıyor, “online” da olsa herkesle dost, herkesle aile olabiliyoruz. Tarihe düştüğümüz notları fark etmeden...

Sumit Paul-Choudhury “Sonsuza dek çevrimiçi: Dijital mirasınız” başlıklı ilginç yazı dizisinde “çevrimiçi ruhlarımızın akıbeti”nden bahsediyor. Şöyle diyor Paul-Choudhury:

“Bizler hayatlarımızın çevrimiçi kayıtlarını oluşturan tarihteki ilk insanlarız. Bunların ne kadarı biz dünyadan ayrıldığımızda da var-lığını sürdürecek? ... Her gün, hatta her dakika kendimize ait dijital miraslar yaratıyoruz. Kendimiz hakkında çevrimiçi kaydettiğimiz bu bilgiler ilişkilerimizin, ilgi alanlarımızın ve inançlarımızın toplamı.” Paul-Choudhury, hızla artan kişisel bilgilerden oluşan bu kayıtlara “dijital ruhlar” denildiğini ifade ediyor. Bütün bunlardan yola çıka-rak geleceğin arkeolojisinin nasıl olacağı da sorgulanıyor. Gerçek-ten de geleceğin tarihçileri webin doğuşunu bizlerin bıraktığı dijital ayak izlerinden yola çıkarak mı araştıracaklar? Peki nereden baş-layacaklar? Paul-Choudhury bu soruya şöyle yanıt veriyor: “…2061 yılının tarihçileri bizim gerçekten neye benzediğimize dair yalnızca küçük bir işaret elde edebilirler... Ya da en azından kendimizi kim sandığımıza dair...”

1990’larda kendime bıraktığım bloknot koçanı arasına gizlenmiş o not, yırtılıp atılmaktan son anda kurtuldu. Genç arkadaşlarımın bir yıldır bu bültenle geleceğe düştükleri notlara bir yenisini daha ek-lemek üzere bu yazıyı kaleme aldığım dakikalarda kendisi –yazının ilham kaynağı olması şerefine- kişisel (basılı) arşivimde yerini aldı. Şimdi yanıtını merak ettiğim yeni bir soru var: Acaba bu yazıyı tek-rar okuduğumda Genç ÜNAK Bülten kaç yaşında olacak?...

1Paul-Choudhury, S. (2011). Forever online: Your digital legacy. New Scientist. 19 Aralık 2011 tarihinde http://www.newscientist.com/special/digital-legacy adresinden erişildi.

Page 8: Genç ÜNAK Bülten Ocak - Şubat Sayısı (Sayı 7)

8

Yeni Doğmuş Bir Bebek Gibi Her Şeyi Adım Adım Öğrenerek… Arş. Gör. Zehra TAŞKIN

Açık söylemek gerekirse Genç ÜNAK benden birinci yıl özel sayısı için yazı istediğinde ne yazmam gerektiği konusunda aklım karış-mıştı. Akademik bir yazı mı olmalıydı, eğlenceli mi, içeriğinde ne olsa ilgi çekici olurdu gibi pek çok soru vardı aklımda… Sonra dü-şündüm ki madem birinci yıl özel sayısının kapağı bu yıl birinci ya-şını kutladığımız dünya tatlısı oğlum, o zaman Genç ÜNAK Bülteni okuyucularına Emir üzerinden Genç ÜNAK’ı anlatmalıyım… Belki de Genç ÜNAK üzerinden Emir’i…

Genç ÜNAK yeni doğmuş bir bebekti bundan bir yıl önce. Bir grup üniversite öğrencisi müthiş bir heyecanla yeniden hayat verdikleri bu oluşuma dâhil olduklarında ne yapacakları konusunda bir fikirleri yoktu belki de. Kendilerini neyin beklediğini, kendilerinden nelerin beklendiğini, ÜNAK içinde nasıl bir yerleri olacağını kestiremiyor-lardı büyük ihtimalle. Yıllardır öğrenci idi onlar, şimdi daha başka bir şeye adım atmanın heyecanını yaşıyorlardı. Eve getirdiğimizde gözleri çok iyi göremeyen ama yine de etrafı anlamaya çalışan Emir gibilerdi onlar. Korunaklı alanlarından ayrılmış, henüz hiçbir şey bil-meyen, çok hızlıca öğrenmesi gereken ve etrafta öğrenilmesi gere-ken çok şey olan… Hayat hem zordu hem de bir meydan okumaydı onlar için…

Aradan bir ay geçince Emir’in duyuları güçlenmeye başladı. Genç ÜNAK’ın da. Etraflarında bir şeyler olduğunu kestirmeye başladı-lar. Gözleri keskinleşti ve gördüklerini anlayabilir hale geldiler. Emir duyduğu sese doğru baktı ve sesin nereden geldiğini anlamaya ça-lıştı. Genç ÜNAK üyeleri de içinde bulundukları alanı anlamaya ve bilinçlenmeye başladılar… Ne yaptıklarının ve ne yapacaklarının farkına varmaya başladılar yavaş yavaş…

Bir zaman sonra etraflarında gelişen olaylara seyirci gözüyle ba-karken rolleri değişti. Neler olduğunu anlayıp ona göre çözümler ürettiler. Emir gözünün önünde üstünü örttüğüm oyuncağını almak

Page 9: Genç ÜNAK Bülten Ocak - Şubat Sayısı (Sayı 7)

9

için örtüyü kaldırdı, Genç ÜNAK üyeleri de görünenlerin altındaki detayları fark ettikçe anlamaya ve yorum getirmeye başladılar…

Her ikisi de hareketlenmeye başladı büyüdükçe… Hareket-lendikçe keşfedilmesi gereken şeyler arttı. Karşılarına gelen her şeyi büyük dikkatle inceleyip karar verdiler. İlk adımlarını attı-lar… Bu adımlar dünya için kü-çük ancak kendileri için çok bü-yük adımlardı… Belki teklediler,

düştüler, yoruldular ama her de-fasında yeniden ayağa kalktılar.

Bir zaman sonra Emir yaşadı-ğı hayattan büyük zevk almaya başladı. Her şey oyun olabilir-di onun için… Gülücükler saçtı etrafındaki herkese, sonsuz bir mutluluk kaynağı oldu. Aynı Emir gibi Genç ÜNAK üyeleri de son-suz mutluluk dağıtmaya çalıştı doğaya ve insanlara. Tema Vakfı ile ortaklaşa çalışıp ağaç dikti-ler içinde yaşadığımız dünyayı güzelleştirmek için… Lösemili çocuklara moral verdiler tüken-meyen enerjileri ile… Meslek-taşları ile görüştüler, aksaklıkları konuştular, önerilerini dinlediler, yenilikler getirmeye çalıştılar…

Dolu dolu geçirdiler tüm za-manlarını… Emir büyüdü, o artık bir yaşında… Kapak fotoğrafın-da gördüğünüz gibi o hep koşu-yor. Yeni şeyler öğrenmek için… Yeni şeyler keşfetmek için… Tıp-kı Genç ÜNAK gibi… Temennim bu aktif yaşamın her ikisi için de yıllar boyu devam etmesi… Ba-şarılarınızın artarak devam et-mesini ve daha nice yaşlarınızı kutlamayı diliyorum…

Page 10: Genç ÜNAK Bülten Ocak - Şubat Sayısı (Sayı 7)

10

Cesareti Yalnız Kafada Yaşamak Derya BAKLACI

Bütün hayatı yersiz çekingenliklerle geçirmek...İlkti ve daha sonra atacağım adımlarımın filiziydi başkaldırışım. Kendime, herkese baş-

kaldırış. Belki de ilk defa nefes alıyordum. Ankara 50 km yazıyordu. Yeni hayata, umutlara 50 km. 2006 yılı Eylül’dü. İlk çığlığım gibi yine bir Eylül ayıydı başlangıcımın adı. Yemyeşil çimenlerin üzerinde beyaz elbisemle çıplak ayaklarımla yürüyordum. Dağ havasıydı sanki içime çektiğim, bir yerlerden keskin suların sesi geliyordu.

