Top Banner
7 Halk›n Sesi sar› yazmal› Loç Vadisi halk›n›n HES’çi flirket önündeki direniflini ziyaret etti Direniflin içinden bölümünün konu¤u yeni y›la eylemle giren Nemtrans iflçileri oldu D‹SK’in, Ota¤-› Hümayun önünde yapt›¤› eylem tarihi iflkencehaneleri hat›rlatt› MÜYAP’›n itiraz› internetin müzik arama motoru Fizy’yi kapatt›rd› Dere akacak Orya bakacak Yeni y›la direniflle girdiler Duvarlar›n dili olsa MÜYAP’›n itiraz› duygusal SAYFA SAYFA SAYFA SAYFA Y›l 5 Say› 123 7 Ocak 2011 • 1 TL 13 9 15 Kadınlar için değişen sadece yasa Çal›flma hayat›n› düzenleyen torba yasa kad›na yine sadece ka¤›t üstünde kalacak haklar veri- yor. Yeni yasalarda da çal›flma hayat› kad›n›n evdeki eme¤i yok say›larak düzen- leniyor S. 10 Üniversiteliler AKP’ye bafl- kald›r›yor, tafleron iflçiler asgari ücret orta oyununu bozuyor, zamlar belediye- nin yan›na kar kalm›yor Sokaklardan, vadilerden, kampüslerden yükselen hak mücadeleleri 21-22-23 Ocak’ta Halk›n Haklar› Forumu’nda birlefliyor D. Tonguç Cankurt / Sayfa 2 Yeni Radikal’den ne ç›kt›? Ferda Koç / Sayfa 4 Piyasa Kürt sorununu... Tufan Sertlek / Sayfa 8 Mücadele ö¤renilecek ... Zeynep Çelik / Sayfa 10 Diyarbak›r’›n kad›n yüzü Dosya: Torbadan çıkanlar Bu say›m›zda dosya say- fas›nda çal›flma hayat›nda önemli de¤ifliklikler getirecek Torba Yasa tasar›s›n› ele ald›k. Tasar› kademe iler- lemesinden stajyerli¤e kadar birçok farkl› düzenlemeyi kaps›yor S. 12 Söyleşi: HES isyanı her yerde Gazeteci Mahmut Hamsici Türkiye’de yap›lan veya yap›m› planlanan neredeyse her bölgeyi gezerek HES’lere karfl› isyan›n kitab›n› yazd›. Hamsici’yle kitab›n› ve gözlemlerini konufltuk S. 11 Ankaralı zamma isyan ediyor Ankara’da yeni y›lla beraber gelen ulafl›m zamm› halk› öfkelendirdi S. 6 Yerli dizi yersiz uzun Ekranlardaki parlak ›fl›klar›n arkas›nda a¤›r bir sömürü düzeni var S. 8 AKP’nin yeni y›l takvimi: Propaganda, yat›r›m, önlem, tezgah YOL YAZISI S. 3 Sokağa çıkanlar forumda buluşuyor Karadeniz’den Ege’ye, su için direnenlerden e¤itim hakk› savunucular›na, halk›n haklar› için mücadele eden- ler, 21-22-23 Ocak’ta Ankara’da bulufluyor S. 2 Müjdeleri güldürmedi Başbakandan 2011 müjdesi alan çiftçilere, öğrencilere ve eğitim emekçileri- ne sorduk. Bu müjdeler yüzünüzü güldürür mü? S. 3 Tek ses, tek vücut Kürt halkının iki dilli yaşam ve demokratik özerklik talebi karşısında AKP, MGK ve cumhurbaş- kanı tek ses oldu S. 4 Yapt›r›m m› yanafl›m m›? İsrail’e her fırsatta çıkışan AKP yaptırım uygulamıyor, daha önce ‘yaptırım uygu- larız’ diyen AKP şimdi ‘barışma niye- tindeyiz’ diyor S. 5 Piyasa liseleri Meslek liseleri AKP projesiyle piyasaya açılıyor. Yasalarla stajyer ve çırak sömürüsünün önü açılıyor S. 9 28 Aral›k 2010 Dev Sa¤l›k-‹fl üyeleri asgari ücret eyleminde 5 Ocak 2011 ODTÜ ö¤renci eylemi 3 Ocak 2011 Ankaral› Halkevciler ulafl›m hakk› eyleminde
16

123'üncü sayı

Feb 18, 2016

Download

Documents

Halkın Sesi 7 Ocak, 20 Ocak 2011
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: 123'üncü sayı

7 Halk›n Sesi sar› yazmal› LoçVadisi halk›n›n HES’çi flirketönündeki direniflini ziyaret etti

Direniflin içinden bölümününkonu¤u yeni y›la eylemle girenNemtrans iflçileri oldu

D‹SK’in, Ota¤-› Hümayunönünde yapt›¤› eylem tarihiiflkencehaneleri hat›rlatt›

MÜYAP’›n itiraz› internetinmüzik arama motoru Fizy’yikapatt›rd›

Dere akacak Orya bakacak Yeni y›la direniflle girdiler Duvarlar›n dili olsa MÜYAP’›n itiraz› duygusalSAYFA SAYFA SAYFA SAYFA

Y›l 5 • Say› 123 7 Ocak 2011 • 1 TL

139 15

Kadınlar içindeğişensadece yasa � Çal›flma hayat›n›düzenleyen torbayasa kad›na yinesadece ka¤›t üstündekalacak haklar veri-yor. Yeni yasalardada çal›flma hayat›kad›n›n evdeki eme¤iyok say›larak düzen-leniyor � SS.. 1100

Üniversiteliler AKP’ye bafl-kald›r›yor, tafleron iflçilerasgari ücret orta oyununubozuyor, zamlar belediye-nin yan›na kar kalm›yor�

Sokaklardan, vadilerden,kampüslerden yükselenhak mücadeleleri 21-22-23Ocak’ta Halk›n Haklar›Forumu’nda birlefliyor�

D. Tonguç Cankurt / Sayfa 2

Yeni Radikal’den ne ç›kt›?

Ferda Koç / Sayfa 4

Piyasa Kürt sorununu...

Tufan Sertlek / Sayfa 8

Mücadele ö¤renilecek ...

Zeynep Çelik / Sayfa 10

Diyarbak›r’›n kad›n yüzü

Dosya: Torbadan çıkanlar� Bu say›m›zda dosya say-fas›nda çal›flma hayat›ndaönemli de¤ifliklikler getirecekTorba Yasa tasar›s›n› ele

ald›k. Tasar› kademe iler-lemesinden stajyerli¤e kadarbirçok farkl› düzenlemeyikaps›yor � SS.. 1122

Söyleşi: HESisyanı her yerde� Gazeteci MahmutHamsici Türkiye’deyap›lan veya yap›m›planlanan neredeyseher bölgeyi gezerekHES’lere karfl› isyan›nkitab›n› yazd›.Hamsici’yle kitab›n› vegözlemlerinikonufltuk � SS.. 1111

Ankaralı zammaisyan ediyor

� Ankara’da yeni y›llaberaber gelen ulafl›m zamm›halk› öfkelendirdi � SS.. 66

Yerli diziyersiz uzun

� Ekranlardaki parlak›fl›klar›n arkas›nda a¤›r birsömürü düzeni var � SS.. 88

AKP’nin yeni y›l takvimi: Propaganda, yat›r›m, önlem,tezgah YOL YAZISI � SS.. 33

Sokağa çıkanlarforumda buluşuyor

� Karadeniz’denEge’ye, su içindirenenlerdene¤itim hakk›savunucular›na,halk›n haklar› içinmücadele eden-ler, 21-22-23Ocak’taAnkara’dabulufluyor � SS.. 22

Müjdelerigüldürmedi� Başbakandan 2011müjdesi alançiftçilere, öğrencilereve eğitim emekçileri-ne sorduk. Bumüjdeler yüzünüzügüldürür mü? � SS.. 33

Tek ses,tek vücut� Kürt halkının ikidilli yaşam vedemokratik özerkliktalebi karşısında AKP,MGK ve cumhurbaş-kanı tek ses oldu� SS.. 44

Yapt›r›m m›yanafl›m m›?� İsrail’e her fırsattaçıkışan AKP yaptırımuygulamıyor, dahaönce ‘yaptırım uygu-larız’ diyen AKPşimdi ‘barışma niye-tindeyiz’ diyor � SS.. 55

Piyasaliseleri� Meslek liseleri AKPprojesiyle piyasayaaçılıyor. Yasalarlastajyer ve çıraksömürüsünün önüaçılıyor � SS.. 99

28 Aral›k 2010 Dev Sa¤l›k-‹fl üyeleri asgari ücret eyleminde

5 Ocak 2011 ODTÜ ö¤renci eylemi

3 Ocak 2011 Ankaral› Halkevciler ulafl›m hakk› eyleminde

Page 2: 123'üncü sayı

HALKIN HAKLARI FORUMUNA DOĞRUHalk›n Sesi

27 Ocak 2011 / 20 Ocak 2011

Radikal gazetesi, Alevilere yönelikdüşmanlığı, endişe ve korku olarak ilanetti ve normalleştirdi. Böylece gazete,

temel ilkelerinden biri olan ‘farklılıklara saygıgösterme’ söylemiyle çelişti.

Yenilenen Radikal gazetesi, sağcı bir genelyayın yönetmeniyle “Özgürlükçü solcu” bir yayınçizgisi izlemeye başlamıştı. “Özgürlükçü Sol”kavramına yabancı değildik, zira daha öncebirçok platformda çeşitli kesimler tarafından dilegetirilmişti. Farklı alanlardaki bu söylemin ortaknoktası farklı kimliklere ve görüşlere saygıduyma vurgusuydu. Bu vurgu sol siyaseti,“Düşünce ve ifade özgürlüğünün” burjuva-liberalanlayışla yorumuna indirgemişti. Bu yapılırken,‘farklılıklar’ kendi içlerine kapatılmış,cemaatleştirilmiş, bir arada yapabilecekleriunut(tur)ulmuş ve sınıf kavramından vazgeçile-rek herkes kendi kimlik politikasına yönlendiril-mişti. Saygı gösterme adına, ayrımcılığın

düşmanlıktan farklı birtürünü oluşturan söylem,kentlerde yaşayan,üniversite mezunu ortasınıfı hedefliyor; söyleminideolojik arka planısiyaset yapma biçiminede sirayet ederek ‘söyle-mekle yetinen’ bir tarzoluşturuyordu.

Radikal’in, yenilen-meyle ortaya çıkan temelözelliklerinden biri de(eski Radikal’in törpülen-mesiyle) bu kapsamdabelirdi. Kimseyi ‘hırpala-

mayan’ bir gazete olarak her kesime ‘saygılı’olmaya çalıştı ve radikal isimlere yer vermedi.Gazetede uzun süre adı ve içeriği muğlak bir‘Savaşma konuş’ kampanyası yapıldı.Kampanyaya devlet görevlilerinden solcularapek çok isim destek oldu. Gazetenin genel yayınyönetmeni Eyüp Can’ın neredeyse her yazısı “Oda öyle diyor, buna da dikkat etmek lazım,bunun da kaygısına kulak vermeli” şeklinde bitti.Ancak ‘kaygılardan’ biri, Alevilere yönelikdüşmanlığı içerince Radikal’e de bu düşmanlığınormalleştirmek düştü. Üstelik Maraş’ta ilk kezdüzenlenen katliam anmasına yapılan saldırıdaha sıcaklığını korurken.

Gazetenin Ankara temsilcisi Murat Yetkin, 22Aralık tarihli köşesinde “Kılıçdaroğlu’na nasıl oyverelim?” başlığıyla ‘değerli bir Radikal okuru-nun’ (Sinan Etiz) mektubuna yer verdi.Mektubun sahibi kendini merkez sağ ve AKPseçmeni olarak nitelerken “Alevilerin devletkadrolarında etkinliği, özellikle yargı içerisin-deki varlığının muhafazakar sünni seçmenirahatsız ettiğini” ve referandumda “Haydi yük-sek yargıyı Alevilerden temizleyelim motivasy-onuyla yola çıkarak CHP’li bacanağını bile evetoyu vermeye ikna ettiğini” belirtti. Yani Etiz,Alevilere yönelik düşmanca düşünceler besle-mekle kalmamış, bu düşüncelerin gereğiniyaparak, Alevilerin çalışma alanlarındanayrılmasını sağlayacak bir ‘iktisadi şiddet’ uygu-lamak güdüsüyle eyleme geçmişti. Mektuba yerveren Murat Yetkin, Alevilerle ilgili ifadelere karşıolduğunu belirtmekle yetindi.

Ancak Eyüp Can ertesi günkü yazısında, herzamanki ‘tarzıyla’, “Türk siyasetini derinden etki-leyen korku ve endişelerimizin nasılaşılabileceğine dair çok önemli ipuçları sunuyor”dedi ve okurlardan gelen diğer mektuplaradeğinerek ekledi: “Okurlardan gelen her samimimektup yüzümüze başka bir hakikati vuruyor.”Böylece Alevilere yönelik düşmanca düşünceler(hatta eylemler) endişe ve korku oldu; üstüneüstlük bu endişe ve korkular, yüzümüze birhakikati vurarak bizi derin düşüncelere sevk etti.

Olayın ardından Eyüp Can kadar ‘geniş’ birinsan olan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da(Ghandi misali) mektubun kendisini etkilediğinibelirterek Etiz’le görüşmek istediğini gazeteyeiletti. Murat Yetkin’in görüşmeden sonra yazdığıyazıya göre, Kılıçdaroğlu’yla görüşen Etiz,“Muhafazakâr sağın Aleviler konusundakigörüşlerini o açıklıkta anlatırken rahatsızolmuştu, ne de olsa eşi de Alevi idi. Ama biri-lerinin bunları samimiyetle söylemesininzamanının geldiğine inanarak yazmıştı.”Görüşme sonrası Etiz, “CHP’ye hayatta oy ver-mem” demek yerine “İkna olursam oy veririm”demeye başladı. Kılıçdaroğlu ve Radikal ekibi,Alevilere yönelik düşmanlığın tarihsel ve toplum-sal kökenleri ve 80 yıllık devlet politikasıylayüzleşmekten kaçarak Etiz’in düşüncelerinideğiştirmiş ya da “Endişelerini gidermiş” olmak-la övündü. Bunu yaparken hem referandumsürecinde başbakanın da aynı düşüncelerlemuhafazakar-sünni ittifakı harekete geçirdiğinihem de Etiz’in düşüncelerinin, bir bireyin tekbaşına yürüttüğü düşünsel faaliyetleoluştuğundan hareket eden ekip, arkasındakikoskoca yapıyı ve somut olarak hala sürendevlet politikalarını görmezden geldi.

Yenilenen Radikal’in ilk icraatlarından biridüşmanlığı normalleştirmek oldu ve EyüpCan, ‘hassas vatandaşları’ sağduyuya daveteden devlet görevlisi rolüne geçti. Her kesiminifade özgürlüğüne saygılı olmak sıfatıyla “Özgür-lükçü solculuk” yapılmasının bir sonucunu dahayaşadık ve saldırgan ve gizli milliyetçiliğin aynıyerden geldiğini, Türk-İslamcı düşünceyle libera-lizmin de birbirini bütünleyen kardeşlerolduğunu gördük. Demek ki değişim, otobüsterahat okunan gazete yapmakla sınırlı olmuyor-muş, her şeyin bir ‘bedeli’ varmış.

‘Yeni’ Radikal’denne ç›kt›?

Halkın Hakları Forumu 21Ocak günü

gerçekleşecek olan KadınlarEşitliği ve ÖzgürlüğüTartışıyor başlıklı KadınForumu’yla başlayacak.Türkiye’nin farklı kentlerindegericiliğe karşı mücadele edenkadınlar, barış yürüyüşünekatılan kadınlar, mahallelerinekreş, sağlık ocağı için eylemdüzenleyenler, barınma hakkı

için mücadele edenler, kısacainsanca bir yaşam isteyen, eşityurttaşlık için mücadele edenkadınlar Hacı Bektaş VeliAnadolu Kültür Vakfı’ndabuluşacak. Kadınların sondönemin hak mücadeleleriiçindeki birikim ve deneyim-lerinden yola çıkarak, erkekegemenliğine, neoliberalizmeve gericiliğe karşı mücadelearasındaki ilişkiyi tartışacak.

Kadın mücadelesini halkınhakları mücadelesinde dahada ileriye taşımayı, kadınlaraikinci sınıf yurttaşlığı veyeniden ikinci sınıf insanlığıdayatan kadın düşmanlığınakarşı kadınların siyasal,kamusal ve özel alanlardakieşitlik ve özgürlük taleplerinigüçlendirecek politik ve kitle-sel bir kadın mücadelesininolanaklarını tartışacak.

H alkevleri, ilkini 2007 yılındadüzenlediği Halkın HaklarıForumu’nun ikincisini 21-

22-23 Ocak’ta Ankara’dagerçekleştirecek. Hem Türkiye’dehem de dünyada hakmücadelelerinin deneyimlerininaktarılacağı, neoliberal saldırganlığakarşı birleşik mücadele zeminleriningüçlendirileceği ikinci Forum içinhazırlıklar tüm hızıyla sürüyor.

‹LK‹ YOL GÖSTERM‹fiT‹Halkın Hakları Forumu’nun ilki

Halkevleri ve Ankara ÜniversitesiSiyasal Bilgiler Fakültesi SosyalPolitikalar Araştırma Merkezitarafından 8-9-10 Haziran 2007 tarih-lerinde Ankara’da düzenlenmişti.Hak mücadelelerinin günümüz sınıfmücadelesi içindeki kurucuniteliğinin bilince çıkartılmasındaönemli bir dönemeç olan bu üç gün-lük buluşmada neoliberal dönüşümve sınıf mücadelesine etkileritartışılmış, Ortadoğu ve Kürt oru-nunun ele alındığı oturumlar düzen-lenmişti. İlk günü ‘Herkes sussunkadınlar konuşsun’ sloganıyla kadıntartışmalarının gerçekleştiği forumdaon bir ayrı atölye başlığı altında hakmücadeleleri deneyimleritartışılmıştı.

Bu tartışmalarda paylaşılan fikir-ler ve dile getirilen öneriler laftakalmadı. Sağlık Hakkı AtölyesiSonuç Bildirgesi’nde “…sağlıkhakkını siyasal bir talep halindesokakta örgütlemeye çalışan tümkurum, yapı ya da bireyleri de kap-sayacak bir ‘Sağlık ve SosyalGüvenlik Hakkı Hareketi’ ya da‘Herkese Sağlık Güvenli Gelecek’girişimi kurulmalıdır” önerilmişti. Buöneri forum sonrasında, hükümetinsağlık ve sosyal güvenlik alanındakineoliberal düzenlemelerine karşıtoplumsal muhalefetin en geniş bir-liklerinden olan Herkese SağlıkGüvenli Gelecek Platformu’nunkurulmasıyla sonuçlandı. EskişehirEmek ve Ekmek Meclisi, Kocaeli SuHakkı Meclisi, Antalya UlaşımHakkı Meclisi, eğitim hakkı meclis-leri, sağlık hakkı meclisleri gibi çoksayıda hak meclisi Halkın HaklarıForumu’ndaki tartışmalar ışığındakuruldu. Aradan geçen üç buçuk yıliçinde hak mücadelelerikazanımlarıyla, yaygınlaşmasıyla,kurumsallaşmasıyla önemli birbirikim açığa çıkardı.

Şimdi ise emeği, sosyal hakları vedoğayı hedef alan neoliberal kapita-list saldırganlığa karşı hak

mücadelelerinin yaygınlaştığı birdönemde Halkın HaklarıForumu’nun ikincisi gerçekleşiyor.Hak mücadelesi verenler 21-22-23Ocak 2011’de, ikinci Halkın HaklarıForumu’nda hem ülke hem dünyadayaşanan ekonomik, siyasalgelişmeleri sınıf mücadelesi eksenin-de tartışacak, neoliberalizmin krizi,savaş ve gericilik kuşatmasına karşıhak mücadelelerini ilerletmeninolanaklarını konuşacak. Forumçeşitli hak mücadelesi alanlarındakibağlantıları bilince çıkartmayı, bualanların birleşik mücadelesine ışıktutacak sonuçları çıkarmayı hedefli-yor.

SOKAKTA TANIfiANLARBULUfiUYOR

Bu yıl da Forum’un ilk günükadınlara ait olacak. Ana oturumlarıikinci ve üçüncü gün Ankara Üniver-sitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ndegerçekleşecek olan Forum’da ikincigün neoliberal çağda sınıf mücadelesioturumuyla başlayacak. Dünyaölçeğinde kriz, neoliberalizmleberaber değişen yurttaşlık rejimi,Türkiye’nin neoliberal dönüşümü ve

onun aktörü olarak AKPtartışmalarının yapılacağı ana foru-mun ilk günü hak mücadeleleri atöl-yeleriyle sona erdirecek.

Halkın Hakları Forumu’nda 14ayrı başlıkta atölye çalışmaları düzen-lenecek. Bu atölye çalışmaları üç anatema etrafında kümelenecek. Bu üçtema mevcut hak mücadelesi alan-larının birbirleriyle olan güncelyakınlıklarına göre GüvencesizliğeKarşı Mücadele; DoğanınMetalaştırılmasına/Yok edilmesineKarşı Mücadele ve Sermayenin KentPolitikalarına Karşı Mücadele olarakbelirlendi. Atölyeler, kendi sonuçbildirgelerini üretmenin yanı sıra, buüst başlıklara yönelik tartışmalaryürütecek, ortak sonuçlara ulaşmayaçalışacak.

Forumun son günü dünyadan hakmücadeleleri oturumuyla başlayacak.Öğleden sonra ise sonuç tartışmalarıyapmak üzere kurulacak paralel atöl-yelerde emperalizme, kapitalizme,savaşa ve gericiliğe karşı mücadeleyeışık tutacak sonuçlar ortayaçıkartılmaya çalışılacak. Forumdaseçim süreci de tartışma başlıklarıarasında yer alıyor.

H A L K E V L E R ‹ H A L K I N H A K L A R I F O R U M U ’ N A Ç A ⁄ I R I Y O R

Mücadeleler buluşuyorForum programı

� Halk›n Haklar› Kad›n Forumu

Kadınlar Eşitliği ve Özgürlüğü TartışıyorYer: Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı GenelMerkezi (Saat 09.30-19.00)

� Kürt Sorunu ve Haklar Mücadelesi ForumuYer: Petrol-İş Ankara Şubesi Salonu (Saat 13.00 - 19.00)

Yer: Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi

� 10.30- 13.30 Neol‹beral ça¤da s›n›f mücadelesi:Siyasal kriz, yeni yönetim stratejileri ve s›n›f›nyan›tlar›

Moderatör E. Ahmet Tonak - Toplumun, İnsanın ve Doğanın Krizi Olarak KapitalistKriz (A.Haşim Köse) - Yurttaşlığın ve Rejimin Krizi Metin Özuğurlu- Bir Kriz Yönetimi ve Toplumsal Mühendislik ProjesiOlarak Neoliberalizm (Ergin Yıldızoğlu)- Türkiye’de Neoliberal Gericilik: Dönüşümün SiyasiAktörü Olarak AKP (Umar Karatepe)- Kapitalist Krize Karşı Sınıfın Siyasal Yanıtları: HakMücadeleleri (Çiğdem Çidamlı)

� 14.30 - 18.00 Atölye Çal›flmalar› ve Toplant›lar� 18.00 Hukukçular Toplant›s›: Hak Mücadeleleri veHukuk

� 10.00-13.00 Dünya Hak Mücadeleleri Forumu � 10.00-13.00 Halk›n Haklar› Forumu SonuçAtölyeleri A. Forum Temaları Üzerine Paralel Çalışmalar - Güvencesizliğe Karşı Mücadele - Doğanın Metalaştırılmasına/Yok Edilmesine Karşı

Mücadele- Sermayenin Kent Politikalarına Karşı Mücadele

B. Halkın Hakları ve Gericiliğe Karşı Mücadele Atölyesi

� Halk›n Haklar› Forumu Sonuç Oturumu14.00-15.00 (I) Emeğin, Doğanın ve İnsanlığın Kurtuluşuİçin Ortak Mücadeleye 15.30-18.00 (II) Neoliberalizme, Faşizme, Irkçılığa veGericiliğe Karşı Halkın Siyaseti Olarak Haklar Mücadelesive Genel Seçim Süreci18.30-19.00 (III) Halkın Hakları Forumu-2011 SonuçBildirgesi Sunuşu

Karadeniz’den Ege’ye, su için direnen-lerden eğitim hakkı savunucularınahalkın hakları için mücadele edenler

Ankara’da buluşuyor

D.TonguçCankurt

[email protected]

Halk›n Haklar› Forumu’nun ilk günü kad›n forumuna para-lel olarak Kürt Sorunu ve Haklar Mücadelesi Forumu düzen-lenecek. Kürt hareketi ve Türkiye solundan isimler, ayd›nlar,akademisyenler biraraya gelecek ve bu oturumda Kürt soru-nuna iliflkin demokratik çözüm önerilerine dair bir çerçevetart›flma yap›lacak. Ard›ndan Kürt sorununun geliflen hakmücadelesi alanlar›ndaki güncel yans›malar› ele al›nacak.Forum 21 Ocak Cuma günü saat 13.00’te Petrol ‹fl Ankarafiube Salonu’nda gerçekleflecek.

Siyasal bir sorun olarak gericilik Forum’daki tüm hakmücadelesi atölyelerinde özel bir bafll›k olarak tart›fl›lacak.Forumun son günü gerçekleflecek ana sonuç atölyelerindenbiri Halk›n Haklar› ve Gericili¤e Karfl› Mücadele Atölyesi ola-cak. Bu atölyenin temel hedefi neoliberalizme karfl› direnifllegericili¤e karfl› mücadeleyi tek bir organik çerçevede bütün-lefltirmek ve halk›n haklar› mücadelesinin bileflenleriaç›s›ndan, gericilikle mücadelede taleplerden araçlara kadarbir ortaklaflma zemini yaratmak.

Yaklaflan 2011 genel seçimleri de forumun tart›flma gün-demleri aras›nda yer al›yor. Forumun son oturumu seçimgündemiyle hak mücadelelerini tart›flmay› hedefliyor. Buoturumda Hak mücadelelerini, halk›n ba¤›ms›z siyasetini inflaeden toplumsal, politik ve s›n›fsal bir direnifl düzlemi olarakele alacak olan sunufllarda hak mücadeleleri aç›s›ndan genelseçim sürecinin yarataca¤› ola¤anüstü siyasal koflullardaoluflturulmas› gereken ortak mücadele hatt› ve program›n›netlefltirmeye yönelik tart›flmalar olacak.

Forumun ilk günü kadınların Atölyede isyan varHalkın Hakları

Forumu atölye grupları:Güvencesizliğe Karşı

Mücadele;� Engelli Hakları� Eğitim Hakkı� Sağlık Hakkı� Çalışma Hakkı� Emeklilerin Hakları veEmeklilik Hakkı

DoğanınMetalaştırılmasına/Yokedilmesine KarşıMücadele� Tarım-GıdaEgemenliği-BeslenmeHakkı� Su Hakkı� Enerji Hakkı

Sermayenin KentPolitikalarına KarşıMücadele� Ulaşım Hakkı� Barınma Hakkı� Kültür-Sanat Hakkı� İletişim Hakkı

I. GÜN - 21 OCAK 2011 CUMA

II.GÜN - 22 OCAK 2011 CUMARTES‹

III.GÜN - 23 OCAK 2011 PAZAR

Kürt sorunu içinözel oturum

Gericiliğe karşımücadele atölyesi

Genel seçimlergündemde

Halk›n Haklar› Forumu 10 Haziran 2007 - Ankara

Page 3: 123'üncü sayı

GÜNDEMHalk›n Sesi

37 Ocak 2011 / 20 Ocak 2011

31 Aralık ile 1 Ocak arasında,23.59 ile 00.01 arasında yeni bir

dünya kurulmadı, yeni bir dönemaçılmadı. Ülkenin toplumsal,ekonomik ve siyasal sorunları aynıyoğunlukta devam ediyor. Ve ülkeseçim lafı çok kullanılmadan hızlaseçime hazırlanıyor. Bu süreçte AKPhem iktidar olmanın hem de tecrübe-li olmanın tüm avantajlarına sahip. Veseçim dönemi kullanacağımalzemeleri çok önceden hazırlamışdurumda. Şimdilik açığa çıkanlar:

SEÇİM ÖNCESİ PROPAGANDATayyip Erdoğan’a 2010 yılı içinde

üç tane uluslararası ödül verildi. 9Mart’ta Suudi Arabistan’da “KralFaysal Ödülü” (yanında 24 ayardeğerinde hatıra madalya, 200 gramaltın madalyon ve 200 bin dolar), 25Kasım’da Lübnan’da Arap BankalarBirliği tarafından “Yılın Lideri Ödülü”(yanında ne verildiği açıklanmadıama kullanabileceği gizli bir hesapnumarası fena olmazdı), 29 Kasım’daLibya’da “Kaddafi İnsan HaklarıÖdülü” (yanında madalyanın yanı sıra250 bin dolar).

Uluslararası karizma AKP seç-meninin en sevdiği özelliklerden biri.Bunu bilen Abdullah Gül de boş dur-mamış. En son sızdırılan bir Wikileaksbelgesinden anlaşıldığı üzereAmerikalılarla yapılan pazarlıkta 20adet Boeing uçağı alımı karşılığındabir Türk’ün Amerikalılar uzayaçıkarken yanlarına iliştirilmesini iste-miş. Dikkat edilirse Gül, Amerikalılar-dan indirim ya da uzayaraştırmalarında bilimsel yardımistemiyor, yanında resim çektireceğiTürk astronot istiyor. Bu arada“astronot” sözcüğünü de mutlakadeğiştireceklerdir; Amerikalılarınastronot, Rusların kozmonot,Çinlilerin taykonot, Fransızlarınspaykonot ismini verdiği şeye bazızihnisinirlerin “türkonot” ya da “gök-men” gibi önerileri olsa da herhaldeAKP’liler “akkonot” ismini verirlerdi.Ama hakkını teslim etmek gerek.Seçimden bir iki ay önce bir tarafındaTayyip’in diğer tarafında Gül’ün yeraldığı bir “akkonot” fotoğrafı 2-3puan fark ettirirdi, yazık. Abdullah

Gül, artık kendi adını verdiğiKayseri’deki üniversitenin uzayçalışmalarını beklemek zorunda.

AKP’lilerin uluslararası “karizma”takıntısı bulaşıcı. İstanbul BüyükşehirBelediye Başkanı Kadir Topbaş’ın‘çok başarılı’ çalışmalarıhatırlanacaktır; İstanbul, 2010 AvrupaKültür Başkenti olduktan sonra şimdide 2012 Avrupa Spor Başkenti seçil-di. Ayrıca Topbaş, Birleşmiş Kentlerve Yerel Yönetimler Teşkilatı’nın(UCLG) yeni başkanı da olmuştu. Butür projeler, milyarlarca liralık borcuolan belediyenin başarısızlığınıörttüğü gibi AKP yandaşlarına hor-tum kanalları da açmakta.

Topbaş’ta göz boyama taktikleriçok. Yine hatırlanacağı gibi İstanbul-lulara “şehir hatlarında kullanılacakvapur tipini” seçme özgürlüğütanımış, aylar süren anket yapmıştı.O süreç Şehir Hatlarınındönüşümünü ve taşerona geçmesinigizlemek içindi. (Şimdi de deniz oto-büsleri satışa çıkıyor.) Şimdi de İstan-bullulara “tramvay modeli seçmeözgürlüğü” tanıyor, halk oylamasınasunuyor. Neden? Ulaşımda çizdirdiğikarizmayı yeniden sağlamak, nitelik-siz-paralı taşımaya devam etmek için.

Melih Gökçek ise zor ve geçöğrenenlerden. O da EXPO 2020(Dünya Fuarı) için aday olduğunuaçıkladı. Bilindiği gibi İzmir BelediyesiEXPO 2015 için başvurmuş amaseçilememişti ancak 2020 için debaşvurularının geçerli olduğunuaçıklamıştı. Gökçek, buna rağmenhem İzmir’in CHP’li belediyesininönünü kesmek hem Ankara’dakikarizmasını düzeltmek hem deTopbaş’ı biraz kıskandığından olacak,rol çalmaya çalışmakta. Bu ataklarAnkaralıların ulaşım zammını kabuletmelerine yarar mı, bilinmez! Ancakbilinmesi gereken bir şey var ki AKP,başta İstanbul ve Ankara olmak üzeretüm toplu taşıma alanını özel sektöredevretme planları yapmaktadır.

SEÇİM ÖNCESİ YATIRIMLARTayyip deneyimlerini sergilemeye

başladı bile. 1 Ocak 2011'denitibaren, Ziraat Bankası'nın tarımsalkredi faiz oranı yüzde 13'ten yüzde

10'a indirdi, üniversite öğrencilerininburs ve kredi miktarlarını yüzde 20oranında arttırdı, dar gelirli ailelere,çocuklarının okula devam etmesikaydıyla yapılan “şartlı nakit transfer”ide 1 Ocak'tan itibaren yüzde 22-50oranında arttırdı. Çiftçiler, üniversiteli-ler, yoksullar... (Dikkat edilirse asılyapılanın sermayenin, piyasanınteşvik edilmesi olduğu görülecektir.)

Romanları da unutmadı Tayyip.Onları da AKP grup toplantısınaçağırdı, durumlarının “iyileştirileceği”sözünü verdi ve devletin onlara artık“çingene demeyeceğini” söyledi.

Bülent Arınç da boş durmadı buarada. Fener Rum Patrikhanesi'niziyaret etti. Ruhban okulu veyetimhane için “Verdiğimiz şeycebimizden verdiğimiz bir şey değil”diyerek “Yasalar ne ise onu” yapacak-ları vaadini verdi.

AKP parçalar halinde kurguladığıher toplumsal kesime özel projeler,özel vaat programları hazırlamış veadım adım sergiler durumda.

Kuşkusuz Kürtler müstesna biryere sahip. Gül, o yüzden yılbaşındaDiyarbakır’daydı. Kürtlerin “çok fazla”gündem olan Demokratik Özerklik“icraatlarına” ayar vermek veyumuşatmak için. Hiçbir şey söyle-meyip, hiçbir şey yapmadan, sadecevarlığı ile başarılı oldu da. BundaÖcalan’ın katkısını da unutmamakgerek. (“Kongre ve Parti demokratiközerkliği çok dar ve basit elealmışlar.”)

AKP’nin Kürtlerin talep ettiğistatükoyu, yasal güvenceleriylesağlamayacağı aşikâr. AKP, Kürtsorununda özellikle seçimlere kadar“ikili hukuk sistemini” işletmeyeçalışacaktır. Bu sisteme alışıktır. Nasılki tarikatların, cemaatlerinvarlıkları/işleyişleri bu sistemiçerisinde idame ettiriliyorsa Kürtlerde hiçbir yasal/hukuki güvenceleresahip olmadan kendi varlıklarını, dil-lerini (fiili ve elbette belirli sınırlarıaşmadan) idame ettirebilirler.

AKP’nin (şimdilik) en önemliseçim yatırımı ise polislere sağlanankıyak askerlik kararı oldu. Yaklaşık 40bin polis askerlikten “yırttı”. Gerekçeneymiş, devletin güvenlik elemanına

ihtiyacı varmış. (Doktorlar dabağırıyor “Toplumun doktora ihtiyacıyok mu?” diye). Tek şart yedi yıldevlet hizmetinden (AKP’ye hizmet-ten) ayrılamayacaklar. Bir başkayatırım ise 10 yıl kesintisiz görevyapacak, 2 bin TL maaş alacak 30bin “sözleşmeli er” alımındayapılacak.

