Top Banner
SÜLEYMAN FEN- EDEBiYAT FAKÜLTESi SOSYAL Say1: 1 Y1l: 1995 Isparta- 1995
23

FEN-EDEBiYAT FAKÜLTESi SOSYAL BİLİMLER DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01673/1995_1/1995_1_AKCAU.pdf · Cemil Meriç'te Din Düşüncesi 2 belirleyiciliği ancak sağlıklı toplumsal

Jan 04, 2020

Download

Documents

dariahiddleston
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: FEN-EDEBiYAT FAKÜLTESi SOSYAL BİLİMLER DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01673/1995_1/1995_1_AKCAU.pdf · Cemil Meriç'te Din Düşüncesi 2 belirleyiciliği ancak sağlıklı toplumsal

SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ

FEN- EDEBiYAT FAKÜLTESi SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ

Say1: 1 Y1l: 1995

Isparta- 1995

Page 2: FEN-EDEBiYAT FAKÜLTESi SOSYAL BİLİMLER DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01673/1995_1/1995_1_AKCAU.pdf · Cemil Meriç'te Din Düşüncesi 2 belirleyiciliği ancak sağlıklı toplumsal

CEMİL MERİÇ'TE DİN DÜŞÜNCESi

Arş. Gör. Ümit AKÇA *

GİRİŞ

Cemil Meriç, sadece bir kültür adamı olmasına ve bu özelliğini ömrünün sonuna kadar sürdürmesine rağmen, çoğu kere zıt klltuplan temsil eden pek çok siyasi görüş bağWan tarafından "kendilerinden biri" olarak sahiplenilmektedir. Cemil Meriç'e sorarsıınız o sadece 'kendini iıfana adamış mütecessis bir fikir işçisi'dir. Belki de bu sahiplenmenin kaynağı da onun bu vasfıdrr. Ona göre, hakikat nereden gelirse gelsin hakkı teslim edilmelidir. Bu yüzden, eleştirdiği şeyler sahip çıktıklarından çok daha fazladır. Belki de bütün ömrünce sahip çıktığı tek şey 'bii ve 'bize ait' gerçeklerdir. Bize ait olan gerçeklerin biri de kültürümüzün ana unsuru olan dindir. O, şahsi hayatında dinin bağlayıcılığı bir yana, insan söz konusu olunca din denilen kavramın şekillendiriciliğini gözardı etmez. Eski bir Marksist olan üstadın birbiriyle çelişir gibi görünen kanaatlerini kronolojik bir sırayla incelemek bizi yanlış bir sonuca varmaktan alıkoyacaktır. Ancak, takip edeceğimiz bu yöntem bizzat yazar tarafından yapılan kıyaslama ve değerlendirmeleri gözardı etmemizi gerektirmiyor.

1

A-CEMİL MERİÇ'İN DİN ANLAYlŞINA BİR BAKlŞ

Cemil Meriç'in bir düşünür olarak din anllayışını incelemek bazı güçlükler içeriyor. O'nun bir kültür adamı olması ve dini bir kültürel unsur olarak ele alması kişisel maçlarını geri plana itiyor. Cemil Meriç'te dinin etkilerinin belirginleşmesi Hind mistizıni ile tanışmasından sonra başlar. Daha sonra bu mistik ilgi onun dünya görüşünü Batı'yı reddetme ve Doğu'ya sahip çıkma tarzında etkileyecektir. Bu etkilenme sonunda ömür çizgisi göz önünde tutulursa genel olarak din kavramının ve özel olarak İslamiyet'in, onun Marksizm ile başlayan düşünce çizgisinde hayatının son denılerinde bir inanç ve dünya görüşü olarak belirginleştiği görülür.

1-KA VRAM VE FONKSiYON OLARAK DİNE BAKIŞI

Cemil Meriç dini şöyle tanımlar: "Din asırlardan beri yaşayan ve nesilleri huzura kavuştııran tecrübeden geçmiş bir inançlar manzumesi, sıcak, dost, köklü ... "1

Bu inançlar manzumesi, insanların sorulannın tam bir cevabını verebilıniştir. 2

Dinler arasında fark gözetmez, ona göre dinler arasındaki hak-batıl ayrımı belirleyici değildir. "Batıl dinlerin bile iyi ve doğru bir yönü vardrr: İnsanların yaşayışma hükmeden bir Tanrı'nın varlığını bildirirler."3 Cemil Meriç, dinin otoritesini kayıtsız, şartsız benimsemiş değildir. Bazı tereddütleri ve ön şartlan vardrr. Dinin

* Süleyman Demirel Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Araştırma Görevlisi. 1 Ceınil Meriç, Bu Ülke, s. 138. 2 Ceınil Meriç, Sosyoloji Notlan I, s. 68. 3 Cemi! Meriç, Kırkambar, s. 319.

Page 3: FEN-EDEBiYAT FAKÜLTESi SOSYAL BİLİMLER DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01673/1995_1/1995_1_AKCAU.pdf · Cemil Meriç'te Din Düşüncesi 2 belirleyiciliği ancak sağlıklı toplumsal

Cemil Meriç'te Din Düşüncesi 2

belirleyiciliği ancak sağlıklı toplumsal şartlar altında geçerlidir, aksi halde bir ayak bağı olacaktır. "Gelişen bir cemiyet için kanattır din. Çöken bir ülke için safradır. "4

Ancak büsbütün de uzak kahnamaz dinden çünkü ilk insani değer inanmaktır. "İnsanın insaniaşması inanınakla b&şlar,"5 diyor Cemil Meriç.

Dinler devletlerin varlıklarında da kendilerini hissettirirler. Şu yada bu şekilde devletlerin yapısında dinler hep mevcuttur. "Din: Hak veya batıl, dinsiz devlet olmaz"6 Diğer yandan, bütün bunların yanında göz önünde tutulması gereken bir gerçek vardır: Din realiteyle uyuşmak zorunda değildir bir ihtiyaçtır ve kendine özgü nitelikleri ile varlığını devam ettirir. " ... Din'in talılile tahammülü yoktur. Dinle akıl aykırıdır. Din bir coşuştur, bir ürpertidir. İ1im ise Tanrı'nın varlığım yada yokluğıınu ispat edemez. İlimle din arasında hiçbir uzak yakın münasebet yoktur. Birçok ilim adamları eline inanır, din bir ihtiyaçtır. "7 Din gelip geçici bir müessese değildir. Dinin kolayca geçerliliğini kaybetmeyeceğine dair inauellll bir kere daha yeniler. Ancak bu bir tesbit midir, yoksa şikayet mi, bu belirgin değildir. "İnsanlık belki hiç bir zaman cemiyet ölçüsünde kurtulamayacak dinden. Bu ihtiyacı karşılayacak başka hiç birşey yok. Belki fertler kurtulurlar. "8 Çünkü devletlerin temeli olan halk için din bir ritüelden çok fazla şey ifade eder ve onun yokluğu sosyal yapıyı kökten değiştirecektir. "Halk için din insanlığın ta kendisidir ... D inin kalkması için sosyal strüktürlerin değişmesi lazımdır."9

2-DİNLER HAKKINDAKi KANAATLERİ

İslam

Hiç bir dinin Cemil Meriç açısından sınırlayıcı yada yönlendirici etkisi yoktur. Cemil Meriç için dinler birer olgu ve toplumu, medeniyet yada kültürü şekillendiren bir unsurdur. Ancak içinde yaşadiğı toplumun dini olması hasebiyle İslfuniyet'e nispi bir ayrıcalık tanır.

Cemil Meriç'in İslamiyet hakkındaki kanaatlerini ifade tarzı, onu siyasi bir sistem olarak algıladiğını gösteriyor. Onun u:fkunda dinin belirleyiciliğinden eser görülınediği 1960'1ı yıllarda bile onun İslamiyet'e bakış açısı bugün "Köktenci" olarak nitelenen bakış açısıyla çakışmaktadır. İşte onun İslamiyet'e bakış açısı: "İslamiyet vahye dayanan bir hakikatler bütünü ... Bütün bir ictimal nizamın temeliydi İslamiyet. Sosyal bir sınıfın, veya bir kavmin değil, ümmetin inançlarını dile getiriyordu. Tek Allah, tek kitap, tek hakikat, tek halife, tek dünya ... "10 "İslam, bir nasslar bütünü değildir. İslam insanın olguulaştıkça bir kere daha başvurup anlayacağı bir hakikatler bütünüdür. Yani bir nevi anayasadır. Donmuş, bitmiş, son

4 Ümit Meriç, Babam Cemil Meriç, s. 98. 5 Meriç, a.g.e., s. 99. 6 Meriç, Kırkarn bar, s. 3 I 8. 7 Meriç, Sosyoloji Notlan, s. 80. 8 Meriç, a.g.e., s. 377. 9 Meriç, a.g.e., s. 171. lO Meriç, "Neden Bir Dünya Görüşü.müz Yok", Pınar, C. VI., S. 70, s. 5.

Page 4: FEN-EDEBiYAT FAKÜLTESi SOSYAL BİLİMLER DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01673/1995_1/1995_1_AKCAU.pdf · Cemil Meriç'te Din Düşüncesi 2 belirleyiciliği ancak sağlıklı toplumsal

ÜmitAKÇA 3

sözünü söylemiş bir kitap değil." 11 İslam'ın erdemlerinden yana bir şüphesi yoktur ama · bunu . çağdaş değerlerin şekillendirdiği insana anlatmak o kadar kolay olmayacaktır. "İslam içtiınai bir nizam. Yaşayan ve yaşayacak olan bir dünya görüşü. Ama bunu çağdaş insana kabul ettirmek mümkün müdür?" 12

Anlaşılan odur ki Cemi! Meriç halk tarafından yaşanan ve yaşatılan İslam ile siyasi bir nizarn sıfatları taşıyan elitlerin İslam'ı arasındaki tercihini ikincisinden yana kullanmaktadır. "Müslümanlık mitolojisi olmayan bir dindir. Müslümanlık'ta türbe yoktur. Tanrı'dan başkasından medet umulmaz. "13 Onun İslamiyet' i herhangi bir topluma ait olarak nitelemediğini ve İslaıniyet'e uhrevi bir ödül-ceza sistemi olarak bakmadığını görürüz. İstanbul Üniversitesi öğrencilerine okuttuğu ve sonradan kitaplaştınlan Sosyoloji Notları'nda şöyle yazar: "İslamiyet bütün insanlığa hitap eden tek dünya görüşü. Temeli vahdet, sevgi, adalet."14 İslam Allah tarafından kurulmuştur. Belli bir zamanda Peygamber gönderilıniş ve Peygamber Allah'ın emirlerini insanlara tebliğ etmiştir." 15

İslam'ın vahye dayanan hüviyetini ve müminlerinc;len isteği olan teslimiyeti vurgular Ceınil Meriç. "İslam ezeli hakikate yani vahye tesliıniyettir." Hemen ardından vahyin muhatabı olan ancak nedense onun muarızı olarak tam karşısına konulan aklın yerini tesbit eder. "Akıl İlahi iradeyi anlamak ve anlatmak için bir vasıta ... "16 İslam'ın dünyaya ait yönü için de farklı bir tesbitte bulunur. "İslamiyet hem semavi, hem dünyevi yani 'teolojiko-politik' bir din"l 7 Bu 'teolojiko-politik' nitelik de İslamiyet'in değişime müsait yapısından kaynaklanır. " ... İslamiyet, değişmez bir bütün değildir. Çağlar boyunca değişmiştir. Öyle olmasa İslamlar bir 'ihya', bir 'teceddüt', bir 'ıslah' dan nasıl söz edebilirler. Temel hep aynı: vahiy. Doğru." 18 Ama bir sapma alacaksa bu değişimden değil, vahyin insanlar tarafından ifade ediliş biçiminden kaynaklanacaktır. "Ne var ki bu vahiy başlangıçtan itibaren ideolojiler ve örgütler halinde ifade edilmektedir. İdeolojiler de örgütler de boyuna değişir ve menşeinden uzaklaşır." 19