Ne zaman yolunda gider işler? Neredeyse hiç bir zaman. Olmayanı oldurmayı daha çok bilmez miyiz? Sorgulamalar olmaz mı, burası mıydı olmam gereken yer? Hatta yeri gelir gözyaşları da akar ve gözüme hayat kaçtı denir. Ama cesaret beynimden düştü ya bedeni-me her şeyi yapabilirdik artık. Denedik, çıkar yol bulunur dedik. Bulduk, bulduğumuz çıkar yol olduğumuz yoldu. Ama bir şeyler yapmalıydı, bir yerden başlamalı, nefesi tekrar içe çekmeliydik. Bir akşam üzeri ansızın yapılan bir telefon görüşmesi, iki ay sonra Bartın’ın küçük ve şirin ilçesi Ulus’ta yaşayan bir dünyaya ağaç olduk, sonra orman. Daha önce hiç gitmediğiniz bir yere, ilk gidişinizde, “nasıl oluyor da burada benim nefes parçalarım var” dediğiniz olmuyor mu? Çok şaşırtıcıydı, orada bize ait gülümsemeler, sevgiler, mutluluklar ve sevinçler bulduk. İnsanlar vardı, dünyadan çok uzakta yaşayan. Onlara dünyayı anlattım, çok sevdiler. Ben daha çok sevdim. Nefes almak ne kadar da güzeldi.

Devam etmeli, bedeni doldurmalıydı. Görmek yetmiyordu, bakmayı da iyi bilmek gere-kiyordu. O benim en büyük nefesimdi. Ama doğru nefes almayı da bilmek gerekliydi. Bir düşünce yazmalıydık, bir düşünceyi yazıp beyinlere vermeliydik. Büyük sarı bir zarfa koyup beton duvarlar arasına sıkışmış posta güvercinine teslim ettik. Kanadı mı kırıldı bu güver-cinin diye düşündük alacak nefes bulamayınca. Epey bir zaman sonra sarı bir zarf getirdi güvercin, insanlar çok sevmişlerdi dünyayı, teşekkür ediyorlardı. Hala saklarım güvercin tüyü ile o sarı zarfları.

Yeter ki nefes alıversin beden, daha da istiyordu, doyumsuzdu. O’nun arkasında şehirler gezdim. Daha çok tanıdım, dinledim. Dünya ne kadar da yakınlaşıyordu. Bilmenin verdiği hazla bilmediklerimle başa çıkar olmuştum. Onlardan korkmuyordum artık. Ama öğrenilen bir şey vardı. Tek başıma olamazdım. Yalnız olmamalıydım. Dünya yakından görülmeyi çok hak ediyordu.

Bahçeli sokağında hem karlı hem yağmurlu bir akşam üzeri idi. Tarçın kokuyordu her yer; siyah, sarı ve yeşil hakimdi ve bir Melek vardı. Anlattılar, dinledim. 3 yıl önce cesaretimi kafamdan indirdiğim gün, tam da böyle bir şey hayal etmiştim ben. Bilmek, görmek, anla-mak, anlatmak, yazmak, söylemek ve en önemlisi paylaşmak. Kalabalık bakıyorduk ama baktığımız yerde herkes aynı şey görmüyordu. Neden sezgilerim kuvvetli ki bu kadar? Yine nefessiz kalıyor, daralıyordum. Hava kirliydi. Siyah vardı, yeşille sarı birbirine giriyordu.

Ve bir otobüs yolculuğu bol kahkahalı, en heyecanlısından. Dünyanın çok yakınından ge-çiyorduk. O Melek yine oradaydı, bembeyaz bakıyordu tüm içtenliğiyle. O’na dünyaya daha

Page 11: Genç ÜNAK Bülten Ocak - Şubat Sayısı (Sayı 7)

11

Bütün hayatı yersiz çekingenliklerle geçirmek...da yaklaşmak istediğimizi söyledim ve bu görevi bana verdi. Hava doldu birden ciğerlerime. Bedenime hızla yayılan bir şey vardı. Cesaret miydi onun adı? O zaman bilmiyordum ama şimdi daha çok hissediyorum.

Bir uzay üssü kursak iyi ederdik. Kolay değildi dünyaya yaklaşmak. Ama bir de hastalığımı bulaştırabileceğim, bunu taşıyacak ve bulaştırabilecek insanlar lazımdı. Dünyayı tanıyan ve çok seven. Çok güzeldik biz. Çok güzel on kişiydik. Beyni geveze, suskun insanlardık. Bakışarak anlaşırdık. Nasıl bir uyumdu bu? Bence Melek’imiz çok beyazdı, ondandı. (Yap-tıklarımızı anlatmayacağım, büyü bozulmasın)

Tarçın kokuyordu yine o sokak. Siyah hakimdi ama diğer renkler de vardı. Sakallılarımız da eşlik ediyorlardı çikolatalı miniklerle. Nasıl da seviyorduk, imkansızdı ama seviyorduk. Bu yüzden dünya gittikçe yaklaşıyordu. Uzay üssümüzü süsledik püsledik. Yeri geldi uykuları yatağa gönderdik, biz üssümüzde nöbetimizi tuttuk. Alkışladılar bizi, suskun övündük.

Uzay üssünden ayrılma zamanı gelmişti. Dünyaya inme vaktiydi. Cesaretim bedenimden tekrar beynime gelmişti. O beş yıl öncesine gitmiştim. Bana masal anlattıran o dünya o ka-dar uzaktı ki. Bunu bana kim yapmıştı bilmiyordum; hala da bilmiyorum.

Sessizce indim. El salladılar arkamdan, gülümsedim. “sen gülüyorsun, dünya gülüyor” dedi biri arkamdan, bir daha gülümsedim. Ağustos sıcağında eritmiştim arkamda bıraktıklarımı. Beynimde bedenime ait geveze bir tanığım vardı. Oraya ait değildi; susmasını söyledim. 7 ay geçti üstünden Ankara’ya 50 km yazıyordu. Yol kenarlarındaydı arkamda bıraktıklarım, sahipsizlerdi. Ve ben ne çok özlemiştim. Kim yapmıştı bana bunu?

Şimdi bedenimde kaynayan bir dünya var, çok yaklaştığım. Cebimde yol kenarlarından topladığım anılarım. Sevmiştim, sevdirmiştim. Paylaşmıştık. İnsan olmuştuk, tanımıştık.

Şimdi küçük avuçlara dünyanın resmini çizmeye gidiyorum. Tabela 1200 km Burdur diyor. Uzay üssünden tekrar geçmek harika, sevmek daha başka. Ve bunu paylaşmak...

Sevgili Meleğimiz Aytaç Hanım,

Sevgili uzay üssümün küçük mutlulukları İlknur, Meriç, Melisa, Fırat, Yağmur, Serdinç, Zarife, Sefa ve Nurşah...

Masallarımız bitmesin sevgilerimiz gibi.

