Top Banner
Maoist gerillalar ile devlet güçleri aras›n- da çat›flma ç›kt›. Konuya iliflkin Maoist parti, yapt›¤› yaz›l› aç›klamada; Halk Kurtulufl Ordusu ile devletin kolluk güçleri aras›nda bir çat›flma yafland›¤›n› duyurdu. MKP Dersim Böl- ge Komitesi’nin aç›klamas›na göre, 30 Nisan günü, Hozat’›n Dürüt köyü mevkiinde, saat 17:00’da kolluk kuvvetleri ile Maoist gerillalar aras›nda çat›flma yafland›. Çat›flman›n, kalaba- l›k olan gerilla birli¤ini kolluk güçlerinin fark et- mesi ve atefl açmas› sonucunda yafland›¤› be- lirtildi. Aç›klamada çat›flma flöyle anlat›ld›: “Ça- t›flman›n bafllamas›ndan k›sa bir süre sonra alana skorsky ve kobra helikopterleri ulaflt›. Kobra helikopterleri gerillalar›m›z›n bulundu¤u alan› havan›n kararmas›na kadar vurdu. Gece ise alana heron tipi keflif helikopterleri yolla- yan devlet güçleri gerillalar›m›z›n manevra ya- p›p alan› terk etmesini engelleyemedi. Gerilla güçlerimiz düflman alana y›¤›nak yapmas›na ra¤men gece çat›flma alan›ndan ç›kt›. Yaklafl›k olarak iki buçuk saat süren çat›flmada gerilla güçlerimiz kay›p vermezken, düflman güçleri- nin kayb› hakk›nda bilgi edinilemedi. Çat›flma sonras› Dürüt ve civar›ndaki alana y›¤›nak ya- parak operasyon düzenleyen faflist Türk ordu- su, düzenledi¤i operasyondan sonuç alamad›.” ‘‹ktidar yürüyüflünü Halk Savafl› ile sürdürme kararl›l›¤›nday›z’ Aç›klaman›n devam›nda flu de¤erlendirmelere yer verildi: “Partimizi yapt›¤› ‹kinci Kongre ile birlikte, on yediler sonras›nda tekrar ayaklar› üzerine do¤ruldu¤u gibi Maoist güzergâhta ik- tidar yürüyüflünü Halk Savafl› çizgisi ile sürdür- me kararl›l›¤›ndad›r. Gerilla alan›m›zda, verdi- ¤imiz kay›plardan dolay› k›smi anlamda geri- lemeler yaflanmas›na ra¤men var olan duru- mun tersine çevrilmesine dönük ciddi ad›mla- r›m›z›n bulunuyor.” HKO GER‹LLALARI ‹LE KOLUK GÜÇLER‹ ARASINDA ÇATIfiMA ‹smail Uçar sf3 Dursun Bafltu¤ sf6 Emrah Cilasun sf12 Bak›fl Can sf13 Tar›k Soydan sf16 Kabine de¤ifliminden sonra hükümet, ‘Kamu Perso- nel Rejimi’ yasas›nda de¤iflikli¤i gündemine ald›. Kriz gerekçe gösterilerek emekçilerin haklar›na yönelik sald›r›lar yo¤unlafl›rken, Meclisten geçmeyi bekle- yen yasa de¤iflikli¤iyle birlikte çal›flanlar›n birli¤i en- gellenecek, kamu hizmeti piyasalaflacak ve esnek çal›flma modeli uygulanacak. Nepal’de hükümetin kararlar›na karfl› orduda moder- nizasyon, asker al›m› yapan Genelkurmay Baflkan›’n›n, hükümet taraf›ndan görevden al›nmas›yla siyasi geri- lim artt›. Bunun üzerine Baflbakanl›k görevinden istifa eden Prachanda, ‘yeni bir halk savafl› sürecine haz›rl›kl› olal›m’ aç›klamas› yapt›. Sömürü, bask›, zorbal›k ülkenin her yerinde gös- teriyor kendini. Fakat Kürt kad›n› için bu, daha da fazla bir fley. Feodal de¤erlerin ve devletin k›ska- c›ndaki Kürt kad›n› için yaflam; bask›, kapat›lma, katliam olabiliyor. Feodal bask›n›n iliklere kadar hissedildi¤i Siverekli kad›nlar›n anlatt›klar›, bu ger- çekli¤i ortaya koyuyor. ESNEK ÇALIfiMA DAYATILIYOR ‘KADIN OLMAK ZOR B‹R fiEY’ GÜNCEL GÜNCEL 6 10 7 ‘YEN‹ SÜRECE HAZIR OLALIM’ ‘Kürt sorununda iyi fleyler’ olabilir mi? Gül’ün ‘iyimser’ aç›klamas›na bir destek de Bafl- bakan Erdo¤an’dan geldi. Erdo¤an Gül’ünkine benzer bir aç›klama getirirken, CHP ise, “sorunu nas›l tan›mlarsak tan›mlayal›m, ortada bir so- run var ve çözülmesi gerekiyor” de¤erlendir- mesinde bulundu. Devletin Kürt sorununu gün- demine ald›¤› havas› estirilirken ve hakim med- ya sayfalar›n› ‘çözüm’ tart›flmalar› ve önerileriy- le doldururken, Kürt ulusal hareketine yönelik sald›r›lar da bir o kadar yo¤unlaflt›r›l›yor. Bu sal- d›r›lar, emperyalistlerin ve TC’nin tasfiye plan›n› yeni yönelimle devreye soktu¤unu anlat›yor. Öte yandan emperyalistler ve TC, ‘çözüme’ gi- dilen yolda, Kürt ulusal hareketinin elindeki kozlar, kazan›mlar bo¤ularak, Kürt ulusal hare- ketini diz çöktürmek, gerilerine yedeklemek çabas›ndalar. Sürece böyle girilerek, emperya- list çözüm sa¤lanmas› hedefleniyor. 15 Günlük Siyasi Gazete •Y›l: 7 •Say›: 154 •16-31 May›s 2009 • Fiyat›: 1 YTL • e-mail:[email protected] • www.devrimcidemokrasi.net GÜNCEL Enerji hatlar› ba¤lam›nda TC-Ermenistan iliflkileri SAYFA 13 Emperyalist sald›r› ve tasfiye plan›na karfl› PKK, ‘Demokratik Çözüm’ noktas›nda ›srar edi- yor. Devletin aç›klamalar›n›n hemen ard›ndan KCK, 5 konu üzerinde yo¤unlaflan bir ‘çö- züm önerisi’ sundu. Gazeteci Hasan Cemal’e röportaj veren KCK Baflkan› Murat Karay›lan, ‘demokratik çözüm’ için imkan ve f›rsatlar›n ortaya ç›kt›¤›n› söyledi. Çözüm için Kürt ulu- sal konferans›n›n toplanmas› ça¤r›s›nda bulunan Karay›lan, “Ba¤›ms›z devlet istemiyoruz. Federasyon da istemiyoruz. Üniter devlet yap›s›n› bozmayan bir çözümden yanay›z” dedi. ‘Çözüm için imkanlar ve f›rsatlar var’ Mardin Maz›da¤› ilçesi Zang›rt (Bilge) Köyü’nde ki- misine göre husumet, kimisine göre rant, kimisine göre de töre nedeniyle aflirete mensu, payn› za- manda korucu olan kiflilerce bir dü¤ün bas›larak, uzun namlulu silahlar ve el bombalar›yla 44 köylü birkaç dakika gibi bir sürede katledildi. Katledilen- lerin 6’s› çocuk, 16’s› ise kad›n. Katliam›n, bizzat devletin resmi politikas› gere¤i var etti¤i korucular taraf›ndan ve yine bizzat devletin da¤›tt›¤› silahlar- la yap›lmas› en çok tart›fl›lan nokta oldu. Köyün ce- set y›¤›n›na çevrildi¤i 4 May›s akflam›, katliam, gün- demde ilk s›raya t›rmand›. TV kanallar›, gazeteler, gazete köfleleri, katliam›n sosyolojik, siyasal, sos- yal, psikolojik de¤erlendirmeleriyle dolup taflt›. Katliam ‘enine boyuna’ masaya yat›r›l›rken, katli- m›n arkas›ndaki gerçeklere de¤inilmedi. Bu tür kat- liamlar ilk olmamas›na ra¤men, ilk oldu¤u yönün- de flaflk›nl›klar vard›. Öte yandan katliam›n nedeni olarak, kimisi ‘töre’, kimisi ‘e¤itimsizlik’, kimisi ‘rant kavgas›’ kimileri de ‘afliretçilik’i gösterdi. Katliam›n zamanlamas› ise, ister istemez ak›llarda soru iflare- ti b›rakt›. Devletin yeniden yap›lanma ve geçifl sü- reçlerinde böylesi vakalar art›k aflinayken, bunun devlet için bir gereklilik oldu¤u da söylenebilir. Kürt ulusal sorununun çözümü konusunun s›kça tart›fl›l- d›¤› ve devletin gündemine girmeyi baflard›¤› bu günlerde, bir alt yap› haz›rl›¤›n›n arifesinde böylesi bir katliam düflündürücü. Di¤er yandan katliam›n arkas›ndaki nedenlere indi¤imizde bunun ne töre, ne e¤itimsizlik, ne rant ne de 23 y›ll›k tarihiyle ko- ruculuk sistemi olmad›¤› aç›k. Katliam›n arkas›nda yar› feodal ülke gerçekli¤i ve bu yap›n›n emperya- listlerle birlikte devletin resmi politikalar›yla korun- mas› yatmakta. Koruculuk sistemi de bu gerçekli- ¤in sadece bir arac›d›r. Zira devlet TC’nin kuruluflun- dan bugüne izledi¤i resmi politikalarla yar› feodal yap›y› korumufl, dönem dönem güçlendirmifltir. Devlet, siyasal-ekonomik-toplumsal yönde varl›k alan›n› bu sistem üzerinden olufltururken; Kürt ulu- sal hareketinin gelifliminin önünde engel olmak is- temifltir. Mardin katliam›n›n ard›nda da bu gerçek- ler bulunmaktad›r. Sayfa 5 Mardin’deki katliam›n anlatt›klar› MAO‹ST PART‹, DEVR‹M VE KOMÜN‹ZM fiEH‹TLER‹N‹ SELAMLADI ‹HD ve ÇHD üyesi avukatlar gözalt›na al›nd› ÇHD ve ‹HD üyesi insan haklar› savunucu- su avukatlar, 12 May›s sabah› evleri ve bürolar› bas›larak gözalt›na al›nd›. 2 gün gözalt›nda tutulan avukatlardan Hasan Anlar, Murat Vargün, Halil ‹brahim Vargün serbest b›rak›l›rken, ‹HD MYK üyesi Filiz Kalayc›’n›n gözalt› süresi uzat›ld›. Avukat- lara yönelik gözalt›, demokratik kitle ör- gütleri taraf›ndan birçok ilde k›nand›. Ey- lemlerde gözalt›na al›nan avukatlar›n ser- bes b›rak›lmas› istendi. Sald›r›lar› k›namak için Ankara’da yap›lan eylemde yap›lan aç›klamada, “Gözalt›na al›nan insan hakla- r› savunucular› hapishane sorunlar›na du- yarl› insanlard›r; bu nedenle hapishane- lerden kendilerine s›k s›k flikayet mek- tuplar› gelmektedir. ‹nsan haklar› savunu- cusu avukatlar›n hem mesleki faaliyetleri hem de insan haklar› duyarl›l›klar› nede- niyle zan alt›nda kalmalar› kabul edilebi- lecek bir durum de¤ildir” denildi. ÇHD Ge- nel Sekreteri Selçuk Koza¤açl› ise, avukat- lar›n savurma hakk›n›n çi¤nendi¤ine dik- kat çekti. Sayfa 9 Maoist Parti, may›s ay›n›n 3. hafta- s› olarak kabul etti¤i 'Parti ve dev- rim flehitleri haftas›' vesilesiyle par- ti ve devrim flehitlerinin an›s›na bir aç›klama yay›mlayarak, devrim ve komünizm mücadelesinde ölüm- süzleflenleri selamlad›. Aç›klamada, “Tutuflman›n yediverenlerini iktidar yürüyüflümüzle selaml›yoruz” de- nildi. Devrimci dünyan›n tüm zay›f- l›k ve yenilgilerine karfl›n kalk›flma- lar›n› sürdürdü¤ünü belirten Maoist parti, aç›klamas›nda, “Her türden burjuva h›rlamalara inat; inan›lmaz iflkence ve kan-katliama ald›rma- dan, hemen her co¤rafyada ezilen ulus ve halklar ba¤›ms›zl›k, kurtu- lufl ve özgür gelecek ›srar›yla yine ayaktad›r” vurgusunu yapt›. Sayfa 2 Geçti¤imiz günlerde “Türkiye’de iyi fleyler olabilir” diyen Cumhur- baflkan› Abdullah Gül, ‘iyimser hava’ çizerek, bu kez, “Kürt soru- nunda iyi fleyler olabilir” dedi. Gül’ün aç›klamas›na KCK’dan, Öca- lan’dan ve ‘DTP’den ‘umutvari’ aç›klamalar gecikmedi. Medye ise devletin, sorunu gündemine ald›¤› üzerinde duruyor MURAT KARAY‹LAN ABDULLAH GÜL DTP ve demokratik kurumlar, DTP’ye yönelik gerçeklefltirilen gözalt› ve tutuklama sald›r›lar›- na karfl› miting düzenleyecek. Devrimci-demok- ratik kurumlar›n destek verece¤i miting, 24 Ma- y›s'ta gerçeklefltirilecek. Konuya iliflkin yap›lan bas›n aç›klamas›nda, “DTP ile omuz omuza mi- ting alanlar›na ç›kaca¤›z” denildi. Sald›r›lar›n, devletin endiflelerinden kaynakland›¤› ifade edilen aç›klamada, “24 May›s'ta bar›fl ve de- mokrasi ad›na tüm kesimleri mitingde yan›m›z- da görmek istiyoruz” ça¤r›s› yap›ld›. Mardin’in Maz›da¤› ilçesi Zang›rt Köyü’nde gerçeklefltirilen katliamda 44 köylü yaflam›n› yitirdi EMEK “24 May›s'ta DTP'yle mitingdeyiz” Daha nitelikli bir devrimci kitle gazetesi için emek seferberli¤ine kat›lal›m!
16

16 - 31 Mayıs 2009 - Sayı 154

Mar 23, 2016

Download

Documents

Ahmet Hakan

2001-2010 yılları arasında yayınlanan, Devrimci Demokrasi gazetesi.
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: 16 - 31 Mayıs 2009 -  Sayı 154

Maoist gerillalar ile devlet güçleri aras›n-da çat›flma ç›kt›. Konuya iliflkin Maoist

parti, yapt›¤› yaz›l› aç›klamada; Halk KurtuluflOrdusu ile devletin kolluk güçleri aras›nda birçat›flma yafland›¤›n› duyurdu. MKP Dersim Böl-ge Komitesi’nin aç›klamas›na göre, 30 Nisangünü, Hozat’›n Dürüt köyü mevkiinde, saat17:00’da kolluk kuvvetleri ile Maoist gerillalararas›nda çat›flma yafland›. Çat›flman›n, kalaba-l›k olan gerilla birli¤ini kolluk güçlerinin fark et-mesi ve atefl açmas› sonucunda yafland›¤› be-lirtildi. Aç›klamada çat›flma flöyle anlat›ld›: “Ça-t›flman›n bafllamas›ndan k›sa bir süre sonraalana skorsky ve kobra helikopterleri ulaflt›.Kobra helikopterleri gerillalar›m›z›n bulundu¤ualan› havan›n kararmas›na kadar vurdu. Geceise alana heron tipi keflif helikopterleri yolla-yan devlet güçleri gerillalar›m›z›n manevra ya-p›p alan› terk etmesini engelleyemedi. Gerillagüçlerimiz düflman alana y›¤›nak yapmas›nara¤men gece çat›flma alan›ndan ç›kt›. Yaklafl›kolarak iki buçuk saat süren çat›flmada gerillagüçlerimiz kay›p vermezken, düflman güçleri-nin kayb› hakk›nda bilgi edinilemedi. Çat›flmasonras› Dürüt ve civar›ndaki alana y›¤›nak ya-parak operasyon düzenleyen faflist Türk ordu-su, düzenledi¤i operasyondan sonuç alamad›.”

‘‹ktidar yürüyüflünü Halk Savafl› ile sürdürme kararl›l›¤›nday›z’Aç›klaman›n devam›nda flu de¤erlendirmelereyer verildi: “Partimizi yapt›¤› ‹kinci Kongre ilebirlikte, on yediler sonras›nda tekrar ayaklar›üzerine do¤ruldu¤u gibi Maoist güzergâhta ik-tidar yürüyüflünü Halk Savafl› çizgisi ile sürdür-me kararl›l›¤›ndad›r. Gerilla alan›m›zda, verdi-¤imiz kay›plardan dolay› k›smi anlamda geri-lemeler yaflanmas›na ra¤men var olan duru-mun tersine çevrilmesine dönük ciddi ad›mla-r›m›z›n bulunuyor.”

HKO GER‹LLALARI ‹LEKOLUK GÜÇLER‹

ARASINDA ÇATIfiMA

‹smail Uçar sf3 Dursun Bafltu¤ sf6 Emrah Cilasun sf12 Bak›fl Can sf13 Tar›k Soydan sf16

Kabine de¤ifliminden sonra hükümet, ‘Kamu Perso-nel Rejimi’ yasas›nda de¤iflikli¤i gündemine ald›. Krizgerekçe gösterilerek emekçilerin haklar›na yöneliksald›r›lar yo¤unlafl›rken, Meclisten geçmeyi bekle-yen yasa de¤iflikli¤iyle birlikte çal›flanlar›n birli¤i en-gellenecek, kamu hizmeti piyasalaflacak ve esnekçal›flma modeli uygulanacak.

Nepal’de hükümetin kararlar›na karfl› orduda moder-nizasyon, asker al›m› yapan Genelkurmay Baflkan›’n›n,

hükümet taraf›ndan görevden al›nmas›yla siyasi geri-lim artt›. Bunun üzerine Baflbakanl›k görevinden istifa

eden Prachanda, ‘yeni bir halk savafl› sürecine haz›rl›kl›olal›m’ aç›klamas› yapt›.

Sömürü, bask›, zorbal›k ülkenin her yerinde gös-teriyor kendini. Fakat Kürt kad›n› için bu, daha dafazla bir fley. Feodal de¤erlerin ve devletin k›ska-c›ndaki Kürt kad›n› için yaflam; bask›, kapat›lma,katliam olabiliyor. Feodal bask›n›n iliklere kadarhissedildi¤i Siverekli kad›nlar›n anlatt›klar›, bu ger-çekli¤i ortaya koyuyor.

ESNEK ÇALIfiMA DAYATILIYOR ‘KADIN OLMAK ZOR B‹R fiEY’

NC

EL

NC

EL

6 10 7‘YEN‹ SÜRECE HAZIR OLALIM’

‘Kürt sorununda iyi fleyler’ olabilir mi?

Gül’ün ‘iyimser’ aç›klamas›na bir destek de Bafl-bakan Erdo¤an’dan geldi. Erdo¤an Gül’ünkinebenzer bir aç›klama getirirken, CHP ise, “sorununas›l tan›mlarsak tan›mlayal›m, ortada bir so-run var ve çözülmesi gerekiyor” de¤erlendir-mesinde bulundu. Devletin Kürt sorununu gün-demine ald›¤› havas› estirilirken ve hakim med-ya sayfalar›n› ‘çözüm’ tart›flmalar› ve önerileriy-le doldururken, Kürt ulusal hareketine yönelik

sald›r›lar da bir o kadar yo¤unlaflt›r›l›yor. Bu sal-d›r›lar, emperyalistlerin ve TC’nin tasfiye plan›n›yeni yönelimle devreye soktu¤unu anlat›yor.Öte yandan emperyalistler ve TC, ‘çözüme’ gi-dilen yolda, Kürt ulusal hareketinin elindekikozlar, kazan›mlar bo¤ularak, Kürt ulusal hare-ketini diz çöktürmek, gerilerine yedeklemekçabas›ndalar. Sürece böyle girilerek, emperya-list çözüm sa¤lanmas› hedefleniyor.

15 Günlük Siyasi Gazete •Y›l: 7 •Say›: 154 •16-31 May›s 2009 • Fiyat›: 1 YTL • e-mail:[email protected] • www.devrimcidemokrasi.net

GÜNCEL Enerji hatlar› ba¤lam›nda TC-Ermenistan iliflkileri SAYFA 13

Emperyalist sald›r› ve tasfiye plan›na karfl› PKK, ‘Demokratik Çözüm’ noktas›nda ›srar edi-yor. Devletin aç›klamalar›n›n hemen ard›ndan KCK, 5 konu üzerinde yo¤unlaflan bir ‘çö-züm önerisi’ sundu. Gazeteci Hasan Cemal’e röportaj veren KCK Baflkan› Murat Karay›lan,‘demokratik çözüm’ için imkan ve f›rsatlar›n ortaya ç›kt›¤›n› söyledi. Çözüm için Kürt ulu-sal konferans›n›n toplanmas› ça¤r›s›nda bulunan Karay›lan, “Ba¤›ms›z devlet istemiyoruz.Federasyon da istemiyoruz. Üniter devlet yap›s›n› bozmayan bir çözümden yanay›z” dedi.

‘Çözüm içinimkanlar vef›rsatlar var’

Mardin Maz›da¤› ilçesi Zang›rt (Bilge) Köyü’nde ki-misine göre husumet, kimisine göre rant, kimisinegöre de töre nedeniyle aflirete mensu, payn› za-manda korucu olan kiflilerce bir dü¤ün bas›larak,uzun namlulu silahlar ve el bombalar›yla 44 köylübirkaç dakika gibi bir sürede katledildi. Katledilen-lerin 6’s› çocuk, 16’s› ise kad›n. Katliam›n, bizzatdevletin resmi politikas› gere¤i var etti¤i koruculartaraf›ndan ve yine bizzat devletin da¤›tt›¤› silahlar-la yap›lmas› en çok tart›fl›lan nokta oldu. Köyün ce-set y›¤›n›na çevrildi¤i 4 May›s akflam›, katliam, gün-demde ilk s›raya t›rmand›. TV kanallar›, gazeteler,gazete köfleleri, katliam›n sosyolojik, siyasal, sos-yal, psikolojik de¤erlendirmeleriyle dolup taflt›.

Katliam ‘enine boyuna’ masaya yat›r›l›rken, katli-m›n arkas›ndaki gerçeklere de¤inilmedi. Bu tür kat-liamlar ilk olmamas›na ra¤men, ilk oldu¤u yönün-de flaflk›nl›klar vard›. Öte yandan katliam›n nedeniolarak, kimisi ‘töre’, kimisi ‘e¤itimsizlik’, kimisi ‘rantkavgas›’ kimileri de ‘afliretçilik’i gösterdi. Katliam›nzamanlamas› ise, ister istemez ak›llarda soru iflare-ti b›rakt›. Devletin yeniden yap›lanma ve geçifl sü-reçlerinde böylesi vakalar art›k aflinayken, bunundevlet için bir gereklilik oldu¤u da söylenebilir. Kürtulusal sorununun çözümü konusunun s›kça tart›fl›l-d›¤› ve devletin gündemine girmeyi baflard›¤› bugünlerde, bir alt yap› haz›rl›¤›n›n arifesinde böylesibir katliam düflündürücü. Di¤er yandan katliam›n

arkas›ndaki nedenlere indi¤imizde bunun ne töre,ne e¤itimsizlik, ne rant ne de 23 y›ll›k tarihiyle ko-ruculuk sistemi olmad›¤› aç›k. Katliam›n arkas›ndayar› feodal ülke gerçekli¤i ve bu yap›n›n emperya-listlerle birlikte devletin resmi politikalar›yla korun-mas› yatmakta. Koruculuk sistemi de bu gerçekli-¤in sadece bir arac›d›r. Zira devlet TC’nin kuruluflun-dan bugüne izledi¤i resmi politikalarla yar› feodalyap›y› korumufl, dönem dönem güçlendirmifltir.Devlet, siyasal-ekonomik-toplumsal yönde varl›kalan›n› bu sistem üzerinden olufltururken; Kürt ulu-sal hareketinin gelifliminin önünde engel olmak is-temifltir. Mardin katliam›n›n ard›nda da bu gerçek-ler bulunmaktad›r. Sayfa 5

MMaarrddiinn’’ddeekkii kkaattlliiaamm››nn aannllaatttt››kkllaarr››

MAO‹ST PART‹, DEVR‹M VE KOMÜN‹ZM

fiEH‹TLER‹N‹ SELAMLADI

‹HD ve ÇHD üyesi avukatlar gözalt›na al›nd›ÇHD ve ‹HD üyesi insan haklar› savunucu-su avukatlar, 12 May›s sabah› evleri vebürolar› bas›larak gözalt›na al›nd›. 2 güngözalt›nda tutulan avukatlardan HasanAnlar, Murat Vargün, Halil ‹brahim Vargünserbest b›rak›l›rken, ‹HD MYK üyesi FilizKalayc›’n›n gözalt› süresi uzat›ld›. Avukat-lara yönelik gözalt›, demokratik kitle ör-

gütleri taraf›ndan birçok ilde k›nand›. Ey-lemlerde gözalt›na al›nan avukatlar›n ser-bes b›rak›lmas› istendi. Sald›r›lar› k›namakiçin Ankara’da yap›lan eylemde yap›lanaç›klamada, “Gözalt›na al›nan insan hakla-r› savunucular› hapishane sorunlar›na du-yarl› insanlard›r; bu nedenle hapishane-lerden kendilerine s›k s›k flikayet mek-

tuplar› gelmektedir. ‹nsan haklar› savunu-cusu avukatlar›n hem mesleki faaliyetlerihem de insan haklar› duyarl›l›klar› nede-niyle zan alt›nda kalmalar› kabul edilebi-lecek bir durum de¤ildir” denildi. ÇHD Ge-nel Sekreteri Selçuk Koza¤açl› ise, avukat-lar›n savurma hakk›n›n çi¤nendi¤ine dik-kat çekti. Sayfa 9

Maoist Parti, may›s ay›n›n 3. hafta-s› olarak kabul etti¤i 'Parti ve dev-rim flehitleri haftas›' vesilesiyle par-ti ve devrim flehitlerinin an›s›na biraç›klama yay›mlayarak, devrim vekomünizm mücadelesinde ölüm-süzleflenleri selamlad›. Aç›klamada,“Tutuflman›n yediverenlerini iktidaryürüyüflümüzle selaml›yoruz” de-nildi. Devrimci dünyan›n tüm zay›f-l›k ve yenilgilerine karfl›n kalk›flma-lar›n› sürdürdü¤ünü belirten Maoistparti, aç›klamas›nda, “Her türdenburjuva h›rlamalara inat; inan›lmaziflkence ve kan-katliama ald›rma-dan, hemen her co¤rafyada ezilenulus ve halklar ba¤›ms›zl›k, kurtu-lufl ve özgür gelecek ›srar›yla yineayaktad›r” vurgusunu yapt›. Sayfa 2

Geçti¤imiz günlerde “Türkiye’de iyi fleyler olabilir” diyen Cumhur-baflkan› Abdullah Gül, ‘iyimser hava’ çizerek, bu kez, “Kürt soru-nunda iyi fleyler olabilir” dedi. Gül’ün aç›klamas›na KCK’dan, Öca-lan’dan ve ‘DTP’den ‘umutvari’ aç›klamalar gecikmedi. Medye isedevletin, sorunu gündemine ald›¤› üzerinde duruyor

MURA

T KA

RAY‹

LAN

ABDU

LLAH

GÜL

DTP ve demokratik kurumlar, DTP’ye yönelikgerçeklefltirilen gözalt› ve tutuklama sald›r›lar›-na karfl› miting düzenleyecek. Devrimci-demok-ratik kurumlar›n destek verece¤i miting, 24 Ma-y›s'ta gerçeklefltirilecek. Konuya iliflkin yap›lanbas›n aç›klamas›nda, “DTP ile omuz omuza mi-ting alanlar›na ç›kaca¤›z” denildi. Sald›r›lar›n,devletin endiflelerinden kaynakland›¤› ifadeedilen aç›klamada, “24 May›s'ta bar›fl ve de-mokrasi ad›na tüm kesimleri mitingde yan›m›z-da görmek istiyoruz” ça¤r›s› yap›ld›.

Mardin’in Maz›da¤› ilçesi Zang›rt Köyü’nde gerçeklefltirilen katliamda 44 köylü yaflam›n› yitirdi

EM

EK

“24 May›s'ta DTP'yle mitingdeyiz”

Daha nitelikli bir devrimci kitle gazetesi için emek seferberli¤ine kat›lal›m!

Page 2: 16 - 31 Mayıs 2009 -  Sayı 154

2 16-31 May›s 2009 güncel

Devrimci Demokrasi olarak öncelimiz olan Partizan, HalkDemokrasisi, Yeni Demokrasi, Özgür Gelecek, Partizan Sesi,Öncü Partizan ve Halk›n Günlü¤ü’nün devam› olarak, de-mokrasi kavram›n›n neo-liberal sald›r›lar eflli¤inde tart›fl›la-rak içinin boflalt›ld›¤› bir süreçte 2000 y›l›n›n fiubat ay›ndailk say›m›zla mücadele içerisindeki yerimizi ald›k.Kuflkusuz ki öncellerimizin devam› olarak Devrimci De-mokrasi ad›yla bu alandaki mücadeleyi sürdürmek basitbir isim de¤iflikli¤i de¤ildi. Aksine devrimci ve komünist ha-reketin güç kaybetti¤i, Kürt ulusal hareketinin tasfiye edil-meye çal›fl›ld›¤› bir süreçte bütünlüklü sald›r› konseptininbir aya¤›n› da ideolojik sald›r›lar oluflturmaktayd›. ‹flte böylesi bir süreçte ‘Neden Devrimci Demokrasi?’ soru-suna verdi¤imiz cevapta, Devrimci Demokrasi; “DemokratikCumhuriyet”, “1. ve 2. Cumhuriyet” gibi safsatalar ile kitle-lerin dikkatlerini demokratik halk devrimi, sosyalizm vekomünizm davas›ndan uzaklaflt›rmay› amaçlayan, bu sal-d›r›lar›n gerçek mahiyetini kitleler nezdinde teflhir edecekve özellikle devrimci ve komünist harekete dayat›lan tas-fiyecili¤e, teslimiyete ve reformizme karfl› kararl›l›kla mü-cadele edecek; iflçi s›n›f› önderli¤inde, köylülerin, kent kü-çük burjuvazisinin ve milli burjuvazinin devrimci kanad›n›nortak diktatörlü¤ü olan Demokratik Halk ‹ktidar›’n›n mu-zaffer olmas›n›n bas›n cephesindeki mevzisi olma kararl›l›-¤›m›z› ortaya koymaya çal›flt›k. Dolay›s›yla mevcut kuruludüzenin s›n›rlar› içerisinde bir “demokrasi”nin imkans›z ol-du¤unu ifade ederek Devrimci Demokrasi’deki ›srar›m›zlabas›n alan›ndaki mücadelemizi bu günlere tafl›d›k. S›n›fl› toplumlar gerçekli¤inin a盤a ç›kartt›¤› günümüz ko-flullar›nda “tarafs›z” yay›nc›l›¤›n kocaman bir yalandan iba-

ret oldu¤u gerçekli¤inden hareketle Devrimci Demokrasiolarak t›pk› öncellerimiz gibi çok aç›k olarak bu mücadele-nin taraf› oldu¤umuzu ilan ederek geride b›rakt›¤›m›z 9 y›l-l›k süreç içerisinde geçmiflin deneyim ve birikimi üzerin-den yükselerek bu günlere geldik. Dolay›s›yla yay›nc›l›k ta-rihimiz bütünlüklü olarak ele al›nd›¤›nda Devrimci Demok-rasi, ülkemizin demokrasi ve devrim mücadelesindeönemli bir kazan›m oldu¤u gibi, proletaryan›n, halk›n, ezi-len ulus ve milliyetlerin mücadelelerinin sesi olarak da ile-ri bir mevziyi ifade etmektedir.

DDaahhaa nniitteelliikkllii bbiirr ddeevvrriimmccii kkiittllee ggaazzeetteessiiiiççiinn eemmeekk sseeffeerrbbeerrllii¤¤iinnee kkaatt››llaall››mm!! Hakim s›n›flar›n, ideolojik sald›r›lar› ve psikolojik savafl›netkin araçlar›ndan birisi olarak medyay› önemsemelerikuflkusuz ki sebepsiz de¤ildir. Onlar›n medyan›n tarafs›zl›-¤›na iliflkin yapt›klar› sözde de¤erlendirmeler bu gerçe¤içarp›tman›n ve medyan›n ifllevini kuvvetlendirmenin d›-fl›nda ele al›namaz. Bugün hakim s›n›flar›n kendi aralar›n-daki klik çat›flmalar›ndan kaynakl› “yandafl” veya “yandaflolmayan” fleklinde kategorilere ay›rarak bir k›sm›n› “hü-kümetin destekçisi’, bir k›sm›n› “hükümete muhalif” gös-termeleri özünde hakim s›n›flar›n medyay› bir bütün ola-rak sald›r›lar›nda önemli bir kuvvet fleklinde konumland›-r›p, kullanmalar› gerçe¤ini de¤ifltirmemektedir. Hakim s›n›flar›n sald›r›lar› karfl›s›nda proletaryan›n, halk›n,ezilen ulus ve milliyetlerin lehine, onlar›n sesi olmak, özel-likle de s›n›fl› toplumlar gerçe¤i ve s›n›flar aras›nda sür-

mekte olan bu mücadelede ezilen, sömürülenlerin cephe-sinde saf tutarak, sadece hakl› mücadelenin taraf› olarakde¤il, ayn› zamanda da hakim s›n›flar›n sald›r›lar›na karfl›daha etkin bir mücadele yürütmek aç›s›ndan t›pk› hakims›n›flar gibi, bizler aç›s›ndan da bas›n›n rolü oldukça önemarz etmektedir. Devrimci Demokrasi olarak bugüne kadar bu eksende birçizgi izlemifl olsak da flu çok aç›k ki, 15 günlük bir yay›nperiyodu ve sahip oldu¤umuz olanaklarla bütün bu ihti-yaçlara yeterince cevap olmak mümkün olmad›. ‹flte bü-tün bu objektif durumu de¤erlendiren kurumumuz, önü-ne bir dizi hedef koymufl bulunmaktad›r. Gazetenin 2010 y›l›n›n bafl›nda haftal›k ç›kart›lmas›ndan,da¤›t›m, bölge temsilciliklerinin flimdikinden daha nitelikliolarak oluflturulmas›, kadro sorunu ve e¤itim, teknik vemali sorunun çözümü gibi daha nitelikli ve yayg›n bir ya-y›nc›l›k için eksikli¤ini tespit etti¤imiz sorunlar›n çözümükurumsallaflma perspektifiyle ele al›nacakt›r.Sayd›¤›m›z tüm bu niteliklere sahip bir kitle yay›n organ›-n›n oluflmas›nda herkese büyük sorumluluklar düfltü¤ü-nün bilincindeyiz. Belirledi¤imiz hedeflere ulaflmak içinçizmifl oldu¤umuz yol haritas›nda kendi kurumsal yap›m›-z›n pay›na düflen sorumluluklar›m›z oldu¤u gibi, gazeteninda¤›t›mc›s›ndan okuruna kadar her bir kifliye ait sorumlu-luklar da mevcuttur. Bilindi¤i gibi devrimci bas›n› burjuvabas›ndan ay›ran nitelik anlam›nda birçok temel belirleyenoldu¤u gibi, bunlardan bir tanesi de bu yay›nc›l›k faaliye-tinin arkas›ndaki güç meselesidir. Medya tekellerinin arka-lar›nda var olan büyük sermaye gruplar›, onlara niteli¤iniveren kesimlerdir de. Biz ise yaln›z ve yaln›zca halk kitle-

lerine dayanan bir yay›nc›l›k faaliyeti yürütmekteyiz. Do-

lay›s›yla sorunlar›m›z›n çözümünde de halk kitlelerine

yaslanma perspektifine sahibiz.

Belirlemifl oldu¤umuz niteli¤e, periyoda, teknik donan›ma,

da¤›t›m a¤›na ve kadro yap›s›na sahip bir yay›n faaliyeti

için yapaca¤›m›z müdahalenin bir k›sm› kurumsal var olan

yap›m›z arac›l›¤›yla olaca¤› gibi, bu müdahalenin önemli

bir aya¤›n› da halk›m›z oluflturacakt›r. Halk›m›z, var olan

ihtiyaçlar›m›z›n maddi yükünün önemli bir parças› olarak

gazetesini ne oranda sahiplendi¤iyle sürecin belirleyeni

olacakt›r. Haftal›k bir yay›n›n ihtiyaç duyaca¤› gerek tek-

nik, gerekse de di¤er maddi ihtiyaçlar›n›n halka dayan›la-

rak çözülmesi taraf›m›zca bir tercih meselesi de¤il, yukar-

da aç›klad›¤›m›z gibi daha çok ideolojik politik bir durufl

meselesidir.

Gazetemizin gönüllü da¤›t›mc›lar›n›n ve okurlar›n›n çabas›

yaln›zca maddi yükün omuzlanmas›yla s›n›rl› de¤ildir el-

bette. Ayn› zamanda gazetemizin do¤al muhabiri olan

dostlar›m›z gazetemizin yerel temsilciliklerini güçlendir-

me, ihtiyaçlar›na cevap olma ve kampanyam›z› yayg›nlafl-

t›rmayla da sorumludur. Halk›n ç›karlar›n› her türlü ku-

rumsal ç›karlar›n›n üzerinde tutan gazetemiz, bugüne de-

¤in yürüttü¤ü yay›n faaliyetiyle gerçe¤in devrimci düflü-

nüfl tarz›yla yorumlanmas›n›n ve halk kitlelerinin ç›karlar›

için yürütülen ideolojik mücadelenin bir parças› oldu. Bu-

günden sonra da bu ihtiyac› daha iyi karfl›layabilmek ve

mücadele yürüttü¤ü cephede daha etkili bir durufl sergi-

leyebilmek için Devrimci Demokrasi’yi destekleyelim,

emek seferberli¤ine kat›lal›m.

’den

YURT‹Ç‹ HESAP NO: Ertafl ÖZTÜRKYap› Kredi Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: 0094208-6‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: 1002 30000 1153314

YURTDIfiI HESAP NO:Ertafl ÖZTÜRK Yap› Kredi Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (Euro) 3013710-9‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (Euro) 1002 301000 1107308Emlak Bankas› ‹st. Atatürk Bulvar› fiubesi: (FRF) 00235699

Abonelik Süresi Yurtiçi Yurtd›fl› 6 AYLIK 12 YTL 35 EURO1 YILLIK 24. YTL 70 EURO

ABONE OL - ABONE BULOKU - OKUT

HHaabbeerr MMeerrkkeezzii-- Maoist Parti, may›say›n›n 3. haftas› olarak kabul

etti¤i 'Parti ve devrim flehit-leri haftas›' vesilesiyleparti ve devrim flehitlerian›s›na bir aç›klama ya-y›mlayarak, devrim vekomünizm mücadele-sinde ölümsüzleflenleri

selamlad›. MKP Siyasi Bü-ro imzal› 93 No’lu aç›klama-

da, “Tutuflman›n yedi verenle-rini iktidar yürüyüflümüzle selaml›-

yoruz” denildi. Devrimci dünyan›ntüm zay›fl›k ve yenilgilerine karfl›nkalk›flmalar›n› sürdürdü¤ünü belirtenMaoist Parti, aç›klamas›nda, “Her tür-den burjuva h›rlamalara inat; inan›l-maz iflkence ve kan-katliama ald›r-madan, hemen her co¤rafyada ezilenulus ve halklar ba¤›ms›zl›k, kurtuluflve özgür gelecek ›srar›yla yine ayak-tad›r” vurgusunu yapt›.

‘Geçmifline sahip ç›kamayanlar›ngelece¤i de olmaz’Devrimci tarihin, istisnas›z olarak zor-fliddet temelinde ve ac› bedeller öde-nerek yaz›ld›¤›, bu tarihin gerçek kah-ramanlar›n›n ve en keskin temsilleri-nin, onu bedenleriyle bina eden flehit-lerin oldu¤u kaydedilen aç›klamada fluifadelere yer verildi: “Dolay›s›yla, tarihi-mizin anlaml› de¤erleri ve öz tafl›y›c›la-r› olarak, tarihten kopar›lamaz olankavgam›z›n yedi verenlerini naif hat›-ralar›yla anmak, tarihimizden ö¤ren-menin ve köklerimize s›k› s›k›ya sar›l-man›n bir gere¤idir. ‘Geçmifline sahipç›kamayanlar›n gelece¤i de olamaz’sözü, evrensel bir do¤ru olarak tarihi-mize sahip ç›kmay› buyurmaktad›r.Unutulmamal›d›r ki, tarihi sadece bellikesitleriyle sahiplenmenin bilimsel

olamayaca¤› gibi, onu daralt›p d›fl›m›z-dakine inkârla gözümüzü kapayaraksalt kendimize indirgememiz, özürlübir yaklafl›m olarak asla yeterli olma-yacakt›r. Devrimci s›n›flar›n katk›lar›n›ret ve inkâr edemeyece¤imiz gibi, de-¤erlerini de tarihimize ait olarak kabuleder, sahipleniriz. O halde, isterse pro-letarya ya da di¤er devrimci s›n›f siya-si temsilcileri damgas›n› vursun, dev-rimci akrabal›k ba¤lar› içinde toplananortak de¤erlere sahip ç›kmak tek do¤-ru bilimsel yaklafl›md›r.

‘fiehitlerimiz mücadele tarihininstratejik güçleridir’Devrimci mücadelemizin ileri mevzi-leri ve en kuvvetli moral de¤erleriolan flehitlerimizi anmak, ahlaki biryükümlülük oldu¤u gibi, devrimci birgörevdir de.” Devrim ve komünizmflehitlerinin mücadele tarihinin strate-jik güçleri oldu¤u dile getirilen aç›kla-mada flu ifadelere yer verildi: “Onlaradair tüm de¤erlendirmelerin yetersizkalaca¤› kanaatindeyiz. Belki de söy-lenecek en özlü söz; stratejik daya-naklar›m›z olarak devrim kervan› ba-fl›nda sonsuza kadar ba¤dafl kurmuflöncülerimizi devrimden, devrimi on-lardan koparamayaca¤›m›zd›r. Bilim-sel ölçüler ve do¤ru bilinçten hare-ketle, parti ve devrim flehitlerini an-may› vazgeçilmez bir görev ve müca-delemizin tamamlayan önemli birparças› olarak tan›mlamaktay›z. Bubilinçle; Türkiye-Kuzey Kürdistan dev-rimi aç›s›ndan özel bir yerde duranpartimizin Halk Savafl› flehitlerini zafe-rimizin kararl› mufltular› olarak kufla-n›rken, açt›klar› devasa 盤›r› ve k›z›lan›lar›n› faflist diktatörlü¤ün kâbusuolarak büyütece¤imizi bir kez dahabeyan ediyoruz.

Maoist parti, devrimve komünizm flehitlerini selamlad›

‹ZM‹R- Demokratik Haklar Derne¤i (DHD) yapt›¤›

aç›klamayla, bir üyelerine yönelik polis taraf›n-dan yap›lan ajanl›k bask›n› protesto etti. DHD,üyelerinin bafl›na gelebilecek herhangi bir olay-dan polisin sorumlu olaca¤›n› söyledi.DHF’li Özkan Ulucan’›n polis taraf›ndan tehditedilerek, ajanl›k yapmas› için üzerinde bask›oluflturulmas›n› protesto eden Demokratik Hak-lar Derne¤i, ‹HD’de bas›n toplant›s› düzenledi.Dernek üyesi Erol Hanbayat’›n okudu¤u aç›kla-mada, derne¤in üyesi olan Özkan Ulucan’›n, EgeÜniversitesi’ndeki bir eylemden sonra gözalt›na

al›nd›¤› ve bu s›rada kendisine ajanl›k yapmas›için bask› yap›ld›¤› kaydedildi.Ulucan’a gözalt›nda yap›lan ‘ajanl›k’ teklifi ile,derne¤in yasad›fl› gibi gösterilmeye çal›fl›ld›¤›n›vurgulayan Hanbayat, “Üyemize önce ifl olana-¤› sunma vaadinde bulunarak, dernek hakk›ndabilgi getirmesi gibi iflbirlikçilik teklif edilmifltir.Devlet bu sald›r›yla, derne¤imizi ve DemokratikHaklar Federasyonu’nu yasad›fl› göstermeye ça-l›flarak, ezilenlerin sesi ve vicdan› olan derne¤i-mizle emekçilerin aras›n› koparmaya çal›flmak-tad›r” diye konufltu.

‘Onlar kendilerine yak›flan›yapmamaktad›r’ Hanbayat, devletin ve onunkolluk güçlerinin devrimci, de-mokrat kurumlara yönelik ta-hammülsüzlü¤ünü Özkan Ulu-can flahs›nda bir kez dahagösterdi¤ini ifade ederek, busald›r›lara derneklerinin dahaönce de maruz kald›¤›n› söyle-di.Özkan Ulucan’a yönelik olacakherhangi olaydan polisin so-rumlu olaca¤›n› vurgulayanHanbayat konuflmas›n› flöyletamamlad›: “Güzele, paylafl›-ma, sevgiye karfl› olan bu an-lay›fl insanlar›m›za en çirkefyaflam biçimi olan iflbirlikçili¤idayatmaktad›r. Üyemiz ÖzkanUlucan’a yap›lan bu çirkin sal-d›r›y› k›nam›yoruz, Onlar ken-

dilerine yak›flan› her zaman oldu¤u gibi yap-maktad›rlar. Aksine onlara yak›flt›r›yoruz. Çünkübu sald›r›lar, bizlerin ne kadar onurlu bir duruflasahip oldu¤umuzu gösterir. Üyemiz Özkan Ulu-can’›n bafl›na gelebilecek her türlü durumdanpolisin sorumlu olaca¤›n› belirtiyoruz.” Aç›klaman›n ard›ndan Özkan Ulucan, yaflananolay› ve polisin tutumunu anlatt›. Ulucan yapt›-¤› konuflmada, gözalt›na al›nd›ktan sonra ken-disine ajanl›k teklif edildi¤ini, kabul etmemesiüzerine tehdit edildi¤ini ve psikolojik bask› kur-maya çal›flt›klar›n› söyledi.

DHF üyesine ‘ajanl›k’ bask›s› protesto edildi

Haber Merkezi- Devlet, siyasi tutsaklar› birbirin-

den ay›rmak için bu sefer de yafl gruplar›na gö-re hücrelere ay›rma uygulamas› bafllatt›. Devle-tin bu yeni sald›r›s›n› protesto eden tutsaklarbir aç›klama yaparak, devletin devrimci ve ko-münistleri birbirinden ay›ran tecrit uygulamas›-na karfl› kamuoyunu bu konuda duyarl› olma-ya ça¤›rd›. Aç›klama, MKP, DHKP/C, TKP/ML,MLKP, Direnifl Hareketi, T‹KB ve TKEP/L ad›na,Ayhan Güngör, Fikret Akar, Ulvi Yalç›n, HasanPolat, Murat Karayel, Ertan Altun ve NurettinTemel taraf›ndan yap›ld›. Devletin halka yöne-lik sald›r›lar›na karfl›, toplumsal muhalefetinbast›r›lmaya çal›fl›ld›¤›n›n belirtildi¤i aç›klama-da, “Bask› ve katliamlarla sindiremedikleri, bafl

e¤diremedikleri devrimcilerin emekçi s›n›flar

üzerindeki etkisini bilen devlet, devrimci tut-

saklar› teslim alabilmek, onlar› birbirinden ve

toplumdan tamamen yal›tabilmek için yeni

sald›r› politikalar› gelifltiriyor ve hayata geçir-

meye çal›fl›yor” denildi.

‘Hapishanelerdeki sald›r›y› cevaplayaca¤›z’Tekirda¤ 1 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde k›sa bir

süre önce devrimci tutsaklar›n bir birinden ay-

r›ld›¤› belirtilen aç›klamada, flimdi de “gençleri

koruma yasas›” ad› alt›da devrimci tutsaklar›n

yafllar›na göre s›n›fland›r›larak birbirinden tecrit

etmeye çal›flt›¤› bildirildi. Aç›klamada: “Genç’

devrimci tutsaklar› ‘yetiflkin’ ve ‘yafll›’ olarak s›-n›fland›rd›klar› devrimci tutsaklardan ay›rmaksuretiyle hapishanelerdeki tecrit sistemini birüst boyuta tafl›maktad›r. Aç›kt›r ki, F tipi hapis-haneler kapat›lmad›¤› sürece devlet bu tür sal-d›r›lar›n› sürdürecektir. Egemenlerin devrimcitutsaklar› teslim alma, susturma ve toplumdanyal›tarak siyasi kimliklerinden koparma u¤rafl-lar› geri tepecek, her uygulamalar› devrimci ira-de karfl›s›nda bofla ç›kacakt›r. Bizleri devrimmücadelesinden ve emekçi halk›m›zdan kopar-maya, bizim aram›zdaki devrimci dayan›flmaduygular›n› yok etmeye kimsenin gücü yetme-yecektir. Mücadelemizi daha da gelifltirerek busald›r›lar› cevaplayaca¤›z!” denildi.

Siyasi tutsaklar: Teslim olmayaca¤›z!