Hristiyanhk

" ... inançlar beşiklerinde kardeştir"20 der Cemi! Meriç. Bütün dinler gibi Hristiyanlık konusunda da tarafsızdır ve kardeşlik kaynağını açıklar. "Hristiyanlık, Musevilik gibi menşeinde hak diniydi, vahiyler zincirinin ilk halkalarından biri. "21

Hristiyanlığın Roma vatandaşlıği gölgesi altındaki Museviler'e nazil oluşuna dikkat çekerek İlahi kaynaklı dinlerin aslında insan kaynaklı haksız otoritelerden bir

11 M. Akif Ak, "Cemil Meriç ve Felsefe, Kültür, Çağdaşlaşma", Pınar, S. 56, s. 6. PM . 6 - enç, a.g.m, s. . 13 Meriç, Sosyoloji Notlan, s. 66. 14 M . ?79 enç, a.g.e., s. _ . 15 Meriç, Kırkambar, s.339. 16 Meriç, Mağaradakiler, s. 105. 17 Meriç, Sosyoloji Notlan, s. 340. 18 Meriç, Kırkambar, s. 341. 19 M . 34? enç, a.g.e., s. -· 20 Necmeddin Şahiner, Cemil Meriç'le Nur Sohbetleri, s. 64. 21 Meriç, Kırkambar, s. 276.

Page 5: FEN-EDEBiYAT FAKÜLTESi SOSYAL BİLİMLER DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01673/1995_1/1995_1_AKCAU.pdf · Cemil Meriç'te Din Düşüncesi 2 belirleyiciliği ancak sağlıklı toplumsal

Cemi! Meriç'te Din Düşüncesi 4

kurtuluş vesilesi olduğunu vurgular. "İsa'nın dini başlangıçta bir esirler dini. "22

"Hristiyanlık kölelerin isyan çığlığıydı, adalete susamış insanların çığlığı. "23 Bugün görünürde olan Hristiyanlığın çağrıştırdığı "Baba-Oğul-Ruh'ül-Kudüs" üçlemesi de Hristiyanlığın menşeinde olınayan bir uygulamadır. Böylece vahiyler zinciriyle dinlerin beşikteki kardeşliği belirginleşmiş oluyor. "Hristiyanlık doğduğu zaman teslis yoktu." İsevi inançta büyükçe bir yeri olan azizler ise bu inancın öz malı değildir. "Azizler mitolojinin Tanrı'larıdır. "24

"Hristiyanlık eski çağların kölelik düzenine kıyasla bir ilerleyişti. İnsanlar Tanrı önünde eşittil er. "25 Hristiyanlığın doğuş ortamındaki şartlara kıyasla bir . ilerleyiş olduğunu söyler Cemil .Meriç. Bu ilerleyişi kavramak için o zamanki Paganist ve sömürgeci medeniyet anlayışının göz önünde tutulması gerekir. Ancak bu ilk muhteva korunamamış ve dinin temsilcileri siyasi otoritenin güctümüne girmiştir. " ... Kilise ezilenler adına konuşuyordu. Sonra Sezar'ın emrine girdi. Yığınları uyuşturmak, ayaklanmaları önlemek, imtiyazları meşrulaştırmak için yalan söyletti Tanrı'ya. O cilıanşumül din Ortaçağ'da bir avuç derebeyinin fetvacısıdır. Bir dünya görüşünden çok, miskin bir ideoloji. Varlıklar, ameller, değerler, biçim ve kişiler değişmez bir mertebe dizisi içinde donduruldu." Aynı tavırların sonucu olarak Kilise Batı'ya bugünkü statüsünü sağlayan ilimin de önünde duran bir kurum kişiliğine bürünmüştür. "Zirvede tanrı, sonra Sezar, sonra Kilise. İlınin tarihi zeka ile Kilise'nin çatışması tarihi. "26

İlim tarihini zeka ile Kilise arasındaki çatışmaların tarihi olarak nitelendiren Cemil Meriç, Tanrı, Sezar ve Kilise tarafından şekiilendirilen Hristiyan dünya görüşünü de şöyle tarif eder: "Hristiyan aleminde ikilik vardır. Tanrı ile kul, öbür dünya ile bu dünya ayrıdır, İsa fertleri kurtarmak için çarmıha gerilıniştir. Yeryüzündeki hayatı insanın Tanrı ile diyaloğudur, şeytanla, görünmez güçlerle savaşıdır.':27 Kilise, Ortaçağ'daki feodalite ve onunsuçlarınada ortak.iır. "Hristiyan dünya görüşü Kilise'nin eseridir. Derebeylik içtimai nazarının müdafaası için kurulmuştur. İnsanları ve değerleri katı bir hiyerarşi içinde düşünür, Allah-Papa­Papazlar. İçtimai bir nizarnı değişmeyecek şekilde göstermek, derebeyleri ile toprak kölelerinin menfaatlerini uzlaştırmak ister. Kilise geniş kalabalıklara tahakküm eder."28

Hristiyanlığın ilk vazedildiği yıllar geride kalmış, vahye muhatap olan Musevi ümmetinin yerini toprak köleleri, Sezar'ın yerini derebeyleri almış ve Tanrı

dışlanmıştır. Ama Kilise'nin uzlaştırma fonksiyonu değişmemiştir. Sayılan değişimler sonrası gelinen durumu şöyle anlatır Cemil Meriç: "İsa mutlak hakikatierin temsilcisiydi. Constantin dinle devleti birleştirdi. Ymıan felsefesi Paganistti. Bütün yalancı Tanrı'larıyla Hristiyanhğın içine doldu ve Hristiyan toprak kölelerinin esaretini ebedileştirdi. Saf haliyle bir dünya görüşüydü. Kölelere kendilerinin de

22 Meriç, Sosyoloji Notlan, s. 119. 23 Meriç, Mağaradakiler, s. 30. 24 Meriç, Sosyoloji Notlan, s. 67. 25M · enç, a.g.m., s. 4. 26 Meriç, Mağaradakiler, s. 30. 27 Meriç, Bir Facianın Hikayesi, s. 99. 28 Meriç, Sosyoloji Notlan, s. 285.

Page 6: FEN-EDEBiYAT FAKÜLTESi SOSYAL BİLİMLER DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01673/1995_1/1995_1_AKCAU.pdf · Cemil Meriç'te Din Düşüncesi 2 belirleyiciliği ancak sağlıklı toplumsal

ÜrnitAKÇA 5

insan olduğunu öğretti. Fakat zamanla halk tabakalarım kölelliğe zincirleyen yeni bir sınıf yalanı oldu. "29

Hristiyanlığın hiyerarşik yapısı sık sık vurgulamr. Hristiyanlık bu yapısı yüzünden itibar kaybetmiş ve her vahiy kökenli dinin macerasll11 yaşayıp yeni bir niteleme ve tanımlama ögesine kavuşmuştur. "Hristiyanlık ve liberal görüş bir dünya görüşü olarak ortaya çıkarsa da belli bir sınıfın inhisarına girer. .. " Bir sonraki safha daha önce sözü edilen hiyerarşik yapılanmadır ve bu süreç ilahi vahye ihanetle sonuçlamr. "Hristiyanlık dünyayı belli bir hiyerarşi içinde görür. Bütün insanlığın dini iken toprak ağalafllllll dini olur. İki efendiye birden hizmet edilmez, ya Tanrı, ya Sezar. Kilise Sezar' ı seçer. "30

Hristiyanlığın ikili yapısına atıfta bulwıan Ceınil Meriç, Hristiyanlığın bakış

açısında insan ilişkilerinde düzenleyici unsurını akıl olduğunu vurgular. "Hristiyanlığın Tanrı'sı dünya işlerine karışllllyordu, bir mavera yöneticisiydi sadece ... Tanrı İngiltere hükümdan gibi dekoratif bir varlık, bir reıniz veya hatıradır. İnsan münasebetlerini akıl düzenler ... "31 Bunun sonucu defalarca vurgulandığı gibi Hristiyan halkın köleleşmesidir. Ancak bir başka sonuç daha vardır: Bugünkü Hristiyanlığın, geniş halk tabakalarının şuurlanmaması için bir afyon olduğu. 32

Hristiyanlık içinde bu yanlış gidişe alternatif gibi görünen bir başka bakış açısı daha meydana çıkllllştır: Hümanizm. Ama bu da kapalı bir çember içinde sıkışıp kalllllştır. "Hristiyan hümanizıni, Hrlstiyanlar'ın Hristiyanlar'a karşı duydukları yakınlıktır."33

Musevilik

Cemil Meriç'in eserlerinde doğrudan doğruya Musevilik ve Museviler ile ilgili değerlendİrılle ve görüşlere rastlanmaz. Ancak Kitab-ı Mukaddes, Tevrat yada Talmut gibi Musevi kutsal metinleriyle ilgili değerlendirınelerde Museviler'in 'Arz-ı Mevud'a gelişleri sırasındaki profillerini çıkarırken bazı değerlendirınelere rastlanır: "Y ahudiler'in sosyal ve siyasi müesseseleri doğrudan doğruya dine bağlıydı.

'Seçiliiıiş kavim'in yaşayışında siyasi ve dini fonksiyonlar birbirinden ayrılmamıştı. Tek otorite kaynağı Tanrı'nın iradesiydi. Savaşların biricik saiki de dii:ı ... Yalındiler hiçbir zaman kendilerine ait bir devlet kurmak istemediler. Amaçları güçlü komşularına karşı ele geçirdikleri toprakları korumaktı. "34

O zamanlardan bu zamana kadar değişen birşey yok gibidir. Museviler yaşadıkları ülkelerde gölgede kalmak için azami gayret sarfederler. Museviler'in kendilerine ait bir devlet kurma isteklerinin olmayışı konusunda ise Cernil Meriç İsrail'i gözardı etmek.1edir. Museviler bugüne kadar pekçok ülke içinde o ülk(min vatandaşları olarak ve o ülkelerin birer unsuru olarak yaşamışlardır. Bu bugün de böyledir. "Zamanillllzda Yahu di yazarlar Avrupa'nın bütün dillerini

29 Meriç, a.g.e., s. 297. 30 Meriç, a.g.e., s. 298. 31 Meriç, Mağaradakiler, s. 105. 32 Meriç, Sosyoloji Notları, s. 282. 33 Meriç, Mağaradakiler, s. 73. 34 Meriç, Işık Doğu'dan Gelir, s. 138.