SEÇİM ÖNCESİ ÖNLEMLERAKP’nin özel önem verdiği önlem-

lerin başında merkez sağda kendisin-den oy çalabilecek yeni bir oluşumaizin vermemek var. Demirel-Cindorukikilisinin başı çektiği DP riskoluşturuyor. Ancak hala genel başkanbulamadılar. Hatırlanacağı gibi genelbaşkan ismi olarak ilk önce RıfatHisarcıklıoğlu adı geçmişti. Maliyeninvergi memurları da Hisarcıklıoğlu’nunşirketlerinin kapısına dayanmıştı.Cindoruk, şimdi yeni bir model öneri-yor; seçimde yüzde 10’u geçemeye-cek partilerin oluşturduğu bir seçimittifakı, bir seçim cepheleşmesi.AKP’nin buna da bir önlemi olacaktırmutlaka.

AKP’nin bir diğer önlemi medyaya.Fethullah’ın megafonu Gülerceaçıkladı: “12 Haziran 2011 genelseçimlerinden sonra, Türkiye'debüyük değişimin, asıl medyadadevam edeceğini hep birliktegöreceğiz.” Bu hem tehdit hem debilgi notu. Aydın Doğan’ın sahipolduğu gazete ve televizyonları sat-maya çalıştığı ancak Tayyip’inmüşterileri beğenmediği için sata-madığı zaten biliniyor. Tayyip’in özelönem verdiği propaganda işindemedya asla “sopasız ve havuçsuz”bırakılmayacak.

AKP’nin özenle çalıştığı asıl konuise “toplumsal muhalefet.” Yumurta-lardan o kadar rahatsız oldular kiezberleri bozuldu, her şeyi denemeyebaşladılar. İstanbul Üniversitesi’ninbulunduğu bölgeyi yarı-açık ceza-evine dönüştürmeye çalışıyorlar.Eskişehir’de “protesto sırasında cam-lara zarar verdikleri gerekçesini uydu-rup” para cezası vererek (Gökçekvari)öğrencileri yıldırmaya çalışıyorlar.Tamamen keyfi seçime dayalı uzak-laştırma cezaları veriyorlar. Zihnisinir

YÖK Başkanı, yalıtılmış “protestoalanları” (hyde park) öneriyor. Elleriayakları birbirine dolanmış durumda.Hele bir de AKP ile derdi olan hersıradan vatandaş (onlar da biliyor,dertlilerin sayısı çok fazla) yumurtayıcebine koyar da seçim dönemi AKP’likovalarsa ne olur bu iktidarın hali?Ancak unutulmamalıdır ki AKP’ninözellikle iktidar olduktan sonrageliştirdiği özel tezgâhları bulunuyor;çakma terör örgütü suçlamaları,itibarsızlaştırma komploları, vergi-temizlik-çevre için haraç kesmeler,yasaların keyfi uygulaması vs. vs.

SEÇİM ÖNCESİ TEZGAHLARAKP’nin başını ağrıtan iki belediye

başkanı mevcut: Ankara ve Kayseribelediye başkanları. Bundan sonrabir daha belediye başkanlığı içinadaylığını koymayacağını söylediktensonra, nerede patlayacağı kestirile-meyecek olan Melih Gökçek’e ne ola-cak? Ve AKP’nin önemli bir hortumu-nun vanası durumundaki Kayseribelediye başkanına ne olacak?Milletvekili olmaları ve dokunulmazkılınmaları büyük ihtimal.

Ve Yargıtay 9. Ceza Dairesi, CezaMuhakemesi Kanunu'nun (CMK)250. maddesinde tanımlanan örgütlüsuçlarda tutukluluk süresinin en fazla10 yıl, 'ağır ceza mahkemesiningörevine giren suçlarda ise en fazla 5yıl olabileceğine hükmederek, busüreyi dolduran tutukluların tahliye-sine karar verdi. Adalet Bakanı’nınaçıklamasına göre şimdilik 953 kişisalıverildi. Şimdilik, çünkü süresinidolduranlar yavaş yavaş çıkmayadevam edecek. Tahminlere göre 20bin kişi çıkacak.

Bu durumun bilinmedik, AKP’ninkontrolü dışında gerçekleştiğini söyle-mek elbette çok büyük bir aymazlıkolur. Tayyip’in canını sıkacak tek şeyHizbullah’ın işkenceci katillerininsalıverilmesi görüntülerinin çok fazlamedyada yer bulmasıdır sadece.Onun suçunu da Adalet Bakanı,kendinden olmayan Yargıtay üyeleri-ne attı; “Bilerek geciktirdiler.”

Tayyip, bu duruma fiilen izin vere-rek Turgut Özal’ın 1991 yılındaçıkardığı “Şartlı Salıverilme Yasası”na

öykünmüş durumda. Hatırlanacağıgibi o yasayla da cezasının 10 yılınıçekenler salıverilmişti. Bir yönü seçimöncesi yatırım, diğer yönü Kürt soru-nunda umudu beslemek. (10 yıldırtutuklu olan çok sayıda PKK’li mev-cut.) Ancak asıl yönü bu yeni durum-la birlikte AKP’nin yargıda girişeceğiikinci büyük operasyonun zemini deyaratılmış oldu. Zaten Adalet Bakanıda bu duruma ilişkin kapsamlı “çö-zümlerinin” hazır olduğunu açıkladı.

AKP’nin seçim öncesi en büyüktezgâhı ise kuşkusuz “Torba Yasa.”Kamuoyunda Af Tasarısı olarak bili-nen vergi ve prim borçlarına yenidenyapılandırma hakkı veren tasarı,AKP’nin ilgili ilgisiz çok sayıdakidüzenlemeyi aynı yasa tasarısınayığması ile 216 maddeye ulaşmıştı.Bu günlerde yasanın maddelerikomisyonda hızla görüşülerek Meclisgündemine getirilmeye çalışılıyor.

Çokça yazıldı çizildi, torba yasadayok yok; esnek istihdamdan öğrenciaffına, ihtiyaç fazlası işçilerinsürgününden keçilerin ormanlık alan-da rahat otlatılmasına kadar her şeyvar. Ancak asıl olarak AKP’nin neoli-beral politikaların rahatça uygulan-abilmesi için ihtiyaç duyduğu yapısaldönüşümler var. Ve bunların yoksul-laştırılan, mülksüzleştirilen, proleter-leştirilen halk için daha iyi bir gelecekgetirmeyeceği çok açık.

Toplumsal muhalefet; neyin,nerede, nasıl, niçin, ne zaman vekiminle yapılacağını artık düne göreçok daha iyi biliyor.

Bu noktada Halkevleri’nin 21-22-23 Ocak’ta Ankara’da yapacağı ikinci“Halkın Hakları Forumu” önemli birbasamak oluşturacak. Yıllardırsürdürülen hak mücadelelerinin ayrıbaşlıklar halinde yeniden ele alınacağıve hak mücadelelerine dair ayrıntılıprogramların oluşturulacağı buforumda, seçim döneminin nasıldaha uygun geçirileceğine ilişkin deayrıntılı taktikler oluşturulabilecek.

31 Aralık ile 1 Ocak arasında,23.59 ile 00.01 arasında yeni birdünya kurulmadı, yeni bir dönemaçılmadı ama yine de mücadeleninsıkı, başarının çok, yoldaşlığın sıcakolması dileği ile…

AKP’nin yeni yıl takvimi: Propaganda, yatırım, önlem, tezgah

B aşbakan Recep TayyipErdoğan 2010 yılının sonparti grup toplantısında

2011 yılı için 3 müjde verdi. Bu 3müjde çiftçileri, üniversite öğrenci-lerini ve dar gelirli aileleriilgilendiriyordu. Bu müjdeleriseçim yatırımı olarak kullanmayıhedefleyen AKP, devlet bütçesin-den verdiği sus paylarıyla muhale-fetsiz bir seçim süreci geçirmeyiumuyor.

TANIDIK HAREKETLERAKP’nin seçim öncesi bu türlü

vaatlerde bulunması yeni değil.2007 seçimlerinde de çiftçiye seçimjesti yapılmış, tarımsal makine alan-lara kredi desteği verilmişti.Tunceli’de halka dağıtılan beyazeşyalar, kömür ve erzak yardımlarıbildik manzaralardan. Seçimçalışmalarına başlayan AKP’nin2011 seçim rüşvetleri ise yeni yıliçin iyi dilek olamayacak kadarkötü.

2010 yılında sesi en çok çıkankesimler olan çiftçi, öğrenci gençlikve yoksul halkı yanına almayaçalışan Başbakan’ın vaatleriniHalkın Sesi için konunun muhatap-larına sorduk. Başbakan’ın ilkmüjdesi “1 Ocak 2011'den itibarenZiraat Bankası'nın tarımsal kredifaiz oranını yüzde 13'ten yüzde 10'açekeceğiz” oldu. Çiftçi-Sen GenelBaşkanı Abdullah AysuBaşbakan’ın vaatlerini "yanılsama”olarak değerlendirdi.

ÇİFTÇİ SEN: “BÖYLE MÜJDEOLMAZ”

Aysu, çiftçinin en büyük soru-nunun su ve elektrik faturalarıolduğunu belirtti. "Çiftçi elektrik vesu faturalarını ödeyebilmek içinkredi alır. Hal böyleyken süreklizamlı gelen faturalar çiftçinin belinibüker. Kredi alıp borcunu ödemeyeçalışan çiftçi bu sefer de kredininfaizini ödemek için dara düşer.Borcu borçla kapatarak yaşamayaçalışan çiftçi için, kredi faizlerindeyapılacak yüzde 3’lük düşüş bir şeyifade etmemektedir."

Aysu, "Asıl olması gerekenin de,elektrik ve suyun çiftçiyemaliyetinin düşürülmesidir" diyebelirtiyor.

FAİZ İNDİRİMİ ZAMLARINYANINDA NEDİR Kİ?

Aysu, Başbakan’ın yaptığı açıkla-mayı seçim yatırımı olarakdeğerlendirip "İndirim hayatlarıiyileştirmeyecektir" diyor.Hükümetin çiftçiyi kaygısı ve stre-siyle baş başa bıraktığını,kamuoyunu aldattığını söylüyor.Yapılan iyileştirmenin çiftçiye yara-mayacağını düşünen Aysu, şöylediyor: "Faiz indirimi esasen tarımşirketlerine ve büyük toprak sahip-lerine yaramaktadır. Çiftçi zatençok zor koşullarda kredi alabiliyor.Aysu, kredi alınması konusunda,tarım tekellerinin işine yarayan

fakat küçük üreticinin kredialmasını zorlaştıran 10 milyarlıkkredi için 30 milyarlık gayrimenkulgöstermeleri şartını hatırlattı.

Başbakan’ın çiftçilere verdiğimüjdeyi ‘seçim yatırımı içinyanılsama yaratıyorlar’ diyeeleştiren Abdullah Aysu’dan sonraüniversiteli öğrencilere kulakverdik. Tayyip Erdoğan’ın; “1 Ocak2011'den itibaren üniversite öğren-cilerinin burs ve kredi miktarlarınıyüzde 20 oranında arttıracağız”müjdesini, İstanbul ÜniversitesiÇalışma Ekonomisi ve Endüstriİlişkileri Bölümü öğrencisi MustafaAltıntaş’a sorduk. Altıntaş,Başbakan’ın halkı kandırmayaçalıştığını düşünüyor.

40 LİRAYLA DÜNYA NE GÜZEL!Altıntaş, Başbakan’ın 40 liralık

zammının mevcut ihtiyaçlarınakalıcı bir çözüm sunmadığını söyle-di. “Kredilere ve burslara 40 lirazam yaptı Tayyip Erdoğan. Şimdibir hesap yapalım 40 lira ile neleryapabiliriz. Eğer İstanbul’da öğren-ciyseniz aylık ulaşım masrafını aslakarşılamaz.

Sadece iki hafta karnınızıdoyurabilirsiniz. Kaldı ki kira artışoranına bile denk gelmeyen buzamla hiçbir yerin kirasını ödeye-mezsiniz. Başta da söylediğim gibihükümet böylesi küçük rakamlarlagöz boyamaya çalıyor.

Çünkü 40 lira gibi bir artış, bizimhiçbir ihtiyacımızın kalıcı çözümüolamaz.”

HACİZ MEMURLARI KAPIDA Tayyip Erdoğan’ın “Kredi ve

burs verilen öğrenci sayısı bizim

dönemimizde arttı” sözlerini deyorumlayan Altıntaş bu kredilerindiplomalı işsizlerin kâbusunadönüştüğünü söyledi. “Peki mezunolup iş bulamayan ve dolayısıylakredi borcunu ödeyemeyen öğren-ciler ne olacak? Her yıl kat be kataratarak borçlu öğrenci sayısıbüyüyor. Evlere haciz memurlarıgeliyor, çoğu mezun arkadaşımınbaşına bunlar geldi.”

Başbakan’ın son müjdesi isekendi deyimiyle dar gelirlilereyönelikti. 1 Ocak 2011'den itibarenşartlı nakit transferi miktarlarını da,yüzde 22 ila yüzde 50 arasındaartırmak planları olduğunuaçıklayan Tayyip Erdoğan’ın nedemek istediğini Halkevleri EğitimHakkı Meclisi’nden öğretmenHamide Yiğit’e sorduk.

Başbakan’ın ‘dar gelirlilere şartlınakit transferi’ diye bahsettiği, yok-sul ailelere yapılan eğitim desteği.Bu destek Başbakanlık SosyalYardımlaşma ve Dayanışma GenelMüdürlüğü (SYDGM) tarafından,ailelerin gerçekten yoksul olduk-larını ispatlayan belgelerle kurumabaşvurmaları halinde veriliyor.

30 LİRAYLA OKUMA DEVRİBİTTİ!

Eğitimin her alanınınparalılaştırıldığını ve bir öğrencininaylık eğitim giderinin 30 liraylakarşılanamayacağını belirten Yiğit,“Çok büyük bir iş diye duyurulanbu artışlar öğrencinin bir dönemlikfotokopi parasını bile karşılamıyor,okullarda tüm ihtiyaçlar öğrenciyealdırılıyor ve dolayısıyla kaç 30 liralazım bunun hesabı yapılmalıdır”dedi.

Yiğit; “Şartlı Nakit Transferialabilecek aileler için ‘tamamenyoksul’ olma şartı aranıyor.Herhangi bir sağlık güvencesininolup olmadığı, başka herhangi birkurumdan yardım alıp almadığıaraştırılıp sadece okula gidençocuklu ailelere veriliyor.Dolayısıyla önce yoksullaştırıpsonra da yardım etmek tam daAKP hükümetinin işi.”

‘Bu müjdeler bizi güldürmez’aşbakandan 2011 müjdesi alan çitfçilere,öğrencilere ve eğitim emekçilerine sorduk. Bumüjde yüzünüzü güldürür mü? İşte cevaplarB

ÜniversiteAKP’ye

başkaldırıyor

Ankara’da 5 Ocak günü AKP binas›na yürümekisteyen üniversite ö¤rencilerine polis sald›rd›.ODTÜ kampüsü A1 girifl kap›s› 6 z›rhl› araç ve ikibine yak›n polis taraf›ndan kuflat›ld›.

ODTÜ Kampüsü önünde toplanan yüzlerceö¤renci, AKP binas›na do¤ru yürüyüfle geçti.Ö¤renciler üzerinde "Paras›z e¤itim istiyoruz!","Üniversitenin gerçek sahipleri geldi!" yaz›l› sun-tadan kalkanlar tafl›d›. “Baflkald›r›yoruz! EflitParas›z Bilimsel Anadilde E¤itim ‹stiyoruz”pankart› tafl›yan ö¤renciler polis engeliylekarfl›laflt›.

Ö¤renciler polise "Uyar›yoruz! Yolu aç›n!" diyeseslendi. Polisin yürüyüfle izin vermemesi üzerineö¤renciler polis barikat›na müdahale etti.

Engellemeye ra¤men yürümek isteyen ö¤ren-ciler, polisin tazyikli su ve gaz bombal› sald›r›s›namaruz kald›. Uzun süre z›rhl› araçlarla ö¤rencileretazyikli su s›kan polise karfl› ö¤renciler da¤›lma-yarak direndi. Tazyikli suyla ö¤rencilerida¤›tamayan polis daha sonra gaz bombas› ilesald›rmaya bafllad›. Ö¤renciler ise polise tafllarlakarfl› koydu. ODTÜ rektörlü¤ü taraf›ndan resmença¤›r›lmad›¤› için içeriye giremeyen polis kampüsç›k›fl›nda bekledi.

Kap›daki çat›flmalar birkaç saat sonra biterken,yüzlerce ö¤renci kampüs içine çekildi. Ö¤rencilerpolis sald›r›s›n› kampus içinde düzenledikleribüyük bir yürüyüflle protesto etti.

Page 4: 123'üncü sayı

GÜNDEMHalk›n Sesi

47 Ocak 2011 / 20 Ocak 2011

Cumhurbaşkanı Gül Diyarbakır’da MGK kararlarını“tebliğ” etti. Resmi dilin Türkçe olduğunu,

bunda bir değişiklik yapılamayacağını; buna karşılık“halk arasında” konuşulan “farklı diller”in “kültürmirası” kapsamında Anayasal koruma altındaolduğunu söyledi.

2011 Türkiye’sinde Kürtçe’yi “kültür mirası” olaraktanımlamak komik.

2011 Türkiye’sinde Kürtçe artık “yaşayan” bir dilolmanın da ötesinde belki de Türkçe’den daha fazla“gelişen” bir dil.*

Kürtçeyi “ölmekten kur-taran”, yaşamasını güvencealtına alan ve bir “toplumsalhareket”le “gelişen bir dil” duru-muna getirenin ise devletolmadığını herkes biliyor.

Cumhurbaşkanının, “anadilleeğitim” talebi ve “iki dilli yaşam”hareketinin karşısına “devletmemuru tavrı ve söylemiyle”çıkarken, “Kürt sorununun liber-al çözüm siyaseti”nin bir başkanoktadaki “yenilgisi”ni zımnenkabul ettiği ise pek kimsenindikkatini çekmedi.

Devlet, Kürtlerin dil talepleriniartık reddedemeyecek hale

geldiğinde, “çarpıtma” yolunu tutmuş, “Anadilleeğitim” talebini “anadil eğitimi”ne indirgemeyekalkışmıştı. “Anadil eğitimi” “serbest” bırakılmış, “özelKürtçe dil kurslarının” açılabileceği duyurulmuştu.

Devlet bir taşla birkaç kuş vurduğunu sanıyordu.Hem Kürtçenin “varlığı”nı kabul etmiş görünüyor,hem Kürtçe dil eğitimini “özel kurslara” havaleederek bir “zengin sporu” haline getiriyor, hem de“Kürtçe dil eğitimi” üzerinden “eğitimin özelleştirilme-si” programına bir cephane daha sağlıyordu.

“Özel Kürtçe dil kursları”nı “pek önemli birgelişme” olarak selamlayan liberaller, özel “Kürtçeeğitim kurumları”nın açılmasına da izin verilmesihalinde “Anadilde eğitim sorununun da çözüleceği”niileri sürmeye başladılar. Böylece her şeye kadirpiyasa, Kürt sorununu da çözmüş olacaktı!

Ama evdeki hesap çarşıya uymadı!Öteden beri evlerinde dahi Türkçe konuşan, hatta

Kürtçe konuşanı “gundi” (köylü) diyerek aşağılayan“Kürt zenginleri”, Kürtçeye rağbet etmediler. Açılanbirkaç özel Kürtçe dil kursu kısa sürede kapandı. IrkçıTürk basını bu olayı da “mabadından” anladı ve “sonKürtçe dil kursu da öğrencisizlikten kapandı” meallibaşlıklar atarak “Anadille eğitim” talebinin de “asimi-lasyona karşı direnişin” de Kürtler içinde “tutuna-madığı” havasını yaratmaya çalıştı.

Oysa sorunun aslı tamamen başkaydı. Kürt ulusal sorunu bir “yoksul halk” sorunuydu.

Kürt zenginlerinin, cumhuriyetin kuruluşundanbugüne Kürt uluslaşmasında neredeyse hiç yeriolmamıştı.

Anadilini düzgün bir biçimde öğrenmek ve kullan-mak isteyen yoksul Kürt gencinin ise para ödeyereközel bir dil kursuna gitmesi mümkün değildi. “KürtçeDersaneciliği”nin bir piyasası yoktu! Bu nedenleKürtçe sorununu “piyasa”ya bırakmak, “çayı‘Dursun’a söylemek’ten” farksızdı! Bu yüzden deaçılan “Ücretli Kürtçe Kursları” ardı ardına kapandı.

Haydi “ekonomi-politik diliyle” konuşalım.Kürtçenin bir “piyasasının olmaması”, onun bir“değişim değerinin” olmadığı anlamına gelebilir.Kapitalist üretim ilişkileri içerisinde “değişim değeriolmayan” bir şeyin “üretimi”nin de yeri yoktur; ama“sermaye tarafından üretiminin”! Yoksa, herhangi birgereksinim, şu veya bu sebeple değişim değeritaşıyan bir mal ile karşılanamadığı için gereksinimolmaktan çıkmaz! Bir toplumsal gereksinim, şu ya dabu nedenle ticari mal üretimiyle karşılanamıyorsa“ortadan kalkmaz”, kamusal yolla karşılanmak üzere“talepte bulunmaya” başlar. Talebin birincil muhatabıda “devlet”tir.

Ama, eğer devlet, toplumsal bir gereksinimi kendikamusallığı üzerinden karşılamazsa, bu kez toplumayrı bir “kamusallık” yaratır.

Kürt hareketi tam da bunu yaptı. TZP Kurdî -Kürtçe Dil ve Eğitim Hareketi’ni yarattı. Hareketinamacı “asimilasyona ve oto-asimilasyona karşıkoyma” olarak tanımlandı. Tamamen Kürt eğitimgönüllülerinin emeğine dayanan ve ücretsiz olarakdüzenlenen kursların omurgasını oluşturduğuhareket, 3-4 yıl içinde kendi eğitimcilerini de üreterekyaygınlaştı, gerçek bir “toplumsal hareket” karakterikazanmaya başladı.

“Anadil eğitimi”nde sağlanan bu başarının ikinciadımı, “Anadille eğitim” talebinin ön plana çıkarılmasıoldu. Anadille eğitim talebini “Anadil eğitimi”neindirgeyen çarpıtma düzeltildi!

Hareket, bu öğrenim yılı başında, tüm eğitimkurumlarını “Anadille eğitim” talebiyle boykotaçağırdı. Katılım oranı bakımından epeyce tartışılsa da“Boykot”, “anadille eğitim talebini ortaya koyan”kayda değer bir toplumsal hareketin “var” olduğunugösterdi. Bu çağrı aynı zamanda Kürt sorunununtemel toplumsal hizmetlere ilişkin boyutunda,çözümün “piyasada aranamayacağı”, kamusalhizmet perspektifiyle sunulması gerektiğinin birdışavurumu oldu.

Bu gelişme çizgisini izlediğimizde, Gül’ün,Kürtçenin “kültür mirası” kapsamında Anayasal koru-ma altında olduğunu söylemesinin, aynı zamanda“Kürtçe dil eğitimi” sorununu “piyasayaçözdürme(me)” politikasının iflas ettiğinin dolaylı birilanı olduğunu söyleyebiliriz.

Ancak bu itiraf, bir “tehdit”in de kapının önündeolduğunu gösteriyor. Roj TV’nin yerine TRT Şeş’igeçirmek için Avrupa’da kapı kapı dolaşan devlet,şimdi, Kürtçe Dil ve Eğitim Hareketini tasfiye etmeküzere “Kürtçe’yi ‘korumak’ için Kürtçe dil eğitimikursları üzerinde bir ‘devlet tekeli’ kurmaya” girişirseşaşırmamalıyız.

* “Tek dil” şarlatanlarının Türkçenin şimdiki “hal-ipür melali”nin de sorumluları olduğunun altınıçizmekte yarar var. Ama bu başka bir yazının konusu.

‘Piyasa’ Kürt sorununu çözemedi

FerdaKoç

[email protected]

Diyanet’teneler oluyor?

Gericiler saldırdıhalk püskürttü

Diyanet İşleri Başkanlığı’ndaAli Bardakoğlu’nun göre-

vinden ayrılmasından sonra bukez de AKP ile türban konusun-da uyuşmazlığa düşen Ayşe Su-cu görevden alındı. Yönetim ku-rulundan 28 kişi de tepki olarakistifa etti. Diyanet, Sucu’nun gö-revden alınmasının görüş farkın-dan kaynaklanmadığını savuna-rak “Tek sebep yeniden yapılan-dırma” açıklamasını yaptı. Buyeniden yapılanmanın en önemlihukuksal adımı geçen yaz deği-şen DİB Teşkilat Yasası ile ger-çekleşmiş, Aleviliğin tanınacağısöylenmiş ancak bu vaat boş çık-mıştı. Cumhuriyetin ilk yılların-da İslamcı hareketleri kontroletmek için kurulan Diyanet, za-man içinde resmi ideoloji halinegelen Türk-İslam sentezine da-yalı politikalarıyla, önemli bir İs-lamcılaştırma aracı oldu. AKP,Kürt illerinde imam sayısını art-tırma planıyla daha öncePKK’ye karşı Hizbullah’ı besle-yerek kullanılan İslam unsuru-nu, bugün Diyanet ile kullanma-yı amaçlıyor. Diyanet dergisindeyer alan bir yazı da kurumun is-tihdam edeceği kişilerin Diyanettarafından eğitilmesi gerektiğinive din eğitimi veren kurumlarınDiyanet’e bağlanabileceğini söy-lüyor. Son dönemde gündemegelen açıklamalar ve uygulama-lar, yeniden yapılanma süreci-nin, Diyanet’i toplum üzerindegiderek daha etkili bir pozisyonagetirmekte olduğunu gösteriyor.

Kürtler neistiyor?

K ürtler silahları sustur-du ve demokratik ta-leplerini tartışmaya

sundu. Bugüne kadar “Silahlarkonuşurken müzakere olmaz”diyen “açılımcı” AKP iktidarıise, samimiyetsizliğini ortayakoyarak inkâr siyasetinesarıldı. AKP, MHP’nin takdiri-ni toplarken, CHP de AKP’yiKürtlere cesaret vermekleitham ederek bu konudadeğişmediğini ispatladı.

29 Aralık’ta toplanan MilliGüvenlik Kurulu’ndan (MGK)çıkan bildiriyle Kürtlere yöne-lik tehditler yinelendi. Özerk-lik tartışmaları tırmanırkenDiyarbakır’a gidenCumhurbaşkanı Abdullah Gülde “Resmi dilimiz Türkçedir”diyerek MGK kararlarınısavundu.

AKP fiOVEN‹ZMDENVAZGEÇEM‹YOR

AKP Genel BaşkanYardımcısı Ömer Çelik, ikidilli yaşam ve demokratiközerklik talebini “Türkiye’dekigerçek demokratikleşmesürecine, gerçek açık toplumarayışlarına suikast teşebbüsüolarak görüyorum” diyeyorumladı. Çelik’ten sonraikinci açıklama İçişleri BakanıBeşir Atalay’dan geldi. Atalay,

“Bu tartışılmaz. Bu manada ikidil veya benzer söylemlerinhiçbir değeri yoktur” dedi.Çelik ve Atalay, bu sözleriylediyalog kapılarını kapatarak,hükümet olarak Kürtlerindemokratik talepleri veörgütlenmeleri karşısındainkâr politikasını sürdürecek-lerini ortaya koydu.

Kürtlere “dağdan ininovada siyaset yapalım” diyenhükümet, silahları susturupdiyalog kapılarını açan Kürthareketi karşısında, açılımpolitikalarının ikiyüzlülüğünübir kez daha gösterdi.

Tayyip Erdoğan da, “tekdil, tek bayrak” şovenizminesarıldı. Erdoğan, "Milletiminresmi dili tektir. Ortak dilTürkçedir, bu gerçeğideğiştirme girişimleri kabuledilemez. Tartışmaya dahiaçmak ne demokrasiye nekardeşliğe hizmet eder” dedi.

Referandum sürecinde sağtabanın gerici-şovenduyarlılıklarına seslenen veMHP tabanını kendi seçme-nine çeviren Erdoğan, genelseçim sürecinde de bu siyasetisürdüreceğini gösteriyor.Kürtlerin demokratik taleplerikarşısında şoven bir duruşsergileyerek şoven kitletemelini korumayı ve MHP’ye

doğru olası bir oy kaymasınıengellemeye çalışıyor.

OL‹GARfi‹N‹N B‹RL‹⁄‹Demokratik Toplum

Kongresi’nde (DTK)tartışmaya açılan demokratiközerklik talebi ve BDP’ninçıkışıyla gündeme gelen ikidillilik tartışmaları karşısındaAKP, TSK ve düzen içimuhalefet tek vücut oldu. IşıkKoşaner’in GenelkurmayBaşkanlığı dönemindeTSK’nın siyasete ilk müda-halesi, Kürtlerin taleplerikarşısında ordunun tarafolduğu açıklamasıyla geldi.Genelkurmay AKP ile aynıfikirde olunca, iktidar “askerivesayete karşı açtığı demokrasisavaşını” unuttu. Bu birlikmanzarası Milli GüvenlikKurulu’nda da perçinlendi.Toplantının gündeminidemokratik özerklik ve iki diltartışmaları oluşturdu.Toplantıda Başbakan RecepTayip Erdoğan tarafından sıksık yinelenen ‘Tek bayrak, tekmillet, tek devlet’ sloganınaatıfta bulunulurken “TürkiyeCumhuriyeti'nin resmi dilininTürkçe olduğu gerçeğinideğiştirmeye yönelik hiçbirgirişimin kabuledilmeyeceğinin bilinmesi

gerektiğine dikkat çekilmiştir''denildi.

MGK’NIN GÜL’ÜDiyarbakır’a giden

Cumhurbaşkanı AbdullahGül, “bütün ülkenin taraflarüstü lideri” olarak Kürtlerintaleplerini dinlemektenseAKP’nin ve MGK’nın anti-demokratik mesajlarını yinele-di. Gül, “Resmi dilimizTürkçedir” dedi ve kültürelzenginliğe atıfta bulunmaklayetindi. Gül şöyle konuştu:“Türkiye Cumhuriyetininresmi dili Türkçedir bu böylede devam edecektir. Ayrıcadevletin ve kamu kurumlarınındili Türkçedir, ortak dilimiz-dir.” Gül’ün bu sözleriKürtlerde ve bölgede hayalkırıklığı yaratırken, inkar diliniyinelemenin çözümsüzlüktenbaşka bir anlama gelmediğivurgulandı.

Yine de bölgede iki dilliyaşam eğitim, sağlık gibikamusal hizmetlerde yer bula-masa da, sokakta ve yerelyönetimlerde fiilen hayatageçiriliyor. Seçim öncesinde neçatışma ne de Kürtlere tavizgörüntüsü vermek istemeyenAKP ise bu sınırlı adımlaragöz yumarken şoven dili diritutuyor.

DTK’n›n, 19 Aral›k’ta düzenledi¤i çal›fltaydatart›flmaya sundu¤u Demokratik Özerklik projesitasla¤› 8 sacaya¤› üzerine kurulmufl.

Taslakta belirtilen somut öneriler siyasi,hukuki, öz savunma, kültürel, sosyal, ekonomik,ekolojik ve diplomasi olmak üzere 8 alanüzerinden tarifleniyor.

Taslakta siyasi yönetimin tabandanörgütlenecek köy komünleri, kasaba, ilçe,mahalle ve kent meclisleri arac›l›¤›ylayürütülece¤i ifade edilirken, bu alt birimlerin birkongrede temsiliyeti hedefleniyor. KongreninTürkiye Cumhuriyeti Parlamentosu’na kat›laca¤›ve ortak ülke politikalar›na dahil olaca¤› belir-tiliyor. Ancak bölgeyi temsil eden bayrak vesembollerin kullan›lmas› öngörülüyor.

Projenin hukuki boyutunda, özerk yönetim-lerin statüsünün TC ve AB taraf›ndan tan›nmas›,hukuksal güvence alt›na al›nmas› gerekti¤i belir-tiliyor.

Projenin çok tart›fl›lan öz savunma k›sm›ndaise kurulacak öz savunman›n örgütlü toplumadayal›, ahlaki ve politik toplumun güvenlik poli-tikas› olaca¤› ifade ediliyor. Öz savunman›n birtoplumsal direnifl gücü oldu¤u dile getirilirken,uluslararas› sözleflmelere göre tan›mlanan özsavunma hakk›na at›fta bulunuluyor.

Projede Kürtlerin dil ve kültürlerinigelifltirmelerinin önündeki engellerinkald›r›lmas› isteniyor. Sosyal boyutta ise ailenindemokratik yönde dönüfltürülmesi, kad›n›nözgürlü¤ü gibi konulara vurgu yap›l›yor.Projenin ekonomik bafll›¤›nda da iflsizlik ve yok-sullu¤un ortadan kald›r›laca¤›, emek odakl›, kay-naklar›n özerk yönetim taraf›ndan kullan›ld›¤›bir ekonomi tarifleniyor. Ekolojinin korunmas›için azami çaba gösterilece¤i belirtilirken, diplo-masi k›sm›nda “diplomasi devletsiz halklar,demokrasi ve özgürlük mücadelesi veren halklar,gruplar ve topluluklarla karfl›l›kl› dayan›flma vegüven esaslar›na göre yürütülür” ifadeleri yeral›yor.

Kürtler silahlar› susturup taleplerini tart›flmaya açt›. ‹ki dilli yaflam ve demokratik özerklik talepleri dilegetirilince iktidar inkârdan baflka dil bilmedi¤ini ve o kadar da demokratik olmayaca¤›n› gösterdi

AKP, MGK, Gültek dil, tek vücut

‘İsrail’le ilişkiler kesilsin’

İşkence hakkımız dediler, serbestler

Filistin İçin İsrail’e Karşı Boykot Girişimi,İsrail’in 27 Aralık 2008’de Gazze’ye

yönelik başlattığı Dökme Kurşun adlı kanlısaldırının ikinci yıldönümünde İstanbul’da bireylem gerçekleştirdi. Yoğun yağışa rağmenBeyoğlu Tünel’de buluşan yaklaşık 500 kişi,İsrail’le ikili ilişkilerin kesilmesini talep edensloganlarla Taksim’e kadar yürüdü.

Filistin İçin İsrail’e Karşı BoykotGirişimi’nin çağrısıyla Tünel’de buluşan solkurum ve emek örgütü temsilcileri Filistinbayrakları ve flamalarla Taksim Meydanı’nakadar sloganlarla, alkışlarla yürüdü. Yürüyüşsırasında “Emperyalistler yenilecek direnenhalklar kazanacak”, “Yaşasın halklarınkardeşliği”, “Filistin’e özgürlük, İsrail’eboykot”, “Katil İsrail işbirlikçi AKP”,“Filistin’e özgürlük Denizbank’a boykot” slo-ganlarının atıldığı eylemde, İsrail’in işgalaltındaki topraklardaki yerleşimlerine finan-sal destek veren Dexia-Denizbank’ın boykotedilmesini talep eden dövizler taşındı.

Brezilyalı ünlü karikatürist Carlos Latuffda eyleme destek verdi. Türkiye'nin İsrail'leilişkilerini derhal kesmesi gerektiğini dile ge-tiren Latuff, Filistin halkıyla dayanışmak içinİsrail'in boykot edilmesi gerektiğini ifade etti.Yürüyüş kolu Taksim Meydanı’na vardığındaise Boykot Girişimi adına bir basın açıklama-sı okundu ve eylem sona erdirildi.