ÜÜçç bbüüyyüükk ddüüflflmmaann oollaann eemmppeerryyaalliizzmmee,, kkoommpprraaddoorr bbüürrookkrraatt kkaappiittaalliizzmmee vvee ffeeooddaalliizzmmee kkaarrflfl›› pprroolleettaarryyaann››nn,,hhaallkk››mm››zz››nn,, eezziilleenn uulluuss vvee mmiilllliiyyeettlleerriinn sseessii oollaann,, DDeevvrriimmccii DDeemmookkrraassii’’yyii ddeesstteekkllee!!

Page 3: 16 - 31 Mayıs 2009 -  Sayı 154

Emperyalist tahakküm stratejileri paralelinde, gerek ül-kede gerekse de Ortado¤u-Kafkasya co¤rafyas›nda ol-dukça hareketli gündemler, somut geliflmeler yaflan›-yor. Obama ‘de¤iflimiyle’ gelifltirilen dönemsel politikave stratejik planlar ile AB’nin politik stratejisi aras›ndaoluflan paralellik -z›mni uzlafl›- do¤al›nda genifl bir co¤-rafi alan› etkisi alt›na al›yor. Kuflkusuz, bu etki alan›ndaönemli bir yerde duran Türk devletinin bu süreçte önplana ç›k›yor oldu¤unu, bunun gere¤i olarak da ülkedeciddi geliflmelerin yafland›¤›n› söylemek mümkün. G-20, NATO zirvesi ve Obama’n›n ‘tarihi’ Ankara ziyareti-nin ard›ndan gündem oldukça hareketliydi. Yerel se-çimler sonras›na ertelenmifl olan bu hareketlilik bekle-nen bir geliflmeydi.

Yerel seçimlerin hemen ard›ndan DTP’ye yönelik ger-çeklefltirilen sald›r›lar, Ermenistan-Türk devleti mutaba-kat›, Genelkurmay Baflkan›’n›n aç›klamalar› ve kabinede¤iflikli¤i, bu geliflmelerden öne ç›kanlar› oluflturdu.Son olarak da, ‘çözüm’ havas› estirilen Kürt sorunu ile il-gili geliflmeler gündemi iflgal etmifl durumda.

Bu geliflmelere genel hatlar›yla de¤inerek, emperyalistplanlar› ve nas›l bir tablo oluflturulmak istendi¤ini irde-lemek yararl› olacakt›r.

Avrasya-Kafkasya için TC ve Ermenistan iliflkileri önemli ABD’nin Obama ile gelifltirdi¤i, Ortado¤u-Avrasya politi-kas›nda TC-Ermenistan iliflkileri oldukça önemli görül-mektedir. Her iki devletin de, iç politikada gerilimli biryap›lar› bulunsa da, ikisinin de bölgesel anlamda sahipolduklar› roller, emperyalistler aç›s›nda hayati önemesahip. Bu ikisinin bir arada tafl›d›klar› önemin sonucuolarak, emperyalistlerin nezaretinde yürütülen pazar-l›klar, TC ile Ermenistan aras›nda, en k›sa zamanda s›n›rkap›lar›n›n aç›lmas› da dahil, bir mutabakata var›lmas›-n› sa¤lad›. Bu geliflme, Obama’n›n Türk devletine yapt›-¤› ziyarette somutlaflt›r›lm›flt›. Obama, 5 Nisan’daTBMM’de yapt›¤› konuflmada, bu geliflmenin ehemmi-yetinin alt›n› çizmiflti. Konuflmas›nda aç›kça, bir an ön-ce mutabakata var›lmas›n› ve s›n›rlar›n bir an önce aç›l-mas›n› istemiflti. Bunun ard›ndan, Obama’ya cevap ge-cikmedi ve Türk devleti, hem iç siyasetinde hem de d›flsiyasetinde bir hareketlilik gösterdi.

TC ve Ermenistan aras›ndaki bu geliflmeden rahats›z ol-du¤unu belirten ve tepki gösteren Azerbaycan’a ise,yine Türk devletinin ‘katk›lar›yla’, bu projenin d›fl›ndaolmad›¤› hat›rlat›lm›fl oldu.

Obamal› ABD’nin yeni yöneliminde öncelikli meseleninOrtado¤u ve Asya ile merdiven oluflturacak olan Kaf-kasya oldu¤unu ›srarla belirtti¤ini hat›rlatal›m.

Öte yandan bu projenin emperyalistler aras›nda ger-ginli¤e ve karfl›l›kl› hamlelere yol açt›¤›n› görebiliyoruz.Bu çat›flma, hem enerji alan›nda, hem askeri, hem desiyasi alanda mevcut. Son olarak ABD’nin Ermenistanhamlesinden huzursuzluk duyan Rusya, inisiyatif gelifl-tirerek, cevap vermeye çal›fl›yor. Azerbaycan ve Erme-nistan aras›ndaki iliflkilerin gelifltirilmesi yönünde hare-kete geçen Rusya, iki ülke cumhurbaflkan›n› davetederek, Karaba¤ sorununun çözümünde önayak ayakolmaya çal›fl›yor. Zira Rusya, bu giriflimle ABD’nin TC veErmenistan üzerindeki etkisini k›rmay›, planlara çomaksokmay› amaçlamakta. Bölgenin kaynak bölüflümü vetahakkümü, dalafl›n önümüzdeki günlerde daha aç›kçat›flmalara neden olaca¤› ihtimalini güçlendiriyor.

Kürt sorununda “iyi fleyler” olabilir mi?Emperyalistlerin ve ufla¤› Türk devletinin gündeminde-ki Kürt ulusal sorununun çözüm(süzlü¤)ü do¤rultusun-da imha sald›r›lar› her geçen gün art›yor. Bugünlerde,Kürt sorunun ‘çözülme aflamas›nda’ oldu¤u, eli güçlüolan devlet karfl›s›nda PKK’nin köfleye s›k›flt›¤›, ç›k›fl yo-lu arad›¤› yorumlar›ndan geçilmiyor ortal›k. Di¤er yan-

dan devlet yetkilileri ve medya erbab› olsun, Kürt ulu-sal hareketinin siyaset kurumlar› ve medyas› olsun,karfl›l›kl› göndermelerde bulunuyor, al›nt›lar yap›yor yada referans gösteriyorlar. Cumhurbaflkan› AbdullahGül’ün “Türkiye’de iyi fleyler olabilir” sözü referans al›-narak, iyi fleyler yapman›n ça¤r›lar› yap›l›yor. Sanki Ha-san Cemal’in KCK Baflkan› Murat Karay›lan’la ‘çözüm’üzerine yapt›¤› genifl kapsaml› röportaj bekleniyorduda röportaj›n ard›ndan devletin, Kürt sorununu günde-mine ald›¤›, bu yönde ad›mlar ataca¤› havas› yarat›ld›.Daha da görünür tablo ise, hakim medyan›n konuyuana gündem etmesi, hatta manfletlerine kendince çö-züm önerileri s›ralamas›yd›. Devletin Kürt sorunun çö-zümü konusunda yapt›¤› aç›klama ve burjuva feodalkalemflorlar›n tan›mlad›¤› gibi ‘olumlu hava’, emperya-listlerin öncülü¤ünde TC’nin yeni bir yönelim içerisinegirdi¤ini gösteriyor. Cumhurbaflkan› Abdullah Gül, ikincikez Kürt sorununun çözümüyle ilgili ‘umutvari’ aç›kla-malar yap›yor. ‹lkinde, bu sorunun çözümünde “güzelfleyler olacak” ifadesini kullanan Gül, ad›m at›lmas› ge-rekti¤i yönünde sözler sarf ediyor. Ve bu sözler, Baflba-kan’dan orduya, hakim medyadan Kürt ulusal hareke-tine kadar her kesimden destek görüyor. Anlafl›lan o ki,bugüne kadar emperyalistlerin gündeminde olan Kürtsorununda bir noktaya var›lm›fl ve bu anlamda somutpolitikalar›n uygulanmas›n›n alt yap›s› örülüyor. Uzunsüredir yap›lan görüflmeler, sa¤lanan mutabakat neti-cesinde emperyalist çözüm dayatmas›n›n yeni bir evre-ye girdi¤i, devletin de yönelimiyle ortada. Genelkur-may’›n kalemflörü Murat Yetkin bu süreci, “Ankara çö-züm hesaplar›na PKK’yi katma karar› verdi” fleklindede¤erlendirdi. ‹çiflleri Bakan› Beflir Atalay’›n KCK Baflkan›Murat Karay›lan’›n sözlerini dikkatlice not ald›klar›n› ifa-de etmesi kayda de¤erdir.

Kürt ulusal hareketine diz çöktürülerek ‘çözüm’ sürecine girilmek isteniyorDevlet bir yandan emperyalizmin reçetesiyle ‘çözüm’vitrinini süslerken, di¤er yandan da bu yönde at›lacakad›mlarda elini güçlendirmek için sald›r›lar›n› yo¤unlafl-t›r›yor. Yerel seçimlerin ertesinde DTP’ye yönelik gözal-t› ve tutuklama terörünü içeren sald›r›, baflka da izahedilemez. Üstelik devlet bu sald›r›y›, “PKK’ye yönelik”yalan›yla gerçeklefltirdi. Sald›r›n›n ABD’nin Kürt politi-kas›ndan hiçbir flekilde ba¤›ms›z olmad›¤› son dereceaç›kt›r. Zira Obama’n›n Ankara ziyareti ve Baflbu¤’un,

ordunun yeni süreçteki konumu, s›n›rlar› ve iktidarodaklar›yla olan hukukunu berrak bir flekilde aç›klad›-¤› 14 Nisan tarihli y›ll›k toplant›s›ndan sonra gerçeklefl-tirilen sald›r›lar tesadüfî olmasa gerek. Aksine bu sald›-r› ABD’nin uflaklar›yla birlikte mutab›k k›ld›klar› plan-dan d›flar› taflmam›flt›r. Yeri gelmiflken ABD’nin Kürtpolitikas›nda dengeci bir siyaset izledi¤ini hat›rlatal›m.Kürtlere verilecek herhangi bir ‘ba¤›ms›zl›k’ ya daözerk yönetim karfl›s›nda stratejik ufla¤›n› kaybedece-¤ini iyi bilen ABD, Kürtlerin kimliklerinin tan›nmas› yö-nünde Türk devletine biçim veriyor. Bu siyaset, bir bü-tün olarak (Ordu-AKP vb) Türk devleti taraf›ndan kabulgörmekte ve bu çerçevede politika yap›lmakta. Dolay›-s›yla Kürt sorununun çözümü hususunda günlerdir ya-rat›lan hava ABD-AB ve Türk devletinin anlaflt›¤› plan›nortaya sürülmesinin tezahürüdür. Gerek DTP’ye yöne-lik sald›r›lar gerekse de son günlerde dillendirilen aç›-l›mlar›n flöylesi bir hedef güttü¤ünü söylemek yanl›flolmayacakt›r: Kürt ulusal hareketinin siyasi gücünü k›r-mak, söylemlerini ve ‘çözüm’ çabalar›n› marjinalize et-mek, toplumsal dayanaklar›n› zay›flatmak, emperyalistçözüme entegre etmek. PKK’nin elinde hiçbir koz ver-memek, meflrulu¤unu k›rmak, uluslar aras› düzeydeve içte politik bask› yapmak, muhatap almamak veemperyalist çözüm masas›na çaresiz bir halde oturt-mak. fiunun alt›n› çizelim ki Kürt sorununun emperya-list çözümü noktas›nda bir sürece girilmifltir, o rotadailerleme hedefi de vard›r. Fakat emperyalistler ve TCbu süreci en zarars›z, eli her yönüyle güçlü, diz çöktü-recek bir iklimde bu süreci tamamlamak istemekteler.PKK ise, sald›r› ve bask›lanmalara ra¤men ‘demokratikçözüm’ noktas›nda ›srar ederek politik argümangelifltiriyor. Özellikle yerel seçimlerle birlikte devletekarfl› elde etti¤i nispi kazan›m› kendi çözüm öneriler-ine temel dayanak yap›yor. Argüman ise flu: “Ba¤›ms›zdevlet istemiyoruz. Federasyon da istemiyoruz. Üniterdevlet yap›s›n› bozmayan bir çözümden yanay›z.

Sonuç olarak emperyalist güçler Kürt ulusal hareketinitasfiye perspektifiyle Kürt sorununun ‘çözümü’nü gün-deminin bafl s›ralar›na alm›fl durumda. Bir yandan TCABD-AB ile mutabakat›n› s›klaflt›r›rken öte yandan ‹ranve Suriye bask›lar›n› t›rmand›r›yor. Kürt ulusal soru-nunda ciddi geliflmelere-çat›flmalara gebe önümüzde-ki günler, emperyalist sald›r›lara ve tahakküme karfl›halklar›n hakl› savafl›n› yükseltmesi ve Kürt sorunundagerçek çözümünde ›srar› da zorluyor.

316-31 May›s 2009güncel

Emperyalist stratejilerin sacayaklar› oturtulmaya çal›fl›l›yor

Yaflanan hiçbir geliflme, di¤er fleylerden kopuk, kendi bafl›na, ba¤›ms›zbir geliflme de¤ildir! Ulusal hareket geliflmelerin taraf› olarak avantajla-r›n› iyi de¤erlendirmek durumundad›r. Ve “Pirus Zaferi’’ tercih edilme-melidir. Ba¤›ms›zl›k yolu, ilkelere uygun taktiklerle aflamalara bölünebi-lir ama stratejik hedefler asla kaybedilmemelidir. Kürt ulusal hareketinedostlu¤umuzun içtenli¤iyle, içinden geçilen süreci do¤ru de¤erlendirme-si çabas›yla ilgilenmekteyiz. DTP’ye yap›lan operasyon DTP’nin “terbiyesine’’ yönelikti. “Kendini ta-mamen PKK motivasyonu ve argümanlar› d›fl›nda ve faflist Türk hakims›n›flar›n›n çizgisine uygun olarak düzen içinde kabul gören ulusal talep-lerle yeniden organize et’’ dendi DTP’ye. Aç›kça PKK ile aras›na belirginbiçimde çizgi çekmifl bir misyonla; PKK’yi k›nayan ve desteklemeyen,yani TC’nin uygun gördü¤ü s›n›rlar içinde adeta PKK’ye alternatif bir Kürtiradesi olarak var edilmeye çal›fl›l›yor DTP. Kürt güçlerinin direnç gösterdi¤i do¤rudur, fakat uzlaflma e¤iliminin güç-lü olmas› ve devrimci argümanlar› terke varan söylemi-yeni stratejisi,güçlü oldu¤u bu pozisyona karfl›n daha geri kazan›mlarla yetinece¤i iz-lenimi yaratmaktad›r. Öte yandan önemli bir husus; Kürt ulusal güçlerive iradesinin, bundan sonraki kaderlerinde ve özellikle yaflanan somutgeliflmeler döneminde, bölünüp parçalanma tuza¤›na düflmemeleri sonderece tayin edici bir meseledir. PKK ve Kürtlerin devrimci çizgilerinden taviz vermemeleri (muhtemel biruzlaflmayla düflecekleri pozisyon ve çizgi düflünüldü¤ünde) en özlenentutumdur. Fakat üzülerek belirtelim ki, bundan çokça umutlu de¤iliz.PKK uzlaflmaya yatk›n ve istekli davranmaktad›r. Oysa yap›labilecek biruzlaflmada Kürtler aç›s›ndan en ileri nokta, Kürt kimli¤inin resmen tan›n-m›fl olmas›ndan daha ileri bir yer olmayacakt›r. Bununla beraber “tan›-

nan’’ ulusal talepler ise, asl›nda objektif olarak zaten kullan›lan haklar-dan ileri haklar olmayacakt›r. Daha da önemlisi, bu muhtemel uzlaflma-n›n PKK taraf›ndan yap›lmas› ya da kabul edilmesi durumunda Kürt ulu-sunda önemli oranda TC’ye karfl› bir hoflgörü ve iyimserlik havas› ege-men olacak, PKK’nin Kürtler üzerindeki etkisi de giderek silikleflip azala-cakt›r. Bu tehlike büyük bir tehlikedir. PKK, kendisini etkisizlefltirecek k›-r›lma noktas›n› aflmal›d›r.PKK günün konjonktüründe TC ile sa¤layaca¤› görülen (uzlaflma biçimifarkl› da olsa uzlaflan güçler her halükarda PKK ile TC’dir.) uzlaflmada el-de edece¤i güdük ulusal talepler, asl›nda PKK’nin uzlaflmamas› duru-munda da elde edilecek ulusal taleplerdir. Zira her ne kadar ulusal ha-reket bu sürecin geliflmesi ve h›zlanmas›n› mücadelesinin kazan›m› ola-rak sa¤lam›fl olsa da bugün gelinen noktada emperyalizm, genel politi-kas› gere¤ince TC’ye Kürt ulusal sorununda baz› ‘’ad›mlar atmas›n›’’ da-yatmaktad›r. Ulusal ba¤›ms›zl›k do¤rultusunu kendi beyan›yla yads›yan yaklafl›m›n›olumlamamakla birlikte, burada tart›flma konusu yapmayaca¤›z. Herfleye karfl›n Kürt ulusunun ba¤›ms›z devletini kurma hakk› bizler aç›s›n-dan tart›flmas›z bir hakt›r ve bunun sakl› tutuluyor olmas›n› ehveni flerholarak kabul etmekteyiz. Onurlu ve uluslar›n tam hak eflitli¤i temelindebir uzlaflma kabul görülecek en uygun uzlaflmad›r. Böyle bir uzlaflman›nmevcut flartlarda mümkün olmad›¤›n› da bilmekteyiz. Yani, vasat veKürt ulusunun esas-ana hak ve ç›karlar›ndan uzak, TC’nin büyük ç›kar-lar›na uygun bir uzlaflman›n olaca¤› görülmektedir. Bu muhtemel uzlafl-ma Kürt ulusal hareketi ya da Kürt ulusunun stratejik-uzun vadeli ger-çek ç›karlar› aç›s›ndan negatif rol oynayacakt›r. Esas yan budur. Gelifl-meler bunu göstermektedir. Ancak, e¤er iki taraf aras›nda bir uzlaflma

yap›lacaksa ve bu, ulusal sorunun çözümü ad›na yap›lacaksa; Kürt ulu-sunun ulusal demokratik haklar› hiç de¤ilse ulusal hareketin en az›ndanmevcut olarak ileri sürdü¤ü flartlar›n yerine getirilmesi muhtevas›ndaolmal›d›r. Kürt düflmanl›¤› ve PKK düflmanl›¤›n›n bitti¤i-bitece¤i hayalleri ham ha-yallerdir. Kimse sahte ‘aç›l›mlardan’ ve ‘demokratikleflme’ safsatalar›n-dan bir beklenti içine girmemeli ve ayn› zamanda iyimserlik havas›nakap›lmamal›d›r. Devletin s›n›f karakteri, yani emperyalizme ba¤›ml› bur-juva-feodal-faflist yap›s› tüm bunlar› kafadan siler. ABD emperyalizminin kendi stratejileri uyar›nca ve ayn› zamanda Kürtulusal hareketi varl›¤›n› sömürgeci emelleri gere¤ince muhatab› olangüçlere karfl› koz olarak Kürt ulusal sorununu kullanmas›, onun Kürtdostlu¤unu asla göstermez. Abdullah ÖCALAN komplosu haf›zalarda ta-ze olmakla beraber, ders edinmesi aç›s›ndan e¤iticidir de. Meselenin entam ve özlü tan›m›; emperyalist kamplar›n karfl›l›kl› olarak dünya paza-r› üzerindeki hegemonyalar›n› derinlefltirerek sa¤lama alman›n stratejikplanlar› (çokça bilinen ad›yla “Yeni Dünya Düzeni”-dünyay› dizayn etmeprojeleri) gere¤ince at›lan ve yerel uflaklar›na da dikte ederek att›rd›¤›ad›mlar›n, ezilen ulus ve halklar yarar›na olmay›p, bilakis emperyalistgüçlerin ç›karlar›na olaca¤›-oldu¤u gerçe¤idir. Gelifltirilen politikalar ta-mamen emperyalizmin menfaatlerini temsil etmektedir, bunun için uy-gulanmaktad›r. Kürt ulusal sorununun “demokratik aç›l›m ve çözüm’’ yaftalar›yla gün-demlefltirilmesinin, Kürt ulusu lehine ve Kürtlerin ulusal-demokratikhaklar›n›n tan›nmas›n› hedefledi¤ini ya da temel ald›¤›n› düflünmek, ak-la ayk›r› olup büyük bir yan›lg›y› ifade eder. Anayasa de¤iflikli¤i tart›fl-mas›n›n da demokratikleflme ve Kürt ulusal sorununun gerçek çözümü-

ne ters oldu¤u ve muhtevas›n›n halklar›m›z lehine olmayaca¤›-olama-yaca¤› aç›kt›r. O halde, söz konusu edilen sürecin övgüyle karfl›lanmas›ve ciddi beklentilere girilmesinin hatal› olaca¤› aç›kt›r. Ne var ki, günde-me gelen koflullardan, Kürt ulusal mücadelesi ve devrimimiz aç›s›ndanyararlanma takti¤inin ilkeli olarak kullan›lmas› da gözü kapal› olarakreddedilemez. Hangi sebep ve amaçlarla olursa olsun, e¤er devrimimizbak›m›ndan lehte de¤erlendirilebilecek en küçük bir koflul varsa, bu-nun devrimimize hizmet edecek tarzda kullan›lmas› taktik bir politikaolarak elbette benimsenmelidir. ‹lkelerimizden taviz vermeden, gericipolitikalar›n sald›r› özünü teflhir etmekten sak›nmadan ve bu sahtepolitikalar›n halk kitlelerini aldat›p zehirlenmesine göz yummadan, ya-ni emperyalist burjuva hilelere hizmet etme pozisyonuna düflmemekkayd›yla; ortaya ç›kan zeminin devrim lehine kullan›lmas› takti¤i esgeçilmemelidir.Türk devletinin demokratikleflebilece¤i beklentisi, gerçe¤i yans›tmayanyal›nkat düflüncedir. fiöven, ›rkç›, faflist Türk hakim s›n›flar›n›n de¤iflece-¤ini ummak vehamettir. Ba¤›ms›zl›k hakk› tan›nmadan gerçek bir çö-zümden söz etmek yaland›r. Kürt ulusal hareketinin can ve kan pahas›-na yaratt›¤› de¤erleri Kürt ulusunun gerçek ç›karlar› için do¤ru de¤erlen-dirmesi temel beklentimizdir. PKK’nin silahlar› b›rakmas› Kürt ulusal ha-reketi aç›s›ndan talihsiz bir geliflme ve tam bir geri ad›m olacakt›r. Tak-tik politikalar›n yan› s›ra, hakl› ve meflru mücadelenin devrimci çizgidesürdürülmesi en ideal strateji olacakt›r. Unutulmamal›d›r ki, vahfli kapitalizmin tiran› haydut emperyalizmin ma-sas›nda kartlar hileli, eller kanl›d›r. Paylaflmak isteriz ki, ‘’Osmanl›’daoyun çoktur’’ ve ayn› gelene¤in bir parças›, devamc›s› olan TC’de oyunbitmez!

Yap›lan operasyon DTP’nin “terbiye” edilmesine yöneliktir‹smail UçarSINIF TAVRI

Yerel seçim öncesinde yap›laca¤› aç›klanan, nitekim yerel seçim-lerin hemen ard›ndan gerçeklefltirilen kabine de¤ifliminin prose-dür ya da teknik icap üzerine yap›lmad›¤› son derece aç›k. Zirade¤ifliklikten önce yo¤un bir gündem olarak yer iflgal etmifl, na-s›l, hangi çerçevede ve ne amaçla de¤iflim olaca¤› inci¤ine kadaryaz›l›p çizilmiflti. Her fleyden önce kabine de¤iflikli¤inin iki saca-ya¤› üzerinde durdu¤unu söyleyebiliriz. Bunlardan ilki emperya-lizmin stratejik politikalar› (Ortado¤u-Avrasya-Kafkasya-Kürt ulu-sal sorunu gibi) eksenindeyken, ikincisi de krizi de içine alan ye-ni dönem ekonomi politikalar› eksenli bir de¤iflim. Dünyan›n ye-niden yap›land›r›ld›¤›, yeni strateji-yönelimlerin gelifltirildi¤i sondönemde tadilattan geçen ve emperyalist politikalara stratejikuflakl›ktan d›fl politikadaki role; devlet içindeki iktidar odaklar›n›nuzlafl›s›ndan yeni emperyalist ekonomi parametrelerine kadarayak uyduran Türk hakim s›n›flar›, bu süreci, flart kofluldu¤u üze-re, daha tan›ml›, uluslararas› siyaset pantendine daha uygun vedaha küresel ifllemek zorunda. Kabine de¤iflimi tam da bu ger-çekli¤in tecellisi oldu.

‹ktisadi ve siyasi anlamda hat›r› say›l›r bir de¤iflim-dönüflüme ih-tiyaç duyan ve büyük ölçüde bu gereklili¤e cevap olan emperya-lizm, kendisine ba¤›ml› uflak iktidarlar›n da bu yönde kendilerineçeki düzen vermelerini buyurmufltur. Dolay›s›yla dünya genelin-de görülen yeni ekonomik yap›lanman›n, bu yap›lanman›n bi-çimlerinin ve hareket yönünün ülkemize nas›l yans›yaca¤› ve bu-güne kadar uygulanan ekonomik politikalarda bir de¤iflikli¤e gi-dilip gidilmeyece¤inin ipuçlar› kabine de¤iflimiyle anlafl›lacak-kavranacak bir fleydir. Ayn› flekilde, emperyalizmin rehberli¤indenas›l bir iç politika, nas›l bir d›fl politika, nas›l bir bölgesel rol vb.seyredece¤i yine bu kabine de¤iflikli¤inin sat›r aralar›nda yer al›-yor. Uygulamaya, yani de¤iflen isimler ve bu isimlerin özellikleri-ne-misyonlar›na bak›ld›¤›nda, de¤iflikli¤in ana temas› anlafl›labilir.Zira kabine de¤ifliminin esas›, D›fliflleri Bakanl›¤› ve Ekonomi Ba-kanl›¤›, Enerji Bakanl›¤› ile ‹çiflleri Bakanl›¤› gibi ayaklarda odak-land›. Üzerinde en çok yaz›l›p çizilen de zaten bu kalemler oldu.Bu de¤ifliklik Türk devletinin, yaln›z ekonomide de¤il, d›fl politika-da da kesinleflen yolunu bize anlat›yor.

Maliye Bakanl›¤›’na Mehmet fiimflek’in getirilmesi ve arkas›ndangelecek IMF anlaflmas› ile birlikte, SPK, BDDK gibi kurumlar›n, ABiliflkilerini ve D›fliflleri’ni flimdiye kadar yürütmüfl Babacan’a veril-mesi aç›klay›c›d›r.

Enerji Bakanl›¤›’ndaki de¤iflim de es geçilmeyecek önemdedir.Enerji Bakanl›¤›’na gelen Taner Y›ld›z’la birlikte, EPDK’n›n, petrol-gaz-lpg düzenleme ve denetleme kurumu ve elektrik piyasas›olarak ikiye bölünerek yeniden düzenlenmesi projesinin hayatageçirilmeyi bekledi¤ini ayr›ca hat›rlatal›m. Fakat daha da önemli-si bu de¤iflimin, TC’nin uluslararas› enerji geçifllerini ve yap›lan-mas›n› kontrol etme, enerjiye muhtaç Avrupa’ya enerjinin güve-nilir ulafl›m›n› sa¤lama hedefiyle gerçekleflti¤ini söylemek yanl›flolmayacakt›r. Kafkasya’da gerçeklefltirilen son enerji zirvesi veenerji konusunda at›lan somut ad›mlar bu yöndedir.

‹çiflleri Bakanl›¤›’n›n esprisi ise, esas olarak Kürt ulusal hareketineyönelik devletin bundan sonraki politikas›n›n yönü ile art›k diller-den düflmeyen Kürt sorununun ‘çözümü’ ekseniyle izah edilebi-lir. Zira ‹çiflleri Bakanl›¤› bünyesinde “Kamu Düzeni ve Güvenli¤iMüsteflarl›¤›” kurulmas› için yasa tasar›s› TBMM Baflkanl›¤›’na su-nuldu bile.

Bir di¤er ve esas de¤ifliklik de D›fliflleri Bakanl›¤›’nda oldu. D›fliflle-ri Banl›¤›’na getirilen, Baflbakan Erdo¤an’›n Bafldan›flman› AhmetDavuto¤lu’nun gerek ülke hakim s›n›flar›nca gerekse de efendi-leri taraf›ndan gözde oldu¤u malum. Ki uzun bir süredir, TC’nind›fl politikas›n›n ana hatlar›nda birincil rol oynayan Davuto¤lu,ABD’nin yeni dönem stratejik politikalar› gere¤i bir d›fl politika iz-leme noktas›nda oldukça da baflar›l›. Teorik kafaya sahip oldu¤u,stratejik düflündü¤ü yönünde yere gö¤e s›¤d›r›lamayan Davuto¤-lu, bundan sonra perde arkas›ndan de¤il, bizzat bakan konumuy-la efendilerine lay›k olacak.

Hangi ihtiyaçlar ekseninde kabine de¤iflimine gidildi?

Page 4: 16 - 31 Mayıs 2009 -  Sayı 154

4 16-31 May›s 2009 güncel

eori ve Politika dergisi, iki gün süren birsempozyum düzenleyerek, komünist ön-der ‹brahim Kaypakkaya’n›n fikirlerini, ço-¤unlu¤u Kaypakkaya ile ayn› fikirleri pay-laflmayan çevreler ve kiflilerin yorumlar›y-la, tart›flt›rd›. Taksim’deki Hill Otel’in top-

lant› salonunda düzenlenen sempozyumun ilk gününde,aç›l›fl konuflmas›n› yazar Vedat Türkali yapt›.

Sempozyuma Mihri Belli, sa¤l›k sorunlar› nedeniyle kat›la-may›p, görüntülü bir mesaj gönderirken, Sevim Belli’nin

yönetti¤i ilk oturumda Muzaffer Oruço¤lu, Ali Taflapan,Salman Kaya, Mustafa Çoban ve fiükran Soner’in konufl-malar› yer ald›.

Oruço¤lu: ‘‹deolojik mücadeleyi amans›z bir flekilde yürütürdü’Kaypakkaya ile beraber mücadele yürütmüfl olan Muzaf-fer Oruço¤lu ve Ali Taflyapan, internet üzerinden kat›ld›k-lar› sempozyumda, Kaypakkaya’ya iliflkin, daha çok an›la-r› üzerinden de¤erlendirmelerde bulundular.

Kaypakkaya’y› 1966 y›l›nda tan›d›¤›n› ve bu iliflkinin Var-tinik’te yaflanan çat›flmaya kadar devam etti¤ini belirtenOruço¤lu, Kaypakkaya’n›n yaflad›¤› dönemi aflm›fl bir kifli-lik oldu¤unu söyledi.

Oruço¤lu, konuflmas›nda flunlar› ifade etti: “‹bo’nun birözelli¤i vard›. Has›mlar›na karfl› ideolojik mücadeleyiamans›z bir flekilde yürütürdü. Bir flehre beraber gitti¤i-mizde önce flehrin kenar mahallelerine gidiyordu. Bir ye-re gidildi¤inde oran›n anatomisinin ç›kar›lmas›n› isterdi.”

Ali Taflyapan ise, konuflmas›nda, “Elinde ve cebinde sü-rekli bir kitap bulunurdu. ‘Edilgen taraftar olmayal›m. Ön-der hata yapmaz anlay›fl›ndan kurtulal›m’ diyordu. ‹bra-him TKP-ML’nin ilk tasla¤›n› haz›rlarken, kayalarda, dere-lerde, ma¤arada, köy evlerinde yo¤unlaflarak haz›rlad›. ‹b-

rahim, ideolojik olarak geliflmemizi ve kalem kullanma-m›z› istiyordu” diye belirtti.

“Kaypakkaya Türkiye’de politik Marksizm’in bafllang›c›d›r”Sempozyumun ö¤leden sonraki ikinci oturumunu Av. Sel-çuk Koza¤açl› yönetirken, gazeteci Murat Belge, yazar Ay-d›n Çubukçu, gazeteci Oral Çal›fllar, Yrd. Doç. Nazan Üstün-da¤ ve sempozyumun düzenleyicisi Teori ve Politika der-gisinden Metin Kayao¤lu konuflmac› olarak kat›ld›.

Oturumda ilk sözü alan yazar Murat Belge, Marksist hare-ket aç›s›ndan Kaypakkaya'n›n önemli bir eylem adam› ol-du¤unu söyledi. Belge, Kaypakkaya’y› bir teorisyen olarakgörmedi¤ini ifade edip, bunu Kaypakkaya’y› küçümse-

mek için söylemedi¤ini kaydederek, Kaypakkaya’n›n teo-rik savunmalar›n›n zaten Mao taraf›ndan belirlenmifl ol-du¤unu söyledi.

Yazar Ayd›n Çubukçu ise, konuflmas›nda, soru-cevap k›s-m›nda dinleyiciler taraf›ndan elefltirilen flu ifadelerde bu-lundu: “Kaypakkaya uzun süre iflçi s›n›f› içerisinde çal›flt›.Daha sonra bunlar› ‘revizyonizm’ olarak de¤erlendirerek,köylük bölgelerde çal›flmay› esas ald›”.

THKP-C, THKO ve TKP (ML) T‹KKO’nun ülkede devrimci birkopufl meydana getirdiklerini belirten Metin Kayao¤lu ise,Kaypakkaya ve hareketinin kopuflunu flu cümleler ile dilegetirdi: “Di¤er devrimci hareketlerin kopuflu pratik mana-da olmufltur. Fakat Kaypakkaya ve hareketinin kopuflu isehem pratik hem de nitelik anlam›nda bir kopuflu ifade et-mektedir. ‹brahim Kaypakkaya’n›n görüflleri Türkiye’depolitik Marksizm’in bafllang›c›d›r.”

‹kinci gün gergindiSempozyumun ikinci günkü ilk oturumuna, Ertu¤rul Kürk-çü, yazar Ömer Laçiner, gazeteci Avni Özgürel konuflmac›olarak kat›ld›. Gabris Alt›no¤lu da yapaca¤› konuflmay›oturuma yaz›l› olarak gönderdi. Alt›no¤lu’nun okunan ko-nuflma metninde, Kaypakkaya’y›, savundu¤u Marksizm-Leninizm-Maoizm ideolojisi nedeniyle küçümseyen ifade-leri dikkatlerden kaçmad›.

Özgürel: Kaypakkaya darbecilerin tuza¤›na düflmemifltirSempozyumun bu ilk oturumunun ‘gergin geçmesine ve-sile olan konuflmay› gazeteci Avni Özgürel gerçeklefltirdi.Dönemin sa¤c›lar› olarak kullan›ld›klar›n› itiraf eden Özgü-rel, solcular›n da kullan›lm›fl olabilecekleri ihtimalini dü-flünmeleri gerekti¤ini ve devrimci partilerin bir d›fl etkentaraf›ndan kurulmufl olabilece¤ini öne sürünce, dinleyicileraras›nda da Özgürel’e tepki vermekte gecikilmedi. Özgü-rel, konuflmas›n› daha da gerilimli hale getirip, devrimciönderler Deniz ve Mahir hakk›nda, ‘orduyla el s›k›fl›yorlar-d›’ diyerek, ‘faflist’ itham›nda bulundu.

Konuflmas›nda, “Kaypakkaya’n›n o gün ilk defa söyledi¤ifleyler bugünün Türkiye’sinde tart›fl›l›yor. O dönemin tu-zaklar›na düflmemifl olan Kaypakkaya’n›n Türkiye halk›n›tan›mas› gayretini son derece önemsiyorum” diyen Özgü-rel, arkas›nda gerilimli bir hava b›rakarak panelden ayr›ld›.

DHF temsilcisi: Onu ideolojisinden ayr› ele almak do¤ru de¤ilKaypakkaya sempozyumunun son oturumuna ise Türki-ye Gerçe¤i gazetesinden Mehmet Günefl, DemokratikToplum Partisi’nden Osman Ergin, Demokratik Haklar Fe-derasyonu’ndan F›rat Korkmaz ve Özgür-Der’den MusaÜzer konuflmac› olarak kat›ld›.

DHF temsilcisi F›rat Korkmaz, “Kaypakkaya’y› salt bir dire-niflçi olarak ele almak veya salt metinsel bir analiz üzerin-den incelemek, onu veya temel yöntemini, ideolojisindensoyutlayarak de¤erlendirmek hatal› bir yaklafl›m tarz›d›r.Onu ve miras›n› ancak ve ancak ideolojisi, siyasal prati¤ive devrimci kiflili¤i ile beraber ele al›rsak do¤ru kavraya-biliriz” diye konufltu.

‹brahim Kaypakkaya’y› resmi ideoloji ve sistemin geridetutmas›n›n anlafl›l›r bir durum oldu¤una dikkat çekenKorkmaz, sosyalist hareketin ise Kaypakkaya’y› geridetutmas›n›n as›l sorun oldu¤unu belirtti.

Kaypakkaya’n›n yaflam› ve fikirleri tart›fl›ld› Kaypakkaya yol göstermeyedevam ediyor

Haber Merkezi- Demokratik Haklar Federasyonu(DHF), yaz›l› bir aç›klama yaparak ölümsüzlü¤ünün36. y›l›nda komünist önder ‹brahim Kaypakkaya’n›ndüflünceleri ve mücadele prati¤iyle ezilenlere yolgöstermeye devam etti¤inin alt›n› çizdi. “‹brahimKaypakkaya ölümsüzlü¤ünün 36. y›l›nda düflünce-leri ve mücadele prati¤iyle ezilenlere yol gösterme-ye devam ediyor” denilen aç›klamada, Kaypakka-ya’y› sahiplenerek demokratik haklar mücadelesiniyükseltme ça¤r›s› yap›ld›.

Hakim s›n›flar›n her alanda sald›r›lar›n› yo¤unlaflt›r-d›¤› bu günlerde Kaypakkaya’y› anlaman›n ve fikir-lerini güncel geliflmelere uyarlayarak gelifltirmeninzorunlu oldu¤u vurgusunun yap›ld›¤› aç›klamada,“Büyük Proleter Kültür Devrimi'nin yaratt›¤› Mao-izm'i kendisine k›lavuz edinen Kaypakkaya, ülke-mizde yeni ve nitel tarihi bir 盤›r ve önder olaraksahneye ç›km›flt›r” denildi. Kaypakkaya’y› do¤urandönemin koflullar›na yer verilen aç›klamada, Kay-pakkaya’n›n tezleriyle, ülke tahliliyle, ideolojisiyle,bilimsel sosyalist yöntemiyle ve prati¤iyle ülke dev-rimci tarihinde nitel bir 盤›r oldu¤u kaydedildi. Hal-k›n mücadele tarihini, gerçek demokratik bir düze-nin yarat›lmas› mücadelesinde ölümsüzleflen dev-rimci önderleri ve bütün isimsiz kahramanlar› sa-hiplenmenin ve bu miras› gelifltirerek büyütmeninönemine de¤inilen aç›klamada, “Kaypakkaya’n›nba¤›ms›zl›k ve yeni demokrasi mücadelesine yapt›-¤› katk›lar›n rehberli¤inde demokratik haklar müca-delesini yükseltece¤iz” denildi. Aç›klama flu ifade-lerle sonland›r›ld›: “DHF, Kaypakkaya’n›n ba¤›ms›zl›kve yeni demokrasi mücadelesine yapt›¤› katk›lar›sahiplenmekte ve bu katk›lar›n yol göstericili¤indedemokratik haklar mücadelesini yükseltme kararl›-l›¤›ndad›r. Ülkemizde bir 盤›r açan, ülkemiz halkla-r›n›n kurtuluflu için do¤ru rotay› çizen ve pratik ola-rak bunun mücadelesini verirken tutsak düfltü¤ün-de iflkencede kahramanca bir direnifl sergileyenKaypakkaya'y› katlediliflinin 36. y›ldönümünde say-g› ile an›yor, tüm halk›m›z› sorunlar› etraf›nda ör-gütlenmeye ve her türlü hak gasplar›na karfl› de-mokratik haklar mücadelesini yükseltmeye ça¤›r›-yoruz.

Teori ve Politika dergisinin gerçeklefltirdi¤i sempozyum Kaypak-kaya’n›n görüfllerini ve ortaya ç›kt›¤› dönemi de¤erlendirmesibak›m›ndan bir ilktir ve bu konuda gerçeklefltirilmifl önemli birad›md›r. Dostlar›m›z›n bu prati¤i bu yüzden önemli bir ad›md›r.Y›llard›r Kaypakkaya konusunda genel olarak örülen suskunlukveya tek boyutlu ele al›nma politikas› bir nebze de olsa da¤›t›l-m›flt›r. Bu yüzden dostlar›m›z›n yapt›¤› bu sempozyumu önem-li gördü¤ümüzü söylemeliyiz. Fakat temel noktalarda sempoz-yuma dair baz› sorunlar›n da oldu¤u bir gerçektir. Elefltirinin ku-ramsal ve siyasal de¤erlendirmelerde önemli bir gelifltirici ifllevioldu¤u gerçekli¤inden hareketle, bunlar› dostlar›m›zla paylafl-mak bizim için bir görevdir. Elefltirilerimizi esas ve tali elefltirilerolarak ikiye ay›r›yoruz. Elefltirilerin esas k›sm› sempozyumdagördü¤ümüz temel eksiklikleri, tali k›sm› ise sempozyumun da-ha geride tutulabilecek yanl›fllar›n› içermektedir.

Kaypakkaya bir bütün olarak de¤erlendirilememifltirTemel elefltirilerden bafllarsak; ilk olarak sempozyumda Kay-pakkaya’n›n görüflleri, tezleri, ideolojisi, siyasal prati¤i ve dev-rimci kiflili¤i sürekli parçal› olarak ele al›nm›flt›r. Herkesin ken-di dünya görüflü do¤rultusunda bir Kaypakkaya yaratma ça-bas› bu devrimcinin gerçekli¤ini çarp›tm›fl ve gerçek olan Kay-pakkaya’y› analiz etmekten uza¤a düflmüfltür. Özellikle Kay-pakkaya’n›n ideolojik gelifliminde önemli bir rol oynayan vebugünün sosyalizm tart›flmalar›na da önemli derecede ›fl›k tu-tacak olan Büyük Proleter Kültür Devrimi geri plana at›lm›fl veMarks’›n izinden yürüyerek bilimsel sosyalizmi gelifltiren Leninve Mao çizgisi göz ard› edilmifltir. ‹deolojiden s›yr›lm›fl direnifl-çi bir Kaypakkaya analizi ile salt Kaypakkaya’n›n metni üzerin-den yürütülen bir tart›flma niyetten ba¤›ms›z bir flekilde ayn›noktada buluflmaktad›r. Bu yaklafl›m tarzlar›, bütünsel olarak

bir komünistin de¤erlendirilmesinde eksik ve hatal› olmakta-d›rlar. ‹kinci olarak Kaypakkaya’y› liberalizm ve ulusalc› eksen-den ç›kartan tezler yeterli derecede irdelenmemifltir. Asl›ndabu da bir bak›ma bütünsel de¤erlendirememenin kaç›n›lmazbir sonucudur. Kaypakkaya bilimsel sosyalist bir tarih anlay›fl›ortaya koyarken bugün de gündemde olan iki ana eksendenyani liberal ve ulusalc› anlay›fltan ç›kma iradesi göstermifltir.Onun Kemalizm ve ulusal sorun ile ilgili tespitlerini bu çerçe-vede de¤erlendirmek gerekir. Genel olarak liberal düflünceyisavunan kat›l›mc›lar Kaypakkaya’n›n Kemalizm ve Kürt soru-nu üzerindeki tespitlerine önem bahflederken kendi ideolojikve s›n›fsal pozisyonlar› üzerinden bir Kaypakkaya portresi çiz-mifllerdir. Sempozyumda bu yaklafl›m çok öne ç›km›fl uzlafl-maz iki s›n›f›n yani iflçi s›n›f› ile burjuvazinin ideolojik anlay›fl›aras›ndaki ayr›m net olarak ortaya konmam›flt›r. Asl›nda bu-rada, seçilen kat›l›mc›lar›n pay› büyüktür. Çünkü kat›l›mc›lar›nKaypakkaya döneminden olmas› veya onu tan›yor olmalar›k›stas al›nm›fl ama bugünkü ideolojik formasyonlar›yla Kay-pakkaya aras›ndaki uçurum dikkate al›nmam›flt›r. En az›ndanböyle, düflüncesi bilimsel sosyalizmden çokça farkl›laflm›fl ki-fliler, bir demokrasi anlay›fl› çerçevesinde sempozyuma ça¤r›-l›yorsa da di¤er yandan bu kat›l›mc›lar› dengeleyebilecek vehala bilimsel sosyalizme sahip ç›kan yine o dönemden ayd›nveya siyasal özneler ça¤r›labilirdi.

Maoizm ve Kaypakkaya gelene¤i eksik de¤erlendirilmifltir

Üçüncü olarak gerek kat›l›mc›lardan gerek de soru yöneltenkiflilerden hareketle, Kaypakkaya sempozyumunda Maoizmve Kaypakkaya gelene¤inin de eksik bir de¤erlendirmeye ta-bi tutuldu¤u görülmektedir. Burada yine ideolojiden Kaypak-kaya’y› soyutlama çabas› veya “Kaypakkaya’n›n görüfllerine

bir tafl koymad›lar” tart›flmas›, panelistlerin bir devrimci ileonun kurdu¤u siyasal kurumu ay›rma gibi sakat bir anlay›fltaoldu¤unu göstermektedir. Ne bilimsel sosyalizm ne de Kay-pakkaya’n›n görüflleri kimse taraf›ndan bir dogma fleklindeele al›nmamaktad›r. Bununla ilgili elefltirileri ve de¤erlendir-meleri olanlar en az›ndan Devrimci Demokrasi gazetesine, S›n›fTeorisi dergisine veya Kardelen Yay›nc›l›ktan ç›kan Muhasebeve ‹deoloji kitaplar›na bakabilirler. Bunlara bakmay›p kendidogmalar›n› ve flablonculuklar›n› baflkalar›na yüklemek eleflti-ri-özelefltiri diyalekti¤inin çok uza¤›nda kalmak demektir.

Liberal anlay›fla gerekli cevaplar üretilememifltirTali elefltirilere geçersek; bu elefltirilerden ilki Mahir Çayan’›nve Deniz Gezmifl’in Kaypakkaya üzerinden yanl›fl de¤erlendi-rilmeleridir. Bu iki devrimci sempozyumda haks›z bir biçimdefaflizm ile iliflkilendirilmifltir. Onlar›n teorik yaklafl›mlar›ndakieksikliklerine ra¤men devrimci ç›k›fllar›n› vurgulamak yerineözellikle liberal kat›l›mc›lar›n yo¤un bir teorik sald›r›s› karfl›s›n-da gerek di¤er panelistlerden gerek de sempozyumu izleyenkiflilerden yeterli aç›l›mlar›n yap›lmay›fl› önemli bir eksiklikti.Bugün ülkemizdeki “Ergenekon Davas›” tart›flmalar›nda budevrimcileri alet eden hatta devrimcilik ve bilimsel sosyalizmifaflizmle özdefllefltiren liberal anlay›fla bu sempozyumda ge-rekli cevaplar üretilememifltir. Gerek Murat Belge ve Ömer La-çiner’in gerek de Avni Özgürel’in bu liberal bak›fl aç›s› sempoz-yuma bu kadar damga vurmamal›yd› diye düflünmekteyiz. Di-¤er bir tali elefltiri ise Kaypakkaya’y› salt bir metin okuma üze-rinden analiz etme çabas›na dairdir. Günümüzde özellikle bur-juva akademi çevrelerinde popüler olan toplumsal gerçekli¤ireddedip metin okuma üzerinden gelifltirilen analizler Kay-pakkaya’y› do¤ru analiz etme noktas›nda yanl›fl bir yere düfl-

mektedir. Özellikle post yap›salc› ve post modern teorilerdenbeslenen bu yöntem ile Kaypakkaya gibi toplumsal gerçekli-¤i veri alarak analiz yapan bir devrimciyi de¤erlendirmek nekadar tutarl›d›r? Bu konuyla ilgili hem bu yönteme sahip ç›kanhem de karfl›s›nda olan kifliler tek bir oturumda bir araya gel-seydi daha bilinçleri açan bir tarz yakalanabilirdi. Son olarakburjuva ayd›nlanmas›na dair elefltirilerle ilgilidir. Kaypakka-ya’n›n burjuva ayd›nlanmas›ndan ç›kabilen bir devrimci oldu-¤u do¤rudur. Fakat Ayd›nlanma dedi¤imiz fley sadece burju-vaziye ait bir fley midir? Bu noktada Kaypakkaya üzerindengetirilen yaklafl›ma karfl› ç›kan kiflilerin de ça¤r›lmas› daha an-laml› olabilirdi. Çünkü Ayd›nlanma karfl›tl›¤›n› post modern biryaklafl›m olarak de¤erlendiren pek çok bilimsel sosyalist demevcuttur. Hatta bunlar sadece Kemalizm orijinli veya bu ide-olojiden etkilenen kiflilerden oluflmamaktad›r.