Page 7: FEN-EDEBiYAT FAKÜLTESi SOSYAL BİLİMLER DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01673/1995_1/1995_1_AKCAU.pdf · Cemil Meriç'te Din Düşüncesi 2 belirleyiciliği ancak sağlıklı toplumsal

Cemil Meriç'te Din Düşüncesi 6

kullanmaktadırlar. İbranice ise Yahudi eğitiminin temel taşı olarak kaldı."35

Museviler tekelci Tanrı anlayışlarının ve etnosentrik kültürel yapılarının bir sonucu olarak dünyayı İsrail'den hareketle tanımlar. "Tevrat'a göre Tanrı'nın sevgili kavmi İsrail'dir. Musevi doğulur, Musevi olunmaz."36 "İsrailoğulları'nın ufku Mezopotamya sınırlarını aşmaz... Musa'nın kavmi Yalıova'nın çocuğu olduğuna inanır, 'Ezeli'nin ülkesinde yaşamaktadır. "37 Görüldüğü gibi Cemil Meriç Musevilik konusunda sathi birtakım değerlendirmeler yapar ve İslam yada Hristiyanlık konusunda olduğu gibi ayrıntıya girmez.

Hinduizm-Brahmanizm

Cemil Meriç'in hayatında Hind düşüncesi önemli bir dönemeçtir. Hind meçhule açılan kapıdır.38 Hind düşüncesini tanıdıktan sonra Marksist dünya görüşünde değişme ve uzaktaşmalar olmuştur. Bu uzaktaşma onun Batı düşüncesini sorgulayıp mahkum ederek Doğu'ya dönmesiyle sonuçlanmıştır. Yine de kültürel anlamda Batı'yı hiçbir zaman tamamen gözden çıkarmamıştır. Hind düşüncesi onun için öylesine etkili olmuştur ki 'Hind' yada 'Bir Dünyanın Eşiğinde' adıyla yeniden basılan bir eserini Hind düşüncesine ayırmıştır. Bu eserinde baştan başa o büyülü ve mistik ortamı tanıtınayı sürdürür. Hind'i bizimle de paylaşmak ister. Çünkü bize ait olan birşeylerin kökeni Hind'dedir. "Hind'i tanımak zorundayız. Çünkü İslami tefekkii.rün sertac-ı iptilacı o ülkeden fışkırdı."39 Ancak Hind'in sunduğu bazı şeylerin özel bir iklime ihtiyacı olduğunu da ilave eder. "Hind'in kazandırdığı huzur çok ferdi ve muayyen bir dünyada, muayyen bir iklimde gerçekleşebilecek bir mucize. "40

Hind düşüncesinin erdemlerini ve özelliklerini ardı ardına sıralar. "Hind düşüncesinin en büyük zaferi değişmeyeni kavrayabilmesinde ... "41 Kafayla gönlü barıştıracak yeni bir terkib için Hind'in klavuzluğuna ihtiyaç var. Hayatın manasını aydınlatan büyük sırlarm anahtarı hala Hind'in elindedir". "Şiirle dua, felsefe ile din, inkarla iman kucak kucağa. "42 Hind düşüncesinin Hindistan dışındaki geçmişinin pek fazla olmamasına rağmen 'bir kurtuluş doktrini' olarak nitelediği bu düşüncenin Hindistan dışındaki geleceğinin parlaklığından emindir. " ... Hindistan'da doğan bu yeni kurtuluş dorktrini de çok uzak ülkelere kadar yayılacakiır"43 Ceza ve mükafaatın olmadığı bir kurtuluş doktrinidir bu. "Budizm, bir nihilizm değildir. Buda'nın ateist olmasına rağmen idealizmlerin en yücesidir. Cennet yok, cehennem yok"44

Cemil Meriç'in Hind mistizmine dair en ayrıntılı izahlarma Sosyoloji Notları'nda rastlıyoruz: "Hind'e göre her insan Tanrı'nın bir zerresidir. Fakat bu

35M · enç, a.g.e., s. 138. 36 Meriç, Sosyoloji Notlan, s. 99. 37 Meriç, Umrandan Uygarlığa, s. 309. 38 .. Meriç, Bu Ulke, s. 265. 39 Meriç, Jurnal ll, s. 150. 40M · enç, a.g.e., s. 163. :~Meriç, Bir Dünyanın Eşiğinde, s. 12.

Meriç, a.g.e., s. 12. 43M · enç, a.g.e., s. 65. 44M . enç, a.g.e., s. 64.

Page 8: FEN-EDEBiYAT FAKÜLTESi SOSYAL BİLİMLER DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01673/1995_1/1995_1_AKCAU.pdf · Cemil Meriç'te Din Düşüncesi 2 belirleyiciliği ancak sağlıklı toplumsal

ÜmitAKÇA 7

Tanrılığı bir idrake bağlıyor, Tanrı olduğunu hissetmeli. Aynı derecede yaratıcı olduğunu, aynı cihanşumül vazifelere sahip olduğunu anladığın ölçüde Tann'sın."45

Hind düşüncesine fazlasıyla bel bağlamıştır o devirlerde. Dünya görüşünün hayli netleştiği 80'li yıllarda bile Hind düşüncesinin tıpkı İslam gibi Avrupa tarafından kolay hazınedilemediğinden yakınır. Avrupa'nın sömürgeci ve düşmanca tııtıımundan da şikayetçidir. "Garp medeniyeti galip, İslam ve Budist-Brahman medeniyeti mağlup. Bunu bir kere açık ve kati olarak itiraf etmelidir."46 Ancak bu maddi bir mağlubiyettir. Cemil Meriç'in Hind'le bağı onun Fransızca'ya olan hakimiyetine dayanmaktadır. O'nun kültürel olarak Batı'lı kaldığım söylemiştik. Zira o Doğu'yu bile Batılı kaynaklardan -Quinnet ve Michelet- okumaktadır.47

Paganizın

Onun Eski Yunan ve dinleri Paganizın ile ilgili kanaatleri yüzünü doğuya döndürdüğü yıllarda belirginleşir. Mensubu olduğu Batı kültürünün temellerini oluştıırmasına rağmen Eski Yunan hakkındaki değerlendirmeleri olumsuzdur. "Evet Yunan'ı papazlar güzelleştirmiş. Onlar olmasa Yunan bize olduğu gibi görünecekti; sefil, hayasız iğrenç."48 Hikmet'in Yunan'daki yozlaşma sürecini de şöyle sergiler. "Eski Yunan'da felsefe: Hikmet aşkı yani hikmete bir hazırlık. Daha sonra bu geçici

1

merhale hedef sanılmış ve felsefe hikmete bir hazırlık iken hikmetin kendisi addolunmuştıır; felsefe dindışılaşmıştır, beşerileşmiş, aklileşmiştir. Bununla beraber İlahi menşei büsbütün kaybolmamıştır hikmetin."49

B-CEMİL MERİÇ'İN DİNİ KURUMLARA BAKIŞI

I-İSLAM DİNi KURUMLARI

Cemi! Meriç'in dini kurumlara bakışı kültürel ve edebi birer unsur olma niteliği sebebiyle dine bakış açısıyla benzerlik arzeder. Ancak İslam ve onun kurumlarına bakış açısı bir ölçüde müspettir. Bunun sebi belki de İslam'ın içinde yaşadığı toplumun belirleyici özelliklerinden biri olmasıdır. Herşeye rağmen titizlik ve tarafsızlığını sürdürür.

Kur'an-ı Kerim

"Kur'an-ı Kerim yalnız lafzıyla değil, şiiri ile, ruhu ile bir bütündür."50 ve "Dünya edebiyatı Kur'an-ı Kerim'den yeterince istifade etmemiştir"51 derken onu edebi bir unsur olarak algılar. Ancak onu bir medeniyet rehberi olarak da niteler ve

45 Meriç, Sosyoloji Notları, s. 365. 46M · -enç, Bu Ulke, s. 123. 47 Meriç, Sosyoloji Notları, s. 349. 48 Meriç, Ururandan Uygarlığa, s. 15. ~9 Meriç, Bir Facianın Hikayesi, s. ı O. )Q Meriç, Sosyoloji Notları, s. 79. 51 M . 53-enç, a.g.e., s. ).

Page 9: FEN-EDEBiYAT FAKÜLTESi SOSYAL BİLİMLER DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01673/1995_1/1995_1_AKCAU.pdf · Cemil Meriç'te Din Düşüncesi 2 belirleyiciliği ancak sağlıklı toplumsal

Cemil Meriç'te Din Düşüncesi 8

geniş bir rol verir. "Kur'an biz geliştikçe gelişir, biz büyüdükçe büyür. Yani biz onda neyi ararsak bir parça onu buluruz. Haddizatında bir medeniyet rehberi olarak ele alınmalıdır ... "52 Diğer yandan Kur'an irfanın da kaynağını teşkil etmektedir. "İrfan, Kur'an'a temelini bulan yanibeşer idrakine sunulan büyük ve ezeli hakikatler ... "53 Bu kaynak. daima insan idrakinden önde olacak ve ona yön verecektir. "Biz olgunlaştıkça, irfanımız arttıkça Kur' an da bize ona göre konuşur. "54 Kur' an aynı zamanda insan düşüncesine yönelik bu problemleri peşinen halletmiştir. "Belli başlı meseleleri Kur'an halletmiş."55 Çünkü Kur'an, hem dünyevi, hem uhrevi düzenlemeler yapmaktadır. "Kur' an hem bir ibadet kitabı, hem bir anayasa, muhatabı bütün insanlık. "56

Bir irfan kaynağı, bir medeniyet rehberi olarak kabul ettiği Kur'an, " .... insan idrakiyle birlikte gelişen ezeli bir hakikattir ve her çağa, bütün insanlığa hi tab eder." Bu yüzden Kur'an-ı Kerim'in başka dilde ifade edilınesine tahammül edemez Ceınil Meriç. Böyle birşey. " ... Kelamullah'ı bir çağın ve bir insanın kısır ve zavallı idraki ile sınırlamaktadır."57 Kur'an'ın tercüme edilerneyeceği fikrinde yalnız değildir. Ama bu fikre katılan diğerlerinin sebebi daha farklıdır. "Kur'an, Tevrat gibi müstehcen değildir fakat dehşetle karşılanabilecek olan ayetler vardır. Bu itibarla din bahsinde titiz olanlar, kutsal kitabın çıplak tercümesini istemezler ... " "Gerçekten Müslümanlığın devamını isteyenler için Kur'an'ın Türkçeye çevrilınesi tehlikelidir. Ama ister istemez çevrilecektir."58

Vahiy

Valıiy ona göre bir aydınlık kaynağıdır ve başka bir şeyle tanımlanma ve tamamlanmaya ihtiyacı yoktur. "Vahye dayanan bir medeniyetin aydınlık olınaya ihtiyacı yoktur, zaten herşey aydınlık. "59 Üstelik bu aydınlık kaynağı, insanı ilgilendiren hiç bir metafizik problemi çözümsüz bırakınamıştır. 60 Vahiy hem bir tanım, hem de bir referans noktası olarak İslam'ın kaynağıdır, vahye teslim olınak İslamlığın başlangıcıdır. "İslam ezeli hakikate yani vahye tesliıniyettir ... Vahiy İslam'ın bütün hayatını kucaklar. İmanını kaybeden bir müslüman aklını da, vicdanını da, insanlığını da kaybetmiştir."61 Bir Müslüman için vahiyden uzaklaşmayı imanını kaybetmekle eşdeğer tııtan Cemil Meriç'e göre bu uzaklaşma tehlikesi baştan beri vardır ve bu uzaklaşmanın sebebi vahyin insanlar tarafından anlaşılına ve ifade tarzıdır. 62

52 Ak, a.g.m., s. 7. 53 Ak, a.g.m., s. 6. -4 :ı Ak, a.g.m., s. 7. 55 Ak, a.g.m., s. 9. 56 Meriç, Bu Ülke, s. 137. 57 Meriç, Kırkambar, s. 414. 58 Meriç, Sosyoloji Notlan, s. 80. 59 Meriç, a.g.e., s. 378. 60 Meriç, Mağaradakiler, s. 9. 61 Meriç, a.g.e., s. 105. 62 Meriç, Kırkambar, s. 342.