Page 12: Genç ÜNAK Bülten Ocak - Şubat Sayısı (Sayı 7)

12

90’lara Bir Dönüş Melisa GELBAL

Bu ay çocuk olup gezimizi Ankara’da 1990 yılından beri var olan ve oyuncak alanında ilk müze olarak adı geçen Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi “Oyuncak Müzesi”ne gerçekleştirdik.

Müze Prof. Dr. Bekir ONUR tarafından kurulmuştur. Müze randevu sistemiyle hizmet ver-mektedir. Ne yazık ki müzeye gereken önem gösterilmemektedir. Dışarıdan bakıldığında oranın müze olduğunu anlamak çok güç, ancak kapısında küçücük bir yazıdan anlaşılıyor ve kampüste müzenin yerini belirten hiçbir işaret yok. Kendi alanında bir ‘ilk’ olmasına rağmen gereken hassasiyet gösterilmediği dikkatimizi çekti. Bir diğer olumsuz durum ise, müzeye gitmeden önce hakkında bir takım araştırmalar yapmıştık ve bunları görevliye aktardığı-mızda tutarsızlık oluştu. Müzenin hakkında, kaynaklarda bulunan bilgiler yanlıştı ve güncel değildi, önem verilmediği konusundaki hassasiyeti burada da vurgulamak istiyoruz. Müzeyi bize gezdiren kişi ise, müzecilik alanında uzman değildi. Orada çalışan memur olduğunu ve müzeyi gezmeye gelen kişilerle ilgilenmek için kendi işini bırakıp geldiğini dile getirdi. Bu gibi olumsuzluklar açıkçası bizi üzdü ve şaşırttı. Müzenin araştırma ve eğitim merkezi olarak da hizmet verdiği bilgisini edinmiştik, ancak müzede oyuncaklara dair hiçbir bilgi kaynağı sağ-lanmamakta ve ellerinde de böyle kaynaklar bulunmamakta. Ayrıca bağış kabul ediyorlar ancak bunu yaparken oyuncakların eski olmasına ve sağlam olmasına dikkat ediyorlar.

Page 13: Genç ÜNAK Bülten Ocak - Şubat Sayısı (Sayı 7)

13

Müzedeki oyuncaklar dört başlık altında toplanıyor; geleneksel oyuncaklar, fabrikasyon oyuncaklar (kendi içinde de ayrılıyor bu alan), yabancı oyuncaklar ve antik oyuncaklar. Mü-zede bir kültür birleşimi oluşturulmuş, birçok ülkeden oyuncak bulunmakta. Fransa, Alman-ya, Hollanda, Rusya, Japonya, Meksika gibi.

Oyuncaklardaki ruhu gördükten sonra, gerekli önemin gösterilmemesi insanı üzüyor. Za-manla değişen her şey gibi, bu durum oyuncaklarda da söz konusu, o zamanlardaki güzellik şimdikilere yansımıyor. Oyuncaklarda en ufak ayrıntılar düşünülmüş, daha özenli yapılmış ve daha cezbedici. Çoğu minyatür oyuncak, fonksiyonlarını gerçekten gösteriyor. (Dikiş makinesi, ütü)

Kendimizi orada zaman tüneli içerisinde hissettik, çünkü çoğu oyuncak zamanında bizi de eğlendirip arkadaşımız olmuştu.

Dikkat çeken oyuncaklardan bahsetmek gerekirse, tahtadan yapılmış bir piyano vardı ve notalara bastığımızda gerçekten ses çıkardığını söyledi görevli. 1940larda yapılmış o za-manlar zeka oyunları olarak geçen tahta inşaat oyunları vardı.1938 yılında Almanya’dan he-diye edilen vitrin bebeği, 1940larda Japonya’ya ait topraktan yapılmış bilyeler, Gaziantep’e özgü deve hayvanların çene kemiğinden yapılıyormuş. Peçiç kızmabirader tarzında bir oyun, Türkiye’de üretilen Fatoş bebekleri.

Oyuncakların korunması açısından herhangi bir olumsuzluk yaşanmayan müzenin hak ettiği değeri görmesi ve daha çok el üstünde tutulmasını umuyorum.

Keyifli okumalar.

Page 14: Genç ÜNAK Bülten Ocak - Şubat Sayısı (Sayı 7)

14

Seç, Sakla ve Paylaş: Feedfloyd H. Fırat AKIN

Günümüzde çoğu insanın önem listesinde başı çeken “düzen” kavramının sosyal ağlarda da ne kadar gerekli olduğunu düşünmemek büyük bir yanlışlık olur. Sosyal ağlara işlevsel bir düzen getirmek için Facebook, Twitter ve Flickr gibi siteler çeşitli çalışmalar yaparak bu düzeni korumaya çalışıyorlar. Bildiğiniz gibi çok yakın bir zamanda Twitter arayüzünü yeni-leyerek daha düzenli bir hale girmiştir. “Connect”, “Discover” gibi alanlar eklenerek kullanıcı-lara kullanım kolaylığı sağlamıştır.

Sosyal ağlarda düzenin, sınıflandırmanın neden önemli olduğunu daha iyi vurgulamak için videoinfographs.com’un 2011 yılına dair sosyal medya istatistiklerini topladığı video infog-rafikten birkaç veri paylaşacağım. 2011 verilerine göre her 60 saniyede bir Facebook’ta 510 bin yorum ve 293 bin durum güncellemesi yapılırken, 136 bin fotoğraf yükleniyor. Twitter’a günde 150 milyondan fazla tweet gönderildiği yani saniyede ortalama 1736 tweet gönderil-diği ve son olarak Flickr’a saniyede 3500 fotoğraf yüklendiği belirtiliyor.

Bu rakamlar düşünüldüğünde Facebook, Twitter ve Flickr gibi sosyal ağların bu yoğunluğu kargaşaya dönüştürmeden sunmak zorunda olduğu kaçınılmazdır. Bunun için çalışmalar da yapılmaktadır. Ancak ben bu yazımda sizi Facebook, Twitter ve Flickr’dan kopararak karga-şanın olmadığı başka bir ağa götüreceğim.

Feedfloyd

Feedfloyd, web üzerinde bulduğunuz, ilginizi çeken içerikleri(fotoğraf, video, metin gibi) kendi oluşturacağınız duvarlara yerleştirmenizi, onların deyimiyle daha sonra ulaşabilmek için bir web sitesinin tamamını saklamak yerine siteden ilgilendiğiniz içeriği “kırpmanızı” sağlıyor. Ayrıca Feedfloyd üzerinden diğer kullanıcıların duvarlarını gezerek, diğer ilginç içe-rikleri keşfetmek de size sunulmuş.

İnternet üzerinde rastladığınız ve paylaşmak ya da daha sonra kolayca bulabilmek için sak-lamak istediğiniz içerikleri, tarayıcınızın yer imi çubuğuna yerleştirdiğiniz “Picker” düğmesi ile kolaylıkla duvarınıza ekleyebiliyorsunuz. Bunun dışında bilgisayarınızdaki içerikleri de siteye yükleyebilmeniz mümkün.