Kaypakkaya’n›n tart›fl›lmas› önemli ve gelifltiricidirSonuç olarak sempozyum sürekli direnifl özelli¤i ile öne ç›kar-t›lan Kaypakkaya’n›n görüfllerini farkl› kesimlere tafl›ma nok-tas›nda önemli bir ad›m atm›flt›r. Fakat özellikle Kaypakka-ya’n›n bütünsel yani siyasal pratik, ideoloji ve devrimci kiflilikdiyalekti¤ini aktarma noktas›nda eksik kalm›flt›r. Yani; BüyükProleter Kültür Devrimi, parti içindeki iki çizgi mücadelesi, sos-yalizmde s›n›f mücadelesinin devam etti¤i, yar› sömürge ülke-lerde mücadele biçimleri, kitlelerden kitlelere yaklafl›m›, Ke-malizm ve Kürt sorunu de¤erlendirmeleriyle ile birlikte de¤er-lendirilen bir Kaypakkaya, ülkemiz devrimci hareketinin geli-flimi aç›s›ndan daha faydal› olacakt›r. Bu sempozyuma bir ilkolman›n bilinciyle elefltirel bir biçimde sahip ç›karsak, Kaypak-kaya ile ilgili daha bütünsel çal›flmalar yapabilmeye önemliad›mlar atabiliriz.

Liberallerin üniversitesi Bilgi, Kaypakkaya afiflini ‘kald›ramad›’Sempozyumun kapan›fl konuflmas›n› yapan Av. Selçuk Koza¤açl›, liberal çizgisi ile bilinen Bilgi Üniversitesi’nin, Kaypakkaya’n›nresminin bulundu¤u afiflten dolay› sempozyumun salonunda yap›lmas›n› reddetti¤ini belirterek, bunun da Kaypakkaya gerçe¤ikarfl›s›nda övünülmesi gereken bir durum oldu¤unu söyledi. Koza¤açl›, iki günlük sempozyumda Kaypakkaya’n›n k›sa ama et-kileyici yaflam öyküsünün birçok yönü ile ele al›nd›¤›n› sözlerine ekledi. Koza¤açl› ayr›ca, 71’de Kaypakkayalar›n, Mahirlerin, De-nizlerin yol açt›¤› devrimci ç›k›fl ile ilgili olarak, “71’de aç›lan makas, bugün kapanma tehlikesi ile yüzyüze. Bunu engellemek is-tiyoruz” diye belirtti.

Kaypakkaya sempozyumunun ard›ndan

T

Page 5: 16 - 31 Mayıs 2009 -  Sayı 154

516-31 May›s 2009güncel

Mardin Maz›da¤› ilçesi Zang›rt (Bilge) Köyü’nde kimisinegöre husumet, kimisine göre rant, kimisine göre de törenedeniyle aflirete mensup ayn› zamanda korucu olan kifli-lerce bir dü¤ün bas›larak, uzun namlulu silahlar ve elbombalar›yla 44 köylü birkaç dakika gibi bir sürede katle-dildi. Katledilenlerin 6’s› çocuk, 16’s› ise kad›n. Katliam›n,bizzat devletin resmi politikas› do¤rultusunda yaratt›¤› ko-rucular taraf›ndan ve yine bizzat devletin da¤›tt›¤› silahlar-ca yap›lmas› en çok tart›fl›lan nokta oldu.

Köyün ceset y›¤›n›na çevrildi¤i 4 May›s akflam› yap›lan kat-

liam, gündemde ilk s›raya t›rmand›. TV kanallar›, gazeteler,gazete köfleleri katliam›n sosyolojik, siyasal, sosyal, psiko-lojik de¤erlendirmeleriyle dolup taflt›. Öyle ki memleketinetnolog, sosyolog, psikologlar› yetmemifl ki baz› iflgüzar ga-zeteler yurtd›fl›ndaki akademisyenlerin katliam›n nedenle-ri ile ilgili görüfllerini ö¤renme zahmetine girdiler. Baflta ko-ruculuk olmak üzere, töre, e¤itimsizlik, fleyhlik, a¤al›k, afli-ret, töre, bölgenin geri kalm›fll›¤›, fliddet gibi birçok konukatliam›n ard›ndan tart›fl›lmaya baflland›. Katliamdan vazi-fe ç›karan hükümet timsah gözyafllar› dökerken, korucu-larla olan derin ba¤lar›n› da itiraf etmedi de¤il. 44 köylününkatledilmesi olay› ‘enine boyuna (!) masaya yat›r›ladursun,her zamanki gibi, katliam›n arkas›ndaki nedenlere, gerçek-lere de¤inen olmad›. Katliama timsah gözyafllar› dökülüp,her boyutuyla tart›fl›l›p, burjuva-feodal kalemflörlerköflelerini doldurup katliam›n ard›ndan tezler, belgesellerhaz›rlanadursunlar, bizler bir katliam›n ne anlatt›¤›na vearkas›nda yatan yap›sal nedenlere k›saca de¤inelim.

Bu katliam niçin gereklidir?Nas›l olur da devlet bir yandan katliam› kendisi yaparken,di¤er yandan kendisini ( korucular›) teflhir eder. “Korucu-luk, Hizbullah, Jitem, kontrgerilla, Ergenekon” tüm bunlarhakim s›n›flar›n kendi s›n›fsal ç›karlar›n› korumak için kul-land›¤› araçlard›r. Dolay›s›yla bu özgün durumda e¤er ya-p›sal bir de¤ifliklik yap›lmak isteniyorsa, araçlar› da bu ye-ni duruma uyarlamak gerekecek. Bunun en kolay yolu ya-rat›lan canavar› “karalayarak” tasfiye etmek. Devletin ge-çifl-sanc› dönemlerinde, re-organizasyon süreçlerindeböylesi vakalar›n bir klasik oldu¤u bilinen bir gerçek. Dev-let, baz› meselelerin tart›fl›lmas›, baz› de¤iflimlerin sa¤lan-mas› yönünde klasik senaryolar› sergiler. Örnek vermeyeçal›fl›rsak epey bir yer kaplar ama biz en yak›n örnekleriverebiliriz: Hizbi-kontra, fiemdinli, daha büyük boyutta Er-genekon. Ancak hakim ideolojinin tafl›y›c›s› konumunda-ki hükümet, koruculu¤u ortadan kald›rmaya yönelik birtutum yerine onu ›slah etmeye uzanan bir dizi reformönerileriyle katliama yan›t olmay› tercih edecektir. Denile-bilir ki Ortado¤u’daki geliflmeler ve Kürt sorununun ‘çözü-mü’ paralelinde bu sistem pekâlâ törpülenebilir, devletindeyimiyle ‘›slah’ edilebilinir. Ki Ergenekon yalan›yla devletne kadar demokrat, ne kadar ak oldu¤unu, köklü de¤iflik-likler yapabilece¤ini, darbecilerin plan›n› bozabilece¤ini,vatan kahramanlar›n› hain ilan edip içeri t›kayabilece¤inipekâlâ gösterdi. Hatta F›rat’›n öte yakas›na geçip kuyular›

açt›rd›, Jitemcileri yakalayabildi (!). Önemli bir ayr›nt›dakatliama iliflkin flüpheler. Katliama iliflkin plan›n olup ol-mad›¤›, bilinip bilinmedi¤ine dair flüphelerin ifade edilme-si, tan›klar›n anlat›mlar›, katliamdan haberdar olundu¤u,buna ra¤men herhangi bir önlem al›nmad›¤› yönlü aç›kla-malar dikkate de¤erdir. Karakolda görevli bir korucununDTP heyetine anlatt›klar› çarp›c›d›r.

Devletin koruculukla kutsal ittifak› Zang›rt köyündeki katliam günlerdir Ankara’n›n gündemi-

ni iflgal ediyor. Büyüttü¤ü canavar karfl›s›nda ‘ne oldu?’ di-yen devlet, kendisini aklamak istercesine olay› adli vaka-ya indirgedi, yaflam›n normalleflmesi için bütün kurumla-ra görev ça¤r›s› yapt›. Katliama dair devlet yetkililerininde¤erlendirmelerinde hem bir inkâr hem de iflin ciddi bo-yutuna dikkat çeken yanlar oldu. Katliamdan korucularave koruculuk sistemine pay ç›karmaya çal›fl›l›rken, koru-culuk sisteminin kendisi taraf›ndan niçin ve nas›l var edil-di¤ine, nas›l korundu¤una, teflvik edildi¤ine, finanse edildi-¤ine dair ise herhangi bir aç›klamaya rastlanmad›.

Katliama iliflkin aç›klama yapan Cumhurbaflkan› AbdullahGül, koruculuk sisteminin gözden geçirilebilece¤ini söyler-ken, konuyu töreye ba¤lay›p ‘e¤itimle çözülür’ demeyi ih-mal etmedi. Bülent Ar›nç’›n aç›klamas› devletin geleneksel“Kürdü, kürde k›rd›rma politikas›”n›n itiraf›yd› adeta.PKK’ye karfl› ayn› bölgenin insan›n› kullanmak faydal› olurdüflüncesiyle kurulan koruculuk sisteminin tekrar gözdengeçirilmesi gerekti¤ini dile getiren Ar›nç “Nas›l devlet için-de görev yaparken kiflisel baflka eylemler yapan birtak›mkurulufllardan bahsediyorsak, onlar da ellerindeki silahgücünü baflka amaçlarla kullanmaya bafllam›fllard›r” dedi.Cemil Çiçek ise katliam› münferit bir olaya indirgeyerek“Devlet pek çok yönünü düflünerek koruculuk sisteminiuygulamaya bafllam›flt›. Bu nedenle ayaküstü de¤erlen-dirmeler yanl›fl olur” aç›klamas›n› getirdi. 14 Nisan’da ko-ruculuktan vazgeçmeyeceklerini aksine daha nizaml› ha-le getirilece¤ini aç›klayan Genelkurmay, koruculuk kuru-muna söz söyletmeme niyetinde. Genelkurmay ‹letiflimDaire Baflkan› Metin Gürak, olayla koruculuk kurumu ara-s›nda bir ba¤ kurulmas›n›n yanl›fl oldu¤unu belirterek,katliamlara imza atm›fl koruculu¤un devlet için öneminevurgu yapt›. Sivil toplum kurulufllar›n› göreve ça¤›ran Bafl-bakan Tayyip Erdo¤an ise katliam› ‘töre’ye ve e¤itimsizli-¤e dayand›rd›. Bir dönem ‘kahraman’ bir ikon haline dö-nüfltürülen korucular, bu süreçte ‘e¤itimsiz’ ve ‘cahil’ ola-rak nitelendirildi. Daha önce yapt›¤› bir aç›klamada Bafl-bu¤ 1135 korucunun devletin yan›nda yer alan mücade-le u¤runa ‘flehit düfltü¤ünü’ aç›klam›flt›. Devletin ValisiHasan Duruer’in de¤erlendirmesi ise bir gerçekli¤i gözlerönüne seriyordu: “Afliret yap›m›z›, töreyi ve fliddet kültü-rü yaflad›¤›m›z› inkar edemeyiz.”

Koruculu¤a duyulan ihtiyaçDevletin geleneksel imha ve inkar politikas›n›n tezahürü

olan koruculuk, 1924 tarihli ve 442 say›l› Köy Kanunu’na26 Mart 1985 tarihinde 3175 say›l› yasa ile eklenen bir hü-küm ile kurumsallaflt›r›ld›. On binlerle ifade edilen, özelyetkilerle donat›lan ve bir istihdam alan› olarak cezb edi-ci hale getirilen koruculu¤un yönetmeli¤i dahi bilinmeyip,gizli tutuluyor. Devlet, korucular›n içinden k›z kaç›rma-ktan, adam öldürmeye, tecavüzden, esrar eroin kaçakç›l›-¤›na kadar her türlü iflte var olan kiflilerin ç›kt›¤›n›n birgerçek oldu¤unu art›k gizleyemiyor. Kürt ulusal hareketi-nin imhas›nda en bilindik yöntemlerden biri olan itirafç›-

l›k, koruculuk bölgede devletin temel dayanaklar›ndanbiri olmufltur. Koruculu¤un yayg›nlaflt›r›lmas› için halkaço¤u zaman bask› ve zor kullan›lm›flt›r. Koruculuk siste-miyle devlet yüzlerce köyü yakt›rm›fl, binlerce kifliyi kat-lettirmifl ve milyonlarcas›n›n göç ettirilmesine neden ol-mufltur. Zorla göç ettirilen köylülerin mallar›na el koyankorucular›n palazlanmas›na, silahland›r›larak güç oda¤› ol-mas›na kanal aç›lm›flt›r. Koruculuk sistemi devlet için Kürtulusal hareketinin imhas›nda önemli bir araçken ayn› za-manda toplumsal yap›n›n korunmas›na ve ekonomik ran-t›n elde edilmesine dayanakt›r. Hat›rlanaca¤› üzere1996’da Baflbakan Necmettin Erbakan, M‹T raporunu kay-nak göstererek, “Güneydo¤u’da koruculuk sistemi adetaeroin flebekeleri gibi çal›fl›yor” demiflti. Kürt sorunu üzeri-ne de¤erli çal›flmalar› olan ‹smail Beflikçi devlet ve koru-culuk iliflkisini flu flekilde de¤erlendiriyor: “Kürt’ü Kürt’ek›rd›rmak sistematik bir devlet politikas›d›r. Devlet koru-culara sadece silah vermemifltir, onlara çok genifl yetkilerde vermifltir. Korucular›n, kendi halk› Kürtlere karfl› iflle-dikleri her türlü yasa d›fl› iflleri devlet taraf›ndan hoflgörüile karfl›lanm›fl, görmezlikten gelinmifltir. Korucu olmak is-temedikleri için köyü terk edenlerin topraklar› koruculartaraf›ndan ya¤malanmaktad›r. Köye geri dönüfller bu ba-k›mdan korucular taraf›ndan engellenmektedir. Ailelerinköye dönüp kendi topraklar›n› ifllemelerine silahla karfl›konulmaktad›r. Devlet de güvenlik dahi gerekli önlemleri,almamaktad›r.

Katliam›n arkas›nda devlet gerçekli¤i yat›yorKatliam›n arkas›ndaki gerçek yar› feodal toplumsal yap›ve bu yap› üzerinden varl›k alan› oluflturan devlet yap›s›-d›r. Katliam›n nedeni ne tek bafl›na töre, ne gelenek, nekoruculuk, ne ç›kar çat›flmas›d›r; hepsini kucaklayan dev-let gerçekli¤idir. Ayn› flekilde katliam, devletin bugünekadar uygulad›¤› resmi politikas›n›n ürünüdür. Katliamaneden oldu¤u iddia edilen koruculuk sistemi ancak buresmi devlet politikas›n›n arac› olabilir. Kürdistan illerinde-ki koruculuk, afliretçilik, toprak a¤al›¤› gibi feodal güçlerikucaklayan devlet, en baflta Kürt ulusal hareketinin gelifl-mesini engellemeye çal›flmakta, ulusal mücadelenin im-has›nda kullanmaktad›r. Bu iliflki salt güvenlik boyutuylas›n›rl› de¤il. Bunun sonucunda yar› feodal ekonomik iliflki-ler, maddi kaynaklar›n bölüflümü yani asalak bir iktisadiiliflkiler yuma¤› var olmaktad›r.

Koruculuk sistemi, bölgedeki afliret yap›s›n›n, kapal› eko-

nomi sisteminin, ranta ve topraklara el koyman›n, kaçak-ç›l›¤›n, sömürünün, bask›n›n diri kalmas› için tasarlanm›fl-t›r. Bugün Kürt illerinde köyüne dönmek isteyen ama ko-rucular taraf›ndan topraklar›na el kondu¤u nedeniyle ge-ri dönemeyen köylüler ile korucular-afliretler aras›ndakiçat›flma potansiyelinin yüksek olmas›, birçok flirket-ifllet-mede korucu isminin geçmesi, bölgede rant kavgas›n›nkorucularla an›lmas› yeterince anlafl›l›r bir durum. CemilErtem’in flu de¤erlendirmesi dikkate de¤erdir: “Bugün, ‘te-rörden zarar görenlerin zararlar›n›n tazmini’ yani köye dö-nüfl yasas› Do¤u’da koruculuk sisteminin tetikleyece¤iyeni bir çat›flma hatta bölgesel iç savafl nedeni olarak or-tad›r. Örne¤in savafl nedeniyle 20 y›l önce köyünden, top-ra¤›n› b›rakarak göçen bir ailenin geriye dönmesi art›k birküçük savafl nedeni. T›pk› Mardin’deki gibi bir bahane ya-rat›l›p eski yerlerine yerleflmek isteyen, ya da, ‘art›k bar›flgeldi, buralarda bizim, devlet yeniden kadastro yap›p top-raklar› adil bölüfltürsün’ diyenlerin bafl›na korucu katillerçöküyor. Korucular›n, bu yüzden, birbirlerini öldürmesi deyak›nda s›radanlaflan olaylardan olacak.”

Devlet, resmi politika olarak yar› feodal yap›y› korumuflturGeri kalm›fll›k, afliretçilik Kürdistan illerine içkin bir fley ol-may›p, bizzat devlet taraf›ndan dünden bugüne bu yap›-y› koruyan resmi politikan›n sonucudur. Yar› feodal yap›üzerinden yükselen devletin, yar› feodal yap›y› tasfiye et-mesi kuflkusuz beklenemez. Yar› feodal yap›n›n çözülme-sinin kendi varl›k alan›n› yok edece¤inin fark›nda olandevlet, bilhassa bu yap› üzerinden kendisini varede gel-mifltir. Bu yap›yla kol kola yürümüfl, gerek askeri, gereksiyasi, gerekse de ekonomik ittifaklar sa¤lam›flt›r. Bununsonucu ise Kürdistan illerinde en derin bask›lar›n, katliam-lar›n, sömürünün her alanda yaflanmas›na nedenolmufltur. Kürdistan’daki feodal yap›y› çözme iddias›ylageçmifl y›llarda ‹skân Kanunu, fiark Islahat Kanunu, toprakreformu, GAP projesi gibi hamlelerin, iddia edildi¤inin ak-sine bu yap›y› çözmeyi amaçlamad›¤› aç›kt›r. Aksine dev-let, özellikle Kürt ulusal mücadelesinin yükseldi¤i dönem-lerde yar› feodal iliflkileri güçlendirmifltir.

‘Ne okulu! Cahili ile bafla ç›kam›yoruz’“Güvenlik sorunu”, “fiark sorunu”, “Geri kalm›fll›k sorunu”,“Terör sorunu” devletin geçmiflten bugüne Kürt ulusal so-rununu tan›mlay›fl› olmufltur. “Türkiye'de ulusal bilincesahip ya da sahip olmayan ne göçebe ne de yerleflik birKürt az›nl›k asla var olmam›flt›r” anlay›fl›yla 1934’te “fiarkIslahat Plan›”n›n amac› flöyle aç›klan›yordu: “fiark'ta idariyap› de¤ifltirilecek, fiark vilayetlerine yetkilendirilmifl vali-ler atanacak, yarg› organlar› yeniden donat›lacak, Türkçee¤itim yapacak okullar aç›lacak, afliretler uygun görülenalanlara yerlefltirilecek, Türkçeden baflka dil kullananlarhükümet ve belediyenin emirlerine ayk›r› davranmaklasuçlanacak ve cezaland›r›lacakt›.” Baflta Baflbakan olmaküzere Mardin’deki katliam›n nedenini ‘e¤itimsizlikle’ ta-n›mlayanlara, bir devlet yetkilisinin flu sözlerini hat›rlat-mak isteriz: “Ne okulu? Biz cahili ile bafla ç›kam›yoruz,okumufluyla hiç halleflemeyiz!” Eski Baflbakanlardan FeritMelen ise, “Devletin söylenmeyen politikas› (Kürt politika-s›) zenginleflmesinler, okumas›nlar” diyordu.

Feodal kal›nt›lar› tasfiye etmek mi?1932’y›l›nda meclise sunulan, 1938 Dersim katliam›ndansonra da uygulanan ve amac›n›n feodalizmi tasfiye et-mek oldu¤u iddia edilen ‹skân Kanunu, bölgedeki afliret-lerin, fleyhlerin mallar›na el konularak zorunlu göçü ge-rektiriyordu. Bunun sebebi ise feodal olmalar› de¤il, Ke-malist yap›ya ters düflmeleriydi. Benzer flekilde yoksullukve k›tl›¤a karfl› köylüleri gösteri yapmaya ikna eden baz›afliret a¤alar›, 1960 y›l›nda “Kürdistan için k›flk›rt›c›l›k yap-mak”la suçlan›p bat›ya sürgün edilmifllerdi. Çok partili sis-teme geçiflile birlikte seçim çal›flmalar› yürüten DemokratParti (DP) Kürt afliret reislerine ve toprak a¤alar›na gözünüdikmiflti. Kürdistan’daki yar› feodal yap›, dinsel gerçeklikDP’ye, Kürtlere gidece¤i yolu göstermifltir. DP’nin Kürdis-tan’daki seçim propagandas› ise ‘Do¤u’da k›rsal kalk›nma’olmufltu. DP, böylelikle feodal güçlerle ittifak kurmufl,Kürtlerin büyük ço¤unlu¤unun deste¤ii alm›flt›.

1989 y›l›nda yap›m›na bafllanan 40 milyar dolarl›k yat›-r›mla dünyan›n 4. büyük projesi olan GAP, ‘feodal kal›nt›-lar› ortadan kald›rmak’, ‘terörün kökünü kaz›mak’, ‘Kürtsorununu çözmek’ iddias›yla sunuldu. Oysa kalk›nma ol-mad›, istihdam sa¤lanamad›, yoksulluk, söz konusu iller-de gün geçtikçe de artt›. Büyük kentlere göçün haddi he-sab› yok, topraks›z köylü halen topraks›z. Bugün GAP böl-gesinde hiç topra¤› olmayan aile oran› yüzde 59, 50 dö-nümden daha az topra¤› olanlar yüzde 67'dir. Kirac› veyar›c› olanlar›n oran› yüzde 47,8'dir. 51-100 dönüm aras›topra¤› olanlar yüzde 27, 101-200 dönüm aras›ndakileryüzde 3,1, 200 dönümden büyük topra¤› olanlar›n yüzde2,5’tir. Yap›lan küçük ölçekli üretim ve iflletme biçimleri,sosyal ba¤›ml›l›k nedenini oluflturuyor.

Köylüleri kim katletti?Mardin’deki katliam tart›fl›lmaya devam ediyor. Katliamne bir anl›k öfkenin, ne birkaç y›ll›k devlet politikas›n›n;ne törenin, e¤itimsizli¤in; ne de koruculuk sisteminin so-nucudur. Katliam›n arakas›nda, toplumsal yap› gerçekli¤i,bu toplumsal yap› üzerinden kendisini var eden s›n›flar›nve devletlerinin gerçekli¤i yat›yor. Katliam devletin, dün-den bugüne uygulad›¤› resmi politikas›n›n ürünüdür. Bukatliam ne ilktir, ne de sonuncusu olacakt›r.

Mardin’deki katliam›n anlatt›klar› ya da köylüleri kim öldürdü?

Mardin’deki katliam›n bir ilk fleklinde de¤erlendirilerek flaflk›nl›k yarat›lmas› gerçekçi durmuyor. Katliama iliflkin “böylesi hiç görülmedi, bunun nedeni baflka, insanl›k d›fl› bir katliam” gibi nite-lemelerin yap›lmas›, gerçekli¤i göz ard› etmekten, gerçekli¤in içini boflaltmaktan baflka bir amaç tafl›m›yor. Devletin yap›sal özelli¤i olan katliamlar, imha, inkâr, k›rd›rma, çetecilik vb niteliklerbu ülkede nice Mardinler yaflatm›flt›r. 23 y›ll›k bir tarihle s›n›rland›r›lan koruculu¤u 2. Abdülhamit’in-bugün Türk devletinin miras›n› ald›¤›- Hamidiye Alaylar›’na götürmek mümkün. Bu alaylar›n,toplu katliamlar gerçekleflti¤i tarihe de kay›tl›d›r. Köy boflaltmalar, köy yakmalar, toplu katliamlar, infazlar bugün de sürmüyor de¤il. Di¤er yandan böylesi vakalar geri kalm›fl! Geleneksel kal-m›fl! E¤itimsiz! Kürdistan illerine mahsus de¤ildir. Bu katliamlar›n ‹stanbul’dan ‹zmir’e ve birçok yerde yaflanmas› önünde hiçbir engel söz konusu de¤il. Böylesi katliamlar›n nedenini e¤itimsiz-lik, cahillik, afliretçilik fleklinde gösterip ‘›slahat hareketleri’ne giriflmek masumane de¤ildir. Devletin resmi politikas›na ba¤l› ve bizzat devlet karakterinin yans›mas› olarak toplumsal yaflam›nher alan›nda boy gösteren katliamlar›, toplumsal yap›dan ve bu yap›n›n çark›n› çeviren hâkim s›n›f gerçekli¤inden kopuk ele almak, büyük bir yan›lg›d›r.

Mardin’deki katliam bir ilk mi?

Page 6: 16 - 31 Mayıs 2009 -  Sayı 154

6 16-31 May›s 2009 emek

Kamu Personel Rejimi de¤ifltirilerek, çal›flana 'esnek çal›flma' dayat›l›yor

Yeni anayasa tart›flmalar›, Kamu Personel Rejimi düzenlemesi gi-bi konular AKP hükümetinin kurdu¤u yeni kabineyi meflgul etmifldurumda. ‹flte yeni kabinenin ilk gündemi: “Siyasi partilerin uya-ca¤› esaslar ad› alt›nda parti kapatmak art›k daha zor hale gele-cek! Kamu personel rejimi yeniden düzenlenerek kamu çal›flanla-r›na esnek üretim modeli uygulanacak.”

Anayasa de¤iflikli¤i paketiAKP hükümetinin kabinede yapt›¤› de¤iflikli¤in ard›ndan flimdikigündemi ise anayasada yap›lacak de¤ifliklikler. Uzun zamandanberi hükümet kanad›nda dillendirilen anayasa de¤iflikli¤i paketitamamlanm›fl durumda. AKP’nin hukuk kurmaylar›n›n haz›rlad›¤›‘Anayasa De¤iflikli¤i Paketi’ Baflbakan Recep Tayyip Erdo¤an’a su-nuldu. Baflbakan Erdo¤an’a sunulan paket, yirmi maddeden olu-fluyor. Pakette yer alan maddelerin büyük ço¤unlu¤unun AB re-formlar› çerçevesinde Türk devletinden talep edilen hususlardanolufltu¤u ve “Ulusal Program”dan al›nd›¤› ö¤renildi.

Kabinenin anayasadan daha çok, göreve bafllar bafllamaz ekono-mik konulara a¤›rl›k vermesi dikkat çekti. Derinleflen kriz sürecin-de kamu emekçileri “lehine” yasa taslaklar› haz›rlad›¤›n› öne sü-ren yeni kabine, anlafl›lan o ki krizi, sermayeden yana çözümekavuflturacak flekilde yeniden yap›land›r›d›. Örne¤in iflçi veemekçilerin birlik ve dayan›flma günü 1 May›s’›n hemen ard›ndan

gündeme gelen “Kamu Personel Rejimi” ile getirilecek düzenle-me, çal›flanlar aras›nda birlik ve dayan›flmay› yok edecek nitelik-te. Zira söz konusu tasar› yasalafl›rsa kamu hizmeti piyasalafla-cak, esnek çal›flma modeli uygulanacak.

Kamu çal›flanlar›na esnek çal›flma modeliPerformansa dayal› yönetim anlay›fl› getirilerek, kamu emekçile-rine 'esnek çal›flma' dayat›l›yor. E¤itimden sa¤l›¤a, yerel yönetim-lerden büro hizmetlerine kadar neredeyse her alanda esnek ça-l›flma modelinin fiilen yasal zemine kavuflturuldu¤u düzenleme-lere gidilecek. Uzman kamu personelinin bilgi birikimi ve tecrü-belerinden art›k daha az yararlan›lacak. Çünkü yasa ile kamusektöründe etkinlik ve verimlili¤in art›r›lmas› amaçlanmakta.Farkl› kamu kurum ve kurulufllar›nda personelin görevlendirilme-sine imkân tan›yacak esnek çal›flma modeli uygulanacak. Çal›-flanlar›n baflka kurumlara da gönderilmesine, sürekli yer de¤iflik-li¤ine olanak sa¤layan bir iflleyifl öngörülüyor. Sözleflmelilik ad›alt›nda memurlar›n ifl ve sa¤l›k güvenceleri ellerinden al›nacak.Çal›flan, birden çok iflyerinde birçok ifli yapar hale gelecek. Çal›fl-ma mekânlar› parçalanacak. Özellefltirme ifllemleri neticesindeistihdam fazlas› haline gelen personelin di¤er kamu kurumlar›nanakli gerçeklefltirilecek. Hizmet içi e¤itim faaliyetlerinin daha et-kin olacak flekilde düzenlenmesi suretiyle kamu personelinin ni-

teli¤inin her bak›mdan yükseltilece¤i ileri sürülüyor. Devreye so-kulmak istenen bu uygulamalar ile kamu emekçilerinin ifl yüküartt›r›lacak, her türlü güvence ve örgütlenmeden yoksun b›rak›-lacak. Kamu hizmetlerinin niteli¤i düflürülecek. Esnek çal›flmaylabirlikte hükümetin uygulamaya sokmak istedi¤i düzenleme olanperformansa dayal› ücret sistemi ile sömürü artacak, örgütsüzlükve rekabet teflvik edilecek. Kamu emekçileri sendikalar›nda dayeni bir mevzuat› öngören düzenlemede, hukuksuzluk uygula-narak kamu emekçileri tan›mlanmay›p gasp edilen grev ve söz-leflme hakk›na dair herhangi bir de¤ifliklik yap›lmam›fl durumda.

Kamu Personel Yasas›'n›n krizle ilgisi var m›?Memurlar ve di¤er kamu görevlilerinin niteliklerini, ödev, hak,yetki ve sorumluluklar›n› belirleyen mevzuat haz›rlanacak.

Kriz döneminde Kamu Personel Yasas›'n›n tekrardan gündemegelmesi tesadüf müdür? Uzun y›llard›r tart›fl›lan kamu personel re-jimi de¤iflikli¤inin yeniden gündeme gelmesinde ekonomik krizönemli bir faktör oldu. E¤itim ve sa¤l›k gibi alanlar› k›smen serma-yeye devredildi. Bu alanlar›n tümüyle sermayeye devri yönünde-ki talep, kriz gerekçesiyle önümüzdeki günlerde gündeme gelebi-lecek. Bu alanlar, k›smen piyasaya aç›lm›fllard›, kamuda kalanlarda ticarilefltirilmifllerdi. fiimdi, sermaye bütün bu alanlar› yenidenisteyebilir. Bunu isterken de, bu alanlarda çal›flanlar›n güvencesizb›rak›lmas› sa¤lanacakt›r.

Sermaye krizi bahane ediyorYasalaflmas› gündemde olan söz konusu yasa, çal›flanlar aras›n-da rekabeti art›rmaya yol açarken, iflçiler aras›ndaki dayan›flma-y› azaltacak, yöneticilerin çal›flanlar üzerindeki bask›s›n› artt›ra-cakt›r. Performansa dayal› üretim sistemi ile bütün insiyatif iflve-rene kalm›fl olacak. Performans›na göre her bir memur iflverentaraf›ndan istenildi¤i zaman cezaland›r›lacak ya da ödüllendirile-cek. Bu düzenleme ile asl›nda örgütsüzlük özendirilmek isten-mekte, sendika ortadan kald›r›lmak istenmektedir.

Krizin emekçiler alehine derinleflti¤i bu süreçte kamu personel re-jiminde düzenlemeye gidilmesi ne anlam tafl›maktad›r? Asl›ndatüm kamu alanlar›n›n sermayeye devredildi¤i kriz sürecinde, e¤i-tim ve sa¤l›k gibi alanlar›n da sermayeye devri söz konusu. Kriz ge-rekçesiyle bu alanlar k›smen piyasaya devredilecek, kamu alanla-r› ticarilefltirilecek. Çal›flanlar›n güvencesiz b›rak›lmak istendi¤i buyasa ile sermaye, tüm kamu alanlar›na göz dikmifltir. Söz konusuyasa ile kamu hizmetleri piyasalaflt›r›lmak istenmektedir. AKP hü-kümeti ise yenilenen kabinesi ile bu sürece efllik edecek ve ser-maye önünde engel teflkil etmeyecek flekilde yeniden düzenlen-mifl oldu.

Uluslararas› proletaryan›n can ve kan pahas›na yaratt›¤› de-¤erlerin ifadesi olan iflçi s›n›f›n›n birlik mücadele ve dayan›fl-ma günü olan 1 May›s, tüm dünyada ve Türküye-Kuzey Kür-distan’da coflkulu flekilde kutland›. Bu seneki kutlamalardagenel olarak kat›l›m›n artt›¤›n› söyleyebiliriz. Özellikle yafla-nan ekonomik kriz sonras› sald›r› alt›nda olan emekçilerin buseneki kutlamalarda kat›l›m› artt›rm›flt›r ve bu, önemsenecekbir durumdur. 2009 1 May›s’› için yeni ve önemli bir baflka geliflme ise 1 Ma-y›s’›n hâkim s›n›flar taraf›ndan “Emek ve Dayan›flma Günü”ad› alt›nda tatil edilmesiydi. Elbette ki bunu, iflçi s›n›f›n›n ka-zan›lm›fl bir hakk› olarak gördüklerinden yapmad›lar. Yafla-nan ekonomik kriz nedeniyle yoksullu¤un her geçen günartmas›, demokratik haklar›n gasp edilmesi, demokratikhaklara yönelik yap›lan sald›r›lar, say›lar› milyonlar› bulan ifl-ten ç›karmalar, bunun sonucunda yaflanan grevler ve fabri-ka iflgalleri sisteme ve onun sözcüsü olan AKP hükümetineyönelik öfkeyi her geçen gün art›r›yor. Bu nedenle AKP hü-kümetinin, iflçi s›n›f›n›n Uluslar aras› mücadele günü olan 1May›s’› "Emek ve Dayan›flma Günü” olarak ilan etmesini de-mokrasi ve özgürlük söylemleriyle cilalanm›fl yeni bir (k)aç›-l›m› olarak görmek gerekiyor. Kürt sorunu ve Alevilik konu-

sunda yapm›fl oldu¤u aç›l›mlar›n devam› olarak hayata geçi-rilen emek cephesindeki bu aç›l›m›n esas sebebi de kitlele-rin biriken hakl› öfkesini neo-liberal solcular›n da deste¤i iledüzen s›n›rlar›na çekip eritmektir.Yaflanan bu süreçte sendikalar›n genel tutumunu nesnel ger-çeklik içerisinde de¤erlendirmeye tabii tutmal›y›z. Özellikledevrimci hareketin zay›f oldu¤u, s›n›fla ba¤lar›n›n inceldi¤i,dolay›s›yla s›n›f örgütleri olan sendikalarla ba¤lar›n›n bürok-ratik iliflkiler d›fl›nda zay›f oldu¤u bir durumda elbette ki sen-dikalardan do¤ru bir s›n›f tavr› bekleyemeyiz. Esasta hâkims›n›flarla çat›flmay› de¤il, uzlaflmay› kendilerine rehber alanve s›n›f sendikac›l›¤›ndan kopan günümüz sendikal anlay›flla-r› sürece do¤ru önderlik etme konusunda da s›k›nt› çekmek-tedirler. 1 May›s’› 1 May›s gününe s›k›flt›ran, s›n›f›n gündemin-den kopartan taban sendikac›l›¤›ndan uzaklafl›p bürokratikbir tarzda iflleyen sendikalar›n yer yer militan eylemler yap-mas› ya da dönem dönem devletle karfl› karfl›ya gelmeleri budurumu de¤ifltirmez. Zira D‹SK ve KESK, bu y›lki 1 May›s’ta öy-le yans›t›ld›¤› gibi, çat›flarak Taksim'e ç›km›fl de¤ildir. BilakisD‹SK ve KESK temsilcileri “makul say›” için, Cumhurbaflka-n›'ndan, di¤er yetkililere, oradan vali ve polisle bir dizi temasve görüflme yaparak ‘izin alm›fllard›r’.

Di¤er yandan Taksim üzerinden KESK ve D‹SK’in yapm›fl oldu-¤u ‘ç›k›fl›’ da daha do¤ru bir yerden okumak gerekiyor. Busendikalar aç›s›ndan Taksim ç›k›fl› günü kurtarma çabas› yö-nündedir. Bu çabay›; genel olarak s›n›ftan kopan ve üye say›-lar›nda ciddi anlamda düflüfl yaflayan bu sendikalar›n birikens›n›f öfkesini kendi havuzlar›na tafl›ma çabas› olarak da oku-yabiliriz. Biriken öfkenin yüz binlerce insan›n kat›ld›¤› 29 Ka-s›m mitingi olarak Ankara’ya tafl›nmas› ve bununla s›n›rl› ka-l›nmas›, iflyerlerinde direnifller ve iflgaller olurken s›n›fa sakinolma ça¤r›lar›n›n yap›l›p krizi iflverenlerle birlikte krizi atlat-ma s›n›f iflbirlikçi çabalar›n›n verilmesi, sendikalardan beklen-tinin s›n›rlar›n›n ne olmas› gerekti¤ini de gözler önüne ser-mektedir. Türkiye-Kuzey Kürdistan'da ilk kez 1 May›s’a resmi tatil ola-rak girildi. Taksim alan tart›flmas› 1 May›s’›n o kadar merke-zine al›nd› ki 1 May›s’›n iflçi s›n›f›n›n birlik mücadele ve da-yan›flma günü oldu¤u ve bugünde s›n›f›n sorunlar› etraf›ndaalanlar›n›n doldurulmas› belli oranda geri planda kald›. Evet,Taksim iflçi s›n›f› aç›s›ndan önemli bir aland›r. Bedel ödenenbir aland›r. 36 emekçinin devlet taraf›ndan katledildi¤i biraland›r. Son üç y›ld›r gösterilen devrimci irade, coflku ve ka-rarl›l›kla demokratik hak arama yollar›nda meflru mücadele-

nin önemini ortaya koymufltur. Bununla birlikte belirleyici olan ve de¤erlendirmeye tabi tu-tulmas› gereken ise, 1 May›s öncesi yap›lan çal›flmalarda s›-n›fa ne derece ulafl›l›p ulafl›lmad›¤›d›r. Netice itibar›yla 1 Ma-y›s günü sadece bir sonuçtur. Taksim’e ç›k›l›r veya ç›k›lamaz;sonucu buradan de¤erlendirmek do¤ru bir yaklafl›m olmaz.Taksim'in gerçek manada kazan›lmas› ancak s›n›f›n kazan›l-mas›ndan geçer. Bu nedenle esas olan 1 May›s’ta s›n›fla bu-luflmakt›r.Elbette bu kazan›mlar küçümsenemez, küçümsenmemelidir.Bununla birlikte bu kazan›mlar oldu¤undan fazla abart›lma-mal›d›r da. Nitekim gerçek kazan›m, bu kazan›mlar›n geniflle-tilmesi, kitlelerin örgütlenmesi ve bu yolla iktidar›n elde edil-mesidir.Sonuç olarak 1 May›s gününe kitlelerin kararl›¤› yine damga-s›n› vurmufltur. Kazan›m-baflar› aranacaksa burada aranmal›-d›r. Devletin 1 May›s öncesi tehdit ve provakatif söylemlerineve azg›nca sald›r›lara ra¤men emekçiler geri ad›m atmam›fl,Taksim için sokak sokak direnmifllerdir. Bu direnifl hakl› vemeflru bir direnifltir. Hiçbir anti-propaganda bunu gölgeleye-mez. Daha fazla kazan›m için gücümüzü örgütlü mücadeledebirlefltirelim.

Esas Olan Kitleleri Örgütleyerek ‹ktidar› Zapt EtmektirDursun BAfiTU⁄EME⁄‹N KÜRSÜSÜ

Kriz bahane edilerek iflçi-emekçilerin haklar›n›n gasp edil-mesine devam ediliyor. AKP hükümeti taraf›ndan özellefltiri-len Erdemir ve ‹sdemir fabrikalar›nda çal›flan 13.182 iflçininmaafllar›, krizi bahane eden OYAK taraf›ndan 2010 Eylül’ünekadar %35 oran›nda düflürüldü. ‹flçileri temsilen Türk Metalve Çelifl-‹fl sendikalar› ile iflveren sendikas› olan Türkiye Me-tal Sanayicileri Sendikas› (MESS) aras›nda süren görüflmeler-de, “Ya maafl indirimini kabul edin ya da 1.400 iflçiyi ç›kar›-r›m” tehdidinde bulunan OYAK’›n maafl indirimi karar› iflçisendikalar› taraf›ndan kabul edildi. Erdemir ve ‹sdemir ‹flçile-rin maafllar›n›n yüzde 35’ini gasp eden OYAK’›n, bu uygula-mayla 260 milyon lira ‘tasarruf’ edece¤i hesaplan›yor.

‘Di¤er iflyerlerine de örnek olacak’Birleflik Metal-‹fl Sendikas› eski Baflkan› Eflref Demircan, Ere¤-li’yi kötü günlerin bekledi¤ini belirterek Erdemir’deki maaflgasp›n›n di¤er iflyerlerine de örnek olaca¤›n›n alt›n› çiziyor.Demircan, “Krizi bahane edip faturas›n› tamamen çal›flana ç›-karmak ve bunun öncülü¤ünü de sendikalar›n yapmas› hiçdo¤ru de¤il. Sendikan›n bu konuda daha düzgün tav›r alma-s› gerekirdi” diye belirtiyor. Krizi yaratanlar ve bunu f›rsataçeviren sermaye sahipleri kendilerini ‘kriz ma¤duru’ göste-rerek, krizin faturas›n› iflçi-emekçilere kesiyor. Girdikleri za-rar›n sebebi iflçilermifl gibi, zararlar›n› iflçilerin emeklerini vehaklar›n› gasp ederek ve hukuksuzluk sergileyerek karfl›la-maya çal›flmaktalar. ‘Yap›labilecek hiçbir fleyin olmad›¤›n›,en do¤rusunun bu oldu¤unu’ söyleyerek kendilerini hakl› ç›-karma çabas›ndalar. Öte yandan da, “Sizi iflten ç›karmamakiçin bunu yap›yoruz. Ya maafl indirimini kabul edersiniz yada iflinizden olursunuz” tehdidinde bulunuyor.

Kocao¤lu: Yara almadan bu gemiyi yüzdürmem gerekiyorKriz öne sürülerek çal›flanlar›n maafllar›n›n gasp›na Erde-mir’den ‹zmir Belediyesi’ne s›çrad›. D‹SK’in destekledi¤i CHP’li‹zmir Büyükflehir Belediye Baflkan› Aziz Kocao¤lu aç›k ko-nufltu: Çal›flanlar›n maafllar›nda indirime gidebiliriz. Maafllar›ngasp edilmesine ise gerek devlet gereke de patronlar s›cakbak›yor. Kocao¤lu, belediye ifllerinin maafllar›nda indirimegidebileceklerini iflaret ederek, “Küresel mali krizin etkileriderinleflirse belediye personelinin ücretlerini düflürebiliriz”aç›klamas›nda bulunmufltu. Maafl indirimine gidilece¤ininsinyalini veren Kocao¤lu’nun öne sürdü¤ü gerekçe ‘kriz’. Kri-zi bahane ederken sermaye sahiplerini referans gösteren,patronlardan etkilendi¤i saklamayan Kocao¤lu flöyle konufl-tu: “Eczac›bafl›, ‹pana’da krizden dolay› yüzde 30 civar›nda ifl-çi ç›karmay› öngörmüfltü. ‹flçiler de iflverene “iflçi ç›kartmakyerine iflçilerin maafllar›n› yüzde 30 indir” demiflti. Bundançok etkilenmifltim. Geçici olarak bizim belediyede de bu ola-bilir. fiu anda iflçimize verdi¤imiz para fazla demek do¤ru de-¤il, ama ülke gerçe¤ine göre hareket etmek gerekir. Burada20 bin çal›flan var. Bu krizi atlatmak zorunday›z. Yara alma-dan bu gemiyi yüzdürmem gerekiyor.”

‘Esnek çal›flt›rma için yasal düzenleme flart!’Egemenlerin ihtiyaçlar› ve talepleri do¤rultusunda ülkemizde2003’te AKP hükümeti döneminde hayata geçirilen 4857 sa-y›l› ifl kanununun da yer alan ‘performansa dayal› çal›flma’uygulamas›n›n özlemini çeken Kocao¤lu, belediyede perfor-mansa dayal› personel sistemine geçilmesi taraftar› oldu¤u-nu, bunun içinde gerekli yasal düzenlemelerin yap›lmas› ge-rekti¤ini aç›klad›. Ülkede performansa dayal› sistemin alt ya-p›s›n›n zay›f oldu¤una dikkat çeken Baflkan Kocao¤lu, perso-nelin 3-4 ayda bir performans›n›n ölçülmesi gerekti¤ini, per-formanstan iki defa kalan›n iflten ç›kar›lmas›n› savundu. “Bu-nun hayata geçebilmesi için yasal düzenleme flart. Baflka tür-lü devlet de belediye de yürümez. Testiyi getirenle, testiyi k›-ran›n bir oldu¤u yerde ifl yürümez” diyen Kocao¤lu, iflçilerinrobotlaflmas› özlemini de d›fla vurmufl oldu.

Toros Gübre Fabrikas›'ndaki grev sona erdiToros Tar›m ‹flletmesi'nde 32 gün süren grevkazan›mla sonuçland›. Tekfen Holding'e aitAdana’n›n Ceyhan ‹lçesi ile Mersin’de faaliyetgösteren Toros Tar›m ‹flletmesi'nde, 32 gün sü-ren direnifl sona erdi. Patron ve yetkili sendikaaras›nda uzlaflmaya var›lmas›n›n ard›ndan grev-deki iflçiler 11 May›s itibariyle ifl bafl› yapt›.Geliflmelerle ilgili olarak görüfltü¤ümüz Petrol-‹flSendikas› Mersin fiube Baflkan› Adil Alaybeyo¤-lu, global kriz gerekçe gösterilerek fabrikada ça-l›flan iflçilerin kazan›lm›fl haklar›n›n geri al›nmakistenmesi ile ücret ve sosyal haklarla ilgili 2 y›lboyunca herhangi bir zam yap›lmamas›na yö-nelik giriflimlerin kabul edilemeyece¤ini ve bu

nedenle de Mersin'de faaliyet gösteren TorosTar›m ‹flletmeleri'nde 7 Nisan 2009 tarihi itiba-riyle toplam 115 iflçinin greve ç›kt›¤›n› hat›rlatt›. Söz konusu grevin fabrika tarihindeki 6. grev ol-du¤unun alt›n› çizen Alaybeyo¤lu, grevin ayn›zamanda Adana'n›n Ceyhan ilçesindeki fabrika-da da bafllat›ld›¤›n› dile getirdi. Alaybeyo¤lu,"Son yap›lan görüflmelerde anlaflmaya var›ld›.11 May›s saat 07.30 itibariyle de arkadafllar›m›zher iki fabrikada da iflbafl› yapt›lar. Bizim greveç›kmam›za neden olan iki geliflme vard›. Bunlar-dan biri; özellikle iflverenin keyfi uygulamalar›-n›n engellenmesi aç›s›ndan kapsam maddesinekoydu¤umuz s›n›rlaman›n kald›r›lmak istenme-

si, di¤eri de ücret zamm›ndaki s›f›r dayatmas›y-d›. Son gelinen noktada kapsam maddesi dahilolmak üzere bize dayat›lan hiçbir maddeyi ka-bul etmedik. Toros Tar›m ‹flletmesi'ne ba¤l› Mer-sin ve Ceyhan fabrikalar›nda daha önce uygula-nan sistem oldu¤u gibi devam edecek" dedi. Üzerinde anlaflmaya var›lan toplu ifl sözleflme-sine göre fabrikalarda çal›flan iflçilerin ücretleri-ne ilk y›l 100 TL seyyanen zam yap›laca¤›, bu-nun yan›nda da sosyal haklarda yüzde 6'l›k birart›fl yap›laca¤› bilgisini veren Alaybeyo¤lu, ikin-ci y›l da ücret ve sosyal haklar›n enflasyon ora-n›nda artt›r›lmas› karar› al›nd›¤›n› aç›klad›. Alay-beyo¤lu, grev sonras›nda fabrikada vardiyalar›n

yeniden oluflturulaca¤›n› ve haz›rl›klar›ns ta-

mamlanmas›n›n ard›ndan fabrikan›n 24 saat

üretimde olaca¤›n› belirtti.

‹flçiler neden greve ç›km›flt›Tekfen Holding'e ait Toros Tar›m Fabrikas›'nda

çal›flan ve Petrol-‹fl Sendikas›'nda örgütlü iflçiler,

toplu ifl sözleflmesi görüflmelerinde anlaflma

sa¤lanamamas› üzerine ifl b›rakarak greve bafl-

lam›fllard›. ‹flçilerin greve ç›kma nedenleri ise;

patron taraf›ndan dayat›lan 4 ay ücretsiz izin,

kapsam maddesinin kald›r›lmas› ve 2 y›l sürey-

le %0 zam ve 24 y›ll›k sendikal mücadeleyle ka-

zan›lan haklar›n gasp› idi.