Page 10: FEN-EDEBiYAT FAKÜLTESi SOSYAL BİLİMLER DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01673/1995_1/1995_1_AKCAU.pdf · Cemil Meriç'te Din Düşüncesi 2 belirleyiciliği ancak sağlıklı toplumsal

ÜrnitAKÇA 9

Peygamber

"Hz. Muhammet, bütün insanlığı kucaklayan bir din getirdi."63 Peygamber, dinlerin ilk ve asıl şekli olan vahyin de kendisiyle tamamlandığı kişidir. "En kanıil vahye Hz. Muhammet (ASM) mazhar olmuştu."64 Tasavvufla şekillenmiş mürninler için ise Peygamber'in bambaşka bir anlam ifade ettiğini ve İslami birer kavram olan uhrevi ceza ve mükafat sistemine müminlerin bakış açısının bundan kaynaklandığını ifade etmektedir. " ... İnsan-ı kamil yani kendisinde bütünme lekelerin birleştiği kozmik kişi Hz. Mubammetdir. Ümmeti, Peygamber efendimizden ruhani bir üstünlük tevarüs etmiştir ... Peygamber'in kuvvet ve kudretine varis olan Müslümanlar öbür dünyada da imtiyaziıdır lar." 65

Şeriat

" ... Şeriat'in menşei İlahidir. Gayesi hem dünyevi, hem uhrevi saadet. Ama Şeriat'in bütün hükünıleri donmuş kalıplaşmış değildir ki... Sonra Şeriat fert veya hükümetin yapması veya sakınması gereken herşeyi teferruatıyla söylemiştir. Şiriaetn açık olarak yasaklamadığı her fıil mübahtır."66 Cemil Meriçe göre. Şeriat'ın kalıplaşmış ve donmuş bazı yorum ve yargılar dizisi olmadığını ilave ettikten sonra bunu sağlayacak olanlarında ilim adamları olduğunu ifade eder. "Ulema şeriat'in yani ezeli ve eb edi hakikatierin emrindedir ... ıı67

Devlet

Cemil Meriç'in İslam'la ilgili devlet telakkisi oldukça barizdir. Belki de onun İslamla ilgiisinin en yoğun olduğu alan İslamiyet'in devlet telakkisidir. Bu konudaki kanaatlerini net bir üslupla ve büyük bir hakimiyede ifade eder. " ... Şimdi de İslamiyet'in devlet telakkisine bir göz atalım: İnsanlar doğuştan eşittirler, kullukta ve fanilikte eşitlik. Ama menfı bir eşitlik bu, imandan sonra, iman sayesinde yeni bir eşitlik kazanırlar, kardeş olurlar. Rabb'in lütuflarından aynı ölçüde faydalanacaklardır: Hukuki ve müspet bir eşitlik ... " Vatandaşlık, hukuki bir hüviyet olarak sadece iman neticesinde oluşmaktadır: " .. Vatandaşlığı yapan kan ve toprak degil inanç ... " " ... Kulun bütün haysiyeti mürnin oluşunda. Kul münıin olunca hukııki bir hüviyet kazanır, dilenciyi halileye eş kılan bir hüviyet..."

Otorite ve meşruiyet kaynağı mutlaka ve sadece İlahidir. "Hükmeden Allah'tır, bu hakimiyet devredilemez. Allah her ulu'l-eınr'i otorite ile doğrudan doğruya techlz eder. Emir (veya Sultan) seçimle gelse de durunı değişmez ... " Otorite kaynağı olarak ilahi kaynak dışında bir kaynak telakki edilemez. Bu tür bir telakkinin beyanı suçtur ve vatandaşlıktan çıkarılmakla sonuçlanır. " ... Allah'ın dışında, cismani bir otorite yoktur. Vardır demek Allah'a şerik koşmaktır ... " ··

63 Ak, a.g.m., s. 9. 64 Meriç, Kırkambar, s. 276. 65 Meriç, Işık Doğu'dan Gelir, s. 70-71. 66 Meriç, Sosyoloji Notlan, s. 288. 67 Meriç, a.g.e., s. 289.

Page 11: FEN-EDEBiYAT FAKÜLTESi SOSYAL BİLİMLER DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01673/1995_1/1995_1_AKCAU.pdf · Cemil Meriç'te Din Düşüncesi 2 belirleyiciliği ancak sağlıklı toplumsal

Cemil Meriç'te Din Düşüncesi lO

Aynı kaynağa çıkan, çeşitli meşruiyet yorunılarına sahip dinlerin mensuplanyla ilişkiler yine İslam'ın kurallarına göre şekillenecektir: " ... Kitap sahibi kavimler İslam'ın üstünlüğünü kabııl etmek ve ona cizye ödemek şartıyla hudutlu, fakat teminatı olan bir hakka layık görülürler... Putperestlerin camiada yeri yokiur ... " Sınırlar belirlenmiş fakat tamamen kapatılmanııştır. " ... Her kafır İslamiyeti kabul eder etmez mi saka dahil olur ... 11

İslam devlet telakkisinde icra gibi yasama da Kur'an kaynaklıdır, bu yüzden fertlerden kaynaklanan keyfıliklere göz yumulmaz. " ... Enır (kanun yapma gücü) Kur'an'ındır. Yargı gücü (fıkıh) bütün Müslümanlar'ındır. Mürninler Kur'an'ı okur, ezberler ve hareketlerini ona göre ayarlarlar. Bir icra gücü var: Hem mülki, hem dini. Hüküm yalnız Allah'ındır. Bir aracı tarafmdan (ulu'ul-enır) yürütülür. Ulu'l-enır'in ne kaza ne de teşri kuvveti vardır ... 11

Keyfiliğin önünde bir başka engel vardır, vatandaşlar arası eşitlik. " ... Demek ki İslam'ın temel mevhumu eşitlik. Bir amaç değil, bir haktır hürriyet..." Hürriyetin tanımı ve dayanağı felsefi değil hukukidir. 11

•• .İslam için hürriyet felsefi değil hukuki bir mevhum. Temeli camianın bütün fertleri arasında tam bir hak eşitliği olduğu inancı. .. " Bu inanç, sınıf telakkisinin de önünde duruyor. " ... Gerçek Müslüman'ın nazarında sosyal sınıf diye birşey olamaz. Müslüman Müslüman'a eşittir." Hürriyet kavramı esasen sınıflaşma yokluğundan dolayı İslam toplumu açısından abestir. " ... Sınıfkabul etmeyen, imtiyaz tanımayan bir dinde kimin kime karşı hürriyeti ... "

Bu imtiyazsızlık her türlü idari keyfiliğin de yolunu tıkamaktadır.

" . .İslamiyet'te her türlü istibdada, alıkam-ı Kur'aniyye dışındaki her türlü keyfiliğe karşı direnme k için bir çok yollar vardır ... 11 Pek çok defa söylediği gibi Cemi! Meriç' e göre İslamiyet bir kanun ve nizarn hakimiyetidir . İslamiyet'in hürriyet telakkisi de bu özelliğine dayanan bir farklılık arzeder. " ... Evet, İslamiyet bir kanun ve nizarn hakimiyetidir. Fikir hürriyetini insanı insana saldırtan bir tecavüz silahı olarak değil, bir irşad, bir ikaz vas ı tası olarak kabul etmiştir ... "

Batı'nın peşinde koştıığu demokrasiyi İslamiyet yakalanııştır, farklı bir iklimde farklı ortamda geliş bir demokrasidir bu. 11

••• Demokrasinin ta kendisidir İslamiyet ama Batı'nınkinden çok farklı bir ru1ı ikliminde gelişen, çok başka nındelere dayanan bir demokrasi ... "68 Otoritenin din kökenli olması da İslam'ı teokratik bir yönetim tarzı kılmaz. "Elbette ki İslamiyet'le teokrasi arasında bir münasebet yoktur. İslamiyet daha sonraki Hıristiyan yazarların da itiraf edeceği gibi bir nomokrasidir, yani kanunını (vahyin) hükümranlığıdır."69

me ma

Cemil Meriç'e göre ul.emanırı devletin temeli olan Şeriat'in bekçisi olduğunu Şeriat başhğı altında belirtmiştik. Bunun yanısıra ulema bir denetim ve otokontrol unsurudur. " ... Hükümdar icra vasıtasıdır ve Şeriat'ın emrindedir. Ulema ikaz eder, ikinci hatada ulema ve ordu icra gücünü alteder"70

68 Meriç, Bu Ülke, s. 135-137. 69 Meriç, Işık, Doğu'dan Gelir, s. 232. 70 Meriç, Sosyoloji Notlan, s. 347.

Page 12: FEN-EDEBiYAT FAKÜLTESi SOSYAL BİLİMLER DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01673/1995_1/1995_1_AKCAU.pdf · Cemil Meriç'te Din Düşüncesi 2 belirleyiciliği ancak sağlıklı toplumsal

ÜmitAKÇA ll

Tasavvuf

Cemi! Meriç'in tasavvufa bakışı müspet değildir onun bazı yansımalanın ferdi bir hastalık olarak niteler. Belki de onun müspet bakmadığı şey doğrudan tasavvuf değil, onun görünürdeki yansımalarıdır. "Bizde derviş Tanrı'yla vuslat halinde yaşadığı için suretler aleminden sıyrılmış bir gönül adamı değil, aksiyondan kaçan bir meczup, bir yarı deli. "71

2-HRİSTİYAN DİNİ KURUMLARI

Kilise

Kilise dini bir kurum olarak Hristiyanlığın ilk zamanlarında Hristiyan halkın sığınağı olmuştur. "İstilaya dayanan bir dünyada rahipler 'kurtuluş' ve 'cennet' vadetmiş. Tanrı'ya tevekkülü öğretmiş. İyiliği, alçakgönüllüğü ve şefkatı telkin etmiş. Roma'nın yeraltı zindanlarında boğulan insanoğluna nefes alabileceği pencereler . açmıştı... Gittikçe ahalisi azalan, gittikçe çözülen ve saldırıya açık hale gelen bir ülkede disipline ve kanunlara bağlı, bir hedef ve bir doktrin birleşmiş inanmışların itaati ve baştakilerin ' fedakarlığı ile paydalanmış, yıkılan imparatorluğun gediklerinden akın akın gelen barbar dalgalarına karşı ayakta durabilecek canlı bir toplum yaratınış rahipler. Kilise de buydu işte. "72

Ama tarihi süreç içinde kilisenin işlevleri dejenerasyona uğraınıştır. "İsa'nın dini başlangıçta bir esirler dini. Roma çöker, Ortaçağ'da Batı içine kapalı. Kilise'nin nassları Avrupa'nın genç zekasını kabuklar içine alır. "73 Bir dünya görüşünün ifade unsuru olan Kilise ilerleyen zamanda feodalite ile dayanışma içine girer: "Kilise nassa dayanır, Şato Kilise'ye."74 "Derebeylik ictimai nazarının müdafaası için kurulan Kilise, derebeyleri ile toprak kölelerinin menfaatlerini uzlaştırmak ister. "75

Hakkın hizmetinde olması geken Kilise, siyasi otoritenin hizmetine girnieyi tercih eder: " ... İki efendiye birden hizmet edilemez. Ya Tanrı, ya Sezar. Kilise Sezar' ı seçer. "76 Ve bu seçim öylesine kesindir ki aykın sesler çok sert cezalandırlmaktadır: "Kilise hiç bir itizali affetmeıniş. Çıkarları söz konusu olunca en asil evlatlannı inkar etmiş ve her asırda zekayı yanan alevleriyle yok etineye kalkışınıştır. Hristiyanlık, daha doğrusu kilise insafa, tesamuha kapalıdır. "77 Kilise'nin Sezar' ı seçinesinde bazı faktörlerin de belirgin bir payı vardır. Bu faktörlerden birisi Hristiyanlığm üzerindeki Helen gölgesidir. Hristiyanlığm temelinde Helen kültürünün bazı ögeleri vardır. Hristiyanlık, vazedildiği zamanlarda Roma'da takibe uğrar ve suçlanırken sonradan resmi din olmuş ve Kilise imparatora dayanmıştır. Bu yüzden Meriç Kiliseyi

71 Meriç, Jurnal I, s. 163. 72 Meriç, Kırkambar, s. 343. 73 Meriç, Sosyoloji Notlan, s. 119 _ 74M · -enç, Bu Ulke, s. 141. 75 Meriç, Sosyoloji Notlan, s. 281. 76 M . ?98 enç, a.g.e., s. _ . 77 Şahiner, a.g.e., s. 36.