Yazımın başında da bahsettiğim gibi bizim için önemli olan düzen kavramını Feedfloyd aracılığıyla sosyal ağlarda edinmeniz olduk-ça basit. Eklediğiniz içerikleri oluşturduğu-nuz duvarlar sayesinde sınıflandırabiliyor-sunuz. Bu sayede örneğin karikatürleri ayrı bir duvarda, hoşunuza giden yemek tarifle-rini veya bilgi teknolojileri ile ilgili olan içerik-

Page 15: Genç ÜNAK Bülten Ocak - Şubat Sayısı (Sayı 7)

15

Feedfloyd, ilginizi çeken içerikleri gör-sel olarak saklamanın, organize etmenin, yeni şeyler keşfetmenin en kolay halidir.leri başka bir duvarda biriktirebiliyorsunuz. Ve bu işlem sadece sizin işinizi kolaylaştırmıyor, paylaşımlarınızı toplu olarak görmek isteyenler için de oldukça güzel bir olanak sağlıyor. Çünkü bir diğer kullanıcı sizin oluşturduğunuz karikatür isimli duvarı diğer duvarlarınızdan yani diğer ilgi alanlarınızdan bağımsız bir şekilde takip edebiliyor. Feedfloyd’un sağlamış ol-duğu bu güzel özelliği aydınlatacak olursak; diğer sosyal ağlarda var olan “kişiyi takip etmek” kavramı yerine kişiden bağımsız “ilgi alanını takip etmek” kavramını ortaya çıkarmış oluyor.

Ayrıca paylaşılan içeriklere atanan etiketlerle de paylaşımları takip etmek mümkün. Örne-ğin içeriğinizi eklerken “#recipe” etiketini de girdiğinizde içeriğiniz diğer “#recipe” etiketine sahip içeriklerle birlikte gruplanır ve etikete göre gruplama yaparak benzer içeriklere ulaşa-bilirsiniz. Ve belki de bu kolaylık daha önce hiç karşılaşmadığınız mükemmel bir lezzet ile tanışmanıza ön ayak olacaktır. Daha farklı bir düşünceyi takip edecek olursak sıcak bir yaz akşamında arkadaşlarınızla çıkacağınız yemekte ne giyeceğinizi bile Feedfloyd sayesinde kolayca bulabileceksiniz.

Sitede ayrıca gelişmiş bir fiyat yakalama sistemi mevcut. İnternette rastladığınız ve sakla-mak istediğiniz içeriğin eğer bir fiyatı varsa, yani satın alınabilen bir şeyse içeriği Feedfloyd’a kaydederken açıklama kısmına fiyat bilgisini 10 TL, 20 TL (USD, EUR, GBP gibi para birim-lerini de destekliyor) basit bir şekilde verdiğinizde bu bilgi otomatik olarak eklediğiniz içeriğin Hediyeler(Gifts) kısmında yani satın alınabilen içeriklerin listelendiği kısımda yerini almasını sağlıyor. Bunun yanında sistemin çok hızlı çalışan bir arama altyapısı mevcut, sağ üstteki arama çubuğunu kullanarak sarı, kırmızı gibi renk isimlerine göre arama yapabilir, aradığınız renkteki ilham verici ve şaşırtıcı içerikleri büyük bir hızla ve kolayca listeleyebilirsiniz.

Sitenin İngilizce’nin yanı sıra Türkçe olarak da kullanılabiliyor olması güzel özelliklerinden biri. Şu anda beta sürecinde olan Feedfloyd ilerleyen günlerde stabil halini aldıktan sonra eminim ki daha eğlenceli bir hale gelecektir ve herkesin bir “Picker” düğmesi edinmesine sebep olacaktır.

Son olarak sizlere bir sürprizim var. Feedfloyd şu anda beta sürecinde olduğu için kısıtlı sayıda kullanıcıya kapılarını açıyor ancak Genç ÜNAK Bülten okurlarına özel 30 adet dave-tiye ayrılmış durumda. [email protected] adresinden benimle irtibata geçen ilk 30 kişi Feedfloyd davetiyelerini edinebilirler.

Page 16: Genç ÜNAK Bülten Ocak - Şubat Sayısı (Sayı 7)

16

Bir Kraliyet Kütüphanesi: Black Diamond Zarife YILDIRIM

Avrupa’daki en değerli kitapların bir araya getirilmesi için 1648 yılında Kral Frederik III tarafından kurulan bu kütüphane aynı za-manda Danimarka Ulusal Kütüphanesi ola-rak da bilinmektedir. Burada 17.yüzyıldan itibaren Danimarka’da basılan tüm kitapların kopyaları bulunmaktadır. Kraliyet kütüphane-si halkın kullanımına 1793 yılında açılmıştır.

Black Diamond, Kopenhag’ın Milli Kütüp-hanesi olup bir kraliyet kütüphanesidir. Aynı zamanda edebiyat, yabancı memleketler edebiyatları ve sosyoloji sahalarında İskan-dinav ülkelerinin en büyük kütüphanesi olma özelliğini taşımaktadır. Bu kütüphanenin en önemli görevi Danimarka’da yayınlanan tüm yayınları bünyesinde bulundurma görevidir. 1 Temmuz 1927 tarihli derleme kanunundan yararlanıp ülke çapında yayınlanan gerek yabancı dildeki gerekse yerel dildeki yayın-ların birer kopyasını barındırmaktadır. Kü-tüphanede müzik eserleri, haritalar, resim

koleksiyonları, inkunabeller ve el yazmala-rı gibi eserleri de içermektedir. Kütüphane, Hans J. Holm tarafından inşa edilen ve şimdi Parlamento binası olan Christianborg şatosu yakınında yer almaktadır.

1989 yılında, kütüphane, 1482 yılında ku-rulan üniversite kütüphanesi ile birleşmiştir. Kütüphanenin resmi ismi 1 Haziran 2006 ta-rihinde ‘The Royal Library, the National Lib-rary of Denmark and Copenhagen University Library’ (Kraliyet Kütüphanesi, Danimarka Milli Kütüphanesi ve Kopenhag Üniversitesi Kütüphanesi) şeklinde kabul edilmiştir.

Günümüzde kraliyet kütüphanesi Kopen-hag içinde 4 bölgede yer almaktadır. Bunlar-dan Slotsholmen’de (Kopenhag limanı) yer alan ana kütüphanedir. Burada özel kolek-siyonlardan, tüm çalışma alanlarında yayın-lanan yayınlar yer almaktadır. 1999 yılında yeni bina (Black Diamond) bu eski yapıdaki

Page 17: Genç ÜNAK Bülten Ocak - Şubat Sayısı (Sayı 7)

17

binaya eklenmiştir ve kütüphanenin şimdiler-de ilginç bir yapısı vardır; modern ve klasik çizgilerin birbiriyle bütünleşmesini gözlemle-yebilirsiniz. Ve bu yapı oldukça büyüleyici bir hal almaktadır. Black Diamond binası, Da-nimarkalı mimarlar Schmidt Hammer Las-sen tarafından tasarlanmıştır. İsmini dışını kaplayan siyah mermer ve camlardan dolayı almaktadır ve halk arasında da kraliyet kü-tüphanesi yerine daha çok Balck Diamond (Kara Elmas) ismi daha çok yaygındır. Kü-tüphane binasına ek olarak bir konser salonu da bünyesinde bulunmaktadır.

Bu yeni binayı caddenin üzerine hafif eğim-li şekilde duran iki siyah küp oluşturur. Bu iki küp yapıya her katta bulunan balkonlarla geçiş sağlanmıştır ve binanın ortası bir avlu şeklinde, boştur. Böylece binaya şeffaflık ka-zandırılmıştır ve rahatlıkla denizi ve çevre bi-

naları görebilmektesiniz. Bu yapısıyla huzur dolu hatta insanın içine ayrı bir ders çalışma, bir şeyler araştırma/okuma isteği dolmakta-dır.