Çal›flanlara ‘iflinizdenolursunuz’ tehditi

Page 7: 16 - 31 Mayıs 2009 -  Sayı 154

716-31 May›s 2009kad›n

Kürdistanl› kad›nlar›, iki say›d›r gazete-mizin sayfalar›na, kendi görüflleriyle,sesleriyle tafl›maya çal›fl›yoruz. Gazeteiçin yapt›¤›m›z bu röportajlar vesilesiy-le, Kürt kad›n›n›n gerçekli¤ine dahafazla dokunma, onu daha iyi anlamaimkân› da bulduk. Gördükçe, dinledik-çe bu gerçeklik daha iyi görülüyor…

Elbette sömürü, bask›, zorbal›k ülkeninher yerinde gösteriyor kendini. FakatKürdistan’›, Kürt kad›nlar›n› “ayr›” k›lanbaz› fleyler var. Kürdistan’daki feodalyap›, eme¤in gasp edilmesi ve devletinbask› rejimiyle birlikte, bir bask› dahadikiyor insanlar›n bafl›na: Afliret bask›-s›, ‘töre’, ‘kan davas›’, ‘kumal›k’…

Feodal yap›n›n kad›n katliam›Feodal bask›n›n ilk elden muhatab› isekad›nlar... “Namus cinayeti” denen vebütün olarak bakt›¤›m›zda kad›nlarayönelik bir “katliam”a dönüflen olaylar,çok efllilik, töre etraf›nda flekillenensald›rganl›k, kad›n›n eve ve bu da yet-mezmifl gibi çarflaf›n içine hapsedilme-si ve daha pek ço¤u... Kad›nlarla ko-nuflmay› ‘baflard›¤›m›zda!’ öyle örnek-ler veriyorlar ki, kan›m›z donuyor. Ko-cas›na karfl› ç›kt›¤› için, s›rt›nda ütü ba-s›lanlar, ailesinin ve eflinin bask›lar› ne-ticesinde intihar etmek zorunda kalan-lar, çekiçle çenesi k›r›lanlar, aflireti ta-raf›ndan öldürülerek dereye at›lanlar...

Bask›y› y›rtmaya çal›flan kad›n kurumlar›Kürdistan’da, bir de bu bask› ve fliddetortam›n› y›rtmaya çal›flanlar var. Bun-lar, çeflitli kad›n kurumlar› çevresindeörgütlenmifl, hem kad›nlar›n zihinleriy-le hem de feodal bask›yla mücadeleeden kad›nlar. Özellikle Amed’te yo-¤unlafl›yor kad›n kurumlar›n›n çal›fl-malar›. Kardelen Kad›n Evi, Kad›n So-runlar› ve Uygulama Merkezi, Kad›nMerkezi, Kad›n Meclisi gibi pek çok ka-d›n kurumu, Amed’te çal›flmalar›n› sür-dürüyor. Bu kurumlar, e¤itim çal›flma-lar›ndan, panellere, atölyelerden, e¤-lence organizasyonlar›na kadar pekçok konuda çal›flmalar yürütüyor.

Kürdistan’daki kad›nlara iliflkin baz›istatistikî veriler

Bu kad›n kurumlar› aras›nda bulunan,Ba¤lar Belediyesi Kardelen Kad›n Eviise, en fazla kad›na ulaflan kurumlar-dan biri. Bu kurumun yapt›¤› bir sahaaraflt›rmas› ise, Amed’teki kad›nlar›ndurumunu tüm ç›plakl›¤›yla veriyor. Buaraflt›rmaya göre, Amed’in en büyükilçesi Ba¤lar’da yaflayan kad›nlar›n;

-%54.3’ü okur-yazar de¤il.

-%92.1’i ev kad›n› ve gelir getiren her-hangi bir ifl yapm›yor.

-%73.9’u reflit olmayan yafllarda evlilikyapm›fl.

-%62.8’inin evlilikleri, aileleri taraf›ndan dü-

zenlenmifl.

-%32.2’si herhangi bir sosyal güvenceye

sahip de¤il. %40’›n›n ise, yeflil kart› bulunu-

yor.

-%46.3’ü 150 TL’nin alt›nda bir gelire sahip.

-Kad›nlara sorulan “Size göre en önemli so-

rununuz nedir?” sorusuna ise, %36.3’ü “ifl-

sizlik”, %24’ü “fliddet”, %7.8’, “ev iflleri”,

%6.8’i “sosyal bask›”, % 4.2’si “çok çocuklu-

luk”, %3.2’si “cinsiyet ayr›mc›l›¤›”, %2 “aile

içi geçimsizlik” ve “efllerin ilgisizli¤i”, “çocuk

bak›m›” cevab›n› veriyor.

-Ayr›ca ilçede yaflayanlar›n %69.5’i göç so-

nucu buraya yerleflti¤ini ifade ediyor.

Araflt›rma pek çok fleyi ortaya koyuyor. ‹fl-

te Amed’teki kad›n kurumlar› da, böylesi

bir tablonun içinde örgütlenmeye, de¤ifltir-

meye çal›fl›yor. Fakat mevcut kapal› yap›

ve kad›nlar›n üzerinde yarat›lan hegemon-

ya, onlar›n da alan›n› daralt›yor. Amed’in

en büyük ve en fazla kad›na ulaflan kad›n

kurumu Kardelen Kad›n Evi’ne dahi, 4 y›lda

yaln›zca 864 baflvuru yap›lm›fl. Baflvuru ko-

nular›ysa, aile içi fliddet, psikolojik dan›fl-

manl›k, ifl baflvurusu, ekonomik destek,

sa¤l›k dan›flmanl›¤›, iflyerinde fliddet ve s›-

¤›nma...

Bütün bunlara bir de, kad›nlarda daha ya-

k›c› biçimde hissedilen ulusal/kimliksel so-

runlar› ekleyebiliriz. Kürdistan’daki kad›n-

lar›n önemli bir k›sm›, anadilleri olan Kürt-

çe d›fl›nda herhangi bir dil bilmiyor. Bu du-

rum özellikle kamu haklar›ndan faydalan-

malar› noktas›nda ciddi s›k›nt›lar yarat›yor.

Ayr›ca kad›nlar›n önemli bir k›sm›, hayat›-

n›n hiçbir döneminde okula gitmemifl ve

okuma yazma bilmiyor. Bu durum da ka-

d›n kurumlar›n›n iflini zorlaflt›ran baflka bir

faktör haline geliyor.

Evlilik de çözüm getirmiyor“E¤itim sorunu!”nu, Kürdistanl› genç kad›n-

lar yaflamaya devam ediyor. Feodal bask›,

yoksunluk ve mahrumiyetle birleflince,

okumak isteyen kad›n›n ifli daha da zorla-

fl›yor. “Baba beni okula gönder” türü kam-

panyalar ise, kad›nlar›n okumas› için veri-

len samimi bir u¤rafltan çok, asimilasyon

“kokuyor”. Bu dosya kapsam›nda görüfltü-

¤ümüz pek çok genç kad›n da, annelerinin

kaderini paylaflmamak için, meslek sahibi

olmak istediklerini söylüyor. Fakat ne ya-

z›k ki, yeterli bilince ulaflmas› bir biçimde

engellenmifl baba, onlar› da annelerinin

kaderine mahkum etmeye çal›fl›yor. Ve

Kürdistanl› genç kad›na iki seçenek kal›-

yor: Ya babaya ve onu bu hale getiren sis-

teme karfl› topyekûn mücadele edecek,

kad›n kurumlar›nda veya baflka kitle ör-

gütlerinde yerini alacak, ya da, “biraz daha

özgürlük getirir” umuduyla “koca yolu”

gözleyecek. Ancak, bu umutla evlenmeyi

bekleyen ve neticesinde evlenen pek çok

kad›n›n söyledi¤i ayn›: “Evlenince bask›

artt›, çember içine girdim”

“Feodal kal›nt›lar›n befli¤i” Siverek’te kad›nlarla,kendi durumlar›, yaflad›klar› üzerine söylefli ger-çeklefltirdik. Söylefli yapt›¤›m›z kad›nlar abla-kar-defl. Kubilay 7 çocuklu bir kad›na kuma gitmifl, 8ay önce de efli trafik kazas›nda vefat etmifl. ‹kikuma, ailelerinin evine dönmüfl. Songül ise, Sive-rekli genç bir kad›n…

Siverekli kad›nlar›n ifli çok zor… Bir taraftan ülke-nin bütünündeki kad›nlar gibi, üretim sürecindend›fllan›yorlar, ekonomik bask›ya maruz kal›yor-lar, di¤er taraftan afliret bask›s›yla yüz yüzeler.Kubilay ve Songül, nispeten ‘ileri’ bir baban›n ço-cuklar›... Fakat bu Siverekli kad›nlar›n yazg›s›n›paylaflmalar›na engel de¤il…

fiimdi sözü Siverekli kad›nlara b›rakal›m. Onlar,kendi gerçekliklerini, baflka lafa söz b›rakmaya-cak biçimde anlat›yorlar:

‘Kuma olmak çok zor bir fley’Siverek’te, yoksullu¤un ve afliret iliflkilerininbirlikte bask›s› alt›nda kad›n olmak nas›l birfley?

KKuubbiillaayy:: Siverek’te kad›n olmak çok zor… Kad›nasöz hakk› verilmiyor. Mesela bir erkekle konufl-tun mu, “bu senin sevgilindir” diye konufluyorlar.Burada kad›na dayak hala var. Ben kendimi ör-nek vereyim. Ben evlendim, 6 y›l evli kald›m.Eflim trafik kazas›nda öldü. Kocamdan çok dayakyedim. Ben karfl› ç›k›yordum buna. Hala da karfl›ç›k›yoruz. Hani diyorlar ya “namustur, nas›l bofla-nabilirsin. Bir kere evlendin mi bir daha boflan-mak yoktur. Sen kendi elinle yapm›fls›n bunu,çekeceksin.”

Severek mi evlenmifltiniz?

KKuubbiillaayy: Ben severek evlendim. Severek evlen-sem de, kad›n daya¤› vard›. Benim kumam vard›.Kumam benden daha fazla iflkence görüyordu.Kuma olmak çok zor bir fley… ‹ster istemez k›s-kançl›k vard› aram›zda. K›skançl›ktan kavga ç›k›-yordu. Bir kumayla kavga edersin, bir kocaylakavga edersin… Koca iki kad›n›n aras›nda kal›yor-du. Bunu tutarsan öbürü küser, di¤erini tutarsanöteki küser.

‘Evlenince bask› alt›na giriyorlar’

SSoonnggüüll:: fiimdi bir konuya de¤inece¤im. E¤er böy-le bir fley varsa, bask›ya karfl›y›m. Ama flu var,ben kendi cinsimden bir kad›na hayatta ihanetedemem. Hani erkekler etti ama bir de biz kad›nolarak birbirimize ihanet ediyoruz. Neden baflkabir kad›n›n efline sahip ç›kal›m ki! Neden gidipbaflkas›n›n kocas›n› alal›m ki! Çocuklar›na, yuva-s›na sahip ç›kal›m ki! Biz kad›nlar, Siverek’te, flu-

nu düflünüyoruz: “Gezemiyoruz, okuyam›yoruz,çünkü bizler ev k›z›y›z. ‹flte evde oturaca¤›m›zaevlenelim. ‹ster erkek evli olsun, ister bekâr ol-sun.” Biz kad›nlar›n bu tür düflünceleri yanl›fl…

KKuubbiillaayy:: Yani evlendin mi, tam tersi oluyor. Dahaözgür olaca¤›n› düflünüyorlar, ama daha bask› al-t›na giriyorlar.

Aile ve toplumun kuma olarak gidiflinle ilgilitavr› ne oldu?

KKuubbiillaayy:: Komflular ve ailem herhangi bir bask›yapmad›lar. Sadece flöyle diyorlard›: “Sen evli ol-du¤unu biliyordun, kendi kendini yakt›n” Mese-la, “senin hayat›n alt üst olmufl, sen ki ölmüfl gi-bisin. Evli bir adam, çocuklar› var. Sen bilerek bu-nunla evlendin. Sen art›k kendi hayat›n› alt üstetmiflsin, ölmüfl gibisin. Keflke böyle yapmasay-d›n.” Kimse baflka bir fley demedi.

Efliniz vefat ettikten sonra, sizin, kuman›z›n veçocuklar›n›z›n durumu ne oldu?

KKuubbiillaayy:: Benim bir tane çocu¤umu eflimin büyükabisine verdim. fiimdi onlar bak›yor. Ben burayaailemin yan›na geldim. Eflim öldü¤ü zaman, ai-lem bir hafta içinde beni almaya geldi. Kumamköyde kal›yor, kendi evinde. Akrabalar› yard›m-da bulunursa bulunurlar. Kumam›n çocuklar›çok… 10–12 tane çocu¤u var.

‘A¤alar hep kendi ç›karlar›n› düflünürler’

Siverek’te afliretler de büyük etki sahibi… Ak-tard›¤›n›z kadar›yla vefat eden efliniz de afliretmensubu. Efliniz vefat ettikten sonra, aflirettenherhangi bir destek gördünüz mü?

KKuubbiillaayy:: Kesinlikle, hiç… O a¤a dedikleri milletve-kili bunlardan. “A¤ay›z” dedikleri gibi a¤ad›rlar.Mal, mülk var. Maddi durumlar› çok iyi. Ama ke-sinlikle ne maddi yard›m ne baflka bir fley… Bir“bafl›n›z sa¤ olsun” bile demediler.

Siz de Siverek’te yaflayan genç bir kad›ns›n›z?Sizce Siverek’te kad›nlar›n yaflad›¤› sorunlar›nkayna¤›nda ne yat›yor?

SSoonnggüüll:: Burada e¤itimsizli¤in, cahilli¤in nedeniçok… Yafl›yoruz, içindeyiz. Siverek gibi bir yerde-yiz. Çok zor bir yer. Mesela biz 8 kardefliz; 5 k›z 3erkek. Bu kadar çocu¤un e¤itimi zor. Maddi birfley veremiyorsun. Bu kadar çocu¤un getirilmesiyanl›fl. Bizim genç olarak burada özgürlü¤ümüzyok. Ben genç bir k›z›m. Çarfl›ya inmek, arkada-fl›mla görüflmek, kafede oturmak isterim. Nederler, “O k›z kötüdür” derler. Hemen Siverek’tebu konuflulur. ‹flte hemen, “flu kiflinin k›z›, fluradagörüldü” Bu sorunu ben de yaflad›m.

Ailenin tutumu nas›l?

SSoonnggüüll:: Aileme gelirsem, etraftan bir dedikodugelince, ailem hemen bask› yapar. “Çevre sanakötü bak›yor” derler. Çevrenin nas›l bakt›¤› de¤il,ailemin güveni önemli.

Peki, akl›n›za gelen, yaflad›¤›n›z bir olay varm›?

SSoonnggüüll:: Mesela ben geçenlerde yolda yürüyor-dum. ‹ki genç arkam›zdan geliyor. “Ne kadar gü-zelsiniz. Siverek’te böyle güzeller de mi var” de-diler. Biri de o gün yolda yürürken, “esmer bom-ba” dedi. Yolda yürüyorsun, bütün kahve dönüpsana bak›yor. Böyle fleyler onlara ters geliyor. Birkad›n›n çarfl›ya gitmesine ters bak›yorlar. Bizimgenç k›zlar›m›z bu sorunlar› çok yafl›yor. Meselabugün genç k›zlar›m›z evleniyor. Baflkas›n›n evi-ne yerlefliyor. Orada derler, “gelindir”. Hayattasöz hakk› verilmez. Bir odada gelinin kocas›ylaoturmas› bile yasak!

‘Afliret öldürdü mü, karakol da kar›flmaz’

Afliretler kad›nlar›n ezilmesinde ne derece paysahibi?

SSoonnggüüll:: Afliret olarak, bir k›z seviyor birini, kaç›-yor mesela. Afliret diyor, “k›z kaçm›fl, namusu-muz gitmifl, birini öldürmek laz›m” birini öldürü-yor. Geçen y›l benim arkadafl›m kaçt›, 4 y›l bera-berlikten sonra. Kaçt›ktan 4 ay sonra beni ar›yor-du. Urfa’ya yerleflmiflti. Ailesi de bana soruyordu,“gidip öldürece¤iz, nerdedir” diye. Söylemiyor-dum. Sonra gidip bulmufllar. Dedikoduyla gelmiflnerede oturduklar›. Gece 12’de bask›n yapm›fllar.K›z› öldürüp, Hac› X›d›r’a (Siverek’teki bir çay) at-t›lar. Çocu¤u da hastanenin arkas›na att›lar. Bençok üzüldüm. Ben ona hep demifltim, “kaçma”diye… Ama tabi ailesi afliret karar›yla öldürüldü-¤ünü söylemiyor, “bilmiyoruz” diyor. Afliret ko-nuyu kapatt›. Zaten afliret oldu mu, karakol dakar›flmaz. Öldürürler iflte.

‘Siverek’i tan›yan bir kurum iyi olur’

Nas›l çözülür?

SSoonnggüüll:: Öncelikle e¤itim çok önemli. Bir kad›ne¤itimi… Gencinden yafll›s›na herkese… Zaten bu-rada bir kurum aç›lsa, herkes gider. Ben de çal›-fl›r›m o kurumda. Zaten böyle bir kurum olsa, ka-d›nlar›m›z bu kadar geri kalmazd›. Bizim kad›nla-r›m›z diyor, kollar›n aç›l›rsa, bafl›n aç›l›rsa, kötüyola düflersin. Bana diyorlard›. ‹flte kurum olsa,söylese bir fleyler, farkl› olur. Hani diyorlar ya,“baflkand›r her fleyi bilir” Mesela belediye ne de-se inan›yorlar. Yanl›fl bir fley söylese bile, “bele-diyedir, yanl›fl bir fley söyler mi” diyorlar. DTP varama yetmiyor. Baflka bir kurum olursa, Siverek’ibilen, tan›yan bir kurum olursa daha iyi olur.

Feodal de¤erlerin ve devletin k›skac›nda

KÜRT KADINI

Page 8: 16 - 31 Mayıs 2009 -  Sayı 154

8 16-31 May›s 2009 perspektif‹nsanl›k salg›n hastal›klar, açl›k, do¤al afetler ve savafl-lar gibi büyük felaketler ve k›y›mlarla yüz yüze kald›.Bar›nma, korunma ve yaflamsal ihtiyaçlar; toplumsalyaflam, ifl bölümü ve toplumsal örgütlenmeyi gündemegetirdi. S›n›fl› toplumsal yaflam›n bafl›ndan itibaren “zorörgütlenmesi” gündeme gelerek, giderek devlet örgü-tüne dönüfltü. Üretim araçlar›na sahip olan egemen-sö-müren s›n›flar, egemenliklerini korumak ve sürdürmekiçin en büyük zor örgütü ünvan›ndaki devleti örgütle-yip, hakimiyet arac› olarak elinde tuttular. Her türlü de-magojinin tersine, devlet, s›n›flar üstü de¤il, s›n›f niteli¤itafl›d›, tafl›yor.

‹nsan›n yaflamsal tüm ihtiyaçlar›na ba¤l› olarak içinde ol-du¤u üretim faaliyeti; buna paralel olarak üretim araçla-r› ve üretici güçlerin geliflmesiyle, eski-geri üretim iliflki-leri zorlan›rken; yaflanan bilimsel geliflmeler ve özelliklede ezen-ezilen çeliflkisi zemininde süren s›n›flar müca-delesi her defas›nda yeni toplumsal sistemi zorunlu k›l-d›. ‹lkel komünalden kölecili¤e, feodalizmden kapitaliz-me ve oradan da sosyalist topluma kadar uzanan, in-sanl›¤›n daima ileriye do¤ru olan kaç›n›lmaz yürüyüflü;s›n›f mücadelesi denen olgu olmasayd› kendili¤inden ça-¤›m›za kadar ilerleyemezdi. ‹flte bu gerçeklikten kaynak-l› toplumlar tarihi ayn› zamanda s›n›flar mücadelesi tari-hidir. Çeliflkiler s›n›f merkezli olmaktan ç›k›p komünizmevarana kadar da bu böyle devam edecektir.

Egemen-sömüren s›n›flar›n gerici zor ve fliddeti alt›ndaa¤›r sömürü ve zulme maruz kalan s›n›flar böyle yöne-tilmek istemeyip tepkilerini ortaya koydular. Devrim ta-lebi, kapitalizmin oluflmaya bafllad›¤›, tarihsel flartlardadevrimci s›n›f olan burjuvazinin önderli¤inde gerçeklefl-tirildi. ‹flçi s›n›f› ve s›n›f hareketleri geliflerek büyüdü.Burjuvazi zamanla proletarya ve emekçi halklar karfl›-s›nda gericileflti. ‹leri toplumsal üretim iliflkileri veya ye-ni ileri sistem; gerici s›n›f ç›karlar›na ters oldu¤u için,proletarya ve halk kitlelerinin devrim talebi yenidengündeme geldi. ‹dealist filozoflardan köklü olarak ko-pan Marks ve Engels, Marksist materyalist felsefe vedünya görüflünü gelifltirerek, bunu toplumlar tarihineuyarlad›lar. Marks-Engels’in elinde, iflçi s›n›f› ideolojisiy-le, s›n›f mücadelesi teorisinin gelifltirilmesini olanakl›k›ld›. 1948’de Komünist Manifesto iflçi s›n›f›na seslene-rek burjuvazinin uykular›n› kaç›rd›. Büyük çalkant›lariçinde devrim ihtiyac› öne ç›kt›. 1871 Paris Komünü’yleilk iflçi iktidar› gerçeklefltirilmifl oldu. ‹flçi s›n›f› önderli-¤indeki s›n›f mücadeleleri gündeme oturarak, büyükkalk›flmalar ve kanl› savafllar içinde günümüzdeki nite-li¤ine ulaflt›…

Bu tarihsel seyir, toplumlar tarihinin geriye çekilmesi ileileri tafl›nmas› rolleri, bir baflka deyiflle, insanl›¤›n karanl›-¤a hapsedilmesi ile ayd›nl›k gelecek tercihi aras›ndaki ikiana s›n›f tavr›n›n izleriyle döflelidir. ‹ki kamp-iki s›n›f ara-s›ndaki uzlaflmaz düflmanl›k, “emperyalizm ve proleterdevrimler ça¤›”n›n temel çeliflmesi olarak, dünya toplu-munun s›n›fl› gidiflat›na damgas›n› vurmaktad›r. ‹nsanl›-¤›n ac› deneyimleriyle dolu özgürlükler dünyas›na do¤ruilerleyiflinin vard›¤› günümüz dünyas›nda, emperyalizminsanl›¤› k›r›m ve k›y›mlar içinde yok etmektedir hala.

Politik iktidar meselesini temel konu edinen her devrim,bu mesele çözülmedikçe dün oldu¤u gibi bugün de ge-çerlili¤ini korumaktad›r. Bu tarihsel meselede, Marks-En-gels iflçi s›n›f› iktidar›n›n mümkün oldu¤unu; toplumlar›ngeliflme yasas› ve çeliflki yasas› ›fl›¤›nda bilimsel temel-leriyle ortaya koyup, yeni bir 盤›r ve ça¤› bafllatt›lar. Ni-tekim, onlardan sonra Lenin önderli¤inde proleter dev-rim ve iktidar gerçe¤e dönüflerek yeni ça¤ olgulaflm›fl ol-du. Stalin ve Mao bu ça¤ içinde ideoloji ve bilimimize ni-tel katk›lar yaparak iflçi s›n›f› teorisini gelifltirdiler.

‹nsanl›¤›n s›n›fl› topluma ad›m atmas›yla birlikte, ezen-ezilen, sömüren-sömürülen ayr›fl›m›yla ortaya ç›kan ikidünya, b›k›p usanmayan mücadeleler içinde var olupilerledi. Köleci sitemin y›k›lmas›ndan sonra, derebeylikve serf ya da “özgür köleler”den oluflan uzun orta ça¤karanl›¤› da tarihin karanl›¤›na gömülüp, kapitalist pat-ronlar›n hükmünde “modern kölelik” dönemine geçil-dikten sonra; iki kamp aras›ndaki s›n›flar mücadelesi,Marks-Engels öncülü¤ünde bilimsel teorik temelleriyleyeni ideolojik-politik-örgütsel çehreye ulaflt›r›larak,hem büyük ac› ve yenilgilerle ve hem de büyük zafer-lerle günümüze kadar geldi…

Kapitalist toplumdan sonra büyük devrimlerle kazan›-lan sosyalist toplum düzeyi de s›n›flar mücadelesinin enkeskin biçimlerine sahne olarak s›n›fl› bir toplum olaraken ileri toplumsal aflamay› temsil etti. “Kesin zafer” ya-n›lg›s› Sosyalizm’i zay›flatt›. Kimin kazanaca¤› sosya-lizmle karara ba¤lanamad›. Bu kavray›fl›n yeterince köksalma f›rsat› bulmamas› ve s›n›f mücadelesinin yengi veyenilgileri daha iyi örgütlenme flart›na ba¤l› olarak kaç›-n›lmaz k›lan do¤as›na uygun olarak, Sosyalizm geçicisiyasi yenilgisini ald›. Böylece, nihai zaferin girift zorluk-larla dolu oldukça uzak bir gelecek oldu¤unu ispatlad›.‹flçi s›n›f› bilimi, devrim tecrübeleri haf›zas›na BüyükProleter Kültür Devrimi tecrübesini de ekleyerek nitelbir geliflme aflamas›na ulaflt›.

Komünizm hedefiyle s›n›f iktidar›n›n en uzman müca-dele yolu ve devrim biçimi Kültür Devrimi’dir art›k!

S›n›flar mücadelesi her zamanki kadar aktüel ve geçer-lidir. Geçerlidir çünkü; s›n›flar egemenli¤inde toplumsalyaflam ve s›n›f antagonizmas›ndaki karfl›tlar›n birli¤i dedevam etmektedir.

Tarihi yaratan gerçek kahraman devrimci halk kitleleridirTüm tarih kan›tlamaktad›r ki, toplumlar tarihinin ilerle-mesi, s›n›flar mücadelesiyle mümkün olmufltur, bu sa-yede geliflmifltir. Yine kan›tlamaktad›r ki, insanl›k gel-mifl oldu¤u modern ça¤›; proletarya ve devrimci halkla-r›n yarat›c› eme¤ine ve yaflamlar›na mal olmufl muaz-zam kalk›flmalarda yaratt›klar› alt-üst olufllar ve zaferle-re borçludur. Her devrimci kavgan›n, ölümsüzleflenleri-ne borçlu oldu¤u ve Onlar’dan beslendi¤ine de ayn› ta-rih tan›kt›r. Kavgan›n yönü ve kararl›l›¤›; bilimsel ve ta-rihsel hakl›l›¤a dayal› oldu¤u gibi, flehitlerinin an›s›ndanilham alman›n yan› s›ra, onlar›n omuzlar›nda parlayaraka盤a ç›kmaktad›r. Devrimin en ileri mevzilerinde bakiolarak savaflanlar kuflkusuz ki, onlard›r.

Türkiye-Kuzey Kürdistan devrimci ve komünist hareke-ti de evrensel miras›n yan› s›ra, kendi somut de¤erlerive tarihsel birikimi üzerinde yükselmektedir. Bu miras,

birikim ve de¤erlerin yo¤urdu¤u tarihimiz; Suphi, Kay-pakkaya, Çayan ve Gezmifl’ten ba¤›ms›z olmad›¤› gibi,Onlar›n ideolojik-politik-örgütsel çizgi ve ihtilalci ruhla-r›yla kristalize olmufltur. Co¤rafyam›z›n devrimci-komü-nist hareketine bugün de damgas›n› vuran onlard›r. Ka-s›m 1920 TKP’nin kuruluflu, 1971 devrimci ç›k›fl› ve 24Nisan 1972 at›l›m›n›n yarat›c›lar›, esin kayna¤›m›z olarakdevrimci savafl›m›m›za yön vermeye devam etmekte-dirler. Onlar flahs›nda flehitlerimizin “omuzlar›ndan inen”her hareket, tasfiyecilik ve reformizmin do¤as›na kay-maktan kurtulamad›. KAYPAKKAYA gelene¤ine daya-nan ve ç›kt›¤› köklerinden negatif aç›yla kopan her ha-reketin komünist anlamda gerçek devrimci niteliktenuzaklaflt›¤› bilinmektedir. Devrimci mücadele tarihininönemli ve kopmaz bir parças› olan devrim ve komü-nizm mücadelesi flehitleri; de¤iflmez bir olgu olarakstratejik de¤erlerimiz içinde yer al›p, evrensel ve somuttarihimizle özdeflleflirler. Bundand›r ki, tarihini inkar et-meden ondan ö¤renen ve tarihini tecrübe ederek onunüzerinde yürüyen her hareket, kaç›n›lmaz olarak tarihi-nin anlaml› bilefleni olan flehitlerine büyük önem atfe-der ve onlar› ba¤l›l›kla anar.

Temsil ettikleri ideolojik-politik hat ve yaflamlar› paha-s›na kan›tlad›klar› sonsuz kararl›l›k tutumlar›yla ard›lla-r›na ilham olan flehitlerimiz; elbette unutulamaz, s›ra-danlaflt›r›lamaz ve di¤er ölümlerle bir tutulup tafl›d›kla-r› üstün de¤erlerden soyutlanarak ele al›namazlar.

Proletarya partisi bir fleye daha dikkat çeker; “flehit ede-biyat› yapma” belirlemesini do¤rularcas›na, hemen tümajitasyon-propagandan›n flehitler üzerinden yürütüldü-¤ü; politik plan› pratik çal›flmada var eden örgütsel ça-l›flmalar›, flehitleri anma etkinliklerine endeksleyen yada fiilen ona dönüfltüren güdükleflmifl dar yaklafl›m pra-ti¤ini de yads›yarak elefltirir. Politik iktidar için yürütü-len devrimci faaliyetin flehitlerle s›n›rlanmas›n› kabuletmez.

Maoist komünistler bu bilinçle, 1.Konferans’lar›ndaOcak ay›n›n son haftas› ve 2.Kongre’sinde ise May›s ay›-n›n üçüncü haftas›na dair ald›¤› kararla birlikte, ‘parti vedevrim flehitlerini anma’ etkinliklerini gerçeklefltirmeyiuygulayarak, ama flehitleri anman›n sadece tarihselgünlerle s›n›rl› görmeyen bilinçle, günümüze kadar is-tikrarl› bir çizgi izlediler.

Proletaryan›n öncü kurmay›, kendi flehitleri ve komü-nizm flehitlerine özel bir anlam verdi¤i gibi, tüm devrimflehitlerine de ortak de¤erlerimiz oldu¤u gerçe¤indenhareketle, gereken önemi verme bilinciyle hareketedip, içtenlikle sahiplenmektedir. Bundan sonra da ev-rensel de¤erlerimiz olan flehitlerimizin an›s›na bilimselsadakatle ba¤l› kalmaya devam edecektir. Bu, devrimve komünizm davas› ortakl›¤›n›n ahlaki yükümlülük ku-ral›d›r da.

Maoistlerin tarih bilinci; tarihini sadece olumlu yönleri-ne sahip ç›karak olumsuzluklar›n› d›flar›ya atma ve tari-hi kendisiyle bafllatma-kendisiyle s›n›rl› görme fleklin-deki çarp›k-faydac› tarih bilincini reddetmektedir.Maoistler, tarihini olumluluk ve olumsuzluklar›yla birbütünlük içinde yükümlülüklerini tafl›yarak sahiplenmeve ortak devrimci de¤erleri ayr›ms›z sahipleniflle birlik-te, en ileri temsiller olan komünist de¤erleri esas olarakbunlar öncülü¤ünde yükselmeyi benimsemektedir.

Her türlü gerici bask› ve tahakküm sistemlerine karfl›,ilerici-devrimci hakl› mücadeleler içinde düflenleri, pro-leter dünya devrim cephesinin de¤erleri sayan bilinçlesahiplenirler.

Dünya proletaryas› ve halklar›n›n büyük ö¤retmenleriMarks, Engels, Lenin, Stalin ve Mao ZEDUNG yoldafllar;Komünizm davas›n›n tart›flmas›z önderleri olarak ya-flamlar›n› halklar›n kurtulufl mücadelesine adad›lar. Bü-yük çalkant›lar, k›y›mlar ve onmaz s›k›nt›lar›n “usançverici” a¤›r flartlar›na granit sertli¤inde ald›r›fl etmedenve yoldafllar›n› bir bir-bölük bölük yitirerek, amans›zkavgan›n tüm anlaml› birikimlerini maddi-manevi mirasolarak yoksul dünyaya hat›rat b›rak›p aram›zdan ayr›l-d›lar. Yaflamlar›, mücadeleleri ve tüm b›rak›tlar›; günü-müz ve gelece¤imize ›fl›k tutan aktüel önemiyle en say-g›n yeri tutmaya devam etmektedir.

Büyük devrim ve mücadele önderleri Dimitrof, fiunurov,Ho fii Minh, Çiang Çing, Roza Lüksenburg, Karl Liebnekth,Mustafa SUPH‹, ‹brahim KAYPAKKAYA, Çaru Mazumdar,

Mehmet fiau, Cu Enlay,Tehlman ve di¤erleri; proleterdünya devrimleri cephesinde unutulmaz mücadele ya-flamlar›n› devrim ve komünizm davas›na adayarak,hakl› bir sayg›nl›kla devrimci dünyan›n belle¤inde kal›-c›laflt›lar.

Dünya devrimci hareketinin Türkiye-Kuzey Kürdistanparças›nda Mustafa SUPH‹, ‹brahim KAYPAKKAYA, MahirÇAYAN ve Deniz GEZM‹fi co¤rafyam›z komünist ve dev-rimci hareketinin say›l› ilk önderleri olarak, karfl›-devri-min koyu faflist sald›r›lar›n› yaflamlar›yla gö¤üsleyip,devrim ve mücadele tarihimizin k›lavuz simalar› halinegelirken; Suphi komploda-Kaypakkaya iflkencede-Ça-yan çat›flmada-Deniz ise dara¤ac›nda olmak üzere s›n›fmücadelesinin de¤iflik cephelerinde baflar›l› s›navlar ve-rerek devrimi hakk›yla temsil ettiler.

De¤iflik millet ve milliyetlerden halklar›m›z›n fitillenmifldevrimci sosyal-ulusal kurtulufl hareketi; Sinan CEMG‹L,Ulafl BARDAKÇI, Ömer AYNA, Do¤an ÖZZÜMRÜT, MazlumDO⁄AN, Haki KARER, Dursun KARATAfi, Sebahat KARA-TAfi, Bedri YA⁄AN, Mehmet Fatih ÖKTÜLMÜfi, HüseyinDEM‹RC‹, Ümit ALTINTAfi gibi yüzlerce devrimci kadrosuve yine Ali Haydar YILDIZ, Orhan BAKIR, Baba ERDO⁄AN,Erhan ÖZTÜRK, Tuncay ÇARIKÇIO⁄LU ve enternasyonalistBarbara Anna K‹STLER gibi onlarca komünist kadrosu-nu da mücadele topra¤›na ekerek ölümsüzlefltirdi.

Dünya çap›nda milyonlarca, ülkemizde ise, on binlercekomünist ve devrimci, s›n›fl› dünyan›n iki kamp› aras›n-da s›n›f iktidar› u¤runa süren savafllarda yaflam›n› yitir-di. Keskin s›n›f düflmanl›¤› rahminde beliren s›n›flar ça-t›flmas›n›n do¤as› gere¤i, fliddet tahtas›nda vuruflmakkaç›n›lmazd›. Devrimin h›rç›n do¤as› ile karfl›-devriminac›mas›zl›¤› amans›z savafllar› koflulluyor, her devrimfliddetle bulufluyordu… Devrim, mücadelenin her afla-mas›nda kahramanca düflenlerin omuzlar›nda ve yara-lar›na basa basa, büyük bedellerle pekiflen yarat›c›emek ve fedakarl›k üzerinde yükseldi. S›n›f mücadelesi-nin ak›fl›, her parças›nda istisnas›z olarak ayn› yolu izle-di-ayn› temel özelliklerle karakterize oldu. Say›s›z dev-rimci ve isyanc› f›r›nlarda yak›ld›, at nallar› alt›nda ezildi,giyotinde boynu uçuruldu, dar a¤açlar›na çekilip kurflu-na dizildi… ‹flte devrimler tarihinin tan›kl›¤› budur.

Bu tarihsel yürüyüflün co¤rafyam›z parças›nda komü-nist kulvarda boy gösteren bölümüne sosyal çat›flmaprati¤ine k›saca göz atmak kaç›n›lmazd›r.

KAYPAKKAYA; kurucu önderi olarak Halk Savafl› pers-pektifiyle adeta yaratt›¤› TKP-ML’nin yürüttü¤ü gerillasavafl›n›n bafl›ndayken, düflmanla girdikleri çarp›flmadayaral› olarak yakaland›. Üç buçuk ayl›k iflkencelerdensonra, cunta generallerinin ferman›na uygun olarak Di-yarbak›r iflkencehanelerinde 18 May›s 1973’te katledil-di. O, “Komünizmin ülkedeki en tehlikeli görüfllerinitemsil ediyor”du! Diz çökmeyen direnifli iflte buradanileri geliyordu

O’nu, “yok edilmesi gereken bir tehlike” olarak görenler,korkular›n›n esiri olup O’nu öldürdüler. Ama hesaplar›n-da fena yan›ld›lar. O’nun “tehlikeli” etkisi bir 盤 gibi bü-yüyerek, sonraki kuflaklar› sarmalay›p Halk Savafl› silah›olarak kal›c›laflt›. 18 May›s atefli nesillere tafl›narak “boz-k›r› tutuflturmaya” devam etti-ediyor…

KAYPAKKAYA’n›n açt›¤› 盤›rda yürüyen Maoist partinindevrim ve komünizm mücadelesi; Süleymen C‹HAN, Ka-z›m ÇEL‹K, Cüneyt KAHRAMAN, Cafer CANGÖZ ve yoldaflpartinin genel sekreteri Mehmet DEM‹RDA⁄ olmak üze-re, Maoist partinin genel sekreterlerinin Halk Savafl› mü-cadelesinin k›zg›n kor ateflleri içinde bayraklaflmalar›nasahne oldu.

Hakl›l›¤›ndan ve halklardan güç alarak komünizm ad›nailan edilen meydan okuyufl; korku tan›mayan bilimselcüretle yüklü, önder kadro, üye ve militan olarak sava-flan yüzlerce “s›ra neferi”nin devrime harç olan beden-leriyle onur mevzilerini doldurdu¤una tan›kl›k yapt›.

Maoist partinin; Halk Savafl› misyonuyla devrimimizdeoynad›¤› rol, mücadelesi boyunca a¤›r bedeller pahas›-na yaratt›¤› onurlu gelenekler ve devrimimize ideolojik-politik-örgütsel ö¤elerde sa¤lad›¤› belirgin katk›larla ile-ri ç›karken, temsil etti¤i Maoist teorik-pratik mirasla, ül-kemiz devrimci hareketi içinde s›ra d›fl› bir yer tutmak-tad›r. Dolay›s›yla, ilgili de¤er ve bedeller yan›yla da dik-kate de¤er olan proletaryan›n öncü kurmay›, bu muh-

tevas›n› özel olarak ele almak, devrimimiz ve Halk Sa-vafl›’nda yüklendi¤i misyon aç›s›ndan yerinde olacakt›r.

Maoist komünistler, s›n›f mücadelesinin en keskin uç-larda sürdü¤ü silahl› savafl cephesi baflta olmak üzere,bir çok zorlu savafl›m alan›nda; devrimi temsilen a¤›rbedeller ödemifl, sayg›de¤er gelenekler yaratm›fl vebaflar›l› s›navlar vererek aln›n›n ak›yla ç›km›flt›r.

Maoist Komünistler, devrim ve komünizm mücadelesi-ni en ileri mevzilerde en nitelikli güçleriyle omuzlam›fl-t›r. Silahl› savafl esas›nda, devrim ile karfl›-devrim aras›çat›flmay› en s›cak yerinde bir politik savafl partisi ola-rak temsil etmifltir. Bafl›ndan itibaren silahl› savafl içindeolmufl, savafl içinde ilerlemifltir. Sekreterlerinden di¤erönder kadrolar›na kadar önemli bir niteli¤ini savafl için-de fiziken yitirmesi gerçe¤i bunu göstererek kan›tlar.fiehitlerinin hat›ras›na bak›ld›¤›nda bu çarp›c› olarak gö-rülür. Tarihimize “a¤›r örgütsel darbe” olarak geçen, ya-k›n kavga tarihimize sars›c› ve muazzam etkiyle düflen17’lere bakmak bile yeterli olacakt›r.

Bu tarihsel yürüyüflün can ve kan bedeli fedakarl›klarlailmik ilmik örüldü¤ü kat›ks›z bir do¤rudur. Sadece vefaborcu olarak de¤il, ama kavrayarak donanmak için butarihsel yürüyüflü daha yak›ndan incelemek bab›nda bi-raz daha ayr›nt›land›rmak görevdir.

KAYPAKKAYA gerilla savafl› içinde yaral› yakaland›. Mao-ist partinin sekreterleri Kaz›m ÇEL‹K, Cüneyt KAHRAMANve Cafer CANGÖZ ile sekreter yard›mc›lar› Baba ERDO-⁄AN ve Ayd›n HANBAYAT ve uzun süre parti genel sek-reterli¤ini yapm›fl ve ölümsüzleflti¤inde Askeri Komis-yon sekreteri olan ‹smail BULUT ve yoldafl partinin ge-nel sekreteri Mehmet DEM‹RDA⁄ gerilla savafl› çat›flma-lar›nda topra¤a düflerek ölümsüzlefltiler.

Genel Komutanlardan Hüseyin TOSUN ve Hasan BEN,onlarca MK-SB üyesi ve R›za SÖKMEN, Seyfi BATAR, Ka-z›m EK‹C‹, Erdal ARTU, Ünal KÜÇÜKBAYRAK, Mehmet YIL-MAZ, H›d›r AYKIR, Müslüm EMRE, Murat GÜZEL, AtillaRÜZGAR ve di¤er kadrolar ile isimlerini buraya s›¤d›ra-mayaca¤›m›z toplam flehitlerimizin ezici ço¤unluk bölü-münün gerilla savafl› içinde ölümsüzleflmesi, Maoistpartinin hangi cephede konumland›¤›n› ve mücadeleyigö¤üsleme niteli¤ini çarp›c› olarak a盤a ç›kmaktad›r.

Kamile ÖZTÜRK, Yeter KOÇ, Y›ld›z Ç‹ÇEK, Solmaz KILIÇ,Hülya RAS, Hülya POLATKAN, fiehriban KARAKUfi, BernaÜNSAL ve di¤erleri kad›n›n kurtuluflunu devrimde ara-yan öncü kad›nlar olarak gerilla savafl›nda birer karanfilolarak dikildiler. Ve, enternasyonalist yoldafl BarbaraAnna K‹STLER Munzurlardan selamlad› K›z›l Destan›!

Maoist partinin ikinci flehidi olan Ali Haydar YILDIZ, geril-la savafl›n›n ilk flehidi, ilk halk ordusu komutan› ve par-ti kadrosu olarak ölümsüzler kervan›n›n bafl›n› çekti.

Maoist komünistler, s›n›f mücadelesinin en zorlu alanla-r›ndan olan iflkencehane ve hapishanelerde de büyükgeleneklerin alt›na imza atm›flt›r. “Ser verip s›r verme-me” gelene¤i KAYPAKKAYA’n›n k›z›l direniflinde sembol-leflti. Maoist partinin genel sekreteri Süleyman C‹HAN,1980 AFC’sinin koyu faflizm koflullar›n›n iflkence hanele-rinde k›z›l direnifl ruhunu sergileyerek a¤›r iflkencelerdeölümsüzleflti. Önder kadrolar›ndan Manuel DEM‹R ve di-¤er yoldafllar ayn› gelene¤i sürdürerek ölümsüzlefltiler.

Maoist partinin flehidi olan Meral YAKAR, yaral› olarakkald›r›ld›¤› hastanede iflkence edilerek katledildi. O, ka-d›n›n devrimdeki kaç›n›lmaz rolünü belgeleyerek deyüceldi.

1996 Ölüm Orucu direniflinde “Ölümü Küçülterek Ye-nen”, Aygün U⁄UR, Hayati CAN ve Ali AYATA, yine 2000Büyük Ölüm Orucu direniflinde ölümsüzleflen, Ender CanYILDIZ, Ali ‹hsan ÖZKAN, Cafer Tayyar Bektafl, Adil KAP-LAN, Celal ALPAY, Yeter GÜZEL ve yoldafl partiden NergizGÜLMEZ, Muharrem HOROZ; ayn› sürecin direniflçileri veürünü olarak H›d›r DEM‹R, Mustafa COKUN; yine hapisha-ne mücadelelerinde Mustafa SARIBAL, Mustafa KAYA,Kaz›m TUNÇ ve tüm zindan gazileri; ayn› kararl›l›k ve ni-teli¤i bu cephede de kan›tlamaktad›rlar.

fiehir silahl› faaliyetleri alan›nda sokak ve ev çat›flmala-r›nda; Ahmet Muharrem Ç‹ÇEK, Cemil OKA, Mehmet ZekifiER‹T, Orhan BAKIR, ‹smail HANO⁄LU, Ali YILMAZ, AliUÇAR, Emre B‹LG‹N, Nur Güzel YAfiAR , ‹smail ORAL,Mehmet Ali ÇAKIRO⁄LU ve di¤erleri.. ve tüm nadideli¤iy-le S›rma BOYO⁄LU temsil etti¤i ba¤l›l›kla ayn› topra¤›

sulad›lar kanlar›yla.

Halk Savafl› ö¤retisinin Maoist parti serüveni, militan ka-rarl›l›k emsalleriyle mayalanm›fl destans› bir kavga sen-fonisi tarihidir. Devrim nas›l ki, bedeller almadan yürü-mezse, öyle de yaratmadan da yürümez. Devrim, dü-flüp-kalksa da nihayetinde küçükten büyü¤e do¤ru ya-ratt›¤› birikimlerin açt›¤› yolda yürür. Tecrübemiz de bu-nu gösterir.

‹brahim’den önce, devrimimizin iddial› mevzisi olarakbu gün olup da gün be gün ilerleyen Halk Savafl› yoktu.‹brahim, son derece dar bir güçle, deyim yerindeyse zo-raki Halk Savafl› örgütünü kurdu-kurabildi. Bugün budaha güçlü, daha geliflkin düzeydedir. ‹brahim tek bafl›-na “s›r vermem” diyerek meydan okudu, sonra bu mey-dan okuyufl yayg›nlaflt›. ‹brahim karakol basmad›-buflans› yoktu, sonraki geliflmeler karakol basma prati¤inevard›. Çünkü ‹brahim özü ortaya koydu, bundand›r ki,bu öz üzerinde ilerleme mümkün oldu. Tecrübeler ge-liflmeyi, geliflmenin izlerini ve geliflmeyi yaratan biri-kimleri takip ederek ‹brahim’den bafllay›p günümüzevaran ilerleyifli aç›klamaktad›r. Komünist tohumlar zen-gin “ürünlerle” boy verdi.

Ahmet Muharrem’le özdeflip, Cemgil BUDAK’la devameden; son mermisine kadar çarp›fl›p teslimiyeti redde-derek, silah›n› k›r›p düflmana vermeme tavr›; Komünistdevrimci bir ilke tutumu olarak bu tarihin parças› oldu-¤u gibi, kuflan›lmas› gereken bir ruh olarak bizlere ›fl›ktutmaktad›r.

Mehmet Zeki ismiyle an›lan; “O duvar, o duvar›n›z v›zgelir v›z” seslenifliyle özgürlük tutkusunu devrimci ey-lemle pratiklefltiren, devrimci irade ve yarat›c›l›¤›n engeltan›mayan üstünlü¤ünü sonras›na devreden örnek, butarihe ait bir di¤er gelenektir.

S›rma BOYO⁄LU ile çarpar yoldafl›n yoldafla can feda si-per olma kahramanl›¤›…

Seyfi BATAR ismi hat›rlat›r; ma¤ara kuflatmas›nda beflgünlük çat›flmayla düflmana diz çöktüren büyük direnifldestan›n›.. Son çare olarak uçaklarla kullan›lan befl yüzkg. TNT deste¤iyle üç Partizan’a karfl› yürütülen o “savaflgibi çat›flma” mimar›n›…

Baba ERDO⁄AN’la an›l›r Kand›ra Alay bask›n›, karakolbask›nlar› ve “Bir Dersim Yetmez Hedef Bin Dersim Ol-mal›” direktif fliar›yla bafllar Karadeniz’in “K›z›ldeniz’e”geçifl tarihi…

Aygün U⁄UR’du ilkimiz, dirhem dirhem erirken yoldafl-l›k s›cakl›¤›yla ölümü küçülterek yenen…

Yedi konferans delegesiyle Dokuzlar düfltü tarihe… To-puzluda ikinci kez Dokuzlar.. Düzgün da¤›nda Onlar.. K›r-zide Onbirler.. fiiflikte Onüçler.. Hozat’ta Yediler.. Palu’daBefller.. Amed’de üçler düfltü.. ve yoldafllar hesaps›z-ke-fensiz düfltü devrimin flah damar›na.

Halk Savafl›’nda bilge bir ›srar›n yeni bir doru¤u olarakç›nlad› 17’lerin meydan okuyuflu… Silahs›z çat›flt› ço¤u.Binlerce askeri saymadan, iki yüz elli graml›k mermilerive roketleriyle ünlü kobralara karfl› bafl e¤meden dö-vüfltü 17’ler. Devam etti, devam ediyor bu tarih.

Vartinik’ten Mercan’a ve Mutlaka ‹ktidara do¤rultusuylakanla yaz›lan-devam ederek yaz›lacak olan bu tarih,uluslararas› ölçekli s›n›flar mücadelesi tarihinin küçükama keskin/mütevaz› ama iddial› bir parças› oldu¤u ka-dar, uluslararas› revizyonizm ve onun alan›m›za uzant›-s› olan her türlü tasfiyecili¤e karfl› devrimci dikiliflte ül-kemiz devrimci hareketi çap›nda ayaklar› yere sa¤lambasan münevver bir tarihtir. Nadide zenginlikler besle-yen bu ›rmak devrime akmadan durmaz, bu yatak ikti-dardan baflka do¤um yapmaz!