Page 13: FEN-EDEBiYAT FAKÜLTESi SOSYAL BİLİMLER DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01673/1995_1/1995_1_AKCAU.pdf · Cemil Meriç'te Din Düşüncesi 2 belirleyiciliği ancak sağlıklı toplumsal

Cemil Meriç'te Din Düşüncesi 12

Hristiyanlığı asli yapısından koparnıakla suçlar: " ... Ama bu Hristiyanlık sel gibi akıp kaybolacak ve Helen temeli çabucak ortaya çıkacaktır. Ruhların ebediliğine inanılacak, aziziere ibadet başlayacak, vücutların dirileceği inancı gölgeye gömülecekiir. Başka bir deyişle filozofların doktrinleri ile eski ibadetler canlanacaktır." "Kilise babalarının çoğu H elen hikmeti ile meşhurdular ve Helenizme yakınlıklarından dolayı "gentiles" ler arasında imtiyazlı sayılıyorlardı. Onlara göre kadim hikmetin üstadları Allah tarafından aydınlatılmışlardı ve 'keliim' İncil'in ortaya çıkışından önce Heraklit ve Sokrat'a aşikar olnıuştu."78

Diğer yandan Kilise Hristiyanlığın ve dolayısıyla kendilerinin meşruiyetini ispat için dinin aslında olmayan efsane ve nıitolojileri de dine sokuşturmakla suçlanırlar Cemil Meriç tarafından: "Kilise babaları paganiznıin ötesinde, paganizmden çok daha saf bir hakikatİn de daha önceki vahiylere dayandığını, Hristiyanlığın bütün otoritesinin bu vahiylerden geldiğini göstermek arzusuyla Hermes' in eserlerine sanlmışlar. "79

Fakat çağın ilerleyişi sonunda Avrupa kültürünün ulaştığı seviye Kilise ve dayanışma içinde yaşadığı feodalitenin temellerini sarsmaya başlamıştır: "Rönesans ile Kilise ve taht sarsılır. "8° Kilise'nin nasslarının sorgulanması sonucunda sanıimi dindarlar yeni bir inanışın etrafında toplanır. Bu toplanış Kilise'yi zor durunıa sokacaktır. "Kilise'nin duvarlarında ilk gediği Protestanlık açtı. İncil-Tevrat tercümeleri Katalikler için çok zararlı oldu. "81 Rönesans Kilise otoritesinin çöküşünü hazırlamıştır ama bu çöküş pek de hayırlı alınamıştır çünkü bu çöküş modern zamanların dünya politik ve kültürel yapısına damgasını vuran Fransızlar için kötü olıııuştıır: " ... Din Allahaısmarladık deyip gitmez... Bu itibarla Kilise'nin çöküşü Fransız insanının düşüncesini daha saçma, daha teolojik yönlere sürüklemiş tir. "82

İncil

Cemi! Meriç, İncil'i de diğer kutsal metinler gibi edebi ve medeni birer vesika olarak niteler. "İncil yada Bible, son derece girift ve alabildiğine değişik bir vesikalar koleksiyonudur. Elimizdeki şekli ile başlıca üç bölüme aynlıyor. Bu üç bölümün her birinde de birbirinden bağınısız bir sürü kitab. Çoğu şurdan burdan toplanmış, içlerinde çok farklı dönemlerde yazılınış parçalar var. "83 "Bible, uzun bir edebi faaliyet zincirinin son halkasıdır ve İbrfuıi edebiyatının belli başlı tiplerinden örnekler sunar: Tarih, din, meseller, hukuk, hikayeler, paraboller, masallar ve şiirler." 84

Musevi metinleri de İncil terkibinde yer alabilıniştir. "Hristiyan Kilisesi Musevi Bible'ını eski adıyla benimserken, Sinagoğun bir kenara ittiği bazı eserleri de

78 Meriç, IşıkDoğu'dan Gelir, s. 141-142. 79M . O enç, a.g.e., s. 2 3. 80 Meriç, Sosyoloji Notlan, s. 119. 81 M · enç, a.g.e., s.79. 82 Meriç, a.g.e., s. 80. ~~ Me~ç, IşıkDoğu'dan Gelir, s. 91.

Menç, a.g.e., s. 138.

Page 14: FEN-EDEBiYAT FAKÜLTESi SOSYAL BİLİMLER DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01673/1995_1/1995_1_AKCAU.pdf · Cemil Meriç'te Din Düşüncesi 2 belirleyiciliği ancak sağlıklı toplumsal

ÜmitAKÇA 13

vahiy mahsulü diye kabul etti."85 İncil, bir antoloji olarak bile safbir metin olmaktan uzaktır. "Kısaca elimizdeki Bible, eski İbrani edebiyatının bütününü kucaklayan bir külliyat olmaktan çok bir antolojidir. Bu antolojye Hristiyanlar da kutsal saydıklan yazılan eklemişlerdir. "86 Din adamlannın İncil' e katkısı belirgindir. "Din adamlan olan kiltipler anlattıklan olayların içine kanun niteliği taşıyan başka eserler de sıkıştırnnşlardır. "87

3-MUSEVi D İNI KURUl\iiLARI

Talmut, Tevrat, Kitab-ı Mukaddes

Talmut, Mfisevi medeniyetinin temelidir. "Talmut, İ.S.6. asnn başlarından halıarn ve bilgin nesilleri için tefsir, şerh ve münakaşa alanlarında başlıca temel olmuştur ... "88 Tevrat ise yüz kızartıcı unsurlar içeren ve Musevi dünya görüşünün kaynağı olan çirkin bir vesikadır. "Tevrat, çeşitli çağlarda kaleme alınmış, menşei belli olmayan, yüz kızartıcı parçalan bulunan bir kitap ... "89 Üstelik bu metin bazı Museviler'i de dinden soğutmuştur. "Spinoza'yı Panteizın'e yani ateizıne götüren Tevrat ve İncildir. "90 "Tevrat'a göre Tann'nın sevgili kavmi İsraildir. "91 Musevi düşüncesinde dünyevi otorite kaynağını belirleyen ise Kitab~ı Mukaddestir. "Kitab-ı Mukaddes'e göre dünyanın b>aşlangıcında Tann gerçekten ve apaşikar kraldı ... İsrail kavmine monarşiyi emreden Kitab-ı Mukaddes'in kendisiydi. "92

4-HİND DiNi KURUMLAR!

Upanişadlar, Brahmanlar

Cemi! Meriç üzerinde Hind ve onun kurumlarının derin etkileri vardır. Çünkü Hind, onun dünya görüşünün değişimine zemin hazırlamıştır,, Upanişadlar'ın Hind düşüncesinde ağırlıklı bir yeri vardır ve yalnızca seçkinlere hitab eder. İnançlar söz konusu olduğunda ise kucaklayıcıdır. "Hind'in Kitab-ı Mukaddesidir Upanişadlar. Ama kalabalığa seslenen bir ki tab değil."

Brahmanlar'ın da mitolojik özellikleri vardır ve bazılan Tann'ya bile inanınaz. "B ralımanlar yarı Tannydılar ... Buda Tann'ya inanınaz. "93

85 Meriç, a.g.e., s. 91. 86 Meriç, a.g.e., s. 92-93. 87M . 6 enç, a.g.e., s. 9 . 88 Meriç, a.g.e., s. 139. 89 Meriç, Sosyoloji Notları, s 99. 90M . 9 enç, a.g.e., s.7 -80. 91 Meriç, a.g.e., s. 99. 92 Meriç, Kırkambar, s. 313-314. 93 Meriç, Bir Dünyanın Eşiğinde, s. 63.

Page 15: FEN-EDEBiYAT FAKÜLTESi SOSYAL BİLİMLER DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01673/1995_1/1995_1_AKCAU.pdf · Cemil Meriç'te Din Düşüncesi 2 belirleyiciliği ancak sağlıklı toplumsal

Cemil Meriç'te Din Düşüncesi 14

ESKİ YUNAN DİNi KURUMLARI

Helenizm, Hermetizm

Helenizm ve onun uzantısı olan Helen hikmeti Hristiyan Kilisesi'nin temelinde yer almıştır. ıı94 Fakat bu düşünce tamamen insan kökenlidir ve İlahi hiçbir öge taşımaz. "Helenizm'in kaynağı tabiat üstü bir vahiy değildir."95

Hermetizm, Hermes'e atfedilen kitaplarda gnoz (marifet, hikmet) varsayan düşüncedir. "Hermetizm, Mısır'da zuhur eden ve 'üç defa büyük' Hermes'e atfedilen kitaplara dayanan 'payyen' bir gnozdur. "96 Hermetizm'in kökeni de insanidir ve hiç bir ilahi öge taşımaz. Çünkü bizzat Hermes'in İlahi bilgi kaynağı olan vahiyle bağlantısı yoktıır. "Hermes insanlara belli bir şeriat getiren, kanun vazıı bir peygamber değildir." 97

C-DİNLER VE SOSYAL Y APIY A ETKİLERİ

Dinler, insan medeniyetlerini şekillendirmede hiç bir ideolojiyle kıyaslanamayacak kadar belirgin bir üstünlük taşır.98 Din tarafından şekillendirilen bir idari sistem her türle keyfilik ve kanunsuzluktan peşinen kurtulur. "Din' e dayanan adalet keyfmin tam zıddıdır. Adil bir Tanrı'nın hükümranlığını kabul edenler için, salt keyfi bir iktidar, İlahi veya beşeri her türlü tabiat kanunundan sıyrılmış bir iktidar olamaz."99

1-İSLAM VE SOSYAL YAPI

İslam kendisiyle sonradan tanışan bir ınillet için bile birleştiricidir ve onun kişiliğini yükselten ve dayanakları İlahi olan bir medeniyettir. "Bu ülkenin bütün ırklarını, tek ırk, tek kalp, tek insan haline getiren İslamiyet olmuş. Biyolojik değil, moral bir vahdet. Yani, vahdetlerin en büyüğü, en mukaddes i..." ıoo "İslamiyet, en yırtıcı kavimleri en rahim, en adil cengaverler seviyesine yükselbniş, kurdu kuzulaştırmış. Allah korkusuna dayanan bir medeniyet..."ıoı

Diğer yandan İslamiyet'in şekillendirdiği düşünceler başka dinlerin hakiıniyet alanınlarında bile etkilidir ve onlardan birşeyler almaya muhtaç değildir. "Avrupa karanlık katedrallerde dualar mırıldanırken, Müslüman Doğu, Endülüs'te muazzam bir medeniyet kurmuştu." 102 Ceınil Meriç, Hristiyanlığın şekillendirdiği dünya görüşünün bazı sonuçlarını göz önünde ttıtarak bir sınır çeker. "Bizinı

94 Meriç, Işık Doğu'dan Gelir, s. 142. 95 Meriç, a.g.e., s. 142-143. 96 Meriç, a.g.e., s. 205. 97M . '>06 enç, a.g.e., s. _ . 98 Meriç, Sosyoloji Notlan, s. l35. 99 Meriç, Kırkambar, s. 319. 100 Meriç, Jurnal II, s. 156. 101 Meriç, a.g.e., s. 105. 102 Meriç, Sosyoloji Notlan, s. 23.