Black Diamond’ı Kraliyet Kütüphanesinin eski yapısıyla bağlayan üç köprü vardır. Bu üç köprüden küçük olan ikisi içerden kaynak-ların taşınması için kullanılmakta olup diğer büyük olan köprü de ise ödünç verme banko-su yer almaktadır. Ayrıca bu büyük köprünün tavanına büyük bir resim çizilmiştir, Danimar-kalı bir ressam tarafından.

Yolunuz Danimarka’ya düşerse Black Dia-mond Kütüphanesi rafları arasında dolaşma-nızı öneririm...

Page 18: Genç ÜNAK Bülten Ocak - Şubat Sayısı (Sayı 7)

18

table’T’elefon Sefa M. DHYİ

table t tadında te le fon kuşağına hoş ge ld iniz… Ağ: HSPA+ 21Mbps 850/900/1900/2100

EDGE/GPRS 850/900/1800/1900

İşlemci: 1.4GHz Çift Çekirdek İşlemci

Ekran: 5.3” WXGA (1280 x 800) Ekran HD Super AMOLED

İşletim Sistemi: Android™ 2.3(Gingerbre-ad)

Kamera: Arka : 8 MP ve LED Flaş / Ön : 2 MP

Hareketli Çekim, Panorama, Gülücük

Video: 1080p Full HD kaydetme ve oynatma

Kayıt: 1080p@24~30fps/ Oynatma: 1080p@30fps

Giriş: Tam Dokunmatik Ekran + S Pen ile not defteri rahatlığında yazı yazma

Bağlantı: Bluetooth® v 3.0 + HS USB 2.0 Wi-Fi 802.11 a/b/g/n, Wi-Fi Direct

Hafıza: 16GB dahili hafıza + microSD (32GB’a kadar)

Boyutlar: 146.85 x 82.95 x 9.65 mm, 178g

Pil: Standard pil, Li-on 2,500 mAh

Evet, avantajı ve dezavantajına değinme vakti geldi. Dezavantajı var gibi görünse de aslında hem tablet hem de telefon olması büyük bir güç olmasını sağlamış. Açıkçası dezavantajı yok gibi. Note’yi alınca “iyi ki al-mışım” diyenlerden olacaksınız.

Dezavantajları:

• Ekranda PenTile teknolojisinin kullanıl-ması biraz düşündürtüyor. Tabi PenTile yani alt-piksel diziliminin getirdiği farkı anca dik-katli bakarsanız görebiliyorsunuz.

• Sese geldiğimizde Galaxy S2’deki ses ka-litesinde iyileştirilme yapılmadan kullanılmış.

• Kamera ise karanlık çekimlerde tatmin et-meyebilir.

Avantajları:

• Ekran çözünür-lüğü başta gelmek üzere 5 inç ekran zevki için birebir.

• Muazzam bir performansa sahip.

• (S Pen) Stylus Kalemi ile kullanım kolaylığı ve işlevsel olması not almada etkin kullanımı sağ-lıyor.

• Android 4.0 Ice Cream Sandwich güncel-lemesini içeriyor.

• Pil ömrü 3 güne kadar çıktığı görüldü.

• İlk HD Super AMOLED ekrana sahip.

Page 19: Genç ÜNAK Bülten Ocak - Şubat Sayısı (Sayı 7)

19

• Akıllı telefon taşınabilirliği sunan geniş ve kullanışlı ekran

• Hızlı ve etkili çalışma için tam ekran kul-lanımı

• Yaratıcılıkta özgürlük

• Güçlü performans

5 ,3” geniş ekrana rağmen yeter ince h a f i f , i n c e v e z a r i f b i r t a s a r ı m

İ l k H D S u p e r A M O L E D e k r a n i l e y ü k s e k ç ö z ü n ü r l ü k ( 1 2 8 0 x 8 0 0 )

S Pen: Galaxy Note için özel tasarlanmış ve üretilmiş fonksiyonel kalemdir. Fazlasıyla hassas, hızlı olup en küçük detaylar üzerin-de rahat çalışma imkanı sağlıyor. S Pen ile özgün çizimler yapabilir, kolaylıkla not alabi-lirsiniz. S Pen ile Galaxy Note’un uygulama-larıyla uyumlu olup sizlere interaktif bir dene-yim sunuyor.

table t tadında te le fon kuşağına hoş ge ld iniz…

Page 20: Genç ÜNAK Bülten Ocak - Şubat Sayısı (Sayı 7)

20

S Planner: Akıllı ajanda ile zamanla yarış-mayın, karışıklığa son verip ajandanızı ko-laylıkla düzenleyin..

S Memo: S Pen etkileşimli gelişmiş not def-teri. S Memo ile aklınıza gelen her şeyi anın-da kaydedebilir. Bunların üzerinde değişiklik yapabilirsiniz. Yaptığınız değişiklikleri ister-seniz paylaşabilirsiniz.

Dondurun – Kırpın – Değiştirin

İstediğiniz ekranı dondurun.. S Pen ile kırpıp üzerinde değişiklik yapın.. Her şey keyfinize kalmış..

İstediğiniz Şeyi Kişiselleştirin

S Pen’in sunmuş olduğu özellikler bitmiyor. Bu kez fotoğraflarınız ya da videolarınız da bile not alıp, çizim yapabilme keyfi sunuyor.

Bırakın Duygularınız Özgürleşsin

Galaxy Note sayesinde iletişim artık sadece yazıyla değil!.. Fikir, duygu, mail, mesaj ve daha fazlasını Samsung ChatON mesajlaş-ma hizmeti paylaşın..

8 MP Kamera

Gelişmiş kamerası ile istediğiniz detayı ya-kalayıp kaliteli bir çözünürlükte sevdikleriniz-le paylaşın, anı ölümsüzleştirin..

Page 21: Genç ÜNAK Bülten Ocak - Şubat Sayısı (Sayı 7)

21

M u a z z a m P e r f o r m a n s2500mAh Batarya ile günötesi Note keyfine doyacaksınız. 2500 mAh’lik bataryanın gü-cünü küçümseyecek kimse yoktur. O zaman tadını çıkarın.

HSPA+ 21Mbps ve

1.4 GHz çift çekirdekli işlemci:Güçlü internet hızı ve güçlü işlemcisiyle sizi yarı yolda bırakmaya-cak bir amiral gemisi ile karşı karşıyasınız. Güç-lü hız mı? Diyorsunuz-dur.. Evet güçlü çünkü bu özelliklerle birlikte birleşen bir hız gücün göstergesidir.

Performans Karşılaştırması

Benchmark testlerinde çoğu kez farkla 1. ge-len Galaxy Note adını çıktığı günden beri 1. sıradan düşürmüyor. İşte örnekleri:

P e k i K u t u İ ç e r i ğ i ?

Samsung Galaxy Note’un kutu içeriğinde; kulakiçi kulaklık, şarj adaptörü, microUSB kablo ve başlangıç rehberi yer alıyor.

Bu yazıyı Galaxy Note’u kullanıp yazıyo-rum. Kullanmak zevk veriyor. Hatta keşfedil-meye açık şuan her yönüyle. Bu kadar yazıp da boyutunu değinmemek olmaz. Boyutu ve ağırlığı biraz fazla gelebilir. Ama bu özellik-lerdeki ve 5.3 inç bir ekrana sahip telefon için hafif bile sayılır. Boyutu sizi korkutmasın rahatça kullanabileceksiniz. Başlangıçta bi-raz garip gelecek sonradan kendinizi kaptı-racaksınız. Cihazı elinize aldığınızda Galaxy S2’den daha iyi bir his veriyor. Eğer halen hangi telefon diyorsanız. Samsung Galaxy Note diyorum..