Bu çelik ald›¤› suyu unutmayacak!Fiziksel olarak yitirdiklerimizin, pratik yerleri itibar›ylaörgütsel güç ve durumumuzu sarsarak zay›flamam›zdaetken olduklar›n› her defas›nda yaflayarak hissettik.17’lerin bofllu¤u yak›c› olarak taze haf›zam›zdad›r. Nevar ki, temsil ettikleri ideolojik-politik-örgütsel çizgilerive en güçlü moral de¤erlerimiz olarak oynad›klar› rol ileideallerimize ›fl›k tutan fonksiyonlar›yla devrimci savafl›-m›z› ileri tafl›d›klar› inkar edilemez esas yand›r. Devri-min bu birikim ve de¤erlerden esin alarak güçlenece¤ibir gerçektir.

fiehitlerimizi ve mücadelelerini eksiksiz olarak burayaaktarman›n olanakl› olmad›¤› gerçe¤inden hareketle;adlar›n› kavgam›za yazarak, onurlu ve büyük mücade-lelerinin k›sa kesitlerinden belirgin baz› örnekler ver-mekle yetindik. ‹nan›yoruz ki, bu özet aktar›m›m›z bile,Onlar› ve mücadelelerinin derinli¤ini anlamaya-anlaya-rak kuflanmaya hizmet etmeye yetecektir.

Unutulmamal›d›r ki, tarihi sadece belli kesitleriyle sa-hiplenmenin bilimsel olamayaca¤› gibi, onu daralt›p d›-fl›m›zdakine inkarla gözümüzü kapayarak salt kendimi-ze indirgememiz, özürlü bir yaklafl›m olarak asla yeter-li olmayacakt›r. O halde, isterse proletarya ya da di¤erdevrimci s›n›f siyasi temsilcileri damgas›n› vursun, dev-rimci akrabal›k ba¤lar› içinde toplanan ortak de¤erleresahip ç›kmak tek do¤ru bilimsel yaklafl›md›r. Devrimcide¤erlerin bir bölümü reddedilerek di¤er bölümlerinesahip ç›k›lamaz! Daha do¤rusu; Komünist de¤erler üze-rinden yükselmek, di¤er devrimci de¤erleri yok saymakya da onlar› gerekli sayg›nl›k ve önemden soyutlamakanlam›na gelmez. Devrimci s›n›flar›n s›n›f hareketi pektabiidir ki, bir tek s›n›f›n yal›n hareketi de¤ildir.

Yedi k›ta ve binlerce yapay s›n›rla egemenlerin inisiya-tifi ve s›n›f ç›karlar›na uygun olarak bölünmüfl; toprakveya pazar taksimi, 1. ve 2. emperyalist paylafl›m savafl-lar›yla tamamlanm›fl yerkürenin; hangi parças›nda olur-sa olsun, hangi renk, hangi dil ve dinden, hangi cinstenolursa olsun; gerici hakim s›n›flar›n her türden bask›, zu-lüm ve zorbal›¤›na karfl›, ilerici dünyan›n ayd›nl›k gele-ce¤ine yeltenen her hareketinde, her baflkald›r› ve isya-n›nda, ve her hakl› savaflta en küçük bir rol oynayaraktopra¤a düflen; s›n›fsal- sosyal ve ulusal kurtulufl savafl-lar›nda; ba¤›ms›zl›k, halk demokrasisi, sosyalizm ve yü-ce komünizm u¤runa ölümsüzleflen; “zorunluluklardünyas›ndan özgürlükler dünyas›na do¤ru” büyük yü-rüyüflte ipi en önde gö¤üsleyen parti ve tüm devrim vekomünizm flehitlerini, kavgalar›ndan ö¤renme bilinci-mizdeki ba¤l›l›k ve an›lar›na duydu¤umuz sonsuz say-g›yla an›yoruz! Küllenmeyen parlak an›lar›n› sonsuz ke-re selaml›yoruz!

KANLA YAZILANTAR‹H S‹L‹NMEZ

Vartinik’ten Mercan’a ve mutlaka iktidara yürüyen bu tarih bizimdir

Page 9: 16 - 31 Mayıs 2009 -  Sayı 154

916-31 May›s 2009güncel

ANKARA/‹STANBUL- ÇHD ve ‹HD üyesive insan haklar› savunucusu avukatlar, 12May›s sabah› evleri ve bürolar› bas›larakgözalt›na al›nd›. 2 gün gözalt›nda tutulanavukatlardan Hasan Anlar, Murat Var-gün, Halil ‹brahim Vargün serbest b›rak›-l›rken, ‹HD MYK üyesi avukat Filiz Kalay-c›’n›n gözalt› süresi uzat›ld›. ‹HD çal›flan›avukatlara yönelik gözalt› terörü birçok il-

de demokratik kitle örgütleri, ayd›nlar,sendikalar ve siyasi partiler taraf›ndan ya-p›lan eylemlerle k›nand›. Anakara’da gözalt›lar› k›namak için yap›lan eylemde ‹HDve ÇHD ad›na ortak aç›klama okunarak,gözalt›na al›nan avukatlar›n serbest b›ra-k›lmas› istendi.

Aç›klamada, “Gözalt›na al›nan insan hak-lar› savunucular› cezaevleri sorunlar›na

duyarl› insanlard›r; bu nedenle hapisha-nelerden kendilerine s›k s›k flikâyet mek-tuplar› gelmektedir. ‹nsan haklar› savunu-cusu avukatlar›n hem mesleki faaliyetlerihem de insan haklar› duyarl›l›klar› nede-niyle zan alt›nda kalmalar› kabul edilebi-lecek bir durum de¤ildir” denildi. ÇHDGenel Baflkan› Kaz›m Bayraktar, avukat-lara yönelik gözalt› terörünün, DTP’ye yö-

nelik sald›r›lar›n uzant›s› oldu¤unu belir-tirken, ÇHD Genel Sekreteri Selçuk Koza-¤açl› ise avukatlar›n savunma hakk›n›nçi¤nendi¤ine dikkat çekti. ‹stanbul’da daGalatasaray Lisesi önünde yap›lan eylem-le sald›r› k›nand›. “‹nsan haklar› savunu-cusu avukatlar›n hem mesleki faaliyetlerihem de insan haklar› mücadelesindekiduyarl›l›klar› nedeniyle zan alt›nda kalma-lar› kabul edilebilecek bir durum de¤ildir”denilen aç›klamada gözalt›na al›nan hu-kukçular›n serbest b›rak›lmas› istendi.

Konya’da DTP’ye ‘operasyon’: 12 gözalt› Ankara’da avukatlar›n gözalt›na al›nmas›-n›n ard›ndan, Konya’da da DTP üyelerineyönelik gözalt› terörü yafland›. Konya DTP‹l Örgütü ile birçok eve bask›n düzenleyenKonya polisi, aralar›nda DTP Konya ‹lBaflkan› Ayfer Almaz’›n da bulundu¤u ço-¤u üniversite ö¤rencisi 12 kifliyi gözalt›naald›. DTP ‹l Örgütü binas›na ve baz› evle-re yap›lan polis bask›nlar› sonucundaDTP Konya ‹l Baflkan› Ayfer Almaz’›n ya-n› s›ra Konya Selçuk Üniversitesi’nde üni-versite ö¤rencileri ile birlikte 12 kifli gözal-t›na al›nd›.

‹HD ve ÇHD üyesi avukatlar evleri bas›larak gözalt›na al›nd›

Sabah-ATV çal›flanlar› grevde kararl›‹STANBUL- Turkuaz Medya Grubuna ba¤l› ATV-Sabah

çal›flanlar› grevlerinin 86. gününde yapt›klar› ey-lemle direniflte ›srar edeceklerini ifade ettiler. Tur-kuaz grubunun Türkiye Gazeteciler Sendikas›(TGS)ile toplu ifl sözleflme görüflmelerini terk etmesisonras›nda grev karar› alan ve grevlerinin 86. gü-nünde olan ATV-Sabah çal›flanlar› grevlerine ve hercumartesi günü Galatasaray Lisesi önünde yapt›k-lar› eylemlerine devam ediyor. Sabah-ATV çal›flan-lar›na Kurtifl iflçileri ve DESA direniflçisi Emine Aslandestek verirken, yap›lan aç›klamada, ATV-Sabahgrevinin bas›nda yer verilmemesine dikkat çekildi.

Sabah-ATV direniflçileri aç›klamada flu ifadelere yerverdi:

‘Okudu¤unuz gazete grevimizi yazm›yor’

"Sabah-ATV grubunda gazeteciler 86 gündür grev-de. Ama senin bundan haberin yok. Çünkü seninokudu¤un gazete bu haberi yazm›yor. Çünkü seninizledi¤in televizyon bu haberi atl›yor. Okudu¤ungazetenin, izledi¤in televizyonun patronu senin Sa-bah-ATV grubunda grev oldu¤unu bilmeni istemi-yor. E¤er elindeki gazete, karfl›nda aç›k duran tele-vizyon kanal› seni bu grevden haberdar ederse, sa-na "Sabah-ATV'de grev var"dan daha fazlas›n› söy-lemesi gerekecek. Diyecek ki: Sabah-ATV yönetimitoplu ifl sözleflmesi görüflmeleri s›ras›nda masadankalkt›¤› için, Türkiye Gazeteciler Sendikas› grev ka-rar› ald›.

‘Susarsan senin de bir gün sahibin olacak’Oysa senin okudu¤un gazetenin izledi¤in televiz-

yonun patronunu, senin 'O ne anlat›rsa onu bilme-

ni, ne kadar anlat›rsa o kadar bilmeni' istiyor. Senin

görmeni istedi¤i görüntüyü gösteriyor sana, duy-

man› istedi¤i cümleleri okuyor, okuman› istedi¤i fi-

kirlerini haber kisvesi alt›nda yaz›yor. Sen her gün

medya patronlar›n›n yazd›rd›¤› haberleri okuyor,

izliyorsun. Bunun fark›nda m›s›n? Gazeteciler med-

ya patronlar›n›n oyuncaklar› art›k. Toplumun vicda-

n› de¤il. Senin vicdan›n de¤il. ‹flte Sabah-ATV grevi

bu yüzden seni ilgilendiriyor. Gerçekleri okuyabil-

mek, izleyebilmek için… Kand›r›lmamak için... Sa-

bah-ATV grevini gör. Sabah-ATV grevini duy. Sa-

bah-ATV grevini herkese anlat. Susarsan, susan ga-

zetecinin sahibi haline gelen medya patronlar› bir

gün senin de sahibin olacak."

ABD D›fliflleri Bakanl›¤›’n›n y›ll›k“Terörizm Ülkeler Raporu”, bu y›lTC için sürprizlerle dolu olarak ç›k-t›. 2008 y›l›nda ülkelerin karfl›lafl-t›klar› ‘terörizm’ sorununa iliflkinsaptamalar›n yap›ld›¤› 351 sayfa-l›k raporda, Türk devletine de yerverildi. Raporda Ergenekon’un te-rörist örgüt olup olmad›¤› konusu-nun halen tart›fl›lmakta oldu¤ukaydedildi. “Ergenekon”a ayr›lanbölümde flu ibarelere yer verildi:“Ergenekon adl› eski subaylar, bü-rokratlar, politikac›lar, gazetecilerve yeralt› mensuplar›ndan olufltu-¤u iddia edilen örgüte yönelik2007’de bafllam›fl bulunan sorufl-turmalar, 2008 yaz aylar›nda tu-tuklamalara götürülmüfltür. Erge-nekon üyesi oldu¤u iddia edilenkifliler, terörizm itham› dâhil bir di-zi suçtan dolay› yarg›lanmaktayd›-lar, bununla birlikte davan›n ay-r›nt›lar› bulan›kt› ve y›lsonu itiba-riyle Ergenekon’un bir terörist or-ganizasyon olarak statüsü tart›fl-mal› bulunuyordu.” ABD D›fliflleri Bakanl›¤› raporununTürkiye’yle ilgili bölümü ise, “Terö-rizm karfl›s›nda ifl birli¤i Türki-ye’yle stratejik ortakl›¤›m›z›n anaunsurudur” Türk yasalar›n›n terö-rizmi “Türk vatandafllar› ve Türkdevletine sald›r›lar” aç›s›ndan ta-n›mlad›¤›, bu tan›mlaman›n ülked›fl›ndaki terörist faaliyetleri plan-layanlar›n tutuklanmas›n› ve so-ruflturulmas›n› engelledi¤i, bu tipeylemleri kolaylaflt›rd›¤› fleklindeyer almaktad›r.

‘PKK fliddeti yüzlerce Türkü öldürdü’

PKK’nin Irak’›n kuzeyindeki üsler-den Türk güvenlik güçlerine sal-d›rd›¤›; 2006, 2007 ve 2008’de PKKfliddetinin yüzlerce Türkü öldür-dü¤ü belirtilen raporda, Kürt flid-det örgütlerinin de baz› sald›r›lar-dan sorumlu olduklar› belirtildi.Raporda flöyle denildi: “Türk ordu-su ve PKK, y›l boyunca Güneydo-¤u’da devaml› çat›flmaya girdi.Bunlar›n en büyü¤ü 4 Ocak’ta ger-çekleflen, 15 askerin öldürüldü¤üAktütün Askeri Karakolu’na yöne-lik sald›r›yd›. ABD’nin 2007 Ka-

s›m’›nda bafllayan bilgi paylafl›m›,Türk operasyonlar›n›n sivil hedef-ler yerine teröristleri vurmas›n›sa¤lamaya yard›mc› oldu. Türkhükümeti y›l boyunca 657 PKKüyesinin öldürüldü¤ünü, 161’ininyakaland›¤›n› ve 161’inin de çat›fl-malar s›ras›nda teslim al›nd›¤›n›aç›klad›. Ayr›ca 120 PKK üyesi de2005’te kabul edilen piflmanl›k ya-sas›ndan yararlanarak yetkililereteslim oldu.” Raporun devam›nda, DHKP/C, TürkHizbullah›, ‹BDA-C an›l›rken, sonolarak ‹stanbul’daki operasyonlagündeme gelen Devrimci Karar-gâh örgütüne de de¤inildi. Bu ör-gütün daha önce bilinmedi¤i kay-dedilen raporda, Devrimci Karar-gâh’›n Marksist, anti-emperyalist,anti siyonist gündemi bulundu¤u,‹stanbul’da siyasi ve askeri hedef-lere yönelik iki sald›r›n›n sorumlu-su oldu¤u kaydedildi.

Raporda ‹ncirlik yo¤un ifllendi

ABD D›fliflleri raporunda flu de¤er-lendirmeler yap›ld›: “Türkiye, Af-ganistan’daki koalisyon giriflimle-rini önemli flekilde desteklemifltir.Türkiye, Kabil’de bir askeri e¤itimbirli¤i yan›nda yaklafl›k 800 kiflilikbir birlik, bir sivil infla ekibi bulun-duruyor ve Afgan polislerini, siya-setçi ve bürokratlar›n› Türkiye’dee¤itiyor. Türkiye’nin Afganis-tan’daki toplam infla faaliyetleri200 milyon dolar› bulmaktad›r.Türkiye, koalisyona Irak ve Afga-nistan’daki operasyonlar› içinönemli ölçüde lojistik destek sa¤-lam›flt›r; ‹ncirlik Hava Üssü’nün biryak›t ve silah d›fl› kargo merkeziolarak kullan›lmas›na izin vermifl-tir. ABD’nin Irak’taki birlikleri içinhava kargosunun yaklafl›k yüzde60’› ‹ncirlik üzerinden gitmekte-dir.” Raporda, Irak'taki Amerikanaskerlerine gönderilen hava kargodeste¤inin yüzde 60'›n›n Türkiyeüzerinden gerçekleflti¤i belirtildi.Türkiye'nin, Irak'ta elektrik sa¤la-ma da dahil olmak üzere yenidenyap›lanma çabalar›na katk›da bu-lundu¤u, 89 Irakl› subay› Türki-ye'de e¤itti¤i de ifade edildi.

ABD y›ll›k “terör” raporunu aç›klad›

Hrant Dink'in katledilmesi sonras›nda yapt›¤›aç›klaman›n ard›ndan Adalet Bakanl›¤› izni ileYazar Temel Demirer’e aç›lan davan›n duruflma-s› bugün görüldü. Hrant Dink için yap›lan protes-to eyleminde yapt›¤› konuflmadan dolay› Demi-rer’e aç›lan 301 davas› Ankara 4. Bölge ‹dareMahkemesi’nde görüldü. “Türkiye Cumhuriyetidevletini alenen afla¤›lad›¤›” iddias›yla TCK’n›n301. maddesinden ‘yarg›lanan’ Temel Demirer’eAnkara Düflünceye Özgürlük Giriflimi ve çeflitlikurumlar da destek verdi. Duruflmada savunmayapan Temel Demirer, Adalet Bakan› Mehmet Alifiahin’in, ‘suç iflledi¤i’ gerekçesiyle hakk›nda yar-g›lama izni vererek, ba¤›ms›z yarg›lamaya mü-dahale etti¤ini ifade etti. Bakan›n, ‘devletime ka-til dedirtmem’ diyerek, davan›n seyrine telafisiolmayan bir görüfl belirtti¤ini söyleyen Demirer,“Bu sözlerle beni yarg›layacak hâkim ve savc›la-ra ‘gere¤ini yap›n’ demektedir. Kendisine DenizFeneri davas›n› soranlara ‘bana ne yahu’ diye ce-vap veren Mehmet Ali fiahin’in tarafs›zl›¤› orta-dad›r” dedi.Mahkemede hâkimin Demirer’e söyledikleri dedikkat çekti: “Siz müsterih olun, de¤il Adalet Ba-kan›, Baflbakan, Cumhurbaflkan› olsa dahi, hattaisterse bunlar›n a¤ababalar› olsun biz mevzuatneyse onun gere¤ini yapar›z.” Demirer’in avuka-t› Levent Kanat, duruflmada yapt›¤› savunmada,Hrant Dink cinayeti öncesinde devlet yetkilileri-nin aç›klamalar›yla Dink’i hedef gösterdiklerinihat›rlatt›. Demirer’i hedef gösteren Eski AdaletBakan› Mehmet Ali fiahin’in de ‘olur’unun yarg›ba¤›ms›zl›¤›n› ihlali anlam›na geldi¤ini ifade etti.Duruflma ileri bir tarihe ertelendi.

Temel Demirer'in ‘301 davas›’ görüldü

AMED– “Çok dilli belediyecilik” projesini hayata geçirdi-

¤i için, 2007 y›l›nda belediyeden azledilen ve 2009 ye-rel seçimlerinde tekrar Amed Sur Belediye Baflkanl›-¤›’na seçilen Abdullah Demirbafl, “örgüt propagandas›yapmak” gerekçesiyle, 2,5 y›l hapis cezas›na çarpt›r›l-d›. Demirbafl’›n avukatlar›, davay› temyize gönderdi.Demirbafl’›n cezas›n›n gerekçesi olarak, Roj TV’de ka-t›ld›¤› bir programda, PKK lideri Abdullah Öcalan’a “sa-y›n” demesi gösterildi. Demirbafl’›n, iddianameye ko-nu olan, Roj TV’deki sözleri ise flöyle:

‘Say›n demek mütevaz›l›kt›r’

“Kürt halk›na, kültürüne, dili ve kimli¤i üzerindeki sal-d›r›lar art›yor. Say›n Öcalan'›n fikirleri ve düflünceleriKürt halk› için çok önemlidir ve savunuluyor da. ‹çin-de bulundu¤u ‹mral› Cezaevi'ndeki cezaevi durumuzaten iyi de¤ildi. Sa¤l›k durumu da iyi de¤il, bu gün-lerde zaten saçlar› zorla kaz›t›lm›fllar. Kim Say›n Öca-lan'dan bahsedip, ‘Say›n’ diyorsa, bir mütevaz›l›kt›r,insanl›kt›r. ‹nsan bir fley yazd›¤›nda 'Say›n' diyor. Bubile Kürt halk› için yasaklan›yor. Deniyor ki ‘sizler fa-lanca kifliye say›n diyebilirsiniz, falancaya diyemezsi-niz’ Herkes say›nd›r ve insand›r da. Özellikle Say›nÖcalan, Kürt halk› için zaten çok önemlidir. Bu önemide göz önünde bulundurmuyorlar. Bu gün de yakla-fl›k 30 bin kifli bu dilekçelerini postaneden gönderdi-ler. Ben inan›yorum ki, kim eylemle Türkiye'nin ka-nunlar›n›, Türkiye'nin ikiyüzlülü¤ünü ortaya ç›kar›rsabu sivil bir inisiyatif, halkt›r. Roj TV Kürt halk›n›n veOrtado¤u'nun sesidir, halklar›n bahçesidir, halklar›nrengidir. Halklar›n›n dilidir.”Demirbafl’a ayr›ca, Amed’te kat›ld›¤› bir anma etkinli-¤inde yapt›¤› konuflma nedeniyle, 7,5 y›l hapis iste-miyle bir dava daha aç›ld›.

DERS‹M- Dersim Demokratik Halk Dayan›fl-

mas› (DDHD), baz istasyonlar› sorununugündemine ald›. Çeflitli sendika, siyasi partive demokratik kitle örgütüyle birlikte bas›naç›klamas› yapan DDHD, baz istasyonlar›nakarfl› imza kampanyas› bafllatt›¤›n› duyur-du. Yap›lan aç›klamada, “Baz istasyonlar›-n›n insan sa¤l›¤›n› tehdit etmesi ve zararverdi¤inden yerleflim yerlerinden uzaktakurulmas› gerekmektedir. Dersim’de 10 y›-la yak›n zamand›r gelifli güzel her yere ceptelefonu baz istasyonu monte edilmekte-dir. Küçük ücretler veya kiralar karfl›l›¤›ndaDersim insan›n›n sa¤l›kl› bir çevrede yafla-ma hakk› sorumsuzca tehlikeye at›lmakta-d›r. Kamu kurumlar›n›n yöneticileri de bu

sorumsuzlu¤a ortakt›r” denildi.

Yarg›tay 4. Hukuk Dairesi, 14.10.2008 tarih

ve 2007/12688 E-2008/11813 K. say›l› kara-

r›yla cep telefonu baz istasyonlar›n›n yerle-

flim yerleri d›fl›nda kurulmas›n› kararlaflt›r›l-

d›¤› hat›rlat›lan aç›klamada flunlar kayde-

dildi: “DDHD taraf›ndan yap›lan ilgili karar

Yarg›tay taraf›ndan verildi¤inden bu konu-

daki tart›flma art›k bitmifltir, e¤er bir yerde

insanlar›n sa¤l›¤› ve yaflama hakk› söz ko-

nusu ise gerisi teferruatt›r.” Kampanya çer-

çevesinde çeflitli yerlerde stant açan ve et-

kinlikler düzenleyen DDHD, toplanacak im-

zalar›n, 1 Haziran’da kitlesel bir bas›n aç›k-

lamas› yaparak, ilgili kurumlara iletilecek.

Sur Belediye Baflkan› Demirbafl’a 2,5 y›l hapis

DDHD’den baz istasyonu karfl›t› kampanya

Page 10: 16 - 31 Mayıs 2009 -  Sayı 154

10 16-31 May›s 2009 dünya

Nepal Ordusu, son aylarda hükümetin, özellikle deSavunma Bakan› olan Maoist lider Ram Bahadur Tha-pa’n›n direktiflerini uygulamayaca¤›n›, bu güçlere ita-at etmek istemedi¤ini ard arda sergiledi¤i pratiklerlebir kez daha gösterdi.

Nepal Ordusu’nun (eski kraliyet ordusu) alt›na imzaatt›¤› birden fazla ihtilaf ve tart›flma söz konusu. ‹lkolarak Nepal Ordusu; hükümeti, Savunma Bakan›’n›,Yüksek Mahkeme karar›n› ve Geçici Anayasa’n›n hü-kümlerini hiçe sayarak fiubat ay›nda binlerce yeniasker ald›. Ordu, Mart ay›nda da emeklilik süresi gel-mifl olan 8 generalin Savunma Bakanl›¤› taraf›ndanemekliye ayr›lmalar› karar› al›nmas›na karfl›n bu ka-rar› tan›mad›¤›n› ve generallerin görevlerine devamedece¤ini söyleyerek hükümete meydan okumufltu.Yine k›sa bir süre önce Maoist partiye ba¤l› Halk Kur-tulufl Ordusu’nun da kat›lmas›na ve yar›flmas›na izinverilen Ulusal Müsabakalar› boykot ederek izleme-miflti. Bir ordunun durmadan, halk›n onay›yla kurul-mufl olan bir hükümetin alt›n› oymaya çal›flmas›,aç›kça demorasiye karfl› düflmanca bir tutumdur.

Bu nedenle ülke güvenli¤inin ve ekonomik kalk›n-

man›n sürdürülebilir k›l›nmas› için ordunun,halk taraf›ndan seçilmifl ve son derece meflruolan hükümetin kontrolü ve denetimi alt›n-da yeniden yap›land›r›lmas› zorunludur.

Yeni Nepal’in infla edilmesi, Nepal Ordu-su’nun da Nepal’in yeni gerçekli¤ine uygunbir flekide yeniden düzenlenmesini gerek-tirmektedir. Nepal Ordusu’nun sadece da-ha önce Nepal Kraliyet Ordusu olan ismide¤iflmifl bulunuyor ve bu ordu bugünler-

de yine anti-demokratik ve kraliyet yanl›s›bir darbeye destek veren bir pozisyonda du-

ruyor.

Nepal Ordusu’nun bafl›ndaki generallerinemekli edilmesi ve yeni bir Genelkurmay Bafl-kan›’n›n atanmas›, yeni Nepal Ordusu’nun yara-t›lmas›nda ilk ad›m idi ve bu, Nepal’deki demok-ratik yönetimin, bar›fl›n ve geliflmenin devaml›l›-¤› için zorunlu bir ad›md›. Nepal Ordusu Genel-kurmay› Baflkan›’n›n görevinden al›nmas›, halkiçinde herhangi büyük bir politik sorun yaratma-

d›. Zira Genlekurmay Baflkan›’n›n politik entrikalar›tüm Nepal halk› taraf›ndan bilinmektedir. Dahas›mevcut Genelkurmay Baflkan› kendisini sivil iktidar›n

kontrolü d›fl›nda görmekteydi, onun ve anayas›n›ndirektiflerini yerine getirmemekteydi ve bu ne-

denle de görevden al›nmal›yd›. O’nun buhareketlerine karfl› tav›r almak, ülke-

deki iktidar sorunun çözümünoktas›nda da etkili bir

hamle olarak ortayerde durmak-

tayd›. Nepal

Ordusu’nun üst düzey komutanlar›, üst düzey bürok-ratlar, eski iktidar›n art›¤› olan yüksek yarg› mensup-lar›, Nepal’in yüzyüze oldu¤u ilerici de¤iflimi kendile-ri için bir tehdit olarak görmektedirler ve tam da bunedenle hükümetin politikalar›na uymay› reddet-mekte, bu politikalar› bofla düflürmeye çal›flmakta-d›rlar. Siyasi muhalefete gelince, onlar›n hiçbir ortakpolitikalar› yok. Buna karfl›n onlar› bir araya getirennokta, eski sistemin dokusunu tafl›yor olmalar› ve bunedenle de yeni toplumsal dönüflümü engellemekistemeleridir. Ordu içerisinde de¤iflime direnenler ise,orduyu kendilerinin silahl› çeteleri ve zulümlerinin si-gortas› olarak gören zengin ve güç sahibi olan üstdüzey komutanlard›r.

Maoist partiyi destekleyenler neredeyse hergün on-larca eylem ve miting yaparak Genelkurmay›Baflkan›’n›n görevinden al›narak emekli edilmesinitalep etmekteydiler. Maoist partinin çeperindeki kit-lelerin d›fl›nda kalm›fl olan Nepallilerin de kat›ld›¤› bueylemler, ordunun ve/veya d›fl bir gücün olas› bir sal-d›r›s›na veya darbe giriflimine karfl› halk kitlelerininMaoistlerden yana saf tuttu¤unu göstermektedir.

Birleflik Nepal Komünist Partisi (Maoist)’in Baflkan› veBaflbakan Prachanda ise partisinin faaliyetçilerineyapt›¤› ça¤r›da, zor bir süreçten geçildi¤ini ve herke-sin fedakarl›¤a haz›r olmas› gerekti¤ini söyledi. Bar›flsürecini baltalamak isteyen gerici güçlere ve yaban-c› simsarlara karfl› mücadele etmek zorunda oldukla-r›na dikkat çeken Prachanda, “Bu mücadeleyi kaza-naca¤›m›zdan kimsenin flüphesi olmas›n” dedi. Prac-handa bar›fl sürecine karfl› bafllat›lm›fl olan yabanc›destekli komplolara karfl› ülke genelinde halk kitlele-rini seferber edeceklerini belirterek, “Biz bar›flç›l birflekilde yeni anayasay› haz›rlamak istiyoruz. Ancakbugünkü koflullar› gözününde bulundurdu¤umuzda,bunun için halk savafl›na haz›rlan›yor gibi haz›rlan-mam›z gerekti¤ini kavramam›z gerekiyor” sözleri ileMaoist militanlar› ve halk kitlelerini yeni bir silahl›mücadele dönemine ve her türlü fedakarl›¤a haz›rolmaya ça¤›rd›.

UML de hükümetten çekildiGenelkurmay baflkan›n›n görevden al›nmas› ile iliflki-lerin gerildi¤i Nepal’de, koalisyon hükümetinin ortak-lar›ndan ve koalisyonun kilit partilerinden reformistNepal Komünist Partisi Birleflik Marksist-Leninist NKP(UML) hükümetten ayr›ld›¤›n› aç›klad›. UML GenelSekreteri ‹flvar Pokarel, gazetecilere yapt›¤› aç›klama-da, “Parti, koalisyondan ayr›lmaya ve Maocularaverdi¤i deste¤i çekmeye karar verdi” ifadesine yerverdi.

Ordular›n entegrasyonu siyaseti t›k›yorMaoistlerle ordu aras›nda 19 bin eski Halk KurtuluflOrdusu gerillas›n›n entegrasyonu sorunu nedeniyleciddi sorunlar yaflan›yor. Bir di¤er kilit sorun ise Mao-istlerin ›srar etti¤i yeni anayasan›n haz›rlanmas›.BNKP (M), daha önce kraliyet ordusunun de¤iflim vedevrimin önünde en büyük engel oldu¤unu belirt-miflti. Daha önce anayasa yapman›n ön koflulununordular›n entegrasyonu oldu¤unun alt›n› çizen Prac-handa, “Anayasan›n haz›rlanmas›na dair sürecin bafl-lamas› ve sorunsuz tamamlanabilmesi için öncelikleMaoist savaflç›lar›n orduya entegrasyonu ve rehabili-tasyonu ile ilgili sürecin tamamlanm›fl olmas› gere-kir” aç›klamas›nda bulunmufltu. Görevden al›nanKatval’›n, hükümetin kararlar›na ra¤men orduya as-ker al›m›, BNKP (M) taraf›ndan tepkiyle karfl›lanm›flt›.Bu durum karfl›s›nda BNKP (M) lideri ve Halk KurtuluflOrdusu (PLA) komutan› Nand Kishore Pun, Nepal or-dusunun Bar›fl Sözleflmesi’ni ihlal ederek, güç denge-lerini bozmaya çal›flt›¤›n› ve buna tepkisiz kalmaya-caklar›n› aç›klam›flt›.

Gerginlikler çat›flmaya dönüflebilirGenelkurmay baflkan›n›n görevden al›nmas›sonras›nda, kal›c› Cumhurbaflkan› Yadav’›n Katval’›görevine iade etmesi, UML’nin hükümetten çekilmesive son olarak Baflbakan Prachanda’n›n istifa etmesi,iliflkilerin daha da gerilmesine, krizin daha da derin-leflmesine neden oluyor. Siyasal t›kan›kl›¤›n ve belir-sizliklerin artt›¤› Nepal’de çat›flmalar›n yeniden alevle-nebilece¤i ihtimali yüksek. Di¤er yandan BNKP (M),öne sürdü¤ü koflullar›n yerine getirilmemesi ve t›ka-n›kl›¤›n afl›lmamas› karfl›s›nda hükümetten ayr›labile-ce¤ini, kitleleri arkas›na alarak silahl› mücadeleyi ye-niden bafllatabilece¤ini defalarca kez aç›klam›flt›.

Irak hükümeti, endiflelere ra¤men, ABD silahl› kuvvetlerinin fle-hirlerdeki üslerini haziran sonras›nda boflaltmas›n› istiyor.

Irak devleti, son haftalarda bombal› eylemlerin yeniden artma-s› ve Irak güçlerinin bunlarla bafl edememesi endiflesine ra¤-men, ABD askerlerinin Irak’›n flehirlerindeki üslerden çekilme ta-rihi olan 30 Haziran’dan sonra Irak’›n flehirlerinde kalmas› fikri-ne uzak duruyor. ABD kuvvetlerinden, geçici olarak kuzeydekiMusul da dahil, flehirlerdeki üslerde kalmay› sürdürmelerini iste-me e¤ilimleri, siyasi gelece¤ini, Irak’›n art›k Sünni ve fiii ‘afl›r›la-ra’ karfl› savafl› geride b›rakt›¤› iddias› ile tehlikeye atan Baflba-kan Al Maliki’ye huzursuzluk veriyor.

Pentagon sözcüsü Bryan Whitman, bu konuda, ABD’nin flehirler-deki varl›¤›n› uzatman›n, Irak devletinin istemesine ba¤l› oldu-¤unu ve güvenlik anlaflmas›n›n flartlar›na tamam›yla uymay› ta-sarlad›klar›n› söyledi. ABD Genelkurmay Baflkan› Oramiral MikeMullen ise, gazetecilere verdi¤i demeçte, ABD ve Irak ordusunadönük sald›r›lar›n, geri çekilme program›n› de¤ifltirmeye zorla-yacak bir dereceye yükselmedi¤ini savundu.

Ancak, geçti¤imiz ay, ABD’nin Irak’taki en yüksek rütbeli komu-tan› olan General Raymond Odierno, Irak güçlerinin, haziran›nard›ndan Musul’da sorumlulu¤u üstlenmeye haz›r olmayaca¤›n-dan endifle etti¤ini aç›klam›flt›.

Özel olarak, baz› ABD yetkilileri, direniflçilerin ABD kuvvetlerininaktif oldu¤u Irak’›n üçüncü büyük kenti Musul’dan ayr›lmas›ylaIrak’›n, bir kaç ay içinde buran›n kontrolünü kaybedebilece¤in-den korkuyor.

Bu y›l yürürlü¤e giren ABD-Irak güvenlik anlaflmas›, 2009 Hazi-ran sonuna kadar Amerikan silahl› kuvvetlerinin flehir bölgele-rinden, 2011 y›l› sonunda da tüm ABD kuvvetlerinin ülkeden ay-r›lmas›n› gerektiriyor.

Ancak, gerçekleflen bir dizi yüksek ölçekte bombalama olay›,Irak güçlerinin özellikle Musul’da, daha fazla sorumlulu¤u üstle-nip üstlenemeyece¤i kuflkular›n› artt›rd›.

Associated Press(AP)’nin rakamlar›na göre, geçti¤imiz ay ülkeçap›nda, en az 451 kifli, politik fliddet olaylar›nda yaflam›n› yitir-di; Mart ay›nda bu rakam 335, fiubat ay›nda 288 ve Ocak’ta ise242 olarak kaydediliyor. ABD-Irak güvenlik anlaflmas›, BaflbakanNuri El Maliki’ye, Irak güçlerinin yard›ma ihtiyaç duymas› halin-de, ABD güçlerinin flehirlerden çekilme mühletinin uzat›lmas›n›isteme olana¤› sunuyor. Baflbakan’›n sözcüsü Ali Al Dabbagh,“Bu tarihler uzat›lamaz ve bu, sorumlulu¤un Irak güvenlik güç-lerine devredilmesi ile de uyumludur” dedi.

Bundan farkl› olarak, Kürt yetkililer ise, ABD kuvvetlerinin sonçekilme tarihinden sonra da Musul’da kalmas›n› isteyebilir.

Kürt politikac› Saadi Ahmed Pera, bu konuda, “Musul’da güven-lik ve istikrar konular›nda flüphelerim var” dedi. Pera, “Bu ne-denle, ABD kuvvetleri, politik gruplar aras›nda çözüm bekleyensorunlar çözülene kadar mutlaka Musul’da kalmal›” dedi.

Musul’un yeni valisi, AP’ye konuflarak, ABD kuvvetlerinin flehir-lerden ayr›lmas›n›n asl›nda direniflçilerin sald›r›lar›n› ve intiharsald›r›lar›n› azaltaca¤›n›, zira bunlar›n büyük bölümünün Ameri-kal›lara yönelik oldu¤unu ifade etti.

fiehirlerden ayr›lma flartlar›, yaln›zca ABD’nin silahl› güçleri içingeçerliyken, e¤itim, müflavirlik ve silahl› olmayan di¤er rolleriçin kapsay›c› de¤il. Anlaflma, silahl› kuvvetlerin, flehir d›fl›ndakiüslerinden Ba¤dat, Musul ve di¤er flehirlerin s›n›rlar›na kadar so-rumlu olmalar›na da engel de¤il. ABD kuvvetleri bu s›n›rlardadevriye gezebilecek.

ABD ve Irak yetkilileri, Irak ordusu ve polisinin, önceki y›llara gö-re “daha iyi haz›rlanm›fl ve donanm›fl” oldu¤una inan›yorlar vebunun yan› s›ra, geri çekilme mühletinin uzat›lmas› fikrinin de,Baflbakan Maliki’nin, hükümetinin ülkeyi istikrar yoluna soktu-¤u iddias› ile ilgili flüpheleri artt›raca¤› düflünülüyor.

Bununla beraber, çok say›da dini ve etnik grubun hala uzun dö-nem istikrar› için gerekli olan güç bölüflümü düzenlemelerindeanlaflamamas›, ABD yetkililerinin Irak’ta istedi¤i gibi bir kon-trolün önünde engel teflvil eden bir noktada durdu¤unudüflünmelerine neden oluyor.

PPRRAACCHHAANNDDAA:: ‘‘YYeennii bbiirr hhaallkk ssaavvaaflfl›› ssüürreecciinnee hhaazz››rr oollaall››mm’’

Irak: ABD hazirandan sonraflehirlerden mutlaka çekilmeli

Prachanda baflbakanl›ktan istifa etti!Hükümete dan›flmadan ve yetkisi d›fl›nda orduda modernizasyon, asker al›m› yapan Genelkurmay Baflkan›’n›n, hükümettaraf›ndan görevden al›nmas›n›n ard›ndan siyasi gerilimin t›rmand›¤› Nepal'de, Baflbakan Prachanda istifa etti¤ini duyurdu.

CIA'e yak›nl›¤› ile bilinen Wayne Madsen, "Hariricinayetinde Dick Cheney'nin emrindeki suikast ti-mi büyük rol oynad›" dedi.14 fiubat 2005'te Beyrut'ta u¤rad›¤› bombal› sal-d›r› sonucu yaflam›n› yitiren Lübnan'›n eski Bafl-bakan› Refik Hariri'nin ölümüyle ilgili yeni iddia,suikast›n bafl sorumlusu olarak görülen Suriye'yirahatlat›rken, ABD'yi kar›flt›rd›.El Masakin haber ajans›n›n, Amerikan Merkezi ‹s-tihbarat Teflkilat›'na (CIA) yak›nl›¤›yla tan›nan ga-zeteci Wayne Madsen'a dayand›rd›¤› haberde,ABD'nin eski Baflkan Yard›mc›s› Dick Cheney'eba¤l› bir suikast timinin Afganistan ve Lübnan'daliderleri hedef alan sald›r›lardan sorumlu oldu¤ubelirtildi.Cheney'nin, suikast timini Beyaz Saray'dan yö-netti¤ini savunan Madsen, Hariri ve Lübnanl› Hris-tiyan lider Elie Hobeika suikastlar›ndan Bush Yö-netimi'ni sorumlu tuttu.

“‹srail de ortak”‹ddias›n› CIA kaynaklar›na dayand›ran Madsen'›naç›klamalar› flöyle: “Cheney'nin suikast timi ‹srailile birlikte çal›fl›yor. Kudüs'te de benzer bir tim

var. ABD ile ‹srail'in yürüttü¤ü gizli operasyonlar-da koordinasyonu George W.Bush'un Ulusal Gü-venlik Dan›flman Yard›mc›s› Eliot Abrams sa¤l›-yordu.Abrams'›n bir iflaretiyle ‹srailliler harekete geçi-yordu. 2002'de Lübnanl› Hristiyan lider Elie Hobei-ka'y› öldüren suikast timi Hariri'yi de öldürdü. Ho-beika, Lahey'e gidecek ve dönemin ‹srail Baflba-kan› Ariel fiaron'un Sabra ve fiatilla katliamlar›n-dan sorumlu oldu¤unu, insanl›¤a karfl› suç iflledi-¤ini söyleyerek ifade verecekti.Hariri, ABD'nin Lübnan'›n kuzeyinde kurmak iste-di¤i üsse karfl›yd›. fiaron da Lübnan'da Hizbullah'›bitirmek istiyordu.”Bilindi¤i gibi Hariri cinayetinin ard›ndan artanbask›lar sonucu Suriye, Lübnan’daki askerleriniçekmek zorunda kalm›fl ve ABD’nin düflman ilanetti¤i Suriye böylece uluslaras› bask›ya maruz ka-larak köfleye s›k›flt›r›lm›flt›. Bu geliflmelerden birsüre sonra ‹srail, ABD’nin de deste¤ini alarak Lüb-nan’daki Hizbullah güçlerine dönük büyük birsald›r› bafllatm›flt›. Bu bak›mdan Hariri suikasti,Ortado¤u’daki denge de¤iflimlerini ortaya ç›kar-tan önemli bir ad›m olarak görülüyor.

Hariri’yi ABD ve ‹srail öldürmüflSeçimleri boykot ederek devlet güçlerineyönelik eylemlerini artt›ran Maoistler, Hin-distan’›n Dantewada bölgesinde 7 polisi öl-dürdü.7 May›s günü Maoistlerin polis birli¤ine kur-du¤u pusuda 5’i Merkezi Yedek Polis Kuvvet-leri (CRPF) ve ikisin ise Özel Polis Memuru(SPO) olmak üzere 7 polisin öldü¤ü aç›kland›.Maoistlerin 25 Nisan günü gerçeklefltirdiklerisald›r›da da 5 polis ölmüfltü.

Maoist tutsaklar eylem bafllatt›Hazar›bag Merkez Hapishanesi’nde yüzdenfazla Maoist tutsak, taleplerinin gerçekleflti-rilmesine yönelik eylem bafllatt›. Süresiz aç-l›k grevi eylemine girebilece¤ini duyuranMaoist tutsaklar, gün içerisinde sadece birö¤ün yemek yiyecek. Maoist tutsaklar, ta-lepleri karfl›lanmad›¤› takdirde süresiz açl›kgrevine gideceklerini aç›klad›lar.Tutuklu bulunan komutan Sunil ve Maoist li-der Mithilesh arac›l›¤›yla, hapishane idaresi-ne taleplerinin yüzde 20’lik bir bölümü gön-derilmiflti. Talepler aras›nda tüm hapishaneko¤ufllar›nda daha iyi g›da ve içecek su temi-

nat› ile sivrisineklere karfl› cibinlik temin edil-mesi, Hazar›bag’tan di¤er hapishanelere tu-tuklu transferinin durdurulmas› yer al›yor. Birhapishane yetkilisi, Maoistlerin taleplerinisürdürme konusunda propaganda yapt›klar›-n› ileri sürdü. Hapishane idaresinin, Maoisttutsaklar›n eylemleri ve öne sürdükleri ta-lepleri karfl›s›nda tepkili oldu¤u belirtiliyor.Tutsaklar›n eylemi ilk aflamada hapishanekoflullar› bir hafta içerisinde teflhir edilerekduyurulacak, Maoistler gün içinde sadece birö¤ün yemek yiyecek. ‹kinci aflmada ise hergün yiyecek hizmeti verilmesi duyurulacak.‹dare talepleri yerine getirmezse, Maoistlersüresiz olarak açl›k grevine girecek. Maoist-ler, hapishane yönetiminin eylemlerini en-gelleyemeyece¤i uyar›s›nda bulundu. Haza-r›bag hapishane yöneticisi Uday PrasadKushwaha, Maoistlerce öne sürülen talepleriiçeren sözleflmeyi ald›klar›n› söyledi ve eyle-me iliflkin yetkililerin endifleli oldu¤u bilgisiniverdi. Kushwaha, hapishane yerleflkesindeeylemin son bulmas› için Maoist liderlerlegörüflülece¤ini ve kolayl›klar sa¤lanaca¤›n›bildirdi.

Maoistlerin pususunda 7 polis öldü

Page 11: 16 - 31 Mayıs 2009 -  Sayı 154

1116-31 May›s 2009çeviri

Hindistan, bir milyar dolay›nda seçmenin sand›k bafl›na git-ti¤i, bugüne kadarki en büyük seçimlere sahne oluyor. Bukadar büyük bir kat›l›m›n olmas›, halk›n parlamenter de-mokrasiye güveninin artmas› fleklinde okunabilir mi?

Böyle bir belirleme kesinlikle do¤ru olmayacakt›r. Bas›n, mer-kezi hükümet ve eyalet hükümetleri ile seçime giren partilerhalk› bunalt›rcas›na her gün oy kullanmalar› için ça¤r› yap›yor-lar. Sadece bu ça¤r›lar› için on milyonlarca rupi (Hindistan parabirimi) harc›yorlar. Bu bile hakim s›n›flar›n ne kadar umutsuzbir durumda olduklar›n› gösteriyor. Parlamento ile maskeledik-leri demokrasi oyununun halk taraf›ndan fark edilmesinden vebozulmas›ndan o kadar korkuyorlarki, halk›n oy kullanmama-s›n› kabullenmeleri mümkün de¤il. Tam da bu nedenle onlar›noy kullanmalar› için her yola baflvuruyorlar.

Partinizin boykot ça¤r›s› yapmas›na karfl›n

seçimlere kat›l›m›n artt›¤› görülüyor.

Durum pek öyle de¤il. Halk›n seçimlere ilgi gösterdi¤i, geçmifleoranla daha fazla kat›l›m sa¤lad›¤› do¤ru de¤il. Kimi partilerinkemikleflmifl taraftarlar› dahi oy kullanm›yor. Hindistan bas›n›-n›n yans›tt›¤›n›n aksine bu y›l seçimlere kat›l›m geçen seçimle-re oranla daha düflük. Seçime giren partilerin popüler yüzlerkullanarak halk› sand›k bafl›na gitmeye ça¤›rmalar›n›n nedenide kat›l›mdaki bu düflüflten baflka bir fley de¤il.

Sol partilerin, BJP ve Kongre Partisi’ne karfl› alternatif olarakoluflturduklar› Üçüncü Cephe’yi nas›l de¤erlendiriyorsunuz?

Hindistan Komünist Partisi ve Hindistan Komünist Partisi (Mark-sist) BJP ve Kongre Partisi’nden ba¤›ms›z, demokratik bir cepheolduklar› yalanlar›n› dillendiriyorlar. Oysa bu partiler de gerçek-te sadece kendi ç›karlar›n› düflünen, güvenilmez oportünistler-dir ve bu cephe de oportünistlerin cephesidir. Bu partilerin ikiyüzlülüklerine ve sahtekarl›klar›na hükümet olduklar› dönem-de tüm Hindistan halk› tan›k olmufltur.

Uzun y›llar Andra Pradesh Eyalet Baflkanl›¤› yapan Telegu DesemPartisi’nin baflkan› Chandrababu Naidu’nun, bir dönemler TamilNadu Eyalet Baflkanl›¤› yapan ünlü aktrist ve sosyal demokrat Ja-yalalitha'n›n, Hindistan’›n 11. Baflbakan› olan Janata Partisi’ninbaflkan› Mayawati'nin, bir dönem Hindu milliyetçisi BJP ittifak›içinde yer alan ve Orissa Eyalet Baflkanl›¤› yapm›fl olan DeveGowda'n›n rezaletlerle dolu geçmifllerini bilmeyen var m›? Birço-¤u Hindu milliyetçisi BJP ile ittifak yapm›fl olan bu partiler ve li-derler bugün demokrat bir alternatif olduklar›n› iddi ediyorlar!

Hindistan Komünist Partisi lideri Yechuri ve Cephe içindeki di-¤er partiler, emperyalistlerin sad›k ufla¤› olan Kongre Partisi ileittifaklar›n› güçlendirmek için 2004 y›l›nda yap›lan seçimler bo-

yunca BJP’nin karfl›s›nda yer ald›lar ve Hindu milli-yetçili¤ine karfl› söylemleri dillerinden düflürmedi-ler. Bugün bu oportünistler, sürekli Hindu milliyetçi-si BJP ile kolkola yürümüfl olan ve bu partiyle dirsektemas›n› eksik etmeyen TDP, BSP, AAIDMK, JDU, BJDgibi partilerin Hindu milliyetçili¤ene karfl›, anti-flo-venist olduklar›n› iddia ederek, utanmadan bu par-tilerle ittifak kuruyorlar. Onlar için bunda bir sak›n-ca yoktur, yeter ki hükümete girsinler, gerisinin birönemi yoktur onlar için! Seçimlerin ard›ndan tekrarKongre Partisi’nin kuyru¤una tak›l›rlar ise kimse fla-fl›rmayacakt›r.