Page 16: FEN-EDEBiYAT FAKÜLTESi SOSYAL BİLİMLER DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01673/1995_1/1995_1_AKCAU.pdf · Cemil Meriç'te Din Düşüncesi 2 belirleyiciliği ancak sağlıklı toplumsal

ÜmitAKÇA 15

Hristiyanlık'tan alacak birşeyimiz yoktur. İslami dünya görüşü sınıfsız bir dünya görüşüdür. Adalettir, eşitliktir. İman, derisi ve rengi ne olursa olsun bütün insanları eşit sayar. İslam için istismar yoktur. İçtimai sınıflar yoktur. Servet insana üstünlük sağlayan bir hususiyet değildir, hiçbir imtiyaz sağlamaz. Şeref, bilgiden, faziletten gelir, ırsi değildir. Bu dünya görüşünün çağdaşı olan Hristiyan dünya görüşüyle hiçbir ilgisi yoktur." 103

İslam'ın dünya görüşü tekelci değildir, bütün insanlığa hitab eder. "İslamiyet bütün insanlığa hitab eden tek dünya görüşü. Temeli vahdet, sevgi, adalet. Bütün insanlar doğuştan müsavi. Fert İslam'ı kabul ettikten sonra g~rçek bir eşitlik olur bu. İnsanı insan olduğu için Tanrı'nın halifesi kabul eder. Avrupa'nın hayalini aşan bir rüyadır İslam, bir fıkir ınimarisidir.Müsavat kazanılmış doğuştan edinilmiş bir haktır. Temeli adalettir." İslam hem dünyayı hem de dünya ötesini kucaklayıcı dır. " .. Hem dünyayı, hem ahireti kucaklayan gerçek bir dünya görüşüdür. "104

Dinin şekillendirdiği diğer dünya görüşlerinin aksine İslam, ona göre teokratik ve sınıflı değildir. 105 Bu sınıfsız oluşun bir sonucu olarak İslam toplumunda fert sivrilemez, cemiyet içinde erimiştir. "İslam'da, Osmanlı'da fert yoktur. Herşey devletindir. Devlet halkın öz temsilcisidir. Bütün Müslümanlar bir millettir. Bu millet-i vahide içinde bencillik iddiası yoktur, erimiştir. İslamdırlar, o kadar. İslamiyet içinde, İslamiyet'in davası uğruna erimişlerdir." 1°6 Ferdin sivrilmemişliği, uyum getiren bazı idari istisnalarla yürürlüktedir. "İslam'da millet meclisi yoktur. ama bir 'ehl-i hal ve akd' zümresi var. Eski İslam'ın yükselişi bu yüzden. İslam cemiyeri muhtelif içtimai ve iktisadi menfaatlerin çatıştığı bir topluluk değildir. Kaynaşmış bir bütündür, havas ve avam dan ibaret bir bütün. Ehraının zirvesinde 'hal ve akd' erbabı, yani Şeriat'in temsilcisi ulema sınıfı." 107

Ancak, İslam'ın anlaşılmasında bağlılarından kaynaklanan, ve toplumsal etkileri olan bazen toplumsal, bazen ferdi yanlışlıklar vardır. "İslamiyet çok defa milli veya kültürel bir özleşme olarak kabul ediliyor. Birçok Müslümanlar'da kııvvetli ola iman, Tanrı'ya ve nasslara bağlılıktan çok, sonradan kutsileştirilmiş bir yaşayış tarzına bağlılık şeklinde beliriyor. Arap ülkelerinde İslamiyet Araplar'ın kurduğu bir din olduğu için daha çok milli bir değer. Bu bakımdan Hristiyan Araplar'ın bile övünme vesilesi... Oysa Türkiye ve İran'da aydınlar İslamiyet'in Arap kökeni üzerinde durarak milliyet duygusunu kışkırtmaya, İslam'ın rolünü· azaltmaya çalışmıştır. Bununla beraber yığın o ülkelerde, İslamiyet'e bağlı kalmıştır. Çüııkü İslamiyet, aydın çevrenin baştacı ettiği Batı değerleri karşısında kendi yaşayış tarzlarını sergiliyor ... "108 İnananların müşahlıas alandan mücerret alana yükselemerneleri de bir başka anlama yanlışını oluşturuyor. "İnsan aşkın bir Tanrı'yı idrak edemez Kendi zaaf ve vasıflarını yansıttığı bir başka, bir yardımcı Tanrı bulur. Hz. Muhammed, Allah'tan çok daha yakındır Müslümanlar -özellikle kadınlar- için. Farz olan ibadetlerini yapmazlar ama, bidat olan Mevlud'u tutarlar. Mücerret

l03 Meriç, a.g.e., s. 282. 104 M . ?99 erıç, a.g.e., s. _ . 105 M . 30 erıç, a.g.e., s. ı. l06M · 6 erıç, a.g.e., s. 3 5. 107 Meriç, Mağaradakiler, s. 105. 108 . ..

Merıç, Bu Ulke, s. 328.

Page 17: FEN-EDEBiYAT FAKÜLTESi SOSYAL BİLİMLER DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01673/1995_1/1995_1_AKCAU.pdf · Cemil Meriç'te Din Düşüncesi 2 belirleyiciliği ancak sağlıklı toplumsal

Cemil Meriç'te Din Düşüncesi 16

düşüneeye yükselerniyorlar. Peygamber'in hayatı müşahhas, kendine yakın duyuyor. Ne kadar Müslüman varsa o kadar Allah anlayışı vardır."l09

2-HRİSTİY ANLlK VE SOSYAL YAPI

Hristiyanlığın belirlediği dünya görüşünde Tanrı, insan yaşayışını şekillendirmekten uzak tutulur.ııo Ancak bazı dinsel kurumlar toplum şekillenmesinde söz sahibidirier. "Kilise halkın içine girmiştir, belli teşkilatları vardır." 111 Kilise bu teşkilatları vasıtasıyla oldukça etkin olmuş ve Kilise'nin otoritesini kötüye kullaıınııştır. "Papazlar iki yüzyıl Avrupa'nın efendisi oldular. Haçlı seferleri rahiplerin eseridir, krallan tahttan indiren, ülkeleri dilediklerine dağıtan rahipler. Avrupa'daki servetin üçte ikisi, toprakların üçte biri ve gelirin yarısı onların(lı." 112

Hristiyanlık Avrupa için dahili bir birleştirici ve İslam aleyhine kışkırtıcı bir işlev görmüştür. "Avrupa maddeciliğine rağmen Hristiyandır, sağcısıyla, solcusuyla Hristiyan. Hristiyan için tek düşman biziz: Haçlı ordularını bozguna uğratan,

korkunç ve esrarlı kuvvet."ll3 "Evet, Hristiyan dünyanın İslaıniyet'e bakış açısı düşmanca olmuştıır hep. Haçlılar'dan bu yana Avrupalı'nın hedefi İslamiyet'i tanınıak değil, İslamiyet' i yıkmaktır." ı 14 "Hristiyanlık dünyayı belli bir hiyerarşi içinde görür: Sezar, Papa, Papazlar. İctimai bir nizarnı değişmeyecek şekilde göstermek, derebeyleri ile toprak kölelerinin menfaatlerini uzlaştırmak ister. Kilise geniş kalabalıklara tahakk"Üill eder"115 Onun bu vasfı tarih boyunca geçirdiği süreç yüzünden fonksiyon sapmasına uğramıştır. Bu yüzden bugün "Hristiyanlık, geniş

tabakaların şuurlaıınıaması için bir afYondur." 116 Hristiyanlık umumi bir vicdani rahatlık sağlayan bir umde icat etmiştir. "İlk günah, Hristiyanlığın esası, Protestan., Hazret-i İsa'nın şefaatine mulıtaç."ll7

3-MUSEVİLİK VE SOSYALYAPI

Din, toplumsal yapıdaki fonksiyonunu belki de· en belirgin tarzda Musevi toplumu içinde ifa etmiştir. "Yahudiler'in sosyal ve siyasi müesseseleri doğrudan doğruya eline bağlıydı. Seçilıniş kavınin yaşayışında siyasi ve dini fonksiyonlar birbirinden aynlmamıştı."ll8

109 Meriç, Sosyoloji Notları, s. 279. 1 10 Meriç, Mağaradakiler, s. 105. lll Meriç, Sosyoloji Notları, s. 395. 112M . 3 6 .. . enç, a.g.e., s. 4 . 113 Meriç, Umrandan,Uygarlığa, s. 9. ll~ Meriç, Kırkambar, s. 409. ll) Meriç, Sosyoloji Notları, s. 28 ı. ı ı6 Meriç, age, s. 282. 117 M . 3 6 enç, a.g.e., s. 4 . 118 Meriç, Işık Doğu'dan Gelir, s. 98.