İ zmir’in Çiğli İlçesi Güzeltepe Mahallesi'nde,Alevi bir aile sokakta çocuklarını severken

cemaat üyelerinin sözlü tacizine maruz kaldı.Gericiler, çocuğunu seven babaya “Siz çocuk-larınızı böyle mi seviyorsunuz? Siz Alevilerinkızlarınızı kucağa alıp sevmesi kızlarınız vekardeşlerinizle ilişkiye girdiğinizin ispatıdır”dedi. Tepki gösteren baba ve yanındaki arka-daşı, 4 cemaat üyesinin saldırısına uğradı.Saldırının ardından mahalleden gençler,cemaat evi olarak bilinen eve gitti. Gençler,cemaatçilerin polis korumasıyla bölgeden uzak-laştırıldığını gördü. Bunun üzerine mahallelilerönce Güzeltepe karakoluna, cemaatçilerinburada olmadığını öğrendikten sonra da Çiğlimerkez karakoluna yürüdü. “Mahallemizdecemaat istemiyoruz” diyen mahalle halkı dahasonra cemaat evinin bulunduğu sokağa yürüdüve burada bir açıklama yaparak gericiliğe ödünvermeyeceklerini söylediler.

Hakk›nda hüküm verilmemifl san›klar›n tutuklu-luk sürelerini 10 y›lla s›n›rlayan kanunun yürürlü¤egirmesiyle, 188 kiflinin ölümünden sorumlu tutu-lan Hizbullah üyeleri serbest b›rak›ld›. Diyarbak›r DTipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan Hizbullah'›naskeri kanat sorumlusu Cemal Tutar ile flura üyesiEdip Gümüfl'ün de bulundu¤u 10 san›k, 102. mad-denin yürürlü¤e girmesinin ard›ndan tahliye edildi.Serbest kalan Hizbullah üyeleri 2000 y›l›nda ‹stan-bul’da yap›lan operasyonlarda yakalanm›flt›. ‹stan-bul Üsküdar’da bir evin kömürlü¤ünde domuzba¤› yöntemiyle katledilen 10 kiflinin cesedine

ulafl›lmas›n›n ard›ndan operasyonlar Ankara veKonya’ya s›çram›fl, çok say›da Hizbullahç› tutuk-lanm›flt›. Hizbullah san›klar› çok say›da kifliyiiflkenceyle öldürdüklerini mahkemede kabul etmiflve iflkenceyi bir “hak” olarak savunmufl, d›flar›ç›kt›klar›nda yine ayn› fleyleri yapacaklar›n› söyle-miflti. Hizbullah üyelerinin serbest b›rakt›ran AKP,‹slamc› kesimin gönlünü okflayan önemli bir ad›matm›fl oldu. Bu ad›m flimdiye kadar ‹slamc›lar›nöfkelerini örgütleme konusunda daha aktif birkonumda olan Saadet Partisi’nin önünü de kesiyor.Baflbakan Erdo¤an’›n, Mavi Marmara bask›n› son-

ras›nda ‹srail’e karfl› yapt›¤› ç›k›fllar ve geminin 26Aral›k’ta ‹stanbul’a getirilmesi de benzer birflekilde olay› bafl›ndan beri örgütleyen SaadetPartisi’nin etkisini zay›flatm›flt›.

Hizbullahç›lar› serbest b›rakt›ran yasa 2005’teç›km›fl ve 2008’de yürürlü¤e girmesiöngörülmüfltü. 2008’de erteleme karar› alan AKPbu kez erteleme seçene¤ini kullanmak istemedi.Yasaya göre sal›verilme süresi çocuklar için 5 y›l.Bu yasa çerçevesinde Hrant Dink’in katili OgünSamast da, dava karara ba¤lanmazsa 1 y›l içindeserbest kalacak.

Page 5: 123'üncü sayı

DÜNYAHalk›n Sesi

57 Ocak 2011 / 20 Ocak 2011

Bolivya halkı zamma izin vermedi

Yaptırım ‘yanaşım’ olduD ışişleri Bakanı Ahmet

Davutoğlu, İsrail’le ilişkilerkonusunda 25 Aralık’ta

yaptığı bir açıklamayla AKP’ninikiyüzlü dış siyasetini bir kez dahagözler önüne serdi. AKP’nin İsrail’eesip gürlediği her an bir şovadönüştürülüyor. Bu şovlar İslamcıkesimlerin gazını alırken aynızamanda İsrail’le yapılan yeni biranlaşmayı maskelemek için AKPtarafından kullanılıyor.

Son olarak Ahmet Davutoğluköşe yazarlarıyla bir araya geldiği 25Aralık toplantısında “İsrail’lebarışmaya niyetliyiz” diyerek tümesip gürlemelerin yalan olduğunuitiraf etmiş oldu.

31 Mayıs 2010’da yaptığıaçıklamalarda Davutoğlu Türkiyeli-lere şöyle sesleniyordu: "Biz gere-ken her türlü adımı atacağız. Hiçbirülkenin bu konuda bir ayrıcalığı ola-maz. Vatandaşlarımız müsterih ol-sunlar. Haklarını sonuna kadar ta-kip etmeye devam edeceğiz ve bunada gücümüz yeter." Bu sözlerin ar-dından göstermelik olarak BM Gü-venlik Konseyi’ni toplantıya çağıranAKP hükümeti, İsrail’le olan ikilianlaşmalarında bir yaptırıma gitme-di. BM Güvenlik Konseyi’nden deİsrail’e bir yaptırım çıkmadı…

10 Temmuz 2010’da Newsweek’eröportaj veren Davutoğlu şunlarısöylemişti: “Eğer uluslararası top-lum ve uluslararası hukuk bu ölüm-lerin sebebini sormuyorsa, TürkiyeCumhuriyeti hükümeti olarak sor-ma hakkımız vardır. Cevabı alıncayakadar da Türkiye - İsrail ilişkilerinormal zemine oturmayacaktır. VeTürkiye tek taraflı olarak kendi mü-eyyidelerini uygulamak hakkına sa-hiptir… Ne müeyyide uygulayacağı-mızı onlar biliyorlar.”

İsrail bu müeyyidelerin ne oldu-ğunu biliyor mu bilinmez ama AKPo günden bu yana ne bu müeyyide-leri açıkladı ne de İsrail’e karşı biryaptırıma girişti. Daha önce de pekçok kez örneği görülen bu durumson yaşanan krizde de Ahmet Da-vutoğlu’nun “barışmaya niyetliyiz”demesiyle tekrarlanmış oldu.

Filistin halkının mağduriyetinden

nemalanan Tayyip Erdoğan ve AKPhükümetinin daha önceki vukuatla-rına bakıldığında, AKP’nin mazlu-mun sesi olmak için değil, İsrail’leilişkilerini maskelemek için çırpındı-ğı ortaya çıkıyor.

‹SRA‹L SALDIRIYOR AKP SALLIYOR

Türkiye ile İsrail arasında özel-likle İsrail’in Gazze’ye yaptığısaldırılar nedeniyle birçok kez sözdegerilim yaşandı. Türkiye hersaldırıdan sonra İsrail’e esip gürledi;ancak iş ikili anlaşmaları iptal etm-eye gelince açıklama, ya “Bakkaldükkanı yönetmiyoruz” oldu ya da

“İsrail`in Gazze`ye yönelik devameden saldırıları ile bu konu arasındabir bağlantı kurulmaması gerek.”AKP’nin bugün Davutoğlu’nun söz-leriyle perçinlenen ikiyüzlüğünü,başka örneklerle ispat etmekmümkün.

2002’de İsrail’in Gazze’ye yönelikağır saldırıları devam ederken Tür-kiye ile İsrail arasında 170 adet tankalımı için anlaşma imzalanmıştı. İs-rail’in 2008 yılının sonunda Gaz-ze’ye yaptığı saldırı sürerken TayyipErdoğan yine Filistin halkının mağ-duriyetini ve dünya halklarının bukonudaki duyarlılıklarından bahset-ti. Tayyip Erdoğan’ın “İsrail ceza-

landırılsın” demesine rağmen Türki-ye-İsrail ticaret hacmi 2,8 milyar do-ları buldu. Üstelik bunun 1,8 milyardoları askeri harcamalar…

30 Ocak 2009’da yaşanan meşhur“one minute” çıkışından sonra daİsrail’le ilişkiler askıya alınmadı, ip-tal edilmedi. Bu çıkıştan kısa bir sü-re önce, Ocak 2009’da iki İsrail fir-masıyla F–16 uçaklarının moderni-zasyonu anlaşması yapıldı. Bunu 87milyon dolarlık uzun menzilli fotoğ-raflama sistemleri ve 54 milyon do-larlık radar sistemleri anlaşması iz-ledi.

İsrail’in Gazze’ye saldırmaya de-vam ettiği Ağustos 2009’da Türkiye

ve İsrail “Güvenli Kızıldeniz” isimlibir askeri tatbikata imza attı.

2010’da Erdoğan İsrail’in ceza-landırılması gerektiğini söylerken,aynı saniyelerde İsrail, Savunma Ba-kanı Vecdi Gönül’e 170 adet M–60tankının anahtarını veriyordu.

Türkiye’nin ikiyüzlü İsrail siyase-tine dair, Suriye sınırındaki mayınlıarazilerin temizlenmesi işinin gizliceİsrail’e verilmesi gibi daha pek çokörnek verilebilir. Gazze saldırısınınikinci yıl dönümüne denk getirilenMavi Marmara’nın dönüşüdolayısıyla İsrail’e verip veriştirenAKP hükümeti İsrail’le birçok ikilianlaşmayı hala sürdürüyor.

iklimkıta7 5

Pakistan’ın Pencap valisi Salman Teysir 4Ocak’ta korumasının silahlı saldırısı sonucuhayatını kaybetti. 2007'de suikasta kurbangiden eski Başbakan Benazir Butto'nun lideriolduğu Pakistan Halk Partisi'nin üst düzeyyetkililerinden olan Teysir, İslam’a hakaretettiği iddia edilen Asya Bibi adlı Hıristiyankadına idam cezası verilmesine karşı çıkmış veİslam'a Küfür Yasası'nı "kara bir yasa" olaraknitelendirmişti. Cinayet Benazir Buttocinayetinden sonraki ikinci büyük siyasicinayet olarak görülüyor.

Pakistan’da ikincibüyük siyasi cinayet

Mısır’ın İskenderiye kentindeki bir kiliseninönünde meydana gelen patlama sonrasındaülkede çatışmalar çıktı. 1 Ocak’ta yapılan ye-ni yıl ayininden sonra meydana gelen patla-mada 21 kişi hayatını kaybederken patlama-nın hemen ardından Mısırlı Hıristiyanlarla(Kıptiler) polis arasında çatışma başladı, ca-miler ateşe verildi. Patlamadan Müslümanla-rı sorumlu tutan Kıptiler saldırının kendileri-ne yapıldığının kabul edilmesini isterken Mı-sır hükümeti saldırının Hıristiyanlara yönelikolmadığını iddia ediyor. Eylemi üstlenen ol-madı, patlamayla ilgili soruşturma açıldı.

M›s›r’da dini çat›flma

Filistin Halk Kurtuluş Cephesi’nin (FHKC)kurucularından Ahmed Yamani Lübnan'ınbaşkenti Beyrut'ta, tedavi gördüğü hastanedeyaşamını yitirdi. Ebu Mahir olarak da bilinenYamani'nin ölüm nedeni FHKC tarafındanbeyin kanaması olarak açıklandı. Beyrut’tatoprağa verilen Yamani 2008 yılında hayatınıkaybeden George Habaş'la birlikte, Batı Şeria,Gazze ve Golan Tepeleri'nin 1967'de İsrailtarafından işgal edilmesinden 6 ay sonraFHKC'nin kurulmasına önderlik eden isimler-den biriydi.

FHKC önderini yitirdi

19. yüzyıldan beri İngiliz emperyalizminin bölve yönet politikasına maruz kalan Sudan 9Ocak’ta referanduma gidecek. Ülkeningüneyinin kuzeyinden ayrılıp ayrılmayacağınıbelirleyecek olan referandumdan ayrılmakararı çıkması bekleniyor. Sudanlı sosyalistlerülkede bölünmenin savaşa neden olacağınıifade ediyor. Sudan Komünist Partisi şiddetpolitikalarıyla Sudan’ın bir arada tutulamaya-cağını ve ülkenin batısında savaş ortamıdoğacağını belirtiyor, birlikten yanaolduklarını dile getiriyor.

Sudan bölünüyorBolivya’da 26 Aralık’ta yürürlüğesokulan bir kararnameyle

akaryakıt fiyatlarına yüzde 57 ile 83arasında değişen oranlarda zamyapılması ülkede büyük tepkilereyol açtı. Bolivya’da ucuz olanpetrolün komşu ülkelerekaçırılmasını önlemek amacıylaçıkarıldığı savunulan kanuna karşıkısa sürede milyonlarca Bolivyalısokaklara dökülünce kanun geriçekildi. Zamlar aynı zamanda gıdave yakacak fiyatlarına dayansıyacağı için tepkileritetiklemişti. Evo Morales’in tepkil-erden sonra yaptığı yüzde 20’lik

maaş zammı da halkı ikna etmeyin-ce hükümete yasayı çekti. Moraleszammın geri alınmasından sonraşunları söyledi: “Ülkeyi halkımasadık kalarak, onların istekleridoğrultusunda yöneteceğime sözverdim. İşçilerin tavsiyelerini dinled-im ve anladım. Halka sadık kalmapolitikamın bir sonucu olarak 748No’lu kararnameyi ve buna eşlikdiğer düzenlemeleri iptal etmeyekarar verdim.” Morales’inyardımcısı Garcia Linera da benzineileride zam yapılması gerekeceğiniancak bu zam oranına halkın kararvereceğini ifade etti.

Eğitim halka ‘iniyor’Tüm Avrupa’yı etkisi altına

alan öğrenci eylemleri sürer-ken Venezüella’da da öğrencilersokağa çıktı. Ancak Venezüel-la’daki tepkiler Avrupa’daki öğ-rencilerin tepkilerinden oldukçafarklı bir yönde. Avrupa’daki öğ-renciler eğitime ayrılan kısıtlı büt-çe ve harç zamlarına karşı eylemyaparken, eğitim hakkına parasızulaşılabilen Venezüella’da üniver-siteleri avuçlarının içinde tutanzengin tabakadan öğrenciler ulusalmeclisten geçen yükseköğretim ya-sasına karşı sokaklara çıktı.

Yeni yasa, anayasanın 103.maddesinde de belirtilen, hüküme-tin halka “ilkokuldan başlayarak,üniversiteyi bitirene kadar, parasızve yüksek kaliteli eğitim sağlamasorumluluğu” prensibine dayanı-yor.

Yasa, öğrencilere yetkili organ-ların seçiminde eşit oy hakkı, öğre-tim üyeleri hakkında değerlendir-melerde bulunabilme, her konudaözgürce görüşlerini ifade edebil-me, üniversiteye ait idari kayıtlaraerişebilme ve barınma, ulaşım, ye-mek, sağlık, aylık burs gibi bir dizihaktan yararlanabilme imkânısağlıyor. Yasayla birlikte üniver-

sitelerin yönetimi de daha kolektifbir yapıya kavuşuyor. Buna göre,tüm üniversitelerde öğrenciler,öğretim üyeleri, idare çalışanları veüniversitedeki emekçilerin eşit oy-larıyla seçilecek temsilcilerden olu-şan üniversite konseyleri oluşturu-lacak. Venezüella’da yürürlükteolan sistemde, üniversiteler yinekonseyler tarafından yönetiliyorfakat bu konseylerin seçimindeöğrencilere ve emekçilere oy hakkıtanınmıyordu.

Ülkede sağcı partiler ve ABDfonlu kuruluşlarca desteklenenöğrenci eylemlerinde ise yasanıntemel ideoloji olarak sosyalizmidayattığından yakınıldı. Üniver-sitelerdeki “elit” etkinlik son bula-cağı için çok öfkeli olan zengin öğ-renciler ve destekçileri, yaptıklarıeylemlerde devlet başkanı HugoChavez’i diktatör olmakla suçlayıpChe Guevara heykellerine saldırdı.Chavez’in çıkardığı yasanın emekçihalka şu an için pratikte pek bir

yansıması olamayacak; çünküVenezüella’da kamu üniver-sitelerinin sayısı çok az ve üniversi-telerde yurt problemi üst seviyede.Yüksek kiraları ödeyecek gücü ol-mayan emekçi çocukları üniversiteöğreniminden faydalanamıyor.Faydalananların sayısı da oldukçaaz. Ancak çıkan bu yasa yükseköğrenimde neoliberal hege-monyanın kırılması ve halk temellibir eğitim sisteminin oturtulmasıaçısından önemli bir yere sahip.

Tunus’taisyan ateşiyakıldı

İsrail’e herfırsatta

çıkışan AKP,yaptırım

uygulamıyor;daha önce

‘yaptırımuygularız’

diyenhükümet

şimdi‘Barışmaya

niyetliyiz’diyor

‹srail’e esip gürleyen AKP, busayede ‹srail’le yapt›¤› ikili

anlaflmalar› gürültüye getiri-yor. Türkiye’yle ‹srail aras›nda

2 milyar dolarl›k askerianlaflmalar bulunuyor

Tunus’un Sidi Bouzidkentinde seyyar satıcılık

yapan üniversite mezunuMuhammed Buzizi isimli genç,polislerce el arabasına elkonulması ve polisten şiddetgörmesi üzerine bedenini ateşeverdi. Buzizi’nin eylemi ülkedehala devam eden halk ayaklan-masının fitilini ateşledi.

Neoliberal ekonomi poli-tikalarının halkın boğazınısıktığı Afrika ülkesi Tunus’tayaşanan eylemler, yüzde 25’ibulan işsizlik oranı ve ülkedeözgürlüklerin kısıtlanmasınedeniyle kısa sürede tüm ül-keye yayıldı.

18 Aralık’ta Sidi Bouzid’debaşlayan eylemler kısa süredebaşkent Tunus’a sıçradı. 22Aralık’ta Houcine Falhi isimlibir gencin yine işsizliğedayanamadığını haykırarakbedenini elektrik akımına ver-mesiyle isyan körüklendi.

24 Aralık’taki eylemlerdeiki kişi polis terörü zonucuhayatını kaybetti. 44 yaşındakiChawki Belhoussine El Hadrive Mohamed Ammari adlı 18yaşındaki bir gencin poliskurşunlarıyla can vermesi dehalkı yıldırmadı; aksine eylem-lere katılanların sayısı arttı.

Tepkiler üzerine BaşbakanZine El Abidine Ben Ali, beşbakan ve bir yerel yöneticiyigörevinden aldı. Ancak herfırsatta halkı tehdit eden ve“İşsizliğe çare bulacağım” diyeyalan söyleyen başbakanın söz-lerine halk inanmıyor ve BenAli’nin istifa etmesini istiyor.Ülkedeki sendikalar dahükümetin sözlerinin değersizolduğunu belirtiyor vehükümetin istifasını istiyor.Ülkede 6 Ocak itibariyle genelgrev başlamış durumda vehalk, hükümet istifa edenekadar eylemleri sonaerdirmemekte kararlı.

Page 6: 123'üncü sayı

İNSANCA YAŞAMHalk›n Sesi

67 Ocak 2011 / 20 Ocak 2011

Daha düne kadar çevrecilik, layt iş, dağ taşdolanırlar, çerçöp toplarlar, kamp yaparlar diye

tanımlanırdı.Ancak zor iştir. Kolay mı? Bir sürü para dök, emek

ver, çık dağlara, kurdun kuşun içinde çadırda kal.Gerçekten zaman, para ve seçim meselesi kolaydeğil gibi görünüyor.

Bu tür işler yapmadım ama Anadolu insanıyız,kendimizi çevreci olarak tanımlamayız ama doğalolarak çevreciyiz. Çoğumuzun geçmişini yaşadığı,dönmeyi düşündüğü veya emekli olduğundayaşamak istediği bir köyü mutlaka vardır hala…

Geçtiğimiz yıl, AKP’nin neoliberal yıkım yasalarıylatoprağımız, suyumuz, emeğimiz süslü yalanlareşliğinde, daha büyük bir hızla talana açıldı. Ülkenindört bir yanı bu saldırılardan nasibini aldı.

‘Kalkınıyoruz’ diyerek 5449 sayılı yasa ile kalkınmaajansları kuruldu. Tüm ülkekalkınma yalanı altında böl-gelere bölündü. Her ay bu böl-gelerde toplantılar yaptılar, ajanstoplantılarına bazen bir ilin valisibazen diğer ilin valisi başkanlıkyaptı, tüm ülkeyi koca kirli birfabrikaya çevirecek kararlaraimza attılar.

Ajansların finansmanı dakalkınma bankalarındansağlandı. Elektrik özelleştirmeleriyaşanırken, çantacı dediğimiztacirler elektrik lisansları aldılar.Bunların içinde futbolcu HakanŞükür ve Trabzonspor da var.

Sermaye boş durmadı.Patronlar HES’çi iş adamları derneğini (hesiad)kurduğu gibi yandaş derneklerinin fonunu ayarlayıpbu dernek temsilcilerini halkımızın arasına saldılar.

Yaşamı yok eden projelere Akbank, Yapı Kredi,Garanti Bankası krediler verdiler. Bir yandan daherkes bir yeşil merakına girdi. Çevre reklamlarıyaptılar, yeşil dilli yalanlar türettiler, çevrecinindaniskası kesildiler başımıza.

Ancak “su insanın ve doğanın hakkı” diyen yaşamsavaşçıları kendi dillerinden konuştular. Doğanındoğal üyeleriydiler. Börtüsüz, böceksiz yaşayamayan-lar, suyun gerçek sahipleri tehlikeyi anlatmak için yol-lara düştüler.

‘Devlet yapıyor, iş, aş sahibi olacağız’ diye düşünenhalkımız artık onların gerçek yüzlerini görmeyebaşladı. Halkımız çoğu yerde derelerine sahip çıktı.Açılan davalarda yürütmeyi durdurma kararları alındı.Halkın katılımı toplantılarını reddettiler, gelenleri köy-lerinden kovdular. ‘Sularımıza dokunamazsınız diy-erek’ topraklarında nöbet tutmaya başladılar.

Yine de doğa katliamları yaşanırken yerellerigüçlendirme amacıyla, kent merkezlerinde, bölgeler-de çeşitli çalışmalar yapılabilirdi. YaşadığımKaradeniz’den bakıldığında, doğa ve su saldırılarınakarşı etkili kampanyalar düzenlenebilirdi. İşbirliğiyapan bankalar, firmalar deşifre edilebilirdi.

Televizyondaki, internetteki reklamlar ve dizilersahiplerine iade edilebilirdi. Halkın sanatçıları biraraya getirilebilirdi. Engellilere araba alacağızsöylemiyle TEMA Vakfı’nın öncülüğünü yaptığı“kanser nedeni mavi kapak toplamanın” su satışlarınıhızlandırmanın bir yüzü olduğu anlatılabilirdi.

Yapılmadı değil, çok emekler verildi, veriliyor, veri-lecek de..

Ancak bu mücadele artık çok tartışmagötürmemeli. Doğa savaşında niyetli olanlar bir arayagelmeli, herkes elindeki bilgiyi, veriyi paylaşmalı.

Deresine, suyuna sahip çıkanlar, su yoksa yaşamda yok diyerek çoğalıyor.

Ben kendi adıma su özelleştirmelerine hazırlanan“kağıttan kaplanlara” bir bardak suyumu bile ver-memek için mücadele etmeye kararlıyım.

Önemli olan bundan sonraki yapılacak mücadele-lerde niyetli olmak.

İşte bu yüzden, 22-23 Ocak tarihinde AnkaraSiyasal Bilgiler Fakültesi’nde düzenlenen HalkınHakları Forumu’nda saçı aklaşmış öğrenci olacağım.

Adı AK, kendileri KARA olanlara karşı, dostsözüyle “su yolu, çıkış yolu” diyenlerle, direnenlerlelokmamı paylaşacağım.

HHaa oo mmuu?? BBöörrttüü bbööcceekklleeuu¤¤rraaflfl››rr,, ççeevvrreeccii oo!!

NurayErçağan

SamsunHalkevi

A nkara BüyükşehirBelediyesi UlaşımKoordinasyon Merkezi

(UKOME) benzine ve doğal gazayapılan zamları bahane ederekulaşıma yüzde 10 zam yaptı.

Türkiye’de ulaşım hizmetinin enpahalı olduğu şehir olanAnkara’da, halk zamlı ve balık istifiulaşım istemediğini zamyapılmadan önce söyledi. AnkaraHalkevleri zam tartışmalarınınbaşladığı 26 Aralık’ta AnkaraBüyükşehir Belediyesi önünde“Ulaşım zammını aklınızdan bilegeçirmeyin” sloganıyla eylem yaptı.Bu zammın uygulamaya konulmasıhalinde mücadele edeceklerinisöyleyen Halkevleri üyeleri dedik-lerini de yaptı.

‹LK EYLEM MAHALLELERDE 3 Ocak tarihinde ulaşıma

yapılan zammın uygulamaya konul-masıyla beraber ilk eylem EgeMahallesi’nde gerçekleşti. Sabahsaatlerinde işe gitmek için durak-larda bekleyen mahalle sakinleri azsayıda ve tıklım tıklım gelen oto-büslere bir de zamlı bilet basacak-larını duyunca, Halkevleri’ninyaptığı “parasız ulaşım hakkımızıkullanalım” çağrısına uyarak oto-büslere kart basmadan bindi. Bazışoförler otobüsü hareket ettirme-meye kalkıştı ancak mahallelininyoğun tepkisini üzerine araçlarhareket etti.

‹fi DÖNÜfiÜ ‹SYAN BAfiLADIAkşam iş çıkışı saatlerinde

tekrar sokaklara çıkan Halkevleriüyeleri ilk olarak Kızılay Metroistasyonuna gitti. Burada polis-özelgüvenlik ablukasına rağmen yolcu-lara, parasız ulaşım haklarını kul-lanma çağrısı yapıldı. Daha sonraKızılay’daki Ege Mahallesi

durağına giden Halkevciler eylem-lerini burada sürdürdüler.

Otobüslerin geç gelmesi, gelenotobüslerin aşırı kalabalık olmasıve ulaşımın pahalılığından uzunsüredir rahatsız olan mahallelileralkışlarla ve ıslıklarla ulaşım fiyat-larına gelen zamları protesto etti,otobüslere parasız bindi. Üç oto-büste parasız ulaşım hakkını kul-lanan mahallelinin önünü poliskesti. Polisin mahallelilerin oto-büslere kart basmadanbinemeyeceğini söylemesi üzerine

mahalleliler Ankara’nın tam ortasıkabul edilen, Ziya GökalpCaddesini trafiğe kapattı. Polis,kalkanlarla mahallelileri durdur-maya çalıştı.

Bununla yetinmeyen polis oto-büslere kart basılmadan binilmesihalinde bütün otobüsü gözaltınaalmakla tehdit etti. Mahalle halkıbu tehdide kulak asmadı.Otobüslerden tek bir yolcu dahiinmedi.

Otobüslerin dışında kalanlar iseotobüslerin gözaltına alınmasını

engellemek için otobüslerin önünükesti. Bunun üzerine polis tekrarmahallelilere müdahale etti.Olayların ardından ikiye ayrılanmahalle sakinlerinin bir kısmıgözaltına alınanlara destek olmakiçin Çankaya Karakolu’na giderkendiğerleri de duraktaki eylemedevam etti.

Ankara’nın en işlek cad-delerinden biri olan ve karakolunda bulunduğu Necati BeyCaddesi’ni bir müddet trafiğe ka-patan halk gözaltılar serbest

bırakılana kadar karakolun önün-den ayrılmadı. Çeşitli sendika,parti, demokratik kitle örgütlerinintemsilcileri de olayları duyar duy-maz karakolun önüne giderekmahallelilere destek oldu. Olaylarıduyan Barış ve Demokrasi Partisi(BDP) Diyarbakır MilletvekiliAkın Birdal da karakola giderekgözaltına alınan mahallelilere‘geçmiş olsun’ dedi.

SOKAKLARDA HER GÜNEYLEM VAR

Eylemler, zammın ilk günüylesona ermedi. Her gün işe gidiş vedönüş saatlerinde mahallelilerieyleme çağıran Halkevleri, zammınikinci gününde de sokaklardaydı.Bu sefer Ankara BüyükşehirBelediyesi eylemlere önlem olarakduraklara normalden fazla otobüsgönderse de bu, yılların biriktirdiğiisyanı bastırmaya yetmedi. Eskiden45 dakikada bir gelen otobüsler ilkgün eylemlerinin ardındannerdeyse 5 dakikada bir gelir oldu.

İkinci gün ise polis, sabah saat-lerinden itibaren ulaşım zamlarınakarşı yapılacak eylemler için alar-ma geçti. Hemen hemen tüm oto-büs duraklarının başında, metrolar-da nöbet tutan polisler vardı. Heryerde polis gören, telsiz sesleriduyan vatandaşlar, “Sıkı yönetimmi ilan edildi” diye tepki gösterdi.Ege Mahallesi durağına gidenHalkevciler ise polis ablukasınaalındı. Halk bu durumu alkışlarlave ıslıklarla protesto etti.

BÜYÜK EYLEM 7 OCAK’TAAnkaralı emek ve demokrasi

güçleri 7 Ocak Cuma günü 18.30-19.30 arasında ulaşım hizmetleriniboykot ediyor. Kurumlar tümAnkaralıları otobüslere, Metro’ya,Ankaray’a binmeyip duraklardabekleyerek belediyeyi protestoetmeye çağırıyor.

Zam varsa isyan da var

Ankara’da her yılbaşının ardından adeta gelenek-selleşen ulaşım zamları 2011 yılında da devam etti.

Ankaralılar yılların öfkesiyle sokaklara çıktı

Yaşamı savunanlar buluştuÜçüncü Köprü Yerine

Yaşam Platformu’nunçağrısıyla 26 Aralık Pazar günüİstanbul Kadıköy’de gerçekleşenmiting sermayenin talanına karşıinsanca bir yaşamı savunanlarıbuluşturdu.

Üçüncü Köprü YerineYaşam Platformu İstanbul’unkalan son ormanları olan KuzeyOrmanları’nı ve su havzalarınıtehdit eden, geçeceği güzergahüzerindeki evlerin yıkımına yolaçacak olan üçüncü köprüyekarşı yüzden fazla kurumun biraraya gelmesiyle iki yıl öncekurulmuştu. Platformunçağrısıyla gerçekleşen mitinge,HES karşıtı yerel platformlar veyöre dernekleri, GDO’ya HayırPlatformu, Suyun Ticarileştiril-mesine Hayır Platformu gibidoğanın talanına karşı mücadeleeden platformlar; kentsel

yağmaya karşı direnen kentseldönüşüm mağdurları, ser-mayenin talanına dur diyenHalkevleri, KESK, TMMOBgibi kitle örgütleri katıldı.

HARAM‹LER‹N SALTANATINIYIKMAK ‹Ç‹N

Mitinge sadece İstanbul’dandeğil Bursa, İzmit, başta olmaküzere Marmara bölgesinin farklıyerlerinden de katılım oldu.Bursa Su Platformu şehirdışından gelen katılımcılararasında en kalabalık kortejler-den birisini oluşturdu. MitingdeTopbaş’ın piyasacı belediyecilikanlayışına ve ulaşım zamlarınakarşı bir süredir eylemler yapanHalkevciler, ‘İstanbul’unyağmalanmasına hayır, harami-lerin saltanatını yıkacağız’pankartıyla yürüdü.

Miting programı sabahın

erken saatlerinde Beykoz,Sarıyer, Eyüp ve Beşiktaş’tanmiting katılımcılarını Kadıköy’egötürmek için kaldırılan motor-larda atılan sloganlarla başladı.Tepe Nautilus önünde buluşanbinlerce kişi buradan KadıköyMeydanı’na yürüdü. KadıköyMeydanı’nda mitingkatılımcılarının temel talepleriniyansıtan konuşmalar yapıldı. İlkkonuşmayı miting çağrıcısıÜçüncü Köprü Yerine YaşamPlatformu’ndan Kader Cihanyaptı. Cihan’ın ardından SuyunTicarileştirilmesine HayırPlatformu’ndan Prof. Dr. BeyzaÜstün ve İstanbullu kentseldönüşüm mağdurlarını temsilenTozkoparan MahallesiDerneği’nden Ömer Kirişçibirer konuşma yaptı. MitingdeTMMOB Genel BaşkanıMehmet Soğancı da bir konuş-

ma yaptı.Konuşmaların ardından İlkay

ve Bandista seslendikleri ezgiler-le mitinge katılanları coşturdu.

Üçüncü Köprü YerineYaşam Platformu’ndan KaderCihan mitingi gazetemizedeğerlendirdi. Cihan mitinginAKP’nin doğayı talanındaAnadolu’da HES’lerin yarattığıyıkıma direnenlerle büyükkentlerde kentsel dönüşümekarşı direnenleri, İstanbul’daüçüncü köprünün yaratacağıyıkıma direnenleri buluşturdu-ğuna dikkat çekerek katılımınçeşitliliği açısından başarılıolduğunu belirtti. “Kentteyaşayanlarının ulaşım, barınmave temiz çevre hakkı talebiniortaya koyduğu bu miting gele-cek için umut vaat ediyor” dedi.

Sarıyer’de Behçet Kemal ÇağlarLisesi’nde kantindeki fahiş fi-

yatları protesto etmek isteyenliseliler, boykot yaptı. Dört günsüren boykotun sonucu kazanımoldu. Kantinde kendi getirdiklerisimitlerle masa açan öğrencilerinhak arama eylemine tahammüledemeyen okul idaresi, önceliselilere saldırdı ardından okulapolis çağırıp öğrencilere saldırttı.

Boykotu örgütleyen öğrenciler-den boykotu anlatmasını istedik.Liseliler anlatıyor:

“Kantin fiyatları çok yüksek,düşürülmesini istiyoruz cebimizde-ki para yetmiyor, konuşurmusunuz?” dedik idareye. “Eğerbir şey olmazsa biz konuşacağız birşey değişmezse boykot edeceğiz”diye de belirttik. Okul müdürü“Tamam” diyerek destekleyecek-lerini söyledi. Kantincilerlekonuşmasını bekledik. Bir gelişmeolmayınca evden simitlerimizigetirdik. Pazartesi günü boykotabaşladık. Kantin masalarındanbirini çekerek masaya simitlerimizikoyduk. Sonra kantindeki öğren-

cilere seslenerek “Gelin parasızsimitlerimizi paylaşalım kantin fi-yatlarını hep birlikte protesto ede-lim” dedik. Müdür yardımcısıgelip “Kaldırın bunları”diyebağırdı; biz de fiyatlar düşenekadar kaldırmayacağımızısöyledik.

Y‹YECEKLER‹ YERE ATTILARLiselilerin tepkisi üzerine

müdür yardımcısı akıllara durgun-luk verecek bir şey yaptı.Simitlerimizi bölüp yerlere attı ve

arkadaşlarımızın üzerine yürüdü.Ardından müdür geldi biziodasına çağırıp ifade vermemiziistedi. Biz “Niye ifade vereceğiz,karakolda mıyız?” diyerek tepkigösterdik. Müdür bizi zorlaodasına götürmeye çalışsa da olayıgören arkadaşlarımız engel oldu.Herkes alkışlarla bizi destekledi.Müdür odasına tek başına gitmekzorunda kaldı. Daha sonra kantin-ciler “Ekmeğimize taş koyamazsı-nız” diyerek üzerimize yürüdü. Birarkadaşımızı tartakladılar.