Bu söyleminizi neye dayand›r›yorsunuz?

Sadece bu partilere bir bak›n. Eyaletlerden biriniDünya Bankas›'n›n deney laboratuar›na dönüfltür-müfl, 2000'den fazla Maoist devrimcinin katledilme-sinden ve ayr›ca Chandrababu Naidu önderli¤inde-ki bo¤az›na kadar yozlaflm›fl yönetimden sorumluolan TDP gibi partilerle oluflturduklar› bir Cephe’ninanti emperyalist ve demokrasi yanl›s› oldu¤unusöylemekten çekinmiyorlar. Jayalalitha’n›n AIADMKpartisi, yolsuzluklar›yla, görevi suistimal etmesiyle,istismarlar› ve halk›n mücadelesine binbir araçlabask› yapmas›yla ün yapm›flt›r. Naween Patnaik’inBJD partisi ise eyaleti emperyalistlere teslim etme-siyle, emperyalistlerin program› için Kaliga Nagarbölgesinde yaflayan yerli halk› (Adivasi) katlederekemperyalistler için cellatl›k yapabilece¤ini kan›tlam›floldu. BJD’yi ayr›ca, Hristiyanlar› katleden, tecavüzeden, türlü eziyete u¤ratan haydutlar› korumas›n-dan tan›yoruz. Deve Gowda’n›n DJS partisi de BJP ileittifak yapm›fl, daha sonra daha fazla yetki istedi¤iiçin ittifak bozulmufltu. Yine Mayawati gibi ç›kar el-de edebilece¤i her türlü ittifakta yer alan, bu ba¤-lamda BJP ile ittifak yapan, sonra Hindu kast sistemi-nin en üstünde yer alan bir Brahman rahipleriyle bir-likte hareket ederek kast›n en alt›ndakileri (dalitler)egemen kast›n hakimiyeti alt›nda yaflamaya zorla-yan, muhaliflerini de ac›mas›zca ezen bir unsurdur.

Bu bak›mdan Üçüncü Cephe’nin yapt›¤› tek fley BJP’nin bafl›n›çekti¤i Ulusal Demokratik ‹ttifak ile bafl›n› Kongre Partisi’ninçekti¤i Birleflik ‹lerici ‹ttifak bileflenlerinin bir k›sm›n› ay›r›p ya-n›na çekerek bu iki ittifak›n gücünü azaltt› ve siyasi yap›y› da-ha bir parçal› hale getirdi. Hepsi bu.

Seçimlere dönük boykot politikan›z›

halka nas›l tafl›yacaks›n›z?

Seçim Komisyonu, seçim takvimini duyurduktan sonra boykotkampanyam›za bafllad›k. Seçimlere iliflkin bildiriler, bas›n aç›k-lamalar›, röportajlar, broflürler, posterler ve duvar yaz›lamalar›yoluyla insanlara ilan ettik. Kültürel gruplar›m›z (Maoistlerin ül-kedeki farkl› etnik ve kültürel gruplar için oluflturdu¤u ayr› özelkomisyonlar) halk aras›nda görüfllerimizi anlat›yor. Tüm bunla-r› seçimlerin son evresine kadar sürdürece¤iz. Bunlara ek ola-rak, seçime giren adaylar› ve parti üyelerini gözalt›na al›yor vesorguluyoruz, onlar› al›koyuyor ve halk›n önünde tüm kötü ni-yetlerini itiraf etmelerini sa¤l›yoruz.

Ayr›ca kendi bölgelerimizdeki köylerde ve küçük flehir mer-kezlerinde adaylar›n seçim faaliyetleri yürütmelerini engelle-yerek aktif olarak boykotumuzu yürütüyoruz. Partileri bizimbölgelerimize girmemeleri konusunda uyar›yoruz. Uyar›lar›m›-z› dikkate almad›klar› zaman onlar›n kampanya çal›flmalar›n›durduruyoruz, e¤er kötülükleriyle tan›nan kiflilerse fiziksel ola-rak cezaland›r›yoruz, araçlar›n› yak›yoruz, mümkün oldu¤u du-rumlarda halk mahkemesi kuruyoruz ve kendi partilerinin ger-çek yüzünü itiraf etmelerini ve halktan özür dilemelerini sa¤l›-yoruz. Bir daha köylerimize gelmemeyi kabul edenleri serbestb›rak›yoruz. Seçimlerin yap›lmas› için seferber edilen polis vemerkezi güçlere yönelik karfl›-sald›r›lar gerçeklefltiriyoruz. Düfl-man kuvvetlerine zarar veren askeri eylemlerimiz öne ç›ksada, aktif boykot faaliyetimiz özünde politik bir kampanyad›r.

Bölgesel partilerin art›fl gösteren etkileri

hakk›nda neler söyleyeceksiniz?

Krizden etkilenmifl olan flimdiye kadarki en karmafl›k ve enparçalanm›fl seçimle karfl› karfl›yay›z. ‹stikrars›zl›k ve tutars›zl›ken üst derecede bütün parti ve adaylara bulaflm›fl durumda.Hiçbir parti ya da aday seçimin sonucundan emin olam›yor. Bunedenle seçimlere kay›ts›z kalan seçmenlerin oylar›n› almakiçin her türlü yola baflvuruyorlar. Gerek ‘sol’un, gerek Mula-yam'›n SP'sinin, gerekse Paswan'›n LJP'sinin, gerek Lalu'nunRJD'sinin ve Ramdoss'un PMK'sinin yaln›z b›rakt›¤› Kongre Par-tisi ve UPA ac›nacak bir duruma geldi. Yine ayn› flekilde, BJP vemüttefikleri BJD ve AIADMK gibi güçlü müttefiklerin ve dahaküçük çeflitli di¤er partilerin deste¤ini kaybetti. Ne BJP ne deKongre Partisi kendi ittifaklar›n› birarada tutabilecek bir gücesahip ve müttefiklerin bu ittifaklardan uzaklaflma e¤ilimleri, buiki partiyi daha da zay›flatmaya devam edecek.

Partiniz, parlamenter demokrasiye alternatif olarak halkane vaat ediyor?

Bizim alternatifimiz halk demokrasisidir. Sadece bir avuç çokzenginin karar ald›¤› ve uygulatt›¤› bir demokrasi de¤il, halk›nkendi ülkesini ve kendi hayat›n› ilgilendiren her bir konuda ka-rar verdikleri ve uygulad›klar› bir demokrasi. Tabandan üstedo¤ru flekillenen gerçek demokrasi. Bizim hükümetimizin ol-du¤u Dandakaranya'n›n genifl bölgelerinde iflleyen taban de-mokrasisi uygulamas›n› görebilirsiniz. Orada, halk, egemen veen üstündür ve kararlar halk meclisleri (gram sabha) arac›l›¤›y-la al›n›r, görünmez eller arac›l›¤›yla de¤il.

Hindistan seçimleri ve iktidar›n umutsuzlu¤u

‘Güvenilir’ uluslararas› medyan›n haberlerine ba-kacak olursak, bütün dünya, domuz gribi (H1N1)ad› verilen yeni bir ölümcül salg›nla karfl› karfl›ya.Söz konusu haberlere göre, ilk olarak Meksika’daortaya ç›kan ve domuzdan insana geçen buölümcül grip, birkaç gün içerisinde onlarca Meksi-kal›n›n ölmesine neden oldu ve flu an h›zl› bir fle-kilde insanlar içinde yay›lmaya devam ediyor. Ne-redeyse saat bafl› Kanada’dan ‹spanya’ya, dünya-n›n bir çok yerinde rastlan›lan domuz gribi vaka-lar› haberleri bas›na düflüyor. Bu konuya tahsisedilmifl internet siteleri de çoktan yay›na baflla-m›fl durumda. Dünya genelinde yaflanan domuzgribi vakalar›n›, bu salg›na karfl› kullan›labilece¤iöne sürülen afl› ve di¤er ilaçlar› takdim etmeyebafllam›fl bulunan domuz gribi afl›s› (www.swinef-luvaccine.com) isimli site bunlardan birisi. Bu site-de de, di¤er boyal› bas›n gibi, halka korku salacaktarzda sunulan domuz gibi haberlerinin büyükoranda yalanlar üzerine bina edilmifl oldu¤unu veabart›l› rakamlarla kitlelerin bir yerlere kanalizeedilmek istendi¤ini söylemek gerekiyor. Dünyan›n bir çok havaalan›nda yolcular›n ateflleriölçülerek, vücut s›cakl›klar›n›n normalin üstündeolup olmad›¤› ve dolay›s›yla domuz gribine yaka-lan›p yakalanmad›klar› gözden geçiriliyor. Meksi-ka’n›n baflkenti Meksiko’ya seyahetler durdu. Gripilaçlar›n›n sat›fllar›nda, özellikle de Roche firmas›taraf›ndan üretilen Tamiflu’nun sat›fllar›nda adetabir patlama yaflan›yor. Salg›n nedeniyle domuz etisat›fl› durmufl durumda. Domuz gribi oldu¤u iddia edilen bu salg›n›n belir-tileri nelerdir? Uzmanlara göre bu salg›n›n belirti-leri normal bir grip ile neredeyse ayn›. Baflka birdeyiflle bu virüsün kendisine has belirtileri yok!CNN’e konuflan bir doktor, “Bir çok farkl› fley buhastal›¤a ait belirtileri yaratabilir. Ancak bugünekadar doktorlar›n hiç bir domuz virüsüne yaka-lanm›fl hastay› detayl› bir tetkikten geçirmesineizin verilmedi ve bu nedenle karfl› karfl›ya olunandurum bir ç›kmaz.” de¤erlendirmesinde bulundu. ABD’nin Atlanta’da bulunan Salg›n Kontrol Mer-kezi’nin internet sitesinde, “Domuz giribi, domuz-larda görülen ve domuzlardan insana geçmiflolan H1N1 tipi bir virüsün yol açt›¤› bir solunumyolu hastal›¤›d›r. Bugün bildirildi¤ine göre bu vi-rüs insandan insana yay›lmaya bafllam›flt›r. An-cak nas›l olup da bu denli h›zl› yay›labildi¤i henüzbilinmiyor.”

Bilinen gerçeklerVeratect isimli flirkette biogözlemci olarak çal›flanbir kifli, ABD Savunma Bakanl›¤› (Pentagon) ve ABDhükümetinin 6 Nisan 2009’da Meksika’n›n Verak-ruz flehrinin La Gloria bölgesinde bir vakan›n raporedildi¤ini belirtiyor. Gözlemciye göre, k›sa bir süresonra 3000 nüfusu olan La Gloria’da bin 800 kifli-nin bu salg›ndan etkilendi¤i aç›kland›. Bu aç›kla-madan k›sa bir süre sonra iki yafl›ndan küçük üççocu¤un bu salg›n nedeniyle hayat›n› kaybetti¤iduyuruldu. ‹lginçtir, bu üç çocuk aras›nda hiçbirdo¤rudan iliflki, temas bulunmuyordu! Oysa uz-manlar, domuz gribinin sadece solunum yoluylabulaflt›¤›n› aç›kl›yorlar. Amerikan çiftlik ürünleri üretiminin düfltü¤ü1950’li y›llarda Rockfeller Fonu taraf›ndan sa¤la-nan finansman ile maksimum üretim ve kar eldeetmek üzere domuz yetifltiricili¤ine dair bir projehaz›rland›. Domuzlar endüstriyel (kapitalist) çiftlik-lere topland› ve burada do¤an her bir domuza s›k

s›k antibiyotik i¤neler yap›ld›. Bu i¤nelerin yap›l-mas›n›n nedeni hayvanlar›n hasta olmas› de¤ildi.‹¤neler, domuzlar›n k›sa sürede maksimum dü-zeyde büyümeleri için yap›l›yordu. Bu durum, ke-simlerin ard›ndan elde edilen kar›n büyümesini veüstünlük yakalanmas›n› beraberinde getiriyordu. Meksika’da bulunan ve domuz giribinin ilk ortayaç›kt›¤› yer oldu¤u belirtilen Granjas Carroll de Me-xico (GMC) da bu türden bir endüstriyel domuzçiftli¤i. Bu çiftlik, kendi rakamlar›na göre 2008 y›-l›nda 950 bin domuz yetifltirmifl. GCM, dünya do-muz ve domuz ürünleri endüstriyel üretimi ve ye-tifltiricili¤inin yüzde 50’sini elinde bulunduran Vir-cinya Smithfield Food tekeli bünyesinde yer al›-yor. Domuzlar, Kuzey Amerika Serbest TicaretAntlaflmas›’na imza atm›fl olan Meksiko’da yetifl-tiriliyor ve Smithfields Food etiketiyle belirli ara-l›klarla buradan Amerika’daki süpermarketlereyollan›yor. Birçok Amerikal› tüketici, yedi¤i bu do-muz etinin nereden geldi¤ini bilmiyor.

Tekellerin oyun alanlar›Times of London gazetesi, Smithfield Food’un do-muz çiftli¤inin bulundu¤u La Gloria’da yaflayan,domuz gribine yakalanan ve geleneksel tedaviyöntemleri ile hastal›¤› atlatmay› baflaran tek kifliolan 4 yafl›ndaki Edgar Hernandez’in annesi ile gö-rüfltü. Bayan Hernandez, evlerinin domuz çiftli¤ineyak›n oldu¤unu belirterek, La Gloria’n›n etraf›n›ndomuz çiftlikleri ve bu çiftliklere ait olan oldukçabüyük, zehirli d›flk› ve kimyasal gübre göletleriyleçevrili oldu¤unu belirtti. Bu ilginç bir ayr›nt›. Smith-fields Food’un Meksikal› orta¤› günde 2 bin 3 bindomuz kesiyor. Bu hayli fazla ve bu kesimler, böl-gede büyük art›k birikimi, çöplü¤ü yaratmaya ye-tiyor. Amerika’da temiz su kaynaklar›n› ve çevreyikirletti¤i için hakk›nda davalar aç›lan flirket, belli kiMeksika’da daha genifl bir manevra alan›na sahip.Zira etraf›n› toksik at›klar ve hastal›¤a davetiye ç›-kartan d›flk› ve kimyasal gübrelerle katleden buflirketin devletle aras› fazlas›yla iyi...

Domuz gribi vuruyor, Donald Rumsfeld büyüyorAral›k 2005’te Pentagon, dünya genelindeki ABDordusu personellerine, kufl gribine karfl› afl› yap›l-mas›n› direktifini verdi. Korku yayan hikayelerdünya medyas›n› doldurdu. Akabinde SavunmaSekreteri Donald Rumsfeld, kufl gribiyle savafltaetkili olan Tamiflu ad› alt›nda sat›lan Oseltamivirisimli ilac›n al›m› için kendisine 1 milyon dolarl›kbütçe ayr›ld›¤›n› duyurdu. Dönemin ABD DevletBaflkan› Bush ise Kongre’yi toplayarak sat›n al›na-cak Tamiflu ilac› için ayr›lan 1 milyar dolarl›k büt-çenin 3 milyar dolara ç›kart›lmas›n› istedi.Rumsfeld’in aç›klamad›¤› önemli bir s›rr› vard›:Rumsfeld, Ocak 2001’de Savunma Sekreterli¤i gö-revi ile Washington’a getirilmeden önce Kaliforni-ya ilaç flirketi Gilead Sciences’in baflkan› idi. Gile-ad Sciences firmas›, domuz gribine çare oldu¤u ri-vayet idelin iki ilaçtan biri ve en çok tan›nan› olanTamiflu ilac›n›n patent hakk›n› elinde bulunduranfirma. Rumsfeld ise hem bu flirketin hissedar›,hem de Tamiflu ilac›n›n en büyük stokçular›ndanbirisi. Bas›na yans›yan bilgilere göre, Meksika’dakidomuz gribinin patlak vermesinden bu yanaRumsfeld, Tamiflu ilac›n›n sat›fl›ndan 5 milyon do-lar› aflk›n gelir elde etti. Gribin yay›lma korkusunakarfl› bir çok ülkenin bu ilac› stoklayaca¤›n› du-yurmas›, Rumsfeld’i daha da karl› günlerin bekle-di¤ini gösteriyor.

Domuz gribi, Tamiflu veendüstriyel çiftlikler

Hindistan’da 16 Nisan’da bafllayan ve 16 May›s’ta sonaerecek olan Lok Sabha (parlamentonun alt kanad›) seçim-leri, hangi partinin ya da partilerin hükümeti oluflturaca¤›-n› belirleyecek. Hindistan Komünist Partisi (Maoist), boy-kot etti¤i ve gerçeklefltirdi¤i askeri eylemlerle kitleleri par-lamento yan›lsamas›na karfl› kendi gelece¤ini infla etmeküzere devrimci mücadeleye ça¤›rd›¤› seçimlerde sonayaklafl›l›yor. Seçimlere iliflkin HKP(M) Merkez Komite üye-si ve sözcüsü yoldafl Azad’›n The Times Of ‹ndia isimligazeteyle yapt›¤› söylefliyi sizlerle paylafl›yoruz

Page 12: 16 - 31 Mayıs 2009 -  Sayı 154

12

‹brahim Kaypakkaya’n›n an›s›na:

EEmmrraahh CCiillaassuunn

DÜNDEN BUGÜNE YOL AYRIMI

16-31 May›s 2009

6 May›s tarihli Radikal’de,milliyetçi ve muhafazakarkalemflörlerin duayeni Avni

Özgürel’in, ‹brahim Kay-pakkaya bafll›kl› yaz›s›n-dan flu üç cümlenin alt›n›

çizmekte fayda var:

1- "Kaypakkaya’n›n buram bu-ram heyecan kokan ideolojik

tahlillerinden bugüne tafl›-nacak bir fley oldu¤unu

da sanm›yorum..."

2- "Dün düflün-c e l e r i n e

muha-l i f -

tim Kaypakkaya’n›n, bugün de kanaatim de¤iflmedi; amadürüst, aç›k sözlü muhatap bulman›n her geçen gün birazdaha zorlaflt›¤› ortamda laf›n›, kim ne düflünür, zülfüyaredokunursam bafl›ma ne gelir, yan›mda kaç kifli kal›r kayg›-s›yla e¤ip bükmeden söyleyen insan› önemsiyor ve ar›yo-rum ben..."

3- "Kaypakkaya’ya sayg›m söyledi¤im vas›flar›n hepsine sa-hip oldu¤undan... Bugününde övünece¤i bir fley olmad›¤›için maziden foto¤raf ç›karmaya çal›flan sol romantizminçizmeye çal›flt›¤› ‘‹bo’ portresinden dolay› de¤il..."

Ne günlere kald›k?Özgürel, akl› s›ra, Kaypakkaya’n›n, "buram buram ideolojikokan" tahlillerininden bugüne tafl›nacak bir fley olmad›¤›-n› söylemekle, Kaypakkaya’n›n komünist fikirlerinin, bugünaç›s›ndan bir anlam ifade etmedi¤ini iddia etmektedir. Buiddian›n as›ls›z oldu¤unu, en baflta Özgürel bilmektedir. 6sene evvel ayn› gazetede, Nefle Düzel’e verdi¤i mülakatta,

"Abdullah Öcalan ideolojik formasyonu zay›f biri. AmaTürkiye’de o dönemde ‹brahim Kaypakkaya diye ideolo-

jik formasyonu çok güçlü biri de vard›. E¤er Kürt hare-keti düflünce anlam›nda onun gibi radikal bir kadro-nun kontolünde olsayd›, Türkiye’de çok s›k›nt› yafla-n›rd›. Onunla mücadele etmek zorlafl›rd›" diyen,Özgürel’den baflkas› de¤ildi. (Radikal, 27 Ekim2003)

Özgürel’in makalesinden aktard›¤›m ikinci cümleise, son derece paradoksald›r. Yazar, savundu¤u dü-zenin karfl›s›nnda, düflüncelerinde mert olan bir ha-s›m aramaktad›r. Bugün, böylesi bir hasm›n yoklu-¤undan yak›nmaktad›r. Bu tespit do¤ru ve yerindebir tespittir. Ve, laf aram›zda en fazlada Kaypakka-ya camias›n›n üzerinde düflünmesi gerekmekte

olan bir tespittir. Fakat yazar›n kendi tarihsel geçmi-fli gözününde bulundurulacak olunursa, bu methiye

dolu tespitin arkas›na bakmamak, burada gizlenmekteolan felsefenin es geçilmesine yol açar. Avni Özgürel,

1960’larda, komünizmle mücadele etmesi için, M‹T’in hi-mayesinde kurulan ‹kinci Kuavy› Milliye Derne¤i’nin milita-n›d›r. Herhalde o y›llarda, ‹brahim Kaypakkaya, Avni Özgürelve arkadafllar›n›n eline düflseydi, bir kafl›k suda bo¤ulurdu.O halde yazar›n, Kaypakkaya’ya, 36 y›l sonra yapt›¤› bumethiye neyle aç›klanbilir? "fiimdi Marx’›n ö¤retisinin bafl›-na gelen fley" diyor, Lenin ve devamla, "bir çok kez dev-

rimci düflünürlerin ve kurtulufl savafl› veren ezilen s›n›fla-r›n önderlerinin bafl›na gelmifltir. Büyük devrimcilerin

yaflamlar› boyunca, hakim s›n›flar onlar›, durmaks›z›nav köpe¤i gibi kovalam›fllar, ö¤retilerine en vahfli ga-rez, kudurmuflcas›na bir kin ve en vicdans›z iftira veyalan kampanyalar› ile karfl› koymufllard›r. Ölümle-rinden sonra onlar›, zarars›z bir ikon haline getir-mek, deyim yerindeyse azizlefltirmek ve ezilen s›-n›flar› ‘teselli’ ve tabii aldatmak amac›yla, belli öl-çüde adlar›n› takdis etmek için devrimci teorileri-ni özünden s›y›r›p, devrimci ucunu köreltip, onubaya¤laflt›r›p, k›s›rlaflt›rmak için çaba sarfeder-ler." (Lenin, Karl Marx ve Doktirini)

Yazar’dan al›nt›lad›¤›m üçüncü cümle, adeta,bir tokat niteli¤indedir. "Bugününde övünece-¤i bir fley olmad›¤› için maziden foto¤raf ç›kar-maya çal›flan sol romantizmin çizmeye çal›fl-t›¤› ‘ ‹bo’ portresi"sözleri, maalesef, 36 y›lsonra geldi¤imiz noktan›n foto¤raf›d›r. Yada bir baflka deyiflle, burada bir suç tespi-ti yap›lmaktad›r. Bu tespitin, Özgürel tara-f›ndan yap›l›yor olmas›, hepimizin yüzü-nü daha da k›zartmal›d›r. ‹brahim Kay-pakkaya’n›n geride b›rakt›¤› muhteflemmiras, bu noktaya gelmemeliydi.

Kara deliklerin k›sa tarihçesiBugünümüzde övünece¤imiz bir fley olmad›¤› için 36 sene-dir bu miras› yiyip durduk. Yemeye, Kaypakkaya’n›n ölü-münden hemen sonra bafllad›k. Kaypakkaya’y›, subjektif ol-makla, sol sekter olmakla suçlad›k. Kaypakkaya’n›n koptu-¤u herfleye, biz tekrardan sar›ld›k. O, ekonomizmden ve mi-litan ekonomizmden koptu, biz ekonomizmin her türüneburam buram sar›ld›k. O, parlamentarizmden koptu, biz, herzaman parlamentarizme heveslendik. O, Nas›rc›l›k’tan kop-tu, biz, Chavez’e, Lula da Silva’ya, Nasrallah’a ve hatta Muk-tad›r el Sad›r’a dahi methiyeler dizer olduk. O, Türk flöveniz-mine ve Kürt milliyetçili¤ine karfl›, proletaryan›n ba¤›ms›zbayra¤›n› kald›rd›, biz, kâh Türk flovenizminin kâh Kürt mil-liyetçili¤inin önünde secde ettik.

Ayn› dönemde, Mao’nun ölümünden sonra Çin’de kapitaliz-me geri dönüfl bafl gösterince, Mao’dan flüphe duymayabafllad›k. Stalin’in do¤rular›n› de¤il hatalar›n› erdem yapt›k.Kapitalist yolcularla Çiang Çing’in yoldafllar› aras›ndaki mü-cadeleyi sadece seyrettik. Hatta üstü kapal›, Üç Dünya Te-orisi’ni savunduk. Enver Hoca’n›n, Mao’ya yapt›¤› sald›r›larab›rakal›m cevap vermeyi, Mao’yu, Enver Hoca ve Dimitrov’laayn› denklemde gördü¤ümüzü dünya aleme duyurduk. Ve,‹brahim Kaypakkaya’n›n, alt›n› çize çize vurgulad›¤› Mao Ze-dung Düflüncesi’ni, f›rlat›p att›k. Çin'deki yenilginin, objektif,güçler dengesinden kaynaklanan bir yenilgi oldu¤unu kabuletmedik. Böylece, komüsit devrimlerin birinci etab›n›n so-nunda (1976’da) beliren yol ayr›m›n› ›skalad›k.

1980’lere geldi¤imizde, tüm bu afl›nmalar, hayatta nas›l te-zahürünü buldu? Türkiye’de, Evren ve Özal’› bafldüflman ilanettik. Erbakan’›n MSP’sini bile milli burjuva de¤erlendirerekmüttefiklerimiz aras›nda sayd›k. Dünya çap›nda ise, ABD veSSCB’yi bafldüflman ilan ettik. Avrupa’y›, ezilen dünyan›nmüttefiki gördük. Bu tespitlerin ustas›, "asl› varken kopya-s›na ne gerek var" deyip, Do¤u Perinçek’in yan›na göçtü, bizsebatla, bu tespitlerin envai çeflidini bugün hâlâ savunur ol-duk. Peki uyaranlar, ikaz edenler olmad› m›?

Oldu. Hem de Kaypakkaya’dan bu yana, ilk kez, en teferru-atl› bir biçimde, dertlerin ve sorunlar›n nerelerden kaynak-land›¤›n›, inatla ve sab›rla anlatanlar oldu. Gelinen aflamada,idelojimizin, komünist e¤ilimli devrimci demokrat, siyaseti-mizin ise militan ekonomizm oldu¤u bütün ayr›nt›lar›yla or-taya kondu. Marksizm’in geldi¤i en yüksek aflamay› teorikve pratik tecrübeleriyle, Mao Zedung Düflüncesi’nin temsiletti¤ini, tüm bunlar›n, anlafl›lmad›¤› ve kabul edilmedi¤i tak-tirde, bizlerin baflafla¤› gidece¤ini ve kaç›n›lmaz olarak, binparçaya bölünece¤imizi, sürratle Rektifikasyonun gerekli ol-du¤unu, ta 1985’de söyleyen Maoist kanada, yapmad›¤›m›zhakaret, söylemedi¤imiz söz kalmad›. Bir büyük f›rsat böy-lece kaç›r›lm›fl oldu. ‹kiyi bir etmekte ustalaflt›¤›m›z için,sayd›¤›m tüm bu koca koca kara deliklerin üzerine bir Mao-izm pankart› çekip, herfleyin toz pembe olca¤›n› sand›k. Ta-bii ki, yan›ld›k...

Yeni bir yol ayr›m›nday›zVe geldik bugüne. Sahte komünizm çökünce, kara delikleri-miz daha da büyüdü. Dün, Stalin’in hatalar›n› erdem yapar-ken, bugün, Stalin’den, vebadan kaçar gibi kaçar olduk. Dün,asl›na bak›l›rsa özde de¤il, sözde kabul etti¤imiz proletaryadiktatörlü¤ünü ve onun geriye dönüflünü engellemek içinyap›lan Büyük Proleter Kültür Devrimi’ni, genifl kitle demok-rasisi derekesine indirgeyip savunurken, bugün, 18. yüzy›lburjuva düflürünürlerine parmak ›st›racak kadar, proletaryadiktatörlü¤ünden vaz geçer olduk. Komünist bilime bu den-li s›rt›m›z› döndü¤ümüz flu ortamda, Ömer Laçiner, MuratBelge ve Avni Özgürel’den, anti-Kemalist, Kürt’ün varl›¤›n›tespit etmifl, cuntalara karfl› ç›km›fl, neredeyse AB yanl›s› di-yebilece¤imiz, militan demokrat bir ‹brahim Kaypakkayakarikatürü izler hale geldik. Bu mezbeleden, yeni Kaypakka-

yalar de¤il ama, yeni Laçinerler, Belgeler ve Özgüreller’in tü-rüyece¤i kesindir.

Kaypakkaya, kendisi gibi bir çok gencin, uluslararas› komü-nist haraketin yeni bir yol ayr›fl›m›nda oldu¤u anda, Do¤anAvc›o¤lu ve Mihri Belli’ye benzememesi için mücadele etti.Pekin’le Moskova aras›ndaki polemiklere, "bana ne bunlar-dan" deyip, umursamazl›k etmedi. Mao Zedung’un önderli-¤indeki Çin Komünist Partisi’nin, tüm dünyada çekti¤i ayr›-fl›m çizgisini benimseyerek, kendi ekolünü ve modelinioluflturdu. Zaten böyle yapmasayd›, di¤er 68 kahramanla-r›ndan hiçbir fark› olmazd›.

Ozan›n vaktiyle söylediklerini hat›rlayal›m. "Yurdun dört biryan›nda var, ‹brahim Kaypakkaya’lar". Mesele, yeni Kaypak-kayalar›n neyle donanacaklar›d›r? Arzunun, maddi bir gücedönüflmesi için, herfleyden evvel, yeni bir yol ayr›m›nda ol-du¤umuzu görmemiz gerekiyor. Bu yol ayr›m›n›n, en yo-¤unlaflm›fl somut hali, kendisini, Devrimci Komünist Parti-si/ABD (RCP/USA) ile Nepal Komünist Partisi (Maoist) aras›n-da yürütülen polemiklerde göstermektedir. 1963, Pekin-Moskova polemiklerini hat›rlatan bu mektuplaflmalar, 21.yüzy›l Marksizm’i aç›s›ndan, ölüm kal›m meselesini ihtivaetmektedir. Herkesin, bugün, www.revcom.us sayfalar›n-dan okuyabilece¤i bu mektuplar›n, sunufl yaz›s›nda flöyledenmektedir: "Bu mektuplar uzun y›llard›r ortaya ç›km›flolan can al›c› çizgi fakl›l›¤›n› ve mücadeleyi gözler önünesermektedir. Bu farkl›l›klar üç mesele üzerine yo¤unlaflmak-tad›r. K›saca, 1) devletin niteli¤i, özellikle de proletarya veonun komünist öncüsü önderli¤inde yeni devlet kurman›ngereklili¤i; 2) daha özgülünde, ilk ad›m olarak, eski düzeniny›k›lmas› temelinde, yeni ekonomik ve toplumsal iliflilerinemperyalizmden ve feodal iliflkilerden ba¤›ms›z bir flekildegelifltirilmesi sorumlulu¤unu üstlenecek, bir yeni demokra-tik devletin kurulmas›n›n gereklili¤i; ve 3) eklektisizm, prag-matizm ve realpolitik’e karfl› teori ve iki-çizgi mücadelesinindinamik rolü. Her partinin benimsemifl oldu¤u bak›fl aç›s›,stratejik anlay›fl› ve metodu – yani çizgisi – onun siyasi fa-aliyetinin hangi yöne do¤ru gidece¤ine rehberlik eder. Bu-nun gibi iki-çizgi mücadelelerinde de ç›talar oldukça yük-sektir: Hangi çizginin kazanaca¤› ya ilerlemeye, ya da geri-lemeye - ve hatta ihanete dahi götürebilir."

Bu yol ayr›m›nda, bir yanda, birbirinin z›dd› imifl gibi duraniki e¤ilim mevcut. Biri, 150 küsür y›ll›k tarihi sorgulamayandogmatik e¤ilim, bir di¤eri ise, ben hatalar›mdan ö¤rendimdeyip, 150 küsür y›ll›k tarihin, bütün olumlu miras›ndan ko-pup, burjuva dünyaya eklemlenen e¤ilimdir. Bu, sadece ni-celiksel olarak birbirinden farkl› gözüken iki e¤ilimin karfl›-s›nda ise, komünist devrim için, zihinleri gerçekten ayd›n-latmak ve gerçek güçleri toparlamak isteyen bir yol var. Buyolun mimar›, RCP’nin baflakan› Bob Avakian’d›r. Avakian,y›llar›n tecrübesiyle oluflturdu¤u Yeni Sentez’de, dünyay›de¤ifltirmek için, dünyay› do¤ru tan›mak ve bilmek gerek-ti¤ini; bunun için bilgi teorisinde bir kopuflun gerekli oldu-¤unu ›srarla vurgulamakta; nihayet, burjuva ça¤dan komü-nist ça¤a geçifl için gerekli olan yeni bir sentezin ihtiyaçla-r›na cevap aramaktad›r. Dünya'n›n tüm gerçek komünistle-rine hitaben kaleme al›nm›fl ve üzerinde muhakkak duru-lup düflünülmesi gereken, RCP'nin Eylül 2008 tarihli Komü-nizm: Yeni bir Aflaman›n Bafllang›c› adl› Manifesto'nun da,Yeni Sentez üzerinde yükseldi¤i, dikkate de¤er bir di¤erönemli geliflmedir.

Bu yolun, tüm detaylar›n›, bütün felsefesini, bu sat›rlar›n ya-zar› da bilmemektedir. Fakat bildi¤i, do¤ruyu aramakta ol-du¤udur. Ayn› kayg›y› paylaflanlarla birlikte olmak istedi¤i-dir. Tabii ki, bir fleyi görüp de taktir etmemek de, sonuçta,bir çizgiye tekabül eder. Ve o çizgi, 1985-1987 aras›, Maoistkanad›n Rektifikasyon önerisini nas›l heba ettiyse, bugünde, Avakian’›n Yeni Sentez’ini görmezlikten gelerek, yol ay-r›m›n› bir kez daha ›skalam›fl olur. Ancak flu soru kaç›n›lmazolarak bâki kal›r: Geçmiflin küflü, kokuflmufl süngeri mi, yok-sa gelece¤in öncüsü mü olunacakt›r?

güncel

Öncelikle kendinizi tan›t›r m›s›n›z?TTeerrzzii BBeekkiirr:: Ben 1947 Siverek do¤umluyum. Mesle-¤im terzilik. Uzun süredir demokratik mücadele yü-rütüyorum. fiimdi de imkânlar›m›z ölçüsünde, de-mokratik alanda çal›flmalar›m›za devam ediyoruz.

‹brahim Kaypakkaya’yla tan›flman›zdan bahsedermisiniz?70’de askerden gelmifltim, baz› arkadafllarla tan›flt›m.Apo Ali’yle tan›flt›m. O arkadaflla tan›flt›ktan sonra,herhalde onun verdi¤i fleylerle mücadeleyle tan›flt›m.Bir gün, bir arkadafl geldi. Tan›m›yorum tabii. Sohbetettik, çay-kahve ikram ettim. Yabanc› biri oldu¤unuanlam›flt›m. Baya¤› oturduk, sohbet ettik. O kalk›pgittikten sonra biri “Sen tan›d›n m›?” Dedi. “Yok, tan›-mad›m” dedim. “Bu arkadafl, ‹brahim Kaypakka-ya’d›r.” diyince, do¤rusu çok heyecanlanm›flt›m.

Ne konuflmufltunuz?37-38 sene oldu tabii, tam hat›rlam›yorum. Ama ay-nen gazetelerde gördü¤üm gibiydi; bafl›nda kasketi,sar›fl›n… Bir köylü vatandafl gibi, oturup sohbet ettik.

O beni tan›m›yor, ben onu tan›m›yorum.

Biz o gün gençtik. Çok bilinçli de¤ildik. Ama ‹brahim

bilirdi. Ben o konuflmam›z› hat›rlam›yorum ama mut-

laka ‹brahim not alm›flt›r. Çünkü o s›radan bir insan

de¤ildi. Ben de ‹brahim oldu¤unu bilsem, not al›rd›m.

Dedi¤im gibi, bir arkadafl geçerken görmüfl, o bana

kim oldu¤unu söyledi.

‹brahim Kaypakkaya nas›l bir etki b›rakt› sizde?

Bu insan› sonradan gazetelerden ö¤rendik. Onlar›n

bir köylüsü diyor, ‹brahim’in çok iyi bir insan oldu¤u-

nu… Ailesine, çevresine, insanlar›na çok ba¤l› oldu¤u-

nu söylüyor. Diyor, mesela köye çal›flmaya gitti¤inde

kendi ifli bitti¤i zaman dönerken, ifli bitmemifl kom-

flusuna yard›m ederdi. Böyle yard›msever, insanc›l

biri oldu¤unu okumufltum.

Yani bir insan, ‹brahim veya baflka biri, durdu¤u yer-

de lider olmaz. Mutlaka farkl› fleyler olur ki, farkl› yö-

nü olur. Mutlaka konuflurken, otururken çevre üze-

rinde etki eder. Ne söyleyece¤ini, kime nas›l söyleye-

ce¤ini bilen insan olmazsa, zaten lider olamaz.

Siz ‹brahim’le ayn› hücrelerde kalm›flt›n›z ve onunyoldafl›yd›n›z. Biraz bahseder misiniz o dönemden?‹smini söylemek istemeyen biri: Bizi götürdükleri hüc-relere, ‹brahim’i de getirmifller. Ama tek kiflilik hücre-lerdi, birbirimizi görme ihtimali yoktu.Biz gözalt›ndayken, Tunceli’den gelmifl köylüler var-m›fl. Savc› Yaflar De¤erli bu köylülere bask› yap›yor-mufl. Çok kötü davran›yormufl. Biri gidip, pencereden,‹brahim’in geldi¤ini görmüfl. Yaflar De¤erli’ye demifl;“‹brahim Kaypakkaya geliyor”, Yaflar De¤erli köylüle-re iyi davranmaya bafllam›fl. Köylüler de diyor, bizondan sonra cesaret ald›k, kahraman gibi konuflma-ya bafllad›k.‹brahim’i görenler vard› diyorlar, el üstünde amudakalk›p yürüyormufl. Ayaklar› karda donmufl, sürükle-yerek getirmifller, ama o yine de spor yap›yormufl, elüstünde de olsa…Siz ‹brahim’le tan›flm›fl ve uzun süre sohbet etmifl-siniz. Ayr›ca, ayn› hücrelerde kald›n›z. Bize bundanbiraz bahseder misiniz?

RRaammaazzaann PPeetteekk ((AAyyaakkkkaabb››cc››)):: Ben, Turhan Feyizo¤-

lu’nun kitab›nda ayr›nt›l› olarak anlatt›m. Ne fazla, neeksik. Ama birkaç cümle kuray›m.‹brahim’in kiflili¤ini tart›flmak mümkün de¤il. ‹brahim,kiflilikli bir komünistti. Tam bir komünistti. ‹nanm›fl,kiflilikli, girdi¤i her toplumda kendisini kabul ettirenbir insand›. Bizi bu duruma getiren gerçek bu. ÖnceT‹P, sonra T‹KKO’nun ortaya koydu¤u eylemlerle bizbugüne geldik. Buraya ilk Oruço¤lu, sonra o geldi. Odaha çok Ad›yaman’da, Dersim’de kal›yordu. Muzaf-fer ise uzun süre burada kald›.Biz, iki üç arkadafl, uzun zaman beraber kald›k. fiim-di ‹brahim’in ‹brahim oldu¤unu bilmiyorduk. ‹brahimburaya geldi, bir saatli¤ine falan. S›radan bir militandedik. Ama oturakl›, olaylar›, düflünceleri bilen. O za-manlar yaz›lar› ç›kt›, ulusal meseleye iliflkin falan.Ama onlar› ‹brahim’in yazd›¤›n›, onun önder oldu¤u-nu dahi bilmiyorduk.Ayn› hücrelerde kald›k ama, ancak selamlaflabiliyor-duk. Çok vahflet bir dönemdi. O günkü 1980 oydu.Yemek da¤›t›l›rken, bazen rastl›yorduk birbirimize.Ancak kafl-göz iflareti… Bafl›m›zda bir sürü fley vard›;J‹T’i, ajan›… ‹flkencedeyken ise, kabul etmiyorduk onutan›d›¤›m›z›…

36 y›l önce Diyarba-k›r zindanlar›ndakatledilerek ölüm-süzleflen komünistönder ‹brahim Kay-pakkaya’y› onunlatan›flan, Diyarbak›rzindanlar›nda ayn›hücreyi paylaflan ki-flilere sorduk. 37 y›löncesini hat›rlamayaçal›flarak Kaypakka-ya’n›n kiflili¤i, on-larda b›rakt›¤› etkiyigazetemize aktard›-lar

Tan›yanlar Kaypakkaya’y› anlat›yor...

Page 13: 16 - 31 Mayıs 2009 -  Sayı 154

1316-31 May›s 2009güncel

Çek Cumhuriyeti’nin baflkenti Prag, 7-9 May›s tarihleri aras›ndaönemli bir zirveye ev sahipli¤i yapt›. Tek gündemle gerçekleflti-rilen zirvede, Avrupa Birli¤i’nin, Rusya’ya enerji ba¤›ml›l›¤›n›azaltmak amac›yla haz›rlad›¤› Güney Enerji Koridoru projesi ma-saya yat›r›ld›. Zirve, daha önce Bulgaristan, Macaristan ve Türk-menistan’da gerçeklefltirilen müzakelere son noktay› koymay›,Güney Enerji Koridoru’nun kapsad›¤› devletlerin imzalar›n› alma-y› hedefliyordu. Ancak yap›lan ilk aç›klamalardan görüldü¤ü ka-dar›yla projede yer almas› tasarlanan baz› devletlerin projeyeimza atmamalar› nedeniyle bu hedefe ulafl›labilmifl de¤il.

Güney Enerji Koridoru: Rusya’n›n taktik zaferi26-27 Ocak tarihleri aras›nda Macaristan’›n baflkenti Budapefl-te’de Nabucco do¤algaz boru hatt›n› konu alan genifl kat›l›ml› birtoplant› gerçeklefltirildi. Toplant›ya Nabucco projesi içinde yeralan TC, Avusturya, Bulgaristan, Almanya, Macaristan ve Roman-ya, do¤algaz al›nacak potansiyel devletler olan Azerbaycan, M›-s›r, Irak, Kazakistan ve Türkmenistan, transit geçifl noktas› olanGürcistan ile baz› AB üyeleri, ABD ve Rusya kat›ld›. Toplant› herne kadar Nabucco projesi önündeki engelleri kald›rmaya dönükolsa da, toplant› sonucunda AB ve ABD, Nabucco projesini revi-ze etmek durumunda kalm›fllard›r. Zira Rusya, AB üyesi devlet-lerin kendisine olan enerji ba¤›ml›l›¤›ndan ve her bir devletinfarkl› “güvenlik” alg›lamas›ndan ustaca yararlanarak ve Nabuc-coya karfl› Güney Ak›m ve Kuzey Ak›m projelerini öne sürerekkarfl›s›nda duran cepheyi çok parçal› bir hale getirmeyi baflar-m›flt›r. Oluflan bu tablo neticesinde Nabucco projesinin uygula-nabilirli¤i konusunda ciddi flüpheler ortaya ç›karken, Rusya’n›nöne sürdü¤ü Güney Ak›m projesi etkinlik kazanm›flt›r. BöyleceAB, Nabucco projesini öncelikli projeler içerisinden ç›kartarak,Nabucco içinde yer almak istemeyen Rusya’ya göz k›rpan “ye-ni” bir proje olan Güney Enerji Koridoru projesini Nabucco yeri-ne ikame etmifltir. Durumun bu safhaya ulaflmas›nda Rusya’n›nmasadaki devletler aras›nda yaratt›¤› parçalanman›n yan› s›raiki husus etkili olmufltur. Bunlardan ilki; ba¤›ml›l›klar› ve yeni dö-nem yönelimleri nedeniyle Rusya’y› “k›zd›rmay›” göze alama-yan AB ve ABD’nin att›klar› geri ad›mlard›r. ‹kinci husus ise; Gür-cistan’›n Güney Osetya’ya sald›rmas›n›n ard›ndan Rusya’n›n böl-

gede difl göstermesi ve bunun sonucunda Türki devletlerden(Kafkasya’dan) al›nacak enerjinin (petrol-do¤algaz) Rusya’n›niçinde yer almad›¤› bir proje ile Bat›’ya tafl›nmas›n›n hiçbir gü-venli¤inin olmad›¤›n›n Bat› taraf›ndan kabul edilmesidir. ÇünküHazar bölgesi ve Orta Asya enerjisinin Avrupa’ya tafl›nmas›ndatemel olarak üç devletin ç›k›fl noktas› olarak kullan›lmas› müm-kün görünmektedir. Bunlardan biri Rusya, di¤erleri ise ‹ran veGürcistan’d›r. ‹ran’›n mevcut durumundan ötürü –en az›ndan k›-sa vadede- tercih edilmemesi, Rusya’n›n by-pass edilmek isten-mesi nedeniyle masada kalan tek ç›k›fl yeri Gürcistan’d›r. Hat›r-latmakta fayda var: ‹ran’›n, AB ve ABD’nin Rusya’ya alternatifenerji kaynaklar› ve yollar› üzerine tart›flmalar›n› yo¤unlaflt›rd›¤›bir dönemde, ABD’nin ‹ran ile diyalog mesajlar› vermesi haylimanidar bir ‘tesadüf’ olarak önümüzde duruyor.

Burada TC’nin de Gürcistan’›n enerji ç›k›fl noktas› olarak devreyesokulmas›na taraf oldu¤unu belirtmek gerekir. Zira Gürcistangüzergah›, TC’nin kendi do¤algaz ihtiyac›n› çeflitlendirmesineyard›m edece¤i gibi, bu hat zorunlu olarak TC s›n›rlar›ndan geçe-cektir ve bu da yeni bir gelir anlam›na gelmektedir. Rusya’n›nönemli enerji nakil hatlar›ndan birisi olan ve TC’ye gelen tek Rus

do¤al gaz boru hatt› olan Mavi Ak›m’›n, TC’nin toplam y›ll›k gaztalebinin yüzde 64’ünü karfl›layabildi¤i ve TC’yi enerji konusun-da Rusya’ya ba¤›ml› k›ld›¤› düflünüldü¤ünde, Gürcistan hatt›n›nTC taraf›ndan savunulmas›n›n bir baflka nedeni de kendili¤indenortaya ç›kmaktad›r. Bu nedenle de TC, Kafkaslar’da Rusya’n›na¤›rl›¤›n› koymas›ndan, Gürcistan’› güvenliksiz ve ‘istikrars›z’ b›-rakmas›ndan yana de¤il. Gürcistan-Rusya aras›ndaki savafl süre-cinde TC taraf›ndan ortaya at›lan Kafkasya ‹stikrar Platformu buçerçevede at›lm›fl bir ad›m niteli¤indeydi.

Gürcistan yoksa Ermenistan varGürcistan üzerindeki Rus bask›s› ve Rusya’n›n bölgedeki etkinli-¤i, ABD ve AB’yi Gürcistan d›fl›nda da bir ç›k›fl noktas› aramaya

itmifltir. Bu ba¤lamda Orta Asya ve Hazar enerji kaynaklar›n›ntafl›nmas› için Azerbaycan ve TC ile komflu olmas›ndan ötürü Er-menistan da Gürcistan’a alternatif bir isim olarak envantere ek-lenmifltir. Ermenistan üzerinden geçecek bir enerji hatt›n›n k›save ekonomik olaca¤› da göz önüne al›nd›¤›nda, bu alternatifinküçümsenmeyece¤i görülecektir. Bu alternatif çerçevesindeTC’nin, Ermenistan ile s›n›rlar› açma konusunda anlaflmaya var-mas› hayli önemli bir ad›md›r ve yukar›da izah etti¤imiz enerjidenklemi, TC’nin bu ad›m›n›n AB ve ABD taraf›ndan buyruk ve-rilen bir hamle oldu¤unu hiç bir söze gerek b›rakmayacak den-li aç›kça ortaya koymaktad›r. Tabii ABD ve ABD’nin TC’yi de yan-lar›na alarak girifltikleri bu yeni ‘aç›l›m’a Rusya’n›n yan›t› gecik-medi. Rusya da Ermenistan ile Azerbaycan’› bir araya getirerekKaraba¤ sorununu ‘çözme’ do¤rultusunda inisiyatif ald›. Bu yenigeliflme, durumu biraz daha karmafl›k hale getirmesinin yan› s›-ra, sonucun ne olaca¤›n› kestirilemez k›lm›flt›r.

Elektrik üretiminin tamam›n› do¤algazdan karfl›layan Ermenis-tan’›n tüm do¤algaz ihtiyac›, 2003 y›l›ndan bu yana Rusya’n›ndevlet enerji flirketi olan Gazprom taraf›ndan karfl›lan›yor. Bu, Er-menistan’›n enerjide (elektrik ve do¤algaz) ve dolay›s›yla da s›-

n›rl› üretimini yapma hususunda da Rusya’ya ne denli ba¤l› ol-du¤unun göstergesidir. Rusya’n›n Ermenistan enerjisi üzerinde-ki tek hakimiyeti bu de¤il. Rus Gazprom flirketi, Ermenistan’›nönemli enerji birimi olan ArmRosGazprom’un hisselerinin yüzde80’ine sahip. Dahas›, Ermenistan, Nisan 2006’da Ermenistan-‹ranboru hatt›n›n kendi bölümünü, 2009 y›l›na kadar sabit fiyatl›ucuz Rus gaz› (100 dolar/1000 metreküp) karfl›l›¤›nda Rusya’yasatm›flt›!