Page 22: Genç ÜNAK Bülten Ocak - Şubat Sayısı (Sayı 7)

22

Yeni Bir Teknik Hobiye Lokomotifle Yolculuk… F. Meriç DİRİK

Ankara’nın tarihi sokaklarında gezerken Çengel Han Rahmi Koç Müzesi’ne düştü yolum. Hanın küçük odaları arasında ge-zinirken trenlerin de tarihine bir yolculuk yaptım. Eski oyuncak trenler, uzayıp giden raylar, maketler hepsi birbirinden farklı birer anı taşıyordu lokomotiflerinde. Kimi sahi-binin yaramaz bir çocuk olduğunu, kimi bir koleksiyoncuda var olduğunu, kimi nereden geldiğini bilmiyordu… Çocukken bizimde en değerli oyuncaklarımızdı trenler. Tüm aile fertlerinin bir araya toplanıp rayların ard arda dizildiği, sıra sıra lokomotiflerin gelişi-nin heyecanla izlendiği eğlencemizdi.

Müzede gezimi tamamlamıştım ki, bodrum katta bir küçük atölye ilişti gözüme. Gerçek kömür ve buharla çalışan model trenlerin yapıldığı bir hobi atölyesi. Hemen yakın-dan incelemek, bilgi almak üzere atölyeye girdim. Küçük mucizelerle karşılaşmak beni çok heyecanlandırdı. Bu yepyeni teknik ho-biyi öğrenmek üzere lokomotifle bir yolcu-luğa çıktım ve işin ustası Ersan Doğan ile tanıştım.

1961 Karaman doğumlu olan Ersan Bey; 1979 yılında “Endüstri Meslek Lisesi-Maki-ne Bölümü”nden mezun olmuş. 1995 yılın-da çalıştığı firma ile İngiltere’ye iş seyahat-lerine gidip gelmeye başlamış. İngiltere’de oldukça yaygın bir hobi olan “Modelcilik” ile orada tanışmış. Londra’da bu konuda ol-dukça etkin kulüpler yer alıyormuş. İnsanlar tanışma, birlikte çalışma, model planları-nı paylaşma, sosyal bir çevre edinme gibi amaçlarla buraları sıkça ziyaret ediyorlar-mış. Bu kulüplerden birinde vakit geçirme olanağı bulan Ersan Doğan, şimdilerde il-gilendiği bu hobiye yönelik biraz fikir sahibi olmuş, ardından işe değer katan unsurlar hakkında bilgi edinip, uygulama aşamasın-da yer almak istemiş.

1996 yılında kendi uygulamalarına baş-layan Ersan Doğan, ilk modellerini “Buhar Makineleri” üzerine yapmış. Kazandığı de-neyimlerden sonra buharla çalışan lokomo-tifler, model trenler yapımına başlamış ve ortaya çıkardığı mucizelerle Türkiye’ye yep-yeni bir teknik hobi kazandırmış.

Ersan Doğan’ın Çengel Han Rahmi Koç Müzesi ile yollarını birleştirmesi ise ilkba-harın son günlerine rastlamış. Bir açılışta Rahmi Koç ile tanışma fırsatı yakalamış ve bu hobiyi ve ortaya çıkarttığı modelleri ken-disine sergileme imkanı bulmuş. Rahmi Koç Türkiye’de bir ilk olan bu deneyimi herkesle paylaşmak, herkesin öğretisine açmak ko-nusunda gönüllü olmuş ve Ersan Bey için

Page 23: Genç ÜNAK Bülten Ocak - Şubat Sayısı (Sayı 7)

23

müzede bir atölye kurmuş. Zamanla ilgile-nenler için farklı çalışmaların da tasarlana-bileceği, müzeyi ziyarete gelenlerin rahatlık-la görebileceği küçük ve sevimli bir atölye.

Ben de bu hobiyi biraz daha derinlemesi-ne incelemek, bu konuda Ersan Doğan’ın yaptığı çalışmalara bir göz atmak istedim.

ModelcilikBir makineyi, bir objeyi belirli bir oranda

küçülterek yeniden oluşturma. Ancak bu noktada birkaç önemli ayrıntı var. Modellerin gerçeği gibi çalışır olması en önemli özelliği

ayrıca kullanılan materyaller, çalışma siste-mi, ölçekler, oranlar da orijinallik göstermeli. Bu ayrıntılar modelleri maketlerden ayıran temel özellikler aynı zamanda.

“Model Yapımı” bir hobi olmak dışında makine mühendislikleri, makine üreticileri, tasarımcılar, araştırmacılar tarafından kul-lanılarak gerçek makine hakkında bilgi al-mak, kullanımını değerlendirmek açısından da oldukça pratik bir yöntem. Bu şekilde zamandan ve paradan sağlanacak tasarruf, hobi edinmek içinde ortaya çıkacak yeni bir fırsat.

Modelcilik öğrenimine, temel makine bilgi-

Page 24: Genç ÜNAK Bülten Ocak - Şubat Sayısı (Sayı 7)

24

lerinin edinilmesi ve basit makinelerin ince-lenmesi gibi 3-4 aylık bir ön hazırlık süre-ciyle başlanabilir. Model yapımına başlama süreci ise; haftalık ortalama 6 saatlik bir ça-lışma ile yaklaşık 1 yıl olarak belirlenebilir.

Model yapımı aşamasında gereken mal-zemeler; masa üstü bir torna tezgahı, el aletleri(matkaplar,tornavidalar,keskiler, paftalar v.b.), ölçü aletleri ve malzeme bilgisi. “Mo-del Yapımı”nın aşamaları; yapılacak olan objenin planı, malzeme temini ve imalat.

“Model Yapımı” ve “Modelciliğin” ayrıntı-larını öğrendikten sonra, Ersan Doğan ile yaptığı modeller üzerine konuşmaya devam ettik. Atölyesinin raflarında yer alan ilk mo-dellerinden şu an üzerinde çalıştığı son mo-dele kadar inceleme şansım oldu. Modelle-rinin gerçekten çalıştığını ispatlayan birkaç küçük gösteride sohbetimizi renklendirdi.

Atölyenin en özel parçalarından biri olan lokomotife geldi söz; 5 çocuk taşıyabilen, gerçek buhar ile çalışan bu küçük mucizenin binilebilen bahçe tipi lokomotifler olarak bi-linen bir İngiltere Treni olduğunu öğrendim. Heyecanla nasıl yapıldığını sordum, mo-delin planının yapım aşamalarıyla ilgili tüm ayrıntıları verdiği bilgisini edindim. İlk önce teker (şase) grubundan başlanan tren ya-pımı, hareketi sağlayan motor bölümünün

Page 25: Genç ÜNAK Bülten Ocak - Şubat Sayısı (Sayı 7)

25

(piston) yapılması ile devam ediyor. Tren yapımına önemli parçalardan başlamak gerektiğini tekrar tekrar vurgulayan Ersan Bey, “Eğer trenin çalışması için önemli olan parçalar baştan yapılır ve gereken özen gösterilirse bu yapının üzerinden devam et-mek çok daha kolay, güvenilir ve doğru olur. Tren o zaman daha az sorun çıkartacaktır” diye ekliyor. Buhar kazanının yapılması ve test edilmesiyle devam eden sürecin olumlu sonuçlar vermesi, testleri geçmesi halinde

buhar kazanı trene eklenmek üzere sırasını bekliyor. Tender (su tankı ve kömürün taşın-dığı bölüm) bölümünün yapılmasıyla parça-lar tamamlanıyor. Birleştirilen parçaların bir arada çalışılabilirliği, uyumu test ediliyor ve harekete hazır olan tren ray sistemin kurul-masıyla yola çıkıyor.