S‹M‹TE GEÇ‹T YOKOlayın ardından müdür polisçağırdı ve üç polis aracı okulageldi. Polis geldikten sonra müdürbizi tehdit etmeye başladı. Müdürbize şunları söyledi ve bizi tehditetti: “Aileleriniz arandıçocuğunuzu okuldan atacağız,çocuğunuz çok kötü şeyler yap-maya başladı, çocuğunuz simitalmayanları dövdü.”

Müdürün tehditlerininardından polis öğrencilere kimliksormaya başladı ve göstermek iste-meyen arkadaşlarımıza saldırdı.“Ne hakla kimlik kontrolüyapıyorsunuz?” diye soran arka-daşlara da saldıran polis 4 öğren-ciyi gözaltına aldı. Biz de polislerinarkadaşlarımızı gözaltına almasınıalkışlarla protesto ettik.“Öğrencinin muhatabı polisdeğildir, katil polis liselerdendefol” diyerek okulun bahçesineçıktık. Protestonun ardındankarakolun önüne giderek gözaltınaalınan arkadaşlarımızı bekledik.

Perşembe günü boykotukazandık ve kendi fiyatlarımızıverdik. Bunu bahçeye çıkıpalkışlarla, halaylarla kutladık.

Eskişehir Halkevleri‘Özgürlük en çok

çocuklara yakışır’ sloganıyla4 yıldır gerçekleştirdiği yeniyıl kutlamasından bu yıl davazgeçmedi. Yoksul mahal-lelerin çocuklarının yüzünügüldüren, üniversite öğren-cilerinin mahallelilerledayanışma kurduğu kutla-malar bu yıl EmekHalkodası’nda ve GültepeHalkevi’nde gerçekleşti.

Öğrenci Kolektifleri yazboyunca ‘Okumuş insanhalkının yanındadır’ diyerekyaz okullarında buluştuklarıçocukları yeni yılda dayalnız bırakmayarakHalkevlerinin etkinliğine

katıldı. Etkinlikten günlerönce üniversitelerinde sınıfarkadaşlarından çocuklariçin hediyeler toplayanKolektifçiler yaz okulu arka-daşlarına elleri boş gitmedi.

2 Ocak Pazar günü EmekHalkodası’nda GültepeHalkevi'nde gerçekleşenbuluşmalarda üniversitelilerve Halkevciler çocuklarıkarşıladı. Beraber şarkılarsöylendi, oyunlar oynandı.Ardından tüm çocuklar yeniyıldan beklentilerinisöylediler. Kimisi kar-nesinde tüm notlarının 5olmasını kimisi yeni yıldahiçbir çocuğunağlamamasını diledi.

Üniversitelilerin yanlarındagetirdikleri hediyelerindağıtılmasıyla yılbaşı etkin-liği sona erdi.

BURSAUludağ Öğrenci Kolektifi

de yeni yılı yaz aylarında‘Okumuş insan halkınınyanındadır’ diyerekbuluştuğu Görükleli çocuk-larla birlikte kutladı.Çocukların ailelerinin dekatılımıyla 2 Ocak Pazargünü gerçekleşen yılbaşıetkinliğinde oyunlaroynandı, dans edildi.Üniversitelilerin yüzleriniboyadığı çocukların yeniyılhediyesi öykü kitapları oldu.

Simiti ne müdür ne polis engelleyebildi

Yeni yıl çocuklarla güzel

OSMAN NUR‹ ORHAN

U⁄UR AKSOY

Page 7: 123'üncü sayı

İNSANCA YAŞAMHalk›n Sesi

77 Ocak 2011 / 20 Ocak 2011

“Onlar bizi rahat bıraksınlarbiz de onları!”

Bu sözler Loç Vadisi’neyapılmak istenen HES’e karşıHES’çi şirketin İstanbul’dakibinasının önünde oturmaeylemine katılan SultanTeke’ye ait.

Loç Vadisi, 2010 yılının gün-demi olan ‘suların kullanımhakkının devrine’ karşı çıkanhareketlere ufuk ve renkkatmıştı. Yöre halkının kul-landığı sarı yazmalar dahasonra çevre hakkı mücade-lesinin bayrağı olmuş ve Loç’taki HES karşıtı mücadeleninsloganı haline gelmişti: LoçVadisi Darda Sarı Yazmaİsyanda!

Loç’taki katliamı durdur-mak için yaklaşık iki yıldır köy-lerinde sürdürdükleri mücade-leyi İstanbul’un göbeğinetaşıyan Loçlular ve onlaradestek veren yaşam savunucu-larıyla oturma eyleminin 23.gününde Halkın Sesi içinkonuştuk.

KABATAfi KALDIRIMLARISEN‹N M‹ SANDIN?

Orya Enerji’nin önünde 8Aralık’tan itibaren hafta içi vecumartesi günleri oturma eyle-mi yapan Loçlular’a ilgi büyük.Ziyaretçisiz geçirdikleri bir günbile yok, HES’çi şirketinönünde neredeyse her gün birbasın açıklaması yapılıyor. Builgi ve dayanışma Orya

Enerji’yi rahatsız etmiş olacakki eylemin 22. gününde şirket‘çalışma özgürlüğünün engel-lendiği’ gerekçesiyle Loçlular’ısavcılığa şikâyet etti. Tümbaskılara rağmen eylemlerinisürdüren sarı yazmalılarFacebook’taki sayfalarınabakın nasıl yazmışlar hislerini:“Arazilerimizi kendininsanarak işgal eden veköyümüzü katleden şirket, her-halde Kabataş kaldırımlarınıda kendisine ait sanmış olacakki hakkımızda şikâyette bulun-muş!”

Oturma eyleminin 27.gününde Loç Vadisi’ndedevam eden HES inşaatınayürütmeyi durdurma kararıverildi. Bu kararı aldıran isehem köylerinde hem HES’çişirketin İstanbul’daki binasıönünde mücadele eden yaşamsavunucularıydı. Loçlular otur-ma eylemini 4 Ocak’ta son-landırdılar. Yürütmeyi durdur-ma kararıyla Loç Vadisi’ninnöbetinin durmayacağınısöyleyen Loçluların mücade-lesini dinleyelim.

HES’çi şirketin İstanbul’dakibinası önünde oturma eylemiyapma fikri nereden çıktı?

Sultan Teke: OryaEnerji’nin önüne geldik, çünküdeşifre etmek gerekiyor buşirketleri. Diğer HES pro-jelerinde bu yapılamadı maale-sef. Biz çıkıp ‘işte burası’ dedikve şehrin göbeğinde deşifreettik Orya Enerji’yi. OryaHan’ın önünde, ‘Orya Enerji

Ümran Boru Loç’tan defol’yazıyor pankartta ve insanlarbunu görüyor.

Köyümüzde adaletsizlik vekanunsuzluk baş gösterdi ve bizorada sesimizi hiç kimseyeduyuramadık. Jandarması, kay-makamı, valisi, belediyebaşkanına kadar hiç kimseyesesimiz duyuramadık. Bütünçaldığımız kapılar yüzümüzekapandı. Savcıya bile bir taneşikâyetimizi iletemedik. bununiçin buradayız. Nasıl onlarorada bizi rahatsız ediyormakineleriyle, biz de buradakendimizi yani gerçekLoçlular’ı göstermek istedik.

8 Aralık’tan itibarenburadasınız, tepkiler nasıl?

Bize çay gönderen, lavabo-larını kullandıran bir kafe var,ismini vermeyeyim şimdi.Bizim yüzümüzden belediye,tentesini kaldırdı. Diğerkafelerin tenteleri dururken o

kafenin tentesini kaldırdı. Bizonların bu sorununu gerekliyerlere ilettik ve şu anda ten-telerini geri takmak zorundakaldı belediye. Bu sorunuşikayet ederek ya da tehditederek çözemezler.Destekçilerimiz çok fazla.Çünkü HES mağdurları çokfazla. Biz burada bumağdurların sesi olacağımızainanıyoruz. Sesi çıkmayangariban köylüyü ezmeyeçalışıyorlar, üç kuruşa, tar-lalarını ‘kamulaştırdık’ diyerekellerinden alıyorlar.

HEM HESÇ‹ HEM TEMACIOradaki yüzyıllık ağaçları

kestiler içler acısı bir durum vebunu yapan yani bana düşmezonu deşifre etmek amaTEMA’nın kurucubaşkanlarından Orhan Yavuz(ORYA’nın sahibi). HemTEMA’yı temsil etmeyi hem

gelip köyde ağaçları katletmeyibiliyor. Artık kimegüveneceğimizi bilmiyoruz,ama bizler yılmayacağız. Bizibunların böyle tehdit etmeleriya da bize dava açmaları haklımücadelemizde biziyıldıramayacak. Böyle şeylerleyılmaya niyetimiz yok. Çünkübiz köyümüzü istiyoruz ve diğerHES mağdurlarının da sesiniduyuracağız.

Bir başka sarı yazmalı GülerMarazoğlu daha önce hiçeyleme katılmamış. Loçluolduğu için ve “olayları”duyduğu için katılabildiğiölçüde şirket binası önündekieyleme geliyor. 51 yaşındakiGüler biraz mütevazi “Bendiğerleri kadar işin içindedeğilim çok bilmiyorum amagelebildiğim zamandagelmemezlik etmiyorum.”Köyümüze sahip çıkmak içinburadayım” diyor.

Taşocağı toz olsun

Dere akacak Orya bakacak

Ulukışlahalkı evinekavuştuNiğde’nin, siyanürlü

altın arama şirketinekarşı mücadelesiyle gün-deme gelen ilçesiUlukışla’da Halkevi açıldı.

29 Aralık’ta gerçekleşenaçılış töreni kurdele kesi-miyle başladı. Kurdele kesi-minden sonra UlukışlaHalkevi Başkanı AliKarataş, açılış töreninekatılanlara teşekkür edereksözü belediye başkanınaverdi. Ulukışla BelediyeBaşkanı Hacı Avşar 90’lıyıllarda yürütülen Halkeviçalışmalarına dair anılarınıaktardı. Avşar’dan sonrasöz alan CHP Niğde İlBaşkanı Doğan ŞafakHalkevi açılışındanduyduğu memnuniyeti dilegetirdi. Şafak’ın ardındanHalkevleri ÖrgütlenmeSekreteri Kutay Meriç sözalarak Halkevleri’ninTürkiye genelinde yürüt-tüğü çalışmalardan bahset-ti. Açılış etkinliği konuk-ların üyelik başvurularınınkabulü ve gelecek dönemçalışma programı hakkındayapılan sohbetlerinardından son buldu.

ÇanakkaleHalkeviaçıldı

Ç anakkale Halkeviaçıldı. 25 Aralık

Cumartesi günü HalkevleriGenel Başkanı İlknur Birolve Çanakkale belediyebaşkanının katılımıylaHalkevi şubesinin açılışıgerçekleşti.

Halkevi’nin açılışınabirçok ilçe ve beldeninbelediye başkanı, parti tem-silcileri, emek vedemokratik kitle örgüt-lerinin temsilcileri katıldı.Çanakkaleliler açılışayoğun ilgi gösterdi.Kurdele kesiminden sonraÇanakkale Halkevitanıtıldı. Tanıtımdan sonraHalkevi’nden, açılış etkin-liklerinin yapılacağıbelediye sosyal tesislerine,“Parasız Eğitim, ParasızSağlık”, “İnsanca Yaşamİstiyoruz” sloganlarıyla birhalk yürüyüşü gerçekleşti-rildi. Açılış etkinliğindeHalkevleri belgeselinin gös-terimi yapıldı. Kurum tem-silcileri konuşmalar yaptı.Etkinlik, Halkevi müzik veşiir atölyelerinin ürünlerinisergilemesiyle sona erdi.

Halk›nHaklar›Forumu

2

Engelli Haklar› Atölyesi ‹stanbul’da bir ön atölye gerçeklefltire-cek, bu atölyenin sonuçlar› Ankara’daki foruma temsilcilervas›tas›yla tafl›nacak. Ankara’daki Halk›n Haklar› Forumu’ndasadece Engelli Haklar› Atölyesi’nde de¤il tüm di¤er bafll›klardaengellilerin sorunlar› gündeme getirilecek. ‹stanbul’daki EngelliHaklar› Atölyesi toplant›s› 16 Ocak 2011 (Pazar) saat 11.00’deMimarlar Odas› ‹stanbul Büyükkent fiubesi’nde gerçeklefltirilecek.

Çok ifl, çok atölyeKentsel dönüflüm

sald›r›lar›n›n artmas›ylahak mücadelelerininneredeyse en h›zl›geliflen ve en kurumsalhale gelen alanlar›ndanbiri olan bar›nma hakk›mücadelesi ‹nsanca BirKent ve Yaflam ‹çinBar›nma Hakk› Atölyesiolarak tart›fl›lacak. Buatölye forumun en ren-kli atölyelerinden birisiolmaya aday.

Ankara’da Mamak,Yenimahalle ve DikmenVadisi bar›nma hakk›bürolar› y›llar› bulanmücadele deneyiminidört alt atölye bafll›¤›alt›nda forumatafl›maya haz›rlan›yor.

Bu atölyelerden ilkibar›nma hakk› mücade-lesinin hukuki boyu-tunu kapsayan HukukAtölyesi. Bir di¤eri

Vadi’de gerçekleflenamfi tiyatro, organiktar›m ve çocuk park›deneyimlerinden ilhamalarak kurulan KamusalAlan›n Yeniden ÜretimiAtölyesi. Festivadi veçocuk korosuçal›flmalar›n›n deneyimiBar›nma Hakk›Mücadelesi Alan›ndaKültürel DönüflümAtölyesi’nde tart›fl›lacak.Mücadelenin enönünde yer alankad›nlar ise Kad›nAtölyesi’nde yer al›yor.

Kültür sanat için birden çok bafll›kKültür Sanat Hakk› Atölyesi için bu konunun

kapsad›¤› alan›n geniflli¤ini yans›tan bir ön çal›flmave toplant›lar dizisi yap›l›yor. Ankara’da Halkeviflubelerinde kültür sanat komisyonlar›nda görevalanlar ve farkl› alanlarda çal›flma yürüten Ankaral›

sanatç›lar›n kat›ld›¤› toplant›larda sanat ve kültürüzerine kuramsal metinler tart›fl›l›yor.

‹stanbul’da ise farkl› bafll›klar alt›nda öntoplant›lar yap›yor. Film-foto¤raf grubu 7 Ocak’ta,karikatür grubu 10 Ocak’ta, tiyatro grubu 12Ocak’ta, grafik grubu ise 13 Ocak’ta ‹stanbulHalkevi’nde toplan›yor.

AATTÖÖLLYYEEDDEENN UULLAAfifiIIMM SSEERRGG‹‹SS‹‹Öte yandan Kültür-Sanat Atölyesi ‹stanbul

Çal›flma Grubu'nun bileflenlerinden Kartal HalkeviKültür-Sanat Komisyonu, 8-9 Ocak tarihlerindeKartal Sanat Meydan›'nda "Ulafl›mda Çekti¤imizÇilenin Foto¤raflar›”n› sergileyecek. Sergininbafll›¤› "Paral› Ulafl›m, Bal›k ‹stifi Seyahat" olacak.

E¤itim hakk› içinön forumlar

Halk›n Haklar› Forumu’nun ikinci günündetoplanacak olan E¤itim Hakk› Atölyesi tümTürkiye’ye yay›lan ön çal›flmalarla Forumahaz›lan›yor.

AANNKKAARRAAAnkara’da Atölye’nin kurucu unsuru olan

E¤itim Hakk› Meclisi 17-18 Aral›k’ta fiirintepe,Mutlu, Mamak, Saimekad›n, Dikmen veBat›kent Halkevi’nde veli, ö¤retmen ve ö¤renci-lerin kat›l›m›yla söylefliler gerçeklefltirdi.

25 Aral›k’ta ASMMMO’da E¤itim Hakk› pan-eli gerçeklefltiren meclis, kurduklar› kürsü ilee¤itim hakk› mücadelesi verenlerin taleplerinidile getirdi.

Panelin ard›ndan taleplerinin yaz›l› oldu¤ubir dilekçeyi; okullarda, ifl yerlerinde ve mahal-lelerde imzaya açan meclis, 11 Ocak Sal› günüimzalar›yla MEB’e bir yürüyüfl gerçeklefltirecek.

‹‹SSTTAANNBBUULLHalk›n Haklar› Forumu/2011 öncesinde

‹stanbul’da bir E¤itim Hakk› Forumugerçeklefltirilecek. Forum 15 Ocak’ta ‹stanbulTabip Odas›’n›n Ca¤alo¤lu’nda bulunanbinas›nda saat 13.00’te düzenlenecek.

BBUURRSSAABursa’da da 16 Ocak Pazar günü saat

14.00’de E¤itim Araçlar› Salonu’nda bir önforum gereklefltirilecek.

Engelliler önce‹stanbul’da bulufluyor

Halkın Sesi sarı yazmalıların eylemyaptığı HES’çi şirket Orya’nın önündenbildiriyor: Hava soğuk, direniş çetin

Hopalıkadınlarsu istiyorArtvin Hopa’ya bağlı

Kemalpaşa Beldesi’ndeuzun süredir su kesintisiyaşayan CumhuriyetMahallesi’nin kadınlarıbelediyeye sabırlarının taştığınıgösterdi. Kadınlar su kesinti-lerinin sona ermesi ve mahal-lenin yaşadığı susuzluk soru-nun giderilmesi için 28 Aralıkgünü bir heyet oluşturarakbelediyeyle görüştü. Susuzluksorunu çözülmezsebelediyenin kapısına tekrargeleceklerini söylediler.

Su konusunda zengin kay-naklara sahip Hopa’da bollukiçinde yokluk çeken kadınlarınyaşadığı su sıkıntısınıCumhuriyet Mahallesi muhtarıŞenol Çelik’e sorduk. Hopa’dayürütülen Halkın Muhtarıçalışması kapamında aday olanve mahallede iki dönemdirmuhtarlık yapan Çelik su soru-nun neredeyse iki yıllık birsorun olduğunu, bu konuyu nezaman belediye yetkililerineiletseler kendilerine farklıbahaneler sunulduğunu söyle-di.

Çelik, belediyenin kendile-rine önce su kaynağının azal-masını sebep olarakgösterdiğini fakat beldeye ver-ilen suyun yaylalardakikaynağında bir su sorunuolmadığı için bunainanmadıklarını söyledi. Yazaylarından beri yapılan alt yapıçalışmalarının kesintileriarttırdığını belediyenin de songörüşmede bu çalışmalarnedeniyle sorun yaşadıklarınıaktardığını söyleyen Çelik,sorun çözülene kadar kadınlar-la beraber konuyu takipedeceğini belirtti.

Antalya’nın Elmalı ilçesine bağlıTekkeköy halkı köylerine kurulan ve hayatıyaşanmaz hale getiren taşocağına karşıharekete geçti.

TÜM KAPILAR KAPALIElmalı ilçesine bağlı Tekkeköy ve

Akçaemiş köylerinin bulunduğu yörede sonbir yıldır faaliyet yürüten taşocakları köylülertarafından istemiyor. Bir çoğu elmayetiştiren köylüler taşocağından yükselentozun elma ağaçlarına zarar verdiğini belir-tiyor. Taşocağından çıkan tozun başta astımolmak üzere çeşitli hastalıklara yol açtığınıbilen köylüler, taşocağının yasaya aykırı birbiçimde yerleşim yerlerine ve tarım arazileri-ne çok yakın olduğunu söylüyor. Köylülerin

ocağa karşı çıkmasında ocağın içinde bulun-duğu alanın Aleviler için kutsal sayılan DurDağı’nda olması da etkili bir neden.

Sıkıntılarını bir dilekçe ile Enerji ve TabiiKaynaklar Bakanlığı’na ileten fakat bir yanıtalamayan köy halkı ocağın faaliyetini dur-durması için idare mahkemesine açtıklarıdavanın ise sekiz aydır sonuçlanmadığınıanlatıyor.

‹LK EYLEM 15 OCAK’TAHukuki girişimleriyle sonuç alamayan

köylüler fiili mücadeleyi yükseltmeye kararverdi. Köylülerin sorunları ve hareket plan-larını köyde gerçekleştirilen toplantılarakatılan Antalya Halkevi üyesi Uğur Paça’danaldık. Paça, 2008 yılında onaylanan ve son

bir yıldır köyde hayatı yaşanmaz kılantaşocağının iki köyü etkilediğini aktarıyor.Bu köylerden Akçaemiş köyünde halkın taşocağına sessiz kaldığını söyleyen Paça,taşocağının ihtiyaçlarının bu köyünmuhtarına ait bakkaldan sağlandığınıbelirterek direnişe geçen Tekkeköy’üanlatıyor. Paça, Tekkeköy halkınıntaşocağının faaliyetini durdurmak için neleryapılabileceğini konuşmak üzere 24 Aralık’tabir halk toplantısı gerçekleştirdiğiniaktarıyor. Tekkeköylüler Antalyalılarındesteğini almak için 15 Ocak’ta Elmalı’danAntalya’ya bir yürüyüş gerçekleştirip buradabir miting yapmayı planlıyor. Köyde ise herakşam taşocağının bulunduğu alana meşaleliyürüyüşler yapılacak.

AYCAN TEK‹N

Page 8: 123'üncü sayı

EMEKHalk›n Sesi

87 Ocak 2011 / 20 Ocak 2011

Halk›n SesiSSaahhiibbii vvee SSoorruummlluu YYaazz›› ‹‹flfllleerrii MMüüddüürrüü

Ali Ergin DemirhanTTeelleeffoonn // FFaakkss

0212 245 90 37AAddrreess Tomtom Mahallesi Örtmealt› Sokak No: 6/3

BEYO⁄LU/‹STANBULBBaass››lldd››¤¤›› YYeerr

Taflbask› Matbaac›l›k Yay. ve Amb. San. Tic. Ltd. fiti. Bask› TesisleriKocaeli /‹ZM‹T (0262 335 45 29)

15 günlük Yayg›n, Süreli, Türkçe yay›nd›r.

Taşeronsağlık işçilerieylemdeAdana Numune

Hastanesi'nde 105 işçihaklarından vazgeçmeleriile ilgili bir belgeyi imzala-madıkları için işten çıkarıldı.İşe iade talebiyle başhekim-lik önünde eylem yaptı vetüm haklarıyla birlikte işegeri alınıncaya kadar eylem-lerini sürdüreceklerinisöyledi. İşçilerden MuhsinAsilkan hastane yönetici-lerinin yakınlarını işealdığını anlattı. Eylemdeaçıklama yapan Dev Sağlık-İş Çukurova Bölge ŞubeBaşkanı Mustafa Hotlar,“Taşeron çalıştırma hukukdışı bir yöntemdir” dedi.

Silikozisinsorumlusubakanlık

Danıştay 1. Dairesi, birkot kumlama işçisinin

silikozis hastalığınayakalanması ile ilgili dene-tim yapmadığını belirterekÇalışma ve Sosyal GüvenlikBakanlığı İş Teftiş KuruluGrup Başkanlığı’nı sorum-lu tuttu ve grup başkanıhakkında soruşturmaaçılmasına karar verdi.Çalışma ve Sosyal GüvenlikBakanı Ömer Dinçer, 15Nisan 2010 tarihli karar ilegrup başkanı hakkındasoruşturma iznivermemişti. Karara itirazedilmesi üzerine dosyaDanıştay 1. Dairesi’negelmişti.

Tekirdağ’ın Çorlu İlçe-si’ndeki Avrupa Serbest

Bölgesi’nde bulunan fab-rikada, Petrol-İş üyesiolduğu için işten çıkarılanişçilerin direnişi sürüyor.Aynı şekilde yine Petrol-İşüyesi olduğu için iştençıkarılan Berikap işyerindede işçiler direnişte.

İki fabrikada da işçilerağır çalışma koşullarınakarşı Petrol-İş’te örgütlen-miş, patronun işten çıkarmasaldırıları iki işyerinde desendikanın yetki tespiti içinyaptığı başvurunun hemenardından gelmişti.

Petrol-İşüyeleridirenişte

Sosyal Güvenlik Kurumu(SGK) 2009 y›l›na ait ifl kazas›istatistiklerini yay›nland›.Buna göre, 2009 y›l›n›n Ocak-Nisan döneminde 17 bin 733,May›s-A¤ustos döneminde 18bin 954, Eylül-Aral›k döne-minde ise 27 bin 629 olmaküzere toplam 64 bin 316 kifliifl kazas›na maruz kald›. 2009y›l›nda toplam olarak bin 171kifli de ifl kazalar›na ba¤l›olarak hayat›n› kaybetti.

SGK’ya göre 2008 y›l›nda 72bin 963 kifli ifl kazas› geçirdi.

‹fl kazalar› en çok tafleron-laflt›rman›n ve güvencesizçal›flma koflullar›n›n yayg›noldu¤u tekstilde, madenlerdeve inflaatlarda yafland›.SGK’n›n yay›nlad›¤› 2009y›l›na ait ifl kazalar›rakamlar›na göre, 2009’da enfazla ifl kazas› kömür ve linyitç›kart›lmas› esnas›nda madenocaklar›nda meydana gelirken

maden ocaklar›n› metalsanayi, tekstil ve inflaat sek-törü izledi.

‹fl kazalar›n›n çok büyük birk›sm› 30’dan az iflçi çal›flt›raniflyerlerinde gerçekleflti.

SGK’n›n istatistiklerine göreifl kazas›na maruz kalanlar ençok kafalar›na darbe alm›fl.Yine kay›tlar ifl kazalar›n›nmesainin ilk ve son saat-lerinde yo¤unlaflt›¤›n› gös-teriyor.

İş cinayetleri 2009’da 1171 can aldı

Meclisin gündemindeki torbayasa tasarısına karşı eylem-

ler sürüyor. Yapılan eylemler herne kadar parçalı bir görüntüyesahip olsa da tasarı, emekçiler vetoplumun geniş bir kesimindeolumsuz karşılanıyor.

Tasarıya karşı ilk ciddi tepkilerbelediye işçilerinden gelmeyebaşladı. 100 bine yakın belediyeçalışanını işinden edecek yasayakarşı Belediye-İş, örgütlü olduğutüm şehirlerde kitlesel eylemleryaptı. DİSK Genel-İş üyeleri debenzer eylemler gerçekleştirdi.Tasarıya karşı tepkiler Aralık ayıiçinde giderek arttı ve yaygınlaştı.Engellilerden silikozis hastalığınayakalanan kot kumlama işçilerine,kadınlardan kamu emekçilerine

geniş bir kesim, ayrı ayrı yaptığıeylemlerle torba yasa tasarısınıngeri çekilmesini istedi.

Torba yasa tasarısına karşı ilkmitingi İzmir’de örgütleyen DİSK,30 Aralık günü Türkiye’de örgütlüolduğu yerlerdeki temsilcileri ilemeclisin kapısına dayandı.Ankara’daki Genel-İş GenelMerkezi önünde buluşan işçiler,polis engelini aşarak meclise doğruyürüyüşe geçti. TBMM ÇankayaKapısı’nda bir konuşma yapanDİSK Genel Başkanı SüleymanÇelebi, torba yasanın aldat-macalarla dolu olduğunu ve yasaya‘kapkaç yasası’ adını verdiklerinibelirtti. Çelebi, hükümetin asgariücret politikasını da eleştirdi.

DİSK heyetinin meclise torba

yasayla ilgili görüşlerini sunandosyaları ilgili TBMM Plan veBütçe Komisyonu üyesi CHPMuğla Milletvekili Gürol Ergin’esunmasının ardından eylem sonaerdi.

Eyleme, TTB Merkez KonseyiBaşkanı Eriş Bilaloğlu, TMMOBBaşkanı Mehmet Soğancı,Halkevleri Genel Sekreteri SamutKarabulut ve EMEP il yöneticilerikatıldı.

Aynı gün, Kocaeli’nde de torbayasaya karşı emekçiler eylemdeydi.Kocaeli Emek ve DemokrasiPlatformu torba yasaya karşıyaptığı yürüyüşün ardından,AKP’yi il binası önünde protestoetti. Eylem kitleselliğiyle dikkatçekerken, Perşembe Pazarı mevki-

ine gelindiğinde kısa süre önceyerlerinden atılmak istenen pazaresnafı da eyleme alkışlarla destekverdiler.

AKP il binası önünde durduru-lan emekçiler adına basın açıkla-masına okuyan BES Şube Başkanıve KESK Kocaeli ŞubelerPlatformu Dönem Sözcüsü AkınŞişman: “Torba yasa, sermaye içinucuz emek cenneti vaat etmekte-dir. Düzenleme AKP memuruyaratma amaçlıdır. Çözüm örgütlümücadeleden ve ‘dur’ demektengeçiyor” dedi.

Türk-İş İstanbul ŞubelerPlatformu da 27 Aralık günü İstik-lal Caddesi’nde bin kişininkatıldığı bir yürüyüş yaparaktasarıyı protesto etti.

B inlerce dizi emekçisi, 24Aralık’ta Taksim’deki AtatürkKültür Merkezi (AKM)

önünde toplanarak uzun dizi sürelerinive dizi setlerindeki çalışma koşullarınıprotesto etti. Set emekçileri, 2 yıl önceaynı gün, uzun çalışma saatlerinedeniyle yorgunluktan geçirdikleritrafik kazası sonucu hayatlarını kaybe-den arkadaşları Zehra Sezgin ve TülinErgildi’yi andı.

Eyleme dizilerin servisleri ile katılandizi çalışanlarına, şehir dışında çekimyaptıkları için katılamayan setçalışanları, iş durdurarak destek verdi.Açık kürsüde konuşma yapan yönet-men, ışıkçı, sesçi, oyuncu, müzisyen vebirçok çalışan, kendi meslek grubununsorunları ile ilgili şikayetlerinibelirterek birlik çağrısı yaptı.

‘İSTERLERSE 180 DAKİKAOLSUN’

Senaryo Yazarları Derneği (Sen-der) ile birlikte ‘Yerli dizi yersiz uzun’sloganıyla kampanyayı düzenleyenSinema Emekçileri Sendikası (Sine-Sen) Genel Başkanı Zafer Ayden ileeylem ve kampanya üzerine konuştuk.Ayden özetle, eylemin gözde sloganı’90 değil, 45 dakika’ sloganına açıklıkgetirdi: “İsterlerse dizileri 180 dakikayayınlasınlar, yeter ki hazırlık sürecin-deki olanaklar sağlansın. Çözüm ise,tüm sinema emekçilerinin birliği.”

Ayden, söyleşimizden sonra gerçek-leşen RTÜK’ün dizi süreleri konusun-da ‘gözden geçireceğiz’ açıklamalarınıönden okuyarak asıl soruna dikkatçekti. “Tartışmaların doğru dürüst birzeminde alınması için tartışmalaradoğru bakmak, önermelerini ona göreyapmak lazım” diyen Ayden, filminmanala teslim edildiği ana kadar varçalışan herkesin, kendilerini sanatçıolarak nitelendirseler dahi terazidekiyükte hafif, pahada ağır tarafın

tepelere çıkardığı işçi sınıfınınolduğunu belirtti.

Sine-Sen’in ortaya çıkışının da sine-ma emekçilerinin ortak sorunlarınakarşı mücadele vermek istemesiyleolduğunu söyleyen Ayden, sendikanın,insanca yaşam için zorunlu ihtiyaçlarıkarşılayacak ve zamanında ödenecekücretler, sigortalı ve günde 8 saatçalışma haklarının elde edilmesi içinmücadele yürüttüğünü belirtti. Diziemekçilerinin saydığı bu temel haklar-dan emeklilik hakkının olmaması vegerekçesiz atılma gibi sebeplerleyaşadıkları mağduriyete dikkat çekenAyden, tüm taleplerin İş Kanunu’ndabelirtildiğini söyledi. Zafer Ayden,

“Yasadışılığa çıkan sinema emekçilerideğil, işçi sınıfı değil, bizzat ogayrimeşru yaşamı, gayrimeşru çalışmakoşullarını yaratan sermayedir” dedi.

Dizi çekimlerinde hazırlık süreciolmadığını bu yüzden bir haftada 90dakikalık dizinin tüm ihtiyaçlarınınkarşılanmaya çalışıldığını söyleyenAyden, “Diyelim ki 13 bölüm yayınla-yacağınız diziye 2 aylık hazırlık devresiöngörmüşseniz, senaristine, teknikekibine gerekli olanaklarısağlamışsanız, dizinin 180 dakikaolması çok da önemli değil” dedi.‘Kaliteli iş yapmak istiyoruz’ diyen setemekçilerinin kastının bu olduğunuvurguladı.

Kampanyaya destek veren yapımcışirketleri hatırlattığımız Ayden, bunun45 dakikalık dizi süresini baş talepolarak çıkartmanın bir sonucuolduğunu söyledi. Yapımcıların dauzun dizi sürelerinden rahatsızolduğunu, onlara sendika olarakdestek verdiklerini belirten Ayden,“Ama bizim insanca yaşam talepleri-miz, 45 dakikalık dünya standartların-daki dizi süresi talebimize engel değil”diye konuştu. “Kimsenin aklına 45dakika çekince, sigortasız da, 16 saatde, paramızı almadan da çalışabilirizdemek istediğimiz gelmesin” şeklindeuyaran Ayden, 45 dakikalık dizisüresinin, belki setin bir kısmının elini

rahatlatacağını, ama kalıcı çözümolmadığını vurguladı.

ÇÖZÜM EMEKÇİLERİN BİRLİĞİTüm bu sorunların çözümünün si-

nema emekçilerinin birliğinden geçtiği-nin altını çizen Ayden, “Biz sinemaemekçileri uzaydan setlere ışınlanmı-yoruz. Bu ülkede yaşıyorsak, elektriğin-den barınmasına, sağlığına, ulaşımınakadar bütün sorunlar bizi ilgilendiriyor.Biz de toplu ulaşımı kullanıyoruz, do-ğalgaz kullanıyoruz. Aynı doğa içindeyaşıyoruz. Bütün buralarda süren yağ-maya karşı hak mücadeleleri ile birlik-te hareket etmemiz gerekiyor. Öyle birbirlikten söz ediyoruz” dedi. Birlik çağ-rısına terazinin ağır basan kısmı olaraknitelendirdiği sermaye kesimi tarafın-dan müdahale edildiğini söyledi. Sine-ma sektöründeki her birimin ayrı birsendika kurması önerisinde bulunanMahsun Kırmızıgül için “Mensup ol-duğu sermaye sınıfına nasıl örgütlen-meleri gerektiğini öğütlesin. Sinemaemekçisi arkadaşlarımızın sözleşme ta-leplerine karşı çıkan, ücretlerini kesenKırmızıgül, filmde neyden bahsettiğiniunutmuş. Hani ortak sorunlarımız var-dı, hani ortak çözülecekti?” diye sordu.“Öfkeliyiz” diyen Ayden, sinemaemekçilerinin bu kampanya süresinceolduğu gibi birlik olduğu halde sorun-larını çözebileceklerine dikkat çekti.

Set çalışanlarının çalışma koşullarıile ilgili yaşadıkları sorunları aktaranAyden, elektrik direğinde kaza geçi-renlerin olduğunu, yoğunlukla bel fıtığıgibi hastalıklar geçirildiğini, trafik ka-zasıyla ölen arkadaşlarını, görevi olma-dığı halde aşırı yük taşıyan set emekçi-lerini, çalışanların düzensiz ve yetersizbeslendiklerini, figüranların karşılaştık-ları insanca olmayan muameleleri, aşırıyorgunluk ve uykusuzluk, dikkatsizliksonucu fiziksel ve psikolojik olaraksorunlar yaşadığını anlattı.