Azerbaycan cephesinde de durum pek farkl› de¤il. 2007 y›l›nakadar Rusya’dan do¤algaz sat›n alan Azerbaycan, bugün tart›fl-mal› Nabucco projesinin ana gaz vericisi olarak öngörülmekte-dir. Halen Azerbaycan petrolünü ve gaz›n› TC’ye ve Avrupa’ya

tafl›yan Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) petrol ve Bakü-Tiflis-Erzurum(Güney Kafkas Boru hatt›, BTE) do¤algaz boru hatlar›, Azerbay-can’›n Rus ba¤›ml›l›¤›ndan kurtulmas›n›n ve Güney Koridorukonseptinin gerçekleflmesinin kilometre tafllar›d›r. Fakat BritishPetroleum (BP) A¤ustos 2008’de Tiflis yak›nlar›ndaki petrol boruhatt›n›, Rus jetleri taraf›ndan hedef al›nd›ktan sonra tamamenkapatmak zorunda kalm›flt›. BP ayr›ca BTC’ye hemen hemen pa-ralel giden BTE vas›tas›yla gaz pompalamay› da durdurmufltu.Sonras›nda Azerbaycan Devlet Petrol fiirketi (SOCAR), Gürcis-tan’daki istikrars›zl›¤› öne sürerek çeyrek milyon tonluk hampetrolü, BTC’yi kullanarak Gürcistan ve TC’den de¤il, Bakü-Novo-rossik boru hatt› vas›tas›yla Rusya’dan geçirmek istedi¤ini be-lirtmifltir. ABD ve AB dayatmalar› ile TC’nin Ermenistan ile yak›n-laflmas› sonras›nda Azerbaycan’›n Rusya’ya daha fazla yaklaflt›-¤›n› söylemek san›r›z hatal› bir belirleme olmayacakt›r. Elbettebu, Azarbeycan’›n ABD ve AB ile flörtünü görmemeyi gerektir-mez.

Azerbaycan-Rusya enerji ortakl›¤› büyüyorAvrupa’n›n ve Türk devletinin Azerbaycan’dan fiah Denizi 2. Afla-ma do¤al gaz boru hatt› yoluyla gaz aktar›lmas›na iliflkin ümit-

leri Azeri Cumhurbaflkan› ‹lham Aliyev’in 18 Nisan cumartesi gü-nü Rusya ile Avrupa’ya gaz satmak konusunda transit geçiflnoktas› olarak katk›da bulunmas›n› istedi¤ini söylemesi üzerinesuya düfltü. Aliyev ile Rus Devlet Baflkan› Dimitri Medvedev ara-s›nda var›lan anlaflma çerçevesinde Azerbaycan’›n fiah Denizhavzas›ndan Gazprom’a y›lda 16 milyar metreküp gaz sataca¤›belirtiliyor. “Aram›zda transit ülke yok ve bu da hâlihaz›rda ol-dukça etkin bir aktar›m altyap›s›n›n varl›¤›na iflaret ediyor. Gazboru hatt› inflas› için ek yat›r›ma gerek yok. Dolay›s›yla bütünflartlar çok elveriflli.” fleklinde duygular›n› ifade eden Aliyev’inbas›n toplant›s›n›n notlar› Kremlin’in internet sitesinde de duyu-ruldu.

Medvedev de benzer flekilde bu konuda iyimser oldu¤unu veanlaflman›n yak›nda imzalanaca¤›n› belirterek, “San›r›m ülkeleri-mizin ç›karlar›n›n ve flirketlerin ticari ç›karlar›n›n dikkate al›nd›¤›tam bir anlaflma için gerekli zemin mevcut. Bu enerji iflbirli¤i-mizde yeni bir 盤›r açacakt›r.” ifadelerinde bulundu.

Duruma bak›l›rsa Ruysa-Azerbaycan görüflmesi ve var›lan ener-ji mutabakat›, AB’nin gözdesi Nabucco boru hatt› projesine indi-rilen öldürücü bir darbe niteli¤inde. Birlik bu projeyle Rus gaz›-na ba¤›ml›l›¤›n› azaltmay› hedefliyordu.

ABD’nin Rusya ile zorunlu enerji ortakl›¤› aray›fl›Rusya ve Azerbaycan aras›nda, Ermenistan gerilimi ile artan si-yasi yak›nlaflma ve bu paralelde enerji hususunda büyüyen or-takl›k, ABD taraf›ndan da yak›ndan takip ediliyor. Rusya’n›nenerji konusundaki bu ataklar›na ve Azerbaycan’›n Rusya’ya yü-zünü dönmesine karfl› ABD’nin, önceki yönetimin bu konuyla il-gili politikalar›n› de¤ifltirmesi ve Moskova ile iliflkileri gelifltirebil-mek için Avrupa’da alternatif enerji koridorlar›na odaklanmas›bekleniyor.

Rusya ve Almanya D›fl Politika Konseyi CIS Programlar› adl› birdüflünce kuruluflunun yöneticisi Aleander Rar konuyla ilgili ola-rak, “Amerikal›lar ‘Güney Ak›m›’n›n Nabucco ve di¤er boru hat-lar›yla ‘Güney Koridoru’ ad› alt›nda birlefltirilmesini teklif ettiler.Bu durum Rusya’ya ‹ran’la ilgili sorunumuzu ve di¤er meselele-ri çözme noktas›nda ihtiyac›m›z oldu¤u bir s›rada jeopolitik birterslik olmamas› aç›s›ndan önemlidir.” fleklinde konufltu.

AB, son zamanlarda Nabucco’nun daha genifl kapsaml› “GüneyEnerji Koridoru” tan›mlamas› ad› alt›nda di¤erlerine kat›lmas› gi-rifliminde bulunuyordu. Bu terim “Güney Gaz Koridoru” fleklindeYunanistan ile ‹talya aras›nda infla edilecek aç›k deniz ITGI pro-jesine verilen isim ve TC ile Azerbaycan’› da kaps›yor, bununlabirlikte Rusya’y› ayn› paydada buluflturmay› hedefliyor. Nabuc-co ya da geniflletilmifl haliyle “Güney Enerji Koridoru”nun y›ll›kkapasitesi 30 milyar metreküp, Rusya’n›n “Güney Ak›m” projesi-nin kapasitesi ise y›lda 45 milyar metreküp. Her ikisi de Ukray-na’y› transit geçerek yaklafl›k ayn› kaynaklar› kullan›yor. (OrtaAsya ve Hazar Havzas›). “Güney Ak›m” do¤rudan Karadeniz üze-rinden Kuzey Kafkasya k›y›lar›na ulafl›yor, Nabucco ise TC ve Gü-ney Kafkasya s›n›r› üzerinden aktar›l›yor. Rusya’n›n, Güney Ak›mad›n› verdi¤i projesi ile benzefl(tiril)en bu önerinin 24-25 Nisan2009 tarihlerinde Bulgaristan’›n Sofya kentinde yap›lan Enerji Zir-vesi’nde masaya yat›r›ld›¤› biliniyor. Ancak taraflar›n nas›l bir so-nuca vard›klar› aç›klanm›fl de¤il. Bununla birlikte görünen o ki,AB (ABD'nin de iteklemeleriyle), yaflanan ekonomik kriz ile bir-likte Avrupa pazar›n› Asya pazar›na ba¤lama do¤rultusunda ha-reket etmeye istekli ve bu konuda Rusya ile bir dizi “›l›man” po-litik yak›nlaflmaya da uzak de¤il. Zaten Güney Enerji Koridoruzirvesinde, Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan’›n antlafl-maya imza koymamalar›, Nabucco’da sürpriz bir geliflme olma-mas› halinde, bu “›l›man” ad›mlar› bir anlamda zorunlu k›lacakgörünüyor. Ne var ki Rusya, söz konusu projeyi kabul etmeyeyak›n görünmüyor. Hazar Havzas› ülkelerinin hiçbirinin Gaz-prom flirketi ile rekabet gücü bulunmad›¤›n›n fark›nda olan Rus-ya, bunu, Güney Enerji Koridoru projesini kendi kontrolüne al-mak, aksi bir durumda ise devre d›fl› b›rakarak Bat›’ya GüneyAk›m projesini kabul ettirmek için koz olarak kullan›yor. Türk-menistan'›n y›ll›k gaz ihrac› hacminin 70 milyar metreküp, Azer-baycan’›n 8-12 milyar metreküp olmas›na karfl›n Rusya’n›n y›ll›kgaz ihracat›n›n 650 milyar metreküp dolay›nda oldu¤u, AB’niny›ll›k do¤algaz ihtiyac›n›n 600 milyar metreküp ve yerel üretimi-nin 15-20 milyar metreküp oldu¤u göz önüne al›nd›¤›nda bu ko-zun hiç de küçümsenemeyece¤i aç›k. Bununla birlikte Nabuc-co’nun enerji-ekonomi hedefli bir proje olmas›n›n yan› s›ra veötesinde siyasi bir proje olmas›, Bat› taraf›ndan baz› risklerin gö-ze al›nmas›n› da beraberinde getirebilir.

Enerji nakil hatlar› ba¤lam›nda TC-Ermenistan yak›nlaflmas›

Ermenistan-TC iliflkilerindeki yumuflamaya Bakü gaz si-lah›yla yan›t vermeye haz›rlan›yor.

ABD’nin Avrasya’ya aç›lma ad›mlar› atmas›na paralel,Türk devletinin Ermenistan ile iliflkilerde yumuflamaiflareti verip, s›n›r kap›lar›n› açaca¤›n› duyurmas›, Azer-baycan ile Türk devleti aras›nda iplerin gerilmesine ne-den olmufltu. Her ne kadar Türk devleti taraf›ndan, “BizAzerbaycan’›n menfaatlerine zarar verecek hiçbir ad›matmay›z” biçimindeki aç›klamalar çok s›k bir flekildedillendirilse de, Ermenistan-TC s›n›r›n›n iki yakas›ndakihaz›rl›klar, Ermenistan’›n Karaba¤’daki varl›¤›n› sona er-dirmeyece¤ine iliflkin beyanlar› bu söylemleri bofla dü-flürmektedir. Ki Azerbaycan iktidar› da, Türk devletininErmenistan’la s›n›r kap›lar›n› açaca¤›na kesin gözüyle

bak›yor ve bu do¤rultuda bir tutum alm›fl bulunuyor.

Azarbeycan do¤algaza zam yap›yorAzerbaycanla Türk devleti aras›nda gerginli¤in davametti¤i bir süreçte Bakü’nün Türk devletine satt›¤› gazazam yapaca¤› konufluluyor. Azarbeycan gazeteleri,Azerbaycan’›n “Botafl” flirketi ile yapt›¤› görüflmelerdefiahdeniz yata¤›ndan ihraç edilen do¤algaz›n ücretlen-dirilmesinde yeni bir düzenlemeye gidece¤ine dair ha-berlere yer veriliyor.

Baflbakan Recep Tayyip Erdo¤an, Azerbaycan’›n ülke-mize satt›¤› do¤algaza zam yapaca¤›na dair bir bilgininkendisine ulaflmad›¤›n› öne sürdü. Erdo¤an, dünyada

petrol fiyatlar›n›n düfltü¤ü bir zamanda Azerbaycan’›ndo¤algaz fiyatlar›na zam yapmas›n›n düflündürücü birhareket olaca¤›n› kaydetti.

Azerbaycan Devlet Do¤algaz fiirketi Baflkan› RevnegAbdullayev ise bugüne de¤in Türk devletine dünya fi-yatlar›n›n alt›ndaki rakamlarla (bin metreküpü 120 do-lar) do¤algaz verdiklerini ifade ederek, “Türkiye ile yap-t›¤›m›z do¤algaz anlaflmas›n›n hükümleri içerisinde2008 y›l› Nisan ay› içerisinde do¤algaz fiyatlar›n›n göz-den geçirilebilece¤i belirtiliyor.” dedi. Ancak gözdengeçirmelerin fiyat art›fl› anlam›na gelmeyece¤i söyle-yen Abdullayev, “Fiyatta art›fl m›, yok sa indirim mi ya-p›laca¤› görüflmelerin sonucunda belli olacakt›r.” dedi.

Azerbaycan’danErmenistan“aç›l›m”›na

yan›t

Toplumlar tarihine dönülüp bak›ld›¤›nda, tarihin her geliflme afla-mas›nda zorun tayin edici rol oynad›¤› do¤rulanmaktad›r. Zor, s›-n›flarla birlikte s›n›f niteli¤i kazand›. Gerici zor, devrimci zoru flartkoflarak koflullad›. Bafl›ndan beri, devrimci zor ile karfl›-devrimcizor birbiriyle mücadele içinde oldu. ‹ki zor niteli¤inden biri olandevrimci zor, her devrimin mutlak bir yasas› ve geliflmelere dam-gas›n› vuran istikrarl› bir çizgi olarak ünlendi. Zorun tarihteki rolü,s›n›f niteli¤ine ba¤l› olarak önem kazanan objektif bir gerçektir.E¤er devrimci zor gerici zor karfl›s›nda yükselmemifl olsayd›, in-sanl›k toplumu bugünkü ça¤dafll›k seviyesine ulaflm›fl olamazd›.‹nsanl›k, yaflad›¤› refah düzeyini devrimci zora borçludur. Gericihakim s›n›f ç›karlar› güdüsüyle tarihi çarp›tmayan hiçbir beyin bugerçe¤i tan›maktan sak›nmaz.Devrimci zor, tarihteki rolünü günümüz için de koruyor, s›n›flar-dan söz edildi¤i her süreçte de geçerlili¤ini koruyacakt›r. Günü-müz geliflmeleri devrimci zorun yak›c› önemini yeterince kan›tl›-yor. Devrimci zor tarih sahnesine ç›kar ç›kmaz, gerici s›n›flar›n ifti-ralara dayal› sald›r›lar›na maruz kald›. Bugün de emperyalizm vetüm gerici-faflist s›n›flar devrimci zoru gözden düflürmek için ge-nifl konseptler gelifltirmekte, adeta bir kuflatma uygulamaktad›r-lar. Devrimci zorun silahl› mücadele biçimlerini tasfiye etmek içinbüyük bir s›n›f uyumuyla topyekun sald›r›lar yürütmektedirler. ‹ki zorun mücadelesinde, devrimci zorun silahl› savafl temelinde el-de etmifl oldu¤u üstün nitelik; emperyalizm ve onun bilumum ye-dek güçleri taraf›ndan her türlü demagoji, iftira, karalama ve fizikisald›r›larla bafl hedef haline getirilmifl durumdad›r. Askeri sald›r›lar-la sonuç alamayan ve aciz kalan emperyalizm öncülü¤ündeki kar-fl›-devrim cephesi, demagoji silah›yla etkili olmaya çal›flmaktad›r.

‘’Terör-terörist’’ gibi yaftalarla kendi haydutluklar›n› ve terörlerinisaklamaya çal›flmakta, öte yandan devrimci halklar›n s›n›f müca-delesi ve özellikle silahl› mücadele ve hakl› savafllar›n› marjinallefl-tirerek tasfiye etmeye çal›flmaktad›rlar. Böylesi bir dönemde ide-olojik-politik-örgütsel boyut tafl›yan her tasfiyeci hareket ve ak›manlam kazanmaktad›r.Elbette ki, s›n›f mücadelesi ekseninde vücut bulan hakl› savafl vesilahl› mücadeleler ya da devrimci zorun her biçimi tamamenmeflrudur. Bundan kuflku duyan ve her ne sebeple olursa olsundevrimci zoru ilke olarak reddeden bir hareket devrimci olamaz.Komünist ve devrimciler aç›s›ndan devrimci zorun meflrulu¤u hiç-bir demagojik çarp›tmayla maniple edilemezken, genifl halk kitle-leri aç›s›ndan ayn› fleyi söylemek zor. Kitlelerin büyük bir bölümüve özellikle de geri kesimi, mevcut hakim s›n›flar›n ‘’terör’’ dema-gojisinden önemli oranda etkilenmektedir. Bu etkilenmede, ko-münist ve devrimci hareketin zay›fl›¤› aleyhte bir durumken, ya-salc› legalizm ve tasfiyeci reformist çevrelerin silahl› mücadeledüflmanl›¤› temelinde yükselen düellosu da rol oynamaktad›r.Tüm bunlar, silahl› mücadelenin daha yetkin olarak temsil edil-mesini ve ayn› zamanda ideolojik cephede ciddi bir mücadeleninyürütülmesini zorunlu k›lmaktad›r. ‹yi bir nitelik ve iyi bir nicelikflartt›r.Uluslararas› ölçekte yaflanan Halk Savafllar›’n›n aktüel geliflimiönemli bir dalga olarak, ‘’terör’’ demagojisine karfl›, devrimci zo-run meflrulu¤unu yeniden teyit etmektedir. Ne var ki, bu, silahl›mücadelenin kendisini daha genifl anlatma ihtiyac›n› ortadan kal-d›rmamaktad›r. Özellikle tek tek ülkelerde silahl› mücadelenin he-nüz kitleselleflemedi¤i ya da kitlesellik göstermedi¤i koflullarda

bu ihtiyaç daha da büyüktür. Silahl› mücadele örgütlerinin ‘’terörörgütleri’’ yalan› ve ‘’marjinal gruplar’’ küçümsenmesiyle mimle-nip gözden düflürülmeye çal›fl›ld›¤› koflullarda; marjinalleflme re-alitesini telafi edip bu imaj› mutlaka de¤ifltirerek kitleselleflmekgerekmektedir. Elbette ki, bu, ‘’terör’’ yalan›ndan kurtulmaya yet-mez. Ancak, meflruiyetimizi güçlendirmek ve gerici demagojiningenifl kitleler üzerindeki etkisini k›rmak için kesin bir ihtiyaçt›r. Sa-vafl ve silahl› mücadeleyi benimseyen veya esas alan örgüt ve si-yasi partiler demokratik kitle örgütlerini ve yasal alan› beceriylekullan›p daralma ve kitlelere yabanc›laflma durumunu mutlakaaflmal›d›rlar. Büyük hegomonik güçler ve iflbirlikçisi uflak devletlerin siyasalteflhiri derinlefltirilirken, s›n›f hareketi içinden ç›karak ondan ko-pan burjuva ideolojik ak›mlara karfl› mücadele yo¤unlaflt›r›larak,bunlar›n halk kitleleri üzerindeki ideolojik etkisi k›r›lmak duru-mundad›r. Bununla birlikte baflta Halk Savafl› güçlerinin örgütselbirli¤i olmak üzere, devrimci güçlerin ortak mücadeleler zemindegerekli birliktelikleri gelifltirilmelidir. Silahl› mücadelenin güçlütemsil edilerek meflruiyetinin en genifl ölçülere aktar›lmas›nda bubirlikler önemli rol oynayacakt›r. Kan›ksanm›fl marjinallik statüsüya da alg›s›n›n silahl› mücadele lehine tersyüz edilmesi küçümse-nemez. Devrim ve silahl› mücadelenin gözden düflürülerek tasfiye edilme-si sald›r›lar›na karfl› mücadele, salt bir partinin sorunu de¤il, tümdevrimci güçlerin sorunu ve sorumlulu¤udur. Bu tarihsel ödev, bafl-ta Maoist Halk Savafl› güçlerinin birlik ad›mlar›yla oldu¤u kadar,devrimci zemindeki tüm güçlerin silahl› mücadelenin gelifltirilmesigündemiyle ortak aray›fl ve tart›flmalar platformunda çözüme ka-

vuflturulmas› gereken görevdir de. Ülkemiz devrimci ve komünisthareketi süreci do¤ru okuyarak, sürecin ihtiyaçlar›na uygun olarakbir araya gelip bir irade ortaya ç›karma sorumlulu¤uyla karfl› karfl›-yad›r. Maoist güçler örgütsel birliklerini gerçeklefltirerek devrimcihareketin yönlendirilmesine müdahalede bulunmal›d›rlar. ‘’Her ko-yun baca¤›ndan as›l›r’’ mant›¤› bizlere ait olamaz. Devrimden dedevrimci hareketten de sorumluluk duymal›, silahl› mücadelenintasfiyesine giriflen her hareket ve tehlikeyi savuflturmal›y›z. Tasfiye-cili¤e karfl› gerçek kale Maoistlerdir. Kaypakkaya’n›n açt›¤› 盤›r›ndüzen içi tipilerle kapanmas›na göz yumulamaz. Derinleflen tasfiye-cilik ve ‘’terör’’ demagojisiyle silahl› mücadelenin köfleye s›k›flt›r›l-mas› çabas›, devrim olana¤›n› geciktirmekten daha az zararl› de¤il-dir. Devrimci zorun özgün biçimi olarak silahl› savafl ve devriminyükseltilmesinde Maoistlerin sorumlulu¤u birincil ve belirleyicidir.Feodal-faflist diktatörlü¤e karfl› silahl› savafl›n yükseltilmesi içinkoflullar son derece uygun f›rsatlar sunmaktad›r. Hakim s›n›flararas› dalafl, fark edilmese de devrim lehine geliflmekte ve devrim-ci ajitasyon-propaganda gibi tüm çal›flmalara olanaklar yaratmak-tad›r. Devletin siyasal teflhiri kendili¤inden yürümekte; dalafl için-deki klikler bir birine üstünlük sa¤lama yar›fl›nda kitleleri yedek-leme amac›yla klasik demokrasi havarisi kesilme taktikleriyle fa-flist, totaliter uygulamalar› teflhir ederek, belli bir ayd›nlanmayairadeleri d›fl›nda da olsa objektif olarak hizmet etmektedirler. Bur-juvazinin kendisinin bile “demokrasiye” ihtiyaç duydu¤u mevcutkonjönktürde devrimci örgütlenme ve mücadelelerin gelifltirilme-si elbette avantaj yakalam›fl durumdad›r. Bu komünist ve devrim-ciler aç›s›ndan önemli bir f›rsatt›r ve kaç›r›lmamal›d›r.

Maoist güçlerin sorumlulu¤u belirleyicidirBak›fl CANUFUK Ç‹ZG‹S‹

Page 14: 16 - 31 Mayıs 2009 -  Sayı 154

14 16-31 May›s 2009 tarih-okur

Erdo¤an Yalç›ngil- ‹stanbul Teknik Üniversitesi’nde, ders gördü¤ü amfide,19 May›s 1976’da sivil faflistlerce katledildi.Mehmet Kocada¤- 1976’da, Taksim’de görkemli flekilde kutlanan 1 May›smitinginin da¤›lmas›n›n ard›ndan, kontrgerilla taraf›ndan kaç›r›ld›. Koca-da¤, ertesi gün, bo¤az› kesilmifl halde Kas›mpafla’da bulundu.Tuncay Bali- 1 May›s 1977’de ‹stanbul’da ölümsüzleflti.Bayram Eyi- 1977’de, Taksim'de 1 May›s kutlamalar› s›ras›nda katledildi.Do¤an Kolçak ve Erol Do¤an- 1977’de ‹stanbul’da ölümsüzlefltiler.Cihan Çelebi- Erzincanl› olan Çelebi, 27 May›s 1980’de, ‹stanbul’da, Sar›yer’eba¤l› Ömürtepe’de, MHP Sar›yer ilçe baflkan› ve adamlar›n›n, bir kahveyibasarak halka küfretmelerine, tehditler savurmalar›na dayanamayarak,silah›n› tek bafl›na faflistlere do¤rultur ve çat›flarak ölümsüzleflir.Ahmet Yavuz- 1975’de Maoist Parti saflar›na kat›lan Yavuz, 1979’da gerilla-ya kat›l›r. 81’de yakaland›¤›nda, gözalt›nda tutuldu¤u karakolun pence-resini söküp, kelepçeli flekilde kaçar. Peflindeki askerlerden kurtulmakiçin, Munzur suyunun içine yatarak gizlenir. Donmak üzereyken, askerlerbölgeyi terk edince, sudan ç›kar ve bir taraftar›n evine s›¤›n›r. ‹hbar so-nucu, Mazgirt’e ba¤l› Goman köyü yak›nlar›nda, 12 May›s 1981’de pusu-ya düflerek, ölümsüzleflir.Haydar Çakmak- Dersimli olan Çakmak, 11 May›s 1981’de, iflbirlikçi Bak›lA¤a’n›n ihbar› sonucu ç›kan çat›flmada ölümsüzleflti.Medet Özbadem- Siverek’te faaliyet yürütmüfltü. 20 May›s 1983’te,Amed’de, hastal›k sonucu hapishanede ölümsüzleflti.A¤a fiimflek ve Kenan Bozkurt- Erzincanl› olan fiimflek ve Dersimli olan Boz-kurt, 9 May›s 1985’te, Dersim’de ç›kan çat›flmada ölümsüzlefltiler.H›d›r Ayk›r- Ayk›r, Selahattin Do¤an’a ba¤l› askeri komitede görev yapt›.1978'de Ali Y›lmaz ve ‹smail Hano¤lu ile birlikte gerçeklefltirdikleri TürkTicaret Bankas› kamulaflt›rma eylemi sonras› yaralanarak tutsak düfltü.Sa¤malc›lar Hapishanesi’nden çöp arabas›na binerek firar etti. Aral›k1979'da k›rsal alanda görevlendirildi. 20 May›s 1987’de Elaz›¤/Palu’daölümsüzleflti.Müslüm Emre- Dersimli olan Emre, 80 öncesinde mücadeleye kat›ld›.1978’de hapse giren Emre, ç›kt›ktan sonra Konya’ya sürgün edildi.1985’te gerillaya kat›ld›. 20 May›s 1987’de Elaz›¤/Palu’da ölümsüzleflti.Cihan Tafl- Dersimli olan Tafl, ‹stanbul, Dersim, Bingöl, Sivas illerinde faali-yet yürüttü. 1979 y›l›nda, ‹stanbul’da komiser yard›mc›s› Ali Yaflar Gü-nayd›n’›n ölümle cezaland›r›lmas› eyleminde aktif rol alan Tafl, daha son-ra gerillaya kat›ld›. 20 May›s 1987’de Elaz›¤/Palu’da ölümsüzleflti.Ali Kayado¤an- Dersimli olan Kayado¤an, 77 y›l›nda Maoist Parti saflar›nakat›ld›. Gerillaya kat›ld›ktan sonra, Dersim, Malatya, Amed ve Antep gibiillerde faaliyet yürüttü. 20 May›s 1987’de Elaz›¤/Palu’da ölümsüzleflti.Hasan Cabat- 1980 öncesinde mücadeleye kat›ld›. Ankara’da, 25 May›s1989 tarihinde, trafik kazas›nda ölümsüzleflti.Yusuf Ekici, Refik Yaflar, Yaflar Sa¤d›ç ve Kumriye Cihan- 28 May›s 1991’de, Ela-z›¤ Palu’da ç›kan çat›flmada flehit düfltüler. Ayd›n Y›ld›r›m- 1985 y›l›nda, yurtd›fl›ndan gelerek gerillaya kat›lan Y›ld›r›m,1988’de parti üyesi oldu. 3. Konferans’›n ard›ndan Bingöl-Amed alan›nda-ki Alt Bölge Komitesinde (ABK) siyasi sorumlu oldu. Y›ld›r›m, 1991 y›l›ndada Karadeniz ABK’s›na siyasi sorumlu olarak atand›. Tokat’›n Almus ilçe-si k›rsal›nda, 19 May›s 1991’deki çat›flmada Hasan Toy ile beraber ölüm-süzleflti.Hasan Toy- Halk›n Yolu saflar›nda bafllad›¤› mücadeleyi, daha sonra bu ör-gütün Mao’yu reddetmesi üzerine, Maoist Parti saflar›nda yer alarak ›s-rarla sürdürdü. 1980’de hapse HY’li olarak giren Toy, 86’da tahliye oldu-¤unda ise, art›k bir Partizan’d›r. Tahliye olunca askere al›n›r ve buradanfirar ederek, Halk Ordusu’na kat›l›r. 1991 Nisan’›nda Karadeniz ABK’s›nakomutan yard›mc›s› ve siyasi komiser yard›mc›s› olarak atanm›flt›. To-kat’›n Almus ilçesinde, 19 May›s 1991’deki çat›flmada ölümsüzleflti.‹smail Oral ve Hatice Dilek- ‹zmitli olan Oral ve Elaz›¤l› olan Dilek, 19 May›s1991’de, Kad›köy Hasanpafla’daki ev bask›n›nda ölümsüzlefltiler.Gülseren A¤gül ve Gürsel Çelebi- ‹kisi de Dersimli olan A¤gül ve Çelebi, 12May›s 1992’de, bir iflbirlikçiyi cezaland›rd›ktan sonra, Mazgirt’in Kert böl-gesinde konaklad›klar› yerin ihbar edilmesi sonucu ç›kan çat›flmadaölümsüzlefltiler.Mehmet Yaflar- Amedli olan Yaflar, 1989’da gerillaya kat›ld›. Naz›miye’denBingöl’e geçifl yapan gerilla grubunun düfltü¤ü pusuda, 13 May›s 1992’deölümsüzleflti.Bahar Y›ld›z- Dersimli olan Y›ld›z, 1 May›s 1992’de, polisin takibini atlatma-ya çal›fl›rken, katledildi.Ali Ekber Atmaca- 28 May›s 1992’de, Artvin il alay komutanl›¤›nda iflkence-de katledildi.Hasan Albayrak- Albayrak, 1 May›s 1996’da, Kad›köy’de yap›lan 1 May›skutlamas›nda polisler taraf›ndan katledildi.Cemile Koçak- Dersim’in Naz›miye ilçesinden olan Koçak, Tokat’›n Turhal il-çesi k›rsal›nda, 13 May›s 1999’da ç›kan çat›flmada ölümsüzleflti. Ablas›:“Cemile yoldafl tam devrime yak›fl›r bir kiflili¤e sahipti. O vuruldu¤unda,onun için a¤lay›p s›zlamad›m. Daha çok onu yüre¤ime gömdüm. Ben enson onu yolcularken, onun o cesaretli, o yürekli sözleriyle ayakta durma-s›n› ö¤rendim. Çünkü o çok cesaretli bir yoldafl›m ve kardeflimdi. Biz 8 se-kiz kardeflten en do¤ru karar› o verdi.”Cengiz Demir- Dersimli olan Demir, 9 Ocak 2000’de, Ovac›k’ta 2 Skorsky he-likopterinin düflürüldü¤ü çat›flmada ölümsüzleflti.Erdal Artun (Lenko)- Dersimli olan Lenko, daha 14 yafl›ndayken, Halk Ordu-su’na kat›lmak ister ama bu iste¤i, yafl›n›n küçük olmas› nedeniyle ka-bul edilmez. Ancak bu iste¤i hiç dinmez. 16 yafl›ndayken, 1986 y›l›nda,Halk Ordusu’na kat›l›r. 15 y›la yaklaflan gerilla yaflam› boyunca Lenko, birsavaflç›dan bafllayarak, savafl prati¤inde bütün komutanl›k kademelerin-de görev yapm›flt›. Askeri yetene¤i, en zor koflullarda bile kay›p verme-den, baflar›l› sonuçlar almas›n› sa¤l›yordu. Lenko, 26 May›s 2000’de, Ovac›k’ta flehit düfltü¤ünde, Maoist Parti’nin MKüyesi, SB yedek üyesi ve DBK sekreteriydi.Cafer Demir- Çorumlu olan Demir, 2000 y›l›nda gerillaya kat›ld›. 12 May›s2002’de Tokat’ta ç›kan çat›flmada ölümsüzleflti.Aycan Tato- Maoist Parti’nin 2002’deki 1. kongresinin ard›ndan verdi¤i ilkflehidi olan Tato, 1998 y›l›nda gerillaya kat›ld›. 24 May›s 2003 tarihinde,Dersim merkeze yak›n bir bölgede ç›kan çat›flmada ölümsüzleflti.Hakk›nda bilgi olmayanlar- Hacer Çetin, Hamit Aslan, Mehmet Kumru, Bü-lent ‹çtenEyüp Güllen- TKP/ML saflar›ndaki Güllen, 11 May›s 1994’te, Dersim merkezyak›nlar›ndaki Dinar köprüsünde, kaza kurflunu ile ölümsüzleflti.Emel K›l›nç- TKP/ML saflar›ndaki K›l›nç, Tokat’ta, 15.05.2003’te ç›kan çat›fl-mada ölümsüzleflti.Bülent Ertürk ve Murat Ar›cak- TKP/ML saflar›ndaki Ertürk ve Ar›cak22.05.2003’te, Giresun’da ç›kan çat›flmada ölümsüzlefltiler.Murat Polat ve H›d›r U¤ur- Maoist Parti’den ayr›ld›ktan sonra, Dersim’de ge-rilla olarak mücadeleye devam eden Polat ve U¤ur, 28 May›s 2007’de Çe-miflgezek’te ç›kan çat›flmada ölümsüzlefltiler.

Halk Savafl›’ndayitirdiklerimiz

Kaz›m Çelik (1956-1987)MKP’nin flehit düflen 3. Genel Sekreteri olanKaz›m Çelik, 12 Eylül 1980 askeri darbesinin

yafland›¤›, solu¤u yurtd›fl›nda alman›n en

yo¤un oldu¤u bu dönemde, çok zor flartlar-

da mücadelenin önderli¤ini omuzlam›flt›.

Komünist önder Süleyman Cihan’›n iflken-cede, ser verip s›r vermeme gelene¤ini sür-dürüp, katledilmesi, yönetici düzeyde bir-çok kadronun ve parti üyesinin yakalan›ptutuklanmas›, çözülenlerin çok olmas›, ha-reketi flehirlerde zor duruma sokmufltu.Kaz›m Çelik, bu zor flartlarda, 1983 y›l›ndaMaoist Parti’nin Genel Sekreterli¤i göreviniüstlenmiflti. Kaz›m Çelik hakk›nda Uzun Yürüyüfl dergi-sinde yay›mlanan bir yaz›s›nda OturanAdam, flunlar› söylüyor:"... Bu adam köyünde çobanl›k yapt›¤›n› veMao'nun 'Teori ve Pratik adl› yap›t›n›, davargüderken okudu¤unu anlatacakt› bize. Son-ra maden ocaklar›nda geçen iflçilik an›lar›n›.Çok yoksul bir aileden geliyordu Koca Piro,lisede hem çal›fl›p hem okumufltu. Usta birörgütçüydü, dinlemesini bilirdi, b›kmadansaatlerce dinleyebilirdi sizi. Her lafa cevapyetifltirme gibi çocuksu acemi taflk›nl›klar›yoktu. Son sözü kendisine b›rakma gibi dik-tatörce e¤ilimleri de yoktu. Konuflmayabafllad› m›, yal›n ve herkesin anlayabilece¤i

bir dille konuflur, popülist veya entel kav-

ramlara pek itibar etmezdi. Bir girdi¤i evde

her zaman aranan, beklenen biri olur, ç›kar-

d›. Her masraf› not eder, masraftan da kaç›-

n›rd›. Cemil Oka yoldafl kendini feda etti¤in-

de, bir gün yoldafllar, Cemil'in elbiselerini

bölgeye getirmifllerdi ve Cemil yoldafl›n ce-

keti bir tek Koca Piro'ya uyuyordu. Kendine

hazine ba¤›fllanm›fl gibi ald› bu ceketi, y›l-

larca ç›karmad› üstünden. O, bir arkadafl, bir

dost, bir yoldaflt›!”

Komünist önder Kaz›m Çelik, 20 May›s 1987

y›l›nda, Elaz›¤’›n Palu ilçesi k›rsal›nda, bir ih-

bar sonucu, havadan ve karadan yap›lan

sald›r›da, parti üyesi olan yoldafllar› H›d›r

Ayk›r, Cihan Tafl, Müslüm Emre ve Ali Kaya-

do¤an ile beraber ölümsüzleflti. Sabah

8’den akflam 5’e kadar süren çat›flmada,

Kaz›m Çelik yaral› halde çemberi yar›p, tek-

rar yaral› yoldafllar›n› almak için geri dönü-

yor, a¤›r yaral› bir yoldafl›n› s›rtlarken ölüm-

süzlefliyordu.

Komünist önder Kaz›m Çelik

Genç yafllarda mücadeleye kat›lan Armenak, Maoist Par-tinin önder kadrolar›ndan biriydi. Deyim yerindeyse, o,halk›n gönlünde taht kurmufltu. Faflist sistem nedeniyley›llar y›l› ‘gizli Ermeni’ olarak yaflayanlar ise, onunla umutdolmufl, onu ba¤r›na basm›fllard›.Armenak’›n ‹stanbul’da bulundu¤u gençlik y›llard›nda(70’li y›llar), sa¤›n gazetesi Tercüman, hergün sol örgütle-rin içerisinde Ermeniler'in oldu¤unu, Ermeniler’in ülkeyibölmek istediklerini yaz›yordu. Bu propagandan›n etki-siyle üç arkadafl, Hrant, Armenak ve Stefan mahkemeyebaflvurdu. Mahkemede birbirlerine flahitlik yapt› üç isim.Art›k Hrant, F›rat; Armenak, Orhan; Stefan ise Murat oldu.“Böylece sol hareketin içine daha özgürce kat›ld›k” diyorHrant Dink, isim de¤ifltirme olay› için.Armenak ‹stanbul’dan ayr›ld›ktan sonra, çok geçmeden‹zmir'de yakalanarak, Buca Hapishanesi’ne konuldu. Ar-menak'›n çok sürmeyecek tutukluluk günlerinde hemHrant Dink, hem de Bak›rciyan ailesi s›k s›k ziyarete gitti‹zmir'e. Bu s›rada Maoist Parti de, Armenak'› tutsakl›ktankurtarma karar› ald›. Armenak, difllerinden rahats›zl›¤›n›bahane ederek, hastaneye sevk istedi. 18 Ekim 1977'deArmenak hastaneden kaç›rl›d›. Bu s›rada iki jandarma eriise öldürüldü. Bu özgürlük eyleminin ard›ndan Dersim’egeçerek, Dersim-Elaz›¤-Bingöl bölgesinde faaliyet yürüt-tü. Elaz›¤ Karakoçan'da bir eylem sonras›, 13 May›s1980’de ç›kan çat›flmada ölümsüzleflti Armenak. Annesi flöyle anlat›yor Armenak'›: “Armenak dördüncü-sü... Diyarbak›r'da do¤du. Cumhuriyet ‹lkokulu'nda oku-du. ‹yi bir ö¤renciydi. Yazlar› babas›n›n yan›nda çal›fl›rd›,bazen de rahmetli terzi Melkon'un yan›na ç›rakl›¤a verir-dik. ‹lkokulu bitirdi, 12 yafl›nda oradan ç›kt› ‹stanbul'a...."Onu tan›yan köylülerden bahsederken ise annesi flöyledevam ediyor: "..Kimin evine gidiyordum, sayg› gösteri-yordular, a¤l›yordular. Köylülerden bir kad›n bir yata¤›gösterdi, 'O gitti¤inden beri bir daha o yata¤a kimseyi ya-t›rmam›flam' dedi."

Orhan Bak›r (Armenak Bak›rciyan)

Sevgili kardeflim, can›mdan çok sevdi-¤im YOLDAfi’›m, ille de YOLDAfi’›m. Neçabuk geçmifl sekiz y›l. Evet senin be-denen aram›zdan ayr›lman, sahi, kos-koca sekiz y›l m› olmufl?Evet, yedi çocuklu Dersimli bir aileninen küçük o¤luydun. En küçü¤üydünama yine en çok sevilen çocu¤uydunsevgili yoldafl›m. Senin ailemize kat›l-man sevinç ve nefle kayna¤› olmufltu.Evet sevgili yoldafl›m, kim bilebilirdi ki,dopdolu yirmi befl y›la s›¤d›racakt›nhayat serüvenini. Halk›na, devrimeduydu¤un inanç ve de Kaypakkayaideolojisiyle dolu yirmi befl y›ll›k birömür. Evet sevgili dostlar; Cafer Tayyar, 1976y›l›nda, bir k›fl ay›nda Munzurlar›n ete-¤indeki köyümüzde dünyaya geldi. Ai-lenin en küçü¤ü olmas› nedeniyle bizkardefller ve annem-babam taraf›ndançok seviliyordu. Adeta onlar›n neflekayna¤› olmufltu Cafer. Bulundu¤umuz co¤rafyadan kaynakl›devrimci düflüncelerle ortaokul y›llar›n-da tan›flt› desem mübala¤a olmayacaksan›r›m. Bu y›llarda devrimcilerle tan›fl-m›fl, onlara ilgi duymufl, Kaypakkayadüflüncesiyle tan›flm›flt›. S›k s›k yoldafl-lar›yla bulufluyor, tart›fl›yor ve sohbet-ler ediyordu. San›r›m Cafer Tayyar, dev-

rimci mücadeleye omuz vermeyi veaktif devrimci olmay› bu y›llarda akl›nakoymufltu.Liseye Ankara’da bafllad›. Lise y›llar›n›Cafer Tayyar, kendini yetifltirip, oku-yup, gelifltirip ideolojik anlamda dona-n›ml› olmak için kulland› diyebilirim. ‹lkÖSS s›nav›nda A.Ü. E¤itim Bilimleri Fa-kültesi’ni kazand›. Üniversiteli y›llar herö¤renci için, tabii ki Cafer gibi politikö¤renciler için devrimci mücadelenindaha yo¤un geçti¤i y›llar oldu. Ö¤ret-menleri ve ö¤renci arkadafllar› aras›ndaçok sevilen bir insan olmufltu. Olgun,sayg›l›, çal›flkan ve de fedakar olmas›dolay›s›yla hep arkadafllar› aras›nda birad›m öndeydi. Cafer okulunda arkadafl-lar› aras›nda çok sevilen biri olmufltu.Üniversite y›llar›nda ilk gözalt›s›n› vedört ayl›k k›sa bir tutukluluk yaflad›.Tutuksuz yarg›lanmak için serbest b›-rak›ld›ktan sonra tekrar okuluna dön-dü. Okulunu bitirmek üzereyken hak-k›ndaki yarg›lama mahkumiyetle so-nuçlar›nca yaklafl›k bir y›l falan gezdi.Ve yine yoldafllar›yla k›rsalda faaliyetyürütmek isterken yakaland›lar. Yaka-lan›nca günlerce iflkence tezgahlar›n-dan geçtiler. Bu iflkencelerden aln›n›nak›yla ç›kmay› bildi Cafer. Daha önceUlucanlar Hapishanesi’ne konmufltu,

yine Ulucanlar’na döndü. 1999 Ulucan-lar Katliam› yap›lm›fl, on devrimci kat-ledilmiflti. Cafer de bu operasyondaa¤›r yaralanm›flt›. Bu yaral› haliyleAmasya Hapishanesi’ne nakledildi. K›sabir süre burada kald›ktan sonra Bart›nHapishanesi’ne nakledildi. Bart›n Hapis-hanesi’ndeyken devletin devrimci tut-saklar› teslim almak ve devrimcileri im-ha etmek için gündeme getirdi¤i F TipiHapishane “projesi”ne Cafer, yoldafllar›ve siper yoldafllar›yla Bart›n Hapisha-nesi’nde karfl› duracakt›. Açl›k Grevi veÖlüm Orucu bafllay›nca, Cafer de Bart›nHapishanesi’nden tereddütsüzce ÖlümOrucu’nun birinci ekibinde yer alacakt›.Devlet, “Hayata Dönüfl” dedi¤i katliam-la ülke genelinde 20 hapishanedendevrimcileri F Tipi hücrelere tafl›d›. Ca-fer bu “Hayata Dönüfl” denen katliamesnas›nda Bart›n Hapishanesi’nden Sin-can F Tipi’ne getirildi.Devrimcilerin hayatlar›n› ortaya koya-rak bafllatt›¤› bu direniflten hiçbir za-man geri ad›m atmad›, y›lmad›, davas›-na ve yoldafllar›na ihanet etmedi CaferTayyar. Ölüm Orucu eyleminde tam200 gün direndi. “Teslim olmak m›, as-la” dedi. Tarihler 7 May›s 2001’i göste-rirken, flanl› Ölüm Orucu direniflindedevrimci flehitler kervan›na kat›ld›. Ön-deri ‹brahim, Diyarbak›r zindanlar›ndaser verip s›r vermemiflti. Cafer de ölümoruçlar›nda davas›na ihanet etmedenidealleri u¤runa ölümsüzler kervan›nakat›ld›.Cafer Tayyarlardan çok fley ö¤reniyo-ruz ve ö¤renmeliyiz. K›sa ama onurluhayat› hepimize örnek olmal›d›r. K›saama onurlu hayat›, hepimiz için ders-lerle doludur. Bu derslerden ö¤renmelive ö¤retmeliyiz.Son olarak, sevgili YOLDAfiIM, can›mkardeflim; annen-baban, kardefllerin,hep seni özlemle ARIYORUZ, hep seniözlemle ANIYORUZ. An›lar›n ve an›lar›-n›z yolumuzu ayd›nlatacak.

Abin Ali R›za BEKTAfi

EMEL KILINÇFERHAT EREN

asi karargahlar›n u¤ultusudursabah›n seher vaktinde

ilk tomurcuk çiçe¤e dururdo¤rulunca arkadafllar s›¤›naklardan

davran›r›m..her may›s kanar›z biz ve sen her may›s biz-

imlesin. hat›rat›n daima bizimle olacak.

ailesi ve yoldafllar› ad›na

HIDIR EREN-SUAT EREN

Yedi y›l önce karadeniz da¤lar›nda yürüttü¤üözgürlük mücadelesinde aram›zdan ayr›ld›.ölümsüzlü¤ünün yedinci y›l›nda an›lar›n vedevrimci ideallerinle bizimlesin.B‹R GRUP DEVR‹MC‹ DEMOKRAS‹ OKURU ADINA

HIDIR EREN-‹BRAH‹M VARLI

“SEVG‹L‹ KARDEfi‹M, CANYOLDAfiIM, SEK‹Z YIL MI OLDU?”

Bir kurflun h›z›nda yay›ld› ölüm haberin bu diyar-lara ve bir gün bat›m›nda yükseldi feryatlar o atefl yak›p türkülerini söyledi¤i da¤lara giden-leri, türkülerle hep sen u¤urlard›n ve flimdi seningidiflin sessizli¤e büründü kirwem, o dönüflü ol-mayan gidiflini kimse kabullenmiyor...unutmad›k, unutmayaca¤›z, unutturmayaca¤›z KALEL‹ ‹BO'yu

Mazgirt’ten okurlar

‹BRAH‹M AYDIN

Page 15: 16 - 31 Mayıs 2009 -  Sayı 154

15güncel 16-31 May›s 2009

DTP’ye yönelik, 51 DTP yöneticisinin gözalt›na al›n-mas›yla sonuçlanan sald›r›lardan bafllayal›m. Kürtulusal sorunundaki son geliflmeler ve partinize yö-nelik sald›r›lar›n Obama’n›n ziyaretiyle paralelli¤inedikkat çekildi. DTP olarak sald›r›lar› nas›l de¤erlendi-riyorsunuz?

‘Sald›r›lar tasfiye plan›n›n sonucudur’Ali fiimflek: Tabi ki, uzun süredir bir tasfiye plan› gün-demde. Uluslararas› güç odaklar›yla uzun süredir tar-t›flt›klar›, uzun süredir bir olgunlu¤a, somutlu¤a ulafl-t›rd›klar› bir tasfiye plan› söz konusudur. Tasfiye plan›daha çok Kürt halk›n›n bugüne kadarki mücadeleylekazan›mlar›n› ciddi anlamda zay›flatmak ve Türki-ye’deki yönetenlerin kendi öngörü ve politikalar›ylaörtüflecek biçimde, bir noktada ad›n› “sorunu çözme”olarak koymay› amaçl›yor. Türkiye’deki yönetenlerinkendi planlamalar›ndan hareketle Kürtlere dayatt›¤›,bu dayatma sonucunda da Kürtlerin kabul etmek zo-runda kalacaklar› bir sürecin bafllat›lmas› söz konu-suydu. Bu, seçimler öncesinde biraz daha h›z kazand›.Seçim sonuçlar›n› etkileyebilme noktas›nda ciddi birçaba sarf edildi. Devletin bütün olanaklar› seferberedildi. Ama seçim ler, tahmin edilenin ötesinde, Kürt-lerin kendi iradelerine sahip ç›kma, kendi istem ve ta-leplerinin arkas›nda durma ve bütün vaatlerin ötesin-de öncelikli olarak Kürt sorununun çözülmesi gerekti-¤i noktas›nda bir mesajla sonuçland›. AKP ciddi anlam-da bir oy kayb›na u¤rad›, ciddi anlamda bir düflüflegeçti. Tabi bu, birilerinin, tabiri caizse, ezberini bozdu,öngörüsünü da¤›tt›. Kurgulad›klar› politikay› ve gele-ce¤e dönük konsepti tamamen allak bullak etti. Ta-mamen ters-yüz etti. Onun getirdi¤i bir ne yapaca¤›n›bilememeden kaynakl›, adeta, boks maç›nda bloke ol-mufl bir boksörün rastgele yumruk at›fllar› gibi sa¤asola sald›r›lar bafllad›. ABD, ‹ngiltere, ‹srail, hatta ‹ran, Suriye ve Güneyli bir ta-k›m güçleri de içine katarak, bu plan› daraltma ve son-baharda da belki geliflebilecek bir Kürt Konferans›’yla,bunun iflte sözüm ona meflru bir altyap›s›n› haz›rlaya-rak, bu sürecin böylece tamamlanmas›na dönük birçaba söz konusu.