Page 18: FEN-EDEBiYAT FAKÜLTESi SOSYAL BİLİMLER DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01673/1995_1/1995_1_AKCAU.pdf · Cemil Meriç'te Din Düşüncesi 2 belirleyiciliği ancak sağlıklı toplumsal

ÜrnitAKÇA 17

4-HİNDUİZM VE SOSYAL YAPI

Hind düşüncesinin etkileri zaman ve mekan bakımından farklı alanlarda etkili olmuş ve bu etkisini sürdürmüştür. Hind düşüncesi, Hind toplumu sosyal yapısındaki sınıflı görünümün başlıca arnili olmuştur. Brahmanlar mistik anlamda neredeyse Kilise mensupianna eş bir ayrıcalık içinde yaşamaktadır. "Brahmanlar, yarı

Tanrıydılar." 119 Bu mistik ayrımcılığa rağmen bütün dinler· gibi Budizm de inanananları için toplayıcı bir foı:ıksiyona sahiptir. "Budizm toplayan bir inanç ... "ı20

Hind düşüncesi, aklın şekillendirdiği realizm ve mistizmin şekillendirdiği iyimserliğin terkibi için gerekli birşeyleri ihtiva ettiği için ona ihtiyaç vardır. "Kafayla gönlü barışuracak yeni bir terkib için Hind'in kılavuzluğuna ihtiyaç var. Hayatın manasını anlatan büyük sırların anahtarı hala Hind'in elindedir."121

Hind düşüncesinin etkileri anayıırdu ve kendi din anlayışıyla sınırlı kalmamıştır. "Hind düşüncesi çok geçmeden teozofıyi de damgalar. Bütün dinlerin zamanla gelişen tek bir din olduğu, Hristiyanlık'tan önce başka Hristiyanlıklar olduğu inancı yerleşir."ı22 Rus düşünürleri için bile karşılıklı etkile:iune alanları oluşturur Hind. " ... Tolstoy'un fikri tekamülünde Hind'in oynadığı rolü 'nasıl unutabiliriz. O'nu Hind'e bağlayan edebi tecessüs değil, ahlaki ve dini kaygılardı" 123

ÖndokllZUllcu yüzyıl boyunca Hind etkileri dünya düşünce ikliınlerinde hakiın olmuştur. 124 '

D-DİNLER ARASI ETKİLEŞİM ALAN VE KAYNAKLARI

İslam

. İslamiyet'in etkilenme alanlarının dinin aslında bulunan ritüellerden çok, dış dünyaya yansıyan yönlerinde etkilenme alanları tesbit eder Meriç . "Rasyonalist olan Müslümanlık da çok geçmeden eski dinlerin mitlerine bağlandı." 125 Bu bağlanma İslam'ın biliıne bakışına da yansımıştır. "Yunan'dan Aristo mantığını almak'ta tereddüt etmeyen İslam, çağdaş Batı'nın diyalektiğinden de faydalanacak elbette. "126

Ancak gözardı edilmemesi gereken birşey vardır, İslam'ın akla biçtiği rol ve rasyonalizmin İslam'daki yansıması. "İslamiyet, akılla Batı'nın rasyonalizmini aynı şey saymaz. Akıl, tevhid inancına götüren mütevazı bir köprüdür, bu· inançtan ayrıldığı gün ister istemez dalalet b ataklığına saplanacaktır." 127 Bir döneme damgasını vuran tasavvufun kaynağı da Yakındoğu düşünceleridir. "ll. yüzyıldan

119 Meriç, Bir Dünyanın Eşiğinde, s. 25 120M . 65 enç, a.g.e., s. . 121 Meriç, a.g.e., s. 163. 122 Meriç, a.g.e., s. 299. 123 Meriç, a.g.e., s. 307. 124M · o • enç, a.g.e., s. 3 I. 12;, Meriç, Sosyoloji Notlan, s. 67. 126 Meriç, Bu Ülke, s.160-16l. 127 Meriç, Işık Doğu'dan Gelir, s. 66.

Page 19: FEN-EDEBiYAT FAKÜLTESi SOSYAL BİLİMLER DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01673/1995_1/1995_1_AKCAU.pdf · Cemil Meriç'te Din Düşüncesi 2 belirleyiciliği ancak sağlıklı toplumsal

Cemil Meriç'te Din Düşüncesi 18

13. yüzyıla kadar İran'da gelişen İslam tasavvufunun Hind düşüncesiyle yeni Eflatunculuk'tan ilham aldığı su götünnez bir hakikat."

İslam'ın etkilennıe alanlan değişmekle birlikte hep varolmuştur. Bu anlamda, Cemi! Meriç sufı düşüncesinin görünümünü çizer. "İslam camiası VI.(h? ÜA) yüzyıldan itibaren Helenistik geleneğin akli ve dünyevi unsurlarına iltifat etmez olur. Menşeinde olduğu gibi bir Yakındoğu dinidir artık. Yunan felsefesinin yerine Yakındoğu'nUn hikmeti geçer. Yakındoğu din düşüncesinin temelleri şaşılacak bir selabetle sufi metafıziğini gösterir... Eski Yakındoğu düşüncesi İslamiyet'in zulıurundan önce birçok tesirler altında değişikliklere uğramıştı. Bu itibarla sonraki İslam kozmolojisi, bu temel görüşün çok daha incelmiş bir ifadesidir. İslam kozmolojisi Batlamyus'un ortak merkezli küreleridir. Terkibine giren unsurlar ise Aristo'dan kaynaklanır: Ateş, su, toprak, hava ... "

Böylece Müslümanlar'ın din kaynaklı kavramlan anlayışı da değişecektir. "İnsan-ı kamil, yani kendinde bütün melekelerio gerçekleştiği kozmik kişi Hz. Muhammeddir. Ümmeti, Peygamber efendimizden ruhani bir üstünlük tevarüs etmiştir ... " Peygamber'in kuvvet ve kudretine varis olan Müslümanlar öbür dünyada da imtiyazlıdırlar. Maddi başanların büyük bir önemi yoktur. Gerçek olan manevi alemdir ... " Böyle olunca, İslami dünya görüşünün temeli olan bazı kurumlar da uhrevi bir anlam kazanmaktadır. "Şeriat, ruhani alemdeki kozmik münasebetlerin remziydi. Kur'an bile yeni bir sembolik mana alıyordu. Dünyevi hükümetlerin bir önemi yoktu. Gerçek hükümet sultanların emri altında değildi. Cenab-ı Hakk'ın

intihab ettiği kişiler yönetiyordu dünyayı. Kutb'un riyaseti altındaki mechul veliler, cemaatin koruyucusu bunlardı."

'İslam'ın etkileııme kaynaklan arasında Helen hikmeti de vardır ve bu etkilennıe kelamın İncil'den önce Heraklit ve Sokrat'a aşikar olduğıına inanan Kilise'nin paralelinde devam etmektedir. "İslam mutasavvıflan için de Yunan'ın 7 hekimi adını bilmediğimiz nebiler arasındadır. İlk Hristiyan babalanyla İslam mutasavvıflarının inançlan arasındaki benzerlik çok dikkate layı..h.iır."l 28

Mısır kaynaklı olan ve mitolojik unsurlan baskın çıkan Hermetizm gnozu da isianı'ın bazı bağlıları arasında beııinısenme imkanı bulmuştur. "Hermetizm'e gönül veren ilk Müslümanlar Şiilerdir ... Hermes insanlara belli bir şeriat getiren kanun vazıı bir peygamber değildir. Peygamberlerin prehistoriasında mertebesi nebiliktir. .. Şii gnozu İslam öncesi nebilerin (Hermes gibi) imamların ve kanun vazıı peygamberlerin devresinden sonra gelen evliyaların bilgisini de ha..k sayar. Onlar da ilham-ı İlahi'ye mazlıar kişilerdir. Bu ilham kanun vaziı peygamberlerinkinden daha da üstündür." Ancak bu beııinıseme ümmetin tamamınca tasvib edilen bir tııtıım değildir. "Sünniler gerek bu Şü tııtıımu, gerekse İsmaili ve Hermetist davranışı Resul'e yüzde yüz aykırı ve Şeriat' ı yıkıcı olarak mahkum ederler." 129

İslam dininin etkileri bazen de İslam dünyası içinde önemli fikri ve aksiyener yapıda tepkici tavır almalar şeklinde görülür. "Ondokuzuncu asırda Avrupa'nın taarruzu İslam dünyasının her tarafında bir eziklik, bir isyan duygusu uyandırmıştır. İslam topluluklan içinde bu yeni duruma cevap olarak bir nevi bir zınıni ideoloji

128 Meriç, IşıkDoğu'dan Gelir, s. 142. 129 Meriç, a.g.e., s. 206.

Page 20: FEN-EDEBiYAT FAKÜLTESi SOSYAL BİLİMLER DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01673/1995_1/1995_1_AKCAU.pdf · Cemil Meriç'te Din Düşüncesi 2 belirleyiciliği ancak sağlıklı toplumsal

Üı:pitAKÇA 19

doğmuştur. Entellektüeller bu zımni ideolojiye dayanarak birbirinden az çok f~klı nazariyeler kurmaya çalışmışlardır. (C. Efgani, M Abduh.) 11 130

Hristiyanlık

Hristiyanlık, kurumlar bazında Musevilik'ten etkilenıniştir. Bible(İncil) çokca Musevi izi taşır. 11Hristiyan kilisesi, Musevi Bible'ını Eski Ahid adıyla benimserken, Sinagoğun bir kenara ittiği bazı eserleri de vahiy mahsülü diye kabul etti ... Hristiyan Bible'ınındörtte üçü Yahudiler'in kutsal yazılandır. 11 131

İnanç sistemi olarak da paganist Yunan felsefesi tarafından etkilenmiştir. "İsa mutlak hakikatierin temsilcisiydi. Constantin dinle devleti birleştirdi. Yunan felsefesi paganistti. Bütün yalancı Tannlanyla Hristiyanlığın içine doldu." Hristiyanlığın bu yönde etkilendiği bir başka kaynak da nıitolojidir. 11 Hristiyanlığa Teslis eklenmiş

nıitolojinin Tann'lan aziz sıfatıyla Hristiyanlığa dahil edilmiştir" Hristiyanlık inanç olarak .. ilk vazedildiği insaniann yaşadığı ortamdan

etkilennıiştir. "Hristiyanlık bir inanç olarak ele alınırsa Yunan düşüncesinin bir devamıdır. 11132 Buna ilaveten Helen hikmetine de sahip çılçıııışlar ve İncil'in önceden Helen filozofisine aşikar olduğuna inanmışlardır. Kilise temsilcileri kendilerini temize çıkarma amacıyla Hermetizm'e sanlmış ve bu yüzden kutsal kitaplarına

uydurma metinler karıştınnışlardır. Haçlı savaşlan sonucunda Hristiyan Avrupa'nın etkilenıne kaynaklarına Doğu

ve İslam ·da katılmıştır. "Avrupa Haçlı seferleriyle hürriyeti İslam'dan öğrendi~ Avrupa'yı terbiye eden Asyadır, Hind sonrası İslam .. İkinci büyük Rönesaıis, Romantizm Hind'den gelir." 133 · ·

Hinduizm

Hind nıistiztiznıinin ilk etkilenıne kaynaklarından birisi İslamdır. İslam ile tanışma sonucunda Hind düşüncesi yeni bir boyut kazanmıştır. 11Y eni bir din götürmüşüz Hind.' e yeni bir dil sunmuş uz. ll Bu tanışmanın kültürel yans~al:an da olmuştur. " ... Sihizın, Müslümümanlıkla bazı hind inançlarını kaynaştırır." 11 İslam Hiııd'e yalnız saraylar, yalnız camiler sunmamış, yeni bir dil, yeni. bir edebiyat. qa kazandırmıştır. 11 134 · · · · ·

E-CEMİL MERİÇ'TE DİNİN YANSIMA~~RI

Ceınil Meriç, bir kültür adamı olarak diğer pekçok toplumsal unsur arasında dini de incelenıiştir~ Bu. inceleme onun ufkunun eriştiği çiinler hakkında bazı kanaatıere ulaşmasına yaramıştır. Ancak, bir insan, Türkiye'de yaru İslami ögelerin bir ölçüde de olsa belirleYici olduğu bir ülkede yaşayan bir insan ·alarak içinde

130 Meriç, Kırkambar, s. 340. ~~~Meriç, IşıkDoğu'dan Gelir, s. 91, 94, 138.

Meriç, a.g.e., s. 141. 133 Meriç, Sosyoloji Notlan, s. 285. 134 . ..

Menç, Bu Ulke, s. 51, 139, 143.