Emekçi, AKP’nin torbasına girmezGGüüvveenncceessiizzççaall››flfltt››rrmmaa bbiiççiimm--lleerriinniinn ttaaflfleerroonn ssiiss--tteemmiinniinnyyaayygg››nnllaaflfltt››rr››llmmaass››vvee ggüüvveennccee aalltt››nnaaaall››nnmmaass››nn››ssaa¤¤llaayyaann;; bbiirrççookkiiflflççiiyyii iiflfliinnddeenn eeddee--cceekk oollaann AAKKPP’’nniinnttoorrbbaa yyaassaattaassaarr››ss››nnaa kkaarrflfl››eemmeekkççiilleerr ssookkaa¤¤aaçç››kktt››..

TOK‹ patronuiflçilere atefl açt›Başbakanlık Toplu Konut İdaresi’nin (TOKİ)

Kütahya’da Akkent Mahallesi’nde yaptırdığıtoplu konut inşaatında işçiler, ücretleri ödenmediğiiçin eylem yaptı. TOKİ’den ihale alan Evyap şirke-tinin işi yaptırdığı taşeron firmanın iki aydır ücreti-ni ödemediği işçiler, 26 Aralık günü taşeron şirketyetkilileriyle tartıştı. Tartışmanın ardından işçilerşantiyeyi taşlayarak firmaya tepki gösterdi; ancakfirma yetkilileri tarafından ateş açıldı. Açılan ateşsonucu bir inşaat işçisi ayağından yaralandı.Ayağından yaralanan Ekrem Tekdemir'in (34)sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi. Olay yerinegelen polis de işçilere saldırdı. Polisin saldırısınınardından işçilerin tepkisi bu kez polise yöneldi.İşçiler polisin saldırısına taşla karşılık verdi. Polis,13 işçiyi zor kullanarak gözaltına aldı. Olaylarsırasında şantiye binasının camları kırılırken üçpolis aracı da hasar gördü.

‘BAŞBAKAN DUY, EMEĞİMİZİN KARŞILIĞINIİSTİYORUZ’

Aynı inşaatta işçiler, 21 Aralık günü demaaşlarını alamadıkları için eylem yapmıştı.Binaların çatısına çıkarak çatıda ateş yakan, polisingelmesinin ardından inşaata kimseyi yaklaştırmakistemeyen işçiler aşağı kiremit atmıştı. “Başbakanduy, emeğimizin karşılığını istiyoruz – 72 mağdurişçi” pankartı asan işçiler, taşeron firmanın işçilereödeme yapacağını söylemesinin üzerine eylemleri-ni bitirmişti. Eylemin ardından inşaatta çalışan 72işçinin hesabına 60 lira yatırılmıştı. İşçilerin 120 binliraya yakın alacakları bulunuyor. Diyarbakır,Hakkari, Van, Bitlis, Ağrı ve Iğdır'dan 75 kişilikgrup halinde Eylül ayında Kütahya'ya gelen işçilermüteahhit firmadan işi alan taşeron şirkete bağlıolarak sıva, alçı, mantolama, çatı, duvar ve tuğlaişçiliği yapıyorlar.

TOKİ şantiyeleri en fazla işçi eylemleriyle gün-deme gelmişdi. Ağır çalışma koşullarında veneredeyse hiçbir güvenlik önlemi alınmaksızınçalıştırılan işçiler, yaşadıkları güvencesizliğe karşıtepkilerini ücretlerini alamadıkları zaman ortayakoydu. Ücretini alamayan işçiler, özgün eylembiçimlerine de imza attı.

Dizi emekçileri ekranlardaki parlak ışıklarınyansıtmadığı ağır çalışma koşullarına karşı sokaktaydı

Yerli dizi yersiz uzun

Page 9: 123'üncü sayı

EMEK 97 Ocak 2011 / 20 Ocak 2011 Halk›n Sesi

Taşeron şirket eliyle bir işyerinde çalışmanın enbüyük sorunu iş güvencesinin olmayışıdır. Dev

Sağlık-İş’in mücadelesiyle bu gerçek artık herkestarafından biliniyor. İş güvencesini sağlama almanıntek yolu da örgütlülükten geçiyor. Emekçiler bunuda yavaş yavaş öğreniyor.

Kamu sağlık kuruluşlarında taşeron eliyle hizmetgördürülmesinin bugüne kadar gördüğümüz örneğişöyleydi. İşçi hastanede taşeron şirketin işçisi olarakçalışmaya başlar ve sonrasında yıllık veya daha azsüreli ihalelerle aynı şirket veya başka bir şirket iha-leyi alır ama işçiler bundan etkilenmezdi, hiçbir şeyolmamış gibi o işyerindeçalışmaya devam ederdi. Teksorun işçilerin kıdemle ilgiliyıllık izin ve tazminat haklarınailişkin tartışmalı konuydu.İşçilere yıllardır “Siz her ihaleyleyeniden işe alınıyorsunuz bunedenle kıdeminiz birikmiyor”diye yalanlar söylendi. Nezamanki Devrimci Sağlık İş, buişe el attı; işçiler o hastanedeişe başladıkları günün işe giriştarihi olduğunu öğrendiler,sadece işçiler değil işverenlerde artık kolay kolay böylepalavralarla işçileri kandırmayatevessül edemiyorlar.

Ancak geçtiğimiz günlerde Adana NumuneHastanesi’nde yeni ihaleyi kazanan taşeron firma105 işçiyi imzalatmak istediği belgeyiimzalamadıkları gerekçesiyle işten attı. Taşerondançalışan sağlık işçilerinin örgütlenmesinin zorunlu-luğunu anlatırken hep şunu söyledik: “İş güvencenizhiç yok, eğer yeni gelen taşeron isterse ‘Benburadaki 300-500 işçiyle çalışmak istemiyorumbenim kendi işçim var’ dese yasal olarak kimseninyapacağı bir şey yok. Bu nedenle taşeron uygula-ması sürdüğü sürece işçiye huzur yok, mutlakataşeronu sağlıktan kovmalıyız” diye anlattık. Ancakyaklaşık 20 yıldır süren bu uygulamada işçiler buanlamıyla bir zarar görmedikleri için herkes “böylegelmiş böyle gider” havasında çalışmaya devamediyordu. Adana’daki uygulama bugüne kadar(benim bildiğim kadarıyla) ikinci örnek. Daha öncede Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde 58 işçi yenişirketin (kendi işçilerimi getireceğim) gerekçesiyleişten atılmıştı. Ancak o günlerde henüz taşeronsağlık emekçilerinin örgütlenme mücadelesi ülkeçapında yankı bulmadığından oradaki arkadaşlarıdirenişe geçmeleri için ikna edememiştik.

AKP hükümetinin hastanelerinde yardımcı sağlıkhizmetleri, işçilerin köle emeği kullanılarak karşılan-maktadır. Mecliste görüşülen “torba yasa” ve son-rasında devamı gelecek olan “ulusal istihdamstratejisi” paketinde işçilerin sermayenin kucağınaelleri ayakları bağlanmış bir kurban olarak teslimedilmesinin yolları hazırlanmış. AKP’li bakanın 16saatlik çalışma sürelerinden bahsetmesi çokmanidardır. Bu ülkede vahşi kapitalizmin en cen-gaver uygulayıcısı olarak Özal’ı gördükten sonra“bundan beteri olmaz” diye düşünmüştük. Amadinci Tayyip, Özal’a rahmet okuttu desek yeridir.İslamcı vahşi kapitalizm emek sömürüsünüacımasızca derinleştirerek sistemi ayakta tutuyor.

Dün Egeli işçiler örgütsüzdü, bugün AdanaNumune’deki işçiler de öyle. Ama Adana’daki sağlıkemekçileri kaderine razı olup evlerine dönmediler,hastane bahçesinde direnişe geçtiler. Çalışmak,evlerine ekmek götürmek istiyorlar. Çünkü artıkbütün taşeron sağlık emekçileri, ekmeklerine sahipçıkmak için mücadele etmeleri gerektiğini biliyor.

Mücadele ö¤renilecekbirfleydir!

‹ndirim bekleyen bakan zam yapt›

Hükümet benzine yine zamyaptı. 28 Aralık 2010’dan

itibaren 95 oktan kurşunsuzbenzinin litre fiyatı 3,91 lira ola-cak. 97 oktan kurşunsuz benzinise 3,98 lira olacak. Mazotunlitre fiyatı 8 kuruş artarken,kalorifer yakıtı da yüzde 1,84oranında zamlandı.

AKP hükümeti eylül ayındanitibaren akaryakıta üçüncü defazam yaptı. Enerji ve TabiiKaynaklar Bakanı Taner Yıldız,15 Aralık günü yaptığı açıkla-mada benzin fiyatlarında bir

düşüş tahmin ettiğini söylemişti.AKP’li enerji bakanları dahaönce de defalarca elektrik, su vedoğalgaz fiyatlarında indirimbeklemiş ve bu yönde açıkla-malar yapmıştı; ancak bu açıkla-malardan en geç iki hafta sonraenerji kullanım bedelleri zam-lanmıştı.

Tüketicinin akaryakıtaödediği her 100 TL'nin 65 lirasıÖTV ve KDV olarak doğrudandevlete gidiyor. Geri kalanınıdağıtım şirketi ve bayii karı iletaşıma bedeli oluşturuyor.

Denizli merkeze bağlı 3mahalle, 16 köy, 5 kasaba

ve 3 ilçenin sulamasını sağlayanbirlik, çiftçiden 4 milyon liralıkelektrik alacağını tahsil edeme-yince çiftçileri icraya verdi.Pamukkale Sulama BirliğiBaşkanı Ahmet Ekincier,yaptığı açıklamada, çiftçidenelektrik parasının alınamamasıdurumunda suların dakesileceğini söyledi. 1991-2008yılları arasında 837 çiftçinin 3milyon lira; 2009 yılında 155,2010 yılında da 706 çiftçininyaklaşık 1 milyon lira borcu

oldu. Öte yandan sulamabirliğinin de 8 milyon TL ana-para olmak üzere faiziyle birlik-te devletin işlettiği elektrikdağıtım şirketi AYDEM’e 35milyon TL borcu var. Birlik,AYDEM'e olan 800 bin liralıkborçlarını ödemezse elektriklerikesilecek.

Denizli Ziraat OdasıBaşkanı Hamdi Gemici,üreticinin 2007 yılından berisürekli olumsuzluk yaşadığınıbelirtti ve sorunun çözülmemesidurumunda tarımın büyükdarbe alacağını söyledi.

Piyasa meslek lisesi

Yoksul çiftçiye vuran vurana

TufanSertlek

Dev Sağlık-İşGenel Sekreteri

2011’i direnifltekarfl›lad›lar

AKP meslek liselerinipiyasaya açıyor. Çalışma veSosyal Güvenlik Bakanlığı,

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB),Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği(TOBB), TOBB Ekonomi veTeknoloji Üniversitesi ve Türkiyeİş Kurumu (İŞKUR) işbirliği ileyürütülen “Uzmanlaşmış MeslekEdindirme Merkezleri Projesi”(BECERİ'10) Çalışma ve SosyalGüvenlik Bakanı Ömer Dinçertarafından basına tanıtıldı.

Bakan Dinçer, ''Biz artık şuduvarı yıkıyoruz; toplumun vepiyasanın ihtiyaçlarından uzakeğitim veya teorik eğitimden uzak-laşıyor ve daha çok ihtiyaca odak-lanmış bir programı hedeflemeyebaşlıyoruz'' dedi. ProjeninTürkiye’nin sistematik istihdamyaratma projelerinden biriolduğunu belirten Dinçer, bu pro-jeyle doğrudan doğruya piyasanınihtiyaçlarına uygun elemanlaryetiştirmeyi ve onları da bu ihtiyaçyerlerinde istihdam etmeyiöngördüklerini söyledi.

Yeni proje ile müfredatların dapiyasa ihtiyaçlarına göre şekil-leneceğini ifade eden Dinçer,işgücü piyasasının esnekleştirilmesigerektiğini belirtti: “İnsanları heran, her yerde ve farklı bir işteçalışabilecekleri bilgi ve tecrübeyesahip bir donanımla teçhiz etmek,ondan sonra da piyasayı dahaserbest, daha çalışılabilir halegetirmek, çalışma hayatını esnek-leştirmek gerekecek.''

Dinçer’in sözlerinin içinde

geçen ‘her an her yerde ve farklıbir işte çalıştırılmalarıyla ilgili kısımilk bakışta ‘herkes iş sahibi olacak’havası yaratıyor. Medyada art ardaçıkan ‘1 milyon kişiye iş imkanı’gibi haberler de bu havayı destek-liyor. Oysa bir insanın her an heryerde her işte çalışması, iş güvence-si olmaması ve buna bağlı olarakdüşük ücretle ve ağır çalışmakoşulları altında çalıştırılması

anlamına geliyor.

‘DİREKSİYONDAN KALKTIK’ “Bize yardım ve destek sağlaya-

cak bütün aktörleri sürece dahiledip, mümkün olduğu kadar düşükmaliyetle, mümkün olduğu kadarçok büyük bir faydayı üretmeninpeşinde koşuyoruz'' diyen Dinçer,bakanlık olarak bünyelerindeçalışan sayısının 2.400 olduğunu

ancak söz konusu proje için en az80 bin personel gerektiğini söyledi.Dinçer projenin amacını şu şekildevurguladı: ''Biz Bakanlık olarakdireksiyondan kalktık, ticaret vesanayi odalarını, TOBB'u direksi-yona oturttuk. Biz yavaş yavaş stan-dartlarını belirliyor, denetimleriniyapıyor, izliyoruz, ama fiilenyürütme alışkanlıklarımızı bırak-maya çalışıyoruz. Bu proje somut

bir şekilde bunu gösterecek.”Dinçer’in sözünü ettiği piyasaya

uygun elemanlar genel olarakmeslek liselerinde şekillenecek. Buelemanlar stajyerler için açılanBECERİ kurslarında eğitim ala-caklar ve 5 ay ile1 yıl arasındadeğişen eğitim süreci kadar daücretli çalışacaklar.

‘MESLEĞE’ TORBA DESTEKMeslek liselilerin piyasaya

uygun nitelikte yetiştirilmesininardından çalışma koşullarını dameclisin gündeminde bulunantorba yasa tasarısı belirleyecek.Bunoktada torba yasa tasarısındagündeme gelen iki madde önemarz ediyor.

Bu maddelerden birincisitasarının 39’uncu maddesi. Bumadde ile 5510 sayılı Kanun’un 82.maddesi değiştirilerek prime esaskazancın üst sınırının belirlen-mesinde asgari ücret 18 yaş sınırınagöre düzenleniyor.

Bu düzenleme işletmelerdeçıraklık eğitimi gören, meslekieğitim gören ve staja tabi tutulan-ların almakta oldukları ücretlerinide 599 liradan 518 liraya düşürü-yor.

Diğer maddeler ise beş kişidenaz işçi çalıştıran yerlerde de stajyer-lerin çalışabilmesi ile denemesüresinin 2 aydan 4 ayaçıkarılmasını öngören maddeler.Bu iki koşul bir araya geldiğindemeslek lisesinden mezun olan birgenç, stajyerlik yaptığı yerdeparasını alamayacak.

eslek liseleri AKP’nin ‘BECERİ’si ile piyasayauygun hale getiriliyor. Piyasa ise AKP’ninyasalarıyla giderek güvencesizleştiriliyorM

35 gün boyunca Avrupa’n›nen yüksek gökdeleni önündeoturma eylemi yapan 20 iflçiödenmeyen ücretlerini 31 Aral›kgünü ald›.

AKP Bitlis Milletvekili NahitKiler’in sahibi oldu¤u KilerHolding taraf›ndan yapt›r›lanSapphire Tower inflaat› 17 Eylülgünü bir iflçinin 5. kattan düflerekölmesiyle gündeme geldi. Olay›nüzeri örtülmeye çal›fl›l›rkenSapphire iflçileri Birgün gazete-sine çal›flma koflullar›n› anlatt›;Avrupa’n›n en yüksekgökdeleninin ifl cinayeti vegüvencesizlefltirmeyle yükseldi¤iortaya ç›kt›. Kiler’in inflaattahiçbir güvenlik önlemi almad›¤›,iflçilerin sigortalar›n› eksikyat›rd›¤› hatta baz› iflçilerin ücret-lerini ödemedi¤ini anlatan iflçiler,bas›na verdikleri demeç gerekçegösterilerek iflten ç›kar›ld›.

25 Kas›m’da iflçiler öden-

meyen 54.000 lira ücretlerinialmak için gökdelen önündedirenifle geçti. Direnifl boyuncailerici kurumlar iflçileri yaln›zb›rakmad›. ‹flçiler defalarcagüvenlikçilerin ve polisinsald›r›s›na maruz kalsa day›lmadan direndi.

31 Aral›k günü iflçilerin ücret-lerini ödemek zorunda kalanNahit Kiler, son anda bile çeflitliayak oyunlar› yapmaktan geridurmad›. ‹flçilere, bir ka¤›t vere-rek “Bunu imzalamazsan›zparan›z› alamazs›n›z” dedi ve“fiirketi zor durumda b›rakt›¤›miçin özür diliyorum” yazan ka¤›d›imzalamalar›n› istedi.

Kiler’in tüm çabalar›na karfl›birçok iflçi, “Özür dilemesigerekenin bizim hakk›m›z› ver-meyen Kiler’dir” cevab›n› verdi.Az say›da iflçi ka¤›d› imzalad›;ancak tüm iflçiler alacaklar›n›ntamam›n› eksiksiz ald›lar.

Nemtrans iflçileri 2011’e ‹fl Bankas› Kuleleri’ninönünde direniflte girdi. Sendikal› olduklar› için ifltenç›kar›lan Nakliyat-‹fl üyesi, ‹fl Bankas› bünyesindekiNemtrans iflçileri 31 Aral›k günü ‹stanbul 4. Levent’tebulunan ‹fl Bankas› Kuleleri’nin önünde eylem yapt›.Eyleme Nakliyat-‹fl üyesi baflka iflçiler de destek oldu.Bankan›n önüne sloganlarla yürüyen iflçiler, ‹flBankas›’n›n sendika düflmanl›¤›n› protesto etti. ‹flçiler2011’i ‹fl Bankas› önünde karfl›layacaklar›n› duyurdu vebir gün boyunca alk›fl ve sloganlarla eylem yapt›. Öteyandan iflçilerin Gemlik’teki iflyeri önünde de direniflisürüyor.

‹fl Bankas›’na ba¤l› Bursa’n›n Gemlik ‹lçesi’ndekiSerbest Bölge’de bulunan Nemtrans iflçileri Nakliyat-‹fl’eüye olduklar› için iflten ç›kar›lm›fl ve ifllerine sendikal›olarak geri dönmek için 27 Aral›k’ta Gemlik’teki iflyeriönünde direnifle geçmiflti.

‹fl Bankas› bünyesinde faaliyet gösteren Nemtransflirketi, Nakliyat-‹fl 5 Kas›m’da Çal›flma Bakanl›¤›’na yetkiiçin baflvurduktan sonra iflten ç›karma sald›r›s›nabafllad›. ‹lk olarak 14 iflçiyi iflten ç›karan flirket 26 iflçiyide yine ‹fl Bankas› bünyesinde faaliyet gösteren tafleronbir flirket olan Gemport’a geçirmek istedi. ‹fl Bankas›,Gemport’a geçmek istemeyen iflçileri de iflten ç›kard›.

Nemtrans’ta direniflte olan iflçilerin yar›s› t›r floför-lü¤ü di¤er yar›s› da limanda vinç operatörlü¤ü

Sapphire iflçileri direnerek kazand›

‹‹flflççiilleerriinn ddiirreenniiflflii GGeemmlliikk SSeerrbbeesstt BBööllggee’’ddee iiflflyyeerriiöönnüünnddee ssüürrüüyyoorr.. GGeemmlliikk’’tteekkii SSeerrbbeesstt BBööllggee’’ddeeflfliimmddiiyyee kkaaddaarr TTüürrkk--‹‹flfl’’ee bbaa¤¤ll›› TTüürrkk MMeettaall vvee LLiimmaann--‹‹flfl sseennddiikkaallaarr›› ffaaaalliiyyeett yyüürrüüttüüyyoorrdduu;; iiflflyyeerriinnee DD‹‹SSKKggiirriinnccee ppaattrroonnllaarr ddaa iiflfltteenn çç››kkaarrmmaa ssaalldd››rr››ss››nnaabbaaflflllaadd››..

Gıdamühendisleriişsizliğinpençesinde

5996 Sayılı Veteriner Hizmetleri, BitkiSağlığı, Gıda ve Yem Kanunu'nun 13

Aralık’ta yürürlüğü girmesiyle, çeşitli fir-malarda sorumlu yönetici olarak çalışanbinlerce gıda, kimya ve ziraat mühendisiişten çıkarılmaya başladı. Eski yönetmelik-ler tamamen yürürlükten kaldırılırken yenikanunun yönetmelikleriyse henüz hazırdeğil.

Kanun, 10’dan az işçi istihdam eden pas-tane, fırın, catering şirketi, peynirimalatçıları gibi mikro ölçekli gıda işlet-melerinde gıda, ziraat ve kimya mühendisibulundurma şartını kaldırdı. Türkiye’deki40 bin gıda işyerinin yüzde 80’i mikro

ölçekli işletme sıfatına sahip. Gıda Mühendisleri Odası Yönetim

Kurulu Başkanı Petek Ataman kanunungıda denetimini maliyet unsuru olarakgören birçok işletmede uygulanmayacağınadikkat çekerek, binlerce mühendisin işsizkalmasının yanı sıra halkın gıdagüvenliğinin de tehlikeye atıldığını söyledi.Ataman, et parçalama tesislerini örnekolarak verdi: “Bu tesislerde daha önce ilgilitüm meslek grupları görev alabilirken şimdisadece veteriner hekimler görev alabiliyor.Öte yandan hangi noktaların parçalamatesisi olduğunun bir tanımı da bulunmu-yor.”

İ zmir Büyükşehir Belediyesi ihalelere kendi şirket-leriyle girerek taşeron şirketleri teknik olarak iş

yapamaz hale getiriyor. Belediye bu yolla 2010’un soniki ayında 2.521 işçiyi, taşeron şirketlerden belediyebünyesindeki şirketlere geçirdi. Büyükşehirbelediyesinin taşerona karşı yaptığı hamlelerde2008’den bu yana taşeron şirketlerde çalışan park vebahçe işçilerinin ve Kent A.Ş işçileri direnişinin önemlibir payı var.

Daha önce asgari ücretle taşeron şirketlerde çalışanve bir yıl doldurmadan işten çıkarılıp kıdem tazminatıverilmeyen işçiler, büyükşehir belediyesinin kendişirketlerine geçtiğinde kıdem tazminatı hakkına sahipoluyor. Büyükşehir belediyesi, taşeron şirkete verdiğikar payını işçilere vermiş oluyor.

Taşeronda 600, 700 lira ücret alan işçilerbelediyenin şirketlerinde 900-1500 lira arasında ücretalıyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde çalışmayabaşlayan işçilerin eskisine göre sendikalaşmaları dahada kolay hale geliyor.

İzmir Büyükşehirtaşerona iş vermiyor

Page 10: 123'üncü sayı

10Halk›n Sesi 7 Ocak 2011 /20 Ocak 2011

KİBELE

Diyarbak›r’›n kad›n yüzü

H ükümet meclis gündeminegetirdiği torba yasa ilekadın kamu çalışanlarına

mevcut durumdan daha ileri haklartanıdığını söylüyor. Peki gerçektenöyle mi? Meclis gündemine gelen‘torba’dan çalışan kadının yabancısıolmadığı bir anlayış çıkıyor.

Tasarının Bakanlar Kuruluonayından geçen Devlet MemurlarıKanunu’nda değişiklik içerenbölümün bir kısmı, çalışan kadınlariçin görünüşte olumlu; ancak uygu-lama eksik kaldığından, yetersiz.Bununla birlikte, torba yasa,mağdurlarının en çok kadın işçilerolduğu esnek ve güvencesiz çalışmabiçimlerine yasal dayanak sağlıyor.

MÜJDE! ÇOCUKLARA KADINLAR BAKACAK

Yasadaki doğum sonrasıebeveyn izni konusundakideğişiklikle eşi doğum yapanerkeğin izin süresi 3 günden 10güne çıkarılıyor. Söz konusudeğişiklik, çocuk bakımının anneyeyükletilmesi konusunda görünüşteve sözde düzenleme getirmiş olu-yor. Toplumsal cinsiyete dayalıişbölümü nedeniyle kadının üstlen-diği çocuk bakımı sorununun, sözkonusu değişiklikteki gibi erkeğebir haftalık farkla verilen izin süresiile çözülmesi ise mümkün değil.

Tasarının görünen yüzükadınların yüzünü güldürüyor.Anneler için doğum sonrası ücret-siz izin hakkı 12 aydan 24 aya yük-seltiliyor. Fakat kadınların izinligeçen bu sürelerinin emeklilikhakkı için gerekli süreyesaydırılması düzenlemede yeralmıyor. Kadın hareketinin doğumsonrası izninin ücretli olması gerek-

tiği yönündeki talebi yok sayılıyor.Bu durum, tasarının, kadınların ço-cuk bakarken içinde kaldığı yıpratı-cı koşullar ve harcadığı emek gücü-nü dikkate almadığına işaret edi-yor. Ücretli izin hakkı öngörmeyentasarı ile, kadınların çocuk dünyayagetirmesi ve bakımını sağlaması ileemeğin yeniden üretimini gerçek-leştirdiği görmezden geliniyor.

Kreş hakkı talebini kendisineiletmek isteyen KESK’li kadınlarlagörüşmeyi kabul etmeyen hükümet,süt izninin ilk altı ay 3, ikinci altı ay

bir buçuk saat olarak düzenlenme-sine olur veriyor. Ancak süt iznikullanacak işçi kadınlar için, kreş yada emzirme odaları olanaklarısağlanmıyor. Hakkın işe geç gele-rek, ya da erken çıkarakkullanılması düzenlemesi ile gerçeksoruna ve çalışan kadının sesinekulak tıkıyor. Yasanın yürürlüğegirmesi halinde kağıt üzerinde kala-cak olan bir kanun daha mevzuatageçmiş oluyor.

Getirilmesi planlanan tümdüzenlemeler, kadının evdeki

emeğini görmezden geliyor. Torbayasa adıyla meclise sunulan tümmaddeler ışığında görünen o ki,kadının kendisine ihtiyaç duyulanesnek ve güvencesiz çalışma biçim-leri dışında çalışma hayatında önükapatılıyor. Kadının ev içindekitoplumsal cinsiyete dayalı rolünün,“ücretsiz izin hakları” konusundakidüzenlemeler ile pekiştirilmesininyanında, özel sektörde çalışankadınların mağduriyetlerinedokunulmuyor.

Özel sektörde, süt ve doğum izni

gibi haklarını kullanmak isteyenemekçi kadınlar, işlerini kaybetmetehlikesi ile karşı karşıya kalmayadevam edecek. Yapılan düzen-lemeler, kadınların halihazırdakigörevde yükselmede ve işealınmada ikinci tercih olduğu işyaşamında olumsuz sonuçlaraneden olabilecek. Değişiklikişveren için kadın personelçalıştırmada çekince yaratabilecek.Bunun için, kadınların çalışmahayatına ilişkin düzenlemelerin,kadınlar için dezavantajadönüşmesini engelleyecek tedbir-lerle birlikte ele alınması gerekiyor.

Söz konusu yasa tasarısı kendin-den öncekilerle, kadının ev içiemeğinin görmezden gelinmesi veonu kaşılıksız bırakmasınoktalarında benzerlik taşıyor.

SFK, TORBAYA KARfiIMEYDANDA

5 Ocak’ta İstanbul GalatasarayMeydanı’nda biraraya gelenSosyalist Feminist Kolektif üyeleri‘İstihdama evet, torba yasaya hayır’dedi.

Kadınlar yaptıkları eylemde ser-mayenin kadınları yedek işgücüolarak gördüğünü, torba yasa ilegelecek kuralsız çalıştırma ilkeleriile kadınların, haklarından dahafazla mahrum kalacaklarını belirtti.Ev içinde ve dışında kadınlarınkarşılığı ödenmeyen bir emek har-cadığını ifade eden kadınlar,“Bütün ev işlerini ve bakım yükünüüzerimize yıkan erkeklerden ala-caklı olduğumuzu her fırsatta dilegetireceğiz. Bugüne kadar, emek-lerimizin karşılığı olanalacaklarımızı tahsil edene kadar evişi yapmayalım diyoruz” dedi.

‘Torba’dan kadına düşenlerBir yazı yazmak zor ama bir kadın yazısı yaz-mak daha zor çünkü bugüne kadar

çoğunlukla erkeklerin işi olmuş bu iş. Biz hepokuyan, dinleyen tarafta olduğumuz için bu işiyapmak bize çok zor geliyor. İkincisiDiyarbakır’dan ve üstelik Kürt kadın hareketinedair yazmak daha zor.

Adını Kürt sorunu ve Kürt halkının mücadele-siyle beraber anmaya alıştığımız Diyarbakır yakınzamanda gündeme bir tecavüz skandalıyla geldi.AKP MYK üyesi Dicle Üniversitesi SosyolojiBölümü’nde öğretim üyesi olarak görev yapanProf. Dr. Mazhar Bağlı’nın üniversitedeki kadınöğrencileri taciz ettiği, bir öğrencisine ise tecavüz

girişiminde bulunduğuhaberi basına yansıdı. Buhaberin ardından Diyarbakır’ıbir de kadın gözüyle anlat-mam, dahası Diyarbakır’ınkadın yüzünü anlatmam içinHalkın Sesi editörlerindenteklif gelince kabul ettim.Fakat yukarda da yazdığımgibi yazı yazmak zor.Diyarbakır’dan Kürt kadınhareketine dair yazı yazmakdaha zor.

Neden daha zor? Çünkühem içindesin hem dedışındasın bu dünyanın.Hem kapsanılansın hem de

dışlanan. Hem ‘onlar’dansın hem de değilsin.Hem öz kızkardeşsin hem de üvey, böyle iç içegeçmiş bir sürü çelişki içerisinde yaşanıyorkadınlık halleri.

Biraz Anadolu gibi, biraz ‘Batı’ gibi Kürt kadınhareketi. Anadolu gibi herkese kucak açan,dostlukla kucaklayan, ötelemeyen, kendindensayan, bağrına basan. Ama biraz da ‘Batı’ gibikendi başına, kendi gündemi öncelikli, dışarıyakarşı biraz mesafeli, belki kibirli. Ama bu iki hal içiçe geçtiği, biraz birbirini dengelediği için şimdilikitici ya da ötekileştirici değil. Daha çok koruyucu;hem hareketin içi hem dışarıya karşı kendinikoruma reflekslerine sahip.

Kürt kız kardeşlerim bu konuda haksızsayılmazlar, hepimizin yaşadığı sorunları onlarsavaştan ve feodal toplumsal ilişkilerde, ötürüdaha ağır yaşadılar. Tüm bunların üstesindengelebildikleri için Kürt kadın hareketinin başarısıazımsanacak bir başarı değil. Bu konudaki hak-larını teslim etmek lazım. Hele Diyarbakır’dayaşayınca bunu daha iyi anlıyorsunuz.

Yine de Kürt kadınları için tüm sorunlarınçözüldüğünü söylemek, tamamen özgür olduk-larından söz etmek mümkün değil. Elbette buöyle kolay bir iş değil. Daha yürünmesi gerekençok yol, yapılması gereken çok şey var. Üstelikbahsettiğim eksikler sadece Kürt kadın hareke-tinin değil tüm Türkiyeli sosyalist hareketlerin vefeminist kadın hareketinin ortak sorunu.

Bu coğrafyada, kadınların hayatları hiç kolaydeğil. Ben Diyarbakır’a ilk geldiğimde dikkatimiçeken şeylerden biri belediye otobüslerinin arkatarafında sadece erkeklerin olmasıydı. Kadınlarsaön tarafta oturuyordu. ‘Bu ne böyle haremlikselamlık mı’ diye düşünmüştüm. Sendikalmücadelede yer alan birine bu durumusorduğumda verdiği yanıt çok çarpıcı idi benimiçin: “Burada otobüsün arka tarafına giden kadın‘yolludur’ bunu herkes bilir” diye. Bana tokat gibigelmişti bu yanıt. Abartılı olduğunu düşünmüşbu yorumu sorduğum kişinin geri eğilimlerineyormuştum. Hala da öyle olduğunu düşünüyo-rum. Anlattığım olay ilerici bir emek örgütündemücadele eden, politik bir erkeğin yaklaşımınınifadesiydi ve bu bile bu çoğrafyada kadınolmanın, mücadele etmenin ne kadar ağır ve zorolduğunu anlamama yetmişti.

Bu fikriyat hayatın her alanında ister politikolsun, ister olmasın kadına bakışın hala çok ciddibir biçimde değişmediğini gösteriyor. Hala aile içişiddet, ensest, cinsel taciz, tecavüz, kadıncinayetleri ve kan davası sürmekte. Neredeysehemen her gün bir cinsel taciz-tecavüz vakasıyaşanmakta. Kadın hareketinin ve BDP’libelediyelerin bu konuda çok ciddi çabalarıolmasına rağmen bunu toplumla paylaşmaktabiraz geri durdukları da gözden kaçmamakta.‘Kol kırılır yen içinde kalır’ biçiminde değil, amaçok ‘dışarıya’ basına ifşa etmeden, konuyu kendiiçlerinde çözme eğilimleri var.

Kadın kurumları şiddete uğramış kadınlaradestek için sığınma evleri ve meslek edindirmekursları çalışmaları yürütüyor elbetteki, fakat nasılbir baskılanma ise daha doğru bir ifadeyle ırkçılıkve inkar politikaları insanları ne hale getirmişsehalk bunları açıkça dile getirmekten çekinir halegelmiş. Çünkü maruz kalınan ayrımcılık insanlarıyaşadıkları şiddeti, tacizi, tecavüzü, kadın cinayet-lerini bile bir halkı aşağılama aracı haline getir-miş. Tüm bu zorluklara rağmen mücadele eden-lerse kadınlar.

Kürt kadın hareketinin etrafını saran koşullarınbir kısmı bunlar. Gelecek sayılarda hareketiçerisinde kadınların konumuna dair gözlemleri-mi paylaşmak üzere...

ZeynepÇelik

[email protected]

17-19 Aralık tarihlerindeAydın Söke’de gerçekleşti-

rilen 13. Kadın Sığınakları veDayanışma MerkezleriKurultayı’nın bu yılki gündemikadın cinayetlerine karşımücadele oldu. Bu yıl 13.’südüzenlenen kurultaya pek çokkadın örgütü ve kadınçalışması yürüten kurumlarıntemsilcileri katıldı. Kurultayda‘Dünyada sığınaklar için veri-len mücadelenin bugünü vegeleceği’, ‘Kadın cinayetleri’,‘Erkek egemen kültür vetecavüz’, ‘Feminizm ve homo-fobi karşıtlığı’, ‘Uluslararasısözleşmeler açısındanTürkiye’de aile içinde kadınayönelik şiddet konusundakidüzenlemeler’, ‘Kadına yönelikşiddete karşı mücadele ve ço-cuk istismarının görünürlükkazanması’, ‘Aile içinde kadınayönelik şiddete ayrılan bütçeve politik sonuçları’ başlıkların-da sunum ve atölyeler gerçek-leştirildi.