Ben de teknik bir hobiye lokomotifle çıktı-ğım bu yolculukta bana atölyesinin kapıları-nı açan, “Modelcilik” hakkında ayrıntılı bilgi veren ve beni modelleriyle tanıştıran Ersan Doğan’a teşekkür ediyorum. Sizinde bir gün yolunuz Çengel Han Rahmi Koç Müzesi’ne düşerse bu küçük mucizelerin yaratıldığı atölyeyi gezmenizi, Ersan Bey ile tanışma-nızı ve modellerle tanışıp, lokomotiflerle bir yolculuğa çıkmanızı tavsiye ederim.

Ersan DOĞAN

Web: www.technichobby.com

E-Posta: [email protected]

Page 26: Genç ÜNAK Bülten Ocak - Şubat Sayısı (Sayı 7)

26

Kaleci Mustafa: Aydınlanma Çağının En Büyük Kurtarışı Serdinç KAYA

Geçenlerde Okan Bayülgen’in programını izlerken fark ettim ki bültenimizde bu çok önemli “ka-leci” den size bahsetmeyi, sizlere tekrar hatırlatmayı unuttuk! Bu ek-sikliği bir an önce gidermek için de bu bülten yazımda bu eksikliği gi-dermeye çalışacağım; belki de bil-diklerinizi tekrar edeceğim ancak; hafızaları yenilemek her zaman iyidir.

Başlığımda da belirttiğim gibi “O bir Vefaspor kalecisi.” diyor Su-nay Akın ve şöyle devam ediyor: “Memleketine geliyor, Ürgüp’e. Çocuklar onu nasıl iyi karşılıyor, çocuklara antrenman yaptırıp onlara futbol öğretiyor. Ve Ürgüp kaymakamı izliyor on-ları. Daha sonra, kaymakam Kaleci Mustafa’yı alıyor ve Kaleci Mustafa’dan İstanbul’dan ayrılıp Ürgüp’teki gençlere abilik, önderlik yapmasını, onları eğitmesini istiyor ve ona bunun karşılığında bir memuriyetlik ayarlayacağı-nı söylüyor. Kaleci Mustafa da bunu kabul ediyor ve kaymakam da Kaleci Mustafa’ya kütüphane memurluğu görevini veriyor. ” işte hikâye de burada başlıyor. Aslında, o, Kaleci Mustafa tam bir efsane… Evet, kahramanımız, aydınlanma çağımızın başkahramanlarından biri olan Kaleci Mustafa, Mus-tafa Güzelgöz’den başkası değil.

1944 yılında Mustafa Güzelgöz bu zorlu ve bir o kadar da kalpten bağ-landığı mesleğine Ürgüp Tahsin Ağa Halk Kütüphanesi’nde başlar. Önce bunlar okunmaz denilen kitapları rutubetli ortamdan çıkartarak güneşte ku-rumaları için bekletir. Daha sonra da kütüphanenin tozunu alıp kütüphane-yi düzenler. Mesleğinin ilk dönemlerinde okuyucularını beklemeye koyulur ancak ne gelen vardır ne de giden. Kimse uğramaz kütüphaneye. Bu sıra-larda bir köyde açılış yapılacaktır; vali, kaymakam, bütün protokol oradadır ve tabi ki Mustafa Güzelgöz de. Herkes protokolde yerinin alır ancak Mus-tafa Güzelgöz için yer kalmaz, yer ayrılmamıştır çünkü onun için. O esnada

Nevşehir’den kim bilir ne kadar âlim, kaymakam, vali, bürokrat gelip geçti; çoğunun adını kimse hatırlamaz, bilmez. Ancak; Mustafa Güzelgöz ve eşeğinin heykeli var!

Page 27: Genç ÜNAK Bülten Ocak - Şubat Sayısı (Sayı 7)

27

Nevşehir’den kim bilir ne kadar âlim, kaymakam, vali, bürokrat gelip geçti; çoğunun adını kimse hatırlamaz, bilmez. Ancak; Mustafa Güzelgöz ve eşeğinin heykeli var!

her şeyi anlar. Çünkü köylü-ler protokoldeki o insanlar-la iletişim halindelerdir, bir alış-verişleri vardır. Kaleci Mustafa, kütüphaneye geri döner ve bu konuda bir şey-ler yapmak için kolları sıvar. Düşüncesi de kütüphaneye gelmeyen köylünün ayağına kitap götürmek. Ve Sunay Akın’ın da dediği gibi Kaleci Mustafa, hayatının en büyük kurtarışını bu şekilde yapar. İlk iş olarak da kütüphaneye kadrolu bir eşek alır; eşeğin masrafları (yiyecek, bakım, barınma…) kaymakamlık tarafından karşıla-nır. Asıl işi bundan sonra, köylere eşek sırtında kitap, ilim-irfan taşıyarak başlar. Kitapları taşımak için gerekli olan sandıkların krokisini hazırlayarak marangoza (marangoz Mustafa’ya) – her bir sandığın 180-200 adet kitap alacağı şekilde – yaptırır. Ödünç vereceği kitaplar içinde bir izleme defteri hazırlayarak yollara düşer. Zamanla eşekli kütüphane 5 eşek, 3 at ve 2 katırdan oluşmak üzere 10 adede yükselir ve bu on “bilgi hamalları” ile 36 köye hizmet vermeye başlar. Köylere götürülen bu hizmet neticesini ver-meye başlar. Karacaoğlan, Ali’nin Hayber Kalesi Cengi ile başlayan okuma zevki ve alışkanlığı gelişir; Karain köyünde Balzac klasikleri bile okunmaya başlanır (Yaşar, 1991).

Mustafa Güzelgöz’ün kütüphaneyi büyütme ve geliştirme çabaları da olumlu sonuç verir ancak kadınlar kütüphaneyi kullanmaz. Yine zekâsını gün yüzüne çıkararak kütüphaneye dikiş makinası sağlamaya karar verir ve ünlü firmalara (Zenit-9 adet- ve Singer’e-1 adet-) ricalarda bulunur, derdini anlatır. Planı, kütüphanede dikiş kursu açıp kadınları kütüphaneye çekmek ve bu sayede onları da kitaplarla tanıştırmak. Bu planı da işe yarar Güzelgöz’ün ve kadınlar kütüphaneye gelmeye başlar.