Page 21: FEN-EDEBiYAT FAKÜLTESi SOSYAL BİLİMLER DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01673/1995_1/1995_1_AKCAU.pdf · Cemil Meriç'te Din Düşüncesi 2 belirleyiciliği ancak sağlıklı toplumsal

Cemi! Meriç'te Din Düşüncesi 20

yaşadığı toplumun dini hakkındaki düşüncelerinin toplumsal olması bir yana şahsi bir önem de taşımalıdır. Bu yüzden onun bir 'insan', bir 'fert' olarak eline bakışı da önemlidir. Yöntem olarak, insan hayatının bir süreç olmasına binaen kronolojik bir yaklaşım belki de en doğrusu olacaktır. Gerek kendi yazılarında, gerekse onunla birlikte bulunanların ifadelerinde bu konuda yeterince ipucu vardır.

Eserlerinin bir kısmı ölümünden sonra yayınlaıımıştır. Bu eserler günlük niteliği taşıyan 'Jurııal' ve 'Sosyoloji Notları' dır. Her iki eser de hitab ettiği insanlar bakımından şahsi nitelikler taşır ve bu yüzden de en reel sonuçlar da bu eserler aracılığıyla alınır. Ancak bu eserlerdeki değerlendirmelerin de kronolojik olarak oldukça eski olduğu ve insan kanaatlerinin değişebilirliği göz önünde tutulmalıdır.

1-ESERLERİNDEN YANSIY ANLAR

Görme duyusunu kaybettiği ilk zaman larda Ceınil Meriç, din, Tanrı gibi kavramlar konusunda son derece hoyrattır. 1963 yılı notlarında din ve onun yansımalarma karşı son derece yıkıcı ve saldırgandır.135 1964 tarihli notlarda ise bir arayış, bir sığuıma isteğini ifade eder.I36 1966 yılına gelindiğinde İslam hakkındaki değerlendirmelerinin oldukça net ve halkın İslam anayışından bir hayli farklı olduğu görülür. Bu değerlendirme her türlü inanca tam bir saygıyı alışkanlık haline getiren Ceınil Meriç tarafından yapıldığı için benimsenme yada uzak durma tavrı da sezilmez. Ona göre İslam, politeizme açtığı savaş yüzünden, etrafında düşünce ortamı yeşermesine izin vermeniiştir. Anıa diğer yandan Kur'an zaten her endişeyi cevaplamıştır. 1972 tarihli bir konuşmasında, verdiği bu hükınü biraz daha netleştirir. "İslam Şüphe ve tecessüsü kaynağında boğmamış, yalııız bazı sahalara· gir:tnesini lüzunısuz telakki etıniştir. Allah, kelamıyla bize şüphe edilemeyecek sahaların

hudutlarını çizıniştir. İslam'da men edilen şüphe, vesvese halinde olan şüphedir." 137

Dinler arası bir kıyaslama olacaksa artıları ve eksileri tartarak İslam'dan yana tavır koyar. 1975 yılına gelindiğinde, 'halk için bir afYon olan Hristiyanlığın' karşısına 'müstakil bir din olarak' İslaıni dünya görüşünü koyar ve Hristiyanlık'tan öğrenecek birşeyimiz olmadığını söyler. Aynı notlarda Batı'nın ve bizim eline bakış açımızı kıyaslar ve bir yaniışı düzeltmek gayesiyle Batı'mn aksine elinin bizim için kwtı.ıluş olacağı sonucuna varır. 1976 tarihli notlarında yine seçkin ve farklı bir bakış açısı sergilemekle birlikte İslam hakkında sempati içeren ifadeler kullarur. 1978 tarihli notlarında ilk olarak Hind harici bir kutsal metinden alıntı yapar. Ferdi olarak İslam'ın çağrısına koşan Avrupalılar vardır ama Avnıpa kitle olarak hidayete kulak tıkamaktadır. "Kur'an-ı Kerim'de ifade edildiği gibi kulakları ve gönülleri mühürlüdür. "138

Bu yıllarda yayıtiladığı 'Bu Ülke' adlı kitabında İslamiyet'in devlet, medeniyet, yasama, yürütme, hürriyet ve Kur'an ile ünımet üzerindeki yaptırunlar üzerine ayrıntılı çözümleme ve değerlendirmeler ve Batı'da eline yöneltilen eleştirilerin 'muharref Hristiyanlığa' yönelik olduğıınu belirterek "bunların kendi dinimiz için de

135 Meriç, Jurnal I, s. 94, 118, 144, 173. i~~ Meriç, a.g.e., s. 367.

Ak, a.g.m., s. 6. 138 Meriç, Sosyoloji Notlan, s. 335.

Page 22: FEN-EDEBiYAT FAKÜLTESi SOSYAL BİLİMLER DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01673/1995_1/1995_1_AKCAU.pdf · Cemil Meriç'te Din Düşüncesi 2 belirleyiciliği ancak sağlıklı toplumsal

ÜmitAKÇA 21

geçerli olduğunu sandık" der. Yine bu yıllarda Cemalettin Ef:gani ve Ahmet Ağaoğlu'nu konu ettiği bir yazısında her ikisini de ihanet ve Islam'dan başka çözümler arayarak İslam aydınlaruu sapurmakla suçlar. Ona göre vahiy kaynaklı yenilenmeler doğru ve gereklidir. Ancak vahyin inananlar tarafından ifade t~zları bir yozlaşma tehlikesinini habercisidir. 1980 tarihli bir yazısında Cemil Meriç Islam ülkelerindeki aydınların İslam'a yönelik tutumlanru eleştirir. İslam lekesiz bir inançtır ve o bu yıllarda İslam' ı tanımlamaya ve savunmaya devam eder.

1981 yılı onun bu konudaki fikirlerinin kesinleştiği bir zaman aralığıdır.

Tercihini İslam'dan yana yapar ancak Batı'yı tamamen gözden çıkaramaz. Çünkü İslam'ın bazı Batılılar tarafından iyi anlaşıldığını düşünmektedir. "Bugün, İslam'ın uyanışına şahit oluyoruz. Abbasiler devrinde değiliz. Batı'nın getirdiği aydınlığa muhtacız. İslamiyet'i 'Legacy of İslam' dan öğreniyorum. İbn Haldun'u İngilizce'den okuyorum ... Dünya İslam aydınları da Batı'nın etkisindedir maalesef...."l39 İslam'ı üstte tutmak kaydıyla Batı düşüncesinin bazı aykırı unsurlarının İslam'la bir ölçüde uyıımlu olabileceğini ifade eder. "Proudhon'un temsil ettiği anarşizm, ·. Batı'nın doktrinleri içinde İslamiyet'e en yakın olan felsefedir. İslamiyit de bir. nomokrasidir, anarşizın de. Yalnız anarşizmin kaynağı ma'şeri atıldır. İslam içinse vahiy yani İlahi Şeriat." 140

1984 tarihli yazılarında İslam onunu için çokşey ifade etmektedir. "İslam ilk günden itibaren İlahi adaletin tecellisi yani hakikatİn belirmesi için doğmuş tu." Bütün sıcak yaklaşımıarına rağmen Cemil Meriç'in hiç de sıcak bakmadığı bir kurum vardır, tasavvuf En azından görünen şekliyle tasavvuf onun için aksiyondan kaçış ve hastalıktır. "Bizde derviş Tanrıyla vuslat halinde yaşadığı için suretler aleminden sıyrılmış bir gönül adamı değil, aksiyondan kaçan bir meczup, bir yarı deli." Ona göre Eski Yunan'ın mitleri İslam mutasavvıfları tarafından vahyi özellikler vehmedilerek kabullenilmiş ve tasavvuf bunların üstünde yükseltilmiştir. Hristiyan, Musevi ve Şii-İsmali İslam gnozu arasında şaşılacak bir ortaklık vardır ve bu bugüne kadar sürmüştür.ı4ı

2-DOSTLARININ KANAATLERİ

Cemil Meriç bizzat kendi ifadesiyle Araftaki adamdır. Redleri kabullerinden çok daha fazladır. Otuz yaşına kadar romantik-kominist bir devre yaşamıştır. Kanaatleri hiç kesinleşmeıniş ve ömrü boyunca kesinleşmeyecektif.I42 Kasıtsız, maksatsız, ideolojisiz, sağsız, solsuz olarak düşüneeye ve tartışmaya alıştırmak bütün amacıydı. Çok değer verdiği fikir ve onun sonuçları dinin yerini tutınayacaktır. "Hangi ilmi hakikat bir kabile dininin nasslarından daha sıcak, daha doyıırucu."

Her dine saygılı, her toplumun inancına hürmetkardı. Ama: "Tanrı'ya inanıyor musunuz sorusuna cevap veremem. inanıyorum da inanmıyorum da. inanıp inanıııadığınıı bilmiyorum. Ancak ne kadar inanıp ne kadar inanıııadığııİıın cevabını

139 M · 3 enç, a.g.e., s. 49. 140 Meriç, Kırkambar, s. 378. 141 Meriç, Işık Doğudan Getir, s. 142,225. · 142 Ahmet Kabaklı, "Araftaki Adam", Türk Edebiyatı, Ağ. 1987, s. 5.

Page 23: FEN-EDEBiYAT FAKÜLTESi SOSYAL BİLİMLER DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01673/1995_1/1995_1_AKCAU.pdf · Cemil Meriç'te Din Düşüncesi 2 belirleyiciliği ancak sağlıklı toplumsal

Cemil Meriç'te Din Düşüncesi 22

mahşerde bileceğinı"ı 43 der ve şahsi inancı konusundaki bu soruyu uhrevi bir yargı motifine erteler. Belki de onun için din kavramının adı belirlenmemiş ve evrensel nitelikli bir doğrular bütünü olduğu sürece sahiplenmeye değecek bir değer olduğunu kabul etmeliyiz. "Bütün dinlere, bütün mezheplere saygılı bir kimsenin herhangi bir kilisede barınabiieceği nasıl düşünülebilir"ı44 Ümit Meriç, babası'nın son samanlarını şöyle anlatıyor: "Felci kabullendi. Sabrın da ötesinde şükür halindeydi ... Ben Yasin okurdum, o dinlerdi. Ben namaz kılarken benimle birlikte sureleri tekrar ederdi. Son zamanlarındili en anlaşılır sözü Kelime-i tevhid ve Muhammed, sevgilİm idi"145

BİR DEGERLENDİRME

Bir insan ve bir birey olarak kimsenin inançlarının değerlendirilmesi, bir tartışma konusu yapılması yerinde bir tavır olamaz. En azından buna hak ve yetkimiz de yoktıır. Ancak onun bir kültür adamı olarak kendini ortaya koyması bir konu olarak onu inceleme hakkını bize tanıyor. Bu çalışmanın sonucu olarak Cemil Meriç'in din ve onun ifade tarzı hakkında şunu söylemek mümkündür: Onun bu konudaki ifadelerinin niteliği yer, zaman ve mııhatap kitle bazlarında küçük nüanslar gösterir. Genel olarak din, özel olarak İslam dini onun hayatında sınırlayıcı yada motive edici bir rol oynamış değildir. Mustafa Özel'in tabiriyle o "Anadolu insanıyla aynı otobüste yolculuk etmek zorunda kalmış bir yabancıdır". Ve o meşhur "fildişi kıılesinden" hiç inmemiştir.

143 Hüsamettin Arslan, "Cemi! Meriç İle Mülakat", Türk Edebiyatı, Ağ. 1987, s. 13. 144 Alatlı, a.g.m., Türk Edebiyatı, Ağ. 1987, s. 23. 145 Belkıs İbrahimhak.kıoğlu, "Kızının Gözüyle Cemil Meriç'in Dünyası", Türk Ed. Ağ.I987, ~~ ..