Kadın cinayetleri ile ilgilimücadelenin büyütülmesi içinsomut adımlar atmanıngerekliliğini vurgulayan

katılımcı kurumlar, kadın inti-harlarının kadın cinayetlerikapsamına alınmasıgerektiğini, kadın cinayetleriile ilgili gerçekçi sayısal verileriedinmek istediklerini belirtti.Silahlanma konusunda yapılanyasa değişikliklerinin kadınayönelik şiddetin artmasına yolaçtığını belirten kadınlar,kadına dönük şiddetin önlen-mesi için gerekli, yeterli yasaldüzenlemelerin yapılmasıçağrısında bulundu.

Yapılacak yasal düzen-lemeler arasında tecavüz krizmerkezleri kurulmasınınolması gerektiği talebini kurul-tay vesilesi ile yeniden dil-lendiren kadınlar, korumakararlarının verilmesinde kar-şılaşılan gevşek ve duyarsız tu-tumun terk edilmesini istedi.

Nüfusu 50 bini geçenbelediyelerin kadın sığınma eviaçması şartını hatırlatankadınlar, uygulamada yasanınyetersiz kaldığını ifade ederek,yasanın uygulanmasını sağlaya-cak gerekli tedbirlerinalınması, açmayanlar içinyaptırım uygulanması

gerektiğini dile getirdi.Kadınlar, halihazırdaki ve

açılacak olan kadın sığınmaevlerinin kadınların fiziksel vepsikolojik sağlıklarının korun-ması, kazanılması için yeterliteknik donanıma sahip olmasıgerektiği konusunda fikirbirliğine vardı.

Kadınlar ayrıca, sığınmaevlerinden sonraki yaşam içingerekli bütçenin sağlanması

zorunluluğu konusuna dadeğindi.

Yerel ve merkezi yönetim-lerden, kadına dönük aile içişiddet konusundakiçalışmalarını kadın örgütlen-meleri ile sürdürmeleriniisteyen kurultay katılımcıları,kadına yönelik şiddetlemücadelenin bir kamu poli-tikası haline getirilmesi gerek-tiğini belirtti.

Şimdi sırada ne var KavafDaha önce de eflinden fliddet gören

Ayfle Paflal›, bofland›ktan sonra eskieski efli taraf›ndan öldürüldü. Dahaönce polisin önünde tehdit edilen,ancak gere¤i yap›lmayan, savc›l›¤a‘koruma’ talebinde bulundu¤u halde,talebi reddedilen Ayfle Paflal›, dahaönce efline uygulad›¤› cinsel fliddetnedeni ile yarg›lanan fakat piflmanl›kbildirdi¤i için serbest b›rak›lan eskikocas› taraf›ndan ifllenen bir cinayetlehayat›n› kaybetti.

Devletin, polisin ve ilgili bakanl›kKad›n ve Aileden Sorumlu DevletBakanl›¤›’n›n cinayet ile ilgili ihmalininkamuoyunda dikkat çekmesi üzerine,Devlet Bakan› Aliye Kavaf , kad›ncinayetlerinin münferit vakalaroldu¤unu söyledi.

Vatan gazetesinin sorular› üzerinekad›n cinayetlerinin yaflanmamas› için

mücadele verdiklerini söyleyen Kavaf,kad›n cinayetleri sonras› verdi¤i ‘eli-mizden geleni yapt›k’ demeçlerine biryenisini daha ekledi. Kavaf, “AileninKorunmas›na Dair Kanun’da, fliddetiuygulayana, sadece efl de¤il, di¤er ailefertleri de, güvenlik kuvvetlerinin, adlimakamlar›n müdahale etmesi içinma¤durun flikayetçi olmas› gerekmiyor.Üçüncü flah›slar›n ihbar›yla gerekenadli ve idari yapt›r›mlar devreye gire-biliyor. Bu tür olaylar›n olmamas› içinher türlü mücadeleyi sürdürüyoruz.Ama yine de münferit vakalar olabili-yor” dedi.

Kavaf, aile içi ve kad›na yönelikfliddetle ilgili dört y›ll›k eylemplanlar›n›n bitti¤ini ve yeni eylem plan›haz›rlad›klar›n› söyledi. Kavaf, kad›nayönelik fliddetle ilgili duyarl›l›¤›n›n,polise laf söyletmeme konusunda

oldu¤unu flu sözlerle ifade etti: “Poliszorla bar›flt›rd› eve gönderdi, denmesindiye karakolda form doldurtulmas›usulünü getirdik.” Kavaf, önceki eylemplan› çerçevesinde 40 bin polise,hakime, savc›ya, doktora, Diyanet ‹flle-ri’ne e¤itim verildi¤ini söyledi. Son 4y›ldaki kad›n cinayetleri tablosuna göreise bu süre boyunca her gün üç kad›nöldürüldü ve son 7 y›lda kad›n cinayet-leri 14 kat artt›. Yaln›zca geçti¤imiz y›liçerisinde Ayfle Paflal› gibi onlarcakad›n polis taraf›ndan evine gönderile-rek, fliddete mahkum edildi.

Kavaf, kad›n cinayetlerinin politikoldu¤u vurgusunu duymazdan geldi.Kad›n cinayetlerini, erkeklerin öfkeleri-ni kontrol etmeye ihtiyaçlar› olmas›naba¤lad›. Kavaf ekledi: “fiiddetin tama-men kald›r›lmas›, s›f›rlanmas› çok kolaybir fley de¤il.”

Şiddet evimizde sığınak nerede

Torba Yasa Tasarısı, kadınların ev içindeki üretime katılma süreçlerini yoksayarken, kadının çalışma yaşamındaki mağduriyetlerini pekiştiriyor

Eğitim ve BilimEmekçileri

Sendikası (Eğitim-Sen) "SendikadaKadın Temsili"konusunda yürüttüğüçalışmanın sonuçlarınıkamuoyuyla paylaştı.Sendikanın yaptığıaraştırma sendikalar-da kadınların temsili-nin önünde 'sendikalzihniyet ve cinsiyetçianlayışın engelolduğunu ortayakoydu.

"Kadınlar sendika-da karar ve yönetimorganlarında nedeneksik temsil ediliyor-lar?", "Eşit temsil içinneler yapılmalıdır?"sorularına yanıt bul-mayı amaçlayanaraştırmayı, Eğitim-Sen Merkez KadınSekreterliği düzenledi.

Ankete 421 kişi

katıldı. Katılımcılarınyüzde 88.1'i sendikaüyesi olmayı tamemenveya kısmen yararlıbulduğunu bildirdi;yüzde 49'u ise sendikaüyeliğine tamamen yada kısmen olumsuzbakıyordu. 97katılımcı, kadınlarınsendika yönetimorganlarında eşit tem-silinin önündeki enönemli engeli,"toplumda ve ailedekicinsiyetçi işbölümü"olarak tanımladı."Sendikada çocukbakım odasının olma-ması" ise en etkisizneden olaraksıralandı. EğitimSen’in yüzde 46' sınıkadınlar oluşturduğuhalde, sendikanınyönetim organlarındakadınların oranı,yüzde 25’in altında.

Bursa Valiliği’nin talebi üzerine Travestileri,Transseksüelleri, Gayleri ve Lezbiyenleri

Koruma Yardımlaşma ve Kültürel EtkinlikleriniGeliştirme Derneği Gökkuşağı’nın kapatılmasıiçin açılan ve iki yıldır süren dava sonuçlandı.

Uzun zamandır, fuhuş yapıldığı iddiaları venefret cinayetleri ile yıpratılmaya çalışan derneğinbaşkanı Öykü Özen, derneklerine sahip çıkmakiçin tüm hukuk yollarını deneyeceklerini, karardadirenilmesi durumunda yeni bir dernek açacak-larını ifade etti.

Gökkuşağıderneği kapatıldı

Sendikadacinsiyetçilik

Page 11: 123'üncü sayı

YÜZ YÜZEHalk›n Sesi

117 Ocak 2011 / 20 Ocak 2011

Türkiye kamuoyunun son dönemde en fazla tartıştığı konu-lardan HES’lerle (hidroelektrik santraller) ilgili tüm merakedilen bilgilerin derli toplu yer aldığı ilk kitap ‘Dereler veİsyanlar’ Notabene Yayınları tarafından yayımlandı. GazeteciMahmut Hamsici’nin yazdığı kitapta HES’leri farklı yönleriyleele alan bilgi bölümleri, Türkiye’de HES yapılan veya yapımıplanlanan farklı yörelerden gözlemlerle HES karşıtlarının

yaşam alanı mücadelelerinin hikâyeleri yer alıyor. KitaptaTürkiye’nin HES canavarıyla cebelleşen Kastamonu’danErzurum’a, Rize’den Muğla’ya, Düzce’den Antalya’ya farklıyörelerinden HES karşıtı, su ve yaşam hakkı mücadelelerineve kamuoyunun konuyla ilgili merak ettiği bilgilere yer verili-yor. Mahmut Hamsici’ye kayıt cihazımızı uzattık, kitabı üzer-ine söyleştik.

Anadolu’nunneoliberal

düzenleimtihanı

‘Dereler ve İsyanlar’ kitabındaHES meselesini nasıl bir yöntemle elealdın?

Başından beri benim asılamacım HES yapılan ya da yapımıplanlanan bölgelere gidip oralardaprojelerin nasıl yaşamageçirildiğini, başlanan projelerin oyörenin insanları için ne tür prob-lemler yarattığını ve HES’lere karşıgelişen toplumsal hareketleri bel-gelemekti. Yani yapmak istediğimbir saha çalışmasıydı. Ana akımmedyaya da bilgi akışı oluyor amabu, buzdağının görünen yüzü.Örneğin HES’lerle ilgili bugünAnadolu’da en büyük yıkımArtvin’in Murgul İlçesi’ndeyaşanıyor ama medya Murgul’la hiçilgilenmiyor. Hem medyanın heryöreden haber geçmesi mümkündeğil hem de burada bazı kırmızıçizgiler var. Örneğin Hürriyetgazetesi Sabancı grubununErzurum’daki HES projeleriyle çokfazla olumsuz haber yapmak iste-mez. Ya da HES yatırımları olanÇalık grubunun ATV’sinde,Sabah’ında pek HES haberi göre-mezsiniz. Ama bütün bu çalışmayısuyun ticarileştirilmesi perspekti-fiyle yapmak ve dağınık bilgileribelli bir bütünlükte sunmak iste-dim. Bunu yaptıktan sonrakamuoyunun HES’lerle ilgili genelanlamda merak ettiği bilimsel bilgi-leri de araştırarak, okuyarak veröportajlar yaparak toparlamayaçalıştım. Böylece kitapta bir yandansaha notları akarken aralardakiTabiat Bilgisi bölümleriyle bu bi-limsel bilgiler aktarılıyor.

Aynı yerde yaşayan insanlar nasıloluyor da HES’çi ve HES karşıtıolarak ikiye bölünüyorlar?

Birçok yerde çıkar ilişkilerinedeniyle insanlar HES’lerisavunuyor. İnsanlara kimi yerderüşvet verilmiş kimi yerde bazıtaşeron işler devredilmiş. Bir detabii hükümetin propagandasındanetkilenip “Ülkem için iyi olacaksadevletime suyumuz feda olsun”diyen insanlar var. Böylece kimiyerlerde bu insanlarla HES’lerekarşı çıkan insanlar arasındaayrışmalar yaşanıyor. Bugünkardeşin kardeşe selam vermediğiköyler var. Bir de aynı yöredeyaşayıp HES’lerden daha az etkile-necek insanların meseleyeyaklaşımıyla daha fazla etkilenecek-lerin yaklaşımı da farklı olabiliyor.Örneğin Erzurum İspir AksuVadisi’nde toprakları HES’in kuru-lacağı alanın üst tarafında yaşayanköylüler alt tarafta yaşayan köylülerkadar HES’lere tepkili değiller.

Ama bir yandan da HES karşıtımücadelelerin insanları birleştirici biryanı yok mu?

Doğru, kesinlikle var. Ortadakitüm hükümet propagandalarına veişbirliklerine rağmen birçok yöredehalk bir arada mücadele veriyorhatta bu mücadele yıllardır aynıcoğrafyada yaşayıp ortak yaşamalanları olmamış insanları da biraraya getiriyor. Çarpıcı bir örnekvereyim. Düzce ve Hendek’te AksuDeresi üzerine yapılmak istenenHES’e karşı yörede farklı etnikkökenden köylüler ilk kez bir arayagelmiş durumda. Burada hemKaradeniz’in farklı yerlerindengelenler hem de Çerkesler yaklaşık100 yıl önce köylerini kurmuşlarama tüm bu zamanda bırakalımortak evlilikleri, ortak dostluklarıaralarında bugüne kadar hiçbiriletişim kurulmamış. Şimdi buinsanlar kendi yaşamlarıyla ilgili bir

sorun karşısında ilk kez birliktemücadele veriyorlar. Birbirlerinitanıyorlar, karşılıklı önyargılarından kurtuluyorlar.

Peki, bu ortak hareket etmeningetirdiği birleştiricilik sağ görüştenolan insanları da kapsıyor mu?

Kesinlikle kapsıyor. Açıkçasıbugün Anadolu’nun birçok yerindeHES’lere karşı mücadele verenlerbugüne kadar sağ partilere oyvermiş insanlar. Ama neoliberal-izmin yaşam alanlarına yönelik buvahşi saldırısı karşısında politikalana dair algıları da değişebiliyor.Örneğin Loç Vadisi’nde bugünekadar hep sağ partilere oy vermişbazı insanlar, eylem süreçlerinde ilkkez Kürt yurttaşlarla ya da solcular-la bir araya geldiler.

Bir tarafta yeniden kardeşleşmebir yanda toplumsal barışın bozul-ması. Hangisi daha ağır basacaksence?

Bu sorunun cevabı HES karşıtıhareketlerin siyasi olarakönümüzdeki dönemde nasıl birkarakter kazanacaklarına bağlı.Solun buradaki işlevi çok önemli.Hâlihazırdaki hükümet-şirketler veişbirlikçiler cephesine karşı tümhalk kesimlerinin bir araya getirilipbirliğinin sağlanması çok önemli.

Kitapta HES karşıtı mücadeledegençler çok görünmüyorlar, bununnedeni ne olabilir?

Bizim de ilgimizi çekti budurum, gençlerin oldukları yerlervar ama az. Bunun nedeniyle ilgilifikir vermesi açısından ArtvinMurgul örneğini verebilirim.Murgul’un kendine has bir özelliği

var, zamanında bakırla var olmuşve sosyal devletin nimetlerindenfaydalanmış bir kasaba. Bütünözelleştirme, piyasalaştırmasaldırısından sonra hayaletkasabaya dönüşmüş. İşyerlerikapanmış, güvencesiz çalışma siste-mi yerleşmiş, küçük esnaflık yokolmuş ciddi oranda göç yaşanmış.HES’lerin 2000’li yıllardayapılmaya başlanmasıyla birlikteMurgullular iş imkanı çıktığını veeski güzel günlere döneceklerinidüşünerek HES’lere başta evetdemişler.

Başka yerlerde de gördüm,gençler işsizlikten kaynaklı bu pro-jelerle iş sahibi olacaklarınıdüşünerek karşı çıkmamışlar. Bu daHES’lerin yumuşak karnı. Amainşaatı bittikten sonra bir santraldeortalama yedi sekiz kişi çalışıyor vebunların çoğu vasıflı eleman olarak

dışarıdan getiriliyor. Yani ortadauzun vadeli bir iş olanağı da yok.

Tabii bahsettiğimiz durumunbaşka bir nedeni de bu yöre sakin-lerinin zaten daha çok yaşlılardanoluşması.

HES’ler sadece o yörede yaşayan-ları değil, memleketlerine geri dön-mek isteyen insanlar için de sorunyaratıyor…

Tam da bu yüzden HES karşıtıhareketler içinde inanılmaz biremekli ve emekliliği yaklaşmışinsan kitlesi var. Gençken çalışmakiçin şehirlere göç etmişler ve yıllar-ca emekli olduklarında köyedönme hayaliyle yaşamışlar.Köyümde sürekli yaşamasam bileen azından yılın yarısını oradageçiririm diye düşünenler var.HES’ler, insanların dönmek iste-dikleri köylerindeki doğal yaşamıyok edecek. Bundan dolayı bugünkırsal kesimde başka hiçbir toplum-sal muhalefet hareketinde göre-meyeceğiniz kadar bir emekliaktivist kitlesi var.

Şiirler, şarkılar da çok dikkatçekici. Kentteki eylemci algısıylaoradaki eylemci algısı da farklısanırım. Daha insancıl ve içten birdurum mu söz konusu?

Bunlar meselenin insanlar içinne kadar hayati olduğunu gösteri-yor. Oradaki bir çok insan hayat-larında ilk kez HES’ler nedeniyleeylemlere katılıyorlar. Bu tepkisel-lik hayatlarındaki tüm alanlarayansıyor. Mesela Fındıklı’da yerelsanatçı Veysel Amca’ylatanışmıştım. Şimdiye kadar hep aşktürküleri yazmış ama HES’lere o

kadar tepkili ki oturup bir dederelerini sattırmayacaklarına dairbir şarkı yazmış. En çok bilinenörnek de Yuvarlakçaylı kadınlarınŞalvar rap grubu.

Çevre mücadelelerinde hukukimücadele doğrudan eylemin önündegidiyor gibi…

Şirketler hukuk alanınınarkasından dolanmasını çok iyibiliyor. ÇED süreçleriyle ilgilikazanımlar kısa süreli oluyor. Bunaek olarak hukuk alanındakimücadeleyi kısıtlayıcı yenigelişmeler de yaşanıyor. YeniAnayasayla birlikte idarimahkemelerin elinden yerindelikdenetimi yetkisinin alınmasıHES’lerle ilgili kazanılan davalarınsayısını azaltacak. Bunun dışındabazı vadiler yöreyi SİT alanı ilanettirme yoluyla HES projelerininyaşama geçirilmesini engelleniyor-du. Tabiat Varlıkları veBiyoçeşitliliği Koruma YasaTasarısı’yla bu imkân da ortadankalkacak. Bütün bu gelişmelerönümüzdeki dönem fiili halkmücadelelerini daha fazla gereklikılacak.

Şirketlerin fiili halk mücadelelerikarşısında tavrı sence nasıl olur?

Bahsettiğim yasa taslağındakoruma planlarının yapılması özelkuruluşlara, koruma görevi de özelgüvenlik birimlerine verilmesi plan-lanıyor. Bu çok tehlikeli birgelişme. Önümüzdeki dönemde buhareketlerin karşısına devletingüvenlik güçleri kadar şirketlerinözel güvenlik güçlerinin deçıkacağını tahmin etmek zor değil.Zaten bunun ilk örnekleri degörüldü. Giresun Çanakçı’daşirketin güvenlik güçleri geçen yılbir saldırıda köylüleri hastaneliketti.

Son olarak kitabın kapağıyla ilgilibir şeyler söylemek ister misin?

Kapağı Erkal Tülek ve DavutKanmaz hazırladı. Hem kitabıniçeriğini yansıtan hem de estetikaçıdan da nitelikli bir iş çıkarmakistedik.

Bir tarafta içinde tüm HES’çicepheyi anlatan öğeleriyle yıkıcıdozer kepçesi var. Diğer taraftaysaona kafa tutan, insana ve doğayadair her şeyi içinde barındıranArtvin Geyiği var.

Son olarak eklemek istediklerinvar mı?

Bu kitabın en önemliamaçlarından biri de farklımücadelelerin birbirlerinin dene-yimlerini paylaşmalarına ve ortakmücadele etmelerine yardımcıolması. Umarım buna bir katkısağlar.

HES’lere karşı mücadele verenlerbugüne kadar sağ partilere oy vermişinsanlar. Ama neoliberalizmin saldırısıpolitik alana dair algıları da değiştiriyor

üm hak mücadeleleri gibi HES karşıtıhareketler de hem yöresel hem deulusal çapta Türkiye toplumunun ye-niden kardeleşmesine zemin sunuyor

Bazı yörelerdegençler işe

girme umuduylaprojelere karşıçıkmıyor. Budurum HES

karşıtı mücade-lenin yumuşak

karnı

Camide HES dersleri

F I N D I K L I , D E R S ‹ M , Y E fi ‹ L I R M A K , M U R G U L , ‹ S P ‹ R , A L A K I R . . .

HES isyanı her yerde!

Bu da halkınmedyası

Bu hareketler iletişim alanını da mücadeleiçin etkin olarak kullanıyorlar.

Bu hareketlerin iletişimle kurduğu çokhayırlı bir ilişki var. İnternetle ilişki hemörgütlenmek hem de haber duyuruları içinkullanılıyor. Sosyal paylaşım sitelerini çoketkin kullanıyorlar. Facebook sanıldığı gibisadece kentli orta ve üst sınıfların kullandığıbir araç değil. Mesela Trabzon’da SolaklıVadisi’ndeki örgütlenmenin temeliniFacebook oluşturuyor. Burası büyük bir vadi.HES’e karşı olan insanlar birbirlerini sitedekurulan bir grup vasıtasıyla buluyor sonra dabir araya gelip dernek kurmaya karar veriyor-lar. Bu hareketler kendi alternatif medyalarınıyaratıyorlar. Bunu da doğrudan kendi ihtiyaçve olanakları dahilinde yapıyorlar. Kendihaberlerini kendileri yazıyorlar. Kimi kezküçük dijital kameralarla kimi kez cep telefon-larıyla tüm gelişmelerin fotoğraflarını, video-larını çekip bloglarında, sitelerinde yayınlıyor-lar. İnternet sayesinde farklı coğrafyalardakimücadelelerin birbirinden haberdar olmasıkolaylaşıyor. Ana akım medyaya karşı yeni birhalk medyası anlayışı doğuyor.

Bergama’nınizinde

Geçmiş dönemin çevre hareketleriylebugünkü HES karşıtı hareketler arasında ne türfarklılıklar var?

Çevre hakkı hareketleri Türkiye’de asılolarak 1980’li yıllarda ortaya çıktı. Bunlar odönem kentli orta sınıfların duyarlılıklarınadayanan hareketlerdi. Bergama örneği buhareketler açısından başka bir döneminişaretçisi oldu. Bergama bir çevre hakkıhareketiydi ama sorunu doğrudan yaşayanköylülerin kendi yaşam alanlarını savunmakiçin ortaya çıkardıkları bir hareketti. Bu,80’lerdeki hareketlerden farklı olarak hemezilenlerin hareketiydi hem de politik olarakda sistemle hesaplaşmaktan kaçınmıyordu.Bugünkü HES karşıtı hareketler de bence buizleği takip eden öz savunma hareketleri.Bunun yanında hala o 80’lerdeki anlayışlahareket eden bir takım STK’lar da yok değilama dediğim gibi önümüzdeki dönem kur-tarıcılık misyonuyla dışarıdan bir gözle halkayaklaşan örgütlerle, taban hareketleriarasındaki ayrımlar daha da netleşecek.

Kadınların mücadelede en önde olmalarınınasıl yorumlamak gerekiyor?

İlk akla gelen neden evin temizliği, yemekyapılması, yaşlıların, çocukların, hastalarınbakımı gibi ev içi yeniden üretim faaliyet-lerinin hepsinin kadınların üzerinde olması.Dolayısıyla su, kadınların hayatında çokdaha kritik bir yerde duruyor. Bir nedeni dedaha önce bahsettiğim işbirliklerinin erkek-ler üzerinden yürümesi. Muhtarlar, esnaflar,köyün önde gelenleri erkek, bu durumkadınları daha pazarlıksız hale getiriyor.Görüştüğüm erkekler sivri cümleler kurma-maya dikkat ediyorlardı ama kadınlar küfüretmekten bile çekinmiyordu.

Bir yerde kadınlar camide erkeklere bil-gilendirme toplantısı yapmış…

Bu örneğe Artvin Ardanuç’ta rastladım.Derelerin Kardeşliği Platformu’ndan KamileKaya ve arkadaşları geçen yıl tüm köy cami-lerini dolaşmış. Evler çok dağınık. İnsanlarıtopluca bulabildikleri için toplantıları cami-lerde yapmaya karar vermişler. Kış boyuncaher cuma camilerde biri namazdan önce birinamazdan sonra olmak üzere insanlaraHES’leri anlatmışlar.

Kamile ilk kez böyle bir şey yaptıkları içinilk toplantıda çok heyecanlıymış. Tam na-maz başlamak üzereyken “Ben keseyim siznamaz kılacaksınız” demiş. Cemaatten“Yok, yok, sen anlat, biz sonra da kılarız na-mazı” demişler. Mesele o kadar meşru ki,başı açık bir kadın ki sosyalist görüşte biridir,camiye girip bunu yapabiliyor.

T

Page 12: 123'üncü sayı

DOSYAHalk›n Sesi

127 Ocak 2011 / 20 Ocak 2011

Meclis gündemine giren Torba Yasa, çalışmahayatından içki satışına farklı konulardadeğişiklikler getiriyor. Torbanın içindeki birkaç‘iyi’ madde emeğe saldırı planını gizleyemiyor

Düzenlemeler işçiden alıp patrona veriyor.Genç işçilerin asgari ücreti düşüyor, stajsömürüsü yaygınlaşıyor. Torbanın kaşıkla veripkepçeyle almadığı tek kesim Sarıkeçililer

Torba Yasa’nın sefasıpatrona cefası emekçilere

TBMM gündeminden hiç

düşmeyen Torba Yasa ne demek?

İktidar neden birbiriyle ilgisi

olmayan onlarca düzenlemeyi aynı

torbaya koyuyor? Tasarı çalışma

yaşamında neleri değiştiriyor?

İşçiler için ne getiriyor? Patronlara

ne gibi kıyaklar yapıyor? Tasarıda

yoksulların ve halkın yararına

düzenlemeler var mı?

Torbadan ne

çıkıyor?

T orba YasaTasarısı’nda yeralan değişikliklerin

önemli bir kısmı çalışmayaşamını düzenlemeyeyönelik. Düzenleme ile‘genç işçiler’ için daha ağırçalışma koşulları gündemegeliyor. Esnek çalışmanınyaygınlık kazanmasınısağlayacak düzenlemeleryapılıyor. Ücretli-ücretsizizinlerin süresi değiştirili-yor. Kısa çalışma ödeneğikullanımı kolaylaştırılıyor,işsizlik fonunu patronlarınkullanması için bir adımdaha atılıyor. Okurlarımızbelki hiç şaşırmayacak amatasarıyla ‘işgücü piyasası’gençleştirilipkuralsızlaştırılıyor.

İŞSİZLİK FONU İŞSİZEÇOK GÖRÜLÜYOR

Taslağın 57. mad-desinde, işsizlik sigortasınınbir önceki yıl pirimlerinin“İstihdamı arttırmayayönelik politika ve tedbir-leri uygulamak, işgücününistihdam edilebilirliğiniarttırmak, çalışanlarınvasıflarını yükselterek işsiz-lik riskini azaltmak veteknolojik gelişmelernedeniyle işsiz kalması bek-lenenlerin başka alanlarayönlendirilmesinisağlamak, istihdam koruyu-cu diğer tedbirleri almak veişgücü piyasası araştırma veplanlama çalışmaları yap-mak amacıyla kullanılması”öneriliyor.

Türk İş bu maddeyi,fonu aşamalı olarakamacının dışına çektiği içineleştiriyor. İşsizlik fonun-dan yararlandırılacak olan-ların kapsamınıngenişletilmesi için düzen-leme yapılması gerektiğinisöylüyor. DİSK de işsizlikfonunun sermayenin kul-lanımına sunulmasınıeleştiriyor.

Taslağın 58. maddesi4447 sayılı kanunun ek2.maddesini değiştirerek kısa

çalışma ödeneği olarakadlandırılan ve işvereninekonomik kriz gerekçesiyleçalışma süresini kısaltarakişçinin maaşının kalankısmının işsizlik fonundanödetilmesi uygulamasınınkoşulları genişletiliyor.Mevcut düzenlemede‘genel ekonomik kriz vezorlayıcı durumlar’ olaraktanımlanan kısa çalışmaödeneği koşullarınatasarıda ‘sektörel ve bölge-sel kriz’ koşulları daekleniyor.

Türk İş kısa çalışmaödeneği verilmesininkoşullarını genişlettiği vesubjektif hale getirdiği içinbu maddeye itiraz ediyor.DİSK ise bu maddeyeişçilerin ücretlerinin işsizlikfonundan karşılanmasınıyaygınlaştıracağı için itirazediyor.

KURALSIZ ÇALIŞMAKURAL HALİNEGELİYOR

Taslağın 64. maddesiesnek ve kuralsızçalıştırmanın en yaygınbiçimi olan ‘evden çalışma’ve ‘uzaktan çalışma’ benze-

ri esnek çalışma biçimlerinidüzenleyen yasal mevzuatatabi kılınıyor.

DİSK ve Türk İşkuralsızlığı ve örgütsüzlüğüyaygınlaştırdığı, işgüvencesini ortadankaldırdığı için bu çalışmabiçimlerinin tümüne karşıçıkarak kuralsız çalışmanınkanunen tanınmasına yolaçan maddelere itiraz edi-yor.

GENÇ İŞÇİLER ÇOKDENENECEK AZKAZANACAK

Taslakta yer alan ikidüzenleme 25 yaşınaltındaki işçileri daha ağırkoşullarla, bu yaşın üstün-deki işçileri işsizliktehdidiyle yüz yüzebırakıyor.

Taslağın 62. maddesimevcut koşullarda iki ayolan deneme süresini 25yaşın altındaki işçiler içindört aya çıkarıyor. Türk İş,deneme süresinin sonundaişçinin emeğinin heba ola-bileceğine dikkat çekerekbu maddeye itiraz ediyor.

MESLEK LİSELİ İŞÇİLE-RE AZ PARA

Taslağın 54. maddesimeslek lisesi öğrencisi olupstajyer olarak çalışan genç-leri ilgilendiren önemlidüzenlemeler içeriyor.Mevcut yasada 20 işçininçalıştığı işyerlerinde stajyerçalıştırılabilirken tasarıdabu sayı 5’e düşürülüyor.

Taslağın 23. maddesinegöre, asgari ücrettanımında geçen 16 yaşibaresi 18 olarak, maaşhesapları ise brüt yerinenet olarak değiştirildi,Kısaca 16-18 yaş arasıçoğunluğu çırak ya da staj-yer olan işçilerin aldıklarıasgari ücret 599 TL’den518 TL’ye düşecek.

BELEDİYE İŞÇİLERİNEYOL GÖRÜNÜYOR

Taslağın 109. mad-desinde yer alan “İl özelidareleri ile belediyelerinsürekli işçi kadrolarındaçalışan ihtiyaç fazlasıişçilerin Milli EğitimBakanlığı ve EmniyetGenel Müdürlüğü’nüntaşra teşkilatlarına sürekliişçi kadrosuyla atanır”

ibaresi 70 binden fazlabelediye işçisinin karakol-lara ve okullara gönderil-mesi anlamına geliyor.Taslak ayrıca norm fazlasıişçiyi bu kurumlara gön-deren belediyeleri 5 yıl işçialmamakla sınırlıyor. Budurum belediyelerdetaşeronlaştırmanın önünüaçıyor.

ENGELLİLER İŞSİZLİĞEMAHKUM EDİLİYOR

Tasarının 63. madde-siyle 4857 sayılı İşKanunu’na eklenenÇalışma ve SosyalGüvenlik Bakanlığı,işverenin başvurusu üzeri-ne işin niteliği veyateminde güçlük nedeniyleişyerinde özürlü çalıştırmakonusunda güçlük yaşanıpyaşanmayacağını kararabağlar…” cümlesi, işveren-lerin engelli istihdam etmeyükümlülüklerinden kur-tulmalarının önünü açıyor.Bu düzenleme görmeengelli AKP’li milletvekiliLokman Ayva’nın tepkisineneden oldu. ÇalışmaBakanı Dinçer ile Ayvakarşı karşıya geldi.

Kamu çalışanı da torbada

Torba Yasa’da yeralan bazı düzen-

lemeler kamu kuru-munda çalışanlarınizin, kademe ilerlemeve disiplin cezalarıaçısından önemlideğişiklikler içeriyor.

BÜROKRATLARÖZEL SEKTÖRDEN

Tasarıdaki önemlibir düzenleme bukurumlara yöneticiolarak atanacak isim-lerle ilgili.

Taslağın 73. madde-siyle kamukurumlarında ‘üstderecelere’ yükselmekiçin sicil şartı aranma-

yacak, yöneticiler özelsektörden atanabile-cek. Üstelik özel sek-törden bir kamu kuru-luşuna atananyöneticinin kamu kuru-mu dışında geçençalışma süresinintamamı kurumda fiilençalışılan süreye dahiledilecek.

KESK özel sektör-den isimlerin üst düzeybürokrat olarak atan-masını sağlayan bumadde kamusal alanıtamamen siyasallaşma-sına yol açacağı, iktidarpartisinden olmayan-ların görevde yük-selmesini engelleyeceği

gerekçesiyle itiraz edi-yor.

Mevcut durumda ekkademe ilerlemesi için6 yılda sicil notu orta-laması 90 olan kamuçalışanlarına verilirkentaslakla beraber busüre 10 yıla çıkıyor. Ekkademe ilerlemesi ise90 sicil ortalaması yeri-ne hiç disiplin cezasıalmama koşulunabağlanıyor.

KAMU DAESNEKLEŞİYOR

Taslağın engellileringünlük çalışma süresinitespit için mülki amir-lere yetki veren 74.

maddesi, kurumlardaçalışacak ‘uzman’,‘kariyer uzmanı’ gibiuzmanlık sistemleriniyaygınlaştırılıpyasalaştırırken 91.maddesi de kamudaesnek çalışma vepiyasalaştırmanınönünü açıyor. KESKbu maddelere “liyakatave kariyere dayalımemurluk sistemi yeri-ne ABD’de uygulananpiyasa odaklı memursistemi getirdiği” içinitiraz ediyor.

Bir başka düzenle-meyle kamu çalışanla-rına disiplin cezalarınaitiraz hakkı tanınıyor.

Her kepçenin bir kaşığı var

“At›klar›n bile ayr›flt›r›larak torbalarakondu¤u bir ça¤da, elli ayr› konuyu tek birkanunla düzenlemenin anlam› ne? Çöp ifllemetekni¤inin, kanun yapma tarz›n›n önünegeçti¤i bir ülkede hukuki güvenlikten sözedilebilir mi?”

(Prof. Dr. ‹brahim Özden Kabo¤lu, 2 Ekim2008, Birgün gazetesi)

‹çinde birbiriyle ilgisi olmayan farkl› konu-larda düzenlemeler içeren kanun de¤iflikli¤itaslaklar› ‘Torba Yasa’ olarak adland›r›l›yor.Gazeteci fiükran Soner’e göre Torba Yasa’lar“Özalizmle yükselen, AKP iktidar›n›n kan›naiflleyen, Meclis’i padiflahlar›n fermanlar›n›nonayland›¤› makam, milletvekillerini, ‘parmakkald›rma gödevlisi’ konumuna getiren iflleyiflinkolaylaflt›r›lmas›nda bafl›m›za örülen çoraplar-dan biri.” Soner, bu tip yasama anlay›fl›ndanyola ç›karak bu tarz demokrasiyi TorbaDemokrasi olarak niteliyor. ( 25 Aral›k 2010,Cumhuriyet gazetesi)

AKP sadece 2010 y›l›nda Torba Yasa olaraknitelenebilecek 8 taslak haz›rlad›. Bunlardankamu borçlarını yeniden yapılandıran bir TorbaYasa 3 Kas›m’da Mecliste kabul edilerekyasalaflm›flt›. Bugünlerde tart›fl›lan Torba Yasaise ‘Baz› Alacaklar›n Yeniden Yap›land›r›lmas›ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sa¤l›k Sigortas›Kanunu ve Di¤er Baz› Kanun ve KanunHükmünde Kararnamelerde De¤ifliklikYap›lmas›na Dair Kanun Tasar›s›’ olarak Meclisgündemine getirilen 216 maddelik bir tasar›.Tasar› AKP’nin neoliberal dönüflüm program›nadayanmak d›fl›nda ortak özelli¤i olmayan farkl›konularda düzenlemeler içeriyor. Üniversiteö¤renci aff›ndan alkol sat›fl›na, engelli istih-dam›ndan memuriyette kademe art›rmaya pekçok de¤iflik yasa ve bu konuda haz›rlanm›flyasa tasar›s› metinleri tüm yaflam›m›z›do¤rudan etkileyecek tek hamledeyasalaflacak.