Page 28: Genç ÜNAK Bülten Ocak - Şubat Sayısı (Sayı 7)

28

Kütüphaneye bu sayede 10 adet dikiş makinası kazandırılır. Asıl Güzelgöz için önemli olan konu ise kadınların kitapları okumasıdır. Bunun için de dikiş makinası kullanmak için sırada bekleyen kadın-lara kitap vererek bu sayede onların da kitap okumalarını sağlıyor. Ayrıca, kurs vakitlerinde kadınların gözünün önüne dikiş nakış, moda, yemek yapımı ve çocuk bakımı ile ilgili kitaplar koyarak kadınların ilgi alanlarına ve ihtiyaçlarına yönelik kaynaklar sunar. Böylece köylü ka-dınlar kütüphanelere çekilerek okuma alışkanlığı kazandırılmaya ça-lışılır (İleri ve Talipoğlu, 2007). Okuma-yazma oranının düşüklüğünü görünce halkevlerine okuma yazma kursları vermeye gider. Halıcılık kursları başlatır, bölgede halıcılığı canlandırır. Bu arada valilik Musta-fa hakkında dava açar, “kendi görev tanımı dışında davranıyor” diye. Eee, ne de olsa işini dört dörtlük yapan insanların önüne taş koymak âdetimiz olduğu için, Güzelgöz’e de aynısını yaparlar. Ankara’dan müfettiş gönderilir durumu değerlendirmek için. Güzelgöz bunca eme-ğinin ardından kendisi hakkında açılan bu soruşturma ile ilgili olarak yaptığı bunca hizmete karşın ortada bir politika olduğunu, kıskançlık ve fesat olduğunu hiç düşünmediğini belirtmektedir (Baykurt, 2007). Müfettiş, yaptığı incelemeler sonucunda kütüphane çalışmalarını ak-sattığı ve görev aldığı diğer kurumların ödeneklerini çıkarı için kullan-dığı sonucuna varır. Yaşanan tüm olaylarda hep yanında olan yetkili-lerden destek bulabileceğini sanır ancak yanılır. Güzelgöz soruşturma döneminde ve sonrasında yalnız bırakılır. Teftiş sonucunda üç maaş indirilmesine karar verilmiştir. Görüşmek amacıyla gittiği Nevşehir va-lisi Mehmet Bey, Güzelgöz’e onun adına emekliliğini istediğini söyler. Güzelgöz’e 1972 de bir jübile düzenlenir. Bu jübileye resmi makamlar da dahil olmak üzere üniversiteden öğretim elemanları, Ürgüplüler ve İstanbul’dan gelen konuklar da katılır. Görkemli geçen tören sonunda Güzelgöz yaptığı veda konuşması ile 28 yıllık kütüphanecilik görevine 50 yaşında veda eder. Bir İstanbul ziyaretinde Millet Kütüphanesi’nde kendisi hakkında bu olumsuz raporu yazan müfettiş Şemim Bey’le karşılaşır. Şemim Bey raporu olumsuz yazması için kendisine baskı yapıldığını söyler ancak tüm ısrarlarına rağmen Güzelgöz, kimin bas-kı yaptığını öğrenemez (Baykurt,2007).

Güzelgöz’ün bu ve bunun gibi birçok girişimi daha olmuştur; folklor ve bando çalışmaları, Ürgüp’te ilk sinema gösterimi ve fotoğrafçılık çalışmaları, Ürgüp ve çevresinde kooperatifçilik çalışmaları, spor teş-kilatı ve köy gazetesi çalışmaları…

Page 29: Genç ÜNAK Bülten Ocak - Şubat Sayısı (Sayı 7)

29

Halkına verdiği bu hizmetler sayesinde de 21 Kasım 1963 tarihinde “Halkına Hizmet Gö-türen Gönüller” yarışmasında İtalyan ve İspanyol rakipleriy-le finale kalır. İspanyol aday Miguel, dağ ve ova köyleri-ne salgın hastalıklara karşı aşı götürmüş, yaptığı aşılarla halkının sağlığını kurtarmış, özellikle çocuk ölümlerini aza indirmişti. İtalyan aday Jiorda-noise köprü altı çocuklarını okutmuş onları topluma kazandırmak için uğraşlar vermişti (Baykurt, 2007). Jüri üyelerinin yarısı ödülü İtalyan adaya verme yanlısıdır. Türkiye’den yana olan Jüri başkanı Dwight Cook yaptığı konuşmada Güzelgöz’ün yaptığı hizmeti toplumsal bir önlem olarak gördüğünü çocukların köprü altına düşmemesi için bu çalışmaların yapıldığını söyler. Eşit olan oylamada başkanın oyu ile Türkiye kazanır. Dünya’da ve Türkiye’de sonuç büyük yankılar uyan-dırır.

Mustafa Güzelgöz, Nevşehir Devlet Hastanesi’nde tedavi görürken 18 Şubat 2005’te kalp yetmezliğinden ölmüştür.

Nevşehir’den kim bilir ne kadar âlim, kaymakam, vali, bürokrat gelip geçti; çoğunun adını kimse hatırlamaz, bilmez. Ancak; Mustafa Gü-zelgöz ve eşeğinin heykeli var!

• Ahmet Şerif İzgören, 2010, “Süpermen Türk Olsaydı Pelerinini Annesi Bağlardı”, Elma Yayınevi• Baykurt, F., 2007, Eşekli Kütüphaneci, Literatür Yayıncılık• İleri, A. ve Talipoğlu, T., 2007, Eşekle Gelen Aydınlık, Anfora Yayıncılık• Keseroğlu H. (haz.), 1991, Mustafa Güzelgöz ve Eşekli Kütüphane, TKD İstanbul Şubesi.• Yaşar, M., 1991, Otuz Beş Köy 18.777 Kitap Okudu, Mustafa Güzelgöz ve Eşekli Kütüphane TKD, İstanbul Şubesi.• *Vikipedia’dan da yararlanılmıştır.• *Sunay AKIN’ın “Hayat Deyince” adlı proramından yararlanılmıştır. http://www.youtube.com/watch?v=JK1tQPHfLlw

Page 30: Genç ÜNAK Bülten Ocak - Şubat Sayısı (Sayı 7)

30

IOS işletim sistemine uygun olarak i-bar studios tarafından geliştirilen bu mobil uygulamaya App Store’den erişebilirsiniz. Ücretsiz olarak yayınlanmaya başlayan bu uygulama, kullanıcıların oylamaları sonucunda 5 üzerinden 5 almayı başardı. Peki App Store’de Milli Kütüphane başlığıyla yayınlanan bu uygulamayla ne yapa-biliriz ? Bu sorunun yanıtını sizin için inceledim, gelin uygulamayı yakından tanı-yalım;

Bu mobil uygulamayla Milli Kütüphane’de bulunan salonların an ve an doluluk oranlarına bakabilir, kütüphaneye gidip yer arama ve sonucunda ayakta kalmak gibi olumsuz durumlardan kurtulabilirsiniz. Tek yapmanız gereken IOS işletim sistemli cihazınızdan salonların doluluk oranına bakmak. Milli Kütüphane mobil uygulama-sı, ders çalışmak ve araştırma yapmak için zamanının büyük bir bölümünü burada geçiren kullanıcılar için biçilmiş kaftan. Bu uygulama iyi bir başlangıç olmasına kar-şın tek bir fonksiyon üzerine odaklanması bakımından, kullanımını oldukça kısıt-lamakta. Entegre edilebilecek yeni eklentilerle fonksiyonu genişletilebilir. Katalog tarama, ödünç alma gibi işlevleri de bünyesinde barındırırsa sağlayacağı kullanım kolaylığı ile kullanıcı kitlesinin vazgeçilmezleri arasında olacağı düşüncesindeyim.

Milli Kütüphane’nin Doluluk Oranı Artık IPHONE ve İPAD’lerde K. Furkan SOLAK

Page 31: Genç ÜNAK Bülten Ocak - Şubat Sayısı (Sayı 7)

31

Page 32: Genç ÜNAK Bülten Ocak - Şubat Sayısı (Sayı 7)

32

facebook.com/gencunak twitter.com/gencunak flickr.com/gencunak

ÜNAKwww.unak.org.tr

Genç ÜNAKwww.gencunak.org