Hasan Cemal’in Murat Karay›lan’la röportaj›, ard›n-dan Gül, Erdo¤an ve çeflitli kesimlerce ‘çözüm’ nok-tas›nda pefli s›ra aç›klamalar geldi…

Tabii flimdiden bu çaban›n çok fazla geliflmeyece¤iaç›k biçimde ortada. Bu tasfiye plan›n›n uygulanmas›bir dirençle karfl›laflt›¤› için çok fazla öngörüldü¤ü fle-kilde geliflmeyece¤ini anlad›klar› için, iflte Cumhurbafl-

kan›, sonra Baflbakan, en son Hasan Cemal’in, Say›n Ka-ray›lan’la yapt›¤› görüflme, asl›nda, bir bütün olarak busürecin böyle gitmeyece¤i, bu sürecin biraz daha esne-tilerek, içine biraz daha farkl› argümanlar›n, farkl› siya-si yaklafl›mlar›n da kat›larak yürütülmesi gerekti¤i ko-nusunda, sanki bir kanaat oluflmufl durumda. fiimdi buflekilde yürütülmeye çal›fl›l›yor. fiu anda devlet kat›ndaifade edilen, dile getirilen bir tak›m yaklafl›mlar da,mevcut sorunu okuma, süreci okuma ve ona denk dü-flebilecek bir ‘çözüm söylemi’ olmaktan uzak, fakatdevletin kendi içinde tart›flt›¤› ve hemfikir oldu¤u birtak›m pratik ad›mlar›n at›lmas›ndan ibaret olabilecekbir yaklafl›m söz konusu. Kürdoloji Enstitüleri’nin kurul-mas› ve Kürtçe köy isimlerinin iade edilmesi gibi, sem-bolik bir tak›m ad›mlarla, sürecin bir flekilde çözümün-den uzak, suland›r›lmas›na dönük bir çaba söz konusu.

‘ABD, engelleri bertaraf etmeye çal›fl›yor’

‘Tasfiye plan›’ uzun süredir tart›fl›l›yor, siz de de¤in-diniz. Peki, ABD’nin Orta Do¤u’ya iliflkin plan ve pro-jelerinde, bu tasfiye plan› nerede duruyor?

Tabi ABD Orta Do¤u’da bu co¤rafyay› yeniden, kendigelecek ç›karlar› aç›s›ndan flekillendirmeye, güç ko-numland›rmas›n› da ona göre yapmaya dönük birplanlama içinde… Tabi Orta Do¤u’daki güç odaklar› çokfarkl›. Neyin ne zaman harekete geçece¤i ya da neyinhangi zaman dilimi içerisinde a¤›r basaca¤› kestirile-medi¤i için, biraz daha esnek bir stratejik yaklafl›m sözkonusu. Yani ABD flunu yapm›yor, ben iflte Orta Do-¤u’ya bir rol biçtim, bu rolü biçtikten sonra, bafltan so-na benim stratejim budur, hiçbir flekilde esnemeye-cek, bütün tafllar›n› ben bafltan sona kadar yerine koy-dum, gibi bir planlamas› yok. ABD özü itibariyle Orta-do¤u’da, kendi egemenlik alan›n› yaratmaya dönükçaba içerisinde. Stratejik olarak buna karfl› duran güçodaklar›n› giderek bertaraf etmeye dönük çabas› var.Bu süreç içerisinde karfl›laflabilece¤i kimi direnç nokta-lar›n› da flimdiden yumuflatmaya dönük çaba içerisin-de. Ve flimdi Kürt hareketinin de ütopyas› ya da dün-yaya bak›fl aç›s›yla, önümüzdeki toplumsal iliflkilerebak›fl aç›s›yla, ABD’nin öngördü¤ü ya da Ortado¤u’yuyeniden flekillendirme mantalitesi aras›nda bir tezatl›ksöz konusu. Dolay›s›yla, Kürt hareketinin bir flekildeyede¤e al›nmas›, bir flekilde kendi eksenlerine al›nma-s› konusunda, geçmiflte çok ciddi çabalar sarf edildi. Buiflte 2003’lerde ortaya ç›kan süreç, kimi insanlar›n PKKiçerisinde bir ayr›flmaya gitmesiyle, hareketin ABD’nineliyle dönüfltürülmesi ve ABD’nin yede¤ine al›nmas›konusunda çabalar söz konusu oldu. Çok fazla gelifl-medi. Dolay›s›yla, flu anda Türkiye’deki Kürt hareketi-nin bir flekilde dönüfltürülmesi ve ABD’nin en az›ndanpolitikalar›na direnç gösteremeyecek bir noktaya geti-rilmesi konusunda bir çaba söz konusu. Dolay›s›yla buABD aç›s›ndan bir direnç noktas›, bir engel olarak gö-rüldü.

‘Muhatap Kürtlerin siyasal iradesidir’

Buradan, çok tart›fl›lan “muhatap sorunu”na geçe-lim. Kürt ulusal sorunuyla ilgili tart›flmalarda, bunokta temel bir yerde duruyor. Do¤rudan soral›m:

“Muhatap kim?”Muhatap Kürtlerdir. Ancak sokaktaki herhangi bir Kürtde¤il. Kürtlerin irade olarak beyan ettikleri siyasal ya-p›lard›r. Karay›lan da belirtmiflti; e¤er Öcalan kabul edi-lirse, Öcalan’d›r. Olmazsa PKK olur. Olmazsa DTP olur.Ya da baflkalar› olur. Ama baflta Kürtler ad›na inisiyatifgelifltirebilecek ve Kürtlerin siyasal iradesini bu süreçiçerisinde arkas›na alm›fl birilerinin bu konuda muha-tap olmas› gerekiyor. Muhatabiyet de budur, yoksarastgele birilerinin gelip Kürtler ad›na bu süreci tart›fl-ma gibi bir durumlar› söz konusu olamaz.

Son olarak Ahmet Türk, “Kosova örnek al›nabilir”aç›klamas›nda bulunarak çözüm konusunda bir öne-ri sundu. Kürt sorunun çözümünde, DTP ne öngörü-yor. Sürece nas›l müdahil oluyor?

Bizim öteden beri ortaya koydu¤umuz bir fley var. BizKürt sorununun bar›flç›l, demokratik çözümü konusun-da ›srarc›y›z. Bu konuda, sorunun çözümünü zora soka-bilecek ya da sorunun çözümü konusunda engelleyicirol oynayabilecek politikalara karfl› biz toplumsal diren-cimizi, siyasal direncimizi, demokratik direncimizi sonu-na kadar ortaya koyaca¤›z. Zaten gelifltirdi¤imiz etkin-likler de biraz bu temeldeydi. Önümüzdeki süreçte debu konuda, Kürt sorununun tekrar savafl mant›¤› içeri-sinde ve giderek derinleflen ve halklar›n bo¤azlaflmas›-na gidebilecek bir sürecin devam ettirilmesine rol oy-nayan politikalar› mahkum etme, bofla ç›karan ve halk-lar›n kardeflli¤ini esas alan, bar›flç›l çözümü esas alanbir duruflu sergileme konusunda, bir çaba içerisindeolaca¤›z. Bu özgün koflullara göre farkl› etkinlikler, fark-l› direnç yöntemleri biçiminde geliflebilir. Ama bizimesasen yaklafl›m›m›z ve politikam›z, bu esaslar üzerineolacakt›r.

‘Özerkli¤in hayat bulmas› güç dengesine ba¤l›’

Sorunun çözümü noktas›nda, DTP’nin seçim sürecin-de en fazla dillendirdi¤i proje ‘demokratik özerk-lik’ti. Bugün, gelinen süreçle bu projenin ak›beti neolacak?

Bu projenin hayata geçmesi, güç dengesine ba¤l›. Sü-reci ne kadar etkiledi¤inize ba¤l›. Süreci ne kadar zor-lad›¤›n›za ba¤l›. Geçen dönem DTP’nin 50 tane beledi-yesi vard›, bu dönem 100 tanedir. Belki gelecek dö-nem, e¤er do¤ru çal›fl›l›rsa 200 tane olur. Zaten siz alt-tan do¤ru bu atmosferi yaratt›¤›n›z zaman, kendi ken-dinizi yönetme ya da demokratik özerkli¤in önemli biraflamas›n› kat etmifl olursunuz. Devletin, hukuksal an-lamda, anayasal düzlemde buna cevaz verip verme-mesi çok fazla, o aflamada, önem tafl›maz. Buna cevazvermek zorunda kal›r. Mesele bu gücün harekete geç-mesine ve kendini ne kadar güçlü, ne kadar yo¤un bi-çimde var etti¤ine ba¤l›d›r. Güçlüyseniz, ‘Ba¤›ms›z Kür-distan’ da diyebilirsiniz, ‘demokratik özerklik’ de diye-bilirsiniz, ‘federasyon’ da diyebilirsiniz. Ama gücünüzyoksa bütün bunlar› hiç kimse kale almaz. Fakat gücü-nüz varsa ve Türkiye’nin gerçeklerine uygun bir proje-niz de söz konusuysa, bunu uygulama, bunu gelifltir-me flans›n›z olabilir.

‘‘TTaassffiiyyee ppllaann››yyllaa KKüürrtt hhaallkk››nn››nn kkaazzaann››mmllaarr››nn›› hheeddeefflleenniiyyoorr’’

Kendilerine yönelik gerçeklefltirilen sald›r›lar-da 51 yöneticisi tutuklanan DTP’nin, Amed ‹lBaflkan› Ali fiimflek’le sald›r›lar, Kürt soru-nunda ‘çözüm’ süreci ve buna dair DTP’ninpolitik yönelimi üzerine konufltuk

29 Mart yerel seçimleri sonras›nda DTP’nin birçok bölgede be-lediye kazanmas› devlet aç›s›ndan bir huzursuzluk yaratm›fl,Kürt sorununun çözümünde de kartlar› almak istemesiyleDTP’ye yönelik sald›r› furyas› bafllat›lm›flt›. Sald›r›lar sonucun-da DTP'li yöneticilerden parti üyelerine kadar çok say›da kifligözalt›na al›nd› ve tutukland›. Esasen Kürt ulusal hareketineyönelik olan imha ve inkâr sald›r›lar›na karfl› baflta Kürt ku-rumlar› olmak üzere birçok demokratik kitle örgütü, sendikave meslek örgütü tepkisini gösterdi. Sald›r›lara karfl› DTP’nin,Amed’te 15 bin kifliyle bafllatt›¤› 2 günlük açl›k grevi di¤er il-lere de s›çrad›. Devrimci-demokrat kurumlar da ülke genelin-de protesto eylemleri gerçeklefltirerek ve açl›k grevine des-tek vererek Kürt ulusunun hakl› mücadelesine sahip ç›kt›. Öteyandan siyasi tutsaklar, sald›r›lara karfl› 2 günlük açl›k grevieylemi gerçeklefltirdi.

Baydemir: fiiddet de¤il siyaset konuflsunDTP’ye yönelik gerçeklefltirilen operasyona tepki amac›yla,Amed’te, 15 bin kiflilik açl›k grevi ve oturma eylemi yap›ld›. Çe-flitli illlerden Amed’e gelen DTP’lilerle birlikte, 15 bin kifli, AmedKofluyolu Park›’nda açl›k grevi yapt›. Açl›k grevine DTP’li millet-vekilleri ve belediye baflkanlar› neredeyse tam kadro kat›l›r-ken, eyleme Kürt ayd›n ve sanatç›lar da destek verdi. Gerçek-lefltirilen eylem öncesinde bir aç›klama yapan Diyarbak›r Bü-yükflehir Belediye Baflkan› Osman Baydemir, “Siyasetin konufl-mas› için çaba gösterece¤iz” dedi. “fiiddete bulaflmadan, silah-lar›n susmas› ve siyasetin konuflmas› için çaba gösterece¤iz”diyen Baydemir flunlar› dile getirdi: “Art›k anneler, gençler, ö¤-renciler, emekçiler konuflmal›d›r. Hiç bir insan›m›z›n yaflam›n›yitirmesini istemiyoruz. Ekonomik ve sosyal kalk›nma içinkaynak aktar›lmas› konusuna dikkat çekmeye çal›flaca¤›z. Butaleplerin Türkiye’nin bat›s›na yans›mas› ve alg› sorununun or-tadan kalkmas› için sizlerin rolü büyüktür.”

Açl›k grevleri ülkenin birçok yerindeydiDTP'ye yönelik bask›lar›n sonland›r›lmas› için Amed'le baflla-yan açl›k grevi eylemleri ülkenin birçok yerinde sürdü. DTPSiirt ve Siverek örgütlerinin bir araya getirdi¤i DTP’liler tutuk-lananlar›n serbest b›rak›lmas›n› istedi. Açl›k grevi öncesindebir aç›klama yapan DTP Siverek ‹lçe Baflkan› Abdülmelik Ka-raç, 29 Mart seçimlerinde Kürt halk›n›n ortaya koydu¤u irade-nin, bu operasyonla hedef al›nd›¤›n› ifade etti. Siirt halk›, 2gün açl›k grevi yaparak tutuklular›n serbest b›rak›lmas›n› is-tedi. Bursa, Dersim ve Mersin'de de gerçeklefltirilen açl›k gre-vi eylemlerinde yine DTP'lilerin serbest b›rak›lmas› istendi.Amed’te 15 bin kiflinin kat›ld›¤› 2 günlük açl›k grevine destekiçin Mersin’de bir araya gelen ‹HD, DHF, SDP, ESP, Partizan, SEH,D‹P, Halk Evleri, YDG-M ve 68’liler Derne¤i üyeleri “HepimizDTP’liyiz Hepimiz Kürdüz” pankart› açarak 1 günlük açl›k gre-vi yapt›. Dersim'de DHF'nin de aralar›nda bulundu¤u çeflitlikurumlar›n da destek verdi¤i açl›k grevi öncesinde DTP Der-sim ‹l Baflkan› Murat Polat yapt›¤› aç›klamada flunlara dikkatçekti: “Kürt sorununun demokratik ve bar›flç›l çözümü içinmücadele eden partimiz DTP'nin, 29 Mart yerel seçimlerindeciddi bir baflar› elde etmesinin hazmedilememesi sonucudevletin üst kademesinde kararlaflt›r›lan ve Obama'n›n Anka-ra ziyaretiyle de onaylanan siyasi operasyon, seçimin hemenard›ndan 14 Nisan'da gözalt› ve tutuklamalarla hayata geçiril-mifltir. Bu operasyon siyasal çizgimize, halk›m›z›n bar›fl özle-mine karfl› giriflilen ve siyasal ahlaka s›¤mayan bir sald›r›d›r.”Ankara'da ise Demokratik Haklar Federasyonu'nun da içeri-sinde yer ald›¤› demokratik kitle örgütleri, sendikalar ve siya-si partiler bir araya gelerek DTP’ye destek eylemleri program›oluflturdu. Eylemlerin ard›ndan destek yürüyüflü yapan ku-rumlar, DTP'lilere mektup gönderdi.

Siyasi tutsaklardan 2 günlük destek eylemiTekirda¤ 1 Nolu F Tipi Hapishanesi’nde tutuklu bulunan, MKP,TKP/ML, MLKP ve TKEP/L dava tutsaklar›, DTP’ye yönelik tutuk-lama sald›r›lar›na karfl› 2 gün açl›k grevi yapt›. Daha önceDTP’ye yönelik sald›r›lar› k›nayan bir aç›klama yapan siyasitutsaklar, Kürt ulusal mücadelesinin yan›nda olduklar›n› be-lirtmifllerdi. Sald›r›lar› k›nayan ve hakl›-meflru olan Kürt ulusalmücadelesinin destekçisi olduklar›n› beyan eden tutsaklar,bu desteklerini açl›k grevi eylemiyle sürdürdüler. DTP'ye des-tek amac› ile gerçeklefltirilen açl›k grevi öncesinde yap›lanaç›klamada ise Kürt ulusuna ve mücadelesine yönelik devle-tin sald›r›lar›n› kapsaml› hale getirdi¤i belirtilerek flunlar ifadeedildi: “‹nkar, imha, yok sayma politikas› tüm demokratik, ile-rici, yurtsever, devrimci kesimlerin mücadelesiyle tuzla buzolacakt›r. Biz devrimci tutsaklar Kürt ulusal mücadelesi nez-dinde DTP’ye yönelik bu sald›r›lar› haks›z, gayri-meflru ve fa-flist bir uygulama olarak görüyor, fliddetle k›n›yoruz. Kürt Ulu-sal Mücadelesi’nin yan›nda oldu¤umuzu ifade ediyoruz.”

DDTTPP’’yyee yyöönneelliikk ssaalldd››rr››llaarraatteeppkkiilleerr ssüürrüüyyoorr

DERS‹M/URFA- Genelkurmay Baflkanl›¤› gerillaya

yönelik gerçeklefltirilecek operasyonlar gerek-çesiyle, Dersim ve Urfa'da OHAL'i aratmayacakbir karar ald›. Dersim'de 5 ayr› bölgeyi, askerigüvenlik bölgesi ilan eden Genelkurmay, sözkonusu bölgelere sivillerin giriflini yasaklad›. Ge-nelkurmay Baflkanl›¤› Dersim’de 5 ayr› bölgeyi7 May›s-7 A¤ustos tarihleri aras›nda askeri gü-venlik bölgesi ilan etti. Söz konusu bölgelere si-villerin bu tarihler aras›nda girmesi yasakland›.Geçici güvenlik bölgesi ilan edilen ve koordinat-lar› verilen bölgelerin gerillalar›n en çok kullan-

d›¤›, k›fl aylar›n› geçirdi¤i yerler oldu¤u iddiaediliyor. Karara göre; Alibo¤az› (Xozat-Ovac›k-Çemiflgezek üçgeni), Ahpanos Vadisi (Dersimmerkeze ba¤l› Zagge mevkisi), Kinzir Ormanlar›(Xozat bölgesi), Pülümür-Ovac›k aras›nda yeralan Yel ve Meryem gibi genifl da¤l›k bölgelerive Mercan Da¤lar›’n›n bir bölümü ‘Geçici Güven-lik Bölgesi’ ilan edilen yerler aras›nda bulunu-yor.Dersim’de 5 bölgenin ‘Geçici Askeri GüvenlikBölgesi’ ilan edilmesinden sonra Urfa’n›n Sive-rek ilçesinin Karacada¤ bölgesi de ‘Geçici Gü-

venlik Bölgesi’ ilan edilerek köylülere yasakedildi. 08-16 May›s ile 24-29 May›s tarihlerindeuygulanacak olan Geçici Askeri Güvenlik Bölge-lerinin koordinatlar› da Genelkurmay baflkanl›-¤›n›n internet sitesinde yay›mland›. Gerillalarayönelik sald›r›lar›n art›¤› yaz dönemlerinde s›-k›nt›lar yaflayan köylüler, Genelkurmay’›n buuygulamalar›yla daha da ma¤dur oluyor. Topat›fllar› için kullan›ld›¤› ö¤renilen Karacada¤’da-ki ‘askeri güvenlik’ bölgesinde köylülerin ciddis›k›nt›lar yaflad›¤› ve kayg›l› olduklar› gelen ha-berler aras›nda.

Dersim köylülerinin yaflam› s›n›rland›r›l›yorSöz konusu yasak ile ço¤unlu¤unun hayvanc›l›kile geçindi¤i Dersim köylülerinin, hayvanlar›n›otlatmalar› ve k›fll›k ihtiyaçlar›n› karfl›lamalar›büyük oranda s›n›rland›r›lm›fl oldu. Öte yandanbu bölgelere yak›n yerlere gidecek olan sürü sa-hipleri, can güvenli¤i tehlikesi yaflayacaklar›n›belirtiyor. Geçmifl y›llarda, yaylalara giden sürüsahiplerinin çad›rlar›, böyle bir uygulama olma-mas›na ra¤men askerlerin ve kobra helikopter-lerinden yap›lan sald›r›lar›n hedefi olmufl ve çoksay›da hayvan telef olmufltu.

DDeerrssiimm vvee UUrrffaa''ddaa ''ggüüvveennlliikkbbööllggeessii'' iillaann››

Page 16: 16 - 31 Mayıs 2009 -  Sayı 154

‹flçi ve emekçilerin uluslararas› birlik mücadele ve dayan›flma günüolan 1 May›s dünyan›n birçok ülkesinde coflkuyla kutland›. Ülkemiz-de ise, 1 May›s’›, halk›n “pikni¤e” gitti¤i bir güne dönüfltürmek anla-y›fl› ve hedefiyle tatil ilan eden iktidar›n hevesi kursa¤›nda kald›.‹flten at›lan, üç kuruflluk emekli maafl› için kuyruklarda bir ömür ge-çiren-ölen, kar›n toklu¤una çal›flt›r›lan, tarlas›ndan-topra¤›ndan ko-part›lan, “ev kad›n›” denilerek dört duvar aras›na hapsedilen, e¤itimhakk› parça parça budanan, gelece¤i karart›lmak istenen, halk›n ik-tidar› için canh›rafl bir mücadele veren yüz binler 2009 1 May›s’›n-da da alanlara akt›.Ekonomik krizin etkilerini gün geçtikçe daha derinden yaflamayabafllayan iflçisi, emekçisi, emeklisi, iflsizi, köylüsü, kad›n›, yafll›s›,genciyle alanlara ç›kan ülkemiz halklar›, alanlarda ortaya koyduk-lar› coflkular› ve militan durufllar› ile bugüne de¤in fark›na varama-yanlar için bir kez daha sular›n ›s›nd›¤›n› hayk›rd›lar.Ülkedeki 1 May›s kutlamalar›nda ekonomik, sosyal ve siyasal haklaradönük sald›r›lar›n, son süreçte kriz bahanesinin de devreye sokularakh›zland›r›ld›¤›, farkl› inanç topluluklar›na, ulus ve milliyetlere “sözdevatandafl” muamelesi yap›ld›¤›, uluslararas› tekellere ve IMF-DünyaBankas› gibi kurulufllara ve bu kurulufllar vas›tas› ile emperyalist dev-letlere ba¤›ml›l›¤›n artt›¤› ortak vurgusu yap›l›rken, bu gidiflata dur de-mek için mücadelenin olmazsa olmaz oldu¤unun alt› çizildi.

Tüm engellemelere ra¤men emekçiler Taksim’e ç›kt›‹STANBUL- Ülkedeki 1 May›s kutlamalar›na son iki senede oldu¤ugibi bu y›l da ‹stanbul Taksim Meydan› üzerindeki tart›flmalar dam-gas›n› vurdu. ‹ktidar›n demokratikleflme söylemlerinin koca bir ya-lan oldu¤u ‹stanbul’daki 1 May›s eylemlerinde bir kez daha ortayaç›kt›. Kolkola girerek Taksim Meydan›’na yürümek ve 1 May›s’› bu-rada kutlamak isteyen binlerce kifli polisin sald›r›s›na u¤rad›, onlar-ca kifli yaraland›, yüzlerce kifli gözalt›na al›nd›…Polisin, 1 May›s’a kat›lmak için fiiflli’ye gitmeye çal›flan kitlelere cop-lar, gaz bombalar›, tazyikli su ile sald›rmas›, baz› yerlerde panzerler-le kitleyi ezmeye çal›flmas› ‹stanbul Valisi ve Emniyet Müdürü bafl-ta olmak üzere tüm iktidar ve onun boyal› bas›n› taraf›ndan gör-mezden gelinerek polisin “orant›l› güç” kulland›¤›, baflka bir deyiflle“orant›l›” sald›r›da bulundu¤u öne sürüldü.‹çerisinde Demokratik Haklar Federasyonu üyelerinin de yer ald›¤›çok say›da kifli dayaktan geçirildi, yerlerde sürüklendi, DHF üyesi ikikifli polisler taraf›ndan gözleri ba¤lanarak iflkenceye tabi tutuldu,panzerlerle kitle ezilmeye çal›fl›ld›, yer yer kitleye atefl edildi, gazbombalar› ile insanlara sald›r›ld›.Feriköy ve Kurtulufl civar›ndan fiiflli’deki kutlamalara dâhil olmayaçal›flan kitleye polis o denli fazla gaz bombas› att› ki, söz konusubölgedeki polisler telsizle üstlerine ba¤lanarak, “Gaz bombam›z bit-ti, acilen takviye istiyoruz” anonsu yapt›lar.‹flte iktidar›n ve onun çanak yalay›c›s› boyal› bas›n›n “orant›l› güç”anlay›fllar›.

Provokasyon arayanlar, devletin yapt›¤› aç›klamalara baks›n!Evet, bu y›lki ‹stanbul 1 May›s kutlamalar›nda da yine provokasyon-lar ve provokatörler vard›. Bu provokasyonlar› görmek için 1 May›söncesinde valisi, emniyet müdürü ve baflbakan› ile devletin büyük-bafllar› taraf›ndan yap›lan aç›klamalara bakmak yeterli olacakt›r.“Taksim’de genifl kat›l›ml› 1 May›s kutlamalar›na izin vermeyece¤iz.300–500 kifli gelsin kutlas›nlar. Ama genifl kat›l›ml› bir kutlama için›srar edilirse polis ve jandarman›n zor kullanma yetkisi var” diyen‹stanbul Valisi Muammer Güler, büyük bir provokasyonun alt›na ilkimzay› atan isim oldu.Pekiyi ama neden Taksim’de genifl kat›l›ml› 1 May›s kutlamas›naizin verilmiyordu? Vali Güler’in buna yan›t›, “Taksim genifl kat›l›ml›

kutlamalara uygun de¤il” fleklindeydi. Oysa gerçekler hiç de öylede¤il. Taksim’de on binlerce kiflinin kat›ld›¤› “genifl kat›l›ml›” futbolkutlamalar›, y›lbafl› kutlamalar›, polis haftas› kutlamalar› ve di¤er birtak›m kutlamalar bugüne de¤in hep yap›ld›. Devlet, bu alan›, sade-ce iflçi-iflsiz-memur-emekli-köylü yoksul kitlelerin “genifl kat›l›ml›”eylemlerine kapal› tuttu. Yani Vali Güler yalan söylüyor.‹stanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah da Güler ile benzer yön-de aç›klamalar yaparak, Taksim’de “genifl kat›l›ml›” kutlamalara izinverilmedi¤ini, bu tür bir kutlama giriflimi olmas› halinde “gerekeni”yapacaklar›n› söyledi. “Gereken”in ne oldu¤unu Tayyip Erdo¤an’›nDiyarbak›r halk›n›n sokaklara döküldü¤ü ve çocuklar›n dahi katle-dildi¤i günlerde söyledi¤i “Kad›n da olsa, çocuk da; güvenlik güçle-rimiz gerekeni yapacakt›r” sözlerinden ve bu sözlerin yaflamdakikarfl›l›¤›ndan biliyoruz. Evet, Cerrah aç›k biçimde iflçi-emekçisi ilehalk kitlelerini tehdit etti.“Biz Taksim Meydan›’n›n bir miting alan› olmad›¤›n› defalarca söy-ledik. Fakat burada ›srarla bu alan› isteme gibi bir durum var. E¤eriflçi sendikalar›na burada miting yapma izni verirsek, di¤er tüm ku-rulufllar için de bu hak do¤ar ve herkes orada miting yapmak ister.”diyen Baflbakan Tayyip Erdo¤an ise, Taksim’de y›llard›r iflçi veemekçiler d›fl›ndaki birçok kesimin miting gibi kutlamalar yapt›¤›n›bilmiyor de¤il. Onlar› bu denli ikiyüzlü yapan fley, iflçi ve emekçilere olan

düflmanl›klar›ndan ileri gelmektedir. Devletin zor ayg›tlar›n› olancagücüyle kulland›¤› 1 May›s, devletin ve onun kolluk kuvvetlerininhakm s›n›flar›n arac› oldu¤u gerçe¤ini tekrar göstermifltir.

400 kifli gözalt›na al›nd›D‹SK ve KESK kortejlerine kat›lmak isteyen devrimci gruplara izinvermeyen polis ile eylemciler aras›nda çat›flmalarda 400 kifli gözal-t›na al›nd›, 20’e yak›n kifli a¤›r flekilde yaraland›.

Polisin ‘makul’ fliddeti kameralara yans›d›1 May›s’› kutlamak isteyen gruplara yönelik polis fliddeti burjuvamedyada yer almamas›na ra¤men DHF üyelerine yönelik polis sal-d›r›s› amatör kameralara yans›d›. DHF üyesi Öztürk Alada¤’a yöne-lik gerçekleflen polis fliddetini gizleyemeyen burjuva medya isteristemez polisin gerçek yüzünü yans›tt›.

Sendikalar: Bizler mücadele ile ifl yapan örgütleriz1 May›s’ta Taksime ç›kan D‹SK KESK, TTB ve TMMOB 1 May›s sonra-

s›nda aç›klama yapt›lar. Kurum baflkanlar›n›n kat›ld›¤› de¤erlendir-me aç›klamas›nda konuflan D‹SK Baflkan› Çelebi, 2009 1 May›s’›ntüm engelleme çabalar›na ra¤men Taksim’de kutland›¤›n› vurgula-yarak, “Taksim’de 32 y›l aradan sonra yeniden 1 May›s’› kutlama-n›n heyecan›n› tafl›yan bizler, konuyu bir zafer kazan›lmas› ya dabir alan›n fethedilmesi gibi ifadelendirmek istemiyoruz. Olay, de-mokrasi güçlerinin kararl› ve direngen tutum göstermesi sonucu,eme¤in 1 May›s kürsüsünün Taksim Meydan›’na yeniden kurulma-s›d›r” dendi.HAK-‹fl Baflkan›’n› Salim Uslu’nun Taksim’in kazan›lmas›nda kendileri-nin etkili oldu¤u yönündeki aç›klamalar›n›n hat›rlat›lmas› üzerine Çe-lebi, “Bizler müsaade ile de¤il mücadele ile ifl yapan örgütleriz. Hak-‹fl Baflkan› Salim Uslu’nun ruh halini anl›yoruz” diye cevap verdi.

Devrimci 1 May›s Platformu: 1 May›s direnifli meflrudur‹stanbul 1 May›s’› için di¤er bir aç›klamada Devrimci 1 May›s Plat-formu taraf›ndan yap›ld›. Platform ad›na aç›klama yapan Ça¤lar Ç›-nar, bu y›lki 1 May›s’›n geçen senelerde oldu¤u gibi devlet provo-kasyonuyla karfl›land›¤›n› belirtti. 1 May›s’ta yaflananlar›n sorumlu-sunun Vali Muammer Güler ile Emniyet Müdürü Celalettin Cerraholdu¤unu kaydeden Ç›nar, “Devrimci ve demokratik güçlere göster-di¤i tahammülsüzlü¤ünü aç›kça ortaya koyan vali, emniyet müdü-rü ve devletin yönetim kademeleri ç›kan olaylar›n as›l sorumlular›-d›r” dedi. Vali Güler’in yalan beyanlarda bulundu¤unu kaydeden Ç›-nar, 108 de¤il 400 gözalt›n›n oldu¤unu ve 20’yi aflk›n kiflinin ciddiflekilde yaraland›¤›n› söyledi.

‘Zulme karfl› direnmek meflrudur’Devrimci kurumlar hakk›nda devlet yetkililerinin ‘marjinal gruplar’fleklinde tan›mlamada bulunmas›na da de¤inen Ç›nar konuflmas›n›flöyle sürdürdü: “Bizler bu ülkenin devrimcileriyiz. Meflru güçleriyiz.Marjinal etiketini yap›flt›r›p, ‘bunlara her fley mubaht›r’ diye sald›-ranlara çanak tutanlar da bu terörden sorumludur. Bizlerin direnifliTaksim’i açan kap›d›r. Bu direnifli kimse karalayamaz, leke süremez.Zulme karfl› direnmek meflrudur, 1 May›s direnifli meflrudur.”

Alada¤: Polis halk›n de¤il, devletin polisiAç›klaman›n ard›ndan 1 May›s’ta polis fliddetine maruz kalan De-mokratik Haklar Federasyonu üyeleri Öztürk Alada¤ ve Naciye Kap-lan söz alarak polis sald›r›s›n› anlatt›lar. Alada¤ yapt›¤› konuflmadapolisin halk›n de¤il, devletin polisi oldu¤unu ve bu yüzden emekçi-lerin 1 May›s’› kutlama isteklerine, sald›rarak yan›t verdi¤ini ifadeetti. Alada¤, gözalt›na al›nmalar› ile ilgili olarak da, Tarlabafl›’nda, AlHatun Sokak’ta polisler taraf›ndan s›k›flt›r›ld›klar›n› ve sald›r›ya u¤-

rayarak, gözalt›na al›nd›klar›n› belirtti. Alada¤, götürüldük-leri karakolda da polislerin sald›r›s›na maruz kald›klar›-n›, daha sonra ise, gözalt› prosedürü uygulanmadanserbest b›rak›ld›klar›n› söyledi. Alada¤, karakoldansonra, yaflad›¤› sald›r›y› belgelemek için bir sa¤l›k ku-ruluflundan rapor ald›klar›n› belirtirken, Alada¤’la be-raber gözalt›na al›nan DHF’li Naciye Kaplan da, polissald›r›s› nedeniyle vücudunda hala darp izleri oldu¤u-nu söyledi. DHF’liler, polisler hakk›nda suç duyurusun-da bulundular.

Dersim 1 May›s’›n› DHF’liler k›z›la boyad›DERS‹M- Dersim'de iflçi ve memur sendikalar›ndan olu-flan tertip komitesinin organize etti¤i 1 May›s, coflkulubir flekilde, k›z›l›n hâkim oldu¤u renklerle kutland›. De-mokratik Haklar Federasyonu (DHF), 1 May›s’taki kitle-selli¤i, coflkusu ve görselli¤iyle ilgi çekti. Kitlesel bir ka-t›l›m sa¤layan DHF’liler ‹brahim Kaypakkaya ve MaoZedung’nun flamalar›n› da tafl›d›lar. Kutlama boyunca“Yaflas›n 1 May›s”, “Biji yek Gulan”, “Önderimiz ‹brahimKaypakkaya”, “‹flçi, köylü gençlik, alanlarda birlefltik”,“1 May›s k›z›ld›r, k›z›l kalacak”, “Zafer direnen emekçi-nin olacak” sloganlar› at›ld›.K›flla Meydan›’nda yap›lan miting, devrim ve demokra-

si mücadelesinde yaflam›n› yitirenler için yap›lan sayg›duruflu ile bafllad›. Siyasi parti ve demokratik kitle örgütlerinin tem-silcilerinin sahneden konuflmalar yapt›¤› mitingde, DHF ad›na konu-flan Murat Kur, 1 May›s’›n devrimci özüne de¤indi.

‘Sorunu yaratanlar, çözüm olamazlar’Kur yapt›¤› konuflmada, “Amerika ve AB yönlendirmeli olan kurumve kurulufllar, Kürt sorunu ve di¤er yaflanan iflsizlik, açl›k, yoksullukve her geçen gün artt›r›lan sömürü politikalar›na asla ama asla çö-züm olamayacaklard›r. Bu sorunlar›n esas anlamda Halk Savafl›’ylaçözülece¤i bilinçlerde net olmal›d›r” diyerek “1 May›s gibi, 8 Martda, 21 Mart da, dünya halklar›n›n üzerindeki sömürü, zulüm ve kat-liamlar kalkmad›¤› sürece bayram de¤ildir” dedi. 1 May›s mitingi,Varvara halk oyunlar› ekibinin gösterisi ve müzikler eflli¤inde çeki-len halaylarla son buldu.

Öte yandan 1 May›s Ankara, ‹zmir, Amed, Antalya, Bursa, baflta ol-mak üzere birçok ilde kutland›. Kutlamalarda kriz, iflsizlik, yoksul-luk, zam, hak gasplar› vurgusu egemendi.

KARDELEN BASIM-YAYIM REKLAM GÖSTER‹ ORGAN‹ZASYON L‹M‹TED fi‹RKET‹ Sahibi ve Yaz› ‹flleri Müdürü: Ferda Bafl Yay›n Türü: Yayg›n Süreli

YYöönneettiimm YYeerrii:: KKAARRTTAALL:: ‹stasyon Cad. P›nar ‹flhan› Kat:2 Daire:38 KARTAL Tel-Fax: (0216) 389 65 63

‹‹ZZMM‹‹RR:: fiehit Fethi Bey Cadde No: 13 Eski Eshot ‹flhan› Kat:4 Konak/‹zmir Tel-Fax: : (0232) 482 01 63 � KKAARRTTAALL:: ‹stasyon Cad.P›nar ‹flhan› Kat:2 Daire:38 KARTAL Tel-Fax: (0216) 389 65 63 � MMEERRSS‹‹NN: Hastane Cad. 5111 Sok. Ekrem Örkün ‹flhan› No:71/8Kat:3 � MMAALLAATTYYAA:: Dabakhane mah. Boztepe Cad. Babacan ‹flhan› Kat:4 No:28 Tel: (0422) 323 06 97 � KKOONNYYAA:: B. Hekim Mah.Kale Önü Sokak NO:2-7 Meran Tel Fax: : (0332) 351 59 55 � AAMMEEDD:: ‹skender Pafla Mah. ‹nönü Cad. MA-GÜL ‹flhan› Kat:4 No:109Da¤kap›/Amed � AATT‹‹NNAA:: Spiro trikoupi 21 10683 eksarxia GREECE/Yunanistan e-mail: devrimcidemokrasi_yunanistan@yaho-

o.com.tr � YYDD TTEEMMSS‹‹LLCC‹‹LL‹‹⁄⁄‹‹:: Kaiser-Wilhelm Str. 275 47169 Duisburg/DEUTSCHLAND e-mail: [email protected]

TTeekknniikk HHaazz››rrll››kk:: Kardelen Yay›mc›l›k Adres: Mahmut fievket Pafla Mah. Sivas Sok. No:2 Kat:3

Okmeydan›/‹STANBUL Tel:(0212) 238 37 76 Faks:(0212) 238 37 96 BBaasskk››:: SM. Matbaac›l›k

Adres: Çobançeflme Mah. Sanayi Cad. Altay Sokak NO:10 ABlok Yenibosna Bahçelievler-‹ST. Tel ( 0212) 654 9418

BBÜÜRROO

LLAARR

2009 1 May›s’› ve öne ç›kanlar

Bilindi¤i gibi kapitalizm 1970’lerle birlikte etkileri bugünlere ulaflanve bugün yeni bir küresel dalga ile derinlik kazanan ve as›l olarakafl›r› birikmifl de¤erlerin/sermayenin yeniden de¤er yaratma po-tansiyelinin h›zla tükenmesinden kaynaklanan yap›sal bir kriz ya-flamaktad›r. Kriz sermaye taraf›ndan, dikey düzlemde yani top-lumsal iliflkiler alan›nda, piyasac› politikalar›n yayg›nlaflt›r›lmas› veyatay düzlemde yani co¤rafik alanda, tüm yerkürenin bütünleflikbir sermaye faaliyet alan› haline getirilmesi politikalar›yla afl›lma-ya çal›fl›lmaktad›r. Kimilerine göre bu sürecin ad› küreselleflmedir.Daha do¤ru bir yaklafl›mla üretim ve yönetim yap›lar›nda, yayg›nekonomi yaklafl›mlar›nda, toplumsal yaflam›n hemen her kerte-sinde halk için y›k›c› sonuçlar bar›nd›ran bu süreç yeni emperya-lizm olarak tan›mlanabilir.Özellikle 1980’lerden sonra tüm dünyada emek örgütlülü¤ü vebuna ba¤l› olarak ortaya ç›km›fl toplumsal haklara genel bir sald›-r› vard›r. Bu süreçte, 2. Büyük Paylafl›m Savafl› sonras›nda üretimsürecindeki genifllemenin sa¤lad›¤› olanaklar üzerinde genifl top-lumsal kesimlerin etkili mücadelesi ve Sovyet sosyalizminin ör-nekli¤i ile ortaya ç›km›fl olan sosyal devlet uzlaflmas›n›n flekillen-dirdi¤i kamusal hizmet birimi olma vasf›yla devlet h›zla tasfiyeedilemeye çal›fl›lmaktad›r. Bu tasfiye sürecinin ad› ise manipülatif bir dille “kamu reformu”olarak gündeme getirilmifltir. Kamu reformunda somutlanan yeniliberal yaklafl›m kamu hizmeti kavram›n› dolay›s›yla piyasadanba¤›fl›k bir alan düflüncesini olabildi¤ince daraltmak hatta “idari ifl-lev” olarak an›lan kolluk hizmetleri ile eflitlemek çabas›ndad›r. Ya-ni asker, polis ve yarg›dan ibaret bir kamu hizmeti çerçevesi yeniliberallerin tercihidir. Oysa kamu hizmeti toplumun genel ve ortakgereksinimlerini karfl›lamak üzere topluma sunulan e¤itim, sa¤l›k,sosyal güvenlik gibi sürekli ve düzenli hizmetleri anlat›r ve kamuyarar› gözetme, piyasa koflullar›ndan bir ölçüde ba¤›fl›k tutulma,kamusal usül ve esaslara tabi olma bu tür bir hizmetin bafll›caözelliklerini oluflturur.2003-2004 y›llar›nda Kamu Yönetiminin Temel ‹lkeleri ve YenidenYap›land›r›lmas› Kanunu Tasla¤› olarak gündeme getirilen, genifltoplum kesimlerinin tepkisi nedeniyle bütünsel olarak uygulamaflans› bulamayan ancak sözleflmelili¤in yayg›nlaflt›r›lmas›, toplamkalite yönetimi, performans de¤erlendirme sistemi, yönetiflim gi-bi uygulamalarla parça parça uygulanmaya çal›fl›lan kamu perso-nel düzenlemeleri bugünlerde yeniden gündeme getirilmektedir.Bu tür bir yaklafl›m piyasa koflullar›na uygun olarak yap›lanm›fl, iflgüvencesi ve bir dizi sosyal korumadan mahrum b›rak›lm›fl, ücre-ti ve kariyeri piyasac› tarzda düzenlenmifl performansa göre be-lirlenen esnek kamu istihdam›n› hedeflemektedir. Bugün tüm kamu istihdam sistemine dönük olarak uygulanmayaçal›fl›lan esneklefltirme Araflt›rma Görevlileri için uzunca bir süre-dir uygulanmaktad›r. Araflt›rma görevlileri için yeni olan, uygula-man›n akademik teamüllerce araflt›rma görevlisi lehine yumufla-t›lmas›na engel olacak bir düzenlemenin yap›lm›fl olmas›d›r. Arafl-t›rma görevlileri 2547 say›l› Yüksek Ö¤retim Kanunu’na ve kanu-nun 33, 35, 50/d gibi maddelerinde düzenlenen hükümlerine göreistihdam edilen “ö¤retim yard›mc›lar›”d›r. Bir yandan lisanüstü ö¤-renimlerini sürdürürken (33. maddeye göre istihdam edilen arafl-t›rma görevlileri lisanüstü ö¤renimlerini tamamlam›fl olabilirler) bi-limsel araflt›rma ve yay›n gerekliliklerini yerine getirmeye çal›fl-makta di¤er yandan ba¤l› bulunduklar› fakülte yöneticilerinin veakademik birimlerin kendilerine verdi¤i ve yasada esnek bir flekil-de düzenlenmifl görevleri yerine getirmektedirler. Bu aç›dan, koflullar› göreli olarak birbirinden farkl› maddelerle is-tihdam edilen araflt›rma görevlileri yak›n bir zamanda yeni birYüksekö¤retim Kurulu (YÖK) düzenlemesine maruz kalm›flt›r. 26Kas›m 2008 tarihli YÖK karar›na göre, 50/d maddesine tabi olanaraflt›rma görevlilerinin doktoralar›n› tamamlad›klar›nda belli ko-flullara ba¤l› olarak geçebilecekleri ve göreli olarak daha güvence-li bir statü anlam›na gelen 33. maddeye geçiflleri söz konusu aka-demik birime yeni araflt›rma görevlisi alma prosedürüne ve koflul-lar›na ba¤lanm›flt›r. Bunun anlam› 33. maddeye geçifllerin olabildi-¤ince s›n›rlanmas› ve 50/d statüsünde bulunan araflt›rma görevli-lerinin rekabetçi “üniversiter piyasa” içerisinde kendilerine ç›k›flyolu aramalar› ya da doktoral› iflsizler haline gelecek olmalar›d›r.Araflt›rma görevlilerinin 2547 say›l› yasadaki düzenlemelere uy-gun olarak istihdam edilmeleri, tafl›d›¤› esneklik ve belirsizliklernedeniyle akademik yaflamda objektif koflullara ve liyakata ayk›-r› bir flekilde söz konusu akademik birimlerin yönetici ve hocala-r›n›n araflt›rma görevlileri üzerindeki bilimsel ve demokratik olma-yan denetimini ve tasarrufunu mümkün hale getirmekte, bu du-rum ise akademik y›ld›rma uygulamalar›n› yayg›nlaflt›rmaktad›r.Araflt›rma görevlileri kendi akademik ve mesleki yaflamlar›n› öz-gürce sürdürebilmekten ziyade gücü elinde bulunduran yöneticive hocalar›n uyum gücü yüksek eklentileri haline gelebilmektedir.Araflt›rma görevlilerinin yaflad›klar› ifl ve çal›flma koflullar›na iliflkinsorunlar›n bireysel yaflamlar›na dönük etkileri yan›nda üniversite-deki e¤itim-ö¤retim hizmetlerinin niteli¤ine dönük etkilerinden desöz edilebilir. fiöyle ki; araflt›rma görevlileri tüm di¤er üniversiteçal›flanlar› gibi kamusal bir hizmet verme yükümlülü¤üyle ba¤l›-d›rlar. Kamu çal›flanlar›n›n ifa etme sorumlulu¤u tafl›d›¤› hizmetinpiyasa koflullar›ndan görece ba¤›fl›k, toplumsal yarar› gözeten, ni-telikli bir hizmet olmas› beklenir. Bir baflka ifadeyle, e¤itim-ö¤re-tim, araflt›rma ve topluma hizmet alt bafll›klar›nda ifade edilenüniversiter kamu hizmeti araflt›rma görevlileri de dahil olmak üze-re üniversite çal›flanlar›n›n mesleki kimliklerinde temsil edilir.Güvencesiz, belirsiz, esnek bir istihdam modeline sahip araflt›rmagörevlilerinin mesleki yaflamlar›ndan memnun olmalar›, meslekle-ri (ki 50/d gibi düzenlemelerle istihdam edilmenin bir mesle¤ekarfl›l›k geldi¤i tart›flmal›d›r) ile bütünleflmeleri, yükümlü olduklar›hizmeti objektif ölçütlere ve bilimsel teamüllere uygun, niteliklibir hizmet olarak yerine getirmeleri son derece zordur.

Ankara Üniversitesi E¤itim Ekonomisi Anabilim Dal› (Araflt›rmaGörevlisi)

KONUK YAZARKamu Reformu Süreci ve Araflt›rmaGörevlilerinin ‹stihdam Koflullar› ÜzerineBir De¤erlendirme

Tar›k Soydan

DHF: Tabu can çekifliyor, ancak henüz y›k›lm›fl de¤ilDemokratik Haklar Federasyonu taraf›ndan yap›lan aç›klamada ise demokratikleflme söylemlerinin yalan oldu¤u 1 May›s eylemlerin-de kendisini gösterdi¤i belirtildi. Baflbakan Erdo¤an taraf›ndan yap›lan “E¤er iflçi sendikalar›na burada miting yapma izni verirsek, di¤ertüm kurulufllar için de bu hak do¤ar ve herkes orada miting yapmak ister” sözlerine dikkat çekilen aç›klamada, “Aç›kt›r ki, Erdo¤an Tak-sim’de yap›lacak “genifl kat›l›ml›” bir 1 May›s mitinginin iflçi ve emekçiler baflta olmak üzere ezilen halk kitleleri üzerinde yarataca¤›olumlu etkiyi ve devlet ad›na geriye at›lm›fl bir ad›m› ifade edece¤ini bildi¤inden böyle konuflmaktad›r. Çünkü Taksim’de yüz binlerinkat›laca¤› bir miting, mücadeleler ile devletin yasaklar›n›n parçalanaca¤› bilincini kitlelere tafl›yan küçük ancak popüler bir emsal olufl-turacakt›r. Yan› s›ra kitlelere, Taksim’e ç›kmak isteyen kitlelerin, devletin engelleme ve sald›r›lar›na karfl› verdikleri fiili meflru direniflinhiç de öyle reddedilecek bir mücadele yöntemi olmad›¤›n› da gösterecektir. ‹ktidar›n Taksim’deki kitlesel 1 May›s korkusunun köke-ninde bunlar yatmaktad›r” ifadelerine yer verildi.“Taksim’de 1 May›s kutlamalar›n›n yasak olmas› tabusunun y›k›ld›¤›” söylemlerinin gerçe¤i yans›tmad›¤›n›n vurguland›¤› aç›klamada,“Tabu can çekifliyor, ancak henüz y›k›lm›fl de¤il. Tabu; iflçi, emekçi, emekli, köylü, ö¤renci, kad›n, erkek, genç, yafll› halk kitlelerinin mü-cadelesi ile sars›lm›flt›r ve yine bu mücadele ile y›k›lacakt›r. Bunun ötesinde bir y›k›lma söylemi, kitlelerin aldat›lmas›n› ifade etmeninötesinde bir anlam ifade etmemektedir” denildi. Ülkenin birçok yerinde gerçeklefltirilen eylemlerin geçen senelere nazaran daha kit-lesel ve militan olmas›n›n önemine dikkat çekilen aç›klama, “Bu kazan›mlar oldu¤undan fazla abart›lmamal›d›r. Zira bu küçük kazan›m-lar zafer de¤ildir, zafer; bu kazan›mlar›n her geçen gün ço¤alt›lmas› ve geniflletilmesi, bu suretle kitlelerin gerçek kurtulufllar› için ör-gütlenerek seferber edilmeleri yoluyla iktidar›n zapt edilmesidir” sözleriyle bitirildi.

‹STANBUL -TAKS‹M

DERS‹M