Peki neden torba yasa? Bu konuyla ilgilisorular›m›z› cevaplayan ‹stanbul Halkeviyöneticisi Av. Erkut Güzel bize flunlar› anlatt›:

“Hat›rlayacak olursak koalisyon dönem-lerinde hükümeti oluflturan partiler yasamafaaliyetinden önce, hangi konulardade¤iflikli¤e gidilece¤i konusunda anlafl›p sonraihtiyaçlar› olan› elde etmek için Meclis’tekihükümet d›fl› partileri hatta ba¤›ms›z mil-letvekillerini dahi ikna etmeye çal›fl›rlard›.Koalisyon hükümetinde yasama faaliyeti sanc›l›geçerdi. Daha kolay ikna için Meclis’e spesifikbir konuda, tart›flmay› azaltmak için oldu¤uncaaz maddeli yasa tasar›s› gelirdi.

AKP ise tek parti hükümetini kurduktansonra kolay yasama faaliyeti yürütüyor. AKPyasama için yeterli ço¤unlu¤a sahip oldu¤uiçin ihtiyaç duydu¤u ne varsa bir Torba (ya)Yasa’ya koyup biraz kamuoyundatart›flt›rd›ktan sonra kolayl›kla yasalaflt›r›yor.Her alandaki yasay› tek tek farkl› zamanlardatart›flt›rmak yerine hepsini tek kalemde bitiri-yor. Parlamenter demokrasinin tek parti ikti-dar›nda monarklaflm›fl hali AKP'dir. TorbaYasa’ya itiraz edilmeyecek birkaç iyi fleykoydu¤unda ve tüm maddeler için ya evet yahay›r dendi¤i haliyle (ki anayasa paketi bileböyle referanduma götürüldü) kendi içindekiçatlaklar› da kapam›fl olacakt›r. Örne¤in en sonTorba Yasa’daki ö¤renci aff›na kimse itirazedemez. Böylece halk›n önünde meflruluksa¤lanm›fl oluyor.

Torba demokrasisi

Torba Yasa sadece çalışmayaşaımını düzenleyen

değişiklikler içermiyor. İçindetoplumun kimi kesimleriniilgilendiren farklı maddeler yeralıyor. Hatta emeğe dönük ağırsaldırı maddelerine gelecek iti-razları engellemek için yer alankimi ilerletici düzenlemeler deyok değil.

Örneğin üniversite öğrenci-lerinin okuldan atılması sonaeriyor. 4 yıllık lisans programını7 yılda tamamlama şartıkaldırılıyor. Bu şartla uyumlubir biçimde taslakta yer alan birbaşka değişiklikle 12 Eylül1980’den itibaren her ne sebep-le olursa olsun üniversitedenayrılanlar, 5 ay içinde başvur-maları halinde zamlı harç mik-tarlarını ödeme şartıyla üniver-site öğrenimine devam edebile-cek.

Fakat okuldan atılma kalkar-ken yüksek düzeyde harç bedel-lerinin kabul edilir olmasınısağlayacak bir başka değişiklikmaddesi de tasarıya ekleniyor.Bir derse üçüncü kez kayıtyaptıran öğrenci, harç miktarınıders başına yüzde 50, dördüncükez kayıt yaptıran yüzde 100,

beş ve üstünde kayıt yaptıranyüzde 300 zamlı ödemek zorun-da bırakılıyor. Yani okuldanatma kalkıyor ama yoksulunokulu uzatma ‘lüksü’ elindenalınıyor.

SON YÖRÜKLEREÖZGÜRLÜK

Torba Yasa’yla yüzü gülenyalnızca Sarıkeçililer oldu.Taslakta göçebe Yörükler olan

Sarıkeçililere keçilerini orman-da otlatma izni veren bir düzen-leme de yer alıyor. Mersin-Konya arasında hayvancılıkyaparak göçebe olarak yaşayanSarıkeçililer ‘izinsiz hayvanotlatma’ suçuyla kesilen cezalarnedeniyle hayatlarını idameettiremez hale gelmişti. TorbaYasa’da Sarıkeçililere ormandahayvan otlatma serbestliği geti-riliyor.

İŞSİZ KALINCA YEŞİLKARTA DEVAM

Taslağın Bazı KanunlardaDeğişiklik Yapılmasına İlişkinHükümler ve Son Hükümlerbölümünün 55. maddesi yeşilkart kullananlara ilişkin birdüzenleme yapıyor.

Sigortalı bir işte çalışmayabaşlayan yeşil kart sahipleri buişten ayrıldıklarında hiçbir işlemyapmadan yeniden yeşil kartkullanma hakkına kavuşabile-cek.

Taslakta internet üzerindeniçki satışı yapılmasını yasak-layan ek bir madde de bulunu-yor. Düzenlemeye göre internetüzerinden içki satanlar 20 binliradan 100 bin liraya kadarpara cezasına çarptırılacak.

Taslak esnafları da görüyor.TOBB ve ülke çapındaki esnafve sanatkar odası üyelerinindevlete olan borçları af kap-samına giriyor. Paket taraftar-ların gönlünü almak, şirket gibiçalışan spor kulüplerinin yöneti-cilerini sevindirmek içinse ku-lüplere 180 milyonu aşan vergive sosyal güvenlik borçlarını 42taksitle bölme olanağı veriyor.

TToorrbbaa YYaassaaiillee yyüüzzüüggüülleennssaaddeecceeSSaarr››kkeeççiilliilleerroolldduu

Page 13: 123'üncü sayı

TARİHHalk›n Sesi

137 Ocak 2011 / 20 Ocak 2011

Tarihi Galata Limanı ve Beyoğlu SİTalanında bulunan Galataport’un

özelleştirme ihalesi yeniden gündemde.Üstelik bu kez Kıyı Kanunu’na gelen bir‘uyarlama’ ile. Kanunda değişikliköngören taslak yasalaşırsa denizkıyılarındaki dolgu alanlarda Kültür veTabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nunkoruma amaçlı hükümleri uygulanmaya-cak ki bu da Galataport ihalesinin önünüaçacak.

Bugün ihaleye konu olan Galatalimanı benzer biçimde yine bir ihale ileyapılmıştı. İstanbul limanları esas olarakkürekli veya yelkenli gemiler için uygun-du, yüksek tonajlı gemiler iskeleyeyanaşamıyordu. Zamanla buharlı gemi-lerin icadı, 1853’te Kırım Harbi sırasındamüttefik İngiliz ve Fransız donanmasınaait gemilerin İstanbul’a sıkça gelmesi yenirıhtımları zorunlu kılıyordu. Savaşınardından 1856 Paris Kongresi toplandığızaman, Osmanlı’da liman hizmetlerininve kıyı güvenliğinin yetersizliği de elealınan konular arasındaydı. Ancak,rıhtımların inşası 23 yıl sonra, 1879’da elealınabildi.

‹MT‹YAZLILAR VARDI1879’da, daha önce İstanbul’un deniz

fenerlerini işletme imtiyazını almış olan,Osmanlı belgelerinde Mişel Paşa olarakgeçen Marius Michel isimli bir Fransız’ınsunduğu proje kabul edildi, 75 yıllıkimtiyaz verildi ve çalışmalara başlandı.Ancak karşılaşılan mali ve teknik güçlük-ler nedeniyle rıhtım inşası 1890'a kadar 11yıl sürüncemede kaldı. 1890'da hazırlananyeni mukavelenameye göre imtiyaz süresi85 yıla çıkartılmıştı ki, süre böylece 1975yılına kadar uzatılmış oluyordu.

Hükümetin şirketle yaptığı mukavele

ve nizamname gereği proje kapsamındaSirkeci ve Tophane’den başlayanrıhtımlar, Haliç’in iki yakasında,Unkapanı Köprüsü’ne kadar boydan boyadevam edecekti. Şirket buralarda rıhtım,dok ve antrepolar inşa edecek, buna mu-kabil indirilen mallardan ağırlığına görebelirlenecek bir tarife üzerinden gümrükvergisi alacak, bunun belli bir kısmınıdevlete ödeyecek, geri kalanı kendi kârıolacaktı. Şartnamede hem denizvasıtalarının çeşitleri hem de yanaşmafiyatı ve diğer rıhtım fiyatları detaylıolarak bulunmaktaydı.

Rıhtımın nasıl görüneceği de düzen-lenmişti: “Gümrüklerin rıhtım üzerindebulunan yüzü, muamelat-ı rüsumiyyenin(vergi işlemlerinin) ihtiyacatına göre nehalihazırından noksan ne de şimdikiyüzün 1,5 mislinden fazla olmayacaktır.”

1895 yılının başında, Galata tarafındarıhtımın 285 metresi tamamlanmış, 500metrelik bir alan da doldurulmuşbulunuyordu.

İlk gemi, o yılın eylül ayında Galatarıhtımına yanaştırıldı. 1900’lü yıllarınbaşlarında hükümetin demiryolları inşaetmesi için Almanya'ya imtiyaz vermişolması şirket açısından sıkıntı yarattı;Haydarpaşa'da yapılacak yeni liman tesis-lerinin çalıştırılmasıyla, şirketin geliriönemli ölçüde baltalanmış olacaktı.Ancak hükümetin bazı vaatlerde bulun-ması, Fransız yöneticileri biraz olsunrahatlattı.

O günlerde Mişel Paşa'nın ortadankaybolması, Osmanlı Bankası'nın devreyegirmesine zemin hazırladı. Banka,Londra'dan ünlü iş adamı Rothschild'inde yardımıyla, Rıhtım Şirketi'nin deneti-mini üstlendi. 1934 yılında da devletçekamulaştırıldı.

L‹MAN ‹fiÇ‹LER‹N‹N D‹REN‹fi‹Rıhtımların yapılması ve böylece gemi-

lerin kıyıya yanaşabilmeleri mavnacılarıve hamalları derinden etkileyenunsurlardı. Rıhtımların yapılmasına kadargemiler kıyıya yakın bir yerde demirler vemallar hamallar tarafından gemilerdenmavnalara, oradan da iskeleye taşınırdı.Ancak rıhtımların tamamlanması ilegemiler doklara yanaşabileceklerindenhamalların iş kapasitesi düşecekti.Osmanlı hükümetinin verdiği bu imtiyazhamallar tarafından son derece olumsuzkarşılandı ve bir dizi mücadeleninbaşlangıcı oldu. İlk olay, bir Fransızgemisinin liman şirketinin planladığışekilde kıyıya yanaşarak, yüzer doklaramavnaları kullanmadan mallarını indir-meye teşebbüs etmesi ile başladı.Mavnacılar bu şekilde yük indirilmesinekarşı çıktılar ve kendilerini dağıtmaya

gelen hükümet kuvvetlerini bile geriçekilmek zorunda bıraktılar. Galatarıhtımının bir kısmının açılmasından son-raki olayda ise mavnacılar yüzer doklarınbağlarını çözdüler. Liman işçilerinindirenişinin başarıya ulaşmasının sonucuolarak yüzer dokların kullanımı yasak-landı.

Şirketin karşı çıkışları ve hükümetemüracaatları ile karşılıklı mücadeledevam etti, 1899 yılına gelindiğinde şirketmavnacılar ve hamallara ayrıca ücretödenmeyip taşıma ve indirme ücretleriniek kalem haline getirdi. 1906 yılındabüyük devletler bu mesele için notaverdiler ve hükümet geri adım atmakzorunda kaldı. 1907 yılında imzalanananlaşmalar neticesinde ise bir kısmı işleri-ni kaybetti, meslekleri de kaybolmasürecine girdi.

Ceza MuhakemesiKanunu’nun tutukluluk

sürelerini yeniden düzenleyenmaddesinin yürürlüğe girmesiyleberaber başlayan tahliyeler,davaya konu suçlar nedeniyletartışmaları da beraberinde getir-di. Bu suçlardan biri, organize suçörgütü olarak tanımlanan çete, birdiğer adıyla mafya davaları.

Mafya, Türk Dil Kurumusözlüğünde “yasa dışı işlerleuğraşan, zor kullanarak bir takımgizli çıkarlar sağlayan örgüt”olarak tanımlanmakta. İtalyancakökenli kelimenin aslı olan mafia,bir kısaltma. Ancak neyin kısalt-ması olduğuna dair iki görüş var.İlki; Korsika’nın Fransa’danbağımsızlığı için Fransa’ylasavaşan ve İtalya’ya bağlanmakisteyen Korsikalıların kullandığıMorte Alle Francia, İtalia Anela(Fransa'ya ölüm, İtalya kükrü-yor/umudu) sloganının baş harfle-rinin kısaltılması ile oluştuğuyönünde. Ceneviz hakimiyetinekarşı ayaklanarak Korsika Cum-huriyeti’ni kurmalarına karşın,1768’de Fransa’nın girmesininardından adada başlayan direnişingizli yapılanma ile hareket ettiğive yeraltındaki dehlizlerde top-landığı iddia ediliyor.

Bir diğeri ve daha çok kabulgöreni ise, ilk organize suçfaaliyeti olarak kabul edilenSicilya Mafia’sının, GiuseppeMazzini tarafından 1860 yılındaİtalya’nın Palermo kentindebaşlatıldığıdır. 1848 yılında tümkıtayı etkileyen devrimler, dahasonra da Birleşik İtalya’nındoğması ile sonuçlanan ve Güneyİtalya’yı harabeye çevirendönemde Mafia’nın tohumlarıatıldı. Özellikle Sicilya’da limonbahçelerini ve çiftlikleri koruyanküçük gruplar geleceğin mafyaörgütlenmesinin temelinioluşturdu. İtalya’nın işgal altındaolduğu o dönemde, işgale karşıbirleşmiş, bağımsız bir İtalyanCumhuriyeti kurmak amacıylamücadele eden Mazzini, Gençİtalya adında gizli bir toplulukkurmuştu. Mafia kelimesi deMazzini Autorizza Furti IncendiAvvelenamenti, (Mazzini soygun,kundaklama, zehirlemeyionaylıyor) ifadesinin başharflerinden oluşmaktadır.

Dolayısıyla başlangıçta ulusalbirliği sağlamayı, işgallere karşıdayanışmayı amaçladığı savlananbu örgütlerin sonrasında karamaçlı, zor kullanan örgütlereevrildiğini söylemek mümkün.

Galata ihalesine direnen liman işçileri

Yaşadığımız kentin mekanları pek çok şeye tanıklık ediyor. Ancak bunlar tarihe notdüşülmezse çok değil 30 yıl önceki bir işkencehane bile belleklerde karartılıyor

Duvarların dili olsa anlatsa

G eçtiğimiz yılın AvrupaKültür Başkenti İstanbul,yılın son günlerinde “Otağ-ı

Hümayun İstanbullular ilebuluşuyor” afişleri ile donatılmıştı.Osmanlı ordusunun Batı’ya yapacağıseferlerden önce toplandığı alandaHünkar Kasrı olarak inşa edilenOtağ-ı Hümayun, İstanbul 2010Avrupa Kültür Başkenti Ajansı veYıldız Teknik Üniversitesi işbirliği ileonarılmış ve bir kültür sanat merkeziolarak açılmıştı

Açılış günü binaya giderek açıkla-mak yapmak isteyen DİSK üyeleripolis saldırısına maruz kalıncaöğrendik ki bu İstanbulluların“buluşma”ları 30 yıl öncegerçekleşmişti bile. 12 Eylül’ünardından tutuklanan, DİSKüyelerinin de içinde bulunduğu bin-lerce kişi Otağ-ı Hümayun’da işkencegörmüş, sorgulamalar bu binadayapılmıştı. 1971’de ise 12 Martdarbesinin ardından dönemin enönemli davası olan Dev-Gençdavasının İstanbul duruşmaları bubinada başlamıştı.

Yaşadığımız kentin mekanlarıtarih boyunca pek çok şeye tanıklıkediyor, kimi bugüne ulaşamıyor bile.Yanından geçip gittiğimiz bir bina birbaşkasının kişisel tarihinin yanındaülke tarihi açısından da başka anlam-lara gelebiliyor. Bunların bir şekildeaçığa çıkarılması, toplumsal belleğenot düşülmesi ise son derece önemli;aksi halde çok değil, 30 yıl önce, birişkence mekanı olarak kullanılanbinadan haberimiz olmuyor.

“‹NSAN‹ MAKSATLARLAMÜNAS‹P B‹R YER…”

Otağ-ı Hümayun’la benzer işlevgören mekanlardan biri İstanbulErenköy’de, bugün yerinde AteşpareSitesi’nin bulunduğu Zihni PaşaKöşkü. Ziverbey Köşkü olarak bilinen,II. Abdülhamid döneminde Ticaret veZiraat Nazırlığı görevinde bulunmuşMustafa Zihni Paşa’ya ait köşk, 12Mart döneminin ünlü işkencemerkezidir. Zihni Paşa’dan sonramirasçılarının yaşadığı ve biryangından sonra onarılarak villayadönüşen köşk, 12 Mart döneminde“kiracı”ları tarafından bir işkencemerkezi haline getirilir.

Dönemin köşk çalışanlarından eskiMİT’çi Mehmet Eymür, anılarınıkaleme aldığı kitaplarında köşkü“mülteci sorguevinden terörlemücadele merkezine” şeklinde anlatır:“Köşk, şüpheli ve istihbari değeri olan

mülteciler ve göçmenler içinkullanılan yüksek duvarlı heybetliağaçları bulunan genişçe bahçeli, ikikatlı eski bir köşktü. Altta bir bodrumkatı ve bahçede müştemilatı vardı.Bazısı yüksek rütbeli mülteciler bura-da misafir edilir, bir yandan kendi-lerinden istihbari ve siyasi bilgileralınırken diğer yandan onların bahçeiçinde serbest ve güvenli bir şekildedolaşması ve kendilerini yüksek duvar-lar arkasında huzurlu hissetmelerisağlanırdı.”

Mahir Çayan ve arkadaşlarınınaskeri cezaevinden kaçmasından sonrabaşlayan tutuklamalarla dönemintümgenerali Memduh Ünlütürk veekibinin yeni karargahı burası olur.“Ziverbey Köşkü bir anda Türkiye'ninen önemli yeri haline gelmişti. Bina,gözaltına alınanlara yetmiyordu.Zemin kat ve müştemilatlar da kul-lanılmaya başlanmış, dış emniyet venöbet hizmetleri için bir-iki mangakomando eri getirilmişti. Siyasi Şube-den seçilen personel de takviye olarakgelmişti. Siyasi Şube, MerkezKomutanlığı ve Ziverbey Köşkügözaltına alınanlarla doluydu. Herkessabahlara kadar çalışıyordu.”

Bu çalışmaların ne olduğunu odönem köşkte tutulmuş pek çokkişinin anlattıklarından biliyoruz:“Köşke alınanlara orasının kontrgeril-

la örgütü olduğu, Genelkurmay’a bağlıoldukları, anayasa ve yasaların geçerliolmadığını, kendilerinin esir olarakistedikleri ikrarları vermek zorunlu-luğunda oldukları” söyleniyordu.Bunlardan en bilineni, mahkemekayıtlarına da geçen, köşkte bir aytutulan İlhan Selçuk’un işkencealtında alınan ifadesinde yazdığımetinde, metnin her cümlesinin son-dan ikinci kelimesinin ilk harfleriyleoluşturduğu “işkence altındayım”ifadesidir. Selçuk, işkence günleriniZiverbey Köşkü isimli kitabında daanlatmıştır.

İşkence görenlerin tanıklıklarınarağmen dönemin 1. Ordu Komutanıve İstanbul Sıkıyönetim KomutanıFaik Türün, 1978’de verdiği bir röpor-tajda köşkü konforlu olarak nite-lendiriyor ve “Gözaltına alınanlaraadeta iltimas olarak daha iyi bir yerdebarınmalarını teminen ve tamameninsani maksatlarla münasip bir yeraradık” diyerek, köşkü uygun bulupbütün aydınların sorgularını oradayürüttüğünü anlatıyordu.

“BU NASIL ‹STANBUL Z‹NDAN‹Ç‹NDE”

İstanbul’un bir başka işkencehaneside Sirkeci’de şimdi adliye binasıolarak kullanılan bir 19. yüzyıl işhanıolan Sansaryan Han’dı. Cumhuriyet

döneminde Emniyet Müdürlüğüolarak kullanılmaya başlanmış, 40’lı ve50’li yılların yapılan bütün siyasi tevki-fatların yolu hanın tabutluk denilenhücrelerinden geçmişti; NazımHikmet, Ahmed Arif, Sabahattin Ali,“Bu nasıl İstanbul zindaniçinde/Kayboluverdi gecemgündüzüm” türküsüyle hanı anlatanRuhi Su, Güven isimli kitabında hanıanlatan Vedat Türkali… SansaryanHan’ın Abdülhamit döneminin deişkencehanesi olduğu, hatta padişahınbizzat işkencelere girip sorgulamalaryaptığı anlatılır. Abdülhamit’inkatıldığı iddia edilen bu işkenceler,Abdülaziz’in mabeyncisi Fahri Bey’inhatıratında (İbretnuma) geçmektedir.Fahri Bey, maruz kaldığı işkencelereAbdülhamit’in de katıldığını yazar.

Elbette bunlar İstanbul’la sınırlıdeğil. Özellikle 12 Eylül dönemindeşehirlerin orta yerinde bulunanokullar, spor salonları, devlet kurum-larının binaları işkencehane olarakkullanıldı. Fikri Sönmez götürüldüğüSuluova Et Balık Kurumu’nda işkencegörürken, Maraş’ta insanların işkencegördüğü mekan kapalı spor salonu.Tunceli’de Devlet Su İşleri binasınınbodrum katı. Ankara Et ve BalıkKurumu ise sadece 12 Eylül’de değil27 Mayıs’ta da işkence ile gündemegeldi, yüzlerce öğrencinin burada

işkenceden geçirildiği iddia edildi.

DÜNYANIN HER ÜLKES‹NDE...Darbe yaşamış her ülke benzer

mekanlarla dolu. Ancak kimidönüştürülmek yerine o günleri unut-turmayacak biçimde varlığınısürdürüyor. Arjantin’in diktatörlükdöneminin işkence merkezlerindenbiri, Club Atletico, 1970’lerin sonundayıkılınca binanın bulunduğu yere oto-ban inşa edildi. Ancak hayatta kalanişkence mağdurları ve insan haklarısavunucularının ısrarıyla bulunduğuyerin restorasyonuna karar verildi.2002’de, dönemin acılarının unutul-mamasını sağlamak adına BuenosAires Kent Yönetimi bölgeninrestorasyonuna dönük çalışmalarıbaşlattı. Benzer biçimde yaklaşık 5 binsiyasi tutuklunun işkence gördüğüBuenos Aires’teki ESMA DonanmaMekanik Okulu da bugün hala kulla-nılıyor; Uluslararası İnsan HaklarınınGeliştirilmesi Merkezi olarak. Şili’de,Pinochet döneminde muhaliflere karşıgizli hapishane ve işkence merkeziolarak kullanılan Esmeralda Gemisibugün deniz kuvvetlerinin okul gemisi,ancak aynı dönem binlerce kişiyeişkenceli sorguların yapıldığı SantiagoStadı o gün orada bulunan veöldürülen ozan Victor Jara’nın adınıtaşıyor artık.

ZZiivveerrbbeeyy KKööflflkküü yy››kk››llmmaaddaann eevvvveell ((BBüüyyüükk ffoottoo¤¤rraaff))BBuuggüünn ‹‹ssttaannbbuull ÜÜnniivveerrssiitteessii SSiiyyaassaall BBiillggiilleerrFFaakküülltteessii’’nniinn bbuulluunndduu¤¤uu bbiinnaa OOssmmaall››’’nn››nn üünnllüü cceezzaaee--vvii BBeekkiirraa¤¤aa BBööllüü¤¤üü’’yyddüü.. BBeekkiirraa¤¤aa,, ““sseerrttllii¤¤iiyyllee”” nnaammssaallmm››flfltt››..((AAflflaa¤¤››ddaa kküüççüükk ffoottoo¤¤rraaff))

Ümitlerimin Gemisi2001 y›l›nda kaybetti¤imiz,

edebiyat›n önemli ismi NecatiCumal›’n›n, bugüne kadar bi-linmeyen bir fliiri ve makalesi,mübadele sonras› yerleflti¤i vehayat›n›n bir bölümünü geçir-di¤i ‹zmir'in Urla ilçesindekikütüphanede tesadüfenbulundu.

Urla Halkevi taraf›ndan ikisay› yay›mlanabilen Ocak der-

gisinin 19 fiubat 1939 tarihliilk say›s›nda, Cumal›'n›n birmakalesi ve ”ÜmitleriminGemisi” isimli fliiri yer al›yor.

‹lk kez 18 yafl›nda, Halkevidergisinde yaz›s› ve fliiriyay›mlanan Cumal›, yaflam›boyunca fliir, öykü, oyun,roman gibi pek çok türdebaflar›l› esere imza att›, çeflitliödüller ald›.

ASLINDANE DEMEK ?Mafya

Page 14: 123'üncü sayı

SPOR Halk›n Sesi

147 Ocak 2011 / 20 Ocak 2011

K AYY-DER, Karakoçan,Kiğı, Adaklı, Yayladere veYedisu ilçelerinin halkı

tarafından İstanbul’da kurulan birdernek. 1980’de köyleri boşaltılarakİstanbul’un değişik semtlerine göçedenler tarafından kurulmuş. 1990’daderneklerini açarak bölge halkını birarada tutmak için faaliyet yürütenderneğin merkezi Kadıköy’de. Builçelerin toplamında 210 köy vemezrası var. Yaklaşık on köy şu anvarlığını sürdürmekte, diğerleri isedevlet tarafından boşaltılmış durum-da. Özellikle gençlerin bölgeye sahipçıkmasını isteyen dernek, birçok alan-da faaliyet yürütüyor. Bunlardan birtanesi de 1990’dan beri her yıl düzen-lenen futbol turnuvası. Devlet poli-tikalarıyla memleketlerinden göçettirilenlerin buluştuğu dernek, genç-lerin bölgeden kopmasını önlemek vebölge halkının dayanışmasınısürdürmek için her yıl futbol turnu-vası düzenliyor. Kadıköy Halkeviolarak derneği ilk ziyaretimizde fut-bol turnuvasının toplantısına denkgeldik. Toplantının disiplini vetartışma seviyesi gerçekten çok iyiydi.Herkes söz hakkı alarak konuşuyor,kimse kimsenin sözüne müdahaleetmiyordu. Eleştiri yapıldığındagerçek anlamda yerini bulduğunu vegeliştirici olduğunu gördük. Bundandolayı sohbet daha bir önem kazandı.Bu yıl 18 Ekim’de başlayıp 27Aralık’ta sona eren turnuvada,Kanburajurın takımı, Çakan takımını5 – 0 yenerek şampiyon oldu. Sığgelikise üçüncü oldu. Avdelal ise centil-men takım seçildi. Kazanan dakaybeden de sevindi. KAYY-DER’lilerle derneğin etkinlikleriüzerine konuştuk.

Ne gibi özellikleri var düzenlediğinizturnuvanın?

Turnuvaya her sene 14 ile 24takım arasında başlıyoruz. Yaş orta-lamasının 17 yaşından küçük olma-masına özen gösteriyoruz. Takımlar12 kişiden oluşuyor. Köylerinden

kadroları oluşturuyorlar.Toplantılarla başlayıp tanıştıktansonra kura çekimleri yapılıyor. Elemeusulü. Her şeyden önce kendimizikazanmak için yapıyoruz bu turnu-vayı. Elenen takımlar da gelip turnu-vayı takip ediyorlar. Takımlararasında birinci, ikinci yerine centil-menlikte şampiyon olanlar, centil-menlikte ikinci olanlar diyekupalarını veriyoruz. Turnuvabaşlarken bir tüzük oluşturduk.Küfür edeni ihraç ediyoruz.Centilmenlik hep ön planda oldu.Finalin son maçına kadar raporşeklinde bunları yazıyoruz. Bumaçlarda tatsız olayların çıkmamasıiçin komisyon kuruyoruz. Bir de altkomisyon kuruyoruz. Komisyon karar

merciidir. Tarafsızdır. Alt komisyontakımlardan sorumludur. Komisyon,hakemleri ve gözlemcileri ayarlıyor,sağlık ekiplerini kuruyor. Sahayıayarlıyor. Sahaya çıkarken futbolcu-larla sohbet ediyoruz. Kesinlikleburaya kavgaya değil, bütünleşmeye,dayanışmaya ve arkadaşlıklarımızıngelişmesi için çıkıyoruz. İlk zamanlar-da küfür ve kavgalar oldu ama buolaylar hep saha içerisinde kaldı veson dönemde küfrü olaylarını yenmişdurumdayız. Taraftarlar küfür edersetakım sorumlularına iletiliyor ve birdaha onların gelmemesi isteniyor.

Masraflar nasıl karşılanıyor?Bu turnuvanın bütün örgütlen-

mesini maddi ve manevi olarak

takımlar sağlıyorlar. Masraflarçıkartılıp takımları da zor durumdabırakmadan paylaştırılıyor.İşadamlarının bu turnuvaya desteksunmasını istemiyoruz. Bu alanaendüstriyel futbol girsin istemiyoruz.Sponsor aramıyoruz. Onların reklam-larını yapmak istemiyoruz.Egemenler emeği sömürdüğü için,onları istemiyoruz. Takımlaremeğinin karşılığını sahiplenerekgöstersinler istiyoruz. Takımlardaforma rengi özgür; isteyen takım iste-diği rengi seçebiliyor.

Final neden Bingöl’de?Daha önceki senelerde turnuva

bittiğinde herkesin katıldığı bir etkin-likle kupa veriliyordu. Bu sefer

değişik bir şey yaparak bölgeye(Bingöl) gidip finali orada oynamakararı aldık. Amaç futbolu bir araçolarak kullanabilmek ve kendi özüylebütünleştirebilmektir. Turnuvayı busene Kiğı’da yapmayı planlıyorduk.Birincisi; pavyon niteliğinde barlaraçılmış. İnsanlar şikâyetçi.Kazandıkları paraları oralaraharcıyorlar. İkincisi; Ermeniyerleşkesi olduğu için, KiğıKalesi’nde hazine aranıyor. Kale yokediliyor. Tarihimize sahip çıkmakiçin. Üçüncüsü de; ailesi göç ettiril-miş, İstanbul’da büyümüş genç insan-ları oraya götürmek içindi. Belediyebaşkanı ve kaymakam bize buyursungelsinler dediler. Biz de yola çıktık.Telefon geldi, birlikte götürdüğümüzmüzik grubunun kimlik bilgileriolmadığı için etkinliklerde türküsöylemeleri yasaklanmıştı. Biz deKarakoçan’a gittik. Komisyon olaraktoplantı yaptık. Karakoçan’da etkin-lik yapma kararı aldık. Kiğı’yıKarakoçan’a getirdik.

Neden yasaklandı sizce etkinlik?Bu yasaklamanın bir siyasi nedeni

var elbette ki. Orda bir festivalyapılıyor bu yasaklanmıyor, ZerrinÖzer gidip konser verebiliyor amabenim coğrafyamda doğup büyüyenbir müzik grubu yasaklanabiliyor. Busaldırılar ilk değildi sonuçta. Her nekadar biz alternatif bir spor yapsakda gençler futbol mantığıyla baka-biliyor ve geri durabilirlerdi orada.Komisyon olarak dört kişi Kiğı’ya git-tik. Yasaklanmanın nedeniniaraştıralım dedik. Gittiğimizdeemniyet, asker, belediye başkanı vekaymakam toplantı yapıyorlardı.Bizim oraya girmemizi istemiyorlardı.Ve bizimle de görüşmediler. Biz degeri döndük. Yapacak bir şeyimizkalmadı. Karakoçan’da maçabaşladığımızda oranın emniyeti degeldi. Neden burada yaptığımızı sor-dular. Bizler de buralara sahipçıktığımızı söyledik. Kiğı’nın 500 yıllıkbir tarihi var. Ve bizlerin asılamaçlarından bir tanesi de orada birmesaj vermekti. Nitekim biz demesajımızı Karakoçan’dan verdik.

“Gençler kültürlerinden mem-leketlerinden kopmas›n istiyoruz.Bunun birinci aya¤› da spor dedik.Ama sistemin istedi¤i spor tarz›de¤il de tamamen gençleri bütün-lefltirici ve örgütlülü¤ü sa¤lamakiçin buna gereksinim duyduk.Bununla beraber turnuvayakat›lanlar, dernekteki di¤erçal›flmalarda yer almaya bafllad›.Halkoyunlar›, müzik ve tiyatroyakat›l›m oldu. Bu gelifltikçe birörgütlenmeyle, derne¤e sahipç›k›lmaya baflland›. Biz gençleri

sadece futbol de¤il birçok kültürelçal›flmaya da kat›yoruz.

Bu turnuvan›n kazan›mlar›,gençler kendi bölgesine sahipç›kmaya bafllad›. Sistemin yozkültürüne karfl› alternatif olufltur-dular, örgütlülük ve dayan›flmageliflti.

Mesela, Kovanc›lar’da olandepremde hemen bir ekip kuru-larak onlara destek olmak içineflyalar g›da ürünleri toplay›paraçlara yükleyip oraya gittik. Buyan›m›z geliflti en basiti.

Bu turnuvadan kolektif birfleyler üretti¤imize inan›yoruz.‘ben’ olgusunu y›kt›¤›m›z›düflünüyoruz. Bundan sonrada tur-nuvam›z devam edecek.Önümüzdeki senelerde de finalleri-mizi bölgemizde oynayaca¤›z.Öncelikle bu turnuvalarda akra-balar›n bile birbirlerinitan›mad›¤›n› gördük. Bafl›m›zdangeçen bir olay› sizlere söyleyeyimhemen; amca çocuklar› vapurdakavga ediyorlar ve karakoladüflüyorlar, ertesi gün maça

geldiklerinde birbirlerini görüpsar›l›p a¤lad›klar›nda bizler deflafl›r›p ne oldu diye sordu¤umuzdadün vapurda yaflad›klar› olay›anlat›p, birbirlerini tan›mad›klar›n›söylediler.

Bu futbol turnuvas›n›n böylekazan›mlar› da oldu. Futbol deyin-ce sadece top oynamak geliyorinsanlar›n akl›na. Yafll›s› genciherkes oradayd›. Centilmenlik çokgüzeldi. Gol yiyeni de alk›fllad›lar,atan› da. Kimin hangi taraf oldu¤ubelli de¤ildi.” (KAYY-DER Spor K.)

YILMAZ BOZKURT

‘Turnuva bize çok şey kazandırdı’

Galatasaray ile Fenerbahçe 17yaş altı takımları arasında

oynanan karşılaşmadaFenerbahçeli futbolcularınsaldırıya uğramasının ardındanFenerbahçe U17’nin PendiksporU17 ile oynadığı maçtaFenerbahçeli taraftarlar açtıklarıpankartlarla önceki hafta yaşananolaylara dikkat çekti. Tribünde''Geleceğin Lefter'lerini döverek,Metin Oktay'ın kemiklerinisızlattınız'', ''Çocuklar tekmeyledeğil, sevgiyle büyür'' şeklindepankartlar yer aldı. Karşılaşmaöncesinde Pendiksporlu futbolcu-lar ve teknik ekip, Fenerbahçe'yegeçmiş olsun dileklerini ileterekçiçek verdiler.

İ spanya'da birçok takımda başgösteren mali kriz futbolcuları

isyan ettirdi. İspanya 3. Ligi takım-larından Pontevedra takımındafutbolcular 5 aydır para alamıyor-du. Sahaya 'Çözüm şimdi' yazılıformayla çıkan futbolcular, sahala-rında Lugo ile yaptıkları karşılaş-manın ilk dakikasında kendi yarısahalarında dizleri üzerine çöktü-ler. Bu protestoya destek veren ra-kip takım oyuncuları da aralarındatop çevirdi. Birkaç dakika süreneylem sonunda yapılan müsabaka-dan konuk takım Lugo 3-2 galipayrıldı. İspanya’da son bir yılda 5ayrı takımın futbolcuları benzerşekillerde paralarının ödenmeme-sini protesto etmişlerdi.

Kral›nkemikleris›zlad›

Futbolcuda dizçöktü

Kirli savaşta köyleri boşaltılan ve göç ettirilen halk,önce KAYY-DER’i kurdu, derneğin düzenlediği futbolturnuvasıyla da gençler memleketlerine ulaştı

Futbol kirli savaşa karşı

Sarıyer Behçet Kemal ÇağlarLisesi’nde kantin boykotu yapanöğrencilere müdür, müdür yardımcısıve polis saldırdı. 4 öğrenci gözaltınaalındı. Boykot sırasında müdüryardımcısı öğrencilerin evlerindengetirdiği simitleri yere atıp üzerinebastı. Bu olaydan 2 saat sonra okulbahçesinin ufkunda polisler göründü.Kendi okullarında kimlik kontrolünetabi tutulan öğrenciler itiraz edincepolis tarafından dövülerek gözaltınaalındı.

Polis, üniversite öğrencilerininneredeyse her eylemine saldırıyor.Tazyikli su ve coplu saldırı kadaröğrencilere atılan gaz bombası daneredeyse her eylemin klasiği halinegeldi.

Polisin saldırısı öyle bir hal aldı kigaz bombası artık kendi kendineöğrenciyi bulur oldu.

Efsane simitsahnesi

Öğrenci gazdankurtulamıyor

AKP ikti-darınınbakan pro-fili: Enerjive TabiiKaynaklarBakanı,akaryakıtfiyatlarındaindirim bek-liyoruz dedive 2 haftasonrabakanı çokşaşırtacakbir şey oldu.

İstanbulBüyükşehirBelediyesi’ninözelleştirme sefer-berliğinde sıra İstan-bul DenizOtobüsleriİşletmesi’ne geldi

İDO artıkçok özel

DüzeneSempatikİktidarcıParti

AKP’nin ideolojik destekçisi DSİP’inyayın organı Sosyalist İşçi dergisinin eskisayılarında ‘Şeriata karşı mücadele’mesajları veren örgütün CHP’ye oy vermeçağrısında bulunduğu ortaya çıktı.Derginin bu çağrıyı yaptığı tarihte (1995)iktidarda bulunan DYP’nin koalisyonortağı kim dersiniz? Tabii ki CHP.

Şakacı bakan...

Page 15: 123'üncü sayı

İ nternet sansürünün son kurbanı,müzik arama motoru ‘Fizy’ oldu.Şarkıları kendi sunucusunda tutmayan

bu site, dinlettiği şarkıların hepsini groove-shark, youtube, soundcloud, dailymotiongibi dış kaynaklardan aktarıyordu. 2010yılının son günlerinde alınan kapatılmakararının arkasında Müzik YapımcılarıMeslek Birliği MÜYAP’ın şikayeti var.MÜYAP daha önce de ‘Myspace’ ve ‘LastFm’ sitelerinin sansüre uğramasında roloynamıştı ki; bu siteler çoğunluklamüzisyen ya da yapımcıların kendi istek-leriyle şarkılarını yükledikleri sitelerdi.

TAMAMEN DUYGUSALMÜYAP’ın ana işlevi, temsil ettiği

yapımcı şirketler adına telif bedeli topla-mak; yani şikayetlerinin kaynağı parasal.MÜYAP Başkanı Bülent Forta, “Fizy eski-den bir arama motoru şeklinde çalışıyordu.O şekilde ‘dailymotion’ gibi bir siteydi.Ama 2010 yılında liste yaptıran bir siteyedönüştü. Bu haliyle başka müziksitelerinden bir farkı kalmadı. Bundandolayı da piyasada haksız rekabet doğdu”diyerek talep ettikleri telif bedelini siteninödememesinden yakınıyor. Fizy sitesininkurucularından Orkun Tekin ise 2009yılında lisanslı olarak talep edilen telifbedelini ödediklerini ancak 2010 yılındaMÜYAP’ın bir önceki yılı kat kat aşan birtalepte bulunduğunu, istenen telif bedeli-nin reklam gelirleriyle ayakta duran siteniniş hacmini bile aşan bir rakamın talep edil-diğini belirtiyor. Bahsi geçen paranın sek-

sen bin lira olduğu söyleniyor.

TELİF KİMİN CEBİNDE?Fizy’nin kısa sürede en popüler müzik

dinleme aracı hali almasının altında sadeve basit arayüzüyle dinleyicilere reklamlaraboğulmadan müzik dinleme zevkiyaşatması var. Ama bu site sonuç olarakkar amaçlı bir oluşum.

Bu yazı Fizy’nin avukatlığını yapmakiçin kaleme alınmadı. MÜYAP isesanatçının hakkını koruma iddiasını taşısada Forta’nın “Bu haliyle Fizy’nin başkamüzik sitelerinden bir farkı kalmadı.Bundan dolayı da piyasada haksız rekabetdoğdu” dediği açıklamasının satır arasındaForta asıl korunanın üretimin asıl sahibisanatçılar değil sanatı metalaştırarak satanmüzik piyasası aktörleri olduğunu eleveriyor. Bir şarkıya ödenen telifin yaklaşıkyüzde 10’u sanatçıya giderken yüzde 60’ayakını müzik şirketlerinin oluyor. Kalanyüzde 30’luk kısmını ise vergiler oluşturu-yor. Bu durumda müzisyen ile dinleyiciarasına giren bu kurumların kimintarafında olduğunu sorgulamak bizedüşüyor.

Sanat üreterek toplumsal bir ihtiyacıkarşılayan bir sanatçının ihtiyaçlarınınkamusal kaynaklardan karşılanmadığı ka-pitalist sistemde yaşamını idame etmekiçin ürettiği eserleri satmak zorunda kalansanatçıyı yargılamanın alemi yok. Ama telif

adı altında alınan 10 liranın sadece 1 lirasısanat üreten kişinin eline geçerkenkalanının müzik piyasasını elinde bulun-duran yapımcı şirketlerin ya da başka aracıkurumların cebine giriyor oluşu buradasömürü düzeninin çarklarının döndüğünügösteriyor. ‘Sanatçının hakkını koruyoruz’diyerek kendini meşrulaştırmaya çalışanMÜYAP, aslında müzik üreten sanatçınında dinleyenin de tarafında değil.

Albümü çok satmayan, popülerkültürün dışında işler yapan sanatçılarıninternet üzerinden tanındığı ve yayıldığıgerçeği de bir tarafta dururken, ‘MÜYAPpopüler olmayan sanatçıları korumakonusunda popüler olanları korumaktaolduğu kadar istekli midir?’ sorusu akıllarageliyor.

SANATA ULAŞMA HAKKITartışılmaya ihtiyaç duyulan konulardan

biri halkın sanata ulaşma hakkı. Sanatınöznesi olmanın, sanatsal üretimin ancakparayla gerçekleştirilebildiği bu dünyada‘sanatın tüketimi’ de parayla. Üstelikbunun fiyatını da üreten sanatçı değil,‘ürünü’ bize satan şirketler belirliyor.Fizy’nin MÜYAP’ın talep ettiği seksen binTL’lik telifi ödemek istememesi meşrumudur bilmem ama halkın müzik dinlemekiçin bir albüme 30 TL ödemek istememesigayet meşrudur, üstelik bu para yapımcışirketlerin cebini doldururken…

KÜLTÜRSANAT

Halk›n Sesi

157 Ocak 2011 / 20 Ocak 2011

Çürük yumurta

"Arkadaşım Ernes-to'dan KumandanChe'ye" adlı kitap,genç Ernesto’nun, Ku-mandan Che Guevaraolma yolculuğunu an-latıyor. Kitapta, dahaönce yayınlanmamışresimler de bulunu-yor. Kitabın önsözüise ilk seyahatinde Er-nesto’ya eşlik eden Al-berto Granado’ya ait.

Ortaçgil’denyeni albüm

Art›k yazmaya ne dersin?

Ernesto’danKumandanChe’ye

Online Rock’n Roll kültürü mecmuası Delikasap,Türkiye’nin çürük yumurtalarını seçiyor. Yılın ‘en’leridenilince akla hep kötü örnekler geldiği için Delikasap,üniversite öğrencilerinin verdiği ilham ile kazananlarınadreslerine çürük ve kokuşmuş yumurtalar yollayacak.

Can Çocuk, "İlk Romanım Yarışması" düzenliyor.Rengârenk hayalleri olan 7 ile 14 yaş arasındaki tümilköğretim çağındaki çocukların katılabileceği yarışma“Şimdiye kadar okudun artık yazmaya ne dersin?”sloganıyla gerçekleştiriliyor. Son başvuru tarihi 15 Mart.

Bülent Ortaçgil'in'Sen' isimli yeni albü-mü çıktı. Albümdekitüm söz ve bestelerher zamanki gibi sanatçının imzasını taşıyor. Albümün birözelliği de 14 kişilikbir yaylı gurubununOrtaçgil’e eşlik ediyoroluşu. DüzenlemelerBaki Duyarlar’ın.

Bülent Ortaçgil,yedi yıldır albüm yap-mamıştı.

Yüzünü “Özgür Filistin”i görünceye dekdünyaya göstermeyecek ve hiç

büyümeyecek “Hanzala” karakterine çizgi-leriyle hayat veren Naci el Ali adına düzen-lenen Uluslararası Filistin konulu karikatüryarışmasında ödüller sahiplerini buldu.

Filistin Halkıyla Dayanışma Derneği veHomur Mizah Grubu iş birliğiyle düzenle-nen yarışmada dağıtılan sembolik ödüllerarasında “intifada taşı” da bulunuyor. 41ülkeden 458 karikatürün katıldığıyarışmada, Hanzala İntifada Ödülü'nüÜrdün'den Omar Abdallat, Hanzala Özgür-lük Ödülü'nü Türkiye'den Necmettin Asma,Hanzala Toprak Ödülü'nü FilistinliMuhammed Ebu Afefa, Hanzala İnsanHakları Ödülü'nü ise Endonezya'dan JitetKoestana kazandı.

Yarışmada Büyük Ödül'ü ise Gazzeli

kadın çizer Omayya Joha aldı. Karikatürdearkası dönük olan Hanzala, ''Benim adımHanzala. Senin adın ne?'' diye soruyor,duvarın arkasına saklanan kız da, ''Umut''diye cevap veriyor.

İnternet sansürünün son kurbanı, müzik arama motoru‘Fizy’ oldu. Peki sanatçının hakkını savunduğunu iddiaededek şikayetçi olan MÜYAP gerçekte kimin tarafında?

MÜYAP’ın itirazı tamamen duygusal!

Festivalin 6. yıl hazırlıkları başlıyorAnkara, ‹stanbul ve ‹zmir’de geleneksel

olarak 1 May›s günü bafllayarak y›l boyuncailleri dolaflan V. Uluslararas› ‹flçi FilmleriFestivali, 2010 y›l›n›n son ay›nda son durak-lar›n› ziyaret etti. Aral›k ay› boyunca festivalMu¤la, Adana, Mersin, Antalya, Ni¤de,

Diyarbak›r, Eskiflehir, Kocaeli ve Samsun’au¤rad›.

Beflinci Uluslararas› ‹flçi Filmleri Festivalisona ererken 2006 y›l›ndan bugüne tümaflamalar›nda gönüllülerin eme¤iyle hayatbulan Uluslararas› ‹flçi Filmleri Festivali’nin

alt›nc›s› için geri say›m bafllad›. Uluslararas›‹flçi Filmleri Festivali yürütme kurulu bütünbir y›la yay›lan festival süresince emek ver-mek ve görev almak isteyen gönüllüleri 15Ocak 2011 Cumartesi günü saat 15.00'te‹stanbul Halkevi'nde buluflmaya ça¤›r›yor.

Büyük ödül Joha’ya

EEkkflfliiSSöözzllüükk’’tteeMMÜÜYYAAPPbbaaflflll››¤¤›› aalltt››nnaayyaazz››llaannttaann››mmllaarrddaannbbiirrii::‘‘yyeennii hheeddeeff--lleerrii,, ssoossyyaallppaayyllaaflfl››mmssiitteelleerriinnddeeflflaarrkk›› ssöözzüüppaayyllaaflflaannllaarr--mm››flfl..SSoonnrraass››nnddaabbaannyyoollaarraaddiinnlleemmeecciihhaazz›› ttaakk››pp,,oorraaddaann tteelliiffttooppllaayyaaccaakk--llaarrmm››flfl..’’

Brezilyal› ünlü karikatürist Carlos Latuff, Naci El-Ali Uluslararas› Karikatür Yar›flmas›'n›n ödültöreni için geldi¤i ‹stanbul'da, Godfather serisinin film afiflini uyarlayarak Erdo¤an'› çizdi. Birsinema klasi¤i The Godfather serisi New York'ta yaflayan güçlü bir ‹talyan mafya ailesinin, poli-tikac›lar ve yarg›çlarla olan yak›n iliflkisini anlat›r. Ortado¤u üzerine çok say›da karikatürü olanLatuff, Filistin direnifline dair çal›flmalar›yla da tan›n›yor.

Sevgili dostumuz, müzisyen RızaKılıç geçirdiği kalp krizi sonucu

31 Aralık günü aramızdan ayrıldı.Halkevleri’nin yurdun dört birtarafındaki ekinliklerine hembağlamasıyla hem de yüreğiyle katkıkoyan 30 yaşındaki Kılıç, lise öğren-cisi iken Liseli Genç Umut ile birlik-te demokratik lise mücadelesineomuz vermiş, uzun yıllar boyu daAnkara’da İlker ve Dikmen mahal-lelerindeki Halkevi şubelerindebağlama eğitmenliği yapmıştı. RızaKılıç, Halkevcilerin sürdürdüğüeşitlik özgürlük barış ve kardeşlikmücadelesinde sazıyla sözüyle heparamızda olacak. Güle güle Rıza…

RIZA KILIÇ KİMDİR?1980’de Sivas’ın Yıldızeli İlçesi’ne

bağlı Banaz Köyü’nde doğdu.Kültürel kimliğinden dolayı çocuk-luğundan itibaren bağlama çalmayabaşladı. 1999 yılında Haliç Üniver-sitesi Konservatuarı’nda bir yıllıkeğitim aldı ve 2006 yılında İstanbulTeknik ÜniversitesiKonservatuarı’ndan mezun oldu.Öğrenim süreci boyunca, icra vedüzenlemeleriyle birçok albümçalışmasında, proje ve konserlerdeyer aldı. Yine aynı süreçte ErolParlak Müzik Merkezi’nde bağlamadersleri verdi ve Bağlama Beşlisi adlıekibi oluşturdular. Rıza Kılıç, İstan-bul’da Serap Sönmez, Arslan

Hazreti, Seyrani Cihan ve EmreKocabaş’tan oluşan ‘Şarkistan’ adlıgrupta yer almıştı. Grup Ermenistan,İran, Suriye ve Anadolu ezgileriniicra ediyor. Birçok konser ve projedeyer alan grup son olarak BilgiÜniversitesi’nde verdiği konserle sesgetirmişti.

2006 yılından beri Arif Sağ MüzikOkulu’nda bağlama dersleri verenRıza Kılıç, İTÜ BağlamaGünleri’nde sahne almış, deyimyerindeyse bekleyenlerine ‘Nihayet’dedirtmişti. Son dönemlerde besteçalışmalarını ve bağlamanın gelenek-sel çalım tekniklerini yeniden ele alıpyorumladıkları bir ekip çalışması vePir Sultan Abdal deyişleri üzerine birrepertuar çalışması yapıyordu..

Güle güle Rıza...

Yönetmenli¤ini ÇayanDemirel'in yaptı¤ı ve1980 darbesi sırasındaDiyarbakır Cezaevi'ndekionur kırıcı muameleyigözler önüne seren "5No'lu Cezaevi" belgeseli7 Ocak'tan itibarenYeflilçam Sineması'ndaizlenebilecek.

Yönetmenli¤ini ÇayanDemirel'in yapt›¤› belge-selde; mahpuslar›nço¤unun Kürt oldu¤u buhapishanede tüm mah-puslarlara, devlettaraf›ndan uygulanansistematik iflkenceler veTürklefltirme politikalar›gösteriliyor.

Dönemin askeri yetki-lileri cezaevini bir "askeriokul" olarak nitelerkentutuklular o dönemi

"vahflet y›llar›" olarakhat›rl›yor. Onlara göre buvahfletin zincirlerinik›rabilmenin yolu diren-mekten ya da kendinifeda etmektengeçiyordu. Mahpuslarzincirleri k›rmak içinmücadele etti.

Belgesel, Diyarbak›rCezaevi’nde yaflananlar›,direnenleri ve gerideb›rakt›klar›n› 30 y›l sonratan›klar›n ve yak›nlar›n›ndiliyle bizlere aktar›yor.

Belgesel; AntalyaAlt›n Portakal FilmFestivali'nde SinemaYazarlar› Derne¤i'nden(SIYAD 2009) ve 21.Ankara FilmFestivali'nden en iyibelgesel film ödüllerinialm›flt›.

5 No’lu Cezaevi vizyonda

GONCA ŞAHİN

Page 16: 123'üncü sayı

SOKAĞINSESİ 16

Halk›n Sesi7 Ocak 2011 / 20 Ocak 2011

Ü R E T E N B İ Z İ Z Y Ö N E T E N D E B İ Z O L A C A Ğ I Z

Asgari ücrete yap›lan 31TL’lik zam Kocaeli’ndeDevrimci Sa¤l›k ‹flçileriSendikas› taraf›ndan 30Aral›k günü protesto edildi.

Dev Sa¤l›k-‹fl Kocaeli’ndeasgari ücrete düflük zamyap›lmas›n› protesto etti.Kocaeli ÜniversitesiHastanesi önünde birarayagelen iflçiler, hükümete “Bizyaflayam›yoruz, gelin sizasgari ücretle yaflay›n” dedi.

Eylemde konuflan DevSa¤l›k-‹fl Kocaeli BölgeTemsilcisi Talat Tunç,toplant›lar›n boflayap›ld›¤›n› ve sonuçlar›n›nönceden belli oldu¤unubelirtti. Tunç flunlar› söyledi:“Sonuç bafl›ndan belliydi;çünkü bu komisyondapatronlar ve patronlar›nç›karlar›n› önceleyenhükümet temsilcileriço¤unlukta ve belirleyici. Buço¤unlu¤a dur diyebilecekbir sendikal temsilden sözetmek de ne yaz›k kimümkün de¤il.”

“Bizleri açl›k ve sefaletemahkum ediyorlar” diyenTalat Tunç, asgari ücretkonusunda iflçiler olarakdo¤rudan söz almak iste-diklerini dile getirdi.

Asgari Ücret TespitKomisyonu’nun toplant›s›nakat›lmak isteyen iflçileringözalt›na al›nd›¤›n› dahat›rlatan Tunç, “Amabugün Türkiye’nin dört biryan›ndaki hastanelerde,daha gür sesle hayk›r›yoruz:Gelin bu asgari ücretle sizyaflay›n! Biz bu koflullar›kabul etmiyoruz” dedi.

P A T R O N L A R İ Ç E R İ D E E M E K Ç İ L E R D I Ş A R I D A

Hiçbiri asgari ücret almayan iflçi temsilcileri, patronlar ve hükümet temsilcileri asgari ücreti belirliyor Asgari ücretle çal›flan Dev Sa¤l›k-‹fl üyeleri toplant›ya kat›lmak isteyince polis taraf›ndan gözalt›na al›nd›

Asgari ücret 630 lira

Ç alışma ve Sosyal GüvenlikBakanlığı bünyesinde oluşturu-lan Asgari Ücret Tespit

Komisyonu 27 Aralık günü gerçekleşendördüncü toplantı sonunda asgariücrete 24 – 31 lira zam yapma kararınıoy çokluğu ile aldı. Buna göre asgariücret; 16 yaşından büyükler için 2011’inilk altı ayında aylık brüt 796,50, net629,96 lira olacak. Asgari ücret yılınikinci yarısında ise 16 yaşından büyük-ler için brüt 837 lira, net 655,57 liraolarak uygulanacak. Asgari ücret 16yaşını doldurmamış işçiler için ise yılınilk yarısında brüt 679,50, net 546,20 liraolarak belirlendi. Yılın ikinci yarısındaise 16 yaşını doldurmamış işçiler içinasgari ücret brüt 715,50, net 571,97 liraolarak uygulanacak.

Komisyondaki hükümet temsilcileriile işveren temsilcileri yani Türkiyeİşveren Sendikaları Konfederasyonu(TİSK) temsilcileri anlaşırken, işçileritemsil eden Türk-İş temsilcileri belir-lenen asgari ücrete itiraz etti. Türk-İş,asgari ücretin 900 lira olmasını öner-mişti. Bu öneri, asgari ücretgörüşmeleri sürerken Türkiye İstatistikKurumu (TÜİK) tarafından hesaplan-mıştı.

Asgari ücreti görüşen komisyondakiTürk-İş’in asgari ücretle çalışan hiçbirüyesinin olmaması, Türk-İş’in asgariücretliyi temsil edemeyeceğini gösterir-ken, geçimini asgari ücretle sağlayantaşeron sağlık emekçilerini örgütleyen

DİSK’e bağlı Devrimci Sağlık İşçileriSendikası (Dev Sağlık-İş) eylemdeydi.

Asgari ücreti belirleyenler arasındahiç asgari ücretli yoktu. Ancak asgariücretli işçilerin toplantıya katılmasınıengelleme görevi ise asgari ücretleçalıştırılan güvenlikçilere verilmişti.

ÖZEL GÜVENLİKTEN TEŞEKKÜRİşçiler, bakanlık önüne gittiklerinde

polisin kendilerine saldırma konusundakararsız kaldığını ve saldırmadan önceuzun süre beklediğini söylüyor.Bakanlıkta görev yapan ve asgari ücre-tle çalışan güvenlikçilerin kendilerinesaldırmadıklarını hatta eylemden sonrakendilerine ‘Bizim yapmamız gerekenisiz yaptınız’ diyerek teşekkür ettiğinibelirtiyor.

28 Aralık günü Asgari Ücret TespitKomisyonu toplantılarının son gün otu-rumuna katılmak isteyen Dev Sağlık-İşüyesi işçiler polis tarafından zor kul-lanılarak gözaltına alındı. Oturumungerçekleştiği Çalışma ve SosyalGüvenlik Bakanlığı önüne giden DevSağlık-İş üyesi 6 işçi içeridekitoplantıdan çıkacak kararların sermayelehine olacağını belirterek “Bizimolmadığımız bir yerde bizimle ilgilikararlar alıyorlar” dedi. İşçiler, aynıgün ‘yeni yıl müjdesi şovu’ yapanBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan’a da“Tayyip sen yaşa 590 liraya” sloganıylaseslendiler. Yeni asgari ücreti belirleye-cek olan kararın 40 milyon insanı

ilgilendirdiğini söyleyen Dev Sağlık-İşüyeleri sefalete teslim olmamak içinmücadele edeceklerini söylediler.

Eylemin ardından arkadaşlarınınserbest bırakılması ve insanca yaşaya-bilecek asgari ücret talebini yükseltmekiçin Dev Sağlık-İş İç Anadolu bölgetemsilciliği Çalışma ve Sosyal GüvenlikBakanlığı önünde eylem yaptı. DevSağlık-İş adına açıklamayı okuyanSerpil Şahin; sonuçların belli olduğunu,içerde patronların belirleyici pozisyon-da olduğunu ifade etti. Şahin,“Belirlenen bu asgari ücretle ülkemizin‘ucuz emek cehennemi’ olduğu bir kezdaha karar altına alındı. Asgari ücretleçalışan işçilerin doğrudan söz sahibiolması gereken bu süreçte kapalıkapılar arkasında yürütülen ve gizlenentoplantılarla işçiler açlık ve sefaletemahkum edilmektedir” dedi. Şahin,dört kişilik bir ailenin açlık sınırının868 lira, yoksulluk sınırının 2.800 liraolduğunu ifade ederek asgari ücrete 24lira zam yapıldığını belirtti. Şahin sonolarak Başbakan Erdoğan’a seslenerek“Tayip sen yaşa 623 liraya!” dedi.

24 Aralık’ta Ankara’daki Türk-İşGenel Merkezi’nde yapılan görüşmeöncesinde İstanbul ve Diyarbakır’daniki kol halinde Ankara’ya gelen DevSağlık-İş temsilcileri TBMM önündeeylem yapmış ve asgari ücretin insancayaşanacak bir ücret olması talebiylearalık ayı boyunca topladıkları imzalarımeclise teslim etmişti.

AKP’li ÜsküdarBelediyesi, Doğan

Holding ve Şehir Üniver-sitesi yakınındaki OymacıSokak’ta bulunan gecekon-duları orada yaşayanlarıneşyalarını dahi almalarınaizin vermeden 2 Kasımgünü yıkmıştı. Zeki veSündüz Şahin çifti, yıkılanevlerinin enkazı üzerinekurduğu kulübede elektrikve sudan yoksun bir şekilde2 Kasım’dan beri hayattakalmaya çalışıyor.

Şahin çifti diğerkomşularıyla birlikte iyikötü geçinirken 2 Kasımsabahı yıkım ekiplerinikarşılarında gördü. 2Kasım sabahı ÜsküdarBelediyesi’nin yıkım ekip-leri, 300 çevik kuvvet polisi,AYEDAŞ ve İSKİgörevlileri, hepsi yıkım içinbirleşmiş Oymacı Sokak’agelmişti. 38 hanedeyaşayanlar yarım saatiçinde polis tarafındanevlerinden çıkarılaraksokağın öbür tarafına geçi-rildi ve yıkım başladı. Şahinçiftine yıkımla ilgili hiçbirkağıt gelmemişti.

Halkın Sesi, yıkımıyaşayan ve mahallesini terketmeyen Şahin çiftininkulübesine konuk oldu.Emekli polis olan ZekiŞahin, yıkım emrini polisin

verdiğini söylüyor ve “Polisgüvenliği sağlar; yıkım emrivermez” diyor. SündüzŞahin ise sürekli “İçeri koy-madılar ki bizi, eşyalarımızıalalım” diyor ve 38hanenin, medyadaanlatıldığı gibi ‘Vakıf arazi-sine kurulu olan evlerin içiboşaltıldıktan sonra’yıkılmadığını; eşyalarla bir-likte yıkıldığını öğreniyo-ruz. Polisin kendilerineeşyalarını almak için izinvermediğini; ancak hur-dacıların polisin gözüönünde kendi eşyalarınıalıp gittiğini belirten ZekiŞahin şunları söyledi:“Hurda toplayan kişilerkendi evimde bana ‘Çekilkenara’ diyor, polis bunları

izliyor.” Bunların yaptıklarıMüslümanlık değil” diyenŞahin, “Afganistan’aPakistan’a yardım yapıyor-lar; 2 Kasım’dan beri kimsegelip ‘aç mısınız, susuzmusunuz?’ diye sormadı”diyor. Şahin, belediyeyardımlarıyla geçinen birkomşularının da evininyıkıldığını ve yıkımınardından yardımınkesildiğini belirtti.

Çift, enkazda bulduklarıeski tuvaletin etrafını çevir-miş ve tuvalet ihtiyacınıiptidai koşullarda görüyor.Çamaşırları elde yıkıyor,fazla çamaşır olunca gelin-lerine veriyor. Isınmaihtiyaçlarını sobaylakarşılamaya çalışıyorlar.

Zeki Şahin’in açtığı yürüt-meyi durdurma davası isesürüyor; ancak aileninparası olmadığı için avuka-ta davayı kazanırsa arsanınyüzde 15’ini vereceklerinisöylemişler.

Zeki Şahin, 38 yıldırburada oturduklarınısöylüyor. Şahin, Özal döne-minde tapu tahsis belgesialmış, o zamanın parasıyla500 milyon lira yer parasınıher ay 40 bin liralık tak-sitlerle ödemeye başlamış.Nurettin Sözen BelediyeBaşkanı olunca bulunduk-ları yeri VakıflarMüdürlüğü almış ve oradayaşayanlara ecrimisil kağıdı(işgal belgesi) göndermiş.Vakıflar Bölge

Müdürlüğüne gidip ödediğiparayı makbuzları her şeyigötürüp oradaoturduklarını söyleyenŞahin o yıldan sonra hiçbirbelge gelmediğini söylüyor.

Yıkım söylentileri 4 seneönce, araziyi alan vakfınbölgeyi bir firmaya ihaleyevermesiyle başlamış. Yıkımsöylentileri üzerine beledi-yeye giden Zeki Şahin,belediyedeki yetkililerinden‘Yıkım olmayacak’ cevabınıalmış ve 2 gün sonra yıkımgerçekleşmiş. Evi yıkılanbazı gecekondu sahipleriTayip Erdoğan’ın katıldığıbir üniversite hastanesiaçılışında ÜsküdarBelediyesi’ne talimatverdiğini söylüyor.

‹stanbul’un göbe¤inde kulübede yaflam

ÖÖzzyyee¤¤iinn ÜÜnniivveerrssiitteessii,, fifieehhiirr ÜÜnniivveerrssiitteessiiAAllttuunniizzaaddee KKaammppuussuu,, BBaaflflkkeenntt ÜÜnniivveerr--ssiitteessii ‹‹ssttaannbbuull SSaa¤¤ll››kk vvee UUyygguullaammaaHHaassttaanneessii vvee DDoo¤¤aann HHoollddiinngg bbiinnaass››……ZZeekkii vvee SSüünnddüüzz fifiaahhiinn ççiiffttii,, ddöörrddüünnüünn ddeekkeessiiflflttii¤¤ii yyeerrddee ÜÜsskküüddaarr OOyymmaacc››SSookkaakk’’ttaa eevvlleerriinniinn eennkkaazz›› üüzzeerriinnddee

yyaapptt››kkllaarr›› kkuullüübbeeddee oottuurruuyyoorr.. fifiaahhiinn ççiiffttii,,mmiillyyoonn ddoollaarrllaarrllaa ooyynnaayyaann kkoommflfluullaarr››nn››nnaakkssiinnee eelleekkttrriikk vvee ssuuddaann ddaahhii yyookkssuunn bbiirrflfleekkiillddee hhaayyaattttaa kkaallmmaayyaa ççaall››flfl››yyoorrllaarr,,ssaaddeeccee ssoobbaa vvee ddööflfleekklleerrii vvaarr.. BBiirr ddeeyy››kk››llaann eevvlleerriinniinn eennkkaazz››nnddaa ttuuvvaalleettiibbuulluupp eettrraaff››nn›› ttaahhttaallaarrllaa ççeevviirrddiilleerr..

fiahin çiftinin evinden ayr›ld›ktansonra Zeki fiahin ile bafll›yoruz ‘harabeyi’gezmeye. fiahin, daha önce Sar›yerMaden Mahallesi’nde gerçekleflen biry›k›m› televizyonda izlediklerini söylüyorve “Biz onlar gibi periflan olaca¤›m›zapolisin dediklerini yapt›k. Asl›nda yanl›flyapt›k keflke hiç dinlemeseydik” diyor.fiahin ile gezerken duvarlara as›l› “AKPgecekondu ve fukara düflman›d›r” yaz›l›

bir afifl gözümüze çarp›yor. fiahin, “Buafiflleri talebeler ast›. Helal olsun onlara”diyor. Biraz ileride 30 y›ll›k ö¤retmenSalih Y›ld›r›m ile karfl›lafl›yoruz.Yaflad›klar›n› anlat›rken gözleri dolanY›ld›r›m flunlar› söyledi: “Buras› y›k›l›ncabir ev kiralad›k ve her ay 850 lira veriyo-ruz. fiimdi benden sosyal hukuk vedemokrasi anlatmam› istiyorlar. Neanlataca¤›m, nas›l anlataca¤›m.”

‘Yanlış yaptık keşke direnseydik’

Asgari ücretli ne içinne kadar çalışıyor?

Asgari ücret, sadece asgari ücretleçal›flan› de¤il, ücretli çal›flan tümemekçilerin maafllar›n› belirleyen birtaban ücret olmas› sebebiyle Türkiye’de40 milyona yak›n kifliyi ilgilendiriyor.D‹SK Genel Baflkan› Süleyman Çelebiasgari ücretle ilgili bir aç›klamayaparak AKP ve patronlar›n emekçileriaçl›kla terbiye etmek istedi¤ini belirtti.

D‹SK Araflt›rma Enstitüsü’nünhesaplar›na göre 2011 için belirlenenasgari ücretle çal›flan bir emekçi, bir çiftayakkab› alabilmek için 41 saatçal›flmak zorunda kalacak. Asgariücretli, 487 TL’lik ortalama kira giderinikarfl›lamak için 192 saat çal›flmakzorunda. Bu toplam çal›flma süresininyüzde 85’ini oluflturuyor. Asgari ücretli1 kilo pirinç için 2 saat, bebek mamas›için 21 saat ter ak›tmak durumunda. 1kilo et için çal›fl›lmas› gereken süre ise10 saat. Çocu¤u varsa 593 TL’lik krefl

paras›n› 1 ayl›k çal›flmas›yla bilekarfl›layam›yor. Bir buzdolab› içinçal›fl›lmas› gereken süre, baflka harca-ma yapmaks›z›n 402 saate denk geli-yor. Erkek ayakkab›s› için 41, kad›nayakkab›s› için 29, çocuk ayakkab›s› için17 saat çal›fl›lmas› flart. Asgari ücretli 1kilo beyaz peynir için 5 saat, ayçiçekya¤› için 2 saat çal›flmak zorunda.Bununla birlikte 16 saatlik çal›flmakarfl›l›¤›nda 1 gömlek, 2 saatlik çal›flmakarfl›l›¤›nda 1 çorap alabiliyor.

Ev eflyas› almak için de yo¤un birçal›flma gerekiyor. 1 masa 1 sandalyealmak için asgari ücretlinin baflka hiçbirfley almaks›z›n 27 saat, yani 3 günçal›flmas› gerekiyor. Bunun yan›nda,kanepe için 197 saat, yast›k için 5 saat,yorgan için 28 saat çal›fl›lmal›. Asgariücretlinin bir çamafl›r makinesi almas›için 385 saat, ütü için 41 saat, sine-maya gitmek için 4 saat çal›fl›yor.

‘31 lira nedir ki, lafı bile olmaz’ deyip geçmeyin; hükümet ve patronlar 31 lira için aralık ayıboyunca adeta kendilerini paraladılar. Bu miktara ancak dört toplantıda karar kıldılar. ‘İnsan-ca yaşayacak ücret istiyoruz’ diyen Dev Sağlık-İş üyelerine de polislerini saldırttılar

‘Gel senyaşa asgariücretle’